Print Friendly and PDF

Translate

Beyin Avcıları (2004) Mindhunters

|

 


 106 dk

Yönetmen:Renny Harlin

Senaryo:Wayne Kramer, Kevin Brodbin

Ülke:ABD, a Hollanda, İngiltere Finlandiya

Tür:Suç, Korku, Gizem

Vizyon Tarihi:04 Kasım 2005 (Türkiye)

Dil:İngilizce

 Oyuncular

Eion   Bailey

Clifton   Collins Jr.

Will   Kemp

Val   Kilmer

Jonny Lee   Lee Miller

Özet

FBI'ın seri katillerin profilini çıkarma konusunda uzmanlaşmış özel birimi 'Beyin Avcıları'na katılmak isteyen bir grup genç ajan, uzun bir eğitimin son aşamasındadır. FBI içinde farklı eğitim yöntemleriyle ün salmış Ajan Harris onları, özel olarak hazırlanmış ve daha çok donanma eğitimleri için kullanılan bir adada bir tür 'seri katil simülasyonuna' tabi tutar. Bu esnada, İç İşleri Bakanlığı'ndan, Ajan Harris'in sert yöntemlerini araştıran bir müfettiş, kimliğini gizleyerek gruba katılır. Ancak ajanlar bir süre sonra, yakalamaya çalıştıkları seri katilin basit bir bilgisayar programı olmadığını anlayacaklardır. Bir bir ölmeye başlayınca, katili kendi içlerinde aramaya başlarlar. Ekip dayanışması yerini şüphe, korku ve öfkeye bırakmıştır

Altyazı

 İstersen ben kullanayım, ne dersin?

  İşte!

  Gelmen uzun sürdü.

  -Bazı çiftler konuşmayı çok seviyor.

  Bir şey söylediler mi?

  -Kızları tanımıyorlar.

  Arabayı görmemişler, hiçbir şeyden haberleri yok.

  Kaç kilometre yolumuz kaldı?

  Stone Hallow'dayız, iki yolu daha kontrol etmeliyiz.

  Sonra da geri dönmeliyiz.

  Harris geceyarısı üste olmamızı istiyor.

  Belki de yeterince geniş bir bölgeyi araştırmıyoruz.

  Belki de bu adam bir gezgin.

  Belki de bulduğumuz ilk ceset bizi yanılttı.

  Sıra sende.

  Yeni boya, yeni plakalar adamımız bu!

  Burada!

  Arabaya bin!

  Gittiğimizi düşünsün, bu işte taktik kullanalım.

  Bütün birimlere, destek istiyoruz.

  Stone Hallow Yolu 1 numaraya  Şüpheli aracı bulduk.

  Hala yaşıyorlar.

  Gidelim!

  FBI!

  Kızlara bak!

  Sara!

  Konuş benimle Sara!

  Devriye biriminden üsse, tamam!

  Durum kontrol altında, tekrar ediyorum, kontrol altında.

  Şüpheli ölü, kızlar da öyle.

  Üç el ateş edilmişti.

  Hey!

  Sara!

  Sara çömel!

  Ateş hattımdasın, eğil!

  Buraya asla varamayacağınızı düşünmeye başlamıştım.

  Hey!

  Harris açlıktan ölmek üzereyim.

  Yarın sizi müdürün katılacağı personel toplantısında görecektim.

  Performansınızı değerlendirip  başarıyla bitirdiğinizi onaylayacaktım.

  Ama bunun yerine bütün günümü cenazenizde harcamak zorunda kalacağım.

  Özel Ajan Moore, bir durum ne zaman kontrol altındadır?

  Eve dönüş yolunda.

  -Evet doğru, eve dönüş yolunda.

  Efendim, biz  -Kapa çeneni!

  Masadaki sigaralar ve kapıdakiler farklı markalardı.

  Kapıda iki araba vardı.

  Dört ayrı yer var, üç değil.

  Bütün bunlar sizi başka bir şüpheli olabileceğine uyandırmalıydı.

  Bence  -Afedersin, ne?

  Ne dedin?

  Bence başarısız olduğumuzu görmek hoşunuza gidiyor, efendim.

  Burada başarısız olmanız, dışarıda olmanızdan iyidir.

  Bunun gerçekten yaşandığını biliyor muydunuz?

  Genç bir şüpheli iki dakikadan kısa sürede, tek el ateş edilmeden ele geçirildi.

  Sizin yedi dakikanızı aldı ve sen ortağını öldürdün.

  Biraz kek yiyin.

  Cinayetlerin büyük çoğunluğu kurbanın tanıdığı biri tarafından işlenir.

  İlk 48 saat içinde çözülmeyenler, sonrasında nadiren çözülürler.

  Seri cinayetlerde bu farklıdır.

  Bu işin bir avantajı  Şüpheli'ın orada olduğunu bildiğiniz sürece  hep bir şansınızın daha olmasıdır.

  Her yeni cinayette saatler yeniden kurulur.

  Zaman sizden yana işler.

  Bu egzersizin dayandığı model  1982'de Buffalo'da gerçekleşen bir kayıp kişi aramasıydı.

  Ölü adam bir gün önce öldürülmüş olan bir suç ortağıydı.

  Katil, kaçabilmek için bunu bir intihar gibi göstermişti.

  Görebildiğiniz gibi bazılarınız, diğerlerinden daha iyi karşılık verdi.

  1982'den beri bir katil yakalama durumunda  kaç iz sürücü mevcut bulundu?

  Sizi asla yaşamayabileceğiniz bir duruma hazırladığımı mı ima ediyorsunuz?

  Başarıyı, en öldürücü silahınızın tabancanız değil, beyniniz olduğunu  anladığınızda elde edersiniz.

  Buradakilerin pek çoğu yöntemlerime inanmıyor, çoğu deli olduğumu düşünüyor.

  Siz seçkin bir grupsunuz.

  Hepiniz zekisiniz yoksa burada olmazdınız.

  Ben sadece daha zeki olmanızı istiyorum.

  Son egzersiz Oniega adasında olacak.

  Burada özellikle bir takım olarak nasıl çalıştığınız sınanacak.

  Umarım hazırsınızdır.

  Eski oteldeki kızları nasıl kurtarabilirdik?

  Kurtaramazdınız.

  Ne yaparsanız yapın, onlar ölmüştü.

  Onları kurtaramıyorsak bu egzersizin amacı neydi anlamadım.

  Amacı buna alışmak.

  Günaydın benim hoş, genç FBI'lı dostlarım.

  Ben GMU'nun en iyi sınıfından yeni mezun güzel bir kızım.

  Çantamdaki Jimmy Joyce'a dikkatinizi çekerim.

  Ailem zengin, pahalı giysilerimin kaynağı bu.

  Ve, şu J, nerede, anahtarlığımda  adım Jill ya da Jennifer demek oluyor  Bunlar o dönem zengin ailelerin en sevdiği isimlerdi.

  Sene 1981 gibi  Kız arkadaşlarımla takılıp eğlenmeyi seviyorum.

  Ama aslında olgun bir kadınım  ve olgun bir erkek arıyorum.

  Ve sigarayı yeni bıraktım.

  Bunu nereden anladın?

  -Yanındaki adama oflayışını gördün mü?

  Aslında ona değil, sigaraya  Ne dediğini bile bir kadın söylüyor.

  Ne kadar oldu Nicole, üç gün mü?

  Sevgili Nicole ve kişisel şeytanları bir masa dolusu insanı şaşırtmaya yeter.

  Numarasını almam beş dakika sürer.

  Benim iki dakikamı alır.

  Bahse girerim.

  -Bakalım ne geliyor?

  Yirmi  -Yirmi dolar mı?

  Büyük para!

  Sanırım tanışıyoruz, değil mi?

  Sen  Adın Jill'di değil mi?

  -Jan.

  Jan, Jan, evet.

  Elbette ya!

  Sanırım beni hatırlamadın.

  Adım Bobby.

  Bobby Whitman.

  Ray, sıra sende.

  Profilini çıkart.

  Siyah takım, sarı saç, martini  Ben sofistike bir tipim, genç güzel şeyleri avlarım.

  Sarışın olmalarını tercih ederim, ponpon kızları, büyük  Şaka ediyor olmalısın!

  Haklıymışsın, tam da havasında.

  -Kendini mi yansıtıyordun?

  Geçen dönem bir derste iki saniye falandı  TMU, edebiyat bölümü, değil mi?

  Moody dersi mi?

  -Evet, Moody.

  Büyük yazardır.

  Aslında ben orada öğrenci değilim.

  Ben finans sektöründe çalışıyorum.

  Finans sektörü mü?

  Tabi ya, evet, Bobby!

  Merhaba, nasılsın?

  -İyiyim.

  On beş saniyesi kaldı.

  Sağol.

  -Lucas, bu senin gecen değilmiş.

  Onu tanıyorum.

  Adı Jan, ona oynamasını söylemiştim.

  Atıyorsun.

  -Asla bilemezsin.

  O kafanda neler dönüyor, anlat bakalım.

  Biz profesyoneliz, Harris'in saçmalıklarına katlanmamalıyız.

  Ne oldu?

  Ben iz sürücü olamayacağım.

  Ofisinde yalnızdım, tavsiye raporları masasındaydı  ve ben de okudum.

  Haftasonunda Oniega'daki hafta sonu var.

  Bana odaklanma sorunum olduğunu yazmış.

  İz sürme işi için gereken psikolojik bağlılıktan yoksun olduğumu  Tabi ya, bağlılık!

  Tam da adamıyım.

  Vince, belki de sen  Sen de iz sürücü olamayacaksın Sara.

  Okuduğum için üzgünüm.

  Fazla üzülmemeye çalış, olur mu?

  Son anda aramıza katılan birisi var.

  Bu dedektif Gabe Jensen.

  Philadelphia Polisinden.

  Günaydın, nasılsınız?

  -Kendisi bir iz sürücü  ve bir şekilde bölge savcısının iyi bir gününe denk gelip  Böylece Baş Savcıyı, bir egzersize katılıp  nasıl çalıştığımı görmeye ikna etti.

  İşin politik kısmını doğru anlatabildim mi, dedektif?

  Bunun gibi bir şey.

  -Ekibe mi katılacak?

  O sadece izlemek için burada, katılımcı olarak değil.

  Ona iyi davranın, kıçıma davranacağınız gibi.

  Alınmayın dedektif.

  -Alınmadım.

  Sizlerle tanıştığıma sevindim.

  Kurtaracağınız rehineler arasında çiçek salgını var.

  İşte geldik.

  Bu binalar savaş tatbikatları için inşa edilmişlerdi.

  Ama yılda bir kez, bir haftasonu için bana veriyorlar.

  Tamam.

  Paraşütlerinizi çantalardan çıkarıp, atlamaya hazır olun.

  Şaka yaptım!

  İşte buradayız.

  Suç Şehri, ABD.

  Bütün halk ölü.

  Ya da ölmek üzere.

  Burada amaç, sadece kötü adamları öldürmek.

  Ama kimse mükemmel değildir.

  -Bunu sizden duymak çok hoş, efendim.

  Burası Beyrut'la Belfast'ın karışımı gibi.

  FBI'a yabancıları almadıklarını sanıyordum.

  İçinde yüz yüz Amerika'lıdır.

  Öyle değil mi Ray?

  Ölüm cezası kadar Amerikalı.

  İşte benim oğlum.

  -Sanırım aşık oldum.

  Bu arada, buraya gelecek bir kişi daha var.

  Kimmiş o?

  -Ona kuklacı derler.

  Bu sokaklarda iki kişiyi öldürdü.

  Ve üçüncüyü öldürmeye hazırlanıyor.

  Yarın sabah suç mahalline gidecek ve dosyalarınızı alacaksınız.

  Pazartesi sabahı 08:00'da bu şüphelinin profilini istiyorum.

  Kim olduğunu, ne yaptığını ve bir daha nerede yapacağını bilmek istiyorum.

  İtiraz etmezseniz, Özel Ajan Reston'ın takım lideri olmasını istiyorum.

  Harris, bize sunacağın her türlü hastalıklı suçu çözeceğim.

  Umarım.

  Bu tank ne için?

  Donanma bunu kutup bölgesi simülasyonları için kullanıyor, nitrojenleri de  Üstünde ordu yazan şeylere dokunmayın.

  Harika!

  Donanmanın mizah anlayışı.

  Bilgisayarlarda gerekli dosyalar yüklü ve firewall'lar kurulu.

  Dışarıda araştırma yapmayın.

  Kan örnekleri almak ve test etmek isterseniz  kumaşları analiz etmek, örnekleri değerlendirmek  her şey burada.

  Sabaha kadar burada dinleneceksiniz.

  Alt katta ağzına kadar dolu bir dolap  ranzalar ve duşlar var.

  Karadan 80 km.

  uzakta olduğunuzu unutmayın.

  Yani tuvalet kağıdınız biterse, bu büyük talihsizlik olur.

  Bütün bunların amacı ne?

  -Anlayamadım dedektif.

  Bu ada, ıssızlığın ortası, profesyonellerden bir ekip, amacı ne?

  Amacı şu, izole edilmiş durumdalar, yalnızlar ve unutuldular.

  Sosyopatın kafasının içinde olmak buna benzer.

  Buranın gerçekten kötü bir atmosferi olduğunu farkettiniz mi?

  Profil çıkartmada başarılar dilerim.

  Ne oldu?

  Bana bir ada için uygunmuş gibi geldi.

  Söylesene dedektif, bu cennet adayı kazanmak için ne yaptın?

  Tavsiye edildim, tıpkı sizin gibi.

  Ama neden?

  Bir katil ya da sapık mı yakaladın, ne yaptın?

  Benim hikayelerimi bilmek istemezsin.

  Aslında istiyorum.

  Yani, senin hakkında gerçekten ne biliyoruz ki?

  Ailesiyle sorunları olduğunu biliyoruz.

  Aşırı dövmelerinden belli oluyor bu.

  Kötü ilişki deneyimleri olduğunu biliyoruz.

  Bana ve Sara'ya iki kez bile bakmadı.

  Belki benim tipim değilsindir, Nicole.

  Bir adada yalnızız, inan bana, senin tipinim.

  Söylediklerine dikkat ettiğini de biliyoruz.

  Bulmaca çözmek ya bir yetenek gösterisidir  ya da bir eksikliğin üstünü örtme çabası.

  Hakkımda söyledikleriniz size beni anlatmıyor, bana sizi anlatıyor.

  Bence ilk kumarı oynaman bağımlı bir kişiliğin olduğunu gösterir.

  Bu odadaki adamlardan biriyle yattığını söyleyebilirim.

  Bence takımın sorumluluğunu alıyorsun çünkü senin hayatında bir lider olmamış.

  Ve sen, işler ciddiye bindiğinde baskı altında dağılırsın.

  Ortakların sana güvenemez.

  Buraya ait değilsin.

  Ama bütün bunlar yüzeysel.

  Psikolojiye giriş dersi zırvalıkları

 Siz bu değilsiniz.

  Onu uykusunda öldürmeyi kabul edenler  Yazık!

  Senin için kötü oldu!

  Bir dakika kırk beş saniye

 Beni itersen rozetini alırım.

  Buraya ördekleri beslemeye gelmiştim.

  Ama görüyorum ki bunu sen yapıyorsun.

  Belki ördekleri birlikte besleyebiliriz.

  Seni yalnız bırakayım mı?

  -Hayır, hayır, sorun değil.

  Ben içmiyorum.

  Biliyorum.

  Bu sadece bir jest.

  Bilirsin işte iyi niyet Halden anlıyorum.

  Senin yerine söyleyeyim.

  Neler oluyor?

  Beni iz sürücü yapmayacak.

  Geçemeyeceğimi düşünüyor.

  Haklı mı?

  Çocukken ailemi kaybettim.

  Sıradışı olay.

  10 yaşındaydım.

  Bang.

  Öldüler.

  Gerçekten zor bir hayatta büyüdüm.

  Araba yarışları, sigara, içki, önüme gelen kızla yattım.

  Gerçekten aptal ve tehlikeli hayat tarzı.

  11 yaşıma geldim, ve  Bütün bildiğim bu.

  İçindeki şeytana karşı koyamazsın ve onu yenemezsin.

  Ona karşı gelirsin.

  Sonra yine karşı gelirsin.

  Sonra daha fazlasına karşı gelmeye başlarsın.

  Her yalnız günde.

  Gerçekten işin bitti biliyorsun değil mi?

  Senin neyinden nefret ediyorum, biliyor musun JD?

  Ne?

  -Beni sadece zekam için istiyorsun.

  Ne oldu?

  Harris'in onu buraya nasıl soktuğunu merak ediyorum.

  Bence asıl sorun neden soktuğu?

  İşte kedicik.

  Bu ne biçim bir simülasyon?

  Saat 10.

  Bunun bir anlamı mı var?

  Nedir bu?

  Bir tür uyarı mı?

  Harris adına bir şeylerin işareti olduğu kesin.

  Cumartesi sabahı, 09:30.

  Yeri belli olmayan bir suç mahallini arıyoruz.

  İkili gruplara ayrılalım.

  İlk bulanlar sonsuz sevgimi ve adanmışlığımı kazanacak.

  Ve ölü bir kedi.

  -Ve ölü bir kedi  İşte burası sana onu hatırlatmalı.

  Mutlu kasaba, ABD.

  Baksana.

  İşte küçük Bobby!

  Küçük Bobby büyüyecek, güçlü bir adam olacak ve kariyer yapacak.

  Çocukları gömüp annelerini parçalara ayıracak.

  İşte bu mutlu kasabayı çok üzecek.

  Bence yanlış işte çalışıyorsun.

  Hayır dostum.

  Ben değil.

  Hey!

  Harris'lerin evinde akşam yemeği.

  Fıstıkları uzatsana.

  Çok hoş!

  Harika!

  Bir sigara makinesi.

  Baştan çıkartma her yerde.

  Hey ajan!

  Birlikte arayacak mıyız, aramayacak mıyız?

  Ne istersen öyle yap.

  Ben tatile geldim.

  Hey Vince, kasabanın öteki tarafına bak!

  Tabi, ne demezsin.

  Hey millet!

  Harris, sen hasta ruhlu bir herifsin.

  Arkamda kalın.

  Pekala millet, canlı görünme vakti geldi.

  Kurban veya  kurbanlar!

  Burada tek bir kurban var, beyaz bir kadın, 25-26 yaşlarında  Bu kuklacı, oldukça iyi bir imza.

  Gidip defterleri, faturaları falan kontrol edip  burada çalışanları ve buradan alış veriş yapanlara baksana.

  Ben adli kayıtları zamana göre tutarım.

  Sarah cesedi kontrol etsene.

  Sarah!

  -Tabii.

  Tezgahın arkasında kan var.

  Kız kesinlikle oraya taşınmış.

  Silahın ne olduğunu tahmin eden var mı?

  Nick tahliller için örnek almak ister misin?

  Nick, yoluna çıkmak istemem ama bence adam ganimet avcısı.

  Sen neye gülüyorsun?

  -Keşke vergi mükellefleri bilseydi.

  Sanırım ben gidip şüpheli hala binada mı bakacağım.

  Tatlım bu sadece bir simülasyon tamam mı?

  Bizim geldiğimiz yerde olay yeri araştırması bir prosedürdür.

  Silahlarımızı getirmemize izin verilmeliydi.

  Silahım olmadan gerçekçi gelmiyor.

  Kahretsin Vince daha ne kadar gerçekçi olsun isterdin?

  Kıpırdama, kıpırdama!

  Sarah!

  Harris'in kafasında tam bir ucubelik oyunu var.

  Zorlu olmazsa zevkli de olmaz değil mi?

  Bacağım!

  Hayır sakın bir şey yapma!

  Yardım edin!

  -Bırak!

  Bu bir şaka değil mi?

  Sadece bir simülasyon.

  Üzgünüm, Nick.

  Daha önce çalışıyorlar mıydı?

  -Sinyal yok.

  Çalışmıyorlar.

  Bu bir kaza olamaz mı, belki.

 .

  -Birisi JD'i öldürdü.

  Anlamıyor musun?

  Burada birisi var, bu adada.

  Bu da dün gece burada yoktu.

  12:00.

  Bir buçuk saat var.

  Bu bir mesaj.

  Peki ya tekne?

  Buraya gelirken, limanda bir tekne görmüştük.

  Hem kendinizi hem de geri kalanları kollayın.

  Tekneyi bulup radyoyu kullanalım, simülasyon sona erdi.

  Şimdi korkma zamanı değil, millet.

  Şimdi  Lanet olsun!

  Sara!

  Sara!

  Onu sudan çıkartın!

  Onu çıkartmama yardım edin.

  Onu sudan çıkartın.

  Her şey yolunda.

  Sorun yok.

  Ben hallederim.

  Bana bırak.

  -Geri çekil, siktir.

  Ben hallederim.

  Sorun yok!

  Suda değilsin, tamam mı?

  Tamam.

  Suda değilsin.

  İyisin.

  -Suyla sorunu ne?

  Sanırım sigaralarımı kaybettim.

  Harris bizi bu adaya getirdi  şimdi ayrılmamıza izin yok.

  Şu evden bahsedelim.

  Harris bunu yapmaz.

  Ne isterseniz söyleyin ama Harris şirketin adamı.

  O helikoptere bindiğini gören oldu mu?

  Biri bana bunu gördüğünü söylesin.

  Belki de simülasyonlardan bıkmıştır.

  Gerçekliğin tadını özlemiştir.

  Ben ona gerçekliğin tadını yaşatacağım.

  Az önce kıçından şu silahı çıkarttı.

  Buraya silah getirmememiz gerekiyordu.

  Silahım ben nereye gidersem oraya gelir.

  Eğer bir gün vurulursan belki anlarsın.

  Silahını getirmemeliydin Vince.

  Getirdiğim için sevineceksin.

  En fazla 3,5 kilometrekare.

  Şuna bir bak!

  Kim saklambaç oynamak ister?

  Bu adada başka kim varsa, Harris ya da daha beteri  onu bulacağız.

  Burası donanmanındı değil mi?

  Onlar dalga geçmezler, değil mi?

  Lanet olası kediler!

  Tanrı aşkına, kolu kes gitsin.

  İşte!

  İşte tanıdığım Lucas!

  Kalkıp her şeyi yeni baştan yaşamak ister!

  İyi misin sen?

  -Sana söyledim, iyiyim.

  Bana öyle dedin ama  -İnsanlar iyi misin demedikçe iyiyim.

  Öyleyse sana başka bir şey sorabilir miyim?

  Başka herhangi bir şey  Sonumuz çok yakın olabileceğine göre.

  Bana karşı hiç bir şeyler hissetin mi?

  Bu hayır mı demek?

  On ikiye yirmi var.

  Öyleyse 12'de birisi daha ölecek.

  Birisi bu saatleri bıraktı.

  Ve Harris gittikten sonra.

  Bu katil nerede?

  Bütün adayı aradık.

  O tuzağı birisi kurdu.

  O tekneyi birisi patlattı.

  Ne diyorsunuz yani?

  Bu bir tür oyun mu?

  O piti, piti  Yeni kurban kim?

  Saat 12.

  Saat 12 ve hala buradayız.

  Hala buradayız ve saat 12.

  Kapa çeneni Vince!

  Tamam.

  Bakın adada bir katil olduğunu biliyoruz.

  Buraya neden geldiğimizi bilen birisi.

  Nerede olacağımızı bilen birisi.

  -Tek bir sorun var.

  Adada hiç kimse yok, sadece biz varız.

  Sakin olun!

  Yavaşça 

Çok sakin bir biçimde  hepimiz ellerimizi silahlarımızdan çekelim.

  Yere yat!

  -Lucas!

  Odaları araştırırken bunu buldum.

  Yatağının başında, adanın haritaları, binanın, buradaki her şeyin.

  Mekanı önceden mi araştırmıştın?

  -Bunu açıklayabilirim.

  Bence yere yatabilirsin.

  Burası askeri bir tesis, kimse bu bilgilere ulaşamaz.

  Beni tamamen yanlış anladınız.

  Öyle mi dedektif?

  Haritalarını da herhalde.

  Ellerini yukarıda görmek istiyorum.

  Kaldır onları.

  Bana inanıyor musunuz?

  Kimse bu odadan ayrılmasın?

  -Bu oda neden güvenli oluyormuş?

  Hepimiz burada olduğumuz için.

  Dizlerinin üstüne çök, hemen.

  Hemen, çök!

  Sara, yüzünü hissedebiliyor musun?

  Çünkü ben yüzünü hissedemiyorum.

  Kahve!

  -Ne?

  Kahvede bir şey varmış.

  Hey Nick!

  -Benden uzak dur!

  Gerek yok!

  Bir yere mi gidiyordun?

  Buraya gel!

  Otur!

  Hey dostum, açıklayabilirim.

  -Kapa çeneni!

  Dinle, açıklayabilirim.

  -Kapa çeneni dedim.

  Dostum ne yaptığını bilmiyorsun, kim olduğumu bilmiyorsun.

  JD'i öldürdüğünü biliyorum, bu yeter.

  Herkes iyi mi?

  -Sara!

  Sara!

  Hayatımın en berbat kabusunu gördüm.

  Bakın!

  Eğer katil bendiysem  neden kaçmadım?

  Hepiniz burada yatıyorsunuz, neden ben de buradayım?

  Belki bu bir numaradır, başladığın işi bitirebilmen için.

  Size haritaların neden çantada olduğunu açıklayacağım.

  Hayır!

  Bize kahveye ne koyduğunu anlatacaksın.

  Kahveyi kim yaptı?

  Kahveyi ben mi yaptım?

  Oradaki Sherlock Holmes yaptı kahveyi.

  Adam sana katil diyor!

  Bence kendini savunmalısın.

  Kan yok.

  Birisi kanını çekmiş.

  Saat altıda.

  -İki saat var.

  İki saat iki kurban mı demek?

  Yirmi dakikamız var.

  Pekala  Bir sonraki tuzağı bilmek istiyorum, hem de hemen.

  Size söyleyemem, çünkü bilmiyorum.

  Buraya geldiğimizden beri bize yalan söylüyorsun.

  Bu beni katil yapmaz.

  Ölüler yapar.

  Yalnız olma haline ne demeli, FBI'la meselelerine  Ben polis değilim tamam mı?

  Adalet Bakanlığı müfettişiyim.

  Harris'i araştırmak için görevlendirilmiştim.

  Baş Savcı yöntemleriyle ilgili bazı söylentiler duymuştu.

  Öğrencileri fazla zorladığı anlatılıyordu.

  FBI, FBI'ı araştırır.

  Eğer araştırmanın doğru dürüst yapılmasını istiyorsanız hayır.

  Bakın!

  Onu aktif görevden almalarının bir sebebi vardı, değil mi?

  Konuştuğumuz gibi, belki de bu yeterli gelmedi.

  Beni sizi nasıl eğittiğini görmem için yolladılar.

  Uyguladığı yöntemleri, bu bir iş.

  Bu pek inandırıcı değil.

  Beni yalan makinasına bağlamak istiyorsanız, bağlayın.

  Biz de yalan makinasından nasıl geçileceğini biliyoruz.

  Yalan söylüyor, gözlerine bakın!

  Yalan söylemiyorum, sadece senden hoşlanmıyorum.

  Tamam.

  On beş dakikan var.

  Ya bize tuzağın yerini söylersin, ya da bu odadan asla çıkamazsın.

  Asla derken ciddiyim.

  Gözlerini üstünden ayırma.

  -Tamam!

  Hadi!

  Konuşmaya başla!

  Dokuz rakamlı sekans kendini tekrarlıyor.

  Dokuz permütasyon.

  Nedir bu bir şifre, ya da bir kombinasyon mu?

  Zamanla ilgili bir şey olmalı.

  Zaman takıntısı var.

  Numaraları boş ver.

  Tuzağı bulmalıyız.

  Numaralar bir mesaj Lucas.

  Ya tuzağın yerini anlatıyorlarsa?

  Numaraları incelemek istiyorsan, tamam.

  Bobby numaraları incelemesine yardım et.

  Ben binayı arayacağım.

  Ben de seninle geliyorum.

  On dakika!

  Telefon numaraları?

  Sigorta numaraları?

  Nesiniz siz?

  Yedi dakika!

  Seninle aramızda kalsın.

  Ben şiddet düşkünü biri değilim.

  Hayatta öğrendiğim şey şu.

  Bazen kendini öfke ve çaresizlik  hissederken bulduğunda  kendini nerede bulursun, sana ne olur?

  Yapılacak sağlıklı şey  bunu bir şeye kanalize etmek ve hepsini geride bırakmaktır.

  Saat altıda birimiz ölecek.

  Benim kanalım sensin.

  Adamınız ben değilim.

  Bunu yapmak istemezsin, dostum.

  Bilmediğin şeyle yaşamak zorundasın.

  Sanırım bu kat temiz.

  -Takıntısı zaman.

  Bunun zamanla bir ilgisi var.

  Biliyorum.

  5-8-2-9-9-7-9-2-4 Nedir bu?

  Sara, yararı yok!

  -8-2-9-9-7-9 2-4-5.

  Nedir bu?

  -Sara!

  2-9-9-7-9

 -Bu bir sayı!

  Bu sadece lanet bir sayı!

  Hepsi kahrolası sayılar!

  7-9-2-4-5-8-2-7-9, bir fikri olan?

  Herhangi birinin bir fikri var mı?

  Bu derece mi?

  Zamanı ve miktarı oranladığında derece mi bulursun?

  Ya da hız?

  Milyonlarla ölçülen ne tür bir hız var?

  Adam's elektronları mı?

  Nereden bileyim?

  Işık!

  İki yüz doksan dokuz milyon  yedi yüz doksan iki bin dört yüz elli sekiz km/sn.

  Bu ışık hızının tam ölçümü.

  Ve bunu biliyor musun?

  -Temel bir fizik ilkesidir.

  Bununla birlikte ne olacak?

  Söndürün onları.

  Işıklar!

  Söndürün onları!

  Ya tuzak buysa?

  -Işıkla ilgili.

  O da ne?

  -Ne?

  Paltonun arkasındaki.

  Seninkinde de var.

  Bizi işaretlemiş.

  Harflerle!

  Pudra gibi bir şey.

  Uyurken koymuş olmalı.

  A - O R - T

Tora, Rota, Roat  Otroa

 -Önce rakamlar, şimdi de harfler.

  Saat altı.

  Şimdi altı oldu.

  Hey!

  Kim var orada?

  Beni duyuyor musunuz?

  Senin işin bitti.

  Hey, çocuklar!

  Ben buradayım.

  Vince!

  Vince beni dinle Elektriği kesmeliyiz.

  -Siktir!

  Tuzak kuruyorsun!

  Evet, öyle zekiyim ki kendimi öldürmek üzereyim.

  Kofra oradaki depoda, oraya girebilir misin, ulaşabilir misin?

  Uzanabilir misin?

  Bak, ben ulaşabilirim.

  Ama bana silahını vermelisin.

  Saçmalamayı kes!

  -Sonsuza dek oraya asılacak mısın?

  Yoksa bana silahını atacak mısın?

  Ölmeni seyredeceğim.

  Ölmemi seyredeceksin, sonra ne olacak?

  Hadi!

  Lütfen!

  At şunu!

  Kayıyorum Gabe!

  Yakaladım!

  Merdivenlere.

  Tutunamıyorum!

  Hadi Gabe!

  Hadi Gabe!

  Vince!

  Orada ne oluyor?

  Suya basmayın!

  Sudan uzak durun!

  Vince sakin ol!

  Vince!

  Tamamdır!

  Yaşıyorum.

  -Vince neler oluyor, konuşsana!

  Yaşıyorum!

  Evet!

  İyi misin?

  -Yaşıyorum!

  Yaşıyorum!

  Hayatımı kurtardı Lucas!

  Hala beni tanıdığını mı sanıyorsun Ajan?

  Hala kim olduğumu bildiğini mi sanıyorsun?

  Tamam.

  Suyu nasıl kapatacağız?

  Bakın bunu yapan, mühendislikten cidden anlıyormuş.

  Uzaktan kumandalar, zamanlayıcılar  İlk sınıfta kuşatma taktikleri dersinde bir kısmını öğretirler.

  Ama bunu bu kadar çabuk kurmak için ne yaptığını bilmen gerek.

  Basınç levhaları, radyo patlatıcılar  bütün bunları özel sektör satar.

  Ama WİRİNG zor kısmı.

  İnsanlar yıllarca bunun için uzmanlık dersi alırlar.

  Tabi ya!

  Teşekkürler!

  Hepinizin canı cehenneme!

  Bana bak!

  Bana bak!

  Bana bak!

  İki saat, iki tuzak!

  Orospu çocuğu!

  Peki ya ben?

  Peki ya ben?

  Vaktim geldi mi?

  Hemen şimdi!

  Burada!

  Kim bunu ister?

  Suyu kapatmasını söyleyen sendin.

  Kendini daha iyi hissedeceksen  Sara!

  Bence hiçbirimiz yalnız kalmamalıyız.

  Tamam mı?

  Nick bir saat daha buldu.

  Bir buçuk saatimiz var.

  Peki ya ceketler?

  Bu bir mesajsa, sıraları ne?

  Ölme sıramız.

  JD, Reif, Bobby  Baş harfleri.

  Bu işe yaramaz.

  Bunlar tuzaktı, herhangi birimiz ölebilirdi.

  Büro'ya girme sıramıza ne dersiniz?

  Önce kim girdi?

  -JD, sonra Bobby.

  Sonra ben  -Ve ben.

  CROATO  CROTOA  CRATO CROATO 

Rastgele de olabilir.

  Croatoin.

  Ada gibi.

  Koloni olan.

  Kuzey Carolina sınırında nerede olduğumuzu biliyor musunuz?

  Burası Avrupalılar'ın yeni dünyada ilk yerleştikleri yerlerden biri.

  16.  yy'da bir gemi dolusu yerleşimci burada karaya çıkmış.

  Bölgeyi İngiltere kolonisi haline getirmek için yollanmışlar.

  Kasabalarını Rhoe Noke adasında kurmuşlar.

  Yüz kişi kadarlarmış.

  Üç yıl sonra erzak ve malzeme gemisi gelmiş.

  Koloninin ortadan kalktığını görmüşler.

  Arkalarında hiç iz bırakmamışlar.

  Ne bedenler, ne kağıtlar ne de bir kanıt bulunmuş.

  Yüz kişiden fazlası  ortadan yok olmuş.

  Bulunan tek şey, bir kelimeymiş.

  Bir ağaca kazınmış.

  Croatoin.

  Croatoin neymiş?

  Bazıları bir su kaynağı olduğunu düşünüyor, diğerleri de kızılderili kabilesi.

  Mesele şu ki, beş yüz yıl sonra  o insanların nereye kaybolduğunu hala bilmiyoruz.

  Mesaj bu.

  Sonsuza dek ortadan kaybolan insanlarla dolu bir ada.

  Ve o burada olmuş.

  -Katil, FBI'ın peşinde değil.

  Kötü ün peşinde.

  Bu hikayeyi bilmen beni şaşırttı.

  Bilmesem daha çok şaşırırdın.

  Peki yöntemini ve sebeplerini biliyoruz.

  Şimdi bulmamız gereken, nerede hata yaptığı!

  Bir şey buldum!

  Reif'in tırnaklarında kan bulduk.

  Biz kendimizden geçmişken o katille boğuşmuş olmalı.

  Neye bakıyorsun?

  -Zamana.

  Bunun nasıl çalıştığını bilen var mı?

  Ben!

  Bir saatten kısa sürede DNA eşleştirmesi yapabiliriz.

  Bir saatten az vaktimiz var.

  Hepimizden alınan kanlarla kıyaslanması gerekecek.

  Tabi kimsenin itirazı yoksa.

  Tanrım!

  Bir sigara istiyorum.

  Her ikimiz de!

  Sen bir kumarbazsın, değil mi Lucas?

  Şimdi paranı kime yatırırdın?

  -Farklı birine gideceğini sanmam.

  Orada neredeyse ölecektik.

  Orada olacağını bilmiyordun ki.

  Ne yapacaktın?

  Vince'e yardım etmeyecek miydin?

  O zaman sana güvenir miydik?

  Sana sadece öldüğün zaman güveneceğim.

  Bırak da seni aydınlatayım.

  Bir teknede bomba olduğunu bilsen ona sıranın başında gitmezsin.

  Ben yapmam ama belki sen yaparsın.

  Yeter!

  "DNA Eşleştirmesi Tamamlandı.

  1 Eşleşme Bulundu.

 " Silahlar masaya!

  Herkes!

  Silahımı vermem.

  Bunun iyi olmayacağını söylerken sanırım grup adına konuşuyorum.

  Silahım olmadan hiçbir yere gitmem.

  Önce tekerlekleri veririm.

  Size sandalyemi veririm.

  Ama silahımı vermem.

  Bunu sen istedin!

  Bas şuna!

  Bas hadi!

  Katil: Sara.

  Yere yat!

  -Nick!

  Bekle!

  Bu bir hata!

  -Yere yat!

  Seni haklayacağım Sara!

  Beni öldürmek mi istiyorsun?

  Beni öldürmek mi istiyorsun?

  -Durum kontrol altında Nick!

  Harris böyle derdi değil mi, durum eve dönüşte kontrol altındadır.

  Silahını indir Ajan.

  Lucas!

  Lucas!

  Ben değilim.

  Söyle onlara!

  Ben değilim.

  Mantıklı değil.

  Neden o olsun ki?

  Çünkü geçemeyecekti.

  İz sürücü olamayacaktı.

  Tavsiyeleri kendim gördüm.

  Sen de öyle Vince.

  Ama benim ailemde öldürülen birisi yok.

  Benim küçük kız kardeşim, tecavüze uğrayıp boğulmadı.

  Tecavüze uğrayıp boğulmadı.

  Tekrar tekrar.

  Defalarca.

  Bunun bana ne yapacağını kim bilebilir ki?

  Hiçbir şey bilmiyorsun.

  FBI kız kardeşini kurtarmadı Sara.

  Ve katilini de yakalamadı.

  Öyleyse seni neden yakalayabilsinler ki?

  Sen herkesten daha zekiyken 

Yemin ediyorum.

  O ben değilim.

  Ben değilim.

  Böyle bir şey yapamaz, Sara yapamaz.

  Bu yüzden adada olmasını planladı.

  Hepimizi ölü ve suyun altında istiyordu.

  Acı çekelim diye.

  Resimleri görmüş müydün?

  Korkunçtular.

  Hayatım üstüne yemin ederim, ben değilim.

  Burada kalıp bunu tartışabiliriz.

  Ya da tuzağı çözmek için on dakikamız var.

  Tuzak ne ve nerede?

  Bilmiyorum.

  Tuzak ne ve nerede?

  -Bilmiyorum.

  Tuzak ne ve nerede?

  Bilmiyorum.

  Tuzak ne Sara?

  Sen söyle!

  -Hayır sen söyleyeceksin.

  Ya doğruyu söylüyorsa Nick, bir düşün.

  Katilin istediği bu!

  Birbirimizden şüphelenmemiz ve kavga etmemiz.

  Bunu eğlence kılan şey bu.

  Yine katilin aklına mı girdin?

  Hepimiz bayıltılmıştık.

  Herhangi birimizden kan alabilirdi.

  Sen de herhangi birimizden kan alabilirdin.

  Senin kanını alacağım!

  Nicole!

  Nicole!

  Başka kimse öldürülmeyecek.

  Onu mu koruyorsun?

  Baştan beri seninle oynuyor Lucas!

  Peşimden gelirseniz, sizi gördüğüm yerde vururum.

  Nicole birbirimizden ayrılmamalıyız.

  Yalnız başıma olursam, kime güveneceğimi bilirim.

  O kapıdan

  -BAM!

  O kapıdan çıkarsan bir daha geri dönemezsin.

  Neden döneyim ki?

  İşini yap!

  Öldür onu!

  Sara, kendini bizim yerimize koy.

  Sen bir profesyonelsin.

  Elinde baş şüpheli var.

  İnsanların hayatı tehlikede.

  Ne yaparsın?

  Profile uymuyorum.

  Neye uymaman gerektiğini bilmez miydin?

  İntikam için öldüreceğimi söylüyor.

  Kendi kişisel acılarım yüzünden.

  Bu katil böyle biri değil.

  O kişiselleşmiyor.

  Her şeyin zamanı belli.

  Kuralları var.

  Bunlar üstünlük kanıtlama yolları.

  O haklı Gabe.

  Başka ne doğru biliyor musun?

  FBI'a katilleri almazlar.

  İncinmişi oynamak  yaralanmışı oynamak  belki de yeteneği budur.

  Hepimizin bazı yetenekleri var.

  Ben yeteneğin olduğu yerde bir de zayıflık vardır derim.

  Hepimizin yeteneği var.

  Bir dakika biraz düşünelim.

  Başından beri ölümlerin rastgele olduğunu düşündük.

  Herkesin herhangi bir tuzağa düşebileceğini.

  Ama tuzaklara bakın.

  JD öldü çünkü lider olarak en baştaydı.

  O her zaman en öndeydi.

  Ve Reif!

  Reif bir kahve bağımlısıydı.

  Ve Bobby!

  Bir şey bozulduğunda kime gideriz?

  Bay Tamirci kimdir?

  Kimin ne zaman öleceğini bildiğini mi söylüyorsun?

  Biliyordu ve planlamıştı.

  Özelliklerimizi öğrenmişti.

  Yeteneklerimizi ve zayıflıklarımızı  Bütün bu süre boyunca, katil bizim profilimizi çıkartıyordu.

  Vince!

  Kimsin sen?

  Seni bizden farklı kılan ne?

  Bilmem.

  Ben tarih bilirim.

  Labirentler çizerim.

  Lanet olası bir sandalyedeyim.

  Lucas seni nasıl öldürür?

  Düşün!

  Ben iyi bir atıcıyım.

  İyi araba kullanırım.

  Yeteneklerim bunlar.

  Ya zayıflıkların?

  Korkusuz olduğumu söylüyorum ama değilim.

  Sıra sende Sara.

  Kız kardeşim öldürüldü.

  O zamandan beri suya girmedim.

  Orada onu görüyorum.

  Bu onun imzası.

  Aman tanrım!

  Nicole!

  Nicole!

  Aman tanrım!

  Hayır!

  Kendine sigara bulmuş.

  Bir tür asitle kaplıymışlar.

  O olamaz Vince.

  -Neden?

  Şemayı çözdü.

  Ve böylece kendini kurtardı.

  Sen de öyle yapmaz mıydın?

  Ona güvenmiyorum.

  Hiçbirinize güvenmiyorum.

  Ada ateşi!

  Hepimizde var.

  Birisi bir saat daha bulana dek, bunu arkadaşça halledeceğiz.

  Henüz onu bulamadınız mı?

  Ben çok eğleniyorum.

  -Harris!

  En başından beri bizi izliyormuş.

  Senin adalet bakanlığından olduğunu biliyor muydu?

  Ya izlendiğini farkettiyse!

  Kesinlikle olamaz.

  Programını elinden alacaklarını biliyorduysa  İstediğiniz bu muydu?

  Onu serbest bırakacağım Vince.

  Mezun olma şansınız olmaması çok kötü.

  Hepiniz öyle zayıfsınız ki.

  Acınası durumda  Güçsüz.

  Adayı aradığınızı söylemiştiniz.

  -Aradık, her köşesini.

  Her köşesini mi?

  Görebildiğiniz her köşeyi mi?

  Ne kadar denerseniz deneyin, kontrol sahibi olamazsınız.

  O dışarıda bir yerde.

  Kim benimle geliyor?

  Oralarda mı?

  Bunu ne sandın sen?

  Bu kahrolası bir tuzak.

  Ne demek kim seninle geliyor?

  Sana kimin geleceğini söyleyeyim.

  Ben geliyorum.

  -Eğlenmeye başladınız mı?

  Ben eğleniyorum.

  Siz eğleniyor musunuz?

  Hepiniz dışarı mı çıkacaksınız?

  Dinleyin!

  Ben hiçbir yere gitmiyorum.

  Haklısın!

  Sen burada kal!

  Ne oluyor?

  Ne yapıyorsun?

  Saklan!

  Yerini ne bana ne de ona söyleme.

  Bunu Pazartesi'ye dek yap.

  En iyisi bu.

  Silahım boş.

  Bu sizin için yeterince gerçek mi?

  Bundan kaçamazsınız.

  Bunu durduramazsınız.

  Sona erdiremezsiniz.

  Bunu bütün gece sürdürebiliriz.

  Tamamıyla bana ait bir dünyada.

  Hala benden daha iyi olduğunuzu mu düşünüyorsunuz?

  Hala benden daha iyi olduğunuzu mu düşünüyorsunuz?

  Hala öğretmeninizi yenebileceğinizi mi sanıyorsunuz?

  İstediğiniz bu mu?

  Beklediğiniz bu mu?

  Bu sizin için yeterince gerçek mi?

  Öyle zayıfsınız ki  Acınası durumdasınız.

  Mezun olamayacak olmanız çok kötü.

  Ne kadar denerseniz deneyin asla kontrol sahibi olamayacaksınız.

  Hep kaybedeceksiniz.

  Ben sizi, ne yazık ki güçsüz buluyorum.

  Size ne düşündüğümü söyleyeyim.

  Eğleniyor musunuz?

  Ben eğleniyorum.

  Bu eğlencenin bitmesini istemiyorum.

  Bence sizi bulacaklar.

  Bu eğlencenin bitmesini istemiyorum.

  Çünkü onları ben eğittim.

  Geri kalanları da mı öldüreceksin?

  Sana ne düşündüğümü söyleyeyim.

  Bence en ufak bir şansın yok.

  Kiminle uğraştığını bilmiyorsun, değil mi?

  Kiminle uğraştığını bilmiyorsun, değil mi?

  Hadi!

  Bitir şu işi!

  Bitir şunu!

  Seni bencil çocuk!

  Hadi!

  İzlemek için adadan asla ayrılmadı.

  Ve katil de bunu biliyordu.

  Kolunda saatler var.

  Üç saat  Saat kaça ayarlanmışlar?

  Şimdiye ayarlanmışlar.

  Sustur şunu!

  Eğer o değildiyse  Durun!

  Bekleyin!

  Akıllıca tasarlanmış bir öykü.

  Programı ve Harris'i denetlemek için gönderilmek  Hikayeler satan sensin.

  Ben olmadığımı biliyorum.

  -Ben de olmadığımı biliyorum.

  Öyleyse sen değilsin, ben değilim ve o da değil.

  Geriye kim kalır bayım?

  Ayakta kalan son adam.

  Yakınlarında Sara!

  Dikkat et!

  Kime dikkate etsin?

  Ateş etmeyi kesin!

  Ateşi kesin!

  Sara!

  Sara olduğun yerde kal!

  Korkusuz olmanın bedeli budur.

  Sara!

  Sara!

  Kapan lanet olası!

  Bu adadan kim çıkamayacakmış!

  Sen!

  Asla hiçbir yere silahsız gitme.

  Her şey yine vaktinde.

  Sanırım şimdi bazı cevapları aldık, değil mi Sara?

  Kimsin sen?

  Kimsin sen?

  Kimsin sen?

  Şimdi paniğe mi kapılacaksın Sara?

  Çok soğukkanlı davranırken paniğe kapılacaksın.

  Neyi kanıtlamaya çalışıyorsun?

  Ne mi kanıtlamaya çalışıyorum?

  Senin gibi sıçmış bir kız nasıl FBI'a girdi ki?

  Nasıl mı girdim?

  Nasıl mı girdim?

  Sen girmedin mi Gabe?

  Yoksa denedin ve seni ret mi ettiler?

  Ne dediler sana?

  Yeterince keskin, yeterince zeki olmadığını mı?

  Aklı başında olmadığını mı?

  Panik!

  Onu paniklerken izle!

  Ellerini kaldır.

  Ellerini göreyim, Ellerini görmek istiyorum!

  Sen kendine iz sürücü mü diyorsun?

  Ellerini göreyim!

  İz sürücü benim.

  Ellerini görmek istiyorum!

  Sen kurbansın!

  Tanrıya şükür!

  Sandım ki  Kurşun geçirmez yelek!

  Biraz ilk yardıma ihtiyacım var.

  Sörf ve kumsal.

  Sen nasıl istersen.

  Sen nasıl istersen.

  Sence  Sence bize inanacaklar mı?

  İnanmak zorundalar.

  Kanıtlayabilirim.

  Bobby öldükten sonra.

 .

  saati 15 dakika geri aldım.

  Neden bahsediyorsun sen?

  Harris her zaman ne derdi ?

  Aklını kullan, sonrada bekle.

  Katil tuzağa düştü, dikkat, zamanlama, Ben de saati 15 dakika geri aldım.

  Saat ha.

  -Evet.

  Tam olarak ne zaman saldıracağını bilmemizi istedi.

  O değerli saniyeler geçerken bizi kıvranırken görmek istedi.

  Bu onun eğlencesinin bir parçasıydı.

  Onun zayıflığı.

  Geri almaktan daha iyi ne olabilirdi?

  Haklıydım.

  Peki Gabe'in saati geri aldığını nasıl ispatlayacaksın?

  Ceketlerdeki fosforlu pudrayı hatırladın mı?

  Saate ondan sürdüm.

  Tuzak kurma sırası bendeydi.

  Yani saate dokunduğunda  Parmakları parlayacaktı.

  İzle!

  Bu tuhaf değil mi?

  Biliyor musun?

  Bütün bu aletler bayağı işe yaradılar.

  Zamanlayıcılar, patlatıcılar, uzaktan kumandalar  Ama neticede gelişmiş bir fare kapanı kurmak, sadece  mekanik bir iş.

  Önemli olan belirli bir fareyi yeme çekebilmek.

  İşte eğlenceli kısmı bu.

  Neyse, işte ben orada  annemle babamın cesetleri başında oturuyordum.

  Birinin bana onları neden öldürdüğümü sormasını bekliyordum.

  Sonra yanıma bir dedektif geldi ve bana dedi ki  "Sakız ister misin?

 " Sakız!

  Kimse sormadı.

  Akıllarına bile gelmedi.

  Ve her seferinden sonra ilkinden aldığın zevke ulaşmak daha zor.

  Sonunda o kadar iyi oluyorsun ki hiçbir şey hissetmiyorsun.

  Kolaylaşıyor.

  Buna değecek bir kurban bulmak, mücadele edecek biri  işte bu zor.

  FBI'a bunun için mi katıldın?

  Evet.

  Evet.

  Siz Bundy, Casey, Domwer gibi yaşlı beygirleri incelerken  ben de sizi inceliyordum.

  Alışkanlıklarınızı, takıldığınız yerleri, zayıflıklarınızı  Sizi germek öyle kolaydı ki  Arada biraz iplerinizi çekiştirmem gerekti.

  Ama bunu yaptığımda  "Hey Vince!

 " "Kasabanın öteki tarafına baksana.

 " Üstünüze düşen rolü oynayacağınızı biliyordum.

  Etkili bir yanılsamanın anahtarı yanlış yönlendirmedir.

  "Teknede bir bomba olduğunu bilirsen ona en önde gitmezsin.

 " Tek ihtiyacım olan bir fırsattı.

  Kahve molası bana bir kaç sürpriz hazırlama fırsatı verdi.

  Cevap gözlerinizin önündeydi ama bunu göremediniz.

  "Suyu kapatmasını söyleyen sendin.

 " Gerisi kolaydı.

  Hepinizin ne yapacağını kestirmek çok kolaydı.

  Nicole ve sigaraları.

  Kutunun üstündeki uyarıyı bile okuyamıyor mu?

  Vince!

  Silahım olmadan asla!

  Muhteşem Bobby!

  Karşı koyamazdı.

  Ve Harris!

  Kalıp seyretmek zorundaydı!

  Buradaki oyun bozan sandığımdan daha büyük bir sorundu ama  onu öldürmek için çok uğraşmadım.

  Bunu benim yerime yapacağını biliyordum.

  Bu arada "su" senin tek zayıflığın değil Sara.

  Öteki zayıflığın benim.

  İşin aslı Sara, bunu sensiz yapamazdım.

  Ve şükranlarımın ifadesi olarak sana en derin arzunu yaşatacağım.

  Seni kızkardeşine asla hayal etmediğin kadar yaklaştıracağım.

  Bir Missisippi, iki Missisipi  Eğleniyor muyuz?

  At o silahı!

  Hadi Sara!

  Tutukla beni!

  Reif'in tırnaklarında senin kanın var.

  Yangın söndürücünün üstünde parmak izlerin var.

  Ve ensemde de senin kurşunun.

  Pek iyi gözükmeyecek.

  İşin bitti.

  Zaman doldu, göt herif!

  İyi ki kız gibi vurdun.

  Sanırım onun zayıflığını bulduk.

  Kurşunlar!

  Sence iz sürücü olmama izin verecekler mi?

  Bu duruma göre değişir.

  Son bir sorum var.

  Bir durum ne zaman kontrol altındadır, ajan?

  Eve dönüş yolunda.

  Eve dönüş yolunda.

 ||

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar