Die Nacht der 1000 Stunden (2016)
| |
92 dk
Yönetmen:Virgil Widrich
Senaryo:Virgil Widrich
Tür:Korku
Vizyon Tarihi:01 Kasım 2016 (Avusturya)
Nam-ı Diğer:Night of a 1000 Hours
Oyuncular
Amira Casar
Johann Adam Oest
Lukas Miko
Elisabeth Rath
Özet
Ullich ailesinin üyeleri Viyana’daki saraylarında bir araya
gelirler. Burada ölen aile üyeleri aniden ortaya çıkar ve beklenmedik bir dizi
olay yaşanır. Geçmiş sadece beklenmedik şekilde bugünde değildir, kar elde
etmekana hedeftir ve etik devre dışıdır. Farklı çağlar arasındaki bu
yolcuklukta, aile işlerini babasından devralan Philip Ullich ve tekrar hayata
dönen büyük teyze Rebeta ile büyük anşamazlık yaşarlar.
Philip aile işlerinin kontrolü için kuzeniyle savaşırken,
hayata dönen aile üyeleri Ullich’lerin servetini aslında nasıl kazandıklarını
ortaya çıkarır. Yalanlar, sırlar ve aşklar ağındaki bu mücadelede kimseye
güvenmek mümkün değildir. Ölümün bile bir son olmadığı bir dünya söz konusudur.
Altyazı
Ullich Ve Cie 1897'den
Bu Yana Telefonlar Taksi beşte gelecek.
Çorbanı bitir.
Uçakta daha iyisini ikram
etmeyeceklerdir.
Mayorka'da iyi vakit
geçirirsiniz.
Bizi özlemeyecek
misin?
İyi akşamlar Bay
Jochen.
İyi akşamlar Bayan
Ida.
Diğerleri nerede?
-Yukarıdalar.
-Teşekkürler.
Bugünkü toplantının
üç başlığı var.
Birincisi selamlaşma.
-Bunu yaptık.
İkinci madde, bunu
sizin talebiniz üzerine ekledik.
Erika Bode'nin
hisselerinin satışı.
Anlayamadım?
Erika, 30 yıldır
hisselerini satın almaya çalışıyorum.
Neden şimdi satmak
istiyorsun, üstelik bize söylemeden?
Satmak istediğini
bana söylemişti.
-Sana söylemiş miydi?
-Evet.
İyi de neden şimdi?
Tam gitmek üzereyken.
Belki de kalmalıyız bu
iş hoşuma gitmedi.
George, balayımızdan
bu yana bütün tatil planlarımızı iptal
ettin.
George, kararımın
seninle ya da Phillip'le bir ilgisi yok.
Jochen'la ilgili.
Daha doğrusu onun
bakış açısıyla.
Şüphelerim vardı, şimdi
elimde kanıt da var.
Çay mı yoksa pasta mı?
Jochen sağ kanat
cemiyetinden Alman ırkının üstünlüğü
için mücadele veriyorlar.
Jochen böyle bir
seçim yaptıysa, annemin mirası ona asla kalmamalı.
-Erika hisselerini
satarsan -Bu işi bitirelim artık.
Yoksa mirasımızın sonu
ormanlar olacak.
Alman meşeleriyle
birlikte.
-Sana katılıyorum
Phillip.
Ben bunu imzalamam.
Niye karşısın?
Ne oldu?
Doktor çağırmalıyız.
Anne?
Anne?
O ne?
Elindeki ne?
Ne bu söylesene?
Anlamışsındır.
Erika hisselerini
sattı.
Kime?
Bana.
Bu imkânsız.
Ona ne yaptınız?
Hiçbir şey.
Onu imza atmaya mı
zorladınız?
-Phillip?
-Bunu bir daha söylersen gitmek zorunda kalırsın.
-Burası benim de evim.
Hayır, artık değil.
Sözleşmeyi oku.
-Jochen, Phillip?
Sen ne yapmaya
çalışıyorsun?
Daha imzalamamış ki.
Ne?
Korkarım ki Erika Sana imzalamak istediğin ne zaman söyledi?
Toplantıdan bir saat önce.
İmzalamayı gerçekten
istiyor muydu?
Evet.
Şimdi aile meclisinde
onu Jochen temsil edecek.
Tüm önemli kararlar
için onun oyu gerekecek.
Gitme zamanı.
Cenaze töreni için kalmayacak
mıyız?
Niçin?
Bu evde ilk defa biri
ölmüyor ki.
Lütfen hemen gelin.
Ben annemin öldürüldüğüne
inanıyorum.
Anahtarın artık bende
kalması gerekmez mi?
Sen aç öyleyse.
Bir numaralı dosya
nerede?
O dosya savaştan beri
kayıp.
İçinde çok önemli bir
şey olduğunu sanmıyorum.
Anne?
Anne?
Erika'yı ne yaptın?
Hiçbir şey, bir anda
kayboldu.
Ama, nerede olabilir
ki?
Odadan çıktın mı?
Hayır, hiç çıkmadım.
Belki de, birisi
odaya girip onu.
Onu götürdüler mi?
Ben hep buradaydım, ölüsü
başında nöbet tutuyordum.
Nereye kayboldunuz?
Erika.
Sana ne oldu?
-Bir şey olmadı.
Kalemin var mı?
Sen yaşıyor musun?
Umarım, niye?
-Daha bir dakika
önce, sen -Ben ne?
Biz zannettik ki, sen koltuğun üstünde hareketsiz yatıyordun.
-Ne koltuğu?
Ben hep buradaydım.
-Ölü gibiydin, yemin
ederim.
Siz bana oyun mu
oynuyorsunuz?
Ama hepimiz gördük,
sen Toplantıya devam edebilir miyiz?
Anne, bunca yıl sana
nasıl davrandıklarını hatırlamıyor musun?
Evin onun olmasına izin
mi vereceksin?
Benim ailenin bir
üyesi olduğumun farkında değil misiniz?
Phillip'in benden
daha iyi olacağına mı inanıyorsunuz?
Jochen rica ediyorum,
lütfen git.
Hiçbir yere
gitmiyorum.
Ben de artık aile
meclisindeyim.
-Hayır değilsin.
Beni sonsuza dek yok
sayamazsınız.
-Evet, sayarız çünkü
Erika daha -Çünkü ben daha ölmedim.
Hoşuna gitse de
gitmese de Bizim artık gitmemiz
gerekiyor.
Ölü ya da diri.
Saat kaç?
Dörde 20 var.
Anne?
Büyükanne?
Mariana?
Senin burada ne işin
var?
Ne demek istiyorsun?
Senin burada olman
imkânsız?
Nedenmiş o?
Senin cenaze törenine
katılmıştım.
Yüce Tanrım, Fritz?
Efendim?
Ama Fritz sen öleli tam 25 yıl oldu.
Baksana.
Yoksa bu Berta, bunu açıklayabiliyor musun?
Nasıl?
Ben nasıl açıklayayım?
Çünkü mezarından
çıkıp gelenler senin ailen.
Öyleyse Gertrude
burada ne arıyor?
Ama sen .
George, ne kadar Anne lütfen, sakın bana ne kadar yaşlandığımı
söyleme.
Benim küçük George'um
asla yaşlanmaz.
Nasılsın?
Burada bir tek
Hermann eksik.
Büyükanne?
Kendini iyi
hissediyor musun?
Evet, niye?
Aç mısın?
Hayır.
Yeni kahvaltı yaptım.
Peki dün ne yaptın?
Dün mü?
Dün seni bahçedeki
salıncakta salladım.
Eski saat tekrar
çalışmaya başladı.
Yıllardır bozuktu.
Evet doğru.
Phillip, bana doğruyu
söyle.
Erika'nın bizim
evimizde ne işi var?
O da burada yaşama
hakkına sahip.
Ne zamandan beri?
Buraya taşındı sen öldükten bir hafta sonra.
Bu imkânsız.
Hermann ona asla izin
vermezdi.
O bu ailenin üyesi
değil.
Bayan Ida, bugün taksiye
ihtiyacımız olmayacak.
Baba, hiçbir şey hatırlamıyor
musun?
Öbür dünya hakkında?
Sevgili kızım ben sana hep ölümden sonra hayat yok dememiş
miydim?
Ama şimdi mezarından
çıkıp geldin.
Bu fikrimi
değiştirmem için neden değil.
Affedersiniz.
Bir şeye bakabilir
miyim?
Nabız normal, kaslar
biraz zayıf.
Vücut ısısı normal, 36 derece civarında.
Buraya geldiğimden
beri benim ölü olduğumu düşündüğünüzden
şüpheleniyorum.
Büyükanne, hangi
yıldayız?
1991 yılındayız.
Saçmalıyorsun.
1990 yılındayız.
Bana kalırsa bugün 17
Mart 1965.
Bu senin öldüğün
tarih.
Anne şimdi sana bir
soru sorabilir miyim?
Çok özel bir soru
değilse.
Sen bugün öldün mü?
Bence bu özel bir
soru.
Bence sen bugün öldün
ve geri döndün.
Tıpkı diğerleri gibi.
Kes artık Jochen.
Ölü ya da diri.
Bu neyi değiştirir
söyler misin?
Yasalara göre ölen
biri artık insan değil bir nesnedir.
Ve bir nesne kimseyle
sözleşme yapamaz.
Umarım bunun
sonucunun ne olacağını anlamışsınızdır.
Kim var orada?
Şükürler olsun
senmişsin.
Nerede kaldın?
Bana hâlâ kızgın
mısın?
Sevgili Hermann'ım.
Ben Hermann değilim.
Şu kokuyu alıyor
musun?
Bu senin tıraş
losyonun değil mi?
Çay da her zaman olmasını
istediğin yerde.
İki şekerli.
O benim babamın çayı.
Olamaz.
Sizler kimsiniz?
Sanırım sen Renate
olmalısın.
Ben senin kızınım.
Erika?
Ama anlayamıyorum.
Sen öldüğünde Erika
daha bebekti.
Öldüğümde mi?
Ben öldüm mü?
Hatırlamıyor musun?
Burada neler oldu?
Duvarlar.
Eşyalar.
Bu odadaki her şey çok
farklı görünüyor.
Niye bir şey
söylemiyorsun Hermann?
Senin büyükbaban olduğunu
zannediyor.
Kelimelerine dikkat
et.
O her zaman dengesiz
biriydi.
Hermann'ın sağlığı iyi
değil mi?
Bana gerçeği söyleyin.
Biz birimizden bir
şey saklamayız.
Ben onun karısıyım.
Kusura bakma hayatım,
Hermann'ın sadece bir karısı var, o da benim.
Ama nasıl olur?
Sen onun ilk
karısıydın.
Benimle evlendiğinde
sen çoktan Ne?
Gel, otur hadi.
Savaşta mıyız?
Ne?
Sadece elektrik
kesintisi.
O senin saatin
Hermann.
Ben Hermann değilim.
Hermann'ın neden
burada olmadığını şimdi anladım.
Evet o da bizimle
geri geldi ama sonra öldürüldü.
Neler oldu?
Neredeyim ben?
-Burası benim odam.
Sen neden yukarıda
yaşamıyorsun?
Yukarıda o yaşıyor.
Ama Her zamankinden mi Bayan Renate?
Sen misin, Bayan Ida?
Her zaman emrinizdeyim
hanımefendi.
Ne kadar zamandır burada
çalışıyorsun?
Oldukça uzun zaman
oldu hanımefendi.
Ama siz son
gördüğümden beri hiç değişmemişsiniz.
Bana ne olduğunu
biliyor musun?
Anlat lütfen.
Lütfen içkinizi için.
Hadi çıkalım da Renate
biraz dinlensin.
Çantan.
Bizi neden buraya
çağırdınız?
Kocam öldürüldü.
Bu evden biri arayıp
bize bir kadının öldürüldüğünü söyledi.
Pekâlâ, ceset nerede
peki?
Sanırım benim.
Siz mi?
Hayır, hayır öldürülen
benim kocam.
Sorumu bağışlayın
hanımefendi.
Bu kadın sizin
kocanız mıydı?
Öldürülen benim
annemdi.
Ama ben buradayım.
Evet buradasın ama
yaşamıyorsun.
Beyefendi, kocamın adı
Hermann Ullich'ti.
Siz bu Hermann
Ullich'i tanıyor muydunuz?
Ben doğmadan 40 yıl
önce ölmüş.
Mantıksız
ayrıntılarla kurtulabileceğinizi sanmayın.
Bizden şüpheleniyor.
Ölen birinin ölümü
cinayet değildir.
Bir ölüyü öldürebilir
misiniz?
Elbette.
Hermann'ın başına
gelen bu olmalı.
Bu olasılığın
gerçekliği ancak deneyerek kanıtlanabilir.
Bu deney için
içinizde öldürülmeye gönüllü biri var mı?
Bilimde kişinin kendi
üstünde deney yapması yaygındır.
Fotoğraftaki bu genç
hanım kim?
Benim fotoğrafım.
Hermann ölene kadar
fotoğrafımı hep kalbinin üstünde taşıdı.
Söyler misiniz lütfen Bay Hermann nasıl öldü?
Evet, o günü hiç
unutamam.
1945 yılının 12
Mart'ıydı.
Bir hava bombardımanı
uyarısı esnasında Viyana şehir
merkezindeydi.
Sirenler çalıyordu.
Hermann büyük bir
evin sığınağına saklanmış, Filippo Sığınağı.
Ancak, o eve bomba
isabet etti.
Çatı çöktü, içindekilere
mezar oldu.
Tam 300 erkek, kadın
ve çocuk.
Umutsuz bir şekilde orada
olmamasını diledim.
Ama bir daha dönmedi.
Sevgili Hermann'ım.
Bir daha ortaya
çıkmadı mı?
Bay Hermann o hava
saldırısında mı öldü?
Yoksa kısa süre önce burada
mı öldürüldü?
Hermann hâlâ benimle.
Mezarının içinde bile
olsa.
Bir karat, son
teknoloji ürünü.
Bu Hermann'ın
küllerinden yapıldı.
Bay Hermann'ı gören
oldu mu?
Hayır.
Bay Hermann'ın tekrar
ortaya çıkmasını istemeyecek biri var mı?
Saat beş.
Mesaim bitti.
Gitmek zorundayım.
Olay mahalline
dokunmayın.
Yarın sabah görüşürüz.
Kapıda askerler
bekleyecek.
Kimse evden
ayrılmayacak.
Ölü ya da diri.
Burada ne işleri var?
Burası otel değil.
Ama George.
Sen hiç böyle
davranmazdın.
Ben burada yatacak
değilim herhalde.
Yukarıdaki odamı
istiyorum.
Ama orada artık biz
kalıyoruz.
Burada ne arıyorsun?
Burası benim odam.
Uzun zaman önce, evet.
Çok şey değişti.
Pencereden dışarı
baktın mı?
Şehri görüyor musun?
Otobüsleri?
Arabaların
şekillerini?
Burasının senin odan
olduğu günden beri çok şey değişmemiş mi?
Hayır, hiç değişmemiş.
Telefonumu görüyor
musun?
Yıllardır çalışmıyor.
Aynamı?
Bu dolabın içinde Hermann'ın
aile arşivi var.
Hâlâ duruyor.
İşte buradayım.
Babam ve annem.
Eğer sen Hermann
değilsen, sen neredesin?
Bu benim albümüm.
Bu annem.
Bu ne?
Bu senin ölümünü
bildiren duyuru.
Bu da saçın.
Atalarımızın tümünün saçlarını
saklarız.
Nasıl ölmüştün?
Eski çakmağım.
Ama artık yanmıyor.
Nasıl öldüğünü
hatırlıyor musun?
Niye hep ölümü
düşünüyorsun?
Peki Hermann'a ne
oldu?
Sana ne olmuştu?
Kazaydı.
Sahi mi?
Sen kazara ölmedin.
Bunu nasıl söylersin?
Orada değildin ki?
Ailede herkes ne
olduğunu biliyor.
Sen kendini öldürdün.
Küçük kızına rağmen.
Lütfen beni yalnız
bırak.
Bunu nasıl söylersin?
Orada değildin ki?
Artık ben de aile
meclisindeyim.
Eski saat tekrar
çalışmaya başladı.
Dosyada önemli bir
şey olduğunu sanmıyorum.
Erika neden bizim
evimizde?
Anneme içeride ne
yaptınız?
Sevgilerimle.
Resmi Olarak
Mühürlenmiştir Dün geceki sesleri sen de duydun mu?
Evet.
Sen de mi duydun?
-Birileri dövüşüyordu
sanki.
Evden kimse
ayrılmayacak derken aynı zamanda kimse
girmeyecek demek istemiştim.
Delikanlı siz dün
gece olay mahalline mi girdiniz?
Diyelim ki girdim?
Bu sabah bunları orada
bulma nedenimizi açıklıyor.
Ben gece bazı sesler
duydum.
Sesler mi?
Zeminin bir bölümü
sökülmüştü.
Bu masanın altı.
Araştırmanıza derhal
son verin.
Burada ne olduğunu araştırmak
bizim işimiz.
Siz hiçbir şeye elinizi
sürmeyeceksiniz.
Bilmem anlatabildim
mi?
Sizinle daha önce karşılaşmamıştık
hanımefendi.
Kimsiniz siz?
Renate Ullich.
Dün neredeydiniz peki?
Dün beni çok üzen bir
olayı atlatmaya çalışıyordum.
Hermann'ı öldürdükten
sonra mı demek istiyorsun?
Gertrude lütfen.
Elindeki çakmak bana
ait.
Hayır bu çakmak benim.
Dinle hayatım.
Sen genç yaşta, çok
üzücü olaylar neticesinde öldün.
Bunun için üzgünüm.
Hermann da çok
üzülmüştü.
Ama bu benim suçum
değil.
Ben Hermann'la bir
yıl sonra tanıştım.
Uzun süre yasını
tuttuktan sonra, kalbini tekrar sevgiye açmıştı.
Ve birbirimize aşık
olduk.
Ve sonunda
evlendiğimizde Hermann bu çakmağı bana verdi.
Ama nasıl olur?
Bu çakmağı bana düğünümüzde
vermişti.
Tartışmanın ne yararı
var, ikimiz de artık hayatta değiliz.
İkimiz de ölüyüz
artık.
Çakmağı mı istiyorsun?
Senin olsun.
Hermann'ın küllerini
de ister misin?
İstersen verebilirim.
Büyükanne, hava
bombardımanında öldüğünü nereden biliyorsun?
Orada mıydın?
Hayır değildim tabii
ki.
Ama oradaki herkes
öldü.
Bay Phillip!
Hemen gelin lütfen.
Beyaz Resim Odası'na.
Ceset bu pencereden aşağı
atılmış olmalı.
Beyler!
Etrafı araştırmamız
gerekiyor.
Bu ne vicdansızlık.
Ida, çakmağın var mı?
Burada ne arıyorsun?
Kanıt.
Neyin kanıtı?
Ölüm belgemi görmek
istiyorum.
Hermann dosyalarını hep
burada saklardı?
Ne oldu?
Ben nereden bileyim?
O zaman bir
yaşındaydım.
Nedense bunu hep
unutuyorum.
Şu an sen benim annem
olabilirsin.
Ama ben senin kızınım.
Bunu bana nasıl
yapabildin?
Erika, genç yaşta ölmeyi
beklemiyordum.
Benim gerçekten
kendimi öldürdüğüme emin misin?
Sen ne olduğunu hatırlamıyor
musun?
Hayır, nasıl öldüğümü
hiç bilmiyorum.
İntihar edebilecek
biri değildim.
Ve ne garip ki bu
konuda hiç belge yok.
Bu bir şey ifade
etmez.
Hermann'ı tanıyorsun.
Onun gibi adamlar
ailede intihar eden birinin utancıyla yaşayamaz.
Gertrude anlamadan
anahtarı aldığın yere koysan iyi olur.
Bayan Renate?
Efendim Bayan Ida?
Konuşabilir miyiz?
Size bir şey Geri döndüğünüzden beri size söylemek
istediğim bir şey var.
Söylemek istediğin ne?
Belki de ölüleri anma
törenidir.
Ancak bu defa, sizler
bizi anıyorsunuz.
Belki de geri
dönmenizin nedeni budur.
Bizler geçmişimize
ihanet ettik.
Büyükbabam gibi bir
adamın tekrar ortaya çıkmak istememesine
şaşmamalı.
Aynı zamanda
diğerlerinin neden geri döndüğünü de anlayabiliyorum.
Bize ne yapmamız gerektiğini
söylemek için geldiler.
Yanlış yolda olduğumuzu
söylemek için.
Bizim küçük, aciz
yaşamlarımızdan utandıklarını söylemek için
Arkadaşlar.
Bizler atalarımızın
yolunda mıyız?
Büyüklerimizin
yolunda mıyız?
Geçmiş, bugünkü
durumdan çok daha güçlüydü.
Aramızdan ayrılan 100
milyar insanın yanında bugün yaşayan yedi
milyar insan ne ki?
Aradaki fark büyük.
Çok sevgili
yoldaşlarım, bana inanın.
Sizler,
mezarlarınızdan boş yere çıkmadınız.
Sizler aslında ölü
değilsiniz.
Siz yeniden doğdunuz.
Bakın aramızda kim
varmış?
Phillip!
Anahtarı Gertrude'un çantasına
koydun mu?
Sen nereden
biliyorsun?
Renate sen nasıl öldün?
Bunu bilmenin yararı
yok.
Bana gerçeği ne zaman
söyleyeceksin?
-Öğrendiğimde.
-Anlattığından
fazlasını biliyorsun!
Bayan Ida'nın sana ne
söylemek istediği neymiş?
Bana kendimi neden
öldürmek istediğimi hatırlattı.
Neden istemişsin?
O zamanlar korku dolu
günler yaşıyorduk.
Sokaklar polis
doluydu.
Uyuyabilmek için ilaca
ihtiyaç duyuyordum.
Bütün arkadaşlarım ülkeyi
terk ediyordu.
Bazı arkadaşlarım
tutuklandı, bazılarıysa öldürüldü.
Arkadaşların.
Evet, Yahudi'ydiler.
Ve bir gün
Gestapo'dan, bir haber geldi.
Karargahlarına gitmem
isteniyordu.
Hermann ne olursa
olsun gitmememi söyledi.
Gestapo'dan böyle bir
çağrı gelmesi ne demek biliyor musun?
Evet.
Peki Gestapo senin
peşinde miydi?
Bunları kimseye söylemeyeceğine
söz ver.
Tabii, söz veriyorum.
Sen ne yaptın?
Annem Melinda
Yahudi'ydi.
Dolayısıyla ben de.
Bunu kimse bilmiyordu.
Hermann annemin Yahudi
olduğunu öğrenince soy ağacımızdan bunu
sildirmek için her şeyi yaptı.
Benim adıma o kadar
endişeliydi ki bana bir tabanca bile almıştı.
Endişelenmekte ne
kadar haklıymış.
Gestapo'ya gittin mi?
Hayır, Gestapo benim
ayağıma geldi.
Hermann tabancayı
kendim için kullanabileceğimi hiç düşünmemişti.
Çok üzüldüm.
En azından kaza görüntüsü
vermeyi başarmış.
Sen ve Hermann
dışında kimse bilmiyor muydu?
Hayır, ailenin diğer
üyeleri de benim Yahudi kanı taşıdığımı
bilmemeli.
Artık korkman gereken
bir durum kalmadı.
Gerçekten öyle mi?
Neler oluyor?
Büyükanne, Renate'nin
annesini tanıyor muydun?
Niye?
Nereden tanıyayım.
Sadece aile
meselelerini açıklığa kavuşturmak istiyorum.
Demek öyle?
Sana sırrını açıkladı
mı?
Ne sırrı?
Yahudi olduğunu.
Bunu sana söyledi mi?
Evet, niye?
Söyleyeceğinden
emindim.
Hermann bunu sürekli yaptığını
söylemişti.
Duymak istediğinin bu
olduğunu biliyordu.
Bunu duymayı
beklediğini biliyordu.
Renate çok kurnaz bir
kadın.
Ne demek istiyorsun?
Yahudi değil mi?
Ben bunu bilemem.
Belki Yahudi'ydi
belki değildi.
Ama seni taciz
edebilmek için, bunu söylediğinden eminim.
Umarım tuzağına
düşmemişsindir.
Sana Hermann hakkında
ne söyledi?
Onu sevdiğini.
Ve bombardımanda ölmesine
şaşırdığını.
Renate konusunda çok
dikkatli ol.
Özellikle erkeklere
karşı çok ikna edici olabiliyor.
Sana onunla ilgili bir
sürü hikâye anlatabilirim.
Bayan Ida'yı
çağırayım, gelip burayı temizlesin.
Neredeyse gece yarışı
olacak.
Yine ortadan
kaybolacak mıyız?
İstersen, gitmeden
tatlı yiyebilirsin.
Profesör, yine ne
yapıyorsun?
Arsenik hayatım.
Bir ölü öldüğünde ne
olduğunu öğrenmek istiyorum.
Hermann bunu yaşadı.
Ama yazmak aklına
gelmemiş.
Ben, ilk olacağım.
Dur bir dakika.
Beni dinleyin lütfen.
Biz bir aileyiz.
Ve ortada çözmemiz gereken
bir sorun var.
Lütfen soy ağacına göre
yerlerinizi alın.
Hepiniz mezarlarınızdan
çıkarak buraya geldiniz.
Büyük ihtimalle aynı
nedenle.
Büyükbabam Hermann
dışında.
Aranızda onu gören
var mı?
İzninle.
Bu Hermann mı?
Evet elbette.
Bu elması kim yaptı?
Hatırlamıyorum Bir şirket ama bence bu elmas Hermann'ın kişiliğini ve karizmasını mükemmel
yansıtıyor.
Büyükanne Hermann'ın küllerini nerede buldun?
Hermann'ın öldüğü
yerde tabii ki.
Bombardıman esnasında
mı?
Hayır, daha sonra, oraya
gittiğimde.
Bu imkânsız.
O sığınak toplu
mezara dönüşmüştü.
Cesetleri dışarı
çıkartmadılar.
Hayatta olup
Hermann'ın sığınakta olduğunu kanıtlayacak insanlar var.
Resmi olarak da öldüğü
bildirilmişti.
Ben o hava
saldırısında öldüğüne inanamıyorum.
Yani, beni
kandırdıklarını mı söylüyorsun?
Küller Hermann'ın
olmayabilir mi?
Belki de bizim
zannettiğimiz gibi ölü olmadığı için geri dönmedi.
Peki öyleyse nerede?
Bayan Renate ile ne
kadar yakınsınız?
Yakın değiliz.
Niye?
Hanımefendiyi çekici buluyor
musunuz?
Evet, siz bulmuyor
musunuz?
Onunla ilişkiniz var
mı?
Hayır.
Tutun onu.
Yarın mahkemede hakim
karşısına çıkacaksınız.
İyi şanslar.
-Ya çıkmazsam?
Mahkemeye gitmezseniz
idam cezası alırsınız.
İdam uzun zaman önce
kaldırıldı.
Yanılıyorsunuz
beyefendi.
Daha bugün iki idamda
bizzat bulundum.
Kahvaltı bile etmeden.
Bırakın onu!
Demokrasi istiyoruz.
Yüksek mahkeme yarın
kararını açıklayacak.
Kayzer'in canı
cehenneme!
Krallığın canı
cehenneme!
Susun!
Yüce Kayzer adına, tutuklayın
şu anarşistleri!
Faşistler!
George?
Ben adalet sistemine,
hâlâ güveniyorum.
Ama sistem değişti.
Bir şeyler yapmalıyız.
Kayzer'le iyi
ilişkileri olan birini tanıyor musun?
Berlin'le iyi
ilişkileri olan birini bulmalıyız.
Silahlarınızı bırakın!
Biz demokrasi
istiyoruz.
Konuşma özgürlüğü.
Toplantı özgürlüğü.
Kapıyı aç!
Kapıyı aç hemen.
Açamam üstüme
kilitlediler.
Erika?
Phillip?
Yaşadığını nasıl
anlarsın?
Sanırım ölümden
korktuğunda.
Phillip bu insanların hepsi Jochen gibi.
Ben korkuyorum.
Erika?
Erika!
Davetiye Hermann
Ullich Bayan Renate Ullich'i Bu Gece Saat 8'de Evine Davet Eder Bay ve Bayan
Conrad Ziebenstein.
Bayan Natalie
Friehter.
Şerefe.
Neyi kutluyoruz?
Birliklerimiz Paris'i
işgal etti.
Nasıl, yeniden mi?
Çıkabilirsiniz, size
eşlik edeceğiz.
Marş marş!
Ama şaka bir yana, bu
acemi budalanın şirketi yönetemeyeceğine
hepiniz katılırsınız sanırım.
Maalesef.
Bize tecrübeli biri
gerekiyor.
Kesinlikle.
Peki hangi konuda?
İş konusunda.
-Evet başka?
-Yasalar konusunda.
Liderlik yeteneği.
Karizma.
Fakat bizim bebek
suratta bu özelliklerin hiçbiri yok.
Ben öyle birini
tanıyorum.
-Bana mı?
-Evet size.
Bay ve Bayan Zerhode.
Jochen Bode İdari
Müdür Davetiyeniz?
Teşekkür ederim.
Bayan Renate Ullich.
Davetiyeniz lütfen?
Madrid.
-Dublin.
-Korsika.
-Londra.
-Budapeşte.
-Varşova.
-Bükreş.
-Paris.
-Ankara.
Ev sahibimiz nerede?
Gecikti, her zamanki
gibi.
140 milyon telefon.
Sadece Rusya'da.
Anne?
Phillip, burada ne
yapıyorsun?
Seni bodrumda aradık.
O tüfek ne için?
Mücadele etmeden evimizi
bırakmayacağız.
Bertha, "Phillip'in
yerine", dediler "Kendini
kanıtlamış birine ihtiyacımız var.
" Planları hakkında bir şey öğrenebildin mi?
Beni kendi çalışma
odama sokmadılar.
Yerime Jochen'ı
oturttular.
Bayanlar ve baylar.
Büyük bir gururla
söylüyorum, gerçeği öğrenmenin zamanı geldi.
Elbette hepimiz Bay
Hermann'ın nasıl öldüğünü merak ediyoruz.
Saygıdeğer konuklar!
Sapkınlık, kötü niyet
ve şiddet insana çoğunlukla en
yakınından gelir.
Olay mahallindeki kan
gerçek değildi.
Bu cinayet olayı bir
oyundu.
Bu cinayet
tiyatrosundan kim kazanç sağlayabilir?
Bay Hermann bulunana
kadar bu konu karanlıkta kalacak.
Onunla, sadece Bay
Hermann'la, güneş yarın yeniden doğacak.
Amerikalılar!
-İngilizler!
-Slavlar!
-Fransızlar!
-Silahlar!
Silahlarınıza
davranın!
-Aman Tanrım!
-Öleceğiz.
Alarmı açın hemen!
Kendimizi
savunmalıyız.
Gittiler!
Piyanonun başına.
Silahlarınızı alın!
Beni takip edin!
Demokrasi istiyoruz!
Susun!
Faşistler!
Kendi ailemize karşı
da olsa son adam düşene kadar kendimizi
savunacağız.
Savunacağız tabii ki.
Çay ya da pasta?
Yaralılar var.
Doktor Visek nerede?
Hanımefendi çok geç
kaldınız.
Doktor hayata karşı
ölümü seçti.
Sen Hermann mısın?
Ben Hermann değilim.
Ama Hermann'ı iyi
tanırdım.
Onunla Filippo'da
buluşacaktım.
Sonra uçakların
sesini duydum.
Bu ne zamandı?
12 Mart 1945'te.
Hermann gelmeden
sığınağın üstüne bomba yağdırdılar.
Şanslıydı.
Her zamanki gibi.
Hermann'ın sığınakta ölmediğine
emin misin?
İnan bana, Filippo
Sığınağı'nda kimlerin öldüğünü biliyorum.
Orada ölen Hermann
değildi.
Bendim.
Buenos Aires'ten
Sevgilerle 26 Haziran 1965 Muhafızlar!
Phillip nerede?
Şuraya bakın.
Her şey aynı.
Tıpkı öldüğüm günkü
gibi.
Ama bir şey farklıydı.
Bir şey olmuş.
Bu odada bir şey
olmuş.
Muhafızlar!
Ben o gün burada
oturuyordum.
Bu koltuğun üstünde.
Sonra bir sigara
yaktım.
Çakmağı çantamdan mı
aldın sen?
Kusura bakma ama bu çakmak hâlâ benim.
Ama sana bir şey soracağım
Gertrude.
Bir gün, çakmağımı
arıyordum, ama hiçbir yerde bulamamıştım.
Hermann Tuna'ya düştüğünü
söylemişti.
Bu benim ölümümden bir
yıl önceydi.
O yüzden çakmağın
nasıl senin olduğunu merak ediyorum.
Ayrıntıları hiç
hatırlamıyorum.
Hermann'a şöyle dedin "Beni gerçekten seviyorsan çakmağını
bana ver.
" Çünkü Hermann'la ilişkin vardı, ben daha hayattayken.
Ne cüretle böyle
konuşuyorsun!
Evet.
Sigaramı daha yeni yakmıştım
ki kapının zili çaldı.
O an çok korkmuştum.
Çünkü, bir çağrı
almıştım.
Gestapo beni
çağırmıştı.
Sonra birinin
merdivenlerden yukarı çıktığını duydum.
Gestapo geldiğinde ne
olduğunu biliyorsunuz.
Saçma sapan konuşma
hayatım.
Gestapo falan
gelmemişti.
Sen kendini öldürdün.
Hayır öyle olmadı.
Hermann bana, onlar
tutuklamadan kendimi öldürmemi söyledi.
Ama yapmadım.
Kendimi öldürmek
istemiyordum.
Kurşun hedefi
ıskalamıştı.
Ama bu odada o günkü gibi olmayan bir şey var.
Bu paravan.
Bu paravan o gün
burada değil başka bir yerde duruyordu.
Hermann Gestapo zili
çaldığında kendimi öldüreceğimi ummuş olmalı.
Ama bunu yapmadım.
O esnada ikinci bir
silah sesi geldi ben ateş etmemiştim.
Silah sesi masanın oradan gelmişti.
Tam olarak Hermann'ın
oturduğu yerden.
Bu söylediğin çok
korkunç.
Ve tamamıyla saçmalık!
Seni yalancı.
Bayan Ida kapının zili çaldığında Gestapo'nun beni görmek istediğini
söylemiştin.
-Evet.
-Peki Gestapo'yu
görmüş müydün?
Hayır görmedim.
Bay Hermann Gestapo
olduğunu söylemişti.
Anlıyorum.
Belki de gelen
Gestapo değildi.
Belki de Hermann'a
yardım etmek için gelen biriydi.
Ve belki de o gelen
kişi, senden başkası değildi Gertrude.
Bu tamamen Sen bir
Alo?
Hermann sen misin?
Hadi söyle artık, Hermann
nerede?
Bilmiyorum dedim!
Hermann benimle
sadece telefonda konuşuyor.
Çekilin.
Hemen bir doktor
bulun!
Hasta nerede?
Fritz?
İmkânsız olduğunu
düşünmüştüm.
Hermann da benim gibi
ölü değil.
Sana para gönderiyor
muydu?
Arjantin'den?
Öldüğü güne kadar.
Gerçekte ne zaman
öldü?
1968 yılında.
Hermann çok sık ölmüş
numarası yaptı.
İşler kötüye
gittiğinde.
Hermann'a hepiniz çok
şey borçlusunuz.
Naziler iktidara
geldiğinde Hermann'a annemin Yahudi
olduğunu söylemiştim.
Bu durumu lehine
çevirmesini ve kullanmasını iyi bildi.
Yani, atalarım
arasında Yahudi mi var?
Benim ölümümden hepiniz
yararlandınız.
Ama o zaman ben daha
doğmamıştım bile.
Hepinizde Hermann'dan
bir parça var.
Ama ben o zaman hayatta
değildim.
Bunları neden
konuşuyoruz ki?
Bu neredeyse üç yıl
önceydi.
Renate'ye karşı
yapılan yanlışları düzeltmeliyiz.
Hermann!
Hermann?
Heil Hitler Hermann
Ullich Phillip Ullich Sen biliyor muydun?
Neyi biliyor muydum?
Cinayeti.
Hayır.
Bundan haberim yoktu.
Ya bu evin başkasından
çalındığını?
Evet.
Onu biliyordum.
Bana neden söylemedin?
Senin bu ailedeki ilk
masum insan olmanı istediğim için.
||
« Prev Post
Next Post »