A Crooked Somebody (2017)
| |
102 dk
Yönetmen:Trevor White
Senaryo:Andrew Zilch
Ülke:ABD
Tür:Dram, Gerilim
Vizyon Tarihi:01 Ekim 2018 (ABD)
Dil:İngilizce
Müzik:Andrew Hewitt
Oyuncular
Ed Harris
Michael Mosley
Amanda Crew
Clifton Collins Jr.
Joanne Froggatt
Özet
Michael’ın babası ona daima şu öğüdü verdi: Dürüst bir
hiçkimse olmak, sahtekar birisi olmaktan iyidir. Ama Michael, bir medyum olarak
şehir şehir dolaşıp insanları ölüleriyle iletişim kurdurmakta bir yanlışlık
görmüyordu Ve bir gün kaçırıldı. Boğazına bıçak dayanmışken bunu bir fırsat
olarak gördü. Bıçağı tutan psikolojik sorunları olan adamı iyileştirmeye
çalışıtı. Bunun sonucunda televizyon ünlüsü bir medyum oldu. Tüm ülkenin
huzurunda yüksek profilli gizemli cinayetleri aydınlatmaya başladı
Altyazı
Ve şimdi de, bu
psişik eğlence akşamı adına ellerinizi
birleştirin ve kalbinizi açın.
Huzurlarınızda Michael Vaughn.
Brian elini tutmamı
istiyor.
İzin verir misin?
Oğlun hayvanlara
bayılırdı, değil mi?
Evet.
Hayatı boyunca, ölene
kadar atlara bindi.
Ve bana özellikle bir
atı gösterdiğini görüyorum.
Parlak, koyu tüyleri
var.
Kahverengi ya da
siyah olabilir.
O daha çocukken, Indy
adında kahverengi bir kısrağımız vardı.
Muhteşem bir hayvan.
Indy'i mi
görüyorsunuz?
Onu görmemek elde
değil.
Brian alt tarafı onu günde
24 saat sürüyormuş.
Başka bir şey daha söyleyeyim
mi?
Daha önce böyle
güldüğünü hiç görmemişsindir.
Acı çekmiyor artık, mutluluk
içinde ama bu mutlulukla birlikte taş
bir duvar görüyorum.
Bana duvar ya da çit gösterildiğinde,
bu kapalı bir ilişki olduğu anlamına
geliyor, söylenmemiş şeyler varmış.
Bolca sevgi varmış ama
bu sevgi nadiren gösterilmiş.
Bu akşam buraya
gelmek senin fikrin değildi sanırım Earl?
Hayır, değildi tabii.
- Cynthia.
- Sorun yok.
Şüpheci olmak senin doğanda
var.
Kişisel meselelerini,
kasabanın dışından gelen, ikna edici birinin kurcalaması fikrinden hoşlanmayan gerçekçi
bir adamsın.
Ama Cynthia'nin seni
buraya sürüklemesine izin verdiğin gerçeği kocaman bir kalbin olduğunu Earl ve ailen için her şeyi yapacağını gösteriyor.
Bunu Brian da biliyor ve burada olman onun için gerçekten çok şey
ifade ediyor.
O burada olduğuna
göre oğluna söylemek istediğin bir şey
var mı?
Onu seviyorum.
Ona kendin söyle.
Seni seviyorum Brian.
İçten söyle bunu Earl.
O öbür tarafa
geçmeden önce söylemek istediğin gibi söyle.
Seni seviyorum oğlum ve
seni çok özledim.
Brian da seni seviyor.
Ama o taş duvarı parçalaman
gerekiyor.
Sadece Brian'ın hatrı
için değil, henüz öbür tarafa geçmeyen çocuklarının
hatrı için yap.
Başka çocuklarınız da
var, değil mi?
Evet, iki kızımız.
Kızların için yapmalısın
Earl.
Tamam, tamam.
Ve yakında ailenize
katılacak erkek torunun için yap.
Erkek bir torun mu gelecek
diyorsunuz?
Belki fazla bile
söyledim.
İkinize de geldiğiniz
için teşekkür ederim.
Bu bölümde oturan
biri için gelen güçlü erkek bir ruh seziyorum.
İlk ismi
"jah" sesiyle başlıyor J ya da
G ile başlıyor.
Belki John, Jeffrey
ya da Jim olabilir.
Bayım, bu ruh sizinle
mi bağlantılı?
Emin misiniz?
Bu ruh bir baba ya da
bir baba figürü.
Jacob.
George.
Kesinlikle bu
bölümdeki birisi için.
Pek çok görüntü
geliyor gözüme.
Pekala, bu seferkini geçeceğim
o zaman.
Geri geleceğini düşünüyorum.
Adamın söyleyeceği çok
şey var.
Sevdiklerinizle
bağlantı kurmanıza yardım etmek istiyorum ama kendinizi açmazsanız bunu yapamam.
Lütfen kendinizi açık
tutun ve bağlantıları kabul etmeye hazırlanın.
Tamam mı?
Bu bölümdeki biri
için gelen yaşça büyük bir kadın ruh
seziyorum.
Debbie ya da Darlene
ile konuşmamı istiyor.
Bu bölümde o isimde biri
var mı?
Benim ismim Debra.
Debra, neden bu ruh
bana "Mamas & Papas" grubunun
albüm kapağını gösteriyor?
Tanrım.
Büyükannemin adı
Cassy.
Ona her zaman "Mama
Cass" diye seslenirdik.
O zaman Mama Cass'e
merhaba de, odada bizimle şu anda.
Kitabımdan var mı
sizde?
Matbaacı taleplere yetişemediğini
söylüyor.
İnternette daha ucuza
alabileceğim bir yer var mı?
Şöyle yapalım, benden
olsun bu.
Ciddi misiniz?
Sadece bir daha
geldiğimde eşinizi de getirmeye söz verirseniz.
Kesinlikle
getireceğim.
- Çok teşekkür ederim.
- Rica ederim.
Mike.
Nasıl gidiyor?
İyiyim, bir şikayetim
yok.
Annem nerede?
Evde, yarın için
hazırlanıyor.
Sabah iki tane dini
törenimiz var.
Papazın ailesine
rahat yok.
Güzel bir töreni
kaçırdı ama.
Bir yığın güçlü
bağlantı vardı.
Ona bir hatıra
götürmek ister misin?
Üzerinde resmim olan
bir takvimi?
Yayıncı size birkaç
kopyasını göndereceğini söylemişti,
aldınız mı?
Sanırım aldık, evet.
Güzel.
Erkek kardeşinden haberin
var mı?
Sana birkaç mesaj bıraktığını
söyledi.
Evet, onu arama borcum
var.
Epey meşguldüm, tur,
kitap derken O ve ailesi Paskalya için
gitmişlerdi.
Görünüşe göre
kaldırabileceğinden daha fazla iş var elinde şu an.
Senin yeteneklerine
sahip birine ihtiyacı olduğunu söyledi.
Gerçekten mi?
Kasaba evlerini
ölülere mi satıyor artık?
Sanırım güç derken ikna
ediciliğinden bahsediyordu.
Beni düşünmesi çok
hoş ama işim başından aşkın.
Gidecek çok şehrim
var benim yardımıma güvenen çok insan
var.
Mike, sen doğum
günlerinde sihirbazlık yaparken en
azından insanlar palavra attığını biliyordu.
Bunu unutma.
Annene selam söylerim.
Buzlu duble viski
lütfen.
Hangi marka?
En ucuzu.
Merhaba Bay Vaughn,
bu akşamki şovunuz çok iyiydi.
Bu gece odamda kal.
Bu çok cüretkar oldu
ama maalesef ben Saçmalamayı kes
Chelsea, lütfen.
Ne yapıyorsun?
39.
Bunu başka yerde
yapsak olmaz mı?
Ama bu akşam 39 koltuğu
doldurduk.
Al sana kutlama
nedeni.
Katılımın az olması
normal, buraya ilk kez gelişimiz.
Ve son gelişimiz.
Git uyu Michael.
İşe yaramadığını
kabul etmen lazım.
Şovlarla dolu bir
takvimimiz var, kitabımız çıktı.
Kimse yemiyor ama.
Bu aşamada John
Edward haftanın her akşamı televizyondaydı.
Karşılaştırma yapan, umutsuzluk
saçar.
Sinir bozucu
kafiyelerle konuşan da sensin.
Garson kız nerede?
Bak, rotamızdan
çıkmazsak eğer istediğin şeyi alacaksın.
Kuralları takip etmek
zorundayız.
Batmadıysan beni
şovuna dahil etmeyeceksin demek oluyor bu da.
Battım.
Senin gibi ben de bu
işe yıllarımı verdim.
Babacığın bu akşam seninle
gurur duyduğunu söylemedi diye işi bırakamazsın.
Bir şey ister misiniz?
Beyaz şaraptan tekrar
ister misiniz?
Yok, böyle iyiyiz.
Hayır, böyle iyi
değiliz.
Ben hala içiyorum.
Buzlu duble viski
alayım lütfen.
Tamamdır.
Üzgünüm Öyle
söylediğim için üzgünüm.
Benimle kal bu akşam.
Tekrar başlamayacağız
buna.
Hadi ama.
Son vedamız olur ya
da büyük kapanışımız.
Lütfen, sabahleyin
akşamdan kalma olma.
Tucson'a uzun yolumuz
var.
Tucson'a gitmiyorum.
Sabah 8:00'de lobide
görüşürüz.
Sizinle tanışmak
büyük bir zevkti Bayan Mills.
Çok teşekkürler Debra psişik eğlence akşamıma katıldığın için!
Yeter lan!
Pardon dostum,
arabana mı vurdum?
Merhaba?
Bu da ne?
İyi misin?
Bu ne?
Neler oluyor?
Bu akşamı hatırladın
mı?
Jim'i?
Bak Üzgünüm.
Jim falan yok.
Sana neler olduğunu
gösterdi, anladığım kadarıyla.
Olay şu ki, ben bir
şey görmedim çünkü ölülerle bağlantı kuramıyorum.
Yaptığım şey sadece
şov ya da yapıyordum, artık bitti.
İnsanlar medyum olma
işini öylece bırakamazlar.
Hayır, söylüyorum
sana ben medyum değilim.
Bu akşam şovuna
geldim.
İşin erbabını görünce
anlarım.
"Jim"
ismini nereden uydurdum biliyor musun?
Michael.
Çünkü herkes ismi J
harfiyle başlayan birini tanır.
İstatistiksel bir
gerçek bu!
Yeterince konuştun.
Seyircilerden biri gerisini
tamamlayana kadar şansımı denedim.
Benimle kafa bulmayı
bırak!
Kafa bulmayı bıraktın
mı?
Üzgünüm.
Üzgünüm.
Kendimi kaybettim
biraz.
Ama biliyor musun Jim'in gösterdiği izlenimleri hatırlamaya
başladım biraz.
Neymiş onlar?
Anlaşmazlık olduğunu
söyledi belki ikinizin ilişkisi barışçıl
bir biçimde sona ermemiş.
Ve sen de ağır bir
suçluluk taşıyorsun içinde.
Ona benim için bir
şey söylemeni istiyorum.
Kendin
söyleyebilirsin.
Bizimle burada şu
anda.
Ne kadar üzgün
olduğumu bilmeni istiyorum.
Aklımı kaçırmıştım.
Eğer tekrar
yapabilseydim
Onu asla babasız bırakmazdım.
Kesinlikle yapmazdım.
Bunu biliyor ve seni
affediyor.
Bana kızgın değil mi?
Hayır, çünkü öbür tarafa
geçen insanlar kızgınlık ve gücenme gibi
önemsiz duyguları hissetmezler, onun olduğu yerde bu duygular yok.
Benim buradan gitmeme
izin vermenin onun için çok önemli olduğunu açıkça söylüyor, tamam mı?
Beni çözmeye ne
dersin?
Nereye gidiyorsun?
Hadi ama geri gel!
Neden bırakmıyorsun
beni?
Bırak gideyim!
Lütfen!
Biri yardım etsin!
Yardım edin!
Michael?
Benim.
Zor bir akşam
geçirdiğin için üzgünüm.
Yarın yine kendini
kanıtlayacaksın.
Dinle eğer ismini bilirsem bunun çok yardımı olur,
anlıyor musun?
Tamam, her halükarda çalışmalarımın
hayranı olman benim için çok değerli, ve ben de sana diğer hayranlara nadiren yaptığım teklifi
sunuyorum özel okuma.
Sadece ikimiz olacak.
Eğer beni buradan
çıkarırsan, oturup bu Jim meselesini inceleyebiliriz ya da keşfetmek istediğin
başka şeyleri.
Eğer polise
gideceğimden endişeleniyorsan unutalım gitsin.
Eğer ruhlar
dünyasından öğrendiğim bir şey varsa o
da her şeyi oluruna bırakmaktır, anladın mı?
Bu akşam gelmekle
aptallık ettim.
Bu malzemeler ne, ne
yapıyorsun?
Gerçekten üzgünüm
Michael.
Başka kimse bilmemeli.
Ama bilmiyorum ki!
Ne yaptığını görmedim!
Bekle, bekle, bekle.
Hayır, bekle, bekle.
Konuşalım, hadi
konuşalım.
Konuşabiliriz, lütfen!
Konuşalım.
Konuşabiliriz, lütfen!
Lütfen yapma bunu!
Lütfen yapma bunu!
Lütfen yapma bunu!
Lütfen!
Bir şey görmedim!
Bir şey bilmiyorum!
Bekle, bekle!
Jim'in bana ihtiyacı
var!
Ne için?
Ne için ihtiyacı var?
Kızıyla tekrar
konuşması gerekiyor.
- Stacy?
- Stacy, evet, Stacy!
İkimizi bir araya
getirmesinin sebebi tamamen o.
Çünkü kızı acı
çekiyor, ona yardım etmemi istiyor.
Yardım edebilirim!
Durumu düzeltebilirim!
Hayatına devam eder!
İkiniz de devam
edebilirsiniz ama beni öldürürsen yardım edemem!
Siktir.
Düşünmem lazım.
Biraz uyumaya çalış.
Adım Nathan.
Bekle Nathan, dur!
Tanrım Lanet olsun Michael!
Nasıl uyudun?
Uyumadım.
Evet, ben de.
Yumurtalarını nasıl
istersin?
Her şey yolunda mı
orada?
Evet, her şey yolunda.
Dağınıklık için
üzgünüm, misafir beklemiyordum.
Bana kahvaltı
hazırlamak zorunda değilsin.
Otelde yiyebilirim.
Otel ters tarafta
kalıyor.
Zaten şimdiden geç
kaldık.
Ne için?
Stacy.
Şuradaki haritayla bütün
yolu hesapladım.
Nevada mı?
Oraya "Gümüş
Eyalet" dediklerini biliyor musun?
Bu akşam Tucson'da
iki şovum var.
Nevada'ya gidemem ki.
İşi bırakmamaya karar
verdin yani.
- Galiba.
- Bu harika.
Bu bok çukuru
dünyanın yeteneğine ihtiyacı var.
İşte tam olarak bu
sebeple, her şeyi bırakıp Long Valley'e gidemem.
20 yıl oldu.
Kızıyla konuşması
gerekiyor.
Dinle, bir dahaki ay
Reno'da birkaç şovum olacak.
Oraya hemen uğrayıp Stacy'le
konuşurum.
Bir an önce yapılması
lazım bugün gidiyoruz.
Yumurtan hazır.
Tamam dostum, depoyu
doldurduk.
Harika.
Bunu yapmaktan nefret
ediyorum ama birkaç kurala ihtiyacımız
olacak.
Her zaman hız
sınırında kal.
Sadece ben
söylediğimde durabiliriz.
Ve kimseyi aramak ya
da iletişim kurmak yok.
Emniyet kemeri.
Neden arkadasın?
Her ihtimale karşı.
Ne olacak ki?
Kuralları çiğneme
ihtimaline karşı.
Çevredeki bütün
hastaneleri kontrol ettim, yok.
Oto-kiralama, arabayı
geri getirmediğini söyledi.
Onu en son gördüğünde
tavırları nasıldı?
İçiyordu Bir şeyler konuştuk.
Kavga mı ettiniz?
Anlaşmazlık, ciddi
bir şey değil.
Bay Vaughn'a birinin
zarar vermesini gerektirecek bir sebep var mı?
Aklıma gelen bir şey
yok.
Kazancını insanlara yardım
ederek sağlıyor.
Para.
Para görüyorum, olay
para yüzündendi, değil mi?
Neden bahsediyorsun?
Jim bana tartışmanın para
yüzünden olduğunu gösteriyor ya da o
değerde bir şey yüzünden.
Yavaşla.
Söylemek zorunda
değilsin ama bu işteki partnerin olarak bilmem
gerektiğini hissediyorum.
Eminim Jim bana geri
kalanı gösterir.
Sana olayın kaza
olduğunu gösteriyor, değil mi?
Bunu görüyorum, evet.
12 yıldır temizim
artık.
Bira bile içmiyorum.
Ama o zamanlar talihsiz
şeyler kullandım.
Ve daha fazlası için paraya
ihtiyacın vardı.
Ama bu sadece benzin almak
için durduğum zaman oldu.
Nevada'da bir
yerlerden geçiyordum anayollardan uzak
duruyordum ve sadece bir adamın çalıştığı
bir benzin istasyonu gördüm.
Uzaklaşırken Mekanı dağıtma fikri geldi aklıma.
Cesaretimi toplamaya
çalışırken adam dışarı çıktı ve ben de adamın cüzdanında ne varsa alıp kaçmaya karar verdim.
- Aptal herif
karşılık verdi bana.
- Tamam, sakinleş!
Bir kazaydı kahrolası bir şanssızlıktı.
Ödüm bokuma karıştı
tabii cesetten kurtuldum ve oradan
kaçtım.
Sanırım on gün
boyunca berbat bir haldeydim.
Ve kendime geldiğimde Her şey kötü bir rüyaymış gibi davrandım.
Hiçbiri olmamış gibi.
Eğer babamı gören
kimse varsa ya da nerede olduğunu bilen Ama kız oradaydı işte lütfen polise söyleyin.
kahrolası
televizyondaydı.
Onu özledim ve
korkuyorum.
Kurban en son ayın 8'inde gece görüldü.
Yüzü bütün ekranlarda ve bütün gazetelerdeydi, her yerdeydi.
Bekle, senin Jim'in, Jim
Bishop mı?
Ne biliyorsun ki?
Daha çocuktun sen.
Stacy Bishop, annesi
ölü, babası kayıp?
Amerika'nın öksüz
meleği gibiydi o kız.
Üzgünüm Nathan.
O gece olanları hak
etmedin.
Ama elinde olan
fırsatı bir düşün.
Her şeyi düzeltmek için
bir şansın var.
Beni bulduğun iyi
oldu.
Nathan.
Ne oldu?
Neden durduk?
Seni endişelendirmek
istemem ama sanırım bir problemimiz var.
- Ne?
- Jim.
Onunla bağlantımı
kaybettim.
Geri getir o zaman.
Bir fikrim var ama
hoşuna gitmeyecek.
Ne?
Cesedini nereye
gömdüğünü göstermen gerek.
Olmaz.
Medyum dünyasında bir
araç bu.
Eğer ebedi
istirahat yerine ulaşabilirsem ruha daha derinden bağlanabilirim.
Bilmiyorum.
Nathan, Jim'le
bağlantım olmadan Stacy'le konuşamayız.
Neredeyiz?
Şurada.
Emin misin?
Evet, sanırım.
Emin olman gerekiyor.
Evet, eminim.
Pekala, gidelim
buradan.
Mike'ın eski
arkadaşlarının çoğu kasabadan gitti ama bu insanlar hala duruyor.
Bu harika, teşekkür
ederim.
Biraz daha çay?
Hayır, hayır.
Şu numaraları aramalıyım.
Yardımınız için
minnettarım.
Büyükannen Cassy'yi merak
ettim.
Nasıl vefat etti?
Yoksa senaryonun bir parçası
mı?
Sam, bunun sırası
değl.
Lütfen eğer size ulaşırsa
haber verin.
Endişelenmemeye
çalışıyorum.
Tabii, o olmadan senin
pek yeteneğin yok, değil mi?
O benim en iyi
arkadaşım, iyi olduğundan emin olmalıyım.
Biz de öyle böyle ortadan kaybolmak ve herkesi bu şekilde sinirlendirmek, biraz Onu kötülemek istemiyorum ama her şeyi mahsus
yapar o.
Hep öyleydi.
Bir keresinde babası
tam vaazın ortasındayken Mike Kutsal Ruh
onu ele geçirmiş gibi rol yapmıştı.
Şimdi yedi yaşındaki
bir çocuğun kilisenin içinde dans edip anlamsızca
konuştuğunu hayal et?
Bizim için çok utanç
vericiydi.
Sadece sizin ilginizi
çekmeye çalışıyormuş gibi geldi bana.
Çocuğun var mı?
Hayır.
Altı çocuklu bir
ailede hepsiyle birden ilgilenemezsin.
Gerçek bu.
Mike her zaman ona
verebileceğimizden fazlasını istedi.
Zeki, düzgün bir kıza
benziyorsun.
Neden vasıflarını
gurur duyabileceğin onurlu bir şey için kullanmıyorsun?
Michael ve siz
düşündüğünüz kadar farklı değilsiniz.
Nasılmış o?
İkiniz de insanları
her şeyin bitmediği konusunda teselli ediyorsunuz.
Her şeyin sonunda
önemli ve güzel bir şey olduğunu söylüyorsunuz.
Evime gelip, oğlumla yaptığınız
dolandırıcılığı benim vaizliğimle karşılaştırmazsan sevinirim.
Bunu kısa kesmenin
vakti geldi.
Onun aksine ben söylediğim
şeylere inanırım.
Sanırım onun sizden
daha fazla insana ulaşabileceği gerçeği sizi rahatsız ediyor.
Varsın ünlü olsun.
Ona söylediğim gibi onurlu ama önemsiz biri olmak sahtekar
olmaktan iyidir.
Pekala Oğlunuzdan haber gelirse sizi ararım.
Tamam.
Onu geçireyim.
Benim de hoşuma
gitmiyor ama birlikte görünemeyiz.
Seni Jim'e bağlayan
bir kanıt varsa ne olacak?
Olmadığına eminim ama
sonuca bu kadar yaklaşmışken neden riske atalım ki?
Planın ne?
Sen göze batma.
Ben kasabada bir oda
tutayım.
Sonra Stacy'e
ulaşayım ve yapacağımı yapayım.
Neden telefonla
aramıyorsun onu?
O telefon
konuşmasının bu motele kadar izi sürülür
bu da seni tehlikeye atar.
Bunu sana yapmam.
Neden korkuyorsun
Nathan?
Buradan çıkınca seni
ihbar edeceğimden mi?
Arabada uyuyordun.
En yakındaki polis merkezine
gidip senden kurtulabilirdim, değil mi?
Sanırım.
İnsanlara güvenmeye alışık
olmadığını biliyorum ama bana güvenmek zorundasın.
Tehlikede olduğundan
endişelenirsem işimi yapamam.
Ama bu senin kararın.
Patron sensin.
Karar verdiğin şeyi
yapacağız.
Sanırım gitmelisin.
Bu akıllıca olur
bence.
Nathan, dostum bu
güzel bir şey.
Beni bir daha
gördüğünde her şey bitmiş olacak.
Bekle.
Teşekkürler.
Seni öldürmediğim için
memnunum.
Ben de.
O tarafta.
Merhaba, ben Monica
Lewis, uzman haber yapımcısı.
Michael Vaughn,
psişik medyum.
Sizin ne için
yapabilirim Bay Vaughn?
Bu bölgede 1996
yılında kaybolan Jim Bishop adında biriyle ruhsal iletişim halindeyim.
Bu kulağa etkileyici
geliyor ve devamını duymak isterim.
Size ulaşabilmem için
bir kartınız var mı?
Sizi onun cesedine
ulaştırabilirim.
Anlamadım?
Jim'in ruhu beni
cesedinin bulunduğu yere yönlendirdi.
Haber değeri taşıdığını
düşünüyorsanız Kamera ekibinizi bölgeye götürebilirim.
Bunu polise haber verdiniz
mi?
Polis beni ciddiye
almazdı.
Sizin yaptığınız gibi.
- Ben kesinlikle
yapmıyorum - Sorun değil.
Para kazanmak için ölülerle
konuştuğunuzu söyleyince bu tepkilere
alışıyorsunuz.
Size izah edeyim
durumu.
Hikayeyi yayınlayın.
Eğer yalan
söylüyorsam, orada olmayan bir ceset için
dağları delen zır deliyi haber
yaparsınız.
Ama ceset oradaysa, ki
olduğunu biliyorum olay yerinde olmak isteyeceğiniz bir hikayeye benziyor bu.
- Stace?
- Evet.
Bunu görmen lazım.
Neredeyse yirmi yıl
sonra, arama ekipleri Jim Bishop'ın
kaybolma vakasında ipucu bulabilmek için batı Dağları'nı tarıyor.
Durumu ilginç kılan
şey ise, bu araştırmanın; Bay Bishop'ın ruhunun günlerdir onunla bağlantıda
olduğunu söyleyen psişik medyum Michael Vaughn tarafından yapılması.
Cumartesi gecesi
benimle görüntüler paylaşmaya başladı.
Ve daha çok
gösterdikçe Jim'in artık bulunmak
istediğini daha iyi anladım.
Kafasına aldığı bir
darbeyle öldüğünü gördüm.
Saldırgan onu buraya getirip
cesedinden kurtulmuş.
Kötü bir teselli
olacak şu an ama Jim ölümünün aniden ve
acısız olduğunu garanti etti.
Hiç acı çekmemiş.
Bay Vaughn
araştırmaya yardım etmeleri için üniversiteden
adli arkeologları ikna etmeyi başardı.
Henüz elle tutulur bir
şey bulunmasa da iyimser medyum umudunu
kaybetmiyor.
Genç, bekar bir baba çok
erken yaşta kızından ve bu toplumdan koparılıyor.
Umarım verdiğim bu
bilgiler Jim Bishop'ı seven herkesi biraz da olsa huzura erdirebilir.
Batı Lone Valley'den canlı
bağlantıdan Ben Lisa Reynolds, KLMB
Haber, Kanal 6.
Yemek için ara mı
veriyorsunuz?
Hava kararacak, bugünlük
yeter dedik.
Tamam, sabah ilk iş
olarak kahve ve çörekleri getiririm.
Gelemem, ders
vereceğim.
Ya siz çocuklar,
geliyor musunuz?
Michael, sana karşı
dürüst olacağım, mezarlığa benzeyen hiçbir
şey görmedik.
Jim bu toprakta
yattığını kesin olarak söyledi ve onu bulmanız için size güveniyor.
Ve eğer onu
bulamazsanız, asla bulunamayabilir.
Hiçbirimizin bunu
kabul etmeye hazır olduğunu sanmıyorum.
Biraz uyuyun, tamam
mı?
Bugün çok sıkı
çalıştınız çocuklar Jim çabanız için
minnettar.
Sabah görüşmek üzere.
Bence şurada çok
güzel görünür.
Ne çekiyorsunuz?
Yarının devam
hikayesi için görüntü alıyorum.
"Zır deli
dağları deliyor." başlıklı olan.
- O burada.
- Güzel çünkü buradaki insanlar Stacy Bishop'a
düşkünler ve eğer dalga geçtiğini düşünürlerse gerçekten çok öfkeli bir kasabayla
karşılaşırsın.
Pekala, Ed, iş tamam.
Toplanalım.
Yani illa beş
haberlerine mi çıkmak zorundaydın?
Nathan, durumu ilan etme
niyetim yok.
Jim'in söylediklerini
yapıyorum sadece.
Nathan, bunun işe
yaraması için bir şey bilmen lazım.
Bana gösterdiğin yer cesedi gömdüğün yer miydi?
Öyle olmalı.
Orada olduğunu hissetmedin
mi?
Evet ama sana
açıklamak için vaktimin olmadığı, başka psişik faktörler de devrede olabilir.
20 yıl önceydi gecenin bir yarısıydı ve ben kendimde
değildim.
Hatırladığım
kadarıyla gömdüğüm yer orasıydı evet.
Duvarda neden noodle
var?
Ne olacak şimdi?
Stacy'i ne zaman göreceksin?
Bilmiyorum.
Babasının cesedi bulunmazsa benimle konuşacağını pek sanmıyorum.
Mükemmel Asla geri dönmek istemediğim bir yerde
saplanmış haldeyim!
Pekala, sakinleş.
Jim bizi buraya niye gönderdiyse
onu yapacaksın.
Sence öyle yapmaya çalışmıyor
muyum?
Kafam o kadar karıştı
ki artık bilmiyorum!
Burada ne boklar
dönüyor ya?
Bundan sana ne be
kadın?
Mülkümde benimle böyle
konuşamazsın.
Hanımefendi, öyle
demek istemedi.
Şerifle aynı kiliseye
gidiyorum ve buraya sizin icabınıza
bakacak birilerini göndereceğine emin olabilirsiniz.
Sıçacağım bu işe ya!
Kaçmaya hazır ol.
Çok üzgünüm
hanımefendi bu affedilemezdi.
Kapımı çarpma.
Bana çoktan kırık bir
lamba borçlusunuz.
Bu yeterli mi acaba?
Lanet şey 200 dolar
tutmaz.
Biliyorum ama size bu
akşam zahmet verdiğimiz için ekstradan
olsun.
Daha önce ne tür
fiyasko evlerde kaldınız bilmiyorum ama
burada kurallarımız var bizim.
Kesinlikle.
Kasabada belki daha güzel
yerler olabilir ama buranın düzeninden
dolayı özellikle kalmakta ısrarcı olan müşterilerim var.
Sese tahammülüm yok.
Kavgaya tahammülüm
yok.
Ve genel olarak ahmaklığa
tahammülüm yok.
Olmamalı zaten.
Kabadayılarla
uğraşmamak için çok çalışıyorsunuz farkındayım.
Bekle, sen şu
haberlerdeki medyum değil misin?
Jimmy'in cesedinin o
dağda olduğunu mu düşünüyorsun gerçekten?
Evet.
Beni kandırmaya
çalışmıyorsa tabii.
Öbür tarafa
geçenlerle konuşabiliyor muyum?
Evet hanımefendi.
Konuşma gibi olmuyor,
daha çok tercüme edeceğim görüntüler,
enstanteneler görüyorum.
Mesela şu an, yaşlıca
bir adam görüyorum.
Bu ofiste çok zaman
geçirmiş biri.
İlk ismi K ya da C
ile başlıyor.
Ken benim kocamdı.
Ama gideli iki yıl
oldu.
- Onu özlüyorsunuz,
değil mi?
- Özlüyorum.
Ken sizi özlemiyor.
Çünkü birini özlemek
için o kişinin yanınızda olmaması gerekir.
Ken'in sizi özlemesine
gerek yok, çünkü zaten hep sizinle.
Bunu hissetmiştim.
İsminiz ne?
- Phyllis.
- Elini tutabilir
miyim Phyllis?
Evet.
Ken yaptığın işle çok
gurur duyuyor moteli hala işlettiğin
için.
Ve bunun ne demek olduğunu
pek anlamadım ama o değişikliği yapmak
konusunda haklı olduğunu söylüyor.
Halıları yenilemenin para
israfı olduğunu düşündü hep.
O vefat ettiğinde
yaptığım ilk şey bu oldu.
Ken seçtiğin rengi
sevmiş.
Bunu söylememem lazım
aslında ama 3 numaradaki adam benim bir
müşterim.
Ağır bir kayıp
yaşamış, atlatmasına yardım ediyorum.
Şu an çok hassas.
Anladım.
Müşterim hakkında ya
da yaptığım iş hakkında kimseye bir şey söylemezsen minnettar olurum.
Tabii söylemem, tek
kelime etmem.
Teşekkürler Phyllis.
Her şey yolunda mı?
Çılgınca davranmayı
bıraktın mı?
Evet.
O zaman yolunda.
Merhaba.
Michael, ben Monica Vay be, sen harikasın.
Onu buldular!
Ne?
Bu ineklerden biri
güneye doğru 10 metre kazmaya başladı ve insan kalıntısı buldular.
Kıyafetinden kalanlar Jim'in giydikleriyle örtüşüyor.
Senden şüphelendiğim için
üzgünüm Michael.
Lütfen özür dileme.
Önemli olan şifa sürecinin
başlaması.
Bay Vaughn, bu
sabahki bulgular için bir yorumunuz var mı?
Bu çetin sınava
nihayet bir son vermekte .
küçük bir rolüm
olduğu için oldukça gururlu ve onurluyum.
Aradığın için
teşekkürler.
Küçük bir payım var
sadece.
Michael sana ulaşmadı
mı henüz?
Tamam.
Pekala, ondan bir şey
duyarsan bana bu numaradan ulaşmasını
söyle.
Jim Bishop,
sessizliğini bozup beni buraya yönlendirdi.
Jim'in kızı Stacy ile
görüşütünüz mü hiç?
Maalesef Bayan Bishop
ile henüz görüşemedik ama babasıyla
tekrar bir araya gelmesinin Jim için çok şey ifade ettiğini biliyorum.
Bay Bishop size
katilini tespit ettirecek bir şey
gösterdi mi?
Kimliğiyle ilgili net
bir görüntü yok elimde, ama katilin artık aramızda olmadığıı biliyorum.
Jim'in ölümünden
sonra intihar ettiği gösterildi bana.
Michael Vaughn?
Dedektif Bill Banning.
Yemeğinin ortasındaki
bir adamı rahatsız etmeyi sevmem ama
sana Bishop vakasını çözmek için yaptığın
yardımlardan dolayı yüz yüze teşekkür etmek istedim.
Yardımım dokunduysa ne
mutlu dedektif.
Ortağımla
tanıştırayım mı?
Bir dakika.
- Zim!
- Evet.
- Zim!
- Geliyorum.
Michael Vaughn.
- Şey mi?
- Evet!
Bu Dedektif Ron
Zimmer.
Zim var ya, Bishop'ın
kaybolma vakasına ilk atananlardan biri zamanında,
olay ilk patladığında.
1996'da işime
yarardın.
Nerelerdeydin?
1996'da 14
yaşındaydım.
Muhtemelen bekaretimi kaybetmekle ilgili çok meşguldüm.
Oturun.
Jim'i bulma şerefine.
Jim'i bulma şerefine.
Ve Michael'ı.
Dosyayı komple
kapatıyoruz.
Öyle mi?
Duymadın mı?
Sen kayıp bir adamsın
dostum.
Albuquerque'de senin
için kayıp ilanı vermişler pazar günüydü
sanırım.
Evet, ihbar Bayan
Mills tarafından verilmiş galiba.
Chelsea.
Chelsea Mills, evet
doğru.
Bir adam hoşçakal
demeden kasabayı terk ediyorsa bu onun
kayıp olduğu anlamına gelmez.
Tanrım, umarım
değildir.
Çok acelem vardı.
Jim gibi bir ruh
bağlantı kurduğunda yaptırmak istediği şeyi anında yaptırmak ister.
Lone Valley nasıl?
Çok sevdim.
Herkes çok misafirperver.
Ender insanlar değil
mi?
İyi insanlar.
Kasabaya pazartesi gelmiş
olmalısın diye tahmin ediyorum?
Sabah erkenden, güneş
dağlardan yükselirken.
İyi bir araba gezisi
olmuş.
Bizim çocuklar küçükken
her sene böyle araba sürüp Sanfa Fe'ye giderdik.
Çok güzel.
18-19 saat giderdin ara vermezsen tabii.
Tabii benim yanımda
eşim vardı.
Arada değişirdik.
Bütün yolu kendin mi
geldin?
Evet.
Tabii yalnız değildim.
Jim vardı.
Biliyorsunuz, benim
mesleğimde asla yalnız olamıyorsunuz.
- O yüzden - Tahmin edemiyorum.
Bu inanılmaz.
Bifteğini bitirmene
izin verelim artık.
Uğradığınız için
teşekkürler.
Asıl işi yapanlarla tanıştığıma
minnettarım.
Aynı şekilde.
Bütün Jim olayıyla
ilgili keşfin cinayet soruşturmasını tekrar başlattı bu yüzden senin sezginden yararlanmamız gerekirse
diye birkaç gün kasabada kalmanı isteyeceğiz.
Tabii ki.
Yalnız, söylediğim
gibi Katil ya da önceden katildi artık yaşamıyor.
Evet, anlıyoruz.
Ama gerçek işi yapmak
demek bütün ihtimalleri değerlendirmektir.
Anlıyorum.
Bu arada, iyisin
değil mi?
İyi hissediyor musun?
Harikayım.
Emin misin?
Albuquerque'deki
raporda telefonunun yakınlarında kan izi bulunduğu yazıyordu.
Ne oldu biliyor
musunuz?
O gece biraz içmiştim.
Otoparkta yere
yuvarlandım.
Keyifli bir an
değildi.
Zim'in salı günleri
gibi aynı.
Tanıştığıma memnun
oldum.
Aynı şekilde.
Adamım ya.
Nathan.
Nathan, ben Michael.
Nathan?
İşte buradasın.
Kapat şunu.
- Ne yapıyorsun?
- Kapat şunu!
Her şey yolunda mı?
Şu lanet akbabaları
bir dinle.
Onlar için lanet bir
et parçasından başka bir şey değil o.
Biliyorum, mide
bulandırıcı.
Ama sana güzel
haberlerim var.
Seni bu gece
çıkaracağım buradan.
Bitti mi yani?
Hayır, bitecek Bu arada, Greyhound terminalinden bu akşam
ayrılacak bir 9:30 otobüsü var.
Bunu al, eve git.
Her şey bitince
yanına geleceğim.
İş bitene kadar
gitmiyorum.
Nathan, polisler sıkıştırıyor
beni.
Güvende değilsin.
Gitmen lazım.
Sen gelmeden önce,
dışarı çıkıp oturduğumu ve o pisliklere her şeyi, bütün hikayeyi anlattığımı
hayal ettim.
Yüzlerindeki ifadeyi hayal
edebiliyor musun?
Ben bunu Jim bunu yapmanı istemez.
O ne kadar yorgun olduğumu
biliyor mu yıllar boyunca saklanmaktan
ve diken üstünde oturmaktan bıktığımı.
Nathan, biz arkadaş
mıyız?
Evet.
Arkadaşının hapse
düşmesini ister miydin?
Eğer böyle bir şey
yaparsan sonum bu olur.
Cinayete suç
ortaklığıyla yargılanırım.
Bunu mu istiyorsun?
Acele etmeni ve kızla
konuşmanı istiyorum artık.
Bay Vaughn,
konuşabilir miyiz?
- Şu an olmaz.
- Lütfen!
Yardıma ihtiyacımız
var.
Ne iş yapıyorsunuz
hanımefendi?
Garsonum.
Ya sizinle sokakta
karşılaşsam ve bana omlet yapmanızı
istesem ne olurdu?
Biraz kaba olurdu
değil mi?
Bu saatte
çalışmıyorum.
Oğlumuz kaçırıldı, hayatta
olup olmadığını öğrenmek istiyoruz.
Sizi görmek için
Florida'dan kalkıp geldik.
Sadece bir dakika
ayırın lütfen.
Arturo anaokulundan
kaçırıldığından beri neredeyse bir yıl oldu ve polis bize bir şey söyleyemiyor.
Yardım edeceğinizi umut
ederek buraya kadar geldik Onunla bir
bağlantı kurabiliyor musunuz diye öğrenmek istedik.
Arturo'yla bir
bağlantı kuramıyorum.
O zaman hayatta mı o?
Bu pek çok anlama
gelebilir ama evet, sanırım hayatta.
Teşekkürler Tanrı sizi korusun.
Bu nasıl sona erecek?
Stacy Bishop'a okuma yaptığımda
bitecek.
Nathan keyifle yoluna
mı gidecek yani?
Evet.
Aptal ve inanacak
kadar çaresiz.
Güven bana, numarayı
yutuyor.
Tek sorun biraz
dengesiz olması.
Bir yere giderse ya
da saçma bir şey yaparsa diye bir çift göze daha ihtiyacım olabilir.
Yardım mı istiyorsun
yani?
Her zaman istiyorum, ortağız
biz.
Chelsea ve Michael.
Nerede olduğunu
CNN'den öğrendim.
Biliyorum, üzgünüm.
Beni aramadın çünkü
seni vazgeçireceğimi biliyordun.
Evet.
Kural şu ki,
birbirimize danışmadan önemli kararlar vermeyiz.
Bu kuralı ihlal ettin
ve şimdi de bir katili gözetlememi istiyorsun.
Açıkçası, burada
"Zodiac" katiliyle uğraşmıyoruz.
20 yıl önce birini
soymaya çalışırken yanlışlıkla onun
boynunu kıran bir adamdan bahsediyoruz.
Seni sandalyeye
bağlayıp gırtlağını kesiyordu neredeyse.
Düşündüğün kadar dramatik
değildi.
Michael, bunlar
olmadan da gayet iyi gidiyorduk.
Boktan otel
barlarında her gece tek başına yemek yemeni izlemek benim açımdan pek iyi sayılmaz, daha iyisini
hak ediyorsun.
Bundan daha iyisini
hak ediyoruz.
Telefonum televizyon
ve kitap teklifleriyle doldu.
Hak ederek kazandık!
Michael, eğer hapse
düşersen ya da ölürsen hiçbir anlamı kalmaz.
Ayaklarına bile
bakamıyorum artık.
Bekle, lütfen!
Her şeyi batırdım.
Batırdım.
Özür dilerim.
Tanıdığım en iyi
insan sensin ve seni yüzüstü bıraktım.
ama eğer kalırsan söz
veriyorum onayını almadan bir şey yapmayacağım.
Gitme lütfen Sana ihtiyacım var.
Aileni ziyaret ettim.
Neden?
Çünkü seni arıyordum.
Endişeliler miydi?
İyi olduğuna sevindim.
Merhaba, Ben'di değil
mi?
Evet, selam.
Sen kimdin?
Michael Vaughn,
psişik medyum Şakaydı, kim olduğunu
biliyorum.
Memnun oldum.
Pekala, birden
geldiğim için üzgünüm.
İçeride konuşabilir
miyiz?
Kameralar Onlara alıştık artık.
Aslında buraya Stacy
ile konuşmaya geldim.
Kendisi uygun mu?
Pek iyi bir zaman
değil.
Ne zaman uygun olur?
Bugün başka saatte ya
da yarın?
Zor bir hafta oldu
Michael.
Kimseyle konuşmaya
hazır değil.
Anladım.
Babası, küçük kızıyla
yeniden konuşabileceği için çok
heyecanlı.
Benim tecrübeme göre böyle
bir buluşma gerçek bir teselli olabilir.
Ona söylerim.
- Güzel Pekala.
- Tamam.
Kartımı vereyim.
O hazır olduğunda beni
aramanız yeterli.
En yakın zamanda olur
umarım.
Dediğim gibi, babası
kızıyla konuşacağı için çok heyecanlı.
Onun için getirdim.
Benden.
Gerçekten çok
düşüncelisin.
Uğradığın için
teşekkürler.
Kendine iyi bak.
- Tamam mı?
- Evet, teşekkürler.
- Pekala.
- Teşekkürler.
Michael Vaughn'ın
biraz önce geldiği Stacy Bishop'ın evinin önündeyiz.
Neler konuşulduğu konusunda
henüz O burada!
Bay Vaughn, buraya
gelme sebebiniz nedir?
Stacy'le konuşmayı mı
planlıyorsunuz?
Adli tabip raporu
için yorumunuz var mı?
- O ne?
- Adli tabip raporu - yorum yapacak mısınız?
- Üzgünüm, henüz
okumadım.
Yeni yayınlandı
Yorum yapacak mısınız?
Söylediğim gibi Gösterilen görüntüleri tercüme edebilirim
sadece bundan dolayı bazen hatalar
olacaktır bazı sebeplerden dolayı söylenmemiş
şeyler olabilir burada önemli olan cesedini bulabilmem için Jim Bishop'ın bana
gerekli bilgiyi vermiş olmasıdır.
Müsaadenizle.
Jim Bishop
vakasındaki gelişmelere Michael Vaughn'ın cevabı bu şekildeydi.
Sıçtığımın herifi her
şeyi mahvedecek.
Ondan önce davranalım.
Polise gidip Nathan'ı
anlat.
Hayatının tehlikede
olduğunu, bu yüzden yalan söylediğini.
Hayır.
Hala yapılacak şeyler
var.
Bu pislik benim
itibarımı yerle bir etmeden önce bu işi bitirmeliyim.
Nasıl?
Jim'in cenazesi yarın.
Stacy orada olur.
Benimle konuşmasını
sağlarım sonra çıkar gideriz.
Burada olmaktan
korkuyorum, Michael.
Sorun yok kapılarını kilitli tut.
Tabii bu gece benimle
kalmak istemiyorsan.
Ciddiyim şu anda.
Konudan sapmasak olmaz
mı?
Onu nasıl
konuşturacaksın Michael?
Bugün geldiğiniz için
çok teşekkürler.
Bu tarz şeyler
genelde kilisede olur ama ama babamı
tanıyan herkes buranın onun kilisesi olduğunu bilir.
Buranın resmini
yapmaya bayılırdı.
Aslında benim de elime
ilk fırça aldığım yer burası.
Beni tuvaline kadar
kaldırır ve onun manzaralarını köşeye kocaman sarı gülümseyen bir güneş yaparak mahvetmeme izin verirdi.
Babamın gittiğini
biliyoruz artık.
Ama bir şekilde
sayısız baba ve anne, kız ve erkek kardeş kazanmayı başardım bu sayede.
Hepiniz benim
ailemsiniz ve bunun için minnettarım, çok
teşekkürler.
Hadi, hadi.
Lanet.
Michael Neler döndüğünü söylemen gerekiyor.
Üzgünüm beyefendi.
Tanışıyor muyuz?
Yine benimle kafa
buluyorsun.
Perişan görünüyorsunuz.
- Her şey yolunda mı?
- O kadın kim?
Motelde beni izleyen kadın
da kim?
Neden bahsettiğini bilmiyorum ama biraz sarhoş gibisin.
Siktir git.
Bakar mısınız?
Çocuklar var burada.
Belki konuşacak sessiz
sakin bir yer bulmalıyız sadece ikimiz,
tamam mı?
Stacy'e bir bak.
Onun canını
sıkıyorsun.
Jim sana acayip
kızgın bu yüzden.
Hadi gidelim!
Üzgünüm Herkes için duygusal
bir gün oldu.
Nereye gidiyoruz?
Jim seni eve
götürmemi istiyor.
İşimiz bitmedi.
Sesini yükseltme
lütfen.
Seninle yalnız kalmak
yeterince korkutucu.
Üzgünüm, sana
söylemedim.
Jim'le olan kaza
hakkındaki gerçek mi?
Stacy'nin güvenini
kazanmama yardımcı olmadı değil mi?
En başından beri sana
karşı dürüst davrandım.
Senin de bana
aynısını yaptığını farz etmiştim.
Sadece yalan söylemen
değil, tekrar içki içtiğin gerçeği de var.
Bir kadının seni
izlediğiyle ilgili paranoyaklaşman.
Bana kızgın olduğunu
söyledin.
Doğru mu bu?
Evet.
O tarz duyguları
hissetmediğini düşündüm ben hep.
Neden biraz sessiz
kalmıyoruz?
Tabii.
Tünaydın.
Üzgünüm çocuklar,
odalarım tamamen dolu.
Oda için gelmedik
bugün.
Ben Banning, bu da
dedektif Zimmer.
Bizim için bir resme bakabilir
misiniz diye soracaktık.
Bakabilirim sanırım.
Güzel.
Michael Vaughn'la
birlikte olan adamı tanıyor musunuz diye
merak ettik.
Buradan geçti mi?
Evet.
Acele edebilir misin?
Tanrım, gökyüzüne bak.
Çölde bazen gökyüzü
mükemmel oluyor ama bu dağlardaki gün
batımına hiç benzemiyor.
Yok olmadan bir bak.
Chels.
Neredesin?
Kasabadan üç saat
uzaklıktayım.
O seninle mi?
Evet, çıktık.
Tanrıya şükür.
Telefonun sürekli
çalıyor mu?
Evet ama açmıyorum.
Güzel.
Öyle yapmaya devam et.
Neden?
Stacy'nin yakınları basına
açıklama yaptı.
Seninle konuşmak konusunda
ilgililer.
Bunun için çok geç.
Kız şansını kaybetti.
Aynen öyle, canlı
yayında okuma yapman çılgınlık olur.
Canlı okuma mı?
Kamerayla mı?
Fark eder mi?
Neden bunu yapsın ki?
Bilmiyorum,
muhtemelen biri ona büyük para teklif etti ama sen yapmayacaksın.
O zaman karar verildi
herhalde.
Karar verecek bir şey
yok.
Böyle bir şey daha
önce hiç yapılmadı.
Tam olarak bu
sebepten dolayı yapmalıyız işte.
Daha önce yapılmadı çünkü kontrol edilemez bir şey bu.
Eğer batarsan seni
oradan çıkaramam.
Ya batmazsam?
Hayır.
Efsanevi bir şey
olabilir.
Michael, yalvarıyorum.
Kurduğumuz her şeyin
hatrına lütfen yola devam et.
Dramatik olmayı
bırak, konuşuyoruz şurada.
Kapatmam lazım.
Michael, lütfen.
Geri gelme buraya.
Gitti.
Eğer Jim sana bir
şans daha verseydi, sana güvenebilir miydi?
Michael?
Phyllis selam.
Odalarımın hepsinde kapı
var biliyor musun?
Müşterilerimin gizliliğine
çok önem veririm.
Uğrarsın diye seni
bekliyordum.
Ken'den yine bir şey
duymak güzel olurdu.
Ona sormak istediğim birkaç
şeyi düşündüm.
Güzel, güzel.
Vaktim olduğunda sana
uğrayacağıma söz veriyorum.
Bugün birkaç dedektif
geldi buraya.
Bir fotoğraf
gösterdiler Senin ve Onu tanıyıp tanımadığımı bilmek istediler.
Onlara ne söyledin?
Onu hayatımda hiç görmediğimi
söyledim.
Çok iyi yapmışsın.
Teşekkürler.
Tabii ki, onlara bu
şekilde yalan söylemekten hoşlanmadım.
Yalan söylemedin.
Acı çeken birine
yardım etmek için bazı bilgileri korudun.
Bunda bir suç yok.
Biliyorum ama bu
durum beni çok endişelendirdi.
Gerçi Ne?
Ken'le konuşmak her
zaman beni sakinleştirmeye yarayan bir şey oldu.
O zaman belki de Ken
uygun mu diye bir bakmalıyız.
Stacy, bunu senin yatak
odanda bulduk çekimin arka planında olmasını çok isterim.
Sorun yok değil mi?
- Evet, tabii.
- Harika.
Stacy Bishop ve
Michael Vaughn'ın, bu akşam Inside America'da, canlı yayında konuşmak için buluşacakları,
hepimizin beklediği o vakit gelene kadar saatleri sayıyoruz.
Vaughn-çılgınlığı
deniliyor buna.
Nevada, Lone
Valley'in miskin kasabası akşamki canlı
yayın için beklentiyle çınlıyor.
Stacy Bishop ve
Michael Vaughn ilk kez yüz yüze konuşmak
için Inside America'nın özel canlı yayınında karşı karşıya gelecekler.
İnsanlar Stacey'nin
babasıyla yeniden buluşmasını sabırsızlıkla bekliyorlar.
Bu akşam neler ortaya
çıkacağı konusunda pek çok spekülasyon ve
umut var.
Şunu söylemem
gerekiyor Michael Vaughn bilinmezlikten çıkıp
geldi ve bir anda bütün ışıklar bu beyefendiye çevrildi.
Ne olacağı konusunda bir
fikriniz var mı?
Hepimiz şöyle tahmin
ediyoruz ki Michael Vaughn ve Stacy
Bishop'ın karşılıklı oturacağını ve umuyoruz bunun Stacey'e Sosyal medya tepkileri çok yoğun.
Tabii ki büyük soru hala gizemini koruyor babasının ölümünden kim sorumlu?
Bay Vaughn, Ben Ron
Cassidy Bugünkü bölümün yapımcısı benim.
- Harika.
- İçeri gel, seni
hazırlayalım.
Pekala millet, on
saniye içinde canlı yayındayız.
Ve beş, dört, üç Merhaba ve Inside America'nın bu özel bölümüne hoş geldiniz.
Ben Pauline Williams.
Size Lone Valley,
Nevada'dan Stacy Bishop'ın evinden canlı
yayın yapıyoruz.
Bu haftanın senin için
oldukça duygusal geçtiğini biliyorum bu yüzden bizi bu akşam davet ettiğin için
teşekkürler.
Ayrıca aramızda Michael
Vaughn da var Stacey'nin kayıp babası Jim Bishop'ın kalıntılarını bulmak
konusunda polise yardımcı olan psişik medyum.
Teşekkür ederim
Pauline.
Cevabı belli olan bir
soruyla başlayayım Jim burada Stacy ile birlikte
mi şu anda?
Bu sorunun daha iyisi
"Onunla ne zaman birlikte değil?
" olurdu.
Bana her zaman
insanlar sevdiklerinin fiziksel olarak yanlarında
olup olmadıklarını sorarlar ve ben de hep, bunun gün batımı gibi olduğunu
söylerim.
Gördüğünüz en güzel
gün batımını hatırlamaya çalışın derim.
Dostum, şunu görmen
lazım.
Kaybolması dışında
harikadır.
Eski benzin istasyonu
görüntüleri.
1996'da bu adamın
kimliğini belirleyememiştik.
Bishop'ın kayıttan
kaybolmasından üç saat önce geliyordu değil mi?
Şuna bak.
Adamı bulduk!
Adamı bulduk!
Gidip yakalayalım.
Babanın bedeni, tek
kullanımlık kabuğu yitip gitti.
Ama onun ruhu, gerçek
baban her zaman seninle birlikte.
Aslında bana bir şey
gösteriyor.
Yaralandığın bir
zamanı görüyorum 10 ya da 11 yaşındayken
bir kemiğin kırıldı mı?
11 yaşındayken
softbolda ayak bileğimi kırmıştım.
Tamam, peki sahada
yatarken gözyaşlarının yüzünden aktığını
hatırlıyor musun?
Evet, aynen.
Baban da hatırlıyor çünkü bütün o zaman boyunca yanındaydı.
Jim sana bunu mu
gösterdi?
Evet, gösterdi.
Muhteşem bir şey bu.
Stacy, babana
söylemek istediğin bir şey var mı?
Sormak istediğin
sorular vardır belki?
Çok fazla var.
Michael, aslında Sana birini gösterdi mi diye merak ediyorum Bayan Angeline diye birini.
Bayan Angeline mi?
Reddet Michael.
Evet, bu isim
hakkında bir cevap alıyorum.
Siktir.
Sana oldukça etkisi
olduğunu görüyorum.
Oldu, evet.
Bayan Angeline
hakkında başka ne görüyorsun?
Etrafında güçlü,
pozitif bir enerji hissediyorum.
Belki bir öğretmen
olabilir ya da öğretmen tipinde bir pozisyonu
olabilir bir bakıcı gibi mesela.
Birebir olmak zorunda
değil ama Jim'in, kadının rolünü gördüğü
şekliyle böyle.
Gerçekten mi?
Stacy, Bayan Angeline
kim?
Babam kaybolduktan birkaç
ay sonra bir programa katıldım tıpkı
bunun gibi "çok özel" bir bölümdü.
ve Angeline adında
bir psişik getirdiler.
Senin tam olarak
oturduğun yere oturdu Michael bana
gülümsedi ve babamın ben 13 yaşıma basmadan
önce geri geleceğini söyledi Ben de
sevinçle dolmuştum.
Okuldan her gün eve koşarak
gelirdim belki en sonunda gelecek diye umut ederek hep o günü bekledim.
13 yaşıma bastığım
gece evimin önündeki basamağa oturdum sokağı aydınlatıp durduğum küçük bir fenerim
vardı ve onu görmeyi bekliyordum sadece ve sonra gece yarısı çöktü büyükannem beni eve zorla sokmak zorunda
kaldı.
Üzgünüm.
Paramparça oldum babam tekrardan kaybolmuştu.
Bu yüzden o kadının etrafında
pozitif bir enerji hissetmen bana tuhaf geldi.
Katılıyorum ama her
şeyin nedenini her zaman bilemediğimizi söyleyebilirim.
Belki baban, bunda
öğrenilmesi gereken bir ders olduğunu hissediyordur.
Bundan üç hafta sonra
kendimi öldürmeye çalıştım.
Stacy, elini
tutabilir miyim?
Tutmamanı tercih
ederim.
Psişik bağlantıyı
güçlendirmeme yardım eder.
Tutmamanı tercih
ederim.
Tamam.
Açıkçası bu Bayan
Angeline adına konuşamam ama onun
babanın ruhuyla uyumlu tam bir bağlantı kuramadığını söylemek mümkün.
Belki de psişik gücü
falan yoktu ve hikayemden faydalanmak için
yalan söylüyordu.
Olayın iç yüzü
böyleyse bu çok üzücü olurdu.
Hikayemden
faydalanmak için yalan söyledin mi?
Bayan Angeline'in
aksine benim babanla meşru bir bağlantım
var ve bana güvenmen baban için önemli.
Stacy, Bay Vaughn'un babanın kalıntılarına ulaşmasına yardım
ettiğine inanıyor musun?
Evet ama babam
sayesinde olduğuna değil.
Kimin?
Belki de babamı oraya
gömen adam sayesinde.
Bu belli ki imkansız daha önce söylediğim gibi, o adam Artık hayatta değil.
Biliyorum.
Tabii, ayrıca babamın
başına acı vermeyen bir darbe aldığını da söyledin.
Bay Vaughn'ın bu
bilgiyi başka bir kaynaktan aldığını mı -
iddia ediyorsun?
- Bir şey
söyleyebilir miyim?
Bay Vaughn'ın psişik olmadığını
iddia ediyorum.
Evet, bilgiyi başka
bir kaynaktan aldığına inanıyorum.
Pauline, bununla çok
karşılaştım.
Çoğu insanın acısı o
kadar kemikleşmiş ki küçük bir umut ışığı sunduğumda reddediyorlar.
Anlaşılabilecek bir duygusal
savunma.
Ayak bileğimi
kırmadım.
Hiçbir kemiğim
kırılmadı.
Bana bir yaralanma gösterildiği
zamanlar bu duygusal ya da psikolojik travma anlamına da geliyordu.
Sen bir hırsızsın
Michael sen ve Bayan Angeline.
Matem tutan insanlar
sana geldi ve sen onlardan sevdiklerini çaldın.
Ben insanlara yardım
ettim.
Ve onların
sevdiklerini onlara geri sattın.
Ama onları
değiştirdin, senin yalanların onları burkulmuş bir şeye çevirdi, yaralı bir
şeye, ama bu sefer yapamayacaksın.
Babamı alamayacaksın.
Bu karşılaşma
hepimizin umut ettiği gibi bir bitişe
sebep olmadığı için üzgünüm.
Bay Vaughn'ın bu
sefer seni rahatlatmak için söyleyeceği ya da yapabileceği bir şey var mı?
Benim babam öldürüldü
ve geri gelmeyecek.
O yüzden, hayır.
Bu aklımızı başımıza
getiren düşüncelerden sonra New York'taki stüdyomuza geri dönüyoruz.
Teşekkür ederim Stacy.
Teşekkür ederim
Michael.
Bu etkileyici
tartışmayı izlediğiniz için teşekkürler.
Lone Valley,
Nevada'dan ben Pauline Williams, iyi geceler.
Tamamız.
Evimden defol.
Bayan Bishop'ın
suçlamalarına nasıl cevap vereceksin Michael?
Michael?
Beni alman lazım.
Alamam.
Chelsea, lanet olsun.
Üzgünüm, tamam mı?
Haklıydın!
Yardım et!
O seninle mi?
Evet.
Neredesin?
Siktir Nathan, ne yapıyorsun dostum?
Söz verdiğin gibi
gitmedi.
Açık olmak gerekirse ben
sana söz vermedim.
Hiçbir şey söz
verdiğin gibi gitmedi.
Konuşmamız
gerektiğini düşünüyorum bunu.
Bu kadın, senin için
ne kadar önemli?
Nathan bunun onunla bir
alakası yok.
Bu seninle ve benimle
alakalı.
Pekala, dinle.
Yanına geleceğim.
Ona zarar
vermeyeceğine söz ver.
Nathan!
Siktir!
Hadi, hadi.
Nathan, dışarıdayım.
Onun iyi olduğunu bilmem
lazım.
Burada kalamayız Polis gözetliyor ikimizi de.
Chelsea'nin arabasını
al ve beni takip et.
Siktir.
Pardon, buraya park
edemezsin!
Michael, ne
yapıyorsun burada?
Uzun hikaye.
Seni programda gördüm.
Bana karşı dürüst
olup olmadığını merek atmeye başladım.
Lanet yatağına dönebilir
misin lütfen?
Sana güzel haberler
verdim.
Kocana daha yakın
hissetmiş olmalısın.
Bununla mutlu olup yatağına
dönsen olmaz mı?
Hadi, hadi, hadi.
Merhaba?
Mike.
Baba?
Annenle ben
televizyonda seni izledik.
Milyon defa, "Aklımdaki
senaryo bu değildi.
" diye söylediğini hayal ettim.
Şu an bir vaaz ile başa
çıkacak halde değilim.
Yapabileceğimiz bir
şey var mı diye aramak istedik.
Neler olacağından emin
değilim şu an.
.
ama bir süreliğine göze
görünmek istemeyebilirim o yüzden biraz sizinle kalsam sorun olur mu?
Sorun olmaz.
Neye ihtiyacın varsa
Mike.
Pekala, kapatmam
lazım.
Annenle ben dua
ediyoruz senin için.
İnanmadığın bir şey
olduğunu biliyorum ama insanları iyi
hissettirmek için söylenen bir şey bu.
Teşekkür ederim.
Tamam.
Belki bizi görmeye
gelip bir süre kalabilir.
Her şey hakkında
yalan söyledi değil mi?
Değil mi?
Michael insanlara
çaresizce duymak istedikleri şeyleri söyler.
Ve onlar da
kendilerine yalan söylerler.
Chelsea'ydi ismin
değil mi?
O adamı ben öldürdüm
Chelsea.
Çoktan ölmüş olması gerekiyordu
tabii.
Talih yüzüme
gülmüştü, adam hayattaydı.
Onu orada bırakıp arabayı
sürüp gidebilirdim.
İkimiz de normal
hayatlarımızı yaşıyor olabilirdik şu an.
Anahtarlar.
Seni korkuttuysam
üzgünüm.
- Michael - Konuşmama izin ver Nathan.
Pekala, bu akşam epey çılgınca suçlama ortaya saçıldı.
Pek çok kafa
karışıklığı pek çok öfke vardı.
Ama bir şey yapmadan
önce Jim onu dinlemeni istiyor.
Yalan söyleme işi
bitti.
Jim daha iyi anlaman
için açıklamak istiyor Konuşmayı kesmen
lazım.
Pekala.
Chelsea, kapıları
kilitle!
Sana zarar
vermeyeceğim.
Palavra.
Bu ne için o zaman?
Ne olacak şimdi?
Yürüyüp gideceğim.
O gece Jim'e de keşke öyle yapsaydım diye Tanrı'ya
yalvardığım gibi.
Bu güzel Nathan, bu
gösteriyor ki gerçekten gelişme var
sende, gurur duydum.
Deniyorum.
Sana söylemiştim.
Bu güzel bir şey.
Hadi gidelim, seni
eve götürelim.
Sen devam et.
Burada kalamazsın.
Seni arıyorlar.
Bu yapmaları gereken
bir şey.
Onların işi bu.
Ne yapıyorsun?
Sana yardım etmeye
çalışıyorum.
Bana yardım ettin
zaten.
Bir süreliğine beni iyi bir insan olduğuma inandırdın.
O hissi sevdim
gerçekten.
Ama sen iyi bir
insansın.
Söylediğim gibi,
yalan söyleme işi bitti.
Hepsi.
Kendini ele
vermeyeceksin bunun kötü bir fikir
olduğunu konuşmuştuk.
Bunu düşündüm ve
sanırım sana bir şey olmayacak.
İnsanlara yardım
ettiğin için yapman gerekeni yaptın.
Bunu dikkate alacaklarına
eminim.
İşler böyle yürümüyor
Nathan.
Arabanı ödünç alman
lazım.
Dur, bekle!
Bekle Nathan Nathan, başka yapabileceğimiz hamleler var
daha!
Kitap ve televizyon anlaşmalarım
var.
Seni rahat
ettirebilirim!
Bunu teklif etmen çok
cömertçe.
Bana bunu yapmana izin
veremem Nathan!
Kenara çekil.
Polise gitmene izin
veremem!
İşe yaramayacak.
Yarayacak.
Nathan!
Bu uyarıydı!
Bunu yapmak
istememiştim ama beni zorladın!
İkimizin de işine
yarayacak bir çözüm bulmak konusunda konuşalım!
Dur!
Nathan!
Bırak!
Bırak!
Dur!
Hayır!
Dur!
Dur!
Tanrım!
Onu uyardım.
Beni duydun.
İyiyiz.
Sorun yok.
İyiyiz, tamam mı?
Sorun yok.
Çaresine bakacağım.
Hallettim, iyiyiz
artık.
Olmak zorundaydı .
Onu duydun, her şeyi
berbat edecekti.
Ve açık söyleyeyim,
hak etti bunu.
Jim'e yaptıkları Kahrolası bir canavar o.
Sen iyi misin?
Ne düşünüyorsun?
Haklı olduğunu
düşünüyorum.
Her gece otel
barlarında yalnız yemek yemekten daha iyisini hak ediyorum.
Artık yapmak zorunda
değilsin.
Kitap ve televizyon
teklifleri sayesinde mi?
Aynen öyle.
Bu geceki Stacy
okumasının ideal olmadığı biliyorum ama güven bana, insanlar bunu bir ay içinde
unutacak.
Michael Vaughn'ın
etrafında hala bir hareketlenme olacak.
Büyük planın ne?
Plan sen ne söylersen
o.
Patron sensin.
Senin kutsaman
olmadan hareket etmem.
En son bu sözü
verdiğinde boğazıma bir bıçak dayanmıştı.
Hayatımın sonuna
kadar bundan pişman olacağım.
Şunu düşün elinde beni batırabilecek bir şey var artık.
Baha sahipsin Chels.
Kararları sen ver.
Önce şunun çaresine
bakman lazım.
Tamam, kasabanın
sonlarına doğru bir yere atarım.
Sonra beni alırsın ve
gideriz.
Pekala.
Çık hadi.
Chelsea ve Michael olması gereken de buydu.
Polis!
Chelsea!
Onlara söyledin mi?
Ne yapacağım?
Bana ne olacak?
Sen Michael
Vaughn'sın.
Bir şeyler düşünürsün.
Tanrım!
Tanrım!
Tanrım, iyi ki
buradasın!
Michael bu adamı
öldürdü!
Ben kızla kalırım.
Peşinden git Danny!
Beni de öldürecek
sandım!
- Seni incitti mi?
- Hayır, ben iyiyim.
Bir şey duyarsanız hemen
bana söyleyin!
Buldunuz mu?
Görüyorum onu, şurada
işte!
Şu tarafta!
Şu tarafta!
Kartların neydi hatırlatsana?
Sinek üç.
Bunu nasıl yaptın ya?
Ciddiyim kardeşim, nasıl
yaptığını göster.
- İsterdim ama
yapamam.
- Palavra sıkmayı
bırak.
Lanet numarayı öğret!
Nasıl sihir
yapıldığını öğretemem, bu bir yetenek.
Beni özel yapan şey
bu.
Özel mi?
Özel misin sen?
Eğer o kadar özelsen neden götünü bu lanet yerden sihirle
kurtarmıyorsun?
Yavşak herif.
Açıkçası, kabus
gibiydi.
İnsanlardan gelen, dolup
taşan destek inanılmazdı ve iyileşme sürecime gerçekten yardımcı oldu.
Şunu geri açar mısın?
Siktir git.
Sadece bir
dakikalığına geri açar mısın?
Ben profesyonel bir şüpheci
sayılırım ama o kadar yıldan sonra Michael
Vaughn'ın sahtekar olduğunu hiç mi anlamadın?
Kulağa çılgınca
geldiğini biliyorum.
.
ama gerçekten onun
ruhlar alemiyle konuşabildiğini sandım.
Eğer biri size bunu
inandırabiliyorsa pek çok şeye de
inandırabilir.
Michael'ın bana
yaşattığı onca acıdan sonra bunların
hepsinin bir nedeni olduğunu düşünmek zorundaydım.
Çılgınca ya da değil,
söylemem lazım ki bu gerçekten ilgi çekici bir hikaye.
Millet, eğer onun New
York Times çok satanlar listesindeki kitabını
almadıysanız, alıp okumalısınız.
Kitabın Adı: "Şeytanla İşbirliği: Psişik Büyü Etkisindeki Yıllarım ve Jim Bishop Cinayetinin Gizemini Çözmeye Nasıl Yardım Ettim"
İşte
Chelsea Mills!
Dakikan doldu.
« Prev Post
Next Post »