Print Friendly and PDF

Translate

Maigret Sets a Trap (2016)

|

87 dk

Yönetmen:Ashley Pearce

Senaryo:Stewart Harcourt, Georges Simenon

Ülke:İngiltere

Tür:Suç, Dram, Gizem, Gerilim

Vizyon Tarihi:28 Mart 2016 (Birleşik Krallık)

Dil:İngilizce

Müzik:Samuel Sim

Çekim Yeri:Budapest, Macaristan

Oyuncular

Rowan Atkinson

Leo Staar

Shaun Dingwall

Alexander Campbell

Beth Cooke

Devam Filmleri

2016 - Maigret Sets a Trap(8,142)7.1

2016 - Maigret's Dead Man(6,069)7.1

2017 - Maigret in Montmartre(2,765)7.0

2017 - Maigret: Kavşaktaki Gece(3,454)7.5

Özet

1995 yılında Paris şehri aynı gecede dört kadının bir seri katil tarafından öldürülmesi ile sarsılır. Fransa Devlet Bakanı Moral, bu seri katili Başmüfettiş Jules’in bulabileceğini düşünür ve onu görevlendirir. Dedektif Maigret artık hayatının davası ile karşı karşıyadır.

Altyazı

MONTMARTRE CİNAYETLERİ POLİS NE YAPIYOR?

Şuna baksana.

 Daima ev ev dolaşmışızdır ama  

MAIGRET SESSİZLİĞİNİ SÜRDÜRÜYOR  DAVA HÂLÂ ÇÖZÜME ULAŞMADI MAIGRET

Tuzak Kuruyor Taksi!

 

- Bebek nasıl?

 - Hâlâ ateşi var.

 İlaç vermediğim sürece uyumayacak Dennis.

 - Ben giderim.

 - Hayır, ne alınması gerektiğini ben biliyorum.

 Çocukları yatırır yatırmaz eczaneye gideceğim.

 Her şey yolunda.

 Komiser Maigret'in ofisi.

 Daha üç sokak var.

 Janvier.

 Gel.

 Onu kim buldu Lognon?

 Dansçı kızın teki.

 Adı Michelle gibi bir şey.

 Kulübüne gidiyormuş.

 Kimseyi görmemiş.

 - Aynısı mı?

 - Evet, komiserim.

 Hırsızlık yok.

 - Cinsel saldırı da yok mu?

 - Evet, Maigret.

 Adamın yine ortaya çıktı.

 Biri boynunun arkasında diğeri göğsünde olmak üzere iki bıçak yarası var.

 Ancak boyundaki bıçak yarası onu öldürmüş olmalı.

 Kadının giysileri daha öncekiler gibi kesilmiş.

 Adamının neden kama veya kasap bıçağı kullanmadığını anlamıyorum Maigret.

 Gördüğümüz yaraların şekli ve derinliği çakıyı ya da ona benzer bir şeyi andırıyor.

 Aileye haber verildi mi?

 Hayır.

 Bölge bana ait olduğu için ben yaparım Maigret.

 Hayır, ben konuşmalıyım.

 Saldırılar var diye dışarı ben çıkayım demiştim.

 - Neden oturmuyorsunuz?

 - Oturmak istemiyorum!

 Tamam, her şey yolunda.

 Onu görebilir miyim?

 Çocuklara bakabilecek biri var mı?

 Neredeydiniz?

 Bu soruşturma 18. şubeye bırakılsaydı bundan daha fazla ilerleme kaydedebilirdik.

 Bak Komiser geliyor.

 Neden onunla kendin konuşmuyorsun?

 Janvier beni cesedi bulan dansçı kıza götür.

 Artık kulübe çoğunlukla birlikte gelip gidiyoruz.

 Bütün kızlar cinayetlerden bahsediyor.

 Ancak bu gece yalnızdım.

 Eve her zaman o yoldan mı gidersin?

 Michelle zor olduğunu biliyorum.

 Ancak o sokakta yürürken ne gördün, ne duydun?

 Bana her şeyi anlat.

 Havada tıraş kolonyasına benzer bir koku var mıydı?

 Daha erken çıksaydım kurban ben olabilirdim, değil mi?

 İşin bittiğinde eve taksiyle dön.

 Ancak bu para sadece bir geceye yeter, değil mi?

 Diğer geceler ne olacak?

 Diğer kızlar ne olacak?

 Onlar için de ödeme yapacak mısınız?

 Başka bir kurban daha mı var Maigret?

 Adları ne?

 Önceki katilin işi mi?

 Bize ne anlatabilirsin?

 Kurban kim Maigret?

 Kurbanın adı Georgette Lecoin.

 Montmartrelı bir ev hanımıydı.

 Geride bir eş ve dört küçük çocuk bıraktı.

 - Buradayız Komiser!

 - Senin adamın mı yapmış?

 Daha önce cinayet işleyen kişiyle aynı kişi olduğuna inanıyoruz.

 - O zaman beş oldu Maigret.

 - Evet.

 Yarım saat için tüm görgü tanıklarının ifadelerini istiyoruz.

 Orada hâlâ kim var?

 - Lucas.

 Torrence.

 - Elimizde bir şey var mı?

 Hadi bir şeyler bulalım!

 Comeliau'dan mesaj var Komiserim.

 Yarın saat 9'da İçişleri Bakanı'yla görüşeceksiniz.

 2 Şubat, Arlette Dutoir adında bir fahişe.

 17 Nisan akşam saat 8.

15'te   Butte civarındaki doğumdan dönen 43 yaşındaki bir ebe.

 20 Haziran.

 Monique Juteaux adlı 24 yaşındaki terzi.

 26 Temmuz.

 Sırtından bıçaklanarak giysileri aynı şekilde yırtılan   postane memuresi.

 Şimdi de geçen gece.

 Comeliau soruşturma hakimi olarak size sunulan kaynaklara rağmen   Parisli kadınların neden hâlâ bu adamın tehdidiyle   yaşadıklarına bir açıklama getirmenizi istiyorum.

 Ayrıca polis teşkilatı adamı yakalamaya neden hâlâ 2 Şubat sabahı kadar uzak?

 Bakan Morel, Maigret'in en iyi adamları bütün zamanlarını bu işe veriyor.

 - Çok titiz yöntemleri var ve güvenimi  - Yöntemleriniz nedir Komiser?

 Şu sıralarda bu adamı o kadınlara neyin çektiğini anlamalıyım.

 Bütün Paris'in adamı şu sıralarda o kadınlara neyin çektiğine dair teorileri var!

 Hükümetin de neler yapılması gerektiği konusunda   Montmartre'de istenmeyen her bir göçmeni toplamak için   sokağa çıkma yasağı ilan etmekten ve aralarından biri ötünceye kadar   sonuçlarını umursamadan sorgulamaya kadar epey teorisi var.

 Bu şehir hayatım boyunca yeterince Gestapo taktiği gördü.

 Bu, yetki harici tekrar görmek istemeyeceğim bir şey.

 Tekrar eden cinayetlerle katil genellikle benzer kurbanlara yöneliyor.

 Ancak bu kadınlar yaş ve meslek açısından benzeş olmadıkları gibi   kilise ya da geçmiş yoluyla da birbirleriyle bağlantılı değil.

 Aralarındaki tek bağlantı karanlık basınca Montmartre sokaklarında yürümeleri.

 Ayrıca hepsinin saçları koyu renk.

 Ardında görgü tanığı bırakmıyor.

 Hata yapmıyor.

 Maigret hükümetteki meslektaşlarıma Cameliau'nun davanın üzerinden   beş ay geçtiği hâlde neden seni görevden almadığını konusunda ne söylemeliyim?

 - Soruşturma yapmak zaman alabilir efendim.

 - Bu defa hayat alıyor Komiser.

 Bunun oldukça farkındayım.

 Saygınlığı alarak hem benim itibarımı   hem de senin itibarını etkiliyor.

 Davetsiz geldiğim için özür dilerim fakat bunu geri getirmem gerektiğini düşündüm.

 Teşekkürler.

 - Hiç gelişme var mı?

 - Yok.

 Bebeği biraz tutabilir misiniz?

 Teşekkürler.

 Oturur musunuz?

 İsterseniz bize katılabilirsiniz.

 Hayır, teşekkür ederim.

 Annemizin eve ne zaman döneceğini biliyor musunuz?

 Bana annenden bahseder misin?

 Haziran'dan beri 12.

 idari bölgede terör estiren katilin beşinci kurbanı   polis tarafından ismi belirlenen dört küçük çocuk annesi Georgette Lecoin.

 Kurban ayrıca ardında 30 yaşında Dennis Lecoin adında bir eş bıraktı.

 Komşulardan öğrenildiğine göre kurban akşam vakti evden ayrılıp   yakınlardaki eczaneye hasta bebeği için ilaç almaya gidiyor ve   eve dönmek üzere Montmartre'den geçerken öldürülüyor.

 - Cesedin bulunduğu  - İyi akşamlar.

 - Selam.

 - Bize biraz elma aldım.

 Öyle mi?

 Ben de bugün kendime almıştım.

 Artık elma şırası yapmaya başlayabiliriz.

 Ancak endişelenme.

 Daima yapacak bir şey bulurum.

  dün akşam Rue Lepic semtindeki görgü tanıkları   ortaya çıkarak polis merkezindeki müfettişlerle iletişime geçsin.

 Polisin açıklamasına göre Komiser Maigret davada hiçbir ilerleme kaydetmedi.

 Parisli vatandaşların akşamüstü bakkal sırasında   konuştukları konu yeni ipuçlarının tespit edilmediği ve  Onu bulacaksın.

 Yemek yemiyor muyuz?

 Bu akşam yemeği Doktor Pardon'larda yiyeceğiz.

 Unuttun mu?

 Gitmek zorunda mıyız?

 Teyit etmek için çoktan telefon ettiler ve Doktor seninle tanışması için   Sainte-Anne Institute'den meslektaşı Profesör Tissot'u davet etmiş.

 Sana bira getireyim.

 - Durumu nasıl Louise?

 - Onu daha önce hiç böyle görmemiştim.

 Onu uyurken izliyorum ve yüzü çok solgun.

 Ne bu yılki tatilimizden ne de başka bir şeyden bahsediyor.

 Sanki bu adamı yakalayıncaya kadar hayat devam etmeyecek gibi.

 Umarım yakalar.

 Adamı yakalayıncaya kadar hayat bizim için de devam edemez.

 İçkiler hanımlar.

 - Sağ olun.

 - Teşekkürler.

 Umarım bunu münasebetsiz bulmazsınız Komiser ancak   bu sabah arkadaşlarımla birlikteydim ve   hepimiz polis teşkilatının işini neden yapmadığını merak ediyoruz.

 - Elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz.

 - Öyleyse adamı niye yakalayamadınız?

 - Çünkü çoğu kez o kadar kolay değildir.

 - Niye kolay değil?

 Daha kaç ölü kadına ihtiyaçları var?

 Simone şundan bahsediyorduk.

 Bu adam   20, 30 sene hiçbir suç işlemeden yaşayıp   nasıl oluyor da günün birinde kadınlara saldırmaya karar veriyor?

 Daha önce suç işlemediğini nereden biliyorsunuz?

 Çünkü Paris'in ve semtlerinin 20 yıllık geçmişine indik.

 Hapishaneleri ve tımarhanelerden taburcu olan tüm akıl hastalarını inceledik.

 - Kurumunuz Sainte-Anne ile de iletişime geçilmiş olmalı Profesör.

 - Geçildi.

 Ancak şu anda Montmartre'ye yerleştirebileceğimiz bir fail bulamadık.

 Öyleyse yeni biri olduğu besbelli, değil mi?

 Freud olsaydı adamınızın seksüel takıntıları olduğunu söylerdi.

 Komplekslerden bahseder, çocukluğa inmeye çalışırdı.

 Tanrı'ya şükür ki Freud da tüm bu saçmalıklarla dava üzerinde çalışmıyor.

 Sabıkalı akıl hastalarıyla çok çalıştım Maigret.

 - Bence aralarındaki bağlantı  - Artık bu konudan bahsetmesek olmaz mı?

 Aralarındaki bağlantı kendilerini gösterme ihtiyacı.

 Hayatlarının belli dönemlerinde aşağılanmışlar ve artık buna dayanamıyorlar.

 Katılıyorum.

 Bana göre bir sebep olmadan özellikle tekrarlanan suçların büyük kısmı   zedelenmiş gururun bir tecellisidir.

 - Güçlü bağımlılık.

 - Evet.

 Aslında hastalarımdan bazıları suçlarıyla övünç duymamanın imkânsız olduğunu düşünüyor.

 Bebeğimiz şimdi 24 olacaktı.

 Günün her dakikası onu düşünüyorum.

 Sence yağmur yağacak mı?

 Havada toprak kokusu var.

 - Sorun ne?

 - Tissot'un söylediği bir şey.

 Katiller her zaman suçlarıyla bir şekilde böbürlenmelidir.

 Bunu biliyoruz.

 Dünya'ya ne kadar sıra dışı olduklarını söylemek isterler.

 - Gurur hep zayıf noktalarıdır.

 - Evet.

 Peki biri işlediği suçlardan ötürü katili takdir etse katil nasıl tepki verir?

 - Bana mı soruyorsun?

 - Evet.

 Öfkeyle, hüsranla.

 Baron.

 - Kim bu?

 - Çekil yolumdan.

 Bırak da içeri girelim!

 Çekil yoldan!

 Bırak da içeri gireyim!

 Lognon kimi getirdin?

 - Lognon  - Katiliniz bu adam mı?

 Onu Maigret'e mi götürüyorsun?

 Adamı nereye götürüyorsun?

 - Lognon yanındaki zanlı mı?

 - Bize bir isim ver!

 - İyi bir fotoğraf çektin mi?

 - Şapka yüzünü saklıyordu.

 Hemen gazeteye git ve ardından buraya dön.

 Şu ihtiyar mızmız Lognon'ın Montmartre'den polis merkezine bir adam getirmesi ve   adamın bizim önümüzde yüzünü saklamasının tek anlamı katili yakaladıkları olabilir.

 - Hayır, katil olsaydı kelepçe takarlardı.

 - Hayır, adamı yakaladıklarını düşünüyorum.

 Polis Mazet.

 Merkeze hoş geldiniz.

 - Bira alır mısınız?

 - Teşekkürler efendim.

 Şimdi ne yapıyoruz?

 Bakalım basın yemi yutacak mı?

 Umalım da yutsunlar Maigret.

 Umalım da yutsunlar.

 İşte geliyor.

 - İçeri kimi aldınız Komiser?

 - Zanlı o adam mı?

 Sohbet ettiğim biri.

 - Görgü tanığı mı?

 - Size söyleyecek bir şeyim yok.

 - Onu tutukladınız mı?

 Beyler duyuru yapmayacağım.

 - Adam kim Maigret?

 - Katil kim Maigret?

 Adamı ne kadar süre gözaltında tutacaksın?

 - Sigara ister misin?

 - Hayır.

 Bu Maigret için mi?

 - Bana ne gördüğünü anlat.

 - Genç bir adam var.

 Eşkâlini alın.

 Bize orada gördüklerini anlat.

 Tarihlerin üzerinden bir kez daha geç!

 Şubat  Masanın üzerine bırak.

 Bu kadar.

 Teşekkürler.

 2 Şubat.

 İçeride ne gördün?

 Kim vardı?

 Janvier mi?

 Maigret mi?

 Bu aşamada söyleyecek bir şey yok.

  MONTMARTRE KATİLİ BU KİŞİ Mİ?

 Neler oluyor Maigret?

 Bu kadar önemli bir tutuklamada   benimle niye iletişime geçmedin?

 - Tutuklama yok.

 Bunu gazeteciler mi uydurdu?

 Bazı geliş ve gidişleri izleyerek varsayımlarda bulundular.

 Açıklama yapsan iyi edersin Maigret.

 Çünkü İçişleri Bakanı ilk iş olarak bu ofise telefon etti.

 Efendim, 200 sivil polisim   Montmartre'nin her caddesinde mevkilerini alarak   takma adlarla otellerde oda tutarak restoran ve barlarda oturuyorlar.

 - Neden?

 - Çünkü katilin bir başkasının tutuklanmasına ve   suçlarından dolayı takdir edilmesine seyirci kalacağını sanmıyorum.

 Tekrar harekete geçeceğini ve bu gece yapacağını düşünüyorum.

 - Bütün bu operasyonu bana haber vermeden mi ayarladın?

 - Evet, efendim.

 Ancak tüm sorumluluğu üstleniyorum.

 - Bu hiç hoşuma gitmedi Maigret.

 - Benim de.

 Fakat tekrar öldürmeden önce onu ortaya çıkarmayı denemeliyim.

 - Bakana ne söyleyeyim?

 - Hiçbir şey.

 İşler ters giderse sana arka çıkmam.

 Katilin hâlâ dışarıda olduğuna bizi inandırmaya çalışacağını düşünüyorum.

 Lapointe, kadın şubesinden Montmartre civarında   bu gece yalnız yürüyecek 12 gönüllü istiyorum.

 - Yalnız mı?

 - Savunma eğitimi almış olsunlar ve   tıpkı kurbanlar gibi ortalamadan uzun ve kahverengi saçlı olsunlar.

 Teşekkürler.

 Onlara saldırılsın mı istiyorsunuz?

 Adam şimdiye kadar tek hata yapmadı Komiserim.

 İşimiz yaparsak kadınlar güvende olur.

 Polis.

 Bu numaranız.

 Güzergâhınız da burada.

 Sıkı sıkıya bağlı kalmayın.

 Sıradan şeyler yapın.

 4 numaranın saçları çok açık renk.

 - Dükkâna gidin.

 - Değiştiririm.

 İçki için, sohbet edin.

 Sokaklarda sivil polisler olacak.

 Kim olduklarını bilmeyeceksiniz ama silahlı olacaklar.

 Sizi koruyacaklar.

 Sorusu olan?

 Size zarar gelmesine izin vermeyeceğiz.

 Dikkatli olun.

 Güzergâhlarınızı kontrol edin.

 Bol şans.

 Merhaba.

 Beş cinayet var.

 Editörüm Karındeşen Jack'le ilgili bir makale yazmamı istiyor.

 - Eminim istiyordur.

 - Montmartre ve Whitechapel arasında benzerlikler var.

 Jack beş kişi öldürdü, seninki de.

 Scotland Yard'dan Müfettiş Abberline ile birbirinize benziyorsunuz.

 Abberline'in o kadınları koruyamaması bütün hayatı boyunca aklından çıkmadı.

 İhtiyar hâliyle gazetelere mektuplar yazarak yeni teorilerinden bahsederdi.

 Onun uğraştığı katiller bundan çok daha farklıydı.

 Ben bir fark göremiyorum.

 Kadınlardan korkan adamın eski hikâyesini   kadını insan olarak düşünemeyen adamın aynı nefretini görüyorum.

 Katili yakalayamadın, değil mi Maigret?

 Sana söyleyecek bir şeyim yok.

 Sokaklar bu gece farklı sanki.

 Birini kilit altına aldık diye şimdi herkes kendini güvende sanıyor.

 Bu gece olmayacak değil mi Komiserim?

 Sokaklarda olduğunu biliyorum.

 Hadi bir tur daha atalım.

 Yardım edin!

 Yardım edin!

 Dur!

 Polis!

 Yaralı mı?

 - Adamı gören var mı?

 - Hayır.

 Galiba Lognon peşine düştü.

 - Ne oldu?

 - Kaçtı Komiserim.

 - Adamlarına aramaya devam etmelerini söyle.

 - Peki efendim.

 - Merkeze dönüyorum.

 Beni gelişmelerden haberdar edin.

 - Komiserim.

 Lognon basın geliyor.

 Mümkün olduğunca uzakta kalın.

 Lütfen yaklaşmayın.

 - Adınız nedir?

 - Marthe Jusserand.

 Polis memuresi Marthe Jusserand, efendim.

 - Adama iyice bakabildin mi Marthe?

 - Bir saniyeliğine efendim.

 Bir saniyeliğine yüzü yüzüme yakındı ama onu teşhis edebileceğimi sanmıyorum efendim.

 - Bıçağı gördün mü?

 - Küçük bir bıçak.

 Ne giymişti?

 Koyu bir takım elbise ve galiba saçları kahverengiydi.

 Bilmiyorum.

 Özür dilerim, her şey bulanık.

 Biliyorum.

 O da ne?

 Evet.

 - Ceketinin parçası mı?

 - Evet, efendim.

 Zamanı geldiğinde basın açıklaması yapılacaktır.

 Teşekkürler.

 - Marthe adam uzun muydu?

 - Benden uzun değildi.

 - Yaşı peki?

 20?

 30?

 - Gençti.

 Genç kelimesi ikimize farklı şeyler ifade edebilir Marthe.

 30 derim.

 Bir beyefendiydi.

 Ayrıca parmağında bir yüzük vardı.

 Evlilik yüzüğü mü?

 Mühür yüzük mü?

 - Eliyle ağzımı kapattı.

 - Mühür yüzükler kalın ve üzeri düz olur.

 Evlilik yüzüğüydü.

 Hadi sessiz bir yer bulalım.

 Olan biten her şeyi acele etmeden yazmanı istiyorum.

 - Peki Komiser.

 - Saldırıdan önce seni biriyle gördüm.

 O benim sevgilim efendim.

 Doğal davranma talimatı aldık ve   katil geçmişteki gibi normal bir şekilde saldıracaksa bir şey deneyeyim dedim.

 Bir adamla öpüştükten sonra tek başına gittiğini görmesinin   katili kışkırtabileceğini mi düşündün?

 - Evet, efendim.

 - Yanlış mı yaptım?

 - Hayır.

 Janvier raporunu yazması için ona sessiz bir masa bulabilir misin?

 Teşekkürler.

 Bu taraftan.

 Elindekinin hepsi bu mu?

 Nerede yapıldığını bilmen mümkün mü Moers?

 Hiçbir şey imkânsız değildir Maigret.

 En ufak şeye bakarak kainatın resmini yapabileceğini sen de biliyorsun.

 Son derece sıradan görünüyor fakat gerçekte düğme çok kaliteli.

 Topluca dikilen takım elbiselerde kullanılan türden değil.

 Kumaş dikkatimi çekiyor.

 Açık mavi dokuma iplik kumaşa özel bir karakter kazandırmış.

 Fransa'dan değil de İngiltere'den geldiğine yemin ederim.

 Aradığın adam zevkli bir adam.

 - Burada ne arıyorsunuz?

 - Maigret'in mahkûmu kaçtı mı?

 - Kimse kaçmadı.

 - Döner misiniz?

 - Katil Montmartre'de tekrar saldırdı, değil mi?

 Maigret mahkûmu serbest bıraktı mı?

 Genç bir kadın saldırıya uğradı ama sadece korkttu, zarar görmedi.

 - Kimse serbest kalmadı ya da kaçmadı.

 - Adı neydi?

 - Bunun bir önemi yok.

 Niye?

 Evli miydi?

 Orada bulunmaması mı gerekiyormuş?

 Geçen gece kadın polisleri yem olarak sokaklara mı çıkardın?

 Böyle düşündüğünü hiç bilmiyordum.

 - Görev için gönüllü oldular.

 - Tabii ki senin için gönüllü oldular.

 Gitmek zorundayım.

  KATİL POLİS TUZAĞINDAN KAÇAR Bakanım.

 Polis teşkilatındaki yetkili ne kadar ileri gitti?

 Maigret bu eylemi bağımsız gerçekleştirdiğini size söyleyecektir.

 - Ancak siz biliyordunuz.

 - Evet.

 Savcıya bu soruşturmada başka bir komisere ihtiyacımız olduğuna dair fikrimi sundum.

 Bakanım katili hata yaptırıp tuzağa düşürmeyi denemek zorundaydı.

 Peki geçen akşam hangi hatayı yaptı?

 Maigret hangi delile ulaştı?

 Elinde bir eşkâl var mı?

 Onun yerine başkasını getirmeni öneririm Cameliau.

 Tabii mevkine başkasının tayin edilmesi için artan telefonları istemiyorsan.

 Maigret.

 Komiser düğme imalatçısının adı Mullerbach.

 Mullerbach bize düğmeleri doğrudan terzilere sattığını söyledi.

 Bu modelden Lyon, Caen ve başka yerlere 40 tane sattığını söyledi.

 Ancak Paris'te sadece 28 tane varmış.

 - Bugün hepsini bulalım.

 - Peki, efendim.

 Destek yollayacağım.

 Neredesiniz?

 Michel Bavioine caddesinin köşesindeki kafede ancak hepsi bu kadar değil efendim.

 İngiliz kumaşıyla da şansımız yaver gitti.

 Kısa keseceğim fakat Janvier imalatçıdan   Paris'te mavi iplikli kumaştan sadece 10 tane sipariş aldıklarını öğrendi.

 - Beşer beşer alıp bu sabah onlarla konuşacağız.

 - Güzel.

 - Komiserim.

 - Tamam.

 Bordeaux'daki cinayet masasından Komiser Lefors'u geri çağırıyorum.

 Soruşturmayı bütün hatlarıyla ona teslim edeceksin.

 Üzgünüm Maigret.

 - Ne zaman gelecek?

 - Yarın sabah.

 - Bu taraftan.

 - Peki efendim.

 Sizin için ne yapabilirim Müfettiş?

 - Bu kumaşı hatırladınız mı?

 - Tabii.

 Neden?

 Takım elbise mi istiyorsunuz?

 - Hayır, bu kumaştan elbise diktiğiniz müşterinin adını öğrenmek istiyorum.

 - Tabii.

 Moncin.

 Teşekkür ederim.

 Marcel Moncin.

 Moncin.

 Bana onun hakkında ne söyleyebilirsiniz?

 Hoş bir delikanlıdır.

 Kıyafetlerini yıllardır benden alır.

 Al bakalım.

 - Ne kadar genç?

 - 30'larında.

 Güzel bir karısı var.

 Her zaman onunla gelip seçmesine yardım eder.

 - Elinizde adres var mı?

 - Elbette.

 Bir bakayım.

 - Saint-Germain bulvarında yaşıyor.

 - Kapı numarası ne peki?

 - 228.

 - Teşekkürler.

 Komiserim.

 Pekâlâ.

 Şimdiye kadar üç takım belirledik.

 Marthe'ın tarifine uyan tek müşteri bu kişi.

 - Silahlı mısın?

 - Evet, efendim.

 Peki içeride olduğuna emin misin?

 20 dakikadır gözlüyorum.

 Eve giren çıkan yok.

 Kapıcıyla konuştum ve içeride olduklarını söylüyor.

 Mösyö.

 Mösyö Moncin evde mi?

 - Onunla görüşebilir miyiz?

 - Gidip hanımefendiye sorayım.

 Sorun ne Odile?

 Bu beyefendiler Mösyö Moncin ile konuşmak ister.

 - Ne istiyorsunuz?

 - Kocanız burada mı?

 - Eve ama uyuyor.

 - Uyandırmanızı rica edeceğim.

 - Kim olduğunuzu sora  - Komiser.

 - Galiba geçen gece eve geç döndü.

 - Ne demek istiyorsunuz?

 Genellikle öğlene kadar uyur mu?

 Evet.

 Akşamları çalışmayı sever.

 Bazen gece boyunca çalışır.

 Kendisi sanatçıdır.

 - Geçen akşam dışarı çıktı mı?

 - Bildiğim kadarıyla hayır.

 Kabul salonunda beklerseniz onu uyandırırım.

 Sizi beklettiğim için özür dilerim beyler.

 Son zamanlarda   arkadaşımın Normandiya sahilinde inşa ettirdiği malikânenin   iç dekorasyonu üzerinde çok çalışıyorum.

 Rahatsız ettiğimiz için özür dilerim ama dün giydiğiniz takım elbiseyi görmek isterim.

 Evet, evet, tabii ki.

 İzninizle.

 İşte burada.

 - Dün akşam bunu mu giydiniz?

 - Evet, yalnızca yemek bitinceye kadar.

 Sonra çalışmaya başlamadan önce üzerimi değiştirip şu an üzerimde olanları giydim.

 - Saat sekizden sonra dışarı çıkmadınız mı?

 - Hayır, hayır.

 Ofisimde sabaha karşı   üç buçuk ya da dörde kadar kaldım.

 - Gardırobunuzun hepsini görebilir miyim?

 - Evet, evet.

 Geçen sonbahar terziniz size bu kumaştan bir elbise dikmiş.

 - Hatırlıyor musunuz?

 - Evet, hatırlıyorum.

 Evet.

 Takım elbise nerede?

 Otobüs durağında bekleyen biri sigarayla ceketin yakasını yaktı.

 Peki tamire mi yolladınız?

 Hayır, hayır.

 Ne olursa olsun zarar gören her şeyden nefret ederim.

 - Takım elbiseyi attınız mı?

 - Hayır, birine verdim.

 Bir akşam Seine kenarına yürüyüşe çıkıp yanıma aldım.

 Alışkanlığım olduğu gibi elbiseyi bir berduşa verdim.

 - Ne zaman?

 - Yaklaşık bir hafta önce.

 - Daha kesin konuşun lütfen.

 - Bir hafta.

 - Hizmetçinizi çağırabilir misiniz?

 - Tabii.

 Odile.

 Bir dakikalığına gelir misin?

 Lütfen Komiser'in sorularına cevap ver.

 - Bu dairede mi uyuyorsunuz?

 - Hayır.

 Binanın diğer bütün hizmetkârlarıyla birlikte altıncı katta kalıyorum efendim.

 - Geçen akşam yukarı çıktığınızda vakit geç miydi?

 - Saat 9'du.

 - Peki bu beyefendi neredeydi?

 - Çalışma odasında.

 İçinde mavi iplik bulunan koyu gri takım elbisesini en son ne zaman gördünüz?

 Aslında kıyafetleriyle ben ilgilenmem.

 Kendisi çok titizdir.

 - Kıyafetlerini kendisi mi ütüler?

 - Evet.

 Servis yaparken ya da   başka bir zamanda yakası yanan ceket hakkında bir konuşma duydunuz mu?

 Hayır.

 Konuşmalarını dinlemem.

 - Teşekkür ederim.

 - Teşekkürler Odile.

 Giyinip benimle birlikte polis merkezine gelmenizi rica edeceğim.

 Siz giyinirken müfettişim yanınızda olacak.

 Sebebini sorabilir miyim?

 Neden burada olduğumuzu ancak şimdi soruyorsunuz.

 - Adı Marcel Moncin.

 - Peki hangi karakoldan?

 Bir düzine adam alıp bütün evsizler yuvalarını ve rıhtımdaki her berduşu arayın.

 Takım elbisesini onlardan birine verdiğini söylüyor.

 Comeliau'un ofisi nerede olduğunu bilmek istiyor.

 - Bu adam olduğuna emin misiniz Komiserim?

 - Evet.

 Git hadi Janvier.

 - Ne kadardır evlisiniz Yvonne?

 - 12 yıl.

 - Peki kocanız mimar olarak mı çalışıyor?

 - Mimar dekoratör.

 Mimar dekoratör mü?

 Bu ne demek oluyor?

 Bina planı çizmeye yetkisi yok çünkü   resmi olarak mimarlık diplomasi yok.

 Öyleyse ehil bir mimar değil.

 Anladığım kadarıyla herkes kendine dekoratör diyebilir.

 Başarısız biri değil Müfettiş.

 Dekorasyon işini yaptığı çok müşteri var mı?

 Çok müşteri olsun istemez.

 Zeki biridir.

 - Paris'te mi doğdunuz?

 - Evet.

 - Nerede?

 - Montmartre'de.

 Caulaincourt ve Maistre caddelerinin dönemecinde.

 - Orada ne kadar süre yaşadınız?

 - Evleninceye kadar.

 - Ebeveynleriniz hâlâ hayatta mı?

 - Annem hâlâ orada yaşıyor.

 - Geçen akşam onu mu ziyaret ettiniz?

 - Geçen akşam çalışıyordum.

 Peki 2 Şubat'ta?

 17 Nisan'da?

 - 20 Haziran'da?

 - Geçen akşam çalışıyordum.

 Annenizle iyi anlaşır mısınız?

 Evet, annesiyle arası çok iyidir.

 Ayda bir kez gidip onu görür.

 Tek başına mı?

 Babası ne iş yapardı?

 Babası o 14 yaşındayken ölmüş.

 - İyi de ne iş yaparmış?

 - Kasapmış.

 Bakın  eşimi ne zaman görebilirim?

 Neden götürüldü?

 Siz çalışmıyorsanız kocanız da az para kazanıyorsa   bu dairenin ve hizmetçinin parasını nasıl ödüyorsunuz?

 Ailemden param var.

 - Moncin'i hatırlatın mı?

 18.

 bölgeden tanıdık mı?

 - Hayır, Komiserim.

 O geçen akşam peşine düştüğün adam mı?

 Aynı boydalar ve benzer yapıdalar.

 Tek söyleyebileceğim şey bu.

 Takım elbiseyi bir hafta önce bir berduşa verdim dedi.

 Buna inanıyor musun?

 Belki berduş katildir.

 Beyefendi kıyafeti içinde bir berduş.

 Lütfen içeri gelin.

 Çok özür dilerim beyler.

 Biraz ev işi yapıyordum da.

 Konuşmak istediğiniz kişinin ben olduğuma emin misiniz Komiser Maigret?

 Eminim.

 Dün akşam oğlunuzu gördünüz mü?

 - Polisin oğlumla ne işi olur?

 - Lütfen soruma cevap verin.

 Onu niye görmeliyim?

 - Sanırım ara sıra ziyaretinize geliyor.

 - Evet.

 Karısıyla mı gelir?

 Bunun konuyla ne ilgisi var Komiser?

 Oğlunuz dün akşam buraya geldi mi?

 Bunu size kim söyledi?

 - Geldi mi?

 - Hayır.

 Gece boyunca da gelmedi mi?

 Gece vakti ziyaretime gelmek oğlumun alışkanlığı değildir.

 Korkarım sorularınızı açıklamalısınız Komiser.

 Aksi takdirde hiçbirini cevaplamayacağım.

 Oğlunuzun geçtiğimiz altı ay içinde işlenen beş cinayetten ötürü   zan altında bulunduğunu size bildirdiğim için üzgünüm.

 Ne dediniz?

 - İnanmamızı gerektirecek  - Marcel'imi o kadınlara saldırmakla   nasıl suçlarsınız?

 - Bugün ilerleyen saatlerde   dün akşam saldırdığı kadın tarafından kimliğinin tespit edileceğini düşünüyorum.

 Şu fotoğraflara bir bakar mısınız?

 Bakın.

 Bakın hadi!

 Şu yüze bir bakın.

 Şimdi şu o iğrenç iddialarınızı bir kez daha tekrarlayın.

 - Onu en son ne zaman gördünüz?

 - Bilmiyorum.

 - Ziyaretlerini hatırlamıyor musunuz?

 - Hayır.

 18 yaşında evlendiğinde sizden izin almış mıydı?

 Bu nasıl bir soru böyle?

 Bana oğlumun deli olduğunu mu söylettirmeye çalışıyorsunuz?

 Gençler annelerinin yardımı olmadan evlenemez mi?

 - O nerede?

 - Polis merkezinde.

 Onu görmek istiyorum.

 Benimle yolculuk yapmak sizi sıkıntıya sokacaksa metroyla gidebilirim.

 Müfettişim burada kalıp dairenizi arayacak.

 Adamınız canı ne istiyorsa yapabilir.

 Ben oğlumu görmeye gidiyorum.

 Fotoğrafımı mı çekeceksin?

 Çek bakalım ne oluyor!

 Korkma Marcel.

 Ben buradayım.

 Sana ne yaptılar böyle?

 - En azından dövmemişler.

 - Hayır, anne.

 Sana Paris'teki en iyi avukatı bulacağım.

 Seni buradan çıkaracak.

 Masraf umurumda değil.

 Her şeyi harcayacağım.

 - Evi satacağım, sonra  - Sessiz ol anne!

 Karın burada olduğunu biliyor mu?

 - O da burada mı?

 - Hayır, değil.

 - Ne diyor?

 - Onu en son ne zaman gördün?

 Bu aileyi zorlamayın Komiser.

 Birkaç soruya cevap vermenizi istiyorum.

 Hiçbir şeye cevap vermeyeceğim.

 Marcel hiç cevap verme.

 Bu adamların gözünü korkutmasına izin verme.

 Yarın Paris'teki en pahalı avukattan haber alacaksınız.

 - Burada sıraya geçin lütfen.

 - Yürüyün.

 Marthe.

 Geçen akşamki yer ve aynı koşullar.

 Acele etmeden bu adamlardan herhangi birinin kimliğini tespit etmeni istiyorum.

 İçimden bir his o olduğunu söylüyor.

 Hepiniz solunuza döner misiniz?

 Şimdi yüzünüzü dönün.

 Marthe.

 Bilmiyorum.

 Kesin o diyemem.

 - Şunları merkeze götürelim hadi.

 - Gidelim.

 Polis merkezi.

 Bu Maigret'in iki gece önce Montmartre'ye yerleştirmek istediği adam.

 Ya da 16'sında Lecoin adlı kadın öldürüldüğünde.

 1.

80 civarında.

 Sarı saçlı ve koyu renk takım elbise giyen bir adam.

 - Maigret nerede Lognon?

 - Bilmiyorum efendim.

 Soruşturmayı bundan sonra Komiser Lefors yönetecek.

 Bordeaux'dan geri geldi.

 Doğrudan ona rapor vereceksiniz.

 - Esas zanlı bu mu?

 - Evet, efendim.

 Adamı bana anlatın.

 Adı Marcel Moncin.

 Komiser katilin giydiği takım elbisenin ona ait olduğuna inanıyor.

 - Ancak onu Montmartre'de gören tanık yok değil mi?

 - Evet, efendim.

 - Onu semte yerleştirmek için ne yaptınız?

 - Şey  Evleri dolaşarak yapılan araştırmadan bir şey öğrenmediniz mi?

 Şimdiye kadar hayır, efendim.

 - Komiser nerede?

 - Hücredeki Moncin'in yanında.

 Comeliau onun yerine başkasına getirmiş.

 Rıhtımdaki berduşun teki bu takım elbiseyi giymişti.

 Düğme yok.

 - Yanık var mı?

 - Moncin'in söylediği gibi.

 Komiserin yanlış adamı yakaladığını sanmıyorum.

 - Anneni seviyor musun?

 - Annem beni sever.

 Hem de çok sever.

 - Kendini özel hissettirir mi?

 - Her zaman.

 Öyle olmasan bile.

 Öyle misin?

 Özelim.

 Kasap baban senin hakkında ne düşünürdü?

 Benimle hiç konuşmadı.

 Paris'in en pahalı avukatları bugün peşinizden geliyor.

 Anneniz pahalı bir avukat tutamaz.

 Artık karınız da yapamaz.

 Değil mi?

 Kapıcınızdan öğrendiğimize göre eşiniz yedi aydır kira ödememiş.

 Para suyunu çekti, değil mi?

 Başarısız birisin Moncin.

 Tek resim satmıyorsun.

 - Mimar olarak çalışamıyorsun.

 - Sanatım peynir ekmek gibi satacak ve  Bu kadınlar seni sürdüremeyeceğin bir hayata hapsetmişti.

 Her saat çalışıyorum.

 Gücünü kanıtlayacak bir şey yapmayı düşleyerek   apartmanları arasında uzun yürüyüşler yapmanın sebebi bu mu?

 İki gün önce Montmartre'de değildim.

 Ayrıca o kadın beni teşhis edemedi.

 Komiserim, Cameliau yanında Lefors'u getirdi.

 - Nerede olduğumu biliyorlar mı?

 - Hayır.

 Onunla cinayet günlerinin üzerinden bir kez daha geçip   onu Montmartre'a yerleştirmeye çalışın.

 Berduşun biri bu sabah erken saatlerde ceketi bulmuş.

 Ne kadardır orada olduğunu bilmiyor.

 - Nerede bulunmuş?

 - Nehrin aşağısında.

 Pantolonu arkadaşı almış.

 Moncin bize doğruyu söylüyor olabilir Komiser.

 Bir hafta önce verdiyse iki gece önce giyiyor olamaz.

 Moers'a götür.

 Bakalım yanığın ne kadar süre önce olduğunu söyleyebilecek mi?

 İki günden az bir süre önce olduysa   Moncin elbiseyi attığını zamana dair yalan söylüyordur.

 Daha sonra benimle arabada buluş.

 Bu Komiser Lefors.

 Şu andan itibaren soruşturmayı o yönetecek.

 Eminim ki yakın gelecekte çok iyi neticeler alacağız.

 Daha fazla söyleyecek bir şeyim yok.

 Her yeri ara.

 Bıçağın oralarda bir yerde olduğunu biliyorum.

 Hatırladığım kadarıyla bu tarihlerde her akşam buradaydı.

 Bir gün bu konuda hata yaptığınızı anlayacaksınız Komiser.

 Sonra ona verdiğiniz zarar için üzüleceksiniz.

 Ondan korkmuyor musunuz?

 Kocamdan korkmuyorum.

 - Ona âşık mısınız?

 - Elbette.

 O benim canım.

 Komiserim, Comeliau ve Lefors ofisinizde.

 - Moers nerede?

 - Bir mesaj bıraktı.

 Ceketle birlikte onu buraya getirin.

 Lefors maalesef buraya kadar boşuna geldin.

 Geçtiğimiz saatte yaşanan gelişmeler   beni zanlımızı suçlamak için yeterince kanıtım olduğuna inandırdı.

 Elinde görgü tanığı var mı Maigret?

 Elimizde, teşekkür ederim.

 Moncin'in dairesinden alınan   ve kurbanlarda bulunan garip yaralara uyacağına inandığım bıçaklar var.

 Ayrıca saldırganın giydiği takım elbiseyi bulup getirdik.

 İçeri gir Moers.

 Zanlımız bize takım elbiseyi yakasında yanık olduğu için   bir hafta önce bir berduşa verdiğini söyledi.

 Ancak takım elbiseyi daha bu sabah bulduk ve  Yaptığımız incelemeler yanığın üzerinden 24 saatten fazla geçmediğini kanıtlıyor.

 Açıklama yapmamı isterseniz kumaşı ıslatarak  - Tamam, teşekkürler Moers.

 Emin misin?

 - Kesinlikle.

 Duruşma sırasında davayı idare ederken faydalı olsun diye   arka tarafta iki yeri daha yaktım.

 - Bu neyi kanıtlıyor?

 Zanlının Marthe Jusserand'e saldırırken bu kıyafeti giydiğini kanıtlıyor.

 Suçla onu Maigret.

 Teşekkürler.

 - Bitti mi?

 - Evet.

 Yarın ne zaman tatile çıkabileceğimizi konuşalım mı?

 Tamam, çok isterim.

 - Maigret.

 - Bir cinayet daha işlendi Komiser.

 - Kadın kimdi?

 - Adı Janine Laurent.

 Clignancourt Caddesi'nde yaşayan Durandeau ailesi için çalışan bir hizmetçi.

 - Kaç yaşında?

 - 19.

 En az altı bıçak yarası saydım.

 - Sırtta yok mu?

 - Hayır.

 Dördü göğüste olmak üzere   boğazda da muhtemelen kız yerdeyken   diğerlerinden sonra gerçekleşen iki yara var.

 Diğerleri kadar temiz değil.

 Kolların ön kısımlarında ve ellerde yara var.

 Elbise neredeyse yırtılmış.

 Bununla birlikte aynı silah kullanılmış Maigret.

 Bununla yakından ilgileneceğim.

 Madam Moncin evde mi?

 Janine Laurent.

 Sabah saat 1.

15 sularında Place de Terte yakınlarındaki dans salonundan ayrılmış.

 - İnsanlar onu en son o zaman görmüş.

 - Tek başına mı gitmiş?

 Çocuklar öyle olduğunu düşünüyorlar ama emin olamıyorlar.

 - Sevgilisi yok mu?

 - Düzenli olarak yok.

 Kızın iyi biri olduğunu kanısına varmışlar.

 - Bu ilk baskı mı?

 - Efendim.

 Oturun.

  TUTUKLAMA OLDUĞU HALDE BİR KURBAN DAHA - Avukatım burada mı?

 - Hayır ama eşiniz ve anneniz burada.

 Onları görmek ister misiniz?

 Eşinizle anneniz birbirinden nefret etmeye ne zaman başladı?

 Anneniz küçük oyuncağına da anne olmak istediği için   eşiniz tarafından tehdit ediliyormuş gibi hissettiğini düşünüyorum.

 Önceleri kıskançlığını kontrol altına almaya çalışmış   sizi kontrol ettiği gibi onu da kontrol etmek istemiş olabilir.

 Annem onunla kalmak şartıyla bize bu evliliği ayarladı.

 Bu ne kadar sürdü?

 Yvonne Saint-Germain'deki evi bulana kadar.

 Bir gece annem uyurken taşındık.

 - Kendini orada özgür hissettin mi?

 - Hayır!

 Teşekkürler.

 İkisi de katilin sen olduğunu biliyordu, değil mi?

 İlk seferinde değilse de ikinciden ya da üçüncüden sonra.

 Ve seni korudular.

 Çünkü onlar bunu yapar.

 İçlerinden biri geçen gece seni korumayı denedi.

 Böylelikle seni sonsuza kadar saklayıp kontrol altında tutabilirdi.

 Geçen gece katil olan kişi ne yaptığını biliyor.

 Diğeri de bunu önce akıl eden olmadığı için kıskançlıktan ölüyor.

 Komiser.

 Kocam nerede?

 Onu serbest mi bırakıyorsunuz?

 Katil hâlâ dışarıdaysa Komiser   bence hata yaptığınızı kabul etmenizin zamanı geldi.

 - Onu ne zaman serbest bırakacaksınız?

 - Hemen onu görmek istiyorum.

 Teşekkürler.

 Marcel!

 Sana ne yaptılar böyle?

 Güzel küçük oğlum!

 Marcel'im!

 Çocuğumu serbest bırakın!

 Israr ediyorum onu serbest bırakın!

 Beş cinayet işlediği için serbest bırakılmayacak.

 Ayrıca ikinizden biri onu alıp götürmek   dünyadan saklamak, boyunduruk altına almak   ve onu tekrar önemsizleştirmek için   başka bir cinayet daha işledi.

 - Ben önemsiz biri değilim!

 Ölmeni istiyorum.

 İkinizin de ölmesini istiyorum!

 Kadınları ben öldürdüm çünkü senden nefret ediyorum.

 Zavallı bebeğim.

 Annene ihtiyacın var.

 Yaralı.

 Küçük oğlum yaralı.

 Senin için her şeyi yaparım.

 Senin için ölürüm.

 Hayatımı veririm.

 Janine Laurent'i bu sabah erken saatlerde siz mi öldürdünüz?

 Bu çocuk benim.

 Ne yaptığı ya da   geceleri Montmartre sokaklarında yürüyen küçük şıllıkların   başına gelenler umurumda değil.

 Janine Laurent'i bu sabah erken saatlerde siz mi öldürdünüz?

 Evet, öldürdüm.

 Evet!

 Ben yaptım!

 Çünkü oğlum için her şeyi yaparım.

 Öyleyse bana kurbanın elbisesinin rengini söyleyebilir misiniz?

 Karanlıktı.

 Görülemeyecek kadar karanlıktı.

 Sokak lambasına beş metre mesafede öldürülmüş.

 Elbisesinin rengi neydi?

 Maviydi.

 Müfettiş hanımefendiyi üst kata çıkarıp imzalı itirafını alın.

 Benimle gelin Madam.

 Kadınları ben öldürdüm çünkü senden nefret ediyorum.

 Senden nefret ediyorum.

 Senden nefret ediyorum!

 Çünkü ben  senden nefret ediyorum!

 Senin hatandı!

 Senin hatan!

 Çünkü  çünkü senden nefret ediyorum!

 Çünkü ben  senden nefret ediyorum!

 Maigret'lerin evi, buyurun.

 Benim.

 Her şey yolunda mı?

 Evet, yolunda.

 Bu akşam bir şeyler yapsak mı?

 Filme gidebiliriz.

 Belki şöyle bir yürürüz.

 Hayır, evde kalalım.

 Evde kalmayı isterim.

 Pekâlâ.

 Yakında görüşürüz.

 Tamam.

 

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar