1922 (2017)
| |
102 dk
Yönetmen:Zak Hilditch
Senaryo:Stephen King, Zak Hilditch
Ülke:ABD
Tür:Suç, Dram, Korku
Vizyon Tarihi:01 Ekim 2017 (ABD)
Dil:İngilizce
Müzik:Mike Patton
Oyuncular
Thomas Jane
Molly Parker
Dylan Schmid
Kaitlyn Bernard
Neal McDonough
Özet
1922 yılında geçen filmde, finansal nedenlerden dolayı
oğluyla birlikte karısını öldürmek için komplo kuran bir çitçinin hikayesini
anlatıyor. Eşi Arlette’i öldürdüğünü itiraf eden Wilfred James, karısını
gömdükten sonra fareler yüzünden dehşete kapılır. Aynı zamanda hikayenin
anlatıcısı olan Wilfred, Arlette’in ruhunun kendisine dadandığına inanmıştır.
Altyazı
İlgili makama.
Ben Wilfred Leland James ve bu benim itirafımdır.
Suç işlememe ve lanetlenmeme neden olan şey babasının ölümünden sonra Hemingford Home,
Nebraska'da eşim Arlette Christina Winters James'e miras kalan 400 dönümlük verimli bir arazidir.
Onun 400 dönümlük arazisini 320 dönümlük çiftliğimize
eklemek istedim.
Ben gittikten sonra hepsinin oğlum.
Henry Freeman James'e
ve çocuklarına kalmasını planlamıştım.
- Şimdi geri vitesi
bulabilir misin?
- Evet, efendim.
Göster bana.
- Ortadaki.
- Pekala, hazırsın.
Omaha olmayabilir hatta Lincoln da ama onu yavaşça Hemingford
Home'a götürebilirsin ve hiçbir şey olmaz.
Tamam mı?
Ne demiştim?
- Yavaş.
- Yavaş.
1922'da bir erkeğin gururu, onun arazisiydi.
Ve oğlu.
Çok ekşi değil.
Çok tatlı da değil.
Evet.
Tam kıvamında.
Çiftlik hayatına hiç
alışamayan karım yeni topraklarını
paraya çevirmek istedi.
Tüm bunları geride bırakmamızı istiyordu.
Bu parayı ve araziyi
ne yapmamızı öneriyorsun?
Taşınabiliriz.
Omaha'ya.
St. Louis bile olabilir.
Şehirler aptallar
içindir.
Anne, babama
katılıyorum.
Omaha ya da başka
bir şehirde yaşamak istemiyorum.
Bunu yemekten sonra
konuşabiliriz.
Anlaşamıyorsak, annenin evine gitmelisin.
Babamın arazisini de
sana mı bırakayım?
Bu asla olmaz, Wilf.
Peki o halde
araziyi senden almama izin ver.
Bunu nasıl
yapacaksın?
Biraz zaman alacak.
Sekiz yıl.
Belki on ama öderim,
Arlette.
Her kuruşu öderim.
Azar azar gelen
para, hiç gelmemesinden kötü.
Farringtonlar hemen
alabilirler.
Akıllarındaki
fiyatın seninkinden yüksek olması muhtemel.
Her neyse, aklımda
bir fikir var.
400 dönümlük araziyi
ve çiftliği Farringtonlara satalım.
Demiryolu hattına
yakın olmak için hepsini alırlar.
Sonra da parayı bölüşürüz.
Boşanırız.
İkimiz de bunu
istediğini biliyoruz.
Ve kim Çocuk
kiminle kalacak?
Benimle.
Elbette.
14 yaşında bir çocuğun annesine ihtiyacı var.
Bu onun için adil
olmaz, Arlette.
Onu bildiği her
şeyden uzaklaştıracaksın.
- Bunu yapabilir
misin?
- Adil mi?
Hayat nadiren
adildir, Wilf.
Özellikle de burada.
Pekala, ihtiyacım
olan biraz Bana düşünmek için biraz
zaman ver.
Bir koca olarak, mahkemeye başvurmayı düşündüm.
Ama bir şey beni engelledi.
Komşuların konuşmaları ya da dedikodular değildi.
Hayır, başka bir şeydi.
Ondan nefret ediyordum.
Beni engelleyen buydu.
Lanet olsun, Wilf.
Beni çok korkuttun.
Ne oldu?
400 dönümlük araziyi
satmayacağına karar verdim.
Öyle mi?
Mücadele etmeden
olmaz.
Farringtonlar
seninle mücadele eder, Wilf.
Sana gelirler.
Ben de mutlu
YEM VE TOHUM LARS OLSEN VE ORTAKLARI TELEFON 476
Her adamın içinde, başka bir adam olduğuna inanıyorum.
Bir yabancı.
Suça eğilimli biri.
Henry?
Ne yapıyorsun
burada, oğ Shannon.
Bay James.
Neden eve
gitmiyorsun, kızım?
Henry ile konuşmam
lazım.
Evet, efendim.
Yarın görüşürüz.
Yarın görüşürüz.
Ne istiyorsun, baba?
O bahar, Henry yan komşumuz Cotterielerin kızına aşık oldu.
Bir süredir bunları
toplamak istiyordum.
Henry, bunlar Çok güzel.
Bir vazo bulalım.
Suça eğilimli adam, bunu kendi çıkarı için kullanmayı
düşünebilirdi.
Shannon artık
hayatında olmaz.
Tabii ki, ben de.
Baba, ne yapacağız?
Şey Bazen yapılması gereken tek şey, senin olması
gereken şeyi almaktır.
Hayır.
Birinin canı
yansa bile.
Biri ölse bile.
Baba.
Şey
Eğer gitmiş olsaydı her şey eskiden olduğu gibi olurdu.
Bütün tartışmalar
sona ererdi.
Huzur içinde yaşayabilirdik.
Ona gitmesi için her
şeyi önerdim ama gitmiyor.
Yapabileceğim tek
bir şey kaldı.
Yapabileceğimiz.
Henry!
Annene öpücük ver.
Senin neyin var?
Bir şey yok, anne.
İyiyim.
Biraz bira alabilir miyim?
Bunu bitirebilirsin.
Ama yarın hiç
alamazsın.
Sonraki gün de.
Öldürülen bir
kadın ya da adam sadece Tanrı isteyince ölmez.
Ve eğer kefaret
gününden önce ölürse, o zaman
Bütün hataları affediliyor olmalı.
Biz ne olacağız,
baba?
Cehenneme gitmez
miyiz?
Etrafımızdaki
cenneti görüyorken nasıl böyle söyleyebilirsin?
Ama o bizi bundan
uzaklaştırmak istiyor.
Düşün.
Omaha'ya giderse kendisine Sheol'da daha büyük bir çukur
kazacak.
Seni götürürse şehir çocuğu olacaksın.
Evet.
Bunları unutup
şehir tarzını öğreneceksin.
Kendi çukurunu
kazacaksın.
Yemeğini ye, Henry.
Seçim senin.
Sen de orada otur.
Git buradan.
- Ne dedin sen?
- Dedim ki, buradan
git de, yeniden bir aile olabilelim.
Avukat, arazinin
benim olduğunu söylüyor.
Ne istersem
yapabilirim.
Onu satacağım.
Sen de burada
kalıp kızarmış domuz koklayabilirsin, kendi yemeğini ve yatağını yaparsın.
Ama sen, oğlum.
Benimle Omaha'ya
geliyorsun.
Bir giyim mağazası
açacağım.
Benim adalet
fikrim bu.
Benimle dalga geçme, Wilf.
Dalga geçmiyorum.
Henry ile bu konuda
çok konuştuk.
Gelmek istiyor.
En azından deneyecek.
Ben de tamircilik
yapabilirim diye düşündüm.
Arabalar ve
kamyonlar ama
Daha çok çiftlik aletleri.
İşte.
Eski Farmall'u
çalıştırabiliyorsam sanırım her şeyi
yapabilirim.
Dalga geçmiyorsun
değil mi?
Henry mi seni ikna
etti?
Evet.
Burada yalnız kalıp sefil olmaktansa kasabada mutlu olma şansını denemenin daha iyi olacağına beni ikna etti.
Çocuk mantıklı
konuşuyor ve babası da dinliyor, öyle mi?
En sonunda.
Şükürler olsun.
Ya bu ya da kafana
bir şey düştü.
Çok da kötü değil.
Hayır.
Henry, buraya gel!
Kutlayalım.
- Henry.
- Dur.
Sonunda hep
beraberiz.
- Erkeklerim anladı.
- Tamam.
Dur.
Kahretsin.
İstersen, Wilf, daha
sonra elbiseden çıkarabilirsin.
İffetli olmaya gerek
yok.
Seni Shannon
Cotterie ile gördüm.
Güzel bir yüzü ve
vücudu var.
Eğer tadına
bakmıyorsan, aptalsın demektir.
Sadece dikkatli ol.
14 burada evlenmek için küçük bir yaş değil.
Evet, hanımefendi.
Shannon Cotterie ve
gelecek memelerine ve oğlum meme uçlarının rengini bilmiyorsa, mıymıntı
demektir.
Sadece onunla mısır
tarlasında yatarken ya da ahırın arkasında, sakın yerleştirme.
İstediğin gibi
incele ve Johnny Mac'in iyi hissedip tükürene kadar devam et.
Ama evden uzak dur yoksa annen ve baban gibi kapana kısılıp
kalırsın.
Tuttum.
Çekil.
Uyumak istiyorum.
Nasıl istersen.
Pekala.
Geldik sayılır.
Az kaldı.
İşte oldu.
Shannon hakkında
böyle konuşamaz.
Ama konuşacak.
O böyle birisi.
Bunu biliyorsun.
Tanrı onu böyle
yaratmış.
Tamam mı?
Seni ve Shannon'ı
ayıracak.
Buna garanti veririm.
Ona izin verirsek.
Sen avukat tutamaz
mısın?
Sence benim
tutabileceğim avukat Farringtonların
tutacağı avukatlara karşı dayanabilir mi?
Ve 400 dönümü de
isteyecek.
Ve onların almasını
istiyor.
Tek seçenek bu,
oğlum.
Ama bana yardım
etmelisin.
Yapar mısın?
Keşke başka bir yolu
olsaydı.
Keşke, oğlum.
Keşke.
Burası evimiz.
Ait olduğumuz yer
burası.
Onun için mücadele etmeye
hazır mısın, oğlum?
Mücadeleye hazır
mısın?
Acaba
Bilmiyorum yastık
gibi bir şeyle?
Çok yavaş olur.
Çok acı çeker.
Mücadele eder.
Onu cennete mi
göndereceğiz?
Çabuk olacak.
Hadi, oğlum.
Devam et.
Hoşça kal, anne.
Hoşça kal.
Hayır.
Kahretsin.
Tamam.
Çık buradan.
- Onu çevirmeliyiz.
- Bırakın beni!
Çekil önümden.
1922'de karımı öldürdüm.
Oğlum dabana yardım etti.
Bu, suçun kendisindendaha çok pişman olduğum bir şey.
Nedenleri bu belgede anlatılacak.
Pekala.
Az kaldı.
Bu mezar değil.
- Bu annemin mezarı
değil.
- Oğlum Henry.
Henry.
Oğlum.
Oğlum.
Tamam, canım.
Gel buraya.
Gel buraya.
Neden eve girmiyorsun?
Kilerdeki iki temiz
kovayı getir.
Ahırdaki süt
kovalarını da getirmek isteyebilirsin.
Onları mutfak
musluğundan doldur ve mutfaktaki sabunla
doldur.
Lavabonun altında.
Hadi.
Suyu ısıtayım mı?
Hayır.
Soğuk su.
Kanı daha iyi
çıkarır.
Devam et.
O gece, çoğu insanın hiç bilmeyeceği bir şeyi öğrendim.
Cinayet günahtır.
Cinayet lanettir.
Ama aynı zamanda iştir.
Bugün okula
gidebileceğimi sanmıyorum, baba.
İnsanlar yüzümden
anlayabilirler.
Özellikle de Shannon.
Pazartesi günü
gidersin.
Öğretmene, grip
olduğunu ve sınıfa bulaştırmak istemediğini söyle.
Hey!
Çekilin üstünden!
O günlerde, orta yer adını verdiğimiz çiftliklerde her türlü şey oluyordu.
Bildirilen ama yorum yapılmayan şeyler.
O günlerde bir erkeğin karısı, onun işi gibi görülürdü.
Ve kaybolursa bunun bir sonu vardı.
Her şeyi almak hata olurdu.
Yaya olarak gitti ve sadece taşıyabileceklerini götürdü.
Neden T'yi almadı?
Çünkü o zaman gitmesine engel olurdum.
YEM VE TOHUM LARS
OLSEN VE ORTAKLARI
Wilfred James?
Andrew Lester.
Avukat.
Elinizi sıkmadan
önce kimin avukatı olduğunuzu söyleyin,
Bay Lester.
Chicago, Omaha ve
Des Moines'deki Farrington Livestock Şirketi adına burada bulunuyorum.
O halde, elinizi
indirip gidebilirsiniz.
Alınmayın.
Nasılsın, Lars?
İdare eder.
Ama susadım.
Bir içecek iyi olur.
Buyur.
Nerede olduğunu biliyorsun.
Her zamanki gibi
tatlı ve soğuk sanırım.
Ben de bir içecek
alabilirim, Bay James.
Evet.
Ben de.
Çit tamiri zordur.
Lars'ın kamyonunda
30 kilometre yol gitmek kadar olmadığına bahse girerim.
Oturak yerim hiç
düzelmeyebilir.
Belki de içeride içebiliriz,
Bay James.
- Biraz daha serin
olabilir.
- Olabilir ama
elinizi sıkmadığım gibi sizi içeri de davet etmem.
- Merhaba, Bay Olsen.
- Henry.
Buraya iş için
geldiğinizi tahmin ediyorum.
Karımın işi için.
Öyle.
Peki, neden sizi
gönderdi?
Beni karınız
göndermedi, Bay James.
Aslında, buraya onu
aramak için geldim.
Bu da kanıtı o halde.
Neyin kanıtı?
O gizlice kaçtı, Bay
Lester.
Sıvıştı.
Gece uçtu.
Adına ne derseniz
deyin.
Evet.
Ama Söylemeliyim ki benden sıkıldığı kadar sizden sıkılmış gibi
geldi.
Kendi öz oğlundan da.
İyi günler.
Beni Bunu söylediğim için mazur görün ama bu bana çok garip geliyor, Bay James.
Gerçekten de garip, özellikle
de o arazi için müşterimin ödemek istediği miktarı düşününce.
Bu kadını
sakinleştirmek, bir jöleyi sabit tutmak
kadar zor diyelim.
Eve bakabilir miyim?
Hey, Henry.
Bu adama annenin
yerini söyle.
Ben Bilmiyorum, baba.
Bana söyleme.
Ona söyle.
Şey Cuma sabahı beni kahvaltı için çağırdın işte o zaman.
Gitmişti.
Eşyalarını toplamıştı.
Bu doğru mu, oğlum?
Evet, efendim.
İçeri gidebilir
miyim?
Hasta olduğum için yetiştirmem gereken ödevler
var.
- Git.
Süt sağma sırası sende.
- Evet, efendim.
Bu iş bitmedi.
İyi miydim, baba?
Mükemmeldin, oğlum.
Yakalanacak mıyız?
Hapse girecek miyiz?
- Kuyuyu ne zaman
dolduracağız?
- Henüz değil.
Ama neden?
Çünkü.
Şerif Jones'u buraya
getirmesi an meselesi.
Yeni doldurulmuş bir
kuyu neden doldurulduğuyla ilgili kuşkulanmasına neden olabilir.
Ama hâlâ doldurulmakta olan Hem de iyi bir gerekçeyle.
Geri dön ve kıçına
dikkat et.
Hadi.
Oldu.
Hadi.
- Hadi.
- Baba, bu Hadi.
Şimdi ne yapacağız?
Durdur şunu.
Bir şeyler yap!
İyi günler, beyler.
Bu öğlen çalışmak
zor, değil mi?
Bu benim hatam.
İneklerimizden biri
kuyuya düştü.
- Öyle mi?
- Evet, öyle.
Limonata ister
misin, şerif?
Arlette yaptı.
Geri dönmeye mi
karar verdi?
Hayır.
En sevdiği kıyafetleri aldı ama limonatayı bıraktı.
Henry, eve gir, -
şerife bir bardak getir.
- Evet, efendim.
Tabii.
Gel biraz gölgelen.
Gölge iyi geliyor
ama sanırım ayakta duracağım.
Evet, sanırım buraya
kendim gelmediğimi biliyorsundur.
Lester'ın
kamyonetinin arkasında saklanıyor olmamasına şaşırdım.
Gelmek istedi ama
ben engelledim.
Ayrıca, arama emri
istediğini söyledi ama ben gerek yok dedim.
Etrafa bakmama izin
vereceğini söyledim.
Eve girmesine izin
vermedim çünkü ondan hoşlanmıyorum.
Buraya Cole
Farrington'ın ekibine yardım etmeye gelseydi John Apostle'dan da hoşlanmazdım.
Evet.
Güzel oda.
Sabah ışığı alıyor,
değil mi?
Evet Çoğu öğleden sonra serin oluyor.
Güneş diğer tarafta
kalıyor.
İşte burada.
İşte oldu.
- Çok fazla şey var.
- Evet.
Arlette
kıyafetlerini severdi ve mail-order kataloglarını.
Ama tek bir valiz
aldığına göre - İki valizimiz var.
Diğeri -
Evet.
- Arka köşede,
gördün mü?
- Evet.
Sadece en çok
sevdiklerini aldığını söyleyebilirim.
Bak, iki pantolonu ve bir kotu vardı.
Onlar yok.
Ama pantolonları pek sevmezdi.
Pantolon yolculuk
için iyidir.
Değil mi?
Erkek ya da kadın
için yolculukta pantolon iyidir.
Eğer acelesi varsa,
bir kadın pantolonu tercih edebilir.
Sanırım.
Şey İyi mücevherleri almış ve büyük anne ve babamın fotoğraflarını.
Öyle mi?
Şey, sanırım almış,
değil mi?
Güzel oda.
Güzel ev.
Böyle bir odayı ve evi terk eden bir kadın
delirmiş olmalı.
Şey Annem hep şehirden bahsederdi.
Bir elbise dükkanı
açmak istiyordu.
- Öyle mi?
- Evet, efendim.
Ama Böyle bir şey yapmak için para gerekir, değil
mi?
Evet, babasından
kalan arazi vardı.
Altta bir çift kadın
ayakkabısı var gibi.
Rahat da.
Yolculuk için iyi olacak türden.
Yalın ayak kaçtığını
düşünmüyorsunuz, değil mi?
Hayır, sanırım spor
ayakkabılarını almış.
Her neyse, bunları almış.
Evet Birisi gelip
kafası netleşmeden önce onu alıp götürmüş olmalı.
- Benim tahminim bu.
- Evet, bence de.
Peki, şerif eğer işimiz bittiyse oğlum ve ben işe
dönmeliyiz.
Şu işe yaramaz
kuyuyu üç yıl önce doldurmuş olmalıydık.
Evet, yaşlı bir inek
ahırdan kaçtı.
Elphis.
İsmi Elphis'ti.
Ahırdan kaçtı ve
kapağın üstüne çıktı.
Kendi başına ölecek
kadar ince de değildi.
Onu vurmak zorunda
kaldım.
Hadi.
Gel, göstereyim.
Evet, hayır.
Başka bir zaman.
Limonata için ve
nezaketiniz için teşekkür ederim.
Beni buraya
göndereni düşününce öyle olmayabilirdi.
Hayır.
Sorun değil, şerif.
Hepimiz işimizi
yapıyoruz.
Bakmak bile istemedi.
Eğer iyi davranışlar için Tanrı bizi ödüllendiriyorsa, Şeytan da kötü davranışlar için ödüllendiriyor
olabilir.
Kesin olarak söyleyemem ama iyi bir yazdı.
Mısırlar için yeterli sıcaklık ve güneş ve yeterince yağmur.
Daha çok iş var.
Babaya gel.
Henry o yaz hep somurtkan değildi, bunun sebebi Shannon Cotterie'ydi.
Bay James?
Hayatım.
Acaba Henry hasta mı?
Hasta mı?
Çocuk katır gibi
sağlam.
Katır gibi de yiyor,
değil mi?
Evet.
Biliyorum.
Sadece O
farklı.
Önceden hep ne
düşündüğünü bilirdim ama artık bilmiyorum.
Düşüncelere dalıyor.
- Öyle mi?
- Evet.
Hiç görmediniz mi?
Tanrım Bana eskisi gibi geliyor.
Ama seni önemsiyor,
Shannon.
Hem de çok, hayatım.
Yani sana
düşüncelere dalmak gibi gelen şey ona aşk gibi geliyor olabilir.
Evet.
Biliyorum, bunu düşündüm Bay James, eğer Eğer başkasına aşık olsaydı, okuldaki
kızlardan birine bana söylerdiniz, değil
mi?
Shannon yazları işler çok oluyor.
Arlette de gittiği
için ben ve Hank tek kollu boyacıdan çok
daha meşgulüz.
Başka birisini
bırak, sana bile zor zaman ayırıyor.
Evet.
Hayır, sadece
Artık çok sessiz ve çok dalgın.
Bazen duyup cevap
vermesi için iki kez hatta üç kez ismini söylemem gerekiyor.
Ve yapmak istediğim Endişelenmen gereken tek şey onu kendine
getirmek.
Erkekler çok öfkeli
olabilir.
Değil mi?
Evet.
Bay James Ben Bayan James için gerçekten üzgünüm.
Shannon ya da şerife
söylememden endişelendiğini biliyorum ama
endişelenmene gerek yok.
Tamam.
Şimdilik yeter, Henry.
Yatmaya git.
Hank.
Beni böyle çağırmanı
sevmezdi.
Pekala, Hank.
Yatmaya git.
Boru bir yere gidiyordu, tek bir yere.
Baba?
Ne oldu?
Çiftliğe girmeye
çalışan bir tilki olduğunu duydum.
Tilki mi?
- Tilki görmeyeli - Yatağa dön, Hank.
Karanlıkta öleceklerdi.
Havasızlıktan olmazsaHenry o gün okuldan geç döndü.
Ve bazı haberler getirdi.
O 15 yaşında, oğlum.
Başkaları da genç
evleniyor.
Tanrım.
Sizi evlendirecek param yok.
Anlıyor musun?
Belki ürünler ve
fiyatlar iyi giderse 1925'te olabilir.
- Ama şu anda hiçbir
şey - Yeteri kadar olabilirdi!
Eğer 400 dönümlük
arazi konusunda inatçılık etmeseydin olabilirdi!
Bana birazını
verirdi.
- Benimle böyle
konuşmazdı.
- Çok daha kötü
konuşurdu.
Ve gülerdi.
Annen sana çükünü yerinde tutmanı söylemişti.
Söylemek zorunda
olduğu çoğu şey gibi acımasız ve acı verici olsa da - onu dinlemeliydin.
- Annem çözmeme
yardım ederdi.
Para her şeyi çözer.
Ortadan kaybolsan
iyi edersin.
Annenin ne kadar
cimri olduğunu unutuyorsun ve bunu kendi iyiliğin için çok çabuk unutuyorsun.
Elimden geleni
yapacağım, oğlum.
Yapsan iyi edersin.
1916 ve 1922 yılları arasında Harlan Cotterie'nin geliri çoğu çiftçininkinden fazlaydı.
Bir canavar.
Harlan bana hep iyi davranmıştı.
Onu sadece komşu olarak değil iyi arkadaş olarak düşünürdüm.
Yine de, o anda ondan nefret ediyordum.
Sadece oğlum konusunda beni zorlamaya geldiği için değil.
Hayır.
Parlak mavi Cadillac'ı yüzündendi.
Parlak kırmızıya boyadığı çiftlik yüzünden.
Tesisatı yüzünden.
Ama en çok daher soruna şöyle cevap veren yumuşak başlı sade
yüzlü karısı yüzündendi: Sen nasıl uygun
görürsen, hayatım.
Öncelikle ve derhal
Omaha'daki.
St.
Eusebia Kız Katolik Evi'ne gidecek.
Henüz bilmiyor ama
yapacak.
Bu iyi olacak.
Bir tür yetimhane
gibi.
Yetimhane değil.
Temiz, ahlaklı ve
yoğun bir yer.
Söylediklerine göre.
Ev işleri yapacak,
okula gidecek ve dört ay sonra doğuracak.
Sonra bebeği
evlatlık vereceğiz ve eve dönecek.
Benim rolüm ne?
Bir rolüm olmalı
sanırım.
Bana akıllılık mı
taslıyorsun, Wilf?
Zor bir yıl
geçirdiğini biliyorum - ama akıllılık taslamana göz yummam.
- Akıllılık
taslamıyorum ama kızan ve utanan tek kişinin
sen olmadığını bilmelisin.
Bana ne istediğini
söyle.
Pekala.
Zengin bir adam
olmadığını biliyorum ama öne çıkıp
sorumluluğu paylaşmanın zamanı.
Orası bana 300
dolara patlayacak.
Evet.
150 dolar
bulamayacağını biliyorum ama 75 bulsan iyi edersin.
Bunu yapamam.
Arlette giderken
beni soydu biliyorsun.
Bankadan başka bir
kredi çek.
Sonuncuyu ödediğini
duydum.
Onu mahsul parasıyla
ödedim.
Şimdi param yok.
Arazim var.
Evim var.
O kadar.
Bulsan iyi edersin.
Yapman gerekiyorsa
evi ipotek et.
75 dolar senin payın.
Oğlunun 15 yaşında bez
değiştirmesine kıyasla ucuz atlatıyorsun.
Ya bir yolunu
bulamazsam, Harl?
Ne olacak?
Ben gidiyorum.
Bunun için gelip
seni sıkıştırmayacağım.
Yapmıyorsan yapma.
Ama yapamayacağını
söyleme çünkü biliyorum.
O araziyi
Farrington'a satmasına izin vermeliydin, Wilf.
Yapsaydın burada
olurdu.
Senin elinde para
olurdu.
Ve kızım da, aile
yolunda olmazdı.
Onu böyle
gönderemezler.
Yapabilirler ve
yapacaklar.
Aptalca ve dik
kafalı bir şey yapayım deme.
Sadece işleri daha
da kötüleştirirsin.
Kaçabiliriz.
Düşünsene.
Ben Eğer yaptığımız şeyden kurtarabilirsek Değil mi?
Utanç verici olur.
Colorado'ya
gidebiliriz.
Yapamazsınız çünkü paranız yok.
Para her şeyi çözer,
değil mi?
Karımın söylediği
gibi parasızlık her şeyi mahveder, oğlum.
Bunu biliyorum.
Shannon da bilecek, şimdi
bakması gereken bir bebek var.
- Göreceksin.
- Bebeği vermeye
zorlamazlarsa olmaz.
Karnında bir bebek
varken bir kadının nasıl hissettiğini değiştirme.
Bebek bir kadını
bilgeleştirir bir erkeğin anlayamayacağı şekilde, oğlum.
Bebeğin olacağı için
sana saygım azalmadı.
Ya da ona.
Sen ilk değilsin.
Sonuncu da
olmayacaksın.
Ama sen Hey.
Beş aylık hamile bir
kadına seninle kaçmasını söylemeyeceksin.
Bana ne yapacağımı
söyleyemezsin.
İşleri berbat
etmeden, annemin boğazını bile kesemedin.
Yaptığım şeyi bizim için yaptım.
Kimseye miras
bırakamayacaksam 720 dönümlük arazinin anlamı ne?
Başka yolu da
vardı, baba.
Olduğunu
biliyorsun.
Her şeyi
lanetledin!
Oğlum.
Beni lanetledin!
Oğlum.
Ertesi gün tartışmadan okula gitti.
Muhtemelen T'yi almasına izin verdiğim içindir.
O gittikten sonra aramaya
başladım.
Şerife yutturduğum hikayedeki gibi bir kenara para saklamış
mı diye merak ediyordum.
Bir şey bulamadıkça bir şeyler olduğuna ikna olmaya başladım.
Hemingford Ev ve Fon
sana 35 dolar kredi verecek mi?
Bahse girerim.
Ama 35 dolara
ihtiyacın yok.
Üzgünüm ama var.
Hayır, yok.
750'ye ihtiyacın var.
İhtiyacın olan bu.
Ve bugün alabilirsin.
Yapabileceğin başka
tadilatlar olmadığını mı söylemek istiyorsun?
Çatı tamiri?
Daha fazla hayvan?
Belki de komşununki
gibi bir tesisat?
Kendini mortgage'ı
geçen tadilatlar yaparken bulabilirsin.
Paraya değer ver,
Wilf.
Paraya değer ver.
Evet, bu yeni teklif
üzerinde düşünmem gerekir.
Peki, bunu oğlum
Henry ile konuşmalıyım.
Ya da Hank, artık öyle
çağırılmak istiyor.
Evet.
Kendisine danışmam
gereken bir yaşa yaklaşıyor.
Sahip olduğum her
şey bir gün onun olacak.
"Baba, kamyonu aldım.
" Sanırım nereye gittiğimi biliyorsun.
Beni rahat bırak.
Beni getirmek için Şerif Jones'u gönderebileceğini biliyorum ama bunu yaparsan her şeyi anlatırım.
Çocuk olduğum için fikrimi değiştirebileceğini biliyorum.
Shan olmazsa, hiçbir şey umurumda değil, baba.
Nedenini bilmesem de seni seviyorum, baba.
Yaptığımız her şey bana mutsuzluk getirdi.
"Seni seven oğlun, Henry 'Hank' James.
" Bir çocuğun mantıklı düşünmesini beklemek, süpürge sapının filizlenmesini beklemek
gibidir.
Ama başka seçeneğim var mıydı?
Evimi korumak için karımı öldürdümve şimdi oradan bir tek zincirlerle çıkabilirim.
Üç gün önce, Lyme
Biska'da bir atlı, kamyonetini buldu.
Birisi kasaba
sınırındaki bir marketi soymuş.
23 dolar almış.
Rapor masamda.
Eski kovboy
giysileri giymiş genç bir çocukmuş, ağzı bandana ile kapalıymış ve yerli
şapkası varmış, gözlerinin üstüne doğru inikmiş.
Henry okuldan gitti,
şerif ve hatırladığım kadarıyla Fanila tişörtü ve fitilli kadife pantolon
giymişti.
Yanında kıyafet
götürdüğünü sanmıyorum ve Ayrıca botları
ve diğer parçaları kastediyorsanız hiç kovboy giysisi yoktu.
Yerli şapkası da yoktu.
- Onları da çalmış
olabilir.
- Söylediklerinden
başka bir şey bilmiyorsun ve durmalısın.
Tamam mı?
Harlan'la arkadaş
olduğunuzu biliyorum.
Elk's Club'da
takıldığınızı biliyorum.
Oğlum hırsız değil.
Kadınlara kötü
davranmaz, insanlara saygısızlık etmez.
Normal bir çocuk
gibi davranır.
Ve onu bu şekilde
yetiştirmedik.
İyi günler, şerif.
Evet, muhtemelen
kolay para kazanmak isteyen bir serseridir.
Ama bahsetmem
gerektiğini düşündüm.
Ve insanların nasıl
konuştuğunu bilmiyoruz, değil mi?
Konuşmalar yayılıyor.
Konuşmak kolay.
Bazen kötü düşünceleri uzaklaştıran tek şey çalışmak oluyor.
Bir sızıntıyı düzeltmek sadece bir ya da iki gün alırdı.
Kışı atlatmamı sağlayacak bir işe ihtiyacım vardı.
Ertesi gün 750 dolarlık mortgage aldım.
Sonunda hepimiz yakalanırız.
DEBENT HYSTERICUS KESSELMAN
LABORATUVARLARI
Dön, seni orospu Neden Hadi!
Sadece ölü bir kadının bilebileceği sırları fısıldadı bana.
ST. EUSEBIA KATOLİK EVİ OMAHA WORLD HAYDUT
SEVGİLİLER SAYGILARIMLA HAYDUT SEVGİLİLER
Biraz odun getireceğim.
Burayı ısıtacağım.
Tamam.
Burayı ısıtacağım.
O öldü, Henry.
Yeter, lütfen.
Beni öldür, lütfen.
Lütfen, beni öldür.
Beni öldür.
Arlette, lütfen,
beni öldür.
Boğazımı kes benim sana yaptığım gibi.
Evet.
Ama o durmadı.
Tatmin olana kadar durmadı.
Shannon.
Shannon.
İki gün önce Lyme Biska'ya giden bir çiftçi bir kuyuda bir
şey fark etti.
Bir kadının
kalıntıları.
Birkaç arka dişi
yoktu.
Arlette'in birkaç
arka dişi eksik miydi?
O gün
Kaçtıktan sonraki gün
geldiğimde oğlun mücevherleri aldığından
bahsetti.
Sen de 200 dolardan
bahsetmiştin.
Doğru değil mi?
İşte bu.
Yolda soyuldu.
Kötü bir adam onu aldı, öldürdü ve Parasını ve mücevherlerini aldı.
Henry'nin cesedi, 18 Aralık'ta trenle Hemingford'a ulaştı.
Bay James.
- Bay James.
- Ne olduğunu
anlatın.
- Bay James.
- Bay James.
- Peki ya oğlunuz?
- Oğlunuzun cesedi
Hemingford'a geri döndüğü için ne hissediyorsunuz?
- Bay James.
- Gazete için bir
şeyler söyleyin.
Bay James.
Üzgünüm, Bay James.
Fareler yapmış.
Biz bulmadan önce
ikisine de ulaşmışlar.
Oğluma ne yaptıklarına bak.
Sen Onu düzeltin.
Bay James, efendim - hasar
- Evet.
Hasarı görebiliyorum.
Onu düzeltin ve bu
şeyin üstünden
- Efendim - levhanın üstünden
alıp tabuta koyun.
İyi bir tabuta.
En iyi tabutunuza.
- Evet, efendim.
- Param var.
Tabii ki, Bay James.
Şimdi, üstünü ört.
Oğlum.
Pekala.
Ne Param var, yani Ne gerekirse yapın.
Hiçbir baba oğlunu son kez öpmemeli ama bunu hak eden bir
baba varsa o da bendim.
"Tanrı'ya
inananlar, bana da inanın. "
Kalbinizi
sıkıntıya sokmayın.
Tanrı'ya inanın bana da inanın.
Babamın evinde,
birçok hane var.
Öyle olmasaydı, size
söylerdim.
"Ve bildiğiniz
yol " Henry için katılım çok daha
azdı.
"Gidip senin
için bir yer hazırlarsam," geri gelip seni kendime alacağım.
Benim olduğum yerde
sen de olabilirsin.
"Ve gittiğim
yerin yolunu biliyorsun " Şimdi, beni dinle.
400 dönümü satmak
istiyorum.
İyi arazi, Harl.
Zor zamanlar, değil
mi?
Evinin ve ahırının
yarısı çöktü.
Hermie Gordon
içeride seninle yaşayan bir inek olduğunu söylüyor.
Yine de Sana o araziyi vermek istiyorum.
500 dolar.
Arlette mezarında
kıvranıyordur.
Sallie beni terk
etti.
Geri geleceğini
sanmıyorum.
Bana kendini
beğenmiş aptal dedi ve haklı.
Aynı bozuk
vagondayız.
Karılarıyla yıla
başlayan ama yılı onlarsız bitiren iki
adam.
Yıla çocuklarıyla
başlayan ama ölüleriyle yılı bitiren iki
adam.
Benim hâlâ iki elim
var.
Sanırım, bu da bir
şey.
O arazi lanetli.
Bankaya sat.
Evet, şimdi Yani
Onlar Farrington'a satarlar.
Harl Oradaki nehri
kanla ve yabandomuzu bağırsaklarıyla doldururlar.
O senin de nehrin,
Harl.
Tek istediğim ona el sürmemeleri.
Onlar Onlar olmaz.
Wilf Buraya bir daha gelme.
Sana ne oldu, kızım?
Tamam, kızım.
Sakin ol.
Pekala, sakin ol.
Geçti.
Sakin ol.
Tamam.
Az kaldı.
Tamam.
Neredeyse bitti.
Tamam.
Tamam.
1922 yılının sonuydu.
Çiftliği kaybettim, tabii ki.
Yaban domuzu kasapları geldiğinde, delice düşük bir fiyata satmaya zorlandım.
Harlan Cotterie 1925'e kadar dayandı.
Sonra banka çiftliğini aldı.
BURASI SATILIKTIR DİĞERLERİ
ŞEHİRLE TAKAS EDİLİR.
Omaha'ya gittim.
Aptallar şehri.
14 ay palet taşıdım.
Neden mi bıraktım?
Ne zaman düşüncelerden kurtulmak için kendimi işe versem beni buluyorlardı.
Arlette'in 400 dönümünü iki yılda içip bitirdim.
İçmediğim zaman
Hayatının son ayında Henry'nin karısıyla bulunduğu yerlere
gidiyordum.
Yardım edebilir
miyim, efendim?
Burada bir soygun
olmuştu yaklaşık iki yıl önce.
Böyle bir şeyi
biliyor olabilir misiniz?
Şey, o benim oğlumdu.
Henry haklıydı.
Başka bir yol vardı.
Her zaman vardır.
Ama 1922'de çiftçi Wilfred James'in içindeki suça
eğilimli adam başka türlü istedi.
MAGNOLIA OTELİ
Ama artık dua edemem.
Dizlerimin üstüne
çökersem Tanrı beni ölüme mahkum eder.
Umarım Tanrı yoktur.
Bütün katillerin
bunu istediğini tahmin edebiliyorum.
Çünkü cennet yoksa,
cehennem de yoktur.
Oğlum onu öldüren bendim.
Hayır, baba.
Birlikte yaptık.
Pekala, Hank.
Seni seviyorum,
oğlum.
Biliyorum.
Ama bunu hak
etmiyorum.
Baba çabuk olacak.
Sonunda hepimiz yakalanırız.
Stephen King'in
yazdığı "1922" romanından uyarlanmıştır.
« Prev Post
Next Post »