Print Friendly and PDF

Translate

Son Cinayet (2017) Sando-me no satsujin

|

 124 dk

Yönetmen:Hirokazu Koreeda

Senaryo:Hirokazu Koreeda

Ülke:Japonya

Tür:Suç, Dram, Gizem

Vizyon Tarihi:01 Eylül 2017 (Japonya)

Dil:Japonca

Oyuncular

Masaharu Fukuyama

Kôji Yakusho

Suzu Hirose

Mikako Ichikawa

Shin'nosuke Mitsushima

Özet

İnsancıl dramlarıyla tanıdığımız yönetmen Koreeda, bu kez bir cinayeti araştıran bir ceza

avukatının peşinde adalet, gerçek ve yasa kavramlarını sorguluyor. Venedik’te Altın Aslan için

yarışan Son Cinayet’in başrolünde şarkıcı ve oyuncu Fukuyama Masaharu yer alıyor. Filmde

Shigemori adında bir avukat, 30 yıl önce işlenen bir cinayet vakasının zanlısını savunmaktadır.

İdam cezası istemiyle yargılanan adam suçu üstlenmiş olsa da Shigemori’nin araştırmaları, onu

zanlının suçsuz olduğuna inandırır.

Altyazı

Bana verir misin?

  Al.

  İkinci cinayet ve nitelikli hırsılık ciddi suçlar.

  İtiraf etti ama, değil mi?

  Evet, tutuklandıktan hemen sonra.

  O halde kesin idam cezası alacak, başka bir ihtimal yok.

  Bu yüzden senden yardım istedim.

  Dava açılmadan önce bir sorsaydın keşke.

  Tek başıma halledebilirim diye düşünmüştüm.

  Ama her görüşmemizde farklı bir şey söylüyor.

  Merhaba, beklettim, kusura bakmayın.

  Bakıyorum bugün kalabalıksınız.

  İyi ki yağmur yağmamış.

  Bak  Sana daha önce bahsettiğim avukat, Bay Shigemori.

  30 yıl önceki hakim vardı ya  Onun oğlu musun?

  Ben Shigemori.

  Ben Misumi.

  Babanız bana iyi davranmıştı.

  Geçen sefer de sormuştum ama   katilin sen olduğundan eminsin, değil mi?

  Evet, kesinlikle.

  Kurbanı sen mi öldürdün?

  Evet, ben öldürdüm.

  Çalıştığın fabrikanın sahibini  neden öldürdün acaba?

  Sebep neydi?

  Kumar oynayacak para lazımdı.

  Paraya mı sıkışmıştın?

  Birilerine borcun vardı, değil mi?

  Evet.

  Birinden borç olarak aldığım parayı geri ödeyememiştim.

  Peki.

  İşi ne zaman bıraktın?

  30 Eylül'de.

  - Kovuldun mu?

  - Evet.

  Peki neden kovuldun?

  Kasadan para çaldım.

  O gün hiç alkol almış mıydın?

  Evet.

  3 bardak shochu içmiştim.

  İçmeye başlamadan önce mi öldürmeye karar vermiştin?

  Yoksa alkol aldıkça mı çaresizliğe düştün?

  - Alkol aldıkça diyebiliriz.

  - Pekâlâ  Geçen sefer sorduğumda   en başından beri planladığını söylememiş miydin?

  Öyle mi demiştim ya?

  İngiliz anahtarıyla ona arkadan vurdun, değil mi?

  Evet.

  Öldü mü diye kontrol etmiş miydin?

  Evet.

  Nefes almıyordu.

  Elini yakmıştın değil mi?

  Evet.

  Onu yakarken oldu.

  Benzini nereden buldun?

  Fabrikadan aldım.

  O kadar yolu gittin?

  Koşarak 10 dakika sürdü.

  Yani diyorsun ki   en başta planın yakmak değildi?

  Evet.

  Tamam.

  Bunu not al.

  Geçen sefer senden istemiştim  Kurbanın ailesine bir mektup yazdın mı?

  Evet.

  Mektubu ben alayım sonra onlara veririm.

  Tamam.

  Ölüm cezası verecekler bence.

  Muhtemelen.

  "Hırsızlık ve cinayet" suçundan aklanamaz.

  Aklamaktan başka çaremiz yok.

  Delilleri çürütmeliyiz   ancak böylece "Hırsızlık ve cinayet"i bertaraf edebiliriz.

  Hey, Settsu.

  Sen de, Misumi de cezanın indirilmesini talep ediyorsunuz, değil mi?

  Evet.

  Niye sordun?

  Bana pek öyle gelmedi de.

  Bence   alacağı cezayı müebbete çevirmek bile başarıdır.

  Ailesi var mı?

  Bir kızı var.

  Kaç yaşında?

  - Kız mı?

  - Evet.

  36 yaşında.

  Görüşelim mi?

  Rumoi, Hokkaido'da yaşıyor.

  Ne?

  Çok uzak.

  Ayrıca soğuk da.

  Pek görüştüklerini sanmıyorum.

  Herhalde, herif 30 yıldır hapiste.

  Davada işimize yarayacak bir şey söyleyeceğini sanmıyorum.

  Şimdi tam yengeç zamanıdır.

  Teşekkürler.

  Rumoi ahtapotuyla ünlüdür, yengeciyle değil.

  Ahtapot diyorsun.

  Ahtapotla dalga geçme.

  Hokkaido'lu birinden ne beklersin.

  Aynen.

  Izgara ete biraz ara versem iyi olacak.

  Asahikawa'ya kadar uçakla gidip, ardından trene binmeliyiz.

  Yolculuk masrafları karşılanıyor, değil mi?

  - Tanık için mi?

  - Evet.

  Yok, karşılanmaz.

  Ödemezler.

  Gitmeyelim o halde.

  Evet.

  Üstelik soğuk da.

  Ve sadece ahtapot var.

  Ancak Misumi'yi anlamak için bir gitsek diyorum  - Anlamak mı?

  - Evet.

  Müvekkilini savunmak için anlamana ya da empati kurmana gerek yok.

  Öyle mi?

  Herhalde, arkadaş olmayacağız ya.

  Burada olmaya izni var mı?

  Şey  Muhtemelen.

  Hâlâ benzin kokuyor.

  Evet.

  Sence bu  Tesadüf olabilir mi?

  Chofu istasyonuna lütfen.

  Başından beri garip davranıyordu zaten.

  Eli yanmış gibiydi.

  Dur.

  Biraz geri alır mısın?

  Tabii.

  Tamam, burası.

  Neden pencereyi açtı?

  Pencere mi?

  Evet.

  Bir koku mu vardı?

  Şimdi hatırlıyorum.

  Benzin kokuyordu.

  Benzin mi?

  Kokan şey cüzdanı değil miydi?

  Şurada cebinden çıkardığı.

  Olabilir  Öyle mi?

  İyi akşamlar.

  Evet?

  Al bak.

  Tamam.

  Adam itiraf etti zaten.

  Boşa uğraşmasanız diyorum.

  Tabii, evet.

  Poşetten çıkarmayın lütfen.

  Tamam.

  Bunlar benzin lekeleri, değil mi?

  Bilirkişi raporu verildi mi?

  Evet.

  Kesinlikle benzin lekesi.

  Demek oluyor ki   bu çalındığı sırada adamın üzerine benzin zaten dökülmüştü, öyle mi?

  Bu demek oluyor ki   dava hırsızlık ve cinayet.

  Bu suçlamaya benzin lekesi ile mi itiraz edeceksin?

  Şüphe bile başlı başına yeterli bir kanıttır.

  İtiraf etmemiş olsaydı   biraz daha güçlü bir savunma yapabilirdik.

  Keşke başından müdahil olsaydık.

  Evet.

  Şimdi ben mektubu götüreyim sen de fabrikaya git.

  Yas tutan aile ile ilgilenelim.

  Genelde batı tarzı bir restoran ayarlarım.

  Tamam.

  Bu arada.

  Amaç önemli.

  Araştır bakalım patronuna garezi var mıymış.

  Tamam, anladım.

  Settsu bu davayı resmen bana yıktı.

  Geldim.

  Evet?

  Adım Shigemori, avukatım.

  Takashi Misumi'yi savunuyorum.

  Buraya ailenize yazdığı bir mektubu teslim etmek için geldim.

  Annemi çağırayım.

  Teşekkürler.

  İzninizle.

  Adım Shigemori.

  Size taziylerimi sunmak isterim.

  Bu mektubu yazdı diye onu affetmemi mi istiyorsunuz?

  Ailemizden  biri öldürüldü   ve yakıldı.

  Cenazesinde bile   ona düzgün   bir veda edemedik.

  Anne.

  Yaptığından   çok pişman.

  Çok üzgünüm.

  Affedersin   Bay Misumi patron kin besliyor muydu?

  İş verdiği için ona minnettardı.

  Anladım.

  Hiç tartıştılar mı?

  Maaş konusunda tartışmışlardı.

  Ama düzgün bir dille söylemişti.

  Yine mi belaya bulaştın, Sakurai?

  Hayır, salak!

  Adam polis değil, avukat.

  Bay Misumi'nin sabıkası olduğunu biliyor muydun?

  Biliyordum.

  Burada çoğunun vardır.

  Hatta benim de var.

  Ne yaptığımı bilmek ister misin?

  Yok.

  Patronunuz iyi bir adamdı.

  Bizi ucuza çalıştırdığındandır.

  Bir zaafın varsa, hakkını arayamıyorsun.

  Anlıyorum.

  Çok teşekkür ederim.

  Nasıl gitti?

  Kötü olmuş.

  İleri gitmişler  Artık böyle.

  Yaptıkları suçluların yanına kâr kalacak sanıyorlar.

  "Neden onu koruyorsun?”

 diyorlar.

  İşimiz bu da ondan.

  Stratejimiz ne olacak?

  Hırsızlıktaki niyeti çürüteceğiz.

  Nitelikli hırsızlık ve cinayet suçu yerine   sıradan bir cinayet ve soygun olduğuna ikna edeceğiz.

  Hırsızlık yapıp adamı öyle öldürdü savı yerine   kurbanı yaktıktan sonra hırsızlık yapmaya karar verdi diyeceğiz.

  Ortada benzin var.

  Adamı öldürdürkten sonra fabrikaya sırf benzini almaya dönmüş.

  - Sırf onun için mi?

  - Evet aynen öyle.

  Tabanları yağlasa daha iyi olurdu.

  Azmettirici sebep nedir peki?

  Maaş yüzünden gibi geldi bana.

  Maaşta anlaşmazlık yaşamışlar.

  Gerçekleri tam bilmiyoruz ama savunmamızı   bu strateji üzerine kuracağız.

  Kovulduğu için kin besledi.

  Ne?

  Kin mi?

  Bu savunma bana güçlü gelmedi.

  Kin beslediği için adam öldürmenin cezası   hırsızlık için işlemekten daha mı az?

  Para için işlersen daha kötü.

  Basitçe ele alırsak, bu çok bencilce bir suç.

  Aynı şekilde öldürse de mi?

  Bu çok güzel soru.

  Kin gütme davalarında   cinayeti kışkırtan bir şey olmuş demektir.

  Ceza buna göre hafifleyecekse   kanunlar bir tuhafmış.

  Acil miydi?

  Evet, ben babasıyım.

  Ne?

  Hey.

  Beni aradınız.

  Babası siz misiniz?

  Bana "hey" deme.

  Aramamız normal, değil mi?

  Kızı polise ihber etmek üzereydik.

  Kızımın sebep olduğu şey için üzgünüm.

  Özür dilerim.

  Avukat mısınız?

  Çok önemli bir cinayet davasında görevliyim.

  Bundan dolayı evle ilgilenemedim.

  Muhtemelen bu yüzdendir.

  Yuka, özür dilerim.

  Seni ihmal ettim.

  Anneni neden aramadın?

  Avukatın daha faydalı olacağını düşündüm.

  Çok teşekkür ederim .

  Peki, şey Nemo nasıl?

  Demek konuşmayalı bayağı olmuş.

  Akvaryumunu ister misin?

  Fazlalık mı yapıyor?

  Yok değil.

  Öldüler.

  Öldü mü?

  Hepsi mi?

  Evet.

  Ne diye yüzün düştü?

  Alt tarafı bir balık.

  Tuvalete atmadın değil mi?

  Düzgün bir şekilde gömmelisin.

  Bunu da mümkün olduğunca  Ne?

  Birden gerçek bir baba gibi konuşmaya başladın.

  Ne demek "gibi"?

  Ben senin babanım.

  Şimdilik mi, olur.

  Söylesene, Yuka.

  Neden ağlıyordun?

  Ağlama konusunda iyiyim de ondan.

  Bak, gördün mü?

  İnanılmaz, değil mi?

  Herkesi kandırabiliyorum.

  Sorun değil, telefonu açabilirsin.

  Boş ver.

  Açsana.

  Sevgilin mi yoksa?

  Yok ya, saçmalama.

  Settsu arıyor.

  Evet?

  Olur.

  Şimdi mi?

  Evet, giderim.

  Anladım.

  Hiç görmedim.

  Misumi bunu okudu mu?

  Okuması için yollamıştım.

  Böyle her aklına geleni söylememesi gerekiyor.

  Özür dilerim.

  Bugün hava soğuk, değil mi?

  Bugünkü gelişmizin sebebi   dergide çıkan bu haber yüzünden.

  Şu "özel itiraf" doğru mu?

  "Karısı hayat sigortası için onu öldürmemi istedi" dediğin yer.

  Evet.

  Ne?

  Bunu söyledin mi?

  Galiba evet.

  "Galiba" diyorsun  Bay Misumi.

  Bu sizin banka defteriniz.

  Ekim başında 500 bin yenlik bir mevduat gözüküyor.

  Maaşının dışında, bunu karısı mı yolladı?

  Evet, karısı yolladı.

  Yani bu ödeme   ücretinin avansı mıydı?

  Evet.

  Bunu en başından neden bize söylemedin ki?

  Söyleseydim bile 

Belki şöyle olmuştur.

  Belki diyorum 

Sana bunu gazeteci ilk sorduğu içindir.

  Olabilir tabii.

  Yine başlıyor.

  Adamı öldürmeni nasıl istedi?

  Telefonuma mesaj attı.

  Mesaj mı attı?

  Evet.

  Ne zaman?

  Cinayeti işlemeden yaklaşık 2 hafta önce.

  Mesaj duruyor mu?

  Evet, muhtemelen.

  Tamam.

  Komplo kurma, yardım ve yataklığa girmez mi bu?

  - Gerçekten mi?

  - Evet.

  Cinayetten sonra karısıyla iletişime geçtin mi?

  Evet, telefon kulübesinden aradım.

  Sonra?

  Onu bu işe karıştırmamamı söyledi.

  Böylece bana zarar vermezmiş.

  Bu kadınla aranızda   bir ilişki var mıydı, söyler misin?

  Dün çıkan bir haftalık dergide   Kawasaki Başkanı'nın cinayetiyle ilgili yeni deliller yer aldı.

  "Cinayet işlemek için 500 bin istiyorum?”

 "Ne zaman istiyorsun?”

 "Ödenecek borçlarım var, Ekim başında istiyorum.”

 "Anladım.

  O iş bende.”

 Ne diyorsun?

  Sana da yalan gibi geliyor mu?

  Hayır.

  Kadının Misumi'ye para verdiğini kanıtlarsak   bu anlaşmalı suç olduğu anlamına gelir.

  Bunu başarırsak, asıl suçlu kadın olur.

  Ama Misumi'nin dediği gibi cinsel bir ilişkileri varsa   bu aşikârdır.

  Bunu itiraf etti mi?

  Gülümsedi ya?

  Yüzündeki ifadeden anlaşılıyordu.

  Kelimelere dökmedi tabii ama 

Beraber oldukları su götürmez.

  Kadının yüzünü görünce anlamıştım bunu.

  Ama kadın   cinayeti azmettirdiğini söylemiyor.

  Şunu bir versene.

  Tabii.

  Savcının bir mesaj yüzünden cezayı indireceğini sanmıyorum.

  Cinayeti tek başına işlediğine hükmettiler, tükürdüklerini yalamazlar.

  Eski bir savcı olarak söylüyorum.

  Ama baksana.

  "Sessiz kalırsan zarar görmezsin.”

 "Karısı böyle dedi", burada böyle yazıyor.

  Cinsel ilişkilerinden   bahsediyordur, cinayetten değil.

  Gerçek ne acaba?

  Kin mi sigorta parası mı?

  Bu müvekkilin çıkarına göre belirlenmez mi?

  Elbette.

  Bu bir dava stratejisi, tamam.

  Bunun dışında değerlendirmemiz gereken nedir?

  Başka bir şey yok mu?

  Hayır.

  Hangisi doğru bilmiyoruz bile.

  Dosyaya hangisi yarıyorsa onu seçeceğiz.

  O zaman ne yapacağız?

  Cesurca üzerine mi gideceğiz?

  Davada jüri de olacak.

  Şartlar değişkenlik gösterebilir.

  Az ihtimal de olsa, ölüm cezası çıkmasından dolayı çekinmeliyiz.

  Savunma, telefondan atılan mesajın delil olarak kabulünü istiyor.

  İtiraz ediyorum.

  Ne sebeple itiraz ediyorsunuz?

  Cep telefonuna atılan mesajın güvenilmez olduğuna mı?

  Hayır.

  Konu ile alakasız.

  Ne?

  Nesnel kanıt değil tabii.

  Ama en azından alakalı diyebiliriz, değil mi?

  Peki, öyle olsun.

  O zaman kabul edilmiştir.

  Suçun doğası konusunda itirazınız yok, değil mi?

  Evet, bir itirazımız olmayacak.

  Bahsi geçen durum suçun hırsızlık olup olmadığı.

  Evet.

  Hırsızlık yapmak için öldürdü hükmüne karşı çıkacağız.

  Savcılık tanık olarak, maktulün eşi   Bayan Mizue ve kızı Sakie'yi çağıracak.

  Evet.

  Savunmanın bu konuda bir diyeceği var mı?

  Evet, uygundur.

  Savunma tanık çağıracak mı?

  Yes.

  Evet, savunma olarak biz de Bayan Mizue'yi çağıracağız.

  Hırsızlık hükmünün tekzibi için mi?

  Evet.

  Zanlının kızı Bayan Megumi de dinlenmek üzere çağrılacak.

  Evet, böyle planlıyoruz.

  Savcılığın diyeceği bir şey var mı?

  Bizim için uygundur.

  O zaman anlşatık.

  Sonraki toplantı tarihi  Cinayet için o mesajın işinize yarayacağını sanmıyorum.

  Hırsızlık yapmak için öldürdü hükmünü şüpheye düşürmesi için yeter.

  Korktuğu için başkasını   işaret ediyor olamaz mı?

  Polisin "Hırsızlık yapmak için öldürdü" hükmüne inandığını görmüyor musun?

  Tek amacınız cinayeti "hafifletmek".

  Savunma avukatlarının işi bu.

  Senin gibiler yüzünden   suçlular suçlarıyla yüzleşemiyor.

  Ne?

  "Suçuyla yüzleşmek" derken?

  "Gerçek"leri görmezden gelmiyor musunuz?

  Gerçek mi?

  Neredeyse hiç alakası yok.

  Farklı noktalarda durduğumuz aşikâr, değil mi?

  - Merhaba.

  - Merhaba.

  - Beklettim üzgünüm.

  - Çok teşekkürler.

  Bina araziyi ihlal ediyor.

  Hiç boş yer yok.

  Buradaki adam ikinci karısını aldı.

  12 yaş küçük.

  Kıskandım şimdi.

  Geceleri çok ses yapıyorlar.

  - Buyur.

  - Çok teşekkürler.

  Bay Misumi nasıl bir adamdı?

  İyi bir adamdı.

  Düzenli olarak çöpünü çıkarırdı.

  Ona kazak göndermemi istemişti.

  Eline ulaşmış mıdır?

  Yeşil renk kazaktı.

  Evet, üzerindeydi.

  Hapishane soğuk galiba?

  Burada her şey aynı kalmış.

  Kışın pencereler kapalıyken bile rutubet kokuyor.

  Affedersiniz.

  Acaba bu kişi onu hiç ziyarete geldi mi?

  Onu televizyonda görmüştüm.

  Burada hiç görmedim ama.

  Kılık değiştirmiş olabilir.

  Çok nadir ziyaretçisi olurdu.

  Ama arada gelen bir kız vardı.

  - Kız mı?

  - Evet.

  Kaç yaşlarındaydı?

  Lise falandır, üniforma giyiyordu.

  Ayağında bir problem vardı.

  Böyle yürüyordu.

  Tipi nasıldı?

  Canlı bir gülüşü vardı.

  Kızı değil miydi?

  Kim bilir?

  Yok artık, örümcek var.

  Gündüz vakti bir zarar gelmez.

  Evet.

  Beslediği kuşlar ölmüşmüydü ne.

  Benden onları aşağı gömmek için izin istemişti.

  Getirdiğin şeyler için çok teşekkür ederim.

  Fıstık ezmesi hoşuna gider diye düşündüm.

  Dairende bir kavanoz görmüştüm.

  Tek geçerim.

  Haftada iki kez öğlenleri ekmek veriyorlar.

  Kuş mu besliyordun?

  Evet.

  Kanarya.

  Hastalandı ve öldü.

  Mezara mı gömdün?

  - Mezar mı?

  - Evet.

  Pencerenin altındaki.

  Evet.

  Kuş kafesi büyük olunca merak ettim.

  Biraz kazdım.

  Aynı anda beş kuş birden hastalanmaz, değil mi?

  Çünkü   serbest bıraksaydım bile   hayatta kalma şansları yoktu.

  İçlerinden biri   kaçtı.

  Havalar soğuk.

  Ne haldedir kim bilir.

  Yemek yiyor mudur?

  Neyse   kiranı soracağım.

  Ne kadardı?

  38 bin yen.

  Küçük olsa da banyosu vardı.

  Ev sahibesi söyledi.

  Bir sonraki ayın taksidini   10 gün önceden verirmişsin.

  Başından beri   tutuklanmayı planlamıştın, değil mi?

  Hiç anlamıyorsunuz, Bay Shigemori.

  Ne?

  Kira ödemeyi iple çekiyordum.

  - İple mi çekiyordun?

  - Evet.

  Hapishanede kira ödeyemiyorsun.

  Başka özel bir sebebi yoktu.

  Bay Shigemori, elinize bakabilir miyim?

  - Elime mi?

  - Evet.

  Buraya koyun.

  Büyük bir eliniz var.

  Hayır, çekmeyin.

  Bir süre sonra sıcaklığı hissedersiniz.

  Ben   insanlarla konuşmaktansa   böyle iletişime geçiyorum.

  Bir tahminde bulunayım mı?

  Ne düşündüğünüzü söyleyebilirim.

  Hadi bakalım.

  Kız kaç yaşında?

  Kızın yani?

  14 yaşında.

  Anlıyorum.

  Sıradaki sorgulanacak tanık Misumi'nin kızı.

  Tabii bulabilirsek.

  Ardından Misumi'nin sorgusu var.

  En zor kısım o.

  Maktulün eşinin asıl suçlu olduğu teorisini kullanacağız.

  Evet, galiba.

  Sen de pek emin görünmüyorsun.

  Daireyi düşündüğüm fiyata satamıyorum.

  Aklın orada mı?

  Sana güveniyorum, Shigemori.

  Misumi'nin hayatı şu senin ismi lazım değile bağlı.

  "İsmi lazım değil" dediğin nedir?

  Kes şunu.

  İsmi lazım değil, ha?

  Yeter ama.

  - Hey, Settsu.

  - Evet?

  Misumi'ye benden ne kadar bahsettin?

  Ne kadar mı?

  Sanırım birlikte hukuk okuduğumuzu söyledim.

  Kızımdan bahsettin mi?

  Yok, ondan bahsetmedim.

  Neden sordun?

  Bir şey mi dedi?

  O halde sorun yok.

  Hokkaido Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Görünüşe göre, bacağı sakat doğmuş.

  Ama  Ama ne?

  İnsanlara, çocukken   fabrikanın çatısından atladığı için olduğunu söylüyormuş.

  Neden yalan söylüyormuş?

  Kim bilir.

  Peki cinayet günü Sakie ne yapıyormuş?

  Okuldan döndükten sonra bir daha dışarı çıkmamış.

  Bacağı sakat sonuçta.

  Genelde savcı ve savunma avukatları   psikiyatrik değerlendirmelerde birbirine taban tabana zıttır.

  Psikiyatri bilim sayılmaz.

  Değerlendirmeleri eleştirmeye bayılırsın zaten.

  Hoş geldiniz.

  Merhaba.

  Sana söz verdiğim "Rumoi cinayet ve nitelikli hırsızlık dosyaları.”

 Bir anda beni arayınca çok şaşırdım doğrusu.

  Bu bay emekli Hakim Shigemori.

  - Babanız mı?

  - Evet.

  Çok teşekkürler.

  Dosyalar çok yardımcı olacak.

  Buraya kadar getirmene gerek yoktu.

  Postayla yollayabilirdin.

  - Hangi sınıftaydın?

  - 69 mezunuyum.

  Artık çok fazla rakibiniz var.

  Bay Shigemori'ye güvenim tam.

  - So you're a "lawyer borrowing a roof".

  - Evet, öyle.

  Babanız çocukken hakim olmak istediğiniz söyledi.

  Ne?

  Sahi mi?

  Seni öyle düşünemiyorum.

  Geçmiş defterleri açmasak?

  Böyle bir kadına ne dersin?

  Ne?

  Böyle kadınlar boşanmış kişilere karşı sabırlıdır.

  Boşanmaya henüz karar vermedim.

  O zaman ben talibim.

  Bu kadarı yeter.

  Çayını iç ve evine dön.

  Yok, 2-3 gece kalmayı planlıyorum.

  - Ne?

  - Hiro's "Bisboccia"   İtalyan restoranını biliyor musun?

  Bilmiyorum.

  Bu gece nerede kalacaksın peki?

  Size bir otel ayarlayayım mı?

  İki kişilik bir suit olsun.

  Çok şakacısınız.

  Sadece cinayet işlemiş.

  Sebep bu mu?

  Evet.

  Eğlence olsun diye öldürüp yakmış.

  Bazı insanlar çok canavar oluyor.

  Ama verdiğin hükümde   talihsiz geçen çocukluğunu   fakirliğini hafifletici sebepler olarak sunmuşsun.

  30 yıl önceydi.

  O zamanlar hâlâ sosyal çevrenin suça etki ettiğini düşünüyorduk.

  Zamanı mı suçluyorsun?

  İdam cezasının avukatlığını uzun süre yapmadım.

  Şimdi de   benim merhametim yüzünden   başka biri ölmek zorunda kaldı.

  Buna pişmanım.

  Dinle.

  Katillerle katil olmayanları   ayıran büyük bir uçurum vardır.

  Bu uçurumu geçip geçemeyeceğin de doğarken belli olur.

  Bu çok kibir dolu bir ifade.

  Islah olmamış mıdır?

  Şu kartpostalı yollamış olabildiğine bile inanamıyorum.

  İnsanların bu kadar kolay değiştiğine inandığın için esas kibirli olan sensin.

  Bu durumda   para için cinayet işlemiş, öyle mi?

  Hayır.

  Başka bir sebep varmış gibi geliyor.

  Vaktini onu anlamaya çalışarak harcama.

  "Vakit harcama" demesek.

  Yabancıları anlamak bir kenara   aileler ve çocukları birbirini anlamıyor.

  Sayın Hakim Shigemori   sizden haber almayalı uzun zaman oldu.

  Adım Takashi Misumi, benim davama baktığınız için müteşekkirim.

  Geçen yıl şartlı tahliye oldum.

  Şimdi Kawasaki'de bir fabrikada çalışıyorum.

  Geçen hafta yoğun kar yağdı.

  Bana memleketim Hokkaido'yu anımsattı.

  Kızımın dördüncü yaş günü için   kardan kocaman bir pasta yapmıştık.

  Kızımın eldiveni bile yoktu   benimkilerden birini ona vermiştim.

  Elleri soğuktan kızarmış ama   yaptığı pasta kendi boyunu aşmıştı.

  Soğuk olmasına rağmen, sıcak bir anı bu.

  Gelecek istasyon, son durak, Rumoi.

  Rumoi'de tüm kapılar  Son olay olduğunda kaç yaşındaydınız, Bay Shigemori?

  Yıl kaçtı?

  1986.

  Lise ikinci sınıftaydım.

  Anlıyorum.

  Davayı hatırlıyor musun?

  Hayır.

  Hokkaido küçük bir yerdir.

  Bu ufak kasabadan öyle bir davayı kimse hatırlamaz.

  İki tahsildarı öldürüp, paralarını çalmış   sonra meskun mekânı ateşe vermiş.

  İdam cezası almamasına şaşırdım.

  İdam cezası almış olsa   böyle bir cinayet daha işleneceğini sanmıyorum.

  Baban duyacak olursa kızar sana.

  Bunu emekli yargıç olan babam söyledi.

  22 Ocak 1986'da tutukladık.

  Rumoi yolu tipiden dolayı kapanmıştı.

  Çok soğuk bir akşamdı.

  Misumi'yi mi tutukladınız, Bay Watanabe?

  Evet.

  Olay gününden sonra   onu bir istasyonda   otururken buldum.

  Cinayet sebebi neydi?

  Bize intikam gibi gelmişti.

  Gelmişti mi?

  İşin aslı sebebi kimse bilmiyor.

  Sorgu sırasında ifadesini değiştirip durmuştu.

  Madenler kapandıktan sonra   buralı çok adam işsiz kaldı.

  Yakuzalar onlara yüksek faizlerle borç verdi.

  Korkunçlardı.

  Şimdi keyfimiz yerinde.

  Avukatı idam cezasından kurtulabilmesi için   intikam yüzündendi dedi.

  Kişisel bir nefreti yok muydu?

  Takashi kimseye kin gütmez ve kimseden nefret etmezdi.

  Bu tabii biraz tuhaftı.

  Sanki   içi boş bir kabuk gibiydi.

  Bay Shigemori, araba geliyor.

  "Dünya baş aşağı".

  "Palyaço", "Hitomi", "Musca".

  Şurası mı yoksa?

  Orası, evet.

  Babası yakın zamanda iletişime geçti mi?

  Para falan yolladı mı?

  Yukari, Megumi hiç babasından bahsetti mi?

  "Babacık" dediği bir adam biliyorum.

  O değil, salak.

  Gerçek babasını diyorum.

  Günaydın.

  Kaça kadar içtin sen öyle?

  Sabah 5'e kadar.

  Suratın şişmiş.

  Kapa çeneni.

  Karaoke yaptık.

  Ken'le iyi eğlendiniz bakıyorum.

  Megumi Bayan Megumi.

  Onun nereye gittiğini biliyor musunuz, efendim?

  Bir fikrim yok.

  Olsa da size söylemezdim.

  Lütfen böyle yapmayın.

  Onun ifadesi   idamı müebbete çevirebilir.

  "Ölmesini istiyorum.”

 "Keşke bir an önce ölse.”

 Böyle demişti.

  Cinayetin ardından, Tokyo polisi buraya geldi   bu yüzden artık burada kalmıyor.

  Çocuklar ailelerinin suçlarını ne kadar süre çekmek zorunda acaba?

  Keşke giderken haber verseydiniz.

  Kızını, karakter tanığı olarak kürsüye çıkarmayı planlıyoruz.

  Benim için bu kadar yol gelmez.

  Bir an önce ölmemi istiyor.

  Bunlar onun unutmak istediği şeyler.

  Lütfen anlayın.

  Ama bilirsin   yaptıklarınla yüzleşmen de   önemli.

  "Yüzleşme" mi?

  Evet.

  Bunu herkes yapar mı?

  Yapmazlar mı?

  Yapmazlar tabii.

  Çünkü  Dışarıda yaşarken bir sürü şeyi görmemezlikten gelmek gerekiyor.

  Şimdi   patronunu öldürdüğün için pişmansın, değil mi?

  "Pişman" mı?

  Evet.

  Bunu   mektubunda yazmıştın zaten.

  Çünkü   diğer avukat yazmamı söyledi.

  Bay Misumi.

  Ne hissettiğin umurumda değil.

  Ancak mahkemede böyle davranma.

  Anladım.

  Duruşmada jüri de olacak.

  Biliyorum ama   öyle bir adamın ölmesi normaldi.

  - Normal mi?

  - Evet.

  Neden öyle düşünüyorsun?

  Bu dünyada doğmamış olması gereken insanlar var.

  Öyle olsa bile   öldürmek çözüm değil.

  Sorunlarınızı böyle çözmüyor musunuz?

  İdam cezasını mı ima ediyorsun?

  Bugünlük bu kadar.

  Öyle biri yok.

  "Doğmamış olması gereken insanlar"   böyle bir şey yok.

  İşimiz bitti.

  Ama   bugün tamamen farklı biri gibiydi.

  Kim?

  Misumi diyorum.

  Baksana.

  Evet?

  "Doğmamış olması gereken insanlar diye bir şey yok.”

 dedin ya  Evet.

  Gerçekten öyle mi düşünüyorsun?

  Evet.

  Sence öyle değil mi?

  Yani   tam olarak öyle değil.

  Ne?

  Neden?

  İnsanların hayatlarına onların istekleri göz ardı edilerek karar veriliyor.

  Nasıl yani?

  Bazı insanlar hiç istemeyecekleri şartlar içinde doğuyor.

  Ve bazı insanların hayatları ellerinden haksız yere alınıyor.

  Hoş geldiniz.

  Lezzetli, değil mi?

  Uzun zaman önce yemekler onunla verilirdi.

  Tatil günleri son kalan için kavga ederdik.

  Plastik kaplarda olurdu.

  Benden bir şey mi istiyorsun?

  Bay Misumi'nin dairesini ziyaret ediyordun, değil mi?

  Duymak mı istiyorsun?

  Normal birinin orada işi olmaz.

  "Normal" dediğin nedir?

  Özür dilerim.

  Yanlış şekilde sordum.

  Ben özür dilerim.

  Bay Misumi'nin ailesinden haberin var mı?

  Hayır.

  Bir kızı var.

  30 yıldır görüşmemişler galiba.

  Kızının da tıpkı   senin gibi bir bacağı sakat.

  Belki bu yüzden arkadaş olmuşsunuzdur.

  Anlıyorum.

  Sana bahsetmemiş.

  Noborito istasyonunun oradaki karaoke barda seni onunla görmüşler.

  Şirketin yılbaşı partisiydi.

  Baş başa kalmadınız mı?

  Tabii ki hayır, saçmalamayın.

  Sigorta parasıydı Bayan Mitsue!

  Tebellüğ eden siz değil miydiniz?

  İyi misin?

  Işıkları kapat.

  Bizi dışarıdan görüyorlar.

  Beni sevgilisi olmakla suçluyorlar.

  Hiçbir dayanağı yok.

  Çok tehlikeli.

  Babana olanlardan sonra   tek güvendiğim sensin, Saki.

  Bu tava iyice eskimiş.

  Çizik içinde.

  Hokkaido'ya üniversiteye gidersen   yalnızlıktan ölebilirim.

  Yalnızlıktan ölmezsin.

  Tavşan değilsin ya.

  Sigorta neden hâlâ parayı ödemiyor?

  Bir fikrin var mı?

  Şimdi de para için mi endişeleniyorsun?

  Sanırım sigorta şirketi bile   onu öldürttüğümü düşünüyor.

  Bu kadar endişeliysen onlara gerçekleri anlat.

  "O parayı cinayet işlemesi için değil, yiyeceklerin   etiketlerini değiştirmesi için verdim.”

 de.

  Ne aptalca.

  Onlara bunu söylersem   fabrikayı kapatırlar.

  Böyle iğrenç şeylerden para kazanacağımıza   kapansın daha iyi.

  Çocukça konuşuyorsun.

  Seni bugünlere getiren   o "kirli" para.

  Biliyorum.

  Duruşmada sen de tanıklık edeceksin.

  Tamam mı?

  Gereksiz şeyler söyleme.

  Anladın mı?

  Nasıl gereksiz şeyler?

  Gereksizden kastın ne?

  Söyledim ya.

  Fabrikayla ilgili şeyler.

  Ya da babanla ilgili.

  Nasıl yani?

  Babamla ilgili ne mesela?

  Söyleceğin şeylere   babanı karıştırma.

  Efendim?

  Alo?

  Yuka.

  Şu an biraz meşgulüm.

  Yine bir şey mi yaptın?

  Hayır.

  Güzel.

  O halde sorun yok.

  Bir şey olursa yine gelir misin?

  Gelir misin?

  Evet, gelirim.

  Bana tavır almayacak mısın?

  Hayır.

  Gelip yardım edeceğim.

  Ama   bilerek   bir şey yaparsan

 Merak etme.

  Hiç sorun değil.

  Özür dilerim.

  Ne için?

  Özür dilerim.

  Daha çok bir araya   gelmeliydik.

  Savcı "nitelikli hırsızlık ve cinayet"  olduğuna dair ısrar edecek.

  Ama bunu inkar et.

  Aynı çalıştığımız gibi sana soru sorduklarında   "Cüzdanını çalmaya hiç niyet etmemiştim.”

 diyeceksin.

  Anlaşıldı.

  Asıl fail, maktulün karısı.

  Cinayeti işlemeni onun istediğini söyleyeceğiz.

  Tamam.

  Olur.

  Affedersin.

  Buna inanıyor musunuz, Bay Shigemori?

  Ne?

  Hırsızlık ve hayat sigortası parası.

  Buna inanmadığın halde davayı kazanmalı mıyız sence?

  İşin bir başka boyutu daha var.

  Mahkemedeki strateji.

  Peki Bay Shigemori'yi öldürmemdeki gerçek sebep neydi?

  Gerçek mi?

  Evet, gerçek sebebim.

  Yoksa "gerçek" seni ilgilendirmiyor mu?

  İlgilendiriyor tabii.

  O zaman söyle.

  Peki   sana bir soru soracağım.

  İpucu mu istiyorsun?

  Sor bakalım.

  Şu haç şekli ne anlama geliyordu?

  Yarıgılıyor muydun?

  Yargılamak mı?

  Evet.

  Suçu için.

  Ne suçu?

  Bilemiyorum.

  Yargılayan ben değilim.

  Çünkü yargılanan hep ben olurum.

  Sana kaçan kanaryayı anlatmış mıydım?

  Evet.

  Onun kaçmasına   ben izin verdim.

  Tıpkı benim kanaryama yaptığım gibi   insanların hayatıyla oynayan birileri de var mıdır?

  Eğer varsa, onunla tanışmak isterim.

  Tanışınca ona derim ki   "yaptığın mantıksız.”

 Ama  Sen de mantıksız olduğun için onunla buluşmayacaksındır herhalde.

  Babam ve annem   hatta karım.

  Yanlış bir şey yapmadıkları halde mutsuz bir şekilde öldüler.

  Ben hâlâ burada hayattayım.

  Ne istediklerine bakılmaksızın .

   insanların hayatlarına onlar için karar veriliyor.

  Adaletsizce.

  Böyle konuşman  Yok.

  Yargıca   o kartpostalı neden gönderdin?

  Ona hayran kaldım.

  Bir insanın hayatına karar verebiliyor.

  Burası mahkeme salonu 404.

  Lütfen sanığı gönderin.

  Kelepçelerini çözün.

  Ayağa kalkın.

  Duruşmayı başlatıyorum.

  Sanık kürsüye geçsin, lütfen.

  Adnı söyler misin?

  Adım Takashi Misumi.

  Doğum tarihin?

  1 Aralık 1959.

  Cinayet, hırsızlık ve cesedin tahrip edilmesi suçlarından yargılanıyorsun.

  Savcı Hanım, lütfen suçlamaları yüksek sesle okuyunuz.

  Elbette.

  Suçlamalar: İlk olarak, sanık 50 yaşındaki Mitsuo Yamanaka'yı öldürerek   para ve değerleri eşyalarını çalmaya karar verdi.

  Olay 11 Ekim 2017'de saat 12:30'da Tamagawa nehir yatağında gerçekleşti.

  Maktule birçok kez İngiliz anahtarıyla vurmak suretiyle  Sanığa soruyorum.

  Savcı hanımın okuduğu suçlamalarda   yanlış bir ifade var mı?

  Evet.

  Cüzdanını çalmak için öldürmedim.

  Onu öldürmemi, Bayan Mitsue istedi.

  Sayın Hakim   tanığın hafızasını canlandırmak için   savunmanın bir numaralı delili olan 27 Eylül'de   sanığa gönderilen mesajı sanığa sunmak isterim.

  Uygun mudur?

  Devam edin.

  Size bu mesaj hakkında bir soru soracağım.

  "O iş" derken neyi kastettiniz?

  İş hakkında konuşuyorduk.

  Ne tür bir iş?

  Şu an tam olarak hatırlayamıyorum   fabrikayla ilgili bütün işlerle kocam ilgilenirdi.

  Sanırım stoklarla alakalı bir şeydi.

  Bu 500 bin yen, maaşının dışında verilmişti, değil mi?

  Stoklarla ilgili olsaydı buraya öyle yazardınız.

  Bilmiyorum.

  O mesajı telefonumdan kocam attı.

  Yani sanık, kocanızı öldürmek için onu kiraladığınızı uyduruyor mu?

  Sanırım.

  Ona sorsanız daha iyi.

  Ben pek anlamıyorum.

  Kocanızı öldürdüğü takdirde   hayat sigortasından alacağınız 80 milyon yenin   10 milyonunu vereceğinizi söylemediniz mi?

  Söylemedim.

  500 bin yen avans değil miydi?

  Bu doğru değil.

  13 Ekim akşamı 10 sularında   cinayetten iki gün sonra  Burası neresi?

  O nehir yatağı.

  Siz ikiniz neden oradaydınız?

  Bay Misumi ateş yakmıştı.

  Okula giderken oradan geçerdim.

  Doğum günüm olduğunu söyleyince   kardan doğum günü pastası yapalım dedi.

  Ardından biraz lafladık.

  Bu mu?

  Evet.

  Peki baban   ne zaman  14 yaşındaydım.

  Diğer bir deyişle   "cinsel istismar" mı?

  Evet.

  "Tecavüz" yani.

  Evet.

  Bay Misumi   benim için yaptı.

  Yani  Bay Misumi ve annemin bir ilişkisi yok.

  Bunu mahkemede anlatmak mı istiyorsun?

  Evet.

  Bay Misumi'yi kurtarmak için.

  Evet.

  Ondan aslında babanı öldürmesini istemedin, değil mi?

  Ama   kalbimin derinliklerinde birinin bunu yapmasını istedim.

  Bay Misumi bunu sezdi.

  Nasıl oldu bu?

  Belli ettim bir şekilde.

  Anlamıştır.

  Ne ara bu kadar yakın oldunuz?

  Nasıl yani  Otelde mi?

  Sizin evinizde mi?

  Yoksa nehir yatağının orada mı?

  Shigemori, bırak bunu şimdi.

  Bu önemli değil mi?

  Savcı bunu kesinlikle soracaktır.

  Nerede ve kaç kez olduğunu.

  Buna hazırım.

  Savcılar, ifadenin   güvenilirliğini zayıflatmak için arkadaşlarını araştıracak.

  Hırsızlık yapıp yapmadığına bakacak.

  Ve bunların hepsini mahkemede önüne serecekler.

  Peki.

  Ayağını da.

  Ayağım mı?

  Evet.

  Duyduğuma göre   çatıdan atlarken olduğuna dair yalan söylüyormuşsun.

  Bu yalan değil.

  Çatıdan atladım.

  Yine de   çok zor sorular soracaklar.

  Bunlara dayanabilir misin?

  Acı verici olacak.

  Buna hazır mısın?

  Zaten yeterince acı verici.

  Kimseye bir şeyler   anlatamadığım zamanlar daha zordu.

  İletişim halinde olacağız.

  Tamam.

  Şeker al.

  Merdivenler dik, dikkat et.

  Pardon!

  Bizimle paylaştığın için teşekkürler.

  Ama  Neden?

  Artık annem gibi   bunu görmemezlikten   gelmek istemiyorum.

  Uyku tutmadı mı?

  Ya sen neden ayaktasın?

  Soğuktan uyandım.

  Hasta olayım deme, iyice ihtiyarladın artık.

  Kapa çeneni.

  Bilir misin  Çin'de miydi neydi, bir rivayet vardı.

  Bu rivayete göre, file dokunan bir kişi   filin her yerini göremez mi, öyle bir şey.

  Ya  Burnuna dokunanla kulağına dokunan kişinin   kim haklı diye tartıştığı hikâye.

  Evet, aynen o işte.

  Evet.

  Şu an sen de öyle hissetmiyor musun?

  Galiba haklısın.

  Ama   merak ediyorum da   şu an acaba neresine dokunuyorum?

  Yargılandım mı?

  Kurtarıldım mı?

  Merhaba.

  Geciktim, özür dilerim.

  Zamanlaman harika, zaten uyuyamamıştım.

  Bayan Sakie'nin davası için geldim.

  Bunu hatırlıyor musun?

  Geçen sene, 15 Şubat'ta çekilmiş.

  Tipinin olduğu gün.

  Bayan Sakie ile nehir yatağında çekilmişsiniz.

  Size o gün   babasının kendisine   tecavüz ettiğini itiraf etmiş.

  Hatırlayamadım.

  Peki.

  Ama   bunu hatırlarsın, değil mi?

  Babama yolladığın kartpostal.

  Tarihi 20 Şubat, bu fotoğraftan 5 gün sonra yani.

  Senin onu  Bayan Sakie'yi, kızın gibi gördün, değil mi?

  Bayan Sakie'yi kurtarmak için   babasını öldürdün.

  Babasını öldürmek istediğini sezmişsin.

  Bunu o mu anlattı?

  Bu bir yalan.

  Yalan mı?

  Bay Shigemori   o kız çok yalan söyler.

  Seni kurtarmak için   neden yalan söylesin ki?

  Bunu ona sorsana.

  Son bir şey daha soracağım.

  Olur.

  Cinayet günü hakkında.

  Peki.

  Patronu o nehir yatağına nasıl götürdün?

  - Nasıl mı?

  - Evet.

  Yani, sen kovulmuştun  Öyle demiştin.

  Normalde senin gibi birinin peşinden gelmezdi.

  Önemli bir şey anlatacağımı söyledim.

  Neydi anlatacağın şey?

  Sahtekârlıkla alakalı.

  Sahtekârlık mı?

  Sahte gıda etiketleri.

  Ayda bir kere   nerede üretildiği belli olmayan unlar fabrikaya gelirdi.

  Neredeyse bedavaya alıyordu.

  Sonra etiketini değiştiriyordu.

  Kanunsuz bir işti.

  Şu 500 bin yen mi?

  O işten kazandığım para.

  Peki neden   yalan söyledin?

  Anneyi mi cezalandırıyordun?

  Kocasının kızına yaptıklarını görmezden geldiği için mi?

  Bay Shigemori  Ne?

  Yok bir şey.

  Zaten inanmazsın da.

  Yok, lütfen söyleyin.

  Ne oldu?

  Bir yalandı.

  Yalan mı?

  Evet.

  Nehir yatağına hiç gitmedim.

  Ne?

  İşin doğrusu   onu ben öldürmedim.

  Sen öldürmedin mi?

  Doğru, onu ben öldürmedim.

  Dur biraz.

  Neden bunu şimdi söylüyorsun?

  Neden en başında inkâr etmedin?

  Ettim.

  Ben yapmadım dedim.

  Dedektife, savcıya   hatta avukatıma.

  Avukatına mı?

  Evet.

  Beni ilk görmeye geldiğinde.

  Settsu'ya mı?

  Evet.

  Yalan söylememi istedi.

  Kabul edersem, idam cezası almazmışım.

  Ama  İdam cezası almasan da   itiraf edersen bile  O fabrikada kalıp   insanlardan faydalanacağıma  Yalan olmayan hapiste olurum daha iyi.

  Bana inanıyor musun?

  Bay Shigemori?

  Ama   bana demiştin ki 

Şimdi de   bu hikâyeye inanmamı mı istiyorsun?

  Biliyorum.

  Bekle lütfen.

  Düşündüm ki   sen de bana inanmayacaksın.

  Hayır, Bay Misumi.

  Buraya bir geldi mi?

  Ziyarete biri geldi mi?

  Hey.

  Sadece siz, Bay Shigemori.

  Hadi ama.

  Yapma!

  Bir kez olsun gerçeği söyle!

  Merak etme.

  Bizi duyamazlar.

  Peki ya cüzdan?

  Hey, peki ya cüzdan?

  Çaldın, değil mi?

  Değil mi?

  Evet, cinayet günü cüzdanını çaldım.

  Sahte etiketleri ifşa ederim diye onu tehdit ettim.

  Peki ya para?

  Kızıma yolladım.

  Ya elindeki yanık izi?

  Önceki gece ateş yakmıştım.

  Nehir yatağında ne oldu?

  Dedim ya, oraya gitmedim!

  Pekâlâ.

  Gitmemiştin.

  Bunu söylemiştin, evet.

  Bana inanıyor musun?

  Sonuçta   benim müvekkilimsin.

  Niyetine saygım var.

  Ancak  Suçlamaları inkâr etmek dezavantajımız olur!

  Strateji kimin umurunda!

  İnanıyor musun, inanmıyor musun diye sordum!

  Anlıyorum.

  Beni anlıyor musun?

  Bundan emin misin?

  Riski alacak mısın?

  Evet.

  Saçmalık!

  Ne yani, şimdi de böyle mi söyledi?

  Evet.

  İtiraf ederse, idam cezasından yırtacağı söylenmiş.

  Avukatı böyle söylemiş.

  Boş versene ya.

  Nasıl olsa hikâyesini yine değiştirecek.

  Sakie'nin ifadesinin önemini vurgulamamız gerekiyor.

  Bunu yaparsak   Misumi'nin cinayeti işlediğine inandığımız anlamına gelir.

  Kim cinayet işlemediğine inanacak?

  Tanık yok ki!

  Değil mi?

  Savcının elindeki tek dayanak, katilin itirafı.

  Korkmuş işte.

  Duruşma başlayınca   idam cezası alabileceğini gördü.

  Bu hep olur.

  Hayır, o öyle biri değil.

  Nereden biliyorsun?

  O kadarını da bileyim.

  Tehlikeli bir hal almaya başladı.

  Tehlikeli mi?

  Bak  Adam bunu yapabilen birisi.

  Shigemori, baksana şuna.

  Normal biri bunu yapar mı?

  Böyle bir baba ölmeyi hak ediyor!

  Hak ediyor mu?

  Savcı haklıymış.

  Sen de suçluların suçlarıyla yüzleşmesine engel olan avukatlardansın.

  Kaybedeceksin.

  Ayrıca, hakim üzerinde kötü bir izlenim bırakacaksın.

  Ama   suçu inkâr ettiği sürece   avukatı olarak söylediklerini dinlemem gerek.

  Lütfen çift sıra olun.

  Bugün duruşmada maktulün ailesi kürsüye çıkacak 

Halk bilet için uzun kuyruklar oluşturdu.

  Olayın gerçekleri su yüzüne çıkacak 

Önemli dava birazdan başlayacak.

  İnkâr mı etti?

  Evet.

  Onu öldürmediğini söyledi.

  Ne?

  Bu yüzden   duruşmada tanıklık etmeni istemiyoruz.

  Seni korumak için yaptığını söylememen için.

  Üzgünüz.

  Söyleyeceğim.

  Pekâlâ  Özür dilerim.

  Lütfen izin verin   gerçeği anlatayım.

  Yoksa tanıklık etmek istemen   kendini tatmin   etmek için mi?

  Hayır.

  Bay Misumi'yi kurtarmak istiyorsun.

  Evet.

  Amacın buysa   bunu her şeyin   üzerinde tutmalısın.

  Sanığa karşı neler hissediyorsun?

  Saygı değer baban   parası için hunharca öldürüldü, değil mi?

  Bence Bay Misumi   para için öldürmedi.

  Soruyu değiştiriyorum.

  Sanığın nasıl bir ceza almasını isterdin?

  İdam cezası istemezdim.

  Merhum baban için söylemek istediğin bir şey var mı?

  Yok mu?

  Beni dünyaya getirdiği ve yetiştirdiği için minnettarım.

  11 Ekim gecesi   fabrikanın önünde patronunu bekliyordun, değil mi?

  Evet.

  Neden bunu yaptın?

  Tehdit ederek ondan para sızdırmak istiyordum.

  İşten kovulduğum için çaresizdim.

  Cüzdanı ne yaptın?

  Onu çaldım.

  Yaptığım tek şey bu.

  Nehir yatağına hiç gitmedim.

  Onu ben öldürmedim.

  Bu duruşmada  sanığın suçu işleyip işlemediği tartışılmıyor.

  - Ben öldürmedim, dedim!

  - Savunma tarafı  Savunma tarafı dava gereği

 Savcı da tuvalete geldi.

  Yargılama olacaksa 

Cinayeti itiraf etmem halinde  idam cezasından yırtabilirmişim.

  Sessiz olun.

  - Bu yüzden kabul ettim 

- Savunma avukatı   neden böyle bir istekte bulunsun?

  Herkes bana tuzak kurdu.

  Suçlanan kişi   suçu inkâr ediyorsa 

Savunma avukatı bile kabul etmemi söyledi.

  Eğer kabul edersem kurtulacakmışım.

  Sanık sessiz olsun.

  Düzeni bozmayın.

  Çünkü kimse dediklerime inanmıyor.

  Gerçekleri şimdi burada   anlatmak istiyorum.

  Sayın Hakim.

  Onu ben öldürmedim.

  - İzninizle.

  - Buyurun.

  Avukat Bey, amacınız nedir?

  Derdinizin nitelikli hırsızlık hükmüyle olduğunu söylemiştiniz.

  Sanık bir anda ifadesini değiştirdi.

  Bundan sonra nasıl ilerleyeceksiniz?

  Suça karşı mı çıkacaksınız?

  Daha fazla karşı çıkmayacağız.

  Hayır, karşı çıkacağız.

  Hangisi?

  Bu işi daha fazla uzatamayız, Shigemori.

  Karşı çıkacağız.

  Görüşünüz nedir, Sayın Savcım?

  Sanığın savunmasında suça karşı çıkılmamıştı.

  Davayı yeniden açmamız gerekecek.

  Avukat Bey   davaya suçluluk durumuna ilişkin görüşünüzle devam etmek isterim.

  Davaya bu şekliyle devam edersek 

Savcı Hanımı da anlıyorum.

  Ancak davada ani bir iddia değişikliği oldu.

  Savunma makamı devam etmek istiyor.

  Yargıç olarak da bazı durumlar var tabii.

  Hayır.

  Önce suçluluk durumunu belirleyip  Ama  Peki.

  Ama  Asılsız bir inkâr olacaktır.

  Bu şekilde olacaksa   hukuki olarak da ekonomik olacaktır.

  Hukuki olarak ekonomik

 Savcılık makamı suçluluk durumuna dair somut kanıt sunacak.

  Dava da bu şekilde görülecek.

  Yeni bir dava açılacak sanmıştım.

  Görünüşe göre gerek yokmuş.

  Hepiniz bakışlarınızla anlaştınız sanki.

  Hakim, davayı baştan açsak da   vereceği kararın değişmeyeceğinin sinyalini verdi.

  Sonuçta, hiç kimse Misumi'nin cinayet işlemediğine inanmıyor.

  Elden bir şey gelmez.

  Hakimin bile   itibarını koruyabilmesi için davaları zamanında bitirmesi gerek.

  Farklı taraflarda olabiliriz   ama hepimiz aynı adalet gemisinin içindeyiz.

  Al.

  Yemek.

  Gelsene.

  Gel hadi, yaklaş.

  Buraya gel.

  Gel buraya.

  Ye.

  Hadi.

  - Misumi.

  - Evet?

  - Buyurun.

  - Merhaba.

  Merhaba.

  Bu bir kızsa, ona Pinky adını koyacağım.

  Pinky çok şeker bir isim.

  Sanığın cinayet, nitelikli hırsızlık ve cesedi tahrip etme   suçlarından açılan davasıyla ilgili   kararımı açıklayacağım.

  Sanık idam cezasına mahkûm edilmiştir.

  Sanığın, dava sırasında   kabul ettiği suçunu inkâr etmesi mantıksızdır.

  Ve sanığın maktulü tehdit ettiği ve cüzdanını çaldığı şeklinde yaptığı   savunması delillerle örtüşmemektedir.

  İfade   büyük ölçüde değiştirilmiştir ve güvenilir değildir.

  Bahsi geçen mesaj için sanık ve   Mitsue arasında maktulün öldürülmesine dair   bir yazışma geçmemiştir.

  Mesajda cinayetten bahsedilmediğinden bu yazışmanın   bir cinayet talebi olduğu sonucuna varmak spekülasyon olacaktır.

  Bunlara ek olarak, sanık soruşturma sırasında suçunu itiraf etmiştir.

  Dava esnasında ise savunmasını suçlu olmadığı yönünde değiştirmiştir.

  Buradaki niyeti sorumluluktan kaçmak

 Çok teşekkür ederim.

  Özür dilerim.

  Aynen   onun dediği gibi.

  Kimse gerçekleri konuşmuyor.

  Kimse mi?

  Kimin yargılanacağına   kim karar veriyor?

  Dairemin karşısındaki   kiraz ağaçlarının tomurcukları iyice büyümüş.

  Her an açabilirler.

  Buradaki kiraz ağaçları erken çiçek açıyor, değil mi?

  Ama Hokkaido'da   nisan sonu gibi açıyorlar, değil mi?

  Evet.

  Mayıs başlarında, bayram zamanı açarlar.

  Evet  Suçu neden inkâr ettiğinle ilgili   çok düşündüm.

  Suçu inkâr ettiğinde 

Bayan Sakie   acı verici şeyler için ifade vermek zorunda kalmadı.

  Bunu düşündüm.

  Bilinçli olarak mı suçunu inkâr ettin?

  Bay Shigemori.

  Bana mı soruyorsun?

  Tam olarak bir soru değil.

  Peki ben sana bir soru sorabilir miyim?

  Sen de suçumu inkâr etmemi bu yüzden mi kabul ettin?

  Evet.

  Hata mı ettim?

  Ama 

Güzel bir şekilde açıkladın.

  Güzel açıkladın.

  Keşke hiç doğmamış olsaydım diye düşünmüşümdür.

  Neden?

  Acı veriyorum.

  Varlığımla bile insanlara acı veriyorum.

  Az önce dediğin şey doğruysa   ben bile birine   yardım edebiliyorsam

  Cinayet işleyerek olsa bile mi?

  Evet.

  Eğer bu dediğin doğruysa.

  O zaman   başka bir deyişle  Buna inanmak mı   istiyorum?

  Bunu yapmamalısın, Bay Shigemori.

  Benim gibi bir katilden bu kadar çok şey beklememelisin.

  Yoksa sen   sadece   bir araç mısın?

  Araç dediğin nedir?

 


Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar