23 Numara (2007) The Number 23
| |
98 dk
Yönetmen:Joel Schumacher
Senaryo:Fernley Phillips
Ülke:ABD, Almanya
Tür:Suç, Dram, Korku
Vizyon Tarihi:02 Mart 2007 (Türkiye)
Dil:İngilizce, Chinese
Müzik:Harry Gregson-Williams
Web Sitesi:New Line Cinema [us]
Oyuncular
Jim Carrey
Virginia Madsen
Logan Lerman
Danny Huston
Lynn Collins
Özet
23 sayısını koyu bir saplantı hâline getiren Walter Sparrow
(Jim Carrey), bir zamanlar ideal olan hayatını gerek kendisinin gerekse
sevdiklerinin ölümüne yol açabilecek bir psikolojik işkence cehennemine
dönüştürür. Walter bir türlü elinden bırakamadığı 23 Numara adlı gizemli
romanın etkisiyle, karısı Agatha (Virginia Madsen) ve ergenlik çağındaki oğlu
Robin'le (Logan Lerman) geleceğine devam edebilmek için geçmişindeki sırların
kapısını açmaya mecbur kalır.
Kitap, Walter'a Agatha tarafından doğumgünü hediyesi olarak
verilmiştir ve konu aldığı tüyler ürpertici ve gizemli cinayet, karanlık ve
tuhaf biçimde adeta Walter'ın hayatını yansıtırmışçasına anlatılmaktadır.
Kitaptaki ana karakter olan dalgın dedektif Fingerling'in (onu da Carrey
canlandırıyor) hayatı, Walter'ın kendi geçmişini çağrıştıran anlarla doludur.
Kitabın dünyası canlanmaya başladıkça, Walter onun en korkunç ve kışkırtıcı
bölümünün girdabına kapılmaya başlar: Fingerling'in 23 sayısının gizli gücüne
duyduğu saplantısına.
Bu saplantı kitaptan yayılıp, Walter'ı kontrol etmeye
başlar. Hayatında her yerde bu sayıyı görmektedir ve Fingerling'le aynı korkunç
suçu, yani bir cinayet işlemeye mahkum olduğuna inanmaya başlar. Kabus gibi
hayaller Walter'ın aklını esir alır. Bu hayallerde karısı ve aile dostları
Isaac French'in (Danny Huston) başına korkunç şeyler gelmektedir. Bu durumda
Walter'ın kitaptaki gizemleri çözmek için umutsuzca çırpınmaktan başka şansı
kalmaz.
Eğer 23 sayısının ardındaki gücü çözebilirse, geleceğini de
değiştirebilecektir.
Altyazı
Bir hafta önce, her zamankinden farklı olarak düşündüğüm tek şey, o gün doğum günüm
olduğuydu.
Özür dilerim.
Canım sıkılıyor da.
5. Birim cevap ver.
5. Birim cevap ver.
5. Birim, beni duyuyor musun?
Tabii her şey burada
başlamadı.
Nasılım?
- Gerçeği mi
söyleyeyim?
- Rock yıldızına
benzemişim, değil mi?
- Harika
görünüyorsun.
- Canın bir şeye mi
sıkıldı?
- Ne?
- Neden tuhaf
davranıyorsun?
- Nasıl yani?
- Hap mı aldın?
Sigara mı içiyorsun?
- Arkadaşının mı
yoksa?
- Sana iyi
eğlenceler.
İyi eğlenceler.
Aggie, hazır mısın?
Çok çekici
görünüyorsun.
Benden nefret mi
ediyorsun?
Tanıştığımız günkü
kadar.
- Bulaşıcı olabilir.
- Benim bağışıklığım
var.
- Partiye gitmeyecek
misin?
- Gitmesem
özleyecekler sanki.
Ya pasta?
Mezar taşıma iki
kelime yazılmasını isterdim "ne
olurdu?
" Pastayı s. keyim
desem ne olurdu?
Bu gece yalnız
mısın, Walter?
Pek sayılmaz.
Sarıl bana.
Bana kızışma
odasında kuyruk sallasana.
Sybil.
Biraz daha Sybil, yeryüzündeki son kızışmış kadın da
olsan sana tuvalette kuyruk sallamazdım.
nazik olsam ne
olurdu?
Sparrow,
tekrarlıyorum.
Tanımlanamayan bir
çöp karıştırıcı gözlemliyoruz.
Saat 5'e 1 var,
Sybil.
Yani mesain hâlâ
devam ediyor.
Evet, tabii.
Lezzetli görünüyor.
Alabilir miyim?
Haklısınız.
Tamam.
Babana gel bakalım.
Masal dinlemek
istersin belki.
Bir varmış bir
yokmuş bir zamanlar şiddet dolu bir hayat süren ve kimseden korkmayan bir köpek varmış.
Ama dişleri keskin ve karnı tok olmasına rağmen kalbi boşmuş.
Çok uzak diyarlara
doğru bir yolculuğa çıkmaya karar
vermiş.
Az gitmiş uz gitmiş
ve bir gün, içinde güçsüz ve yaşlı bir adamın yaşadığı ahşap bir kulübeye rastlamış.
Adam onu içeri davet
etmiş.
Köpek zevkten dört köşe olmuş.
Ve o gece kulübenin bacasından sıcak bir duman tütmüş.
Ama dumanın kokusu çok tuhafmış.
Köpeğin gittiği yer
Çin'miş.
Ve Çin'de insanlar köpek yerlermiş.
Bakalım sorumsuz
sahibin kimmiş?
Tanrım!
Kahretsin!
Demek masalı
beğenmedin.
Önemli değil.
Eleştiriye
açığımdır.
Tanrım.
İnanmıyorum.
Pekâlâ dostum, nerenden
vurayım?
Şimdi nereye
kayboldun?
Kader Belki de anlamını aşan bir kelime.
Sybil'a daha iyi
davransaydım, beni asla o köpeğin peşine yollamazdı.
Agatha'yla
buluşmaya geç kalmazdım.
Ve bunların
hiçbiri olmazdı.
Ama geç kalmıştım.
Böyle olması
gerekiyormuş.
- Şu hale bak.
Sakın kusma.
- Aman Tanrım!
"Nobran eşkiya
deyyus" "Ned"in anlamı
bu.
Onu bir daha
görürsem Ned'e bir "d" daha eklenecek.
"Nobran eşkiya
deyyus defol".
- Tamam, derin bir
nefes al.
- Ölü Ned.
- Onu öldüreceğim.
- Unutma bugün senin doğum günün, tamam mı?
Evet, ben de bunu
düşünüyordum.
Neden benim doğum
günümde senin arkadaşlarınla görüşüyoruz?
Şey belki de senin hiç arkadaşın olmadığı
içindir.
Mantıklı.
Yani daha yaşlıyım, façam
bozulmuş ve cehennemde bir akşam
geçiriyorum.
- Hayır.
- Bunu ben sana
alıyorum sanmıştım.
Bunu okurken çok iyi
vakit geçirdim.
Sen de denesene.
Kafamı zırvalarla
dolduran bir yazarı mı?
Ben filmini bekleyeceğim.
Neler kaçırdığının
farkında değilsin.
Hayat yine de devam
ediyor.
"23
Numara" Fikri sabit bir roman.
Yazan: Topsy Kretts.
"Paranoyaya
doğru iç bunaltan bir seyahat.
Anlatılagelmiş en
korkutucu başkalaşımlardan biri.
Komşunun köpeğine
dikkat.”
Yok daha neler.
Şaka mı bu?
Sana bunu alıyorum,
tamam mı?
- Pasta aldın mı?
- Evet.
3 Şubat'ta doğduğum
için Kova burcuyum.
Uzmanlar,
arkadaşlıkların hayati önem arzettiğini söylüyor.
- Merhaba.
- Merhaba.
- Merhaba.
- Merhaba.
Kusura bakma,
geciktik.
Bir öpücük ver
anlaşalım.
Ben, astrolojinin
yalan olduğunun ayaklı kanıtıyım.
Kolun nasıl, doğum
günü çocuğu?
- İyi misin?
- Kopmasını
bekliyorum.
İyi ki başka
yerinden ısırmamış.
- Beş saniye.
Beş saniye.
- Dördüncü kelime.
- Kuş, kelebek, kuş.
- Uçar.
- Kuş.
- Sinek.
"Sineklerin
efendisi!
" - Sıra sende.
- Teşekkür ederim.
Bu kitaptaki bütün
karakterler birer hayal ürünüdür.
Gerçek kişilerle
aralarında benzerlik bulanlar ölü ya da
diri, okumaya devam etmemelidir.
Sıra doğum günü
seksi yapmaya geldi.
Deliler gibi doğum
günü seksi yapmak istiyorum.
- Aslında - Ne oldu?
Biraz burada otursak
iyi olur.
Hayatım.
- Haydi ama.
Romantik olacak.
- Evet ama soğuk da
olacak.
Paltomu vereyim.
Ceketini unutma.
Seni ararım.
Anne, baba.
Bir ses duyduğumu sandım da.
Burada olmak yerine yatağında
uyuyor olsaydın - ses falan duymazdın.
- Yatmak mı?
Peki.
Senin yatıyor olman
gerekirdi.
Baba.
Sana bunu vermeyi unutmuşum.
- Al.
- Harikasın.
Kendim paketledim.
Gece gündüz
farketmez; her zaman rüşvet kabul ederim.
Arka kapından mı
gitti?
Ara sokaktan kaçtı.
Çok güzelmiş.
Robin, güzel bir kız.
Hep öyle kalsın.
Tamam.
İyi geceler baba.
- Doğum günün kutlu
olsun.
- Sağol.
YILIN BABASI 1.
Bölüm: Bana "Fingerling" diyebilirsiniz.
Asıl adım bu değil.
Çocukken okuduğum
bir kitapta geçiyordu.
"Fingerling
Hayvanat Bahçesinde.”
Uzun sayfaları ve yeşil renkli, benekli bir kapağı vardı.
Belki de sahip
olduğum ilk kitaptı.
Komik kitabın konusunu hatırlayamıyorum.
Hatırladığım tek şey
adı: Fingerling.
Benim olmasını
dilemiştim ve işte oldu.
4 ŞUBAT İlk kez mi
ısırılıyorsunuz?
Bir hayvan
tarafından ilk kez, evet.
Karımın uyurken
ısırma huyu var da.
Şu Ned adındaki
köpekten bahsedin bana.
Onu bir daha
görseniz ne yapardınız?
Kamyonetimdeysem, gaza
basar ve çarpma sesi duyana kadar
durmazdım.
Kusura bakmayın.
Şaka yapıyorum.
Bu çok aptalca bir
şey.
Bay Sparrow, Hayvan
Denetim Yönetmeliği'nde bir görevlinin
bir hayvan tarafından zarar görmesi durumunda
ruh sağlığının incelenmesi için, yedi gün içinde psikolojik muayeneden geçmesi gerektiği
yazar.
Ona kolumu gümüş tepside
sundum.
Bu yüzden düşük
zekalı bir yaratığı suçlayamam.
Bir hata yaptım,
tamam mı?
Yazın bunu.
Ben bir hata yaptım.
Hata bende.
Tıpkı karıma, oturma odasının duvarlarının rengini seçebileceğini söylediğim zamanki gibi.
Kadınların düşük
zekalı olduğunu söylemiyorum tabii İyi
günler dilerim Bay Sparrow.
Bakın Hayır, Agatha tanıdığım en zeki insandır.
Ben de ne bulduğunu bilmiyorum.
Bakın işimi seviyorum ve iyi yapıyorum.
Ned kaçtı.
Evet ama Merak etmeyin.
Kötü espri anlayışınızı saymazsak temiz bir sağlık raporu veriyorum size.
Hiç kimse için
tehlike arzetmiyorsunuz.
Bu yüzden şimdi
gidip, bütün gün izin yapabilirsiniz.
Sahi mi?
Kabul.
- Bay Sparrow.
- Evet.
Karınız duvarlar
için hangi rengi seçti?
Kırmızı; kan
kırmızısı.
2. Bölüm.
Beni, ille de
gerekiyorsa bir zamanlar tanıdığınız biri
olarak hayal edin.
Belki de sevdiğiniz
biri.
Hatta en iyisi beni kendiniz olarak hayal edin.
Çocukken, okulda sınıf
birincisiydim.
Ders çalışmayı
sevdiğimden değil; eğitimin, buradan gitmek için elimdeki en iyi fırsat olduğunu anladığım
için.
Leylek beni, toz
fırtınalarından muzdarip küçük bir kasabaya bırakmış.
Bunda hiçbir sorun yoktu.
Diğer sıkıcı
kasabalar düşünüldüğünde burası eminim,
ortalamanın üstündeydi.
Arkadaşlarım
vardı ama kendimi hep yalnız hissettim.
Kasabadan hiç kimse
ayrılmamıştı ama ben burada
ölmeyecektim.
Kendisini her ne
kadar sevsem de babam gibi biri olmak istemiyordum.
Çok soğuk ve mutsuz
görünürdü.
Sayılar onun
hayatıydı.
Kendisi bir muhasebeciydi.
Ve galiba kurduğu
işi benim devralmamı bekliyordu ama
benim başka planlarım vardı.
Sekizinci
yaşgünümde, dedektif olmak istediğimi söyleyince,
annem sevinçten çılgına döndü.
Babam için aynı şeyi
söyleyemem.
Bu, onun büyük
planlarını yerle bir etti ve onu dul
Bayan Dobkins'e karşı nefretle doldurdu.
Kendisi yan
komşumuzdu.
Garip gelecek ama,
dedektif olmamın nedeni köpeği Alfie'dir.
Komşunun tavuğu
komşuya kaz görünür derler.
En azından Alfie'ye
göre.
Bu yüzden sürekli
bizim bahçeye gelirdi ve onu kovalamak
bana düşerdi.
Ama asla çiti geçip
Bayan Dobkins'in bahçesine girmezdim.
Babam böyle bir
kural koymuştu.
Sekizinci yaş
günümde o kuralı çiğnedim.
Dedektif
hikaleleriyle dolu yalnızlık ve takıntımın
hayal gücümü geliştirdiğini kabul etmeliyim.
Bu nedenle
ayrıntıların tamamından emin değilim.
Biri hariç.
Dul Bayan Dobkins
ölmüştü.
Doktor tam bir saat
sonra geldi ve o muallak bir saat
içinde sekiz yaşındaki aklım karmakarışık
oldu.
Dul Bayan
Dobkins'in, aklını kaçırmış biri tarafından
öldürüldüğüne karar verdim.
Kasabamızın daha
önce hiç görmediği gibi bir deli.
Hiç kimse kendini
ondan koruyamazdı; sevdikleri bile.
Hatta özellikle
sevdikleri.
Tabii ki doktor
bunun intihar olduğu sonucuna vardı ama
ben hiç inanmadım.
O anda aklım,
yepyeni bir yaşama açıldı.
Bu sayede bir
dedektif doğdu Dedektif Fingerling.
Demek buradasın.
Ne yapıyorsun?
Burayı sonra
temizleyeceğim.
Kafanı zırvalıklarla
dolduruyorsun, değil mi?
- Bu kitabı okudun
mu?
- Çoğunu.
- Çok yaratıcı.
- Bu Fingerling
denen adam Havalı bir isim.
Evet.
Ondan ne anlam çıkardın?
Onu en çok başta onu sevmiştim.
Ne demek başta?
Ne kadarını okudun?
İki bölüm.
Merdiveni şuraya
çeker misin hayatım?
Fingerling, bana
kendi hayatımı çağrıştırıyor.
Çok tuhaf.
Tıpkı benim
çocukluğuma, benim hatıralarıma benziyor.
Mavi boyayı versene.
- Al.
- Fingerling'in
seninle alakası yok.
Öyle mi?
Şuna bak.
"Fingerling
hayvanat bahçesinde".
Çocukken annem bunu
bana okumuştu.
Eminim bir çok kişi
çocukken okumuştur onu.
- Sen okudun mu?
- Hayır.
Ama biliyor musun,
ne zaman bir kitap okusam sanki yazar
benden, sadece benim bildiğim bir parçayı çalmış gibime geliyor.
Bir gün ben de bir
kitap yazıp, aynısını başkasına yapacağım.
Bilemiyorum, bu çok ilginç.
Sizinki gibi evleri
ve sokakları olan bir sürü mahalle var.
Öyle mi?
Komşunun köpeği de dahil mi?
Komşunun köpeği
varmış.
Ne kadar da
şaşırtıcı.
Adı Alfie değil,
Şef'ti.
Babam ona
"Çıbanbaşı" derdi.
Sürekli kaçardı.
Ben de bu yüzden hayvan yakalayıcısı oldum.
Fingerling bir
dedektif.
Ben de dedektiflik
dergileri biriktirirdim.
Ve dul komşu, Bayan
Dobkins o da anneme benziyor.
Annem sekizinci yaş günümde
öldü.
Bak, kolumda zona
izi var.
Okumaya devam et canım,
olur mu?
Bir süre sonra
Finerling'in sana benzemediğini anlayacaksın.
Biri babamla ilgili
kitap mı yazmış?
- Hayır.
- Evet.
Evet.
- Okul nasıldı?
- Berbat.
Benden de bahsediyor
mu?
Kitap babam
hakkındaysa ben de önemli
karakterlerinden bile olmalıyım.
Evet olmalısın ama
değilsin.
Peki sence bu ne
demek?
- Vay be.
- Kim o?
- Fabrizia.
- Fabrizia mı?
5. Bölüm.
İntihar eden
sarışınla tanıştım.
Mahalle bekçinizden
ihbar aldım.
Neyin peşinde
olduğunu biliyorum.
Arkadaş olmaya
çalışma, numaran işe yaramaz.
Yaklaşırsan tabureyi
tekmelerim.
Umarım bunu
yapmazsın.
Bugün doğum günüm.
Kendini asarsan, en
kötü doğum günümü geçiririm.
Sana acıyorum.
- Ciddiyim, asarım
kendimi.
- Kendini asmak acı verici bir eylemdir.
Çoğu kişi ilmeği
yanlış bağlar.
Boyunlarında kalıcı bir
kolyeyle dolaşırlar.
Ne kadar acınası
durumda olduklarını hatırlatan, zalim bir yadigar.
Haydi konuşalım.
Hâlâ üzgün olursan
iki kaşının ortasına bir tane sıkarım.
İyi nişancıyımdır.
Gerçekten doğum
günün mü?
İntihar eden
sarışın, bir zamanlar iyi biri olduğunu söyledi bana.
Ama şimdi Ben kötü biriyim.
Seni de kötü biri yapmak
istemiyorum.
Bunu yapacak güçte
değilsin.
Eski erkek
arkadaşımla görüş.
Göstersin sana.
Oradan gitmem
gerekirdi tam o anda.
Ama dedi ki
Bu numara yüzünden!
Bu s. ktiğimin
numarası 23!
Hayatımı kontrol ediyor.
Babamın kabahati.
Bu sayıyı alt
etmenin bir yolunu bulduğunu onu alt
ettiğini ve güvende olduğumu söyledi.
"Baban seni
seviyor ve lanetin sana geçmemesini sağlama
almak için bir şey yapacak.”
dedi.
Ama yanıldı.
Verdiği teminat, onu
yazdığı kana değmemişti.
Galiba babam beni yeterince
sevmedi.
Her yerde tarihler,
saatler plaka numaraları, kitap
sayfaları ve hatta asansör kat ışıkları
var.
Bir süre sonra
ismimde olduğunu keşfettim.
Konuştuğum
kelimelerde de vardı.
Hiçbir şey güvenli
değil.
Pembe en sevdiğim
renktir.
Pembenin ne olduğunu biliyor musun?
27 kırmızı, 65 beyaz 65 artı 27, 92 eder.
Pembe 4 harflidir.
92, 4'e bölününce sonuç 23 çıkar!
Açık konuşacağım anlamadım.
Ona, kafamda toparlayabildiğim
tek soruyu sordum.
Biraz daha kahve var
mı?
Onu konuşturmaya
devam etmem önemliydi bu yüzden ona bir
masal anlattım.
Charlie adında bir
amcam vardı.
Bir gün falında kırmızı elbiseli bir kadına aşık olacağını
okumuş .
Bu yüzden dışarı
çıkıp bütün gün aramış ve bir tane
bulmuş.
Alt ay sonra da
evlemişler.
Yalan söylüyorsun.
Kırmızı elbiseli
kadın iki yıl sonra amcamdan boşandı.
Onunla, sahip olduğu
şeyler için evlenmiş.
Şu anda orada.
Tam şu anda.
Hâlâ kırmızı elbiseli
kadını arıyor.
Yanlış kişiye
rastladığına inanıyor.
Bunun keyfimi yerine
getirmesi mi gerekiyordu?
Amcam Charlie'den
daha akıllı birine benziyorsun.
Güleç bir yüzü var.
Ve binadan çıkarken bir işi daha başarıyla bitirdiğimi düşündüm.
Ertesi gün, intihar
eden sarışının söz ettiği eski erkek
arkadaşı buldum.
Yanan kahve telvesi,
polislerin, olay yerindeki ölüm
kokusundan kurtulmak için kullandığı eski bir numaradır.
Ama biri, bütün
kahveyi tüketmiş.
Fabrizia'ya, intihar
eden sarışından bahsettiğimde kendisini
evime götürmem için yalvardı bana.
Katıksız bir
Fabrizia tepkisi.
Ölüm ve seks Ne kadar baştan çıkarıcı.
Sayfalar duvardan
düştükçe intihar eden sarışının
takıntısının boyutları ortaya çıktı.
Her şeyi 23'e indirgemişti.
Her yerde tarihler,
saatler plaka numaraları, kitap
sayfaları ve hatta asansör kat ışıkları
var.
Bir süre sonra
ismimde olduğunu keşfettim.
Konuştuğum
kelimelerde de vardı.
İsmimde vardı.
İsmimde vardı.
Konuştuğum
kelimelerde vardı.
İsminin ne olduğunu
öğrenince onu da ekledim.
Belki de sadece bir
tesadüftü.
Yani, isim isimdir sayı da sayıdır.
Değil mi?
Kendisi
basmış kendisi yayımlamış.
Ve hiç duymadığım
bir yazar tarafından yazılmış.
Görünüşe göre
ihtiyar Topsy bugüne kadar hiçbir şey
yazmamış.
Ne yapıyorsun,
Walter?
Bakın şimdi.
Walter Sparrow
olmuyor.
Ama göbek adımı
kullanırsam - Walter.
- 5-1-1-9-7.
- İnanılmaz değil mi?
- Ne?
Hepsi 23.
Doğum günüm 2.
ayın 3'ü.
Ehliyet ve sosyal
güvenlik numaram her şey.
11:12'de doğdum.
11 artı 12.
Sanki benim hayatımı
taklit ediyor.
Ciddi olamazsın.
Yazar benim hakkımda
çok şey biliyor.
Sanki beni seçmiş
gibi.
Bütün gün yaptığın
şey bu mu?
- Kitabı bitirdin mi?
- Daha değil.
Önemsiz ayrıntılarla
ilgilenmiş ve onlardan saçma sapan sonuçlar
çıkarmışsın.
Peki, Fingerling'in
katil olması gerçeğine ne diyeceksin?
- Katil mi?
- Ya sen kaç kişi
öldürdün?
Kim öldürülmüş?
Bay Fingerling'e sor.
Kusura bakma hayatım.
Neden bu renk?
Bu rengi neden
seçtin?
Bilmem, sen söyle.
5 numara kırmızı.
27 K-I-R-M-I-Z-I artı 5, 32 eder.
Yani Abartıyorsun.
Farklar var elbette.
Fingerling bir
dedektif, bense bir hayvan yakalayıcısıyım.
O, Fabrizia'yla 32
yaşında tanışmış oysa ben seninle - 23 yaşında.
- Peki hangi gün
tanışmıştık?
- 14 Eylül.
- 9.
ayın 14'ü.
- 14 artı 9?
- 23!
13 Ekim'de evlendik.
10.
ayın 13'ü, 23.
İntihar eden
sarışın, bunun, hayatını kontrol ettiğini söyledi.
Onun yüzünden öldü.
Ve sonra bunu, 32.
yaş gününde
Fingerling'e aktardı.
23'ün tersten
yazılışı.
Fingerling buna
kader dedi.
Kaderin ne olduğunu biliyor musun?
32. Başka sorum yok sayın yargıç.
- Bence bunu çok
ciddiye alıyorsun.
- Durun biraz.
Durun.
1814 numarada oturuyoruz.
Yani, 18'deki 1 ve
8'i toplarsak 9 eder.
Ve 9 artı 14 de 23
eder.
14 de 1 ve 4'ten
oluşur, ve toplamları 5 eder.
5 artı 18 de 23 eder.
- Aman Tanrım.
- Tamam, Robin sen de saçmalamaya başlama.
Saçmalık değil bu!
5, 18 daha 23 eder.
27 ya da 150 olsaydı yine aynı şeyi yapabilirdin.
18 artı 14, 32 eder.
23'ün tersten
yazılışı.
Ürkütücü, değil mi?
7.
Bölüm.
İntihar eden
sarışın, Fabrizia'ya yeni bir heyecan vermişti.
Onun istediğini
yaptım ama düşünebildiğim tek şey o
sayıydı.
Sağolun.
Ona, resepsiyonun
arkasındaki saatin 9:14 olduğunu söylemedim.
Yırt onu.
Yırt dedim.
Elinde bıçak varmış
gibi yap.
Haydi.
Bana zarar
vereceğini biliyorum.
Kes sesini kahpe yoksa öldürürüm seni.
Elbette Fabrizia'ya
zarar vermezdim.
Onu seviyordum.
Ve onun da beni sevdiğini sanıyordum.
Ama korkunç kabuslar
görmeye başladım.
8, 9, 10, 11, 12, 13 Ne yapıyorsun?
Kitap okuyorum.
Delisin sen.
- Isaac?
- Basit bir ifadeyle bu, orgon enerjisi toplayan bir kutu.
Önümüzdeki hafta
Wilhelm Reich'ten bahsedeceğiz.
Geldiğiniz için teşekkürler.
Etkileyici bir
kitaba benziyor.
Tabii, ana
karakterinin saksafon çaldığı çok az
kitap var.
Senin de çaldığından
haberim yoktu.
Çalmıyorum.
Her şey örtüşmüyor zaten.
Önemli olan şey sayı.
Her yerde onu
görüyorum.
Komplo meraklıları "Tabii
ki" der "dünyanın dönüş ekseni
23 derecedir.”
Onlara aslında 23,5
derece olduğunu söyleyince de "2,
3 daha 5 eder" derler.
23, bu sıradışı oyunu
çok iyi oynar.
- Oyun mu?
- Evet, paranoya.
23 muammasıyla
ilgili pek az yazılı kaynak var.
Öklid geometrisinde
de 23 aksiyomları bulunur.
İnsan vücudu, her
ebeveynden 23 tane alınan 46
kromozomdan oluşur.
Kanın vücutta
dolaşımı 23 saniye sürer.
Mayalar dünyanın
sonunun 12 Aralık 2012'de geleceğine
inanır.
20 artı 12?
23'ün tersten
yazılışı.
Ya da, 20 artı 1
artı 2.
Peki nedir bu?
23 nedir?
Yoksa Tanrı mı?
2, 3'e bölününce 0,666 sonucunu verir.
666, şeytanın
sayısıdır.
Vahiy kitabı 22
bölümden oluşur.
Nasıl bittiğini
herkes bilir.
Yani 23, bir lütuf
mu yoksa lanet mi?
Gerçek olan,
sayıların kötü şöhretini ebedileştirmekten
haz duyan bir grup insanın var olduğudur.
Şanslı 7, uğursuz 13 Beyzbolcuların uğurlu ayakkabıları.
İnsanlar Tanrı'nın,
böyle yaparlarsa kendilerine yardım
edeceğini düşündükleri için dua eder.
Bilim dışı nedenleri
olan bu mantık sihirli bir düşüncedir.
23'ü aradığın için
buluyorsun.
Agatha delirdiğini
düşünüyor.
Kitabı bitir.
Tamamını bitirdikten
sonra hâlâ senin hakkında olduğuna
inanıyorsan o zaman kitabı yazan kişi seni
çok iyi tanıyor demektir.
Ve sorularını sadece
onlar cevaplayabilir.
- İyi fikir.
- Bu arada istersen Agatha'yla konuşabilirim.
Sayı her yerdeydi.
23 çift ayakkabın
var.
Ayakkabılarımı mı
sayıyorsun?
- Ne yapıyorsun?
- Kitap okuyorum.
Delisin sen.
Her gece rüyamda Fabrizia'yı
öldürüyordum.
Tam adının bana ne
çağrıştırdığını bölüm psikiyatristine söyledim - 23.
- Sence ne demek bu?
Bilmiyorum, Miles.
Belki de muhasebeci
olmalıydım.
Akıllı doktor
Phoneix izne ayrılmamı tavsiye etti.
İzne ayrılsan iyi
olur.
Sanki zaman derdime derman
olacak.
Zaman, bir
beyefendidir.
Zaman, kendisine
ekli anlamlı sayılardan oluşan bir sayma sistemidir.
Yine de izin tavsiye
ediyor.
Ve buna şöyle diyor Kafa izni.
Demek artık dedektif
değilsin.
Fabrizia bundan
etkilenmedi.
İzne ayrılmış bir
dedektifim.
Silahın duruyor mu
peki?
Bunlar var.
Bu gece biraz uyusan
iyi olur.
Sayı her yerdeydi.
Şu anda size kaç çift ayakkabısı olduğunu söylememe gerek yok.
Bu ayakkabılar çöpte
ne arıyor?
23 çift ayakkabın
olduğunu biliyor muydun?
Delisin sen!
Hiroşima'ya atom
bombası 8:15'de atıldı.
8, 15 daha 23
eder.
Waco, Texas ve
Oklahoma City bombalamalarının ikisi de
19 Nisan'da gerçekleşti.
4, 19 daha 23
eder.
Yengeç dönencesi
23,5 derece Kuzey'de Oğlak dönencesi
ise 23,5 derece Güney'de yer alır.
Al Capone'un
giydiği hapishane üniformasındaki sayı 10886'dır.
Ted Bundy, 23 Ocak'ta idam edildi.
Hepsi de 23.
Hiçbir şey anlamadı.
Böylesi daha iyiydi,
çünkü ben de anlamamıştım.
Tek bildiğim sayının, intihar eden sarışın Isabel Lydia Hunt'ı terkettiğiydi.
Artık benim
peşimdeydi.
İstersen Fabrizia'yla
konuşabilirim.
O anda bunu tamamen
masumane duygularla söylediğini sanıyordum.
Ama dönüp geri
bakınca İstersen Fabrizia'yla
konuşabilirim.
keşke farklı bir
tepki verseydim.
Gerçeğin farkına
varmam gerekirdi.
Manasız olduğunu
biliyorum ama kravatının rengi bile ona
ihanet etti.
Pembenin ne olduğunu
biliyor musun?
27 kırmızı, 65 beyaz.
65 artı 27, 92 eder.
Pembe 4 harflidir.
92, 4'e bölününce sonuç 23 çıkar!
Bu arada, istersen Agatha'yla
konuşabilirim.
Paranoya.
23, bu oyunu çok iyi oynar.
Paranoya, paranoya.
Bu arada, istersen
Agatha'yla konuşabilirim.
ekseni 23
derecedir".
Onlara aslında 23,5 derece olduğunu söyleyince
de "2, 3 daha 5 eder" derler.
Bu arada, istersen
Agatha'yla konuşabilirim.
21. Bölüm.
Tanrım!
Ag!
Tanrım!
Tanrım!
Bu bir kabus.
Bu bir kabus.
Her şey düzelecek.
Hayır!
Ag, merak etmeni
istemiyorum.
Kafamı toparlamak
için bir geceye ihtiyacım var.
Lütfen beni bırakma.
Sevgili köpek
yakalayıcısı kocan Walter.
Neden o sokak?
Neden o otel?
Sanki kendim
seçmişim gibi.
- Günaydın.
- Sizin için ne
yapabilirim?
Evet, ben bir oda istiyorum.
Defteri imzalayın.
27 numara en sessiz
odadır.
23 numarayı alabilir
miyim?
23 numaranın su
tesisatında sorun var.
22. Bölüm tam da korktuğum gibiydi.
Oğlak dönencesi.
En mutlu sonlardan
biri değildi.
Hatta bir son bile
değildi.
22. bölümden sonra, bir sorudan başka hiçbir şey yoktu.
Sayı, birilerini
daha öldürmek için yaşıyor muydu?
Sayı, Fingerling'in peşini
bırakmıştı.
Artık benim
peşimdeydi.
Sen.
Hepsi senin yüzünden.
Geç kalmama neden olmasaydın Peki, bana göre hava hoş.
Huzur içinde
yatacağın bir yer.
Evet!
Elimdesin, kancığın
iti seni.
Yok bir şey evlat.
Bir kaç saat sonra
kötü bir baş ağrısıyla uyanacaksın o
kadar.
Şimdi o kadar da
sert değilsin, nobran eşkiya deyyus.
Ned.
L, M, N 14.
A, B, C, D, E S.ktir.
Ned, Ned!
Ben, Peder Sebastian.
Umarım bunun bir
açıklaması vardır.
Sadece uyuyor Peder.
Ben hayvan denetim görevlisiyim.
- Bu köpek sizin mi?
- Bahçıvanım
Barnaby'nin.
Merak etme Barnaby,
bir şeyi yok.
Sadece uyuyor.
- Ona neden Ned
ismini verdi?
- O vermedi.
Ned'i başıboş
gezerken buldu.
Mezarlıkları seviyor.
Oturup mezartaşlarını seyreder.
Sanki onlara
bekçilik yapıyor gibi.
Lakabını bu sayede
aldı; ölülerin koruyucu.
Son günlerde de buna
bakıyordu.
Olamaz.
Ne oldu evlat?
23. yaş gününde ölmüş.
Öyle olduğunu
varsayıyoruz.
- Ne?
- Öldüğünü.
Cesedi bulunamadı.
Bu sadece bir işaret.
- Neredeydin?
- Kütüphanedeydim.
Bu sadece bir kitap değil.
Sayının kafa
bulandırdığı doğru.
İnsana korkunç şeyler yaptırıyor.
Ben artık gideyim.
Hayır, hepinizin
bunu görmesini istiyorum.
Laura Tollins
adında, öldürülen bir üniversiteli kız varmış.
Cesedi bulunamamış.
Ama yatağı kan
gölüne dönmüş.
Bu, Kyle Flinch; onu
öldüren adam.
Polis cinayet
silahını bulmuş; bir kasap bıçağı.
Bıçağın her
tarafında onun parmak izleri varmış.
Walter, bu neredeyse
15 yıl önce olmuş.
Ag, adam sadece bir
psikoloji profesörü değilmiş.
Onlar sevgiliymiş.
Yaşadıkları bütün
cinsellik kitaptaki karakterlerin yaşadıklarıyla
tıpatıp aynı.
Bıçağı satın almanın
kendi fikri olduğunu söylemiş.
Kadın, bıçaklı
saldırıya uğruyor gibi yapmak istemiş.
Kyle Flinch, Topsy
Kretts'in kendisi.
Bu kitap onun çarpık itiraflarının edebi hali.
Agatha, bunu sana
bir köpeğin anlattığını söyledi.
Ned sadece bir köpek
değil.
O, ölülerin
koruyucusu.
Peki ismindeki ve
her şeydeki şu 23'ler neyin nesi?
- Sadece bir tesadüf
mü?
- Bilmiyorum.
Ama kimin
söyleyebileceğini biliyorum.
8 ŞUBAT
İki gün erken geldin.
Geleceğimi biliyor
muydun?
Gazeteciler hep ayın
10'unda gelir.
Laura Tollins'i
öldürdüğün gün.
Benden alındığı gün.
Ben gazeteci değilim.
Adım, Walter Sparrow.
3 Şubat'ta doğdum.
Geçmiş doğum günün
kutlu olsun.
3 Şubat.
2. ayın 3'ü.
- Evet.
- Bilmiyormuş gibi
yapma Topsy Kretts.
Kitabını okudum.
Bana sayıdan bahset.
Onu bu yüzden mi
öldürdün?
Bilmem gerek.
Anlatmak zorundasın.
Ne oldu sana?
Benim başıma da gelmesinden korkuyorum.
Bana ne olmuş ki?
Hapiste yatmanın en
kötü yanını öğrenmek ister misin?
Ailen, kız
kardeşin, anne-baban seni ziyarete
gelir.
Zamanla
ziyaretler seyrekleşir.
Ve kız kardeşin
artık gelmemeye başlar.
Sonra annenin,
gözlerine bakmadığını farkedersin.
Çok geçmeden o da
gelmemeye başlar.
Sonunda baban kız kardeşinin, ağabeyine katil sıfatını konduramadığı için bunalıma girdiğini söyler.
Bunu söylerken
gözleri yaşlıdır ama üzgün değildir.
Kızgındır.
Bu, onu son görüşün
olur.
Laura'yı ben
öldürmedim.
Onu seviyordum.
Ve bir sayıyla
ilgili kitap yazmadım.
Yalan söylüyorsun.
İşlemediğim bir suç
yüzünden hapis yatıyorum, Bay Sparrow.
Ama sanırım senin
sorunların benimkinden de büyük.
S. ktiğimin
yalancısı!
Hayır, hayır.
Eğer bir kitap
yazmış olsaydım "Top Secrets"
gibi saçma bir isim kullanmazdım.
Masum olduğu
konusunda çok inandırıcıydı.
Katiller genelde
öyledir.
Bıçakta parmak
izleri varmış.
911'i aradığında
elleri kanlıymış.
Hayır, o masum.
İsmi 23'e uymadığı
için mi?
Gerçek katil, yani
yazar, hâlâ dışarıda.
Onu bulmam gerek.
Onu nasıl
bulabileceğini biliyorum.
Dün gece kitabı
okurken arka sayfada bir mektup adresi
buldum.
- İçine bir şey
koymayacağınıza emin misiniz?
- Sadece köpük.
- Ne zaman varmasını
istersiniz?
- Yarın sabah.
- O zaman ekpres
göndereceğim.
- Olur.
Bu kadar mı?
Hayır, bir de 23 tane yollamak istiyoruz.
Rüyamda seni
öldürdüğümü gördüm, Ag.
Fingerlin de aynı
rüyayı Bugün ben de seninle
geliyorum.
Ve bütün bunlar
sona erecek.
Sen bana zarar
vermezsin, Walter.
Sen hiç kimseye
zarar vermezsin.
Nereden biliyorsun?
9 ŞUBAT
İşte kutuların evlat.
Bakalım almaya gelen
olacak mı?
Yazar, bu
olmayabilir.
Belki de erkek bile değildir.
Yakında öğreneceğiz.
- Walter, bak.
İçeri biri girdi.
Bu o.
O olması lazım.
- Öyle mi dersin?
- Evet, baksana.
O olması lazım.
Oyun bitti, Topsy
Kretts.
Sen ölmüş olmalıydın.
Ölmüş olmalıydın!
- Walter, hayır!
- Polisi arıyorum!
Dur!
Kimsin sen?
Sayı ne anlama
geliyor?
Bence biliyorsun.
- Aman Tanrım.
Ambulans çağırın!
- Dikkatli olun!
- Tanrım.
- Ambulans çağırın!
Benim yüzümden ölme.
Duyuyor musun?
Sakın ölme.
Walter, lütfen.
Normale dönmemize
yardım edebilecek tek kişi o.
Bana köstek
oluyorsun, anladın mı?
Robin'i de alıp eve dönmeni
istiyorum.
Bu adamın hastaneye gitmesi
gerek.
- Ben hallederim -
Ama o biliyor, hayatım.
Robin'i al ve eve
git.
Ben hallederim dedim.
Biliyor.
Kahretsin!
Kurtulmak çok zor - Ne?
- Delirmiştim.
Seni ne delirtti?
Zor kurtulmak
Enstitü.
Oraya git.
Görürsün.
Aman Tanrım.
- Agatha.
- Kurtulamadı,
Walter.
Çok üzgünüm.
Bir şey söyledi mi?
Hayır, üzgünüm.
Kim olduğunu
öğrenebildin mi?
Hayır.
Birazdan evde olurum.
S. ktir!
Kafa buluyor benimle.
Robin!
Her 23. sayfadaki her 23. kelimede
"Casanova Spark'ı ziyaret et, Cennete çıkan merdivenlerin altını
kaz.”
- Casanova Spark kim?
- O bir insan değil.
"Uyarıyorum,
cehennem seni bekliyor Sparrow.”
Gitmeliyiz.
"Sevgili Ag, Casanova
Park'a gittik.”
23!
Seni ne delirtti?
CENNETE ÇIKAN
MERDİVEN
23'ünün de orada olduğuna bahse girer misin?
20, 21, 22
Bunu yapmak istediğine emin misin?
Ya annem haklıysa?
Yani, ya o adam
yazar değilse ne olacak?
Ya sadece adamın babası
falansa ne olacak?
Çok fazla "ne
olacak" var gibi görünüyor.
Bu, gerçek katilin
serbest olduğu anlamına gelmez mi?
Bir ses duydun mu?
Bana benzemeye
başlıyorsun evlat.
Işığı ver.
Işığı ver.
Olamaz Gidiyoruz.
Haydi!
Işığı ver.
Gidelim buradan.
- Şurada bir tane
var.
- Nerede?
Arabada kal!
911.
Sorununuz nedir?
Casanova Parkı'na
birini göndermeniz gerekiyor.
Bu şaka sizin
fikriniz miydi?
Burası boş.
Ne?
Buradaydı.
Deli değiliz.
Her 23. sayfadaki 23.
kelimeyi yuvarlak içine aldık.
- Buraya gelmemizi
söyleyen bir mesaj çıktı.
- Evet.
Delirmiş gibi
görünüyorum, değil mi?
Gidip biraz uyuyun,
olur mu?
Bizim işimiz bitti.
10-23, U. T. L. Anne.
- Eve gidelim, tamam
mı?
- Tamam.
İskeletler ayaklanıp
gidemez.
Sen haklıydın.
Katil o adam
değilmiş.
Gerçek katil hâlâ
serbest.
Ve babamın, kendisin
peşinde olduğunu biliyor.
Kitabın her 23
sayfasında bir gizli mesajlar var.
- Haklı.
Her 23 sayfada bir.
- Kesin artık!
- Evet.
- İkiniz de susun!
Beni dinleyin.
23 sadece bir sayı,
tamam mı?
Hiçbir sihirli
anlamı yok.
Ona sadece insanlar anlam
yükleyebilir.
Kaç tane akıl
hastasının 23'le ilgili hayal kurduğu da umrumda değil.
Yanılıyorlar!
Lanet falan yok.
Dışarıda serbestçe dolaşan
bir katil falan yok.
Tanrım.
Bu o.
Bu Ned.
Nobran eşkiya deyyus
defol.
- Baba!
- Walter!
Sen.
Sen yaptın.
İskeleti sen
götürdün.
Lütfen yapma, Walter.
Peki nereden bildin?
Kızlık soyadın Pink.
Pembenin ne olduğunu
biliyor musun?
Kırmızı ve beyaz.
92, 4'e bölünür.
Bir gün ben de bir
kitap yazıp, aynısını başkasına yapacağım.
- Walter.
- Tanrım.
Kitabı yazan kişi
seni çok iyi tanıyor demektir.
Ve sorularını sadece
onlar cevaplayabilir.
Sen yazdın.
Isaac başından beri
biliyordu, değil mi?
Walter, yapma lütfen.
Topsy Kretts sensin.
Belki de erkek bile
değildir.
- Yapma böyle.
- Neden, Ag?
Bunu neden yaptın?
- Bunca yıl kiminle
yaşamışım?
- Walter.
Bu ne için, Ag?
Bununla ne
yapacaktın?
Ben kendimizi posta merkezinde karşılaşacağımız kişiden korumak için almıştım.
Kitabını
yayımlattırdığın o zavallı yaşlı adam öldürüp
küçük sırrını korumak için mi?
- Ben hallederim.
- Sen bizi
göndermeden önce yaşıyordu.
- Robin duyacak.
- Duymasını
istemeyiz, değil mi?
Oğlumuzun, annesi
hakkındaki korkunç gerçeği öğrenmesini istemeyiz.
Anne, baba; ne
oluyor?
Topsy Kretts annen.
Kitabı o yazmış.
Hayır, bu doğru
değil.
Şimdi baban bıçağı bırakacak.
- Değil mi, Walter?
- Ona gerçeği anlat.
- Walter.
- İskeleti nasıl
götürdüğünü anlat.
Evet; iskeleti Isaac
ve ben aldık.
- Sen mi?
- Yine olsa yine yapardım.
Ama kitabı ben
yazmadım.
Yalan söyleme.
13 yıl, Ag.
Yalanlarla dolu 13
yıl!
- Artık yeter.
- Bize böyle
davranma, Walter.
- Kitabı kim yazdı
anne?
- Kimin yazdığını
söyle ona.
Söyle.
Kitabı sen yazdın,
Walter.
Bunu yaşlı adamın
eşyalarının arasında buldum.
Adımı üstüne sen
yazdın.
Hayır.
Hayır, hayır.
Yalan söylüyorsun.
Yalan söylüyor.
Ben yazmadım.
Bunu ben yazmadım.
Kim yazdı peki?
Sen.
İkiniz başından beri
birlikteydiniz, değil mi?
- Hayır.
- Ne oluyor?
Ne yapıyorsun?
Baba.
Ne oluyor baba?
Walter, yardım
almanı sağlayabiliriz.
Kırmızı elbiseli
kadın.
Bunun, keyfimi
yerine getirmesi mi gerekiyordu?
Tanrım.
Kahretsin!
Walter.
Hayır!
Çıkın buradan!
Arabayı getir.
Çıkalım.
- Gidelim.
- Gel tatlım.
Bana Fingerling
diyebilirsiniz ama asıl adım Walter.
Walter Paul Sparrow.
Şimdiye kadar
okuduklarınız tamamıyla gerçek değil.
Masumu ve suçluyu
korumak için pek çok şey değişti.
Bir zamanlar, önemli
olan tek felsefi sorunun intihar edip
etmemek olduğunu okumuştum.
Galiba bu beni bir
filozof yapıyor.
Bunun bana miras
kaldığını söyleyebilirsiniz.
Annemin ölümünden
sonra babam fazla dayanamadı.
Bir not bırakmadı.
Sadece bir sayı
bıraktı.
O sayı, gittiğim her
yetiştirme yurdunda izledi beni.
Ta ki üniversite de onunla
tanışana kadar.
Laura Tollins.
Sıkı bağla.
Elinde bıçak varmış
gibi yap.
Elimde bıçak var.
Atletimi kes.
- Seni de keseceğim.
- Sahi mi?
Evet, keseceğim seni.
Kes beni.
Kes beni.
Onu seviyordum.
Az bilinen Onun da beni sevdiğini sanıyordum.
23 sayısının özel
bir dizisi.
Bir nesnenin,
kendine ait gizemli gücü olur mu?
- Bunlar eşit mi?
- Evet.
Ta ki babamın sayısı
bana tekrar musallat olana kadar.
Deli misin sen?
Lanet olası sayı.
Yazdığı nottaki her
23.
kelimeyi çember içine alınca ortaya çıktı.
Sayı benim
peşimdeydi.
Ve şimdi de onu
istiyordu.
Bu odadan
çıkmalısın, Laura.
- Senin peşinde.
Durduramıyorum.
- Ne?
- Ne?
- Sayı.
- Hayır, hayır.
- Rahat bırak beni.
Onu kullanacak kadar
cesur olduğunu mu sanıyorsun?
Durma.
Öldür beni.
Seni seviyorum.
Ben seni hiç
sevmedim.
Nasıl sevebilirdim?
Kim sevsin seni?
Acınacak haldesin.
Tıpkı baban gibi.
Defol git!
Laura.
Laura!
Laura!
Laura!
Laura!
Laura!
Laura!
Laura!
Laura!
Laura!
Laura!
Laura!
Haklıydım.
Hayatı tehlikedeydi.
Ama tehlikenin ben olduğumu
farketmedim.
Her şey düzelecek.
Hayatı tehlikedeydi.
Ama tehlikenin ben olduğumu farketmedim.
Laura.
Laura?
Bir intihar
notuyla başlayan şey başka bir şeye çok daha başka bir şeye dönüştü.
23.
İyi bir sayı.
İyi bir sayı.
23.
23.
23.
23, 23.
S. ktir, s. ktir.
Görebiliyorum.
Her yerde.
Her yerde.
Her yerde.
Artık oyun oynamak
yok.
Laura.
Kahretsin!
Doğru değil.
Doğru değil.
O yapmadı o yapmadı
Seni dünyadaki her şeyden çok
seviyorum.
Nokta, ünlem işareti.
Bunu hatırlıyor
musun?
Düştüğümü
sanıyorlardı.
Hiçbir şey hatırlamıyor.
Ciddi baş
yaralanmalarında sık rastlanan bir
durum bu.
Hafızası yarına
kadar yerine gelmezse, bir daha asla düzelmez.
Hastanın ailesinin
zihinsel değişkenlik geçmişindeki faktörleri
biliyorsunuz.
Öz babası intihara
teşebbüs etmiş.
Ama o daha başarılı
olmuş.
Laura'nın geçirdiği
travma kurgu olarak göründüğü için.
- Bu karalamalar
nedir?
- Ağır grafomani.
Hasta bir beynin
uydurmaları.
Ölümden dönen
birinin, suçluluk duygusuyla karışık numeroloji
takıntısı.
Sizin de işiniz
başınızdan aşkın, doktor.
Elimden geleni
yaparım.
Kitap bende
kalabilir mi?
Teşekkür ederim.
Romanım İtirafım
Onu bir daha görmedim.
Bazı yaralar zamanla
kapanabilir.
Bazılarının
kapanması içinse çok uğraşmak gerekir.
Bu yüzden beynim, yaptığım
korkunç şeye ve bunu yapma nedenine kapılarını
kapamıştı.
- Kendine iyi bak.
- Umarım bir daha
görüşmeyiz.
- Umarım.
Sakın geri gelme.
- Tamam.
Tanrım!
Çok özür dilerim.
Olamaz.
Agatha, geçmişim
hakkında hiçbir şey bilmiyordu.
Bana pasta borcun
var.
Bu yüzden birlikte
olabildik.
Şimdilik özgürdüm ama sayı, yeni bir kurban bulmuştu.
Sayı, 13 yıl boyunca
yakamı bıraktı.
Ta ki, Agahta kitabı
bulana kadar.
Ya da kitap onu
bulana kadar.
Kitabı burada yazdım.
Ben yaptım.
Ben bir katilim.
Neler yaşadığını
bilmiyorum ama kim olduğunu biliyorum.
Sen sonradan iyi
olmuş kötü biri değildin iyileşmiş bir
hastaydın.
Laura Tollins'i ben
öldürdüm.
Benim yüzümden masum
bir insan hapse girdi.
Sen harika bir koca ve bir evladın sahip olabileceği en iyi
babasın.
Sen olmasan Robin ne
yapardı?
Kendi işlediğim
korkunç günah yüzünden masum bir
insanın acı çekmesine izin veremem.
Hepimiz kötü
durumdayız, Walter.
Hayatının, benimle
tanışınca başladığını söylemiştin, hatırlıyor
musun?
Benim hayatım da - o
gün başladı.
- Kim olduğumu
bilmiyordun.
Ben de kim olduğumu bilmiyordum.
- Gitmeni istiyorum,
Ag.
- Hayır.
- Hemen git, yoksa - Hayır.
Yoksa ne?
Beni de mi
öldüreceksin?
Lanet olsun, Walter.
Bak sen
buydun işte.
Ama şu anda bu
değilsin.
- Sen bu değilsin!
- Ben bir katilim!
Birini öldürdüm.
Birini öldürdüm.
Bunu bir daha
yapabilirim.
Bir kez daha
yapabileceğini mi sanıyorsun?
Katil olduğunu mu
sanıyorsun?
O zaman al bunu.
Durma, bir kez daha
yap.
Madem katilsin, o
zaman öldür beni.
Şu güzel 23'lere bak.
Onları hayal
kırıklığına uğratmak istemezsin, değil mi?
Öldür beni!
Seni seviyorum.
Hayır!
Sakın bunu söyleme.
- Seni seviyorum.
- Hayır, sevemezsin!
Hiç kimse sevemez
beni.
Baba!
Kader diye bir
şey yoktur.
Sadece farklı
tercihler vardır.
Sadece bir sayı.
Bazı tercihleri
yapmak kolaydır bazıları ise zor.
Zor tercihler, en
önemlileridir.
İnsan olduğumuzu
belirleyen tercihlerdir.
Tanrı benim
çobanımdır.
Hiçbir şeyin eksikliğini çekmiyorum.
Verimli çayırlarda
otlat beni.
Güvenli sulara götür
beni 13 yıl önce yanlış tercih yaptım.
Beni doğru yola
sevket Bunu düzeltmem gerek ama sadece kendim için değil.
Sokakta ölmek kolay
olurdu ama o zaman adalet yerini
bulmazdı.
En azından
babaların, oğullarına öğrettiği adalet.
Cezam bir haftaya
kadar kesinleşecek.
Avukatım, kendim
teslim olduğum için yargıcın bana iyi
gözle baktığını söylüyor.
En mutlu sonlardan
biri olmayabilir ama doğru bir son.
Günü gelince şartlı
tahliye edileceğim ve hayatımıza
kaldığı yerden devam edebileceğiz.
Sadece zaman
meselesi.
Tabii zaman,
kendisine ekli anlamlı sayılardan
oluşan bir sayma sistemidir.
Öyle değil mi?
||
« Prev Post
Next Post »