Trial by Fire 2018
| |
127 dk
Yönetmen:Edward Zwick
Senaryo:Geoffrey Fletcher, David Grann
Ülke:ABD
Tür:Biyografi, Dram
Vizyon Tarihi:17 Mayıs 2019 (ABD)
Dil:İngilizce
Müzik:Henry Jackman
Oyuncular
Laura Dern
Jack O'Connell
Emily Meade
Jade Pettyjohn
Katie McClellan
Özet
Gazeteci David Grann’in aynı isimli makalesinden beyaz
perdeye uyarlanan “Trial by Fire”, gerçek bir hikayeyi temel alıyor ve bir idam
mahkumu (Jack O'Connell) ile onun özgürlüğü için elinden geleni yapan Houstonlı
iki çocuk annesi bir kadın (Laura Dern) arasındaki beklenilmedik bağa
odaklanıyor. Cameron Todd Willingham fakir, eğitimsiz, metal müzik tutkunu ve
sabıka kaydı bulunan bir adamdır. 1992 yılında kundaklama sonucu üç kişiyi
öldürmekle suçlanır ve idam cezasına çarptırılır. Elizabeth Gilbert adında bir
kadın ise davanın tartışmaya açık yöntemlerini ve mantığa aykırı sonuçlarını
ortaya çıkarır. Saklı kalan kanıtları açığa çıkarmaya çalışan Elizabeth,
Cameron’ı kurtarabilmek için eyaletle mücadele eder.
“Yüksek Risk”, “'71” ve “Boyun Eğmez” gibi filmlerle tanınan
yetenekli genç yıldız Jack O'Connell’ın başrolünü üstlendiği drama filminin
oyuncu kadrosunda iki Oscar adaylığı bulunan usta aktris Laura Dern, “The
Deuce” dizisinde izlediğimiz Emily Meade, McKinley Belcher III, Chris Coy, Joshua
Mikel, Jason Douglas, Jeff Perry ve Jade Pettyjohn gibi isimler yer alıyor.
Prömiyerini geçtiğimiz sene Telluride Film Festivali’nde gerçekleştiren filmin
yönetmenliğini “İhtiras Rüzgarları”, “Son Samuray” ve “Kanlı Elmas” gibi
filmlere imza atan ve son olarak 2016 yılında “Jack Reacher: Asla Geri Dönme”
ile karşımıza çıkan Oscar ödüllü Edward Zwick üstleniyor.
Altyazı
CORSICANA, TEKSAS 23 ARALIK 1991 SABAH 09.04
Baba!
-Bebeklerim!
-Anne!
-Bebeklerim!
Yardım edin!
-Anne!
Anne, buraya gel!
Yangın!
Yangın var!
İtfaiyeyi arayın!
Evet, alo?
Bir yangın var.
Evet, 1213 Batı, 11.
Sokak.
Evet Komşumun evi.
Evet, içeride İçeride bebekler var.
Ben Bilmiyorum.
Bir patlama oldu.
Aman Tanrım.
Tanrım, lütfen.
Tanrım, lütfen iyi
olsunlar.
Lütfen.
Tanrım, lütfen.
KANIT/EŞYA AMBER
WILLINGHAM İTFAİYE Yangın burada başlamamış.
Aşağılık herif.
Şuraya bak.
İşini şansa
bırakmamış.
Şuna bak.
Çatlak cam.
Çocuk odası.
Pislik herif.
Uyumalarını beklemiş.
Pekâlâ, yanıcıyı
buraya dökmüş.
Ve parlamış.
Kapıdan dışarı çıkmış.
-Şu süpürgeliğe kadar
gitmiş.
-Evet.
Sonra da verandaya.
Aşağılık herif.
Onu haklayacağız.
Geldiğiniz için
teşekkürler.
Bu çok zor olmalı,
biliyorum.
Bunlar Bay Fogg ve
Bay Vasquez.
Yangını
soruşturuyorlar.
Başınız sağ olsun.
Bir şey buldunuz mu?
Hâlâ uğraşıyoruz.
Birkaç şeyi
anlamamıza yardım edebilirsiniz.
Elbette.
Stacy, değil mi?
Yangında evde
değilmişsin.
Doğru.
Bazı geceler
çalışıyor.
Dönerken bir yere
uğramış.
Nereye uğradın tatlım?
Bebeklere hediye almak
için Kurtuluş Ordusu'na uğradım.
Sabah 09.00'da mı?
Noel yaklaşıyor,
paramız yok, malum.
Elbette.
Peki ya önceki gün?
Sıra dışı bir şey
oldu mu?
Hayır bayım.
Selam!
Güzel kızlarım
nasıllar?
Niye ağlıyorsun?
-Tüm sabah ağladı.
-Şanslısınız kızlar.
Anneniz böyle güzel
olmasa burada olmazdınız.
Kokuyorsun!
Tüm gece gezip bana
yağ mı çekeceksin?
Tatlım, birkaç kadeh
içtim.
Alkollü araç kullanma
cezam var, Mikey'ye gittim.
-Ne oldu?
-Hiç.
Kolay gelsin.
Yani o gece işe mi
gittin?
Evet, gece
çalışıyorum.
Sıkışığız.
Sen de çocuklarla mı
kaldın?
Bu sık olur mu?
Doğru.
Sanırım ben şu
herkesin bahsettiği ev erkeklerindenim.
Açsan fırında yemek
var.
-Bu kez kimdi Todd?
-Kim kimdi?
-Nerede olduğumu
söyledim.
-Hiçbir halt
söylemedin!
Beni aptal mı
sanıyorsun?
Bu ne?
Başka çocuk
istemediğini söylemiştin.
Peki cüzdanında ne
işi var pislik?
Bilmem.
-Belki sürpriz seks -Yalancının tekisin!
Geldiğinde o sürtüğün
kokusunu aldım.
-Yalan söylemiyorum.
-Beş para etmez bir
kocasın!
Sürtük!
Her gün burada kalıp çocuklara
bakıyorum!
Öyle mi?
Peki niye?
Niye her gün
çocuklara bakıyorsun?
Çünkü işin yok, o
yüzden!
Çünkü zavallının
tekisin!
-Çeneni kapat!
-Yoksa ne olur?
-Kadın -Bana yine vurur musun?
Hadi!
Doğru ya, bana
vuramazsın.
Çünkü vurursan işe
gidemem, dışarı çıkıp içki içmen ve düşüp kalkman için para kazanamam!
Stacy o gece işe gitti ve sen yataktan çıkmadın mı?
-Evet.
-Belki birkaç bira
içmişsindir.
Hayır.
Sanırım çocuklarınızın uykusu epey derin.
Genelde öyledir.
O gece ne oldu?
Sabahtı.
Uyuyordum.
Önce rüya sandım.
Sonra Amber'ın "Baba!
" diye bağırdığını duydum.
Baba!
Her yer dumandı.
Hiçbir şey
göremiyordum.
Geçen ay patlayan mikrodalganın kokusuna benziyordu.
-Baba!
-Kablolar ve ampuller
patlıyordu.
Kızlar!
Sonra odalarına ulaştım.
Bebek kapısını tekmeleyip girdim.
Hayatımda hiç öyle
bir sıcak görmemiştim.
Amber'ı buldum sandım ama yoktu.
Amber!
Kızlar!
Amber!
Kızlar!
Sıcağa dayanamadım Dışarı çıkıp soluklanmalıydım.
Sonra komşuma yardım
çağırması için bağırdım.
Birinin ailene zarar
vermek için bir sebebi var mı?
Hayır bayım.
Herkesin hayalini
kuracağı üç güzel kızımız vardı.
Ara sıra kavga eder ve
bir süreliğine ayrılırdık ama bebeklerimiz bizi hep bir araya getirirdi.
Onlar olmadan
yaşayamazdık.
Bazen Amber beni keşke
hiç uyandırmasaydı diyorum.
Todd, daha önce
belaya bulaşmışsın.
Evet bayım.
O zamanlar sana ne
olduğunu sorduğumuzda doğruyu söylememiştin, değil mi?
Hayır bayım.
-Şimdi doğruyu mu
söylüyorsun?
-Evet.
Tıpkı İsa Mesih'in aramızdan
erken ayrılması gibi bu üç masum da Tanrı'nın kollarına döndü.
Amber, Karmen ve
Kameron'ın yitirilişini başka türlü nasıl anlayabiliriz?
Bir yerde durup bir
şeyler yemek ister misin?
Cameron Todd
Willingham, sesini duymak istemiyorum.
Belki de sonsuza dek.
-Ben de üzgünüm
bebeğim.
-Dediğimi duydun mu?
Beni kötüleyip böyle
konuşacaksan -Dilediğim gibi konuşurum.
-Konuşamazsın.
Bebeğim, bunu ancak
birlikte atlatabiliriz.
Arabayı durdur!
Dur, ineceğim.
-Neden?
Ne -Arabayı durdur!
Kahrolası arabayı
durdur Todd!
-Nedenini söyle.
-İneceğim!
Kahrolası arabayı
durdur Todd!
İnmeme izin ver!
Kahrolası arabayı
durdur!
Onlar benim
bebeklerimdi ve onları kurtarmadın!
Onlar benim
bebeklerimdi!
Benim bebeklerimdi!
Sürücü, araçtan in!
Ellerini
görebileceğim şekilde kaldır!
Hemen!
Arkanı dön.
Bana bakma.
Ellerini başının
arkasına koy.
Arkana bakma.
Cameron Todd
Willingham.
Cinayetten tutuklusun.
-Cinayet mi?
-Gel.
-Kimi öldürmüşüm?
-Hadi!
Karakolda konuşacağız.
Hadi Todd, yolu biliyorsun.
Onları daha yeni
gömdüm Marty.
Saçmalık bu.
Orada dur.
Hadi.
Adinin tekisin,
biliyor musun?
Kendi çocukların mı?
Tanrı aşkına dostum!
Ben yapmadım Marty!
Canın cehenneme!
Canın cehenneme!
Şunu keser misin?
Burası hayvana
bahçesi değil!
Tanrı aşkına!
Muz ister misin?
Seni sakinleştirir mi?
Sana fıstık
atmayacaklar.
Biliyorsun, değil mi?
Kiminle konuşuyorsun
evlat?
Şu balıkla
konuşuyordum.
Çok tatlı.
Bana göz kırptı,
biliyor musun?
-Bu senin mi?
-Evet.
Bu senin mi?
Kalk.
Sorun yok dostum.
Şaka yapıyordum.
Bu kadar alınmana
gerek yok.
Yalnız kalmak istiyor
gibisin.
Suçu kabul edersen
yaşayabilirsin.
Yapmadığım bir şeyi
kabul etmem.
Ne istersen söylerim ama
çocuklarımı öldürdüğümü söylemem.
Ellerindeki delil Mahkemeye çıkıp yargıçla konuşacağım.
-Mahkemede canına
okurlar.
-İyi ederler.
-Göründüğün kadar
aptalmışsın.
-Senin derdin ne?
-Sakin ol!
-Onu dinlesene!
Ölmemi mi istiyorlar?
İyi!
Mezarımı kazmaya
başlasınlar çünkü çocuklarımı öldürdüğümü söyleyeceğime ölürüm!
Evlat, zehirli
iğneyle arandaki tek şey benim.
Seni asla mahkemeye
çıkarmam.
Günaydın Teksas!
Burası KZYZ.
Telefonlarımız susmuyor.
Hadi sizi dinleyelim.
Onu hiç sevmezdim.
Onda tuhaf bir şey
vardı.
Beni şaşırtmadı.
Onu kızartsınlar.
Cehennemde yansın.
-Nasıl bir baba bunu yapar?
-Burada böyle şeyler
olmaz.
Onu bizzat vuracağım.
Üç masumu öldürdü.
Üzüldüğüm tek şey onu üç kere öldüremeyecek olmamız.
Sayın Jüri Üyeleri, bu
şirin bebeklerin güzel yüzlerine bakmanızı istiyorum.
18 AĞUSTOS 1992 Karmen
ve Kameron daha bir yaşındaydı ve hayat doluydular.
Küçük Amber, iki gün
sonra Noel Baba'nın onu ziyarete gelmesini bekliyordu.
Şimdi bu küçük
meleklerin yataklarında yanışını hayal edin.
Bu kundaklama değildi.
Bu, cinayetti.
Kafamı kapıdan dışarı
uzattığım sırada Gözlerinde tuhaf bir
bakışla orada dikiliyordu.
-Palavra bu!
-Sessiz ol.
Bildiğiniz kadarıyla Todd
Willingham o eve dönmek için herhangi bir çabada bulundu mu?
Arabası için
endişeleniyordu.
Polisler gelene dek çocukları
kurtarmaya çalışmadı.
Ve rol yapıyor
gibiydi.
Yangın sizinle
konuşur.
Yalan söylemez.
Peki o yangın size ne
dedi?
İnsan eliyle kasten
çıkarıldığını.
Daha net olur musunuz?
Biri çocuk odasına
benzin dökmüş.
Yataklarının altına bile.
Beş köşeli yıldız
şeklinde, şeytanın sembolü.
Koridordan ön kapıya
ilerlemiş,kaçamasınlar diye ateş bariyeri oluşturmuş.
O yangın cehennem
gibi sıcaktı.
Cam çatlağı dediğimiz
kanıtlar bulduk.
Yangının sıvıyla
çıkarıldığının bir başka göstergesi.
Daha da kötüsü arka
kapı buzdolabıyla kapatılmıştı.
Biri o evi ölüm
tuzağına dönüştürmüş.
Müfettiş Vasquez, kaç
kundaklama vakasında çalıştınız?
Sanırım 1.
200'ü aşkındır.
Peki bildiğiniz
kadarıyla hiç yanıldığınız oldu mu?
Yangın kanıtları yok
etmez.
Aksine yaratır.
Yanıldığım hiç ortaya
çıkmadı.
Bay Horton?
Sorum yok Sayın
Yargıç.
Bay Webb, Navarro
Şehir Hapishanesi'nde Todd Willingham'la aynı hücredeydiniz, doğru mu?
Evet efendim.
Peki o sırada size ne
dedi?
Şey, o Dedi ki Eve geldiğini ve çocuklarından birinin yaralı,
hatta belki de ölü olduğunu söyledi.
-Ne?
-Sonra da yangın Yangın çıkarıp bunu gizlemeye karar verdiğini
söyledi.
Hadi oradan!
Çocuğa kimin zarar
verdiğini söyledi mi?
-Karısının yaptığını
söyledi.
-Ne?
Evet, karısının
ağladığını ve duygusallığa kapıldığını söyledi.
Birkaç kâğıdı almış, bir
tomar hâline getirmiş ve çocuklar oyun oynuyormuş gibi göstermeye karar vermiş.
Peki Willingham
anlattıklarını başkasına anlatmayın diye sizi tehdit etti mi?
Evet, parmağıyla beni
işaret etti ve böyle yaptı.
Seni öldürürüm.
Sağ olun Bay Webb.
Artık doğruları
söylemeye başlamalısınız!
-Söylüyorum.
-Yalan bu!
Bu palavraya
inanmayın!
Bu hiç olmadı Yargıç!
-Müvekkilinize sahip
çıkın!
-Bunlar hiç olmadı.
Yemin ettin, değil mi?
Doğruları söylemeye
başla evlat!
Burası benim mahkemem!
Bay Jackson, sıradaki
tanığınızı çağırın.
Bay Evans, Todd
Willingham'ın geçmişindeki şiddetli davranışlara birinci elden tanıksınız,
değil mi?
Evet efendim.
Aranızda geçenleri bize
anlatır mısınız?
Yani, Stacy ile biraz
flört etmiş olabiliriz ama hiçbir anlamı yoktu.
Yani, Stacy böyleydi.
Todd da bunu severdi.
Beni pataklamasına
gerek yoktu.
Üzgünüm Sayın Yargıç.
Beni ölümüne dövdü.
Ama Willingham'ın şiddet eğilimi evine kadar ulaştı.
Patlak dudaklar.
Morarmış gözler.
Bacaklarında
morluklar.
Ve karnı, onu
tekmelediği yer kıpkırmızıydı.
Peki Bayan King, bu
dayakların sebebinin ne olabileceğini söyledi mi?
Evet efendim.
Stacy hamileydi ve
Todd çocuğu düşürmesini istiyordu.
Kathy King'in ifadesi
doğru mu?
-Hayır.
-Gebeliğinizi
öğrenince sizi dövmedi ve kürtaja zorlamadı, öyle mi?
Hayır bayım.
İkizlere hamileyken benimle
doktora bile geldi.
Erkek olabilir diye
heyecanlıydı.
Yani dinlediğimiz
dayak ve müstehcenlik içeren ifade Todd'la
kavga etmezdik demiyorum ama ben de onu bir o kadar hırpaladım.
Todd Willingham'ın
sarhoş olup size "fahişe", "kaltak" ve "sürtük"
dediği bir olay yüzünden evinize polis geldiği doğru mu?
Evet, hep tartışırdık.
Önemsizdi.
Herkes tartışır.
Onca kez şiddet
içeren davranışlarda bulunmuş olmasına rağmen bu suçu işlemediğinden nasıl emin
olabiliyorsunuz?
Çünkü o bebekleri
severdi.
Beni de sever.
Bayan Willingham Kocanızın size kötü davrandığını iddia eden bunca
tanığın yalan söylediğini mi söylüyorsunuz?
Bilmiyorum.
Neden yalan söylüyor
olabilirler, biliyor musunuz?
Hayır.
Pekâlâ, sizi
büyükanneniz büyütmüş.
Anneniz aile içi
şiddet kurbanıydı, değil mi?
-Ona ne oldu?
-İtiraz ediyorum.
-Alakasız Sayın
Yargıç.
-Reddedildi.
Tanık soruyu
cevaplayacak.
Bayan Willingham?
Annem Yüksek sesle konuşur musunuz?
Annem öldürüldü.
Babanız tarafından mı?
Evet.
Başka sorum yok.
Anlamıyorsunuz.
Todd öyle biri değil!
Todd o bebeklere asla
zarar vermezdi!
O bebekleri tüm
kalbiyle sevdi!
O bebeklere herkesten
iyi davrandı!
Onları besledi,
altlarını değiştirdi, tuvalet eğitimi verdi ama dinlemiyorsunuz!
-Tanık kürsüden
inebilir.
-Kimse gerçeklerle
ilgilenmiyor!
-Kimse doğruyu
söylemiyor!
-Tanık gidebilir!
Kimse doğruyu
söylemiyor ve dinlemiyor!
-Hanımefendi!
-Ne zaman doğruyu
söyleyeceğiz?
-Kürsüden
inebilirsiniz!
-Üzgünüm Todd!
Bay Horton,
tanığınızı çağırın.
Sayın Yargıç,
savunmanın sorusu yok.
Az önce söylenenleri
duydunuz, değil mi?
-Hayır, dur.
-Geçmişi
deşmelerinden önce.
Anladınız mı?
Burada korkunç bir suç
var.
Sizi dışarı attırırım.
Bu kürsüye çıkan
insanlar bana iftira atıyor.
Beni sevmeyen
insanlar!
Adil yargılanmak
istiyorum Yargıç!
-Bunun sorumluluğunu
kabul etmiyorum.
-Böyle olmuyor mu?
Hepiniz beni şeytan
gibi gösterirken burada sessizce oturdum!
Cevap verme hakkım
yok mu?
-Aferin evlat.
-Otur evlat.
Dostlarım nerede?
Ailem nerede?
Beni doğrulayacak
insanlar nerede?
Bayım,
sakinleşmelisiniz.
Jüri az önce
gördüklerini ve duyduklarını dikkate almayacak.
Bay Jackson,
konuşmanıza devam edin.
"Kim
çocuklarımdan birine zarar verirse "boynuna
koca bir değirmen taşı asılıp denizin dibine atılması "kendisi için daha
iyi olur.
" Sayın Jüri Üyeleri.
Markos 9:42'de geçen
bu sözlerin size görevinizi hatırlatmasını istiyorum.
Bana hatırlattıkları
gibi.
Noel'den iki gün önce Willingham bu en ağır suçu işledi.
Peki en ağır cezayı bundan
daha çok hak eden bir dava olabilir mi?
Bu davada verilen
ölüm cezası başkalarını caydırır mı, bilmiyorum ama Cameron Todd Willingham'ı caydıracağını
biliyorum.
Ve Teksas eyaleti bugün
bunu yapmanızı istiyor.
Willingham o
çocukları öldürdüğünde ölüm fermanını imzaladı.
Uygulamak sizin
göreviniz.
Otur evlat.
Daha 40 dakika geçti.
Karar günler alabilir.
Jüri içeri giriyor.
Jüri bir hükme vardı mı?
-Evet efendim.
-Mübaşire uzatın.
Sanık ayağa kalksın.
Siz Jüri Üyeleri bu
davada verdiğiniz kararla sanık Cameron Todd Willingham'ı İtham edildiği cinayet suçundan suçlu
buldunuz.
Cameron Todd
Willingham Teksas eyaletinin emriyle Ölüme mahkûm edildiniz.
Burası Kule Dört.
Mahkûmu görebiliyorum.
A BLOK, KAMERA 26, 11.
22 Burası diğer mahkûmların yeri.
İyi bak, bir daha böyle
bir kalabalık göremeyeceksin.
Hey bebek katili.
Bebekleri öldürmeyi seviyor
musun?
Pislik.
Geri çekil!
-Şirinmişsin.
-Gününü göreceksin
bebek katili.
Pekâlâ, işte burası.
Ölüm odasına giden
uzun yol.
Hükümlü, yani sen
bebek katili, ailesini oraya çağırabilir.
Sen de ailenden geri
kalanları çağırırsın.
Tekrar göreceksin,
söz.
İdamlıkların
hücresine hoş geldin.
Dinlediğini biliyorum
bebek katili.
Ne olacağını bilmek
istiyorsun.
Günler alabilir.
Yıllar bile alabilir ama
nedense hep şaşırıyorsunuz.
Son yemeğinden sonra
yapılıyor.
Her şeyi
isteyebilirsin.
Zavallının biri şeker
istemişti.
Ya sen bebek katili?
Senin zehrin ne?
Zehir, iğne.
Çaktın mı?
Geç içeri.
Kelepçesini çöz.
Ayağını uzat.
Önce seni o masaya
bağlayacağız, sonra birimiz serumu bağlayacağız.
Her zaman
beceremiyoruz.
Bazen adam saatlerce acı
içinde bağırır, -acısına son verelim diye yalvarır.
-Ya masumsam?
Kimse suçlu değildir
ki.
Ya arkadaşı yapmıştır
ya da Silahın dolu olduğunu bilmiyordur ya
da korkutmaya çalışıyordur.
Ama ya sen?
Orada durup o
bebeklerin yanışını izledin.
Bak, bu acımasızca
işte.
Ben de sana öyle
yapacağım.
Orada durup izleyeceğim.
O şeyi damarına
pompaladıklarında için dışın yanacak.
A107.
Hey!
Şu Willingham denen
herif sen misin?
Bebeklerini yakan
oğlan sen misin?
Senin için özel bir
şeyimiz var.
İçeri gir.
Hey, bu bebek katili!
Küçük pislik.
Dur.
Duvara dön.
İki günde bir duş
alabilirsin, o kadar.
Kule blokunda olay
var!
Haklayın şunu!
Sakın kıpırdama!
Tuttun mu?
Tamam mıyız?
Bakalım yalnızlık
hoşuna gidecek mi?
Pislikte amma kan
varmış.
Artık o kadar şirin
değil.
Canına oku!
Kaldır şunu.
-Pislik herif.
-Hadi, kalk!
"Üzgünüm patron.
" Söyle hadi.
Söyle!
"Üzgünüm patron.
" Söyle.
Babacığım.
Benim suçum değildi.
Bana hayvandan beter davranıyorsunuz!
Ben köpeğime bile
böyle davranmadım!
Defol git Todd!
O bara dön, sana oral seks yapacak bir kız bul!
Defol!
Defol git Todd!
Beni kiminle aldatıyorsun sürtük?
Şehirdeki herkesle!
-Adı ne?
-Kes sesini!
Kahrolası fahişe.
Hadi Todd.
Yeter.
Yapma bebeğim.
Seni çok seviyorum.
Bunu biliyorsun.
Bak, o kadar da
kızgın değilsin.
-Hadi bebeğim, geçti.
-Kıpırdama.
Buraya gel bebeğim.
Hadi.
İkimiz de çuvalladık, sen de çuvalladın.
Baba!
Baba!
Yardım edin!
Bana yardım edin!
Artık beni
çıkarabilirsiniz!
Bir daha kötü bir şey
yapmayacağım, söz!
Söz, uslu duracağım!
12 HAFTA SONRA
Bay Daniels, kâğıt
kalem alabilir miyim?
"Lütfen" de.
Kâğıt kalem alabilir
miyim lütfen?
Lütfen kâğıt kalem alabilir
miyim efendim?
Sevgili Stacy.
Beni neden ziyaret
etmiyorsun, anlamıyorum.
Hayatımızı düşünmek için epey vaktim oldu.
"Üstünden çok
uzun zaman geçmiş gibi.
" -Yine mi o?
Ne istiyor?
-Büyükanne, başlama.
"İyi biri
olmadım.
"Sanırım bunun
bedelini ödüyorum.
"Ama neden Neden yapmadığım bir şey için
cezalandırılıyorum?
"O bebeklere
asla zarar vermezdim, biliyorsun.
" Seni rahat bırakmasını söyle.
Kötü bir çocuktu,
kötü bir adam oldu.
Ve bunu anlasaydın hâlâ
büyükanne olabilirdim.
Birini öldürecek olsa
o ben olurdum.
Biliyor musun?
Vali Ann Richards'a
çocukları ne kadar sevdiğini yazacağım.
Aman ne güzel Stacy.
Ben de Noel Baba'ya
yazacağım!
En sevdiğim Stacy bu.
Öyle mi?
Çok şaşırtıcı!
Peki nedenmiş?
Günün bu vaktinde çok
güzel görünüyorsun.
Teşekkürler Todd.
-Sana bir şarkı
yazdım.
-Öyle mi?
Nasıl?
-Dinlemek ister misin?
-Neden olmasın?
İşe gitmeTişörtünü giymeO küçük eteği bırakYatağa dönBana
oral seks yapTüm hayatımızı Kir pasak içinde geçirelim -Sevdin mi?
-Bazı kısımlarını
sevdim.
-Hangi kısımlarını?
-Tahmin et.
"Kir pasak"
kısmı mı?
Ondan öncesi.
Sevimli olduğun
kısımları.
Ne yapıyorsun?
-Bir kez daha.
-Hava atıyorsun.
Bir kez daha bebeğim,
hadi.
-Gitmeliyim.
-Hadi.
Küçük bir çocuk
gibisin.
Pekâlâ, pes ediyorum.
Sevgili Stacy.
Mektuplarıma neden cevap vermiyorsun, anlamıyorum.
Olanları asla atlatamazsın, biliyorumama ben de her şeyimi
kaybettim.
Sadece çocukları, seni ve evimizi değil, çok yakındahayatımı
da kaybedeceğim.
Hücre bloku Buraya
geldiğimden beri her ayen az birimiz idam ediliyor.
-Tanrı seni korusun.
-Dayan kardeşim.
Senin için dua
edeceğim.
Böyle bir yerde bileiyilik olabileceğine inanmak istiyorum.
Ama tek gördüğüm zulüm ve acı.
Herkes nefret dolu.
Ölüm yok edilecek,
zafer kazanılacak.
Ey ölüm, zaferin
nerede?
Ey ölüm Bırakın da yürüyeyim!
-Bırakın yürüyeyim!
-Sakin ol!
Bırakın insan gibi
yürüyeyim!
Dik dur kardeşim!
Tanrım!
Bırakın yürüyeyim
pislikler!
Hey bebek katili!
Bebek katili.
Hey beyaz çocuk.
Pislik herif!
Derdin ne dostum?
Sana diyorum!
-Beni aptal mı
sanıyorsun evlat?
-Evlat mı?
Ne dedin?
Seninle konuşursam suçumu
itiraf ettiğimi söyleyeceksin.
Ceza indirimi için.
Boş versene.
Hey, iyi dinle tatlım.
Seni buraya attılarsa
işin biter.
Suçunu itiraf etmek daha
iyi hissettirir mi?
Tamam.
Bir kuyumcuyu
soyuyordum.
Parayı bulmaya
çalışıyordum.
İhtiyar elini
silahına uzattı ve onu başından vurdum.
Kafam iyiydi.
Suçluyum ama birinci
derece cinayet mi?
Bu en fazla
tasarlamadan cinayettir.
Ama burası Teksas.
Niye idam cezası
diyorlar, biliyor musun?
Hayatını idame
ettirecek paran yok diye.
-Doğru.
-Lanet olsun.
Aynısını yaşadığını
söyleme çünkü şu işe yaramaz baro avukatını biliyorum.
Avukatların
tesisatçılardan farkı yok.
İyisi de var, kötüsü
de.
Ama ne var, biliyor
musun?
Yoksullar daima
kötülere kalır.
Büyükbabamın hep
dediği gibi.
Herkes aynı miktarda
buz alır ama zenginler buzu yazın alır.
Elbette davanı meşhur
bir davaya dönüştürmeye çalışabilirsin, biraz reklamla belki.
Evet, para almadan avukatlığını
yapacak bir züppe bulabilirsin.
İşleri değiştirmek
için vaktin olur mu bilinmez.
-Dur biraz.
-Ne oldu?
Para vermeden yeni
bir avukat bulabilir miyim?
Evet oğlum.
Evet, durumunu
anlatan bir mektup yaz, Teksas Eşit Adalet Girişimi'ne gönder.
"Girişim.
" G, İ, R, İ, Ş, İ ve M. İ, Ş, İ ve M.
Yani önceki
avukatının savcılığın tanıklarına gölge düşürme fırsatını değerlendiremediğini
mi söylüyorsun?
Ya da seni
suçladıkları teoriler için makul alternatifler sunmadı mı?
Berbat bir iş
çıkarmış.
Seni satmış.
Bu dava dosyan ve
birkaç kitap.
Yardımcı olabilirler.
Ev ödevi diyelim.
Bir yargıç önüne
çıkma dilekçesi hazırlıyorum.
Yeni kanıtlar
bulabilirsek mahkemeye sunabiliriz.
Bize yardımcı
olabilecek olanakların var mı?
Özel dedektif
tutabilecek biri falan.
-Eşin ya da ailen.
-Hayır bayım.
Pekâlâ.
Bir çaresine bakarız.
Davana dair ihmal
göstergesi olan bir şeyler bulmalıyız.
Hüküm giydikten sonra
bu daha zordur.
Dosyayı inceleyip şaibeli
bir şeyler bulmanı istiyorum.
Bunu yapabilir misin?
Sanırım yoğun
programıma sıkıştırabilirim.
Bu dilekçe son şansın
olabilir, zayıf bir ihtimal.
Hey Metallica!
Okuduğunu
duyabiliyorum resmen.
Biraz ara ver.
Seni pis yedilide
yeneyim.
Bu şey başımı
ağrıtıyor.
Bizim gibi aptallar uzak
dursun diye yapıyorlar.
Burada saçma sapan
kelimeler var.
-"İstihfaf.
Mükâleme.
" -O şeyi bakmadan söyle.
"Analojik.
" Doğru mu söyledim?
"Müşkülpesent.
Girift.
" Sana birkaç bilgi vereyim.
İlk temyiz
başvurusundan sonuç çıkmayabilir.
Av arkadaşlarının
hükmünü bozmazlar.
5. Bölge Mahkemesinde
bir şansın olabilir.
-Ya Yüksek Mahkeme?
-Şaka mı yapıyorsun?
Biraz daha sağa çekse
devrilecek.
Bu kitaplar gerçek
bir şeymiş gibi adaletten bahsediyor.
Sistemde adalet diye
bir şey yok.
Bu hayatta da adalet
yok.
Neden siyah olarak
doğdum ki?
Hem de simsiyah.
Neden fakir ve aptal
olarak doğarsın?
Fakir ve zeki doğsam
olmaz mı?
Hayır, bu hayatta öyle
bir şey yok dostum.
Biri ya gerçekten
masumsa?
Onunla hiçbir ilgisi
yok.
Ölüm cezası
siyasilere yarıyor.
Hatta seçim
yıllarında iki kat insanı öldürüyorlar.
-Politika işte.
-Gerçekten mi?
Evet.
Çıtkırıldım politikacılar
milleti öldürüp erkek olduklarını sanıyor.
Kartlarını al
kardeşim.
Devam et kardeşim.
Dayan kardeşim!
Başını dik tut dostum!
Güçlü ol!
top 38 numarada.
Smith'e gönderdi.
-Hadi!
-Hadi bebeğim!
Hadi!
-Hadi!
-Duyuyor musun?
-Koş!
Koş evlat!
-Aferin oğlum!
-Koş!
-İşte Güneyli
kardeşim!
-Evet!
-Evet!
Cowboys sayı yapıyor!
Ve Cowboys ilk kez öne geçiyor.
Harika!
Bunlar Güneylileri
bilmiyor!
-İşte böyle!
Hadi!
-İşte benim adamım!
N'aber kovboylar?
-Selam.
Vardiyamı aldığın
için sağ ol.
-Bana borçlusun.
Becky'nin partisini
kaçırsam Maggie derimi yüzerdi.
Palyaço, pasta, her
şey vardı.
Küçük prenseslere
dondurma servis ettim.
Çok iyiydi.
-Çık Willingham.
-Peki patron.
-Acele et.
-Acele ediyorum
patron.
Epey acelem var.
Gidip hiçbir şey
yapmamak için.
Beni mi dinledin
bebek katili?
Evet patron.
-Sapık!
-Sakin ol.
Adam benim
gözetimimde.
Umurumda değil.
Kulaklarını çocuklarımdan
uzak tutsun.
Bana bak.
Hayatımla neden bu
kadar ilgileniyorsun?
Hadi dostum.
Gidelim.
Pazar günü kızımın da
doğum günüydü.
Ben olsam pisliği öldürürdüm.
Ne yapacaklar?
İdam mı edecekler?
Hayır, o sadece
gardiyan Ponch.
Kesin okulda onunla
uğraşmışlardır.
Kızı varmış.
Ponch.
Ponchai.
Ne oldu Ponch?
Ben Bugün günüm belli oldu.
Beni gözlem hücresine
alıyorlar.
Kendimi öldürmemden
korkuyorlar.
Lanet olsun Ponch.
Durum bu.
Kahretsin Aklımda şey var Kızarmış tavuk ve yanında soğan halkaları.
Teksas Pete sosuna
bulanmış olacaklar.
Ve bir çilekli
milkshake.
Her yere kusacağım.
Tanrım, bana dayanma
gücü ver Hayır!
Bırakın beni!
Bırakın!
Bırakın beni!
Pislikler Vaktim daha gelmedi!
Vaktim daha gelmedi!
Hayır!
Hayır!
Daha değil!
-Hadi kardeşim!
-Hayır, yapamam.
Yapabilirsin Ponch.
Yapabilirsin kardeşim.
Dik dur kardeşim!
Hadi Ponch!
Bunu da halledecekler
bebeğim!
Ponchai James!
Ponchai Hadi Ponch!
Hadi kardeşim!
Pekâlâ!
Ponchai James!
Seni hatırlayacaklar
Ponch!
YEDİ YIL SONRA
Selam!
Yardım lazım mı?
Peki buralı mısın?
Orada neden durdun?
Tehlikeli görünmedin.
Seni alt
edebileceğimi düşündüm.
Korkmadın mı?
-Ne?
-Korkmadın mı?
Senden mi?
Neden?
Neden olmasın?
Sanırım düşünmedim.
Teşekkürler.
-Teşekkürler.
-Biraz daha kalamaz
mısın?
Aradığımız kişi sen
olabilirsin.
Şimdi korktun.
Yani, doğrusu biraz
garipsedim.
-Ne istiyorsun?
-Adresini.
-Ne için?
-Bir şey göndereceğim.
-Bir şey göndermene
gerek yok.
-Ödeşmek istiyorum.
Bence tanışmak
kaderimizde vardı.
Deli falan mıydı?
Yoksa Neden adresini istedi ki?
Biri bana mektup yazmak
isteyebilirmiş.
-Kim?
-Bir mahkûm.
-Ne oldu?
-Hiç.
-Ne oldu?
-Klasik Liz işte.
-Başlıyoruz.
-Terk edilmiş kediler.
Kamyon durağındaki
evsiz aile.
-Tanrım.
-Televizyondaki
Afrikalı aç çocuklar.
-Peki!
Safım, yufka
yürekliyim.
-Öyle demiyorum.
-On yıl boyunca bana
Azize Liz dedin.
-Öyle düşünmüyorum.
Yalan söyleme devrini
geçtik George.
Değil mi?
Neyse, dün bir mektup
aldım.
-Selam anne.
-Selam kızım.
Okul nasıldı?
Dünya'dan Julie'ye.
-Anlamadım?
-Boş ver.
-Seni seviyorum.
-Ben de seni.
BAYAN GILBERTVe şöyle
yazıyordu, "Bayan Gilbert, adresinizi TÖCKK'den aldım.
"Benim durumumdaki biriyle "yazışmak
isteyebileceğinizi duydum.
" -O nedir?
TÖC Her neyse.
-TÖCKK.
Teksas Ölüm Cezası
Karşıtları Koalisyonu.
-Onlara nasıl dâhil
oldun?
-Adresimi isteyen
kadın sayesinde!
-Dinlemiyorsun.
-Dinliyordum.
Adam ne yapmış?
-Boş ver.
-Yapma Liz.
Hadi.
Niye ölüm cezası
almış?
O İçinde çocukları varken evini yakmış.
-Aman ne güzel.
-Pekâlâ.
Al.
Peki bunu tam olarak
neden yapıyorsun?
-Yapacağımı
söylemedim.
-Ama düşünüyorsun.
Bilmiyor olamaz mıyım?
Bilmiyorum.
Bir ölüm mahkûmuyla
uğraşmak yetmiyor mu?
Affedersin.
Sen ve çocuklar iyi
misiniz?
-Para durumu falan -Evet.
-Bir şey gerekirse -Maaşın geliyor.
Bunları konuştuk.
Seni yüzüstü bıraktım.
Ama yine de
yanımdasın.
İşler tam tersi olsaydı
yanında olur muydum?
Bunu umabiliriz veya
gerçeği kabul ederiz.
Nasılsın?
Gerçekten.
Anne, sütü unutmuşsun.
-Markete gideceğim.
-Tamam.
-Ne okuyorsun?
-Bebeklerini öldüren
birinin mektubu.
-Julie!
-Hakkında oyun mu
yazıyorsun?
Hayır tatlım.
Hapiste olan bir adam
var.
-Annemi çağırıyor.
-Cidden mi?
Birçok insan
mahkûmlarla görüşür Onu öldürecekler,
biliyorsun.
Bunu hak etmiş.
Okula falan
gitmeyecek misin?
-Arkanı
temizleyebilirsin.
-Ölüm cezasını
biliyorum.
Bir katili ziyaret
edeceğine inanamıyorum!
İğrenç!
-Masum demiyorum.
-Ne diyorsun?
O da bir insan!
Pekâlâ, gecikiyorum.
Dave beni bırakacak.
Babanızı görecek
misiniz?
Hayır, gremlinler
orada olacak.
Onlar kardeşleriniz.
Ne?
İyi, giderim.
-Tamam, seni alayım
mı?
-Hayır, Dave
bırakacak.
Beni arar mısın?
Futbol idmanım var, otobüsle
gideceğim.
Görüşürüz.
Seni bırakacaktım.
Yulaf ezmen ne olacak?
İdam mahkûmlarının diğer mahkûmlarla görüşmesine izin yok.
Dışarıyla hiçbir iletişimimiz yok.
Dünyada varlığımdan haberdar olan kimse yok.
Yavaşça silindiğimi hissediyorum.
Lütfen yazımı mazur gör.
Kendimi daha iyi ifade etmeyi öğreniyorum.
Gelmeye karar verirsen diye adını ziyaretçi listeme ekledim.
Bu arada umarım hayatın yoluna girer.
Sevgiler, Cameron Todd Willingham.
POLK YERLEŞKESİ TEKSAS
EYALET CEZAEVİ Cameron Todd Willingham'ı görmeye geldim.
Gelin.
Geldiğiniz için
teşekkürler Bayan Gilbert.
Memnum oldum.
-Ben de memnun oldum
Cameron.
-Bana Todd derler.
Öyle mi?
Todd.
Bunca yolu geldiğiniz
için minnettarım.
-Houston'dansınız,
değil mi?
-Evet.
-Yolculuk nasıldı?
-Güzeldi.
Yani, biraz trafik
vardı.
Bilirsin, Houston
otoyolları Felaket.
Biliyor musunuz?
Uzun zamandır ilk
ziyaretçimsiniz.
Öyle mi?
Ne güzel.
Peki.
Neden?
Ben Yani, karın gelmiyor mu?
Hayır, artık Stacy ile
beraber değiliz.
Anlayabiliyorum.
Sadece Onu özlüyorum, hepsi bu.
Üzgünüm.
Peki ya ailen?
Oklahoma'dalar
hanımefendi.
300 km uzaktalar.
Ailem yaşlı ve annem
hasta, o yüzden Gelmeye çalışıyorlar.
Pekâlâ, buradaki
hayatından bahsetmeye Ne dersin?
Nasıl bir şey?
-Anlatacak pek bir
şey yok.
-Doğru.
Seni avutan şeyler
var mı?
Bilemiyorum.
Hapiste mi?
Hayır hanımefendi.
Üzgünüm Todd.
Ben Ne soracağımı bilmiyorum ya da nasıl Konuşmanı zorlaştırıyorsam Üzgünüm.
Hayır hanımefendi.
Sizden ne haber?
Bana dış dünyadan
bahsedin.
Belki buradan biraz
uzaklaşırım.
Pekâlâ.
Tabii.
Ama bana Elizabeth
diyebilir misin?
"Hanımefendi"
deyince annemle konuşuyormuşsun gibi geliyor.
-Elizabeth.
-Tamam.
Pekâlâ Bir düşünelim.
-Evli misin?
-Ben mi?
Aslında boşandım.
-Çocukların var mı?
-İki tane Andrew ve
Julie.
-Bir oğlan, bir kız.
-Evet.
-Ne güzel.
-Evet.
Büyük kızım Amber şimdi
11 yaşında olacaktı.
Karmen ile Kameron da
dokuz yaşında olacaktı.
İkizlerdi.
İkiz mi?
-Zor, değil mi?
-Evet hanımefendi Elizabeth.
-Hiç aynı anda iki
bez değiştirdin mi?
-Hayır.
Stacy panayırdaki
yağlı domuzcukları tutmaya çalışmak gibi olduğunu söylerdi.
Dünyanın en güzel
bebekleriydiler.
Bambaşkaydılar ama
hamurları aynıydı.
Kameron zekiydi.
Uyduğu bir rutini
vardı.
Biri onu bozarsa
bundan hoşlanmazdı.
Tüm Teksas'a bunu
duyururdu.
Karmen daha çok bana
benzerdi.
Amber harika bir
ablaydı.
Kardeşinin odasını
süslemişti ve bir seferinde bana şöyle demişti, "Baba, bebekleri seviyorum
ama ne zaman evlerine gidecekler?
" Dünyadan haber almak istediğimi söylüyorum ve hep ben
konuşuyorum.
Hayır, sorun değil.
Üzgünüm.
Sanırım uzun zaman
oldu.
Ne kadar oldu?
Sekiz yıl.
Sekiz yıl.
Artık yolun sonunda
sayılırım.
Korkuyor musun Todd?
Çocuklarımı
öldürmedim Elizabeth.
Yemin ederim.
Onları canımdan çok
sevdim.
Vakit doldu.
Tuhaftı.
Nazik ve tatlı
dilliydi.
Çünkü seninle yatmak
istiyor.
Doğru, biliyorsun.
Üstelik şeytana
tapıyormuş!
-Hayır!
-Televizyonda duydum.
O bebekleri şeytana
kurban etmek için yakmış.
Cidden sapıtıyorsunuz.
Biri bebeklerime
yaklaşacak olursa diye baş ucumda 38 kalibre bir Colt var.
June, seni dolu bir
silahla düşünmek mahalleden taşınmak istememe neden oluyor.
Hadi kızlar,
başlayalım.
Bunları yeni oyununda
mı kullanacaksın?
-Bilmiyorum.
-Çok etkileyici.
Liz?
Ya biri senin
çocuklarına zarar vermeye çalışsaydı?
Her şeyi yapardım.
-Gördün mü?
-Konu o değil.
-Elbette o.
-Yine de bir insan
ölüyor.
Yaşamayı hak etmeyen
bir canavar.
Bu düpedüz intikam.
Yani, hâlâ orada
mıyız?
Bu ilkel bir fikir
değil mi?
Hayır.
Buna kısas deniyor.
Ceza suça uygun
olmalıdır.
Pekâlâ, eski kocanı
öldür o zaman.
Harika olmaz mıydı?
Lütfen gidip de
mahkûmlara âşık olan zavallı kadınlardan olma
-Ben olmam!
-Söyleyeyim de Aşk hayatıma gösterdiğin ilgi için teşekkürler.
Ama merak etme.
Benim kadar çaresiz
biri bile bir idam mahkûmuyla geleceğinin olmayacağını bilir.
Selam.
Babam öldü.
Sevgili Elizabeth.
Ziyaretin için çok minnettar olduğumu ifade edemedim.
Sayende günlerdir neşeliyim.
Efendim.
Eskiden nefret doluydum.
Yargıçtan, jüriden nefret ederdim.
Bana kötü davranıp ölmemi isteyen herkesten nefret ederdim.
Sanırım bunca zaman sonraiçimdeki nefret söndü.
Davam için çok çabalıyorum ve bu çok tuhaf.
Artık dünyada yolunu kaybedeno 24 yaşındaki aptal değilim.
Ve bu duvarların içinde okulda öğrendiklerimdençok daha
fazlasını öğrendim.
Sohbetimizin her kelimesini hatırlıyorum.
Hiç senin gibi bir insanla tanışma şansım olmadı.
Entelektüel fikirlerle dolu bir sanatçıve görmüş geçirmiş
birisin.
"Benim için bu, dünya
ile bağ kurmaktan fazlasıydı.
"Kalbime hayat
verdi "ve varlığımı her şeye kadir bir ışıltı sardı.
" SAT sınavına hazırlanıyor gibi.
Birincisi ona
"kadir" denir.
İkincisi, belki de
sadece kendini geliştirmeye çalışıyordur.
Belki de tanıdığımız başka
insanlar da SAT sınavına çalışmalıdır.
Çalışıyorum.
Tekrar gidecek misin?
Bu sürecek mi?
Olabilir.
Neden?
Bilmiyorum tatlım.
Bilirsin, bazen bir
şeyi sadece yapmak istersin.
Bunca şey hisseden
birine Yardım etmek istersin.
Ne dediğimi
bilmiyorum.
Söylediklerim
anlaşılır mı?
Dürüst mü olayım?
Pek sayılmaz.
-Geri döndüğüne
inanamıyorum.
-Elbette döndüm.
Şu hâline bak.
Çok güzelsin.
-Buna gerek yok.
-Şaka mı yapıyorsun?
Saçın, gözlerin, elbisen.
Hepsi resmen Gözlerim bayram etti.
Tamam.
Kalksana.
-Şöyle bir dön.
-Ne?
Hadi, sadece bir kez.
-Hadi.
-Olmaz.
Görüşmeyeli nasılsın?
Liz Önceki gelişinde tüm konuşmayı ben yaptım.
Çocuklar nasıl?
Julie ve Andrew mıydı?
Evet.
İyiler.
-Yaşlarını söylemiş
miydim?
-Hayır.
Julie 17 yaşında.
Çok zeki.
Harika bir çocuk.
Ama bazen tam bir baş
belası oluyor.
Tanrım.
17 yaşındaki hâlimi tanımak
istemezdin.
-İnan bana.
-Yok artık.
-Ya Andrew?
-Daha güzel çiller
göremezsin.
-Çok can yakıyor mu?
-Yakındır!
Babalarını
görebiliyorlar mı?
Sorun ne?
Birkaç hafta önce
babaları öldü.
Üzgünüm.
Başın sağ olsun,
üzüldüm.
Bir şeyi kaybetmenin ne
demek olduğunu ikimiz de biliyoruz.
Bebeklerime bir şiir
yazdım.
Epey kötü.
Okuyayım mı?
Tabii.
Elbette.
Cidden kötü.
Güzelliklerinin derinlerde
yattığını biliyorum Ve tüm kırık dökük şeyleri sevgileri onaracak Güzellikleri
öyle eşsiz ki Paha biçilemez antikalardan bile daha kıymetli.
Güzelmiş.
Berbat, değil mi?
Cidden berbat!
-Cowboys'u tutuyorsun,
değil mi?
-Evet.
Aikman ve Irving'de hâlâ
iş var mı dersin?
Bitirmedin mi?
Burası buz gibi.
-Neden kızgın
olduğunu çözdüm.
-Öyle mi?
Nedenmiş?
Sen de benim gibi
mahkûmsun.
Durumun çok kötü
değil.
Ama çok iyi de değil.
Sadece ortalamasın.
Dünyada bir yere
geldiğini hissetmek için benim gibilerle uğraşıyorsun.
Ama bir yere geldiğin
yok.
Saplanıp kalmışsın.
Öyle mi?
Şimdi de terapistim
mi oldun?
Hayır, sadece vaktim
bol, hepsi bu.
İnsanın Anlam Arayışı'nı okudun mu?
O gün yoktum.
Viktor E.
Frankl yazmış.
Tamam.
Adam kısaca yaşamak acı
çekmektir diyor.
Hayatta kalmak için acıdan
bir anlam çıkarmalısın.
Kızıma bir söz verdim.
Bazen beni ziyaret
ediyor.
Kızın var, değil mi?
Adı neydi?
Becky.
Hadi içeri girelim.
-Kelepçeye gerek yok.
-Tehlikeli olabilirim.
Bir halt yapamazsın.
Görüşmeyeli nasılsın?
Öyle mi?
Bir şeyler yaptın mı?
Bu sensin.
Sana pek benzemiyor,
değil mi?
Belki saçını keserim.
Kardeşlerini gördün
mü?
İyiler mi?
Bana kızgın mısın?
Bana kızgınlar mı?
Onları hâlâ görüyor
musun?
Onlara iyi bakıyor
musun?
Öyle mi?
Onlara babanı
gördüğünü söyleyecek misin?
Üzgün olduğumu
söyleyecek misin?
Ben yapmadım.
Biliyorsun, değil mi?
Todd, hayatımı dinlemek istedin, işte geliyor.
Muhtemelen bu kadar detay istemedin ama her şeyi bilmek istediğini
söyledin.
Sabahlar zor.
Günaydın!
Ergenler tüm gece oturabileceklerini düşünüyor.
Sabah okul için uyanmaları gerekince de şaşırıyorlar.
Sanırım üstlerine fazla titriyorum ama bir anne olarak bu
benim hakkım.
Ve artık sadece ben varım, yanlarında olduğumu bilsinler
istiyorum.
Hey, başvuru belgeni
imzalamam gerekmiyor muydu?
Demedi deme bazen sabah 06.00 ile 07.00 arasındaki o bir
saat beş dakika gibi geliyor.
Öğle yemeğin.
Yeter mi?
Sarıl bana.
Görüşürüz anne.
Seni seviyorum.
-Seni seviyorum.
-Seni seviyorum.
Çoğu günler yazmaya çalışırım.
Bu aralar pek yazmıyorum.
Hayatım güzel olsa da hiç gerçekleştiremediğim onca planı
düşünüyorum.
Senin durumundaki birine şımarıklık gibi gelir.
Ama gerçeği öğrenmek istediğini söyledin.
Sevgili Elizabeth.
Düşüncelerini ve hislerini paylaştığın için sağ ol.
Kendime hiç dikkatli bakmadım Sevgili Todd.
Çizimini aldım.
Çok güzel.
Hayatımı öğrenmek istemişsin.
Tüm gün mutfağında kalmayı dene.
Sonra hayatın boyunca orada kalmanın nasıl olacağını düşün.
Normal mahkûmlar vakit doldurur ama idam mahkûmlarının
vakti yoktur.
Hüküm giydiğimiz anda saat bizim için durdu.
İnsanlar hayatı, her an bitebilirmiş gibi yaşamalıyız der.
Ölüm çoğu insanı gafil avlar.
Uyuyorsundur ya da vücudun durur veya bir kaza olurama
her anı bekleyerek geçirmek,seni her an öldürebileceklerini bilmek Diğer
mahkûmların o kapıdabıraktığı izleri düşünmeden edemiyorum.
TEKSAS EYALETİ
Bunu mu istiyorsunuz?
Bu dosya sıkıcı.
Jüri bir saatte karar
verdi.
Daha iyileri var.
-Sadece bu.
-Peki.
-Sağ olun.
-Rica ederim.
Sıradaki.
MAHKEME KALEMİNİN
OFİSİ SORGU -MARGARET HAYS
İçeri girmek için camı bijon anahtarıyla kırdı.
Ama yangın camı
patlattı.
Hiç öyle ağlayan
birini görmedim.
MARGARET HAYS MAHKEME
DÖKÜMÜ
Polisler gelene dek çocukları kurtarmaya çalışmadı.
Ve rol yapıyor
gibiydi.
Yangını o çıkardıysa
şaşırmam.
Bu sözde sanat eseri
Todd Willingham'ın yatağının baş ucunda asılıydı.
Dr. Grigson, neler
söyleyebilirsiniz?
Tecrübelerime göre, böyle
ölüm ve şiddet resimleri sıklıkla tarikat tarzı faaliyetlerle ilişkilidir.
Benim çıkarımıma göre Todd Willingham şiddet eğilimleri olan
ciddi bir sosyopat.
Todd Willingham'ın
sarhoş olup size "fahişe", "kaltak" ve "sürtük"
dediği bir olay yüzünden evinize polis geldiği doğru mu?
Todd o bebeklere asla
zarar vermezdi!
O bebekleri tüm
kalbiyle sevdi!
O bebeklere herkesten
iyi davrandı!
-Bay Horton?
-Sorum yok Sayın
Yargıç.
TEKSAS EYALET BAROSU DAVID
HORTON
Görüşme için sağ olun Bay Horton.
-Kızım Rhonda'ya
teşekkür edin.
-Öyle mi?
Sizden kurtulmak için
görüşmemi söyledi.
Todd Willingham'a
dair düşüncelerinizi merak ettim.
-Onu daha önce
tanıyor muydun?
-Evet.
Sanırım kasabadaki
herkes tanıyordu.
Doğrusu muhatap
olmazdım.
O çocuk baş belasıydı.
Bir hikâye anlatayım.
Çocukların ölümünden
sonraki gece cenazeleri için para toplamak adına tüm kasaba toplandı.
Piyango tutturmuş gibiydi.
İçiyordu, dart oynuyordu.
Sefa sürüyordu.
Ama birinin uygunsuz
davranması onu katil yapmaz, değil mi?
Haklısınız.
Uygunsuz olan onu
savunmak.
Eğitimli bir kadına
benziyorsunuz.
Gerekçesi vardı,
imkânı vardı ve bilim de bunu destekledi.
Sizi masum olduğuna
inandıran ne?
Doğrusu masum olup
olmadığını bilmiyorum.
Mesele şu, adilce
yargılandı mı?
Tahmin edeyim.
Todd'u gördünüz ve
sizi cezbetti.
Corsicana'dayken epey
çapkındı.
Onu bilemem.
Ama şunu biliyorum, ifadesini
değiştiren tanıkları sıkıştıramadınız.
Todd'un dostlarına
ulaşamadınız.
Bilimsel bir uzman
bulamadınız.
Üzgünüm bayım ama
jürinin aklında makul şüphe oluşturmaya bile çalışmamışsınız.
Diplomanız nereden?
Devlet onu savunmam
için bana doğru dürüst para vermedi.
-Ama uğraştım.
-Öyle mi?
Evet ve mesleki
yeterliliğime dair görüşlerinize rağmen gerçeği değiştiremeyiz, o çocuk bir
canavar ve ölecek.
Siz yaşayanları
düşünün.
Belki siz de aynısını
yapmalısınız.
Elimizdekiler temyiz
başvurusu için yeterli.
Ve üzgünüm ama şu
Horton tam bir beceriksize benziyor.
Daha baştan Todd'un
suçlu olduğuna inanmış.
Todd'un davası
felaketti, o kesin ama bu masum demek değil.
Ama ya temyiz?
Bayan Gilbert, hevesinizi
takdir ediyorum.
Bu davada altı yıl
çalıştım, sonuç çıkmadı.
Yardım edebileceğim bir
sürü başka insan var.
-Ama ya -Onu yargıç önüne çıkarmıyorlar.
Davanın tanıklara
dayanarak tekrar açılmasını istiyorsunuz.
Oysa mahkûmiyetinin
asıl sebebi yangın soruşturmasıydı.
Burada uzmanlara
katılmak zorundayım Bayan Gilbert.
Yangın yalan söylemez.
Bakın, ona iyi
davrandınız ve buna saygı duyuyorum.
Ama hisler, gerçeği
görmenizi engelleyebilir.
Bunu ben de yaşadım.
Hisleriniz size üstün
gelmesin.
Hislerim mi?
Ne?
Kadınım diye mi?
-Onu kastetmedim.
-Beni aydınlatın.
Dönüştüğü adama
sempati besleyin.
Ama eski hâlini de
unutmayın.
Harika.
Gidip sizin işinizi
bitireceğim.
Bir saniye durun.
Üzgünüm.
Kabalık etmek
istemedim ama bu dava zorluydu.
-Bir yerde
bırakmalıyım.
-Bakın.
Şu dosyayı
okuyordum, Johnny Webb hakkında ve ifadesi tamamen yalan gibi görünüyor.
Ona ulaşmamız mümkün
mü?
Merhaba!
Merhaba!
Selam.
Nasılsınız?
Şu kilise
gruplarından mısın?
Hayır, Yargıç Powell sizi
aradı, değil mi?
Evet.
Evet, ben
Bazı insanlarla Todd Willingham hakkında konuşuyorum.
Tanıdık geliyor.
Evet, mahkemeye suçu
size itiraf ettiğini söylemişsiniz.
Kızlarını öldüren bir
yangın çıkarmış.
Doğru.
Evet, şimdi
hatırladım.
Üzücü ama öyle dedi.
Evet, ifadenizi
dikkatle okudum.
Nasıl olduğunu merak
ediyorum.
Uzun zaman oldu.
Evet, ben geçen haftayı
hatırlamıyorum.
Ama söyleyeceğiniz
bir şeyler varsa çok yardımcı olur.
Pekâlâ Hücremde oturuyordum ve o adam hücreme
getirildi.
Bir süre konuştu ve
bana suçunu itiraf etti.
-Bu kadar.
-Öylece mi?
Todd'u iyi tanıdığını
falan düşünüyor muydun?
Dediğim gibi, aynı
hücredeydik.
Sence neden sana
itiraf etti?
Sanırım birine
söylemesi gerekiyordu, anlarsın ya?
Bazen en iyisi
yabancılardır.
Bu nasıl işliyor?
Bir başkasının davası
için ifade verince cezanı mı indiriyorlar?
Ya da bir şeyler mi
değişiyor?
Kaynakçısın, değil mi?
-Sanırım.
-Babam da öyleydi.
İstediğin iş bu muydu?
-Aslında su altı
kaynakçısı olmaktı.
-Çok havalı!
-Şu an işin o mu?
-Keşke olsaydı.
Ama kursa gittim.
Ders falan aldım.
-Evet, şeyde
-Houston deme.
-Evet!
-The Ocean
Corporation.
Aynen öyle!
Orada her şey var.
-Ama pahalı.
-Hem de nasıl.
-Hem buraya da uzak.
-Evet.
-Kamyonetimle gittim.
-Bu mu?
-Evet, bebeğim.
-Güzelmiş.
O da yeni sayılır.
-Bunları niye
soruyorsun?
-Bunu nasıl
karşıladın?
Sana ne soracağımı
biliyorum.
Şu Bölge Savcısı
Jackson
İfaden karşılığında sana
ceza indirimi mi vadetti?
Bilmiyorum.
Ben
-Yaptı mı?
-Bilmiyorum.
Seninle
ilgileneceğini mi söyledi?
-Bunu yapıyorlar mı?
-Konuşmak istemiyorum.
Üzgünüm Johnny ama
anlaşma bu muydu?
-Bunları
konuşmamalıyım.
-Kim söyledi?
Savcı konuşmamanı mı
söyledi?
Seni kullanıyorlar
-Artık gitmelisin.
-Dinle!
Bir masumu
öldürecekler!
-Bununla yaşayacaksın!
-Yeter!
Bir masumu
öldürecekler ve bununla yaşayacaksın!
Silahım var.
Tamam.
Sadece konuşuyoruz.
-Yeterince konuştum.
-Peki.
Pekâlâ, gidiyorum.
-Defol o zaman!
-Tamam!
Yardım edebilirsin.
Lütfen.
Seni tehdit mi etti?
O aptal pislik seni
tehdit mi etti?
Beni dinle.
Hikâyesi şüpheli.
Neden mi?
Adam gammaz.
Bence savcı ona para
ödedi.
Rüşvet aldı.
Karaktersiz pislik.
Ama bu ne demek,
biliyor musun?
Bir gammaz, hiç
bulunmayan bir benzin bidonu ve Stacy'nin ifadesi var.
-Evet.
-Şu kanıtlara bak.
Reaves sorun yok
diyor.
Temyiz için bir sürü
gerekçemiz var.
Temyiz mi?
Beş hakkımı da
harcadım Liz.
-Bir tane kaldı.
-Ama bir tane daha
var.
Bu da diğerleri gibi
olacak.
Todd, bir hakkın daha
var.
Hayat adil mi sence
Liz?
Bilmiyorum.
Tanrı bundan
memnun mu?
Onun planını
anladığımızı sanmıyorum.
Hayal kurmaya bile
çalışmıyorum.
Yaşamak istiyorum.
Bu yüzden bir
saniyeliğine bile pes etmeyeceğiz.
Tamam mı?
Hayat adil değil.
Bu konuda ne
yapacağız?
Belki de bu, şu an
En iyi hâlimizdir.
Burada birbirimize
destek olmamız.
Bunların yanlış
olduğunu bilmemiz.
Belki de Tanrı'nın
rolü budur.
Hepimiz her şeyi
Çözmeye
çalışıyoruz.
Çok güzel bebeğim.
O bizim evimiz mi?
O annen mi?
Ağlıyor mu?
Kötü davrandım diye
mi ağlıyor?
Bu baban mı?
Baban kötüydü, değil
mi?
Üzgünüm bebeğim.
Todd'un sosyopat
olduğunu söyleyen doktor onunla hiç görüşmemiş!
-Bu haksızlık gibi.
-Kesinlikle.
Evet.
İdam cezasını
garantilemek isteyince ona başvuruyorlarmış.
-Lakabı Doktor Ölüm.
-Doktor Ölüm mü?
Sanıklarla
görüşmeden teşhis koyduğu için Amerikan Psikiyatri Birliği'nden atılmış.
Bu yüzden her şeyi
okumalısın.
Yarın yemek
yapacağım, söz.
Bu çok acıklı.
Soğuk pizzayı
seviyorum.
Ben de ama bari
tabağa koy.
Selam.
Jules, Dr. Hurst diye
biri aradı mı?
Hayır.
Görüşürüz.
-Nereye?
-Ders çalışmaya.
Dave'le mi?
Adını biliyor musun?
Ne?
Bak Ne oldu?
Bir katille mektup
arkadaşı olmak harikadır, eminim.
Ama kendini kahraman olarak
görüyor gibisin.
Andrew'ın babamı özlediği
için geceleri ağladığını biliyor musun?
Burada neler olduğunu
bilmiyorsun.
-Ben de özlüyorum.
-Özlemiyorsun.
Bu doğru değil.
Üzgünüm!
Üzgünüm tatlım.
Dallas şu an 37'nci yardada,Arizona'nın sayı alanı içinde.
Cowboys shotgun dizilişindeydi.
Bir pas.
Cardinals pres
yapıyor.
Hutchinson sola gidiyor.
Yine düşürüldü!
Hadi ama!
Nasıl bir oyun kurucu
ilk çeyrekte üç kez düşürülür?
-Willingham!
Cowboys beş para
etmez!
-Kes sesini.
Kim derdi ki Cowboys üç
sene playofflara kalamayacak?
-Evet.
Korkunç.
-İnanılmaz.
Öncelikle bir insanın hayatından bahsediyoruz.
Todd'un masumiyetini
kanıtlamak için öncülük mü ediyorsunuz?
Öncülük ettiğimi
söyleyemem ama avukatına yardım ediyorum.
Todd'un davası tam bir
rezaletti.
Willingham, radyoda
senden bahsediyorlar.
Todd, kanalı
değiştirsene.
-Hangi frekans Will?
-1060. bir katille
buluşacağımı sanıyordum ama Kendimi
savunmasız, hassas bir adamla konuşurken buldum.
Konuşması çok kolay
biri.
Todd'un geçmişini,
şahitler önünde karısını dövdüğünü bilenlerin fikrini nasıl değiştireceksiniz?
Birine hiç acımasızca davrandınız mı?
-Bu sizi katil yapar
mı?
-Hayır.
Tanıkların polislere verdiği
ifadelerin mahkemede değiştiği son derece açıktı.
Yeni DNA kanıtları var.
Yeni bir yangın soruşturması yapılabilir.
Cevaplanması gereken çok soru var.
Yani Todd'un masum olduğuna inandığınızı söylüyorsunuz.
Evet, inanıyorum.
Teksas eyaleti masum
bir adamı öldürecek.
Bir masumu öldürmek ister miydiniz?
Todd'un temyiz başvurusu için fazlasıyla kanıt var.
Herhangi bir kuşku varsa
Hey.
Tarihin belli oldu.
17 Şubat.
İNFAZ 17 ŞUBAT
2004'TE GERÇEKLEŞTİRİLECEKTİR.
Artık heyecanlıyım.
Dünyaca ünlü bir
yangın uzmanı hakkında bir şey okudum.
Adı Hurst.
Ona bir mesaj
gönderdim ve Austin'de yaşadığını öğrendim.
Ve bence bize gereken
şey bu.
Bize bu saçmalığa
karşı çıkacak bir uzman lazım.
Buraya kurtarılmak
için gelmedim.
Ama ben
Ben oyunundaki bir karakter ya da sözde sevgilin veya sıkıcı
ev hanımı hayatına heyecan katacak biri değilim!
Ben ölmek için
buradayım.
Bunlar benim son
günlerim Liz, senin değil.
Ve onları boş
umutlarla yaşamak istemiyorum.
Şimdi, bana olan
inancın için minnettarım.
Tüm çabaların, her
şey için.
Ama bulacağın
gerçekler bir şeyi değiştirmez.
Fark etmez.
Yalan söyledim Liz.
Sana yalan söyledim.
Herkese yalan
söyledim.
Doğruca odalarına
gittim, dedim.
Öyle yaptım.
Onlara doğru süründüm.
Üstüme yanık şeyler
düşüyordu.
Her şey yanıyordu.
İçeri girmeye
çalıştım ama yapamadım, çok sıcaktı.
Amber!
Zaten biliyordum,
onlar
Çok korkuyordum
Çocuklarımın yanarak
öldüğünü görmekten çok korkuyordum.
İçeri dönmek istedim ama
yapamadım, çok korkuyordum.
Yani suçluyum.
Çocuklarını
kurtaramayan bir insan yaşamayı hak etmez.
Buna son vermek
istiyor.
Belki de haklıdır.
Belki de ona işkence
ediyoruz.
Yani, şansımız ne
kadar ki?
Fark etmez.
Mesele sadece Todd mu
sanıyorsun?
Sistem işlemiyor.
Arızalı.
Kazık yiyen kaç kişi
daha var dersin?
Evet.
Bir süreliğine
delicesine âşıktık.
Sonra ikizler doğunca
evlendik ve
Bu beni sevdiğini
gösterir sandım.
Ama şimdi düşünüyorum
da bunu sadece çocuklar için yaptı.
Stacy, onu
kurtarmamızı sağlayacak bir şey hatırlıyorsan
Şu an söylemenin tam
sırası.
Onu öldürmek üzereler.
Biliyorum.
Lütfen bize yardım et.
Kardeşim polis.
Todd cezadan
kurtulursa peşime düşeceklerini ve Todd'un onlara yardım edeceğini söylüyor.
Onun yerine hapse
girmem.
Bu delilik.
Todd seni seviyor.
Sürekli senden
bahsediyor.
Gidip onu görmelisin.
-Bunu yapamam.
-Stacy O, bebeklerinin babasıydı.
Ve değişti.
Lütfen gidip onu gör.
-Selam.
-Selam.
Bir doktor sana mesaj
bıraktı.
Dr. Hurst
-Hurst mü?
Tanrım!
-Evet.
Her şey yolunda mı?
-Evet, öyle bir
doktor değil.
-Tamam.
-İyi günler.
-Tamam.
6 ŞUBAT, 11 GÜN KALA
Böyle apar topar gelmemize izin verdiğiniz için minnettarız.
-Yani
-Burcun ne?
Anlamadım?
Zodyak kuşağının
hangi burcunda doğdun?
-Koç.
-Peki yıldız falını
okuyor musun?
Sanırım bazen.
Bazen doğrudur, bazen
yanlış.
O şeyler aslında
İnsanlar yıldızlara hep
hayranlık beslemiştir.
Hareketlerini
kaydetmişlerdir.
Size Merkür'ün ne
zaman uzaklaşacağını ya da Mars'ın ne zaman Venüs'le aynı hizaya geleceğini söyleyebilirler.
Bu gözlemlere
dayanarak tahminlerde bulunmuşlar.
Bu insanlara da
astrolog denmiş.
Güneş sistemi
konusunda uzmanlarmış.
Ta ki astronomi
bilimi gelip fikirlerinin zırva olduğunu kanıtlayana dek.
Uzmanların yazdığı
raporu okudum.
Benimle gelin.
Ayaklarınızı çekin.
-Ne görüyorsunuz?
-Yani -Hiçbir şey.
-Evet.
Yanık izi yok.
Ve çatlak cam da yok.
Örümcek örüntüsünün
olması için İtfaiye hortumuyla soğuk su
tutulması gerekir.
Bu davanın tüm
detaylarını incelemek için iki gün harcadım.
Müfettişlerin olayı
şudur, aradıkları şeyi bulmaya meyillilerdir.
Orada olmasa bile.
Daha o eve girmeden Todd'un suçlu olduğuna karar verdiler.
Kundaklama olduğundan eminlerdi, ısıtıcıya bakma zahmetine
bile girmediler.
Elektrik tesisatını kim döşediyse güvenlik kurallarından
bihabermiş.
Kızlar!
Alevler tavanı sardı, aşağı inmeden önce duvarları yaktı.
Baba!
Ani parlama dediğimiz yangın türü.
Yanabilecek her şey bir anda tutuşur.
Uzmanların bulduğu V örüntüsü de ani parlamanın göstergesi.
V ÖRÜNTÜSÜ 31 ARALIK
1991
Ya verandadaki yanıcı madde?
Uzmanların nedense bahsetmediğiızgara ve çakmak gazı.
Bebeklerim yanıyor!
Ya arka kapıyı
kapatan buzdolabı?
Altındaki muşambaya
dokunulmamış.
Zaten hep oradaymış.
Raporum, bu alandaki en
dikkatli bilim insanlarının yüzlerce saatlik deneyimlerine dayanıyor.
Onların sözde
uzmanları birçok yangın görmüş olabilir ama nihayetinde sadece astrologlar.
-Teşekkürler Bay
Hurst.
-Çok teşekkürler.
Halletmemiz gereken bir
şey daha var Size borcumuz Ben astrolojiye inanmam Bayan Gilbert.
Ama karmaya inanırım.
Biraz yardım fena
olmaz.
Benim için zevkti.
Todd, Hurst'e ulaştık!
Dinle!
Hurst'e ulaştık.
Ona ulaştık!
Kundaklama olamaz,
diyor!
Bunu anlıyor musun?
Kundaklama yoksa suç
da yok.
-İnanabiliyor musun?
-İnanamıyorum.
Tanrım.
Bunca zaman bunu
dedim.
Reaves şartlı tahliye
kuruluna gidiyor.
Bu delili görmezden
gelmeleri imkânsızmış.
Todd!
Ciddi bir şansımız
var.
Bilemiyorum Liz.
Yeniden umutlanmaya
başlayamam.
Umut kötüdür.
On günüm kaldı.
Umutlanmaya başlarsam
o on gün bir anda geçiverir.
Anlıyorum.
Ama ben umutluyum.
Seni beklerken ne
düşünüyordum, biliyor musun?
Ne?
Söylediğim onca
şeyden sonra benden ümidi kestiğini düşündüm.
Asla.
Asla.
YENİ BİLİMSEL KANIT ŞARTLI
TAHLİYE TALEBİNİN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ
-Irene.
-Evet.
Hurst'ün raporunun
nüshası Af ve Şartlı Tahliye Kurulu'na gidecek.
Ya da ben hallederim.
Sağ ol.
Affedersin.
AF VE ŞARTLI TAHLİYE
KURULU -Selam Cindy.
-Selam Skip.
Şunu acilen işleme
koyar mısın?
-Tabii.
-Teşekkürler.
-İyi günler.
-Sana da.
Bu faks Şartlı
Tahliye Kurulu'ndan geldi.
REDDEDİLDİ
Okumadan nasıl reddederler?
10 ŞUBAT, 7 GÜN KALA
Hayır, o dönem var olmayan bilimsel yöntemlerle deliller
tekrar yorumlandı!
Bu yeni delil
demektir!
Nasıl olur da
toplantı bile yapmazlar Alo?
Irene, infazın 30 gün
ertelenmesi için bir başvuru yapmak istiyorum!
Bağırmana gerek yok.
Telefon var.
Valiliğin kaça kadar açık
olduğunu öğren.
Merhaba.
Merhaba.
Geldiğin için sağ ol.
Nasılsın?
-İyiyim.
-Güzel.
İyi görünüyorsun.
-Görünmüyorum.
-Görünüyorsun.
O gözler Gelmemi istiyordun.
Aklında ne var?
Bayan Gilbert infazı
sadece Vali'nin erteleyebileceğini söylüyor.
İfadene ihtiyacım var.
-Yapabileceğimi
sanmıyorum.
-Neden?
Vali Ann Richards'a
mektup yazdım.
Yanıt vermedi.
Vali Perry'ye git, yoksa
affedilmeyeceğim.
Bunca zaman seni
sadece ben savundum.
-Şimdi seni durduran
ne?
-Birçok şey.
Büyükannem.
Kaç kişi bunu
istemiyor bir bilsen.
Sadece sen.
-Bunu yapamam.
-Niye geldin o zaman?
-Evliydik.
Gelmem gerekir, dedim.
-Sebep o değil.
Bana yardım etmediğin
için suçluluk duyuyorsun.
Dur bir saniye.
-Onca para nerede?
-Ne?
Avukat tutabileceğim şu
sigorta parası.
-Geçinmeliydim.
-Sen mi?
Saçını güzelleştirmek
için mi?
-Tırnakların pahalı
gibi.
-Evet, ona gitti.
Kasabada caka sattın.
-Vay canına.
-Bana koklatmadın.
Bir sürü aptalla yatmışsındır.
Dinlediğim hikâyeleri
biliyor musun?
İdam mahkûmuyla
yattığını anlatan onca kız!
-Hepsi doğru.
-Evet, biliyorum.
Bebek katiliyle
yattılar.
Vay canına.
Hiç değişmemişsin.
Sen nereden
bileceksin?
Sen nereden
bileceksin?
Çünkü seni tanıyorum!
On iki yıl sürtük.
Beni görmek için cesaretini
toplaman 12 yıl aldı!
-Niye gelmedin?
-Bebeklerimi
öldürdüğünü söylediler!
Yeter!
Ama öldürmediğimi
biliyorsun.
Onlara zarar
vermezdim, biliyorsun Stacy.
Bunları düşünerek 12
yıl geçirdim.
Her şeyi hatırlıyorum.
Her şeyi hatırlıyorum
ve üzgünüm.
Seni üzdüysem özür
dilerim.
Ama seni sevdim Stacy.
-Lütfen dur.
-Seni sevdim.
Üç güzel çocuk yaptık
ve öldüler.
-Bedelini ödüyorum.
-Dur.
Ama sadece tek bir
şey istiyorum.
Sana yalvarıyorum.
-Sadece tek bir şey.
-Üzgünüm.
Gitmeliyim.
12 ŞUBAT, 5 GÜN KALA
Selam.
Seni Seni odaya yaklaştırıyorlar.
Yolunu bul kardeşim.
Vakur ol dostum.
-Başını dik tut Todd.
-Güçlü ol kardeşim.
Roger Staubach'in
1975'te Vikings'e karşı yaptığı mucize sayıyı hatırlıyor musun?
Evet.
Hadi.
14-10 gerideydik.
24 saniye kalmıştı.
Geriye açıldı ve o
bebeği uçurdu.
Ve nasıl olduysa savunma
oyuncusundan sekip Doğruca Drew
Pearson'ın ellerine gitti.
Cowboys sayı yaptı.
İnanılmazdı.
Buna ihtiyacın var.
Bir mucizeye.
Keşke elimden gelse.
evladın İsa Mesih.
Tanrı'nın anası
Meryem.
Biz günahkârlar için şimdi
ve ölüm zamanımızda dua et.
Âmin.
Todd Willingham beş
gün sonra idam edilecek.
On iki yıllık eziyet sona erecek.
Hey, kâğıt kalemin
var mı?
Al bakalım.
İlgililerin dikkatine.
Adım Johnny Webb.
Savcılık ve diğer yetkililer tarafındanBay Willingham'ın
aleyhine ifade vermeye zorlandım.
Artık ifademi geri almaktanbaşka seçeneğim yok.
Bay Willingham tüm suçlamalardan masumdur.
Artık babanı
götürecekler tatlım.
Bilmiyorum.
Vaktim gelmiş.
Ben de seni
özleyeceğim.
Seni çok özleyeceğim.
Yangının olduğu gün
ben Sizi kurtarabilseydim Amber.
15 ŞUBAT, 2 GÜN KALA
Gel tatlım.
Sorun olmayacak.
Tüm konuşmayı
kardeşine bırak.
Kocanızı hâlâ
destekliyor musunuz?
Ne oldu, anlatır
mısınız?
Ne söyleyeceksiniz?
Geçmişte söylenenlere
rağmen yeminli ifadem burada.
STACY'NİN KARDEŞİ
KONUŞUYOR
Todd'u ziyarete
gittiğinde itiraf etmiş.
Teksas o canavara
yaptığını ödeterek doğru olanı yapıyor.
Hadi.
Söyleyeceklerimiz bu
kadar.
Büyükbabası çocukları
sigortalamıştı.
16 ŞUBAT, 1 GÜN KALA
Yangından hemen sonra bozdurdu.
Korkuyor.
Hurst'ün raporu
hepsinin ödünü kopardı.
Annemle babama
gelmemelerini söyledim.
Dayanamazlar.
Evet.
Biliyorsun, rapor şu
an Vali'nin masasında.
Vali Perry mi?
Evet.
Korkuyorum Liz.
Ölmekten değil.
Acı çekmekten.
Çok acı çektiğini
söylüyorlar.
Orada olacaksın,
değil mi?
Söz veriyorum.
Güzel.
Yalnız ölmek
istemiyorum.
Anne.
İyi misin?
Yarın onu
öldürecekler.
Başaramadım.
Hayır.
Onu yüzüstü bıraktım.
Hurst'ü daha erken
bulsaydım
Hayır anne.
Onu yüzüstü
bırakmadın.
Onun için çok şey
yaptın.
Doğruluk kazanır
sandım.
Doğruluk kazanır
sandım!
Üzgünüm.
Çok üzgünüm.
Hayır!
Asıl ben üzgünüm!
Dünya hakkında
böyle berbat bir gerçeği öğrendiğin için!
Paul, Vali bunu
okumadı diyorum.
Çünkü bu kanıt!
Okumasını sağlayacak birini
bul lütfen!
-Yo!
-Evet.
Ne kadar kaldı?
Belki bir buçuk saat.
Arayan yok mu?
Üzgünüm kardeşim.
Bir telefon
bekliyorum patron.
Biliyorum.
Elizabeth Gilbert, arayınca
bana haber ver.
Söz.
İyi misin?
Evet, biliyorum.
Lanet olsun.
Durumu kritik ama
stabil.
Atlatacağına
inanıyoruz.
Ne yazık ki boynu
kırılmış.
Bir daha yürüyebilir
mi, bilemiyoruz.
Şu an ameliyata
giriyor.
Lanet olsun.
Vakit geldi.
Hadi.
Ayağa kalk.
Pekâlâ, hadi.
Hazır mısınız?
Bir, iki, üç.
Hayır!
Hayır!
Hayır!
Hayır!
-Burada olmak zorunda
mı?
-Bir şey yapamam.
-Eski karım.
-Bir şey yapamam.
Umarım cehennemde
yanarsın sürtük!
-Son sözün var mı
evlat?
-Evet efendim.
Ben masum bir adamım.
İşlemediğim korkunç
bir suçtan hüküm giydim.
On iki yıl haksızca
eziyet çektim.
Masum olduğumu
söylememe rağmen.
Son arzum bedenimin
yakılması Küllerimin kızlarımın mezarına
dökülmesidir.
Tanrı'nın toprağından
geldim.
Şimdi de Tanrı'nın toprağına
döneceğim.
Dünya benim tahtım
olacak.
Tamam o zaman.
Teşekkürler.
Selam şahane kadın, nerede olduğunu merak ediyorum.
Sanırım önemli bir şey çıktı.
Bunu okuduğunda ben ölmüş olacağım.
Ama sana gördüğüm rüyayı anlatacağım.
Kızlarımla yürüyüşe çıkmıştık.
-Bana da alır
mısın?
-O olmaz.
Onu istemiyorum.
Şunu al.
Güzel.
Serin sonbahar günlerinden biriydi.
Babamın deyişiyle futbol havası.
Bugün son gündü.
Hayır, dün son
gündü.
Ama bu hafta
yapacaklar Tuhaf olansa sen de oradaydın.
Sanırım yürüyüşe çıkmıştın.
Tamam.
Sanırım hâlime üzülmem için birçok neden var.
En büyük üzüntüm kızlarımın yanına gömülmeme izin
verilmemesi.
Ama sayende huzur bulmaya çalıştım.
Kalbini açtığın takdirde sevginindaima orada olduğunu
gösterdin.
Bana yaşamın en basit lütuflarının tadını çıkarmayı
öğrettin.
Keşke karşılığında sana bir şey verebilseydim.
Sonsuz sevgim dışında.
Sevgiler, Todd.
Hadi gidelim.
Elizabeth Gilbert
felç olmasına rağmen Todd Willingham için savaşmayı bırakmadı.
Masumiyet Projesi ve
Todd'un ailesi masum bir insanın idam edildiğinin kabullenilmesi için hâlâ
mücadele ediyor.
2011'de ülkenin önde
gelen beş bilim insanından gelen deliller ışığında Teksas Adli Bilim Komisyonu kundaklama
delillerinin geçersiz olduğunu savunan Dr. Hurst'e arka çıktı.
1980'den bu yana 158
erkek ve kadın idam edilmelerine günler kala yeni delillerle aklandı.
Vali Perry, Teksas
hakkında bir soru.
Eyaletiniz 234 idam
mahkûmu idam etti.
Modern zamanlarda
hiçbir vali bu rakama ulaşmadı.
Siz İçlerinden herhangi birinin masum olabileceği
düşüncesi geceleri uykunuzu kaçırıyor mu?
Hayır bayım, hiç
uykumu kaçırmıyor.
Teksas eyaletinin çok
dikkatli, çok net bir işleyişi var.
Biri yurttaşlarımıza
karşı en acımasız suçu işlediğinde adilce yargılanır, temyiz yoluna başvurur, gerektiği
takdirde ABD Yüce Mahkemesine bile gider.
Ama Teksas'ta,
eyaletimize gelip bir çocuğumuzu, bir polis memurumuzu öldürürseniz, başka bir
suça bulaşıp bir yurttaşımızı öldürürseniz Teksas eyaletinin nihai adaletiyle
karşılaşırsınız.
Yani idam edilirsiniz.
Peki siz
CUMHURİYETÇİ ADAYLAR MÜNAZARASI
« Prev Post
Next Post »