Sokağın Kralları (2008)Street Kings
| |
109 dk
Yönetmen:David Ayer
Senaryo:James Ellroy, Kurt Wimmer, Jamie Moss
Ülke:ABD
Tür:Aksiyon, Suç, Dram
Vizyon Tarihi:11 Nisan 2008 (Türkiye)
Dil:İngilizce, Türkçe
Müzik:Graeme Revell
Web Sitesi:Fox Searchlight [us]
Nam-ı Diğer:King's X | Night Watch | The Night Watchman
Oyuncular
Keanu Reeves
Forest Whitaker
Hugh Laurie
Chris Evans
Cedric the Entertainer
Özet
Ludlow kendi dünyası ile sokaklar arasındaki uçurumu hiçbir
zaman aşmamış kıdemli bir polistir. Ancak karısını kaybettikten sonra hayatı
keyifsiz, karanlık ve ölümcül bir hâl alacaktır. Görev aldığı polis
departmanında yozlaşmaları fark eden Ludlow, partnerinin ölümü ile ilgili
dosyada araştırma yaparken, tüm hayatını adadığı ve kendisinin de içinde
bulunduğu teşkilâta başkaldırmak zorunda kalır.
Altyazı
SOKAĞIN KRALLARI
KAYIP İKİZLER
Selam, it.
Konnichiwa.
Ne?
Japonca, "Ne
haber?
" demek.
- Söyleyin bakalım,
ne haber?
- Ne demek olduğunu
biliyoruz.
Duman ister misiniz?
Öyle saf ki, aklınız
durur.
İki çekişten sonra
vahşice çiftleşirsiniz.
Kadın seversiniz,
değil mi?
Madde bağımlısına mı
benziyoruz?
- İstediğimiz boku
getirdin mi?
- Evet, ya siz?
Ne?
Makineli tüfek
demiştik.
Bu bir makineli tüfek.
Taşınabilir cinsten.
Öylesini bulamadım.
Bu bebek özel.
Kore Savaşı'ndan
kalma.
Inchon'da
dedelerinizden birini indirmiş bile olabilir.
Saçmalık bu.
Çalışmıyor.
Arabayı alın.
Üç bin.
Kaydı yok.
Bak, 100.000 dolarlık
arabam var.
Boktan arabanı
istersek çalarız.
Tamam.
Şimdi karar vermeyin.
Konnichiwa Japonca.
Korelilere hakaret.
Söylemezseniz nereden
bilecektim?
Ne demek oluyor bu,
beyaz çocuk?
Gözleriniz çizgi, kıyafetiniz
beyaz, diliniz zenci, arabanız Yahudi.
Hangi köpek yiyici çekik göz ırkından olduğunuzu
kim bilecek?
Hey.
Kim olduğumuzu
biliyor musun?
Evet.
Bagajdan çıkmış
makineli tüfek alan iki çulsuz, pirinç işçisi Asyalı.
Ne haber orospu
çocuğu?
- Şunu ayağa dik -
Kalk.
Ben gidiyorum.
Anahtarları ver bana.
- Konnichiwa sürtük.
- Gidelim.
Nerede?
KAYIP ÇOCUKLAR HATTINI
ARAYIN Sorun yok.
Ben polisim.
Tebrikler Yüzbaşı.
İkizleri nasıl
buldunuz?
Adamlarım şehri
altüst etti.
Onlarla daha fazla
gurur duyamazdım.
Affedersiniz
hanımefendi.
Adamı sıçarken mi
vurdun?
Kutsal iş bu.
Kilisede vurmakla bir.
Ya da Dodger maçında.
Kahraman olmak için
ne gerekirse, ha?
Eskidi bu şakalar.
Çocuk tacizcisi
piçlerden nefret ediyorum.
Bari kadın
kaçırsınlar.
Belki onun dolabını
aramalıydın.
Kızlar şu anda doktor
muayenesinde.
İkisinin de sağlığı
iyi.
Yakında ailelerine
kavuşacaklar.
Yarın baş sayfa söyle
yazacak: "Ahlâk Dedektifi Kayıp İkizleri Kurtardı.
" Dedektif.
Tekil.
Sanki biz geçen ay
kıçımızın üstüne oturup bir halt etmemişiz gibi.
Saçmalığı kesin.
Yetkili olan patron.
Birazını bize
bırakabilirdin.
- Sana iyilik yaptım.
- İyilik mi?
Suratlarını her gece
görmek ister misin?
Kapa lânet çeneni.
Kahretsin, ne oluyor
burada?
Profesyonel işi bu.
Ya içeri Müdür'le
birlikte girseydim?
Santos, kıçını topla,
yaylan.
Ted Berman'ı bul, suç
mahâlli tutanağının düzgün olmasını sağla.
- Emredersiniz.
- Koş bakalım evlât.
Kapa çeneni.
Bu saçmalığı kesin.
İkiniz de.
Clady.
DeMille'i alıp
merkeze dön ve hemen yazmaya başlayın.
Gece yarısına kadar
raporu isterim.
Ceset maymunlarını da
buraya gönder.
Tamam Yüzbaşım.
Gidelim.
Bu inanılmaz bir şey.
Onları becerdin.
Çok güzel.
Makineli tüfek dümeni
mükemmeldi.
Biliyorum,
beklemekten nefret ettin, ama böylesi daha iyi.
- İyi misin?
- Evet, ben, şey - Vuruldum.
- Evet, ama iyi misin?
İyiyim Jack.
Bu hergeleler için üzülmediğini
biliyorum.
Canları cehenneme.
Kötülükle karşı
karşıya geldin ve sen kazandın.
O kızları kurtardın.
Bu harika bir şey
Tommy.
Buraya gel dostum.
Sarıl bana.
Gel buraya.
- Kaburgalarım biraz
hassas.
- Ne saklıyorsun?
- Hiç.
- Sakladığın ne?
İçki içiyordun.
Votka için söyleneni
bilirsin, değil mi?
Kokmaz derler.
Palavra.
Savcının soruşturma
ekibi yola çıktı, geliyor.
Göz önüne çıkmaya
hazır değilsin.
Yürü.
Seni bir hastaneye
götürüp o adamlardan uzaklaştırayım.
Sağol Jack.
Bence biraz hasar
kontrolü yapabiliriz.
Los Angeles'ın en
ölümcül beyaz çocuğu.
Kordonun ters
tarafında değil misin?
Tebrikler.
Kemerine 4 delik daha
açtın.
Kurbanların için dua
edeceğim.
Onlara zanlılar
deniyor.
Kurbanlar, zanlıların
kafese kapadığı 14 yaşındaki kızlar.
Tecavüz filmlerini
İnternet'te sattıkları kızlar.
Zanlılar, Washington.
Zanlılar.
Yine de yargılanma
hakları vardı.
Kore toplumu bunun
arkasını bırakmaz.
Militanlığın
tuttuğuna göre açık konuş.
Irkçı olduğumu
düşünüyorsun.
- Başka bir açıklaman
var mı?
- Hayır, yok.
Zanlılar siyah, sarı,
kahverengiyse, anında kurşunu basar, temizlerim.
Beyazsa, altına araba
verir yollarım.
Neden mi?
Çünkü ırkçıyım.
Siktir git.
Bunun kaydı için sağ
kolumu verirdim.
Ne oldu sana Terrence?
Eskiden kardeş
gibiydik.
İşine bak Washington.
İşine bak.
Her zaman Yüzbaşı
Wander.
Her zaman.
Tom, hadi seni
götürelim buradan.
- O bok herifin
yanına yaklaşma.
- Zorla kaşındı.
Onun yanına yaklaşma.
- Canı cehenneme.
- Bu bir emirdir.
Hemşire Garcia'yı
bekliyorum.
Bir defasında bir
kıza böyle yapmıştım.
Caz barında garsondu.
Onun bölümünde
oturur, başkasından servis istemezdim.
Bölüm değiştirse,
masa değiştirirdim.
Sürekli ısrar.
İşin anahtarı bu.
Dur biraz.
Sen o polissin.
Yüzünü televizyonda
gördüm.
O ikizleri Kore
mahallesinden sen kurtardın.
İyi misin?
Vuruldun mu?
Hayır.
Evet.
Sen kimsin?
Ben mi?
Sigortacıyım, hayat, araba,
kaza.
Gerçekten tehlikeli
durum.
O adamlar İlk onlar mı ateş etti?
Efendim?
Herkes o çocukları
arıyordu.
Sen nasıl buldun?
Bu benim görevim.
- Çavuş Green -
Affedersiniz Yüzbaşım.
Böldüğüm için
bağışlayın.
Şef telsizle size
ulaşmaya çalışıyor.
Sigorta, Tom.
Sigorta satıyorum.
Bir gün ihtiyacın
olursa, ki olacak, beni ara.
Bizden başka kimsenin
bilmesi gerekmez.
Ne Clady, ne Wander,
hiç kimse.
Yüzbaşı James Biggs Kendi
iyiliğin için seni koruyamayacağım kadar ileri gitme.
Bir ara görüşelim.
Kimdi o?
Polisleri yakan bir
polis.
Tanrım.
- Kim?
- Hiç kimse, Grace.
- Selam.
- Selam.
Şunu tut.
Biliyorsun, istediğin
zaman eve uğrayabilirsin.
Beni görmek için
vurulmana gerek yok.
Neden?
Bunu seviyorum.
Ya sen?
Hayır, sevmiyorum.
Sevmiyorum.
Yaklaşma bana.
Burada çalışıyorum.
Senin yüzünden
lisansımı kaybedemem.
- Ben polisim.
- Hayır.
Her neyse.
"KAYIT SIRASINDA
KIRMIZI IŞIK YANAR" "KAYIT SIRASINDA KIRMIZI IŞIK YANAR" Kendimi
tanıtıp kapıyı tekmeledim.
Girişte bir zanlı gümüş
otomatikle bana ateş açtı.
Karşılık verdim,
vurulup düştü.
Sonra ikinci zanlı
beni vurdu.
Giriş yeri?
Ön kapı, batı tarafı.
Neden destek
istemedin?
Zorlayıcı şartlar.
Çığlıklar duydum ve
bir suç işlendiğine kani oldum.
TEBRİKLER SILKY 35+
HARİKA YIL bir şeyler diyor.
- Kendine iyi bak.
- Seninle çalışmak
harikaydı.
- Sağol.
Şimdi parti başladı
işte.
Şimdi içki alemi oldu
Yüzbaşı.
- Ne haber katil?
- Dikkat.
Dikkat.
Evet, oturdu.
Neyin var?
Clady mutlu mu etti?
Bir Binbaşı'yla böyle
mi konuşulur?
Bu sabah öğrendim.
Tören haftaya.
Tebrikler patron.
Şehrin anahtarları bizde
olacak.
Ona kral tacı
giydiriyorlar.
Buna içilir.
Kralın şerefine.
- Kral Wander!
- Kral Wander!
Müdür olunca beni
şoför alır mısınız?
Oldu bil.
Her ne istersen.
Sana borçluyum Tom.
Şu Park ikizleri
meselesi bana büyük sıçrama yaptırdı.
Şef geleneği bozup
beni terfi ettirdi.
Sıradaki Binbaşı
rütbesi İç İşler'in başındakine gider.
Bu işler böyledir.
Herkesin her türlü
pisliğini bilirler.
Ve daha fazlasını
ararlar.
Evet.
Bu hıyarı tanıyor
musun?
Sorumlu vatandaş
numarasıyla sorular sordu.
Evet, bir geçmişimiz
var, bu küçük Gündüz gelsen düşmanlarını
tanırdın.
Ona ne söyledin?
Boş bulundum, her
şeyi anlattım.
Aferin sana!
Tipik Biggs taktiği
bu.
Her zaman arkandan
dolap çevirir.
İç İşler neden
kıçımda?
Washington.
Eski ortağın gammazlıyor.
Lânet olsun.
Konuş benimle.
Washington, Yüzbaşı
Biggs'le birkaç kez görüştü.
Bölümde gizli kalmaz.
Öğrenince peşine
kuyruk taktık.
Onu doğuya, batıya,
güneye izledim.
Sonunda hep Biggs'in
kapısını çaldı.
Washington kimi ele
veriyor?
Seni, Tom.
- Beni.
Neden şimdi?
- Evet.
Çünkü onu birimden
sepetledim ve intikam peşinde.
Şimdi en iyi
adamlarımın ayağının altından halıyı çekecek bir görevde.
Bütün mesele bu.
Hop, hop.
Tommy, Tommy!
Hey, hayatın söz
konusu.
Onunla sadece
konuşmak istiyorum.
Konuşmak mı?
Oturmazsan ayağımı nasıl
kıçına soktuğumu konuşuruz.
Otur hadi.
O iyi.
Neyin var senin?
Sakın, tekrarlıyorum,
sakın Washington'a rozetini uzatma.
İkiniz bir boklar
çevirdiniz, biliyorum.
Ama durumu
korumalıyız.
Bunu daha önce de
atlattık, değil mi?
Cehennemin kapıları
açıldığında.
O zaman seni nasıl
kolladımsa, yine kollayacağım.
Tamam mı?
Tamam.
Tamam.
Washington.
- At silahını.
- Ne yapıyorsun?
- Beni öldürecek
misin?
- Şu anda bir 211
durumu var.
Elimdesiniz, sen ve
Wander.
Dinle beni salak!
İki gangster iş
başında.
Kahretsin!
Washington, benimle
kal ortak.
- Kımıldama!
Eller yukarı!
- Polisim ben.
Kahrolası bir polisim!
Kahretsin!
Ludlow bu.
Ambulans çağırın.
Lânet olsun.
O da mı polis?
Evet.
Video nerede?
- Bunu başka kim
gördü?
- Sadece biz.
Ters giden bir 211
durumu.
Öyle değil Lud.
Öyle görünüyor.
Ama göründüğü gibi
değil.
Hepsi burada Tom.
Nasıl göründüğü!
Herkesin ne gördüğü!
Bölüm bunu görürse polis
olarak kalamazsın.
Bölüm mü?
Savcı gördüğü anda Doğru hapse girer.
Yanlış zamanda,
yanlış yerdeydi diye mi?
O değil, sen öyleydin.
Washington'un
sorunları bitti, ama seninkiler yeni başlıyor.
Bir kez olsun, iki
hamle ileriyi düşün.
Biggs, sokaktan iki
serseri tutup seni İç İşler'e satan bir polisin peşine düştüğünü söyleyecek.
Apaçık bu.
- Sadece çenesini
dağıtmak istedim.
- İyi cevap.
Ondan uzak dur emri
vermiştim.
Şimdi lânet olası
silahını teslim et.
Lânet olası silahını
ver bana.
Kendine aldırmadığını
biliyoruz Lud.
Ama birimi düşün.
- İçimize ettin.
- Clady.
Bana bir dakika ver.
Seni kaybetmeyi göze
alamam.
Senin yaptığını kim
yapar?
Kahrolası mızrağın
ucusun sen.
Hayvanları kim geri
püskürtecek?
Belki görevli bugün
kaydediciye disket koymayı unutmuştur.
Belki olay yerine ilk
sen ulaştın ve Washington'a destek verdin.
Ben dışarı çıkıyorum.
Birkaç telefon
edeceğim.
Belki geri döndüğümde
bu disket burada olmaz.
Eskiden benim
ortağımdı.
Önemli durumlarda,
siyah beyaz polis arabasındaki siyah ve beyazdık biz.
Beyazlar onun
yüzünden, siyahlar benim yüzümden bizi desteklemezlerdi.
Canları cehenneme.
Yine de başardık.
Onu kurtarmak için
elinden geleni yaptın.
Elimden geleni mi?
O vurulduğunda ben
bir köşeye sinmiştim.
O herifleri
temizlemeliydik.
Sadece kalem
oynatarak olanları nasıl değiştirebilirler?
Biz polisiz.
Ne istersek yaparız.
Ne olduğu değil, ne
yazıldığı önemli.
Ya gerçek?
Ne olmuş gerçeğe?
Arkadaşını
onurlandırmalısın.
Onurlandırmak.
Bir yumruk atacaktım,
onu öldüreceğimi sandı.
Pislik.
Ona sırt çevirme.
Kötülükten iyilik
çıkabilir.
Benim dünyamda,
gerçek dünyada, kötülük, daha çok kötülük doğurur
Grace.
Bunu görüyor musun?
Bitti.
Kapandı.
Halledildi.
Tamam mı?
Kahraman Polis Çok
Geç Yetişti Bir nutuk daha atmayacağım, ama dolabında bir üniforma var mı?
- Hayır.
- Durum şu.
- Seni saklamak
zorundayım.
- Bu olmaz.
Washington dosyası
kapanıncaya kadar seni göz önünde tutamam.
Hayır Jack.
Şikayetçilerle ön
görüşme yapacaksın.
Rütbeli bir polise
karşı belirgin bir iddia varsa yaz ve İç İşler'e gönder.
Normal dürtü, iyi bir
polis kardeş olmaktır.
Olma.
Bu bokların zaten bir
yere vardığı yok.
İşte masan.
Ya kendime karşı
şikayet alırsam?
Üstüne yaz ve havale
et.
Tamam mı?
- Tamam.
- Tamam.
LOS ANGELES'IN
GELECEĞİNİ KORUYORUZ L.
A. POLİS TEŞKİLATI
Şikayetiniz mi var?
Orospu çocuğu, Rodney
King'mişim gibi dövdü beni, tek fark video olmayışıydı.
Herif sana benziyordu.
Ama siyahtı.
Bu kıç, bana
saygısızlık eden tüm polislerden daha uzun çalıştı.
Arabamdan dışarı çekti,
kadınıma rezil etti.
Onun numarasını
istedi.
Rozet numarasını,
adını gördün mü?
Çizmesi gırtlağıma
basmış, ortağı beni tekmelerken göremezdim.
Buraya gelen herkesin
şikayeti var.
Beş saat bekledim, şikayetin
mi var diye soruyorsun.
Tabii ki var.
Saçmalık.
Bu yüzden bütün
polislerden nefret ediyorum.
Canınız cehenneme.
Wander'ın mizah
anlayışı kuvvetliymiş.
Bir şikayetiniz mi
var?
Nereden başlasam?
Siyah bant.
Memur öldü.
Acıtıyor, değil mi?
Bir iş arkadaşını
kaybetmek.
Polis kardeş.
Onu kaybettiğimiz
için üzgünüm.
İkiniz Özel Ahlâk'ta
beraber çalıştınız.
Siyah beyaz araba
kullandınız.
Telefon Rehberi Tom, getto
silahşorlarının sonuncusu.
En iyi itirafı 91
rehberiyle almışsın.
Ve Washington
aşağılık herifi yerde tuttu.
Bu bir mülakat mı?
Sadece ileri geri
gidip gelme.
Pek iyi dansçı
değilimdir.
Eğer soracağınız bir
şey varsa Öğle yemeği ister misin?
Bu bir mülakat.
Dünkü meselede Olay yerine ilk sen mi vardın?
Evet efendim.
- Üç atıcı, değil mi?
- İki.
Raporu okuyun.
Patolog, üç değişik
kalibre kurşun çıkardı Washington'un bedeninden.
Bana üç atıcı gibi
geldi.
Orada ne yapıyordun?
Erkek erkeğe.
Kayıt yok.
Lânet olsun!
İki polis katili
serbest, bu seni rahatsız etmiyor mu?
Yaşıyor, gülüyor,
düzüyorlar.
Olsun mu?
Evet, rahatsız ediyor.
Neden kaçırdın onları
silahşor?
Yüzbaşı, kimse
kaçmıyor.
Dükkandaki videoya ne
oldu?
Hangi video?
Dinle beni.
Yatağa her sıçtığında
Wander çarşafları değiştirdi.
Artık değil.
Senin, Wander'ın ve
Özel Ahlâk'taki herkesin üstüne gaz dökeceğim.
Ve kibriti çakıp
hepinizi yakacağım.
Seni kurtarmaya
çalıştım Dedektif Ludlow.
Şansını kaybettin.
Ve şu üçüncü atıcı mı?
Tanrı şahidim olsun,
onu bulacağım.
Ofisine dön.
- Orada mısınız Yüzbaşım?
- Seni sonra ararım.
Ofisimde ne halt
ediyorsun?
Adamlarımı yemekte
nasıl kıstırırsın?
Ludlow'la sorunun
varsa, bana gel.
Köpeğini tasmalı
tutuyorsun.
Sensiz tek adım
atamıyor.
Gidip babacığına
ağlaştın mı?
Orada dur bakalım.
Dur.
Tom sapına kadar
polis.
Kessen kanı mavi
akar.
Onun hakkında
soruşturma mı yapıyorsun?
Özel Ahlâk'la ilgili?
Benim hakkımda?
Bizi resmen
soruşturuyor musun?
Bulanık suda balık
avlamak bu.
Çünkü Şef'ten benim
ya da bir adamım hakkında dosya açma izni istesen seni gülerek ofisinden
kovalar.
Beni dinle bok herif.
Sindirmeni,
hırpalamanı, şantaj yapmanı izledim.
20 küsur yıldır
kıdemin ve maaşın arttı.
Ne mal olduğunu iyi
biliyorum.
Asla Binbaşı
olmamalıydın.
Tom'dan
hoşlanıyorsun, değil mi?
Ona nasıl baktığını
görüyorum.
O yüzden peşinde
dolaşıyorsun, sana bir ağız işi yapması için.
Çavuşken seni
yakaladığım fahişe gibi.
Kapa çeneni.
Orospuları
kullandığından karının haberi var mı Jimmy?
O ağız işi,
rastladığım en iyisiydi.
Ya sen Jack?
Aletini asla gettodan
çıkaramadın.
Bu iki yönlü bir
sokak dostum.
Gücü sonsuza dek elde
tutamazsın.
Şimdi ofisimden defol.
Bölüme bir iyilik et ve
ağzını bir kurşunla temizle.
Hadi gel Tom.
Gidelim.
Sokaklardaki
çalışmalarından, okul ve evlerinizdekilere kadar Dedektif Washington hiç
yorulmadı.
Ne kiliseye
bağlılığından vazgeçti, ne ailesine sevgisinden, ne de bölüme olan sadakatinden.
Üniformalı Birim,
dikkat!
Şeref Kıtası, silah
göster!
Sağa dön!
Hazır, nişan al, ateş!
Nişan al, ateş!
Nişan al, ateş!
Üniformalı Birim,
silah göster!
İyi adamdı.
Onu özleyeceğiz.
Şimdi işe dönüyoruz.
- Güzel konuşmaydı.
Teşekkürler.
- Onları yakalayalım.
Sağ olun efendim.
Bayan Washington.
Olay yerine ilk ben
ulaştım.
Evet, elbette sendin.
İzninle.
Diskant sen misin?
Evet.
Washington
soruşturmasında mısın?
Evet.
Kim olduğumu biliyor
musun?
Evet.
Benimle görüşmeyi
planlıyor musun?
Listemdesin.
Yapalım öyleyse.
Nereden başlıyorum?
Sabıkalı fotoğrafları?
Robot resimler?
211 raporları?
Eğer istiyorsan.
Daha önce hiç
cinayette çalıştın mı?
İkide ikiyim.
Peki ikide iki,
balistik raporun var mı?
Hayır.
Kurşunlar hâlâ adli
tıpta.
Ama sana bilgi
veriyorlar, değil mi?
Kaç farklı kalibre
çıkardılar?
- Ne istiyorsun?
- Kaç tane?
Güle güle Dedektif.
Harry!
Öldüğünü sanıyordum.
ADLİ TIP BÖLÜMÜ Özel
Ahlâk'tanım ben.
Tom Ludlow.
Kim olduğunu
biliyorum.
Karının otopsisini
yapmıştım.
O sen miydin?
Aşağılık herif.
Hatırladın mı?
Tamam.
Kıl ve lif
kanıtlarını yok eden adam.
Vajina salgısı almaya
yanaşmayan.
Bana devam edecek bir
şey bırakmayan.
Zina araştırması
benim işim değil.
Nasıl yardımcı
olabilirim?
Bunları
Washington'dan mı çıkardın?
On sekiz kurşun.
On tane 45'lik çelik,
yedi tane 9 mm çelik.
Ve bir tane 38 oyuk
uçlu, mantarımsı, içeride dağılan kurşun.
Tam öldürücü.
Atıcıları fena
kızdırmış.
Aradığını bulabildin
mi?
Dedektif Diskant.
Telefonda konuştuk.
- Balistik kanıt için
geldim.
- Nasılsınız?
Teşekkür ederim.
Raporu ne zaman
alabilirim?
Bir saate kadar.
Laboratuvar gecikti.
- Teşekkürler.
Ofisime fakslasanız olur
mu?
- Elbette.
Teşekkürler Doktor.
Diskant, konuş
benimle.
Üç farklı kalibre, üç
silah demek.
Sence markette neler
oldu?
İki kötü adam soygun
için girer.
Biri tezgahtarı ikiye
böler, öteki Washington'u görür ve tüm şarjörünü ona boşaltır.
Arkadaşı kurşunu
bitene kadar katılır.
Biri tabancasını
çeker.
Sırtına son "Canın
cehenneme" kurşunu sıkar.
Onlar gider, sen
gelirsin.
Onların gidişinden
sonra.
Her şeyi düşünmüşsün.
Arkanı kolluyorum, ama
çalışmama izin vermelisin.
Bu pislikleri kimse
bulmayacak.
Duymak istediğin bu
mu?
Dalga mı geçiyorsun?
Onlar kurtulur, sen
kurtulursun.
Neden söz ediyorsun
sen?
Clady onayladığını
söyledi.
Bunu değil.
Ne yani, terfi almak
için dosyayı fırlatıp atıyor musun?
Kendin için
endişelenmeliydin.
Bok herif.
Polis memuru
öldürüldü ve sen zanlıların peşini bırakıyorsun!
- Bulunmalarını mı
istiyorsun?
- Bu seni kızdırmıyor
mu?
- Dükkanda olduğun
anlaşılsın mı?
- Tepen atmıyor mu?
Orada olduğun
anlaşılsın mı istiyorsun?
İstediğin adaleti
engellemekten ceza almak mı?
Yoktun diyorsam,
yoktun.
Bu senin pisliğin ve
ben temizliyorum.
Evet, bu beni fena
öfkelendiriyor.
Diskant.
Evet.
Evet.
Bekle bir saniye.
Tamam, devam et.
Peki, teşekkürler.
Fremont ve Coates.
Bir sigara izmariti
ve bandanada çıkan DNA o ikisine
uyuyormuş.
Tebrikler.
Ateş edenleri
belirledin.
Normalde mutlu
olurdum.
Kayıtlarını çıkart.
Kopyalarını bana ver.
Görüşürüz.
Bilgisayar bu
adamları tutukladığınızı söylüyor.
Fremont ve Coates.
İyi adamlar.
Benden selam söyle.
Onları hatırlıyor
musunuz?
Kim unutabilir ki?
Kan dökmeyi zevk
edinen eroin satıcıları.
Belize'den satış
yapmaya geldiler.
Güneyi sevdiler, bir
daha gitmediler.
Bu iki beyi bir
tecavüz-sakatlama olayında tutukladık.
Tatlı, Guatemalalı
bir piliçle üç gün rehine festivali yapmışlar.
Kadını kaçırdıktan
sonra.
Onu çok kötü
hırpalamışlar.
- Öyleyse neden
dışarıdalar?
- Serbest
bırakıldılar.
Bizden biri
vatandaşlık haklarını ihlal ettiğimizi düşündü ve başsavcıya söyledi.
- Washington sizi
ihbar mı etti?
- Evet.
Onu neden Toplum
İlişkileri'ne verdiler sanıyorsun?
Dalga mı geçiyorsunuz?
Washington onu
öldüren adamları mı salıverdi?
İronik, değil mi?
Millet!
Ne bu, garaj satışı
mı?
Nasılsın Lud?
Bu ne?
Neden sende bu?
Washington'u
öldürdüler.
Yakalarız.
Rozetini korumak
istiyorsan olmaz.
Ayrıca o ikisi
birbirini temizler.
Hafta bitmeden ölmüş
olurlar.
Karşılıklı
suratlarını dağıtırlar.
Bu iş nasıldır
bilirsin, bu haftanın zanlıları, gelecek haftanın kurbanları.
Evet, tabii.
Burada ne işin var?
Konuşalım.
Bu boktan bıktım artık.
Üç yıldır hep aynı terane.
Karının ardından ağlaman.
O öldü Tom.
Seni Mars'tan nasıl
geri getireceğiz?
Senden hiçbir şey
istedim mi?
Her zaman.
Büyük şeyler Jack.
Önemli şeyler.
Mesele ne?
Washington'u
öldürenleri yakalamam için yeşil ışık yak bana.
Hadi Jack.
Kral izni.
Sebebi ne?
Koreliler gibi
halledeceğim.
Ama resmi olarak
değil.
Kürek ve çöp
torbaları.
Kim bilecek?
Kimin umurunda?
Koreliler mi?
O iş meselesiydi.
Bu, ayyaş kafanda
dolanıp duran çılgın bir hezeyan.
Kendine bak Tom.
Bir enkazsın.
Bugün kaçta içmeye
başladın?
Küçük uçak şişeleri
dolusu votka.
Sarhoş araba
sürüyorsun.
İkinci kez ceza yemek
mi istiyorsun?
Kimse hayatıma
burnunu sokamaz.
Beni dinlemiyorsun.
Sen beni dinle.
Bu çok daha büyük ve
karmaşık.
Biggs'i budala mı
sanıyorsun?
Polislerin hatalarını
yakalama konusunda doktora yaptı.
Bunu biliyorsun.
Bütün bunları
biliyorsun.
Kendine hâkim
olmalısın.
Bunu yapabilir misin?
Sayfayı çevirip kitabı
kapatmanın zamanı geldi.
200 dolar aldılar.
Bunu görünceye kadar
unutmuştum.
Adam bu.
Ta kendisi.
Polis Memuru Emekli
Oluyor
Bütün paramı aldı.
Kurabiye kavanozu
içinmiş.
Kurabiye kavanozu mu?
Öyle dedi.
Hemen dönerim.
Ne istiyorsun Disco?
Washington kirli
işler çeviriyordu.
Pisliğin tekiydi.
Bunu bana neden
söylüyorsun?
Bence nedenini
biliyorsun.
Biliyorum.
- Bunu kayıt mı
ediyorsun?
- Yeni telefon.
İç İşler için mi
çalışıyorsun?
Bir anlaşma yaptın.
Belki iki.
Yüzbaşı Biggs seni
yanına mı çekti serseri?
Biliyor musun?
Senin hakkında doğru
söylüyorlarmış.
Kafadan çatlaksın sen.
Bundan böyle benden
uzak dur.
Konuşmayacağız.
Pekala, dur biraz
Disco.
Dur.
Bugünlerde kendimi
kollamam gerekiyor.
Hadi.
Kızma.
Washington kirli
işler çeviriyordu.
Anlat bakalım prenses.
Hadi.
Birkaç şey var.
Dükkanda onun üstünde
50.
000 dolar bulduğumuzu biliyorsun.
Hayır, bilmiyordum.
Bu çok para, ama tek
başına anlamı yok.
Ama bunun anlamı var.
Kanıt etiketine
benziyor.
Washington'un
aracında buldum.
Özel Soruşturma bunu
inceledi.
Bir kilo eroine
aitmiş.
Uyuşturucuyu kanıt
odasından çıkaran kim dersin?
Washington mu?
Eroini aldı, onun
yerine kahverengi şeker koydu.
Onu mıhlayan adamlar uyuşturucuyu
satıyordu.
Washington onları tecavüz
sorgusundan kurtarmış.
Hayır, bunu
bilmiyordum.
Belki de iş
anlaşmaları vardı.
Belki onu öldürmek
için para aldılar.
Bu, ağır silahları
açıklıyor.
Washington bunu hak
etmişti, değil mi?
Pis işler yapıyordu,
canı cehenneme.
Zanlıların serbest
kalmasına o kadar bozulmuyorum.
Sen de kendini daha
iyi hissediyorsundur.
Biz doğru olanı
yapıyoruz.
Paçayı sıyırmak
istemen ayıp değil.
Bu aramızda kalmalı.
Neden tuvaletteyiz
dersin?
Burası.
Bilinen son adres.
Pekala.
Bir aile oturuyormuş.
Bizimkiler çoktan
gitmiş.
Pekala Disco.
Şu sersemleri görüyor
musun?
Onları sıkıştıracağım.
Bu sırada bir tanesi
tüyecek.
İşte pis işler
çeviren odur.
Sıkıldın mı yoksa?
Burası onların
mahallesi.
Fremont ve Coates'u
tanıyorlardır.
Şunu tutar mısın?
Yakala onu.
Defol buradan Yamuk
Tıraş!
Defol git.
Yanlış mahalledesin
ahbap.
Dikkat et!
Çabuk!
Hadi koş ahbap!
Spencer.
Onu enseledim.
Neden kaçıyorsun?
İndir beni.
Canım yanıyor.
- İndir beni.
- Başka?
Başka?
Başka?
Ne yapıyorsun be?
Sana ne diyorlar?
Bana Eli Çabuk diyorlar.
- Eli Çabuk mu?
Yeterince çabuk değil.
- Çabuk.
İndir beni.
Lütfen, canım yanıyor.
Fremont ve Coates.
Parti yaptığınız evin
karşısında oturuyorlardı.
Onları tanıyor musun?
O salakları
tanımıyorum!
Ben Güneyliyim, tamam
mı?
Zencilerle parti
falan yapmam.
Ne yapıyorsun?
Ben Belizeliyim bok
çuvalı.
- Onları kim tanıyor?
- Pekala!
Kim tanıyor?
Bak hergele Pekala.
Bak, bak.
Dinle beni.
San Pedro'da bir
çeteci var.
Adamın adı Grill.
40'lar çetesinden.
- Grill.
40'lar çetesinden.
- Evet.
Grill.
O hergele hepsini
tanıyor.
Hey!
O ne olacak?
- Hapse girmediği
için şanslı sayılır.
- Hey.
Hadi.
Çete kayıtlarında
Grill'i arayacağım.
- Adres arayacağım.
- Kahrolası beyazlar.
O sizden çok daha iyi.
Ev halkı, arka bahçede toplanın.
Bizimle, dizinin orijinal oyuncuları arasında badmington
maçı var.
Bir avuç zavallıya dönüşmeye hazırlanın.
Siktir be.
Bu heriflere tüylü top yedirelim.
- Şu oyunu başlatabilir miyiz artık?
- Kahretsin!
Polis!
At silahını!
Yüzüstü.
Ne bok yedim ki
dostum?
İçeri gir.
Ne yaptım ki?
Kapa çeneni.
Kahretsin!
İki ciddi
mahkumiyetin var Grill.
Bu üçüncü.
25 yıl ila ömür boyu.
O benim değil.
Canın cehenneme.
Oraya sen koydun.
Kirli kıçlı boktan
aynasız.
Hey!
Sen Hop!
Ludlow!
Ne halt ediyorsun?
Dur!
Senin oğlanı dinle.
Kahretsin!
Önce bir şeyler
sorman gerekmez mi?
Evet, önce bir şeyler
sor.
Fremont ve Coates.
Neredeler?
Lânet kafama vurma, söyleyeyim.
Hangi cehennemde
kalıyorlar?
Çatlaksın sen.
Neredeler bilmiyorum.
Mahalleden kovuldular.
Geri gelecek
olurlarsa kafalarını patlatırım.
Soruya cevap ver.
Onları nasıl buluruz?
Onları tanıyacağını
düşündüğüm tipler eyalet cezaevinde.
Nüfuzlu adamlar.
- Seni cezaevine
sokacağım.
- Ne için?
Dostlarınla konuş,
bana Fremont ve Coates'u bul, dışarı çık.
Yoksa uyuşturucu ve
AK'dan yatarsın.
Kahretsin dostum!
Kahretsin.
Kahrolası bir muhbir
değilim ben.
Biliyorum.
Dosya ve belge
olmayacak.
Sadece sen ve ben.
Kahretsin, kahretsin,
kahretsin.
Senin için bir
önemleri yok.
Ben onları istiyorum.
Pekala dostum.
Neden olmasın?
Bayan Washington.
Dışarıda konuşabilir
miyiz?
Terrence'in üstünde
50.000 nakit vardı.
Ölümü sadece yanlış
zamanda, yanlış yerde bulunmaktan fazlası olabilir.
Olabilir mi?
Kocamın İç İşler'e
bilgi verdiğini kaç kişi biliyordu?
Kocamın kalbi iyiydi.
Onu dinlemeye
başlayınca parya muamelesi gördü.
Gözleri açıldı.
Seninkiler ne zaman
açılacak?
Terrence her zaman senin
en kötüleri olduğunu söylerdi.
Çünkü bulaştığın onca
bokun içinde görmemeyi seçtin.
- Size yardıma geldim.
- Bana mı?
Uyuyabilmek için
kendine mi?
Şu 50.
000.
O aptal değildi.
Biggs'e gittiği an
hedef olacağını biliyordu.
Evimizi sattık.
Cuma günü Bahamalara
gitmek için yola çıkıyorduk.
Yeniden başlamak için.
Ne aptalmışız, değil
mi?
Başka bir şey var mı
Dedektif?
Hayır.
Lud!
Ne haber?
- Şikayetler nasıl
gidiyor?
- Karını kıl payı
kaçırdın.
Burada mıydı?
Çok şirin.
Sana bir şey getirdim.
Senin için.
- Bu o mu?
- Evet, o.
Evet.
Sen sakla.
Güzel, küçük bir
hatıra.
Tom, bu Bitti artık.
Tom.
Bitti.
Arkanı kolluyoruz Tom.
MERMİ - WASHINGTON,
TERRENCE
- Evet.
- Nüfuzlu adam.
- O ismi aldım.
- Öt bakalım.
Eskilerden.
Biraz ondan bundan
satar.
Eski bir Cadillac
kullanıyor.
- İsim.
- Adı Scribble.
Ona Scribble diyorlar.
Gerçek adı Winston,
veya öyle bir bok.
- Dostum, çıkart beni
buradan.
- Belgeler yolda.
İşe yaradı,
inanamıyorum.
Scribble.
Kolay isim.
Kuyruğuna bir Metro
birimi taktım.
Git yakala onu Disco.
- Beni gururlandır.
- Sen gelmiyor musun?
- Dikkat et!
- Evli misin Diskant?
Nişanlı.
Ve onu tekrar görmek
isterim.
Hiç "kurabiye
kavanozu"nu duydun mu?
Yolsuzluklarla,
rüşvetlerle ilgili, Serpico hikayesi.
Hayır.
Neden?
Üstünde çalıştığım
şikayet.
Vernon'u geçiyoruz.
Enseleyelim mi?
Olumsuz.
Gözden kaçırmayın.
Geliyoruz.
Yaya geçidi.
Hey!
İşte orada.
Onu gördük.
Siz ayrılın.
Anlaşıldı.
Kahretsin.
Ellerin göreceğim
yere!
Ne haltsınız siz?
Narkotik mi?
Evet, narkotikteniz.
Gözlerin kopça gibi
olmuş.
Malın üstünden mi
yürütüyorsun?
Aşırı bağımlılık mı?
Bırak bu boku.
Avukatım var.
Onunla konuş.
Uyan.
Daha bir şey olmadı.
Bilesin, kefaletsiz
hapis emrin var.
Girersen, kıyamete
kadar çıkamazsın.
Her neyse adamım.
İçeri at beni.
Haklarımı oku.
Eller direksiyonun
üstüne!
Hey, ikide iki, o
soytarılara dikkat et.
Geri çekilin!
Kahretsin, geri!
Ne istiyorsun beyaz
çocuk?
Geri basın pislikler!
Kodeste eroini
bırakacak mısın, hâkimin önünde sıçıp kusacak mısın?
Harika görünür.
Ve ne için?
Sen sadece çıktığım
merdivendeki bir basamaksın.
Ne merdiveni?
Fremont ve Coates'u
nasıl bulurum?
O muz teknesi
piçlerine karşı hiçbir sevgim yok.
Ama herifler canavar.
Ötersem beni tabuta
sokarlar.
Mahkemede elinle
göstermeyeceksin.
Sadece onları bulmak
istiyorum.
Buldum mu, olayla
ilişkin kalmayacak.
Bir haftadır görmedim.
Numaraları var mı?
Yok.
Herifler her
görüşmeden sonra telefonları atıyorlar.
Onlar beni arar.
Bak, adamın sinirimi
bozuyor.
Bana bak!
Ya hâkimle görüşürsün,
ya da onları bulmama yardım edersin.
Bir ara El Sereno'da
onlarla iş yaptım.
Tepelerde küçük,
boktan bir evdi.
Göster bana.
Arabamı mahallede mi
bırakayım?
Biri parti vermiş.
Kokuyu alıyor musun?
Rapor etmemi ister
misin?
Hayır.
Cinayet defterini
getir.
Bu Fremont.
Bu da can dostu
Coates.
Onları bulduk.
Harika.
Dosya kapandı.
Bir süredir
buradalardı.
Washington'u onlar
öldürmedi.
Öyle mi dersin?
Kahretsin.
Elimden geleni
yapıyorum.
Eğer Washington'u
Fremont ve Coates öldürmediyse, kim öldürdü?
Kimin peşindeyiz?
Onları haklayan
pislikler DNA'larının markette bulunmasını sağladılar.
Sana katılıyorum.
Ama iki ölüyü bu işe
bulaştırmak niye?
Onlara soracağız.
Gidelim.
Neler oluyor?
Burada çakallardan
başka bok yok.
Uzun süre kayboldunuz.
Bu adamları tanıyor
musun?
Bu herifleri hiç
görmedim.
Fremont ve Coats
ararlarsa randevu ver.
Washington'un artık
yapamadığını üstleneceğimi söyle.
Onlar anlar.
Tamam ahbap,
bağlantıyı sağlarım.
Beni arabama geri
götürecek misin?
- İyi yüzdün mü?
- Evet, sağol.
Yeni kıza düzgün
davranın millet.
- Tom sana iyi
bakıyor mu?
- Ben ona iyi
bakıyorum.
- Öyle mi?
- Evet.
Şikayetler nasıl Lud?
Ölümlü trafik
kazasını tercih ederim.
Kötü adamları
kovalamazsa dağılıyor.
Hep böyleydi.
Korku geni yok.
Bir sürü hikaye
anlatabilirim.
- Anlat.
- Hayır, bir öpücüğe
sır vermeyiz.
Klasik Tom Ludlow
hikayesi bende.
Çaylakken onu
kanadımın altına aldım.
Crip City'de, şu
Watts projesindeydik.
Bol uyuşturucu,
çatışma, ne ararsan.
Bir partiyi bitirme
talebi aldık.
Tom en öfkeli çaylak
olduğundan bir alçakgönüllülük dersi verelim deyip onu içeri gönderdim.
Tek başına.
Ve ortalık cehenneme
döndü.
Kapılardan,
pencerelerden dışarı adamlar uçmaya başladı.
İnsanlar çığlık
atıyordu.
İçeri koştum, Tom
kafalara vurup duruyordu.
Müziği kısmak
istememişler.
Tom bu işte.
Güdümlü füze gibi.
Hedefe kilitle, salıver.
- Evet?
- Scribble ile şimdi
konuştum.
Fremont ve Coates, ya da her kimseler, bizimle buluşmak
istiyorlar.
- Ne zaman?
- Bu gece.
Bir saat sonra
Ahlâk'ta buluşuruz.
Biliyorum, geç oldu.
Özür dilerim.
Bunu almanı istiyorum.
Nedir bu?
Kocanın öldürülüşünün
videosu.
Her şeyi gösteriyor.
Bunu neden yapıyorsun?
Bilmemenin ne kadar
acı verdiğini bilirim.
Karımı kaybettiğimde,
başka bir adamla beraberdi.
Beyninde bir pıhtı
oluşmuş ve patlamış.
Piç herif onu bir
hastanenin dışına atıp gitmiş.
Kaldırımda, tek
başına öldü.
Linda, Terrence'in canını
yakmak istediğim için üzgünüm, kaybın için de üzgünüm.
Yalnız ölmediğini
bilmeni isterim ve onu öldüren adamlar
bedelini ödeyecek.
Bu onu geri getirmez.
Ve senin karını da
geri getirmez.
Umurumda değil.
Benim adıma yapma.
Lütfen.
Benim adıma yapma.
Kanı kanla
temizleyemezsin.
Destek almamız
gerekmez miydi?
- Desteği boş ver.
- Ne?
Neden?
Bu gece ne olacak
dersin?
Kelepçe takıp merkeze
sürükleyecek ve zabıt mı tutacağım?
Anlaşma şu.
Ben oraya gidiyorum, sen
eve dönüyorsun.
Ve bunu bir daha asla
tartışmıyoruz.
Ne demek istiyorsun?
Fremont ve Coates hiç
varolmadılar ve biz onlarla hiç karşılaşmadık.
Ben eve gitmiyorum.
Bak Paul.
O istediğin şeyi,
istediğini sandığın şeyi aslında istemiyorsun.
Kimim, ne istiyorum
bilmiyorsun.
Sen kimsin ki beni
yargılıyorsun?
Silahşor mu olmak
istiyorsun?
Öyleyse yapalım şunu.
Yine gece vardiyasına
mı döndün Tom?
İkiniz şehrin her
yanında görüldünüz.
Tom?
Seninle ilgili hiçbir
şey yapmayacağımı mı sandın?
Yapacaksanız şimdi
yapın.
İstediğiniz beni
duvara mıhlamak.
Peki yasanın
giremediği yere kim girecek?
Siz mi Yüzbaşı?
Siz mi?
Enjektör ve bebek
parçalarını siz mi temizleyeceksiniz?
Hayır.
Bana muhtaçsınız.
Siz şirket adamları.
Nefret etseniz de
bana ihtiyacınız var.
Ludlow, belki
haklısın.
Belki sana gerçekten
ihtiyacımız var.
Ama senin de bana
ihtiyacın var evlât.
Dedektif.
Hiç merak ettin mi,
Washington kirli işlere bulaştığı için mi öldürüldü, yoksa temizlendiği için mi?
Kurşunlarını değiştir.
Bölüme ait
kurşunların o pisliklerde bulunmasını istemeyiz.
Eldivenleri kullan.
Tanrım.
Bunlar ciddi kurşun.
Yani içeri dalıp
öldürecek miyiz?
Hayır.
Bazı sorular
soracağım.
Sonra öldüreceğiz
onları.
Nihayet geldiniz.
İyi miyiz?
Saçmalık bu,
biliyorsunuz, değil mi?
Bu herifler canavar.
Düzemiyor, soyup
öldüremiyorlarsa istemezler.
Hazır mısın?
Evet.
Girişi yap bakalım.
Pekala.
Sana söylemeye
çalıştım.
Girin içeri, hadi.
Sen.
Lânet duvarın önüne
geç.
Ne bu?
Biliyorsun polisiz.
Kabul et.
- Onlar iyi adamlar
LaShawn.
- Kapa çeneni
Scribble.
Gir şuraya.
Hey!
Oyun oynamıyorum!
Beynini orada
bulmadan önce kıçını duvara daya.
İş için buradayız.
Beni yoklamak
istiyorsan gel ve dene.
Kahretsin.
Aletini avuçlamak
istiyor musun?
Çünkü senin için
çıkarmayacak.
Biraz sakin ol
LaShawn.
Sbribble güvenilir
olduklarını söyledi.
Neyin nesi bu salaklar?
Onlar iyidir, dostum.
Güvenilir.
Otur zenci.
Hadi, geç şuraya.
İçki ister misin?
Hayır, biz iyiyiz.
Burada bir aynasız
var.
Onun bunun çocuğu.
Hiç dürüst polis yok
mu dışarıda?
Hepsi kendi avantası
peşinde mi?
Hepsi kendine
çalışıyor.
Hayat böyle.
Dostum, polisler
zararlı ot gibidir.
Birini koparıp
atarsın, yerine iki tane birden çıkar.
Washington aç gözlü
olmuştu.
Vurma beni, bir şey
alıyorum.
Bu sadece örnek.
Bizde yüklü mal var.
Nakline yardım
ederiz, baskını haber veririz, narkotiğe satışı önleriz.
Birilerini tutuklar, mallarını
size satarız.
Bizde de yüklü mal
var.
Şu mala bak.
Asıl seksi olan bu.
Kadından daha iyi.
Paradan daha iyi.
Meksika katranı gibi
de değil.
Dünya çapında terörle
savaş eroini.
Saf Afgan malı ahbap.
Kardeş, bu herifi
tanıyoruz.
Washington'un
peruğunu uçurduğumuz gün oradaydı.
Kahretsin, evet.
Sendin, değil mi?
Hadi, hepiniz
sakinleşin.
Bunun nereye
varacağını biliyorum.
Rahatlayın.
Bir dolu uyuşturucu
var.
Kafa bulup uçalım.
Çeneni kapat şişko
kıç.
Onun için mi
buradasın?
O acınacak hergelenin
öcünü almak için mi Dedektif Ludlow?
Hayır.
Siz bana bir iyilik
ettiniz.
Siz benim kim
olduğumu biliyorsunuz, ben de sizin kim olmadığınızı.
Eğer Fremont ve
Coates değilseniz, kimsiniz siz?
Biz kim miyiz?
Dedektif?
Sonsuz kabuslarız.
Yürüyen, konuşan,
zorlayıcı şartlarız.
Ludlow, bekle.
Bu herifleri
tanıyorum.
Bitti Dedektif.
Kahretsin!
Kıçını kurşunla
dolduracağım.
Dayan Diskant.
Scribble, ne
yapıyorsun?
O silahı kap ve
orospu çocuğunu gebert.
Bana göre değil bu.
Bir sonraki kafana
geliyor.
Winston, yapma bunu.
Winston mu?
Ne bu, köle adın mı?
Yap zenci!
Beyaz oğlanı öldür!
Sen beyaz mısın?
Öldür o beyaz oğlanı!
Yapamam adamım.
Canı cehenneme.
Kurşunum bitti.
Koru beni.
Dayan Diskant.
Dayan.
- Bırak sana bakayım.
- Neden ağlıyorsun?
Çıkart şunu.
Otur Tom.
Kötü gitti Grace.
Biliyorum.
Biliyorum.
Yalnız gitmem
gerekirdi.
Bir çocuğu silahlı
çatışmaya götürdüm.
Neden ağlıyorsun?
Sorun ne?
Sorun ne?
Tekrar flaş haberimizde sıra.
Los Angeles Polisi'nde 18 yıldır çalışan Dedektif Tom Ludlowgizli
görevde bulunaniki şerif yardımcısının ölümü nedeniyle aranmaktadır.
Yine polis memuru olan üçüncü bir kurbanın varlığı
doğrulanmamıştır.
Dedektif Ludlow, silahlı çatışma sırasında görevli değildi ve
şu anda tek zanlı.
Polisler.
Polis olduklarını
nereden biliyorlar?
Yeni ayrıldım.
Hemen haberlerde mi?
Yaptın mı?
Elbette yaptın.
Bilmiyordum.
Ama bilmem gerekirdi.
"Zorlayıcı
şartlar." Tanrım!
Sorunun ne senin?
Neden herkes gibi normal
bir hayatın olamıyor?
- Gitmeliyim.
- Hayır, dışarı
çıkmıyorsun.
Tam bir kabus olacak.
Gitmeliyim.
Kapı kapalı kalıyor.
Her polis senin için
avda.
Ölmek mi istiyorsun?
Grace.
Grace.
Benden uzak
durmalısın.
Uzaklara gitmelisin.
Dokunduğum her şey
ölüyor.
Yere yat!
Karşı koymuyorum.
Tek kelime etme.
- Hayır, lütfen.
- Sen kapa çeneni.
Kalk.
Giderek batıyorsun.
İki polis öldürdün.
Sorunun ne senin?
Çıkart şu boku
buradan.
- Şehir merkezi öbür
tarafta.
- Şehir merkezine
gitmiyoruz.
Nereye gidiyoruz?
Senin sürtük bayağı
iyi.
- Ne?
- Washington'un dulu
da öyle.
İkisini de
beceriyorsun, ha?
- Hangisini tercih
edersin?
- Linda'yı.
Videoyu vermemeliydin
ona.
Ne düşünüyordun?
Eline bir ölüm emri
tutuşturdun.
Neden söz ediyorsun?
Seni gözlüyorduk.
İşin peşini bırakman
kaç kez söylendi?
Daha fazla dürtme.
Canı cehenneme.
Bize yaptığına bak.
Kafasız serseri.
Tahmin ettin mi Lud?
Fremont ve Coates markette
nasıl ortaya çıktılar?
Washington onları
kodesten çıkarınca siz peşlerine düştünüz.
Tepelere gidip
beyinlerini dağıttınız.
Dedektif
olmalıymışsın.
Önce DNA aldık.
Biraz saç ve tükürük.
İşte!
Cinayeti Fremont ve
Coates işledi.
Uyuşturucuyu siz mi
dışarı çıkardınız?
Washington çıkarmadı.
Siz.
Yakılacaktı.
Niye biraz para
kazanmayalım?
Kendiniz için mi, kurabiye
kavanozu için mi?
Siz o kadar zeki
değilsiniz Santos.
İşin başında kim
vardı?
Silky?
Clady?
Wander.
Wander.
Baştan beri bir
Wander dümeniydi.
İpleri sadece o
çekebilirdi.
Senin ipini yıllar
önce çekmeliydi.
Neden ekipte
tuttuğunu anlamadık.
O Jack'in evcil
hayvanı.
Yıllardır onun pis
işlerini yapıyor.
Washington, Biggs'e
beni ihbar etmiyordu.
Büyük köpeği ihbar
ediyordu.
Kralı.
Wander seni dilediği
gibi kullandı.
Hepimiz kullandık.
Kahrolası budalanın
tekisin.
Washington'un
katilleri gerçek polis mi?
Öyleydi.
Gettodan iki şerif
yardımcısı.
Çok iyi vakit
geçiriyorlardı.
Ve bize para
kazandırıyorlardı.
- Biletini onlar
kesecekti.
- Ama sen onlarınkini
kestin.
Şimdi biz de
seninkini keseceğiz.
Tepelerde.
Önce saç ve tükürük
alacağız.
Linda Washington'un
cesedini ve her yanında senin DNA'nı bulacaklar.
Neye benzeyecek?
Sonunda herkesin tahmin
ettiği gibi kafayı sıyırdın.
Senin küçük hemşire
mi?
Viagra yutup, küçük
esmer kıçında çalışacağım.
Sonra da boynunu
kıracağım.
O kelepçeyi ağzımdan
çıkart orospu çocuğu!
Çıkart şu boku!
Canın cehenneme piç
herif!
Seni küçük orospu
çocuğu!
Vur şu aşağılık
hergeleyi!
Orospu çocuğu!
Vay, merhaba
yakışıklı.
İyi kestirdin mi?
Santos!
Kız arkadaşın kaçıyor!
Ne yapıyorsun?
Kendi mezarına mı
sürünüyorsun?
Şu salakla nasıl
oynayacağımı gör.
Bacak!
Evet!
Oğlan kimmiş şimdi?
Kendini gömecek.
Bitir şunun işini de
gidelim.
Demek buraya kadarmış.
- Böyle bitecekmiş.
- DeMille, acele et.
Kapa çeneni!
Eğleniyorum!
Kahrolası disket
nerede?
Disket nerede?
Pekala.
Buraya gel.
Sen kocandan çok daha
dayanıklısın.
Kendini aşıyorsun.
Bütün gece burada
olacağız.
Gitmelisin.
Nereye olursa olsun gitmek
zorundasın.
Hadi.
Zaten eşyamı topladım.
Kendine dikkat et
Dedektif.
Sen nereye gideceksin
polis katili?
Kendim içeri girdim.
Belli.
İyi misin?
Endişeliydim.
Görünüşe göre iki
şerif yardımcısı öldürdüm.
Diskant öldü.
Santos ve DeMille
beni öldürmeye kalkıştılar, ben de onları öldürdüm.
Bunu halledebilir
misin?
Halledeceğim.
Santos ve DeMille'in Washington'la
dümen çevirdiklerinden kuşkulandım ama inanmak istemedim.
Ben de öyle.
Clady'yi de çağır.
Size ihtiyacım var.
Ona durumu açıklarım.
Buraya çağıracağım.
Sana kanıt bulalım.
Partiden sonra burada
kanepede uyuyordun.
O şerif
yardımcılarını Santos ve DeMille öldürdü, sen değil.
O burada.
Öldür onu.
Kral izni.
Clady'nin telefonu bu.
Ve onun rozeti.
Hepsini sen yaptın.
Sendin Jack.
Hayır, sen yaptın Tom.
Kabul et!
Kahretsin, suçunu
kabul et.
Polis olduklarını
biliyordun.
Onlar gizlilikte öyle
ileri gittiler ki akıllarını kaçırdılar.
Yaslarını tutma.
Bana tuzak kurdun.
Ölüme gönderdin.
Sana tuzak kurmadım.
Sen kendine kurdun.
Seni kurtarmaya
çalıştım!
Beni köşeye
sıkıştırdın!
- Washington'u
öldürdün.
- Canı cehenneme.
Santos'un!
DeMille'in!
Clady'nin!
Hepsinin canı
cehenneme.
Hepsinin!
Onların düzinesi
bedava.
Ama sen.
Sen, dostum.
Sen özelsin.
Benim için özelsin.
Ya Diskant?
O özel mi?
Senin yüzünden iyi
bir adam öldü.
Bu tamamen senin
suçun.
Hadi, konuş Tom.
Bunu nasıl
atlatacağız?
Bir kaderimiz var.
Sen ve ben.
Kimse bunu
atlatmayacak Jack.
Her şey şimdi bitiyor.
Sen bitiyorsun.
Teslim oluyorum.
Beni tutukla ve
dosyamı tamamla.
Şurada bir telsiz var.
Çalıştır.
Nakledilecek bir kişi
var.
Lânet olsun.
Tom Ludlow adamını
yakaladı!
Seni ben buldum.
Başarılı olmanı
sağladım.
Şimdi bana her
zamankinden fazla ihtiyacın var Tom.
Öğrenince ne
yapacağımı sandın?
Bekle dostum.
Bekle.
Bekle.
Duvarım.
Hepsi orada.
Duvarın içinde.
Bu sırlar bizi
öldürüyor.
Orada işte.
Aç hadi.
Aç şunu.
Yık, indir.
Tamamen yık.
İşte.
İşte orada.
Bu benim gücüm.
Bu benim tacım.
Sırlar kralıyım
ben.
Kimin kokain
kullandığını bilirim.
Kim oğlanları sever.
Kim rüşvet alır.
Kim karısını döver
bilirim.
Onların sahibiyim.
Şef bile cebimde.
Bunca yıl seni
korumayı nasıl başarabildim sanıyorsun?
Nasıl yapabildin
sanıyorsun?
Bütün o görevler.
Dokunulmazlara nasıl
dokunabildin sanıyorsun?
Ben Şef olacağım.
Şef olacağım.
Belediye Başkanı
olacağım.
Bu bizim dünyamız Tom.
Elimizi uzatıp alalım.
Washington'u bunun
için mi harcadın?
Beni bunun için mi
öldürmeye çalıştın?
Duvarına daha para
yığmak için mi?
Ama bu bizim paramız.
Birimin parası.
Bütün o davalar
boyunca Silky'nin savunma giderlerini kim karşıladı?
Senin emekliliğini
kim ödeyecek?
Sadece para akışını
düzenliyorum.
Polislerin polislere
yardımı bu.
Bir öğretmen veya
itfaiyeci aynı şeyi yapabilseydi onlar da yaparlardı.
Sadece kötüleri içeri
atmaya ne oldu?
Hepimiz kötüyüz
Tom.
En iyi dostumdun.
Bir aileydik biz.
Silahını indir Ludlow.
Bugün yeterince ölüm
oldu.
Aradığın anda geldim.
Sanırım olay yerine
ilk yetişen sensin.
Hayır, ilk sen geldin.
Jack'in arkadaşları
açgözlülük edip paranın peşine düşmüş olmalı.
Sana öyle mi
görünüyor?
Planın bu muydu
Yüzbaşı?
Oturup birbirimizi
öldürmemizi izlemek mi?
Planım sendin.
Başka kimse ona
dokunamazdı.
Gözlerin bir kez
açıldı mı, gerisi gelecekti.
Kararlar, güçlü
sırları olan güçlü adamlar tarafından verildi.
Jack'ten
korkuyorlardı.
Benden yardım
istediler.
Bir gün, yanından
geçerken Şef sana başıyla hafif bir selam verecek.
Nedenini bileceksin.
Çünkü sen haklıydın.
Sana ihtiyacımız var.
« Prev Post
Next Post »