Synchronicity (2015)
| |
101 dk
Yönetmen:Jacob Gentry
Senaryo:Jacob Gentry, Alex Orr
Ülke:ABD
Tür:Dram, Gizem, Romantik
Vizyon Tarihi:22 Temmuz 2015
Dil:İngilizce
Müzik:Ben Lovett
Oyuncular
Chad McKnight
Brianne Davis
AJ Bowen
Scott Poythress
Michael Ironside
Özet
The Signal (Sundance 2007) filminin yaratıcılarından, Dark
City, Blade Runner ve Alphaville çizgisinde bir "kara bilimkurgu"
olan bu filmde fizikçi Jim Beale uzay-zamanı bükebilen bir icat yapar ve
gelecekten oldukça nadir bir Dahlia (Yıldız) çiçeğine ulaşır. Şimdi,
makinesinin gerçekten çalıştığını ispatlayabilmek için kendi zamanında tam
olarak aynı çiçeği bulmalıdır. Jim sonunda çiçeğin gizemli bir kadının
ellerinde olduğunu keşfeder ancak bu baştan çıkarıcı kadın Jim'in sırlarını da
açığa çıkartacaktır.
Artık bir av olup, icadını bu öldürücü kadına kaptıracağına
inanan Jim, geçmişe dönüp onun ihanetini durdurmaya çalışırken kadın, icadı ve
kendisi hakkındaki şaşırtıcı gerçekle yüzleşecektir.
Altyazı
- Ölçülü basınç dengesi 057.
- Ölçülü basınç beslemesi
ise 057.
Valfleri salıyorum.
MRD yükleme işlemi
için hazır.
Radyoaktivite ölçüm
aleti çevrimiçi işlem için hazırız.
Kenetleme kapağı açık ve sorun yok.
MRD kılıfından
çıkarıldı.
Yükleme işlemine
hazır.
Tam maruz kalma
sekansını 10 saniyeden kısa tutacağız.
9, 8, 7, 6 5, 4, 3, 2
1.
MRD yerleştirildi.
Kapağı kapatın.
45 derece sola
yatırın.
İşlemi başlatmak için dik konuma getirin.
Önce sola 45 sonra
sağa.
Sol, sağ.
Az önce tüm şehir genelinde termonükleer bir patlamaya sebep
oldun.
Üzgünüm Jim.
Günü geldiğinde doğru
yapacağıma dair söz veriyorum.
O gün geldi çattı
Matty.
Yer değiştirmek ister
misin?
Ölçü aletlerinin
değerlerini öğrenmesi için yeterli zamanı yok.
Nasıl oluyor da en
karmaşık matematiksel denklemleri çözüp, sağını solunu bilemiyorsun gerçekten hiç anlamıyorum.
Bu da diskalkulinin farklı
bir türü.
- Serebral
korteksimin yan lobunda - Tamam.
Bir alıştırma için
daha vaktimiz var.
Her şeyi sıfırlayın.
- 72 saattir
aralıksız yapıyoruz.
- Başlamamıza sadece
iki tane kaldı.
Sana biraz daha kahve
getireyim.
Kahve, amfetaminler,
daha fazla kahve.
Kendini öldüreceksin.
- Topolojik bir
anomaliye çok yakınız.
- Cenazende bunu
söyleyeyim ister misin?
Hayır.
Gizlilik sözleşmesi
imzaladın.
Jim Beale proje kaydı.
Deneyin ilk safhası.
Tecrübelerim
gösteriyor ki.
Uzay zaman
sürekliliğinde, içinden geçilebilen solucan deliği açılabiliyor.
Kayda geçen ilk
başarı.
Evrenin yapısında MRD'nin gücünü kullanarak bir yırtık
yaratacağım.
Son derece uçucu radyoaktif bir madde ki bu yüzden tüm önlemler alınacak.
Muhtemel tehlikeler
küçük çaplı radyasyon sızıntılarından evrenin
içine çöküşüne kadar gidiyor.
İşlemin ilk safhasını
başlatmak için 47 dakikamız var solucan
deliğinin bir ucunun açılmasına.
Tamam.
Burada olmalı.
Büyük Patlama
konuşmamı yapacağın.
Jim ona patlama
işlerini ver.
Bunun için burada o.
Şimdi, açıldığı zaman
diğer taraftan gelen benzersiz dizilmiş
parçacıkları tespit etmeliyiz çok özel
bir dizilim olduğu için gönderenin kendimiz olduğunu anlayacağız.
Böylece risk sermayedarı Klaus Meisner'a gösterebileceğim
bir kanıtım olacak.
O da diğer ucu açmamız için gerekli olan MRD'yi bize
sağlayacak.
Bakalım ne için ödeme
yapıyorum.
Sonra bu özel
dizilimi kendimize geri göndereceğiz böylelikle
projemizin başarılı olduğunu kanıtlayacağız.
Büyük Patlama.
Kanıtladığımız
teoriler Bu durum pek de hoşuma gitmiyor.
Bir yatırımcının
böylesine bir deneyde bu denli rol alması.
Ancak sadece tek bir
uç açmak için yeterli MRD'im var.
- Çıkacağımız
yolculuk hakkında - Fizik dersinden gına
geldi.
Asıl gösteriye
geçelim.
Tüm olup biten
kesinlik içinde bir deney.
Eminim işe yarayacak.
- Ölçülü basınç
dengesi 057.
- Ölçülü basınç
beslemesi ise 057.
Valfleri salıyorum.
Kenetleme kapağı açık
ve sorun yok.
MRD yükleme işlemi
için hazır.
MRD kılıfından
çıkarıldı.
Tam maruz kalma
sekansını 10 saniyeden kısa tutacağız.
9, 8, 7, 6 5, 4, 3, 2
1.
MRD yerleştirildi.
Kapağı kapatın.
45 derece sola
yatırın.
İşlemi başlatmak için
dik konuma getirin.
Diziyi başlatın.
Başlıyoruz.
Jim.
Jim.
- Nöbet geçiriyorsun
sandık.
- İşe yaradı mı?
Dilini ısırmanı
engelledi işte.
- Hayır makine.
- Manyetik çekirdek
eridi.
- Akım
düzenleyicileri patladı.
- Klaus nerede?
- Baygınken gitti.
O kadar çalışırsan bu
olur tabii.
- Eve git ve biraz
uyu.
- Matty ile sana ödeme
yapabilmek için evi sattım.
- Belki biri sabote
etmiştir.
- Tabii.
- Hayır ciddiyim ben.
Belki gelecekten
gelen ziyaretçiler gelecekte çok
değerli bir şey olduğunu bildikleri için projemizi yok etmişlerdir.
İhtimaller dahilinde.
Beyler.
Bakın ne buldum.
Yıldız çiçeğinin
egzotik bir melez türü.
Orada.
Tam orada.
Şu siyah benek.
- Ölü piksel olmalı.
- Hareket ediyor.
- Evet.
İşte başlıyor.
İşte.
- Bence o Matty'di.
- Hayır birini gördüm.
Bayılmadan önce
birini gördüm.
Bir insana benziyordu.
Matty'e değil.
Ön taraftan çıkmış.
Buraya nereden
geldiniz?
Bunu benim sormam
gerekiyor.
Bunu nasıl yaptın.
- Neyi?
- Onu.
- Buraya nasıl
geldiniz?
- Arabayla.
Sen nasıl geldin?
Yani bir solucan
deliğinden geçmediniz mi?
Sanki geçmişim gibi hissettiriyorsun.
- Daha yeni tanıştık.
- Öyleyse neden beni
tanıyormuş gibi davranıyorsun?
Tanımıyorum.
Görmeniz gereken şeyi
görmeden gitmişsiniz.
- Başarılı olduk.
- Bana öyle gelmedi
Bay Beale.
Eğer laboratuvara
tekrar gelirseniz.
Paramı boşa harcadın.
Şimdi de zamanımı
harcıyorsun.
İşe yaradığını size
kanıtlayabilirim.
- Bir buluşmama geç
kalmış durumdayım.
- Bu akşam tarih
yazdık.
- Buluşmanız her kimleyse
anlayacaktır.
- ''Her kimseyle''
dediğin benim karım.
Çoktan restorana
gitti ve seni temin ederim anlamaz.
Neden sen ve o küçük
arkadaşın bize katılmıyorsunuz yemekte konuşuruz.
- Yeni tanıştık.
- Başka vakit o hâlde.
- Hayır.
Siz ve karınıza
yemekte eşlik etmeyi çok isteriz.
Değil mi?
- Adım Abby.
- Abby.
- Abby.
- Neler oluyor Jim?
- Çiçek üzerinde
testlere başlayın.
Meisners ve Abby ile yemeğe
gidiyorum ben.
Tamam.
Abby kim?
Yaptığımız şey
kendi üstünde ikiye katlamak bunu uzay zamanda
birbirinden milyonlarca ışık yılı uzaktaki iki nokta arasında bir tünel, kestirme bir yol açarak başardık.
Ancak bir solucan
deliğinden geçebilmek için iki uca ihtiyaç var.
Bugün yaptığımız ise
sadece tek bir ucu açmaktı.
- Diğeri nerede peki?
- Öğrenmek için
tekrar yapmamız gerek.
Takip edebildiğimden
emin değilim.
Bir vericiye ve
alıcıya ihtiyacımız var durumun işleyiş prensibi bu.
Bir telefon gibi Sadece mecaz tabii ama başka bir telefon olmadan arama
gerçekleşmiyor.
Alıcımız zaten var.
Arandık.
- Ne kadar?
- Sizden sermaye
istemiyorum.
Hayır tüm proje için.
Araştırma, çalışma,
makine, kısacası her şey.
Ne kadar?
- Satılık değil.
- Öyleyse ne istiyorsunuz
Bay Beale?
- Bir ünite daha MRD.
- Peki ben ne
alacağım %10 mu?
Burada
radyoizotoplardan, uranyum oksitlerden bahsediyoruz ülkelere kısa yoldan savaşı bitirten
şeylerden.
Evrenin temel
sorunlarını cevaplarsak artık böyle olmayacak.
Peki biz
yatırımımızdan nasıl para kazanacağız?
Tüm saygımla, burada
uçan arabalardan veya x-ray gözlüklerden bahsetmiyoruz.
İnsan evriminin dönüm
noktasından bahsediyoruz.
Naçizane görüşüm için
özür dilerim Bay Beale ama bunu nasıl pazarlamayı
düşünüyorsunuz?
Naçizane görüşüm için
özür dilerim Bayan Meisner ama elektriğin
öncüsü kimdir biliyor musunuz?
Tabii ki.
Thomas Edison.
Ben de öyle
sanıyordum.
Nikola Tesla hakkında bir kitaba
rastlayana kadar.
Tesla Dünya'daki herkesin bedava, güvenli,
sınırsız elektriğe sahip olması için
çalışıyordu, başaracaktı da tabii
Edison, Tesla'nın itibarını sarsmak için elinden geleni yapmasaydı. Edison'un şirketi, ödeme aldıkları şey için,
verimsiz akım için patent geliştirdi. Tesla daha iyi bir Dünya istemişti. Edison ise bizi her ay elektrik faturası
ödemeye zorladı çünkü çok önemli bir
ideali kıskanıyordu. Şimdi bu yarışta
benim atım yok ama ben parayı Jim'e basardım
çünkü o Tesla, Edison pisliğin tekiydi. MRD sağlayacağım.
Ama makinanın bana
ait olan yarısını isterim.
Bunu yapamam.
Benim şirketimin tek
MRD üreten şirket olmak gibi bir ayrıcalığı var.
Yani iyi şanslar.
%49.
Ve tamirler için para.
- Bir haftan var.
- Bitene kadar
uyumayacağım.
Teşekkürler.
Teşekkürler.
Taksi çağıralım mı?
Bu akşam burada olmayı
planladın mı?
Neden soruyorsun?
Laboratuvara ya Klaus
ile geldin ya da solucan deliği ile.
Klaus ile geldim.
Ama seninle gidiyorum.
- O öpücük milyon
dolarıma mal olabilir.
- Sence değer mi?
Biraz daha araştırma
yapmam gerek, değişkenleri ortadan kaldırmalıyım.
Eve geldik.
- Aldırmayacağından
emin misin?
- Eşiyle evine gitti.
- İçecek bir şeyler?
- Sade bir kahve.
- KMK 0-14.
- Yıldız çiçeğimi
beğendin mi?
Evet.
Nereden aldın?
Üzgünüm.
Buna bakmalıyım.
- Chuck neyimiz var?
- Ne yapıyorsun?
- Seninle konuşuyorum.
- Saatin şu an tam
olarak kaç?
9'u 45 geçiyor,
saniyeyse 22, 23.
Hadi sadede gel.
- Seninle ilk ne
zaman tanıştık?
- Ne bu şimdi?
- Söyle işte.
Önemli.
10 yıl önce garip bir
ismi olan o karaoke barda.
Neler oluyor?
- Yani uzun zamandır
birbirimizi tanıyoruz.
Birbirimize güveniyoruz
değil mi?
- Evet.
- O kızdan uzak dur.
Senin için iyi değil.
- Ne?
Sadece ona veya herhangi birine deney hakkında bir şey
söyleme.
Düşündüğümüzden çok daha büyük bir şeyle karşı karşıyayız.
- Burada ne
yapıyorsun Jim?
- Laboratuvara gittim.
Yoktunuz.
- Geri dön.
Seninle orada
buluşuruz.
- Hayır aradın.
Bir şey söyledin Bir şey ile karşı karşıya olduğumuzu.
Ve Abby ile bunun
alâkası ne?
Başımın ağrısı çok
fena.
Gördün mü?
O hapları almayı
bırakmanı ve biraz uyumanı söylemiştim.
- Abby hakkında ne
demek istedin?
- Dur da sana hap
getireyim.
Chuck çözdüm.
Mantıklı.
Artık ne olduğunu
biliyorum.
Deri gibi.
Matty sus.
Jim'in başını
ağrıtıyorsun.
Bu baş ağrısı değil.
Bu şakaklarımın arasında
kopan bir şimşek fırtınası.
Söylesene deminden
şeyden bahsederken ne demek - Ne
kadardır baygınım?
- Jim uyanmışsın.
Yaklaşık olarak 8,5
saattir baygın durumdasın.
Neden uyandırmadın?
Biyolojik yapın
düzenli çalışabilmek için günlük düzenli uykuya ihtiyaç duyar.
- Bence tekrar
uzanmalısın - Uyumam lazımda.
Fazlaca uyudum.
Bu ceketi nereden
aldın?
KMŞ-014'ün geldikten sonra
nöbetlerinin - başlaması arasındaki bağlantıyı hiç düşündün
mü?
- KMK 0 Yıldız çiçeğinin seri numarası.
Chuck'ın geri
dönmesini beklemeliyiz.
Chuck'la birlikte laboratuvarda
buluşursunuz.
Açmamız gereken bir solucan
deliği var.
Chuck'ı beklemeliyiz.
- Anahtarınızı mı
unuttunuz?
- Abby Ross'un evi mi
orası?
- Burada değil.
- Ben Jim Beale.
Arkadaşıyım.
- Beni mi arıyorsun
uykucu?
- Evinde bir adam mı
var?
Sanırım kazara
komşumun ziline basmışsın.
- Çiçeğini görmem
gerek.
- Nazik ol.
Ben bir kadınım.
Önce bana bir
kahvaltı ısmarlayabilirsin.
Abby Ross ile yapılan
görüşme sonlandı.
- Burada kahvaltı
veriyorlar mı?
- İki tane sabahlık
ver Mike.
- Yıldız çiçeğini
nereden aldın?
- Bir hediye.
Öyle egzotik
çiçekleri bulmak zordur.
Pahalı bir hediyeymiş.
Zamanından başka ne
istesem veren birinden hediye.
Zaman tek gerçek para
birimimiz.
Seninle tanışmak
deneyimin en önemli safhalarındandı.
- Gerçek bu mu?
- Hayır gerçek değil.
Yıldız çiçeğini
sormamın asıl nedeni araştırmam için önemli olabilme ihtimali.
- Bir tane daha ver
Mike.
- Belki de değildir.
Bilmiyorum.
Şimdilik sadece
teoriden ibaret.
Yıldız çiçeğimin bu
kadar önemli olmasının sebebi ne?
Sana gerçekten
güvenebileceğimi nasıl bileceğim?
Hakikat seni özgür
bırakacak.
Çiçeğinin seri
numarası solucan deliği ile gelenle aynı.
Ama muhtemelen bu sadece
tesadüftür.
- Sizler tesadüflere
inanmazsınız.
- Tabii ki inanırız.
Evet.
Einstein tesadüfün
Tanrı'nın gizlice varlığını hissettirmesi olduğunu söylemiş.
Yani senin
makinenin çalışması tamamen bir tesadüftü.
Hayır benim sayemde
oldu.
Ben yaptım.
Çalışmasını sağlayan
fikri ortaya atan tek kişi benim.
Fikir neydi peki?
Dünya'nın hareketi.
Solucan deliği
yaratmanın önündeki en büyük engel yeterli enerji sağlamaktı.
Tıpkı koskoca bir
gezegenin etrafında dönerek yarattığı enerji gibi.
Güç bunda saklıydı.
Üretmeme gerek yoktu.
Sadece kullanabilmek için
bir yol bulmalıydım.
Bizim gibi.
Demek istediğim
enerji burada.
Biz sadece kullanmak için
bir yol bulmalıyız.
- Jim?
İyi misin?
- Chuck.
Buldun beni.
Teknoloji çok
ilerledi.
Birini bulmak çok
kolay.
Sanırım bunu
kendimize yolladık.
Chuck Kız hakkında haklıydın.
5, 4, 3, 2 Jim.
Jim, Jim.
Basınç 029'un altına
düştü.
İptal etmek
zorundayız.
Pekâlâ iptal edin.
Sorun yine lanet
ayraçta.
- Çıktıyı yeniden
yapılandırmalıyız.
- Yeniden ayarlamak
uzun sürebilir.
Neden biraz ara
vermiyorsun?
- Çakmağını beğendim.
- Al senin olsun.
Gazı yok.
Kibritleri uzatsana.
Şimdi benim
çiçeklerim solucan deliğinden gelenlerle aynı mı?
Emin olmak için
birkaç test yapmalıyım.
- Komisyonum ne
olacak?
- Ne?
Pekâlâ öyle olsun.
Bir öpücük ile
ödeyebilirsin.
Uyuşuyor Jim.
Aynı DNA'ya sahipler.
KMK 0-14, zaman
yolculuğuna çıkan ilk canlı sensin.
Evet ama paralel
evren senaryosunda şunu göz önünde
tutmalıyız ki Klaus Meisner'ın şirketi belki de
- Ne dedin sen?
- Paralel evren mi?
- Bizim - Hayır.
- Klaus Meisner
Kuruluşu.
- KMK 0-14.
Açılımı Klaus Meisner
Kuruluşu 0-14.
Egzotik bitki ve
çiçeklerin ev içi kullanım iznini aldılar.
Şu çok muhtemel ki
bu çiçekler delikten geçtikten sonrasını hesaba
- Jim Beale.
- Klaus Meisner sizinle
görüşmek istiyor.
Tamam bağlayın.
- Bay Beale yıldız
çiçeği sizin elinizde mi?
- Evet.
O mu söyledi?
- Kontratlarla
ofisime gelin.
- Neler oluyor?
- Başınız belada
şimdi…s. üzeresiniz.
Mantık.
Akıl.
Onur.
Hepsi onun parfümünü bir kere koklayınca yok oluyor.
Haklı olmak, sağ duyu hepsi onun saçlarının ayrımında kirpiklerine değen saçlarında son buluyor.
Bunlar tamamıyla
sizin kontrolünüz dışında gerçekleşen şeyler Bay Beale.
- Oturun.
- Ayakta s…meyi
tercih ederim.
Ses tonunuza dikkat
edin.
Eğer bana
saldıracaksanız benden kararlı ve hızlı
saldırsanız iyi olur, çünkü ben kaybetmem.
- Klaus dinle.
- Bana Bay Meisner
diye hitap et.
En iyi arkadaşlarım
ve ortaklarım bana Klaus der.
Siz ikisi de
değilsiniz.
- Çalışanımsınız.
- Sizin için
çalışmıyorum.
Bir ünite MRD'nin
bedeli aşağı yukarı beş milyon dolar.
Sizin için küçük bir
servet olan şey benim için önemsiz.
Koltuk minderimin
arasında daha çok para kaybetmişimdir.
Ancak makinenizin
çalışması için MRD'ye ihtiyacınız var.
Bu yüzden bana
şapkanız önünüzde gelip yalvardınız.
Projemin %49'unun
sizin olması, sizi patronum yapmaz.
Haklısınız ancak
prototipin çalıştığına dair bir kanıt bulmalısınız gerçekten geçilebilen bir solucan deliği
yarattığınıza dair.
Bunu yapmak için de
KMK-014 kodlu ilk bitkiyi diğer tarafa göndermeniz gerekiyor.
Şimdi Durum şu ki KMK kodlu bütün ürünlerin ticari
ve özel tüm telif hakları bana ait.
Bu da demek oluyor ki Şanslı gününüzdesiniz.
Projenin %50 sahip
olduğum an bu telif haklarını size satmaya hazırım.
Zaten sahip olduğum
%49'luk hisseyi de hesaba katarsak size
alın teriniz için sadece %1 kalıyor.
Eğer zaman
yolculuğunun bulunmasını sağlayacak bu deneye devam etmek istiyorsanız Bay Beale, o hâlde benim için
çalışıyorsunuz.
Çalışanımsınız.
Bir anlık hata.
Zayıf anınıza denk
geldi.
İtiraf etmeliyim
inanılmaz bir kalçası var.
Ancak ikimiz de
biliyoruz ders kitaplarında dahi yazacak
isim için asrın buluşunu bir kenara atmayacaksınız.
Tıpkı küçük
arkadaşınızın da dediği gibi siz Tesla'sınız
bense bu Dünya'ya gelmiş bir diğer Edison olmaktan gayet memnunum.
Jim Beale.
Deney başlamadan önceki
son proje kaydı.
Çok keskin bir ses
ilk solucan deliğini açtığımdan beri beynimin
içinde yankılanıyor.
Sonunda bitti.
Artık iyiyim sanırım.
Klaus Meisner beni
köşeye sıkıştırdı.
Makinenin çalıştığını
kanıtlamak için ''A'' ve ''B'' tarafları arasında bağlantıya ihtiyacım olduğunu biliyordu.
Bağlantıyı
sağlamadığım sürece elimde sadece yanıp sönen ışıklar var.
Yani eğer yıldız çiçeğini kendime geri yollarsam, makine
onun olacak demektir bu.
- Bekle ne yapıyorsun?
- Yasal sahibine geri
götürüyorum.
Abby'nin tavırları değişkenlik
gösteriyor.
Tavırlarının daim olmasına ihtiyacım var.
Eğer makinemin kaderi önceden belirlendiyse onun sayesinde yıldız çiçeğinin gitmiş olması
gerekiyor.
Solucan deliğine
onun koyması gerekiyor.
Eğer çiçeği laboratuvara getirirse, eğer oraya Klaus ile
gelirse bu çok talihsiz bir durum
olacak ama en azından doğruyu bileceğim.
Jim.
Seni beklemiyordum.
Beni içeri davet
etmek zorunda değilsin.
Bu iyi.
Çünkü içerisi şu an
biraz karışık.
Silah kafama dayalı.
Ama kafama sıkmayacağımdan
eminim.
Bu senin.
Ne olacağına sen
karar vereceksin.
İki güne makineyi
çalıştırıp solucan deliğini açacağım.
Ama içinden ne
geçeceği tamamen sana bağlı.
Seçim yapmak
zorundasın.
Bay Meisner eskort
Bayan Ross'u ve çiçeğini laboratuvara götürürken nazik biri olup burada bekler misiniz?
- Böyle mi olacak
yani?
- Böyle olmak zorunda.
Durum bundan ibaret
diyorsun yani.
Şu an böyle görünüyor
ama vakti gelince farklı bir açıdan görebileceksin.
Birlikte geçirdiğimiz
zamanlar geçti.
Elveda Jim.
Bunu tak.
Hiçbir şeyi kaçırmanı
istemiyorum.
5, 4, 3, 2 1.
MRD yerleştirildi.
Kapağı kapayın.
Kolu 45 derece sola
çevirin.
Dik konuma getirin.
İşlemi başlatıyorum.
Graviton salınımını
başlatın.
Yıldız çiçeğine
sahip olabilirsin ama bana sahip değilsin.
Çakmağınız var mı?
Kibrit peki?
- Birbirine
sürtebileceğim iki çubuk falan?
- Evet.
- Tanıdık geldi mi?
- Gelmeli mi?
- Bu senin.
- Artık öyle.
Teşekkürler.
Klaus'la yaptığınız
şey yanlış ve son bulması gerekiyor.
- Afedersiniz?
- Ne yaptığını
biliyorum ve bunu tekrar yapmana izin vermeyeceğim.
- Bu sizi
ilgilendirmez.
- Eğer aramızda bir
ilişki başlarsa ilgilendirir.
Bu taktik genelde
işinize yarar mı?
Yoksa laboratuvara
uzun süre kapanınca nasıl flört edileceğini mi unuttunuz?
Dinle gözüm üzerinde.
Senin kadar akıllı ve
güzel birinin bir tür tuzak olduğunu anlamalıydım.
Tuzak kurdum.
Hem de büyük bir
tuzak.
Nereden geldiniz?
Bunu benim sormam
gerekiyor.
Bunu nasıl yaptın?
- Neyi?
- Onu.
Buraya nasıl geldiniz?
Yani bir solucan
deliğinden geçmediniz mi?
Sanki geçmişim gibi hissettiriyorsun.
- Daha yeni tanıştık.
- Öyleyse neden beni
tanıyormuş gibi davranıyorsun?
Tanımıyorum.
- Tekrar söyle Matty
neredeydi?
- Tam burada.
Neredeyse üstüne
basıyorduk.
Geldiğini görmedim
ben.
Gelmiş olsa görürdüm
Matty.
Merdivenlerden buraya
gelince neredeyse ona takılıyordum.
- Jim?
Klaus'la yemeğe çıkacağını
sanıyordum.
- Çıktım.
Hadi deneyelim.
Bu benim telefonum.
Hadi ara beni.
- Sesli mesaja düştü.
- Doğru.
Tekrar dene.
Çalıyor.
- Chuck neyimiz var?
- - Ne yapıyorsun?
- Seninle konuşuyorum.
- Saatin şu an tam
olarak kaç?
Ne?
9'u 45 geçiyor,
saniyeyse 22, 23.
Hadi sadede gel.
- Biri seni taklit
ediyor olabilir.
- Sadece bizim
bilebileceğimiz bir şey sor.
- Seninle ilk ne
zaman tanıştık?
- Ne bu şimdi?
- Söyle işte.
Önemli.
10 yıl önce garip bir ismi olan o karaoke barda.
Neler oluyor?
10 yıl önce garip bir
ismi olan o karaoke barda mı dedi?
Ben bunu bilmiyordum.
Chuck orada mısın?
Şimdi bana Abby
Ross'a güvenmemem gerektiğini söyle.
Sadece beni kullandı.
Ne?
Hayır.
Sen benim en iyi
arkadaşımsın.
Anlayacağımdır.
- Yani uzun zamandır
birbirimizi tanıyoruz.
Birbirimize
güveniyoruz değil mi?
- Evet.
- O kızdan uzak dur.
Senin için iyi değil.
- Ne?
Sadece ona veya
herhangi birine deney hakkında bir şey söyleme.
Düşündüğümüzden çok
daha büyük bir şeyle karşı karşıyayız.
- Bu da geldi ya
başıma.
- Ne oluyor?
Matty hiç Kızılderili
Seks Partisine katıldın mı?
- Hayır.
- Çok hareketli
geçiyor.
Anlamıyorum.
Eğer hesaplarım
doğruysa büyük ihtimal şu an buraya geliyor olmalıyım.
- Nereden biliyorsun?
- Çünkü öncesinde
böyle yaptım.
Size söylüyorum az sonra
buraya geleceğim.
Bundan emin değiliz.
Ortalığın karışmaması
için seni Dünya'dan olabildiğince uzak tutmalıyız.
Burada olmam henüz büyük
bir değişime yol açmadı.
Sadece biz biliyoruz
da ondan.
Makinenin yanlış
ellere geçmesine engel olmalıyız.
Burada yaşananları
çok geç olmadan Dünya'ya anlatmalıyız.
Nesin sen gizli ajan
falan mı?
Sen bir bilim
adamısın ve bir bilim adamı olarak geriye
çekilmeli, nefes almalı ve sakince verileri analiz etmelisin.
Tamam.
Burada oturup yeni
keşfettiğim yaşam ortamını gözlemleyeyim.
Bu da ne?
Uzaktan kumanda.
Bizim zaman
dilimimizde televizyonu kontrol etmek için kullanılıyor.
Vay be.
Gelecekte bizler
televizyonu beynimizle kontrol ediyoruz.
Doğru.
Sen sadece 5 gün
sonradan geliyorsun.
Bu bir oyun değil.
Artık deneyin bir
parçasısın Jim, tıpkı yıldız çiçeği gibi.
Yani onda da
yaptığımız gibi süreci izleyip, üzerinde çalışmamız gerek.
Bize aşama, aşama
nasıl yaptığını anlatmalısın.
- Nasıl hissettirdi
mesela?
- Solucan deliği
açıldı.
İçine atladım.
Neden böyle aptalca davranıyorsun
anlamıyorum.
Çünkü burada oturup
çene çalarak vakit kaybediyoruz.
Bir şeyler yapmalıyız.
Kandırıldım.
Karşılık vermeliyiz.
Tam olarak ne
olduğunu anlamadan hiçbir şey yapamayız.
Doğanın
kanunlarıyla oynuyoruz burada.
Doğanın kanunları
bana işemem gerektiğini söylüyor.
- Burada ne
yapıyorsun Jim?
- Laboratuvara gittim.
Yoktunuz.
- Geri dön.
Seninle orada
buluşuruz.
- Hayır aradın.
Bir şey söyledin Bir şey ile karşı karşıya olduğumuzu.
Ve Abby ile bunun
alâkası ne?
Başımın ağrısı çok
fena.
Gördün mü?
O hapları almayı
bırakmanı ve biraz uyumanı söylemiştim.
- Abby hakkında ne
demek istedin?
- Dur da sana hap
getireyim.
Burada kal.
Ne duyarsan duy burada
kal.
Aspirin ver.
Chuck çözdüm.
Mantıklı.
Artık ne olduğunu
biliyorum.
Çok hareketli.
Matty sus.
Jim'in baş ağrısını
arttırıyorsun.
Bu baş ağrısı değil.
Sanki şakaklarımın arasında
kopan bir şimşek fırtınası.
Deminden ne diyordun?
Telefonda Abby
hakkında bir şey diyordun ve çok büyük
bir şey ile karşı karşıya olduğumuzu.
- Hayır.
Hayır.
- Matty.
- Bunu hesaplamak çok
zor.
- Sakin olmalısın.
- Matty bana bak.
- Yapamazsın hayır.
Bana bak.
Pi şarkısını söyle.
Evet işte böyle.
Söyle hadi.
Evet.
Jim.
Siktir.
Zaman yolculuğu bu
herifi baya bir göt yaptı.
- Bir şeyler içme
teklifim geçersiz artık.
- Tamam.
Kahveye ne dersin?
O da sayılıyor mu?
- Kahvemi bitirme
şansım hiç olmadı.
- Ne istiyorsun Jim.
Biliyorum veda etmeden çıktım ancak yukarı gelmeme izin verirsen eğer bunun için özür dilemek istiyorum.
Duyalım bakalım.
İçimde ne olduğunu
görmek istiyorsan iyi bir özür olmalı.
İçinde ne olduğunu biliyorum
Bela.
Gerçekten bunun nasıl
olması gerektiğini açıklamalı mıyım?
Önümde diz çökeceksin.
Ve sonra Buraya bir planla geldim.
Söylemek istediğim çok
şey var.
Nereden başlayacağımı
bilmiyorum.
Amazon'daki bazı
kabile kadınları şaman ayinleriyle erkeklerini
delirtip kölesi hâline getiriyor.
- Sen şaman mısın?
- Hayır sıradan bir
kadınım.
Özür dilerim.
Kabul ediyorum.
Kahve almak için
çıktım.
Yakında dönerim.
Abby Ross'un evi mi orası?
- Burada değil.
- Ben Jim Beale.
Arkadaşıyım.
- Beni mi arıyorsun
uykucu?
- Evinde bir adam mı
var?
Sanırım kazara komşumun ziline basmışsın.
- Çiçeğini görmem gerek.
- Nazik ol.
Ben bir kadınım.
Önce bana bir kahvaltı ısmarlayabilirsin.
Solucan deliği yaratmanın önündeki en büyük engel yeterli
enerji sağlamaktı.
Tıpkı koskoca bir gezegenin etrafında dönerek yarattığı
enerji gibi.
Güç bunda saklıydı.
Sadece kullanabilmek
için bir yol bulmalıydım.
- Kaybedersem iki
katı.
Tekrar atacağım.
- Bahse varım.
İçki çarptı sanırım.
Çok içen biri
değilimdir.
Ver bakalım.
Hazır mısın?
- Bu devirde
bulunmamak zor.
- Özellikle senden
iki tane varsa.
O ben değilim çünkü
ben burada oturuyorum.
- Bambaşka biri de
olabilirdi.
- Ancak değil.
O senden bir hafta daha
genç sadece.
Ancak bundan sonra o
sadece benimle birlikte olacak.
Bunu nasıl
bilebilirsin ki?
Çünkü şimdi gidip
öyle olmasını sağlayacağım.
Jim.
Jim!
Bu ilişki sorunu
falan değil.
Bu o kızla senden
daha büyük bir şey.
Benden değil.
Artık değil.
Sırf kalbin kırıldı
diye geçmişi değiştiremezsin.
Bu senin geçmişin
değil.
Sadece kendiminkini
değiştiriyorum.
O adama her ne olursa
olsun ben böyle hissedeceğim değil mi?
Hiçbir fikrim yok.
Böyle bir durumda
olan ilk kişisin.
Geçmişimi
düzeltmenin tek yolunun geleceğimin kontrolünü
elime almak olduğunu biliyorum.
Seni makineye ulaşmak
için kullandığı gerçeği ne olacak?
Kullanmadı.
Onu kullandı.
Bu durumda bana her
şeyi kendi lehime çevirme fırsatı sağlıyor.
- Jim?
İyi misin?
- Chuck.
Buldun beni.
Teknoloji çok
ilerledi.
Bu devirde bulunmamak
zor.
Nefesin kül gibi
kokuyor.
Kim o?
Duymazdan gel.
Giderler.
- Giderler mi?
- Giderler.
Klaus gelmiş.
Öyleyse kesinlikle
duymazdan gel.
Burada olduğumu
bilmiyor mu?
- Bilip bilmemesi
umurumda değil.
- Öyleyse söyle ona.
Her şeyin plana göre ilerlediğini
söyle.
- Neden bahsediyorsun?
- Cevap ver şuna.
- Birbirinize ne
diyeceğinizi duymak istiyorum.
- İyi.
Seni içeri alamam
Klaus.
Jim Beale burada ve
beni tekrar düzecek.
Neyi bekliyorsun?
Senin için gelir
kaynağımı geri çevirdim buna değse iyi olur.
- Yani onun için
çalışıyorsun.
- Araştırmamı finanse
ediyor.
Onun için zaman
yolculuğu projesinde çalışıyorsun.
- Onun için değil.
- Peki sana neden
ödeme yapıyor?
- Zeki bir adam için
fazla ahmaksın.
- Lütfen aydınlat
beni.
Söyletme bana.
Hadi gerçek seni
özgür bırakacak unuttun mu?
Çünkü onunla düzüşüyordum
oldu mu?
Faturalarımı, kiramı
neye ihtiyacım varsa onu ödüyordu.
Öyleyse neden ben?
Seninle tanıştığımız
gece onunla işim bitmişti ama şimdi sadece resmileşti.
Yani karşına ilk
çıkan adamı yatağa mı attın?
Benimle o şekilde
düzüşmek için gizli bir çıkarın olmalı.
Çocukça davranan bir
göt gibi konuşuyorsun.
Ve haklısın.
Seni kullanıyordum.
- Araştırmam için
seni kullanıyordum.
- Fikrimi çalmak için
rol yaptın yani.
Bunlar da ne böyle?
Hadi tüm kartları
masaya yatıralım.
- Henüz bitmedi.
- Bir sonraki hamlemi
bekliyordun değil mi?
Hamleni yapıyorsun
zaten.
Ne üstünde çalıştığımı
mı görmek istiyorsun?
Bara gidip izin
günümde biraz dağıtacağım.
Şehir dışında gizli bir laboratuvarda iki yıl boyunca
çalıştı.
John Bane'in prototipi bir efsane hâline geldi.
Onun bir zaman makinesi icat ettiğini söylediler.
Ancak kimse onunla tanışmamdan önce çalıştığını
bilmiyordu.
Çakmağınız var mı?
Fizikçi John Bane hakkında her şeyi biliyordum ancak sıradan biri olan John Bane'i tanıyacağım
hiç aklıma gelmezdi.
Bilim kurgu romanı.
Şimdilik daha çok
kısa bir hikâye.
Kahramanın John
Bane, sanırım bu ben oluyorum.
Makalendeki fikrinden
ilham aldım, evet.
- Ancak seninle tanıştığımda
- Beni tanıyor musun?
John, John Bane adında bir fizikçisin.
Hikâye karmaşık bir
hâl aldı.
Bu yüzden daha
bitmedi.
İşlerin nasıl gideceğini görmek istedim.
Evet ama o tam olarak
ben değildim.
O sadece benim bir
versiyonumdu.
Bu benim anılarımı veya duygularımı taşıdığı anlamına
gelmiyor.
Ne yazık.
Eğer daha fazla
vaktimiz olsaydı daha çok yakınlaşmak
için.
- Ben sıradan bir
kadınım.
- Hayalimdeki
kadın.
Gerçek bir şeye ulaşma şansımız olabilirdi.
Kendimi kadere inandırdım.
Ancak evrenin düşüncemi değiştirecek acımasız bir yolu vardı.
Son deney günü yaklaştıkça
beraber bir geleceğimiz olabilir mi diye merak ettim.
Yoksa kader bizi ayıracak mıydı?
Bundan sonra
olacaklar bana bağlı.
Bu yüzden şu an
seninle buradayım.
Ama kaderi
değiştiremezsin.
Bu aynı beyninle
güneşi kontrol etmeye benziyor.
Yapamayacağımı kim
söylüyor?
Gördün mü?
Onu ben yaptım.
Yapmadığımı söyle
hadi.
Bilim adamımız
Tanrı kompleksine girdi.
Benim öksürmem gerek,
sigara içen benim bir de.
- İyi misin?
- Jim iyi misin?
- Jim?
- Ben Jim değilim.
Ben Abby.
Jim'e bir şeyler
oluyor.
Kan kusuyor ve nöbet geçiriyor ne yapacağımı bilmiyorum.
Lütfen gelir misin?
Hastaneye götürmeme izin
vermiyor.
- Ben - Abby, Abby.
- Evet?
- Oraya gelene kadar
bir şey yapma.
Kimseyi arama.
Hiçbir şey yapma.
- Geliyorum.
- Tamam.
Bekle ne yapıyorsun?
Birinci Jim'e bunu
daha elle tutulur bir inceleme için uzmana götürdüğümü söyle.
- Diğeri nerede?
- Chuck onu incelemesi
için bir uzmana götürdü.
Arayan oydu sanırım.
- Bekle ne yapıyorsun?
- Yasal sahibine geri
götürüyorum.
Solucan deliği.
Hakkında düşününce çok
garip bir kelime gibi geliyor.
Şu an da zamansal
geri etki olarak adlandırabileceğim bir şey yaşıyor.
Görünüşe göre aynı
zihne sahip olan iki varlık aynı evrende olamaz sanırım.
Bu doğanın kendini
düzeltme yöntemi olmalı.
Koyduğun tanı bu
mu?
Zamansal geri etki
mi?
Bildiğimiz
kadarıyla en mantıklı olan şey bu.
Pekâlâ Dr.
Chuck.
Madem uzay kanseri
uzmanısın bundan sonra ne olacak?
Eğer kötüleşme hızı
0-14 ile aynı olursa, terminal -
Terminal derken kastım - Anlatım.
Ne olacak?
Aşağı yukarı 48 saati
var.
Sonrasında biyolojik
faaliyetleri durana dek hayati organları parçalanacak.
Yok olmak için
seçildi.
Ne kadar da umutlusun.
Ben bir fizikçiyim
tıp doktoru değil.
Bunlara inanmamı
nasıl bekliyorsun?
Şimdi senin şansın.
Kanıtın tam orada.
Ancak lütfen dikkatli
davran.
Evrenin kaderi senin
ellerinde.
Jim.
Seni beklemiyordum.
- Eğer gelirse diye
diğer odaya geçsen iyi olur.
- Gelmeyecek.
Klaus'un burada
olduğunu düşünüyor.
İçeride kimin
olduğunu söylemek zorunda değilsin.
- Bir teorim var.
- Neymiş peki o?
Sana artık daha fazla
teori vermeyeceğim.
- Bunun için buraya
gelmedim.
İstediğim bu değil.
- Ne istiyorsun peki?
Gerçekleri göz ardı
edip hakkında iyi düşünmek.
Gözle görülür bütün
deliler benimle oynadığını gösteriyor.
Ancak bunu kabul
etmeyi reddediyorum.
Seni çok az tanıyorum.
Ancak birlikle geçirdiğimiz
birkaç saat içinde bir şeyler oldu.
Bana bakışların.
Tıpkı şu an baktığın
gibi.
- Yaklaşınca acın
artıyor mu?
- Evet.
Yakınlaşmanız bir
faktör olmalı.
En iyi seçeneğimiz
seni bu şehirden olabildiğince uzağa götürüp
geri etkiyi olabildiğince azaltmak.
Yani kaçınılmazı geciktirelim
diyorsun.
İşte burada.
Kadere olan inancım.
Silah kafama dayalı.
Ama kafama sıkmayacağımdan
eminim.
Bu senin.
Ne olacağına sen
karar vereceksin.
İki güne makineyi
çalıştırıp solucan deliğini açacağım.
Ama içinden ne
geçeceği tamamen sana bağlı.
Chuck arkadaşını alıp
buradan defolup gitmenizi istiyorum.
- Tamam.
- Abby.
- Bana yalan söyledin.
- Bizim hakkımızda
değildi.
Sen ve ben tamamen
saçmalık üzerine kuruluyuz.
- Eğer bu konu
hakkındaki düşüncemi anlarsan.
- Yapma.
- Her şeyin bir
açıklaması var.
- Nasıl hissettiğime
dair yok.
Şu an tam olarak
kimle konuştuğumdan emin değilim, ancak hangi Jim olursan ol bu psikolojik hastalığı bana bulaştırmadan
evimden defolup gidin.
- Zamansal geri
etkinin bulaşıcı olduğunu sanmıyorum.
- Değil.
Matty Birinci Jim
nerede?
Oradan sıvışıp bizim mekana
gelmen gerek.
Okuma gözlüklerini
evde unuttuğunu söyle.
Onlarsız bir şey
yapamadığını bilir.
O zaman gözlüklerini
kır ve başka gözlük alacağını söyle.
Sadece yap ve D-29B'yi getir.
Dextro 29 boost.
Hâlâ geliştiriliyor.
Adrenalin ve
epinefrin salgılarının melez bir sentezi.
- Evet.
- Seni hayatta
tutmayacak.
- Ancak aldığın zaman
ölüyor olduğunu fark etmeyeceksin.
- Ölüyorum.
Ölüyorum evet.
Evet tamam.
Pekâlâ ne yapmalıyım?
Ne yapmalıyım?
Ne yapmalıyım?
Ölüyorum.
Ölüyorum.
48 saate ölmüş
olacağım.
48 saat.
Bunu önlemek zorundayız
değil mi?
- Yapacağız.
Yapmalıyız - Hiçbir
şey yapmamayı öneriyorum.
Diğer solucan
deliğini açmazsak bunların hiçbiri olmamış gibi olacak.
- Düşündün mü.
- Buradayım.
Oldu.
Evet Oldu.
- Ama düşündün mü - Evet oldu.
Hayır kolları
sıvıyoruz.
Bir çözüm buluyoruz.
- Paradoksları
açıklamak için
- İkinizden birini
buradan götürmeliyiz.
Birinci Jim'e her şeyi
anlatalım.
O gider ve sen de
yaşarsın.
Öleceğini bilirse
yapmaz.
Sen yapar mıydın?
Hayır yapmazdın.
Ben de yapmazdım.
Aslın da yaptım.
- Buradayım - Bir kavram
- Belki de gitmesi gereken benim.
- Her şey kötüye
gitsin diye mi?
- Teori - Dalga mı geçiyorsun?
Dalga mı geçiyor?
Her şey kötüye mi
gider?
Yaşayacak iki günüm
kaldı.
Hayatımın
çalışmasının haklarını kaybettim.
Kız arkadaşımsa
benden nefret ediyor, işler daha nasıl kötüye gidebilir?
Paralel boyutlar!
Paralel boyutlar.
Sadece tek bir
evren değil sonsuz sayıda olasılık var ve
aynı anda birbirleriyle çakışıyorlar ve
her varlığın düşünebileceğimiz her şekildeki versiyonu var.
Senin uzay zaman
yolculuğun geçmişteki veya şimdiki evrenine
değil sadece bitişiğindeki evrendeydi.
Alternatif bir
zaman çizgisindeki kendinden tamamen bağımsızsın.
- Hayır.
- Ama Söylediklerinin gerçekleşme şansı var.
Evet tabii ki de ben
bunları düşündüm.
Ancak burada olup
olanları görünce her olayın aynı
geliştiğini anladım.
- Ama günlüğün - Ne günlüğü?
- Bunu nereden buldun?
- Delikten geçtiğinde
ceketinin cebindeydi.
- Bunca zamandır
sende miydi?
- Yazdıklarını analiz
ediyordum.
- Bu benim el yazım
değil.
- İkiniz de çok
meşguldünüz.
- Bu onun kitabı.
- Kimin?
- Abby'nin.
- Şaşırtıcı derecede
doğruydu.
- Matty.
Bu uydurma bir hikâye
yalnızca bir kurgu, hem de henüz bitmedi.
Pekâlâ teori üretmeyi
bırakalım.
Tamam mı?
Makineyi
çalıştırmalıyız.
- Bu ilaçtan ne kadar
var?
- Yeteri kadar.
Pekâlâ en iyi
seçeneğimizi makineyi çalıştırmak.
Klaus sadece bir
birim MRD için ödeme yaptı.
Tekrar yapamayız.
Eğer solucan
deliğinden geçip şu an bildiklerimle ilk güne geri dönersem bunları bir daha yapmamıza gerek kalmaz.
- Bundan sonrasını
ben devralayım.
- Nerelerdeydin?
Kütle İzgi ölçerimiz
bozuktu.
0-14'ü kuruluşa
götürüp son bir inceleme yapmak istedim.
- Durumu nasıl?
- Gayet sağlıklı.
Ancak bu akşama kadar
orada tutup sıvı sintilasyon sayımı yapacaklar.
- Pekâlâ ne olduğunu
bilmesinler yeter.
- Bir örnek olduğunu
sanıyorlar.
- Neredeyse her şey
tamam.
- Alıştırma yapmak
ister misin?
Kesinlikle.
Chuck yıldız çiçeği 2.0
burada olmadığı için solucan deliğinden
başka bir şey göndermemiz gerekecek.
Sanırım gönderecek
bir şey bulabilirim.
- Ölçülü basınç
dengesi 057.
- Ölçülü basınç
beslemesi ise 057.
Valfleri salıyorum.
Kenetleme kapağı açık
ve sorun yok.
Radyoaktivite ölçüm
aleti çevrimiçi işlem için hazırız.
MRD yükleme işlemi
için hazır.
MRD kılıfından
çıkarıldı.
Yükleme işlemine
hazır.
Tam maruz kalma
sekansını 10 saniyeden kısa tutacağız.
9, 8, 7 MRD'yi yerleştirme işlemine başlıyorum.
5, 4, 3, 2 1.
MRD yerleştirildi.
Kapağı kapatın.
Jim.
Jim, Jim.
Basınç 0,29'un altına
düştü.
İptal etmek
zorundayız.
Pekâlâ iptal edin.
Sorun yine lanet
ayraçta.
- Çıktıyı yeniden
yapılandırmalıyız.
- Nasıl yapacağımı
bilmiyorum.
Yeniden ayarlamak
uzun sürebilir.
Neden biraz ara
vermiyorsun?
Ara vermem ben.
Ofisindeki kağıt
yığınını okumaya ne dersin?
Onlarla işin bitti mi?
Neler döndüğünü
anlıyorum.
- Öyle mi?
- Uyumamı istiyorsun.
- Yakaladın beni.
- Tamam.
Seni işinle biraz baş
başa bırakayım.
Ancak uyumayacağım.
Pekâlâ Jim.
Hazırlan.
Matty, kenetlenme
kapağını kapat.
45 derece sola yatır.
Sonra biraz ittirip
dik konuma getir ve işlemi başlat.
- Chuck ben - Matty yap hadi.
- Sol ve sağ - Matty her an gelebilir.
Sol ve sağ onlar Sol ve sağ
Matty binlerce kez yaptın.
Yap hadi.
Hâlâ onun peşindesin
ha?
Yaptığım şeyin bu
olduğunu hiç fark etmedim Yapana dek.
Evrenin bir
ucundan diğer ucuna göz açıp kapayıncaya kadar gitmeye gücün var.
İmkânsız hayaller,
gerçekleşebilir oluyor.
İstesen inanılmaz
şeylere imza atıp cevaplar bulabilirdin.
Bunun yerine bir kızın
peşindesin.
- Sen de olsan
aynısını yapardın.
- Muhtemelen haklısın.
Makine hâlâ çalışıyor.
Ancak MRD bitti.
- Para bulmaya
çalışabiliriz.
- 36 saatte mi?
İmkânsız.
Klaus'a ne dersin?
Geleceği gördün.
Hisse alıp bahis
falan oynayabilirsin.
- Ayrılmadan önce
haberlere bakmadın mı?
- Artık bitti.
Geçmişle işim bitti.
Bu bir veda En azından sana bir yemek ısmarlayayım.
Tamam.
Gidene dek Birinci
Jim'e bir şey söylemeyeceğiz.
Tamam.
Matty nerede?
Yaptığı şey onu yıktı.
Seninle yüzleşmek
istemedi.
Sen arıyorsun.
Yani o.
Bakmalıyım.
Siparişleri ver sen.
Az sonra gelirim.
Henüz bitmedi.
Chuck bana her şeyi
anlattı.
Chuck götün teki.
Senden duymak
istiyorum.
Solucan deliğinden
geçmenin gerçek sebebi neydi?
Çünkü kalbim
kırılmıştı.
Ve beni mi
suçladın?
Abby burada
suçlanacak tek kişi benim.
Kendim ettim kendim buldum.
Teknolojinin de
biraz suçu olduğunu kabullenmeye hazırım.
Diğer Jim'i
solucan deliğinden geçirmenin tek yolu yıldız çiçeği ve Klaus ile birlikte yarın oraya gitmem
sanırım.
Bir senaryo bu
evet.
Ancak tekrarlamak
istemiyorum.
Ancak bu hayatını
kurtarabilir
Kurtarmaz çünkü
sadece solucan deliğini açmak için bile 5 milyon dolar gerek.
Parayı bulabilirim.
- Hayır.
- Menü hakkında
sorunuz var mı?
Bize biraz müsaade
eder misiniz?
Ancak bu bizim için.
Böylelikle birlikte
daha çok vakit geçirebiliriz.
Bak!
Bunu yapmana izin
vermeyeceğim.
- Bu benim seçimim
senin değil.
-O hâlde senin
seçimin olacak.
Olabildiğince uzağa
götür beni.
- Oda mı istiyorsunuz?
- Evet.
- İsminiz lütfen.
James Beale.
Görünüşe göre bir
odanız zaten var Bay Beale.
Ne?
Doğru.
Anahtarımı unuttum.
Yenisini alabilir
miyim lütfen?
Tabii ki.
Sadece tek bir evren değil sonsuz sayıda olasılık var ve aynı anda birbirleriyle çakışıyorlar.
Her varlığın düşünebileceğimiz her şekilde versiyonu var.
Senin uzay zaman
yolculuğun geçmişteki veya şimdiki evrenine
değil yalnızca bitişiğindeki evrendeydi.
John Bane'in zaman yolculuğu kendi geçmişine değildi.
Paralel bir evrenin geçmişine seyahat ettiğini
anlamamıştı.
Kendisininkine o kadar çok benzer bir zaman çizgisiydi ki farkları görmedi bile.
Sınırsız sayıda olasılık, sınırsız sayıda seçim ve sınırsız sayıda sonuç.
Beni Grand Oteli'ne
götür.
Bay Meisner eskort
Bayan Ross'u ve çiçeğini laboratuvara götürürken nazik biri olup burada bekler misiniz?
Gerçekten istediğin şey
bu mu?
Böyle şeyler
yapılırken genelde şampanya patlatılmaz mı?
Bütün şişeyi
içebilirim şu an.
- Böyle mi olacak
yani?
- Böyle olmak zorunda.
Durum bundan ibaret diyorsun
yani.
Şu an böyle
görünüyor ama vakti gelince farklı bir açıdan görebileceksin.
Bu kadar mı yani?
Hiçbir şey demeyecek
misin?
Bunu tak.
Hiçbir şeyi kaçırmanı
istemiyorum.
Kolu 45 derece solu çevirin.
Dik konuma getirin.
İşlemi başlatıyorum.
İlgilenmiyorum yani deneme
bile.
Öyle görünmüyor
olabilir ama aslında çalışıyorum.
- Kim olduğumu
biliyor musun?
- Bilmeli miyim?
Tanrım.
- Tıpkı onun gibi
görünüyorsun.
- Kim gibi?
John.
- John Bane adında
bir fizikçi.
- Ne tesadüf ama.
Ben de fizikçiyim.
Onun zaman makinesi yaptığını
söylüyorlar.
Öyle mi?
Kimse bilmiyor.
Her neyse zaten
onunla röportaj yapamadan laboratuvar patlamasında öldü.
Gerçekten mi?
Yazık olmuş.
Yangın tüm
çalışmasını yok etti.
Bu çok kötü gerçekten
Zamanı kontrol etmene ramak kalıyor sonra birden puf diye bir anda her şey yok oluyor.
Zaman çok iyi bir
öğretmendir ancak eninde sonunda tüm öğrencilerini öldürür.
Bu sözü sevdim.
Çok iyiydi.
Daha var mı?
Var.
Benimle bir şeyler iç
hadi.
Ben de sana benim
zaman yolculuğu deneyimle alâkalı her şeyi anlatayım.
Benim hikâyem çok
daha iyi.
Senin hikâyen daha mı
iyi?
Gerçek bu mu?
Hayır sadece bir
teori.
« Prev Post
Next Post »