Underverden (2017)
| |
112 dk
Yönetmen:Fenar Ahmad
Senaryo:Fenar Ahmad, Adam August
Ülke:Danimarka
Tür:Aksiyon, Suç, Dram
Vizyon Tarihi:01 Ocak 2017 (Danimarka)
Dil:Danimarkaca, Arapça
Müzik:Jens Ole Wowk McCoy
Nam-ı Diğer:Darkland
Oyuncular
Dar Salim
Stine Fischer Christensen
Ali Sivandi
Dulfi Al-Jabouri
Jakob Ulrik Lohmann
Özet
Başarılı bir doktor çete bağlantılı bir saldırı da küçük
kardeşini kaybeder.Kardeşinin ölümünün intikamını almak için bu ayrıcalıklı
hayatından vazgeçip maskeli bir savaşçıya bürünür
Altyazı
Nefes al, nefes al.
Neden bu kadar
gerginsin?
Nefes al.
Kapa gözlerini,
rahatla.
Nefes al.
Kapa gözlerini,
rahatla.
Nefes al.
Uyan lan.
Uyu mu dedim sana?
Tatile mi geldik,
amına koyduğum?
Aptal mısın oğlum?
- Al şunu.
- Bu iş boka saracak.
Boka sararsa sana
acıyacak mıyım sanıyorsun?
Anladın mı lan,
anladın mı?
- Evet.
- Tak şu eldivenleri.
Haydi, etrafına
bakma.
Doğrudan bankaya gir.
Haydi, haydi, haydi.
İçeri gir, kasayı
boşalt, doldur, yallah uza.
Çok fazla düşünme.
- Çanta nerede?
- On saniye sonra.
Yallah, başlayalım.
Yallah, trafiğe bak.
Bu bir soygundur.
Parayı ver.
Çabuk ol, hemen.
- Sağır mısın lan,
parayı ver.
- Açılmayacak.
Arkaya git.
Çok az kenara doğru.
Evet, teşekkürler.
Karga burun pens.
Pil çalışır durumda.
Beklemede kalın.
- Ve kalp atışı var.
- Bunu izlemekten
asla bıkmam.
Değişken ama bakalım
ne olacak.
Sinüs ritmi düzeldi.
Hasta stabil.
Devam edelim.
Kapatalım öyleyse.
Yaklaş buraya.
- Kayda değer bir
gün oldu, teşekkürler.
- Biz teşekkür
ederiz.
- İyi işti millet.
- Stine'ye selam
söyle.
- Şerefe.
- Şerefe.
- Bunları başardığın
için çok mutluyuz.
- Davet için
teşekkürler, tebrikler.
- Teşekkürler.
- Mükemmel iş.
- Stine, şu an kaç
aylık?
- Hey, benim
hakkımda konuşuyorduk.
- Sana geleceğiz.
- Hepsi senin hatan,
yedi aylık.
- İkizdi, değil mi?
İkiz.
- Resimde sadece bir
var.
- Görebilir miyiz?
- Olur, göster
onlara.
- Haydi, görelim.
- Embriyo resmini görelim.
- Bir oğlan,
anatomik bir canavar.
- Neden
bahsediyorsun?
- Kocaman penisi var.
- Aman Tanrım, kes
şunu.
- Göbek bağı o.
- Hayır, Anton.
Penis.
Şu ağza ve buruna
bak.
Ne kadar da tatlı.
Göbek bağı o.
- Sarhoş oluyorum.
- Sorun değil tatlım.
- Pekâlâ, o zaman.
- Bu harika tatlım.
- Fransa'ya ne zaman
gidiyorsun?
- Cuma günü.
- Ne, ciddi misin?
Neresine?
- Cote d'Azur'a.
- Umarım şey
yapmazsın - Daha yeni Karayipler'den
geldin.
- Sadece iki
günlüğüneydi.
- Girdim ve çıktım
yani.
- Hafta sonu gezisi.
- Şu telefonu bırak
tatlım.
- Eski bir liman.
- Neyi kaçırdım?
- Her şeyi bilmesi
lazım.
- Bir olayı
kaçırmaktan korkuyorum.
- Kek var mı?
- Yok.
Kek, kek.
Merhaba Stine.
Zaid evde mi?
Ağabeyimi aramayı
denedim.
- Meşgule almıştır,
içeri gelsene.
- Yok, sağ ol.
Sadece konuşmam gerek.
- Zaid.
- Efendim?
- Misafirlerin
yanına dön, olur mu?
- Tamam.
- Dinle Zaid - Bekle.
- Arayıp duruyordum.
- İyi misin?
Telefona cevap vermiyorsun.
Başım büyük belada.
Yardım et, siki fena
tuttum.
Peşimde adamlar var.
Beni bir saniye
dinle - Zaid - Yasin, Yasin, dur.
Dinle, Yasin Misafirlerim var, cuma akşamındayız.
Kutlama yapıyoruz - Misafirin olduğunu görüyorum.
- Bu gece olmaz,
tamam mı?
Para mı lazım?
- Söyleyemem - Ne kadar lazım?
Yüz bine kron lazım,
söz veriyorum.
Tüm bu pisliğe son
vereceğim.
Zaid, bir şans ver.
Boku yemiş
durumdayım.
Sadece bir şans ver,
bir şans.
Bir daha asla para
istemeyeceğim.
Yasin sana yüz bin
veremem.
Evladının mezarı
üstüne yemin ederim bir daha para istemeyeceğim
Evladım daha doğmadı bile, duydun mu lan beni?
Lütfen bir şans ver,
Zaid.
Kardeşin değil miyim?
- Kardeşin değil
miyim?
- Haydi, tuşa bas.
Bas tuşa.
Anlamıyorsun, herkes
peşimde.
- Herkes mi?
- Başım belada
diyorum.
- Zaid, son bir şans - Tuşa bas.
Yemin ediyorum, son
kez Zaid.
Geri dön tatlım,
hemen geliyorum.
Sen devam et.
- Nefes aldığını
hissediyorum.
- Sanki şey gibi Boğazı yakıyor.
- Herkesin bardağı
dolu mu?
- Evet, teşekkürler.
- Öyleyse - Parti zamanı.
- Şerefe.
- Geldiğiniz için
çok mutluyuz.
Seninle gurur
duyuyorum.
Gerçekten.
- İnanmıyor musun?
- Tabii ki.
- Artık elime bile
sığmıyor.
- İki elinle dene o
zaman.
Çok az daha Zaid, konuşabilir miyiz?
- Şimdi mi?
- Evet, şimdi.
Eldivenleri takmadan
önce konuşsak, olmaz mıydı?
Evet.
Üzgünüm, Zaid.
Kardeşini acile getirdiler.
- Neden?
- Ağır yaralanmış.
- Hey, Zaid.
Oraya gitme.
- Çekil önümden.
Hiç iyi görünmüyor,
Zaid.
Yapabileceğimiz bir
şey yok.
- Sen git, ben
onlara söylerim.
- Tamam.
- Gel.
- Teşekkürler.
Yapılacak bir şey
yok.
Yasin.
Yasin, hayır.
Olamaz.
Biraz daha zamana
ihtiyacın var mı?
İstersen ben Yok, sorun değil.
Haydi, şunu
halledelim.
- Şehadet getirelim.
- Allah'tan başka
ilah yok.
- Şehadet getirelim.
- Allah'tan başka
ilah yok.
Allah'tan başka ilah
yoktur.
Muhammed onun kulu
ve elçisidir.
Cennet de haktır.
Cehennem de haktır.
Dünya'nın sonu da
haktır.
Mevtanın ruhu için hep
birlikte El Fatiha Geldiğiniz için Allah
razı olsun.
Torben - Karım, Stine.
- Merhaba, Torben.
- Tebrikler.
- Sağ ol.
- Cinsiyeti nedir?
- Erkek.
Güzel.
Bir ara uğra.
Görüşsek iyi olur.
Birkaç saatliğine de
olsa ailenle birlikte olmalısın bence.
Uğraşamam, şimdi
olmaz.
Yarın hallederim.
Annen ve babana
destek olmaya gitmek iyi bir fikir olabilir.
- Değil mi?
- Tamam, olur.
İyi.
- Gidip konuşalım mı?
- Hayır, bir yere
gitme.
Evet, sence ne
istiyor olabilirim?
Kaba tahminde bulun.
Bu yaz tatilimizden.
Bu da bebeklik resmi.
Sen de kimsin?
Başın sağ olsun.
Ben Alex.
Yasin'in
arkadaşıydım.
Arkadaşı mı?
Ona ne oldu?
Bir şey biliyorsan
söyleyebilirsin.
Yarın polisle
görüşeceğim.
Ben de öyle
düşünmüştüm, iyi tüttürmeler.
Öyle diyorsunuz,
değil mi?
Dur, bekle.
Lunden'de uyuşturucu
satılan bir yerde Branco diye biri için çalışıyordu.
- Orada ne yapıyordu?
- Sence?
- Alex miydi?
- Zaid.
- Zaid mi?
- Evet.
- Hoş geldin.
- Teşekkürler.
Yaşanan şeyin
gerçekten çok trajik olduğunu söylemeliyim.
Genç birinin ölmesi hiçbir
zaman iyi olmaz.
Bunu aşmak için
kendine biraz zaman tanı.
Birisiyle görüştün
mü hiç, bir psikolog ile falan?
Hayır, görüşmedim
fakat Kendim doktorum zaten Teşekkürler Claus.
Buraya aslında
soruşturmanın nasıl gittiğini öğrenmeye
geldim.
Herhangi bir şüpheli
var mı?
Hayır, henüz o
noktaya varmadık maalesef.
Anladım.
Dün aileme uğradım, Alberton'a.
Otuz civarında
serseri alışveriş merkezi etrafında dolanıyor.
İçimden bir ses
diyor ki Onlarla konuştun mu hiç?
Hayır, insanları
rastgele suçlayamayız.
Sırf koyu tenli ve
kahverengi gözlü diye insanlara şüpheli gibi davranamayız.
Hayır, tabii ki ama odaklandığınız
bölge orası, değil mi?
Her ihtimali göz
önünde tutuyoruz.
Claus, diğer dosyada
bir ipucu elde ettik, harekete geçmeliyiz.
- Bana bir saniye
verir misin?
- Elbette.
- Kusura bakma,
Sadid.
- Zaid.
Zaid, tabii ki.
Hatırlanması gereken çok isim olunca Ama Zaid, bir şey bulacak olursak öğrenecek
ilk kişi sen olacaksın.
- Anladım.
- Umarım yardımcı
olmuşumdur.
Janni Svendsen, 72
yaşında bir kadın.
Herlev'deki
poliklinikteymiş.
Kronik damar
yırtılması varmış.
Durumu iyi.
Yaşlı fakat akciğer ve böbrekleri sağlıklı
görünüyor.
Sence ameliyat
etmeli miyiz?
Ne zaman olduğunu
bilemeyiz ki.
Büyük oranda ölme
riski var.
Zaid, lanet olsun
dostum.
Kardeşine olanları
duydum, başın sağ olsun.
- İyi misin?
- Evet.
Resimleri satan sen misin?
Evet, şurada sağda
gördüklerin Hey, bebeğim.
Ne haber?
Selam, seni görmek
güzel.
Özel bir sergi için
üç tanesini sattım.
Aynı adama, Jens
Peter Brask.
Tanıdığım en büyük
koleksiyoncu.
Selam beyler.
Selam tatlım.
Görüşmeyeli çok oldu.
- Alkollü jölelerden
sızıyordun.
- Hatırladığım son
şey bu.
Anders, Zaid.
Tanışmalısınız.
Zaid, gelsene buraya.
Ronnie.
Kopenhag kralı.
- Ve Shami.
- Selam.
İzin verirseniz ufak
bir işim var Benim için de al biraz.
İhtiyacım var.
Sana telefonla
öderim.
- Tabii ki.
- Teşekkürler, canım.
Bu da ne lan?
Arabada sıcak mı
tutuyorsun?
Belki birkaç ay ama
o kadar vakit yetmez.
Daha fazla zamana
ihtiyacımız var.
Kendinize iyi bakın.
Teşekkürler beyler.
Hey, Zaid.
Dışarısı buz gibi.
İçeri gelsene.
İçeri gelmiyor musun?
Burada kalma.
Bu senin için iyi
değil.
- Affedersin.
- Git misafirlerinle
ilgilen.
Hey Neler oluyor?
Biraz hava alıyordum.
Taksi tut, olur mu?
Orta Doğu'da heyecan
verici yeni bir şeyler oluyor mu?
Senin ilgini
çekmiyor olması benim ilgimi çekmeyeceği anlamına gelmez.
Polisle konuştun mu?
Polis ne yapabilir
ki?
Polis ne yapabilir?
Danimarka polisi ne
yapabilir?
Bu meseleyi kendimiz
çözmeliyiz.
Bana sırtını dönme.
Kardeşini koruman
gerekirdi.
- Yoksa kim
olduğumuzu unuttun mu?
- Neyi unuttum mu?
- Demek unuttun.
- Biz kimiz?
Bizler Iraklıyız.
Aslını mı unuttun piç?
Bizler Iraklıyız,
hayvan herif.
Burası Irak mı?
Dışarı bak.
Irak mı, burası
neresi?
Kafan hâlâ Irak'ta
olduğundan oğlun sokak serserisi oldu.
Ne Irağı?
Otuz yıldır
Avrupa'dasın, Danimarka'da.
Şu kahrolası
kanepedesin.
Burada yaşıyoruz.
Otuz yıldır o
kanepede oturuyorsun.
Ayağa kalk, kalk şu
kanepeden artık.
Bir iş bul.
Ayağa kalk be adam.
Bir kez olsun kavga
etmeseniz olmaz mı?
Artık bunlara
katlanamıyorum.
- Hepsi senin hatan.
- Benimle ne alakası
var?
- Hepsi senin hatan.
- Neden her şey
benim hatam oluyor?
Gelsene.
Bir şey var.
- Bunu nereden
buldun?
- Kardeşinin
odasında buldum.
- Polise neden
vermedin?
- Babanın peşine
düşebilirler diye.
- Onun haberi var mı?
- Hayır, tabii ki
bilmiyor.
Bildiğimiz kadarıyla
kardeşin organize suç örgütüne katılmış.
Onu kimin öldürdüğünü
etrafta öylece konuşamazsın.
- Tamam.
- Onlar da polise
konuşan tipler değil.
Yani elinizde hiçbir
delil yok.
Sorun bu mu?
Açıkçası, sana
aktaramayacağım bir sürecin ortasındayız.
Ama elinizde parmak
izi var, değil mi?
DNA örnekleri falan?
Soruşturma sürecinde
bir teoriniz var mı?
- Bu ses tonunu
sevmedim.
- Kusura bakma.
Kardeşini
kaybettiğin için gerçekten üzgünüm.
Ama Tanrı'nın seçkin
kulları arasında olmayan bir gruptaydı o.
- Umarım bunun
farkındasındır.
- Bu ne demek oluyor?
Seçkin olmayan
kullar Yirmi yaşındaki bir gencin
cinayeti önceliğiniz değil mi?
Zaid, o bir çocuk
değildi.
Yirmi yaşında bir
bireydi.
Sana göstereyim.
Normalde bunu yapmam
ama bunu görmelisin.
Bir suçluya
dönüşmeden önce ne zaman çocuklarınıza mukayyet olacak?
Yirmi yaşında bir
yetişkin ve ciğerine kadar yasa tanımaz bir suçluydu.
Bir daha bana işimi
nasıl yapmam gerektiğini söyleyeceksen sekreterimden
randevu al, tamam mı?
Ne işin var burada?
Ot çekme kümesiniz
burası mı?
Branco, onunla
konuşabilir miyim?
Neredeyse hazır
sayılırız.
Seni tekrar
arayacağım.
Hoş geldin.
Otur.
- Hayır, sağ ol.
- Sana otur dedim
dostum.
İnsanlarla
konuştuğunu duyuyorum.
Ne hakkında konuşmak
istiyorsun?
- Yasin.
- Yasin'i tanıyan
var mı?
- Yasin diye birini
tanımıyorum.
- Yasin diye birini
tanımıyorum.
Yasin'in buraya
geldiğini biliyorum.
- Yasin'in
ağabeyiyim.
- Şuna bir kola
verin.
Hayır, sağ ol.
İç.
- Kardeşim öldü.
- Sana iç dedim.
- Branco, sen misin?
- Evet.
Yasin'in senin için
çalıştığını biliyorum.
Ne iş yaptığın
umurumda değil - Bir bok yaptığımız yok.
- Anladım Branco.
Kardeşim şu an ölü.
- Kapat lan çeneni.
- Sadece ne olduğunu
bilmek istiyorum.
Bana bak.
Bana bak lan.
Burası sosyal bir
kulüp değil.
Aç lan ağzını.
Kaç defa
söyleyeceğim, ne seni ne de kardeşini tanımıyorum.
Yüzünü bir daha
görmeyeyim buralarda.
Biraz saygı göster
lan.
Atın şunu dışarı.
Kardeşin değil miyim?
Yemin ederim, herkes
peşimde.
Günaydın.
Günaydın.
Neden tişört
giyiyorsun?
Dün gece hastaneye
mi gittin?
Evet.
- Lütfen, giderken
beni uyandır.
- Kusura bakma,
acelem vardı biraz.
- Yumurta mı
istersin yoksa müsli mi?
- Evet, lütfen.
Biraz izin alamaz
mısın?
Alamam canım.
Uzun bir izin al
demiyorum, sadece bir haftalık falan.
Kes şunu lütfen.
Alamayacağımı
biliyorsun.
Zaid, iyi değilsin.
Şu hâline bak.
Yani Zaid?
Yasin'in bir
arkadaşıyla konuştum.
Daha doğrusu
çalıştığı adamla.
Haşhaş ya da her
neyse onu satıyor.
Peki, sonra ne oldu?
Seni de sikeriz
dediler, anneni de sikeriz falan - Çok
konuşmadılar.
- Bunu onlar mı
yaptı?
- Hayır.
- Hayır mı?
Hayır, onları daha
çocukken bahçede oynadıkları zamandan beri tanırım.
Bu işe
karıştıklarını biliyorum.
Karışmadılarsa bile
en azından biliyorlar.
Böyle işlerle polis
ilgilenir.
Anladın mı Zaid?
- Evet.
- Konu kapanmıştır.
- Hayır, henüz
bitmedi.
- Elbette, raporda
bir şeyler yazmışsındır.
Ayrıca biter bitmez
polise gider.
Okumak istiyorum.
Biliyorum fakat
kendini bazı şeylerden korumalısın.
Anders, ne olursa
olsun buna bakacağım.
Bunun farkındasın,
değil mi?
Parmak uçlarınla,
haydi.
Haydi, devam et.
Gel buraya, vur.
Tamam, buraya vur.
Aparkat, haydi.
Şuraya vur, şuraya.
Daha hızlı, harika.
Şuraya doğru.
Nikki, haydi.
Hızlı ol, haydi.
İşte böyle
yapacaksınız, gençler.
İşte böyle.
Aferin.
Haydi beyler, haydi,
haydi.
Sakın, sakın kendini.
Daha hızlı, daha
hızlı.
Bıktım usandım, bu
duvarda kemer istiyorum lan.
Yallah, haydi.
Ne haber kardeşim,
iyi misin?
Çocuklara birkaç
tüyo veriyordum.
Çocukların kemer
kazanmasını istiyorum.
Bunu sadece eğlence
mi sanıyorlar?
Berbat durumdayım.
Sana söylediğim Arap
kızlar vardı.
Dördünü de buraya getirdim
ama bir şey yapmak istemediler, gönülsüzlerdi.
Ben de dört şişe
Grey Goose aldım.
Üçüncü bardaktan
sonra dans etmeye başladılar.
Fena zum oldum,
kardeşim.
Tam bir Bedevi
partisine döndü, bilirsin ya hani.
- Başım hâlâ dönüyor
amına koyayım.
- Bir şey olmaz,
kanka.
- İşleri takip
ediyor musun?
- Hazır, sadece
bekliyorum.
- Sevkiyat olacak.
- Harika.
Cepler dolsun, kardeşim.
- Mükemmel kanka.
- Hasat zamanı
kardeşim.
- Birlikte akşam
yemeği yiyelim.
- Olur.
- Gidelim, stres
atarız.
- Aynen, zor geçti
birkaç gün.
Selam.
Daha bununla işim
var.
Otur lan şuraya,
otur dedim.
- Neredeydin?
- Pazar günü şeyde - Telefonuna neden bakmıyorsun?
- Şarjı bitmiş.
- Belki de Maria'da
kalmıştır.
- Belki mi?
- Gidip bakacağım.
- Söyleyeceklerimi
iyi dinle.
Yüzünü dağıtmak
istemiyorum.
Ama telefon ve
parayla geri gelmezsen ağzını yüzünü
sikerim senin, anladın mı?
Yüzünü her yerde
gösterme.
Siktiğimin maymunu.
Torben.
Bu da nesi?
- Dur, elimi sileyim.
- Gel böyle.
- Lars, şuna bir bak.
- Yok artık, eski
kurt.
Hâlâ burada mısın?
Sonunda evlendin mi?
Seni görmek çok
güzel dostum.
Annen nasıl?
Her zamanki gibi,
bilirsin.
Eminim, babanla uzun
ve güzel sohbetler ediyorsundur.
Ne demezsin Bu tanıdık gelecektir.
Güzel, değil mi?
- Bu aynısı olamaz.
- Kesinlikle aynısı.
- Yeniden başlamak
istiyorum.
- Neden?
- Polis bir şey
yapmayacak.
- Zaid.
Yapamazlar veya
yapmayacaklar.
Yasin'in katilleri
dışarıda bir yerde.
- Yapamam dostum.
- Zaid, sen aklını
yitirmişsin.
- Kendine gel.
- Kimin yaptığını
bulmalıyım.
Onlar ortalıkta
dolaşan çeteler.
Genç çocukları
kullanıyorlar.
- Öyle mi?
- Kirli işlerini
çocuklara yaptırıyorlar.
Sonra da onları
atıyor veya Yasin gibi ölümüne dövüyorlar.
Bu konuda
yapabileceğin bir şey yok.
Doktorsun sen, Zaid.
Doktorsun sen.
- Çeteler eski
günlerdeki gibi değil.
- Hâlâ aynı bok.
Zaid, işler tamamen
değişti.
- Aynı bok dedim.
On yıl önce
ellerinde bıçak vardı, şimdiyse AK-47 var.
Yasin'i benden
aldılar.
Bu sorun değil mi?
Sana göre normal mi?
Herkes gangster
olabilir, Torben.
Onlar sadece torbacı.
Haydi, tekrar,
tekrar.
Tekrar, haydi.
Odaklan.
Haydi, lanet olsun.
Uyan artık lan.
Haydi, tekrar.
Haydi.
Beş, altı, yedi,
sekiz.
Haydi Zaid.
Hayır.
Lanet olsun, öyle değil.
Vur.
Bir, iki, üç, dört,
beş.
Güzel, sağ kroşe vur.
Çok güzel, işte
böyle.
Alex.
Ne haber?
- Burada ne işin var?
- Öyle koşmaya
çıkmıştım.
Antrenmana mı başladın?
- Eskiden
çalışırdım, sonra bırakmıştım.
- Peki, sebebi Hayır, aslında kafam güzelken daha iyi
çalışırım.
Bilmiyorum,
motivasyonumu kaybettim.
Benimle gel, öyleyse.
- İşlerim var.
- Haydi.
Zaten içtin, değil mi?
Tempo tutmama yardım
edebilirsin, haydi.
Dört, beş, altı.
İşte bu.
Şimdi yumruk at.
Harika, tekrar.
Sağ kroşe.
Kroşe vur.
Evet, sağ kroşe.
Harika, mola.
- İyi iş.
- Teşekkürler.
İyiydin.
Torbayı tutar mısın?
Bir tur daha
çalışayım.
Sigaramı bitireyim,
olur.
Torbayı tut, haydi.
Kapüşonumu taksana.
- Kız arkadaşın var
mı?
- Evet.
Üç dört kızla konuşuyorum Üç dört kız mı?
Tek kızla çıkma
olayını hiç kıvıramadım.
Farklı kızlarla
konuşuyorum bu yüzden.
- Senin kız arkadaşın
var mı?
- Karım var.
Bir tanesi yetiyor.
- Eviniz, arabanız
ve köpeğiniz mi var?
- Ev, köpek ve Volvo.
- Bunu istemez misin?
- Yok.
- Sakin ol.
Ne yapıyorsun lan?
- Haydi.
Bırak da sigaramı
bitireyim.
Sikerler bu işi.
- Neden öyle
vuruyorsun?
- Haydi, tut şunu.
Tamam, haydi.
Hazırım.
Bacaklarının üstüne
tutun ki sarsılma.
Tüm vücudunu kullan,
tamam mı?
- Anladın mı?
- Evet.
- Duvar gibi oldun.
- Bundan daha sert
vurabilirsin.
Tükendim.
Aç mısın?
- Sen alacaksan evet.
- Ben alıyorum.
- Üç dört tane
farklı kız var.
- Hepsi aynı anda mı?
Hayır, hepsi aynı
anda değil henüz.
Ama bunu denemek
isterim.
Böylece farklı
günlerde gelebilirler.
Mesela pazartesi
Sofie salı günü şey O kızın adı neydi ya?
- Peki ya adını
hatırlayamazsan?
- Telefonda kayıtlı,
sıkıntı yok.
Kalmaya gelirler,
güzel vakit geçiririz.
Temizlik yaparlar,
yemek hazırlarlar Hepsi iyi kızlar.
Burada mı yaşıyorsun?
Gel, asansör burada.
Merdivenleri
kullanalım.
Hepsini görmek
istiyorum.
- Merdiven mi?
En üst katta yaşıyorum.
- Küçük bir seyahat
gibi olur.
Her şeyi görmek
istiyorum.
İnanılmaz gözüküyor.
Çatıya çıkabilir
miyiz yoksa sürekli kapalı mı?
- Yok, sanmıyorum.
- Bu sonuncusu,
değil mi?
- Yürümek isteyen
sendin.
- Evet, biliyorum.
Sıkıntı yok.
Bu sonuncusu.
Vay canına.
- Kim o?
- Selam canım,
misafirimiz var.
Bu Alex.
Bu da Stine, karım.
- Selam.
- Alex.
- Stine, selam.
Nerelerdeydin?
Seni arıyordum.
Şuradan manzaraya bak
istersen.
- Bu da kim?
- Yasin'in arkadaşı.
Onu cenazede
görmüştüm.
Sonra birkaç kez
daha karşılaştık.
Tamam.
Ona Torben'in
garajında olduğumuzu söyleme, olur mu?
- Soda ister misin?
- Teşekkürler.
- Teşekkürler.
- Şunu suya batır.
- Bu da nedir?
- Pirinç yaprağı.
Pirinçten yapıldı.
- Eviniz çok güzel.
- Teşekkürler.
- Buna tuz koyabilir
miyiz?
- Ne istersen onu
koyabilirsin.
Senden ne haber?
Okuyor musun,
çalışıyor musun?
- Hayır, tam olarak
değil.
- İkisi de değil mi?
Hayır, bilgisayar
oyunu oynarım.
Playstation falan mı?
Hayır, masaüstü
bilgisayarda.
Bildiğimiz
bilgisayarda Ne oynuyorsun peki?
Poker falan mı?
Hayır, strateji
oyunları oynuyorum.
Orta Dünya Savaşları
adlı bir oyun.
Nasıl anlatsam Çevrim içi bir şehir inşa ediyorsun ve sonra
da rakibine saldırıyorsun.
Böylece yeni
seviyelere atlıyorsun falan işte.
Tamam.
Peki, bitirdin mi?
Yani kazandın mı?
Kazanamazsın.
Oyun sonsuza dek sürüyor.
Sürekli ekleme
yaparak geliştirdiğin bir avatarın var.
Mesela benim
avatarım bir Ork.
Uruk Hai cinsinden.
- Unok Ai Ork mu?
- Uruk Hai.
- Uruk Hai.
- Ork.
- Ork.
- Evet.
Isengard'daki
Saruman'dan ayrıldı.
Yüzüklerin Efendisi
gibi mi?
Aynen ama bildiğin
hikâyesi gibi değil.
Kuzey'deki Savaş
deniyor.
Sadece
bilgisayardaki oyunda var.
Filmde böyle bir şey
yok.
- Veya kitabında - Veya kitabında Kısacası buna çok zaman harcıyorum.
- Hayır, teşekkürler.
- Haydi, tadına bak,
güzeldir.
- Beni sarhoş etmez,
değil mi?
- Kesinlikle etmez.
Başa çıkabilirsin.
- Çok profesyonel
gibisin.
- Filmlerde görürdüm
bunu hep.
Hep yapmak
istemişimdir.
- Aslında tadı gayet
güzelmiş.
- Öyle mi?
Yasin'le yakın
arkadaş mıydınız?
Oyunu beraber
oynardık.
Beraber de antrenman
yapardık.
Çocuklar bu işte
Semion'un parmağı olduğunu söylüyorlar.
Branco'nun patronu.
Lunden'i kontrol
ediyor ama bilmiyorum.
Bir şey ters gitmiş
olmalı.
Bu Semion'u nerede
bulurum?
İki gün sonra bir
dövüş düzenleyecek.
- Gidiyoruz o zaman.
- Orası berbat
tiplerle dolu olacak.
Bunu yapabiliriz.
Onu görmek istiyorum.
Sağ, tekrar.
Tekrar, harika.
Evet, evet.
İşte böyle, haydi.
Mükemmel.
Evet, aşağı.
Harika.
İşte böyle.
Harika.
Aynen böyle.
Daha sert.
Tekrar, tekrar.
Evet, aferin.
- Hey, ne haber
Hassan?
- Hey, uzun zaman
oldu.
Seni görmek güzel.
- Nasıl gidiyor, iyi
misin?
- Aynen, teşekkürler.
- İçeride görüşürüz.
- Görüşürüz.
Şimdi Hassan, şimdi.
Kurtul lan oradan.
Haydi.
Şuraya gidelim.
- Ne haber kardeşim?
- Ne yapıyorsun?
Görüşmeyeli çok oldu
kardeşim.
Neler yapıyorsun
adamım?
Çok fazla ot
içiyorsun oğlum.
Yemek yemiyor musun?
Derdin ne lan senin?
- Ne işin var
kulübümde?
- İş arıyorum.
- Çok keyifsiz bir
maç.
- Bombok gözüküyor.
İş konusuna gelelim.
Gerçek iş mi
arıyorsun, internet işi mi?
- Ot içmeye gel.
- Hayır.
Sakin ol, kıyafet al
kendine.
Bir şeyler yersin,
kardeşim.
Hadi, Hassan.
Hassan, Hassan haydi.
Vur şuna.
Tezahürat yapın, haydi.
Hassan, Hassan,
Hassan Hassan, Hassan, Hassan.
Burası kalçası.
- Burada mı?
- Evet, biraz sert
bas.
- Tamam.
- Şöyle yapacağız.
Bundan on gün
sonrasına yeni bir randevu ayarlayacağız.
Ve kendi etrafında
dönmezse biz döndüreceğiz.
- Siz nasıl
çevireceksiniz?
- İçeriden müdahale
edeceğiz.
Merhaba,
affedersiniz.
- Selam Zaid.
- Selam Lisa.
- Şey Ulla.
- Ulla, tabii ki.
Pardon.
Ben de Stine'ye
henüz bebeğin dönmediğini söylüyordum.
On gün sonra yeni
bir randevuda görüşelim.
Belki o zamana kadar
döner.
- Ya onu
çeviremezseniz?
- O zaman sizinle
sezaryeni konuşuruz.
- Hâlâ kendi
etrafında dönebilir.
- Lütfen, izin ver
de Ulla konuşsun.
On gün sonra gelin, o
zaman dönüp dönmediğine bakarız.
- Ona bir şekilde yardım
edebilir miyim?
- Hayır.
Sadece hamileliğin tadını çıkar.
- Üzgünüm tatlım.
- Burada tartışmak
istemiyorum, tamam mı?
Haydi ama tatlım.
Özür dilerim,
gerçekten.
- Ne için özür
diliyorsun?
- Geç kaldığım için.
Güzel, bak.
Pozitif kalmaya ve seni anlamaya çalışıyorum.
Ama sana ihtiyacım
var.
Böyle geç kalman
doğru değil.
Doğru olmadığını
biliyorum ama şu an işlerim inanılmaz yoğun.
- Neden böyle
sırıtıyorsun?
- Sırıtmamam
gerektiği için, bilirsin.
İçten içe çok
pişmanım, gerçekten.
Haydi, hafta sonu
akşam yemeğine gidelim.
Ne dersin, yapalım
mı?
Küçük bifteğim için
biftek yemeye Bu acıtamaz bile.
Ne biçim bir yelek
giyiyorsun?
- Geri dönmeliyim.
- Tamam.
- Görüşürüz.
- Görüşürüz.
Zaid, telefonunu
hacklemeyi başardım.
Zaid Ver şunu.
Haydi, ver şunu.
Şunu denesene.
Uyuyor mu görelim.
Nefes al.
Bir şey olmadı.
Sokakta başına
gelebilir, nefes al.
Manyak herif, ya
delinseydi?
Sızlanmadan bir
mermi yiyebilmelisin, ayağa kalk.
- Şunu doğrultma
bana.
- Histeriksin.
- Ben mi sen mi?
- Sen histeriksin.
Yapma dedim.
Hey, ne oluyor lan?
Ne oldu Karim?
Karim, ne oluyor
dedim?
Semion nerede?
Yanına taze fasulye,
acılı kızartma ve bernaise sosu alalım.
Fasulye, acılı
kızartma ve bernaise.
Harika.
Peki, içecek olarak?
- Kırmızı şarap?
- Hayır, teşekkürler.
- Bir bardak kırmızı
şarap, lütfen.
- Herhangi
tercihiniz var mı?
Ne istersin?
Pinot Noir olsun.
Pinot Noir harika
bir seçim.
Çok güzel,
teşekkürler.
- Belki bir fırt
alırım.
- İmkânı yok, artık
siparişi verdik.
Ama tüm bardağı
içemem.
Sadece bir fırt
alırım.
Hamile usulü bir
fırt çek, bir şey kalmaz bardakta.
Bu da ne demek?
Vay, gençler.
Ne haber, iyi
misiniz?
Nasıl gidiyor?
Mutlu görünüyorsun.
- Şerefe hayatım.
- Şerefe canım.
İyi bir haftaya
içelim.
Ne istersen onu
sipariş et, para asla bitmez.
Sirkteymiş gibi
alkışlıyorsun.
Senin alkışına
ihtiyacım mı var?
- Her zamankinden
iki tane.
- Hemen efendim.
Buz ve karışık kokteyl
olsun, tamam mı?
Düşünüyordum da bebeğimiz
doğduktan sonra belki tatile
gidebiliriz.
Tatile mi?
Bu da nereden çıktı?
Karım söyledi.
Biraz ara vermem iyi
olur diye.
- Akıllı bir
kadınmış sanırım.
- İnanılmaz
akıllıdır aslında.
Japonya'ya
gidebiliriz belki - Japonya mı, neden?
- Hiç gitmedim çünkü.
Uçakta bebeği çığlık
atan çift olacağız.
- Üç yüz kâğıt
dostum.
- Bakabilir miyim?
- İyi iş dostum.
- Fenaymış.
Ya da Berlin'e
gidebiliriz.
Arabayla da
gidebiliriz.
Veya uçakla da Berlin'de güzel günlerimiz olmuştu.
Veya Paris Hayır, Berlin'deki dairemizi özlüyorum.
Onu satmamalıydık.
Sen ne düşünüyorsun?
Berlin'i özledin mi?
Hey - Nereye gidiyorsun canım?
- Tuvalete.
Döndüğümde belki bir
parça sohbet etmek istersin.
Bir sorun mu var?
Sana diyorum lan
ibne.
Neden beni
izliyorsun?
Sakince bifteğini
yiyemiyor musun, amına koyduğumun maymunu?
Neden bu kadar
kibirlisin?
Senin türünden
birinin buraya gelmesi zoruna mı gidiyor?
Benim türümden mi?
O kadar da fena
değil, bu fasulyeler.
Bak sana ne
anlatacağım.
Buraya ayda bir
gelip 1600 kron harcamak seni büyük adam yapmaz lan.
Kimsin lan sen?
Buraya her gün
geliyorum.
Şu garson benim
küçük kölem.
İşlerin yürümesini
sağlarım buralarda.
Sen nereden
geldiğini unutmuşsun.
Seni hatırlıyorum.
Geldiğin yerde her
şeyin yolunda gittiğine emin olurum.
Kardeşim olmayanlara
kardeşim gibi davranırım.
Kardeşi olmayanlara
kardeş olurum.
Çıkış kapısı
olmayanlara kapı açarım.
- Işığı olmayanlara
ışık veririm.
- Tamam.
Onlar için kulüp
açtım.
Futbol takımlarına
sponsor oldum.
Kiralarını
ödemelerine yardım ederim.
Sen neler yaparsın?
Anneni en son ne
zaman ziyaret ettin?
Mahallendeki biri
için en son ne zaman bir şey yaptın?
Doğrusu senin o
beyaz dünyan sikimde bile değil.
En azından geldiğim
yerde yaşıyorum.
Hâlâ aynı adamım ve
onu savunuyorum.
Kardeşine bile
destek olmadın oğlum sen.
Hey, yerinizi
aldığım için affedersiniz.
Hiç tanışmadık da
üstelik, selam.
Selam.
- Semion.
- Stine.
Aile kurduğunuzu
görmek güzel, çok hoş.
- Kaç aylık oldu?
- Sekiz aylık.
Tebrikler, mükemmel
iş gerçekten.
Size şampanya
göndereceğim kardeşim.
Tebrik ederim.
Yasin'in
arkadaşlarından biri mi?
Gidiyoruz, haydi.
Belanı siktim senin,
küçük orospu.
Siktim belanı.
Geldi işte.
Tam zamanında.
- Selamünaleyküm
beyler.
Kanka ne haber?
- Aleykümselam.
İyidir kardeşim.
- Her şey yolunda mı?
- Evet, sen nasılsın?
- Ne diye hepimizi
çağırdın buraya?
- Sakinleş önce,
olur mu?
Orospu çocuğunun
biri beni temizlemeye kalktı.
- Kim?
- Ben de bunu
öğrenmeye çalışıyorum.
Bu yüzden
buradasınız.
Belki birinizin
bildiği bir şey vardır.
Veya birinize yanlış
yaptıysam şimdi söyleyin ki bileyim.
- Ama bir şey olmamış.
- Arabam sayesinde
olmadı lan.
- Peki, neden
buradayız?
- Birinin damarına
mı bastım?
Yüzün asık gelmişsin
buraya ve bizden biri yapmış gibi suçluyorsun.
Bu da ne demek?
Sadece önlem amaçlı
kardeşim, bozulmayın.
Birileri beni
mahvetmek için sinsice yaklaşıyor.
Zoruna gitmiyorsa
kafana takma.
Hiç takma kardeşim.
- Ama bir şey
biliyorsan söyle.
- Bizden biri mi
yaptı diyorsun?
- Sadece soruyorum,
derdiniz ne lan?
- Hasta mısın, nesin?
Tabutta olabilirdim
şu an.
Hastayım amına
koyayım.
- Bizden biri mi
diyorsun?
- Sen kafayı
yemişsin?
Sen ne diye böyle
alındın?
Koşun, herkes koşsun.
Haydi, haydi.
Bu piç neredeyse
bulun onu.
Bulun dedim.
Bu da ne böyle lan?
Bulun şu küçük
orospuyu.
Neyle uğraştığımı
gördünüz mü?
Ben miymişim kaçık
olan?
- Selam.
- Selam Anton.
Seni çağırtan bendim.
Mitral yetmezlik
gibi görünüyor.
Anestezi doktorunu
çağıralım mı?
- Zaid?
- Evet, ameliyat
gerekli.
- Kim yardım edecek,
sen mi?
- Evet, ben.
Yapalım, o zaman.
Zaid.
Aile ile konuştun mu?
- Ne?
- Aile ile konuştun
mu?
- Merhaba.
- Merhaba.
Oğlunuzun göğüs
kafesine sert bir darbe aldığını düşünüyoruz.
Kalbinin sağ
tarafına baskı yapıyor.
Kapakçıklardan
birine baskı yapıyor.
Yani zor bir ameliyat
olacak.
Nidal'in oğlu değil
misin sen?
Evet.
Ameliyatı senin
yapacak olman çok memnun edici.
Ona kardeşin gibi
muamele et, lütfen.
- Elimden geleni
yapacağım.
- Teşekkürler.
Kardiyoplejiyi
başlat.
Makas, Ulla.
Pens işareti başka.
Makas işareti başka.
Bilmiyor musun?
Bu nedir?
Makas işareti.
Ne kadardır
buradaydın sen?
Alo.
- Merhaba anne.
- Merhaba oğlum.
Tamam.
Tamam, tamam.
Uğrarım, tamam anne.
- Ne haber beyaz
adam?
- Neler oluyor?
- Ne dedin sen?
- Ne haber beyaz
adam dedim?
- Hey, ne oluyor lan?
- İyi misin?
Peki şimdi?
Peki şimdi?
- Zaid.
- Şimdi ne
yapacaksın?
- Bana bak.
- Zaid.
Bana bak.
Beni vurmak mı
istiyorsun?
Bırak gitsin, Zaid.
Bırak, gitsin.
Ne yapıyorsun?
- Bunlar - Ne?
Sadece çocuk lan bunlar.
- Ailemin yanına
gitmeliyim.
- Hayır, olmaz.
Kim olduğunu biliyorlar.
- Ailemi görmem
gerek.
- Kaçman lazım.
Hemen Zaid, kaç.
Haydi, haydi.
Seni duyabiliyorum.
Selam canım.
Neden böyle sinsice
giriyorsun?
- Ne?
- Neden böyle
sinsice giriyorsun?
Uyuyordun.
Seni uyandırmak istemedim.
Beni aptal mı
sanıyorsun?
Hayır, tatlım.
Sanmıyorum.
- Zaid, ne
yapıyorsun?
- Çalışıyorum.
İşte değildin.
Geceleri nereye
gidiyorsun?
Yasin öldü, Stine.
Anlıyor musun?
- Kardeşimi benden
aldılar.
- Evet.
- Evet derken?
- Senin hatan
değildi.
Yasin'e olanlar
senin hatan değildi.
Bunu anlıyorsun,
değil mi?
Lütfen, böyle
şeylere bulaştığını söyleme bana Zaid.
Lütfen bunu söyleme.
Polis bunu Polis deme bana.
- Polis bunu
halleder.
- Bana polis deme,
ne olur.
Zaid, bebeğimiz
olacak.
Sana ihtiyacım var.
Burada olmalısın.
Zaid, telefona cevap
verme.
- Alex.
- Zaid.
- Zaid, yapma - Seni duyamıyorum.
Zaid Zaid, şimdi gidersen - Bunu sonra konuşuruz.
- Hayır.
Alex, alo?
Alex.
Dikkatli ol.
Dikkatli ol, Alex.
Doktorla
konuşuyorsunuz.
Kim olduğumu boş ver.
Ağır yaralı bir
hastam var.
Solunum yolu güven
altında.
Kendi kendine nefes
alabiliyor.
Kafa tasında kırık
ve çoklu yaralanması var.
Buraya hemen acil
müdahale ekibi ve ambulans gönderin.
Adres: Hennings
Meydanı, 8 numara.
3.
kat, 2620 Albertslund.
Anlaşıldı mı?
Güzel.
Kim yaptı?
- Semion.
- Semion mu?
Alex, benden
bahsettin mi?
- Hatırlamıyorum.
- Tamam.
Hey.
Hey, merhaba.
Polis, dur.
Dur, polis dedim.
- Selam, 208 model
için far var mı?
- Tabii ki, var.
Şunu oturtun.
Telefonunu alın.
Amına koyduğumun
sıçanı.
Hey, uyan.
Bana bak.
Şunu görüyor musun?
Semion nerede?
Bilmiyorum, Branco
biliyor.
Bilen tek kişi o.
Bilmiyorum, yemin
ederim.
Ne haber, Semion?
Nasılsın adamım?
Kutlayacak bir
şeyimiz var.
Bir aylık paramızı
yiyeceğiz.
Çok değil.
Biraz yemek yedim.
- Kapa telefonu.
- Seni tekrar
arayacağım.
- Ne yapıyorsun?
- Arabaya bin.
Sakin ol.
Sakın bir aptallık yapma.
Biniyorum arabaya,
tamam.
- Sür.
- Nereye gidiyoruz?
Nereye gideceğimizi
söylemen gerek.
- Semion'un mekânına.
- Semion da kim lan?
- Semion'a sür sadece.
- Nereye gideyim,
söyle?
- Semion'a dedim.
- Semion diye birini
tanımıyorum.
- Tanımıyor musun?
- Tanımıyorum.
- Hey, sakin ol
dostum.
- Başka sorun var mı?
- Beni Semion'a
götür.
- Konu neyse
çözeriz, sakin ol.
Soğukkanlı bir piçsin
demek Evde seni bekleyenin yok mu?
- Karın ve çocuğun
yok mu?
- Kapa çeneni, kapa
dedim.
İki çocuğum var,
kardeşim.
Evde beni
bekliyorlar.
Bu yüzden sakin ol,
tamam mı?
Aklı başında
birisin, bunu konuşabiliriz.
İki çocuğun olabilir
ama bu seni baba yapmaz.
Onların hayatını
mahveden bir serserisin.
Bu yüzden kapa
çeneni.
Semion'un mekânına
sür.
Amına koyduğum
Adresini unuttum, kardeşim.
Evime mi geldin,
seni pis sıçan?
Ne cüretle buraya
gelirsin, kimsin lan sen?
Ayağa kalk, ayağa
kalk dedim.
Aya kalk, amına
koyduğum.
Ayağa kalk.
Bütün numaran bu mu?
Pekâlâ Pekâlâ, daha istiyor musun?
Elinden gelen bu mu?
Hâlâ yetmedi mi?
Kardeşini öldürdüğüm
gibi seni de öldüreceğim.
Seni öldürmemi mi
istiyorsun?
Ayağa kalk.
Özür dilerim,
bununla hiçbir alakam yok.
Affet, affet, affet Affet, affet.
Buraya bastır.
Bastır şuraya,
bastır.
Beni duyuyor musun,
Anton?
Hastaneye doğru
geliyorum.
Yanımda vurulmuş bir
çocuk var.
Çok fazla kan
kaybetti.
Beş dakikaya orada
oluruz.
Zaid, Tanrı aşkına Ne oldu sana böyle?
Buraya gelin, yardım
edin.
- Tutun.
- Kurşun yarası
karnında.
Kanamayı durdurdum.
Zaid, Zaid Zaid, Stine doğum yaptı.
Burada.
Zaid, hayır.
Oradan gitme.
Tünelden git, tamam
mı?
Kartımı al.
Zaid Beşinci kat, on üçüncü oda.
Hey, burada ne işin
var?
Zaid, polis.
Ellerini göreyim, yavaşça yürü.
Zaid, elini
silahından çek.
Kaldır ellerini.
Karnının üstüne yat.
Avucunu aç.
Yavaşça, yavaşça.
Getirin.
« Prev Post
Next Post »