Print Friendly and PDF

Translate

Hiç Hesapta Yokken (1998) Very Bad Things

|

 


 100 dk

Yönetmen:Peter Berg

Senaryo:Peter Berg

Ülke:ABD 

Tür:Komedi, Suç, Gerilim

Vizyon Tarihi:16 Temmuz 1999 (Türkiye)

Dil:İngilizce

Oyuncular

Jon Favreau

 Leland Orser

Cameron Diaz

Christian Slater

Rob Brownstein

Özet

Kyle Fisher (Jon Favreau)'ın tek istediği hayatının kadını olan Laura Getty (Cameron Diaz) ile evlenmek. Laura'nın tek isteği ise rüyasında görebileceği bir düğün. Kyle evlenmeden önce hayatını paylaştığı erkek arkadaşları tarafından kendisine önerilen tek gecelik özgürlük planını uyguluyor. Striptizci çağırdıkları bu gecede, kaza sonucu striptizci ölüyor. Bu olayı örtbas etmek isterlerken gruptan biri olan Adam, karısına herşeyi anlatıyor. Buna kızan Michael da Adam'ı sinir krizi geçirirken öldürüyor. Olaylar daha da sarpa sarıyor ama Laura ne pahasına olursa olsun düğünü gerçekleştirmeyi istiyor.

Altyazı

Tatlım, bütün mevduat   faturalarını yolladın, değil mi?

 Evet, sanırım.

 Ne demek, sanırım?

 Ne mi demek?

 Yani, bir sürü fatura gönderdim.

 Sanırım hepsini gönderdim.

 Düğün pastası faturası?

 Yolladım.

 Tamam, fotoğrafçı peki?

 Gönderdim.

 Tamam, ailem için otel?

 Gönderdim.

 Orkestra?

 Bir tane gönderdim onlara, evet.

 Ya?

 öyle mi.

 Çadır ve yargıç.

 Yargıç Townsend.

 Tatlım, çadır mı?

 Bunu bilmiyordum.

 Çadır faturasını unuttun mu?

 Ben şey  Neden?

 Nasıl  Neden çadır faturasını unuttun?

 Neden mi unuttum?

 Unuttum işte.

 Çadırcılarla oynayamazsın.

 Yapamazsın.

 Onlarla oynayamazsın.

 Biliyorum.

 Onları idare edebilirim  ve inan bana, onlarla oynamıyorum.

 Kyle  Bütün bunları hep ben yapıyorum, tamam mı?

 -Biliyorum.

 -Eşşek gibi çalışıyorum.

 Her şeyi hep ben yapıyorum  her şeyi, her şeyi, her şeyi; kendi başıma yapıyorum.

 Biliyorum.

 Anladın mı, her şeyi tek başıma yapıyorum, tamam mı?

 Hepsini ben yapıyorum.

 İddiaya girerim Bekârlığa veda partisi   faturalarını unutmamışsındır.

 Tamam sebep bu demek-- olanlar bunun yüzünden mi?

 Hayır!

 - Çünkü bunu konuşabiliriz.

 - Hayır.

 - Tekrar başlayalım hadi.

 - Hayır, hayır, hayır.

 Hayır, sorun o değil.

 Hayır, sadece bu faturaların posta  kutusuna gittiği bilmek istiyorum.

 Hepsi bu.

 Bilemedim.

 Hayret ediyorum doğrusu, İş Vegas'a gitmek olunca  senin ve o küçük eğlenceli arkaşların  öyle bir organize oluyor ki.

 Bunu  Bunu yapan ben değilim.

 Her şeyi ayarlayan onlar.

 Eminim ki bütün bunların arkasında Boyd'un yaratıcı gücü vardır.

 Evet, Boyd Her şeyi ayarlayan o.

 Robert Boyd üç kâğıtçı herifin önde gideni.

 Robert Boyd.

 Tina güzel, tamam.

 Anlaşma şöyle  5 adam ayarlıyoruz.

 İyi adamlardır, Tina.

 Benim arkadaşlarım.

 Evet.

 Peki, herhangi bir ajansa gitme  diye doğruca seni arıyorum.

 Lütfen eve girmeyin olur mu?

 Bu doğru.

 Para doğruca sana.

 Bir saniye bekler misin?

 Evin boşalmasını bekleyebilir misiniz lütfen?

 Sadece şöyle bir göz atıyoruz.

 Öyle olsun, sadece konuşmam bitene kadar uzak durun.

 Neden?

 Çünkü bu yolla çalışırız.

 Marş, marş.

 Pekâlâ, 5 adam eder 900 dolar, sadece dans.

 Bunun dışındaki her şey ekstraya girer.

 Kabul mü?

 Yalnızca hissettiğim bu.

 Kısa bir süre içinde olsa hissettiğim  Bazı arkadaşlıklarını yeniden gözden geçirmek zorunda olduğun.

 Peki tamam.

 Özellikle-- Özellikle kim mesela?

 Charles Moore.

 Moore'u sevmiyor musun?

 Onu, bir parçanız olarak görmüyorum.

 Tamam ama unutma ki   onu üçüncü sınıftan beri tanıyorum.

 Tamam ama, o tuhaf biri.

 Sadece sakin.

 Tuhaf.

 Tatlım, sadece fazla konuşmuyor o kadar.

 Neden?

 Yani, zekâ geriliği mi var?

 Hiç konuşmuyor!

 O bir tamirci.

 Peki, o tuhaf, Kyle, ve açıkçası, ben   gerçekten, senden daha fazlasını beklerdim.

 Peki, tamam, ne  neyin fazlasını bekliyorsun?

 3 gün boyunca, fahişelerle yatan   sonrada yemin edip devam eden   ayyaşlar gibi akşamdan kalma   bir durumda olacaksın.

 O yeminlerini ucuz otel fahişesinin   pis kokusu üzerlerine sinmiş bir şekilde ederler.

 Bu çok anlamsız.

 Ne dediğinin farkında mısın!

.

 Bu iğrenç, Kyle.

 Hiç te bile.

 Televizyonda gördüm.

 Seninle  Ne demek iğrenç değil ya?

!

 Seninle otel fahişesinin   ucuz kokusu üzerimdeyken evlenmeyeceğim  Sıradan bir kız olmayacağım Kyle, tamam mı?

 Ben bildiğin kızlara benzemem.

 - Biliyorum.

 - Hem de hiç benzemem.

 Ve asla da sıradan biri olmayacağım.

 Anladın mı?

 Anladım.

 Çok mu şey istiyorum, kyle?

 çok mu şey istiyorum?

 Sıradan biri olmayacaksın!

 Tatlım, al şunu.

 Bir şeyler yiyecek miyiz yoksa ben  Tatlım  Beni seviyor musun?

 Elbette seni seviyorum.

 Tabii ki de seviyorum.

 Ne kadar seviyorsun?

 Bütün kalbimle seni seviyorum.

 Öp beni.

 Bak, bu sadece güvenle ilgili.

 Bilemiyorum.

 Çok stresli şu sıralar.

 Güvensizlik bu.

 İçi içini yiyor.

 Ne demek bu?

 Endişeli demek.

 Hangi konuda?

 şu  Mike Berkow.

 Bir saniye.

 Tamam, koca oğlan.

 14.3.

 Teşekkürler.

 17.5. 4-6 29.83  9'da.

 Şuna bak.

 Bu ruhsuz kertenkelelerin   içinde pencerelerin tüm öfkesini kusarak   kahrolası göz yuvalarını   parçalamamasına hayret ediyorum.

 Ben sadece-- Sadece onun mutlu olmasını istiyorum.

 Her sabah aynı çalar saat   aynı alarm düğmesi   aynı duş, havlu, dişfırçası, tıraş bıçağı, ceket   saç spreyi, jöle.

 bu kahrolası  Beatrice hesapları.

 Tam bir salgın, Fisher.

 Evleniyorsun ulan.

 Sana moral verecek değilim Bu işleri daha da kötüleştirir.

 18 tekerli bir çimento kamyonu   koca vücudundaki bütün kemikleri ezip geçmesi gibi.

 O zaman nefes de alamam.

 Tabii ki alamazsın.

 Gözü kararmış bir sersem gibi hissetmeye başlıyorum   sonra da farkediyorum ki  2 dakika kadar nefes almamışım.

 Bunun sebebi de  3 saat sonra evimden yola çıkıyoruz, tamam mı?

 Gelmek istiyorsanız, o zamana kadar numarınızı sırayla alsanız iyi olur.

 Tamam, ilk önce  "ilk önce.

" yok Oyun havamda değil, tamam mı?

 Biz de burada bir şey konuşuyoruz, tamam mı?

 İnsan bi "Afedersiniz.

" der.

 Özür dilerim.

 Fisher, özür dilerim.

 Sorun değil.

 Geleceğiz, Adam.

 Hazır olacağını biliyorum.

 Michael 3 saat.

 Tamam.

 Anladık.

 Şu koca, kör budala herife bak.

 O senin kardeşin.

 Beni deli ediyor, adamım.

 Neden biliyor musun?

 Tam bir ızdırap, Ona vurmak istiyorum.

 Bunu haketmiyorum.

 Kyle Fisher.

 Bir sorunumuz var.

 Sorun mu?

 Sandalye sorunu.

 Tamam, şey  Başta altın süslemeli kapitone   sandalye istediğimizi sandıklarını söylediler tamam mı?

 Ve şimdi de kalkmış bana diyorlar ki   bir yanlış anlaşılma oldu  ve şimdi kapitoneli olmayanlarla idare etmek zorundayız.

 Tamam, o zaman elimizde ne var?

 Kapitonesiz olanlar!

 Ne yapalım peki?

 Oraya gideceksin.

 Nereye?

 Oraya gidip   koltukçularla bu sorunu   düzelteceksin.

 Ne Tatlım, 3 saat sonra Vegas'a gidiyorum.

 Yardımın lazım!

 Yoldan ararım seni.

 Beni seviyor musun?

 Evet hiç kimseyi sevmediğim kadar çok hem de.

 Sandalyeleri halledecek misin?

 Peki, dinle, Adam'lardan yola çıkıyoruz.

 Neden gelip beni uğurlamıyorsun?

 Bakarız.

 Timmy, Adam Junior, iyi bakın şunlara   ne kadar düzgün ve edepli   olduklarını görün.

 Hepsi de modern   toplumun saygıdeğer birer üyesi.

 Aynı biz.

 Pekâlâ, çocuklar gülümseyin.

 Gülümse, baba.

 Gül biraz.

 Gülümseyin!

 Gülümseyin  gülümseyin, gülümseyin  - Gülümsüyoruz!

 - Tamamdır.

 Düzeltiyorum!

 Hoşçakal.

 Seni seviyorum.

 Seni seviyorum.

 Çok çok iyi vakit geçirin.

 Yarın dönüyorum.

 Hayır, asla  Sakın kimsenin arabada sigara içmesine izin verme tatlım.

 Çünkü Adam Junior rahatsız oluyor, tamam mı?

 Olur, ben  Duydun mu, Boyd?

 Sigara içmek yok.

 Çok ciddiyim.

 - Ben sürerim.

 Hadi.

 - Hayatta olmaz.

 Boyd, kameraya sigara içmeyeceğine söz verir misin?

 Şey söz veriyorum.

 Güzel.

 Sağol.

 Geliyorum, tatlım!

 Güle güle, baba.

 İçmek yok!

 İçmeyeceğiz.

 Güle güle!

 Güle güle!

 Hoşçakalın!

 vegas!

 Tamamdır  Köpekleri yıkama vakti.

 Gidelim.

 Ya yanlış şeyi getirdiysem?

 Cacık getirdiysem ya?

 Kimin umrunda!

 Tam bir gerizekalısın!

 Kapa çeneni!

 Kahrolası benim fikrim.

 Tam salakça bir fikir bu, tamam mı?

 Teşekkürler.

 Bu sinir bozucu alışkanlığı sadece   kendi konuştuğunu duymaktan zevk aldığın için edindin.

 Dinleyin, Boyd istatistikleri getirdi  Beni karıştırma.

 Ne yaptım ki.

 Ne yapmadın ki.

 Şöyle dedin  Ne dedim  Her iki evlilikten birinin boşanmayla bittiğini söyledin.

 - Söyledin.

 - Hiç te bile  Çok adisin, Adam.

 Adisin.

 Öyle mi, niye adiyim?

 Birden fazla sebebi var.

 - Bir sebep söyle.

 - Olmaz.

 - Söyle birini.

 - Hayır!

 Bana bir sebep söyle.

 Sana sebebini  Bir sebep gösteremezsin.

 Göstermek zorunda  Bir sebep göster.

 Söyle bakalım.

 Susun lan!

 Sadece bir sebep istiyorum.

 İki dakka susun be.

 Bana bir sebep söyle.

 Sebep istiyorum.

 Sus ulan!

 Sus!

 Adinin tekisin.

 Öyle de kalacaksın.

 Culver Parti Dükkânı mı?

 Yetkili biriyle konuşabilir miyim, lütfen?

 Dönene kadar bekleyemez misin?

 Parası neyse veririz, tamam mı?

 Aylık limiti var o telefonun.

 Kimi aradın derlerse ne cevap vereceğim he?

 Al benimkini kullan.

 Hıyarlık yapma.

 Hayır, asıl hıyarlığı yapan sensin.

 Pinti herif.

 - Pinti, öyle mi?

 - Evet!

 Neden açıkça söylemiyorsun?

 Yahudi diyeceksin değil mi?

 Durma, söyle!

 Tamam, Sen bir yahudisin!

 Evet, "yahudi.

" Biliyordum.

 Yahudisin!

 Bunu diyeceğini biliyordum seni ırkçı herif.

 Susun!

 Merhaba?

 Ucuz piç!

 Yetkili biriyle konuşmak istiyorum, lütfen.

 Tıpkı bir yahudi gibi kullanıyorsun.

 Ya, yahudiler nasıl kullanırmış peki?

 4 saat 15 dakika oldu.

 Ben 3 saatte Vegas'taydım ve  Ceza yemek istemiyorum.

 Senin için ceza yiyecek değilim.

 Seni hantal pezevenk!

 Evet?

 Bu  Gidelim!

 Tony, Ben Kyle Fisher.

 Bir hafta sonra düğünüm var.

 Bizim düğünümüz için sandalye yapıyorsunuz.

 Bizi sollamayan kalmadı.

 Tamam, bekliyorum.

 Beklemek mi?

 Bekleyecek misin?

 Allahaşkına, Vardığımızda ararsın onları.

 Yahudilik yapıyorsun!

 Lütfen kapat şu lanet telefonu  Evet, Tony'yle konuşmayı bekliyorum  - Daha fazla bekletmeyin!

 - Kapa telefonu!

 Dakikası 45 sent ediyor!

 Hayır, Ben Tony değilim.

 Tony'i bekliyorum.

 Alo?

 Selam Alo?

 Alo, aşkım sen misin?

 Selam.

 Selam.

 -Hapisten mi arıyorsun beni.

 - Daha değil.

 Sandalye işini hallettin mi?

 - Ne?

 - Sandalyeler ne oldu diyorum?

 Sandanyeler mi?

 3 kez aradım  Duyamadım?

 3 kez mi aradın?

 Fakat seni ne kadar sevdiğimi düşünmeden edemedim.

 - Elbette, edemezsin.

 - Edemiyorum zaten.

 Ne yapıyorsun?

 Şey, biraz düzenleme yapıyorum.

 Düzenliyor musun?

 Evet, düzenliyorum.

 Eğlenmene bak.

 Abartma ama, tamam mı?

 Tamam, arkadaşlarımla eğleneceğim   ama çok fazla değil.

 Bunun an meselesi   olduğunu biliyorsun  Bütün gün, kurşunlar uçuşuyor, bebekler çakırkeyif oluyor.

 İsrail'in kralı olursam  İsrael'de kral olmaz.

 Ne olur peki?

 Başbakan olur  Başbakan Yahoo.

 Tamam, kendime, "yahoo" diyeceğim  "Haritaya bir bak, tamam mı?

" "çevrende olup bitenlere bir bak.

 "sana ve halkına iğrenç ve kötü şeyler   olmasını isteyen insanlar var.

" Sorumluluk bana ait, dostum.

 Benimle olmayacak.

 Oğlum İngiltere'nin kahrolası 6 eyaleti olduğunu bilmiyor   coğrafyası çok kötüdür  ama bunu onun suratına vuracak değilim.

 Ona yardım edeceğim, anladın mı?

 Doğru.

 Arabaya bindir.

 Maine'e ıstakoz yemeye götür.

 Bir çocuğa böyle öğretirsin işte.

 Vermont'ta kaymaya gidin.

 Tabii ya.

 Kaymaya götürürüm!

 Ya da sosisli yemeye Yankee Stadyumuna.

 Olay bu.

 Sen  Sadece, bu  Onu aşağılama.

 Hayır, onu aşağılamam.

 Bunu yapmayacağım!

 Yapma  Çocuklarınla ilgilen.

 Benim gelmeye çalıştığım nokta da bu.

 Ne?

 Nedir peki?

 Onu Meksika'ya götür!

 Bir düşün.

 Meksikalılar bunu sevebilir.

 Azıcık düzen için her şeyini verirler.

 Demek istediğimi anlıyorsun.

 Tam olarak ne demek istediğimi biliyorsun.

 Bırakalım İsrailliler halletsin bunu!

 Hepsi birbirine benziyor.

 Yahudiler ve Meksikalılar!

 Genel olarak baktığımızda, lanet olası   assimilasyon zırvalıkları   Joe Mexican'nın başına daha az sorun olacak Haksız mıyım?

 Yani, benim fikrim  Küçük adam onlar.

 Onlara güçlü olduklarını söylerim.

 Beni mutlu hissettirdiklerini.

 Bilmelerine izin veririm, dostum.

 Yani, gerçekten  Gerçekten onların önemli olduklarını   ve öyle olduklarını bilmelerini sağlarım.

 - Demek istediğimi anlıyor musun?

 - Evet.

 - Öyle, adamım.

 - Evet, evet.

 Ve sen de onların babasısın.

 Biliyorum, onun duydum.

 Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır.

 Hayır mı?

 Değilim o zaman.

 Hayır, hayır, sen babasın   ama ben  söylemek istediğim  Bana bir şey olursa  Kardeşim, sakın bunu tamam.

 Bu konuda endişen olmasın.

 Çünkü gelmek istediğimiz nokta bu, değil mi?

 Demek istediğim buydu işte.

 Çünkü, dostum, büyük fırtına olduğunda   bütün ormanlar yerle bir olduğunda   kayalar düştüğünde  ve yapraklar döküldüğünde  Geriye ne kalır?

 Ne kalır?

 Küçük ağaçlar kalır.

 Fırtınanın göremediği küçük arkadaşlar.

 Minnacık, küçük arkadaşlar.

 Bu  Striptizci geldi.

 Harika.

 Baylar   bu Tina.

 Selam, çocuklar.

 Selam.

 Fish!

 Kız senin, dostum.

 İstediğini yapabilirsin dostum.

 Parası ödendi.

 Yapamam.

 Yapamam.

 Özür dilerim.

 Üzgünüm.

 Sıra bende.

 Erken davranmadım, değil mi?

 Heyecanlandım Heyecanlandım.

 Ben Michael.

 İçeride iyi miydim?

 Tabii ki, dalga mı geçiyorsun?

 Vegas'a kumar oynayıp para harcamak için geldim.

 Çok güzelsin.

 Bir şeyler kazandın mı peki?

 Şuna bak.

 Bunu düşünmedin, değil mi?

 "Çok kötü bir yumruk yedi.

" 500 dolar olduğunu biliyorsun, değil mi?

 Evet, sorun değil.

 Ama tabii ben ödeceyeğim değil mi?

 Evet.

 Ama sanıyordum ki  Boyd ödemedi mi?

 Hayır, ödemedi.

 500.

 Sadece seks, sapıkça istekler yok.

 Hayır, hayır, seni bir kukla gibi kullanacağım.

 Sadece seninle tatlı bir aşk yapayacağım  çünkü neye sahip olduğun konusunda en ufak bir fikrin yok.

 "Bacağını kaldırmaya çalışıyor, bunu " Böyle olacağını düşünmemiştin değil mi?

 Serseri biri olduğumu düşündün değil mi.

 Küçük bir serseri olduğumu düşündün.

 işte bu!

 İşte bu!

 İyi çocuk.

 Kesmedi, değil mi?

 "Şu zıplayışa bir bakın  onu sıkıştırdı.

" Al!

 Al!

 Al!

 Yavaş, bebeğim.

 Havalı.

 Koduğumun delisi!

 Sen  Mahvoldum.

 Aman tanrım!

 Yüce İsa!

 Dokunma ona!

 Sakın dokunma!

 911'i ara!

 Dur.

 Sevişiyorduk.

 Sevişiyorduk.

 Sanırım ölmüş.

 Nereden biliyorsun öldüğünü?

 Lanet nabzı atmıyor çünkü!

 Dinle, ne bok yediğini bilmiyorsun.

 Çık şurdan.

 Tamam, Neresinden nabza baktın?

 Boynun hangi tarafından?

 Sol, Sol, sol tarafından.

 Her iki taraftan da, aptal!

 911'i arıyorum.

 Sadece sevişiyorduk ve kafasını çarptı.

 Çarptı mı?

!

 Çarptı mı?

!

 Kafasına lanet bir çivi saplanmış!

 - Adam, bekle!

 - Ne?

 Ne yapıyorsun?

 Ne yaptığını zannediyorsun sen?

 Ambulans çağırıyorum!

 Bekle bir  bekle bir saniye.

 Tamam mı?

 Michael?

 Michael?

 Çiviyi çıkaracağım.

 Çıkarabilirim.

 Ne yaptın lan sen böyle!

 Neden ambulans çağırıyorsun ki?

 Çoktan öldü.

 Üzgünüm.

 Üzgünüm.

 - Tanrım, polisi arasanıza.

 - Olmaz.

 911'i arayın.

 Kaydım.

 Ne yaptın lan, Allah'ın belası?

 Hiç.

 Ne halt ettin lan bok herif?

!

 Defol git!

 Pekâla, pekâla, sakinleşin.

 Kazaydı!

 Herkes bi' kendine gelsin, tamam mı?

 Seni yalancı sapık!

 Kazaydı diyorum!

 - Kaza olduğuna emin misin  - Evet, eminim!

 Ne yapıyordun peki?

 Yerler ıslak olduğundan kaydım.

 Neden yerler ıslaktı?

!

 Ne bileyim ben.

 Neden, kahrolası?

!

 Neden, seni şerefsiz sapık?

!

 Hadi, lanet olsun, sakin ol.

 Bi' sikim bilmiyorsun!

 Sakin olun.

 Bu şekilde davranırsak hiç bir şey yapamayız.

 Kafa kafaya verip düşünelim.

 Tamam mı?

 Sinir sistemimizde her neyi ilişkilendirirsek davranışlarımızı belirler.

 Sizi aşağılık herifler.

 Sizi aşağılık herifler.

 Sizi aşağılık herifler.

 Sizi aşağılık herifler!

 Şimdi iki dakika şurada durup  durumu yeniden gözden geçirip seçeneklerimize bakalım.

 Polisi arayalım!

 Tamam, ara bakalım  Güzel.

 Bir seçeneğimiz oldu.

 Bu bir seçenek değil!

 Bu durumda seçenek meçenek olmaz.

 Bal gibi olur!

 Her zaman için seçenekler vardır, Adam.

 Sizi aşağılık herifler!

 Kesinlikle polisi aramalıyız.

 Bu kolay bir şey.

 Şimdi, polisi aradık diyelim ne olacak?

 Buraya gelip  banyoda ölü bir fahişe bulacaklar  sonra da bize ne olduğunu soracaklar.

 Onlara ne demeyi düşünüyorsun?

 Hiç bir şey bilmediğini mi söyleyeceksin?

 Onun fahişe olduğunu bilmediğini mi?

 Yani, sadece Michael mı buradaydı?

 Kardeşin, bu arada.

 Cinayeti örtbas edemezsin  Peki ya içki, uyuşturucu  Sakın bana seçenek olmadığını söyleme.

 Her zaman kahrolası bir seçenek vardır.

 Alternatif var mı?

 Seçeneğimiz nedir?

 Cesedi çölde yakabiliriz.

 Tabii, neden olmasın?

 Hayır, hayır, o haklı, haklı.

 Doğru söylüyor.

 Haklı.

 Onu Red Rock'a götürebiliriz.

 ıssız bir yer bulup   onu gömeriz.

 Bunu yapabiliriz.

 Cesedi buradan çıkarabiliriz.

 Kahrolası aklını mı kaçırdın?

 Burada olduğunu kimse bilmiyor.

 Şahsen çağırdım onu.

 Hiç kimse bilmiyor.

 Banyo kan gölüne döndü.

 Ufak bir DNA sorunumuz olduğunu hiç düşünmüyor musun?

 Zemin mermer.

 Rahatça temizleyebiliriz.

 Biz de suç ortağı sayılırız, Adam.

 Bu suç ortaklığı değil, tamam mı?

 Ben bi'bok yapmadım.

 Olay bu değil, Adam.

 Yani, odada kokain kaynıyor  Moore kahrolası bir dağ aslanıyla kapışmışa benziyor.

 Yani, sanki odada bir ay boyunca Manson ailesi kalmış gibi.

 Burada çok ciddi bir durum söz konusu.

 Ben evleneceğim, beyler.

 Benim de karım ve iki çocuğum var, tamam mı?

 Bana konuşma.

 Oylama yapalım, basip bir oylama.

 İki seçeneğimiz var: birincisi, hemen bu pisliği temizleyip   çölde yakıp   eve gitmek, ve asla arkamıza bakmamak.

 Ya da, sakin sakin polisi arar   zarı sallar, riski göze alırız   ve Tanrı'ya sadece Michael'ın tutuklanması için dua ederiz.

 Durum gayet açık: Çöl ya da polis.

 Çöl.

 Kahrolası çöl.

 Fish  Sana borçluyum, kardeşim.

 Sana minnettarım, dostum.

 Çöl.

 Burada olduğunu kimse bilmiyor.

 Tanrım  Tanrım.

 Onu buradan nasıl çıkaracağız?

 Battaniyeye sarıp   otelin arkasından arabaya götürürüz  Balkondan yavaşça indirip   arabaya koyarız.

 Hallettik.

 Tanrım, bunu daha önce yaptın mı?

 Gerçek şu ki, durumun vahametini uzaklaştırıyorsun.

 Ölümün acısını uzaklaştırıyorsun.

 Tüm bu zırvalıkların ahlaki ve manevi   içerimlerini birinci sınıftan beri   kafanda koşulandırıp duruyorsun.

 Elimizde ne var?

 Ne?

 48 kiloluk bir sorun var.

 A noktasından B noktasına taşınması gereken 48 kilo.

 Şimdi, doğru; iki nokta arasındaki en kısa mesafedir   ama görünür bir doğru olduğunu atladık   ama bu doğru çizgi var, ve bunu görüyorum.

 Bu çizgiyi görüyorum.

 Bana güven.

 Adam, bana güven.

 Güvenlik.

 Lütfen kapıyı açar mısınız?

 Siktir.

 Kimse yok mu?

 Güvenlik.

 Ne istiyorlar?

 Kahretsin.

 Siktir.

 Biliyorlar.

 Sakin ol.

 Lanet olsun, biliyorlar!

 Onlara anlatalım!

 Sesini alçalt.

 Tavanda kameralar var.

 Kapa çeneni!

 Zamanımız yok.

 Kapa çeneni.

 Sus.

 Gitti.

 Gitti.

 Kimse yok mu?

 Güvenlik.

 Selam, nasılsın?

 Kapıyı çaldığımı duymadınız mı?

 Hayır, sizi duyduk.

 Evet.

 Beyler bu gece çok gürültü yaptınız.

 Nedir bu, Eski Roma kıyafet partisi mi?

 Bekârlığa veda partisi.

 Pekâla, biraz sessiz olmak zorundasınız.

 Olacağız.

 Olacağız.

 Kesinlikle sessiz olacağız.

 Dinleyin, Biz, çok, çok üzgünüz.

 Özür dileriz.

 Sıkı bir parti yapıyorduk   ama şimdi hepimiz uyumaya gideceğiz.

 İşte, bu bir sorun.

 Birisi bunun parasını ödemeli.

 Evet, sabah ilk halledeceğimiz iş bu olacak.

 Evet, öyle.

 Ne aldınız siz böyle?

 İçki ve uyuşturucu.

 Şimdi, bununla ilgili bir sorunum kalmadı.

 Doktor Eliaçık.

 Bira içer misin?

 Yok.

 Belki başka zaman.

 Dinleyin, Biz, çok, çok üzgünüz.

 Özür dileriz.

 Saygısızlık etmek istemedik.

 Çok üzgünüz.

 Endişe etmeyin.

 Boşverin bunları.

 Sadece sessiz olun yeter.

 Bu ne lan böyle?

 Efendim, lütfen, oraya girmeden önce   açıklamama izin verin.

 Bir saniye konuşabilir miyiz, lütfen?

 Oraya girmeyin.

 Geldiğinizde biz de tam 911'i arıyorduk, yemin ederim.

 Göründüğü gibi değil.

 Git de pantalonunu giy.

 Olmaz, giyinmem.

 Hayır, giyinsene.

 Kahretsin, ben hallederim bunu.

 Çekilin.

 Çekilin.

 Herkes geri  Girmeyin.

 Yerler ıslaktı.

 Ayağı kaydı.

 Telefonu getirin.

 Bana telefonu getirin.

 Geri gidin, geri!

 Girmemizi istemiyor.

 Hepinizin çıkmasını istiyorum.

 Çek o kahrolası ellerini üstümden!

 Açılın!

 Kanı halıya damlamasın sakın!

 Durmayın!

 Çıkın!

 Çıkın!

 Kapıyı kapayın!

 Buraya gel!

 Yardım et!

 Tanrım!

 Lanet olsun!

 Orospu çocuğu!

 Kanaması var.

 Kanıyor!

 Tanrım!

 Aşağılık herifler!

 Tamam, Yaralandı.

 Kanaması var.

 Geber!

 Hiç kimse  Geber!

 Geber, orospu çocuğu!

 Geçti.

 Hadi.

 Hadi.

 Bingo.

 Yeni plan.

 Hayır, hayır   eskisini değiştirecek kadar   yeni bir plan değil.

 Polisi arıyorum.

 Ya sabır, o koduğumun telefonuna dokunursan   seni cesetlerle birlikte yakarım.

 Teslim olmak seçeneklerimiz arasında yok.

 Tekrarlıyorum, bu bir seçenek olamaz.

 Bunu anlamayan var mı?

 Ufak bir dayanıklılık testinin vakti, arkadaşlar.

 Ciddi özünü-keşfetme vakti.

 Ne yapabilirim?

 Gerçekten, daha fazla saçmalık yok.

 Tepemin tasını attırdıkları zaman   ya da şarkımı çalmadıkları zaman sükûnetimi koruyabilecek miyim?

 Anladınız mı?

 Beni anladınız mı?

 Pek sayılmaz, anlamadık.

 Sorun değil.

 Dediklerimi anlamasanız da, emirlerime uyacaksınız.

 Emirlerime uyacaksınız.

 Başarılı bir koç olmama izin verin.

 Bir dakika.

 Bir dakika.

 Durun, durun, durun, durun.

 - Ne?

 - Bunu yapamayız.

 Yaptık bile.

 Hayır, hayır, bavulu diyorum.

 Bavulun içindeyken onları yakamayız.

 Nedenmiş?

 Çünkü günah.

 Nerden çıkardın bunu?

 Musevi inancına göre, kan ve organlar   insan ruhunun kutsal kısımları olarak kabul görür.

 Vücut birleşik olmalı, aksi halde ruh huzur içinde yatamaz.

 Yapma ya?

 Biz ne yapıyoruz peki!

.

 Hayır, hayır, olmaz.

 Uzuvlarını birleştirmeliyiz.

 Onlara bunu yapamayız.

 Kız Asyalı.

 Asya'da yahudi olmaz.

 Hiç de bile.

 Michael, Asya'da yahudi var mı?

 He?

 Var  Evet, var.

 Asya'da yahudi var.

 Haklı.

 Ne halt etmemizi bekliyorsun?

 Bavulu açmak zorundayız.

 Cesetleri boşaltıp  uygun olan organları birleştireceğiz.

 Hayatta olmaz, lan!

 Bunu yapacağız!

 Asla olmaz!

 Bunu yapmak zorundayız, Allah'ın belası!

 Adam, gitmemiz gerek.

 Güneş doğmak üzere.

 Yapma!

 Bu konuda çok hassasım.

 Yapalım hadi.

 Kafası bende.

 Bu kızın kafası.

 Burda durum karışık.

 Herhangi bir parçası var mı?

 Var bu o.

 Dikkatli ol, tamam.

 Paspas sopam var.

 Açın şu lanet bavulu!

 Kafa geliyor.

 Tanrım!

 Sağa sola fırlatılır mı lan bu!

 Biraz saygı gösterin be!

 Bacağın alt tarafı bende.

 Tamam, bende de üst ve al bacak kısmı var.

 Üst ve alt bacak kısmı bende  nasıl birleşecek bunlar ya!

 Nereden başlayalım, Adam?

 Bakın, bunu yapmak istemiyorsanız, kıçınızın üstüne oturun!

 - Güzel fikir lan!

 - Herkes kahrolası aklını kaybetmeye başladı.

 Bunlar kızın parçaları mı?

 Bu kızın!

 Bu da adamın!

 Pekâlâ, halledelim şu işi.

 Pekâlâ, biri gövdesini alsın, gövdesini bulun.

 Başını boşverin, Yeniden başlıyoruz.

 Kafası var.

 Zenciyle başlıyoruz, sonra da Asya'lıyı hallediyoruz, tamam mı?

 Seni bayağı mutlu edeceğiz.

 Tamam, sen bir şeye karışma.

 Ayakları!

 Pekâlâ, sakin ol.

 Ayakları.

 Birinin ayakları var bende.

 Tamam mıdır?

 Tamamdır.

 İzin verirseniz şunu söylemek istiyorum   burada yaptığımız hiç de iyi bir şey değil.

 Kesinlikle hiç iyi değil  ama durumun vahameti bunu gerektirdi; zekice oldu.

 Kendimizle gurur duyuyorum.

 Her birinizle gurur duyuyorum.

 Her şey düzelecek.

 Sinir bozucu bir durumun   üstesinden gelmeyi başardık.

 Yani, her birimiz hızlı davranıp, işi halletti.

 İftahar ediyorum.

 Cehenneme gideceğiz   cehenneme ya da hapise hangisi ilk denk gelirse artık.

 Yanlış.

 Tamamen yanlış, Adam.

 Cemiyetini değiştirmelisin.

 Cehennem korkaklar ve ikiyüzlüler içindir  kendi inançlarıyla yaşamaktan korkan insanlar içindir.

 Şimdi, bu bir savaş!

 Bizim yaşayıp onların ölü olmasını   göz önüne alırsak  Ölmek yerine yaşamayı hakettik.

 Yani, yanlışla yanlışı çözemezsin  Yani suçumuz ve infazımız  daha az değil, daha çok ölüm anlamına geliyor.

 Bilemiyorum, Boyd.

 Bu s.ktiğimin kişisel gelişim, öz-yardım   zırvalıklarına başladığından beri  her şey daha boktan oldu!

 O konuyu hiç açma.

 Ne dediğinin farkında bile değilsin, tamam mı?

 Kişisel gelişimin bununla ilgisi yok.

 Doğru, enerjimi açığa çıkarıp seçenekleri açık şekilde görmemi sağladı   ama hakkını verelim   bundan biraz daha fazlasını hakettiler.

 Ölülere bir kaç kelime etmemiz gerektiğini düşünmüyor musun?

 Nasıl kelimeler?

 Mesela dua.

 Durma.

 Yüce Tanrım  Nasıl dua edilir bilmiyorum ki.

 Aklından geçeni söyle işte.

 Gönlünden geçenleri; akışına bırak.

 Yüce Tanrım  İşe yaramaz.

 Sensin işe yaramaz.

 Ne dedin sen?

 Takım oyuncusu değilsin.

 Beni gösterme.

 Asla bir takım oyuncusu olamadın.

 Bu yüzden hiç arkadaşın yok.

 Neden bahsediyorsun sen?

 Arkadaşlarım var.

 Hiç sanmıyorum.

 Evet, var.

 Tanıdıkların var.

 İş arkadaşları, samimimiyetsiz golf ahbapların.

 Her zaman takımın dışındasın.

 İndir elini.

 Kendi cinsinle dost olmak konusunda ciddi sorunların var.

 Ne diyorsun lan sen?

 Erkeklerle anlaşamıyorsun!

 Beyler, bunun için uygun zaman değil.

 Yapma, Fisher, bence tam zamanı.

 Bu gerçek zaman.

 Anın içindeyiz.

 Adam, kardeşin ve ben   diğerlerinin söylediği gibi   senin tamamen itilmiş, dışlanmışlık içinde yaşayan   ispitçi, biri olduğunu düşünüyoruz.

 Ne?

 Patlamaya ramak kaldı, koca oğlan.

 Ne?

 Yüce Tanrım, lütfen bu gece burada yaptığımız şeylerden dolayı bizi bağışla.

 Yoldan saptık.

 Kendi adıma konuşursam  yürekten sevdiğim bir kadın var; onunla evleneceğim   ve bir aile kurmak ve   topluma faydalı biri olmak niyetindeyim.

 Bizi bağışlarsan, bu felaketi   asla unutmayacağımıza söz veriyoruz  Bunu, bu dünyada kötülük değil iyilik   yapmak için olduğumuzun   hatırlatıcısı olarak benimseyeceğiz.

 Bugünden itibaren yeni bir ruh ve amaçla ilerlememize izin ver.

 Bize ikinci bir şans verdin   onun için bu şansı alıp  verimli olmamıza katkıda bulunmasına izin ver.

 Bu gece, burada yaktığımız iki insanın ruhu   salih amellerimiz ve başarılarımızla sonsuza dek yaşayacak  Bugünden itibaren, hayatımıza çeki düzen vereceğiz.

 Teşekkürler, Tanrım ve bir kez daha   bize yol göster ve bizden merhametini esirgeme.

 Amin.

 Alo?

 Benim.

 Yoldayım.

 Biraz geç kalabiliriz.

 Sahi mi?

 Ne kadar geç?

 Şey yaklaşık bir saat kadar.

 Tatlım, sandalyeleri hallettin mi?

 Ne?

 - Sandalyeleri hallettin mi?

 - Tamam.

 - Ne tamamı?

 - Ne?

 Ne.

 Evet.

 Sandalyeler ne durumda?

 Mesaj bıraktım.

 Her şey tamam.

 Öyle mi?

 Sesin bir garip geliyor, tatlım.

 Dün gece kokain mi çektin?

 Şey yok.

 Yaklaşık 4 saat sonra evde olurum, tamam mı, canım?

 Eğlendiniz mi?

 Nasıl geçti, tatlım?

 Çocukları olduğunu düşündün mü?

 Ne?

 Çocuklar.

 Adamın baba olabileceğini düşündün mü?

 Bilmiyorum.

 Çocukları olduğuna dair   içimde kötü bir his var.

 Bilmiyorum.

 Baba olmak için çok genç bence.

 Cehennemde yanacağız.

 Hadi, çocuklar.

 Babanız geldi.

 Gidelim.

 Küçük Adam.

 Nereye gittin, baba?

 Bugün hayatımızın geri kalan kısmı başlıyor.

 Selam, baba!

 Tatlım!

 tatlım, gitmeliyiz.

 Bugün maçımız var.

 Arkadaşlarımla beni götürecektin.

 Hiç kimseye, hiçbir şey bahsetmek yok asla.

 Gecikiyoruz.

 Anlaştık?

 Gidelim.

 Asıl mesele şu ki, herkese bakıp   hepsinin aynı düğünde olduğunu bilmek, değil mi?

 Yani, hiçbir şeyin aceleye gelmediğinden emin olmak istiyorum.

 Sürekli put gibi durmalarını istemiyorum.

 Hepsinin  Hepsinin temiz görünmesini istiyorum.

 İşte, izin ver  Yardım edeyim  Tırnakların kirli.

 Banane ki-- bugün kirli olsa ne olur  Düğünde temiz olsun yeter.

 Ondan sonrası, beni ilgilendirmez, tamam mı?

 Evet.

 - Selam, Boyd.

 - Selam.

 Pekâlâ, şey, esasen  bu şekilde mi duracaksın?

 Nasıl durmamı arzu edersen öyle dururum.

 Michael  Mike  Nedir durum?

 Yakası sıkıyor çünkü anormal bir bedenim var.

 Neyin  Bedeni uymadı.

 Boynum geniş, ve   acıtıyora benziyor.

 - Evet.

 - Acıtıyor mu?

 - Evet.

 Nefes alamıyorum.

 Gömlek senin mi?

 Sen mi getirdin yoksa onlar mı verdi?

 - Onlar verdi.

 - Pekâlâ, bu şekilde kesinlikle olmaz.

 Rahat mısın?

 Kollarını indir.

 Buradan, buradan ve buradan daraltabilirsen  Ben demedim mi iki çocuğu var diye!

 Kahrolası 2 çocuk, lanet olsun!

 Sakin ol lan!

 Geçmişi değiştiremezsin.

 Pekâlâ, nereden aldın bunu?

 Gazete bayiinden.

 Ulan Boyd, salak herif!

 - Allah kahretsin, Peşimizdeler!

 - Değiller.

 Boyd, gazeteyi okudun mu?

 O mu?

 O mu?

 Bana ver!

 Sakin ol be.

 Boyd, lan gerizekâlı!

 Planımız suya düştü, dostum!

 Bir şey olduğu yok.

 Sadece salakça bir kayıp durumu, o kadar.

 Bu belayı sen açtın başımıza!

 Ben mi?

 Hatırladığım kadarıyla   fahişenin lanet kafasıyla Chop Suey oynamaya karar veren   senin üç kâğıtçı ağabeyindi.

 - Susacak mısın lan?

!

 - Sakin ol.

 Sus lan!

 Koduğumun telefonları güvenli değil, lanet olsun!

 Biraz sakin ol, lütfen, Adam?

 Tamam mı?

 Erkek ol biraz.

 Lanet korkunu yen artık.

 Bana erkeklikten bahsetme, dostum.

 Sesini yükseltme arkadaşım, tamam mı?

 - Siktir git, Boyd!

 - Ver şu telefonu.

 Sen siktir, hep-yek, saksocu!

 - Siktir!

 - Kapa çeneni.

 Boyd?

 Kredi kartımı takibe aldılar, bunu biliyor muydun?

 Kapattı, Allah'ın cezası!

 Amına koduğumu çocuğu!

 Kahrolası  Yediğiniz halta bir bak!

 Bir bak!

 Aklına mukayet ol!

 Korkunu  kontrol et!

 Kesin şunu!

 Niye bağırıyorsun ki.

 Tepemi attırıyorlar!

 Hayır, sadece şarkı söylüyorlar.

 İğrenç bir şarkı.

 Ne garip, bu şarkıyı sen öğrettin.

 Çocuklar!

 çocuklar, sessiz olun.

 Babanızın morali gerçekten çok bozuk, uslu durursanız  

Whizzer şekerlerinden alabilirsiniz  Söz veriyorum.

 Whizzers!

 Whizzers isteriz!

 Whizzers isteriz!

 Pekâlâ, tamam.

 Çakın bakalım.

 Whizzers isteriz!

 Whizzers isteriz!

 Whizzers isteriz!

 Whizzers isteriz!

 whizzers!

 whizzers!

 whizzers!

 whizzers!

 whizzers!

 whizzers!

 whizzers!

 whizzers!

 whizzers!

 whizzers!

 whizzers!

 whizzers!

 whizzers!

 whizzers!

 whizzers!

 whizzers!

 whizzers!

 Whizzers isteriz!

 Whizzers isteriz!

 Whizzers isteriz!

 Minivanı beğendin mi?

 Whizzers isteriz!

 Whizzers isteriz!

 Whizzers isteriz!

 Whizzers isteriz!

 Whizzers isteriz!

 Whizzers isteriz!

 Minivanı sevdin mi?

 Güzel.

 whizzers!

 Whizzers isteriz!

 Hayır, hayır, tatlım.

 Tatlım, çocuklara biraz whizzers alır mısın.

 - Ne?

 - Whizzers diye yırtınıyorlar.

 Sadece gidip biraz whizzers al.

 Oraya girmeye niyetim yok.

 Hayvan gibi bağırıyorlar.

 Başımın etini yediler.

 Kredi kartını kullandım; bu yüzden oraya girmek zorunda değilim!

 Gidip şunlara kahrolası whizzers'lardan al!

 whizzers!

 whizzers!

 whizzers!

 whizzers!

 whizzers!

 Sağol.

 Git.

 Lütfen.

 whizzers.

 Whizzers isteriz!

 Seni seviyorum!

 Lanet Whizzers!

 Afedersiniz.

 Tamam.

 Pekâlâ.

 Sorun yok.

 Tanrım!

 Özür dilerim.

 Tuttum.

 Tuttum.

 Üzgünüm!

 Özür dilerim.

 Bırak şunu.

 Bırak ve defol.

 Üzgünüm.

 İyi misiniz?

 Derdin ne senin ya?

 Defol git!

 Yaşasın!

 Babam whizzers aldı!

 Babam whizzers aldı!

 Babam whizzers aldı!

 Babam whizzers aldı!

 İşte geliyor!

 whizzers'lar nerde?

 Whizzers yokmuş.

 Ne demek yokmuş?

 Kahrolası whizzers yok işte, tamam mı?

!

 Ne yapıyorsun?

- Sorunun ne?

- Asıl senin sorunun ne?

 Baba!

 Seni görmek güzel.

 Aman tanrım!

 Çok güzel gözüküyorsun!

 Elbiseni beğendim.

 Tanrım  Amanda'yı gördün mü?

 Gel buraya.

 Heidi'nin düğününde giydiği elbisenin aynısını giyinmiş.

 Dayanamıyorum artık, Fish.

 Nasıl gidiyor?

 Sizi gördüğüme sevindim.

 Migrenim başladı, sanki lanet bir maymun başımın  Anlıyorum, anlıyorum.

 Selam.

 Selam, Cynthia.

 Seni gördüğüme sevindim.

 Merhaba, Bay ve Bayan Wilshire.

 Fish.

 Fish  Özür dilerim, çok heyecanlıyım.

 Lütfen, şimdi sırası değil.

 Lavabo ne tarafta?

 - Barı  - Kahrolası lavabo nerde!

 - Barı geçince!

 - Afedersiniz.

 Kyle'ın 4 yaşındayken çekilmiş resmi   ve en iyi dostu, katır jo-jo.

 Şimdi  Açıkça görüyoruz ki, kamp yaptıkları zaman   Kyle ve Boyd'un ciddi bir tartışma içerisindeler.

 Ağzıma sokmaya çalış.

 Kyle'ın en iyi arkadaşı kimdi peki  Boyd mu yoksa katır mı?

 Bu kıçla zaten, daha fazla    ilişkisi de olamazdı.

 Kıskanıyorsun, Boyd.

 Pekâlâ, her neyse   kamptan sonra futbolla tanıştı   ve 1977'deki spor  sayfalarını takip etmeyenleriniz Oklahama'nın  Peewee Powerhouse'unu hatırlamayabilir  Aslında sizin de katkılarınız olan   takım 12 - 0 bir skora imza atmayı başardı   hem de lanet bir gol bile atamadan.

 Nereye gidiyorsun?

 İri yarı bir çocuktu, ve şimdi yine iri bir çocuk   en büyük yeteneği istikrarlılık.

 Sahaya çıktılar.

 Çok fazla sayı yapamadılar.

 Aslında hiç sayı yapamadılar.

 Ama yine de vazgeçmediler.

 Şimdi kadehimi damada ve onun   güzel eşine kaldırıyorum.

 Şerefe.

 Şerefe.

 Şerefe.

 Adam, sorun ne, dostum?

 Nefes  Nefes alamıyorum.

 Ne oldu?

 - Fish, üzgünüm.

 - Pekâlâ!

 Beni endişelendiriyorsun, kardeşim.

 Bu kesinlikle iyi olmadı kesinlikle yersiz bir davranıştı.

 İki dakka sus be.

 Olumsuz!

 Bu mu senin kendine mukayet   olma konusunda gösterdiğin çaba, Adam.

 Hadi ama!

 Toparlan.

 Biraz sorunları var?

 Sorun nedir, Adam?

 Lanet olasıca sorun ne, he?

 Hadi.

 Ben ben  Yakalanacağız.

 Yakalanmayacağız.

 Yakalanacağımızı biliyorum.

 Minivanımı izliyorlardı.

 - Kim?

 - Ne?

 Minimart'ta.

 Neden bahsediyorsun sen?

 - Beni mimlediler!

 - Kim onlar?

 Kimsenin seni mimlediği filan yok!

 Kapa çeneni!

 Kyle!

 Söyle, canım?

 - Tatlım  Her şey yolunda mı?

 Evet, sorun yok.

 Pekâlâ.

 İçeriye girebilir miyiz?

 Evet.

 Tabii.

 Canım, şimdi.

 Şimdi.

 İçeri girebilir miyiz?

 Ben de tam  şey, biz yani  Sağdıçların son dakika hazırlıklarını yapıyorduk.

 İçeride yemek devam ediyor.

 Baba, her şey yolunda, tamam mı?

 Tam da lanet kadehimi kaldırmıştım!

 Neden içeriye dönmüyorsunuz   kadeh kaldırmaya devam edin, ben hemen geliyorum, olur mu?

 Rica ediyorum şimdi gidin.

 Canım, burada arife yemeğindeyiz, tamam mı?

 Her şey çok güzel.

 Karın da çok güzel  tabii kahrolası burnunu kırman dışında.

 Adam, hiç sırası değil şimdi.

 Arife yemeğindeyiz şu an.

 Kendin dışında asla kimseyi düşünmüyorsun.

 Dışlanmış köpeğin tekisin, tamam mı?

 Götümü ye sen!

 Götümü!

 Faydasız!

 Bir daha arabama vurursan   senin için hiç iyi olmaz, kardeşim!

 Hem de hiç iyi olmaz!

 - Ezik herif!

 - Ezik mi?

!

 Ezik!

 Sen  Yediğin haltın çok mu doğru olduğunu sanıyorsun?

 Sen de oradaydın, bizimleydin yan yanaydık.

 Kızı öldürdün!

 Onu öldürdün!

 Katilsin!

 Katil!

 Sakin olun lan!

 Sesinizi alçaltın  Kahrolası çenenizi kapayın.

 - Ben hiç bir şey yapmadım, tamam mı?

 - Bal gibi yaptın.

 Seni polise ihbar ederim bak.

 Buna ne diyeceksin, dostum?

 Duydunuz değil mi?

 Adam, sakin ol, tamam mı?

 Sakin makin olamam!

 Bunu yapamam!

 Bunu yapamam!

 Sana onların  İşe yaramayacak!

 İşe yaramıyor!

 İşe yaradı!

 Yarıyor!

 Bitti!

 Fiber optikleri var diyorum size   DNA örnekleri var   FBI bilim adamları  kahrolası internet var, Allah kahretsin ya!

 Olayı çözüyorlar!

 Her geçen saniyede olayı çözüyorlar!

 Yapamazlar.

 Sakin olmalısın.

 Çocuklarım var.

 Güzel bir hayatım var!

 Çocukların aşırı telefon konuşmalardan bir koltuk değneği uzaktalar.

 Koca götlü aseksüel karın yüzünden  Siktir!

 kyle!

 Neler oluyor?

!

 Tanrım!

 Neden kavga ediyorlar?

 - Olmaz, bebeğim  - Kavga ediyorlar ama!

 Neler oluyor  Ayrıl, Michael!

 Bu kadar yeter!

 Lanet olsun, ayrıl!

 Bunu bize yapamazsın!

 Yapmayacaksın da!

 Yeter artık.

 Siktir git evine!

 Aşağılık katil!

 Dur işte!

 Gitti!

 Eziksin sen oğlum!

 Eziksin!

 Biraz soluklanman gerek.

 Yürü git evine!

 Yürü git lan, aşağılık katil!

 Koduğumun eziği!

 Siktir git lan evine, katil!

 Sakin, sakin!

 İçeriye dönüyoruz.

 Geçti artık, tamam mı?

 Mola zamanı.

 Ha siktir.

 İçeriye dönmeliyiz.

 Dinleyin.

 İçeriye giriyoruz   kendimize gelelim.

 Adam iyi misin?

 Hayır, Boyd.

 Hayır!

 Hiç iyi değilim!

 Pekâlâ, problem çocuk gidiyor.

 İçeri girelim, tamam mı?

 Anca gidersin!

 Yürü git, pislik herif!

 Toparla kendini.

 Bütün sülalem içeride.

 Tamam anladım.

 Ne istiyorsun?

!

 Bay Aşağılık Minivan.

 Defol git, Mike!

 Arabama çarpacak!

 Sakın!

 Tanrım!

 Lanet olsun!

 Yani bir nevi kazaydı öyle mi?

 Evet.

 Şey  Ne olduğunu anlayamadı.

 Sanırım aracın kontrolünü kaybetti.

 Kavga filan olmadı değil mi?

 Hayır, öyle birşey olmadı.

 Bir tartışma olduğunu duyduk.

 Kardeşler arasında gövde gösterisi mi oldu?

 Hayır, hayır, hayır.

 Birbirlerini severler.

 Şey Hepimiz dışarıya sadece konuşmaya çıktık.

 Sadece konuşuyorduk.

 Ne konuşuyordunuz?

 Şey, düğün   evlilik düğün  Evet, büyük ihtimalle evlilik öncesi   birbirimizi son görüşümüz olacaktı  Ben evleniyorum da.

 Bir çok insan arada bir husumet olduğunu düşünüyor.

 Elalemin söylediklerine  ne dememi bekliyorsunuz?

 Yani, bakın  Burada hepimiz şoktayız   ve derin bir üzüntü içerisindeyiz   yani, sorularınız için hiç uygun bir zaman değil.

 Anlıyor musunuz?

 Çok teşekkür ederim, Memur Randone.

 Sakin, Boyd.

 Sakin makin olamam.

 Çok şeyimdeydi.

 Yahu, arkadaşım orda parçalara ayrılmış.

 Biraz daha hassas olamaz mıyız, he?

 Kavga filan ettikleri yoktu.

 Arkadaşın ismi neydi?

 Robert Boyd.

 Afedersiniz  Durumu çok ağır.

 Şey karısıyla konuşmak istiyor.

 Öyle mi?

 Durumu kötü.

 Görecekleriniz karşısında sizi şimdiden uyarıyorum  Nabzı durdu.

 Lütfen çekilin, hanımefendi.

 Lidocaine.

 Hazır.

 Daha fazla kan lazım.

 300'e şarj et.

 Hazır.

 Tepki yok.

 Kalbi cevap vermiyor.

 Yapacak bir şey yok.

 Yazıyorum o zaman.

 Ölüm saati, 23:58.

 Çok üzgünüm.

 Öldü.

 Ne dedi o?

 Üzgünüm, öldü.

 Ne?

 Neden gidiyorsunuz?

 Neden gidiyorsunuz?

 Neden gidiyorsunuz?

Öğrenmemiz gereken şey belli: Adam'ın Lois'e ne söylediği?

 Oyunun ismi bu.

 Adam Lois'e ne söyledi?

 Lois'in bildiği ne?

 Evet.

 Kardeşimi öldürdüm.

 Kardeşimi öldürdüm.

 Kardeşimi öldürdüm.

 Pekâlâ.

 Kardeşime hiç acımadan çarptım.

 Ona çarptım.

 Kardeşimi öldürdüm.

 Kardeşimi öldürdüm.

 Hadi.

 Kardeşimi öldürdüm.

 Kardeşimi öldürdüm.

 Hesap verme vakti.

 Kahretsin!

 Hesap vakti dostum!

 Sakin ol!

 - Hesap verme vakti!

 - Sakin ol!

 - Beni dinleyin.

 - Sakin!

 Birini öldürdün mü katilsin demektir, değil mi?

 Herkesi öldürürsünüz ve Tanrısınız.

 - Tamam, sakin ol.

 - Kardeşimi  Sakin  Şerefsizler!

 Asla!

 Doğrular övgüyle  Kötüler nefretle anılır!

 Arabaya bin.

 İnsanların yaptığı kötülük bizden sonra yaşar.

 Duydunuz mu beni?

 - Sakin.

 - Kalkın üstümden!

 Kalkın lan!

 Doğrular övgüyle, Kötüler  Kaldırın şunu.

 Günahlarınızı çıkarma vakti!

 Günahlarınızı çıkarın!

 Bağırma, Michael.

 Aç kapıyı!

 Bin hadi!

 Hadi!

 Doğrular övgüyle  Kötüler nefretle anılır!

 Michael!

 Michael!

 Şartlı tepkini kontrol edeceksin.

 Kendini toparlayacaksın, beyefendi!

 - Tamam!

 - Beni duyuyor musun?

 Evet.

 Tanrım.

 Kafayı yedi.

 - Kafayı yemedim!

 - Kafayı yediği filan yok!

 Ne yaptık biz?

 Ne dedin sen?

 Ne yaptık, dedim?

 Evet, sen yaptın.

 Şimdi, soru şu.

 Kesinlikle kendimize sormamız gereken soru şu.

 "Biz ne yaptık?

" Neden bize anlatmıyorsun.

 Ne yapmışız?

 - Sadece evlenmek istiyorum.

 - Kesinlikle!

 - Tam benim düşüncem.

 - Neymiş senin lanet düşüncen?

 Seninle konuşmuyorum, Moore.

 Düşündüğün ne?

Düşündüğün ne?

Ne yaptığımızı bilmek mi istiyorsun?

 Tam bir aşk böcüğüsün.

 Bütün bunların, yeni doğmuş bebekle, günbatımıyla ve   şiirle ahenk içinde güzel ve   kutsal olduğunu savunuyorsun.

 Hareketlerin bunu gösteriyor.

 İşin gerçeği bu, Fisher  Bu kadını seviyorsun   ve hiçbir şey  kesinlikle hiçbir şey  aşkın yerini tutamaz, dostum.

 Hiçbir şey!

 Seni seviyorum, Moore'u seviyorum, Michael'ı seviyorum.

 Arabanın içi aşk ateşiyle dolu.

 Ama bana güven, Ne gerekiyorsa yapacağız   ne pahasına olursa olsun.

 Aşk hiçbir zaman kaybetmez.

 Michael.

 Michael  Michael  Çok üzgünüm.

 Çok üzgünüm.

 Hayır, senin suçun değil.

 Senin hatan yok.

 Sana yeni bir minivan alacağım.

 O zaman çocuklarını maça götürebilirsin.

 - İyi bir annesin!

 - Sakin, evlat.

 Senin hatan değildi.

 Hayır Michael, burnuma dikkat et.

 Burnum!

 Michael.

 michael, hadi, gidelim.

 Tanrım!

 Üzgünüm!

 Üzgünüm!

 Üzgünüm!

 Tanrım!

 Üzgünüm!

 İptal mi ettin?

!

 İptal mi?

 Kafayı mı üşüttün sen.

 Kimsenin iptal edecek dediği yok.

 Sadece biraz düzeltme olacak.

 İmkânı yok.

 Hayatta olmaz!

 Tartışabiliriz istersen?

 Neyi tartışacağız ya?

 Şu halimize bak  Birbirimize girmek üzereyiz, öyle değil mi?

 Yani, geri dönüşümüz yok.

 Ailem havaalanından buraya   evlendiğimizi görmek için geliyorlar.

 Anladın mı?

 Bir masa dolusu hediyem var şurda.

 Cevap ver şuna!

 Alo?

 Kyle, ben Lois.

 Adam'ın çalışmalarına bakarken bir not buldum.

 İtiraf gibi bir şeye benziyor.

 Las Vegas'ta kadının birine çok korkunç şeyler yapıp   onu yaktığından ve Boyd'un da işin elebaşı olduğundan bahsediyor  Neler olduğunu bilmek istiyor.

 Yavaş yavaş tırsmaya başlıyorum.

 - Lanetlendik.

 - Hayır lanetlenmedik.

 Tavrı nasıldı?

 - Neye karşı?

 - Sinirli miydi, korkmuş muydu, saldırgan mıydı?

 Polisi arayacağım filan dedi mi?

 Hayır, ama kesinlikle sinirli ve saldırgandı   ve bir şeylerin yanlış olduğunu düşünmeye başladı.

 Lanetlendik  Tanrı bizi lanetledi!

 Michael, biraz sakin olur musun, lütfen?

 Ona ne söyledin?

 Adam'ın yazmış olduğu mektup konusunda hiçbir fikrim olmadığını söyledim.

 - İnandı mı peki?

 - Hiçbir fikrim yok.

 İnsanların sana inanıp inanmadığını anlayabilirsin Bu belli olur.

 Öyle bir yeteneğim yok, ama tahmin yürütecek olursam   bana hiç de inandığını söyleyemem.

 - Lanetlendik!

 - Kapa çeneni.

 - Lanetlendik!

 - Kes şunu.

 - Lanetlendik!

 - Ne lanetlenmesi?

 - Ona bir hap daha verir misin?

 - İki tane aldı bile.

 İki tane daha ver o zaman.

 Lanetlendik!

 Açıl susam açıl.

 - Tanrım, Boyd, aşırı dozdan öldüreceksin adamı.

 - Götümü ye!

 Lanetlendik!

 Seni hiç sevmedim, zaten Boyd.

 Seni küçük sinsi 

Hiç değişmemişsin.

 Neden bahsediyorsun?

 Yeme beni şimdi.

 Bu şahsi saldırının nerden kaynaklandığını anlayamıyorum.

 Yalancısın.

 Vegas'ta neler olduğunu bilmek istiyorum.

 Vegas'ta hiçbir şey olmadı.

 Bunu bir yalancıdan dinlemek istemiyorum  Bu yüzden yalanlarını kendine sakla, Boyd.

 Fisher, Vegas'ta ne oldu?

 Hiçbir şey olmadı.

 Moore?

 Hiçbir şey olmadı, lois.

 Michael  Bana söylemek istediğin bir şey var mı?

 Michael, Lois'e Vegas'ta hiçbir şey olmadığını söyle.

 Kapa çeneni, boyd!

 Sus.

 Michael  Michael  - Lanetlendik.

 - Ne?

 Lois, biz kötüyüz.

 Biz çok, çok, çok  Biz çok kötüyüz.

 Adam yüzünden üzgün.

 Hepimiz üzgünüz.

 Michael, Michael, Michael  Ne yaptınız?

 Şey  Hiçbir şey.

 Vegas'ta hiçbir şey olmadı.

 Pekâlâ, polisi arayacağım.

 Adam gibi cevap vermezseniz   polisi arayacağım.

 - Lütfen sakin ol, Lois.

 - Siktir git, Boyd.

 - Yalnızca sakin ol, tamam mı?

 - Yetti artık.

 Hiçbir şey olmadı, Lois.

 Hiçbir şey olmadı.

 Hiçbir şey olmadı.

 Hiçbir şey olmadı.

 5'e kadar saydıktan sonra polisi arayacağım.

 Sonra da neler olduğunu öğreneceğiz.

 Bir  Lanetlendik!

 - İki  - Lütfen bu durumu  - 3  -  daha beter yapma, tamam mı?

 - 4  - sakin olur musun?

 Kahrolası polisi arıyorum!

 Pekâlâ, anlaştık!

 Adam bir fahişeyle yattı.

 Suçluluk duyuyordu.

 Evet.

 - Bu doğru.

 - Hayır.

 İlk kez olmuyordu.

 Adam  Adam'ın fahişerle ilgili düşünceleri vardı.

 Benim Adam'ım mı?

 Adam'ım?

 Hayır  Buna inanmıyorum.

 İnanmıyorum.

 Doğru değil bu.

 Adam'ım yapmaz!

 Çok, çok üzgünüz.

 Yalan söylüyorsunuz!

 Yalancı sürüleri!

 Size inanmıyorum!

 Parmaklarınıza dikkat edin.

 Pekâlâ, arkadaşlar, beni dinlemenizi istiyorum.

 Şimdi, anneniz biraz dinlenecek   Bunker size arkadaşlık edecek.

 Her şey yoluna girecek Söz veriyorum.

 Tamam mı?

 Tamam.

 Telefonumu al.

 Çocukları bıraktıktan sonra Micheal'ı evine götür.

 Bir kaç kadeh içirdin mi uyuyacaktır.

 Bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum.

 Dediğimi yap.

 Seni ararım.

 Ne yapıyorsun?

 Kolları sıvama vakti geldi.

 Ne demek oluyor bu?

 Ne mi demek oluyor?

 Delirdin mi sen?

 Gerçekten Lois'e zarar vereceğimi mi düşündün?

 Tanrı aşkına, şu çocukların annesine bunu yapamam.

 Derdin ne senin?

 Çok fesatsın.

 Bak,üzgünüm.

 Yalnızca bu geceliğine.

 Lois zor durumda, Michael üzgün, Herkes üzgün.

 Sus be!

 Pekâlâ, düğünü ertelemiyorum.

 Ben istemiyorum.

 Tartışmaya gerek bile yok.

 Kimsenin tartıştığı filan yok, tamam mı?

 Onları evlerine bırakıp hemen geliyorum.

 Sabah erkenden pastayı almalısın.

 Başkası olsa bizim için bunu yapmaz mıydı?

 Senden başkası yapmazdı.

 Ne ?

 Pekâlâ, Pekâlâ.

 Neden ben  Lanet olsun!

 Aşağılık herifler!

 Vızıltıyı duyuyor musun, Fish?

 Vızıltı mı?

 Evet, sanki   sanki kafamın arkasında kımıl kımıl bir şeyler var.

 Ben bir şey duymuyorum.

 Pekâlâ, Bu berbat bir şey.

 Küçükken babam bize havayi fişek alırdı?

 Fişekler!

 Üçümüz dışarı çıkar   fişekleri gökyüzüne doğru tutup, fırlatır   ve ışık şölenini izlerdik.

 Babam da hep; "Dikkat edin.

 İşte geliyor.

 Dikkat edin.

" derdi.

 Pekâlâ, işte geliyor.

 Wah-hoo geliyor.

" Wah-hoo mu?

 Wah-hoo!

 Fişekler çok sıcak olurdu   sonra daha sıcak, daha da sıcak   ve en sonunda fişekler iyice kızıştığında   saf bir yanma meydana gelir.

 Bu sadece bir saniye sürerdi, ama olay bu saniyedeydi işte.

 Olay buydu.

 Babam bizi bu yüzden severdi.

 - Var mısın?

 - Wah-hoo'ya mı?

 Kesinlikle doğru.

 Demek istediğim şu: Tümüyle yanan adam   tüm güçler bir araya geliyor   muazzam yanıyor   harika bir ahenk.

 Demek istediğim bu işte.

 Var mısın?

 Sanırım.

 Bu ışıltıyı arıyordum hep.

 Aradıkça aradım   ama bulamadım.

 Ya çoktan gerçekleştiyse?

 Benim anım.

 Ya gerçekleştiyse ve ben göremediysem?

 Lois?

 Lois?

 Adam  Hayır, ben Boyd.

 Sadece şunu bilmeni istiyorum ki   bana karşı olan saldırganlığın   hiç hoşuma gitmedi.

 Gerçekten çok alındım!

 Yanlış kadına bulaştın, aşağılık herif!

 Tanrım!

 Bitti, bebeğim.

 Teslim olacağım.

 - Olmaz.

 - Düğünden sonra, tabii ki.

 Düğünden sonra, o da sizin hatrınız için.

 Bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum  Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır.

 Anlamıyorsunuz.

 Fisher'ın hatırı için.

 Sizin hatırınız için  Beni dinle, beni dinle  Karının ve   düğünün hatırı için, tamam mı?

 Anlaştık?

 Ne demek istediğimi anlıyor musun?

 Takdir ediyorum.

 Kendini çok yıpratıyorsun.

 Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır.

 İşim bu, tamam mı?

 Bi'dur.

 Kendi fişeğimi alacağım, tamam mı?

 Tanrım!

 Kalk!

 Elimden kurtulamazsın!

 Bunu Lois ve   kardeşim için yapacağım   ve çocuklar için de  Teslim olacağım, çünkü bütün bunlara ben sebep oldum.

 İyice düşündüm, Fish.

 Neyi?

 Dinle  İsim düşünürseniz   yani bebek için   ismi Michael olsun.

 Biliyor musun?

 Bu olay kapanacak, tamam mı?

 Fish?

 Fish?

 Dediğimi anladın mı?

 Alo?

 Pekâlâ, anlaşmamız şu.

 Hem de iyi bir anlaşma.

 Lois sakin.

 Durumu sakin.

 Ne demek istiyorsun?

 Dinleniyor, rahatı yerinde.

 Tek sorun  Micheal hâlâ yanınızda değil mi?

 Evet.

 Güzel.

 Onu bizzat kendisi görmek istiyor.

 O, şey  Acısını ailesiyle gidermeye ihtiyacı var.

 Yalnızca ufak bir aile ziyareti.

 - Şimdi mi?

 - Evet Geç olmadı mı?

 Bencillik yapmayı bırak da buraya gel!

 Pekâlâ, beyler arabada bekleyin.

 Onu getiriyorum.

 Sadece onunla yalnız görüşmek istiyor.

 Lois beni mi görmek istiyor?

 Hadi bakalım, koca oğlan.

 Hoppala!

 Evet.

 Kucaklanmaya ihtiyacı var, aile kucaklaşması.

 Hadi.

 Bir ayağını diğerinin önüne at   işte gidiyoruz.

 - Fisher?

 - Ne oldu?

 Bu iş bitince hamburger yemeye gidelim mi?

 Gideriz, koca oğlan.

 Lois içeride.

 Hadi, Michael, içeri gir.

 Biliyor musun  Bir örgüte katılmak gerektiğini düşünüyorum.

 Ne örgütü?

 Greenpeace.

 Greenpeace mi?

 Evet.

 Evet.

 Evet.

 Belki de kuzey kutbuna, Arktike gitmeliyiz.

 Dart tabancasıyla kutup ayılarını damgalayabilirim.

 Çok iyi nişancıyımdır.

 Michael Lois'le aşk yaşıyor.

 Bu yüzden Michael'la Adam   otoparkta tartışıyordu.

 Michael Adam'ı kıskançlık yüzünden öldürdü  Lois Michael'ı reddetti.

 Lois'i boğarak öldürdü   sonra da kendi kafasına sıktı.

 Her zaman olan şeyler.

 Bu Lois, kahrolası Komançiler gibi dövüşüyor.

 Pekâlâ, bundan nasıl haberiniz olmaz anlamıyorum.

 Geçen ay, Adam ve Lois vasiyetlerini değiştirdiler.

 İkinizin, evli bir çift olarak   arsalarının varisi olmanızı talep ettiler   bütün mal varlıkları nakit tahvilleri  ve çocukları.

 Adam'ın $500,000 vadeli yaşam sigortası vardı.

 Ne demek oluyor bu?

 Şu demek oluyor, çocukları yetiştirmek için 500,000 dolarımız var.

 - Hayır!

 - Evet.

 - Hayır!

 - Evet.

 Aslında, hayır.

 Adam son ödemesini yapmadığından sigortası geçersiz durumda.

 Fakat emeklilik hesabında $150,000 var.

 Ev de 350,000 eder.

 Pekâlâ, bize ne kaldı?

 150 artı 350   500,000 ediyor.

 Pek sayılmaz.

 Emlâk değeri düştü.

 Evin değeri 100,000 eksi  3 kredi kartı   minivan ödemeleri   gelirler ve i.

r.

a'sı üzerine tahakkuk edilmiş vergiler  Size kalan miktar aşağı yukarı   14,223 dolar.

 Dalgamı geçiyorsun sen ya?

 Bunu neden yaptın, seni küçük götlek?

 Ne yapacaksın he, seni bacaksız şey?

 Hadi, vur!

 Tamam, yeter bu kadar şımarıklık.

 Peki  Düğün ne zaman?

 Yarın.

 Yarın evleniyoruz.

 Yettiniz ama sizi yaramazlar!

 Yeter!

 Yeter!

 Bir saniye izin verin.

 Yeter!

 Neler oluyor?

 Müşterilerinin çocukları!

 Şunlara bak ya  Her şey düzelecek.

 Hayır.

 Düzelmeyecek.

 Düzelmeyecek.

 İyi olacağız.

 İptal etmeliyiz.

 Hayır.

 Hayır, edemeyiz, Hayır, olmaz.

 Düzelecek, canım  Her şey yoluna girecek.

 Beni seviyor musun?

 Kyle  Yoluna girecek diyorum.

 Bir kadını öldürdük.

 Neden bahsediyorsun sen?

 Vegas'ta.

 Michael kadının birini öldürdü.

 Michael onu öldürdü  Kafasını vurdu ve kanamaya başladı.

 Sonra da öldü.

 Ama yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu.

 Bu yüzden onu yaktık.

 Ölen kim?

 Bir fahişe.

 Bir fahişeyle mi yattın?

 Hayır.

 Michael yattı.

 Sadece bir kazaydı.

 Kadın nerede?

 Çölde yanmış vaziyette.

 Bir fahişeyi çölde yalnız başına mı bıraktınız?

 Yalnız değil.

 Boyd  Boyd çılgına döndü.

 Aklını kaçırıp herkesi öldürmeye başladı.

 Korumayı öldürdü.

 Michael'ı öldürdü.

 Lois'i öldürdü  Kes artık, tamam mı?

 Kes.

 Bunları daha fazla duymak istemiyorum, tamam mı?

 Sana bu kahrolasıca bekârlığa veda partisini yapmamanı söylemiştim.

 Biliyorum.

 - Seni uyarmıştım!

 - Biliyorum.

 - Seni uyarmıştım, Kyle!

 - Seni uyarmıştım!

 Arkadaşlarının beş para etmez olduğunu söylemiştim.

 Biliyorum!

 Üzgünüm.

 27 sene bekledim, tamam mı?

 27 yıldır bu anı yaşamak   için bekledim.

 Buna kimse engel olamaz.

 Engel olup da   kimse beni mahçup duruma düşüremez!

 Bu yüzden yarın, iki elin kanda da olsa   o düğün olacak.

 Pekâlâ!

 Gösteri zamanı.

 İki dakikamız kaldı.

 Moore?

 Yerini alsan iyi olur.

 Marş-marş!

 Dur sana bir bakayım.

 Tamamdır.

 İyi görünüyorsun, dostum.

 Göster onlara.

 Alışılmadık bir durum içerisindeyiz.

 Eşi benzeri görülmemiş   bir cesaret örneği gösterdik.

 Allak bullak bir haldesin.

 Kafan darmadağın.

 Ne dersen de, Kojak.

 Ciddiyim.

 Hayır, hayır, hayır 

Burada ciddi olan benim, tamam mı?

 Ciddi olan benim.

 Her şeyi halleden benim.

 Yahu deli gibi koşturdum be   paramı isterim!

 Ne parası?

 Kan parası!

 Şimdiye kadar, nasıl olduysa bana söylemeyi   unutmuş olduğunuz sigorta parası!

 Sıyırmışsın sen.

 Beni kazıklayacağını sanıyorsan   yanılıyorsun Fish, tamam mı?

 Her şeyi yedekledim.

 Dokunulmazım, bebeğim!

 Diskete kayıtlı her şey, Anladın mı beni?

 Kahrolası parayı istiyorum!

 Tanrım, payımı isterim!

 Zırnık alamazsın.

 Kahretsin!

 Lanet bir deniz feneri gibiyim, dostum!

 Senin için hep yanarım!

 Hiç sönmem!

 Asla karanlık olmam!

 Asla!

 Yardıma ihtiyacın var.

 Paramı isterim lan!

 Boyd'a iki dakika demiştim.

 Paramı isterim!

 Düğünün güzel olacağını mı sanıyorsun, beyinsiz herif!

 Beni keklemeye çalışıyorsun, aşağılık herif!

 Boyd!

 Bugün benim günüm!

 Tatlım, dur!

 Dur!

 Dur, canım.

 Pekâlâ.

 Onu klozete tıkıp hemen yukarı gel.

 Nikâh şahidi olmayacak.

 Direkt başlıyoruz, tamam mı?

 Olur.

 Güzel.

 Boyd nerde?

 Tuvalette.

 Başlıyoruz, tamam mı?

 Sevgili misafirler  Bugün, iki özel insanın, Laura ve Kyle'ın   birlikteliği için   burada bulunmaktayız.

 Bana bunu yapamazsınız!

 İki genç insanın aşk yaşadığını görünce   kendimi yenilenmiş ve capcanlı hissediyorum, çünkü gönüller  Kalk!

  yarınlara umutla dolar.

 Geliyorum!

 Başlayalım.

 Yüzükleri alabilir miyiz, lütfen?

 Gelmek üzereyim!

 Yüzükler.

 Yüzükler lazım.

 Bende yüzük filan yok.

 Yüzükler bende!

 Yüzükler Boyd'da.

 Yettim  Afedersiniz.

 Aman Tanrım.

 Olamaz  Yüzükler neredeymiş?

 Yüce Tanrım!

 Aldım.

 O zaman başlayabiliriz.

 Sen Kyle, İyi günde kötü günde   hastalıkta ve sağlıkta her zaman ve    her yerde ölüm sizi  .

.

ayırıncaya kadar Laura'yı   karın olarak kabul ediyor musun?

 Evet.

 Ve sen, Laura, Kyle'ı  Evet.

 Gelini öpebilirsin.

 Kızlar?

 Onunla iki dakika yalnız kalmama izin verin.

 Hemen geliyorum.

 Tatlım, şunu bilmeni istiyorum ki bütün   yaptıklarım seni sevdiğim   ve her zaman hayalini kurduğun bu düğünün   olmasını istediğim içindi, tamam mı?

 Moore'la beraber o cesetleri taşıyacaksınız.

 Anladın mı, beni?

 Ve de Boyd'un cesedini de onlarla birlikte yakacasınız.

 İşin gerçeği ne, biliyor musun?

 Moore'u da onlarla birlikte gömecek olman.

 Benden Moore'u öldürmemi mi istiyorsun?

 Kalan tek arkadaşının o olduğunu biliyorum   ama raydan çıkıyor.

 Ve sen de koca oğlanlar gibi sifonu   çekmeye başlamak zorundasın.

 Anladın mı?

 Laura?

 Ne var be!

 Biliyorsunuz  Kızlar, dinleyin  İki dakika, lütfen.

 Özürlerimi iletin.

 İşinize bakın.

 Yılanın başını   küçükken ezeceksin.

 Yılan mı?

 Ne yaparsan yap umrumda değil, yeter ki ondan kurtul.

 Çölde bitir işini.

 Onu öldürmemi mi istiyorsun?

 - Beni seviyor musun?

 - Evet.

 - Seviyor musun?

 Beni seviyor musun?

 Beni seviyor musun?

 Yapacak mısın?

 Laura!

 Ne var be!

 İki dakka müsaade edin demedim mi size!

 Şeyi düşünüyorum.

 O gün söylediğin şeyi  Duayı.

 Bütün bu beladan içimdeki iyi   tarafı ortaya çıkarmak konusunda.

 Bunun çok doğru tarafları olduğunu düşünüyorum.

 Bazı seçenekleri gözetiyorum.

 Bu büyük birader olayına girmek istiyorum.

 Evet.

 Siyah olanını istiyorum.

 Küçük siyah bir kardeş.

 Bu büyük bir sorun, bana öyle geliyor   anlıyor musun?

 Irk entegrasyonu olmadan, bu büyük bir sorun.

 Öyle değil mi?

 Kyle?

 Beni seviyor musun?

 Bunun son olması gerekir.

 Evet.

 Çünkü gelmek istediğim nokta bu, tamam mı?

 Demek istediğim işte bu.

 Büyük fırtına olduğunda   bütün ormanlar yerle bir olduğunda   bütün kayalar düştüğünde   ve bütün yapraklar döküldüğünde, geriye ne kalır?

 Ne kalır?

 Küçük ağaçlar.

 Fırtınanın göremediği küçük arkadaşlar.

 Minnacık küçük arkadaşlar.

 Pekâlâ, çocuklar, izcinin yeminini dinleyelim.

 Hadi, çocuklar, Bir kez daha dinleyelim.

 İzci iyidir.

 Bir izci büyük zorluklarla karşılaşır  İzci tutumludur   kara gün için para biriktirir.

 İzci sıhhatlidir   zihnini ve vücudunu temiz tutar.

 Evet.

 Haydi, izcinin selamını görelim.

 Hayır!

 Yapmayın, izcinin selamını görelim.

 Evet.

 Siktir!

 Canı cehenneme.

 Hadi, elini ver.

 Yardıma ihtiyacım yok!

 Bana uzanamazsan yardım edemem.

 Rahat bırak beni!

 Yeni annen geliyor.

 Yeni annen  Hadi.

 Hadi.

 Şimdi.

 Başaracağız.

 Duygularımızdan bahsedelim.

 Senden ve cadaloz karından nefret ediyorum!

 Kendi değneğini kullan, özürlü herif!

 Lütfen banyoyu temizle.

 Duygularımızdan bahsedelim.

 Nasıl hissediyorsun?

 Ufak bir yardıma ne dersin?

 Nefes alamıyorum, götlek!

 Biraz yardım, lütfen?

 Kalk üstümden, özürlü herif!

 Azıcık yardım?

 Canım, tekerlekli sandalyeye binmeme yardım eder misin?

 Tatlım?

 Yardıma ihtiyacım var.

 Sorun yok, senden kaçmıyor.

 Yardım et, canım.

 Konuşmak ister misin?

 Çeviri: Gökhan Akca||

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar