Taş Tanrı Zardoz (1974) Zardoz
| |
105 dk
Yönetmen:John Boorman
Senaryo:John Boorman
Ülke:İngiltere
Tür:Fantastik, Bilim-Kurgu
Vizyon Tarihi:01 Şubat 1975 (Türkiye)
Dil:İngilizce, İtalyanca, İsveççe, Latin, Almanca,
Fransızca, Irish
Müzik:David Munrow
Oyuncular
Sean Connery
Charlotte Rampling
Sara Kestelman
John Alderton
Sally Anne Newton
Özet
Sean Connery, iki topluluğa bölünmüş olan geleceğin bu
fantastik dünyasında, güçlü bir performans sergiliyor."Sonsuzlar"
olarak adlandırılan "Girdap", dış dünyadan izole edilmiş, sıkı bir
şekilde korunan ölümsüz bilim adamları ve entellektüellerin yaşadığı varlıklı
bir topluluktur. "Girdap" dışındaki dünyada kirlilik, Savaş vahşi
insanlar ve korkutucu tanrı Zardoz'a ibadet eden katiller kol gezmektedir.
Altyazı
Ben Arthur Frayn ve de Zardoz.
300 yıldır
yaşıyorum ve ölmek için can atıyorum, oysa artık ölmem olanaksız.
Ben ölümsüzüm.
Şimdi size gizem
ve entrikalarla dolu, çok alaycı, bir o kadar da yergi yüklü öykümü
anlatacağım.
Öyküm, olası bir
geleceğin derinliklerinde geçiyor, yani anlatacaklarım henüz olmadı.
Ama olabilir.
Sonunuz bana
benzemesin, dikkatli olun.
Bu öyküde ben,
işim gereği düzmece Tanrı, zevkim için de büyücü rollerini üstlendim.
Merlin'i kendime
örnek aldım.
Ben kukla ustasıyım.
Birazdan göreceğiniz
pek çok karakteri ve olayı ben oynatıyorum.
Oysa ben de
eğlenin ve iyi vakit geçirin diye uydurulmuş bir hayal ürünüyüm.
Ya siz zavallı
yaratıklar, kimin marifetiyle çıktınız çamurun içinden?
Yoksa Tanrı da mı
gösteri dünyasına girdi?
2293 YlLlNDAYlZ
Zardoz.
Zardoz'a şükürler
olsun.
Zardoz'a şükürler
olsun.
Zardoz'a şükürler
olsun.
Zardoz size
sesleniyor, siz seçilmişlere.
Bizler seçilmiş
olanlarız.
Çoğalan ve
kalabaliklaşan vahşileri yok etmeniz için sizi onlarin içinden alip yetiştirdik.
Bunun için Tanrınız
Zardoz, size silah armağan etti.
Silah iyidir.
Silah iyidir.
Penis kötüdür.
Penis tohum kusar, ve
bir zamanlar olduğu gibi, yeryüzünü insan salgınıyla zehirlemek için yeni
yaşamlar oluşturur.
Ama silah, ölüm
kusarak yeryüzünü vahşilerin pisliğinden arındırır.
Gidin ve öldürün.
Zardoz konuştu.
Silahlar.
Siz aptalsınız.
Size gösterebilirdim.
Ben olmasam siz
hiçbir şeysiniz.
Baş belası.
Ne kadar anlamsız.
Ne kadar anlamsız.
Dikkat dikkat: Hasat
üretim raporu.
Dikkat dikkat: Hasat
üretim raporu.
Arti ürün ve
ihtiyaçlari bildirin.
Burgaçlar arasi takas
ve değişim için arti ürün ve ihtiyaçlari bildirin.
Yil 2293.
Üçüncü hasat dökümü.
Burgaç 4.
Gereksinimler: sabun,
elma, tuz, deri.
Burgaç 9.
Fazla ürün: sabun,
elma, deri.
Gereksinimler: Yulaf,
arpa, havuç.
Ürün fazlasi ve kalan
gereksinimler listesi bu kadar.
Ürün fazlasi ve kalan
gereksinimler listesi bu kadar.
Yiyecek.
Et.
Burada kim yaşıyor?
Ben, Arthur Frayn.
- Olamaz.
- Burgaç 4.
Ben, Arthur Burg 4.
Arthur Frayn.
Burgaç 4.
Ben Ar Burgaç 4.
Ben, Arthur Frayn.
Burgaç 4.
Burgaç 8'den üç tane.
Burgaç 5'ten dört
tane.
Hiç bu kadar
parçalanmış kol ve bacak görmüş müydün?
Onaracak 14 gövde var.
- Bu ne?
- Çiçek.
- Ne işe yarar?
- Süs için.
- Nerede olduğunu
biliyor musun?
- Burgaç'ta.
Sen dış topraklardan
geldin.
Burgaç'ı anlattılar
mı sana?
- Zardoz der ki - Ne der Zardoz?
Zardoz, ona boyun
eğersek, öldüğümüzde bir burgaca gidip sonsuza dek orada yaşayacakmışız, der.
- Mutluluk içinde mi?
- Evet.
Yani sen şimdi
öldüğünü mü sanıyorsun?
Ölü müyüm?
- Sen bir yok
edicisin.
- Zardoz için
öldürürüm.
Buraya o taş kafanın
içinde geldin.
Bilmiyorum.
Burgaç'a girmek için
tek yol, tek geçit budur.
Buraya nasıl
geldiğini bana göster.
- Bir adin var mi?
- Benim adim Z.
Zardoz'un Z'si.
Ben bir yok ediciyim.
Anilari hep abartili
şeyler.
Siz de fark
edeceksiniz, hiç soyutlama yok.
Çok parça parça.
Burgaç'a girmenin
şoku yüzündendir.
Zarde 312.
25 vahşi yok edildi.
Kendine bir de kadın
köle almış.
Zardoz.
Denizin toprakla
birleştiği yer.
Yine karardı.
Belleğini
denetleyebiliyor gibi.
Yaptığın başka işleri
de göster bize.
Zardoz bize buğday
yetiştirtti.
Bu daha yakin bir ani.
Tarım başlamış.
- Rahatsız mı oldun?
- Biraz.
- Dış toprakları
denetlemeliyiz.
- Her zaman zorla
tarıma karşı oldum.
Ekmeği yiyorsun ama.
Dış topraklarla
ilişkiyi kesmeliyiz.
Kontrol için
Arthur'un atanmasından beri, verilerin aksine, yıllardır dış topraklarla ilk
görsel temasımız bu oldu.
Araştırsak iyi olur.
Bilmemek daha iyi.
Bu görüntüler bizi
kirletir.
Durdurun onu.
Ezin onu.
Şu ana dek hiçbir
vahşi hiçbir burgaca girememişti.
Bu durum incelenmeli.
Belki Arthur'un nasıl
olup ta kayıplara karıştığını söyleyebilir bize.
May Lütfen
Arthur Frayn'ın bellek iletim birimi hala çalışıyor mu?
Arthur Frayn'in
iletimi üç gün önce durdu.
Belleğinin son
anlarını göster.
Dur, önceki
görüntüleri göster ki nasıl düştüğünü görelim.
Yalnizca kazayi
gösterme izni var.
Başka hiçbir ani
görüntüsü, ilgili kişinin izni olmadan gösterilemez.
Ama yerini saptamak
zorundayız, belki de yaralanmıştır, vücudunu bulmamız gerekir.
Arthur Frayn öldü.
Yeniden oluşturma
başladı.
Evet.
İşte.
Bu onun sonu.
- Öldür onu, May.
- Hayır.
May, aşkımız adına.
- Consuella - Yapma.
Topluluğu oylamaya
çağıracağım.
- Topluluk benim
sezilerime uyacaktır.
- O zaman burgaca
başvururum.
- Beni incitiyorsun.
- Consuella, bu bir
deney.
Buraya nasıl
geldiğini anlamalıyız.
Arthur Frayn nerede?
Taşın içine nasıl
girdin?
Zardoz Taş.
Korkunç heyecan
verici.
- Ama ya acı.
- Onların duyguları
bizimkilere eş değil.
Bu yalnızca eğlence.
İşte yine, bu görüntü
önemli.
Babam
seçilmişlerdendi.
Annem
seçilmişlerdendi.
Yalnızca bizler
üreyebiliyorduk.
Yalnızca seçilmiş
olanlar.
Seçici üreme, değil
mi?
Arthur bütün bu
yıllar boyunca orada neler yapıyordu?
Bunu burgaçta hiç
tartışmadı.
Baştan sona
araştırılması gerekecek.
Dış toprakları ondan
başkası yönetmek istememişti.
O bir sanatçı.
Bu işi hayal gücüyle
yapıyor.
Zardoz'la
bütünleştiğimde onlarin kaçişini görmek, onlarin ölüm ani hoşuma gidiyor.
İğrenç biçimde
çürüyen insan etleri.
Çürümenin tatlı
kokusu şimdiden havada.
Sevgili May, bu adam güzel
ve güçlü bir hayvan.
- Onunla yapmak
istediğin ne?
- Tam bir genetik çalışma.
DNA'sını çözmek.
200 yıl önce bize
yapılan analizden bu yana evrimsel değişiklik varsa görmek.
Bağışıklık sınırımızı
arttırabilecek kalıtsal hastalıklar ortaya çıkmışsa bulmak.
Toplumsal yapısıyla
birlikte, duygusal ve ruhsal öğelerini araştırmak.
Kulağa pek saygın ve
bilimsel geliyor, ama May'in asıl aklından geçen ne?
Yeni doğumlar
isteyeli çok olmadı, oysa hiç ölüm yok.
Kusursuz bir denge
içindeyiz.
May'e
"Hayır" dedik.
Şimdi de dışarıdan
gelen bu hayvanı aramıza almak istiyor.
Dengemizi düşünün.
Korumamız gereken o
hassas teraziyi anımsayın.
Onun varlığı
huzurumuzu bozacak.
May büyük bir bilim
insanı, ama öte yandan da yıkıcı eğilimleri var.
Denetleme gücümüz var.
O denli savunmasız
değiliz.
Şu hayvana bir bakın.
Tehlikede olduğunun
farkında, yoksa her zaman yaptığı gibi saldırır ve öldürürdü.
- Ondaki bozguncu
etkiyi görebilirsiniz.
- Bırakalım kalsın.
Bu sıkıntıyı
dağıtacak her şeye razıyım.
Onun başka anılarını
da görmek istiyorum.
Bu duygusal bir
rahatsızlık.
Avalow, gelecekte
hangi kötülükleri gösteriyor bize?
Böyle bir canavarı
içimizden çıkarmayı nasıl başardık?
Ve neden?
Yanıtlamamız gereken
asıl soru bu işte.
Eh, ortalığı ateşe
verdin dostum.
O mercimek kadar
beyninin içinde neler dönüyor acaba, ha?
Sevdim seni, salak
yaşlı canavar.
Duyuyor musun?
Kabul.
Ret.
Karar verilmiştir.
Kutlarım.
Yaşayacaksın.
Üç hafta için.
Z.
Onu daha sonra
inceleyeceğim, kubbede.
Günaydın canavar.
Haydi iş başına.
Pekala, bu saçmalığa
son verelim, tamam mı?
Arthur Frayn nerede?
"Gözler
öldürebilseydi" sözünü duydun mu?
Evet, şimdi anlamış
oldun.
Bana masum numarası
yapmana gerek yok.
Arthur Frayn'la
aramızda sır yok.
Sandığından çok şey
biliyorum.
Bir şey söylemiyorsun.
Peki.
Bekleyip görelim.
Asma suratını.
Sana ben bakacağım.
Ne zaman istersen,
bana soru sorabilirsin.
Ne istersen.
Her sabah bana
çalışacağın yer burası.
Sıradan işler.
Öyle çok zor değil.
- Tanrınızın evi bu
mu?
- Tanrıyı arıyorsun,
değil mi?
Evet, işte geldik.
Tanrılar, tanrıçalar,
krallar ve kraliçeler.
İstediğini seç.
- Ama hepsi ölü.
- Öldü mü?
Sıkıntıdan öldüler.
Yanlış bu, yanlış.
Talimatlariniza göre
düzenlendi.
Bütün markaların tasarım
gelişimlerini istedim, tek bir üreticiden kronolojik bir liste değil.
Çok daha karmaşik bir
program.
Daha uzun süreli bir
program için burgacin onayini isteyeyim mi?
Burgacin - Evet.
- Zaman alir.
Kimi devrelerde
yiğilma olmuş.
Olabilir, zamanım var.
Hem de çok.
Üç hafta.
Üç haftayı tanımla.
21 gün, 504 saat, 30,240
dakika, bir milyon 814,400
Yani daha önce hiç
saat görmemiş mi?
Belli ki görmemiş.
- Bizimle yemiyor
musun May?
- Hayır.
Gel Z.
Bu taraftan.
- Araştırmalarını çok
ciddiye alıyor.
- Yalnızca üç haftası
var.
- Vahşinin nasıl
geldiği hala bilinmiyor mu?
- Bir sonuç yok.
Edindiğimiz veriler
yetersiz.
İçine gir.
Devam et.
- Halkanın içine bak.
- Retinada anormallik
yok.
Göz dibi normal.
Disk ve retina
damarlari normal.
Kanama ya da sivi
birikimi yok.
Maküler bölge temiz.
Dikkat dikkat.
Burgaç 4'ten George
Saden duruşmasi sürüyor.
George Saden, ikinci
düzeyde negatif aura iletimi yapmakla suçlaniyor.
Bu doğru değil.
140 yıldır toplumsal
ve duygusal altyapılarımızı araştırıyorum.
Bu düşünceler yapıcı
eleştiri içeriyor.
Piramit gibi.
Ben duygusal şiddet
suçu işlemedim.
Yüzümü ve gözlerimi
incelerseniz, doğru söylediğimi anlarsınız.
Yalan söylüyor.
Kafayı mı arıyorsun
canavar?
Gitti.
Bir burgaçtan
diğerine sonsuz bir yolculuğa çıktı.
Döne döne, benim
gibi, ekmek gibi, durmaksızın, sonsuza dek.
- Bunun için
cezalandırılacak mı?
- Elbette.
Ama hiç polisiniz,
yok ediciniz yok ki.
Ama sonuna dek
tartışırız.
Her bir küçük suçu,
kusurları tek tek defalarca araştırılır.
- Peki ona ne olacak?
- En az altı ay yer.
- Hapis mi?
- Yaşlanma.
- Yaşlanma mı?
- Evet, ben de
yaşlanıyorum.
Üç ay buradan, bir
yıl oradan alırsın.
Cezalar birbirinin
üstüne eklenir.
Ve yeteri kadar sık
ceza alırsan, ölürsün.
Seni yaşlandırırlar, ama
ölmene izin vermezler.
- Kendini öldürmeni
engelleyen ne?
- Ara sıra denerim.
Ama ölümsüz tapınak beni
yeniden oluşturur.
- Ölümsüzlüğü
işbaşında görmek ister misin?
- Evet.
Gel öyleyse.
Burada yaşıyorlar
işte - dönekler.
Sonsuza dek yaşlı
kalmaya mahkum edildiler.
Yemek veririz, ama
kimse yanlarına gitmez.
Kötü ve acımasızdırlar,
onun için hemen girip çıkalım.
Şahsen burada kendimi
evde hissediyorum.
Loamer.
Gray.
Bir zamanlar bu kızı
sevmiştim canavar.
Seni tembel duygusuz.
Üzücü bir görüntü.
Grayler.
Bone.
Dur orada oğlum.
George Saden'in
duruşmasinin sonunda oy vermeniz isteniyor.
Saniğin son ifadesi
alinacak.
Suçlarımı kabul
ediyorum, ancak cezamın hafifletilmesini talep ediyorum.
Bu düşünceleri
bastırmaya çalışıyorum, ama üçüncü ölümümde başıma aldığım yaradan ikinci
düzeye sızıntı yapıyorlar.
Onarımım eksik
yapıldı.
Hayır.
Bu doğru değil.
- Ne düşünüyorsam,
onu düşünüyorum.
- Hah, böylesi daha
iyi.
Senden yanayım George.
Hepinizden nefret
ediyorum.
Hepinizden nefret
ediyorum.
Özellikle de
kendimden.
Oylarinizi verin
lütfen.
Onun lehine oy
veriyorum canavar.
İşe yaramaz.
Hiçbir şey, hiçbir
işe yaramaz.
Kesin beraat.
Devam et bakalım
canavar.
Buyur.
Zardoz sana
duygusuzları anlatmadı mı?
Bu bir hastalık.
Ve yavaş yavaş bütün
burgaçlara yayılıyor.
İşte bu yüzden Zardoz
size tahıl yetiştirtti.
Bu insanları beslemek
için.
Biz artık onlara
destek olamıyoruz.
Duygusuzlar mı,
dönekler mi?
Seçimini yap.
Evet.
Doğrusu biraz
korkutucu, değil mi?
Çok iyi.
Artık kendini
göstermeye başladın.
Oylama sonucu:
Saniğin lehinde: dokuz.
Aleyhinde: 586.
Kararsiz: 86 Karar:
George Saden beş yil yaşlanacaktir.
Cennete hoş geldin.
Penis ereksiyonu,
cinselliğin anlaşılmayan evrimsel gizemlerinden biridir.
Her toplumda erotik
uyarıya adanmış ayrıntılı bir alt kültür vardı.
Ancak bunun bu
noktaya nasıl geldiğini hiç kimse tam olarak saptayamadı.
Elbette fiziksel
süreci hepimiz biliyoruz, ama etki ve tepki arasındaki bağlantıyı bilmiyoruz.
Sanki şiddetle,
korkuyla bir bağlantısı varmış gibi görünüyor.
İdam edilenlerin çoğu
ereksiyon halinde ölür.
Bu konudaki yoğun
araştırmalardan hepinizin az çok haberi vardır.
Cinsellik, büyük
olasılıkla artık üremeye gerek duymadığımız için köreldi.
Ölümsüzler çok
geçmeden, ereksiyon olmanın olanaksızlığını anladılar.
Artık, kadını
aşağılayan ve erkeklere ihanet eden o şiddetli ve sarsıcı eylemin kurbanları
değiliz.
Bilinçsiz bir yaşam
süren öteki ilkeller gibi, bu vahşi de anlık ve tepkisel bir ereksiyona
ulaşabiliyor.
Yaratık üzerinde
May'in araştırmalarının parçası olarak, yine erotik uyarı ile ereksiyon arasındaki
bağlantıyı bulmaya çalışıyoruz.
Bu deney, ereksiyona
yol açan oto erotik korteks uyarısını ölçecektir.
Göster.
Göstergeden anlıyoruz
ki bu görüntü vahşi üzerinde herhangi bir erotik uyarı yaratmıyor.
Değiştir.
Bu da onu etkilemişe
benzemiyor.
Consuella numarayı
kendisi yaptı.
Vahşi şu anda dört
saattir bilinçsiz olarak uyuyor durumda.
Homo Sapiens'lerin,
düşman tehdidi altında böyle savunmasız bir durumda uzun süre kalabilmeleri çok
şaşırtıcı.
İlkel insanların uyku
düzenine ait veri var mı?
- Bu öncelikli bir
istek mi?
- Evet.
Tehlike karşısında uyanma
tepkisini ölçeceğim.
Uyumak seni memnun
ediyor mu?
Evet.
Neden?
Düş görüyorum.
Yaşamlari uyuma ve
uyaniklik olarak ayrilmişken, uyku insanlar için gerekliydi.
Ölümsüzler bütünsel
bilinçliliğe ulaşinca uyku gereksiz oldu ve yerini ikinci düzey meditasyona
birakti.
Uyku, ölümle yakindan
bağlantiliydi.
Kendine bak.
Bu sensin.
Senin genetik yapın.
Yaşam çizelgen.
Bak.
Sen bir mutantsın.
İkinci, belki de
üçüncü kuşaktan.
Bu yüzden genetik
kararlılığın var.
Daha geniş bir beyin.
Bütünsel bellek.
Potansiyelin - Yani üreme potansiyelin - Üreme mi?
Frayn.
Burgaca nasıl girdin?
Amacın nedir?
Ben yalnızca bir yok
ediciyim.
Başka şey bilmem.
Zihinsel ve fiziksel
anlamda, benden ya da buradaki herkesten çok daha üstün olduğunu bilmen gerek.
Her şey olabilirsin.
Her şeyi yapabilirsin.
- Yok edilmen gerek.
- Neden?
- Çünkü bizi yok
edebilirsin.
- Sizin diğer
canlıları yok ettiğiniz gibi mi?
Benimle ilgili şimdi
bildiklerini bilmesen olmaz mı?
Bilim adına, bu
bilgileri başkalarından şimdilik saklayıp hayatta kalmanı sağlayacağım.
Ama sözümü
dinleyeceksin.
Dediğimden
çikmayacaksin.
Davranişlarina dikkat
et.
Bozgunculuk yapma.
Sana verilen işleri
sesini çikarmadan yap.
Ben seni kollarim.
Sallanma, aptal
hayvan.
Friend, şu şeyi
dışarı çıkar.
Rahatsızlık duyan
başkası var mı?
Haydi şu sıkıcı,
demokratik oylamalardan birini daha yapalım, olur mu Consuella?
Bugün yiyecek
hazırlama sırası Friend'de.
Biz nasıl yardımsız
yapıyorsak, o da yapmalı.
Her işin mutlak
eşitlik ilkesiyle yapılması, toplumumuzun temel dayanağıdır.
- Bunu Friend'de
gayet iyi bilir.
- Evet mi, hayır mı?
Patates?
Evet mi, hayır mı?
İş yaptırmaya daha
çok Z edinelim.
Ölümsüz olduğumuz
halde kendimizi bu zor işlere koşuyoruz.
Bakın söylüyorum, 200
yıldır bulaşık yıkamaktan bıktım, usandım.
Doğanın kör ve vahşi
aptallığını çıplak ellerimle ayıklayıp durmaktan da usandım.
- Bu konuda bir
şeyler yapsan iyi olur.
- Consuella haklı.
Z bilimsel araştırmalar
için burada tutuluyor.
Kendisi için
çalışabilir ama köle yerine kullanılamaz.
Araştırmaların için
yeterince zamanın oldu.
Artık onu yok et May.
Toplumumuza nasıl
zarar verdiğini gördün.
- Bitti sayılır.
- Z'nin önünde nasıl
böyle konuşabilirsin?
Anlıyor, bunu
hissediyorum.
- Oylayalım.
- Evet, oylayalım.
Oylarınızı verin.
Araştırmayı bitirmesi
için May'e yedi günlük süre tanındı.
Ondan sonra Z yok
edilecek.
Bu canavar bir ayna, bizler
ona baktığımızda, kendi saklı yüzlerimizi görüyoruz.
Bunu bir de ikinci
düzeyde düşün.
Hayır.
Hayır.
İkinci düzeye
gitmeyeceğim.
Sizinle ikinci düzeye
gitmeyeceğim.
Ben hayır.
Sizinle zihin
bütünlemeyeceğim.
May'in Z'ye ne yapmak
istediğini biliyorum.
Hayır.
Hayır.
Burgaç bir kepazelik.
Ben Hayır.
Kadınlardan nefret
ediyorum.
Doğum, üretkenlik, boş
inançlar.
Friend artık
kurtarılamaz durumda.
- Dönek.
- Dönek.
Friend bir dönek.
Onu aramızdan
sürmeliyiz.
Artık bizimle bir
değil.
- Dönek.
- Kovun onu.
Hayır.
Dönek.
Dikkat dikkat.
Burgaç 4'ün çevre kalkanina
girmek üzeresiniz.
Dikkat dikkat.
Burgaç 4'ün çevre
kalkanina girmek üzeresiniz.
Friend'i gördün mü?
Friend.
Ben Friend'i arıyorum.
Friend.
Ben Friend'i arıyorum.
Friend.
Yaşlı Friend.
Bu senin hatan.
Kulağınızı açıp
dinleyin, sizi moruk hıyarlar.
Size dış dünyadan
gelen bu yaratığı tanıştırayım.
- Bu adamda ölme
yeteneği var.
- Ölüm mü?
Hem ölüm
yağdırabilir, hem de kendisi ölebilir.
Bir ölümlü!
- Ölebilir.
- Ölebilir.
- Onu ölüme geri
gönderelim mi?
- Evet.
- Sessiz ölüme?
- Evet.
- Muhteşem ölüme?
- Evet.
Bilimci May, onu
çoğaltıp bizim acılarımızı çekecek bir kuşak daha yaratmak istiyor.
Durun.
Durun.
İstediğin nedir?
Tatlı ölüm.
Kayıtsızlık.
Kendin için mi, yoksa
bütün burgaç için mi?
Herkes için.
Bu güzel gezegeni
bunca zamandır zehirleyen insan ırkına son verelim.
Sen umutsuzluğa
batmışsın.
Savun kendini.
Ölüm adına dövüş,
istediğin buysa eğer.
Önceleri bize sen
yardım edersin sanmıştım.
Ama hiç umut yok.
Sahip olduğum bütün
güçleri kaybettim.
Nerede o, nerede şu
tapınak?
Tapınak şeyde - Hatırlayamıyorum.
- Tapınağı kim yaptı?
Bu gücün nasıl
kırılacağını bilen birileri olsa gerek.
Evet.
Onunla sen de
tanışabilirsin.
Kurucularımızdan biri.
Ölümsüzlüğü bulan
dahilerden biri.
Ama ölümsüzlüğü
kendisine uygun bulmadı.
Boyun eğmedi ve bak, minnettar
halkı ona neler yaptı.
Ölmek istiyoruz.
- İşin sırrı ne?
- Ölüm.
Ölüm.
May'le konuş.
May.
May, bana yardım
etmeni istiyorum.
Sen bizi yok etmek
istiyorsun.
Şu tapınak Ben gerçeği istiyorum.
Gerçeği öğrenmek
istiyorsan, önce gerçeği söylemelisin.
Hazırım.
- Seni yakar.
- Öyleyse yak beni.
Bana her şeyi anlat.
Bana resimleri göster.
Zihnini aç, belleğini
aç.
Başlangıca dön.
- Aç.
- Zar - Aç.
- Zar - Aç.
- Zardoz.
Zardoz bize silah
verdi.
Bizler seçilmişleriz.
Görevin neydi?
Çoğalan ve
kalabaliklaşan vahşileri öldürmek.
Atlara bindik.
Öte topraklarin
tozunu attik.
Öldürdük.
İnsan, öldürmek ve av
için vardi.
- Sonra?
- Sonra bir gün - Evet?
bir şey oldu.
Her şeyi değiştirdi.
Masumiyetimi
kaybettim.
Pencerede bir yüz.
- Kimdi?
- Bilmiyorum.
Bir maskesi vardi.
Bir oyun oynar gibi bana
kendini takip ettirdi.
Niye öldürmedin onu?
Bir şey Bilmiyorum.
- Daha önce hiç kitap
görmüş müydün?
- Hiç.
- Okumayi öğrendin?
- Evet.
- Ne kadar sürdü?
- Kolay oldu.
Her şeyi okudum.
Benden saklanan her
şeyi öğrendim.
Dünyanin, bu karanlik
çağdan önce nasil olduğunu öğrendim.
Sonra bir gün, o
kitabi buldum.
Kitabin adi Ne kitabi?
Kitabin adi neydi ?
- Hatirlamiyorum.
- Söyle bana.
Göster bana.
- Bana söylemek
zorundasin.
- Hayir.
Zardoz.
Söyle bana.
Göster bana.
Bana söylemek
zorundasın.
- Yapamam.
- Taşın içine nasıl
girdiğini söyle bana.
- Bilmiyorum.
- Tabii ki biliyorsun.
- Arthur'un Zardoz
olduğunu biliyordun.
- Hayır.
- Arthur'u öldürdün
değil mi?
- Hayır.
Bütün imajı göster
bana.
Ne yapıyordun?
Kazayla kendi tanrını
öldürdün sen.
Bir kaza mıydı acaba?
Şimdi kitabı göster
bana.
Kitapta ne buldun?
Göster bana.
Bir kandirmaca Ne kandırmacası?
Söyle bana.
Zardoz
"durun" dedi.
"Yeter"
dedi.
- Ne yeter?
- Öldürmek.
- Size tutsak
almanizi mi söyledi?
- Evet.
- Köle olarak mi?
- Evet.
- Tarimda kullanmak
için mi?
- Evet.
- Buğday yetiştirmeye?
- Evet.
- Buğdaya ihtiyaciniz
mi vardi?
- Hayir, biz et
yerdik.
Zardoz bizi aldatti.
Biz avciydik, çiftçi
değil.
Taşın içine nasıl
girdiğini göster.
Göster.
Zor değildi.
Zardoz her mevsim hasadimizi
almak için aşaği inerdi.
Zardoz.
- Arkadaşlarin da
mutant miydi?
- Evet.
- Bir plan mi yaptin?
- Evet.
- Öç almak için mi?
- Gerçek için.
Gerçeği öğrenmek
istedik.
- Onlara kitabi
anlattim.
- Göster.
Ne kitabiydi?
OLAĞANÜSTÜ OZ
BÜYÜCÜSÜ
Hayir.
Zardoz.
Zardoz memnun oldu.
- İşte hepsi bu kadar.
- Demek "Oz Büyücüsü".
Zardoz.
"Oz
Büyücüsü", korkunç sesi ve koca maskesiyle insanlari korkutan yaşli bir
adamin anlatildiği bir peri masaliydi.
Bu Arthur Frayn'in
fiikriydi.
Diş topraklari
denetlemek için kolay bir yol!
Ama öykünün sonunu
hatirla.
İnsanlar maskenin
ardina bakip gerçeği öğrendiler.
Maskenin ardina bakip
gerçeği öğrendim.
Zardoz'du.
Demek planin buydu - kafanin
içinde gizlenmek.
Evet.
Amacin neydi?
Arthur'u öldürmek mi?
Burgaca sizmak mi?
Arkadaşlarinla içeri
girip bizi yok etmek mi?
- O bizi katil yapti.
- Öç.
Öç almak istiyordun.
Gerçeği istiyordum.
Gerçeği.
Gerçek mi?
Öç mü?
Öç.
Öç.
Bunlara benzer
duyguları ben de hatırlıyorum.
İçimde kabarır
dururdu.
Yaptığın bilimsel
araştırma bu, öyle mi?
Bunun başka bir adı
daha var: hayvanlık.
Bu yüzden 50 yıl
yaşlandırılacaksın.
En az!
Hiçbir erkek, kadın
ya da hayvan seni bir daha arzulamayacak.
Göremiyor.
Kör oldu.
Artık onu
durduramayız.
Denetimden çıktı.
Bizim de artık birer
avcıya ve katile dönüşmemiz gerek.
Gel.
Bu yeniden görmeni
sağlayacak.
Yaşamında görmediğin
kadar çok ve derinini göreceksin.
Yaşlı ve aksayan bir
kadına, bir su çukurunda tecavüz eden adamlar gördüm.
Neden buraya
geldiğini şimdi anlıyorum.
O sensin.
Kurtarıcı!
Ölüm.
Zaman geldiğinde beni
özgür bırakırsanız, ben de size yardım ederim.
Çok güçlüsün, ama bu
gücü kaybedeceğin zamanlar da gelecek.
Gerektiğinde bunu ye.
Burası yalanlar ve
acılar üzerine kurulmuş.
Bütün bu yaptıklarını
bize nasıl yapabildin?
Dünya ölüyordu.
İyi olan her şeyi
aldik ve burada bir vaha yarattik.
Biz, bir avuç zengin,
güçlü ve akilli kişi, dünya karanlik bir çağa gömülürken, uygarliğin bilgisini
ve hazinelerini korumak için geri çekildik.
Bunu yapabilmek için
yüreklerimizi aci içindeki diş dünyaya kapatmaliydik.
Bilinmeyen bir
gelecek için geçmişin bekçiliğini yapiyoruz.
Bu yalnizlik
karşiliğinda şimdi ödediğimiz bedel, işte sensin.
Getirdiğin nefreti ve
öfkeyi, hepimize bulaştiracaksin.
Öldürün onu.
Öldürün onu.
- O yok edilemez.
- Hayır.
Bu başarılamaz.
Hayır.
Dikkat dikkat.
Burgaç 4'ün çevre kalkanina
girmek üzeresiniz.
Çevresinden dolaş.
Bu binalarda bir
yerde olmalı.
Gebertelim onu.
Çıkışları kapatın.
Oraya!
Sıkıştırdık onu.
Senden yaşam alıyoruz.
Yaşam senden dışarı
akıp içimize doluyor.
Yakalayın.
Haydi.
Şu tarafa bakın.
Burada yok.
Karanlık çöküyor.
- Bu o.
- Hiç kimse onu
yakalayamamış.
Ama gidip, zavallı
yaşlı döneklerin eline düşecek.
Ölüm.
Hepinize ölüm
getiriyorum.
Friend'i bulun.
Beni Friend'e götürün.
- Ne dedi?
- Kapa çeneni.
Bu bir mucize.
Bizler duygusuzlarız.
Lütfen bize nasıl
yapılacağını söyle.
Biz de biraz
istiyoruz.
Vahşiyi kovalamaya
başladık.
Heyecana kapıldık.
Birini gördük.
O olduğunu sandık.
Ama değildi, yine de
onu öldürdük.
Sonra, içimizde bir
arzu hissettik.
Şu neden olduğun
heyecana bir bak, seni yaramaz kız.
Tüfek, silah ve
gıdaları güvenceye alın.
Doğudan batıya,
vadideki her ev aransın.
Vahşiyi bulursanız,
hemen yok edin.
Köşeye sıkıştı.
Yakalanması an
meselesi.
Friend.
Gelini öp, sevgili Friend.
Gelini öp.
İyi iş başardın.
Gelini ben alırım.
Ölüm gitgide
yakınımıza geliyor.
Git May'i bul.
Friend'in sana
ihtiyacı var, diye söyle.
Friend, bu şiddet ve
yıkımı onaylayamam.
Artık çok geç May.
Geri dönüşü yok.
Burgacı yok etme.
Bırak da onu
yenileyelim.
Burada daha iyi bir
ırk çoğalabilir, zamanla.
Zaman mı?
Sonsuzluk yetmedi mi?
Bu yer yaşama karşı.
Ölmesi gerek.
Bana inananlar var.
Hepimizi dölle, biz
de sana bütün bildiklerimizi öğretelim ve sahip olduğumuz her şeyi verelim Tapınağın
gücünü ya sen kıracaksın ya da yok olacaksın.
Ölümsüzlüğün sonu.
Daha yüksek bir yaşam
formu.
Öç.
Yüklenin.
- Ne kadar vaktimiz
var?
- Zamanla işimiz yok
bizim.
Bizim bilgimizi ozmoz
yoluyla, zamanin dişinda alacaksin.
Biz sana dokunarak öğreteceğiz,
sen de bize tohumlarini vereceksin.
E75, M7 4'ün R'sine eşitse, R'nin anlami .
Farkli nesnelerin
farkli yapilarina göre çelişkiler de değişiklik gösterir.
fiiziksel ve
geometrik varsayimlar.
Belirli her olgu ya
da nesnede, karşitlarin birliği koşuluna bağli olarak pek çok farkli yollarla, bunlara karşilik
gelen değişiklikler yaparak "Yüreğindeki
güç, hakkından gelebilir mi?
" "Ve yüreğin atmaya başladığında, Ne korkunç
eldir o, ne korkunç ayaklar?
" Geceleri uçan Görünmez kurtçuk Senin gizli
sevinçlerinin yatağını buldu " kederler kentine geçersin.
" "İçimden geçersin sonsuz acılara doğru.
" "İçimden geçersin unutulmuş insanlar arasına.
" karşıtların
birliği yasası, evrenin en temel yasasıdır.
Bu yasa evrenseldir:
doğada, insan toplumlarında veya insan düşüncesinde.
Merkezi sinir
sistemi, artık tek başına çalışan bir organ gibi gözükmüyor.
Artik bizim
bildiğimiz her şeyi sen de biliyorsun.
Bu bir hapishane.
Hayır, bir su yolu.
Bir gemi.
Bir uzay gemisi.
Bütün bu teknoloji, uzak
yıldızlara gitmek içindi.
- Gittiniz mi?
- Evet.
Bir başka çıkmaz daha.
Nasıl ortaya çıktı?
Burgaç yani.
Nasıl başladı?
Onlar yaptı.
Onlar dünyanın en iyi
bilim insanlarıydı.
Ama orta
yaşlardaydılar, ölümlülüğe fazlasıyla koşullanmışlardı.
Dönek olmayı seçtiler.
Biz onların
ardıllarıyız, hepimiz burgaçtaki yaşamın içine doğduk.
Kendimizi sımsıkı
buraya kapattık, bu Kendimizi sımsıkı
buraya, bu öğrenim yerine kapattık.
Ölüm sonsuza dek
yasaklandı.
Tapınağı, yapımıyla
ilgili her türlü anıyı beynimizden silmeye yönlendirdim.
Böylece ölme
arzusuyla yanıp tutuşsak bile onu asla yıkamayacağız.
Burada, insanlar ve
bu bilgiler toplamı hiçbir zaman ölmeyecek, yalnızca kusursuzluğa doğru
ilerleyecekler.
Kendimizi, evrenin çözülmemiş
gizlerine adadik ama elimizdeki sonsuz zamana ve tapinağin yardimlarina karşin,
aklimizin gücü yetmedi buna.
Başaramadik.
Şimdi ise kendi yöntemlerimizle
kapana kisildik.
Hiç çikiş yok.
Yok et.
Tapınağı yık.
Tapınağı öldür.
Tapınak yok edilemez.
Bu kristal bizi tek
tek birbirimize ve hepimizi tapınağa bağlayacak.
Onlari bir kristal
birleştiriyor.
Bir kristal.
İşte biz neysek, sana
onu anlattık; geriye, her şeyi ve hiçbir şeyi içeren bir beceri kalıyor.
Şunun içine bak.
Geleceğe uzanan
çizgiler göreceksin.
İçsel sıçramalar
yapacaksın.
Ancak kristalin içini
görebildiğinde hazırsın demektir.
Daha önce değil.
Bunun içinde kendi
şaşkinliğimin dişinda hiçbir şey göremiyorum.
Bilgi yetmiyor.
Senin için geldim.
Buraya.
- Karşılaşmıştık,
eminim.
- Arthur Frayn.
Bak şimdi, vahşi
dostlarım bana Zardoz der.
Öç.
Böylece kozumuzu
paylaştık.
"Değer miydi
evreni bir topun içine sıkıştırıp sonra yuvarlamak, ezici bir soruya doğru, 'Ben
Lazarus'um, ölülerin yanından geldim' demeye doğru?
" Sonraki dizeyi biliyor musun?
T. S. Eliot'ın.
"Ben Lazarus'um,
ölülerin yanından geldim.
" "Geri geldim size her şeyi anlatmaya, her şeyi
anlatacağım size.
" Aferin.
Dersini iyi
öğrenmişsin.
Bana ne söyleyeceksin?
Kürenin içinde ne
görüyorsun?
- Hiçbir şey.
- Hiç mi?
Öyleyse sana
söyleyecek bir şeyim yok.
Buradan.
O yana.
Kürenin içinde ne
görüyorsun?
Consuella.
Bu anı nasıl da
özlemle bekledim.
Yapamazsın.
Yapmayacaksın.
Avın peşinde koşmak,
öldürmekten iyidir.
Seni avlamaya
çalışırken, sana dönüştüm.
Savunmak için yola
çıktığım her şeyi yıktım.
"Ejderhalara
karşı çok uzun süre savaşanlar sonunda ejderhaya dönüşürler.
" Nietzsche Ben başkalarına benzemem.
Seni yaşamla
doldurabilirim.
Ve aşkla.
Sen bana başka hiç
kimsenin vermediğini, sevgiyi verdin.
Eğer ben yaşarsam,
birlikte yaşayacağız.
Artık git.
Vahşi burada değil.
Yanılmışım.
lşık kırılması.
Sonsuza dek.
Ya tapinağin gücünü
kiracaksin ya da yok olacaksin.
Kristal kürede ne
görüyorsun?
Kristalin içini
görebildiğinde, hazirsin demektir.
Artık görüyorum.
Hazırım.
Tapınak, nesin sen?
Açiklamaya yetkim yok.
- Neredesin?
- Açiklamaya yetkim
yok.
Beni tanıyor musun?
Bende sesinin kaydi
var Z ve genetik şifren de bende ama belleğin parçalar halinde.
Kristal vericiden söz
et bana.
Kendi güvenliğimi
tehlikeye atacak hiçbir bilgiyi veremem.
Beyin dalgaları,
beyinin içindeki kristalden geçen düşük dalga boylu lazer ışığını kırıyor.
Bunlar yorumlaman ve
depolaman amacıyla sana gönderilmiş bir şifredir.
- Evet mi, hayır mı?
- Açiklamaya yetkim
yok.
Alıcı denen şey,
vericiye benziyor olsa gerek.
Bence sen bir
kristalsin.
Hem de bu, işte bu
elmassın.
Kırılmış ışık
modellerine yönelik sonsuz bir depolama alanı var burada.
Evet mi, hayır mı?
Beni avucunun içine
aldin.
Başka bir yerde de
olabilirdin.
Ama burada olmayi
seçtim.
- Neden?
- Seninle karşilaşmak
için.
Elmasin içindeki bana
ait dalga boyunu görmeyi öğrendin bile.
Şimdi de bu
kirilimlari silmeye ve beni yok etmeye çalişacaksin.
Amacin beni yok
etmek, değil mi?
Evet.
Tanri'yi öldürür
müydün?
Bu ne kendini
beğenmişlik böyle!
Ben bütün bu
insanlarin ve onlarin bilgilerinin toplamiyim.
Ben her şeyi görenim.
Her yerdeyim ve
hiçbir yerde değilim.
Bunlar genellikle Tanri'yi tanimlarken söylenen laflardir.
Bizi ve temsil
ettiklerimizi yok eder miydin?
Evet.
Bize katilsan, bir
parçamiz haline gelsen geleceği aydinlatan bir işik olsan, daha iyi değil mi?
Bizi sev.
Gerçeği yüreğinde duy.
Hayır.
Benim içime girdin.
Kaçiş yolu yok.
Sen benim içimdesin.
Merkezime gel.
Kristalin merkezine
gir.
Tapınak.
Tapınak.
Tapınak.
Tapınak.
Hayır.
Hayır.
Hayır.
Bizi yok ettin.
Kristaldeki çatlaği
buldun.
Biz öldük Sen yalniz kaldin.
Onu doğu kapısına
götür.
Çok geç.
İşi bitti.
- Consuella, hayır.
- Dur.
Yakınımda kal,
auramın içinde.
Gitti.
Onu gördüm.
Buradaydı.
Öylesine yok oldu.
Ne durumdayız, bize
söyleyebilir misin?
Şimdi ne olacak?
Yaşlı bir adam beni
çağırıyor.
"Kaplumbağanın
sesi karadan duyuldu.
" Ben Neler
olduğunu şimdi hatırlıyorum.
Doğanın düzenine kafa
tuttuk.
Burgaç, doğaya karşı
işlenmiş bir suç.
Doğa da bizi yok
etmenin bir yolunu bulmak zorunda kaldı.
İradeler savaşı.
Bu nedenle sahneye
seni çıkardı.
Evrimi zorladık.
İyi bir ölüm.
Başardın.
Öldü.
- Bak.
- Taş kafa.
Bunu al, oğullarına
ve kızlarına iyice göster.
Doğuya git.
Orada duvardan
geçebilirsin.
Sana ne olacak?
Kendi halkının
arasına dönecek misin?
Benim için geri dönüş
yok artık.
Dur.
Yararı yok.
Bitti.
- Dönekler sinek gibi
ölüyorlar.
- Ölmek mi?
- Z'nin suçu değil.
Kendi kendimizi yok
ettik.
- Sandığından da
doğru.
Burada, izninle, kendime
de pay çıkarmak isterim.
Anlıyorsun ya, ölme
dileğimiz çapraşık ve derindendi.
Zardoz olarak, atalarını
seçebilme yetkim vardı, Z.
Özenli genetik
üretim, efendisini özgür kılacak bu mutantı, bu köleyi oluşturdu.
Friend benim suç
ortağımdı.
Kütüphanedeki adamı
hatırlamıyor musun?
Oz Büyücüsü kitabını
bulmanı ben sağladım.
Taşın içine
girebilmeni sağlayan da bendim.
Ben.
Sana ben can verdim.
Ben yönlendirdim.
Ben de bu fikri senin
aklına sokan gücün yüzüne baktım.
Sen kendine can
verdin, kendini yönlendirdin.
Arthur.
Hepimiz kullanıldık.
- Hep kullanıldık.
- Ve kötüye
kullanıldık.
Ve eğlendik.
Ölüm yaklaşıyor.
Artık hepimiz,
yeniden ölümlü olduk.
Artık ölüme
"evet" diyebiliriz, ama bir daha asla "hayır" demeyeceğiz.
Artık veda etmeliyiz.
Birbirimize, güneşe,
aya, ağaçlara ve gökyüzüne, toprağa ve taşlara gözlerimiz açıkken gördüğümüz o
uzun düşün görüntülerine.
Kurtarıcı Z, şimdi,
vaad ettiğin gibi, özgür kıl beni.
Haydi.
Beni ben yapan her
şey yok oldu.
Beni de öldür.
- Gel, birbirimizi
öldürelim Friend.
- Ne?
- İroni saygı görmeli.
- Evet.
Son bir numara.
Başarı.
Her şey bir şakaydı.
Ölmek istiyorum.
Lütfen.
Beni öldür.
Ölmek istiyorum.
Lütfen.
Z.
Z.
Z.
Z.
Z.
Z.
« Prev Post
Next Post »