Gizli Ortak (2002) Bad Company
| |
116 dk
Yönetmen:Joel Schumacher
Senaryo:Gary M. Goodman, David Himmelstein, Jason Richman
Ülke:ABD, Çek Cumhuriyeti
Tür:Aksiyon, Macera, Komedi
Vizyon Tarihi:30 Ağustos 2002 (Türkiye)
Dil:İngilizce
Müzik:Trevor Rabin
Nam-ı Diğer:9 Days | Black Sheep | Czech Mate | The Double
Oyuncular
Anthony Hopkins
Chris Rock
Peter Stormare
Gabriel Macht
Kerry Washington
Özet
Emektar CIA ajanı Gaylord Oakes'i zorlu bir görev
beklemektedir. Bir sokak serserisi olan Jake Hayes'in tıpatıp benzeri olan ajan
kardeşi Kevin Pope öldürülmüştür. Hayes'den bir ajan yaratıp öldürülen
kardeşinin yerini almasını sağlamak zorundadır.
Üstelik bu zor işi başarmak için önünde sadece dokuz günlük
süre vardır. Aksi takdirde hassas nükleer silahlarla ilgili bir anlaşmanın
görüşmeleri başlayacak, bunu başaramaması halinde ise herşey için çok geç
olacaktır...
Altyazı
Prag, Çek Cumhuriyeti Arkadaşın gecikti.
Gelecektir.
Öyle mi?
Başka bahisçiler de
var.
Ben bu adama kefilim.
Sana güveniyorum
Michael ama her dereceli ayrılıkla
birlikte, biraz da şüphe gelir.
Bay Turner.
Bay Vas.
KGB bir seferinde
beni tuzağa düşürmeye çalıştı.
Üç ajanlarını öldürüp sonra da ailelerinin izini sürdüm.
Mesele şu ki, anormal
bir şey sezersem Mesele şu ki, sende
hâlâ 20 milyon dolar edecek hiçbir şey
görmedim.
O yüzden, küçük bir
servet ödeyip, hayatımı riske atmadan önce
aleti teslim edebileceğini yüzde yüz bilmek istiyorum.
İşte, mesele bu.
Pekâlâ.
Michelle?
Kullanım Kılavuzu.
İyi niyet göstergeniz
bu mu?
Hâlâ yaşıyorsun.
Bunu bir iyi niyet
göstergesi olarak kabul et.
Peki, bana ne
getirdin?
Birinci taksit.
1 milyon dolar.
Aleti ne zaman
alacağım?
10 gün sonra.
Bu telefonu al
Michael.
Seni arayıp ne
yapacağını söyleyeceğim.
Telefonu yanından ayırma.
Sana gelince bayım- Bir
daha buluştuğumuzda zamanında gelmeni
öneririm.
Güzel palto.
Çok iyi.
Sonra görüşürüz.
- Her şey yolunda mı?
- Evet, şimdilik.
- Kevin'i izliyorlar.
- Vas mı?
Ruslara da, dostane birilerine
de benzemiyorlar.
Kevin'in yanına
dönsek iyi olacak.
Kim olduğumuz
anlaşılabilir.
Sola dön.
Sola dön!
Onu öldürün!
Şatonun
basamaklarında pusu kurun.
Geliyoruz.
Gidelim!
Yere yatın!
Yere yatın!
İşte orada!
Görevi tehlikeye
atıyorsun.
Görev sensin.
Ucuz atlattık.
Kim olduklarını
gördün mü?
Kevin?
CIA Genel Merkezi Langley,
Virginia Bu, sınırsız umutsuzluk demek değil mi?
Bond çantaya sığan bir
nükleer bomba?
Kevin senin alıcı
olabilmen için iki yıl harcadı.
Vas sadece onunla
çalışacaktır ve bu da 9 gün sonra gerçekleşecek.
Günün emri umutsuzluk.
Vas, Kevin'i tuzağa
mı düşürdü?
Bence başka
alıcılardı.
Pakistanlı, Çeçen,
Kuzey Koreliler olabilir.
- Libyalılar.
- Orta Doğu'daki
herkes olabilir.
Vas bir işadamı O sadece para istiyor.
Ama niye Kevin'i
öldürdüler?
Niye daha fazla para
vermediler?
Kaynaklarımız sonsuz Kevin'den daha çok veremediler.
Sence kimler yaptı?
Soğuk Savaş sona erdi.
Artık kimse bayrak
sallamıyor.
Fanatizm, terörizm
küreselleşti.
O kişi kimse, Vas'i
onlarla anlaşmak zorunda bıraktı.
Sözde özgür dünyanın
geleceği bu delikanlının ellerinde
olabilir.
Jake Hayes, Big Time
Tickets.
Bizde her tür bilet
bulunur.
Yankeeler, 3.
kale çizgisi.
Knickler, saha içi
koltuklar.
Rangerlar, saha içi
koltuklar.
Masters Golf Turnuvası,
sizi Tiger'ın yanına bile oturturum.
Ne isterseniz?
Olamaz.
Maç başlamadan üç
saat önce mi arıyorsun?
Knickler'in hiçbir
maçında yer bulamazsın.
Seni sevdim.
850$'a sana 24.
bölüm, 9.
koltuk, 12.
sırayı ayarlarım.
Böylece, Yasser
Araknick'e benzediği türbanını takmazsa
Spike'ı çok net görürsün.
Şah!
Bekle.
Big Time Tickets,
Jack Hayes.
Nasıl yardımcı
olabilirim?
Şah mat!
Aslan Kral mı?
Yok.
Jack Hayes.
Big Time Tickets.
Bay Johnson!
Birlikte iş mi
yapacağız?
Seni çok kötü sıkıştırdı.
Bana bakma.
Kalenin piyonuna nasıl
saldıracağını izle.
Yenildin dostum.
400 dolara 2 bilet
veririm.
Gidip pizza yiyelim J.
Bir saniye bekle.
Merhaba, Big Time
Tickets.
Şimdi gelemem.
Hep çalışıyorsun.
Selam tatlım.
Nasılsın?
Seni iş yerinden
alırım ve bunu konuşuruz.
Ben de seni seviyorum.
Hoşça kal.
Gidip kız arkadaşımı
almalıyım, o yüzden bak.
Sen böyle
oynayacaksın, ben de böyle.
Sonra sen böyle, ben
de böyle oynayacağım.
Ve böyle yapmak
isteyeceksin ama ben şöyle oynayacağım.
Sen bunu yapmayı
düşünürken, ben şunu oynayacağım.
Oyun sona erdi.
Hemen parayı öde ki, 20
dakika kazanmış olalım.
Canın cehenneme.
Satrancın bir
fiziksel temas oyunu olduğunu bilmiyordun.
Julia Benson.
Hemşire yardımcısı.
3 yıldır birlikteler.
Jersey City'de
ablasının ailesiyle yaşıyor.
Kevin'e inanılmaz
benziyor.
Hayaletini görmüş
gibiyim.
Nasıl tepki
göstereceğini bilmiyorum.
Bir dakika bekle.
Bilmeliydim.
Tavırların değişiyor,
kilo alıyorsun.
Kilo almak mı?
Hamilesin.
Herkesin bilmesini
istiyorum.
Millet!
Kadınımın bebeği
olacak.
Evleniyoruz!
Hamile değilim.
Biliyor musun,
evlenmek zorunda değiliz.
Daha çok genciz.
Seattle'a taşınıyorum.
Supersonic Seattle'ın
olduğu Seattle'a mı?
Orası çok uzak.
Oradan bir iş teklifi
aldım.
Burada bulamayıp da Seattle'da
bulduğun bu iş neymiş?
Üniversiteden bir arkadaşım
arayıp Kim?
Kenneth.
Eski sevgilin Kenneth
mi?
Orada bir firmanın
yöneticisi ve Beni bırakıp, Ken'e
dönüyorsun.
Hayır.
- Beni bırakıyor
musun?
- Bir anlamda ama Demek ki beni bırakıp Kenneth'e dönüyorsun.
Olayın Ken'le ilgili
kısmı sadece iş.
Ya beni bırakma kısmı?
Eğlence mi?
Acı.
Bunu ablan ayarladı.
Benden nefret ediyor.
- 3 yıldır
birlikteyiz Jake.
- Biliyorum.
Tanıştığımız günden
bu yana hiçbir şey değişmedi.
Yani evlenmedik.
Evlenmedik.
Evlenecek paramız yok.
Ve bu durumun değişeceği
yok gibi.
Yoksullar da
evleniyor.
Biliyorum ama her gün
parasızlık yüzünden tartışmak istemiyorum.
Evlilik, yoksul
olmadan da zor bir şey.
Aşk ve romantizme
ne oldu?
Seni sevdiğimi
biliyorsun.
Ama hayal
dünyasında yaşıyorsun.
Ben gerçek hayatta
yaşıyorum.
Sonsuza dek genç
kalmayacağım.
Yani sermaye hâlâ
tazeyken yeniden piyasaya çıkacaksın.
Sanki alnında son
kullanma tarihin yazıyormuş gibi davranıyorsun!
Kızma.
Özür dilerim.
Satranç oynamak,
kulüplerde DJ'lik yaparak yaşamaktan hoşlandığımı
mı sanıyorsun?
Üniversiteyi
bırakmamam gerektiğini biliyorum.
Hata yaptım.
Seni seviyorum
Jake.
Ben de seni
seviyorum.
Ama ben Ne zaman gidiyorsun?
Birkaç hafta sonra.
Ama gitmeden önce
tekrar konuşuruz.
Niye ki?
Selam dostum.
- Sorun ne?
- Julie beni terk
etti.
Üzgünüm.
Gitmeliyim ama yarın
seni ararım.
Topla kendini yoksa
seni kovarım!
Evet.
Julie, çok üzgünüm.
Affedersiniz.
Big Time Tickets.
Hangi maç için?
Ne kadar para
harcamak istiyorsunuz?
Bulurum.
Neredesin?
Orası da neresi?
Teşekkürler.
Şimdi toz ol.
- Dışarı çık.
- Neler oluyor?
Telefonunu ver.
- Sakin ol.
- Ne istiyorsunuz?
Dur.
Buraya gelirken çok
zor taksi buldum.
Umarım beni
bırakırsınız!
Polis olduğunuzu
biliyorum.
Para mı istiyorsunuz?
Anladım.
Birini vurdunuz ve kendinize
bir zanlı arıyorsunuz.
Bay Hayes?
Jacob Hayes?
Adım Ajan Oakes, bu
da Ajan Seale.
Ajan Swanson, Ajan
Carew.
CIA mi?
Açılımı ne?
Casuslar İzimi Arıyor
mu?
Fahiş fiyata bilet
sattığım için beni tutuklayacak mısınız?
Seninle sadece
konuşmak istiyoruz.
Hangi konuda?
Kardeşinle ilgili.
Yanlış kişiyle
konuşuyorsunuz.
Benim kardeşim yok.
O benim takım
elbiseli hâlim.
İnternetten bulmuş
olabilirsiniz.
Bill Gates'in üç
memeli bir resmini görmüştüm.
8 Eylül 1970 Bellevue
Hastanesi, New York Mary Jeffries adında bir kadının ikizi oluyor ama bazı komplikasyonlar nedeniyle ertesi
gün ölüyor.
Ya baba?
Thomas B.
Jeffries.
Hayatta olduğu sanılıyor.
Ama bulunamıyor.
Devlet nadiren
ikizleri ayırır ama bunlardan biri Jacob yani sen ciddi bir akciğer hastalığına yakalanıyorsun.
Göğsünde hâlâ bir
yara izi var.
Bir hastane yetkilisi
kayıtları değiştirerek sağlıklı çocuğun
evlatlık alınmasını kolaylaştırdı.
Ertesi hafta Roger ve
Glenda Popes Kevin Jeffries'i evlatlık aldı.
Pope'lar bunu hiç
bilmedi.
Kevin de bilmiyordu.
Bir kardeşim var.
Ne olmuş yani?
CIA'le ne ilgisi var?
Bana bir mektup
yollayamadı mı?
Kardeşin öldü.
- Nasıl?
- Helikopter
kazasında.
Yardımına ihtiyacımız
var Bay Hayes.
Kevin bizimle
çalışıyordu.
İkiz kardeşim bir CIA
ajanı mıydı?
Evet, gizli ajandı.
Ölmeden önce bir
anlaşma yaptı.
Ne tür bir anlaşma?
Çok önemli bir anlaşma.
O yüzden onun yerine
geçmeni istiyoruz, kısa bir süre için.
Oymuşum gibi mi
davranacağım?
- Ne kadar süreliğine?
- 9 günlüğüne.
Birinin yerine bir 1
saatliğine geçersin.
9 gün seyahat etmek
gibi.
Bu iş tehlikeli mi?
Bazı riskler var.
Ne tür riskler?
Kredi alamama gibi mi
kıçına kurşun yemek gibi mi?
Bunun karşılığını
ödeyeceğiz.
"Kıçına kurşun
yemek" riskinin karşılığı büyük olmalı.
Ne kadar?
Sen belirle.
Bir milyar dolar.
Biraz abarttın.
Bütçenizi bilmiyorum.
Düşündüğümüz rakam 25 bin dolar civarındaydı.
50.
50.
25'le başladığına
göre daha fazla verebilirsin.
50 bin.
Bence 25 bin dolarla kız
arkadaşın Seattle'a taşınmayıp, üniversiteye
gidebilir.
Ya da Ken'le
çalışabilir.
Bence siz bana
vergiden muaf 50 bin verin.
Pekâlâ.
İşi tamamladığında vergiden
muaf 50 bin.
Yarısı şimdi, kalanı
iş bitince.
Önce 10, sonra 40.
Annemin üçüzü
olmadığına göre şimdi 10, sonra 90
vereceksiniz.
Anlaştık.
- Ne zaman başlıyoruz?
- Şimdi.
Kardeşinin dosyası.
İyice oku.
- Ev ödevi mi?
- Hazırlanma.
Babam New York
Borsası başkanı.
Annem Lincoln
Merkezinde sanat yönetmeni.
Güzel iş olmalı.
Yetiştirme yurdu o
kadar yoksuldu ki, yemek olarak pul yalardık.
Exeter'de hazırlık
okudum.
Üniversiteyi
Dartmouth'da.
Donanma Akademisi'nde
hizmet verdim.
Nasıl hizmet verdi,
yemek mi yaptı?
İnanmıyorum.
Rhodes bursunu
kazanmış.
Kardeşim çok zekiymiş.
Lanet olsun.
CIA ne kadar
cimriymiş.
En azından büyük boy
yatak olabilirdi.
Ne bu tek kişilik mi?
"Zahs-nod"
ne demek?
Çekçe
"tuvalet" demek.
Okunuşuna göre
yazıldı.
- Niye?
- Anlaşma Çek
Cumhuriyeti'nde yapıldı.
Çek Cumhuriyeti'nde
mi?
İşte sözlük.
Dışarı çıkan hat var
mı?
Birinin kedime
bakması gerek.
Ne dışarı çıkan bir
hattın, ne de bir kedin var.
Peki burada ne
yapacağım?
Videoda kardeşinin
bir kaseti var.
Konuşmasına ve
hareketlerini izle.
Zor olduğunu
biliyorum ama hepimiz arkandayız.
Sorun var mı?
Evet.
Madem kardeşim bir
dâhiydi, niye öldü?
Sabah beşte
başlıyoruz.
Saat beşte kalkamam.
Sence şansımız ne?
Bence hiç ile sıfırın
arasında.
Niye?
Bence potansiyeli var.
Sokaklarda büyümüş.
Altı ayda, Kevin'in
ailesini bile kandırabilecektir ama ya
sekiz günde?
Gerçekçi ol.
Görev sırasında
kendinin de herkesin de ölmesine neden olacak.
Bu görevden ayrılmak
ister misin?
Yani ben olsam da
olmasam da bunu yapacak mısın?
Evet, kesinlikle.
Pekâlâ, efendim Ona görevini tam olarak ne zaman açıklayacağım?
Mümkün olduğunca az
şey anlat.
Ona aleyhimizde kullanamayacağı
şeyler anlat.
Şu an ne yapıyor?
Çalışıyor.
Ona Çekçe bazı kalıp cümleleri
öğrenmesini söyledik.
Kendini bu işe
adamışa benziyor.
Ne diyor?
"3 aydır regl
olmadım" diyor.
Peki şimdi?
"Hastane nerede?
Vajinal bir
iltihaplanmam var.
" Bu çok ilginç olacak.
Göreve başlamak için sabırsızlanıyorum.
Uyanın Bay Hayes.
Saat beş ve her şey
çok güzel.
3 saat daha uykuya ve
sonra da kahvaltıya ne dersin?
Güzel bir duş almaya
ne dersin?
Senin neyin var?
Günaydın.
Bugün, HKA dediğimiz yabancı
kaynaklardan bilgi almayla ilgili temel
operasyon protokollerinden söz edeceğiz.
Hedefi belirleme, kontağı
yürütme ve ağı çözümleme.
Şimdi onun gibi konuş.
Bu olay sinirlerimi
bozuyor.
Eski albüm
kapaklarına bakan Michael Jackson gibiyim.
Şuna bak.
Bana benziyor ama o
ben değilim.
Hangi sporla ilgilenirdi?
Ne tür müzik dinlerdi?
Jazz ve klasik müzik
severdi.
Klasik mi?
Run DMC gibi mi?
- Rap'ten hoşlanmazdı.
- İnanamıyorum.
29 yaşındaki hangi
kardeşimiz rap'ten hoşlanmaz?
Rap dinlemezdi.
- Hangi sporla
ilgilenirdi?
- Kayak.
Öyleyse, kayak
yapardı, Donanmadaydı ve rap dinlemezdi.
Ne kadar çok ortak
yönümüz var.
Saat kaçta?
Pekâlâ.
Swanson'la aranızda
ne var?
Dürüst ol.
Bunu hissedebiliyorum.
Aranızda bir şey var.
Baksana, yüzün
kızardı.
Bir şey diyebilir
miyim Bay Hayes?
Arkadaşlarım Ajan
Seale ve Swanson sana inanıyor.
Ben inanmıyorum.
Bu bir sorun, çünkü
hakkımızda o kadar çok şey öğrendin ki artık
önceki hayatına asla dönemezsin.
O yüzden bütün
bunları yarın sabah saat 5'e kadar
ezberlemiş ol.
Yoksa ne olur?
Seni öldürürüm.
Birkaç saat geç
başlayabilir miyiz?
Giyin.
Saat daha 4:59!
Kadehinde döndür.
Tortu olup olmadığına
bakacaksın.
Kokla.
Ve tadına bak.
Günaydın Bay Hayes.
Saat 5.
Hayır, saat 5:01.
Pope.
Kevin Pope.
Ahbap şu kıyafete bak!
Kol ağızlarında baş
harfler var.
Normalde benimkinde
hep sos olur.
M.T.
Açılımı ne?
Michael Turner.
Ama ben Kevin Pope'um.
Kevin Pope, Michael
Turner'dır.
Kevin'in gizli
kimliğidir.
O, çok başarılı, bilgili
ve tecrübeli bir uluslar arası antika satıcısı.
Ben, Michael Turner'ı oynayan Kevin Pope'yi oynuyorsam iki çek
almalıyım.
Şerefe.
Bu çok az bulunur,
pahalı bir konyaktır.
Nasıl buldun?
Kuru ama erken yıllanmış değil.
Gömleğine bayıldım.
Mısır poplininden mi?
Üç gün oldu.
Oldukça etkileyici.
Çok zeki.
- Başarabileceğini
düşünüyorum.
- Oyumu ona
kullanacağım.
Zeki olduğunu
söyledim, dünyayı kurtaracak nitelikte demedim.
- Gerçek bir sınama
yapalım.
- Nasıl?
Kevin'in New
York'taki dairesine yerleştirelim.
Herkes onu görsün.
Bakalım, Michael
Turner olduğuna inanacaklar mı?
Bu iki bakımdan işe
yarayabilir.
Kevin'in katilleri
onun öldüğünü bilmiyor.
Onu arıyor
olabilirler.
Onu yem olarak
kullanabiliriz.
Adamlarımız onu korur.
Kendisine ne
diyeceğiz?
Pratik yapacağını.
Patron sensin.
Önümüzdeki arabayı
görüyor musun?
Ya arkamızdakini?
Onlar bizim
adamlarımız.
Bu cep numaram.
Başın derde girerse
beni ara.
- Ne tür bir dert?
- Her türlü.
Köpek balığı
saldırırsa da mı?
Tamam.
Bagajı aç.
Şunu al, kendine
ayakkabı al.
Serseri.
- Hoş geldiniz Bay
Turner.
- Teşekkürler Tim.
- Avrupa nasıldı?
- Bambaşka bir yer.
Burası MTV'de
yayınlanabilir.
Olağanüstü.
Demek ki vergi ödesem buraya harcanmış olurdu.
Burada kukla
gösterisi bile yapılabilir.
Bu ne tür müzik?
Hip hop.
Korkunç.
Alt komşun, Bayan
Patterson.
Radyo.
Merhaba Michael.
Hoş geldin.
- Nasılsın Vera?
- İyiyim.
Merhaba Annabella.
Kapıcı geri döndüğünü
söyledi.
Annabella seni özledi.
Çok naziksin.
Geri dönmeni
bekliyordum.
Niye?
Yeni bir parça aldım.
Bana fikrini söyle.
Bebeğini tut.
- Evet, bebeğim.
- Yolculuğun nasıl
geçti?
Bu bir felaket olacak.
Bakıcına git, bebeğim.
Ne düşünüyorsun?
İyi bir parça mı?
- Nefis.
- Öyle mi
düşünüyorsun?
Haydi, eline al.
Ne kadar narin
olduğuna bir bak.
Elime alayım.
Evet, tutup
kaldıracağım.
Michael onun içinde köpek maması var.
Elbette.
Bunu biliyorum.
Şeyi daha iyi
görebilmek için kaldırdım Vazoyu.
Elbette.
Vazo!
Ne kadar ödediğinizi
sorabilir miyim?
150 bin dolar.
Tanrı'm!
İçine kokain mi
koyacaksın?
Kapıcıyı, komşuyu ve
köpeğini kandırdı.
Bu yeterli mi?
Bombanın peşindekinin kim olduğunu öğrenmeliyiz.
Bunun için onu kurban
mı edeceksin?
Abartma.
Onu koruyan birçok
insan var.
Umarım beni
izlemiyorsunuzdur.
Bunu izlemem
gerekmiyor, değil mi?
Kahretsin.
Kırmızı alarm.
Kırmızı alarm.
Kırmızı alarm.
Parish, McCain
çıkışları kollayın.
İmdat!
İmdat!
Çatıya çıkıyor.
Onu canlı istiyoruz.
Bıçağını yere at.
Bıçağı atıp, aşağı
inersen sana zarar vermeyiz Elvis.
Jake'in yanında kim
var?
Bir operasyon on
dakika içinde bu kadar - Mahvolmak mı,
efendim?
- Teşekkür ederim.
Onu bulacağız.
Neredesin?
Bok Ye ve
Kahretsin'in köşesindeyim!
Beni bulmanıza izin
vermeyeceğim.
Tekrar ararım!
Ver şunu!
Atlayan adamla ilgili
elimizde ne varsa, parmak izi, DNA araştırın.
- Afgan'a benziyordu.
- Tahminde bulunma ve
Jake'i bul.
Kevin öldürüldü değil
mi?
Buluşalım.
Başka yalan söyleme!
Yalan söylediğimiz
için onu kaçırdık.
Hayır, sadece onu
kaçırdınız.
Ona aptalmış gibi
davrandık.
Bilmeye hakkı vardı.
Zaman kaybediyoruz!
Bulun onu!
Ve vicdan azabını
kendine sakla!
Vicdan azabımı
kendime saklayayım.
- Kendine iyi bak
ahbap!
- Teşekkürler.
Pam, benim Jake.
Julie'yle konuşabilir
miyim?
Seninle konuşmak
istemiyor.
Kim o?
Julie'yle
konuşmalıyım.
Çok önemli.
Jake mi?
Bırak da konuşayım.
Hayatına devam ediyor.
Telefonu ver.
Sen sadece bir baş
belasısın.
İki görevli bugün
seni sordu.
Kahretsin.
Telefonun dinleniyor.
Tamam, Julie'ye onu
sevdiğimi söyle.
Oakes, eğer
dinliyorsan kıçımı öp.
- Yerini tespit ettin
mi?
- Hayır.
Telefonu kapattı.
Yetiştirme Yurdu
Veritabanı Neredesin Bay Hayes?
Hangi cehennemdesin?
İSA KURTARICIDIR
Haftaya görüşürüz.
Anne.
Anne.
İmdat!
İmdat!
Yardım edin!
Anne, lütfen.
Benim!
Anne, benim!
Jakey?
Evet.
Kolumu kıracaksın.
Karanlıkta ne
yapıyorsun?
Aranıyorum.
Ne yaptın?
Bir şey yapmadım.
Bir şey yapmadım!
Sandığın gibi değil.
Polis değil.
Anlatması zor.
Şuraya bak.
Bunca yıl sekiz çocuk
evlat edindim ve hepsi de başarılı
oldular.
Hiç birinde sende
olan potansiyel yoktu.
Yapma anne.
El altından bilet
satmak, kanunsuz işler yapmak.
Anne, bir kardeşim
olduğunu biliyor muydun?
Saçma sapan konuşma.
Birçok kardeşin vardı.
Kız arkadaşın nasıl?
Beni terk etti.
Şu şemsiyeyi ver
de seni bir daha döveyim.
Belki de benim suçum
değildir!
Paraya ihtiyacın var
mı?
Hayır.
Evet.
Evet var.
Ne kadar?
Tombaladan 250 dolar
kazandım.
Bunu sana geri
ödeyeceğim.
Biliyorum.
Bir şeyler yemek ister
misin?
Artık gitmeliyim.
Senden umudumu
kesmeyeceğim Jakey.
Bir gün beni
gururlandıracak bir şey yapacaksın.
Bunu biliyorum.
Sana bir özür
borçluyum.
Beni duyuyor musun?
Kaç kişi dinliyor?
Yalnızız.
Kamera yok.
Dinleme cihazı yok.
Söz sende.
Kardeşin öldürüldü.
Benim peşime düşenler
mi öldürdü?
Evet.
Senin yaptığın işi
yaparken.
Nedir o?
Michael Turner olarak
karaborsadan bir şey almama yardım ediyordu.
Ne?
Küba purosu mu?
Play Station 3 mü?
Geri dönersen
söylerim.
Söylemezsen dönmem.
Kardeşin hayatımı
kurtarırken öldü.
Tam tersi olmalıydı
ama öyle olmadı.
Ailesi nasıl tepki
gösterdi?
Ailesine haber
vermediniz mi?
Hayır, böyle uygun
gördük.
Sen ölsen ve karına haber
vermeseler nasıl olur?
Evli değilim.
Ne?
Bayan Casus yok mu?
Artık yok.
Bu işte ilişkilere
yer yoktur.
Öldürmeseler bile, hayatın
onların elinde.
Kendi hayatımızdan
çok daha önemli şeyler var.
Bir şeylere bağlanman
için sana bir şans tanıyorum.
Kıçıma mermi yemek
için bir şans tanıyorsun.
Başka bir şey değil.
Sana ne yapacağımı
söyleyeyim.
Teşekkür ederim.
Dışarı çıkıp ona
kadar sayacağım.
Dışarı çıkarsan,
tamam.
Çıkmazsan, seni
bulamadığımı söyleyeceğim.
Bu işi sensiz
yapamayız.
Sana ihtiyacımız var.
Biraz düşün.
Pekâlâ.
Faydası olmadı.
Doğru.
"Dışarı çıkıp ona
kadar sayacağım" mı?
Kim olduğunu
sanıyorsun?
"Arabaya bin,
kaltak" deseydin daha başarılı olurdun.
Pekâlâ.
Arabaya bin, kaltak.
Bu, seni öldürmeye
çalışan adamdı.
Bu adam tarafından
yönetilen çok uluslu bir terör örgütündendi.
Kardeşini öldüren
adam, Dragan Adjanic.
Terör suçları
nedeniyle Lahey tarafından her yerde aranıyor.
Yani kaçak.
Hareketinin adı Kara
El.
Militanları davayı
sürdürmek için intihar timi olmaya yemin ediyor.
Geçen yıl FBI dört adamını başkentte, Beyaz Saray'ı yerle
bir edecek kadar üre nitratla yakaladı.
Amerika'yı da seni de
sevmiyor.
- Beni niye sevmiyor?
- O, rakip alıcı.
Bu adam Adrik Vas'ın sattığı malı almak istiyor.
Rus ordusunun eski
albayı, Rus Mafyasının elebaşı.
Fuhuş, uyuşturucu ve
şantaj işinde.
Lisedeki sınıf
arkadaşlarım gibi.
Vas'ın sağ kolu.
Michelle Petrov,
lakabı "Çekiç.
" Bu yüzleri unutma.
Yakında hepsiyle
karşılaşacaksın.
Niye
"Çekiç" diyorlar?
- Ne?
!
- İyi akşamlar.
Ne kadar eğlenceli,
değil mi?
Bu egzersizin adı
Kim'in Oyunu.
Görsel hafızayı sınar.
- Sana saldıranları
anlat.
- Beni uyandırdılar.
Casusluk yapmak için
uyumam lazım!
- Kaç kişiydiler?
- Beni uyandırdılar
demedim mi?
Pusular tuhaf
olabilir.
Bir dahaki sefere
haber veririz.
Ne olduğunu anladın
mı?
Kaçırıldım!
Panikledin.
Tehlikede olduğunu düşünerek
beynin durdu.
Çalışmaya devam
etmeyecekse bir beynin olmasa da olur.
Beynim durmadı.
Swanson olduğunu
bildim, çünkü sırtımda göğüslerini hissettim.
Carew olduğunu
bildim, çünkü ağzı bok kokuyordu!
Herhâlde kıçını
öpmektendir!
Seale olduğunu
bildim, çünkü cüzdanını çaldım!
Seale, evli bir adam niye
prezervatif taşır?
Seni nereden bildim söyleyeyim
mi?
Oyun sona erdi.
İyi geceler.
Nereye gidiyorsunuz?
Gidiyor musunuz?
Geri dönün!
Beni uyandırdınız!
Birlikte bir şey
yapalım.
Birlikte bir kulübe
gidelim.
Aldığımız bilgiler ve
Ajan Pope'un edindiği kılavuza göre bu,
alacağın şeyin bir maketi.
DVD oynatıyor mu?
Portatif bir nükleer
silah.
O bir bomba mı?
Reprodüksiyonu.
Geçen yıl demontaj
tesisinden bir Rus valiz bombası çalındı.
Kevin yerini buldu.
İki şey yaparak onu
ele geçirmelisin.
Bunlardan biri altıma
yapmak mı?
Prag, Çek Cumhuriyeti
Prag'a hoş geldin.
Newark'a benziyor.
Hoş geldiniz Bay
Turner.
Sizi tekrar görmek
çok güzel Bay Turner.
Umarım odamı
başkasına vermemişsindir Lempenka.
Elbette vermedim,
efendim.
Burası çok güzel.
Adı Lenka.
Ona 'karton' anlamına
gelen Lempenka dedin.
Jersey'e dönmek
istemeyeceğim.
Yandaki odada
olacağız.
İzlenecek ve
dinleneceksin.
Tuvalete girdiğimde
ara verin.
İçeride kalırsan
endişelenecek bir şeyin olmaz.
Nükleer bir bombayla olan
küçük randevum dışında.
Adrik Vas'la bunun
sayesinde bağlantı kurabiliyoruz.
O arayana kadar
hiçbir olmayacak, o yüzden yanında taşı.
Unutma şu andan itibaren Jake ve Kevin yok.
Sadece Michael
Turner'sın.
Vay canına Michael Turner olmak hoşuma gidecek galiba.
Bunu görmek
isteyebilirsin.
Şimdi ne yapıyor?
Balık yumurtası?
Çok lezzetli.
Beluga.
30 gramı 12 bin kron
efendim.
Parti sona erdi.
Daha yeni başladı.
Siz gittikten sonra
kıçıma bakım yaptıracağım.
Bu parmak markete
gitmiş.
Başparmağıma adımın
baş harflerini yaz ki herkes ayaklarımı tanısın.
Vas.
Telefon nerede?
Telefon, telefon, telefon.
Orada olacağız.
Vas'tı.
Anlaşma bir saat sonra
gerçekleşecek.
Şimdi de gözün.
Bilgisayar ekranına
bak.
Onaylanmasını bekle.
Tamam.
Şu andan itibaren
bilgisayarına sadece sen girebilirsin.
Senin retinanı
algılamadıkça çalışmayacaktır.
Bombayı
gösterdiklerinde, bilgisayarını aç, bombanın
gerçek olup olmadığını sapta ve bunu, Welles'in bilgisayarına çalıştırma ve durdurma şifrelerini indirebilmesine izin verecek kadar uzun
sürede yap.
İyi şanslar Bay Hayes.
Görüntü aldık.
Başaracaksın.
Herkes okulun ilk
gününde heyecanlanır.
İlk gün okulu hep
asmışımdır.
Endişelenme her yanın
çevrili.
Çekiç'le tanışmak
için sabırsızlanıyorum.
Bu adamlar da alet
kutusu olmalı.
İçeri girelim mi?
Önce, bombayı
getirdiklerinden emin olmalıyız.
Güzel palto.
Beyler, işimize
bakalım mı?
Birazdan belli olur.
Son 9 gündür
neredeydin?
Bu seni ilgilendirmez.
Hayır, ilgilendirir.
Anlaşma yapıyoruz,
kayıplara karışıyorsun.
Bu iyi görünmüyor,
dostum.
Hedefler silahlı.
Herkes konumunu
korusun.
Anlaşıldı efendim.
- Bir sorun mu var?
- Bilmiyorum.
Sen söyle.
Sorun var mı?
Var mı?
Sana verdiğim
telefonu ver.
Endişelenme, sadece
ödemeli görüşmeler yaptım.
Konuyu bilmiyorum ama Doğru, o yüzden kapa çeneni.
Bay Turner da
bilmiyor.
Bu telefonda GPS var.
Birazdan dokuz gündür
nerede olduğunu söyleyecek.
Ne kadar meşgulmüşsün.
Çok dolaşmışsın.
Berlin, Roma, Zürih.
Ve buna değer bir tek
antika bulamadım.
Para nerede?
- Mal nerede?
- Yakınlarda.
Nasıl olacak?
Seni bu telefondan
arayacağım.
Parayı toparlaman
için bir saatin var.
Parayı nereye
getireceğini sonra söyleyeceğim.
Gerçek olduğundan
emin olmak için bazı testler yapmalıyım.
Yeterince adil.
Kaportayı açmadan
araba bile almam.
- Anlaştık mı?
- Evet.
Hayır.
Hiçbir yere para
getirmeyeceğiz.
19 milyon doları,
Michael aleti onaylayınca hesaba yatırırız.
Bilgisayarla
yapılacak.
Adamlarımdan biri bu adreste olacak.
Paranın hesaba
yattığından emin olmak için bir uzman gönder.
Size rehine mi
vereceğiz?
Evet.
Biz de size vereceğiz.
Bir sorun olursa
ikimizin de geri alamayacağı bir depozito diyelim.
Bence şimdi anlaştık.
Anlaştık.
Yine ortalıktan
kaybolma Michael.
Çok iyiydin Bay Hayes.
Getirmeyeceklerini
biliyordunuz.
Standart prosedür.
Onun gibiler ilk
buluşmada riske girmez.
Telefondaki çipi
değiştirmeseydin ne olurdu?
CIA merkezine
gittiğin anlaşılır ve bizi başımızdan
vururlardı.
Aç mısın?
Sanırım yemeyeceğim.
Tamam.
İyi geceler.
Michael!
Merhaba.
Burada yok, yok.
Havluyu uzatır mısın?
Çok komiksin.
Şaşırmanı
bekliyordum, şok olmanı değil.
Oda servisi ister
misin?
Hayır, sert bir içki
istiyorum.
Kahretsin.
Nicole.
Beklediğim karşılama
bu değildi.
Neler oluyor?
En sevdiğimiz yerde
yemek için rezervasyon yaptırdım.
Orayı çok seviyorum.
- Beni gördüğüne
sevinmedin mi?
- Sevindim.
Güzel.
Kapıyı açayım.
Hemen dönerim.
- Nasılsın?
- Nasıl olduğumu
görüyorsun.
Bir sorunumuz var.
Geldiğim yerde
insanlar böyle bir sorun için para veriyor.
O Nicole, Michael'ın
kız arkadaşı.
CNN'de çalışıyor.
Niye bana söylemedin?
Ayrılmışlardı.
Kavga ettiler ve Nicole
onu terk etti.
Anlaşılan, onu
bağışlamış.
O kadar güzel bir
kızla niye kavga etti?
İlişki kurmak
konusunda sorunları vardı.
Mesafeliydi.
Terapi gerektiren
türde.
Nicole da Balkanlara
gitti.
Ne yapacağım?
Onu yemeğe götür.
O bir CNN muhabiri.
İşler yolunda
gitmezse gerçek kimliğini açıklayabilir.
Sadece yemek ye.
Sadece yemek ye.
Sadece yemek ye.
Sadece yemek ye.
Yehova Şahitleri'nden
biri gelmiş.
Sadece yemek ye.
Umarım açsındır
bebeğim.
Dişlerimi
fırçalamalıyım.
Burası Pam, Marvin,
Julie ve çocukların evi.
Mesaj bırakın.
Julie, benim Jake.
Evde misin?
Seattle'a gitmediysen
lütfen dönmemi bekle.
Lütfen.
Yeni bir iş buldum.
Tamamen yasal.
Çok değiştim.
Tamamen değiştim.
Yeni biri oldum.
Seni seviyorum.
Seni çok seviyorum.
2 dakika öncesine
kadar bunun farkında değildim.
Bu Jake.
- Onu seviyorum!
- Sevmiyorsun!
Fedakârlık yapmaya
hazırım.
İşin ne kadar uzun
sürdü?
Büyük fedakârlıklar.
Lütfen dönmemi bekle.
Lütfen dönmemi bekle.
Söylediklerini duydum
Jake.
Hiçbir yere
gitmiyorum.
Seni çok seviyorum.
Jake?
Jake.
Alo?
Jake?
Arama yapmak
istiyorsanız, lütfen telefonu kapatın -
Beni süründürecek misin?
- Sen istemezsen
hayır.
Balık mı bu?
Elbette.
Sen balığı çok
seversin.
O, vejeteryan olmadan
önceydi.
Garson.
Bunu yiyemem.
Başka bir şey getirir
misin?
Bonfile, iyi pişmiş
olsun.
Lütfen.
Teşekkür ederim.
Vejeteryan olduğunu
sanmıştım.
Vejeteryan mı?
Güzel pişerse domuz
kıçını bile yerim.
Beni boşver.
Balkanlar'daki son
durum ne?
Seni özledim.
Seni bıraktığım için
üzgünüm.
Neyin var?
Başka biri var.
Öyle mi?
Ne zaman başladı?
Sen gittikten sonra.
2 hafta önce gittim.
Yani onunla Prag'da mı tanıştın?
Hayır.
Jersey'de.
New Jersey'de mi?
New York'taydım ve
Jersey oraya yakın.
Bir gün Jersey'e
gittim.
Kim peki?
Ne iş yapar?
St.
Sebastian
Hastanesinde hemşire yardımcısı.
Adı Julie.
Anladım.
Benimle tekrar
başlamadan önce biraz burnum sürtsün istiyorsun.
Bunu hak ettim.
Buna razıyım.
Nicole!
Beni çok üzdün!
Duygularımla bir yo-yo
gibi oynayamazsın.
Beni çok üzdün ve
bunun tekrar olmasına izin vermeyeceğim.
Aşk artık burada
yaşamıyor.
Michael, seni ilk kez
böyle görüyorum.
İlk kez duygularını söylüyor ve duygularının farkındasın.
Sanki gerçekten New
Jersey'den bir hemşireye âşıkmış gibisin.
Eskisinden daha sıcak, hassas ve komiksin.
Eskiden komik biri
değildin.
"Ha ha ha"
gibi komik mi, yoksa "bu sütün tadı çok komik" gibi mi?
Bak, işte bu çok komikti.
Sen Michael Turner
değilsin.
Eyvah.
Jake ve Nicole geri
döndü.
Ve bir misafirleri
var.
Biz de partiye
katılalım.
- Ben Michael'ım.
- Sen Michael Turner
değilsin.
- İnan bana ben
Michael'ım.
- Değilsin.
Koş!
- Ateş edenler kim?
- Rakip antika
satıcıları!
Gel!
Bu taraftan.
- Sana dürüst
davranmadım.
- Yani sen Michael
değilsin!
DNA'mız aynı, o
yüzden de aynı kişi sayılırız!
İçeri gir!
Çamaşır kanalına gir.
Çamaşır kanalı mı?
Burası kokuyor.
Sadece kirli iç
çamaşırı.
Sessiz ol.
Sessiz ol.
Benimle flört mü
ediyorsun?
Şunu kapatır mısın?
Nasıl?
Kıçımla mı?
- Pantolonumda,
çıkartsana.
- Hayır!
Elini kardeşimin pantolonuna
soktun ama.
Bay Turner?
Vas.
Kötü bir zamanda
aradın.
Ne yapıyorsun?
Kapatsana!
Kapa çeneni!
- Hayır, sen kapa
çeneni!
- Kes sesini.
- Seni sonra
arayabilir miyim?
- Zahmet etme.
İki saat sonra Olsany
Mezarlığı.
Birileri geliyor.
Sessiz ol.
Michael'a
güvenemeyeceğimi biliyordum.
Hep gizemliydi.
Çok sinsi biri.
Bana kardeşi olduğunu
söylemedi.
Ama ne araştırmacı
haberciymişim.
Bu antika satıcısı
işi paravan.
Siz uyuşturucu
satıcısısınız.
İtiraz bile
etmiyorsunuz.
Güvenli bir yere, Balkanlara
dönüyorum.
- Halledebileceğimi
söylemiştim.
- Çok akıllıca.
Onlar Dragan
Adjanic'in adamlarıydı.
Hepsi öldü.
Senin hâlâ yaşadığını
sanıyor.
Bu arada Vas aradı.
2 saat sonra
buluşacağız.
Olsany Mezarlığı.
Operasyon elemanları
şu anda hazırlanıyor.
Seni izliyor
olacaklar.
Biz de öyle.
Arabana uydu alıcısı
yerleştirdik.
Daha fazlası
şüphelendirici olur.
Vas, silahtan çok
telefonun dinlendiğinden şüphelenecektir.
Arabayı ve üzerini
arayacaktır.
Seale transferin yapılacağı
yere gidiyor.
Bombayı en kısa
sürede bilgisayara bağla.
Bağlandıktan sonra
bilgisayarın Welles'inkine bir sinyal
gönderecek.
Şifreleri çalmaya
çalışacağız.
Şifre olmazsa bomba
patlamaz.
Ekibe zaman
kazandırmalısın.
İşlem sona erdiğinde üç
kısa sinyal duyacaksın.
Sen bombanın gerçek
olduğunu doğrulayınca Vas hesap
numarasını verecek.
Seale'i arayıp havaleyi
yapacağız.
Seale haber verince
Midlands Ulusal Grand Cayman Bankasında
19 milyon doların havalesini onaylayacağım.
Adama 19 milyon mu
vereceksin?
Bizden yana olduğunu
sanıyordum!
Dijital dolar.
Gerçek para değil.
Havale yapılınca,
Vas'ın bankası bir GFX onayı alacak.
Gerçekte para
olmadığı 48 saat sonra belli olacak.
Bir terslik olursa bu
saati kullan.
Yani işlerin saat
kaçta ters gittiğini bileceğim.
Nedir bu?
Biri mağazada
hırsızlık yaptı!
O bir panik düğmesi.
Ona basınca süvariler
gelir.
Hepimiz sana
güveniyoruz.
Olsany Mezarlığı.
Burada yaklaşık 2
milyon kişi gömülü.
Sence Vas bize bir
şey mi anlatmaya çalışıyor?
Vas arıyor.
Evet benimle birlikte.
Graficka Doğu Yolu.
Graficka Doğu Yolu
çocuklar.
Bu araba bizden mi?
Onlardan.
Nereye gideceğimizi o
söylediğine göre niye izliyor?
Bizi başkasının
izlemediğinden emin olmak için.
Ama izliyorlar.
O da işin eğlenceli
yanı.
Arabaya
yaklaşmalarına izin verme.
Köpek Bir, tasmamız
gevşek.
Anlaşıldı.
İşte Bay Sevimli.
Arabadan inin.
Paltonuzu çıkartın
lütfen.
Buraya yalnız ve
silahsız geldiğinize göre çok cesursunuz.
Yalnız olduğumuzu
nereden çıkardın?
Düz devam edin.
Chotesov Manastırı Parish,
McCain, cevap verin.
Yerimizi aldık.
Chotesov Manastırının
dışındayız.
Demek geldiniz.
Sevgili dostum
Michael.
Paraya taptığımız
kiliseme hoş geldiniz.
Haydi başlayalım.
Kaportanın altına
bakmak istemiştiniz.
Haydi bakın.
HOŞ GELDİNİZ, MICHAEL
TURNER Bağlandık.
İşe koyulun çocuklar.
Haznesi.
Üst aynası.
Patlayıcı blok.
RADYASYON UYARISI Sen
delisin.
Bir kıvılcımla
hepimizin cehennemi boylamasına neden olursun.
Gevşe Michelle.
Yani sakin ol.
Sakin ol Michelle.
Onay kodunu
indiriyorum.
117 saniye kaldı.
Uranyum
yansıtıcısının silah cinsi olduğunu doğruladıktan sonra herkes evine dönebilir.
Uranyum yansıtıcısı
mı?
Aletin kendi uranyum
yansıtıcısı.
Plütonyum.
Plütonyum demek
istedim.
Kladno Havagazı
Deposu Prag'a 72 KM Uzaklıkta 60 saniye.
Niye bu kadar uzun
sürüyor?
Sonuncu testi
yapıyorum.
Son teknolojilerden
haberdar olsaydınız, geleneksel testlerin
kusursuz olmadığını bilirdiniz.
Bu testi Cal.
Tech.
Nükleer Bilim Başkanı
Dr.
Dre geliştirdi.
30 saniye.
Dr.
Dre, Dr.
Erving, Profesör
Griff ve Wu Tang Clan ceza sahası engeli durumunda felaket ayarı veya Shaq Hücumu dediğimiz bir
şeyi gerçekleştirmenin en doğrusu
olduğunu bilir.
Shaq Hücumu mu?
Evet, Los Angeles'ten
Dr.
O'Neil'ın adı verildi.
Sadece şifrelere
ihtiyacımız var.
Biliyorum ama her şey
karmakarışık.
Hiçbir şey anlaşılmıyor.
Umarım zaman vardır.
Verileri formatlamadan
kopyalayacağız.
Şu an yaptığımız şey nükleer enerjinin yanı sıra, tıp, gıda Sanırım her şey yolunda.
YÜKLEME KESİNTİYE
UĞRADI Üzgünüm efendim.
- Şifreler Jake'te
yüklü mü?
- Evet.
O zaman Jake'i,
bombayı ve bilgisayarı geri getirelim.
Bombayı aldınız.
Kalan 19 milyon
dolarım nerede?
Onlara parayı göster.
Anlaşıldı.
Vas'ın hesap numarası
kabul edildi.
Midlands Ulusal
Palavra Bankasından havaleyi yapıyorum.
Vas, ATM'ye
gittiğinde deliye dönecek.
Mükemmel.
İşe yarıyor.
Amerikalılar ve
Ruslar yine İsviçre bankalarıyla çalışıyor.
Beyler, umarım sizi bir
daha asla görmem.
Dragan Adjanic.
Bildiğin birkaç dua
var mı?
Kiliseme gelecek
kadar yüzsüzsün.
Kardeşimi öldüren
adam bu, değil mi?
Onun burada ne işi
var Michelle?
Michelle sana onunla iş yapmamanı söylemiştim.
Neler oluyor?
Çok ilginç.
Vas'ın adamları ona
ihanet etti.
Vurun onu!
Saat kaç Bay Hayes?
Kırmızı alarm!
Acele edin!
Öldür onu.
İşte bilgisayar.
Bu da lanet bomban.
Param nerede?
Bir ihanet daha!
Kaçalım!
Eğleniyor musun?
Bombayı vurma aptal!
Beni de vurma!
- Koş!
Bombayı al!
- Tamam!
Arabayı sür!
Haydi!
Beni bekle!
- Daha hızlı.
- Sürüyorum!
Katliam.
Vas ve adamları ölmüş.
James Bond değil
misin?
Tekerleklere ateş et!
- O kadar
yaklaşamıyorum.
- O zaman çivi falan
at!
- Dileğin yerine
getirildi.
- Jennifer Lopez'i
diliyorum!
Etrafı aradık, burada
yoklar.
Onları uyduyla
izliyorum.
Oradalar!
Bir dakika.
Bekleyin efendim.
İzleme cihazını
düşürmüşler.
Ne yapıyorsun?
Sarsıntıdan rahatsız
mı oldun?
Ben değil!
Bomba!
Arka koltukta bomba
var!
Öleceğiz!
Biraz inançlı ol Bay
Hayes.
Silahım olsaydı biraz
inançlı olurdum!
Lanet olsun.
- İyi misin?
- Geliyorlar.
Geri git!
Geri git!
- Ateş ediyorlar!
Sen de ateş et!
- Mermi bitti!
- Geri git!
- Gidiyorum!
Adama çarp!
Piç kurusuna çarp!
İn aşağı!
Otobüse bin!
Döv onu!
Öldür onu!
Ateş et!
Bir şey yap!
Kıçıma cam battı!
Jersey'e gitmek
istiyorum.
Kız arkadaşımı görmek
istiyorum!
Televizyon seyretmek
istiyorum!
Başını arabaya sok!
Başını lanet arabaya
sok!
Seni fena benzetiyor!
Hayır!
Hayır!
Al!
Geri git!
- Geri git!
- Tamam gidiyorum!
Bombayı al!
Daha hızlı!
Hayır, olamaz!
Bir şey yap!
Daha çok para
istiyorum!
Senden nefret
ediyorum!
Senden nefret
ediyorum!
Seni bilmem ama benim karnım acıktı.
İyi haberler verecek
biri var mı?
- Şifreleri
bilgisayara yükledi.
- Ve bilgisayar
onlarda.
Ama sadece Jake'in retinasıyla
çalışır.
"Hoş geldiniz,
Michael Turner." GİRİŞ REDDEDİLDİ
Tekrar dene.
Jake'e ihtiyaçları
var.
- Bunu fark
ettiklerinde ne olacak?
- Ne yapacağız?
Jake'in gözleri o
tarayıcıya ulaşmaz.
- Doğru.
- Yanlış.
Kilidi kırıp şifreyi ele
geçirirler.
- O zaman - Onları, bunu yapmadan bulmalıyız.
Yerlerini öğrenmenin
bir yolu var.
- Yem olarak
kullanmak mı?
- Alıcı yerleştirin.
Bombayı gördüğünde
haberimiz olur.
Gözleri bilgisayara yaklaştığı
an herkesi öldürürüz, Jake de buna
dâhil.
Başkandan izin
almalıyım.
Onu harcayacaksınız,
öyle mi?
Deneği bir şekilde
ikna et.
Denek mi?
Başka bir yol
olmadığını ikimiz de biliyoruz.
Evet.
Hayır!
Hayır!
Yapmayacağım!
Hayır!
Kancanızdaki küçük
solucan olmamı istiyorsunuz!
Jake Hayes'in adını
duymadılar!
Varlığımdan habersizler!
Jersey'e gidip
ortadan kaybolmama izin ver!
Bak dostum üzgünüm ama ben Kevin değilim.
Ama Kevin bile bu
olayda sağ kalamadı.
- Sana bir şey
gösterebilir miyim?
- Hayır!
Burası Jersey.
Ne olmuş yani?
Yaşadığın yere
bakalım.
Julie'nin, üvey
annenin yaşadığı yer.
Bu insanların elinde bir
nükleer bomba var.
Patladığı an binlerce
insan ölür.
Şok dalgası binaları,
tünelleri ve köprüleri yıkacak.
Sonra da eski
dostumuz radyasyon.
Rüzgâr ve suyla
yayılıp, canlıları ve doğmamış bebekleri etkileyecek.
Ama sen ve ben ikimizin bunu önleyebileceğine inanıyorum.
Çünkü bizi şah
ettiler, Bay Hayes.
Şah mat etmelerine
izin veremeyiz.
Dinle.
Bana kalırsa üç hamle
yapılabilir.
Hücum geri çekilmek ya da önlerini kesmek.
Hücum edemezsin, çünkü
yerlerini bilmiyorsun.
Geri çekilirsen, bom.
Öyleyse önlerini
keseceğiz.
Önünü kesebilirsin ama sadece bir taşın kaldı o da bir piyon.
Bu beyler Bay
Turner'ın telefon kayıtlarını görmek ister.
Bay Turner'ın telefon
kayıtları gizlidir.
Bay Turner yalnızca
bir görüşme yaptı, o da Birleşik Devletlerle.
Jersey City, New
Jersey.
Gazla, gazla, gazla!
Ne istiyorsun?
İstediğini al!
Michael Turner'la
bağlantın nedir?
Michael Turner diye birini
tanımıyorum.
Kim?
Onu.
O benim erkek
arkadaşım, Jake!
Size kötü biletler mi
sattı?
MICHAEL TURNER
ANTİKALARI Hâlâ oradasınız, değil mi?
Hâlâ buradayız, Bay
Hayes.
Hepinizde silah var,
değil mi?
Silahlarımız var, Bay
Hayes.
Dolu olduklarından
emin olun.
Dolular.
Telefona bakın, Bay
Hayes.
Michael Turner
Antikaları.
Jake?
Julie!
Beni nasıl buldun?
Michael Turner?
Kimsiniz?
Yoksa Jake mi
demeliyim, Bay Hayes?
Bu kadını canlı görmek için tek şansın var.
New York'a, New
Jersey'deki evine dön.
Tekrar arayacağım.
İzlenirsen kadın ölür.
Yetkililere
başvurursan o ölür.
Onunla konuşmama izin
ver!
- Üzgünüm.
- Julie'yi kullandın!
- Onu piyonun yaptın!
- Hayır.
Çok daha önemli
dediğin o şey benden ve Julie'den de önemliydi.
Açıklamama izin ver.
Beni bir uçağa bindir.
Bilgiler şimdi
ekranda görünecek!
Şimdi!
Tüm birimlere haber
verin.
Kulağının arkasına bir
alıcı enjekte ediyorum.
Duyduğun her şeyi
duyacağız.
Seni götürdüklerinde
bunu bileceğiz.
Kıpırdama.
Bunu çiçeğe
yerleştiremez misiniz?
Belli olur.
Her an sana bağlı
olacağım.
İyi şanslar.
Bilmen gereken bir
şey var.
İşler kontrolden
çıkarsa, Julie'yle beni öldürecekler.
Endişelenme evlat.
Anlaştığımızdan daha
çok para alacaksın.
Ben senin evladın
değilim, ahbap.
Yapmam gereken şey bu
olduğu için burada olduğumu anlamadın mı?
Kardeşim öldü ve
sevgilim kaçırıldı!
Casus olduğun için
sana katlanmam mı lazım?
Bütün kadınlar
casustur!
Siz Saddam Hüseyin'i
bile bulamıyorsunuz.
Bir kadına sabah 8'de
kocasının Saddam'la yattığını söyle saat
20'de onu bulup, "Bir daha sakın evimin yakınına gelme," der!
Size bir iyilik
yaptım, tamam mı?
Benden yardım
istediniz!
Bir daha beni
aşağılarsan cennette tekerlekli sandalyeye
binersin!
Dayak yemek
istemiyorsan doğru dürüst davran, kaltak.
Gösteri bitti.
İşinizin başına dönün.
Amerikan
topraklarında bir bomba.
Kâbusumuz da buydu.
Buraya nasıl
getirdiler?
Havayoluyla neler
gönderebileceğini bilsen şaşırırsın.
Kullandık mı?
Kız arkadaşını
kullandık mı?
Ama Yates'in aklına
gelmiş olsaydı yapardı.
İyi dinle.
Hayır!
Sen iyi dinle!
Sesini duymak
istiyorum!
Hemen şimdi!
Benden bir şey isteme konumunda değilsin, Bay Hayes.
Ama madem istiyorsun Ona zarar vermeyin!
Ne istediğini söyle!
Apartmanın dışında
kendisini almalarını bekleyecek.
Onları izleyebiliriz.
- Bizi atlatabilirler
mi?
- Orada olacağımızı
bilirler.
Bizi atlatmak için 20
kez yer değiştirebilirler.
Bir gri Ford van
geldi.
Gri Ford van.
Keşke bunu yapmak zorunda
kalmasaydık.
Bu işte senin kadar başarılı
olamadığım için üzgünüm.
Radyasyon keşif
birimleri şehri tarıyor ve tüm birimlerde
ABG spektrometreler var!
En kötü durumda,
bomba patlatılır.
Milis Teşkilatı
hazırlıklı olsun.
Milis Teşkilatı,
burası Komuta Merkez 4.
Talimat bekleyin.
Anlaşıldı.
Beklemedeyiz.
Boşaltılmış bir
hastaneye giriyorlar.
Yerlerinizi alın.
6 giriş noktası var.
Kıpırda.
- Julie nerede?
- Kes sesini.
Söyleneni yap.
Julie nerede?
Umarım bizimle
işbirliği yaparsın.
Dragan.
Julie'yi görmeden hiçbir
şey yapmam.
O da neydi?
Hayes'le bağlantımız
koptu.
Diğer planı
uygulayacağız.
İşi şansa bırakamayız.
Giriş noktalarınızdan
hızla içeri girin.
Canlı her şeyi
öldürün.
Bir hareket var!
Giriş timleri, geri
çekilin!
Giriş timleri, geri
çekilin!
Dışarı çıkıyor.
Tahmin ettiğimiz
gibi, başka yere götürüyorlar.
İlk plana göre
hareket ediyoruz!
Mesafeyi koruyun.
Bu takip bütün gün
sürebilir.
Artık tek başınasın
Bay Hayes.
Hayes'den bir sinyal
alıyorum!
Bağlantıyı sağla.
İletişim merkezine
gidiyorum!
Jersey'e geri
dönüyorlar.
Ne yapıyorlar?
Efendim, ne
yapıyorsunuz?
Gözlerin bu
bilgisayarı çalıştıracak.
Soru şu ki hâlâ başında mı olacaklar?
Julie nerede?
Çok güzel bir kız.
İşbirliği yaparsan
öyle kalır.
Gözlerini aç ve
bilgisayara bak!
O lanet gözlerini aç
Bay Hayes.
Gözlerini taramaya
çalışıyorlar.
Tanrı'm, bomba vanda.
Giriş timleri, van
radyoaktif!
Girin!
Göz kapaklarını kes.
GİRİŞ KABUL EDİLDİ -
Jake'i öldürecekler.
- O Jake değil.
- Nereden biliyorsun?
- Tuzak kurdular.
Dışarı başında bir
torbayla çıktı.
Aklınızı çalıştırın.
Daha hızlı!
Ateşi kesin!
Denek öldü.
Tekrar ediyorum, Jake
Hayes öldü.
O değilmiş.
Bomba burada değil.
Giriş Şifreleri Bitti.
Teşekkür ederim.
Öbür tarafta
görüşürüz.
Parolayı girdiniz mi?
Parola mı?
Terörist dilini
bilmem ama ama sekiz numara saydım.
Mekanizmayı
çalıştırabilmek için 7 harfli parolaya ihtiyacınız var.
Palavra.
Hayır, sekiz harfti.
Parola falan yok.
Bomba etkin hâle
getirildi bile.
Merhaba.
- Nerede kaldınız?
Ölmek üzereydim.
- Bombayı etkin hâle
getirdiler mi?
Evet, şifreleri
yükledi.
Julie'yi bulmalıyım.
Bomba etkin durumda.
Bombanın bir güvence
sistemi var.
Kısa geri sayımı var
ve başladı.
- Ne kadar kısa?
- En çok 20 dakika.
- En az?
- 5 ila 10.
- Bombanın yerini
söylediler mi?
- Hayır.
Julie burada değil.
Bombayı bulursak onu
da buluruz.
Bir şey söylediler mi?
Düşün.
Hatırlamaya çalış.
Tekrar arama tuşu!
Telefon edip şifreleri
birine verdiler!
Bu telefon
numarasının adresini bulun.
Bu numaranın adresi
lazım.
Dinleyin.
Adresi bulun!
Hemen şimdi!
Hemen!
Geliyor.
Dinleyin.
89 Doğu 42nci Sokak!
89 Doğu 42nci Sokak.
Orası Grand Merkez
Garı!
Buradan 3 sokak ötede!
Takviye ekipler yolda.
Çekilin yoldan!
CIA!
Yoldan çekilin!
Yoldan çekilin!
Çekilin!
Çekilin!
Yoldan çekilin!
Çekilin yoldan!
Yoldan çekilin!
Çekil!
Yoldan çekilin!
Yoldan çekilin!
Çekilin!
Şuradaki
telefonlardan arandı.
Havaya uçurmak için
ne yer ama.
Güç şebekesi, metro
istasyonları.
Şehrin alt yapı
tesisleri çökebilir.
- Sinyaller alıyorum.
- Nedir o?
Düşük enerji gamma parıltılarını
algılayan bir alet.
Benimki evde kaldı.
Net bir sinyal için
84 metrekarelik alan içinde olmalıyız.
- Sinyali aldık.
- Uzaklık göstergesi
burada diyor.
- Burada nerede?
- Tamam burada.
Sinyal sabitleşti!
Tam altımızda!
Koşun!
CIA!
Yoldan çekilin!
CIA!
Sinyal güçleniyor!
CIA.
Yardımınız gerek.
Yoldan çekilin!
Yoldan çekilin!
Çekilin, çekilin,
çekilin!
Bu taraftan!
Yoldan çekilin!
- Çok yaklaştık!
- İçeride ne var?
- Kayıp bagajlar.
- Aç.
Kilit kırılmış.
Yere yatın!
Bombayı al Jake.
Seni koruyacağım.
Bombayı sen al, ben
seni korurum!
Tamam, ben bombayı
alırım!
Haydi!
Koş!
Julie!
Hayır, hayır.
Bekle.
Jake?
- Neredesin?
- Geliyorum!
3 dakika sonra
Manhattan'ın yarısına elveda diyeceğiz.
- Şifrelere ihtiyacım
var.
- Julie'yi buluruz
demiştin!
Sana ihtiyacım var!
Ben onu bulurum.
Yaralısın ahbap.
Yaralısın!
Gözlerini
taradıklarında şifreleri gördün.
Hatırlamaya çalış.
Sayıları satranç hamlelerine
ya da stadyum yer sayılarına dönüştürüp hatırlarım.
İstediğin kadar düşün.
Şifreleri biliyorsun.
Başarabilirsin.
Vezirin fili, üçüncü
sıra birinci balkonun karşısına 304!
Vezirin fili, üçüncü
sıra, dış koltuk 142'de gördüm.
142.
İki tane daha.
Tamam.
Sanırım hatırladım.
Onu buldun mu?
O bombaya
dokunursanız, kız ölür.
Devam et.
Bomba patlarsa
hepimiz ölürüz.
İki sayı kaldı.
Ölümün ne olduğunu
öğrenecekler.
Dünyadaki insanlar
açlıktan ölürken halkınız şişmanlıyor.
Evde oturup, televizyondan
akan kanımızı izliyorsunuz.
Savaş, video
oyunlarına benzedi.
Zaman kazanmaya
çalışıyor.
Hemen şifreleri gir!
Nedenini bilmediğiniz
savaşlarda taraf tutarak başkalarına
nasıl yaşamaları gerektiğini anlatıyorsunuz.
Tanrı'yı oynamaya
öyle heveslisiniz ki, işte size bir tanışma fırsatı.
3 saniyen var yoksa
kızı öldürürüm.
Devam et.
Bir iki Ben
seni öldürürüm!
üç!
Tatlım, tatlım.
Seni seviyorum.
Şu işi bitirmeliyim.
Kale 643 Tamam.
Bir tane kaldı!
Bir tane kaldı!
Evet, oldu.
Bu kadar mıydı?
Bu kadar mıydı?
Bip, bip, bip mi?
Yapmasını istediğimiz
tek şey buydu.
Bir şey yok.
Etraf temiz efendim!
Ajan Seale'nin ilk
yardıma ihtiyacı var.
Hepsi geçti.
- Bomba nerede?
- Burada.
- Ne kadar zamanımız
kaldı?
- Bay Hayes etkisiz
hâle getirdi.
- Oakes vuruldu.
- İlk yardım hazır.
Seni seviyorum.
- Seni özledim.
- Ben de seni özledim.
Başardık.
ÜLKELERİ İÇİN
YAŞAMLARINI YİTİRENLERİN ANISINA
Kardeşininki hangi
yıldız?
Adları yazılmaz.
Öldükten sonra bile ajanların kimliği gizli tutulur.
Ama burada
onurlandırılırlar.
Adları bu defterde
yazılı.
Aileler imzalar ve
sayfalar mühürlenir.
Unutulmuş
kahramanların defteri.
Onlar unutulmazlar.
Jake?
Hayatımı kurtardığın
için sağol.
Bir daha tehlikeye
atma.
Anne benden ve Julie'den sana.
Umarım sevinirsin.
Beni
gururlandıracağını biliyordum.
Bu Aman Tanrı'm!
90 bin dolar mı?
Yanlış zarf.
Seninki bu.
Bu bize evlendikten
sonra lazım.
10 bin ihtiyacım
olandan daha fazla.
O zaman birazını geri
ver.
Tatlım, arabaya kadar
anneme eşlik eder misin?
Oakes'la konuşmalıyım.
Nişanlanmışsın,
tebrik ederim.
Düğünde görüşür müyüz?
Hoşçakal Bay Hayes.
Anlıyorum.
Duygusallığa yer yok.
Üç Ay Sonra Al
bakalım.
Tebrikler Bay Hayes.
L.C.V.
Yapmadığınız için gelmeyeceğinizi
sandım.
Yeni bir görev aldım.
Zenci bir adamın
düğünü için yanlış gizli ajanı seçmişler.
Kevin'in bir arkadaşı
Riker's Adasından kaçtı.
Hazine Adasından
kaçsa bile umurumda değil.
Hiçbir yere
gitmiyorum.
Daha yeni evlendim.
Adı Carlos Palmeros, dünyanın
önde gelen tetikçisi.
Carlos Santana,
dünyanın önde gelen gitaristi olsa umurumda değil.
Cinayetin Tiger
Woods'u desene!
Onun yakalanıp hapse
girmesinden Kevin sorumluydu.
Senin Kevin olduğunu
sanıyor, o yüzden peşine düştü.
Hayır.
Böyle bir şey
olmayacak.
Daha yeni evlendim.
Herkes gibi 2 yıl çok mutlu, 90 yıl mutsuz olacağım!
Şaka yaptım.
Şaka yaptım!
Katil yok mu?
Hayır.
Henüz yok.
Düğünüme mi geldin?
Hayatta kaçırmazdım.
Demek ki sıra sen ve
Swanson'da.
Hayır.
Bir daha asla
evlenmeyeceğim.
Evlenmeyeceksen, kız
arkadaşını asla bir düğüne götürme.
Gelecekte seni tekrar
arayabiliriz.
Teşkilattan bir düğün
hediyesi.
Hawaii'ye iki bilet.
Bunu kabul edemem.
Tatlım.
Acele et.
Karın seni çağırıyor.
Kocacığım.
Arabaya bin Kaltak.
Asla, asla deme.
Yeni Evlendik||
« Prev Post
Next Post »