Asla Yabancılarla Oynama (2001) Joy Ride
| |
97 dk
Yönetmen:John Dahl
Senaryo:Clay Tarver, J.J. Abrams
Ülke:ABD
Tür:Gizem, Gerilim
Vizyon Tarihi:30 Ağustos 2002 (Türkiye)
Dil:İngilizce
Müzik:Marco Beltrami
Web Sitesi:Fox / Regency Pictures [us]
Bütçe:$23,000,000 / Hasılat: $37,000,000
Çekim Yeri:Santa Clarita, California, ABD
Nam-ı Diğer:Road Kill | Candy Cane | Highway Horror |
Joyride | Never Play with Strangers | Road Killer | Squelch
Oyuncular
Steve Zahn
Paul Walker
Leelee Sobieski
Jessica Bowman
Stuart Stone
Devam Filmleri
2001 - Asla Yabancılarla Oynama(62,260)6.6
2008 - Joy Ride 2: Dead Ahead(7,784)5.1
2014 - Asla Yabancılarla Oynama 3(4,195)4.7
Özet
Ülkemizde "Asla Yabancılarla Oynama" ismiyle
gösterime giren "Joy Ride", haftanın diğer yeni filmi "Jeepers
Creepers" ile olduğu kadar Steven Spielberg'ün ilk filmlerinden ünlü
"Duel" ile de büyük benzerlikler taşıyor. John Dahl'ın yönettiği
gerilim filminin başlıca rollerini Paul Walker, Leelee Sobieski ve Steve Zahn
paylaşıyor. "Joy Ride" ile önce ABD'de, 80'lerde ise Türkiye'de moda
olan ve kısaca CB diye anılan halk bandı telsizler de yeniden gündeme geliyor.
Koleji yeni bitiren Lewis, rüyalarının kızı Venna ile
Amerika'yı kat edecek bir yolculuk planlıyor. Ama iyi geçinemedeği ağabeyi
Fuller'ın tuzağına düşerek, yalnız ve belalı bir kamyoncuyu rahatsız etme
gafletinde bulunuyor. Gencin, kadın sesi çıkararak dalga geçtiği telsiz
görüşmeleri, "Paslı Çivi" lakaplı öfkeli kamyoncuda derin intikam
hisleri uyandırıyor ve yollar bitmek bilmiyor. Yolculuksa hayatta kalma
savaşına dönüşüyor.
Altyazı
Alo
Hoş bir his, çünkü hayatımda ilk kez kendimi bir
başkasının gözlerinden görüyorum.
Son derece boğucu bir
ilişkiydi.
Büyük bir sürpriz.
Şiddetli yağmur
beklenmiyor mu?
O yolda hız yapanlara
tuzak kurmuşlar.
Üniversitede ilk
yılımız ne çabuk geçti böyle.
Hiç değilse
Colorado'da mevsimler var.
Berkeley'de bütün
sene mevsim yaz.
Zamanını alıyor muyum?
Yok canım.
Eee, bu yaz David ne
yapıyor?
-Bilmem.
Bana ne?
-Efendim?
Kusura bakma, sana
bunu söylemedim.
Kendimi biraz tuhaf
hissettim de.
Ne?
Anlamadım.
Biz ayrıldık.
Hem ciddi, hem de
garip davranmaya başlamıştı.
Nasıl?
Hem ciddi, hem de
garip mi?
Sana nasıl biri
olduğunu anlatmıştım.
Lewis, saat gecenin
üçü.
Yarın final sınavım
var.
Afedersin.
Daha sessiz olurum.
Lewis Özür dilerim.
Peki ne oldu?
Bana öyle bir bakışı
vardı ki, ne bileyim sanki beni çok iyi
tanıyormuş gibi, ama tanımadığı ortadaydı.
Sonra ağlamaya
başladı, bu da olayı bitirdi.
Onu ağlattın demek.
Ondan ayrıldım.
Sen olsan ağlamaz
mıydın?
Bak, tatlısın, ama o
kadar da tatlı değilsin.
Şaka yaptım.
Eve gitmeyi hiç canım
çekmiyor.
Keşke bir arabam
olsaydı, o zaman eve yavaş yavaş gider gerginliğimi
üstümden atardım.
Senin araban olsaydı,
Colorado'ya uğrayıp beni alırdın.
Macera yaşardık.
İkimiz bir arabada
baş başa.
TOWER HAVAYOLLARl Benim
arabam var.
Hayır, yok.
Var.
Sana söylemedim mi?
Hayır.
Var işte.
BİLET PARASl GERİ
ÖDENİR -Çok çekici bir araba.
-Öyle mi?
Evet.
1971 model Chrysler
Newport.
Fikir değiştirdim.
Eve uçakla
dönmeyeceğim.
Bir araba aldım,
onunla geleceğim.
Tek başına mı?
Hayır.
Aslında Venna'yı da
almayı düşünüyordum.
Anne Afedersin.
Çok iyi Lewis.
Ne oldu?
Demin ağabeyin aradı.
Yine tutuklanmış.
Sarhoş olup kamu
huzurunu bozmaktan.
Nerede?
San Diego'da mı?
Salt Lake City'de.
Merak etme.
Bu senin derdin değil.
Babam ne dedi?
Babanı bilirsin.
Fuller'la konuşmak
bile istemedi.
''Bu yaşta hala böyle
davranıyorsa, hiç büyümeyecek'' dedi.
Fuller.
Biliyorum.
Ben de onu özlüyorum.
-Bir dakika, ceza
yazmadan önce -Ehliyet lütfen.
Ruhsatınız.
Ağabeyim hapiste.
Onu neredeyse beş
yıldır görmüyorum.
Onu dışarı çıkarmak
için yolumdan 300 kilometre saptım.
Yani o U dönüşünün
amacı, iyilik yapmaktı.
Kırık arka farınız
için de ceza yazacağım.
Farım mı kırık?
Bu ülkedeki hapishane
sisteminin ne kadar kötü olduğunun farkındayım.
Islah olmayıp suçunu
tekrar eden kişi çok.
Bill Kurtis'in
American Justice programını seyrederim.
Ama ben farklıyım.
Ben ıslah oldum.
Güçlü bir kişiliğim
var.
Memur Wilkins, size
söz veriyorum.
Beni bir daha
görmeyeceksiniz.
Fuller Thomas'a iki
hapis yeter.
Çok uzun görünüyorsun.
Benden uzun.
Nasılsın?
Şimdi çok daha iyiyim.
Ufaklık.
Vay be.
Ta Salt Lake'e kadar
sırf benim için mi geldin?
Hukuken hala benim
ağabeyimsin.
Baksana, bu benim
kardeşim.
-Şu haline bak ya.
-Bay Thomas -Geldiğin için sağol.
-Bir şey değil.
-Sağol.
-Lütfen şurayı
imzalayın.
Bir şey değil.
Bak, bir arkadaşı
alacaktım.
Biraz geç kalmış
durumdayım.
Sadece nasıl olduğunu
bir göreyim ve seni gideceğin yere
götüreyim istedim, hemen yola koyulmam lazım.
Nereye gidiyorsun?
Colorado'da Boulder'a.
Oradan da eve.
-Harika.
Bu çok iyi.
-Ne?
Biliyor musun, kıçımı
delen şu koltuk yayını saymazsak bu
araba müthiş.
Kimi alacaksın
bakalım?
-Venna'yı.
Bizim oradan bir
arkadaş.
-Ne, şu göz
kırpıştıran mı?
Hani Heights'da
oturuyordu.
Bütün gün böyle yapıyordu.
-Sen onu görmeyeli
yıllar oldu.
-Onunla yatıyor musun?
Gayet doğal bir soru
sordum.
Bak, biz sadece
arkadaşız, tamam mı?
Peki, onunla
yatmıyorsun.
Ama yatmak istiyorsun.
-Saçma sapan
konuşuyorsun.
-Öyle mi?
Pekala, durumun şöyle.
O kız hep banliyödeki
zengin aile çocuklarıyla çıkardı.
Sen Berkeley'den burs
aldın.
O ise Colorado
Üniversitesi'ne girebildi.
Anlamıyorsun.
Sık sık
telefonlaşıyorsunuz.
Kız aranızda bir
elektrik olduğunu farkediyor.
Bozuntuya
vermiyorsun, ama hemen koşup bu arabayı almanın tek nedeni onu eve götürmek.
Hala cinsiyetsiz,
temiz arkadaşı oynuyorsun.
Daima onun yanındasın,
çünkü çok kibarsın güya.
Hala iyi durumda
mısın?
Arabayı ben
kullanayım istersen.
Benim hakkımda,
ilişkilerim ve arabam hakkında saçma sapan konuşmayı kes.
Tamam.
EYALET SlNlRl KAMYON
MOLA YERİ Sana söz, Denver'da son sürat gideceğim.
Yalnız bir ara hızımı
düşüreyim de bizimki arabadan atlayabilsin.
Annene çok büyük bir
iyilik yaptın, şimdi çok mutludur.
Yarın burada, benim
yanımda olacaksın ve sıkıntıların ikiye
katlanacak.
Neyse, şimdi yola
çıkmam lazım.
Yarın görüşürüz
herhalde.
Tamam, yarın
görüşürüz.
Hoşçakal.
Şirketi mi
küçültüyorlardı?
O benzinci senin gibi yetenekli bir adamı nasıl böyle
kapının önüne koydu?
Çok fena be.
Ama bu iş müthiş.
Altında karavanın var.
Dışarıda çalışıyor
sayılırsın.
Manzaran var.
-Bu da ne?
-Telsiz.
Zeytin dalı
uzatıyorum.
-Bir baksana şuna.
-Arabamda delik
açmışsın.
Konuşup fiyatı 40
dolara indirdim.
1-9 breyk, 1-9 breyk.
Batı yönünden bilgi
istiyoruz, tamam.
Kara Koyun konuşuyor,
yanımda da Ana Kuzusu var.
Doğuda, 80.
otoban üstündeyiz.
Merak ediyorduk da acaba o taraflarda aynasız gören var mı?
James Town haricinde tam
60 kilometre boyunca yollar temiz.
185'in orada çok
radar var.
James Town'a kadar
polis yokmuş.
Önümüzdeki 60
kilometrede manyak gibi hız yapmakta serbestsin.
Şiddetli yağmur
beklenmiyor mu?
300 kilometre boyunca
yollar kaygan.
Tamam.
Önemli değil.
Burası iyi.
Kimileri yağmuru
sever.
Bu gece fena yağacak.
Herkes evinde oturur.
Bu herifin nesi var
böyle?
Merhaba!
Ben Kara Koyun,
yanımda da Ana Kuzusu var.
Kiminle konuşuyoruz?
Tamam.
Ana Kuzusu'ndan daha
iyi bir takma ismim olamaz mı?
Hayır.
Merhaba Yağmur Adam,
konumun ne?
Kadın sesi
çıkarabilir misin?
-Ne?
-Kadın sesiyle şöyle
desen ''Kara Koyun, ben Bayan '' Hayır.
Hadi be.
Hani kız numarası
yapıp şeyi işletmiştin Bay Schramm'ı.
-O çok iyiydi.
-Dokuz yaşındayken
sesim öyle çıkıyordu.
Bu da ilkel bir
internet sayılır.
İnternette sohbet
ederken birine yalan söylersin ya.
Bu da aynı şey.
Boşver.
Hadi be.
''Merhaba Kara Koyun,
ben Şeker Çubuğu'' desene.
Bir deyiver.
Çok şaşıracaksın.
Kara Koyun, ben Şeker
Çubuğu.
Bütün gün seni aradım.
Korkunçtu.
Şeker Çubuğu, ben
Kara Koyun.
Merak etme, geç
kalmam.
''Bu gece görüşürüz
tatlım'' de.
Hadi konuş.
Bu gece görüşeceğiz
herhalde.
Değil mi?
Doğru.
Şimdi kenara
çekiyorum.
Seni akşama görürüm
güzelim.
-Niye yaptık şimdi
bunu?
-Biraz bekle.
Şeker Çubuğu, cevap
ver.
Biliyordum zaten.
Bu herifler abazanın
allahı.
İşlet onu.
Bir güzel tahrik et.
Sonra da lafın
ortasında ''Biliyor musun?
Ben erkeğim'' de.
-Olmaz!
Bunu yapamam.
-Hadi be!
Hadi!
Çok eğleneceğiz.
Hadi yap işte.
Merhaba.
Kiminle konuşuyorum?
-Ben Paslı Çivi.
-Çok güzel.
Paslı Çivi, umarım
benden iyi durumdasındır.
Bu yolculuk hiç
bitmeyecekmiş gibi geliyor.
Evet Şeker Çubuğu.
Onu kandırdın.
Kandırdın.
Bazen konuştuğum
kişinin yanımda olduğunu varsayarsam, zaman daha çabuk geçiyor.
Orada yanında
oturduğumu düşün.
İkimiz bir arabada
baş başa.
Peki.
Hadi, hadi.
Ona görünüşünden
bahset.
Boyum 1.
78.
Omuzlarıma kadar
uzun, koyu sarı saçlarım var.
-Gözlerim mavi,
cildim de yumuşacık.
-Beni çok
heyecanlandırıyorsun.
Orada olsaydım ne
yapardım biliyor musun Paslı Çivi?
Ne?
-Müthiş!
-Senin keyfini yerine
getirirdim.
Sahi mi?
Senden istesem bluzumun
düğmelerini açar mıydın?
Tabii.
Ben de bluzumu
çıkarırdım.
Ya sonra?
Bana ne yapmak
isterdin?
-Doğrusu böyle bir
şeyi ilk kez yapıyorum.
-Bu da çok klasiktir.
Sutyenini çıkarırdım.
Tamam.
Çıkar bakalım.
Hayır, hayır.
Bağlantımız kopamaz.
Konuş.
Duyamadım Paslı Çivi.
Paslı Çivi?
Hayatım Tam da en iyi yerine gelmiştik!
Lanet olsun.
-Bağlantımız mı koptu?
-Evet.
Hay allah.
Kendini verdiğin
zaman telsizle adam işletmekte üstüne yok.
''Sutyenini
çıkarırdım.
'' Lone Star MOTELİ - YERİMİZ VAR Özürlülere ayrılmış yere
park etmesene.
Otoparkta sürüyle boş
yer var.
Evet.
Ben de onu söylüyorum
ya.
Merak etme, topal
ayağına yatarım.
İçeri koşarak girmem.
Sen burada otur.
Ben pazarlık yapayım.
Bir kör olasıca
hizmetçi daha kapıma vurup havluları sorarsa
-Özür dilerim Bay Ellinghouse.
-Özürmüş, kıçımın
kenarı!
Patronun nerede?
Asıl müdürü istiyorum.
Beyaz olanı!
Anadili İngilizce
olanı!
Anladın mı?
Gece için odanız var
mı?
Beni rahatsız
edebilirsiniz.
Havluları severim.
-Daha lafımı bitirmedim!
-Biliyorum amigo.
İki gündür uykusuzum.
Bana bulaşmasan iyi
olur.
-Sen kendi işine bak.
-Barış.
Yarın sabaha, beni
iyi dinle gerzek müdürünle uzun uzun
konuşacağım.
O da senin kara
kıçına tekmeyi basacak.
Pis serseri.
Göt herif.
Şeker Çubuğu.
Şeker Çubuğu.
Alo Şeker Çubuğu.
-Of be!
Şu şişko herifin
yaptığını gördün mü?
-Dinle şunu.
Merhaba Şeker Çubuğu,
orada mısın?
-Şaka mı bu?
-İnanabiliyor musun?
-Onunla konuştun mu?
-Hayır.
Bir şey söylemedim.
Şeker Çubuğunu
tanıyan var mı?
Tamam.
-Ne var?
-Onunla buluşmak
istediğini söylesene.
Onunla daha sonra
Table Rock'ta Lone Star Moteli'nde buluşmak istiyorsun.
17 numaralı odada.
-Hapishaneye doymadın
mı?
-Biz 18 numaradayız.
Göt herifi gördün.
-İrikıyım olanı mı?
-O göt 17 numarada!
Bunu yapamam.
Hadi ama.
O herif pisliğin teki!
Dışarı çıkarken beni
itti.
Biliyorum, gördüm.
Ne?
Gördün mü?
Buna rağmen adamın
layığını bulması için önümüze çıkan bu fırsata atlamıyorsun ha?
Deli misin sen?
Hadi!
-Yap şunu!
-Bağırma.
Bu müthiş bir şey!
Paslı Çivi Merhaba.
Şeker Çubuğu!
Seni kaybettim sandım.
Sanırım kader buna
razı gelmedi.
Beni düşünüyor olmana
sevindim.
Bak, ben geceyi
geçirmek için mola veriyorum.
Sonra buluşalım ister
misin?
Kara Koyunla
buluşmayacak mısın sen?
Planım öyleydi, ama onu ekip seninle şansımı deneyeyim mi?
Mükemmelsin be!
Çok iyiydi.
Sakin ol.
Ama belki seni düş
kırıklığına uğratırım.
Sen erkek değil misin?
Bir ruhun ve kalbin
var.
Bu da bana yeter.
Harika.
Eğer ilgileniyorsan,
ben Table Rock'ta Lone Star Moteli'nde olacağım.
Pembe şampanya.
Ona pembe şampanya
sevdiğini söyle.
Yanında pembe
şampanya da getir, en sevdiğim içkidir.
Çok iyi fikirdi.
Hangi oda?
Mükemmel.
17 numara.
Geceyarısı.
Duydun mu şekerim?
Duydum.
Sabırsızlanıyorum.
Bu çok hainceydi.
Biliyorum.
Müthiş ya!
O herif pisliğin teki.
Dışarı çıkarken beni
ne biçim itti.
-Evi hiç özlüyor
musun?
-Evet.
Annemin çikolatalı
kurabiyelerini özlüyorum.
Babamla pazar günleri
futbol oynamayı.
Şeye gitmeyi Dur yahu, bu bir başkasının çocukluğu!
Yani cevabım
''hayır''.
Kefalet parası
istemek haricinde de ara sıra onları arasan iyi olur.
Yani ne sıklıkla?
-Ben ciddiyim.
-Ararım.
Telefonu her
kapatışında babamın ne söylediğini biliyorum.
Dünyanın en beceriksiz
adamı olduğumu söylüyor.
Bunu söyleyen bir
muslukçu.
Bunu söyleyen, her
gün işe giderken küf yeşili tulum giyen bir adam.
Bana ihtiyaçları yok.
Benim de onlara.
Bunu yeterince sık
tekrar edince çok işe yarıyor.
Dinle.
Televizyonu kapat.
Paslı Çivi geldi.
Kim o?
İçkiyi getirdim.
Çok iyi ya.
Pembe şampanyayı
getirdim.
Pis bir şaka mı bu?
Vallahi yemin ederim.
-Sen beni kafaya mı
alıyorsun?
-Bu göt tam bir
gerzek.
Bu tuhaftı işte.
Ne düşünüyorum
biliyor musun?
Bence birilerinin
canı yanmış olabilir.
Hayır.
Öyle olsa duyardık.
Duyduk ya.
Bir hırıltı geldi.
Ya Paslı Çiviye bir
şey olmuşsa?
O hırıltı değil,
gülme sesiydi.
Nereye gidiyorsun?
Annemi mi arayacaksın?
Merhaba.
Demin yanımızdaki odadan, 17 numaradan bir gürültü
geldi.
-18 numaradaki
yaygaracı arıyor.
-Söylemesi zor, bir
düşme sesi gibiydi.
Birine bir şey olmuş
olabilir dedik.
Belki siz bir kontrol
edersiniz diye düşündük.
Pekala.
Teşekkürler.
Şimdi ne olacak
biliyor musun?
O göt herif gece
görevlisini öldürecek.
Alo Pekala.
Teşekkürler.
-Adam her şeyin
yolunda olduğunu söyledi.
-Ben sana demedim mi?
-Nasılsınız?
-Gayet iyiyim.
-Siz ikiniz
nerelisiniz?
-Aslen New Jersey'li.
Niye buradasınız?
Eyaletlerarası
yolculuk yapıyoruz.
Kardeşim Lewis'le
birlikte.
-O nerede?
-Odadadır.
Bilmem.
Dün gece burada ufak
bir hadise olmuş.
Hiç ses duydunuz mu?
Tuhaf bir şey oldu mu?
Evet, aslında yan odadan bazı sesler duydum.
-Yan odadan mı?
-Evet.
-Bu sesleri tarif
edebilir misiniz?
-Evet, tabii.
Şöyleydi.
Hayır, bir dakika.
Böyleydi.
-Neler oluyor?
-Bu Lewis.
Dün gece bir olay
olmuş.
Bu seslerden sonra
pencereden dışarı baktınız mı?
Kapınızı açtınız mı?
-Hayır bayım.
-Ne olmuş?
Gece 22.
15'te kapınızı kapadıktan sonra, ben bu sabah gelene kadar kimseyi
görmediniz mi?
Görmedik.
Ama endişelendiğimiz
için gece görevlisini aradık.
Değil mi?
Evet, görevli bundan
bahsetti.
Birinizin kurbanla
tartıştığını da söyledi.
-Hanginizdi o?
-Bir dakika.
Gece görevlisi ne
söyledi?
Anlaşılan otele
kaydolurken biriniz kurbanla atışmış.
Hayır.
Biz hiç karşılaşmadık
ki.
-Ne?
-Ellinghouse.
17 numarada kalıyordu.
Şu iri adam mı?
Evet, onunla
karşılaştım.
Ama o Ona ne olmuş?
Biraz nahoş bir şey.
Bu sözcüğün anlamını
bilmiyorum.
Bu sabah erken
saatlerde, otobanın ortasında yüzüstü yatarken bulundu.
Yani şimdi diyorsunuz
ki kurban, o iri adam.
Demek dün gece Bay
Ellinghouse'un odasını kim ziyaret etmiş olabilir, bilmiyorsunuz.
Bilmiyoruz.
Keşke yardımcı
olabilsek, ama -Ölmüş mü?
-Komada.
Ne düşünüyorum
biliyor musunuz?
Şöyle bir göz atmak
hafızanızı tazeleyebilir.
Neye göz atacağız?
Çenesini kesmiş.
Tamamen.
Bunlar benim başımın
belası.
Zaten başımda çözülmemiş
bir sürü zor vaka var.
Şimdi ne oldu?
Bir de bu çıktı
başıma.
Bay Ronald Ellinghouse
ölüm döşeğinde.
Hem de benim yetki
bölgemde.
Niye?
Çünkü siz acınası
serseriler aklınız sıra biraz eğlenmek istemişsiniz.
Lanet olsun!
Şimdi başıma kalan
yüzlerce yeni sorudan bir tekini cevaplamaya
yarayacağını bilsem, ikinizi de nezarete atardım geri zekalılar!
Ama hayır.
Tek bildiğiniz
herifin telsiz takma adı ve bir ihtimal
kamyon kullandığı.
İki salağın yaptığı
şeyler yüzünden şimdi başıma ne belalar açıldığını
anlıyor musunuz?
Sen!
Ne zaman hapisten
çıktın?
Dün mü?
Bu eyaleti terketmenizi
istiyorum.
Eski moda kovboy
filmlerindeki gibi.
Güneş batana kadar Wyoming'i
terketmenizi istiyorum.
Paslı Çiviyi buraya
davet ettiğimizi onlara nasıl söylersin?
Tekrar hapse
girebilirdim.
-Yaptığımız şey
yüzünden bir adam komada.
-Saçmalama.
Komşuna on pizza
siparişi veriyorsun.
Teslimatçı adam
geliyor.
Komşun kalaşnikofla
ateş açıyor.
Bu senin suçun mu?
Evet, belki de benim
suçum.
-İyi.
Madem öyle, harca
kendini.
-Amacım bu değil.
Yaptıklarımızdan
sonra buradan çekip gitmeye nasıl yüzüm tutacak diye düşünüyorum.
Benim yaptığımı yap.
100 yıl içinde
öleceğini kendine hatırlat.
-Benim hayat felsefem
budur.
-Seni Denver'a kadar
götürürüm, o kadar.
Harika.
Doğuya giden bir
şoför, batı yolundakilerden bilgi istiyor.
Kimsecikler yok.
Bu tarafta bir tek
aynasız bile yok.
Şeker Çubuğu.
Şeker Çubuğu.
Alo Şeker Çubuğu.
Uyuyorum.
Hey Şeker Çubuğu.
Şeker Çubuğu.
Tanrım.
Aranızda Şeker
Çubuğunu tanıyan var mı?
Ya da Ana Kuzusunu?
Ya da Kara Koyunu?
-Ne diyeceksin şimdi?
-Merhaba Paslı.
Ben Kara Koyun.
23.
frekansa geç.
Merhaba Kara Koyun.
Şeker Çubuğunu nerede
bulabilirim biliyor musun?
Derdin ne senin?
Ciddi soruyorum.
Şeker Çubuğunu
arıyorum.
Demek bütün gün
yollarda dolaşarak bir ses aradın.
Sanırım onu nerede
bulabileceğimi sen bana söylersin.
-Şaka yaptığımızı
söyle.
-Dün gece hakkında onunla konuştum, ilgisini çekmediğini söyledi.
-Sen ilgisini
çekmemişsin -Hayır, yapma.
Pembe şampanyan da.
Şeker Çubuğunu bulmam
lazım.
Senin işinin erbabı
bir psikiyatr bulman lazım.
Psikolog değil.
Çünkü ilaç alman
gerekecek.
Bir de avukat bulman
lazım, çünkü polisler peşinde.
-Allah kahretsin.
-Ver şunu.
Merhaba Paslı Çivi.
O bendim.
Tamam mı?
Ben erkeğim.
Hepsi şakaydı.
Sadece şakaydı.
Özür dileyin.
-Tabii ya.
-Özür dileyiver işte.
-Ondan özür dilemek
mi?
-Peki, ben dilerim.
Dinle beni hasta
herif.
Seni zavallı, yalnız,
telsiz sapığı, ucube orospu çocuğu!
Özür mözür dilemem!
Niye biliyor musun?
Senin sapıklığını alt
edebilecek bir şey var bende: Ses düğmesi.
Senden kurtulmak için
tek yapmam gereken düğmeyi saatin tersi yönünde çevirmek.
Anladın mı?
Anlaşıldı mı?
Biliyor musun Kara
Koyun, şunu tamir ettirmen şart artık.
Neyi tamir
ettireceğim?
Arka farını.
-Bir şey görüyor musun?
-Arabalar, kamyonlar.
Devam et.
İstifini bozma.
Aman tanrım.
-Bizi motelden beri
takip mi etmiş?
-Bilmiyorum.
-Hiç durmazsak bir
şey olmaz.
-Eyvah.
Bak.
BENZİN -Olamaz!
-Merak etme.
Bir tabela gördüm.
Laramie'de benzin var.
Orada telefon da
buluruz.
Şerif Ritter'ı
arayacağım.
Peki.
Laramie'ye sapalım.
Laramie 117 kilometre
-Aman tanrım.
-Tamam,
soğukkanlılığını kaybetme.
-Lanet olsun.
-Soğukkanlı ol.
Soğukkanlı olmamı
söyleyip durma!
Beni deli ediyorsun.
Haritayı al.
-Benzinimiz idare
etmeyecek.
-Bir dahaki çıkışta
bir kasaba var.
-Ne uzaklıkta?
-Tırnağımın dibinden
parmak boğumuma kadar.
-20 kilometre!
-Fazla uzak.
Şu yola sap!
Bravo!
Sen bir dahisin.
-Ben parayı vereyim,
sen doldur.
Ne dersin?
-Tamam, doldururum.
Table Rock lütfen.
Rawlins bölgesi şerif
karakolu.
BUZ Aman tanrım.
Şerif Ritter lütfen.
Şerif Ritter şu anda
burada değil.
Sinyal sesinden sonra
mesaj bırakın.
Mesajınızı kaydedince telefonu kapatabilir ya da mönüye dönmek için
1'e basabilirsiniz.
Lütfen sinyal sesini
bekleyin.
Sadece benzin mi
aldınız?
Çabuk.
Arabaya bin, arabaya.
Çabuk.
Hadi, hadi!
-O içeride.
-Bu o mu?
Devam et!
Devam et!
Kökle!
Aman tanrım!
-Otoban girişini
görüyor musun?
-Hayır.
ÇlKMAZ SOKAK Pekala.
Olamaz!
Herif peşimizden
geliyor.
-Paniğe kapılma!
Bir depo benzinimiz
var!
-Lanet olsun!
Girişi kaçırmışız
galiba!
Posta kutusu!
Hayır, hayır!
Lanet olsun!
Lewis!
Lewis!
-''Lewis'' dedi!
-Sakın yaklaşma!
Silahımız var!
Bende de bir
MasterCard var.
-Sağol ya.
Biz de sandık ki -Bizi çok korkuttun, biliyor musun?
İnşallah bıyığım
yüzünden değildir.
Benim hanım tıraş
olmam için ısrar ediyor.
Hayır, bıyık yüzünden
değildi dostum.
-O neydi?
Hani şu sopa -Lastik pompası mı?
Aman, lastiğin
havasına bakmak için.
Tabii ya, lastik
havası.
Hava şeyi.
-Anayolu bulacak
durumda mısınız?
-Öldürülmediğimize
göre iyi sayılırız.
Sağol.
Çok düşünceli bir
davranıştı.
-İkinize de iyi
akşamlar.
-Kusurumuza bakma.
Kör olasıca Fu Mançu.
Hayatımda hiç bu
kadar korkaklık etmemiştim.
Of tanrım.
Bir telsizin erişim
alanı nedir?
Bilmem.
8 kilometre falandır
herhalde.
Biliyor musun, bence
bir telefona ulaşıp Table Rock
emniyetine Paslı Çivinin buralarda olduğunu bildirmeliyiz.
Bu ses de ne böyle?
Çabuk!
Çabuk!
Çabuk!
Hemen arkamızda!
Herif kıçımızda!
-Onu kullanma!
-911!
Yardıma ihtiyacımız
var!
Orada kimse var mı?
Allah kahretsin!
Hadi!
Ağaç!
-İyi misin?
-Evet.
İyiyim.
Hadi gidelim.
Hadi, hadi.
Gidelim.
Lanet olsun.
Hiç kıpırdamıyor!
Hadi!
Lanet olsun!
Hadi!
Çabuk, çabuk!
Hadi, hadi!
Hadi!
Çabuk!
Hadi!
Lanet olsun!
Yapma!
Bizi öldürme!
Özür dileriz!
Ne olur bizi öldürme!
Sadece şaka yapmıştık!
Neden?
Sadece eğlenmek için.
Eğlenmek mi?
Eğlencelik.
Ben de size şaka
yapmıştım.
Şu anda neredesiniz?
Laramie'nin 15
kilometre dışında.
Arabayla ilgili bir
sorun çıktı, biraz gecikeceğiz.
Önemli değil.
-Her şey yolunda mı?
-Evet.
Sadece yol çok uzadı.
Arka farı tamir
ettiler.
Bak sen de benimle birlikte eve gelsene.
Denver'ı boşver.
Yok, iyi böyle.
Bu olanları Venna'ya
anlatmak istemiyorum.
Her şey mahvolur
sonra.
Bu onu çok korkutur.
Merhaba.
Rengi pek güzel
değil, ama büyük bir araba.
Çok beğendim.
Ne zaman aldın bunu?
-Biraz oluyor.
-Pek hasar görmüşe
benzemiyor.
Aslında bence o
çizikler arabaya kişilik kazandırıyor.
Ben Fuller'dan söz
ediyordum.
-Merhaba.
-Merhaba.
-Uzun zaman oldu.
-Evet.
Ona bir ad koymadın
mı daha?
Ya Velet diyeceğiz ya da Lewis'in Dökülen Newport'u.
Çok seksi kız.
İyi tatiller Vee.
Bu arkadaşım
Charlotte.
Gelecek yıl aynı
odada kalacağız.
Bunlar da rezil
Thomas kardeşler.
-Lewis, değil mi?
-Evet, merhaba.
Sonunda tanıştık.
Ben de Fuller,
Lewis'in biraz sorunlu ağabeyi.
-Sen de bizimle
geliyorsun, değil mi?
-San Antonio'ya
dönmem lazım.
San Antonio, New
Jersey yolunun üstünde değil mi?
Tanıştığımıza memnun
oldum.
Böyle çekip giderek
kalbimi kırıyorsun.
-Seni özleyeceğim.
-Ben de seni.
-Seni seviyorum.
Kendine iyi bak.
-Ben de seni
seviyorum.
Charlotte da hep böyle
yapar zaten.
El sallayarak çekip
gider.
-Maceraya hazır
mısınız?
-Tamamen.
Evet, tabii.
-Ön koltuğu
istiyorsan şimdi söyle.
-İstiyorum.
NEBRASKA'YA
GİRİYORSUNUZ Merhaba.
Nebraska'ya
hoşgeldiniz.
Bu şapkayı sana aldım.
KAMYONUMU SEVİYORUM Şey Bunu yapman ne kadar makbule geçti bilemezsin.
Yani gelip beni alman.
Bana yapılan en güzel
jest bu.
Burada erkek kızı
öper.
Yani eskiden öyle
olurmuş.
Lewis, kızarıyorsun.
-Odamız bu tarafta.
-Ama bar bu tarafta.
Şerefe Nebraska'ya.
Eyaletlere diyelim.
Pekala.
Bakın Fuller amca ne
buldu.
Üç kadeh tekila.
Hadi bakalım.
Dilimle kiraz sapını
düğümleyebilirim.
Hadi ya!
Silahını seç.
Marifetini görelim
bakalım.
Evet başla.
Bitti!
Sen de madalya aldın.
Bronz.
-Hak etmiyorum ki.
-Sap dümdüz.
Hiç bükülmemiş bile.
Üç kadeh daha tekila,
bir de kibrit.
Adın ne güzelim?
Söylesene, adın ne?
Nedir adın?
İçki alıyorum.
Bana istediğin adı
ver.
Sana Şeftali diyeyim
mi?
Şeftali sever misin?
-Hayır, pek sevmem.
-Şeftali sevmez misin?
Neler oluyor?
Ne?
Bu senin orospun mu?
-Efendim?
-Efendim?
Dedim ki bu senin orospun mu?
Çünkü eğer öyleyse, söyle
orospuna, çenesini kapasın.
Bana bak üniversiteli.
Ne dediğimi duydun mu?
Yüzüme bak.
Söyle orospuna,
çenesini kapasın.
Kapa çeneni kaltak!
Yine mi açtın
bayramlık ağzını?
Lanet olsun!
Bunu da hiç yalnız
bırakmaya gelmiyor.
Sağol arkadaş.
Hadi yürü!
Kamyona geri
dönüyorsun Daisy!
Barda sarhoş olmak ha!
Yürü!
Lanet olsun!
Beyler.
Dikkatli ol.
Onlar çok pahalı.
Ne var?
-Merhaba.
-Merhaba.
Merhaba.
-Bir planım var.
-Nedir?
-Bir daha oraya
girmeyelim.
-Bir daha oraya
girmemeye can atıyorum.
Ben kral dairemde
olacağım.
Mükemmel.
Biz de fırıl fırıl
dönen motel odamıza yönelelim.
Görüşürüz.
Turuncu olan benim.
Bu benim.
Bak, sana burası iyi
bir yer demiştim.
Porno kanalları var.
Konulu bir film mi
olsun, yoksa parça mı seyredelim?
Bu kadın güya özel
komando.
Çok yapay, havaya
giremedim.
Baksana, Venna müthiş
bir kız.
O Tanrım.
Siz sadece
arkadaşsınız, değil mi?
Öyle demiştin ya.
Değil mi?
Yani sadece birlikte
takılıyorsunuz.
Çünkü aranızda bundan
fazla bir şey varsa, bana şu anda söyle, ben de
aradan çekileyim.
Harika.
O son içkileri
alamadık.
Evet.
Bak, sabah erkenden
yola çıkacaksak, şimdi kafayı vurup yatmamız lazım.
Evet.
Ben ruhsatlı barmenim.
Sana ruhsatımı
gösterirdim, ama ellerim dolu.
İyi adam nerede?
Meşgul.
Horluyor.
Daha fazla
içebileceğimi hiç sanmıyorum.
Katılmıyorum.
Hem ben bu konuda
uzmanım.
Şaşırtıcı olan ne
biliyor musun?
Şu anda kimse
yerimizi bilmiyor.
Bir bakıma dünyada
yüzüyor gibiyiz.
Herhangi tuhaf bir
nedenle birileri bizi bulmak isteseydi, bulamazdı.
Ne diyorum ben yahu?
Hiçbir fikrim yok.
Şunun tadına bak.
Çok iyi.
Evet.
Lewis iyi mi?
Normalde bu kadar çok
içmez.
Gayet iyi.
Fuller, telefona bak.
Alo Ortada kız falan yok demiştin hani.
Ne?
Öyle bir kızın
olmadığını söylemiştin.
Fuller.
Bak, kız falan yok.
Peki şu anda öteki
odada ağabeyin o kızla ne yapıyor?
O burada!
Bizi izliyor!
-Paslı Çivi mi?
-Demin aradı!
-Kim?
-Seni telefondan mı
aradı?
Senin burada olduğunu
biliyordu!
Bizi izliyor!
Biri bizi mi izliyor?
Ne dedi?
''Hani kız falan
yoktu'' dedi.
Sonra niye burada
olduğunu sordu, ki bence bu çok yerinde bir soru!
-Hemen gidiyoruz!
-Ben bu odanın
parasını ödedim!
Toparlan!
Ne kadar korkmam
gerekiyor?
Her zamankinden çok
daha fazla.
Biri neler olup
bittiğini bana anlatsa.
Kardeş olduğumuzu
nasıl bilebilir?
Polise gidelim, otobandan
uzak durup eve dönelim.
Lewis!
Lütfen!
BAGAJlN Wyoming'de
bir şey oldu.
Sana söylemek
istemedim.
-Neyi?
-Kısa mı keseyim?
içine bak Anlat.
Bir sapık var.
Adamın tekini komaya
soktu.
BAGAJlN Paslı Çivi mi
yaptı?
-Bizim yaptığımız bir
şey yüzünden.
-Ne yaptınız?
Ne yapıyorsun?
Bagaja bakmamızı
istiyor.
Arkada tabelalara
sprey boyayla yazmış: Bagajın içine bakın diyor.
Tabelalardaki
yazıların bize yazıldığı ne malum?
Baksana.
Neler oluyor?
Tabelalara yazı
yazmak bayağı alengirli bir iş doğrusu.
Hayır, hayır!
-Ne?
-Açma sakın!
-Niye?
-Ya orada bir kafa ya
da ceset varsa?
-Bomba da olabilir.
-O zaman açma.
-Adamın kendisi de
olabilir!
-Açma dedim sana!
Ben bagajda ne var
öğrenmek istiyorum.
Ne yapıyorsun?
Lanet olsun.
Pekala, telsizi
yerine takıp hiç konuşmayalım.
Sadece dinleyelim.
Adam ne derse desin,
doğruca polise gidelim.
Bir telsizden neden
korkmam gerektiğini söylemediğiniz sürece ben kımıldamıyorum.
Şeker Çubuğu, orada
mısın?
Doğru ya.
Benim Şeker Çubuğumu
kastetmiyorum.
Sizinkini
kastediyorum.
Venna Adımı mı biliyor?
Bırakın konuşsun.
Nereye gideceğimizi
söyle yeter!
Bir ceset teşhis
edilemezse ne olur biliyor musunuz?
Akrabaları gelmez.
Cesedi alacak kimse
çıkmaz.
O zaman cesedin
parmakları kesilir.
Onu birden.
Sonra da çenesi
kesilir.
Cesedin çenesi kesilir.
Bütün bunları bir
kavanoza koyarlar.
Kavanoza koyup üstüne
de bir numara yapıştırırlar.
Venna!
-Olamaz, bu Charlotte.
-Ne?
-Bu Charlotte.
-Kim?
Oda arkadaşın mı?
Sen ne istiyorsun be?
Eyalet Sınırı Kamyon
Mola Yerinin otoparkına gitmenizi istiyorum.
Sizinle orada
buluşuruz.
Venna, lütfen bana
yardım et.
Eğer polise
giderseniz kızı parça parça doğrarım.
EYALET SlNlRl KAMYON
MOLA YERİ Günaydın.
Geri döndü.
Buradayız.
Pekala, istediğim şu Fuller
Lewis ikinizin de içeri girmesini
istiyorum.
Tezgahın başında
oturacaksınız.
Altışar tane
çizburger siparişi vereceksiniz.
Ya Venna?
O olduğu yerde
kalacak.
Ama siz ikiniz içeri
çıplak gireceksiniz.
Çıplak mı?
Ama çüklerimizi
sallaya sallaya içeri girersek hemen
polisi ararlar.
Aman canım.
Sadece eğlence olsun
diye.
Olmaz, ben burada
yalnız kalmam.
Önde otur.
Motor çalışır durumda
olsun.
Bir şey görürsen,
kornayı çalıp gaza bas.
Bunu yaptığımıza
inanamıyorum be.
Billy, arabaya bin.
Suzy.
Şaka konusu olmak
nasıl bir şeymiş şimdi onlar da öğrendi
işte.
İnsanın kalbi küt küt
atar yüzü cayır cayır yanar.
Fıkralık olmak nasıl
bir şeymiş şimdi öğrendiler işte.
Sana yaptıkları şeyi
anlattılar.
Çok özür dileriz.
Bunun için biraz geç
değil mi?
Yağmur altında,
elimde şişeyle beni görünce arkadaşların eminim çok gülmüştür.
Bazen insanlar ne
yaptıklarını bilmez.
Yaptıkları şeyin bir
başkasını nasıl etkileyeceğini düşünmezler.
Eh, bu da
arkadaşlarının zorla öğreneceği bir şey.
Charlotte'u canlı
görmek istiyor musunuz?
Ne yapacağınızı
söylüyorum.
On iki çizburger
lütfen.
Kızarmış patates de
ister misiniz?
Bu bir kulübe giriş
töreni mi?
Eğer öyleyse Eğer bunu yapmazsak bir adam arkadaşımızı
öldürecek.
Burası benim lokantam
olmasaydı Bak, biz şaka yapmıyoruz.
Of tanrım.
Polise gitmeliyiz.
Hele ne istediğini
bir öğrenelim.
Burası.
Buradan sapacağız.
Öyle dedi.
Orada mısınız?
Buradayız.
Sizi özel bir şey
bekliyor.
Yaklaşık 30 metre
ileride.
Arabadan inin.
Ben bir yere gitmem Başka şansımız yok.
Ne diyorsa onu yap.
Charlotte elinde.
İn arabadan.
Arabadan in dedim!
Allah kahretsin.
Burası neresi böyle?
-Kaç metre dedi?
-Otuz.
Bir şey görüyor veya
duyuyor musunuz?
İşte burası.
Merhaba.
Yavaşlamıyor.
Durmayacak.
-Yavaşlamıyor!
-Kaçın!
Çabuk!
Kaçın!
Kaçın!
Ne yapıyor bu be?
Gidelim.
Gidelim!
Gidelim!
Çabuk!
Kaçın!
Kaçın!
Sola!
Koşun!
Hadi koşun!
Eğilin!
-Gidelim!
-Çabuk, çabuk!
Hadi çabuk!
Koşun!
Hadi çabuk!
Koşun!
Çabuk koşun!
Dönün, hadi çabuk!
Venna!
Lewis.
Venna!
Fuller!
-Sen iyi misin?
-İyiyim.
Hey Venna!
Gördün mü?
Ben tarladayken herif geri gitmeye kalktı.
Venna, çık dışarı.
Adam gidiyor.
Venna'ya göz kulak
olmadın mı?
Allah kahretsin!
Onu gözden kaybettin.
-Neredeydin sen?
-Oradaydım be!
Şurada!
Lewis!
Lewis, ne olur yardım
et bana!
Lewis!
Allah kahretsin!
Rahat bırak onu!
Lütfen, ne istersen
yaparız!
Sonra benimle bir
motelde buluşmak istemezsiniz herhalde, değil mi?
Ne istersen yapacağız!
Bir dahaki kasabada
buluşalım.
Medford'da.
17 numaralı odada.
Geceyarısı.
Bir dakika bile geç
kalmayın.
Lewis!
Benzin sızıyor!
Çabuk!
Bir şişe de pembe
şampanya getir en sevdiğim içkidir.
Venna.
Medford - 11
KİLOMETRE 11 kilometre!
Benimle gel!
Dur!
Polisleri aramayın
dedi!
Sen gözcülük et.
Merak etme, bunu daha
önce de yaptım.
Zamanımız azalıyor.
Allah kahretsin.
Bu meret çalışmıyor.
Merhaba.
Yardım ister misiniz?
İdare ediyoruz.
Lanet olasıca Ford
çalışmıyor.
-Bir de niye
Chevrolet kullandığımı soruyor.
-Tabii ya.
Bağlantı kablom var.
Benim motora
bağlayayım sizi.
Yok, böyle iyi.
Motor boğulmuş, değil
mi?
Kontağı sonuna kadar
çevirip kapatın.
Sonra çalıştırın.
Size göstereyim mi?
İki saniye duraklayın.
-İşte çalıştı.
-Harika.
Müthişsiniz.
Sağolun.
Nereye gidiyorsunuz?
O benim kamyonetim!
Her şey yoluna
girecek.
Venna'yı alacağız sonra da Charlotte'u bulacağız.
Her şey düzelecek.
Öyle değil mi?
Medford ÇlKlŞl Pekala.
Motele.
Motele.
-Hangisine?
-Söylemedi ki!
Hay allah!
Venna!
Dur dedim sana!
Afedersin.
Afedersin.
Buyurun?
-Bu sizin odanız mı?
-Evet.
Ne olmuş?
LÜTFEN RAHATSlZ
ETMEYİN Sorun nedir?
Lanet olsun!
Hangi moteli atladık?
Alo, polis Bazı cesetleri bildirecektim.
Adınız bayım?
Merhaba.
Hadi.
Burası kilitli değil.
İçeri giriyoruz.
İçeri giriyoruz.
Venna!
Kimse yok mu?
lşığı yak.
Şakayı yiyen taraf
olmak güzelmiş, değil mi?
Venna nerede?
Kim?
Ben şaka yapmıyorum!
Venna nerede?
Bak, sen şaka
yapmıyor olabilirsin, ama ben yapıyorum.
İşin özü de bu zaten.
Anladın mı?
İnan bana, derdini
bize iyice anlattın.
Tamam mı?
Özür dileriz.
Sana söyledik ya.
Lewis, bence en büyük
keyif nedir biliyor musun?
Konuştuğum kişinin yanımda
olduğunu varsaymak.
Hemen yanı başımda.
Bunu ummuyordunuz,
değil mi?
Ben de 17 numaraya
geldiğimde bunu ummuyordum.
Yani sizin hemen
yanda olduğunuzu.
Duvarı dinlediğinizi.
Öyle yaptınız, değil
mi?
Duvarı dinlediniz.
Ne istiyorsun?
Bir an için olsun bunun
tadını çıkarmak istiyorum.
-Polisi aramamız
lazım.
-Olmaz.
Polis çağırırsak, onu
öldürür.
Ne bok yiyeceğiz peki?
Sen dışarı çık.
-Odasını gözetle.
-Deli misin sen?
Hadi!
Ben onu telefonda
oyalarım.
Dışarı çık.
Hadi!
Lanet olsun!
Hala orada mısın?
Evet, buradayım.
Buraya gelsene.
Şeker Çubuğun
bekliyor.
Bak biz dersimizi aldık.
-Sahi mi?
-Evet.
Evet, bu doğru.
Şöyle yapalım.
Sen bize Venna'yı ve Charlotte'u ver, biz de buradan gidip kimseye
bir şey söylemeyelim.
Emin ol polislere bir
şey anlatmayız.
Seyret şimdi.
Çok eğlenceli olacak.
Kapıyı açma!
Kapıyı açma!
Lewis!
Fuller, neredesin?
Fuller!
Hadi.
Seni şuradan
kurtaralım.
Yapma!
-Ne var?
-Boru!
Bacağıma bir boru
saplandı!
Burada bir ceset var!
-Muhtemelen bir
cinayet vakası.
-Bütün odaları arayın.
Aman tanrım!
Ne yapıyor bu?
Hadi çabuk.
Kapıdan uzaklaşın!
24 numara temiz!
Yere yatın!
23 temiz!
Hadi devam!
Polis!
Çabuk!
Hadi çık şunun üstüne.
21 temiz!
Aman tanrım!
20 temiz!
Şerif!
Kapıyı açın!
Şerif!
Kapıyı açın!
19 temiz!
-Venna.
-Ne var?
Sakın kapıyı
açmasınlar!
Koş!
Şerif!
Kapıyı açın!
Ellerinizi gösterin!
Kıpırdamayın!
Lewis!
Olduğun yerde kal!
Lewis!
Bir dakika.
Ağabeyim arka tarafta.
Yere yat!
Ateş etmeyin!
Kıpırdama!
Kıpırdama!
-Kamyona ateş edin!
-Ateş etsenize!
Durmayacak!
Aman tanrım.
Tamam, ben iyiyim.
Afedersiniz.
-Kim olduğunu
öğrenebildiniz mi?
-Jones adında bir
kamyon şoförü.
Wyoming'de bir buz
şirketinin taşımacılığını yapıyormuş.
Buz şirketi mi?
Ne var?
1-9, breyk.
Breyk. 80.
otobanda batıya giden
şoförler, bilgi istiyorum.
Fırtına ne alemde?
Orada yağmur var mı?
Fırtınayı iple
çekiyorum.
Herkes evinde oturur.
Her yer tertemiz olur.
Önceki Yazı
« Prev Post
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »
Next Post »