Kimseye Söyleme (2006) Ne le dis à personne
| |
131 dk
Yönetmen:Guillaume Canet
Senaryo:Guillaume Canet, Harlan Coben, Philippe Lefebvre
Ülke:Fransa Fransa
Tür:Suç, Dram, Gizem
Vizyon Tarihi:06 Nisan 2007 (Türkiye)
Dil:Fransızca
Müzik:Mathieu Chedid
Web Sitesi:Europa Corp. [fr]
Nam-ı Diğer:Tell No One
Oyuncular
François Cluzet
Marie-Josée Croze
André Dussollier
Kristin Scott Thomas
François Berléand
Özet
Alex çocukluk aşkı eşinin sekiz yıl önce vahşice
öldürülmesinden sonra bir türlü kendisini toparlayamaz. Katil işlemiş olduğu
bütün cinayetleri itiraf etmesine rağmen Margot'yu öldürdüğünü hep inkar
etmiştir. Margot'nun cesedi üzerinde yapılan bütün araştırmalar ise katilin
aynı kişi olduğunu göstermektedir.
Yıllar sonra Margot'nun cesedinin bulunduğu yerin yakınında
aynı şekilde öldürülmüş iki cesedin daha bulunması soruşturmayı tekrar
başlatacaktır.
Bu arada Alex kimden geldiği belli olmayan bir e-mail alır.
Maildeki linke tıklayınca karısının kalabalık çekilmiş bir videosunu görür.
Üstelik görüntü Margot'nun sekiz yıl önceki değil şimdiki halidir. Esrarengiz
e-mailler ve tekrar açılan soruşturma ile nefes kesen bir kovalamaca
başlayacaktır.
Margot hayatta mı? Eğer hayattaysa niçin "kimseye
söyleme" demişti?
Altyazı
KİMSEYE SÖYLEME
Gelecek hafta boş musunuz?
Onu uyandıracağız
demiştim size.
Hadi onu bana ver!
Alex'in kollarına
gidecek misin?
Barıştırırsın değil
mi?
Barışçıl olmasa da mı?
Adeta sürünüyor zaten Bence hazır.
Rahat bırak, 9 yıl
tıp okuduktan sonra son ihtiyacı olan şey bir bebek herhalde.
Neden olmasın?
Sıkıldın mı?
Onu bütün gün egzoz dumanıyla
besliyorsunuz!
Merak etme, neden
hoşlandığını çok iyi biliyorum.
Örtüyü iyice sar
üzerine.
Charmaine Gölü François!
François!
Baba!
Baba!
Gidelim mi?
Kes şunu!
Güzel oldu.
- Kız kardeşini geri
aradın mı?
- Hayır.
Neden bu aralar
onunla böylesin?
Nasılmışım?
Ne bileyim.
Dün akşam ona tek bir
laf bile etmedin.
- Çiftliği
satmayacağı için mi?
- Saçmalık bu!
Bu bize servete mal
oluyor.
Orada yaşamak bile
istemiyor.
Sence orayı tutmanız babanın
da hoşuna gitmez miydi?
Sorun bu değil ki.
O sadece binici,
yönetici değil ki.
Ahırlarla kim
ilgilenecek?
Ben mi?
Benim vaktim yok.
- Sinirlenme.
- Sinirlenmiyorum.
Sen her zaman onu
savunuyorsun.
Haklısın.
Ben çıkıyorum aradan.
Margot, öyle değil.
Bak, üzgünüm.
- Ben köpeği
çıkarayım.
- Margot!
Özür dilerim.
Margot!
Alex!
8 yıl sonra Evet Bakın çok iyi tanışmıyoruz ama sizi tedavi eden
doktorunuzun aksini söyleyeceğim.
Kortizonu keseceğiz.
Çünkü bence egzamasını
bu tedavi etmez.
Buna karşılık,
çocuğunuza iyi gelecek olan biraz
yaşamasına izin vermenizdir.
Kesin şunu!
Okul olmadığında, ona
nasıl bir program önereceğim biliyor musunuz?
Yatakta çizgi film öğle yemeğine patates kızartması.
Bütün öğleden sonra arkadaşlarıyla görüşmesi, Barbie, çikolata
ve bir sürü ıvır zıvır.
Onu arayın, dedim!
Tabii aralarda hep
televizyon.
- Müsaadenizle.
- Bırakın beni!
Bırakın beni, yoksa
fena patlatacağım!
- Arayın onu!
- Sakin olun!
Çekilin şuradan!
Sen de kimsin?
Çekilin şuradan,
dedim!
- Sakin olun!
- Vurdu bana!
Bruno, ne oldu?
Koltuğun kenarından
düştü.
Onlara seni
aramalarını söyledim.
Önce acil servisi
aradım!
- Sizin hastanız mı?
- Evet, 3 yıldır.
Hemofili hastası.
Bruno, oğlunuzu
onlara verin.
- Hayır, neden size
değil?
- Çünkü benim
birimimle ilgili değil.
Umurumda değil!
Sizi istiyorum!
- Bruno!
- Kimse oğluma
dokunamaz!
- Bruno!
- Kimse oğluma
dokunamaz!
Pekala, Bruno.
Oğlunuzun şu anda iç
kanaması olabilir.
Bana verin.
İsterseniz, onu ben götürürüm.
Ne bakıyorsun?
Rambouillet ormanında
2 ceset bulundu Kahretsin, ne güzel!
Julie, Bay
Rossignon'u 9 numaraya oturt.
- Seninle yemek
yemeye bayılıyorum.
- Kusura bakma.
Tatilde sakinleşir
sanıyordum ama inanılmaz turist kaynıyor.
Bana dil balığıyla
soda ver, bir de klimayı aç biraz, çok sıcak.
Yarın akşam ne
yapıyorsun?
- Margot'nun annesine
uğrayacağıma söz verdim.
Alex, sence de biraz Artık 8 yıl oldu!
Sana sayfayı
değiştirmeni söylemiyorum ama neden
hala bu hastalıklı yıldönümünü kutluyorsun, anlamıyorum.
Kutlamak mı?
Nasıl dersen de Onlara diyecek bir şeyin yok ki.
Senede bir onlarla
görüşüp ölümünün anısını paylaşmanı garip
buluyorum.
Affedersin Kusura bakma.
Öyle demek istemedim.
Sadece bir geceyi
beraber geçirelim istedim.
İstersen, sonra sana
uğrarım.
Alex, benimle bağı
koparma, o zaman herkesle koparırsın.
Konuş benimle, tamam
mı?
Nasılsın?
Hiçbir şey yapmadan oturup,
kafayı yiyorum.
Tahmin edebiliyorum.
Ne yazık ki, başka
çare yok.
Ameliyat bitince sizi
çağırırlar.
Siz burada olduğunuza
göre, ben biraz yürüyeyim.
Bir şey olursa beni
arar mısınız?
Olur.
Teşekkürler.
Ne yapıyorsunuz?
Alın şunu.
DVD player mı tercih
edersiniz?
Yoksa plazma TV mi?
Gerçek plazma?
Emin olun, hiçbir şey
istemiyorum.
Siz şunu alın.
Sizi ararım.
Şu bağlantıya
tıklayın.
Yıldönümü.
18.
15 Doktor, Bayan Offenstein
Şu bağlantıya tıklayın.
Yıldönümü.
18.
15 Servis sunucu bulunamadı Telefonda bir sorun mu var?
Hayır, yok.
İçeri getirin.
Rambouillet polisi
aradı, Çavuş Lavelle.
Acil olduğunu söyledi.
Neden bana öyle
bakıyorsun?
Seni at binerken
izlemeye bayılıyorum.
- O zaman, daha sık
gelmelisin.
- Haklısın,
gelmeliyim.
Hemen gelirim.
Kusura bakmayın.
Charmain Gölüne en
son ne zaman gittiniz söyleyebilir
misiniz?
Geçen sene uğramıştım.
- Ya siz doktor?
- 8 yıl oldu.
Erkek kardeşinize de
telefonda söylediğim gibi boru
diziminde çalışan işçiler gölün yakınında 2 ceset buldular.
Radyodan duymuştuk.
Evet, medya bu işte
önümüze geçti.
- Kimlikleri tespit
edildi mi?
- Hayır, analizler
devam ediyor.
Tek bildiğimiz, aşağı
yukarı 5 yıl önce vurularak öldürülmüş olan
iki beyaz erkek olduğu.
Cesetlerin bizim
toprağımızda olmadığını söylediniz.
Şimdi ne konuşuyoruz?
Şimdi oraya
geliyordum.
Arama çalışmalarını ilerletmemiz
gerekiyor bunun için de izne
ihtiyacımız var.
Verildi.
- Anne?
- Elbette.
- Bir şey imzalamak
gerekiyor mu?
- Evet.
İki imza da gerekli.
Konuyu yeniden
açtığımıza üzgünüm.
Karınızın katilinin
yargılandığını Kesin şu hikayeyi!
O zaman, onu öldürdüğümü
düşünüyordunuz.
Onun kocasıydınız.
Bu tür işlerde aile
üyeleri Bunlarla vakit kaybetmeseydiniz,
onu canlı bulmuş olabilirdiniz.
Arkadaşlarımın işi,
tüm ihtimaller üzerinde yoğunlaşmaktır, doktor.
Teşekkür ederim.
Son bir şeye daha
ihtiyacım var.
Nedir?
DNA testi için kan
analizi.
Karınız kaçırıldığı
zaman, size de vurulduğunu belirtmiştiniz
Evet.
Cesetlerin yanında
bir beysbol sopası bulduk ve ekibimiz
üzerinde kan izi olduğunu tespit etti.
B pozitif.
Aynen sizinki gibi.
Kan grubunuz B
pozitifti, değil mi?
Bu durumda, onlar da Frank
Serton'ın kurbanları olabilir yalnız
seri katiller nadiren çalışma metotlarını değiştirirler.
Her 2 cesette de hiçbir
işkence izine rastlanmadı.
Gömülmüşler.
Etraflarında hiçbir
hayvan leşi de yok.
Ayrıca Serton'ın
bildiğimiz kurbanları hep kadınlardı.
Yani?
Yani, her şey bulanık
doktor.
O zaman bulanıklık
bittiğinde görüşmek üzere çekiliyorum.
İşte bu yüzden,
işbirliğinize ihtiyacım var.
Testi yaptıracağım
ama geri kalanı için, zamanında her şeyi anlatmıştım zaten.
Ben de ifadenizi
okudum.
Karınızın çığlıkları size vuruluyor, suya düşüyorsunuz.
Ve sonra hastanede
uyanıyorsunuz.
Ve ikisi arası hala
boşluk.
Bu tarif bizi hep
tatmin etti.
Eğer sizin kanınız
olduğu ortaya çıkarsa bu 2 cesedin
bulunmasıyla, soruşturma yeniden açılacak demektir.
Durun, ben bakarım.
Sonuçta cevapsız
kalmış olan tüm soruları yanıtlamaya çalışacağız mesela neden sizi rıhtımda baygın bir
şekilde bulduğumuz gibi.
Yardım çağırmak için,
kim isim vermeden 911 'i aradı?
Tabii özellikle,
bayıldıktan sonra nasıl sudan çıkmış olabilirsiniz?
Bayan Vigne
hemşiredir.
Kan tahliliniz için
geldi.
Siz de burada
yapılmasını tercih edersiniz diye
düşündüm.
Céline, telefon
bağlamayın.
Céline!
Tamam, doktor.
Yarın aynı saat + 2
saat.
Mesajınız olacak.
Kullanıcı adı: Konser
Şifre: Olympia KİMSEYE SÖYLEME İZLENİYORUZ Şu aralar hayatında kimse var mı?
Affedersin Alex.
Cevap vermek zorunda değilsin,
bu beni hiç ilgilendirmez.
Hayır, kimse yok.
Yani, ciddi bir şey
yok.
Alexandre Onu hepimiz çok özlüyoruz, biliyorsun.
Ama hayatını
yaşamalısın.
Başkalarıyla
görüşüyorsun diye kendini suçlamamalısın.
Suçlamıyorum.
Mesele bu değil.
Ben kuzuya bakayım,
pişmiş mi?
Nasılsın?
İyiyim.
Ya siz?
Emeklilik işte!
Her sabah uyanıyorum
ve sanki Bir şey içmiyor musun?
Jacques?
Size önemli bir şey
sormam gerekiyor.
Bilmek istediğim Margot
Onu bulduğunuzda ne durumdaydı?
Ne?
Affedersiniz ama
sürekli bunu düşünüyorum.
Belki doğum günü
olduğu içindir.
Bilmem gerekiyor.
Size hiç detay
sormadım.
Dövülmüş müydü?
Neden bunu yapıyorsun?
Gerçekten bilmem
gerekiyor.
Bereleri vardı.
Nerede?
- Alexandre - Yüzünde mi?
Evet.
- Vücudunda da mı?
- Vücudunu görmedim.
Polis değil, teşhis
edecek babası olarak oradaydım.
Peki, kolayca teşhis
edebildiniz mi?
Kolayca mı?
Yüzünde morluklar
olduğunu söylediniz.
Sorularınla canımı
sıkıyorsun.
Acaba gelip cesedin kimliğini
teşhis edebilir misiniz?
Margot'nun sol gözü
şişmişti.
Burnu kırılmış,
yamyassı olmuştu.
Yüzü herhalde maket
bıçağıyla kesilmişti.
Çenesi yerinden
çıkmıştı, tendonları parçalanmıştı Şimdi
gitmeni rica ediyorum.
Erkencisin.
- Kovdular mı yoksa?
- Evet.
Avrupa Şampiyonası,
1996 Bu mükafatı tamamlamak için, hepinizin tanıdığı birini alkışlamanızı
istiyorum kendisi Çocuk Vakfı'nın
başkanı ve oğlunun hatırasına bu geceyi
organize eden kişi Grand Prix'nin resmi
açılışını yapacak.
Bölge Konseyi başkanı
huzurlarınızda Gilbert Neuville!
4 kısa koşu.
Çok sıkı.
Yani yarın 20.
15’te yeni bir mesaj alacaksın, öyle mi?
Evet.
Neresi burası?
Bilmiyorum.
Ama Fransa değil, hala
aydınlık.
O olduğuna nasıl
inanabiliyorsun?
Görüntü çok bulanık.
Sakın içine düşme
Alex.
Bunlara inanmaya
başlarsan, delirirsin.
Biliyorum.
İyi geçti mi?
Evet, Grand Prix'de
ikinci oldum.
- Yatacağım, ölüyorum
yorgunluktan.
- Ben zaten gideceğim.
Yiyecek bir şeyler
ister misin?
Yok bir şey.
Biraz kavga ettik.
Çalışan kızlardan
biriyle ilişkim olduğuna inanıyor.
Burada bir şey yok, e-
mail'lere geri dön.
Göldeki 2 adamı
tanıyor muydun?
İşine bak.
Diğerini göster.
Aynı kişi.
Anonim posta.
Bilemem.
Ama ben biliyorum,
aynı kişi.
Şifreyi denedin mi?
Evet.
Hesap hala yok.
Bence, sunucu yarın
20.
15’te yeniden hesabı aktive edecek.
Her halükarda, 2
bilgisayara birden bağlı olacağım.
Mail aldığı anda, haberimiz
olacak.
Sanırım şimdiden az
şey bilmiyorum.
- Dr.
Beck?
- Evet.
Merhaba.
Ben Detektif Meynard,
Versailles polisi cinayet masasından.
Bizi izler misiniz
lütfen.
Neler olduğunu söyler
misiniz?
Evet, 1 saniye
izninizle.
- Neredeydin?
- Ellerimi yıkadım.
Merhaba, ben Yüzbaşı
Eric Levkowich, Versailles polis merkezinden.
Ne olduğunu
öğrenebilir miyim?
Ofiste konuşmak daha
kolay olur.
Bay Beck Juliette Langlois kim?
Şunu keser misin
lütfen.
Juliette Langlois
ismi size bir şey ifade ediyor mu?
Juliette karımın 2.
ismi.
Peki, sizin 2.
isminiz nedir?
Arnaud.
Diyelim ki, size
Arnaud Ripper ismi bir şey ifade ediyor
mu diye sordum.
Bana, "Arnaud,
benim 2.
ismim" diye mi cevap vereceksiniz?
Karım Langlois
sokağında yetişmiş.
Bu yüzden siz 2.
ismi dedim.
Onu anımsattı.
Karınız bu ismi hiç
kullanmış mıydı?
Nasıl kullanacak?
"Merhaba ben
Juliette Langlois, yer ayırtacaktım" gibi.
Ya da bu isimle
herhangi bir kimliği olması gibi.
Hayır.
Sadece çocukken aramızda
oynadığımız bir oyundu.
Acaba hiç karınıza
vurdunuz mu?
Sorumu tekrar
ediyorum.
Acaba hiç karınıza
vurdunuz mu?
Bir sorun mu var
anlamadım.
Karınıza tokat
atmanız suç değil, devam edin.
Hatta ufak tefek
şeyler doğal bile.
Hayır, doğal değil.
Karıma hiç vurmadım.
Ne dediğimi anlıyor
musunuz acaba?
- Doktor?
- Bunu benim
yaptığımı mı düşünüyorsunuz?
Bakın, arkadaşınız
Hélène'i çok severim ve size yardımcı
olacağıma söz veririm.
Ama bunun için her
şeyi bilmem gerekiyor.
Anladınız mı?
Şu trafik kazası
hikayesi.
Doğru mu?
Tabii ki doğru.
Siz de onunla
mıydınız?
Hayır, ben
Bordeaux'da pediatri stajındaydım.
- Sizi uyarıyorum.
Kontrol edeceklerdir.
- Etsinler!
Ben kendimden eminim.
Belki karınız bu
fotoğrafları sigorta için çektirmiştir.
Bu çok mantıklı.
Hiç fikrim yok.
İlk kez gördüm.
Söylemeyi unuttuğunuz
bir şeyler var mı?
Hayır.
Şimdi ne olacak?
8 yıl olmuş, eşi
dövme suçu için biraz geç zaten.
Siz daha kötüsüne
hazırlanın.
Tamam, devam et.
Bayıldım buna!
Şimdi biraz
vahşileşelim.
Gerçekten çok
memnunum.
Ördeği şöyle önüne al
ve onu şeyinmiş gibi tut.
Ve dilini sanki
yalayacakmış gibi dışarı çıkar.
Evet, harika!
Fred!
Bir daha!
Dilini çıkar!
Bayıldım!
Dur Anlamadım.
Bugün bunu sormak için
mi geldin?
Söyleyecek başka
şeyin yok mu?
Üzgünüm.
Üzgün olman umurumda
bile değil.
Sorun bu değil.
Ben de acı
çekiyordum, biliyorsun.
Sadece sana ihtiyacım
vardı.
Beni hiç aramadın.
Telefonlarıma hiç
cevap vermedin.
Yapamadım Yemin ederim.
Sizi aramak benim
için imkansızdı.
Bu işin içinden tek
başıma çıkabileceğimi düşündüm.
Ama gittikçe daha
dibe battım.
Bana neler olduğunu
anlat.
Bilmiyorum.
- Sen onunla değil
miydin?
- Hayır.
O akşam eve
geldiğinde, her yeri morluklarla kaplıydı.
Bana bir trafik
kazası geçirdiğini söyledi.
Ve eğer birileri
soracak olursa, arabada beraber olduğumuzu söylememi istedi.
Biri bir şey sorarsa
mı?
Bence senden
bahsediyordu.
Başka hiçbir şey
öğrenemedim.
Hiçbir şey.
Yemin ederim.
- Fotoğrafını çektin
mi?
- Neyin?
- Onun.
Yaralarının.
- Hayır.
Niye böyle bir şey
yapayım?
Hiç.
Sana ne oluyor?
Hiç bilmiyorum.
O benim en iyi
dostumdu.
Lütfen, bana bak.
Sana hiç yalan
söylemediğime yemin ederim.
Bir tek o zaman.
İnan bana.
Ferrault & Gamblin Bay Ferrault ile konuşabilir miyim, lütfen?
Bay Ferrault
mahkemede.
Mesaj alabilir miyim?
Bu trafik kazasının hiçbir
izini bulamadık ne sigortada ne de
polis kayıtlarında.
Alex Margot'ya hiç
vurmadı.
Ona asla öyle
dokunmazdı.
Bizi biraz yalnız bırakır
mısın?
Yüzbaşı diyelim damadınız kızınızı öldürmeye karar
verdi.
Margot'ya çılgınlar
gibi aşıktı, neden bunu yapsın ki?
200 bin avro için.
Hayat sigortasından
aldığı para.
Çok saçma.
Resmi senaryodaki tüm
açıkları düşünüp şunla karşılaştıralım.
Beck, kızınızı
tanığın olmayacağını bildiği ıssız bir bölgeye götürüyor.
Orada, evvelki gün
bulduğumuz 2 adam kızını kaçırıp, öldürüyor.
O zamanlar Serton
serbestti.
Tüm gazeteler onu
yazıyordu.
Ceset tıpkı Serton'un
kurbanı gibi makyajlandı.
Etrafında kedi ve
köpek leşleriyle birlikte.
Çok açıktı.
Hiç kurcalanmadı bile.
Yalnız Serton 7
cinayeti itiraf ediyordu, ama asla kızınızınki değildi.
Çok anlamsız.
Alex'e saldırılmıştı.
1 hafta hastane, 3
gün komada kaldı.
Yaralanmalıydı.
Böyle bir şeyden
birkaç çizikle çıkmayı nasıl açıklayacaktı?
Kıyıda bulunmuştu.
Sudan nasıl çıkmış
olabilir?
Tıbbi kayıtlarını
gören tüm doktorlar bunun imkansız olduğunu söylüyor.
Açıkça, bu sizin
kafanızı hiç kurcalamadı mı?
Kim bunu size verdi?
Sanırım bir şekilde,
kızınız.
O iki cesetten
birinde bir anahtar bulduk.
Kızınızın kiralık
banka kasasına ait.
174 numaralı kasa.
Kasa Juliette
Langlois adına kiralanmış.
Kızınızın 2.
ismi ve bu sokağın
adı.
Fotoğraflar içindeydi.
Damadınız bunları hiç
görmediğini söyledi.
Neden kızınız ondan
saklamış olsun ki?
- Alexandre ile
konuştunuz mu?
- Evet.
- Ne dedi?
- Hiçbir şey.
Bir avukatla gitti.
Herhangi bir avukat değil,
Elisabeth Feldman.
Bu masum bir adamın
tepkisi değil.
Alex kes şunu, yeter
artık.
Bu imkansız.
Polisler ortalığı
karıştırıyor.
Bilgisayarda
istedikleri şeyi yapabilirler.
Görüntüde daha yaşlı.
Yaşlandırma
programları var.
Kayıp çocuklar için
kullanıyorlar.
Anne!
Polis onu benim
öldürdüğümü düşünüyorsa neden beni
hayatta olduğuna inandırmak için e-mail yollasın ki?
Düşünsene biraz.
İtiraf ettirmek için,
saçma sapan bir yöntem değil mi?
Margot'yu öldürmüş
olsam, bunun tuzak olduğunu bilirim.
- Alex, şimdi olmaz!
- Dur, bu çok
anlamsız.
Tuzağa düşürmek
istiyorlarsa beni onu öldürürken görmüş
bir adamdan e-mail gelmeliydi.
Anlıyor musun?
Baban kabul ederse, söz
bu hafta sonu götüreceğim.
Hadi, canım.
Çok güzel bir uyku
çek ve sakın onun canını sıkma.
İyi uykular,
prensesim.
Margot nerede?
Bir soru sordum, Margot
nerede?
Nina!
Hadi sepetine git!
Kes şunu!
Lanet olsun!
Dur, ben deneyeyim.
Çekil.
Yarım saattir
deniyorum!
Olmuyor!
Hiçbir şey olmuyor!
Lanet olsun!
Şuradaki nedir?
Nedir bu?
Bu, başka bir
bilgisayardan bağlandı demek.
Evet?
Burada bir tane bilgisayar
var.
Biri benim makineme
bağlı, demek.
İzliyorlar beni.
Lanet olsun!
Tamam.
Arayan Basque'tı.
Kız gitmiş, Beck de köpeğini
gezdirmeye çıkmış.
Değişiklik olursa
arayacak.
Bildiği her şeyi
söyledi zaten.
Gidelim.
Söndür ışığı.
Seni pislik!
Nina, gel buraya!
Köpekle giremezsiniz.
İlk sizsiniz.
15 numara.
Merhaba U2.
1 yeni mesajınız var.
Parc Monceau, yarın
17.
00’de.
Kulübenin orada beni
bul.
Dikkatli ol.
Seni seviyorum.
Parc Monceau, yarın
17.
00’de.
Dikkatli ol.
Seni seviyorum.
8 yıl önce, karım
Margot Beck buraya getirilmişti.
Serton'un
kurbanlarından biriydi.
- Frank Serton değil
mi?
- Evet.
Otopsiyi siz mi
yapmıştınız?
Evet.
Cesetlerin
fotoğrafını çekersiniz değil mi?
Evet, çekeriz.
O zaman karımın
otopsisini de çektiniz.
- Şüphesiz.
- Görmek istiyorum.
Bende değiller.
Dava kapandı.
Ama raporu
görebilirim değil mi?
Evet, ama bugün olmaz.
Önce görmeyi talep
etmelisiniz.
Bir form
doldurulacak, prosedürü var.
Tamam, talep ediyorum
o zaman.
- Yüzbaşı Barthas, cinayet
masasından.
- Merhaba.
Ortağım tanıklarla
burada olmalı.
Evet, mutfakta.
Son gördüğünüz kişi o
muydu?
Evet.
- Saat kaçtı?
- Bilemiyorum, 2
civarı.
- Sizinle tanıştırdı
mı?
- Evet.
Adını söyledi mi?
Alexandre Beck.
- Şunu buldum.
- Nerede?
- Aşağıdaki çöp
kutusunda.
- İşte bu harika.
Sizinle uzun süre
beraber çalışamayacakmışız gibi bir his var içimde.
Bir doktorun çöpünde
lateks eldiven olması çok da garip bir şey değil.
Yine de laboratuara
göndereceğiz.
Karim, sen bununla
ilgilenir misin?
Lanet olsun!
Şuna bakın!
Springfield 45 Patrick!
Artık senin!
Bak şuna.
Hala kokuyor.
Bak, bu yeşil değil.
İstiyorsan, yeşili
beraber arayalım.
Yeşil olan bu mu?
Öyle mi?
Ama bu yeşil değil.
- O turuncu.
- Turuncu mu?
Hayır, bu mavi.
- Bu turuncu.
- Evet, bu turuncu.
Sen maviyi ara, tamam
mı?
Cevap vermiyorsam
meşgulüm demek.
Bağlayın.
Buyurun avukat hanım.
Dün mü?
Neden?
Çünkü dün gece
stüdyosunda vurularak öldürülmüş.
Kafasına 2 kurşun
sıkılmış.
Beni iyi dinleyin.
Cinayet silahı
evinizde bulundu.
Tutuklanacaksınız.
Cinayet silahı mı?
Ne bu saçmalık!
Peki neden evime
girmişler?
Bunu sonra konuşuruz.
Şimdi gelip sizi
alacaklar.
- Onlardan önce
gelmeye çalışıyorum.
- Nerede?
- Geliyor.
Çok geç kalırsam, özellikle
kaçamak cevaplar verin.
Net cevaplar
vermeyeceksiniz, anlaşıldı mı?
Doktor, orada mısınız?
Bu yeşil.
Alexandre, siz
yerinizde durun.
Birkaç dakikaya
gelmiş olurlar.
Şimdi olmaz.
Mümkün değil!
Ben de orada olacağım!
Ben Levkovich,
Barthas cevap ver!
Çevre yolu!
Diğer taraftan!
4 kişi, şu tarafa!
Vincent, sen onlarla
git!
Alo, Bruno?
Hayır, hiç değil.
Aksine, bu sabah
erkenden geldi.
Özel bir sinirli hali
var mıydı?
Kimse bir şeyden söz
etti mi?
Hayır.
Sadece onu pencereden
atlarken gören Bayan Abidal.
- Bugün özel telefon
aldı mı?
- Evet, avukat
Feldman'dan.
- Onunla konuştunuz
mu?
- Evet.
- Ona ne dediniz?
- Tutuklanmasına
direnmemesini.
- Size kim bilgi
vermişti?
- Savcıya kaynaklarımı
söylemek durumunda değilim.
Müşterinizin şu anda
itirafını imzalamış olduğunun farkındasınız herhalde.
Ne oldu?
Aldatılmak
sinirlerimi bozuyor.
- Neden söz ediyorsun?
- Ondan.
Bana yalan söylemiş
olması umurumda değil esas bana
güvenmeyip kaçması mesele.
O hiçbir şey yapmadı.
Herhalde korkmuş
olmalı.
Masum bir adam kaçmaz.
Bu saçmalıkları
duymak için mi sana servet ödüyorum?
Haydi!
Benimle gel!
Şunun üzerine oturun,
yoksa arabadan koku çıkmaz.
Kim ateş etti?
Arkadaşlar.
Çevre yolu berbat
durumda.
Ortalığı iyi
karıştırdınız.
Ne?
Kim?
Dur bir dakika, sen
neredesin?
Hemen çık oradan!
Geliyorum şimdi.
Ufak bir işim var, sonra
sana giysi alırız tamam mı?
Sahibi mi?
Evet.
Siz bana yazılı
gönderin o zaman.
Teşekkürler.
Kimdi?
Kimlik Tespiti.
Neyin?
Tabancanın.
Neymiş?
Lanet olsun, hepsi kapalı
işte.
Ne olmuş tabancaya?
Babasınınmış.
François Beck'in.
Çekil sen.
Çok basit.
Baba öldüğünde,
tabanca miras yoluyla oğluna geçer.
Beck'in karısı sık
sık dövüldüğü için, iş çığırından çıkmadan
fotoğraflarla birlikte kasaya koymuş olmalı.
Peki, 8 yıldır bu
kasanın kirasını kim ödüyor?
Neden anahtar ölü bir
adamda bulundu?
Bu işte bir sürü
açıklık var.
Herkes bunu biliyor
ama çenesini kapıyor.
Karısı kimin umurunda
ki?
Fotoğrafçı yüzünden
20 yıla mahkum olacak.
Ne diyorsun sen?
Çok iyi biliyorsun.
Margot'nun Serton'un
kurbanı olmadığını kanıtlarsak avukatı
davanın yeniden gözden geçirilmesini isteyecek.
Bu da herkesi
kızdıracak.
İnsanları
kızdırmasından bana ne?
Benim tek istediğim
gerçek.
Avukatını uyarmak
için ben aradım.
Sen aklını mı
kaçırdın?
Karısının cinayetinde
binlerce ipucu var ama kanıt yok.
Neden?
- Çünkü profesyonel
işi.
- Aynen öyle.
Peki şunu bir açıklar
mısın, 8 yıl sonra nasıl o kadar aptal oldu da
cinayet silahını salonunda, eldivenlerini de çöpte bıraktı?
Karısında her şeyi
planlamıştı oysa şimdi baskı altında.
Tabii.
O kadar baskı altında
ki sabah önce gidip karısının otopsisini görmek istedi sonra da ofisine gidip bizi beklemeye
başladı.
İyi günler, adli
tıptan Dr.
Herbin'le konuşabilir
miyim?
Tamam, bekliyorum.
Hoşça kal anne.
Pazar günü yemeğe
gelirim.
Alışverişini
yerleştirdim.
Teşekkür ederim, koca
adam.
Pazara görüşürüz.
- Hoşçakal Simone.
- Hoşça kalın
bayanlar.
Ferrault Dava Vekili Kusura
bakmayın, geciktim.
Bay Ferrault ile
randevum vardı.
Emin misiniz?
Beyler!
Avukat bey, ısrar
ettiğim için üzgünüm ama bu çok önemli.
Karım hiç müşteriniz
oldu mu?
Hayır, müşterim
değildi.
Ama onunla tanıştınız
değil mi?
Evet.
Birkaç yıl önce,
Helio Gonzales adında bir genci savunmak üzere görevlendirildim.
- Kimden söz ettiğimi
biliyor musunuz?
- Hayır.
Çocuk Vakfında
yetişmiş bir sokak çocuğu.
Karınız orada
Philippe Neuville'le beraber çalışıyordu.
- Hani binici ve
senatörün oğlu.
- Evet.
Sonra?
Philippe Neuville'in cesedi
vücudunda 2 mermiyle çöp tankında bulununca herkes Gonzales'ten şüphelendi.
Poliste onun hakkında
upuzun bir adli sicil vardı.
Ayrıca Neuville'in
öldüğü gece onunla beraber görülmüştü.
- Karımla ne alakası
var?
- O sırada başka
yerde olduğunu ispatladı.
Nasıl?
İlk önce, cinayet
saatinde ona kendi ofisinde meslek
danışmanlığı yaptığını iddia etti.
Tabii, kimse buna
inanmadı.
Neden?
Gecenin 11 'inde
meslek danışmanlığı?
Cinayet davalarında
yalancı tanıklık çok ciddi bir şey olduğundan
ona gerçeği söylemesini önerdim.
Ne dedi?
Ne dedi?
- Gayet açık değil mi?
- Hayır.
Gonzales'in
evindeymiş, 2 aydır ilişkileri varmış.
Hadi ama o kadar da
önemli değil.
Herhalde siz de onu
aldatmışsınızdır.
Hayır.
Gömlekli olan.
Bu adamla ne işimiz var
bizim?
Ne diyorsun sen?
Onunla daha çok
takılacak mıyız?
3 yıl önceden bu
adama borçluyum.
Oğlumu hastaneye
götürmüştüm, her yanı morluklarla kaplıydı.
Aşağılık herifler
benim onu patakladığımı sandılar.
Bu adam polislere
benimle ilgisi olmadığını, çocuğun hemofili hastası olduğunu anlattı.
Onun için, ne zaman
bize ihtiyacı olursa, yanında olacağız tamam mı?
Sakin ol bir şey yok,
sadece bilgi toplamaya çalışıyor.
Lanet olsun!
Sakin ol!
Tamam çocuklar.
Durun!
- Tamam.
- Sakin ol!
Tamam, ne istiyorsun?
Evet, karınla beraber
oldum!
Aylarca onunla yattım!
Ne oldu?
Sen, kapa çeneni!
Dalga geçmiyorum,
üzgünüm.
Üzgünüm, dostum.
Ağzına geldiğimde
bayılıyordu.
Karın bir fahişeydi,
benim suçum değil.
Bırak beni.
Karımla hiç yatmadın.
O akşam Lyon'daydı.
Ve ben bunu
kanıtlayabilirim, senin mazeretin de suya düşer.
Neuville'in oğlunu
öldürüp öldürmemen umurumda değil.
Ama beni arkadaşımı
öldürmekle suçluyorlar ve ben nedenini bilmek istiyorum.
Bana bildiğin her
şeyi anlat, yoksa hapiste çürümeye mahkum olursun.
Sence hapisten
korkuyor muyum?
Hapis umurumda bile
olmaz.
Ama ben Neuville'in
oğlunu öldürmedim, o akşam işim vardı ama
mazeret gösteremiyordum, o da beni kurtardı.
Onu hala görüyor
musun?
Kes şunu, öldü o!
- Peki neden böyle
bir şey yaptı?
- Bilmiyorum.
Avukatıma söylemem
gereken şeyi anlattı, ben de söyledim.
Şimdi çekil git
şuradan!
Defol!
Sen deli misin, be
adam!
Madem yalandı, neden
buradayız?
Emin değildim.
Blöf yaptım.
Blöf mü?
Aklını kaçırmışsın
sen!
Bu iyiydi.
Blöf yapıyormuş.
Lanet olsun!
Kocası polisler
tarafından yakalanırsa, ona yardım etmek için ortaya çıkar sandım.
O sersem nasıl
kaçmayı başardı bilmiyorum.
Bir görüşme
ayarlayacağını bilemedim.
Hayır, nerede
olduğunu bilmiyorum.
Tamam, sizi sonra
ararım.
Affedersiniz bayan,
saatiniz kaç?
- 5'i biraz geçiyor.
- Teşekkürler.
O mu bilmiyorum ama çocuk
gerçekmiş.
Fotoğrafa benziyor mu?
Bilemiyorum.
Belki gözleri Gidiyor?
Ne yapayım?
Yakalayayım mı?
Kapıya doğru geliyor.
Zack, senindir!
Ben onunla kalıyorum.
Zach, o değil.
Geri çekil!
Duyuyor musun?
Yerine dön hemen.
Gidiyor.
Ne yapayım?
Tekrar ediyorum.
Gidiyor.
Ne yapayım?
Bu tarafa doğru
geliyor.
Bernard?
Durdurun onu.
Sakin ol!
Ne istiyorsunuz?
Karın nerede?
Bilmiyorum.
Nerede o?
Bilmiyorum.
Karın nerede?
Margot nerede?
Çekil, pislik!
Kıpırdama!
Ayağa kalk!
Çöz onu!
Çöz onu bok kafa!
Sen iyi misin?
Kimin için
çalışıyorsunuz?
Kıpırdama!
Kahrolası pislikler!
Dön şuradan!
Eric?
Beck, Buenos Aires'e giden
22.
30 uçağına yer ayırtmış.
Geliyorum.
Philippe 5 yaşına
yeni basmıştı.
Beraber okul
otobüsünü bekliyorduk.
Elini tutuyordum.
Otobüs geldi.
Kapılar açıldı ve
Philippe otobüse binmek için aniden
elimden kurtuldu.
İnanılmaz bir şekilde
onu geri çekme dürtüsü içindeydim onu
eve geri götürecektim.
İşte o anda, doğduğu
gün neler hissettiğimi çok iyi anladım.
Neşe, endişe ve
dehşetin bir tür karışımı.
Tüm çabalarıma
rağmen, ona bir şey olacakmış gibi hissediyordum her zaman.
Ben hastalıktan korkarım.
Yaşlılıktan korkarım,
ölümden korkarım.
Ama bunlar, o gün
hissettiklerim yanında bir hiçmiş otobüsü
giderken izlediğimde boğazımda bir düğüm oluşmuştu.
Oğlum yer altında
çürürken o hayatta mı kalacak?
Bunu kabul edemem
Bernard.
Anlıyor musun acaba?
Anlıyor musun?
Anlıyorum efendim.
Buenos Aires
yolcularının kapıya ilerlemeleri rica
olunur.
Charlotte Bertaud
kısa mesafeden başından vurularak öldürüldü.
Şüpheli Dr Alexandre
Beck bu sabah tutuklanamadan kaçtı.
Kendisi aynı zamanda Caroline Parreire!
Burada!
Biletini Bay Beck'ten
6 dakika sonra rezerve etmiş.
Yanında oturuyor
olmalı.
32.
sıra, E ve F
koltukları.
Check-in yapmış mı?
Evet, herhalde binmek
üzeredir.
Kapı numarası F50 Teşekkürler,
iyi yolculuklar.
Müsaade edin!
Polis!
Herkes olduğu yerde
kalsın!
Uçağa binişi hemen
durdurun!
Kimlik ya da
pasaportunuzu gösterir misiniz?
Bu hiç adil değil!
Benim kumanda
takılıyor!
- Hep bahanen vardır.
- Hiç de bile.
Bak bakalım!
İnanmıyorum!
- Ne biçim yaptı ama!
- Kumanda yüzünden.
Bana hep bozuğu kalır.
Hep bir şeyleri
suçlar zaten.
Çek şu ayaklarını!
Bıktık artık senin şu
halından!
Evet?
Anlamıyorum.
Mesaj yok.
- Mouss, hadi!
- Baksana.
Üzgünüm.
Gerçekten.
Boş ver.
Oğlan iyileştiği
zaman, birini yollar aldırtırım.
- Çocuklar - Görüşürüz.
Bir dakika Alo?
- Ben Alexandre Beck.
- Evet?
Charlotte'u
öldürmediğimi kanıtlayabilirim.
Öyle mi?
Bekleyin bir dakika.
Dışarı çıkıyorum.
Evet, devam edin.
İyi akşamlar.
Yüzbaşı Levkowich.
Bu sabah hastanede
karşılaşmıştık.
Bir dakika
konuşabilir miyiz?
Kusura bakmayın,
karım evde bekliyor.
Beck'in birini
öldürdüğüne inanmıyorum.
Şu anda, sadece ben
böyle düşünüyorum.
- Ekibin en akıllısı
sizsiniz, öyle mi?
- Evet, öyle.
Ama yine de
yardımınıza ihtiyacım var.
Nerede saklandığını
biliyor musunuz?
Düzeltiyorum, ekibin
en aptalıymışsınız.
Ya bana yardım
edersiniz ya da tepesine binerler.
Ve şunu bilmelisiniz
ki, bu hiç de yumuşak olmayacaktır.
Bu akşam için Buenos
Aires uçağına yer ayırtmıştı.
Elbette gelmedi ama Caroline Parreire adında biriyle
yolculuk yapacakmış.
Onu tanıyor musunuz?
Şunu tutun.
Evet?
Ne?
Caroline Parreire?
Adını hiç duymadım.
- Margot Beck
uyuşturucu kullanır mıydı?
- Sizin neyiniz var?
Çıldırdınız mı?
Çünkü otopsi
raporunda öyle yazıyor.
- Gösteremem, gizli
bir belge.
- Benimle dalga mı
geçiyorsunuz?
Bir fotoğraf gösterin.
Tek bir fotoğraf.
Garip, ben de aynı
reaksiyonu verdim.
Hiç fotoğraf yok.
Kaybolmuşlar.
Bir sorun mu var?
- Aradı mı?
- Hayır.
Hélène.
Ne var?
Ne var?
Fotoğraflar onları ben çektim.
Ona vuran Philippe
Neuville'di.
Neden?
Bilmiyorum.
Bana bir şey söylemek
istemedi.
Sen de bir şey
yapmadın.
- Ne yapabilirdim?
- Onu polise
götürebilirdin.
Gitmek istemedi ki.
Sadece kanıta ihtiyacı
olduğunu söyledi, o kadar.
Sizinle konuşmamı
bile engelledi.
Ve o zamandan beri
hiçbir şey demedin.
Ne yapmamı beklerdin?
Ölmüş karısının matemini
tutan kardeşime gidip "Biliyor
musun, karın ölmeden önce dövülmüştü" mü demeliydim?
Sence bunun ona
yardımı olur muydu?
Benden sır tutmamı
istemişti.
Sahi mi?
Ne?
Neuville'in atlarına
biniyordun.
Oğlunun bir kadını
dövdüğünü anlatsaydın, ertesi gün kendini
kapıda bulurdun.
Bunu senden istemesi çok
akıllıca.
Yerini sağlama
alacağından emindi.
Evet, Elisabeth?
Evet, sana hemen
e-mail atarım.
Çok teşekkür ederim.
Fransız çoban köpeği.
Sevimli, değil mi?
Bakın, yeter.
Bir kaçağa yardım ediyorsunuz Bir kez daha sözümü keserseniz, bu köpek
kariyerinize işeyecek.
Charlotte'un ölüm
saatini 22.
45 olarak yazmışsınız, öyle mi?
Artı eksi yarım saat
olabilir.
Bu köpek Beck'in
suçlu olmadığını kanıtlıyor.
Dün akşam Medianet'te
bilgisayar kiralamış onların fatura
kayıtlara göre 22.
36 ile 23.
13 arası oradaymış.
Oraya köpeğiyle
gitmiş, onu dışarıda bırakması istenmiş.
Burada kimliğini
açıkta tespit eden 2 tanığın bilgileri mevcut.
Diyelim bu mazeret
onaylandı Merak etmeyin onaylanacak.
Diyelim öyle oldu.
Geriye bir sorun
kalıyor.
- Cinayet silahı,
onun evinde bulundu.
- Evet.
Yalnız, rüzgar başka
yöne döndü.
Artık bu sizin
sorununuz.
Basına, adamlarınızın
sizin bilginiz olmadan kanıtı yerleştirmiş olduğunu söyleyin.
En kötü ihtimalde,
size korkak derler.
En iyi ihtimalde de,
hiçbir yetkisi olmayan bir savcı derler.
Siz çıldırdınız mı?
Kim onların böyle bir
şey yaptığına inanır?
Kimse.
Bu durumda, basına Dr
Beck'in kurbanı canlı gören son kişi
olduğundan tanık olarak arandığını ve
hakkında hiçbir şüphe olmadığını söyleyin.
Anlaştık mı?
Tüm sorularımı
cevaplayacak mı?
Pazarlık yapıyormuş
gibi yapmayın şimdi.
Bunu bir sır olarak
saklayacağıma söz vermiştim.
Asla sana zarar
vermek istemedim.
Beni affettiğini
söyle.
Bana anlattığın için
teşekkürler.
Biliyor muydun?
- Neuville'i biliyor
muydun?
- Elbette hayır.
Onu gördüm.
Yemin ederim, onu
gördüm.
Sana inanıyorum.
Gel bak Merak etmeyin, sadece bir nezaket ziyareti.
Özür dilemek
istiyoruz.
Eroin izleri düzenli kullanıcı BECK Margot Kilo: 49 kg Boy: 1.
75 m - Bu o değil!
- Öyle mi, neden?
Kesin şu saçmalıkları!
O asla 1.
75 boyunda olmadı.
- Fotoğraflar nerede?
- Yoklar.
- Çalındığını
düşünüyorlar.
- Kim tarafından?
Dosyayı talep etmiş
olan tek kişi tarafından.
Bay Laurentin,
kayınpederiniz.
Babanızın bir silahı
var mıydı?
Size miras kalan bir
av silahı?
Nerede olduğunu
biliyor musunuz?
Kilerimde, sanırım.
Emin değil misiniz?
8 yıl önce
taşındığımda, bir kutuya koymuştum galiba.
Sanmıyorum.
Juliette Langlois'nın
kasasındaydı.
Fotoğraflarla
birlikte.
Kimse beni konuşmaya
zorlayamaz.
Avukatımı arayın.
Pierre Ferrault mu?
Elisabeth Feldman.
Rahatladım.
Çünkü Ferrault bizi
aradı.
Ben de avukat
değiştirdiniz sandım.
Onun gibi başarısız
birine gitmeniz bizi şaşırtmıştı.
Ferrault işe
yaramazın teki, biliyorsunuz değil mi?
Neden onu görmeye
gittiniz?
- Karımın son
günlerinin izini sürmek için.
- Neden?
Çünkü ben de
Serton'un onu öldürmediğine inanıyorum.
- Ferrault da bunu
onayladı mı?
- Hayır, o bir çıkmaz
sokaktı.
Pek değilmiş,
Philippe Neuville'den bahsetmiş.
Onun Margot'yla ne
alakası var?
Fazla titiz olduğumu
düşüneceksiniz ama raporda bir kelime aramaktan alamadım kendimi.
- Yani?
- Silahın analizini
yaptırdım.
Ve ne bulduk biliyor
musunuz?
Philippe Neuville'in
cinayetinde kullanılmış silahmış.
Tabii ki, şimdilik
sizi hiçbir şeyle suçlamıyorum.
Bir kez oldu, ikinci
kez tam bir aptal gibi görünmek istemem.
- Benim için fark
etmez.
Ben riski alırım.
- İyi günler.
Alexandre Beck'e,
Hélène Perkins tarafından.
İmzalar mısınız
lütfen.
Alex için Mutfaktayım.
Ne yapıyorsunuz?
- Martine nerede?
- Güvenli bir yerde.
- Güvenli bir yer?
- Yürü.
Şu Neuville hikayesi
nedir?
8 yıl önce Neuville'i
öldüren kimdi?
Otur!
Otopsiyi okudum.
O Margot değildi.
Otur, dedim sana!
- Onu gördün mü?
- Sanırım, evet.
Nerede?
Bilmiyorum.
- Başı dertte mi?
- Ona yardım
edebileceğini mi sanıyorsun?
8 yıl önce yapamadın.
Otur!
Başıma vurulmuştu.
Biliyorum.
Oradaydım.
Ne?
Son kez söylüyorum, koy
şu kıçını koltuğa!
Kızınızı ne kadar
özlediğimi keşke anlayabilseniz.
Otur, Alexandre.
Margot'nun kaybolmasından
2 ay önce Çocuk Vakfından bir genç
onunla konuşmak için geldi.
Altüst olmuş
vaziyetteydi.
Margot ne olduğunu
anlamaya çalıştı.
Yarım saat sonra, genç
gözyaşlarına boğuldu ve Neuville'in
oğlunun ona aylardır tecavüz ettiğini, söyledi.
Margot Neuville'den
evine uğramasını istedi.
Sen Bordeaux'daydın.
- Bırak beni!
- Hayır, daha bitmedi
Philippe!
- Konuşmalıyız.
- Bırak!
Söyleyecek bir şeyim
yok.
Bana gerçeği söyle
Philippe.
Lütfen!
Onun canını hiç
acıtmadım.
Kes şunu Philippe!
Margot, eğer Philippe
itiraf ederse, onu tutuklamamı istemişti.
Onu gördüğümde,
kendime engel olamadım.
Onu babanın silahıyla
öldürdüm.
Ve cesedi bir çöplüğe
koydum.
Bu parazit de neyin
nesi?
Bilmem, sinyal
mükemmel.
- Buldu.
- Otur.
Buldu işte.
Gidiyoruz!
Kıpırdamıyorsunuz.
Anladınız mı?
Ben söyleyene kadar kimse
kıpırdamıyor.
Şu sokak çocuğu
vardı, Gonzales Hapis süresini
doldurmuştu.
İdeal bir adaydı.
Her şey çok basit
olabilirdi.
Ama Margot bu fikri kaldıramadı.
Ertesi gün,
yaralarının fotoğrafını çekmesi için kız kardeşine gitti.
Neuville'in babası
bizden şüphelenirse, bunları kullanabileceğini düşünüyordu.
Ve gerçekten de Margot Gonzales'i kurtarınca, üzerimize
geldi.
Ve sonra Neuville'i arayıp oğlunun aleyhine delilleri olduğunu söyledi.
Baba Neuville'i
tanıdığım için bunu nasıl
karşılayacağını biliyordum.
Onu gizlice dinlemeye
başladım.
Göldeki adamları
tutan o mu?
Bartola ve Pagnac.
Delili almak ve Margot'dan kurtulmak için onları tuttu.
Margot'yu kurtaran
ise adamlardan birinin daha da büyük
bir pislik olmasıydı.
Planı değiştirmeyi
kabul ederse Bartola'ya iki mislini ödeyeceğimi
söyledim.
- Beni sudan çıkaran
siz miydiniz?
- Evet.
Oraya kadar Bartola, planı
aynen uygulamıştı.
Ama ben uygulamadım.
Neuville'i
sakinleştirmenin tek yolu, Margot'nun kaybolmasıydı.
Planının onu
Serton'un kurbanlarından biriymiş gibi göstermek
olduğunu biliyordum.
Bir ceset bulmam
gerekiyordu.
Birini mezardan
çıkaracaktım ki 3 gün sonra beni
jandarmadan aradılar.
Uyuşturucu kullanan
bir kız bulmuşlardı.
Oraya yalnız gittim.
Cesedi yaklaşık 100
km öteye taşıdım.
Kimlik tespiti için,
bir an önce oraya gitmeye çabaladım.
Sen daha
hastanedeydin.
Zaten bir baba neden
yalan söylesin ki?
Her şey çok kolay
oldu.
- Kaçırılacağını
biliyor muydu?
- Hayır.
Söyleseydim, sana
anlatacaktı.
Polisleri görmeye
gidecektin ve bugün hepimiz ölmüş olacaktık.
Neuville'in babası 20
yıldır bölgedeki tüm polis ve savcıları maaşa bağladı.
Ne dediğimi çok iyi
biliyorum.
Ben listenin en üstündeydim.
- Neredeydi?
- Onun için Madrid'e
bir bilet aldım.
Orada kaldı mı
bilmiyorum.
Sonra hiç haber
almadınız mı?
Hayır.
O zaman neden bugün?
Ortaya çıkardıkları
şu ceset basında yayınlandı.
Senin adın geçti.
Ona yalan söylediğimi
anlamış olmalı.
Margot kendine
geldiğinde, hemen senin nerede olduğunu sordu.
Ona gerçeği
söyleyemezdim.
Tek çarem buydu yoksa asla gitmezdi.
Bugün gerçekten ölmüş
olurdu.
Ona ne dediniz?
Ona öldüğünü söyledim.
Daha bitirmedim.
Bunu onun için
yaptım, Alex.
Hepimiz için.
Tek hatam anahtar
oldu.
Bartola onu
Margot'nun çantasından almıştı.
Ceplerine bakmak
aklıma gelmemişti.
Neuville işin ucunu
bırakmayacaktı.
Senle beni yakından
gözlüyordu.
Onun ölümünden, yani
kaybolmasından sonra evindeki soygunu onlar
yaptı.
Anahtarı arıyorlardı.
Neden hiçbir şey
demediniz?
Neden o şikayetçi
olmadı?
Artık çok geçti.
Çizgiyi çoktan
aşmıştı.
Baban, 6 ay sonra merkezde
beni görmeye geldi.
Babam mı?
Bir akşam hasta bir ata bakmak için ahıra gitmişti.
Léa, neyin var?
Sen misin Philippe?
Ufak Léa'ya ne oldu?
- Sana açıklayacağım.
- Nasıl
açıklayacaksın?
Açıklayacak bir şey
yok, her şeyi anladım.
Onun kaç yaşında
olduğunu biliyor musun?
- Defol!
- Hayır, gitmiyorum.
Sen Defol!
Defol!
Defol git buradan!
Burası benim mülküm!
Genç olsaydım, seni
mahvetmiştim.
Ama sana bunu
ödeteceğim.
Sen tam bir pisliksin!
Sonuna kadar
gideceğim!
Margot'nun yanında
çalışan küçük bir kızdı.
Ahırda yardımcı olan bir
sürü çocuk vardı hatırlıyor musun?
Ertesi sabah bana
geldi ve şikayetçi olmak istedi.
Sakin olmayacağım!
Bunun ne yararı var
ki?
Onu önce baba
Neuville'le konuşacağıma ikna etmeye çalıştım ama beni hiç dinlemedi bile.
Neuville babanı çok
severdi.
Yıllardır ahırlarında
eğitmenlik yapıyordu.
Oğluna da o
öğretmişti.
Hikayenin orada
biteceğini düşünmüştüm.
Teşekkür ederim.
Neuville,
François'nın er geç konuşacağını biliyordu.
Her şey burada.
Neuville adına
çalışan adamların isimleri ve adresleri.
Ve içlerine onunla
beraber benim de karıştığım kokuşmuş
işler.
1995'te Angeneau
cinayeti de buna dahil.
Baban bir av
kazasında ölmedi.
Onlar öldürdü.
Durun!
Durun vurmayın!
Ne işbirliği ama!
Şimdi sırada Rimsky
var jokey Hervé de Luze!
Bay Neuville.
Cinayet masasından
Yüzbaşı Barthas.
Beni izler misiniz
lütfen?
Gilbert?
Ne var?
Ne oluyor?
Söylesene.
Bu taraftan lütfen.
Ne yapıyorsunuz siz?
Onu babanın silahıyla
öldürdüm.
Ve cesedi bir çöplüğe
attım.
Üzerinde mikrofon
olduğunu biliyorum.
Bizi dinlediklerini
biliyorum.
Onun için şimdi
gerçeği söylüyorum.
Margot!
Bekle!
Önceki Yazı
« Prev Post
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »
Next Post »