Print Friendly and PDF

Translate

The Void (2016)

|

 


90 dk

Yönetmen:Jeremy Gillespie, Steven Kostanski

Senaryo:Jeremy Gillespie, Steven Kostanski

Ülke:Kanada

Tür:Korku, Gizem, Bilim-Kurgu

Vizyon Tarihi:01 Nisan 2017 (ABD)

Dil:İngilizce

Müzik:Blitz//Berlin, Joseph Murray, Menalon Music

Oyuncular

Aaron Poole

Kenneth Welsh

Daniel Fathers

Kathleen Munroe

Ellen Wong

Özet

Polis memuru Carter çöl yolunda kanlar içinde bir adam görür. Onu hastaneye yetiştirmeye çalışır. Fakat hastanede kült figürleri ortaya çıkar ve içerideki hastalar çıldırmaya başlar. Carter kendini hastanenin içindeki kötülüğe karşı bulacaktır

Altyazı

Fazla uzaklaşamaz.

 İmdat.

Uyanık mısın?

 Son sürat bir kovalamacanın ortasındayım.

 Rahatsız ettiğine değsin.

Bizi güvende tuttuğun için çok mutluyum demek istemiştim.

 Sende durum nasıl?

Eyalet polisi biraz dırdır etti ama durumu kontrol altına aldılar galiba.

Neyse gelmek üzeresin zaten.

 Gelince görüşürüz artık.

 Tamam.

 Bir saniye.

 Kör kütük sarhoş bir   delikanlı buldum sanırım.

 Emin olamadım.

 Baksana dostum eve sürünerek gitmek için hava biraz soğuk.

 Beklemede kal.

 Sağlam gece oldu demek?

 Siktir.

 Merkez, bu adamı nereye götüreyim?

En yakın acil servis Marsh County'de.

Yangından sonra geriye ne kaldı bilmiyorum gerçi.

Galiba hala taşınıyorlar ama yine de görev listesindeler.

 - Peki ya Lakeland?

 - En az 20 dakika daha uzak.

Karar senin.

 Peki Marsh'a haber ver.

 Adamı oraya getirdiğimi söyle.

 Önceden haber ver.

 Yardım edebilir misiniz?

 Bev girişte yardıma ihtiyacım var.

 Sedye de getir.

 - Merkez haber vermedi mi?

 - Ne?

 Kimse aramadı.

 Bev!

 Oturtalım mı?

 Tamam ben hallederim.

 - Tamam bir, iki, üç.

 - Bir, iki, üç.

 Oldu.

 İyi misin?

 Beni duyuyor musun?

 - Adamın durumu nedir Danny?

 - Kanaması var Bev.

 Sana yardım edeceğiz.

 Beverly onu cihaza bağlayıp Dr.

 Powell'a gitmemiz gerek.

 Hadi.

 Merhabalar.

Teknik arızalardan dolayı kesilen yayınımıza devam ediyoruz.

 - Bu ne iş şimdi?

 - Kim bilir.

 Burada bir iş yapmama izin vermiyorlar.

 Bak bu güzelmiş.

 De-gloving.

 - Resmi de var.

 - Lütfen ama ya.

 İstatistiksel olarak hastanede ölme olasılığın dışarıdan daha yüksek.

 Ne güzel.

 İstersen sonda takabilirim.

 Eğlenceli olabilir.

 Sen hemşire oldun mu sanki?

 Eğitimdeyim hala.

 Çok güzel.

 Ben uyuyacağım.

 Ben de gidecektim zaten.

 Sanırım bunu yemeyeceksin.

 İyi geceler.

- Hepsi berbat durumda.

 - Zamanla tüm bunları örtebileceğini  Ortama girmeyi iyi biliyorsun Danny evladım.

 Aynen.

 - Sen nasılsın Maggie?

 - Biraz ağrım var.

 Dr. Powell çocuk her an doğabilir diyor.

 Çok fena tekmeliyor, orası kesin.

 Neyse.

 Doktor iyi ki ayrılmadı.

 Yangın buraya fena zarar verdi.

 Çocuk her huysuzlandığında şehre inmeye param yetmez sonuçta.

 O kadar da değil büyükbaba.

Bırakın beni!

 - Durun!

 - Sakin ol.

 - Bir saniye.

 - Bırakın beni!

 Sakin.

 Nefes al.

 Bitti.

 Bunu hiç özlemeyeceğim.

 - Üstesinden gelebilecek misiniz Richard?

 - Arkadaşın travma geçirmiş.

 Kimlik bilekliği kalmadı ama kayda geçsin, ismi James.

 - Ne kadar kötü?

 - Bize pek yardımcı olmuyor.

 Yatıştırıcı durumunu anlamada yardımcı olur   ama burada imkanlarımız kısıtlı.

 Her şey taşınma için kutulandı.

 Görünüşe göre James'in iğnelerle arası iyi.

 Nerede buldun bunu?

 Üzerime kanı bulaşmış.

 Kim, biliyorum buraya transfer olmak   ilk tercihin değildi ama dosyaları kutuluyor olman gerekiyor.

 Olmaz artık onlara bilgisayar deniyor.

 Bilgisayarlar dosyaları kutulayabilir mi?

 Çok sağ ol!

 Tam eski kafa işi.

 Lekeyi çıkarmak istiyorsan daha güçlü bir şeye ihtiyacın olabilir.

 Neyse siktir et.

 - Kendi çamaşırımı yıkayabilirim.

 - Halinden belli.

 Sana kahve getirdim.

 Ne güzel.

 Ben de bunu arıyordum.

 Artık benim, başka fikirlere kapılma.

 Doğru.

 Çok arkadaş canlısısın.

 Seni görmek güzel.

 Kusura bakmayın.

 Böldüm mü?

 - Hayır, hayır.

 - Hayır.

 Bev stajyeri öldürmeden gideyim.

 Görüşürüz.

 Konuğumuz şimdilik uyudu.

 Yarası çok kötü değil ama onunla konuşman biraz zaman alacak.

 Siktir.

 Alison'a karşı nazik olmalısın.

 - Olanları yeni yeni kabulleniyor.

 - Tamam peki.

 Bildiğim gibi Daniel çocuk acısından daha kötü bir şey yoktur.

 Sarah'ı kaybettiğimizde ben de çok kötüydüm.

 Bundan kurtulmam uzun zaman aldı.

 - Hayatına devam etmen gerek.

 - Peki.

 Beverly.

 İyi misin?

 Beverly.

 Ne?

 Tanrım.

 Sen ne halt ediyorsun Bev?

 Beverly?

 - Bu benim yüzüm değil?

 - Ne, Bev?

 Hayır, sakın yapma.

 Bev!

 Makası yere bırak.

 Bana bak!

 Bev tamam dur artık!

 Bu ben değilim.

 Hayır, yapma.

 Bev.

 - Bana yardım edebilir misin?

 - Bev, Bev!

 Dur!

 Hayır, hayır!

 Beverly dursana!

 Siktir.

Daniel!

 Daniel neler  - Ne yaptın sen?

 - Ha siktir.

 Kim sen dışarı çık.

 Kim bunu görmene gerek yok.

 Onu öldürmüş.

 Ben de  Üzerime geldi.

 Üzerime geldi tamam mı?

 Pekala.

 Silah sesi miydi o?

 Tanrım neler oldu?

 Beverly, Daniel ve Robinsonların oğluna saldırmış.

 Aramam lazım.

 Benim aramam  Kendine biraz zaman ver.

 - Sakin ol.

 - Onlar söyle.

 Benim  - Biraz dur.

 - Ofisten arayabilir misin?

 - Biraz dur.

 Nasılsın?

 Ne?

 İyiyim?

 İyiyim.

 Yavaş ol Daniel.

 Kriz geçirmiş olabilirsin.

 Hayır, hayır.

 Başın dönüyorsa kalkmasan iyi edersin Daniel.

 - Tamam.

 - Otur olur mu?

 Hadi.

 - Yardım çağırmalıyım.

 - Olmaz, biraz sakin olman gerek.

 - Eyalet polisi geldi zaten.

 - Ne?

 - Ne kadardır baygınım?

 - Uzun süre olmadı.

 - Adam yoldaymış zaten.

 - Getirdiğin çocukla alakalı bir şey için.

 Şu bu önemli değil.

 Eyalet polisi seninle konuşmak isteyecektir.

 - Seni odaya alsak iyi olur aslında.

 - Hayır olmaz.

 - Az önce aşırı derecede yoğun bir travma yaşadın.

 - Peki.

 Pekala bak.

 Aynı baban gibi inatçısın.

 Bu durumu ciddiye almalısın.

 Alıyorum.

 Bir şeyim yok.

 Pekala.

 Daniel.

 - Mitchell.

 - Geldin demek.

 Neler oldu?

 - İkisini beraber bulduğunu söylediler.

 - Evet.

 Ben geldiğimde çocuk ölmüştü, o da bana makasla   üzerime geldi.

 Buraya bu kadar çabuk nasıl geldin?

 - Diğer odadaki adamın.

 - Ne olmuş ona?

 Buradan 30 km ötede toplu kıyım olmuş.

 Ortalığı kasap gibi dağıtmış.

 Öyle ama onu kontrol ettik ve vücudundaki kanın çoğu ona ait değil.

 Kullandığı uyuşturucuların listesi epey uzun.

 Hemşireye bir şey verdiğini düşünüyoruz.

 Şimdilik onu yatağa kelepçeledim.

 - Soğuk algınlığından dolayı baygındı.

 - Artık ben buradayım.

 Bu işi çözeceğim.

 Silahını almam gerek.

 - Peki.

 - Baban Carl sağlam polisti.

 Bu boktan durumu görse ne düşünürdü merak ettim.

 Kaç kişi olduğumuzdan emin olmamız gerek.

 - Başka kim var?

 - Dr.

 Powell ve Kim.

 Bir de Ben ve Maggie.

 Kız hamile.

 Tanrım ne berbat bir durum.

 Yardım çağırsam sorun olur mu?

 Olmaz.

 Sağ ol.

 Buradan halledemedim.

 Duydun mu Mitchell?

 Arabadan deneyeceğim.

Anlaşıldı.

 Merkez ben Marsh Country'den Carter.

 Duyuyor musunuz?

 Merkez ben Marsh Country'den Carter.

 Duyuyor musunuz?

 Kod 3 mevcut.

 Yardım gerek.

 Siktir ya!

 Merhaba!

 Ne yapıyorsun lan sen?

 Siktir, siktir!

 - Yardım edin!

 - Daniel, Daniel, Daniel!

 Richard!

 Çok kan kaybediyor.

 - Yaraya baskı yap.

 - Daniel bir şeyin yok.

 Bana bak.

 Kim dikiş takımını ve 8 mg morfin getir.

 - Gözlerin bende olsun duydun mu?

 - Dediğimi duydun mu?

 Kim?

 Kim ne yapıyorsun?

 - Duydun mu Kim?

 - Tanrı aşkına gel şuraya.

 Geçti Daniel.

 İyi olacaksın.

 Nefes almaya devam et.

 Elini buraya koy.

 İyice bastır.

 - Peki.

 - Durma sakın.

 Onu uyanık tut.

 Gözlerin üzerinde olsun.

 - Gözleri sende olsun.

 - Aferin Daniel.

 - Aferin sana.

 - Kim!

 Gözlerini kapamasına izin verme.

 - Uyanık kal.

 - Uyanık kal, kal öyle.

 Daniel.

 Daniel?

 Kanamayı şimdilik durdurdum.

 Tanrıya şükür.

 Tamam işte.

 Bence henüz kalkmasan iyi edersin.

 - Ne oldu dışarıda?

 - Ona biraz zaman verin.

 Binayı çevrelediler sanki.

 İçeri girmeye çalışmıyorlar.

 - Kim bunlar?

 - Bilmem.

 - Ben geçip gidemedim.

 Sen?

 - Ben de.

 Herkesi içeride bekletmeliyiz.

 Ne istediklerini bilmiyoruz.

 Kapıya barikat falan kurabiliriz.

 Ya da dışarı çıkmanın başka bir yoluna bakarız.

 Siktir.

 Onu unuttum.

 Bir şeyler yap!

 Vur şunu!

 Tanrım lütfen!

 Bir şeyler yap!

 Yardım et!

 Yardım edin!

 Tanrım yardım edin ona!

 Lanet olsun!

 Yardım edin, yardım edin!

 Ne bu?

 Sanırım Beverly'di.

 Tanrım neydi o öyle?

 Gidiyoruz.

 Hadi, hadi.

 - Bu iyi bir fikir değil Daniel.

 - Bekle, bekle.

 Dışarıdaki delileri ne yapacaksın peki?

 Endişelenmemiz gereken başka şeyler var inan bana.

 Mitchell, Mitchell!

 Hadi gidip arabaları alalım olur mu?

 Benimle misin?

 Neydi o?

 Sağlam bir yere geçin, geri çekilin.

 Kapıdan uzak durun!

 - Silahı var.

 - Geri, geri çekilin.

 Tamam sağlam bir yere geçin.

 Geçin hadi.

 At silahını!

 At dedim!

 Siktir lan.

 Geri çekilin.

 - Bırak onu.

 - Sakin olun.

 Herkes sakin olsun!

 Benden uzak durun.

 Sakin ol!

 Pekala!

 Silahı yere bırak.

 Herkes sakin olsun.

 - Sakin ol mu dedin?

 - Richard, Richard, Richard.

 Hayır, hayır.

 - Kızı bu işe bulaştırmaya gerek yok.

 - Richard.

 Sana bir faydası olmaz.

 Dinle.

 Bıçağı bana ver de bu iş bitsin.

 Sana faydası olmaz ki.

 Richard ne yapacağımı bilmiyorum!

 Merak etme Maggie.

 Seni incitmeyecek.

 Bırak da bıçağı alayım.

 - Hayır!

 - Richard!

 - Kim, Kim!

 - Tuttum onu, tuttum.

 Kim.

 Bana bak.

 Bana bak.

 Bu boktan yerde ölmeyeceğim!

 Kimse zorunda olmasa burada kalmak istemiyor zaten inan bana.

 Olmaz bir yere gidemez.

 Gerzek herif!

 - Pekala.

 - O neydi be?

 Tatlım bir şeyin yok.

 İyisin.

 Tanrı aşkına adam berbat kokuyor.

 Mitchell!

 Geri çekil!

 Siktir.

 Ofise geçin.

 Hemen ofise geçin.

 Hadi hadi!

 Ofise geçin.

 - Ofise git!

 - O neydi öyle?

 Seninle tartışmayacağım.

 Git hadi!

 - Orada ne var söylemek zorundasın.

 - Ne olduğunu bilmiyorum.

 - Lütfen git ama.

 - Kapıyı kilitle.

 Sen dur bakalım.

 Kimsin sen?

 - Geri çekil be.

 - Sakin ol bakalım.

 Kimsiniz siz?

 Söylesene.

 - Onu istiyorum.

 - Pekala bak.

 Hepimiz buradan gitmemiz gerektiğini biliyoruz.

 Bazı kişisel farklılıklar var  Daniel!

 Dursana.

 Kimse bir yere gidemez.

 - Peki tamam.

 - Peki.

 Bura hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.

 Bize izin verirseniz onlara güvenebiliriz.

 Bunu yapmana gerek yok.

 Dur!

 Sana cevap veremez.

 Shaun!

 Gördün mü?

 En son güvendiği insan bunu yaptı işte.

 Hata yapıyorsun.

 Bize güvenebilirsin.

 Pek sanmıyorum.

 Bekle bekle!

 Lütfen lütfen!

 Çek ellerini üzerimden.

 İyi misin?

 Biraz sakin ol.

 İyi durumdayız şu anda.

 Tüm bunları tekrar mı yaşamak istiyorsun?

 Hiçbir şey bilmediğimi söylememe inanmıyorsun farkındayım.

 Ben  Kadının içinden bir şeyler büyüdü.

 Siz de gördünüz.

 Neydi o?

 Buradan geriye kalanları yakabiliriz.

 Bütün hepsiyle birlikte hem de.

 Pekala dinle.

 Biz size bir şey yapmadık.

 Arkada karnı burnunda bir hastam var.

 Onu güvenli bir yere götürmeliyim.

 Şaka mısın sen?

 Dışarıya baktın mı bayan?

 Gidecek yer yok.

 Sirenleri çok uzaktan bile duyabilirsiniz.

 Hepsini buraya çağıran bir şey var.

 Ne peki?

 Kim onlar?

 Peki ya  Nereden bileyim lan ben?

 - Git onlara sor!

 - Tamam peki.

 Tek bildiğim o şey bir kez uyandı zaten   ve ikincisi olduğunda ben buralarda olmak istemiyorum.

 Bir sorun var.

 Maggie.

 Ne yapacağımı bilemedim.

 Peki.

 Merhaba tatlım.

 Gidiyor muyuz?

 Daha değil.

 - Onu söndürür müsün?

 - Al.

 - Ne bunu mu?

 - Evet.

 - Söndür.

 - Pekala.

 Bence hepimiz sakin olmalıyız.

 Saçmalık resmen.

 Çoktan buradan gitmeliydik.

 - Artık uyanmanız gerek.

 - Yoksa ne olur?

 O şeylerden dışarıda bir tane daha varsa kaçabilir misiniz sanıyorsunuz?

 - Tamam.

 - Öyle mi yani?

 - Tamam peki.

 - Kim durduracak?

 Büyükbaba mı?

 Çıtır sürtük mü yoksa?

 Hadi ama!

 - Dur biraz.

 - Öleceğiz.

 Hayır biz ölmeyeceğiz.

 Sen öleceksin.

 Bunun olmasına izin vermeyeceğim.

 Sakin.

 Tamam.

 Ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum.

 Biraz sakin ol.

 Kızı üzüyor.

 Bu hoş bir şey değil.

 - Sakin olman gerek.

 - Tamam.

 Ne gibi bir sorun var söylesene?

 Kasılmaları yayılıyor ama karın ağrısı olması kötüye işaret.

 Ne demek şimdi bu anlamadım?

 Onu hareket ettiremeyiz demek.

 Durumu daha kötü hale getirir.

 Ayrıca şu durumun ortasında istediğim son şey sezaryen   olur ama ona yardımcı olabilecek bir şeyim de yok   ve eğer bir şey yapmazsan bebek ölebilir.

 İlaç odasına gitmem gerek.

 Gideceğim yani.

 Yalnız mı?

 Olmaz hayır.

 Hayatta gidemezsin.

 İzin istemiyorum.

 Bunu hemen çözmemiz gerek.

 Peki.

 Dinle şimdi.

 Orada ne var bilmiyoruz.

 Kendimizi koruyacak bir yolumuz da yok.

 Ayrıca şu iki psikopat bizi rehine sanıyor.

 Gideceğim.

 Gitmeyeceksin.

 Gitmeyeceksin.

 Hatta sen  Sırf bebek yüzündense akıl sağlığına baktırmalısın.

 Tanrı aşkına konu biz değiliz.

 Eğer bu kız abrupsiyon yaşarsa bebeği ölür.

 Bebeği almaya çalışırken anestetik kullanmazsam şoka girer ve ölür.

 Daniel bana bak.

 Tamam peki siktir et.

 Tamam ama yalnız gitmeyeceksin.

 Beni bekleyeceğini söz vermelisin.

 Söz mü?

 - Söz.

 - Peki.

 Yanınıza gelebilir miyim?

 Kızın ve bebeğin durumu iyi değil   ona yardımcı olacak şeyler getirmemiz gerek.

 Bizden ne istiyorsun?

 Aracımda tüfek var.

 Cephane de var.

 Buraya girmek için dışarıda mücadele ettik.

 Tekrar dışarı çıkmayacağım.

 Gördüğüm kadarıyla hepimiz aynı gemideyiz.

 Sizde mermisi olmayan tüfek ve yangın baltaları var.

 Ben  Araç yakında.

 Hemen alıp geliriz.

 Tamam ama senin için hayatımızı riske atmayız.

 Tüfeği alınca bizim olur.

 Kesinlikle.

 Kesinlikle tabii.

 Olur.

 Yakında dedin sanıyordum.

 Bu ne şimdi be?

 Hala dışarıdalar.

 Evet ama neyi bekliyorlar?

 Çabucak gidip gelelim.

 Tüfek ön koltukta kilitli.

 Kilidini açmam gerek ama   sizin de arakadan cephaneyi almanız gerek.

 Saçma fikirlere kapılma sakın.

 Dur bekle.

 Hay ben senin.

 Ya geri gelmezlerse?

 Daniel işini bilir.

 İyi durumdasın.

 Benim burada olmamam gerekiyordu.

 Lakeland'de hastaları çeviriyor olmalıydım.

 Sikeyim böyle yeri.

 Bizimle kapana kısıldın Kim.

 Kabullen artık.

 Nasıl oldun tatlım?

 Acıyor.

 Bebeğime ne olacak?

 Dinle beni.

 Sen ve bebeğin iyi olacak.

 Sözüm söz.

 Siktir.

 Sikeyim.

 Ne yapıyorsun içeride be?

 Neler oluyor ya?

 Siktir.

 K zaman doldu.

 Bu ayrılma işaretimizdi.

 Hadisene tanrının cezası!

 Sikeyim ya!

 Acele et ulan!

 Dikkat!

 Tüfek bende kalacak.

 Bu yer dışarıdakilere fazla dayanmaz.

 Aman tanrım.

 Siktir.

 - Ne oldu?

 - Geldim bekle.

 - Allie nerede?

 - Maggie için ilaç almaya gitti.

 - Nereye?

 - İlaç odasına.

 Tanrım.

 İçeride endişe edecek bir şey olmadığını söyledi.

 Sizinle aynı binayı paylaştığımıza emin misiniz?

 Burada kalıp onlara göz kulak olur musunuz?

 Anladınız mı beni acaba bayım?

 Teşekkürler.

 Çocuğa bir şey olmaz.

 Daha kötüleri de gördü.

 O insanlar ailesini öldürdü.

 Onu dışarıya canlı olarak zar zor çıkardım.

 Peki ya sen gizemli adam?

 Sen kendi işine bak.

 Ayrıca oraya yalnız gitmesi çok aptalca.

 Benim pestilimi çıkarabileceğinden eminim fakat   karımdan nefret etmeyi bana özgü bir ayrıcalık   olarak görüyorum bu sebeple güzellikle çeneni kapatsan diyorum.

 Bu Mitchell'ın tabancası.

 Bak.

 Ne?

Merhaba Daniel.

 Kimsin sen?

Bir şey  gördün.

Uyandığında hissettim.

Neydi o?

İstersen daha fazlasını da gösterebilirim.

 Merhaba Richard.

Anlamanın senin için zor olduğuna eminim.

Beverly de zor buldu  ama seni temin ederim  maksadım kendimden önce başkalarını düşünmek.

 Lütfen ne yaptığını söyle.

 Richard.

 Richard söylesene.

 Söyle!

Babanın ayak izlerini takip etmek için çok çabalıyorsun Daniel.

Gerçekten gittiği yeri kadar takip etmek istiyor musun?

Sana ne kadar zarar verdiğini anlıyorum.

Bana Allison'u getirdiğin gece onun içindeki can  dışarı çıkmak umutsuzca çırpınıyordu.

Kızımı kaybetmek beni değiştirdi fakat  durumu düzeltmek için gerekeni yapıyorum.

Sen de yakında anlayacaksın.

 Lütfen Allison nerede söyleyebilir misin?

 Lütfen  Söylesen tanrının cezası.

 Nerede olduğunu söyle.

Merak etme Daniel.

 Ona yardım edeceğim.

Hepinize yardım edeceğim.

 Bu manyakça!

 Ne yaptığımı bilmiyorum.

 Bizi bırakıp gidemezsin.

 Kim, Kim, Kim.

 Başka seçeneğimiz yok.

 Sadece Allison, Maggie ile ilgilenebilir.

 Lütfen bak şimdi.

 - Bunlar içeride hala çalışıyor.

 - Olmaz.

 Her ihtimale karşı iletişimde olacağız.

 Uzun süreliğine ya da çok uzağa gitmeyeceğiz.

 - Bak.

 - Acıyor.

 Çok fena ağrıyor.

 Bu işlerden hiç anlamıyorum.

 Lütfen gitme.

 Lütfen  Dinle beni.

 Beni dinle lütfen.

 Aşağıya ineceğiz Allison'u geri getireceğim   o zamana kadar senin dayanman gerek tamam mı?

 Ya bir şey olursa?

 Ya o insanlar içeri girerse?

 Ne yapacağım o zaman?

 İçeriye girmeye çalışmıyorlar.

 Dışarı çıkmamızı engellemek istiyorlar.

 Elimden gelen bu.

 Umarım kullanmayı biliyorsundur.

 Ayrıca   her ihtimale karşı bu da var.

 Ne yaptığını biliyor olsan iyi olur.

 Pekala gidelim.

 Aşağıya inmemiz işe yarar mı sanıyorsun?

 Söyleyecek bir şeyin varsa söyle ukala herif.

 - Aşağıda ne var biliyor musun?

 - Hayır.

 Ama bilebilecek birini tanıyorum.

 - Selam keş.

 - Siktir.

 Güzel, bizi hatırlıyorsun.

 Benim suçum değil.

 Bana inanmalısınız.

 Ben bir şey yapmadım.

 - Çeneni yorma, yorma!

 - Lütfen yardım edin!

 Bu herifler beni öldürecek!

 Sorularıma kulak vereceksin.

 Lütfen.

 Hayır, bekle!

 Tanrım lütfen yapma!

 - Bir parmak seç.

 - Yapmayın.

 - Hayır daha soru sormadın ki!

 - Ciddi olduğumu anlamanı istiyorum.

 Sana inanıyorum.

 - İnanıyorum.

 - Peki tamam.

 Korunmamızı sağlayacak herhangi bir şey biliyor musun?

 Ne olursa.

 Hayatta kalmamızı sağlayacak herhangi bir şey.

 Doktor yüzünden.

 Doktor yüzünden.

 Tamam onu zaten biliyoruz.

 Buna zamanımız yok.

 Ne diyorum bak?

 Niyetimizi iyice anlasın.

 Hayır lütfen.

 Onun yüzünden.

 Onu öldürdüm.

 Size iyilik ettim yeminle.

 Öyle ama artık ölü değil.

 Bu nasıl mümkün olabiliyor?

 Ne?

 Aman tanrım.

 Hayır, hayır!

 - Bana bak!

 Bak bana!

 - Tanrım!

 Dur!

 Dinle beni.

 Nasıl hayatta hala?

 O ne?

 Bilmiyorum.

 - Pekala elini kopar.

 - Hayır lütfen!

 Bilmiyorum ciddiyim.

 Yolda bir kızla karşılaştım.

 Lütfen.

 Lütfen ama.

 Kristal almamda bana yardım edebileceğini söyleyen   bir kızla karşılaştım.

 Ben de onu mal satılan eve kadar takip ettim.

 - Meğerse evde mal satılmıyormuş.

 - Neydi peki?

 Neydi?

 Dağın başında eski bir çiftlik eviydi.

 Bu keşler var ya işte.

 Ortalık darmadumandı.

 Uzun süredir insanları öldürüyorlar gibi bir görüntü vardı.

 Bize uyuşturucu verdi.

 Sevişmemizi izledi.

 Mekana kilise diyordu.

 Yani Richard bir çeşit seks ya da dini ayin meraklısı biri miydi?

 Babam onu yıllardır tanırdı.

 Hepimiz tanırdık.

 Saçmalık bu.

 Aynen böyle giyinmişlerdi.

 Bir sürü insan böyle giyinmişti.

 Öldürüp kurban ediyorlardı.

 Bize de zorla izlettiler.

 - Şeytana tapmadan mı bahsediyorsun?

 - Hayır.

 Hayır şeytana inanmam.

 Ama buna inanıyorum.

 İnsanları zorla değiştirdiler.

 Gözlerimle gördüm.

 Teşekkürler.

 Bizimle geliyorsun.

 Teşekkür etmen için sebep yok.

 - Ne?

 - Aynen.

 - Bodrumdaki arkadaşını ziyaret edeceğiz.

 - Hayır!

 Deli misiniz siz?

 Olmaz.

 Ne yapabileceğini gördünüz.

 Gidelim buradan.

 Sikeyim böyle yeri.

 Öyle mi?

 Bak o zaman.

 Hadi.

 Buyur bak.

 Olamaz.

 Bu intihar.

 Tanrım.

 - Siz de onlar kadar delisiniz.

 - Evet belki de.

 Buradan aşağıya.

 Burası çökecekmiş gibi duruyor.

Beni iyi duyabiliyor musunuz?

 Gayet net.

Bodruma inen merdiven binanın arka tarafında.

 Anlaşıldı.

 Tamamdır.

 Bak.

 Burada biri varmış.

Kim!

 Ne tarafa gidelim?

 Morga giden kapı hemen ön tarafta sağınızda olmalı.

 Kapı göremiyorum.

 Bir sürü koridor var sadece.

 Doğru yer olduğundan emin misin?

 Yanlış merdivene gitmiş.

 Sadece bir tane merdiven var.

 Nereye gittiklerini biliyorum.

 Alo?

 Carter!

 Bizi tuzağa yönlendiriyor olmasa iyi olur.

 Neler oluyor?

 - Şaka yapıyor olmalısın.

 - Buldun mu?

 Su-basman gibi bir şey var  Hayır hayır.

 Nasıl yani?

 - Aşağı inen merdiven boşluğu var.

 - Ne?

 Carter beni duyuyor musun?

 Geri dönmeliyiz.

 Senden beni takip etmenizi isteyemem.

 Anladın mı?

Beyler neler oluyor?

 Yok bir şey.

 Biz  Aşağıya iniyoruz.

 Baksana önden git sen.

 İlk sen gideceksin.

 - Hiç sanmıyorum.

 - Rica etmiyorum.

 Sessiz ol.

 Hiç zahmet etme.

 Hareket edemezsin.

 - Ne?

 Richard?

 - Sabırlı ol.

 Neredeyse hazırım.

 Ne, ne?

 Nedir bu?

 Öldüğünü gördüm.

 Böyle bir his olduğundan hiç haberim yoktu.

 İnsanları ameliyat etmede harcadığım onca sene.

 İçlerini açıp sonra dikip birleştirmek.

 Çok tuhaf, hiç acı duyusu   yok.

 Daha çok rahatlama hissi var.

 - Neden, sen neden  - Sessiz ol lütfen.

 Bu meçhul bir alan.

 Kendi dönüşümümün üzerinde çalışma fırsatı yani.

 Çekinmeni anlıyorum Allison   ama izin ver sana şunu sorayım onca yıl boyunca   hiç birinin hayatını kurtarmanın da ötesine geçmeyi düşündün mü?

 Bedeli ne olursa olsun?

 Sarah'ı kaybetmek beni mahvetmişti.

 Fakat bir çözüm bulmaya da zorladı.

 Arayınca bulduğun şeyleri bilsen şaşırır kalırdın.

 Mezarlık gibi kokuyor.

 Buraya daha önce görmüştüm.

 Bu şeyden temizlediğimiz evde de vardı.

 Bizi bunlara zorla izletti.

 Gördüğüm en berbat şeydi.

 O yerin bodrumunda ağzına kadar ceset bulmuştuk.

 Masanın üzerinde birini ameliyat ediyorlarmış gibiydi.

 Yarısı o şeylere dönüşmüştü.

 Hayır!

 Ondan daha da kötüydü.

 Kabus gibiydi.

 Bu gerçek değil.

 Burası gerçek değil.

 Burası fare labirenti.

 Carter!

 Geldi mi?

 Evet.

 Beni buraya bebek için getirmişti.

 Yanındayım zaten kızım.

 Geçti.

 Sorun yok.

 İyi olacaksın.

 Büyükbaban senin bu kadar düşündüğü için çok şanslısın.

 Benim büyükbabam bana bağırıp sigara içer sadece.

 Lanet olsun!

 - Yardım et ona.

 - Siktir!

 Tamam bekle.

 Yardım et lütfen.

 - Paradigm verecektim galiba.

 - Tamam.

 Pekala Maggie biraz kıpırdama.

 Hallediyorum.

 Tamamdır.

 Sana çok iyi gelece bir şey vereceğim.

 Çok iyi hissedeceksin.

 - İyi gidiyorsun.

 - Tamam geçti.

 - Tamam.

 - Hiç acın kalmayacak.

 Bir saniye sonra düzeleceksin.

 - Pekala.

 - Bir saniye izin ver.

 Pekala tamam.

 Onu sabit tutman gerek.

 Sıkıca tut.

 Sakin ol.

 İğneyi yapıyorum.

 Tamam hazır mısın?

 İşte oldu.

 Evet tamamdır.

 Geçti bak.

 Sorun kalmadı.

 Bir şeyin yok.

 Aman ne harika.

 İçeri girmem.

 İsterseniz vurun beni.

 - İşte bu.

 - İşte bu da ne?

 Hevesini takdir ediyorum ama bunu iyi düşünmeliyiz.

 Hata ediyoruz.

 Gel buraya puşt.

 Öldüğünde nereye gidersin biliyor musun?

 Ben biliyorum.

 Seyahate çıkıyorsun, başka bir şeye dönüşüyorsun   tıpkı tırtılın güveye dönüşmesi gibi.

 Şu ana kadar güveyi sadece kozasında izleyebilirdim.

 Vücudun adapte olması gerek elbette.

 Adapte olur.

 Böyle bir şey için yaratılmamışız sonuçta.

 Önceleri hata yaptığımı kabul ediyorum.

 Önceki hatalardan bazıları hala burada aramızda.

 Aslına bakarsan hastanenin yangında mahvolmasına sebep oldular.

 Gördüğün gibi ölmek istiyorlar ama ben buna izin vermeyeceğim.

 Ağlama sakın Allison.

 Sana yardım edeceğim.

 Bu ölüm ve yaşam döngüsü için bir son.

 Bu dünyayı gerçekten istiyor musun sanki?

 Senden oğlunu alan bu dünyayı?

 O gece doğmamış çocuğuna ne oldu bilmek ister misin?

 Hayır lütfen.

 Göbek kordonu düğümlendi.

 Bu kadar basit.

 Garip değil mi?

 Sen ve çocuğun arasındaki hayat çizgin   oğlun doğmak için çabalarken boynunu kement gibi sıkıyor.

 Gittikçe sıkıyor ta ki sonunda çabalayamaz duruma gelene kadar.

 Doğanın anlamsızlığı.

 Ben bunu durdurabilirim.

 Bu da ilk gerçek adım.

 Gerçek diriliş.

 Kızımı dipsiz boşluğa kaybettim ama bu gece   onu geri çağırıyorum.

 - Richard.

 Lütfen.

 Sakın yapma.

 Ama çoktan gerçekleşti bile.

 Çok güzelsin Allison.

 Tamamen olağanüstü bir şeye dönüşeceksin.

 Burası mezbaha gibi.

 - Çekin şunu üzerimden!

 - Kes lan sesini!

 Seni o evde öldürmeliydim.

 Kendinize gelin.

 Durumu iyi mi?

 Ateşi var.

 Tanrım.

 - Tanrım!

 Bir şeyler yap!

 - Aman tanrım.

 Tamam!

 Pekala!

 - Kendinize gelin.

 - Siktir oradan.

 Etrafına bir bak.

 Sana söylemiştim.

 Buraya gelmek hataydı.

 O bir şeyler biliyor.

 Bizimle olmanız gerek.

 Kafasının içinde!

 Dur!

 Cehennemdeyiz.

 Onu sıkı tutman gerek!

 İyileşeceksin!

 Giriş kapısından geliyor!

 Nereye gidiyorsun?

 Uyan lanet olası!

 - Yapamam!

 - Yapmak zorundasın!

 Hayır!

 Olmaz!

 Hayır!

 Yapman gerekeni biliyorsun!

 Ben o puştları dışarıda tutarım.

 - Onu öldüremem.

 - Öldürmek zorundasın.

 - Tek şansı sensin.

 - Hayır.

 - Lütfen!

 - Üzgünüm yapamam.

 Lütfen yap!

 Aman tanrım!

 Bunu neden yaptın?

 - Nihayet zamanı geldi.

 - Nasıl yapabildin?

 Bebeğin.

 Doktor Powell harika bir insan.

 Onun bebeğini taşıdığım için şanslıyım.

 Gerisi boş artık.

 Merak etme.

 Her şey değişmek üzere.

 Uzak dur benden!

 Bekle.

 Bekle.

 Ne yapmamız gerekiyor?

 Bekle.

 Bu senin hatan.

 Senin hatan!

 Ben orada değildim.

 Onları sen korumalıydın!

 Anne bizimle kalmak istiyor.

 Onlara göz kulak ol demiştim.

 Ama sen burada durdun bekledin.

 Onları korumalıydın!

 Burada kal, burada kal.

 Üzgünüm.

 Ne bu böyle?

 Carter, Carter, Carter!

 Carter neredesin?

 Kes sesini.

 Kes sesini.

 Kes sesini.

 Kes sesini.

 Siktir!

 Daniel?

 Daniel?

 Allison.

 Neredesin?

 Korkuyorum.

 Hayır, hayır.

 Allison yanındayım.

 Hemen yanındayım.

 Yanındayım.

 Bana bak.

 Sorun yok.

 Gelişini hissedebiliyorum.

 Elimi tut.

 Sana ihtiyacım var.

 Yanından ayrılmayacağım.

 Daniel.

 Sırrından haberim var.

 Yüzünde gördüm.

 Allison'ın çocuğunu kaybettiği gece.

 Rahatlamayı gördüm.

 Ne yaptın sen?

 Ona istediğini verdim.

 O bir anne.

 Sence de güzel değil mi?

 Daniel.

 Kal.

 Görüyor musun Daniel?

 Bana ne gördüğünü söyle.

 Bir canavarın   kendini tanrı sanmasını görüyorum.

 Hayal kırıklığına uğradım.

 Gösterdiğim onca şeye rağmen hala anlamıyorsun.

 Evet.

 Evet haklısın anlamıyorum.

 Ölümün "son" olduğunu kabul etmiyorum.

 Ben tanrıya baş kaldırıyorum.

 Çok daha eski şeyler var.

 Zamandan daha eski şeyler.

 Ve onlar beni kutsadı.

 Tebrikler sana.

 Hayatımı karşı koymaya harcadım.

 Ama artık anlıyorum.

 Kabul etmem gerek.

 Güzel kızımı tekrar sahip olacağım.

 Son bir şeye ihtiyacım var.

 Gel ve bana katıl.

 Diğerleri kızımın yeniden doğumuna şahit olmak için toplandı.

 Müritlerim kendi dönüşümleri için hazırlar.

 Kendin de tecrübe edeceksin ama önce   benim için ölmen gerek   tıpkı senden evvel baban ve oğlunun öldüğü gibi.

 Muazzam bir iş çıkardın tatlım.

 Şimdi izle.

 Sen benim izleyicim olacaksın.

 Dipsiz boşluğun kendisini bana açmasını izle.

 Calvin bebeğimi kutsa.

 Kızımı bu vücuda yerleştir.

 İşte böyle.

 Kendini ona teslim et.

 Onun mevcudiyetine izin ver.

 Onun.

 Gördün mü?

 Dikkat et!

 Yap!

 Öldür!

 Öldür!

 Öldür!

 Hepiniz kurtarılacaksınız.

 Her şey buna sebep oldu.

 Huzurumda hepsini görebiliyorum.

 Sonsuz uzayın işleyişini.

 Çok güzel.

 Karşı koyma Daniel.

 Sana Allison'ı verebilirim.

 İstediğin bu, değil mi?

 O da seni bekliyor.

 Tek yapman gereken serbest bırakmak.

 Böylece beraber olabilirsiniz.

 Aferin sana.

 Bu, son değil.

 Evet.

 Evet.

 Evet.

 Bitti mi?

 Bitti mi?

 

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar