Print Friendly and PDF

Translate

Kusursuz (2007)Flawless

|

108 dk 

Yönetmen:Michael Radford

Senaryo:Edward Anderson

Ülke:İngiltere, Lüksemburg

Tür:Suç, Dram, Gerilim

Vizyon Tarihi:11 Şubat 2007 (Almanya)

Dil:İngilizce

Müzik:Stephen Warbeck

Çekim Yeri:Fransa

Oyuncular

Demi Moore

Michael Caine

Lambert Wilson

Lambert Wilson

Shaughan Seymour

Özet

Quinn( Demi Moore) Corporation şirketinin başarılı yöneticilerinden biridir.Ancak iş kariyerinde çok büyük engellerle karşılaşmaktadır.hayal kırıklığına uğranyan Quinn bir gün şirketin hizmetlisi Hobbs(Michael Caine) tarafından sıradışı bir teklifle karşılaşır.Hobbs geceleri bekcilik yapan ve şirete işlerin nasıl yürüdüğünü bilmektedir.Quinn etkilemeyi başarır.Yıllardır planladığı soygun için artık yanlız değildir.

Altyazı

Garson!

  - Bu nedir?

  - Aman Tanrım.

  Merhaba.

  - Bayan.

  - Teşekkürler.

  Bir saniye bekle.

  Evet.

  Bir saniye bekleler misin?

  Merhaba, geciktiğim için üzgünüm.

  Cassie Jane, Gazetenin Yazı Dizileri editörüyüm.

  Daha önce telefonda konuşmuştuk.

  Ve siz de  Laura Quinn.

  Robin, devam et.

  Baş sayfa benim mi?

  Mükemmel.

  Teşekkürler.

  Sağ ol.

  Hoşça kal.

  İnsan ne dilediğine dikkat etmeli.

  25 yaşında her istediğine sahip olmak biyolojik açıdan doğru olamaz.

  Bizimle bağlantı kurduğunuz için teşekkürler.

  Bildiğiniz üzere "Lider Kadınlar"   adlı bir yazı dizimiz var.

  50'li yılların sonunda, 60'lı yılların başında   sınırları zorlayan ve bugünün   modern kadınını yaratan, sıradan kadınlar   hakkında bir yazı dizisi.

  Araştırmalarımızdan sonra bulduğumuz   kişilerin çoğu ölmüştü, ama siz   yaşıyorsunuz.

  Yani, bu harika.

  Size neler bildiğimi anlatayım.

  Londra Elmas Şirketi tarafından işe alınmıştınız.

  Dünyadaki bir numaralı şirkettir.

  Ama 50'li yıllardaydık.

  Erkek hakimiyetinin en yoğun olduğu dönem.

  Siz erkeklere karşı koydunuz.

  Büyük savaşlar vererek yönetici konumuna kadar yükseldiniz.

  Bu, günümüzde kimseyi etkilemeyebilir   ama o şirketin tarihindeki tek kadın yönetici sizdiniz   ve hikayenizi duymak istiyorum.

  40 yılı aşkın süredir, bu kente   özgür biri olarak ayak basmadım.

  Gerçekten mi?

  Çok değişmiş.

  Sıra dışı bir parça, değil mi?

  168 karat, 58 yüzlü.

  Çok nadir bulunur.

  Bunu çaldım.

  Londra Elmas Şirketinden.

  Londra Elmas'ta çok iyi bir anlaşma gerçekleşti.

  Notlarında olmayabilir.

  O halde hapisteydin.

  Öyle değil mi?

  Günaydın, baylar.

  Günaydın, Bayan Quinn.

  Günaydın, Bayan Quinn.

  * Günaydın, Bayan Quinn.

  ** Günaydın, Bay Hobbs.

  Gün doğumunu yenmeyi mi hedefliyorsunuz, Bayan Quinn?

  Yok etmeyi, Henry.

  Yok etmeyi.

  Elmas için daha fazla kan dökülmesin!

  Bakıyorum, hayran kulübümüz yine toplanmış.

  Katil!

 * Katil!

  Günaydın, Bay Milton.

  * Günaydın, Bay Milton.

  Günaydın, Baylar.

  Günaydın.

  Hepinizin farkına vardığına eminim.

  Dün Kimstad'da tansiyon iyice fırladı.

  Son rakamlar nedir?

  - Ne demek istiyorsun?

  - Ölüler!

  Kaç ölü var?

  Aşağı yukarı 100 kişi.

  Çoğu maaşlı işçilerimizdi.

  Çok ciddi bir hata.

  Herkes olanlardan bizi suçluyor.

  Yüce Tanrım!

  Lanet olası Güney Afrika rejimi bizim hatamız.

  Sovyetler ne diyor?

  Korkarım ki şu an Ruslar başı çekiyor.

  Birleşmiş Milletler'e baskı yapıyor.

  Kontratlarını yenileyeceğimiz hafta   bizimle savaşa giriyorlar.

  Ruslara ihtiyacımız yok.

  Saygısızlık etmek istemem, efendim.

  Sovyetler giderse, bunun sonucu felaket olur.

  Botswana, Sierra Leone ya da   Angola'yla iş birliği yapabilirler.

  Birleşik üretimleri bizimkini aşabilir.

  Küresel toptancılık kontrolümüzü kaybederiz.

  Kartel çöker ve fiyatlarda serbest düşüş olur.

  Ruslar ortalamanın çok altında para alıyor.

  Fiyatları düşürmezler.

  Sovyet Elmas Ticaret Organizasyonu temsilcileri   şu anda yolda.

  Özellikle, ilişkimizi bitirmek için.

  Pekâlâ.

  İki günümüz var.

  İki gün içinde bir çözüm bulmalıyız.

  Bekleyin!

  Bekleyin.

  Son bir şey daha.

  En yeni yöneticimizin kutlamasında   bana eşlik etmenizi istiyorum.

  Tanrı'nın da yardımıyla Cape Town'da belimizi dik tutmamızı sağlayacak kişi   Bay Peter Boland.

  Tebrik ederim.

  Harika.

  Nutkum tutuldu.

  Senin yerine Boland'ı mı seçtiler?

  İhtiyar'ın beyni sulanmış.

  Zihni gayet açık.

  Ayrıca, benden birkaç yaş daha büyük olduğu için   Boland'ın iş deneyimi o pozisyon için çok daha yeterli.

  Hem bana iyilik etmiş oldular.

  Cape Town yazın cehennem gibi olur, bilmiyor musun?

  Umarım senin için daha mantıklı pozisyonları vardır.

  "Lon Di uluslararası yardımcı yöneticiler, 1,223.

  Kadın yöneticiler   sıfır.

  Sakın pes etme.

  Daha çok çalış.

  Sonunda kazanacaksın.”

  Yine unuttun.

  - Öğle yemeği?

  - Öğle yemeği mi?

  Gün ortasında bir tatil.

  İnsanlar buluşur, rahatlar, makyaj malzemesi alır, erkeklere tuzar kurar.

  Öfke kusarsın.

  Özür dilerim.

  Kriz üstüne kriz atlatıyoruz.

  Yeniden program yapsak?

  Salı günü uygun, ama benimle değil.

  Kenneth Pearson'la.

  Seninle tanışmak isteyen bir arkadaşım.

  Judy çok naziksin ama   Kenneth adını gerçekten hiç sevmem.

  Çok fazla ara verme Laura.

  Yoksa kurulacak tuzak kalmayacak.

  Yine mesaiye kalmışsınız, Bayan Quinn.

  Hep ilk gelen ve son çıkan siz oluyorsunuz.

  Meslektaşlarınız sizi takdir etmeli.

  İncil'deki şu bölümde ne diyordu?

  Bilirsiniz, "En sonda olan ilk olacak.

  En başta olan ise sona düşecek.”

  O bölüm öyle miydi?

  Evet.

  Ne saçmalık ama.

  Hepimiz istediğinizi elde ettiğinizi biliyoruz.

  Talih, cesurları yüreklendirir.

  Güney Afrikalıları örnek alın mesela.

  Sizce özgürlüklerini geri mi vermeli?

  Yoksa ele geçirmelerini mi beklemeliyiz?

  Bu ilginç hatta belki tehlikeli bir tartışma konusu.

  Söz konusu param olunca   hiçbir şey göründüğü kadar basit değildir.

  Haklı olduğunuza eminim, Bayan Quinn.

  Takım elbise giyen sizsiniz.

  İyi geceler.

  İyi şanslar.

  Tehlikeli bir hayat sürüyorsunuz, Bayan Quinn.

  Korkusuzca, Henry.

  Korkusuzca.

  Canınızı sıkan bir şey mi var, Bayan Quinn?

  Elimizdeki Rus kontratı.

  Ben uzatmayı teklif ediyorum.

  Affedersiniz?

  Anlayamıyorum.

  Rusların bağları koparmak üzere   buraya geldiklerini söyleyen siz değil miydiniz?

  Sovyetlerin, Londra Elmas'la ilişkilerini herkesin gözü önünde kesmesine   ve BM'ye gidip yumruklarını masaya vurarak   ırkçı kapitalizmi reddetmelerine izin verebilir   bu sırada da gizlice kontratımızı uzatıp   bunu aramızda özel bir mesele olarak tutabiliriz.

  En azından fırtına geçene kadar.

  Elmasların çok yüksek fiyattan   toptan satışına devam ederler.

  Hiç fena değil.

  Bu hiç fena değil.

  Bundan başka kime bahsettin?

  Olduğundan çok daha iyi.

  Üstelik bu kadar kısa sürede.

  Laura, sen misin?

  Harold Reynolds, Yüce Tanrım.

  Baylar, bu tanıdığım en akıllı kadınlardan biridir.

  Üstelik Amerikalı.

  Oxford'da hepimize tur bindirirdi.

  Tabii artık onunla konuşmuyorum.

  Çünkü 3 kez yemek davetimi geri çevirdi.

  Dayanıklılığını ölçüyordum.

  Bir kez daha sorsaydı "evet" diyecektim.

  Allied Bankacılıkta sendika bölümü başkanıyım.

  Hesaplarınızı inceliyorduk.

  Kasada çok elmas var.

  Çok etkileyici ama insanları huzursuz ediyor.

  Senin burada olduğunu bildiğimden   daha rahat uyuyabilirim.

  Kariyer değişikliği yapmayı düşünüyorsan başka.

  Allied Bankacılıkta   "Dünyaya Hükmetme" bölüm başkanlığı ayarlayabiliriz.

  Her zamanki gibi en erkenci ve en zeki, Bayan Quinn.

  Elimden geleni yapıyorum, Henry.

  Teşekkürler.

  Hayır, kazanamayacaksın.

  Bayan Quinn.

  Bayan Quinn.

  Neden buraya oturmuyoruz?

  Bay Hobbs?

  Evet.

  Bay Hobbs, gururum okşandı   ama böyle bir teklifi  Lütfen, lütfen paniklemeyin, Bayan Quinn.

  Mutlu bir evliliğim var.

  Hem bu kadar cesur davranamazdım.

  Size bir teklifim var.

  Bu çok önemli değil.

  Bana beş dakika verin, lütfen.

  Buyurun, oturun.

  Sempatik olmak için.

  Savaş yarası.

  Blitz.

  Eşimle Wilton'da müzik dinlemeye gitmiştik.

  Bomba gibi performanstı.

  İkimiz de sağ kurtulduk.

  Sonra karımın az bir ömrü kaldığını öğrendik.

  Mutlu bir evliliğiniz olduğunu sanıyordum.

  Öyle, Bayan Quinn.

  Hep de olacak.

  İnsanların özel yazışmalarını okumak âdetiniz midir?

  Şunları tutar mısınız, lütfen?

  Yazışma mı?

  Bu daha çok bir öfke günlüğü gibi.

  "Lon Di yardımcı yöneticileri, dünya çapında 1,223.

  Kadın yöneticiler, sıfır.”

  Bu ilk sayı doğru değil.

  Şu anda 1,224.

  Ama diğer sayı oldukça doğru.

  Merakımı uyandırmayı başardınız.

  Şimdi ne istediğinizi merak ediyorum.

  Bence asıl soru, Bayan Quinn   sizin ne istediğiniz?

  Bu çok saçma.

  Güpegündüz, Londra'nın göbeğinde   bir bankayı yıkacaklar.

  Bu yüzden sizi kovdurabilirim.

  Evet ve işimi size verebilirler.

  Son 3 yıl içinde tam 6 kez   yerinize sizden daha az   kalifiye kişileri terfi ettirdiklerini biliyorum.

  Bu son derece aydınlatıcı oldu.

  Ama ben gerçekten çok meşgulüm.

  Bayan Quinn, lütfen oturun.

  Lütfen oturun.

  Lütfen.

  Henüz asıl söylemek istediğim şeye gelemedim.

  Sizi kovacaklar.

  Efendim?

  Dahiyane Rus teklifiniz yüzünden.

  Onu nereden biliyorsunuz?

  Bütün işlerimi nereden biliyorsunuz?

  Sadece yardım etmeye çalışıyorum.

  Bakın, insanların   temizlikçiler önünde nelerden konuştuğunu bir bilseniz şaşardınız.

  Sanki yokmuşuz gibi davranırlar.

  Ne konuşması?

  Ben iş adamı değilim.

  Ama konuşmadan işin özünü anlamayı  Ne konuşması?

  Ruslar planınızı kabul etmeyecek.

  Tabii genel kurul arasında gizli tutulmadığı sürece.

  Yalnızca genel kurul.

  Sizi bu göreve yeterli görmüyorlar.

  Size inanmıyorum.

  Evet, muhtemelen haklısınız.

  Yaşlı bir adamın saçmalıkları ha?

  Kim fark eder ki?

  Bu kısmı çok iyi.

  Şuna bir bakın.

  Fıstık ister misiniz?

  Mka burada mı?

  - Biraz önce çıktı.

  - Bu çok tuhaf.

  Başbakanın ofisinden biri lobide.

  Randevusu olduğunu söylüyor.

  Hayır.

  Bu kesinlikle doğru olamaz.

  Şu an bütün restoran   beni kıskanıyor olmalı.

  Harika görünüyorsun.

  Kendini baştan yaratma modası almış başını gidiyor.

  Ben de bir deneyeyim dedim.

  Geldiğin için teşekkürler.

  Bana o kadar çabuk teşekkür etme.

  Korkarım, haberler kötü.

  Sana iş teklif edemiyoruz.

  Gerçekten mi?

  Neden?

  Çıkar çatışması.

  Lon Di Boer Savaşı'ndan beri en büyük müşterilerimizdendir.

  Ernest Ashtoncroft'un ilk elmas madenine 70 yıl önce sermaye koymuştuk.

  Ama bu sürekli yapılır.

  Benimle konuşmak için izinlerini isteyeceksin.

  Benim bir şeyden haberim olmadığını söylersin.

  Bunu yaptım.

  Bak, eski bir dostun olarak söyleyeceklerim aramızda kalmalı.

  Son derece beceriksiz olduğunu ve Ruslarla   ilişkilerini mahvettiğini iddia ediyorlar.

  Bu kesinlikle çok saçma.

  Üzgünüm.

  Söylentiye göre, bizden kimse sana dokunamayacak.

  Ya da aynı şekilde, Lon-Di'yle iş yapan hiç kimse.

  Ama bu dünyadaki bütün şirketler demek.

  Konuşmak istediğin başka bir şey olduğunu söylemiştin.

  Kendimi aptal gibi hissediyorum.

  Yemek teklifini kabul etmeyi düşünüyordum.

  Macerasız bir yemek olmak zorunda.

  5 yıldır evliyim.

  Bunu kanıtlayacak 3 şımarık kızım var.

  Bir pazar ziyarete gelmelisin.

  Çorba güzelmiş.

  Erken öğlen yemeği mi, Bayan Quinn?

  Çok erken ve uzun bir yemek.

  Öğleden sonra gelmeyeceğim.

  Bahis mi oynadınız, Bayan Quinn?

  Asla kumar oynamam.

  Ne köpeklerle, ne iskambille ne de yabancılarla.

  Sen haklıydın.

  Öyle mi?

  Neden şirketten çalmak istiyorsun?

  Bunu kim söyledi?

  Farz edelim öyle.

  Savaş ve yağma.

  En güvenilir iki kazanç kaynağıdır.

  Farkında değildim.

  Savaşta mıyız.

  6 ay sonra   sırtımı sıvazlayıp beni emekli edecekler.

  Düşük bir emekli maaşı bağlanacak.

  Derinden incelenmesi gereken bir durum.

  Yani para, o kadar basit mi?

  Diyelim ki eşim için bir şeyler yapmak istiyorum.

  Şu 15 yıl önce ölen eşin mi?

  Hani hâlâ mutlu bir evliliğin olan mı?

  Harika.

  Ev ödevinizi yapmışsınız.

  Bunu bekliyordum zaten.

  Peki başka ne buldunuz?

  Kesinlikle aptal olmadığını   ve alkol sorunu olan tesisatçı babanın   yanında çıraklık etmeye zorlandığını.

  Evet, 21 yaşında evlendiniz.

  Ve yıllar sonra, eşiniz hastalandığında   gündüzleri onun yanında olabilmek için   geceleri Londra Elmas'da çalışmaya başlamışsınız.

  O yetenekleriniziyse hiç kullanmamışsınız.

  Bravo Bayan Quinn.

  Bravo.

  Sizi ele vermeyeceğimi nereden biliyorsunuz?

  Hâlâ farazi mi konuşuyoruz?

  Böyle bir şeyi başarabileceğinizi nereden çıkarıyorsunuz?

  Çünkü bir planım var.

  Teklifim çok az risk içeriyor.

  Günlük rutinimizi değiştirmemize gerek olmayacak.

  Her akşam saat 9'da.

  Ön kapıları kilitliyorlar.

  Yani 10 saat boyunca   kimse o binaya girip çıkamıyor.

  Giriş katta güvenliği arttırıyorlar.

  Ama alt katta sadece iki gardiyan bırakıyorlar.

  Şurada ve şurada, asansörün yanında.

  Burası tek giriş noktası.

  Kasaya girmeyi mi hedefliyorsun?

  Elmaslar orada bulunuyor.

  Ciddi olamazsın.

  Genelde, her akşam, 4.  kattan işe başlıyorum.

  Sonra alt katlara iniyorum.

  Ne güzel bir gün.

  Üst katlarda işim bitince  Bir kişi eşliğinde bodruma indiriyorlar.

  Sonraki birkaç saat boyunca çöp topluyor   yerleri siliyor ve cilalıyor, ufak tamir işleri ve bakım yapıyorum.

  O süre zarfında çoğunlukla kimse başımda beklemiyor.

  Saatte bir, biri gelip beni kontrol ediyor.

  Onun dışında hep tek başımayım.

  Yani, teoride   bütün giysilerimi çıkarıp çırılçıplak gezebilirim.

  Ürkütücü bir düşünce, Bayan Quinn.

  Fazla kafa yormayın.

  Bunu denerim.

  Kasa koridorunu en sona bırakıyorum.

  Koridorun sonundaki yuvarlak kapı   ardında   dünyadaki en zengin insanların şahsi kasalarını barındırıyor.

  Tam 16 yıl boyunca   her gün bu kapının dibinde çalıştım.

  Tam 16 yıl boyunca bir kez bile açmadım.

  İsteseniz de şifreler olmadan açamazdınız.

  Şifreler her hafta değiştiriliyor ve sadece iki kişi biliyor.

  Bay Eaton, ömrü boyunca şirkette çalışmış güvenilirliğin simgesi.

  Söylentiye göre Swiss, saatlerini onun nabzına göre ayarlıyormuş.

  Ve tabii ki Sir Milton Kendrick Ashtoncroft.

  Gün ışığının değdiği her şeyi yöneten yaşlı efendi.

  Ve siz de şifreleri almayı planlıyorsunuz.

  Siz bu noktada devreye giriyorsunuz, Bayan Quinn.

  Yakın döneme kadar bu tek başıma gerçekleştireceğim bir operasyondu.

  Bir yıl önce, kaza eseri  Sir Milton'ın şifreleri masasında kilitli tuttuğunu öğrendim.

  Birkaç ay sonra baktığımda gitmişlerdi.

  Geceler boyunca   ofisin her yerini aradım ama asla bulamadım.

  Peki neden beklediniz?

  Neden fırsatınız varken yapmadınız?

  Aynı soruyu binlerce kez kendime sordum.

  Size pek cesur olmadığımı söylemiştim.

  Ama tereddüdüm sizin kazancınız olacak.

  Öyle mi?

  Peki bunun için ne gerekecek?

  Mahkumiyetin kanıtı.

  Siz konuk listesindesiniz, değil mi?

  İşle ilgili.

  Beni de bekliyorlar.

  Rusları eğlendireceğiz.

  Şifreleri evinde sakladığını mı düşünüyorsunuz?

  Cumartesi günü çalışma odasına gidin.

  Masasındaki orta çekmecenin altına bakın.

  Bu çok saçma.

  Diyelim ki şifreleri buldum.

  Siz de fark edilmeden kasaya girip çıkmayı başardınız.

  Elmasları binadan nasıl çıkaracaksınız?

  Ne kadar alır?

  Ne kadar almasını istersin?

  İntikamın bedeli nedir?

  Zor soru, değil mi?

  Bir milyon sterlin yeterli olur mu?

  - Adam başı mı?

  - Zannedersem.

  O kadarının gittiğini fark etmezler bile.

  Onlar fark edene kadar   ben emekli, siz de kovulmuş olacaksınız.

  Size neden güveneyim?

  Size güvenmemle aynı sebepten.

  İkimizin de amacı aynı.

  Çok kolay bir şeymiş gibi konuşuyorsunuz.

  Bu bir evet mi?

  Hayır, değil.

  Mutlaka güzel bir şeyler giyin.

  İyi akşamlar, efendim.

  İçeri gel.

  Ruslar geldi mi?

  Basınçlı karbona içiyorum.

  Kesinlikle!

  Bu görülmeye değer bir manzara.

  Sir Clifton Sinclair, en önemli sigorta adamımız.

  King's Row'daki sırça kulesinden aşağı inip, bizi şereflendiriyor.

  Muhtemelen ağır envanterlerimiz yüzünden uykusuz kalıyordur.

  Sinclair'in uykusuz kalacak biri olduğunu sanmam.

  Böylesi geçmişi olan bir adamı  Londra Elmas'ın en büyük kefili olarak düşünmek insanı huzursuz ediyor.

  Bilmiyor muydun?

  Ulusal Sağlık Hizmetleri'nden önce   bir sürü sigorta sahteciliği skandalına bulaşmıştı.

  Elbette, tamamen masumdu.

  Ya da asla mahkemelik olmadı.

  Aksi taktirde onunla iş yapmazdık.

  Vladimir Dmitriev'i tanıtmama izin verin.

  Sovyet Elmas Dairesi Başkanıdır.

  Bay Chanson benim ikinci müdürüm.

  Nasılsınız?

  Ve Bayan Laura Quinn.

  En parlak elemanlarımızdan biridir.

  Bale, votka, elmas.

  Rus ruhuna en yakın üç şey.

  Siz hangisini tercih edersiniz?

  Elmasları tabii ki.

  İşte buna içerim.

  Tanrım!

  Peki, bale deseydim ne yapardınız?

  Sizi dansa davet ederdim.

  Elbette gizli emellerim de var.

  Benim de olmadığını nereden biliyorsunuz?

  Onu özleyeceğim.

  Babalığın durumu nasıl?

  Hepimizden uzun yaşayacak sanırım.

  Bunu soruyorum çünkü   değersiz eşyaları biriktirmenin kalbine iyi gelmeyeceğine eminim.

  Ne yapıyorum ben?

  Ben de kendime hep aynı şeyi sorarım.

  Özür dilerim.

  Seni görmedim.

  Evet, tasarım yüzünden.

  Şu anda habersizce sığınağıma dalmış bulunuyorsun.

  Evet, ne demek istediğini anlıyorum.

  En azından başarılı bir akşam oldu.

  Baban hiçbir harcamadan çekinmemiş.

  Asla çekinmez.

  Her şey, birinci sınıftır.

  Tabii gizli ve dikkat çekici olmadığı sürece.

  Evet, ketumluğu dillere destandır.

  Protestoda ölen madencilerin ailelerine   100 sterlin ödediği doğru mu?

  İsim vermeden.

  Kurşunları ve tabutları o aldı.

  Bunun için bir indirim olmalı.

  Ne tür biri böyle bir şey yapar?

  Vicdanlı bir adam.

  Bay Hobbs.

  Ofisimdeki ısıtıcıyla sorun yaşıyorum.

  Bayan Quinn, ofisiniz   daha sıcak mı, daha soğuk mu olsun?

  Bunu yapacaksak, en ufak detayı bile bilmek istiyorum.

  Anlaşıldı mı?

  Tamam.

  Şimdi, alt tarafından kilitleyeceksiniz.

  Bunu iptal etmeliyiz.

  Binaya güvenlik kameraları yerleştirdiler.

  Her şeyi monitörlerden izleyen kapalı devre sistemi.

  Bütün sabah onlarla birlikteydim.

  Bu işle ilgileniyordum.

  Kamera mı?

  Binada mı?

  Evet, içeride, dışarıda, koridorlarda, lobide.

  Ya kasada?

  Hayır, kasa koridorunda var.

  Güvenlik görevlilerinin   bütün gün elmaslara bakmasını istemiyorlar.

  Onları suçlayabilir misin?

  Güvenlik kameraları mı?

  Tanrı aşkına.

  Bir sonraki adımları ne olacak?

  Atlatmanın yolu yok mu?

  Hayır.

  Kesinlikle yok.

  Hiç mi?

  8 ayrı kamera devrede.

  Bütün bodrumu gözetliyorlar.

  Bir tanesi doğruca kasa koridoruna bakıyor.

  Güvenlik kabinindeki monitörlere bağlı.

  Her gün 24 saat nöbet tutan bir görevli dikiyorlar.

  Bodrum burada.

  Resepsiyon, kurul odası, birinci koridor.

  Yani emekli maaşını tekrar gözden geçirmen gerekecek.

  Kimse aşamaz öyle mi?

  Bana bunu söylemek için gün ortasında   şehrin varoşlarına geldiniz.

  Akşam da söyleyebilirdiniz.

  Bir yolunu buldunuz, öyle değil mi?

  Hayır, bulamadım Bay Hobbs.

  Azminiz bana eşimi hatırlatıyor.

  Neden bu kadar ısrarcısınız?

  Çünkü İngiltere kışlarından nefret ediyorum.

  Şimdi, bunun nasıl yapılabileceğini anlatın.

  Tamam.

  Bir olasılık var.

  Ama söylüyorum, bu işe yaramaz.

  Bodrumda sekiz kamera olmasına rağmen   gözetim odasında yalnızca dört ekrana bakılabiliyor.

  Dördü görünürken, dördü görünmüyor.

  Görüntüler 15 saniyelik aralıklarla göründüğüne göre   kayboldukları sırayla yeniden ekrana geliyorlar.

  Yani her kamera görüntü dışı kalıyor.

  60 saniye boyunca mı?

  Evet, 60 saniye ama bu yeterli bir süre değil.

  Yeterli değil mi?

  Ben o kasaya 10 saniyede girebilirim.

  Görüntü kaybolduğunda kasa önünde   dikilirken görünürken   geri geldiğinde birdenbire ortadan kaybolamazsın.

  İşe koridorun sonundan başlamanız gerekir   bu da 36 metre uzaktan demektir.

  Burada bir sorun göremiyorum.

  Alınmayın ama Bay Hobbs   bırakın koşmayı, zar zor yürüyorsunuz.

  Size söylüyorum, bunu yapabilirim.

  Bu iş çok ileri gitti.

  Üzgünüm.

  Hoşunuza gitse de gitmese de, bu işin içindesiniz.

  Anlayamadım?

  Şifreyi siz verdiniz, Bayan Quinn.

  Yani işin içindesiniz.

  Sakın yanılmayın.

  Ben bu işi yapacağım.

  Ve sakın istemiyormuş numarası yapmayın.

  Çünkü benden çok istiyorsunuz.

  Anlamlı ve kayda değer bir hayat istiyorsunuz.

  Ona ulaşmanın tek yolunun da, bu olduğunu biliyorsunuz.

  Bayan Quinn, bunu siz söylediniz.

  Asla fark etmeyecekler.

  Bu işi şöyle yapacağız.

  Yarın, saatlerimizi ayarlayacağız.

  Ama yarın olmak zorunda.

  Sistemdeki kusur fark edilmeden önce yapmalıyız.

  Kasa koridoruna girdiğin anda   gözetim kabinini arayacağım.

  Bu sana en az 30 saniye daha kazandırır.

  Bu iş bittiğinde bir daha asla konuşmazsak, iyi olur.

  İyi akşamlar, Bayan Quinn.

  İyi akşamlar, Henry.

  - İyi akşamlar, Henry.

  - Albert.

  İyi akşamlar, Bayan Quinn.

  Müsadenizle.

  Ne var ne yok, Henry?

  Cuma günü yeniden sor.

  İyi geceler, efendim.

  İyi geceler.

  Lanet olsun.

  Willis?

  Alo?

  Dur!

  Korkarım bir sorun var.

  Sakıncası yoksa benimle gelir misin?

  Bay Lewis'in yüzünden.

  Adamın neler yediğini Tanrı bilir.

  Burayı temizler misin?

  Seni yalnız bırakayım.

  Bay Hobbs.

  Günaydın, Bayan Quinn.

  Bu sabah işler nasıl Henry?

  Tek kelimeyle sıkıcı.

  Haftaya elmas gösterisi yok muydu?

  5'i pazartesi.

  Bu çok tuhaf.

  Tasnifçiler eve gitti.

  Geldi mi?

  MKA, geldi mi?

  Hayır, efendim.

  Bay Jameson, ne oldu?

  Bu kadar önemli olan nedir?

  Bayan Quinn?

  Bayan Quinn, içeride misiniz?

  Şirkete en sıkı gizlilikle   bağlı olduğumuzu hatırlatmama gerek yok.

  Hiçbir şart altında bu olay tartışılmayacak.

  Aksi takdirde   ciddi sonuçlarla karşılaşırsınız.

  - Anlaşıldı mı?

  - Evet, tabii ki.

  Asansör, tek giriş noktası.

  Yeraltı tüneli yok.

  3 havalandırma boşluğu var.

  Hiçbiri bir yere çıkmıyor.

  Bütün bodrum katı olduğu gibi beton.

  Mermer döşenmiş ve çelikten bir katmanla güçlendirilmiştir.

  Burası bütün Avrupa'daki en güvenli binadır.

  En azından biz öyle düşünüyorduk.

  Ayrıca neredeyse iki ton elmas var.

  Yani bir ordu insan ve pek çok araç gerekir.

  King's Row'dan Clifton Sinclair'i   hepiniz tanıyorsunuzdur.

  Sigorta temsilcimiz.

  Bu konuyu kendisiyle görüştük.

  Önceliğimizin işlerin aksamaması   ve dışarıdan her zamanki gibi görünmesi olduğuna karar verdik.

  Yani herhangi bir polis soruşturması   ya da kamu açıklaması bizim için felaket olur.

  Bir anda piyasanın güvenini kaybederiz.

  Bu işi sessizce halledin.

  Sinclair.

  Bildiğiniz üzere Kings Row   son 70 yıldır Londra Elmas'ın arkasında olmuştur.

  Bugün de farklı olmayacaktır.

  Bunu aklınızdan çıkarmayın.

  Sizi Gavin Finch'le tanıştırmak istiyorum.

  Baş sigorta müfettişimizdir.

  Bay Finch.

  Herkese günaydın.

  Lütfen, panik yapmaya gerek yok.

  Elmaslarınızı bulacağız.

  Panik yapmaya gerek yok mu?

  Dünyanın elmas rezervi   buharlaşıp yok oldu.

  Ve paniğe gerek yok, öyle mi?

  Şimdi kasanın içine bakacağım.

  Gece personelini çağırabilir misiniz?

  Teşekkürler.

  Ne yaptın sen?

  Her şey kontrol altında, Bayan Quinn.

  Kontrol altında mı?

  Bana bir termos dolusu demiştin.

  Burada işin bitince köşedeki   kafeye, Hatton Ground'a gel.

  Bay Hobbs?

  Evet?

  Bu taraftan, lütfen.

  Parlak fikirlerinizden biri sayılmaz.

  Bunu kısa keselim derim.

  O kadar elmasla ne yaptın?

  Bir cevap istiyorum, hem de hemen.

  Cevapları alacaksınız, ama zamanı gelince.

  Nefes alamıyorum!

  Sakin olmanızı öneririm Finch'e ne dedin?

  Her zamanki gibi mesaime başladığımı söyledim.

  Bir süre yerleri cilaladım.

  Çöpleri boşalttım.

  Normal bir akşamdı.

  Yalan söyledim.

  Şimdi işe dönmenizi istiyorum.

  Tıpkı konuştuğumuz gibi davranın.

  Günlük işlerinize devam edin.

  Tekrar konuşacağız.

  Tamam mı?

  Yarın burada olacağım.

  Bayan Quinn?

  Sir Milton acilen sizi ofisinde bekliyor.

  Malları satın almayı istiyorsanız   haftasonuna kadar haber vermelisiniz.

  Anladığım kadarıyla   envanter detayları ve alışverişin şartları   bu mektupta açıkça ortaya konuluyor.

  En önemlisi, siz ve müvekkilim arasındaki   her anlaşma bilgim dahilinde gerçekleşmelidir.

  Kısacası beni niyetinizden haberdar edeceksiniz   ben de o noktada ödemeye ilişkin koşulları   tarafınıza bildireceğim.

  Ondan sonra müvekkilim, malları nereden alacağınızı bildirecek.

  Bay Boyle, anladığımız kadarıyla   müvekkilinizin kimliğini bilmiyorsunuz.

  Doğru.

  Bu envanterin içeriğini de bilmiyorsunuz.

  O da doğru.

  Özür dilerim, ama Bay Boyle'a   ofisinden bir telefon geldi.

  Bütün bunlar nedir, söyler misin?

  "Şu anda piyasada, kesilmemiş elmaslardan bir seçki var.

  Pazar fiyatı: Yüz milyon sterlin.”

  Hepsi bu mu?

  Sadece öyle mi yazıyor?

  "Meblağ 48 saat içinde ödenmeli.”

  Çılgının biri tarafından soyulduk.

  Bu adamın tutuklanması gerekmiyor mu?

  Korkarım, Bay Boyle bize bildiği her şeyi söyledi.

  Böldüğüm için üzgünüm.

  Başka bir şey var mı?

  Telefonunuzu bekleyeceğim.

  İyi günler.

  Güney Afrika Yıldızı.

  Sinclair'i geri çağır!

  Hemen.

  Bayan Quinn, girebilir miyim?

  Bütün personelle tek tek görüşüyorum.

  Evet, lütfen.

  Teşekkürler.

  Lütfen oturun.

  Bir sigara ister misiniz?

  Hayır, teşekkürler.

  Teşekkür ederim.

  Şimdi  Bayan Quinn  Amerikalısınız ama Oxford'da eğitim görmüşsünüz.

  15 yıldır burada çalışıyorsunuz.

  Pazarlama şeflerinden birisiniz.

  Doğru.

  İşinizi iyi yaptığınızı söyleyebilir misiniz?

  Evet.

  - Evli değil misiniz?

  - Hayır.

  Ve yaşınız da 38.

  Bu doğru, Bay Finch.

  Fakat umarım bu bir suç değildir.

  Elinizde ipucu var mı?

  Sizin profesyonel görüşünüze göre, Bayan Quinn   Londra Elmas'ın düşmanları kim olabilir?

  Bu çok uzun bir liste olabilir.

  Çok büyük bir iş yürütüyoruz.

  İşin içinde paradan fazlası olduğunu mu düşünüyorsunuz?

  Bay Boyle'un bıraktığı elmasın adı  Kimberly Dördü.

  530 karat, işlenmiş en büyük dördüncü elmas.

  Dertleri para olsaydı   bu elması bize bırakmaları pek mümkün olmazdı.

  Sembolik olduğunu mu söylüyorsunuz?

  Aynı zamanda Güney Afrika Yıldızı olarak bilinir.

  Teşekkürler, Bayan Quinn.

  Şimdilik bu kadar.

  Şu Bay Hobbs   onunla aranız iyi midir?

  Zannedersem.

  Gece hademelerinden biri.

  Çok arkadaş canlısıdır.

  Koridorda onunla konuştuğunuzu gördüm.

  Evet, radyatörümde sorun var.

  Gelip bakmasını rica ettim.

  Bozuk.

  Fazla ısınıyor.

  Peki, sorunu çözebildi mi?

  Bu hafta zaman ayırmaya çalışacağını söyledi.

  Güzel.

  Tekrar teşekkürler, Bayan Quinn.

  Talimatlar için, teşekkürler beyler.

  24 saat içinde size dönerim.

  Teşekkür ederim.

  Günaydın.

  Günaydın, Bayan Quinn.

  Bu sabah çok güzel görünüyorsunuz.

  Soruşturmada Bay Finch'e   eşlik etmek için sizden izin istiyorum.

  Neden?

  Zaman baskısından dolayı   mümkün olduğunca etkili iletişim kurmalıyız.

  Ve?

  Finch, Sinclair tarafından tutuldu.

  Aksi bir neden göremiyorum.

  Aşağıda bir kasa dolusu hiçlik var.

  Kings Row'un avukatları geri dönmüş.

  Bizim adımıza fidye ödemeye hazır olmadıklarını sanıyorum.

  Bu işte Sinclair'in parmağı varsa hayır.

  Sendikanın diğer üyelerini   çoktan ikna etti.

  Teslim tarihlerinin mantıksız olduğunu söylüyor.

  Ama isterse bunu yapabilir.

  En büyük hisse payı onun.

  Hayatı sıfıra döner, başladığı noktaya.

  Kontrat dahilinde değiller mi?

  Bayan Quinn, sizin de bilebileceğiniz gibi   büyük, şahsi servetler söz konusu olunca   kontratlarda boşluklar ortaya çıkmaya başlar.

  Ve bu gerçekleştiğinde, çözümsüz kalırız.

  Elmas yok, rezerv yok.

  Bu duyulursa   dünya başımıza yıkılır.

  Bay Finch'le konuşacak mısınız?

  Ona şirketimizin kararı ile   eşlik edeceğimi söyler misiniz?

  Çok istekli görünüyorsunuz.

  İşim tehlikede.

  Hepimizin öyle.

  Tamam.

  Onunla hemen konuşurum.

  Bu biraz önce geldi Bay Finch.

  Bayan Quinn.

  Bay Jameson sizinle konuşmuş olabilir.

  Soruşturmada elimden geldiği kadar size eşlik etmem istendi.

  Evet, söyledi.

  Şimdi kasaya gidiyorum.

  Bu monitörler  Yeni güvenlik sistemi.

  Aslında pek güvenli değil.

  Çünkü her 60 saniyede bir, her koridor   bir dakika boyunca gözlem dışı kalıyor.

  Bir dakika pek uzun bir süre değil.

  Fark edilmeden geçmeye yeter.

  Tek giriş noktası asansör.

  Ama elmaslar asansörle çıkarılmamış.

  Her aktivasyon kaydediliyor.

  Elektronik bir zaman izi oluşturuyor.

  Her zamanki gibi o gece üç ziyaret olmuş.

  Ve her seferinde asansör giriş katına geri dönmüş.

  Yani asansör, kasanın içeriğinin   taşınmasına yetecek kadar bodrum katında kalmamış.

  Doğru.

  Buna ihtiyacınız olabilir.

  İzninizle.

  Çelik, 5 santim kalınlığında.

  Yer, tavan, duvarlar.

  Ama elmasları çıkarmak için   bir yerden girmiş olmalılar.

  Zorla girilme izi yok.

  Şifreyi biliyorlar mıydı?

  Bunları göz önünde bulundurunca, Bay Finch   hangi sonuca varıyorsunuz?

  Hangi sonuca vardığım belli olmuyor mu, Bayan Quinn?

  Sizin gibi akıllı bir kadın çoktan tahmin etmiş olmalı.

  Saat 2.

  Sanırım yukarıda bekleniyoruz.

  Elmas envanterini belli bir oranda yerine koymak için geçici önlem.

  5 milyon sterlin mi?

  Bulduğun çözüm bu mu yani?

  Taşları satmaları imkansız.

  Bu gezegendeki bütün büyük ticaret merkezleri kontrolünde.

  İlk elmaslar ortaya çıktıktan   birkaç saat sonra, gerisini de alırsın.

  Sinclair, 6 kıtaya elmas veren tek toptancı biziz.

  Artık ihraç edemeyeceğimize dair bir söylenti felaket doğurur.

  Çünkü para elmasın yerini tutamaz.

  Bayan Quinn, Bay Finch'le beraber geldi, efendim.

  Ama fidyeyi ödediğimizde de   elmasları geri alacağımızın garantisi yok.

  Sorumluları yakalamamız da daha zor olur.

  Bu senin sorunun, benim değil.

  Bay Finch.

  Sanırım Bay Finch'in burada bulunan   herkesin bakış açısını değiştirecek bir savı bulunuyor.

  Bu suçun Londra Elmas çalışanlarından biri veya   birkaçı tarafından işlendiğine dair hiç şüphem kalmadı.

  Ayrıca suçlunun kasanın şifresini   Sir Milton'ın evinden aldığını düşünüyorum.

  Sanıyorum, geçen cumartesi günü verilen partide yapıldı.

  Parmak izi almak üzere bir ekip eve gönderildi.

  Bay Finch, bu suçun politik nedenlerden   ötürü işlendiğine inandığınızı söylemiştiniz.

  Kazanç için işlenseydi   bir avuç dolusu elmas yeterdi.

  Peki, Bay Finç, size göre   bunu hangi politik gruplar yapmış olabilir?

  Sovyetler ve Güney Afrika asileri listenin başında.

  Peki Londra Elmas'ta çalışan personelin içinde   bu politik gruplara dahil olması   mümkün olan var mı?

  Araştırmada karşımıza çıkan bir isim oldu.

  Oliver Ashtoncroft, 20 yaşında Oxford'da, Marksist, Leninist   bir gruba katıldığı için tutuklanmış.

  Bu çok saçma.

  Bu neredeyse 20 yıl önceydi.

  Bu şirkette dönen   her şeyi desteklememek   beni bir komünist yapmaz.

  Hırsız da yapmaz.

  Bu kadar yeter!

  Bu sefer çizgiyi iyice aştın, değil mi?

  Özür dilerim, ama şirket içinde en küçük sahtekârlık   şüphesini bile ortadan kaldıramazsak   Kings Row tam olarak anlaşmaya yanaşmayacak.

  Sinclair, sendikanın en büyük sigortacısı olarak   sahtekârlıkla kazanılmış servetinin büyük kısmını kaybedebilirsin.

  Yoksa abartıyor muyum?

  Sahtekârlıkla mı kazanılmış?

  Devasa bir köle toplumuna   diktatörlük eden bir adamın ağzından çıkınca insana komik geliyor bu laf.

  30 yıl boyunca sana   güvenliğin için inanılmaz meblağlarda paralar ödedik.

  Bunu yapmamızın tek nedeni, bir gün   karşılığını görmek umuduydu.

  O gün geldi Sinclair, ama ne yaptın?

  Hiçbir şey.

  Seni ezeceğim Sinclair.

  Sahip olduğun her şeyi alacağım.

  Sonra da lanet mezarının üstüne işeyeceğim.

  Nasıl yaptınız Bay Hobbs?

  Elmasları nasıl çıkardınız?

  Dünyadaki en sert malzeme nedir biliyor musunuz?

  Bu işin arkasında kim var?

  Elmas.

  Bezle silersen elektrik yüklenir.

  Suya koyarsan kuru çıkar.

  Tek düşmanı ise başka elmaslardır.

  Taşları değersiz kıldığınızın farkında mısınız?

  Hepsini.

  Artık satılamazlar.

  Londra Elmas dünyadaki tek alıcı.

  Kesinlikle!

  Biz de bu yüzden fidye istedik.

  Biz mi?

  Biz diye bir şey yok.

  Ödemeyecekler.

  İsteseler de ödeyemezler.

  Paraları yok.

  O müfettiş Finch bizi konuşurken görmüş.

  Bunu çözecektir.

  Bundan hiç şüphem yok!

  Hiç plan yaptınız mı?

  Mesela payınıza düşeni alınca   ne yapacağınızı düşündünüz mü?

  Alan mı olacaksınız, yoksa veren mi?

  Seni aptal bunak!

  Uyan!

  Anlamıyor musun?

  Bizim için tek yaşam parmaklıklar arkasında.

  Tamam, bak.

  Bu işten pazarlık ederek çıkmamızı sağlayabilirim.

  Ashtoncroft'a giderim.

  Elmaslara karşılık   özgürlüğümüzü ve sessizliğimizi isterim.

  Bu anlaşmayı kabul eder.

  Herkesin öğrenmesinden o kadar çok korkuyor ki.

  Tek yapman gereken elmasların yerini söylemek.

  Üzgünüm, Bayan Quinn.

  Yardım etmek isterdim ama pazarlık etmeye niyetim yok.

  O halde teslim olmaktan başka çarem yok.

  Gerçekten mi?

  Öyle mi yapacaksınız?

  Yükselmek için onca yıl uğraştıktan sonra.

  Erkeklerin şakalarına gülerek   bir köle gibi.

  Fırsatlarını görmezden gelerek.

  Aşktan vazgeçerek.

  Basit ve nazik olanlara vakit ayırmadan.

  Bütün pis işleri yaptıktan sonra.

  Sırf bana kızdığın için bunları çöpe mi atacaksın?

  Bütün parayı istiyorum.

  Ve evet, ödeyebilirler.

  Çünkü tam olarak bunun için teminatları var.

  Siz bilirsiniz.

  O halde elmasları kendim bulacağım.

  - Öyle mi?

  - Kesinlikle öyle.

  Elmasları bulacağım.

  Hiç şüpheniz olmasın.

  Kötü bir zamanda mı geldim?

  Hayır, hiç değil.

  Formalite icabı yapıyoruz, biliyorsunuz.

  Cumartesi gecesi Sir Milton'ın partisine katılan   herkesten talep edildiğini bilmelisiniz.

  Parmak izleri.

  Elbette.

  İzninizle.

  Endişelenecek bir şey yok.

  Sizi soruşturmamızdan elemek için gerekiyor o kadar.

  Özür dilerim, burası çok sıcak.

  Gerçekten öyle.

  Şimdi izin verirseniz.

  Ollie'yi gerçekten baş şüphelilerden biri olarak mı görüyorsunuz?

  Ne?

  Şifreleri almak için gereken olanağa sahip olduğunu söylemiştiniz.

  Ama o kadar cesur mu?

  Ya da hırs denen damara sahip mi?

  Hiç kimseyi böyle korkunç bir suç işlerken düşünemiyorum.

  Korkunç mu?

  Yoksa hırs dolu mu?

  Hırs yakından tanıdığınız bir şey mi, Bayan Quinn?

  Artık evli değil misiniz, Bay Finch?

  Hayır, değilim.

  Soruşturmalarınızdan mı bıktı?

  Evet, öyle.

  Üzüldüm.

  Buyurun.

  Teşekkürler.

  Son bir şey daha Bayan Quinn.

  Alt katta yardımınıza ihtiyacım var.

  Gelir misiniz?

  Birkaç dakikalık bir iş.

  Elbette.

  Bayan Quinn, sizden bu adamın yalan söyleyip söylemediği   hakkında fikrinizi istiyorum.

  Bay Hobbs, Bayan Quinn'i tanıyorsunuzdur.

  3.  katta, asansörün yanındaki ikinci ofis.

  Evet.

  Benimle birlikte ifadeleri dinleme nezaketini gösterdi.

  Salı akşamını mı konuşuyoruz efendim?

  Bodrumda geçirdiğiniz süreyi   sizden yeniden dinlemek istiyorum.

  3-6 saatleri arası.

  3 saatlik.

  Kimsenin sizden haberi olmadığı süre.

  İşimin doğası gereği efendim, sık sık yalnız kalıyorum.

  Daha önce ifadenizde   bu süre içinde yerleri silip cilaladığınızı söylediniz.

  Evet, çoğunlukla.

  Yerleri silmek için   uzun bir süre.

  Mermer çok özeldir, efendim.

  Belli bir tür cila gerektirir.

  Ve bu vakit ister.

  Peki kasa koridoruna ne zaman indim demiştiniz?

  Son olarak.

  Sabah 5 ila 6 arası mı?

  Evet.

  Neden peki?

  Neden en son orası?

  Bu özel bir görev, efendim.

  Bu bana sarayda tahta hizmet etmek gibi geliyor.

  En iyi kısmı hep en sona saklarım.

  Boş vakitlerinizi nasıl değerlendirirsiniz?

  Hobiniz var mı, Bay Hobbs?

  Evet, ara sıra kitap okurum.

  Özellikle okuduğunuz biri var mı?

  Graham Greene, H. G.  Wells  Bazen Emily Dickinson.

  Daha radikal bir şey?

  Sovyet edebiyatı okumaz mısınız, Bay Hobbs?

  Savaş ve Barış'ı okumayı denedim.

  Ama bitiremedim.

  Sürekli tazı yarışına gidiyorsunuz.

  Köpeklerin çember çizerek koşması hoşunuza mı gidiyor?

  İlginizi çekerse, perşembeleri de   iç çamaşırlarımı yıkıyorum, efendim.

  Sanıyorum, birkaç yıl önce eşinizi kanserden kaybetmişsiniz.

  Adı  Margaret.

  Doğru.

  Sizin için çok yıkıcı olmalı.

  Başında oturup günden güne erimesini izlemek.

  Üstelik ömrünün en güzel yıllarında.

  Bay Finch, bir şeyleri kaybetmiş biri gibi konuşuyorsunuz.

  Belki ne olduğunu söylerseniz   bulmanıza yardım edebilirim.

  - Bay Finch?

  - Evet?

  İlginizi çekecek bir şey bulduk.

  İzninizle.

  Gelin.

  Şimdilik bu kadar Bay Hobbs.

  Sonra görüşürüz, Bayan Quinn.

  Ashtoncroft'un çalışma odasında mendil kullandım.

  Ama ânın heyecanı içinde   parmak izi bırakmış olabilirim.

  Bunu neden yaptığını biliyorum.

  Nedeninin para olmadığını da.

  Para asla önemli değildir.

  Politik inançların olduğunu biliyorum.

  Ama Kings Row ödememek için elinden gelen her taktiği uyguluyor.

  Ve başaracaklarına dair bir hisse kapılıyorum.

  Bu işten ancak pazarlıkla kurtuluruz.

  O zaman elmasları asla bulamazlar.

  Hiçbir şey alamayacaksın.

  Hem de hiçbir şey.

  Sadece ömür boyu hapis.

  Amacın buna değer mi?

  Meşhur amacın senin için aynısını yapar mı?

  Yarın bu saatlerde bu iş sona ermiş olacak.

  İki yanlış bir doğru etmez derler, bilir misiniz?

  Saçma bir deyiştir.

  Bazen, bir şeyi düzeltmek için   en az o kadar yanlış yapman gerekir.

  Evet!

  Amacım.

  Benim için yüz ömür boyu hapse bedel, Bayan Quinn.

  Bir gün bunu anlayacaksınız.

  Belki bu mermer duvarlardan ötesini görmenizi sağlar.

  Dışarıda çok güzel bir dünya var.

  Bir teselli olur mu bilmiyorum.

  Amacım seni bu işe karıştırmak değildi.

  Adli araştırma birimine teyit ettirin.

  Derhal, efendim.

  Ya tazı yarışı?

  Bir şey çıktı mı?

  Evet  İşte bu.

  O olduğuna eminim efendim.

  Şu hademe.

  Tanrı aşkına, Hobbs!

  Bunu nasıl yaptın?

  Sana söylüyorum.

  Fazla vaktimiz kalmadı.

  Ashtoncroft'un sırtı duvardayken onu alt edersek   kan çıkar.

  Birilerinin başı yanacak.

  Ya Finch ne durumda?

  İpuçları bulduğunu söylüyor.

  Ona güvenebileceğimizi sanmıyorum.

  Başka seçeneğimiz yok.

  Ona mutlaka bir şeyler bulmasını söyle, hemen.

  Bunca zaman ne yaptığımı sanıyorsun?

  Sendika üyelerini arayın.

  Hepsini.

  Bu akşam bir toplantı düzenleyin.

  Peki, ne diyelim?

  Deyin ki  Onlara deyin ki  Eğer gelmezler ve   cüzdanlarını açıp önüme koyarak   bana borçlu oldukları parayı ödemezlerse, ömrümün geri kalan   zamanını onları mahvetmeye adayacağım.

  Böyle söyle.

  Dişe diş.

  Londra Akşam Haberleri.

  Beni haber masasına bağlayın, lütfen.

  Ben de sizi arıyordum.

  Biraz hava almalıyım.

  Benimle bir içki içer misiniz?

  Çok özel birisiniz, Bayan Quinn.

  Gerçek bir bağımsız.

  Neden kimse sizinle evlenmemişti?

  Annem demişti ki, "Oğlanları dövmek seni popüler ya da mutlu etmez.”

  Meğer haklıymış.

  İkimiz aynı türdeniz.

  Dışlanmış, yalnız.

  Neredeyse dâhi olabiliyoruz.

  Ama harcadığımız onca saatle ne başarıyoruz?

  Kesinlikle hiçbir şey.

  Başka isteğiniz var mı efendim?

  Girin.

  Efendim, basın dışarıda.

  Basın mı?

  Ne istiyorlar?

  Emin değilim, efendim.

  Onlarla ben konuşurum.

  Bayanlar ve Baylar, lütfen.

  Bay Ashtoncroft şu an müsait değil.

  Pekâlâ, Bayan Quinn  Bunu nasıl yaptığınızı söyleyecek misiniz?

  Yüz milyon sterlinlik elması çaldınız, kameraları atlattınız.

  Çelik duvarları, güvenliği, mühürlü kapıları aştınız.

  Yemin ediyorum, bir türlü çözemedim.

  Keşke size yardım edebilsem, ama o kadar akıllı değilim.

  Belki Ruslarla anlaşma yapmışsınızdır.

  Kim bilir?

  Lon Di çöktükten sonra   yeni kartelin başına siz geçebilirsiniz.

  O kadar şeytani mi görünüyorum?

  Yarış pistinde Bay Hobbs'la çekilmiş bir fotoğrafınızı bulduk.

  Yanılıyor olmalısınız.

  Ben asla kumar oynamam.

  Aynı zamanda Ashtoncroft malikanesinde bazı parmak izleri bulduk.

  Gece yarısına kadar kesin sonuçları almış olacağız.

  Ve bir de   ücretimin bulunan malın %5'i olduğunu biliyor muydunuz?

  Ne yaptığınızı anlıyorum, Bay Finch.

  Beni sınıyorsunuz.

  Tepkilerimi ölçüyorsunuz.

  Ama gerçek şu ki, beni tutuklamadınız.

  Çünkü elinizde kanıt yok.

  Çünkü ben suç işlemedim.

  Belki de sizi tutuklamamamın nedeni işin arkasında   kim olduğunu söylemenizi beklememdir.

  Efendim, bir olay oldu.

  Soygunun haberi basına sızmış.

  Bay Ashtoncroft kalp krizi geçirdi.

  İyi mi peki?

  Korkarım değil.

  Yönetim kurulu ofiste toplanıyor.

  Şehri terk etmeyi düşünmüyorsunuzdur, Bayan Quinn.

  Lanet olsun.

  Ne kadar güzelsiniz.

  Akıllı kız, ha?

  Adi ama akıllı.

  Ashtoncfoft öldü.

  Yoksa bu da planınızın bir parçası mıydı, Bay Hobbs?

  Gidip her şeyi anlatacağım.

  Korkarım gitmenize izin veremem, Bayan Quinn.

  Bakın, fidyenin teslimine bir saat kaldı.

  Ben de bulacak kadar akıllı biri çıkarsa diye   Alaaddin'in mağarasının girişini kolluyorum.

  Şu halinize bakın.

  Bu şirket için çok değerlisiniz.

  Öyle değil mi, Bayan Quinn?

  Sana para vermeyecekler, eğer öyle düşünüyorsan çıldırmışsın.

  Ödeyecekler, bundan eminim.

  Bütün bunlar bitince ne yapacağınızı hiç düşündünüz mü?

  Bana karımı hatırlatıyorsunuz.

  Bir şeye diş geçirdi mi bırakmazdı.

  Nasıl öldüğünü anlatmış mıydım?

  Kanser.

  İlk başta kanserinin ameliyat edilebilir olduğunu   erken teşhisten dolayı yaşama şansının yüksek olduğunu söylediler.

  Sahip olduğumuz az parayı   özel bir hastane poliçesine yatırdık.

  Ama sonra sigorta şirketi hastanede yatmak için   sırasını beklemesi gerektiğini söyledi.

  Biz de davamızı   şirketin başkanına kadar götürdük.

  Acil bir durum olmadığını söyledi.

  Ve, bilirsiniz  Hastaneye kabul edildiğinde   hastalık çok ilerlemişti.

  Sinclair  Evet.

  O dönemde Clifton Sinclair, az gelirli İngiliz halkına   özel hastane poliçelerini pazarlayan en büyük satıcıydı.

  Bu parayı Londra Elmas'a yatırarak   en büyük sigortacısı olmak için kullandı.

  Kings Row sendikalarına dahil olan her birey   şahsi servetlerinin kaynağını açıklamakla yükümlülerdir.

  Bunun anlamı nedir?

  Burada ne yapıyorsun?

  İçinde bulunduğumuz durumu tartıştık.

  Ne duru mu?

  Hepimizi soktuğun çözümü imkansız durumu.

  Neden bahsediyorsun?

  Haberin var mı bilmiyorum.

  Londra Akşam Haberleri'nin %75'i bizdik.

  Sanırım onlarla konuşmuşsun.

  - Evet.

  - Basına gidince   hızlı bir anlaşma yapmak zorunda kalmayız.

  Skandal çıkınca zaman kazanırız.

  Planın buydu, değil mi?

  Bay Ashtoncroft, hemen anlaşma yaparsanız   suç duyurusunda bulunmaktan vazgeçecek.

  Ben de buna izin verdim.

  Ne yaptın?

  Kings Row tek bir şeyi temsil eder.

  Güvenilirlik.

  İşimiz   bunun üzerine kurulu.

  Unvanımız bunu gerektirir.

  Bu parayı asla geri alamayacaksınız!

  Bu bir fidye, Tanrı aşkına!

  15 yıl boyunca, en uygun zamanı beklediğini mi söylüyorsun?

  Tek bir adamı cezalandırmak için miydi?

  "Sabır, en büyük erdemdir" derler.

  Bu dünyada   gerçekten sevdiğim tek şeyi elimden aldı.

  Bay Hobbs, bu ne kahramanlık.

  Hayır.

  Kahramanız.

  Nasıl çözdünüz?

  Sakarlığım ve geçmişiniz sayesinde.

  Hadi, hadi!

  İşte burada, efendim.

  Teşekkürler.

  Bu bankanın gönderdiği, ve müvekkilinizin   talep ettiği miktarın belirtilen hesaba   ödendiğine dair teyit teleksidir.

  Her şey yolunda görünüyor.

  Envanter listesine bak.

  Ne yazıyor?

  Güvenliği arar mısın, lütfen?

  Anlayamıyorum.

  Boş!

  Bu da ne demek oluyor?

  Sanırım elmasların iade edilmeyeceği anlamına geliyor.

  İyi günler.

  Yani Güney Afrika Yıldızı, bir mesaj değil miydi?

  Daha karışık.

  Sakıncası var mı?

  Seni yalnız bırakayım.

  Ondan sonra müvekkilim malları nereden alabileceğinizi bildirecek.

  Affedersiniz ama Bay Boyle'a ofisinden bir telefon var.

  Evet?

  Teslimat mı oldu?

  Size bir tavsiye vereyim mi, Bayan Quinn?

  Silah sizde olduğuna göre.

  Hayat yaşamak içindir.

  Almak içindir.

  Hiçbir şeyden pişmanlık duymayın.

  Hadi, indir şunu.

  Sen bunu yapamazsın.

  Silah dolu değildi.

  Artık önemi kalmadı.

  Her şey bitti.

  Daha kaç tane var?

  Hazır mısın?

  Çok dikkatli olun.

  Bay Hopkins.

  Bayan Quinn.

  Bay Finch.

  Tebrik ederim.

  Küpeniz lavaboya   düşürünce mi aklınıza geldi?

  Sizi payınızdan ettiğim için çok üzgünüm.

  Sir Milton'ın kasasında parmak izi bulamadık.

  Ofisindeki opera gözlüklerinde bulduk.

  Ama kesin sonuç alamadık.

  Bay Finch.

  Söyleyeceğiniz her ne ise, Bayan Quinn   için doğru zaman değil.

  Belki doğru zaman asla gelmez.

  Tuhaf gelse de   ömrünüzü parmaklıklar arkasında   geçirmeniz fikrine tahammül edemiyorum.

  Tabii ki, soruşturmaya eşlik edeceksiniz.

  Deneyimleriniz sayesinde bu işe   çok uygunsunuz.

  Hoşça kalın, Bayan Quinn.

  Bu binada   büyük bir hırsızlık olayı gerçekleştiği bildirildi.

  Gördüğünüz gibi durum bu değildir.

  Şirketin başına Ollie geçti.

  Babasının umduğu her şey olmayı başardı.

  Ben daha şanslıydım.

  Uzun süren verimli bir ilişki bekliyoruz.

  Ve   elbette çok gizli.

  Uzun bir soruşturmadan sonra   Bay Hobbs'un tek başına hareket ettiğine karar verildi.

  Onu asla bulamadılar.

  Bir ay sonra yine terfiim engellendi.

  Ertesi gün istifamı verdim.

  Duygusal davrandığım için bağışlayın   ama bilmem gerek.

  Paraya ne oldu?

  Bay Hobbs'a ne oldu?

  Bay Hobbs'la bir daha hiç konuşmadık.

  Ama İsviçre'de bir bankadan   adıma yüklü miktarda   gizli bir hesaba para yatırıldığına dair bir mektup aldım.

  Toplam 100 milyon sterlin.

  Son kuruşuna dek.

  Gerçek hikayem burada başlıyor.

  Makalenizin adı, "Lider Kadınlar"dı.

  Değil mi?

  Umarım ilham alırsınız.

  Umarım başkalarına ilham verebilirsiniz.

  Beni arayabilirsiniz.

  Numaram arkada yazıyor.

  "Böyle olmasını beklemiyordum.

  Ama Hobbs'un parasının yükü beni başka yönlere gönderdi.

  Dünyayı keşfettim.

  Ve bu sayede kendimi keşfettim.

  Yüz milyon sterlini dağıtmak ne kadar uzun sürüyor bilemezsiniz.

  Tam 40 yılımı aldı.

  Ve bugün  Bugün, kalan son peniyi de verdim.

  Sonunda özgürüm.”

  "Sadece  Elinde tuttuğun o mücevher hariç.

  Onu kötü bir gün için saklıyordum.

  Ya da belki  Belki de sahip olduğum   en son kibir kırıntısı odur.”

 ||


Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar