Cesur Savaşçılar (2018) Redbad
| |
160 dk
Yönetmen:Roel Reiné
Senaryo:Alex van Galen
Ülke:Hollanda
Tür:Macera, Dram, Tarihi, Savaş
Vizyon Tarihi:28 Eylül 2018
(Türkiye)
Dil:Hollandaca, İngilizce
Müzik:Trevor Morris
Nam-ı Diğer:Redbad 754 A.D.
Oyuncular
Gijs Naber
Lisa Smit
Huub Stapel
Derek de Lint
Aus Greidanus
Özet
Kuzey Avrupa iki dünyaya bölünmüş
durumdadır. Frizler, Saksonlar ve Danimarkalılar nehirlerin üzerinde yaşarken,
Franklar nehrin alt kısmında yaşamaktadır. Onların artık tek amacı var; o da
Romalıların bile başaramadığı şeyi başarmak, tüm Avrupa’yı fethetmek.
Roel Reiné’ın yönetmen koltuğunda
oturduğu Alex van Galen’ın ise senaryosunu kaleme aldığı filmin oyuncu
kadrosunda Jonathan Banks, Søren Malling, Derek de Lint, Renée Soutendijk gibi
isimler yer alıyor.
Altyazı
CESUR SAVAŞÇI
Kuzey Avrupa, sekizinci yüzyıl Frenkler
Friesians nehrinin altındaki Ren Nehri üzerinde yaşıyorlardı.
Frenkler, Roma İmparatorluğunun Kuzey
Avrupa'da yapamadığı şeyi yapmak istiyordu.
Yabancıları elde etmek için yeni bir silah
kullandılar: Hıristiyanlık Bir sonraki hedefleri, Friesian Kralı Aldigist'ne
ait olan topraklardı.
Çocuklarım ve torunlarım açlıktan ölmek üzere.
Freya toprağı verimsiz hale getirdi Halkım
bazı söylentilere inanmaya başladı Benim lanetlendiğimi söylüyorlar.
Bu arada kayıplarımızın sayısı iki katına
çıktı.
Sizin derdiniz nedir?
Üst üste dört başarısız hasat geçirdik.
Sende başarısız bir hasatsın.
Benden uzak dur.
Sen çiftçi olmalıydın.
Eğer kendi kabilenizden kızları feda etmek istiyorsanız,
o zaman bizim için değişen bir şey olmaz.
Kabilemizin çok daha büyük ve daha güçlü
olması için biz görevimizi yaptık.
Fazlasıyla.
Neden bu kadar panik yapıyorsunuz?
Son birkaç yılda kabilelerimiz refah içinde
yaşamadılar mı?
Bununla ne demek istiyorsun?
Önümüzdeki birkaç yıl daha da kötüsü olacak
diyorum.
Freya verir ve zamanı gelince alır.
Bazen harika bir hasat olur.
Bazen de kötü bir hasat olabilir.
Onun bir döngüsü var.
Ve bunu değiştiremeyiz.
Bahar gelgitleri önümüzdeki yıllarda kabilemizi aç
bırakabilir.
Bir şeyler yapmalıyız.
Söylemesi kolay, Odulf.
Senin hiç kızın yok.
Benim kendi kız kardeşim feda edildi.
Ama bu kimseyi rahatsız etmedi.
Bu hep böyle oldu.
Atalarımız da böyle yapıyordu.
Traditie.
Zamanında senin baban da böyle yaptı.
Sakın bunu ciddi olarak düşündüğünü söyleme.
Sadece dinliyorum.
Ama bunun hakkında bir şey söylemelisin.
Cesur savaşçımızın söyleyecek bir şeyleri var
galiba.
Eğer başka gönüllüler yoksa, Görünüşe göre
bazı insanlar daha fazla tahıl hasat etmek için kızları ateşe atmak istiyor.
Belki biraz enerji harcayıp, yeni bir terpen
inşa edebiliriz.
Bu gerçekten geleceğimiz için güvence olur mu?
Kardeşimin varisleri, kendi halkının
geleneklerine inanmıyor.
Ve bu geleneklerden biri de herkesin kendi
düşüncelerini söyleyebilmesidir.
Tartışmayacak mıyız?
Biz Eibert'in kanındanız.
Bu seninle ilgili değil.
Benimle ilgili değil ama insanlarımızı
ilgilendiriyor.
İnsanlarımıza ilgisi konusunda irade sahibi özgür insanları zorlamıyorum.
Katılmak isteyen herkes ayin içinde bunu
yapmakta serbesttir.
Özgürler irade dışı.
Tekrarlıyorum: Özgürler irade dışı.
Kılıçlar yukarı.
Siz Frank misiniz?
Hey.
Hepiniz daha fazla çalışıyor olmalısınız dua etmek yerine.
Redbad!
- Ne yapıyorsun?
- Redbad, hayır.
- Seni seviyorum.
- Evet.
Sen Aldigisl'in oğlusun.
Benim gibi bir kızla evlenmen için, sana asla
izin vermeyecekler.
Ünvanı olmayan, adı sanı belli olmayan birisin.
- Seni buradan uzağa götüreceğim.
- Ya sonra?
Nasıl bir geleceğimiz olacak sorabilir miyim?
Bilinmeyen bir ülkeye kaçmak ister misin?
Senin evin burada.
Ve tabiki benim de.
Yok hayır.
Hayatım boyunca ne yapacağıma, hep ben karar
verdim.
- Seni bunu yapmaya zorlayamazlar.
- Kimse beni zorlamıyor.
- Bu benim ailem için bir onur.
- Saçmalıyorsun!
Redbad!
Üzgünüm.
İstemesek de sonunda gitmesine izin vermek
zorunda kalacağız.
Redbad, bunlar yapmamız gereken fedakarlıklar.
O zaman ben de gideyim.
Sen bir kral kızısın.
Halkın için daha çok fedakarlık yapacaksın.
Biz kimiz?
- Kim olmak istiyordun?
- Böyle olmak istemiyorum.
Gökyüzünün ve Dünyanın anası ateşin ve suyun mevsimlerin ve ağaçların hayvanların ve tahılların atalarımızın ve çocuklarımızın anası anne, bana liderlik et anne beni hisset anne gör beni
anne, duy beni!
Şimdi!
Karar belli oldu!
Yok hayır.
Yok hayır.
Yok hayır!
Yok hayır!
Hey!
Bunu kabul etmek zorundasın.
Ne yapıyorsun?
Aynı soruyu ben sana sormalıyım.
Halkımı düşünmem lazım evlat.
Sen sadece bunu düşünmelisin kızı değil.
O senin en iyi arkadaşının kızı.
Bu sadece bir kızla alakalı değil.
Sen de benim oğlumsun.
Aldigisl'in oğlu da olsan ona ilgi göstermene
izin vermezler.
Bunların korkuyla alakası yok.
Sen benim cesaretim olmadığını düşünüyorsun.
Sence benim halkıma liderlik etme cesaretim
yok mu?
İnsanlar artık korkuyor.
Ve bir hasat daha başarısız olursa, daha çok
insan ölecek.
Bu yüzden artık korkuyu da hesaba katarak onların lideri olmak istiyorsan sen de
aynısını yapmak zorundasın.
Kendi gücümüze ve birbirimize olan sevgimize
inanıyorum.
Varlığından emin olduğum tek şey bu.
Bizim dikkat etmemiz gereken geleneklerimiz
var.
- Bazen bu gelenekleri değiştirmelisin.
- Oh evet.
Her şeyi başından atıp kurtulmak ister misin?
Herşeyi başından atarak hangi insanları
birleştireceksin?
Geleneklere, göreneklere, uygulamalara ne oldu?
Sen buna saygı duymazsan, lider olamazsın.
Barbar ayinlerine sarılan bir halkın lideri
olmak istemiyorum.
Kendi korkularını savuşturmak için.
Sana her şansı verdim, o zaman olmak istediğin
lider gibi ol.
Tıpkı babamın benim için yaptığı gibi.
Ama öldüğünde onunla bir kez daha konuşabilmek için, çok
şeyimi verirdim, Böylece belki bana söyleyebilirdi o pelerini giydiğinde ne kadar yalnız
olduğunu anlayacağını.
Bu kraliyet broşu gibi.
Dinle!
Tavsiyeleri baban sana verebilir.
Bazen babalar yaşlı adamlar olur.
Onlar geçmişte kaldı.
Acıyı ortadan kaldıracağım.
Ateş!
Aldigisl!
Çocukları şehirden çıkarmalıyız.
Tüm çocukları şehirden çıkarın!
Silahlar!
Silahları alın!
Duvar!
Duvar!
Sıraları kapatın!
Woden bizi cezalandırıyor mu?
Olabilir.
Bu hepimizin öleceği gün mü?
Muhtemelen öyle.
Ama ölümden korkmuyorum.
Ve sizler de korkmamalısın.
Çünkü kesin olan bir şey biliyorum.
Bu bizim toprağımız ve suyumuz.
Şehrimiz ve toprağımız.
Ben özgür bir adamım.
Bizler özgür insanlarız.
Ve dizlerimin üzerinde ölmeyeceğim.
Çünkü ben böyle yaşamadım.
Ama gururumuzun bizi yönetmesine izin
vermeyeceğiz.
Bu yüzden şimdi geri çekileceğiz ve en kısa
zamanda tekrar saldıracağız.
Borular çalsın!
Geri çekilmek mi?
Yok hayır.
Saldırmalıyız.
Redbad.
Redbad!
Redbad!
Geri!
Hadi çocuklar, Geri çekiliyoruz!
Kral öldü.
Dorestad bizimdir.
Buna uzun ev diyorlar Baba.
Uzun bir ev.
Nasıl gidiyor?
Sadece lideri olmayan bazı küçük isyanlar
oluyor.
Demek liderleri yok.
Ama sen barbarların nasıl olduğunu bilmiyorsun.
Topraklarını alabilirsin.
, ama iradelerini bozmadan olmaz.
Baba, bu piskopos Willibrord ve onun öğrencisi
Bonifacius.
- Gelsinler!
- Papadan tüm yetkileri almışlar.
Güzel değil mi?
Bu umut verici bir işaret, Lordum.
Evet, Bu barbarların anlamadığı tek şey itaat.
Alçak gönüllü olmamız, Mesih'e olan
inancımızdan ileri geliyor.
Onlara bunu öğreteceksin onları bir at gibi
eğiteceksin.
- Lordum.
- Hmm.
Evet.
Ya sen.
Evet lordum?
Dikkatli olmalısın.
Onlar bir vahşi hayvan gibidir.
Lordum, bu Tanrı'nın tahtı.
Dorestad'ı kaybettik.
Ve Frenkler artık her yere saldırabilirler.
Ren için, ticaret bölgelerimize de saldıracaklardır.
Bu kimin suçu?
Aldigisl sorumluydu.
O yetkiliydi.
Aldigisl liderliği altında, tanrılar bize
yıllarca refah verdi.
Ama Frenkler tarafından ihanete uğradı.
Abim çok iyi bir liderdi.
Ama Redbad Ondan ne haber?
O kadar umursamaz olmasaydı Aldigisl
öldürülmezdi.
Kendi babasına karşı isyan etti.
Emirlerini görmezden geldi.
Neden?
Bir kız için.
Kendi geleneklerine, kültürüne saygı
duymadığında bunlar oluyor.
Senin hakkında konuşuyorlar.
Artık Woden bizi terk etti.
Kendini savunma hakkına sahipsin.
Belki de Woden yeni kralımız olarak Redbad'ı
istiyor.
Sen buna karşı gelmek ister misin?
Kaderin karar vermesine izin vermeliyiz.
Her şef gibi onunda hakkı var, kaderin karar
vermesine izin vermeliyiz.
Eibert, ne yapıyorsun?
O senin kendi yeğenin.
Kimse Redbad'ı benden daha fazla sevmiyor.
Ama eğer bu kötülüğü bize o getirdiyse, o
zaman aramızda olduğu sürede, bize de musallat olur Gerçekten içeri girmelisin.
Şimdi kendini savunmak zorundasın.
Redbad, dinle onu.
Kral olmak istemez misin?
Ben mi?
Yok hayır.
Çünkü hala krallarımızı seçmeye çalışıyoruz.
Ve burada kimse kolları ve lanetli bir bacağı
olanı lider seçmeyecek.
O zamanlar küçük kardeşimin Kral olduğu
gerçeğini kabul ettim.
Ama hiç kimse benden daha sadık bir şekilde
hizmet etmedi.
Ve şimdi oğlu Redbad yerini alabilir.
Bu benim aklıma gelen.
Geleneklerimize saygı duyuyorum.
Haklılar.
Bu benim hatam.
Gel oğlum.
Vakit geldi.
Kaderini seç Redbad.
Suçlu.
Woden konuştu.
Bu gerçekten gerekli mi?
Bunun bizim için ne anlama geldiğini biliyor musun
evlat.
Denizin babası.
Bizden gelen bu fedakarlığı kabul et.
Vakit geldi.
Hayır hayır hayır.
Gitmene izin veremem.
Gitmeme izin vermelisin.
Seni her zaman seveceğim.
Her zaman.
Atalarımız sana göz kulak olacak.
Kim olduğunu unutma.
O artık denize gidebilir.
Gitmesine izin ver.
Hadi eve gidelim.
Yok hayır!
<i>Sen benim oğlumsun.
Aldigisl'in oğlu da olsa, <i>Kendi
istediği gibi bir lider olmasına izin ver.
Sana her şansı verdim olmak istediğin lider
gibi ol.
Tıpkı babamın benim için yaptığı gibi.
Buna
saygı duymalısın, sen onların istediği lideri olmayı hak etmelisin.
Tanrı büyüktür.
Ve Tanrı iyidir.
İsa'yı kalplerinize davet etmek istemiyor
musunuz?
O bu dünyaya bizi kurtarmak için geldi.
Hepsi burada yazıyor.
Yazılı olarak.
- Kitap?
Bu bir kitap, sik kafalı.
- Bir kitap!
Siz ne istiyorsunuz?
Yoksa cehennemde sonsuza dek yanmak mı
istersiniz?
Neden?
Bu kayanın üzerinde Kilisemi inşa edeceğim.
Bu kayanın üzerinde kilisemi inşa edeceğim.
Friezen, piskoposun dediklerini dinlemelisin.
Başka bir şey yoksa gidelim.
Gidiyoruz.
Mesih'in şiddet içeren sözlerini yayamayız.
Buraya barış getirmek için gelmedim.
Gücü değiştirmek için buradayım.
Müzik, müzik!
John dedi ki: Şimdi insafa gelip sizleri vaftiz
edeceğim ama benden sonra gelecek olan,
Benden çok daha iyi biri, benden çok daha güçlü biri sizi kutsal Ruh için ateşle vaftiz edecek.
Tanrı'nın gerçek gücü bizimle.
Kim vaftiz olmak ister?
Him!
Başka kim vaftiz olmak istiyor?
Gel buraya gel Gel gel gel.
Baba, oğul ve kutsal ruh adına seni vaftiz
ediyorum.
Baba, oğul ve kutsal ruh adına, Sıradaki
gelsin.
Hadi!
Baba, oğul ve kutsal ruh adına seni vaftiz
ediyorum Amin.
* Danimarka Sahili * O hala hayatta.
Onu yanımıza alacağız.
Bence o bir Sakson.
Belki bir Frizcedir.
Sen hangi kabiledensin?
Baban kim?
Belli ki bu adam sürgün edilmiş.
Kendi kabilesi onun ölmesini istemiş.
Ha?
Bize kötü şans getirmeden onu öldürmeliyiz.
Öldür onu!
Öldür onu!
Öldür onu!
Biz iyi bir sebep olmadan insanları öldürmeyiz.
O zaman ne yapacağız?
Ona güvenebilir miyiz?
Deniz tanrısı bu adamı sahilde canlı olarak
terk etti, Ve kızım onu buldu.
Bu bir işaret olabilir.
Henüz ne anlama geldiğini bilemiyorum.
Ama yine de seni evime alacağım.
Benim söyleyeceklerim bu kadar.
Şimdi beni takip et.
Gidelim.
Yeni Frizce lideri belli oldu, Belki de bu bir
dönüm noktası olacak.
Tanrı bizim yanımızda.
Buna inansan iyi olacak.
Baba.
Baba, bir sonraki adıma geçmeli ve kuzeye
devam etmeliyiz.
Yok hayır.
- Üç ay sonra - Nereye gidiyorsun?
Ha?
Neden hiç bir şey söylemiyorsun?
Bizden korkuyor musun?
Haydi.
Hayır hayır hayır.
Bize ne yapabileceğini göster.
Hadi koca adam.
Utangaç olmana gerek yok.
Ha?
Haydi.
İşi biraz hızlandıralım.
Avlanmak ister misin?
Hadi gidelim.
Hadi avlanmaya gidiyoruz.
Bu adam bizimle geliyor.
Dün gece bir rüya gördüm.
Sen hiç rüya görüyormusun?
Bir erkek rüyaları hakkında düşünmelidir.
Rüyamda, bir balık gördüm.
Gerçek
hayatta da aynı balığı gördüm, bir balinaydı.
Büyük canavardı ve kendi ağırlığı altında
ölüyordu.
İzlemesi
çok kötüydü.
Ama
rüyamdaki balık, ölmedi.
Denizdeki
bütün suyu içti ve tüm balıklar denizin
dibinde yatıyordu.
Bu
kadarını görebildim.
Sanırım bunun bir anlamı var.
Ve sanırım seninle de ilgisi var.
Seni sahilde canlı bulduk.
Neden hala hayattasın, hiç merak ettin mi?
Her şeyin bir nedeni vardır.
Susuyorsun.
Bence bunu bir düşün.
Hayır, kuyruktan.
Ah, Frea.
Bebek geliyor.
Yeni birisinin yaşama zamanı.
Dinleyin!
Bir oğlum oldu.
Artık bir oğlum var!
Her şeyi doğru yerde.
Kendryck, artık sende bir babasın.
Herkes, boynuzlarını doldursun!
Hadi kutlayalım.
Bir dahaki sefere sıra sende.
Oh, işte o da, geliyor.
Ah, benim güzel kızım.
Aferin.
İyi iş becerdin.
Hey, işte oradalar.
Herkes hazırlansın.
- Haydi!
Acele edin!
- Hadi, daha hızlı!
Yerlerinize, yerlerinize.
Haydi.
Yerlerinize, yerlerinize.
Haydi.
Sveads bize doğru geliyor.
Demek Sveads.
Kendi annelerinin evini yağmalayacaklar.
Woden bize güç ver.
Hazır olun!
Gidelim!
Gidelim!
Hayır, bu senin savaşın değil.
Sen burada kalıyorsun.
Bu bize kötü şans getirir.
Bu senin kavgan değil.
Bizim için savaşmayacaksın.
Beni durdur o zaman.
.
Haydi gidelim.
Hazır.
Çek.
Sağa.
Haydi.
Acele et, acele et, acele et.
Tut, tut.
Ateş.
Ateş - Gönder.
- Ateş.
Aramıza hoşgeldin.
Geri çekiliyorlar.
Gördüğüm rüyada, bütün balıklar ölmüştü.
Sen,
sessiz adam, sen o balinasın!
- Ben
ondan daha fazla öldürdüm.
- Hayır yapmadın.
- Ondan daha fazla öldürdüm.
- Hayır yapmadın.
Evet yaptım.
Ben seni gördüm.
Benim sayım daha yüksek.
- Niye ya?
- Ben senden daha iyi bir dövüşçüyüm.
Sessiz adam.
Her zaman gelişinin bir anlamı olduğunu düşünüyordum,
beni haklı çıkardın.
Değerli birisin.
Ben haklı çıktım.
Bu adam artık özgür.
Bir parça toprak alabilirsin.
Bir ailen bile olabilir.
Güzel, biri seninle olmak isteyebilir.
- Çirkin olanı kim ister ki?
- Evet!
Evet, Ona kör bir kadın bulmamız gerek.
Kör bir kadın!
Sen evet demek zorunda değilsin.
Sen bile benim adım bilmiyorsun.
Ben seni görüyorum.
Bu sana ait.
Bu senin, sende kalmalı.
Bunun için hazır mısın?
Seni sevdiğimi biliyorsun.
Ona sahip çıkacak mısın?
Evet.
Bu bir onurdur.
Benim
adım Frea Wiglek'in kızı.
Benim adım Redbad Aldigisl'in oğlu.
Hadi kutlayalım!
Onu mutlu et.
Yapacağım.
Pepijn?
- Pepijn?
- Kilise.
Benim kilisem.
Neler oluyor?
Tanrısız kafirler.
Tanrısız kafirler!
Benim kilisem.
Bunu yapanları cezalandıracağım!
Bunu yapanları cezalandıracağım!
Başka bir kilise inşa et döndüğümde hazır
olsun.
Bir daha bunu yapmalarına izin vermeyeceğiz.
Bu sefer taştan yapmalıyız.
Evet baba.
Otur, Drogo.
Tam olarak anlaştığımız gibi yapın.
Lordum.
Belki de bana bu işlenen korkunç suçun
sebebini anlatabilirsin Bunu benim için yapar mısın?
Bu Tanrı'nın eviydi.
Bizim insanlarımız sömürüldü ve istismar edildi.
Hiç isyan ettiler mi?
Bu garip değil mi?
Size özgürlüğü verdim kendi bölgelerinizi yönetmeniz için.
Vergilerimin bir kısmını toplayabildim.
Halkımız verginin ne olduğunu bilmiyor.
Onlara istedikleri miktarlarda ödeme
yapabilmelerine izin verin.
Bu saçmalık.
Senin oğlun diline sahip çıkmalı.
Verdiğimiz sözleri tutuyoruz.
Sende sözlerini tutmalısın.
Ben uzlaşmaya çalışıyorum.
Gerçek inanca direnen insanlarla ve benim kiliselerimin ateşe verilmesine
izin verenlerle.
İyi bir örnek vermenin zamanı geldi.
Nasıl?
Göreceksin.
Yakında göreceksin.
Herstal Kralı Pepin adına geldim.
Size bir teklifim var.
Halklarımızla barışı sağlamalıyız.
Aldigisl kızı burada yaşıyor.
Ama, o hala bakire.
- Onu vermeyeceğiz, değil mi?
- Neden olmasın?
Bu dostluğun sembolü olacak Franks.
Onlara gerçekten ihtiyacımız var.
Çünkü o karşı olduğu şey için vaftiz olmak
istemeyebilir.
Bu fedakarlığı tanrılar için yapacaktır.
Başka seçeneğimiz yok.
Dünyanın en güçlü ordusuna karşı bir savaş
başlatmak mı istiyorsunuz?
- Bu kararı Redbad verebilir, biz değil.
- Redbad öldü.
Hadi evlat.
Bu teklifi kabul et.
Bu belirleyici bir lider olduğunu göstermek
için beklediğin an.
Deniz.
Deniz.
Güzel Taş.
Taş?
Ow!
- Fot.
- Ne?
Voot?
Ayak.
Ayak.
Sen.
Hayır sen?
Ben.
Biz.
Frizce topraklarından haberlerim var.
Frizce Franks ile ateşkes ilan etti.
Kral Aldigisl kızını evlendirdi.
Bu artık seni ilgilendirmiyor.
Ve
benimle ilgili değil.
Bunca
zamandır neredeydin?
Sana ne yaptılar?
Beni buradan çıkar.
Evime gitmek istiyorum.
Redbad!
Bunun
olmasına izin veremem.
O şu anda Frankish bölgesinde.
Dışarıdaki savaşçılara söyleyelim hazırlık
yapsınlar.
Onlarla olmaz beni tanırlar.
Sen eskisi gibi değilsin, tanımaları zor.
O benim kız kardeşim.
Mmm.
Onu kolayca teslim etmelerine izin veremem.
Sen onu gerçekten Franks'ten kurtarmak
istiyormusun?
Bilmiyorum, Benim hiç bir planım yok.
Ama bir şeyler yapmak zorundayım.
O zaman birlikte gidebiliriz.
Hmm.
Selam bebeğim.
Veda zamanı geldi.
Evet.
Seni seviyorum.
Seni seviyorum.
Aman Tanrım, Seni çok özleyeceğim.
Ona iyi bak.
Ona bir ev ver.
bizim zaten burada bir evimiz var.
Geri
döneceğiz.
Lütfen kalbinin sesini dinle.
Git artık!
Hoşgeldiniz.
Şeref verdiniz.
Bu büyük bir onur.
Oh, senin odan yukarıda.
Sol, sağ, sol, sağ.
Sol sağ.
Yürüyün, yürüyün, karşı koymayın, karşı
koymayın.
Biz kendimize at bulsak iyi olacak.
Haydi.
baba, oğul ve kutsal ruh.
Gelin bu mu?
Bir bakayım.
Seni kabul ediyoruz Ailemizin bir kız gibi
kabul ediyoruz.
Artık benim kızımsın.
Yemek masamızda oturacaksın, Ocaklarımızın
ateşiyle ısınacaksın, Ve sen artık yatağımızda uyuyacaksın.
Zaten başka seçeneğin yok.
Sen bunu anlasan iyi olur.
Kimseye elimi iki kez uzatmam.
Ölmekten korkmuyorum.
Hmm.
Bunu Tanrı için yapmamı istermisin?
Evet veya hayır?
Evet.
Hayır hayır.
Buna gerek yoktu.
Kimseye bir şey söylemeyeceksin.
Bu aramızda kalacak senin ve benim.
Beni burada bekle.
Yakında geri döneceğim.
Tanrım, bana gücü ver.
Dizlerinin üzerine çök.
Haydi.
Onu öp.
Onu öp!
Sakin ol, sakin Şeytanı ve tüm eserlerini terk ediyor musun?
Evet veya hayır?
Evet?
Ya da hayır?
Ha?
Tam zamanında.
Sen kimsin?
Yakalayın onu.
Sen.
Yüce tanrıya söyle.
Ben Tanrıya inanıyorum, Ve oğlu, yüce İsa'ya Dinsiz
tanrıları terk ediyor musun?
Woden, Donar, Freya Evet?
Yüce Tanrım.
Evet.
Ve oğlu, yüce İsa.
Vaftiz edildin.
Aferin kızım.
Gel gel gel.
- Beni beklemeliydin.
- Neden?
Bu iyi bir adım kızım.
Bunu sende göreceksin.
Bunu göreceksin.
Şimdi.
Bu işin sorumlusu kim bilmeliyim.
Ne demek istiyorsun?
Redbad?
Sana söylemiştim.
Başkası olmayacaktı sadece sen ve ben.
Yeni hükümdar kim oldu?
Bazı söylentiler var baba.
Söylentiler?
Hangi söylentiler?
Aldigisl'in oğlu.
Redbad.
Ama Redbad
Redbad öldü.
Bunlar peri masalı.
O kadar önemli değil.
Belki de yapmamalıydık.
Dorestad'ı hiç almamalıydın.
Dorestad'ı almamalıydın mı?
Bazen bir fikri Tanrı'dan ilham alarak
düşünüyorum.
Ama şu anda senin gururunu, ve hırsını
konuşuyoruz.
Burada bekleyeceğiz, Kıştan sonra bir karar vereceğim.
Hayır baba.
Şimdi harekete geçmeliyiz.
ve hızlı hareket etmek zorundayız.
Öncelikle denize kadar tüm alanı, ele geçirmeliyiz.
Takviye birlik çağırmalıyız.
Hemen.
- Hayır hayır!
- Baba.
Sen yeni karınla vakit geçirmekle meşgul ol.
Mutlu bir kadın daha fazla çocuk
yapar.
Redbad?
Redbad, sen misin?
Gebbe.
Ben Sen
nerelerdeydin?
Bu benim karım Frea.
Ve buda benim oğlum, Poppo.
Hoşgeldin, güzelmiş.
Gerçekten sensin.
Geri dönmüşsün.
Selam çocuklar, çekilin.
Ona dokunmayın.
Artık onlar düşünsün.
Valhalla'dan geri döndün.
Fenne.
Hey.
Bu Frea, Wiglek'in kızı.
Ve oğlum, Poppo.
Bir oğlun mu var?
Evet.
Halkımıza hoş geldin, Frea.
Bu benim kocam, Ragnak'ın oğlu Wulf.
Senin için dua ettik.
Redbad.
Şu haline bak.
<i>Redbad neden burada bilmek istiyorum.
Doğru hatırlıyorsam, sürgün edilmiştin.
Sürgün?
Ben kurban edildiğimi sanıyordum.
O zaman neden ölmedin?
Galiba Eibert Amca babamın topraklarını geri
almamdan korkuyor.
Şu anda üzerinde yaşadığı.
Redbad.
Ayağa kalk.
Bu sana ait.
Redbad’ı selamlıyorum.
Ve şimdi?
Burada kalmayı düşünüyormusun?
Bilmiyorum.
Gidemezsin Daha yeni geldiniz.
Kız kardeşimin evlenmesine, ve onu vaftiz
etmelerine izin verdiniz.
- Geçerli sebeplerimiz vardı.
- Oh evet?
Evet.
Özgür birinin iradesine karşı geldiniz ve onu
vaftiz ettirdiniz.
Özellikle de Aldigisl'in kızını.
Kardeşim.
Geçtiğim her yerde, korkmuş insanlar görüyorum.
Dorestad bir zamanlar özgür bir şehirdi.
Herkesin istediği yere gidebildiği ve
istediklerini yapabildiği.
Nereden geldiklerine bakılmaksızın, herkesin
özgürce hareket edebildiği bir yerdi, Ya şimdi?
Sen bir zamanlar kötü şans getirdin, Neden
şimdi seni dinleyelim ki?
Baba!
Kendini korkularının yönetmesine izin
veriyorsun.
Hepinize ne oldu?
Bu olanlar çok tanıdık geliyor, Aynı zamanda
da artık bu insanları tanıyamıyorum.
- Biliyorsun, Fenne ve ben - Hiçbir şey söylemek zorunda değilsin.
Ben sana güveniyorum.
Neden kendi akrabalarının sana böyle
davranmasına izin veriyorsun?
Sen babanın yasal varisisin.
Adını her duyduğunuzda incinmiş görünüyorsun.
Niye?
Artık burada olduğun için, Ona yardım etmeni
istiyorum.
Sana güvenebilir miyim?
Tabii ki baba.
Gururunu biliyorum.
Öfkeni biliyorum.
Ama o tahtın
tek varisi.
Ya sen, Sen oğlumsun ama, bir mutfak
hizmetçisinden doğdun.
İçmeye devam et, iç.
Ve seni bu hale getirmek uzun zaman aldı, Bu
doğru mu?
Doğru, baba.
Oh iyi.
Babam dördüncü ordunun Dorestad'a gitmesini
istiyor.
Sen ne yaptın?
Yerinde olsam acele ederdim.
Gitmek için.
Bana yardım et.
Bir doktora ihtiyacım var!
Bana yardım et.
Sen bana ne yaptın?
Cennete inanmayabilirim ama cehennemin olduğunu biliyorum.
Ve sende içinde çürüyeceksin.
Seni öldüreceğim!
Yok hayır!
Yok hayır!
Hala hatırlıyor musun?
Bu Kuzey Yıldızı.
Bu biziz.
Bu ay.
Gezegenler sabit düzende hareket ederler.
Bana öğrettiğin şey buydu.
Günlerin neden uzun olduğunu hesaplayabiliriz.
Ve Ayın gelgit gücünü ne zaman yapacağını.
Babanın gitme zamanı gelmişti.
Ölümü senin hatan değildi.
Büyük değişiklikler oldu.
Baban yeni Dünyaya alışamadı.
Ya sen Uyum
sağlayabilecek misin?
- Gelecek nesillere yolu açmak için.
- Yok hayır.
Jurre artık kral.
Yani artık gerekli değil mi?
Her şey olması gerektiği gibi mi?
O zaman neden geri döndün?
Yüce İsa, Bu kutsal toplantıda olamaz
Ah Ah evet.
Evet.
Evet.
Onu.
Him?
Him?
Him!
- O!
- O.
Onu.
Yüce İsa
Drogo?
Gitmesine izin ver.
Ben veliaht Prens'in annesiyim.
, Ve bu nedenle, İmparatorun
vekiliyim.
Otur, Drogo.
Hadi evlat.
Buraya gel.
Onu nereye götürüyorsun?
Drogo?
Drogo?
Drogo?
Gel de şunu dinle.
Bir arabayı eski yol boyunca sürdüm - Hayır, kumlu bir yol olacak.
- Üzgünüm.
# Bir arabayı sürdüm kumlu bir yolda # Bekle bekle bekle, bu şekilde seni daha iyi
duyabilirim.
İşte böyle.
Burası çok yüksek.
Ama sen korkmuyorsun, değil mi?
Evet.
Tamam, o zaman elini tutacağım.
# Bir araba sürdüm kumlu bir yolda # Ay çok parlaktı, geniş yolu aydınlatıyordu # Bir at çok mutluydu, Bahse girerim yürürken uyuyordu.
Kılıçlar Kalkanlar aşağı.
Geliyorlar.
- Ne kadar yakınlar?
- Bilmiyorum.
Ama Redbad'a ihtiyacımız var.
O haklı.
Redbad olmadan bunun altından kalkamayız.
Git Redbad'ı hemen getir.
Neden geldin Kral tarafından çağrıldım.
- Önce benim söyleyeceklerimi dinlemelisin.
- Beni tanıyorsun değil mi?
Hadi gidelim!
Wulf, Redbad, güney tarafından.
Geri kalanınız kuzeyden benimle geliyor.
Geri dönelim.
Tabur düzeni!
Sıralanın!
Sıraya gir!
Dön!
Kalkanlar!
Duvar!
Bu çılgınlık.
Geri çekilmeliyiz.
General Focard nerede?
Bilmiyorum Lordum, az önce buradaydı.
Bunu mu arıyorsunuz?
Allah kahretsin!
Gelin, gel, gel.
Saldırıyoruz.
Adamlara söyle.
Efendim biz, süvarilerle birlikte kalmalıyız.
İşaretimi bekleyin!
Şimdi süvarileri gönder.
Süvariler ileri!
Gidin!
Acele edin!
Kıpırdayın biraz!
Sıradakiler!
Muur!
Vuur!
Okçular!
Duvar!
Ateş!
Woden için!
Bu gelgit şiddetli olacak.
Sakin olun, sakin olun!
Jurre!
Jurre!
Bu işe yaramıyor.
Böyle giderse dayanamayız.
.
Onlar çok kalabalıklar.
Odulf, Jurre'yi koru!
- Geri çekilmeliyiz.
- Teslim olmayacağım.
- Gitmeme izin ver.
- Hiç şansımız yok.
Dinle evlat.
Yeniden toplanmalıyız.
Adamlarım nerede?
Ne yapıyorsun?
Devam etmeliyiz.
Duvar!
Duvar!
Duvar!
Şimdi!
Saldırın!
Şimdi!
Geri çekilmeliyiz Lordum.
Kazanma zamanı!
Redbad!
Redbad!
Redbad!
Redbad!
Redbad!
Redbad!
Redbad!
Redbad!
Redbad!
Redbad!
Redbad!
Redbad!
Redbad!
Redbad!
Redbad!
Redbad!
Redbad!
Zamanı geldiğinde liderin kim olduğunu onlara
göstereceğim.
Ortak bir sorunumuz var gibi görünüyor.
Bu Redbad.
Onu kontrol altına almalıyız.
Redbad her yerden birlikler toplamaya başladı.
Oğlumun emri olmadan hiçbir şey yapamazlar.
Oğlun kendinden emir alır mı?
Tabii ki.
Gerçekten mi?
Redbad'in yok edilmesini istiyorum.
O zaman eve rahat dönebilirim.
Ama Ama
kim yapacak?
Dorestad valisi mi?
Bu görevi sadık bir yardımcıya seve seve
bırakabilirim.
- Ben -
Hiçbir şey söylemek zorunda değilsin.
Artık tanrılarına daha fazla bağlanacaklar.
Hem de her zamankinden daha fazla.
Onları anlayamıyorum?
Sadece inanmaya devam ediyorlar.
Ne işe yarıyor?
Tutunacak bir şeyimiz var, Redbad.
Bir şeye tutunmak!
Şu İsa'yla senin aran çok iyi değil galiba?
.
- Ah?
- Adına yapılan bütün bu katliamlar.
Bunu yapan İsa değil.
Sence Hristiyan olduğumu öğrendiklerinde bu
insanlar bana ne yapacaklar?
Belki de ailene geri dönmeliyiz.
Halkını terk mi ediyorsun?
Ne yapmak istiyorsun?
Kalbin ne diyor?
Korkuyorum.
- Ne için?
- Benden bekledikleri yüzünden.
Sen bunu kendin söyledin.
Bu insanlar daha iyisini hak ediyorlar.
İyi bir lider olabilirsin.
Bu insanları nasıl yönetebilirim?
Neye inandığını bilmediğin zaman inan tanrılar bile hiçbir şey yapamaz.
Ama seni gönderdiler Redbad.
Bu saçmalıklara ben inanmıyorum.
Gerçek liderler güçlü olmalıdır.
Zorla olmaz.
Freya bunu yapman gerektiğini söylüyor Frea neye inandığını biliyor.
Evet.
Hıristiyanların Tanrısına.
Hayır, sana.
Frea sana inanıyor.
Neden
bunu kendine yapıyorsun?
Yoksa
Jurre^nin bu insanları kurtaracağına mı inanmak istiyorsun?
Hadi Redbad.
Bu din veya gelenekler ile ilgili değil.
Pelerinler veya tokalarla ilgili değil.
Burada ne olduğu ile ilgili.
Senin aşkın Frea ve Poppo için.
Baban
için.
Ülken için.
İşte
bunlar sana güç vermeli Ve bunları da
insanlar senin içinde görüyor.
Sen buraya sorularla gelmeye devam et, Ama sen
zaten cevaplarını biliyorsun.
Sadece o cevapları duymak istiyorsun.
- Fazla zamanım yok.
- Bunun için burada değilim.
Oğlunu vaftiz etmemi mi istiyorsun?
Kocam bir Hıristiyan değil!
Kocam Redbad.
Redbad?
O zaman onu mümkün olan en kısa sürede vaftiz
etmem gerekiyor.
İnsanları Hıristiyan olması için zorlayamazsın.
İsa, düşmanlarımızıda sevmemiz gerektiğini
söylüyor.
İsteksiz veya zorlama olmadan.
Tanrı mutluluk vereni sever.
Eğer insanlar sadece bizimle sohbet etselerdi düşmanlarımızı bile sevebileceğimizi görmeye
başlarlardı.
Şimdi yaptığın yaparsan sadece daha fazla
savaşı tetiklersin.
İstediğin bu mu?
Ben istemiyorum.
Ama Willibrord'u buna ikna etmek için onunla konuşmalısın.
Onunla konuş ve Charles'ı ikna etmesini
sağlamalısın.
Aksi takdirde, büyük bir katliam olacak.
Vicdanın bunu ister mi?
Tamam.
Elimden geleni yapacağım.
Devam etmeliyiz.
Hemen harekete geçmeliyiz.
Saldırmalı mıyız?
En azından bu şekilde inisiyatifi ele
geçirebiliriz.
Başka seçeneğimiz yok.
Dorestad'ı özgür bırakmalıyız.
Dünyanın en güçlü ordusuna saldırmak ve onu
yenmek istiyorsun.
Evet.
Bunu birlikte yapabiliriz.
Bir rahiple konuştum.
Senden müdahale etmemeni istemiştim.
Ben ona ulaşabilirim.
Rahiplerin elinde kan var.
Güvenilir değiller.
Gerçekten istediğin bu mu?
Her şeyi kılıçla mı çözmek istiyorsun?
Kılıçlar yalan söylemez.
Benim bildiğim inandığım tek şey bu.
O zaman tam olarak sana ne isim veriyorlar.
Barbar.
Ama sen bu değilsin!
Redbad.
Frea nasıl?
İdare edebilecek mi?
Onu tanıyorsun.
Ölmekten mi korkuyor?
Planın nedir?
Bir sonraki dolunaydan önce Dorestad'a kaç
gemi getirebilirsin?
Yeterli sayıda.
Neden bir sonraki dolunayda?
Bizi Franks'le biraz yalnız bırakın.
Tamam.
- Her şey düzelecek.
- Biliyorum.
Keşke seni burada tutacak kelimeleri
bulabilseydim peder.
Keşke bende benimle gelmen için ikna edecek
kelimeleri bulabilseydim.
Peder Onları
inandırmak için başka yollar olmalı.
Bu barbarlar sadece tek bir lisandan
anlıyorlar.
Ama tıpkı sen ve ben gibi onlarda bir insan.
Eğer istersen onlarla konuşabilirsin.
Sen iyi bir çocuksun Ama eğer sadece
insanların iyi tarafını görürsen sonunda
hayal kırıklığına uğrayan yine sen olursun.
Oğlum.
Durun yapmayın!
Hayır, meşe ağacı kutsal değil!
Durun!
Durun!
Müzik!
Eğer bu şey, bu ağaç, Eğer o kutsalsa, Neden
Donar yıldırım fırlatmıyor gökten beni
öldürmek için?
Neden, ha?
Niye ?
Niye ?
Haydi.
Donar!
Haydi!
Hadi, işte buradayım!
Gördünüz?
Hiçbir şey olmadı.
Hiçbir şey olmayacaktı Batıl inanç.
Bunlar batıl inançtan başka bir şey değil.
İnsanları kandırmak zorunda değiliz.
İsa İsa
kendini feda etti.
Hepsi bizim içindi!
Franks'ın bir birliği kutsal meşe ağacımızı
kesmeye gelmiş.
Hıristiyan rahipleride onlarla beraber gelmiş.
Wulf.
Sen burada birliklerin başında kal.
Yarın onlara Dorestad'a liderlik edeceksin benimle ya da bensiz.
Gebbe.
Hadi.
Gidelim.
Durun!
Bu çılgınlığı durdurun!
- Geri çekilin!
- Bu çılgınlığı durdurun!
Geri çekilin, geri çekilin!
Yok hayır!
Dünyamızı yok edemezler.
Dünyamızı yok edemezler.
Sen kim olduğunu biliyorsun.
İleri!
Dikkat!
Bunun için kimin suçlanacağını biliyorum.
Redbad'in karısı.
O bir Hıristiyan.
Bu çok saçma.
Rahiplerle komplo kurduğunu gördüm.
Kiliselerinden birinde dua ediyordu.
Redbad, onlara bunun saçmalık olduğunu söyle.
Onunla hiç bir alakası yok.
Bütün bunlara o sebep oldu.
Yani o bir Hıristiyan mı?
İnandığı şeyle ilgili değil, Onun yaptığın
şeyle ilgili.
Bize Redbad'ı ve onun eşini verin bizde sizi rahat bırakalım.
Fenne.
Faydasız.
Buradan huzurlu ayrılmak istiyoruz.
Kimseye zarar vermeyeceğiz.
Üçünü alın.
Ve şu putperest ağacını da indirin.
Şu senin Tanrın, şans getiriyor mu, Şansla
ilgili değil.
Tanrı insanlar için hayatı kolaylaştırıyor.
O zaman ne işe yarıyor?
İsa "düşmanınızı sevin" dedi.
Delirmiş olmalı.
İsa'nın Romalılara ihanet ettiğini biliyordu.
Ama yine de yakalamalarına ve öldürmelerine
izin verdi.
Niye ya?
Arkadaşlarına onları sevdiğini göstermek
istedi.
Onu hala seviyorsun.
Ben ona asla bir çocuk veremezdim.
Belki de bu şekilde olması gerekiyordu.
Redbad'a ihanet ettin.
- Evet, pişman değilim.
- Bana ihanet ettin!
İnsanlarımızı büyük bir yenilgiden kurtardım.
Bir yenilgi mi?
Herkes hazır bekliyor.
Danimarkalılar sahilin hemen dışında bekliyorlar.
Bırak orada kalsınlar.
Baba Hala
yapabiliriz, onlara yetişebiliriz.
Redbad'ı serbest bırakmak ister misin?
Bunu gerçekten istiyormusun?
Bunu Charles Martel ile halledebiliriz.
İlk kez Franks'ı yenmek için yeterince
güçlüyüz.
Biz?
Peki bu saldırıyı kim yönetecek?
O zaman git.
Onların yanına git.
Ve onlara savaşçı olmadığını söyle.
Artık kendini kanıtlamanın zamanı geldi.
Bir hata yaptığında sana canlı canlı işkence
edeceklerdi.
Hiç şansın yoktu.
Redbad'dan yüz kat daha iyi olsam bile.
İyi bir lider olabileceğimi hiç düşünmedin.
Halkımızı zafere götürebileceğimi.
Böyle olabilmem için neden beni desteklemiyorsun?
Danimarkalılara söyle artık onlara ihtiyacımız
yok.
Charles Martel ile pazarlık yapmak için Utrecht'e
gidiyoruz.
Dur.
Hayır hayır.
Hayır, ona dokunma.
- Onu bana ver!
- Yok hayır!
Yok hayır!
Durun!
Lütfen!
Lütfen!
Durun!
Onu bana verin!
Yok hayır!
Poppo!
Redbad?
Redbad?
Ne kadar hoş.
Aile toplantısı.
Redbad!
Herkesin bahsettiği adama daha yakından bakmak
istedim.
Muhteşem Redbad.
İnsanlara vermek zorundayız.
İnsanlar ne istiyorlarsa.
Kahramanlar hakkında güzel peri masalları, Veya
Tanrı hakkında karanlık peri masalları.
Hmm.
Babalarımız buna inanır, oysa biz inanmayız.
, Aslında bunu bir sır olarak
saklayabiliriz.
Bizim için, Orada ne olduğu önemli değil, Çünkü
buralarda bizim kurallarımız geçerli ve istediğimizi yapabiliriz.
Belki de yapamazsınız.
Belki babalarımız hala öğrenemediğimiz bir
şeyler olduğunu anlamışlardır.
Zaten sorun da bu, değil mi?
Buna gerçekten inanamayacak kadar zekisin.
Yani
Sadece benim yanımda olursan yaşamana izin vereceğim,
Bana karşı çıkarsan seni
öldüreceğim, Ve tabiki sevimli küçük ailenide.
Anladın mı?
Redbad, Şeytandan vazgeçiyor musun?
Ve bütün eserlerinden?
Pagan tanrılarını terk ediyor musun, Woden,
Donar, Freya Evet veya hayır?
Ha?
Evet.
Şimdi suya gir, Seni Kutsal Ruh adına vaftiz
edeceğim.
Dizlerinin üzerine çök, Ona inanıyor musun?
Gerçek bir Tanrıya, Yüce Tanrıya, ve oğlu
İsa'ya.
Kutsal Ruh adına,
Evet veya hayır?
İnanıyor musun?
Gerçek bir Tanrı'ya?
Yüce Tanrı ve oğluna.
Her şeyi unutursan bu bizim insanlarımızı
birleştirecek.
Geleneklerimiz,
göreneklerimiz devam edecek.
Evet mi hayır mı?
Evet?
Ya da hayır?
Ha?
İnanıyor musun, Gerçek bir Tanrı'ya?
Yüce Tanrıya Sana olmak istediğin lider olma fırsatını
veriyorum.
Kutsal Ruh adına,
Evet veya hayır?
Redbad, bu seninle ilgili değil, ve benimle de ilgili değil.
Bu
bizim insanlarımızla ve milletimizin çıkarlarıyla ilgili.
Şimdi
ayağa kalk Redbad.
Rise.
Evet
veya hayır?
O zaman cennete gider miyim?
Sadece soruma cevap ver.
Beni vaftiz etmek istiyorsun öyle olursa
cennete mi gideceğim?
Her iyi Hıristiyan cennete gidecek.
- İnanıyor musun?
- Peki ya atalarım?
Ataların mı?
Vaftiz edilirsem onları cennette görecek miyim?
Kendi baba mı?
Senin baban vaftiz edilmedi.
Ama onu cennette göreceğim, değil mi?
O bir Hıristiyan değildi.
Ama o iyi bir insandı.
İnsanları için canını veren cesur bir adamdı.
O bir dinsizdi!
O bir dinsizdi!
Kafirler cennete gitmez.
Olmaz.
Bu imkansız.
Boed'in oğlu Sietse?
Hille, Reider'in oğlu mu?
Maike, Taeke'nin kızı?
Babalarınız, oğullarınız kızlarınız, hepsi şerefli erkekler ve
kadınlardı.
İnsanları için ölenler oldu, Hıristiyanlıkta
onlar için bir yer var mı?
Yapabilirsin, ruhları için dua edebilirsin.
Evet veya hayır?
Yok hayır.
- Evet veya hayır?
- Hayır, elbette yok.
O zaman neden böyle bir dine döneyim ki?
Neden onu tutmuyorsun?
Onun iradesini kırabileceğimi düşündüm.
Onu vaftiz et.
Babalarımız olmayabilir, ama Tanrılar, onlar
bizim babalarımızdı.
Evet!
Ve cehennemde arkadaşlarımla cennetteki düşmanlarımla olmayı tercih
edebilirim.
Evet!
Redbad!
Benimle gel.
Dorestad'a geri dönüyoruz.
Saldırın!
Redbad için!
Jurre!
Jurre!
Hadi gidelim!
Jurre!
- Hadi gidelim!
- Yok hayır!
Bunu uzun zaman önce yapmalıydık.
Yok hayır.
Yok hayır.
Bu gerçekten sana ait.
Hey.
Bu ikimize ait.
Redbad.
Redbad.
O Dorestad'a kaçtı.
- Bu bir tuzak.
- Tabii ki, bu bir tuzak.
Sen ne yaptın, Senden yapmanı istediklerim
hazır mı?
Her şey hazır.
Redbad.
Poppo onlarla.
Zamanı geldi.
Pater Noster Tanrı sizinle olsun.
Amin.
Sabah olmasını beklemeyecek misin?
Herkes hazır mı?
Şimdi ne olacak?
Sadece bir süre daha bekleyeceğiz.
O ne yaptığını biliyor.
Genellikle.
Meşaleler.
Ateşle.
Redbad, Danimarkalılar olmadan dayanamayız.
Çok az seçeneğimiz var.
Ne yapmak istiyorsun?
- Saman?
- Her şey hazır.
Tanrı'dan bir işaret!
Redbad, neler oluyor?
Sırada kalın!
Tabur düzeni alın.
- Kötü bir alâmet.
- Evet, ama kimin için?
Aman Tanrım
Bu yılın beşinci dolunayı, Bunun olacağını biliyordun değil mi?
Idwina.
Savaşçılar!
Bu bir işaret mi?
Belki.
Kötü bir alâmet mi?
Olabilir.
Bugün ölecek miyiz?
Muhtemelen.
Ama bildiğim kesin bir şey var.
Kimsenin bize hayatımızı nasıl yaşayacağımızı söylemesine
izin vermeyeceğiz, ya da neye inanacağımıza.
Kral yok, Rahip yok, Güneş veya Ay bile
olmayabilir.
Çünkü burası kimseye boyun eğmeyen özgür
insanların ülkesi.
Bu araziler atalarımızdan sevdiğimiz insanlardan bize kaldı, Bizi
birleştiren budur.
Ve bunları kimse bizden alamaz.
Eğer sizler özgürce yaşamak veya özgürce ölmek istiyorsanız o zaman beni takip edin!
Redbad!
Tabur düzeni.
Sırayı bozmayın.
Tabur düzeni.
Sırada kalın.
Olduğunuz yerde kalın!
Hazır olun!
Kapıyı açın.
Pekala, General Hadi başlayalım.
Hazırız lordum.
Psst!
Kim bunlar?
Galiba bize saldırıyorlar.
Lordum.
Saldırmak için ön hatları güçlendirin.
Ön saflar, saldırın!
Redbad!
Geç kaldın.
Şimdi şehre domuzları salın.
Emin misiniz, Lordum?
Domuz yağı saatlerce yanar.
Bu pislikleri temizleyecektir.
Redbad!
Dorestad.
Kapıyı açın!
Giriyoruz.
Redbad, Poppo onlarla.
Frea, Frea.
Poppo.
Her şey yolunda.
Yok hayır!
Yok hayır!
Oh hayır.
General, çocuğu hedef alın.
Bu hala babanla mı ilgili?
Bunlar savaş kanunları.
Seni aptal!
Asker!
Bir at getirin!
Bir at getirin!
Biz beraber Dünyayı yönetebilirdik.
Yok hayır!
Fenne.
Sen çok cesursun.
Sen çok cesursun.
Fenne.
Biz ne yaptık?
Evlat, Tanrı iyilerin yanındadır hemen buradan gitmeliyiz, hadi.
Hadi hadi.
Redbad ölene kadar insanları özgür ve bağımsız
kaldı.
Redbad Bonifacius'un ölümünden kısa bir süre
sonra Frizya haydutlar ve suçlular tarafından 754'te öldürüldü.
Resmi kaynaklara göre, nedenleri hakkında
tarih kitaplarında hiçbir şey yazmaz.
İntikam için Franks tarafından, bütün
bölge Hıristiyan yapıldı.
Willibrord ve Bonifacius hala Azizler olarak
onurlandırılıyor.
Redbad Hıristiyan tarihçiler tarafından tarih
kitaplarında yasaklandı.
Redbad bir efsane olarak yaşıyor.
« Prev Post
Next Post »