Cross (2011)
| |
105 dk
Yönetmen:Patrick Durham
Senaryo:Patrick Durham, Jonathan Sachar, Tanner Wiley
Ülke:ABD
Tür:Aksiyon, Fantastik
Vizyon Tarihi:31 Mayıs 2011 (ABD)
Dil:İngilizce
Müzik:Peter Carl Ganderup, Sean Schafer Hennessy
Nam-ı Diğer:Shifter
Oyuncular
Brian Austin Green
Michael Clarke Duncan
Vinnie Jones
Tom Sizemore
Danny Trejo
Özet
Genç ve güzel bir kadın Los Angeles sokaklarında gözden
kaybolduğunda iyi çocuk Callan (yani Cross) ve gaza basma ve gizemi çözme
uzmanı silah arkadaşları için harekete geçme zamanıdır. Ona Kelt köklerinden
miras kalan inanılmaz kuvveti ile Callan, insanlığı yoketmeden evvel ölümsüz
bir Viking’i ortadan kaldırmak zorundadır. Ayrıca filmde, Vinnie Jones, Tom
Sizemore, Jake Busey ve Lori Heuring de rol alıyor.
Altyazı
Dünyanın yaradılışından bu yana savaşta… sebepsiz bir çok
hayat sona erdi.
Savaşçılar
öldü denizciler askerler
ve masumlar.
Yanlış zamanda
yanlış yerdesin.
İşte bizim dahil
olduğumuz yer burası.
Tanrılar
insanoğlunu en karanlık düşmanlardan
korumak için savaşçı aileler seçtiler.
Kutsal
karışımlardan muskalar yaptılar ve her
bir aileyi silahlandırdılar.
Muskalardan en
güçlüsü Isles'in Haçı.
Zaman geçtikçe
düşmanlar daha da güçlendi.
Şu an, saklı
kaldığı onca yılın arından Sekmet'in
eskilerden kalma asası bulundu.
Tanrıların
soyundan gelenlerin eline geçtiği zaman
dünya üzerindeki herkesi öldürecek güce sahip olacak.
CROSS
Bu dedendi ondan önce de babasının.
Şimdi bana ait.
Ve bir gün senin
olacak.
ve bununla beraber .
Bu bir çağrı.
Ne çağrısı?
Şöyle, bu koruma
sorumluluğu.
Kimi korumak
için?
Kendilerini
koruyamayanları
Bu söylediğini polisler yapmaz mı?
Evet, polisler.
Onlar suçlularla,
kötülerle savaşırlar.
Biz ise diğer
herkesle savaşırız.
Bu senin doğuştan
hakkın olan haç… ve ayrıca durdurulamaz
güce sahip olur.
Fakat bunu sadece
biz kullanabiliriz.
Çünkü biz
seçildik.
Neden biz
seçildik?
Çünkü Tanrı
içimizde güzel şeyler gördü.
Aszhlastic.
İçindeki güç.
Aszhlastic.
Lisa Van Dyke canlı
bildiriyor.
Cesetler bulunmaya
devam ediyor.
Bugün Los Angeles
meydanında dört ceset daha.
Burada kaçan aracı
gören Rachel ile birlikteyim.
Onu aracın arka
koltuğuna fırlatıp uzaklaştılar.
Çığlıklarını duydum
ve söylenecek bir şey yok.
Söylenecek bir şey
yok.
Şehrin en iyi
polisi, Dedektif Nitti sağ kalanlarla
konuşup bazı cevapları edinebilmek için hastaneye doğru yola çıktı.
Ben ve büyükbabam
buradayız- - Affedersiniz.
Bu o çocuk mu?
- Hangi çocuk?
- Üçüncü dünya savaşını
gören.
Hayır.
Samantha koridorun aşağısında, Sağda.
Fakat oraya gidemezsiniz.
Pardon.
Siz kim siniz?
Dr. Sloan
testlere devam ediyor.
Merhaba.
Kız nasıl?
Biraz kendine geldi
fakat uyandırılmaması gerek.
- Ailesi yolda.
- Peki.
Dur.
Dinlenmeye ihtiyacı var.
Kusura bakmayın
doktor.
Öldüğünde dinlenebilir.
Benim gibi.
Fakat- - -
Affedersiniz, bayım.
Lütfen.
- Kan işini
halletmem gerek.
Ben polisim.
Siktir git buradan haydi.
Şimdi.
Doktor Bu şekilde çalışamam.
Kendi laboratuarıma
gidiyorum.
Doktor, burası bir
hastane, polis merkezi değil.
Bu adam bana küfür
ediyor.
Gününü göreceksin.
Samantha.
Samantha.
Samantha, uyan.
Uyan.
Haydi tatlım, Benim için uyan sana ihtiyacım
var.
- Neredeyim ben?
- O, tatlım,
cennettesin.
Cennettesin ve ben
Tanrıyım tamam mı?
''Selam Tanrı'' de -
Dur bir saniye.
Ben polisim.
- Selam- - Ben
dedektif Nitti.
Şu an benimle
konuşmak senin için sıkıntı yaratır mı?
Kendini
konuşabilecek durumda hissediyor musun?
Yani, iyi mısın?
Neler olduğunu bana
anlatman lazım.
Kitabım için
fotoğraf çekiyordum.
Sonra iki adam beni
rahatsız etmeye başladı.
Hey, hey, hey, güzel
kamera.
Otuz papel eder.
- Ne güzel gün,
değil mi?
- Kes şunu.
- Bir soru sormama
izin ver.
- Canımı
yakıyorsunuz.
Bu kameraya ne kadar
ödedin?
- Ne yapıyorsunuz?
- Güzel kamera.
- Güzel.
- Durun.
Sonra ne oldu?
Kafama vurdular, yere
düştüm fakat hala neler olduğunu görebiliyordum.
Bir fotoğraf çekmek
istiyorum.
- Gel buraya.
Bir gülecek ver.
- Güzel.
- Hayır.
- Bir tane daha
çekeceğim.
Haydi haydi haydi.
Bir tane daha.
Beyaz bir kamyonla
iri adamlar göründü.
Gene bunlar olamaz.
Sonunda Callan
onlarla değil.
Bu adamlar hiç
dinlenmez mi?
İki tanesi zırhlara
bürünmüştü, fakat biri çok sade görünüyordu.
Size ait olmayan bir
şeyi aldınız.
Bu Riot.
Büyük kardeş.
Silah uzmanı, Army
Ranger.
Çok naziktir, tatlım
fakat çok ölümcül birisi.
- Bu doğru mu?
- Evet, senin onun
annesi olman dışında.
Backfire.
O bir komedyen ve patlayıcı uzmanı.
O, evet, Onun
annesiyim.
- Anasını si***- - -
Eğer nazikçe davranıp kızı bize
verirsen, biz de yolumuza gideriz.
- Neden buraya gelip
almıyorsun onu.
O War.
Riot'un kardeşi.
Kısa bir fitili var
ve tepeden tırnağa silahlı.
Hey o adam benim.
Orada küçük bir kız
var.
Shark.
İyi huylu suikastçı.
O zeki.
Silahlı saldırıya çubukları getirmek ha!
Hey, hey, bunu dene,
sopa çocuk.
İyi atış, Tex.
Şunu yapmandan
nefret ediyorum.
O, iyi bilardo oyunu.
Bu sersemleri kim
davet etti?
Davetsiz
misafirlerden hiç hoşlanmam.
Sonra daha çok adam
geldi.
Eğer silahlarını
sana doğrulturlarsa vur onları.
Daha fazla adam?
Başlangıçta sana
saldıran adamlarla birlikte miydiler?
Hayır.
Emin mısın?
- Sen?
- Silahlı adam.
Geldiğini görmedin.
İyi geceler güzelim.
İnsanları öylece
vuramazsın.
War, sen sol tarafı
al.
Backfire, sen sağı.
Backfire, toplarınla
oynamayı bırak biraz ciddi ol.
ve sonra herkes ateş şey, herkes.
Haydi parti başlasın!
Anasını satayım!
Sonra bir adam geldi
ve iyi elemanlara yardım etti.
Bir-- ?
Bir adam?
Silahlarıyla
birlikte.
- Evet, silahlı?
- Yeşil parıltıları
vardı.
Kurşunlar ona zarar
vermedi.
- Yeşil parıltı?
- Evet.
Bakın kim burada.
Kıza dikkat et, hala
orada.
Ortaya çıkman güzel.
- Özür dilerim geç
kaldım.
- Tamam.
- En zor zamanda.
- Daha fazla ateş!
vur onu!
Haydi, haydi!
Kırmızı aracın
arkasında!
Soluna doğru!
- İşte.
- Bu Cross.
Cross sadece bir
söylenti diye düşünüyordum.
Gerçekten?
Hayır.
Söylenti değil, genç
bayan.
Çok tehlikeli biri.
- Hukukun da üstünde.
- Ama o hayatımı
kurtardı.
Ne olursa olsun, o
ve onun küçük grubu şehrin her yerinde
koşuşturabileceklerini zannediyorlar.
Bunu yapamazlar.
Hepsi biraz
sevimliydi.
Sevimli?
Sensin sevimli olan.
Ve nasıl biliyor
musun?
onlar demir
parmaklıkların arkasındayken imza almak
için bizi ziyarete gelebilirsin tamam mı?
Çok teşekkür ederim.
Evet.
Ne seni bu kadar
alıkoydu?
- 20 dakika önce
aradın.
- Bu insanları
bulmam gerek.
- Ne zaman?
- Şimdi.
Gunnar bu gece geliyor.
Erlik soy haritasını
hazır bir şekilde istiyor.
Sadece dört tane
lazım.
Oynayacak zaman var
mı?
Hayır yok.
Yarın gece gidiyor.
Şimdi, bulun onları
ve bana getirin.
Sağ.
- Sağ.
- Peki.
Peki.
Hey.
- Nasıl gitti?
- Hastanede.
Kız iyi mi?
Hayatta.
Bunu atlatamayacak.
Tanrı hepsini
bağışlasın.
Kendini affetmesi
gerek.
Ölmüş.
Kanka, şu ateşli
olanlardan hala ayarlamadın mı?
Acele ettirme.
Söyledim sana geceye kadar hazır olacaklar.
Sakin ol, inekler
diyarı.
- Oyunu bırak.
Altı üstü bir silah kullanacaksın.
- Sana kaç kere
söyledim.
- Silahlar dan
nefret ederim.
- Duydum da baya
eğlenmişsiniz.
Her zamanki gibi.
Evet nerdeyse
ölüyorduk Günü kurtarmasaydım kafan havaya uçacaktı.
Benim kamyonun
arkasında saklanarak.
16 adam ya var ya
yoktu.
- Haydi ama.
- Topların vardı.
Bay büyük silah.
Güzel atış bebeğim.
- Eh işte.
- Bir de seni
görelim koca ağız.
Tabiî ki.
Iskalayayım deme.
Tam deliğin içine.
Hoşlandın mı?
- Istakanı al.
Beni sonra ararsın.
- Şanslıydın.
Hey, Lisa.
Güzel köpek.
Kaçık asasıyla
birlikte bu gece geliyor.
Erlik onu rıhtımdan almanı
istedi.
Viking?
Kulağa çok kaçık geliyor.
Sen al.
Dur bir dakika.
Erlik içimizden biri dedi.
O kişi neden ben
olmak zorundaymışım?
O bir Viking.
Bir elmanın iki
yarısı gibi olacaksınız.
Bir elmanın iki
yarısı?
Adam asasını doldurmak
için kan istiyor.
Söylentilere göre
insanüstü bir hız, binlerce yıl yaşadı.
Nasıl olacak bir
elmanın iki yarısı?
Hey, burada bir
hayranın var gibi görünüyor.
Bunu yapmak
istemezsin.
İnan bana, özür
dileyeceksin.
Dinle beni İngiliz, Gece
araba kullanamam, tamam mı?
Gözümde sorun var.
Gece her şey bulanık
görünüyor.
Hey sağır mısın?
Ya da başına gelecekleri mi bekliyorsun?
Ve sana garanti
ederim şimdi başına bir şeyler gelecek.
Bizim kim olduğumuzu
biliyor musun?
Kimin için çalışıyoruz
biliyor musun?
Peki öyleyse!
O bu şehrin sahibi, ve senin de sahibin.
O yüzden yoluna git.
Sadece demek
istediğim şu onu sen alsaydın çok daha iyi olacaktı.
Her neyse, geçen
gece için bana borçlusun, ha?
Kurşunu ben yerim.
Sen ateşli hatunla
birlikteyken şişko olan bana kalır?
Bu doğru.
Doğru.
Ve şimdi de başıma
kaldı.
Ceza yazmayı bırak
yoksa seni öldürürüm.
Öyleyse her şey
yerinde.
Viking’i limandan
sen alıyorsun.
Peki.
Yapapacağım.
Ama hala bana
borçlusun.
Borçlusun.
Önümüzdeki hafta
devriyeyi sen alabilirsin… …ve haraçlarını sen topla.
Dalga mı geçiyorsun?
Şimdi bittin sen.
Eğer o Viking’i ben
alacaksam arabamı da temizleyeceksin.
Oto yıkamaya
götürürüm ama asla temizlemem.
Bilirsin, Her zaman
bunu yapmak istedim.
Bu da park
cezalarıyla sömürdüğün bütün masum kurbanlar içindi.
Peki.
Sen o küçük asalı Vikingi alıyorsun ve ben de
arabanı temizliyorum.
Hatta o çam kokulu
spreylerden bile alacağım.
- Güzel bu hoşuma
gitti.
- İyi mi?
İyi.
- Soydan gelen
güzelimiz nasıl?
- Hala bana aşık.
- Dedektif.
- Evet.
Kayıt dışı, sence
bunu yapan dostun Cross mu?
Hayır, Cross sadece
kötü adamları öldürür.
Belki götün teki
olabilir ama kötü birisi değil, değil mi, Lisa?
- Bilmiyorum.
Onu tanımıyorum.
- Asla da
tanıyamayacaksın.
- Ben kaçtım.
- Gitmen gereken bir
yer varmış gibi görünüyor.
Biraz temiz hava
alacağım.
Eğer bir şey olursa
beni ara.
Hava mı alacaksın?
Hey!
Seni kurtarmamı
gerektirecek şeyler yapma dostum.
Ciddiyim.
Los Angeles a hoş
geldiniz.
Seni Erik'e
götüreceğim.
- Hey, Callan.
Uzun zaman oldu.
- Hey.
Nasıl gidiyor?
Her şey yolunda mı?
- Uzun zamandır
görünmüyorsun.
- Evet.
kusura bakma.
Sorun değil.
- Görüşmeyeli
nasılsın?
- İyiyim.
Sağ ol.
- Güzel.
- Al bakalım, bir
saniye döneceğim.
- Tamam.
İçecek bir şeyler al.
Şerefe dostum.
- Nasılsın?
- Hey.
Adım Elizabeth.
Tanıştığıma memnun
oldum.
Tüm bunlardan sonra,
parkeyi mahvediyor.
- Bir koyun daha iyi.
- Bana bir saniye
verin.
Yeni elemanlar
gelmiş, ha?
Evet, bütün gündür
içiyorlar.
Kafaları güzel olsa
gerek.
Senin deyişinle, kafaları
olmuş bir milyon.
- İrlandalılar?
- İskoçlar.
İskoçlar?
- Ekonomi o kadar
kötü demek?
- Daha kötüsü - İngilizce’ye
de izin vermem gerekecek.
Olmaz, lütfen, hayır.
- Dur.
- Beni yalnız bırak.
Sağ ol, Abbey.
Eğlenceliydi.
- Bizim işaretimiz.
- Yap!
- Sonra görüşürüz.
- Görüşürüz.
Bilirsin, işte - Niye biliyor musun?
O yüzden.
- Evet.
Bu gerçek saç rengin
mi?
Bu senin gerçek
yüzün mü?
Yoksa götünün ikizi
mi var?
Komikti.
Gerçekten zeki bir
kız.
Anneni o ağızla mı
öpüyorsun?
O ağızla beni öpmeye
ne dersin?
Sen benim kıçımı
öpsen nasıl olur?
Lanet olsun.
Bunu ödeyeceksin.
Sorun istiyorsun
öyle mi sıkı çocuk?
Fena değil.
Sağ ol.
Adamlar uyanmadan
buradan gitsen iyi olur.
Haydi gidelim,
gidelim.
Tamam.
Peki ya sen?
Ben böyle iyiyim.
Zaten biramı bitirip gidecektim.
Eve kadar eşlik
etmemi ister misin?
Kendim sürerim.
.
Görüyorum ki pek
ilgini çekmedi.
- Öyle demedim.
- Peki.
O zaman gidelim.
Gitmem gerek.
Geç kaldığım zaman
David kızıyor.
Pekala, arabaya
gidelim?
O benim arabamdı.
O senin arabandı.
Tamam.
Evet.
Görünüşe göre beni sen
götürüyorsun.
Pekala.
Geldik.
Orda olanlar için
teşekkürler.
Sorun değil.
Fakat eminim onları kendi
başına da haklayabilirdin.
En azından öyle
görünüyordu.
Bizi o şekilde
itip kakmalarına izin veremezdim.
Herkes senin gibi
nazik değil.
Dışarı da kötü
adamlar da var.
Evet.
Tahmin ettiğinden daha fazla.
Doğru.
Ne?
Evet.
Anahtarlarım
Jackie'nin arabasında.
O, sen çok başka bir
şeysin.
Tahmin ettiğinden
daha fazla.
Elli iki tane kart
olmalı.
Nerde bu lanet olası
kartların hepsi?
Elli iki tane kart
görüyor muyum?
Hiç zannetmiyorum.
Kart kimde?
Görünüşe göre
kümeste bir tilki var.
Ve ben o tilkiyi
avlayacağım.
Patron sakinleş,
Nesin sen?
Yağmur adam falan mı?
Ben bir hakimim.
Herşeyi gördüm.
Kafamın arkasında
bile gözlerim var.
Kartı kim aldı?
Kral kayıp ve onu
şimdi istiyorum.
Neden sizin gibi
herifler benden bir şey çalmanın sorun olmayacağını düşünür ki?
Neden?
Kafamın arkasında ''Patronu kazıklamaktan çekinmeyin'' anlamına
gelen bir işaret mi var?
Estağfurullah patron.
- Kafamda bir işaret
mi var?
- Hayır.
Yok patron.
İşaret yok.
Çok param olduğu
için benden çalmanın sorun olmayacağını mı düşünüyorsunuz?
Bir akümülator
kimseye izin vermez Balıkta onu aldatır.
Bir akümülatörün
prensipleri vardır.
Şimdi hepiniz
kartlarınızı gösterin.
İhale birine kalacak.
Ara, kartlarını
göster.
İşte bunlar, patron.
Kasap.
- Patch.
- Problem yok patron.
Son şanslı.
Erlik.
Tek bir lanet şey
bile söylemedi.
İnanılmaz sessiz
birisi.
Gemiden indiği gibi
doğruca arabaya atladı.
Acayip biri.
Ama aklımı oynatmaya
başladım dostum.
Bu herife daha fazla
dayanamayacağım.
Umurumda değil.
Adamlarından birisi
alsın şunu.
O bir kaçık.
Tam kaçık.
Gunnar, şehrime hoş
geldin.
Erlik.
bu sesi sevdim.
Beni alması için bir
İngiliz gönderdiğin için sağ ol .
Nazik bir davranış.
Madem öyle sen
kimsin?
, Maverick mi Goose
mi?
Başka bir şey söyle.
Herhangi bir şey.
Gör bakalım neler oluyor.
Hoşlandığın herhangi
bir şey.
Sorun ne?
Ne olacağını
bilmiyor musun?
Karşında dikiliyorum.
Söyleyeceklerim var.
Sorun nedir?
Kedi dilini mi yuttu?
Tamam çocuklar.
Sakin.
Özür dilerim, Bu maymunlar kendilerine yardım
edemezler.
Sadece saçma sapan
konuşuyorlar.
Bunların tarzı böyle.
Hey, Sana bir şeyler
söyleyeyim mi?
Bir içeceğe ne
dersin?
İçmek ister mısın?
Peki kızlar?
Kızlardan hoşlandığını biliyorum.
Yok, bence bu uçan
oğlan orda öylece durup çene sallayıp ağız
dalaşı yapmak istiyor.
Erlik, eğer benimle
çalışmak istiyorsan, şu ağzı kapat.
Öldürmemi mi
istiyorsun?
Eğer anlaşmak
istiyorsan, sadece dediğimi yap.
Ben balık tutarken beni kandıran aptallara .
katlanamıyorum.
Beni balıkta
kandırırsan balıklarla birlikte uyursun.
İhale birine kalacak
demiştim.
Ben adamlarımı
korurum.
Eğer adamlarıma
saygısı ve arkalarını kollamayı Emretmeseydim şu an olduğum yerde olmazdım.
Şimdi, eğer sana
dokunan bir şey varsa, seninle problemimiz var demektir.
Fakat aynı zamanda bir
çözüm yolu da var tabiî ki.
Öyleyse mükemmel çünkü bağlılığa ihtiyacım var.
Testi şimdi geçtin.
Peki şimdi kızlara
ne dersin?
Çok fazla kız.
Ayrıca hazır bu işe
girişmişken bana bir tane de domuz kafası alabilirsin.
Açlıktan ölüyorum.
- Genetik
işaretlerim sende?
- Dr. Zyal bu
gece hepsini haritalayacak.
Melekler şehri.
Bir grup aziz ve
günahkar.
O kızlara ne dersin?
Haydi gidelim.
Buyur.
Afedersin.
Jackie'nin herzaman yaptığı şey.
Telefonunu kapatır.
Kendini evinde gibi
hissedebilirsin.
Kırmızı şarap?
Biraz ucuzundan ama.
Sorun olur mu?
- Tabiki hayır.
- Pekala.
Hoş mekan.
Sağ ol.
- Lavabo ne tarafta?
- Aşağıda koridorun
solunda.
- Hemen dönerim.
- Pekala.
Haydi.
Bu artık senin,
evlat.
Bunu asla kaybetme.
Asla.
Seni seviyorum.
Baba?
Baba?
Baba!
Sanırım bu asla
gerçekleşmeyecek, değil mi?
Sen iyi misin?
Evet.
evet, iyiyim.
Bütün bu sıkıntı
içinde genç kızları kurtarmak, huh?
Evet.
Evet.
Onun gibi bir şey.
Hey.
Hey.
Bu nedir?
Bir aile hatırası.
Bunu her zaman
takıyor musun?
Evet.
Evet, bunu babam
vermişti.
Duygusal.
Hoşuma gitti.
Bana babandan bahset.
O iyi biriydi.
Güçlüydü.
Özveriliydi.
Öyle mi?
Evet, ben sekiz
yaşımdayken öldü.
Çok üzgünüm.
Sorun değil.
Annen buna nasıl
dayandı?
O çoktan ölmüştü.
Bu gerçekten çok zor.
Benim hakkımda
bilmediğin çok fazla şey var.
Senin de benim
hakkımda bilmediğin çok fazla şey var.
- Neden ben?
- Çünkü sen
farklısın.
Ve ayrıca sen sadece kendini önemsemiyorsun.
- Öyle mi?
- Bir başka kızı
kaptılar.
- Ne zaman?
- Birkaç dakika önce.
Yeni duydum.
Kızın nerede
olduğunu bilmiyorlar.
Adamlar onu
yakaladı, Bir İngiliz ve mızrak dövmeli
kel bir adam.
Erik'in adamı.
- Nerede olduklarını
bulacağım.
- Anlaşıldı,
beklemedeyiz.
- Bana yarım saat
verin.
- Tamamdır.
Gitmem gerek.
Özür dilerim.
Sorun nedir?
Hiç, sadece
ilgilenmem gereken birkaç iş.
Hepsi bu.
Peki.
Burada istediğin
kadar kalabilirsin.
Tamam.
İşte.
Bekle.
Beni ara eğer daha fazla korunmaya ihtiyacın olursa.
- Seni küçük sinsi .
- Başka bir şey.
İnanılmaz.
Seni arayacağım.
Söz?
- Evet.
Evet Söz.
- Yapsan iyi olur.
Belki bir daha ki
sefere daha iyi şarap alsan çok daha iyi olur.
Haydi.
Haydi.
Haydi.
Evet!
Nakit.
Pekala.
Patla.
Haydi.
Haydi İşte bahsettiğim şey bu.
Bazen kazanırsın.
Bazen ise daha çok
kazanırsın.
İyi şanslar.
Bir kız kayıp.
Birçok kız kayıp.
Onu özel kılan şey
nedir?
Kız Erlik'in elinde.
Zamanım yok.
Hayır, Yok.
Öyleyse neden
benimle konuşuyorsun?
Miller deposu.
Senin kızdan daha
fazlasını bulacaksın.
Çok daha fazlasını.
Arkadaşlarını da
getir ve çok fazla silah.
Callan burada.
- Olay nerede?
- Eski miller deposu.
Beşincinin oralarda.
Orayı biliyorum.
Terk edilmiş bir yer.
Oraya hiç bir cihaz
olmadan gitmek, kör bir şekilde gidiyoruz.
Gidelim ve kızı
alalım.
Gözler gök yüzünde
görev için rapor veriyor.
Kitlendi ve hazır.
Bunlar fena.
Çok fena.
Dikkatli ol.
herhangi bir özel
talimat?
Her zamanki gibi.
Salla ve fırlat.
Ve sonra .
Ve sonra?
Pekala.
Kendinizi kollayın kötü adamlar.
Hızlı toplar şehirde.
- Haydi.
- Orda olacağız.
- Haydi.
Haydi.
- Amin.
Bu uzun sürmez.
Kolay gelsin.
Bu konuda içim rahat
değil.
Tamam.
Kötü hisler gitti.
Altı temiz.
O, Kahretsin!
Bayanlar önden.
Sağ ol.
- Bu odaya bir göz
atacağım.
- Tut.
Tut.
Affedersin.
Tuvalet kâğıdı
uzatabilir misin?
Pekala, fakat tekrar
ihtiyacım olacak.
Sorun yok.
Sağ ol.
Pekala, İşte.
Bu nedir?
Dışarıda buldum.
Düşündüm de belki
çocuklarından birine verebilirsin.
Sifonu çekmeyi
unutma.
Ne?
Hey, Tuvalet kağıdına tekrar ihtiyacım var.
Hey!
O bekleyemez.
Yemin ederim bekleyemez.
Kıçına tekmeyi
basacağım.
Sessiz.
Sessiz olun.
İyisin?
- Sağ ol.
- Bana borçlandın.
Birini mi arıyordun?
İyi geceler de.
Bugün değil mezar
taşı.
Benim saatime göre
değil.
Beyler!
- Kız iyi mi?
- Elimizde.
Onu buradan çıkaralım.
Yaşıyor.
Baygın durumda, ama
yaşıyor.
Kızı sırtlayın.
Gidiyoruz.
Evet.
Selam, Callan.
Selam, Callan.
- Callan nerede?
- Bilmiyorum.
Arkamdaydı.
Ama o gelene kadar
kendimi bu tekerlekli tabutun içinde sıkıştırmayacağıma eminim.
Pekala, İşte geliyor.
Haydi, Cal, Çıkalım
buradan.
Ama benimle ilgili,
o.
Başka bir köpek
falan kurtaracağını düşünmeye başlamıştım.
O, Polisler.
- Juliane.
- O, Aman tanrım.
Yaşıyor mu?
- Çabuk koltuğa
yatırın.
- Ona ne yaptılar?
- Tuttun mu?
- Tuttum.
Tuttum.
- Tamamdır.
- O na biraz su
getir.
Tamam.
Cal?
Bence doğru
çalışacaklardı.
Kapatmıyorlardı.
- Kendine geliyor mu?
- Ateşi var.
- - Bir şeyler
atıyor.
Bunların şu büyük
bam-güm şeylerden olması gerekiyordu.
Yani, evet.
Az da olsa.
- Ne oluyor, Cal?
- Dur bir dakika.
İyi misin?
Gitti.
Ne gitti?
Haçım.
Haçım gitti.
Haçım gitti de ne
demek oluyor?
- Onu çıkaracağını
asla düşünmedim.
- Asla çıkartmam.
- O aldı.
- Kim ?
- Adını bilmiyorum.
- Tamam mı?
Güçlüydü.
Gerçekten güçlü.
Haçı aldı.
Söküp aldı.
Böyle bir şeyi kim
yapardı?
Peri kızımız nihayet
uyandı.
.
Hey,İyi mısın?
Evet.
İyiyim.
Pekala.
Pekala.
Bununla yüzleşelim.
Bizden ne yapmamızı
istersin?
Tamam.
Güzel.
Sakin.
Yavaş, tatlım.
Haydi.
Geri al.
Nerdeyim ben?
- Siz kimsiniz?
- Güvendesin.
Buraya nasıl geldim?
Ne oldu?
Neredeyse kötü
adamlar seni ele geçiriyorlardı.
Fakat şu an
yakışıklı ve yetenekli erkeklerle birlikte güvendesin.
Eve yürüyordum ve
onlar birden- - Beni birden yakaladılar.
Adın nedir?
- Milly.
- Milly.
Senden ne
istedikleri hakkında bir fikrin var mı?
Kanımı istediler.
Kanını neden
istediler?
Bilmiyorum, fakat
kanım uyuşmadı.
Ne uyuşması?
Bilmiyorum.
Asa gibi bir şey için ihtiyaçları vardı.
Bir asa?
Evet.
Sokmets ya da
Sakmets gibi bir şey.
Bekle bir saniye.
Sekmet mi dediler?
Evet.
Evet Sekmet.
Oydu Sekmet gibi?
Evet, tam o
şekilde.
- Sorununuz nedir?
- Neyden sözediyorsunuz?
Bilmiyorum.
Sözde sadece bir
efsane olması gerekirdi.
Sözde var olmadı
bile.
- O nedir?
- Oldukça
inanılmaz bir şey.
- Bir asa.
Bu bir asa?
- Şey, eski bir
Mısır hikayesi.
Sekmet bir tanrıçaydı.
Güneş tanrısı Ra'nın kızıydı.
Dr. Jones la olan o filmi hatırlayın, bütün o
haritası odası sopasıyla birlikte ve küçük
kırmızı ışın yansıtan mücevher?
Okey, şey, Bu elemanlar ona karşı
ayaklandılar ve Sekmet gerçekten kızdı,
ve çılgına döndü.
Hepsini katletti ve kanlarını içti.
- Bana eski
karımı hatırlattı.
- ''Hepsini
katletti.
'' dedim her
nasılsa, bu asayı yaptı ve ölülerin
ruhlarını kattı.
O herkesi
çılgınca öldürecekti.
Tanrılar müdahale
etti.
Onlar bira ve nar suyuyla kandırılmıştı.
Heryer kan
gölüydü ve o hepsini içti.
ve bayıldı.
Uyandığında ise
asa gitmişti.
Ona ne oldu?
Kimse bilmiyor.
Erlik öyle bir
asayı nerden bulsun ki?
L. A. dışına çıkmıyor bile.
Bu onun işi değil.
Bu işte
başkasının parmağı var.
Efsane der ki her
kim asayı bulacak olursa istediği şeye
etki edebilir.
Ne tür bir etki?
Öldürücü cinsten.
Bizim
yapabileceğimiz bir şey var mı?
Onu durdurabilir
miyiz?
Bilmiyorum.
Bir göz
atabilirim.
Bazı araştırmalar yap.
Tüm bildiğim ise
aslında bu bir sopanın içindeki şeytan.
Mükemmel.
Bu inanılmaz.
Hey, Shannon, Bugün
kan bağışlamak ister misin?
Ben sürebilir miyim?
Tamam sevgilim.
Peki, Peki, Peki Bakalım
burada nelerimiz var?
Kan.
sadece kan.
Yemin ederim.
Gitmeme izin ver,
lütfen.
Kimseye söylemem,
söz veriyorum.
Kesinlikle doğru.
Kimseye söylemezsin.
- Hayır.
- Sana bunu temin
ederim.
Fakat ilk olarak,
sadece küçük bir örneğe ihtiyacım var.
Korkma.
- Daha çok acıtır.
- Hayır lütfen.
Sağ ol.
Bırak gidelim.
Bizler tanrı değiliz.
- Tamam.
- Yanlış kızı aldın.
Benim kanım senin
aptal asanla işe yaramaz.
O, bu garip.
Bu garip.
O, benim.
Sen tam olarak
tanrıların soyundan geliyorsun fakat işaretlerin kapalı.
- Ne diyorsun sen?
- Evet işaretler.
Bilirsin, Bence
yapmamız gereken şey .
İçeriye göz
atmalıyız.
Kanın bu asaya
güç verecek Ben de zengin olacağım.
Lütfen bırak gideyim.
Tamam, bakın şimdi.
Evet.
- Evet.
- Hayır.
Benden uzak dur.
- Sadece benden uzak
dur.
- Onu yalnız bırak.
Senin derdin ne?
Az sonra seninle de
ilgileneceğim, yeni eğlenmeye başlıyoruz.
Sabırlı ol.
Şimdi, hareket etme.
Hareket edersen daha
çok acır.
Evet.
Ben bir tanrı
değilim.
Bir tadımlık.
Anlam veremiyorum.
Genetik yapı,
bunlar- - Bunlar doğru değil.
Yani, Siz tanrıların
soyundan geliyorsunuz.
ve bunlar- - Yani
kanla ilgili bir şey .
Hayır kanla değil.
Soyla alakalı .
Evet işte bu.
O, Evet.
O, Evet.
Tamam.
Tamam.
Bu ikisine de
ihtiyacımız var.
Bu son iki.
Emin mısın?
Sana şu zamana kadar
11 kişi getirdik.
- Ve sadece ikisi
eşleşti.
- Bana soru sorma,
Brute.
Ben ciddiyim.
- Eğer yanılıyorsan
Gunnar hepimizi öldürecek.
- Haklı olduğumu
düşünüyorum.
Bunu kanıtlayacağım.
Bana ödül bile
verecek, ve ben ikinize de kemik fırlatacağım.
İşin bittikten sonra
onlar benim olabilir mi?
- Beni test etme,
Wire.
Onlara zarar
görmemiş halde ihtiyacım var.
En azından şimdilik.
Sakın işi batırmayın.
Haydi şimdi uzayın.
O, sarışın.
- Hayır.
- O, Evet.
- Sorun yok.
- Hayır.
İyi olacak.
Şu şey binlerce
insanı öldürmek için yapıldı değil mi?
Biri o kadar çok
insanı neden öldürmek istesin ki?
Bana bir süre saat
verin.
Birkaç laboratuarla
bağlantıya geçeceğim, genetik yapılarını kontrol edelim bakalım Milly ile diğer kurban arasında bir
benzerlik var mı.
Pekala.
Bu bir başlangıç sanırım.
Az sonra gelirim.
- Nuke, Milly’i eve
bırakır mısın - Done.
Hey, Cal, iyi misin?
Evet iyiyim.
Yakında döneceğim.
- Cal.
- Ne?
O hayatının aşkıydı
biliyorum.
Fakat benim de en
iyi arkadaşımdı.
Sen kendini
affettiğin zaman ben de seni affetmiş olacağım?
Affetmiyorum.
Kendimi
affetmeyeceğim.
Neden bunu yapayım?
Ölmesine izin verdim.
O benim her şeyimdi.
Bilmediğimi mi
zannediyorsun?
Pekala o da
biliyordu.
Herkesi
kurtaramazsın.
Bunu kimse yapamaz.
Sorun ne biliyor
musun?
Sen orada değildin.
Değil mi?
Öldüğünde onu tutan
kişi sen değildin.
Çok üzgünüm.
Kendini
suçlayamazsın.
Biz bir takımız.
Bunu daha fazla
yapamayacağım.
Bunu daha fazla
yapamayacağım.
Ben yeterli değilim.
Sen bizim her
şeyimizsin, Callan.
Gücün, bu senin
sorumluluğun.
Öyle mi?
Zoey de benim sorumluluğumdu ve ona iyi
bakamadım.
Benden buraya kadar .
Benden buraya kadar.
Bu son görevim.
- Selam.
- Hey, Nerdesin ?
- Evdeyim.
Sen neredesin?
- On dakika sonra
orada olacağım.
Acıktım.
Yiyecek bir şeyler
getir.
Lanet olası işler
ters gidiyor.
- Ne?
- Seni arayan bir
adam var.
- Oradan hemen
uzaklaşmalısın.
- Eşyalarımı alayım.
Haritaya bir bak.
Hava bu gün sıcak
Anlıyorum, Teflon kaplı mermi kullanacağız.
.
Polis telsizleri
çıldırdı.
Zorlu bir gece
oluyor dostum.
Erlik in Çin
mahallesinde yaptıklarından bu yana polis telsizlerinin bu kadar çalıştığını
görmedi.
Tamam.
Tamam.
Dur artık?
Tamam mı?
Sakinleş adamım.
Beni
sinirlendiriyorsun.
O verdi ve O geri
aldı.
Tırnağını falan ısır
dostum yapma şunu.
Haydi.
Lisa Van Dyke canlı
bildiriyor.
Üç kurban daha
kaçırıldı, ve hiç görgü tanığı yok.
Sadece kan izleri
bulundu.
Bir kez daha, polis
ne yapacağını bilemez halde.
Daha da kötüye
gidecek biliyorsun.
Kardeş Umarım gitmez.
Gecenin bir yarısı
bilim kurgu ve psikopatlarla dolu bir tv adamım.
Tanrım.
Üstüne üstlük kaçığın
biri Cal'in haçını aldı.
Bu senin duymak istediğin bir hikaye.
Bizimle kal.
.
Millet bu Sunshine.
Sunshine, bunlar da
bizimkiler - Ben Lucia.
- Tanıştığıma memnun
oldum.
Evet.
- Hey, Ben Shark.
- Memnun oldum,
Shark.
Callan bana hepinizden
bahsetti.
Kendine bir silah al
dostum.
Bir tanesinin nasıl
kullanıldığını biliyorum, topçu çocuk.
Bir şeyler buldun mu?
Evet buldum.
İkisinin arasındaki ortak genetik işaretler ve aslında, Los Angeles bölgesinde iki tane
daha var.
Kim ve Nerede?
Kızlardan biri April
ve diğeri de Selene.
April bir barda
garsonluk yapıyor.
Selene ise Sadece isim ve adres var.
Tamam iş bölümü
yapalım.
Sen Selene i bul ben
de April ı bulacağım.
Sunshine ı da yanıma
alacağım.
- Hey hey, yanına
bir sivil mi alıyorsun ?
- Aynen öyle.
Ne yani bütün
eğlence size mi kalsın?
- Bu konuda ciddi
misin?
- Hazırlanın beyler.
Haydi.
Gözünüzü dört açın.
Gidiyoruz.
War, Backfire,
ağacın yanında kalın ve saat 6 yönünü gözetleyin.
- Hangisi?
- On iki numaralı
olan.
Sence kız orda mı?
Umarım ordadır.
Dostum bundan nefret
ediyorum.
Benim de pek
hoşlandığım söylenemez.
Selene?
Selene?
Baya acelesi vardı
sanırım.
O ayrılmadı.
Kaçırıldı.
Neden bu kadar uzun
sürdü?
Umarım Callan bizden
daha iyi iş çıkarıyordur.
Eminim öyledir.
Sana ne vereyim?
- Su.
- Su?
Buzlu mu?
Evet, buzlu.
Bilirsin çabuk bir
oyun için hep zaman vardır.
Çok çabuk değil.
Ben dayanma gücünden
hoşlanırım.
- Ben iş bitene
kadar hep dayanırım.
- O, Tanrım.
Peki izle bakalım.
Güzel atış.
Sertti.
- İlki benden.
- Sağ ol.
Köşedeki masaya iki
bira gidecekti geceden beri bekliyor.
Tamam.
Sakin ol.
Bekliyorlar her
zaman yaptıkları gibi.
- Bütün gece
beklemeyecekler.
- Anlaşıldı.
Affedersiniz bir
tane daha alabilir miyim?
Peki hemen geliyorum.
Geçen gece ki çocuk
korkunçtu.
- İşte buyurun.
- Sağ ol.
- Bu gece biraz
sakin sanırım?
- Evet, ama
bahşişler gayet iyi.
Bu herif, çok
kabaydı.
çok kaba.
Kaçırma.
- Üç bant ve- - -
Evet hayatımın hikayesi.
- Şimdi geliyor.
- Sağ ol.
April.
Belki.
Bir tane daha getireyim mi yoksa araba
kullanacak mısın?
Hayır.
- Seni korkutmak
istemiyorum.
- Beni korkutmak
istemiyorsan muhabbete ''seni korkutmak
istemiyorum.
'' diye başlama.
Birileri seni arıyor.
- Evet, ben onlara
sarhoş diyorum.
- Hayır, onu
kastetmedim.
Öyleyse, Tam olarak
ne demek istiyorsun?
Sen benzersiz bir
soydan geliyorsun.
- Sen kimsin?
- Bir arkadaş
diyelim.
Benim bir çok arkadaşım
var ve ayrıca kız tavlamak için daha çok çalışman gerek.
Dinle beni.
Bazı özel insanlar
senin peşinde.
Özel kişiler.
Özür dilerim,
İçeceğimi döktüm, peçete alabilir miyim?
Bir saniye.
Gerçi çekil.
Pek hızlı değil.
- Buradan çıkamayacaksın.
- Öyle mi?
Evet öyle.
Ne derler fakir bir
adamın kulübünde havuz olur mu?
Lütfen silahını
indir, yoksa Little Miss Sunshine söner.
Hey, Kızı buraya
getirin.
- Hayır.
Kimse kıpırdamasın.
- Kimse kıpırdamasın
mı?
Ne yapacağımızı düşünüyorsun?
Burada öylece durup
ter mi dökelim?
Tamam.
Bunun neresi eğlenceli?
Üstelik, Haçın
üzerinde de değil.
O küçük yeşil şey
olmadan her zamanki yaptıklarını yapamazsın.
Görelim.
Burada ne var?
Olağan şüpheliler.
Kendin buyur.
O, İşte burada.
İyi markalı İskoç
viskisi.
Nasıl içtiğin hangi
marka içtiğinden daha önemlidir.
Sağ ol dostum.
Gerçi iyi bir
malt içeceği asla karıştırılmaz bir
damla su katmak kabul edilebilir bir şey, sadece tatmak için.
- Hey, Slag.
- Evet?
- Kimse ayrılmıyor.
- Kimse bir yere
gitmiyor.
Siz ikiniz.
Bu tarafa.
Haydi, Erlik.
Bu kaçıkları
halledelim.
Hızlı ve kolay,
tatlı çocuk.
Derler ki maden
suyu agresif doğayı dinginleştirir.
Ve viskiyi
içilmeye hazır hale getirir.
Şimdi, birkaç
damla suyla bütün aroma serbest kaldı.
Şuna bakın.
O,Tanrım.
Evet.
Bak, Callan, Benim
gördüğüm adam bi oyun hayvanıdır.
Her zaman daha
iyisini almak için her şeyi dener.
Daha iyi kumarbaz daha kötü adam.
Ne yazık ki senin
için, Ben mükemmel bir kumarbazım.
Pekala, Bunu nasıl
oynayacağız?
Oyun başlamadan
kuralları bilmek isteyeceğini sanmıyorum.
O, lanet olsun, sana
anlatacağım.
Eğer bu üç atışı
yaparsam Kızı alırım ve odadaki herkesi
öldürürüm.
Eğer bir tane
kaçırırsam, sen ve kız arkadaşının gitmesine izin veririm.
Fakat ne olursa
olsun, kız benimle gelir.
Bu bir.
sabırlı ol, uzun saç.
Sabırsızca bir anın
bütün hayatının mahvolmasına neden olur.
Shark.
Zeki.
Her sabah spor
bölümünü okurum.
Spor kısmı bir insanın
kabiliyetlerini gösterir.
Ön sayfa ise bir
kişinin başarısızlıklarını.
İki.
Fakat aksine ciddi
bir sporun fair play karşısında yapacak bir şeyi yok bu övüngenlik, nefret, tamamen kuralları yok
sayma ve oyundaki sadistçe zevklerle
alakalı.
Bu atışa ne dediğimi
biliyor musun?
Buhar silindiri
diyorum.
Hazır mısın?
Tamam.
Haydi.
- Haydi, April.
İyi olacağız.
- Ne?
Koy onu yerine.
Sana baya bağlı bir
kız.
Büyük bir hayal
kırıklığına uğramak üzere.
- Şimdi ne?
- Biz yürüyüp
gideceğiz.
On iki saat için, Onlara
zarar vermeden salıvereceğiz.
Ya da şu an burada
dans edebiliriz.
Ve, Callan, eğer
süper kahraman olmaya kalkışırsan.
Bu kızları atarım aynı sekizinci topu attığım gibi.
Pekala gayet
eğlenceliydi.
Sen ve ben, yakında.
- Geç saatte akşam
yemeği?
- Şarapları ben
alırım.
- Kırmızı şarap.
- Götürün bunu
buradan.
Gidip asayı
dolduralım.
Peki işler berbat oldu.
Soyumdan gelenleri
buldunuz mu?
İki kızın kanı
uyuşuyor.
Dr. Zyal
onayladı.
Ve birkaç güzel
haberim daha var.
- Söyle.
- Kız arkadaşını ele
geçirdim, Sunshine.
Güzel iş, Erlik.
- Göster bakalım.
- Aşağıdalar.
Dr. Zyal
onları konuştuğumuz şekilde hazırlıyor.
Sonra sadece bir
taneye daha ihtiyacım olacak.
Hiç acı hissettin
mi?
Hissettiğimden
daha fazlasıyla uğraştım.
sevdiğin birini
kaybettin mi hiç?
Kaybettim diyemem.
Hiçbir şeyi o
kadar çok sevmedim.
Çok uzun süre
yaşadım.
Yüzlercesini
kaybettim.
Pekala iyi güzel ama
nereye gelmek istediğini anlamadım?
- Çok basit.
- Evet, basit.
İstediğim şeyi
getirdin, şu an senin yardımına ihtiyacım yok.
Güzel.
Öyleyse paramı alayım ve yoluma devam edeyim.
Okadar kolay değil.
Para mı vermeyecek
misin?
Şey, işler değişti.
Bak, ne diyorsan onu
yaptım.
Ve sen bir milyon
dolar ve sonsuz hayat sözü verdin.
Dinle.
Asam için gerekli
kanı getirdin.
Şu an sana ihtiyacım
yok.
Sen kiminle
konuştuğunu zannediyorsun?
Bu bizim Meksika
çıkmazı dediğimiz şey.
Ben Meksikalı
değilim.
Üçe kadar sayacağım.
Sonra ne olacak?
Bir.
İki.
Üç.
Bu ne lan böyle?
Seni aptal.
Ben ölmem.
Ama sen ölürsün.
Şanslı piç.
Anlamadım.
- Neden ölmedin?
- Ben lanetliyim.
Sonsuza kadar
yaşam laneti.
Beni
öldürebilmenin sadece bir yolu var.
Kızları aldılar.
Nerede olduklarını
bulmalıyız.
Her yerde
olabilirler.
Onları bulmanın tek
yolu var.
Ne, kristal top mu?
Evet, bir kristal
top.
Evet.
Hey, Erlik nerede?
Neye benziyorum, 411
mi?
Burada bir iş
koşuşturmaya çalışıyorum.
Nereye gidiyorsun?
- O nerede?
- Sakin ol.
Lee Nakliyat Çin mahallesinde küçük bir bina.
Mutlaka görürsün.
Büyüleyici.
Çatı temiz mi?
Öyle görünüyor.
Marco?
Yemin ederim.
- Güzel.
- Önce korumaları
alacağım, tamam?
Altı yönünü aldım devam
edin.
Devam et.
İçeri.
Gidelim.
Backfire Shark.
Kapıyı kontrol edin.
Giren çıkan olmasın.
Anlaşıldı patron.
Evet, Kapıyı
halledebiliriz .
Anladık değil mi?
Dostum Erlik'in
sığınağındayız.
İlk kez ve herşey
son bulacak.
İnanılmaz.
Gerçi çok basit gibi.
Görünüşe göre bizi
indirmek isteyen birileri var.
- Bitirelim şu işi.
- Sakin ol, War.
Sakin ol, War!
Ölüsü işimize
yaramaz.
Kız nerede?
Kızlar?
- Sunshine.
- Ona şu an yardım
edemezsin.
- Hepimize yardım
etmen gerekir.
- Kız nerede?
Eğer onu
durdurmazsan, Herkesi öldürecek.
Kim herkesi
öldürecek?
Gunnar.
Bana bunu yapan adam.
Senin haçını çalan
kişi.
Dünyadaki herkesi Etkileyici.
Görmek isterdim.
Hepimizi öldürecek.
Niçin?
Neden hepimizi
öldürsün?
Dünyadaki son insan
ruhu olmak için lanetlendi.
Hayal
edebileceğimizden çok daha fazla acı verecek.
Henüz değil.
Anlamıyorsunuz.
O ölmek istiyor.
- Ve bunu planlıyor.
- Ona bu konuda
yardımcı olabiliriz.
Vurulduğunda onu
gülerken gördüm.
Bahsettiğin şey
kurşun geçirmez yelek.
Roman fikri, Erlik.
Hayır.
Yelek falan giymiyordu.
Ona üç kez ateş
edildiğini gördüm.
Kıpırdamadı bile.
Ona asla zarar
veremezsiniz.
Bu işin sonu nereye
varacak?
Gibson Kuleleri.
Sekiz-Hikaye,
tepesinde.
Bize neden yardım
ediyor?
Ona güvenmiyorum.
Bir aptalla oynar
gibi oynadı benimle.
Milyonları söz verdi.
Sonsuza kadar
yaşayacağımı söyledi.
Sonra da bana bunu
yaptı.
Evet, Hazır
düşmüşken sen de vur.
Şu an en büyük kim,
Callan?
Kız hayatta olsa iyi
olur.
Sana bir borcum var.
Bir.
- Gidelim, Riot.
- Callan bunun bir satranç hamlesi olduğunu söyledi.
- Şov zamanı.
- Gitmemiz gerek.
Ne oldu?
- Gitmesine izin
verdik.
- Lanet olsun?
Neden?
Ama .
O kötü adam.
Ne- - ?
O, adamım.
Hey.
Anlaşıldı.
Orda olacağız.
Gibson Kuleleri.
Tamamdır.
Bize ihtiyaçları olacak.
Daha çok ateş gücüne
ihtiyacımız var.
Beni kuzey kulesinde
bırak.
Ben dışarıyı
halledeceğim.
Acele edelim.
Tamam.
Beyler
paranızı hak etme zamanı geldi.
Her kim sağ
kurtulursa, Ona bin dolar ödeyeceğim.
- Burada olmamızın
tek nedeni bu.
- Ben de benim güzel
bakışlarım yüzünden sanmıştım.
Herkesi öldürün.
En son Callan kalana
kadar.
En iyisini
yaptığından emin olun.
Onunla kişisel
olarak anlaşacağım.
- Ortaya çıkacağını
nerden biliyorsun?
- Kendisini nerede
beklediğimi biliyor.
ve kızın bizde
olduğunu da biliyor ve de haçın.
Sonunda erkek
arkadaşın geldi.
Ve bildiğin gibi onu öldürdüğüm de Onun yeri tam da burası olacak.
Acıklı.
Daha ne için burada
olduğunu bile bilmiyor.
Cidden?
- Haydi.
- Ne?
Her şeye hazırlık
olun.
Burada ayrılalım.
Riot, benimle gel.
Arkanızı kollayın.
Benim toplarıma sıra
gelene kadar bekleyin.
Sayfa dört yedi.
Oku, tekrar et, ve
tekrar etmeye devam et.
Çünkü hayatın buna
bağlı.
Bunu okuyamam.
Tekrar.
Tekrar.
Lanet olsun.
Adamım sen amma da büyük bir pisliksin.
Silahın yok Tamam o
zaman Adamım Dostum.
Hayalarım.
Benim toplarım biraz
daha acıtır.
Onu orada tut.
Ölü adamlar
duyuyorum.
Bunu nasıl
yapacağımı hatırlar mıyım?
Bilmiyorum.
Sanırım bu
hatırlatacaktır.
Shotgun'ı aradım.
- Sağ taraf tamam.
- Sola bak.
- Sağ ol.
- Haydi biraz
bilardo oynayalım.
Sekiz top,yan cep.
Kahretsin.
Hey.
Bize katıldığınız
için teşekkürler.
Oyun zamanı Kahretsin.
Bak işte bu
Callan'ın ödül oyununun içine etti.
Buraya bak.
Biz de burada
yalnızız diye düşünüyorduk.
Enayi.
Kahretsin.
Nereye gidiyorsun?
Mükemmel.
Birazdan burada
olurlar.
- Bunun için çok
bekledim - Ne için?
Uzun bir yolculuğun
sonu için.
Bize ne yapacak ?
Bir şeyler bulmak
için burada oturacak değilim.
- Ne yapıyorsun?
- Ne gibi görünüyor?
Bizi dışarı çıkarıyorum.
Görürse bizi öldürür.
Bize öldürmekten
fazlasını yapacak.
Bizi her şekilde
öldürecek.
Burada sadece
dekorasyon olsun diye oturmuyoruz, tamam mı?
Sonunda mı?
Sonunda.
Gemim şimdi dolmaya
başladı.
- Haydi.
Haydi.
- Acele et.
- Neden bu kadar
geciktin?
- Trafik vardı.
- Kahretsin.
- Haydi.
Haydi.
O*** çocuğu.
O aptala dikkat et.
Benim için bir zevk
olacak.
Çabuk.
- Haydi.
- Çabuk.
Kendine bir iyilik
yap, onu kafasından vur.
Acele et.
Haydi.
- Haydi.
Haydi - Kahretsin.
- Haydi.
- Riot!
Arkanda.
Haydi.
sen benim
arkadaşlarımı öldürdün, bende seninkileri öldüreceğim.
- Haydi, haydi, yürü.
- Haydi.
Acele et.
Haydi, haydi, haydi.
- Callan!
- Yemi yuttun.
Senin kanın
katalizör, bu bütün işimi görür.
Zavallı.
Şairane, değil mi?
Senin kanın ölmeme
yardım edecek.
Tanrıların kanı.
Ölü ruhların
sayesinde.
Cehennemden cennete ve tanrıların kanı Etrafına bak Callan.
Erlik'i kandırdığım
gibi Senide kandırdım Diğerlerini de.
Etfafına bak.
Bütün bu ölü
ruhlarla birlikte bana yardımcı oldun.
Son zaferimi görmeni
istiyorum.
Bu çok iyi.
Daha önce hiç böyle
hissetmemiştim.
Acı.
Binlerce yıldır bu
ilk.
Daha bitmedi.
Gerçekten mi?
Etrafına bakınsan
iyi olur.
Diğerleri gibi sen
de öleceksin.
çünkü asa çoktan
başladı Bitti, Callan.
Bitirdin.
Ama en güzeli de önce seni ölü görmem.
Bunu nasıl yaparsın?
Bu çok güçlü Callan.
Dünyayı
değiştirebilir.
Bütün o güç bu küçük
şeyin içinde mi?
Pek değil.
Aszhlastic.
Aszhlastic da ne ?
Bu içerisinden
gelen bir güç.
Aszhlastic.
Tamamdır.
- Söylediğini
duymama izin ver.
- Aszhlastic.
Güzel.
Tekrar.
- Aszhlastic.
- Aszhlastic.
Aszhlastic.
Nasıl böyle
olabiliyorsun?
Şimdi duramazsın.
Bunun için ne kadar
beklediğimi biliyor musun?
Bu asa hepinizi
öldürecek bende sonunda ölebilirim.
Bunu durduramıyorsun.
Artık bitti.
Bitti diyorum, seni
aptal!
Hayır.
Hayır.
Ben ölü sayılırım.
Başka bir yol
bulurum.
Hayır.
Bu senin son günün.
Unuttun Ben ölemem.
Teorimizi bir test
edelim.
Şunu 10 dakika önce
yapamaz mıydın?
Affedersin.
Seni korurum.
Callan.
Oda neydi öyle?
Cal, ne oldu?
- Bitti.
- Backfire nerede?
Bilmiyorum Bir
yerlerden çıkacaktır.
Her zaman öyle yapar.
İşte buradasınız.
Buradasınız.
Her yerde sizi
arıyordum.
- Neredeydin?
- Ufak bir aksilik
oldu.
Ben iyiyim.
Haydi şunları yakalayalım.
Onu kafasından
vurdum.
Yangın çıkışı mı?
Evet.
Asansörü bulamıyorum.
- Defol buradan.
- Ben de yoruldum.
İşin canı cehenneme.
Haydi şunları
getirelim.
Şu kırmızı ışığı
gördünüz mü?
Rahatsız edici.
Adamlarınızın
üzerinde kurşun bulduk.
Neyden
hoşlanmadığımı biliyor musun?
Adamlar şehirde
dolaşıp benim işimi yapıyorlar.
Senin işin.
Yani?
Adamlar bunu biraz
fazla kafaya taktığınızı düşünüyorlar.
Yani Busey'in
kırılma noktası gibi bir şey.
Hayaletleri
kovalıyorsun.
Bunlar kamu
alanlarında milyonlarca dolara zarar vermekle sorumlular.
- Burada halk benim.
- Tabi.
Ama bunlar kötü
adamları Los Angeles'tan attılar.
Tabi eğer varsalar.
Varlar tamam mı?
Onları bulan ben
olacağım, tamam mı?
Belki bugün.
Belki yarın.
Ama ben Sen değil.
Hiç kimse değil.
Bu benim sorunum.
Bu arada.
Onlardan sonra burayı temizleyen benim.
Onlar benim
hayaletlerim.
Onları yakalayan ben olacağım Cross benim mirasım.
Bu iş bitene kadar
savaşa devam edeceğim.
Çeviri: ns &
schwerkraft||
« Prev Post
Next Post »