Print Friendly and PDF

Translate

İkili Oyun (2006) One Way

|

 


 116 dk

Yönetmen:Reto Salimbeni

Senaryo:Reto Salimbeni

Ülke:Almanya

Tür:Gerilim

Vizyon Tarihi:04 Nisan 2008

Dil:İngilizce, Fransızca

Müzik:Stefan Hansen, Dirk Reichardt

Oyuncular

Gustav Adolph

Til Schweiger

Anthony Baffoe

Lauren Lee Smith

Nancy Beatty

Özet

New York'un en ünlü reklam ajansının çapkın ve başarılı yöneticisi olan Eddie (Til Schweiger) patronunun kızı Judy ile nişanlıdır. Eddie bir sabah özel sekreteri ve arkadaşı olan Angelina'nın, Judy'nin kardeşi Anthony tarafından tecavüze uğradığını öğrenir. Kendi kusursuz imajını korumak ve evlilik planının tehlikeye girmemesi için mahkemede Anthony lehine yalan ifade vermek zorunda kalır. Bu olay Eddie'nin hayatındaki felaketlerin başlangıcı olur. Hatta işlemediği bir cinayet için suçlanır. Gerilim dolu dava sürecinde Judy'nin ailesinin yıllardır sakladığı sır ortaya çıkacak ve Eddie ile Judy'yi kendileriyle hesaplaşmaya ve söyledikleri yalanların sonuçlarına katlanmaya zorlayacaktır.

Uyarılar

• 18 yaş ve üzeri izleyici kitlesi içindir.

• Şiddet ve korku unsurları içerir.

• Cinsellik unsurları içerir.

Altyazı

Problem değil.

  O hoşlanıyor bundan.

  Hey!

  Hey, Eddie!

  Hey, geri gel!

  Merhaba Baba!

  - Hey, Eddie!

  - Russel!

  Duydum ki, sizde baya geç olmuş.

  Anthony, lütfen!

  Köpeği rahat bırak.

  Rahatsız ettiğim için özür dilerim ama ben  Yani Judy ve ben, size çok önemli bir şey söylemek istiyoruz.

  Russell, Ben senin yanında kaç zamandır çalışıyorum  Ben onun yanında kaç zamandır çalışıyorum?

  - Beş senedir.

  Beş sene.

  Ben biraz heyecanlıyım.

  Sen süper bir şefsin, sana hayranım ve bu Şirkette başardıkların için, sana çok büyük saygı duyuyorum.

  Ama bu senin başarılarının en büyüğü değil.

  En büyük başarın, bunu söylememe izin verirsen  en büyük basarin   kızın Judy.

  Ben tüm kalbimle kızını seviyorum.

  Russel, bana kızınla evlenmeme izin verir misin?

  Hayır!

  Baba!

  - Beni anladın sanırım.

  Ben hayır diyorum.

  Su an değil.

  Ama yarın Airline'i Müşteri olarak kazanırsan, Bende evet diyeceğim.

  Doğrumu anladım, kazananın ödülü ben miyim?

  Çok gurur verici.

  Eddie, bizim için de ayni.

  Sende bizim ailemiz için çok önemli oldun, Ve bizim damadımız olursan, gurur duyarız.

  Günaydın.

  - Günaydın.

  Wow!

  Harika görünüyorsun!

  Herkes bayılacak.

  - Böyle olması çok daha iyi.

  Yoksa benden sonra gelenle evlenirsin.

  Bu sadece bir tanıtım.

  Hadi çıkman lazım.

  Bu saatte trafiğin ne Kadar kötü olduğunu biliyorsun.

  Tamam yola çıktım bile, Chef.

  - Sonra görüşürüz.

  Hey!

  Merhaba!

  Eddie yi bir yerde gören oldu mu?

  - Hayır, bugün hiç görmedim.

  Kızı, çıktığını söylemişti.

  Büyük ihtimal trafiğe takılmıştır.

  Cep telefonu?

  - Çıkmıyor telefona.

  Hay Allah!

  Off, Nerede bu serseri?

  Tam bugün.

  Geldiler.

  Eddie gelene kadar bir şeyler uydurmamız lazım.

  -Edgar, günaydın.

  Sizi gördüğüme sevindim.

  - Bende, Russel.

  Selam, Anthony.

  - Günaydın, Bay Rasky.

  Tanıtıma çok seviniyorum beyler.

  Rakipler çok inandırıcı iyi fikirler sergilediler.

  Umarım sizinki daha iyidir.

  Ooo, bundan emin olabilirsiniz.

  Yaratıcılık bölümündeki arkadaşlarımız, gece gündüz bu proje için çalıştılar.

  İyi, o zaman başlayabiliriz.

  - Edgar, ufak bir problemimiz var.

  Yaratıcılık Bölümü Müdürümüz, Eddie Schneider, Biraz gecikecek.

  Trafik.

  - Lütfen, Russel, Bu grevler benim Havayollarımı batıracaklar.

  -Her an gelebilir.

  - Neden içeri geçmiyoruz?

  Evet, geçelim.

  Sizi gördüğüme sevindim.

  Nasılsınız?

  Merhaba.

  Siz nasılsınız?

  - iyi.

  - çok iyi görünüyorsunuz.

  Teşekkürler.

  Biz bu isi başka birisine verelim.

  Birk Advertising.

  Size nasıl yardımcı olabilirim?

  Eddie, sen bir şey mi çektin?

  Bir şey uydurmam lazım.

  - soğuk kahve götürmem içeri.

  Birk kafamı keser.

  Kahve soğuk olması lazım.

  Buz gibi, tamam mi?

  - ölürüm de yapmam bunu.

  Bay Birk  Bay Schneider aradı.

  Bir bardak Kahve içmenizi, Ve biraz dinlenmenizi, kendisinin de En kısa zamanda burada olacağını size iletmemi istedi.

  Tanrım.

  - Bu soğuk.

  Kahve soğuk.

  Nora, benim cebimi ara.

  - Ne?

  - Ara!

  Hemen!

  Merhaba.

  Edgar geldi mi?

  Ah evet.

  Nasılsın?

  Ne?

  - Oh.

  hemen yanınıza geliyorum.

  Bir saniye.

  Merhaba?

  Eddie?

  - Merhaba, Katil, nasılsın?

  Ne var ne yok?

  Aramamı istemiştin.

  - Saat beste Squash?

  - Squash?

  Eddie, sen bir şeymi çektin?

  Saat besi çeyrek gece diyelim.

  Ben su an tanıtımdayım.

  - Nee?

  Tamam, anlaşıldı.

  görüşmek üzere.

  Evet, Edgar, nasıl hissediyorsunuz kendinizi?

  - Ne?

  Bir Soru soruyla cevaplanmaz.

  Evet, cevap verin.

  Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

  - Yeter ama.

  Biz gidiyoruz.

  Edgar, oturun lütfen.

  Hemen aydınlatacağım bu olayı.

  Eddie, sen kafayı mı yedin?

  Kovuldun!

  - Ha, kovuldun!

  Bu bir İşadamının kararı.

  Teşekkürler, Russel.

  Sağol.

  Ve size gelelim, Edgar.

  Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

  - Aynen bir salak gibi.

  Benim firmam batmak üzereyken, .

 .

 zamanımı amatörlerle geçiriyorum.

  - Sizin Havayollarınızla uçan Müşterileriniz de Kendilerini aynı öyle hissediyorlar.

  - Siz  - Edgar, oturun Ve dinleyin.

  Dinlemenize deyecek, söz.

  Teşekkürler.

  Simdi beni Trans Us Airlenis tan bir bilet almış bir müşteri olarak düşünün.

  Biletin üstünde: Uçuş Saatim saat 14:00 te.

  Saat onbir de ofisten ayrılıyorum ki, zamanında Havaalanındaki kontrollere yetişeyim diye.

  Havaalanında salteriniz görünmüyor, çünkü bütün Son-dakika-Yolcuları Bileti yarı fiyata almak için savaş gösteriyorlar ve ben bu Biletin parasını ödemiştim.

  En güzeli de: İsçileriniz bu müşterilerle ilgileniyor, benimle değil.

  Yani ben en arka sıraya giriyorum ve Uzun zaman bekliyorum.

  Nihayet sıra bana geliyor.

  Ve orda oturan kendini beğenmiş Kraliçe bana sunu söylüyor.

  Beyefendi, 2 saat gecikme olacak.

  Yolcu salonuna oturun ve dinlenin biraz.

  Düşünüyorum da, keşke iki saat daha iş yerinde kalsaydım çalışırdım ve o iki saati müşterilerimin hesabına yazardım.

  Havayollarının beni araması 10 cente mal olurdu.

  Aslında niye sinirlerimi bozayım ki Ben sıradan biriyim sonuçta Tatlı dille kadına soruyorum: Bayan, bana Daha önce haber edemez miydiniz?

  Kadın: Ben sizin özel sekreteriniz değilim.

  Sinirlenip: Patronunuzla görüşmek istiyorum.

  Ve patron geliyor.

  Bay Rahat!

  Kendisine olayı anlatıyorum ve Patron: Bizim personelimiz çok iyidir.

  Size Barda Bir bardak Kahve ısmarlayayım.

  Hiçbir şekilde: Özür dilemek yok, ya da bu ise yaramaz kadını işten çıkaracağım gibi sözler yok.

  Bunun yerine: Bana iğrenç kokulu, sanki havaalanınla aynı zamanda yapılmış bir bar da, iğrenç soğuk bir kahve ikram ediliyor.

  ve soğuk kahvemle yolcu salonunda Oturuyorum.

  Birde ne göreyim?

  Ne göreyim?

  TRANS US AIRLINES: Size yardımcı olabilir miyim?

  Edgar, kendimi nasıl hissediyorum biliyor musunuz?

  Beceriksiz bir herif gibi.

  Aynı sizde kendinizi öyle hissediyorsunuz işte.

  Ne zaman kendinizi daha iyi hissedersiniz, Müşterileriniz mutlu olduğu zaman.

  Ve bu yüzden TRANS US AIRLINES'da çok şey değişmeli.

  ilk adımı da ben atacağım.

  Burada ve şimdi.

  İnsanlar inanmıyor artık size.

  Bıkmışlar artık.

  Bende bıktım.

  Herkes bıktı.

  Bundan sonraki parolamız: TRANS US AIRLINES.

  Tek siz önemlisiniz.

  Garanti veriyoruz.

  Siz  Siz çok açık gözlüsünüz?

  Bir taze kahve alabilir miyim?

  Ama bu sefer lütfen sıcak olsun.

  Evet.

  Kıçımızı yırttık.

  İnsan bir haber verirdi.

  En azından beni uyarabilirdin.

  Ben senin özel sekreterinim.

  Zamanım yoktu.

  Bunlar yolda gelirken aklıma geldi.

  - Anlıyorum.

  Eddie, sen çılgınsın.

  Ben otuz senedir bu İşte çalışıyorum ve Böyle bir şey görmedim.

  Çok iyi iş yaptın, oğul.

  Ama lütfen bir daha böyle bir şey yapma.

  Sen nerdeydin, nerde kaldın?

  Bunu sana söyleyemem.

  - Lütfen Eddie, çıkar su baklayı ağzından.

  Hayır.

  Her zamanki gibi aynı dimi?

  Sushi?

  Hayır.

  Bugün değil.

  Bugün kutlama yapacağız.

  Bir şişe Şampanya ile Istakoz, lütfen.

  - Istakoz!

  Bugün ki Showdan sonra kutlama yapman senin en doğal hakkın.

  - Hayır, o yüzden değil.

  Sana bir şey söylemem lazım.

  Ben, ona evlenme teklifi ettim.

  - Ne?

  Evet.

  Eeee?

  Tahmin et.

  Oh, Eddie, bu inanılmaz!

  Tebrik ederim.

  Senin için çok sevindim.

  Sağol.

  Hadi dostluğumuza tokuşturalım.

  Benim için gerçekten çok değerli o.

  Mutluyum, daha hiççç  - İlişkiye girmediniz?

  Tamam, itiraf edeyim.

  Kısa bir dönem vardı, O zaman evet derdim.

  Kısa?

 ?

  Evet, kısa.

  Ama o zaman bende çoğu kişi gibi birisi olurdum.

  Bu doğru değil.

  -Hemde nasıl doğru.

  Eddie, sen yakında evleniyorsun.

  Bu isleri bırak.

  Judi yi aldatmayı bırak.

  Bırakacağım.

  -  ne zaman?

  - Ne zaman?

  Evlenince bırakacağım.

  - Neden hemen simdi değil?

  O kadar kolay değil dayanmak.

  Ama zamanında bana dayanıyordun?

  Evet, ama sen benim en iyi arkadaşımsın.

  - Senin Judi yi ne kadar sevdiğini biliyorum, bu Riske girmeye değmez.

  - Söz.

  Bu ilişkiyi riske atmayacağım.

  Yemin etmeni istiyorum.

  - Sushi Menüsü üzerine yemin et.

  Tamam, Sushi Menüsü üzerine yemin ediyorum.

  Tamam.

  Yemin ediyorum Hakim Bey.

  - Ama yaparsan  - Ne olur?

  O zaman kıçına tekmeyi atarim.

  Evet, bunu yaparım.

  Hey, Projeyi aldık.

  Simdi aradılar.

  Seni çapkın.

  Ülkenin en büyük Havayollarının Müşterisini kazandın.

  Eddie  seni seviyorum!

  Hey!

  Lütfen, herkes beni dinlesin!

  Lütfen!

  Yaratıcı direktörümüze bardaklarımızı kaldırmak istiyorum.

  - Şerefe!

  Tek bu değil.

  Başka bir havadisim daha var.

  Artik ismimiz: Birk & Schneider Advertising.

  Bati da nasıl diyorlar: Howdy, Ortak!

  Ortak!

  Ortak!

  Judy?

  Ben koşuya çıkıyorum, Tamam mı?

  Ne?

  - Artık gelemem.

  Bu yeni bir şey.

  - Vallahi Vicky, ciddiyim.

  Evleniyorum.

  - Ben evliyim.

  Hayır, istemiyorum artik.

  Bu isten vazgeçmemiz lazım.

  Kampanya nasıl gidiyor.

  Süper.

  Nerdeyse bitti.

  Harika!

  - Olağanüstü.

  İnan, bir an ciddisin sandım.

  Neden bahsediyorsun?

  - Ne olabilir?

  Tanıtıma geç gelmenden tabi ki.

  Ne demek istediğini anlamıyorum.

  Ah boş ver.

  Unut gitsin.

  Judi'yle nasıl gidiyor.

  Düğün tarihi bellimi?

  Daha değil.

  Planlarımız var ama kesin bir tarih yok.

  Evlilik çok büyük adım.

  Büyük bir sorumluluk.

  Sizi ölüm ayırana kadar.

  O zamana kadar iyi fikirler yürütmeye devam et.

  Hoşcakal.

  - İyi uykular.

  Anthony'nin yeni arabası.

  - güzel.

  - evet.

  Hadi, iyi geceler.

  - İyi geceler.

  - Yarın görüşmek üzere.

  Hay aksi şeytan.

  Hay aksi şeytan!

  - Evet.

  - Anthony, beni korkuttun.

  -Özür dilerim, korkutmak istememiştim.

  Anahtarlarımı unutmuşum.

  - Hep çantamda taşırım.

  Hadi yarın görüşürüz.

  Arkadan mı yaptınız?

  Ne?

  - Anladın sen beni.

  Söyle arkadan mi yaptınız?

  Neden bahsediyorsun sen?

  - Sen ve Eddie den.

  Kız kardeşimin nisanlısından ve senden.

  Ne demek istediğimi çok iyi biliyorsun.

  Biliyor musun, bu yaptığın çok yanlış, Angelina.

  Sana çok iyi maaş veriyoruz ama sen yine de Kardeşimin nisanlısıyla yatıyorsun.

  Bu doğru değil.

  Biz sadece arkadaşız.

  Bana yalan söyleme.

  Eminim ki sen bunu her zaman yapıyorsun.

  ve herkesle yatıyorsun.

  Kim olduğu hiç önemli değil.

  Neyse  yarın görüşürüz.

  Hadi!

  Sus.

  Hoşuna gidecek.

  Kapat çeneni!

  Burada neler oluyor, çok iyi biliyorum ben.

  Şıllık!

  Daha bitmedi bebeğim.

  Simdi arkadan girecek.

  Çok hoşuna gidecek.

  Hadi bebeğim Bu çok iyiydi.

  Gerçekten çok iyiydin.

  Aman Allah’ım.

  Tatlım  Ne oldu?

  İğrenç herif!

  Puşt!

  Bu domuzu öldüreceğim!

  Çok üzgünüm, Angelina.

  — çok utanıyorum.

  Sen utanacağına o utansın.

  Simdi gideceğim ve geberteceğim onu!

  Sanırım yaralandım.

  Beni doktora götürür müsün lütfen?

  Nasıl?

  - Su an bütün possttrauma sendromunun belirtileri görünüyor.

  Sakinleşmesi için ilaç verdim.

  Birkaç saat kendisine gelemez.

  Biliyor musun, bunu kimin yaptığını?

  - Firmadan birisi olduğunu söyledi.

  Ailesine haber verdin mi?

  - Hayır, Ailesini tanımıyorum.

  O da benim gibi bu Ajans ta çalışıyor.

  Sadece is arkadaşım o benim.

  Ben tek masraflarını karşılamaya geldim.

  - Sadece iş arkadaşı?

  Tıpkı benim gibi yani?

  Eve, bu asırlar öncesiydi.

  - Tam olarak dört sene.

  Ama tabi ki bir insanda sendeki iştah ve hız olursa, asır gibi gelir.

  Eve, ben senden yardım almaya geldim, geçmişi konuşmaya değil.

  Kendine gelince, seni ararım, Tamam mı?

  - Tamam.

  Yanına gelebilir miyim?

  – Tabiki.

  Sağol.

  Nasıl yani sigorta bunu karşılamıyor mu?

  Siz bana şimdi ciddi ciddi, Herkes kapınızı kırabilir ve sigortanız bunu karşılamıyor mu demek istiyorsunuz?

  Sigorta ödemiyor, çünkü sigorta poliçesi kapsamıyor bu türlü olayları.

  Niye biz bu tür olayları Poliçeye yazmadık?

  Bir saniye efendim!

  Özür dilerim efendim ama ben o zaman size sormuştum ve siz bu çok pahalı olur demiştiniz.

  Ben bunu söylemedim.

  - Eddie  - Bir saniye demiştim, anladın mi?

  Bunun cezasını ödeyeceksin.

  - Ben öyle düşünmüyorum, Anthony.

  Bahse girelim?

  Bu senin aylığından kesilecek.

  Siktir!

  - Puşt!

  Olay nedir?

  Aylığının yükselmesini mi istiyorsun?

  Şerefsiz!

  - Ne?

  Neden bahsediyorsun sen?

  Angelina ya yaptıklarından bahsediyorum!

  Ne yapmışım ben Angelina ya?

  Tecavüz etmişin!

  Şerefsiz!

  - Ne?

  - Şerefsizsin sen!

  Yakında evlenen sen değil misin.

  Birde beni yargılıyorsun.

  Neden bahsediyorsun be?

  - Neden mi bahsediyorum?

  Çok basit.

  Bunlardan bahsediyorum.

  Kalsın sende.

  Kopyaları senin için yaptırdım.

  Belki sana ilham getirir.

  Utanmadan, beni takip mi ediyorsun.

  - Eddie, kendini benim yerime bir koy.

  Sana burada ahlak dersi vermeye gelmedim.

  Sen benim Kardeşimi aldatmışsın aldatmamışsın beni ilgilendirmiyor, Ama beni bu firma ilgilendiriyor.

  Emekli olana kadar bu firmayı yönetmek istiyorum.

  Bu yüzden, kayıkta kiminle oturduğumu bilmek istiyorum?

  Yani  Benimle bir daha sakin bir orospu yüzünden çıkışmaya kalkma, Tamam mı?

  Anlaşmamız lazım.

  Sen susacaksın, ben susacağım.

  Ailede (firmada) işler böyle.

  İyi.

  Harikasın.

  Sen Guinness Rekorlar Kitabına girmelisin.

  Merhaba.

  - Selam.

  Nasıl?

  - Biraz daha iyi.

  Bir polis yanında.

  Polis?

  Polisi kim çağırdı?

  - Ben.

  Buna mecburdum.

  Tabiki.

  Gerçekten tecavüze mi uğramış?

  - Test yaptırdık, ama hemen yıkanmış bu yüzden bir tıbbi ispat bulamadık.

  Sen onu alacak mısın?

  Hayır, benim işim var.

  onu sonra ararım.

  - Tamam ben kendisine söylerim.

  Yardımın için çok teşekkürler.

  Bunu hiçbir zaman unutmayacağım.

  Yani her şeyi bir daha anlatmak mi zorundayım?

  - Evet, öyle.

  Bu olayla ilgilenen Savcıyla görüşüyorum.

  Size yardımcı olabilmek için, elimizden geleni yapacağız.

  - Ne demek istiyorsunuz?

  Yargılanabilir mi?

  Size inanıyorum.

  Bu Hikaye akla yatıyor, makul.

  Ama Hakim ispat isteyecek, Sperm, Yara gibi.

  Maalesef ispatimiz yok, Angelina.

  - Üzgünüm.

  Sadece yıkanıp, o kiri üstümden atmak istiyordum.

  Anlıyorum.

  - Belki de her şeyi unutsam daha iyi olur.

  Sizi buraya getiren bey yardımcı olamaz mı?

  - Eddie?

  - O ifade verir.

  Tamam.

  Sizi simdi evinize götüreyim.

  Uyuyup dinlenmeniz lazım.

  Yarın yine gelirim, bu konuşmamıza devam ederiz.

  Ben yalnız kalmak istemiyorum.

  Hoşgeldin, ben Meryl.

  Senin ismin ne kızım?

  Angelina.

  - Güzel bir isim.

  Lütfen, kendi evinde gibi hisset.

  Bayan, bir saniye lütfen?

  - Tamam.

  Acele etmenize gerek yok.

  - Sağolun.

  Gerçekçi olmak istiyorum.

  çok zor olacak.

  Ama bunu beraber atlatacağız.

  O cezasız kalmamalı, yoksa bunu yine yapacak.

  - Tamam.

  Teşekkürler.

  - Mahkemeyi kazanınca bana teşekkür edin.

  <i>Ben Eddie Schneider.

  Şu an meşgulüm.

  <i>Mesajınızı bırakın, sizi tekrar ararım İyi günler.

  Eddie, benim.

  Mesajımı alınca beni arar misin?

  Teşekkür.

  Eddie, Polis Helen Drake seninle konuşmak istiyor.

  Merhaba.

  Ben Polis Drake.

  Ben Angelina Sables in eşyalarını, yani delil olabilecek eşyalarını almaya geldim.

  Onun odasını gösterir misiniz?

  - Tabiki.

  Gelin benimle.

  Angelina bana her şeyi anlattı.

  Siz doğru hareket ettiniz.

  Ben yardım etmek istedim, Onun için doktora götürdüm.

  Eddie, sizin ifadeniz Angelina olayında çok önemli.

  Ne ifadesi?

  Mahkemede.

  Tüm ayrıntıları hatırlamanız lazım.

  Her detay bizim için çok önemli.

  Bir problem mi var?

  Evet.

  Ben Polis Drake.

  Siz ?

  Ben Russell Birk, bu Ajansın sahibiyim.

  Buda benim oğlum Anthony.

  Sizi gördüğüme sevinmedim.

  Angelina Sable Tecavüz olayından dolayı, oğlunuz Anthony ye karşı bir soruşturma yapıyoruz.

  Ne?

  - Arama emriniz var mı?

  - Hayır, ama onu alacağım.

  Ama bu esnada Angelina nin eşyalarını alacağım.

  — İyi.

  iyi.

  Sonrada Ajanstan ayrılmanızı rica ediyorum.

  — Memnuniyetle.

  Bert, içeri girin.

  - Russel  — geldiğiniz için teşekkürler.

  Anthony’yi getireyim.

  İyi.

  Bert, Pazar günü geldiğin için çok sağol.

  - Rica ederim.

  Ailen için her zaman yirmi dört saat.

  İspatların var, değil mi?

  - Biraz karışık, ama  Bert, benim oğlum suçsuz.

  Bunu ispat etmeni istiyorum.

  - anlıyorum.

  Jüriye sunu inandırman lazım: Burada mağdur olan Anthony.

  Bu kız değil.

  - Aynen bende öyle düşünüyorum.

  İyi.

  Bir Atak yüzünden Angelina iki sene bir Sinir hastanesinde yatmış.

  Sonra yine annesinin evine yerleşmiş.

  Ama üvey babası ile anlaşamadığı için, onyedi yaşında evden kaçmış.

  Bu kız hasta.

  - Bunları mahkemede söylersek, Angelina’nın İfadesindeki dramı hafifletecek.

  - Evet iste bu  Yanlız Problem , Anthony bir kıza sarkıntılık yapmış.

  Ayni bu olay gibiydi.

  O zamanda şıllığın biri paramıza göz koyduğundan böyle bir şey söylemişti.

  Anthony, kapat çeneni!

  - Ne?

  Siz devam edin.

  Savcı bunu kesin öğrenir.

  Savcı ödevlerini yapıyor.

  - Şimdi durumumuz nedir?

  Savunmamız o kadar iyi o kadar kuvvetli olacak ki, Jüri de Angelina’nın arkadaşı bile olsa, Anthony’nın suçlu olmadığına inanacak.

  Bunu yapın.

  - Bunu yapabilmek için Eddie’nin yardımına ihtiyacım var.

  Bert ile ne konuştunuz?

  - Bu Anthony’nin olayını.

  Tecavüz olayını demek istiyorsun.

  - Bu Tecavüz değildi.

  Sen nerden biliyorsun?

  -Bilmiyorum.

  Ama suçlu olduğu kanıtlanana kadar, Suçsuzsundur.

  Senden ne istiyorlardı?

  - İfade vermemi.

  İfademi?

  Ne diye?

  Sen orda değildin ki.

  Nasıl bir iş arkadaşı olduğu hakkında ifade istiyorlar.

  Bunun için mi Bert pazar günü geldi?

  - Evet.

  İnanmıyorum.

  - Bu benim Problemim değil.

  Sonra koşuya çıkıyorum.

  Bu son zamanlar çok koşuyorsun sen.

  Eddie!

  Eddie, bir saniye, lütfen.

  - Bayan Drake, Size çok söyledim, Size yardım etmek isterdim ama nasıl yapacağım bunu bilmiyorum.

  Eddie  Birk ailesi en yalancı Avukat Bert Zikinsky’yi tutmuşlar.

  Müvekkilini kurtarmak için her şeyi yapar o adam.

  Sizin yardımınıza ihtiyacım var.

  - Tek bildiğim, Orda değildim.

  Olay olduğunda ben yoktum.

  Sizce ne oldu, ne düşünüyorsunuz?

  - Benim düşündüğümün ne önemi var?

  Bu bir polis araştırması, tamam mı?

  Biz sizi biraz araştırdık.

  çok paranız yok, Nasıl oluyor da, böyle büyük başarılı bir Ajansın ortağı olabiliyorsunuz.

  Bu yüzden Birk ailesine borçlusunuz.

  Bu komik mi sizce?

  Benim kimseye borcum yok.

  bu Ajanstaki tüm büyük müşteriler benim.

  Ben kazandım onları.

  Ve her ay bana başka Ajanslardan teklif geliyor.

  Yani bana birisine borcum olduğunu söylemeyin.

  Eddie, kime yardim edeceksin?

  Bir kız arkadaşına mi, bir tecavüzcüye mi?

  Ne yapıyorsun?

  - Uyuyamıyorum.

  Eddie, saat dört buçuk.

  Yat artik.

  Buyurun oturun.

  Duruşma başlamıştır.

  Anthony Birk, Angelina Sable'yi tecavüz ve kasıtlı Yaralamadan suçlanıyor.

  çok iğrenç bir eylem, bu büyük cezayı hakkeden bir suç.

  Kanlar akmaya başladı.

  - Bunların hiç biri olmadı.

  Tecavüz yoktu.

  Bay Schneider, o akşam neler olduğunu Anlatır mısınız?

  Biz geç saate kadar çalıştık, saat on gibi hepimiz ayrıldık ajanstan.

  Bayan Sable de yanınızda mıydı?

  - Evet, hepimiz asansördeydik.

  Sonra herkes asansörden indi, Angelina ve ben Garaja indik.

  Orda ikimizde kendi arabalarımıza binip yola çıktık.

  Ama siz yalnız yola çıktığınızı söylemiştiniz.

  Evet, ilk ben yola çıktım.

  Ama dikiz aynasından Angelina’nında yola çıktığını gördüm.

  Poliste üç saat ifade vermiştiniz ve hiç Angelina Sable in kendi arabasına binip yola çıktığını söylememiştiniz.

  Ben beraber çıktığımızı söylemiştim.

  Tanığı avukat vekili olarak sorguya çekmek için izin istiyorum.

  Kabul edildi.

  - Siz Bayan Sable'nin yola çıktığını görmediniz.

  Arkadaşınızı korumak ve isinizi kaybetmemek için.

  yalan soyluyorsunuz.

  - İtiraz ediyorum.

  - Kabul edildi.

  Devam edin.

  Bayan Sable'yi ertesi sabah bitkin bir halde gördünüz.

  Evet, baya bitkin bir haldeydi.

  - çok yorgun ve üzgün görünüyordu.

  Yani, başına kötü bir iş geldiğini düşündünüz.

  İtiraz Ediyorum!

  Kabul edildi.

  - Size ne anlattı, ne olduğunu söyledi mi?

  Evet, Anthony Birk bana tecavüz etti dedi.

  Siz buna inandınız ve kendisini hemen hastaneye götürdünüz.

  Evet, Dr.

  Sage ye götürdüm.

  Tanıdığım bir doktor.

  çünkü, tıbbi bir yardıma ihtiyacı olduğunu düşündünüz.

  Evet  ağlıyordu ve benden kendisini doktora götürmemi istedi.

  Bu kadar.

  Bu kadar.

  Başka sorum yok.

  - Çaprazlama Sorgu?

  Bay Schneider, Bayan Sable ile arkadaş olduğunuz söylenebilir mi?

  Evet.

  - Yani Bayan Sable in durumu sizi endişelendirdi.

  Evet, bu doğru.

  - Ama siz polisi çağırmadınız.

  Hayır, çünkü önce Anthony’yi de dinlemek istedim.

  Polisi çağırmadınız.

  Şüpheniz vardı.

  Neden?

  Ben Anthony’yi iyi tanıyorum ve böyle bir şey yapacağını düşünemiyordum.

  Sizce, Bayan Sable neden böyle yanlış suçlama yapmıştır?

  Biz o gün yemeğe gitmiştik ve ben ona çıkış vermek zorunda olduğumuzu söylemiştim.

  Neden?

  - Russel ve Anthony Birk iş performansının düşük olduğunu söylüyorlardı.

  Sizde buna katılıyor muydunuz?

  — Efendim?

  — Sizde performansının düşük olduğunu düşünüyor muydunuz?

  -Hayır.

  Neden o zaman çıkış verdiniz?

  Siz Yaratıcılık Bölümünün patronu denil misiniz?

  Evet, bu doğru.

  Ama personel hakkındaki kararları üç ortak arasında değerlendiriyoruz.

  Başka yapabilecek bir şeyim yoktu.

  - Teşekkürler, Bay Schneider.

  Bayan Mitchell?

  - Ben bir daha Bayan Sable’i sorgulamak istiyorum.

  Hiç Bay Schneider size isinizden memnun olmadığını söyledi mi?

  Hayır.

  Sürekli başarılarım için beni tebrik etti.

 - Teşekkürler.

  Ama o sabah bir konuşmayı hatırlıyorum.

  Evliliğiyle alakalı, bizim ilişkimize yansıyabilecek sorunları konuştuk.

  Bu konuşma hemen ilişkiden sonra gerçekleşti.

  Sessiz olun!

  Bay Zikinsy, tanık sizin.

  Bayan Sable, sizin aktif bir seks hayatiniz var.

  - İtiraz ediyorum!

  - Kabul edildi.

  Soruşturmaya devam edin ama ahlaksız konuşmalara gerek yok.

  İnanılmaz.

  Şimdide Bayan Sable Bay Schneider ile Seks ilişkisi olduğunu söylüyor.

  Anlıyorum.

  Baktınız birisi sizin istediğiniz gibi davranmıyor, hemen onu sizle Seks ilişkisi olduğunu öne sürüyorsunuz.

  - İtiraz Ediyorum!

  - Kabul edildi.

  Bize lütfen sunu açıklayın  Bayan Sable, birisini ilk olarak mı tecavüzden suçluyorsunuz?

  12 Mayis 1998 ten, bir Polis raporundan bir şey okumak istiyorum.

  İtiraz Ediyorum!

  Bende bunun kopyası yok.

  - Red edildi.

  Resmi bir rapor.

  Devam edin!

  - Başlangıç: "Arkamdan dört tane adam koşuyordu, Yakalayıp beni yere attılar ve tecavüz ettiler.

  Birden  Siyah bir General geldi ve adamları vurdu.

 " Bitti.

  Bu ifade sizin ifadeniz.

  Hatırlıyor musunuz?

  - Evet.

  Bunu mahkemeye anlatmak ister misiniz?

  O zaman bir suçlama olmadığı beni şaşırtmıyor.

  Yargılama da olmamış.

  Doğru değil mi, Bayan Sable?

  İspat yoktu.

  Ve o esrarengiz Generalde bulunamamış.

  Ve hiçbir zaman tecavüz ihbarı da olmamış.

  Bunun üstüne iki sene sizi sinir hastanesine yatırmışlar.

  Orda psikofarmaka ile tedavi görmüşsünüz.

  Siz dokuz sene önce yalan söylediniz.

  Ve bugün yine yalan söylüyorsunuz.

  Bunlar doğrular değil mi, Bayan Sable?

  Anthony size hiç dokunmadı.

  Bunu intikam almak için yaptınız!

  İtiraz Ediyorum!

  Tamam.

  Tamam.

  Buna cevap vermek zorunda değil.

  Ben onunla yatmadım!

  Bana inanmalısın.

  Eddie, ben salak değilim.

  Bunları neden uydursun?

  Biliyor musun?

  Sana artik güvenemem.

  - Neden?

  Çünkü hep yalan söylüyorsun.

  Biz onunla Seks yaşamadık!

  Neden anlamıyorsun bunu?

  Bana bağırma, Eddie!

  Bunu hak etmedim.

  Merhaba.

  - Merhaba, ben Eddie.

  - Hey, nasılsın?

  İyi değilim.

  Görüşebilir miyiz?

  - Tamam.

  Judy!

  Ben biraz koşuya çıkıyorum, tamam mı?

  Ne yapacaksın?

  Hani stres atmak için koşuya beraber gidecektik.

  Sen ne zamandır koşuyorsun?

  – Bir kaç zamandır.

  Ben sürprizlerle doluyum.

  Sen?

  Ama ben hızlı koşuyorum, yolda durup seni beklemek istemiyorum  Ben sana yetişmeye çalışırım.

  Beni bekleme, devam et.

  Tamam?

  Judy!

  Dur!

  Bileğim!

  Tüh!

  Bileğim!

  - Eddie, bırak bu işleri!

  Neyi bırakayım?

  - Yalan söylemeyi bırak!

  Ne demek istiyorsun?

  - Ne demek mi?

  Su haline bir baksana!

  Haftada 4 yada 5 kere koşuya çıkıyorsun.

  Ve hiç performansın yok.

  Erkek adam gibi doğruları itiraf et.

  - Neyi itiraf edeyim?

  Bu sokakta oturan bir kadınla yattığını.

  Saçmalıyorsun.

  O benim normal bir arkadaşım.

  Senin koştuğun tek yol, o kadının evine ve geri gelene kadar.

  Bu civarlarda tek bilmeyen benimdir herhalde.

  Senin bana böyle bir şey yapabileceğini hiç düşünemezdim.

  Ama sen  Ben çok yanılmışım.

  Her şey bitti.

  Judy!

  Bir şeyler yemelisin.

  - Sonra.

  Böyle kötü şeyler yaşadığın için, gerçekten çok üzgünüm.

  Senin için dua ediyorum.

  - Sağol.

  İnancını hiç kaybetmemelisin.

  - Neye inanç?

  Biliyor musun?

  biz büyük bir planın bir parçasıyız.

  Özür dilerim ama bu plandaki rolüm çok iğrenç.

  Hayatımda iki kere tecavüze uğruyorum ve iki seferinde de herifler kurtuluyor.

  Cezalarını çekecekler.

  Cehennemdemi yanacaklar?

  Bir gün bu yaptıkları suçun cezasını çekecekler.

  Bu benim için bir teselli değil.

  Onların başka bir hayatta cezalarını çekmeleri benim için teselli değil.

  Seni anlıyorum.

  Uyumaya çalış.

  Bana ihtiyacın olursa, biliyorsun yerimi.

  Kendine ceza verme.

  Sen suçsuzsun.

  Diyorlar ki, bana tecavüz eden adamları sen vurmamışsın.

  Bunu hayal etmişim.

  — Kalbin ne diyor?

  Neye inanacağımı bilmiyorum.

  Beni Anthony den korumadın.

  Ben bir şeylerin olmasını engelleyemem.

  Ama bir bildiğim var, herkes er yada geç yaptıklarının cezasını çekecek.

  Ben senin varlığına inanmak istiyorum.

  - İnan.

  Bu sefer yanında kalacağım.

  Ama bana yardım etmelisin.

  - Nasıl?

  Seni güçsüz bırakıyorlar.

  Güzelim, iyi misin?

  Sesler duydum.

  Evet.

  Herhalde uykuda konuştum.

  İyi o zaman.

  İyi geceler.

  İyi geceler.

  Eddie, Bay Birk seninle Toplantı salonunda konuşmak istiyor.

  Beni işten mi atıyorsun?

  - Başka bir çare göremiyorum, Eddie.

  Sen Judy ile evlenmeyeceksin ve Firma Judy'e miras olarak kalacak.

  Bu durumda imkansız seni ortak yapamam.

  Russel, Judy ve ben su an bir kriz yaşıyoruz, ama emininki, bunları çözüp yine mutlu olacağız.

  Eddie, sana inanmıyorum.

  Judy bunları sana iletmemi istedi, eşyalarını toparladığını ve senin bunları almanı istediğini söyledi.

  Russel, ben  - Senin Judy ile aranda geçenler beni ilgilendirmiyor, bu sizin probleminiz.

  Ama burası benim Ajansım, burası beni ilgilendiriyor.

  Ve ben her zaman bu Firmanın kontrolünün ailemin elinde olmasını istiyorum.

  benim durumumu anlamalısın.

  - Tabi.

  Mahkemede Anthony’nin kıçını kurtarırken iyiydim.

  Ah yapma .

  Sen bazı şeylere "ben koşuya çıkıyorum" diye ad verdiysen, bu benim suçum değil.

  Duygusal olmayalım, Eddie.

  Bunlar olması gereken şeyler.

  Her şeyde bir hayır vardır.

  - Ben buraya gelmeden, ikinci sınıf düzeyinde bir Ajanstı burası.

  Büyük müşterileri hep ben kazandım.

  Avrupa Reklam Ajans Müşterisini bile ben kazandım.

  Bu doğru.

  Bu Ajans senin sayende çok Başarı kazandı.

  Seni çok takdir ettiğim için sana tazminat ödemek istiyorum.

  Tam 200. 000 $ Cirosu 20 Milyon olan Firmada tazminat 200. 000 $?

  Russel, bu bir hakaret.

  Ben enayiye mi benziyorum?

  Bunu yapmak zorunda değiliz.

  Ya parayı al yada bırak.

  Ne istersin bebeğim?

  Kokain, hap, başka bir şey?

  Ben bir şey arayım, söyle aklini uçuracak bir şey.

  Buldum.

  Bu Beynini yer.

  Bitane bundan at, kendini uçuyor gibi hissedeceksin.

  Aaa, ne oluyor burada?

  Bana kafa uçuracak bir şey lazım ama dıştan uçuracak.

  Ne demek istiyorsun?

  - Bana silah lazım.

  Siz hiç kafanızı yormayın, silahı ayarlayabilirim.

  Bana biraz müsaade.

  Seninle konuşmam lazım.

  - İsim var.

  Git, lütfen.

  Lütfen, Judy.

  - Çok teşekkürler, şekerim.

  Haftaya yine geleceğim.

  Arkadaşlarıma sizin bu güzel Dükkânınızı göstereceğim - Teşekkürler.

  Ne istiyorsun?

  Dükkânın için tebrikler.

  En sonunda başardın.

  Ne istiyorsun?

  Baban beni işten attı.

  - Bu benim kararım değil.

  Firmayı o yürütüyor.

  - Onun için ben kıçımı yırttım.

  Buda senin kararındı, Eddie.

  Ben senden bunu hiçbir zaman istemezdim.

  Biz yeni tanıştığımızda sen orda çalışıyordun.

  Ben tek seni istiyordum.

  Benim için senin ne iş yaptığın hiç fark etmiyordu .

  Ha ortak olmuş yada posta dağıtmışın.

  Bunlar hepsi yalnızca senin kararındı.

  Biliyorum.

  - Sana veremediğim neydi?

  Hiçbir şey.

  Hiçbir şey.

  Kaç kadınla yattın?

  - Ne?

  Kaç kadınla ilişkiye girdin?

  Bir kaç kişiyle.

  Angelina?

  - Hayır.

  - Ah, lütfen, Eddie, yalan söyleme!

  Yalan söylemiyorum.

  Bana kızgın olduğundan, bunu uydurdu.

  Neden?

  Ben mahkemede yalan söyledim.

  Ben yalan söyledim ve yanlış ifade verdim, çünkü Anthony  benim bazı ilişkilerimi öğrendi  ve bana şantaj yaptı.

  Yani tecavüz olayı doğruydu.

  — muhtemelen evet.

  Seni tanıyamıyorum.

  Bunu ona nasıl yaptın?

  - çok büyük hata yaptım.

  Eddie, lütfen git buradan.

  Yoksa neler yapabilirim bilmiyorum.

  Ee, Schneider, yeni bir iş bulabildin mi?

  Baban ne derdi her zaman?

  Kapat çeneni!

  Ah, yapma!

  İyi davran.

  Yine Pirsch’temisin?

  Kapat çeneni, şerefsiz herif.

  Senin için yaptıklarımdan sonra.

  Hey, aleti pantolonunun içinde bırakamayan sensin.

  Bu bu kadar önemlimi?

  Cebinde 200 papel var.

  Senin gibi birisi için büyük para.

  Bu parayla kaç tane orospuya gidebilirsin biliyor musun?

  Bence, sana bir hafta yeter!

  Aman Allah’ım, çok acı.

  Çok üzüldüm!

  - Dokunma bana!

  Tamam.

  Yeteneğin vardı.

  Yeteneklisin.

  Bu Angelina için, şerefsiz!

  Onun o gay kıçını ikiye ayıracağım.

  - Senin için bir şey yapabilir miyim?

  Siktir!

  O koca kıçını tezgaha doğru yollandır ve bana bir bira getir.

  Şıllık!

  Ne istiyorsun?

  - Seni rahatsız ediyorsam özür dilerim.

  Yeni bir is buldum, onu söylemeye geldim.

  Konuşabilir miyiz?

  Eddie, bitti.

  - Judy, seni çok özlüyorum.

  Sen içmişsin.

  - Biliyorum.

  Özür dilerim.

  Çok salakça, ama  - Eline ne oldu?

  Düştüm.

  - Tamam  bu halde gidemezsin.

  Bunları yarın sabah alabilirsin.

  - Judy, lütfen.

  Beni tek 5 dakika dinler misin?

  Sen koltukta yatabilirsin.

  Ama sabah erkenden gitmelisin, tamam mı?

  Aman Tanrım, ne oluyor bana?

  - Hey!

  Merhaba!

  - Nasıl gidiyor?

  – Nasıl mı gidiyor?

  - Biraz eğlenelim mi?

  Tabiki eğlenelim.

  - Ee hadi o zaman!

  Tamam!

  Nereye gidiyoruz?

  Beraber çok güzel eğleneceğiz.

  Sen pantolonunu açmaya basla.

  Sert oyunları seviyorsun.

  - Aynen öyle.

  Ne oldu  Ben böyle şeylerden hiç hoşlanmıyorum.

  - Ama ben.

  Kelepçeleri aç.

  Hiç komik değil.

  - Seninle istediğimi yaparım.

  Sen neden hoşlanıyorsun bilmiyorum ama ben bu saçmalıklardan hiç hoşlanmıyorum.

  - eee?

  Tamam.

  Hadi!

  - Siktir!

  - Bu kırılmaz.

  Bu bir Audi.

  Sağlam araba yapıyorlar.

  Biz bunların Reklamını yapmıştık.

  Ne reklamı?

  Ne numara çeviriyorsun sen?

  Allahım.

  Çabuk kelepçeleri aç yada yemin ediyorum  - Babanımı çağıracaksın?

  Kelepçeleri aç- Anthony, sana bir şey soracağım.

  - Ne?

  Bana tecavüz ederken Kendimi nasıl hissettiğimi biliyor musun?

  Lütfen!

  O sadece seksti!

  Bunu daha öncede yapmıştın!

  Ne oluyor sana?

  Elinde niye silah var senin?

  Dikkat!

  Zorla aleti içime soktuğundaki hissi düşünebiliyor musun?

  Tamam, hiç ve hiç doğru değil.

  Bunu yapmamalıydım.

  Kelepçeleri çıkaracak mısın?

  - Neden yaptın bunu bana?

  Bak özür diledim.

  Başka ne yapabilirim ki?

  - Söyle!

  - Tanrım!

  Kontrolümü kaybettim ve oldu.

  Evet.

  Ayni ufak bir çocuktaki gibi, yanlış yapıp hatanı çok geç anladın.

  Yanlış yaptın!

  Sen çocuk değilsin.

  Sen benim gözümde mükemmeldin.

  Ne?

  Her zaman seni istiyordum.

  - Şimdi ben gururlanayım mi?

  Biz ikimizde medeni insanlarız.

  Buna da bir çare buluruz.

  Sana 10. 000 $ vereceğim, tamam mı?

  10. 000?

  - Evet, 10. 000.

  Yemin ediyorum.

  - Tecavüz için?

  - Aman, Allahım!

  Aman, Allahım!

  Sendemi cimrisin?

  - 50. 000 vereyim.

  - Şerefsiz, bu olayda Paranın hiç bir anlamı yok!

  O zaman benden ne istiyorsun, çirkin şıllık?

  Bunu sana göstereceğim.

  Nereye gidiyorsun?

  İnanmıyorum yaa.

  Ne yapmak istiyorsun?

  Ne  Siktir!

  Defol!

  Hayır!

  Hayır!

  Ne yapıyorsun?

  Hayır!

  Hayır!

  Seni öldüreceğim!

  Bunun cezasını ödeyeceksin.

  Nerde olursan ol, seni bulacağım.

  Burada hepimiz Anthony Birk in cenazesinde toplandık, Vücudunun burada rahat yattığını biliyoruz.

  Bu kadar genç yaşta bizden ayrılması büyük bir trajedi, ama biliyoruz ki ruhun orda rahat.

  Kendimizi söyle teselli edelim: Allah hepimize bir plan kurdu ve bu planı değiştirmek bizim elimizde değil.

  Lütfen ayağı kalkalım ve birkaç saniye Anthony Birk için saygı durusu yapalım.

  Evet?

  - İyi akşamlar.

  - Polis Paula York, Steve Dwight.

  Angelina Sable ile görüşebilir miyiz?

  - Evet, buyurun girin.

  — Teşekkürler.

  Cenazeye niye gittiniz?

  Birk ailesine, oğullarının size yaptığını hatırlatmak için mi gittiniz?

  Anthony bana bir şey yapmadı.

  Onu suçlamakla yanlış yaptım.

  Bas sağlığı dilemek için gittim.

  Cenaze töreninde?

  Bunu söylemek için çok ilginç bir anı beklemişsiniz.

  Bu sizin ilk tecavüz suçlamanız değildi.

  Gençtim.

  Bunun yüzünden Tedavi gördüm.

  Bu suçlamalarımdan dolayı sadece ben, kendim ceza çektim.

  Cinayetin olduğu gece nerdeydiniz?

  - Buradaydım.

  Bunu tastikleye bilen birisi var mı?

  Bakin  Olay su, Bayan Sable  Artık doğruları söylemenin zamanı geldi.

  Bize gerçekten olanları anlatın lütfen, tamam mı?

  - Benim yanımdaydı.

  Bütün aksam muhabbet ettik, sonrada dualar ettik.

  Ne?

  — Buradaydı, benim yanımda.

  Bütün gece boyunca.

  Bayan, bunu mahkemede de söyleyebilir misiniz?

  Evet.

  Mahkemede de yemin edebilir misiniz?

  - Steve, o bir Rahibe.

  Yemin edebilirim.

  Edgar, gitmeden bir kahveye ne dersin?

  Sıcak mı?

  - Evet, sıcak Kahve.

  İyi.

  - Raporunuzu Ajansa getirin.

  Biz sizi ilk sıralara geçireceğiz.

  Bu Zamanda komünikasyon diye bir şey yok.

  Bay Schneider, sizi tutukluyoruz.

  Burada bir tanıtım yapıyorum.

  - Size haklarınızı okuyayım mi?

  İşi olduğundan daha çok zorlaştırmayın.

  - Şaka yapıyorsunuz.

  - Şaka değil.

  Gerekirse Kelepçeleri takabiliriz.

  Olamaz.

  Bu sefer buna inanmam.

  Kesin bir açıklaması vardır.

  - Bir yanlışlık var ortada.

  Hemen geliyorum.

  - Hayır, dur!

  Yapmayın!

  Lütfen, yapmayın!

  Polis bey, biz bunu bir şekilde  - Polis bey?

  İki kötü oyuncu.

  İyi.

  Show bitti.

  Yine içeri alın.

  Hadi.

  Adam öldürmeden suçlanıyorsunuz.

  - Ama bu çok büyük saçmalık.

  İtiraf edin, bitsin.

  - Neyi itiraf edeyim?

  Onu öldürdüğünüzü.

  - Ben onu öldürmedim.

  Şahidiniz uyuyormuş.

  Anthony Birks ün cesedinin her yerinde sizin parmak izleriniz vardı.

  Ve onu öldürmek için bir sebebiniz vardı.

  - Bu delilik.

  İtiraf etmezseniz ve yargılanırsanız en az 20 Sene yersiniz.

  Bu çok uzun bir zaman.

  - Benim sebebim ne Olabilir ki?

  Yapmayın yaa, Ajansı büyülttükten sonra size Sadece, eğlendiğiniz için çıkış verdiler.

  - Haydi, Eddie  İyi bir Avukatla 7-9 sene içinde çıkarsın.

  İyi halin olursa 4-5 senede kurtulursun.

  Merhaba.

  Sağol, geldiğin için.

  - Ne istiyorsun?

  Sana yaptıklarım için özür dilemek istiyorum.

  Elimden gelse, her şeyi geri çevirirdim.

  Senin yaptığını biliyorum.

  Ben onu öldürmek istemedim.

  Onun  bana yaptıklarını anlamasını istiyordum.

  Ama her şey kontrolden çıktı.

  Sen en doğrusunu yaptın.

  O aşağılık bir adamdı.

  Ama bunu itiraf etmelisin.

  - Bunu yapamam.

  Yapamaz mısın?

  İtiraf etmelisin, yoksa ömrümün sonuna kadar burada kalırım.

  Ben suçsuzum.

  - Eddie, ben hapise girersem, Kendimi iki haftaya kalmaz asarım.

  - Hayır!

  Kendini nefsi müdafaa diye savunursun.

  Benim çok iyi bir avukatım var.

  Ben hukuk sisteminin nasıl işlediğini biliyorum.

  Bunu bir kere daha yaşadım.

  Ben özgürlüğü hak ediyorum.

  Kendimi normal bir insan gibi hissetmeyi hak ediyorum.

  Geceleri ağlayarak uyanmadan uyumak istiyorum.

  hımm  İstediğim  bir gün aile kurmak  ve çocuklarım olsun istiyorum.

  Büyük aşkı bulmak  Kendimi yine sevmek istiyorum.

  Ben yaşamayı hak ettim, Eddie.

  Evet, hak ettin.

  Kendine iyi bak.

  Savcı suçsuz bir vatandaşı yargılamak istiyor.

  Neden?

  Çünkü gerçek katili bulamıyor.

  Duyuyorsun, Savcı Bay Schneider’e güvenmiyor.

  Neden?

  Çünkü hiçbir delil yok.

  Bay Schneider den sizi soğutmak için duygularınızla oynayacaktır, Ama onu sevmeniz sevmemeniz hiç önemli değil.

  Önemli olan tek şey: Yeterli delil bulup bu şüpheyi kaldırmak.

  En şüpheci olduğu yerde, Ben gireceğim oyuna.

  Şüpheci olduğu yeri aydınlatmak, onun beraat alabilmesi demektir.

  Ve size garanti veriyorum, bu dava bitince Siz, Bay Schneider hakkında, daha çok şüphelere düşeceksiniz.

  Bay Schneider ile bir ilişkiniz vardı.

  - Birkaç kere görüştük.

  Nişanlısını kaç kere sizinle aldattı?

  - Bilmiyorum.

  Bir kaç ay sürdü, sonra Eddie bitirmek istedi.

  Eddie kendinden geçmiş bir halde yumrukluyordu, tutmak istedik ama başaramadık.

  Sabah evden çıkarken onu gördünüz mü?

  - Hayır, ben uyandığımda o çıkmıştı.

  Emin misiniz, çıktığına.

  Evet.

  Yani siz uyurken evden çıkıp Clup Privilege gidip Sonra tekrar eve gelerek Anthony Birk’ü öldürmüş olabilir.

  Gece sizin yanınıza gelme sebebi üzerindeki şüpheleri çekmek olabilir.

  Siz neden Judy’nin yanına gittiniz?

  - Aramızdaki olayı temizlemek için.

  Judy’nin evinden saat kaçta ayrıldınız?

  - Sabah altı bucuğa doğru.

  Niye vedalaşmadınız?

  - Çünkü benden sabah hemen evini terk etmemi istemişti.

  Yani eski nişanlınızın isteğini yerine getirmek için, sabah erkenden kalkıp kendi evinize gittiniz.

  Sizin Anthony ye kızgınlığınız yoktu.

  Bu isten çıktıktan sonra daha iyi para kazanabileceğiniz bir iş yerine girdiniz.

  Ve durumunuz çok iyiydi.

  - Evet.

  Bu durumda hiç bir sebep yok ortada.

  Bay Henderson, çapraz sorgu?

  - Evet, Hakim Bey.

  Bay Schneider, Angelina Sable adında birisini tanıyor musunuz?

  - Evet.

  Bir tecavüz davasında ifade verdiniz ve sizin ifadeniz sayesinde Bay Birk yargılanmadı.

  Ben hiçbir şey bilmiyorum dedim.

  - Bu davada sizin ifadeniz çok önemliydi, ve bu yüzden Bay Birk mahkemeden suçsuz olarak çıktı.

  Evet mi hayır mı?

  İtiraz ediyorum!

  Bu soru cevaplandı.

  - Evet, devam edin.

  Bay Schneider, bir ay üstüne Anthony Birk sizi işten kovuyor, ve bunu sizin beş senelik emeğinizden ve sayenizde Birk & Partner Firması büyüdükten sonra.

  Ve siz ifadenizle Birk ailesine yardımcı olmuştunuz.

  Buna kesin çok sinirlenmiştirsiniz.

  Hem de çok.

  - Tabiki mutlu değildim bu durumdan, ama tam o ara Judy ve ben ayrılmıştık ve biliyordum ki Bay Birkin Firmasını ailesinden başka kimse yönetemezdi.

  Sadece bu yüzden kovuldum.

  Hemen yaratıcılık direktörü olarak yeni is buldum.

  Mahkemede ben doğruları söyledim.

  Amacım birilerine yardim etmek değildi.

  Evet, bunu okudum.

  Bay Schneider, su an yeminli olarak konuştuğunuzu biliyorsunuz değil mi?

  Evet.

  Bay Schneider, Bay Birk size hiç şantaj yaptı mı?

  Hayır.

  - Teşekkürler, Bay Schneider.

  Anthony Birk size hiç şantaj yapmadığını ifade ettiğiniz için çok teşekkürler.

  Bu durumda anlaşılan şu ki, gerçekten onu öldürmek için bir sebebiniz yok.

  Yada var?

  Bu resimler Bay Schneider in çok sayıda kadınla seks ilişkisi olduğunu  belirtiyor.

  Sessizlik!

  - İtiraz Ediyorum!

  Bunları kullanabilir mi?

  Bu delilleri ben bilmiyorum.

  - Hakim Bey, bu resimler bizi sebebe götürecek.

  Bay Schneider’de bunların kopyaları var.

  Avukatına vermesi gerekirdi.

  Tamam, kabul ediyorum.

  Lance Bokovic, bir Özel dedektif, bu resimleri Bay Birk ün vekaletinle yapmış.

  Bay Birk Bay Schneider Mahkemede Bayan Sable’i kovduğunu söylemesi için yapmış bu şantajı.

  Bu resimlerde isine çıkış verilen günde Bayan Sable ile Bay Schneider’i görüyoruz.

  Bay Schneider, dediklerinize güvenemiyoruz.

  Anthony Birk mahkemede yalan Söylemeniz için size şantaj yaptı.

  Böylelikle bir kadına tecavüz ettiği halde hapse girmekten kurtulacaktı.

  Sizde rahatlıkla ilişkilerinize devam edebildiniz.

  Ama Bayan Birk sizin aktif Seks hayatınızdan haberdar olunca bu ilişkiyi bitirdi.

  Siz isinizi kaybettiniz.

  İçinizde o kadar büyük intikam duygusu vardı ki Anthony Birk’ü öldürdünüz.

  Herkesi yanıltmak için ölüm sebebini cinsel suç gibi gösterdiniz .

  Siz seks bağımlısı bir adamsınız, Bay Schneider.

  Ve her bağımlı insan gibi, sizde kendinize hakim olamadınız.

  Bağımlılığınız ilkten bir yalan sonra cinayete kadar devam etti.

  Doğru değil mi?

  Niye ezip geçmiyorsun ki onu?

  - Linda, Lütfen!

  Böyle insanlar yaşamayı hak etmiyorlar.

  - Anne, lütfen sus.

  Bu aşağılık herifi sen getirdin ailemize.

  - Dur!

  Ne yapacağıma sen karar veremezsin  - Dur dedim sana!

  Bana emir vermeye hakkin yok!

  - Kapat çeneni iğrenç kadın!

  Kapat çeneni, yada çenene yumruğu yersin!

  Judy, geri gel!

  Ne düşünerek yaptın bunu?

  Kendini çıkmaz bir yola soktun.

  Ne?

  Ben suçsuzum.

  - Bunu niye sakladın?

  Çünkü bana karşı kullanmalarından korktum.

  - ve şimdi bunu yapacaklar.

  Ben suçsuzum.

  - Eddie, ben senin suçsuz olduğuna inanıyorum, ama düşün bir.

  Bu olayda şüphelenecek tek kişi sensin.

  Tamam.

  Kimin yaptığını biliyorum.

  Kim?

  - Angelina Sable.

  - Nerden biliyorsun?

  Kendisi anlattı bana.

  - Bunu niye söylemedin, Mahkemede ifaden ona karşı olmalıydı.

  - Hayır.

  Hayır.

  Bunu yapmayacağım.

  - Neden?

  Ben böyle bir ifade verip, hapise girerse kendini asacak.

  Çok düşüncelisin.

  Ama suçsuz yere hapis yatmak ta çok anlamsız.

  Delilsiz beni hapise atamazlar.

  Atabilirler!

  Uyan artik!

  Her gün Sucsuz insanlar yargilaniyor.

  Eddie, istatistiklere inanıyor musun?

  - Bilmem.

  15 Sene ceza yiyenlerden yüzde 13’ü intihar ediyor.

  50 yaşında hapisten çıkman için yüzde 87 şansın var.

  Hiç fena değil değil mi?

  Ama dinle beni!

  Hapis istatistiklerine bakarsak hastalıktan olan ölümler yüzde 21 Yüzde 31 hapiste yaşadıkları travmayı hiç atlatamıyorlar, Yüzde 35 de kavgada öldürülüyor.

  Bunları toplarsak canlı olarak kurtulma şansın Yüzde 0.

  Yada başka sözlerle: yüzde 100 bittin arkadaşım.

  Eddie, Angelina 7 seneden fazla yemez.

  Bunun ya 4 yada 5 senesini yatar.

  Anthony Birk ona tecavüz etti.

  Bunu hesaba katarlar.

  Yarın mahkemede Angelina’nin sana söylediklerini söylemelisin.

  Bu ifadeyi yapmazsan hayatin sona ermiştir!

  Mahkemeye Angelina Sable ile olan konuşmanızı Anlatır mısınız?

  17.  Martta Angelina Sable Hapishanede yanıma geldi.

  Size orda ne anlattı?

  - Angelina, şey  Size ne anlattı, Eddie?

  O  Angelina bana  Mahkemeye Bayan Sable in dediklerini anlatın.

  Bu çok önemli bir konuşmaydı.

  Eddie, lütfen, dediklerini jüriye anlat.

  Bana acıdığını söyledi ve  Mahkemede bol şanslar dilediğini söyledi.

  Eddie, dün dediklerinizi tekrar edin.

  Bu kadar.

  Başka bir şey söylemedi.

  Bu gerçekten çok önemli bir bilgiydi, Bay Swell.

  Daha başka var mı?

  Başka sorum yok, Hakim bey.

  Bay Swell, Sizinle konuşmak istiyorum.

  Savunma birisini daha çağırmak istiyor.

  Evet, Hakim Bey.

  Ben Bayan Judy Birk ü bir daha sorguya çekmek istiyorum.

  - Savunmanın yeteri kadar şansı vardı.

  Elimize yeni deliller geçti.

  - Bizim bundan haberimiz yok.

  Ne kadar daha tolerans tanıyacağız size?

  - Bay Swell, size bu izini niye vereyim?

  Dün siz ve müvekkiliniz yaptığı saygısızlıklara karşı, hangi iyiliği hak ediyorsunuz ki?

  Özür dilerim, Hakim Bey, ama bu çok önemli.

  Ne kadar önemli?

  - Bir adamın 25 sene hapiste yatamaması kadar çok önemli.

  Bayan Birk, Şahit masasına oturun.

  - Teşekkürler, Hakim Bey.

  Bayan Birk, Bize çok önemli bir haberiniz var?

  - Evet.

  Çok özür diliyorum, ama ben tüm doğruları söylemedim.

  Eddie bende kaldığı gece, sürekli yanımdaydı.

  Arabasının anahtarları bendeydi ve anahtarları sabah altıyı çeyrek gece aşağıya koydum.

  O gece hiç uyumadım.

  Evden çıksaydı bunu kesinlikle duyardım.

  Anthony yi kim öldürdü bilmiyorum.

  Ama Eddie değildi.

  Eddie bütün gece yanımdaydı, yemin ediyorum.

  Dün niye yalan söylediniz?

  Siz bu kadar baskının farkında değil misiniz?

 .

 .

  Biraz daha sesli konuşabilir misiniz, Bayan Birk?

  - Evet.

  Siz, bizim ailemizdeki baskının ne kadar büyük olduğunun farkında değil misiniz?

  Bizim birbirimize sıkı sıkı sarılmamız gerekiyordu.

  Her zaman, biz herkese karşıydı böyle yapardık.

  Ne zaman birisi Anthony yi bir davadan suçlasa, cevap: Paramızı istiyorlar oluyordu.

  Ne olursa olsun, hep el ele vermek bizim görevimizdi.

  Biz hepimiz Anthony’nin yaptıklarını biliyorduk.

  Ne demek istiyorsunuz, Bayan Birk?

  Ben buraya abimin yaptıklarını, doğruları açıklamaya geldim .

  Anthony acımasız bir insandı, çok kadına tecavüz etti.

  Ve ailem buna izin verdi.

  Her şeyi çok güzel saklıyorlardı.

  Olmamış gibi davranılıyordu.

  Bayan Birk, böyle bir şeyi nasıl söylersiniz?

  Çünkü bende onlardan biriyim.

  Anthony bana da 15.

  doğum günümden iki gün sonra tecavüz etti.

  Başka kadınlara da tecavüz etti.

  Benim Abim  çok acımasız bir insandı, her tanıdığı alakası olduğu insani kullanırdı.

  İnsanların zayıf noktasını araştırıp, sonra şantaj yapardı.

  O kadar çok düşmanı var ki, ama her seferinde kurtuldu, çünkü o benim babamın oğluydu.

  Biliyorum, bu ifade sizin için çok zordu.

  Cesaretiniz için çok teşekkürler.

  Eddi Schneider karşı olan cinayet davasında sürpriz dönüm yasandi.

  Eddie Schneiderin eski nişanlısı Anthony Birk ün kardeşi Judy Birk’ün içler acısı ifadesinden sonra, hiç beklenmediği halde Eddie Schneider beraat aldı.

  Mahkeme Bayan Birk ün ifadesini duyunca Sok oldu.

  Birk ailesi bu ifade hakkında bir şey söylemiyor.

  Kalan Soru işaretleri: Anthony Birk ü kim öldürdüğünü hiç öğrenebilecek miyiz?

  Size bir şey sorabilir miyim?

  İfade verdiğin için çok teşekkürler.

  Hayatimi kurtardın.

  - Seni sevdiğim için.

  İçerde anlattığın şeyler çok cesaret ister.

  Keşke, bunları bende yapabilsem.

  Doğru yoldasın.

  Havaalanına, lütfen.

  İyi misiniz, Bayan?

  Ben iyiyim.

  Hatta çok iyiyim.

  - Güzel.

  Ben İbrahim.

  Bu Uçakta Pilotum.

  Bizimle seyahat ettiğiniz için sevindim.

  Çok soğuk.

  Kendine dikkat et.

  - Sende.

 

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar