Mürekkep (2009) Ink
| |
107 dk
Yönetmen:
Jamin Winans
Senaryo:
Jamin Winans
Ülke:
ABD
Tür:
Aksiyon, Fantastik, Bilim-Kurgu
Vizyon Tarihi:
23 Ocak 2009 (ABD)
Dil:
İngilizce
Oyuncular
Christopher Soren Kelly
Quinn Hunchar
Jessica Duffy
Jennifer Batter
Jeremy Make
Özet
“Işıklar söndüğünde ve şehir uyuduğunda, iki güç ortaya
çıkar. Onlar, bizleri bu gücün dışında tutabilmek için görünmezdirler. İki
farklı gücü temsil eden bu gruplar rüyalarımız aracılığıyla, ruhlarımız için
savaşırlar. Gruplardan birisi, umutlarımızı destekler ve iyi rüyalarımız
aracılığıyla bizlere güç verirler. Diğer grup ise kâbuslarımızdan yararlanarak
bizleri çaresizliğe doğru sürükler.” Baba John (Christopher Soren Kelly) ve
kızı Emma (Quinn Hunchar), fantastik hayal-dünyasındaki bu iyilerin ve şeytani
güçlerin arasındaki alaycı aşk hikâyesine, kayıplar ve vaat arayışları
içerisinde saplanırlar
Altyazı
Sana ne oldu?
S...tir!
S...tir!
S...tir!
Fazla zamanımız
kalmadı.
Tik tak, bu adam
sarsılacak.
Benim randevum var.
Asistanımın
programımı yeniden düzenlemesi gerekiyordu.
- Düzenlemedi.
- Öyleyse asistanımı
aramalısın.
Annem, senin beni
progra..na alamayacağını söyledi.
- Lütfen, bu seferlik
unutalım.
- Dangalaklık etme.
Dangalaklık mı?
Bu hafta 80 saat
çalıştım.
Peki sen ne yaptın?
Hadi baba, fazla
zamanımız kalmadı!
Canavarı engellemek
için bir duvar inşa etmeliyiz!
Çay partilerinize ne
oldu?
Artık küçük kızlar çay
partisi vermiyor mu?
Sen hendeği kaz.
Canavar gelmeden
hendeği bitir.
Böylelikle onu
yavaşlatmış oluruz.
Annen uyandığında
kazsa olmaz mı?
Hendek kazmak için pek
hazırlıklı değilim de.
Çabuk ol, fazla
zamanımız kalmadı!
Emma.
Bunu yapmayacağım,
anlaştık mı?
Annen seninle oyun oynayabilir,
tamam mı?
Zaten bu işlerde hiç
iyi olmamışımdır.
Yapabilirsin baba.
- Hayır!
- Ne oldu?
Geliyor!
Hendeği kazmak için geç
kaldık!
Yere yat baba!
Beni yakaladı!
Kurtar beni baba!
Kurtar!
Beni mağarasına
götürüyor!
Gerçekten çok çirkin
baba!
Beni yakaladı.
Hadi beni kurtarsana.
Kızıma dokunma seni
adi!
Şunun icabına bak
baba!
Şu piçin icabına bak!
Kızıma bulaşan beni
karşısında bulur!
Kale!
Kale!
Kalemize dönelim!
Yere yat!
Yere yat!
Başardın baba!
Onun icabına baktın!
Hey sen ne zamandır "piç" kelimesini
kullanıyorsun?
Dün akşama kadar loto oynayan herkese bol şans diliyoruz Baba?
Senin öldüğünü
sanmıştım.
Senin cenazene
katıldım.
Hayır, hayır.
Ben buradayım.
Her daim yanında
olacağım.
Bingo!
Bingo!
Bingo!
Bingo!
Yatma vakti geldi
Prenses Moomba.
Güzellik uykusuna
yatma vakti geldi.
Bugün majesteleri,
tüm ülkeyi senin güzelliğinle kutlu kıldı.
Fakat şimdi her yer
sessiz, seyahatimize yarın devam ederiz.
İsyancılar üssümüze
sızdı!
Sör Lawrence, Sör
Lawrence!
Hemen süvarileri
gönderin!
Sör Lawrence?
Sör Lawrence!
Size ne oldu böyle?
Olamaz!
Neden!
Neden!
Neden!
Daha çok gençti!
Emma?
Odada oyun oynamıyorsun
değil mi?
Çok inandırıcı bir
horlamaydı fakat ışığı kapatmak zorunda
kalacaksın genç bayan.
Teşekkür ederim.
- İyi geceler büyükanne.
- İyi geceler
uyur-konuşur.
Yardım edin!
- Arkadaşlarını
parayla satın alıyor.
- Vücudu da parasının
eseri.
Kesin!
Kesin benim hakkımda
konuşmayı!
Kesin!
Yeter!
Yeter!
Seni salak!
- Nasıl bu kadar
salak olabiliyorsun?
- Kimse yok mu?
Tıpkı baban gibisin!
O da salağın tekiydi.
İğrençsin!
O kadar iğrençsin ki insan
yüzüne bakamıyor!
Kendi çocukların bile
seninle olmaktan utanıyorlar!
Seninle tanışmakla çok
büyük bir hata işlemişim!
Senin ileride nasıl
bir salak olacağını tahmin etmeliydim!
İşsizsin, cebinde beş
kuruşun yok!
Bir gün gerçek bir
erkek bulacağım.
Bunu daha kaç akşam
yapacaksın?
Buna bir son
vermelisin.
Sürekli uzaklarda
olamazsın.
Senin unuttuğun Bunu artık değiştiremezsin.
bambaşka bir hayatın
daha var.
Yapma!
Yapma!
Büyükbaba!
Büyükbaba!
Büyükbaba!
Kıza git!
Git kızı elinden al!
Yardım edin!
Bu yılın borsada tahmin edilen halka arzlarından birisiydi.
Mobil iletişim
sistemlerinin piyasadaki lideri konumundaki Apollo Systems
şirketi bu hafta en çok hisse senedi satan kurum
olacak.
Söylentilere göre
Hannaway Capital, Van Buskirk Black and Company ve
Hamilton Partners bu yarışta önde gelen şirketler konumunda.
Sanki bir güzellik
yarışmasında gibiler, tahminlerimize göre yakın bir zamanda bu şirketlerden
birisi bir beyanatta bulunacak.
David, sana göre John!
Bu sabah yapma bari.
Lütfen Roger, o
bakışından nefret ediyorum.
O altına sıçırtan
dehşet bakışlarından nefret ediyorum.
Ne oldu şimdi?
Seni öldürecek
değilim.
- Bu sabah da paçanı kurtardın.
- Cidden zor bir
durumdayız John.
Biz asla zor duruma düşmeyiz
Roger, asla.
Olay Apollo'nun Hamilton'a
yöneliyor olması.
Hamilton dün gece
birden bire komisyonu yüzde 6,5'un
altına çekti.
- Hey, hey, hey!
- Ne dedin sen?
- Yüzde 6,5 John.
- Bizi fena
yakaladılar.
- Hamilton mı?
Apollo'ya - Apollo hesabından mı bahsediyorsun?
- Evet!
- Hamilton Apollo'ya
yüzde 6,5 mu çekmiş?
- Birden fiyatı aşağı
çekmişler.
Bu haberi kimden
öğrendin?
Carl'ın
bağlantılarından.
Evet.
- Bunu yapmalarına
nasıl izin verirler?
- Kimse tahmin
etmezdi.
İlk başta ben de
abartıldığını sandım, ama sonra-- S...tiğimin vurguncuları!
Apollo Hamilton'ı mı
istiyor?
Hamilton buralardan zengin
birini bulamadı tabii.
Hamilton'ın da a..na
koyayım.
Yüzde oranları
oyununu kazanmak mı istiyorlar?
- Öyleyse daha iyi
bir hamleleri olmalı.
- John - Size bol şans!
- Özür dilerim.
Bunların gözü dönmüş,
bu heriflerin hepsini çok iyi tanırım.
Gözleri dönmüş bir
halde yapılan bir hamleden başka bir şey değil.
Bana bak Roger.
Bu anlaşma fos
çıkarsa seni kendi ellerimle öldürürüm.
Bir, iki, üç, dört.
Bir, iki, üç, dört.
Bir, iki, üç, dört.
Bir, iki, üç, dört.
Bir, iki, üç, dört.
Bir, iki, üç, dört.
Bir, iki, üç, dört.
Bir, iki, üç, dört.
Bir, iki, üç, dört.
Bir, iki, üç, dört.
Bir, iki, üç, dört.
Ha!
İki, üç, dört.
Yeh!
İki, üç, dört.
Vah!
İki, üç, dört.
Bir, iki, üç, dört.
Bir, iki, üç, dört.
Bir, iki Dal!
Anasını sikeyim!
Bir, iki, üç, dal.
Bir, iki, üç, dal!
Merhaba sayın bok.
Bugün nasılsın
bakalım?
Yok.
Dövüşmeyeceğiz değil
mi?
Sen Jacob musun?
Ben Allel.
Kıza yardımcı
olabilesin diye sana yardım etmem istendi.
- Şu kaçırılan kız - Dur hele.
Ağzının payını alan
kişi sen olmalısın.
- Ne?
- Evet, eminim yerini
bulmamıştır.
Ağzının payını almayı
kimse kendine yakıştırmaz tabii.
- Benimle dalga mı
geçiyorsun?
- Çok da sertsin,
değil mi?
Anladım, anladım!
Uyumlu davranacağım!
O kelimelerden hiç bahsetmeyelim
istiyorsun değil mi?
- Ne kelimesi?
- Ağzının payını alman
hakkındaki!
Hiç kimse senin
aslında bir şıllık olduğunun farkında değil.
Onları
kandırabilirsin ama sen tam bir
şıllıksın.
Sizin kitabınızda çok
sevimli kızların gecenin karanlığında kaybolması mı yazılı?
Yeter!
Vurdum gitarın teline Yoksa karşımda suçlu bir çocuk ihmalcisi mi
var!
İşte bu!
Dövüşçü seni!
Emin olmak istemiştim
o kadar.
Elbette
yetersizliğinle işleri karman çorman ettin, ama ona bakan kim?
- Yine karşılaştık!
- Bunlar şaka mı
şimdi?
Bu zırvalıkları sarf
etmekteki amacın ne senin?
Kızı kaybettin, değil
mi?
- Hayır, kızı ben
kaybetmedim!
- Tabii ya,
kaçırılmıştı.
Her şey bitmiş değil hâlâ vaktimiz var.
Onu nasıl takip
edeceğimizi biliyor musun?
Hayır, hem kim takip
etmek istiyor ki?
Unutma herif senin
ağzının payını vermişti.
Diğer tarafa geçip kızın
bedenine ulaşacağız.
- Sonra ne olacak?
- O boku kızın
içinden çıkaracağız!
O boku kızın içinden
çıkaracağız!
Onu uyandıracağız.
Çok güzel!
Geçen sefer onlarla
fiziksel temas sağlamayı denedim, bu imkânsız
tabii Kılavuz değilsen.
Yardım edin!
Yardım edin!
Lütfen bana yardım
edin!
Yardımınıza ihtiyacım
var.
Elimde bir teslimat
var.
Anahtarım kırıldı.
Sen bir fiyasko musun
Ink?
Hayır.
Çünkü fiyasko diye bir
seçeneğimiz yoktur Ink.
Bizde mükemmeliyetlik
vardır.
Bana yardım edebilir
misiniz?
Evet edebilirim.
Yardım ister misin
Ink?
Buna ihtiyacın var.
Hem de utanarak O pis koku!
Şifre burada değil.
İkiye bölünmüş
durumda.
Taşıyıcılar avaredir.
Ama sadıktırlar.
Her ikisini de bulursan
kurulun karşısına çıkabilirsin.
Hızını iyi ayarla.
Sadece birkaç saatin
kaldı.
Başarısızlığını kabul
edersen devam etmene gerek kalmaz.
Hissizleşmek için elinde sadece bir tek fırsat olacak.
Hayır Phil.
Her şey göz önüne zengin
olacağım.
Hey Phil, kapatmam
gerekiyor.
İşimin başına
dönmeliyim.
Tamam mı?
Özür dilerim.
Acil bir durum
olduğunu söyledi.
Ne işin var burada?
Sana telefonla
ulaşamadım.
Seninle konuşmak
isteseydim Ron, telefonuna cevap verirdim.
Emma hastanede
yatıyor.
Felç gibi bir şey geçirdiğini
söylüyorlar.
- Durumu iyi mi?
- Hayatta ama hiçbir şeye tepki vermiyor.
Şu an komada.
Peki doktorlar ne
yapıyor?
Durumunu dengede
tutmaya çalışıyorlar ama Ama bu
işlemlerin kalbini zayıflatabileceğini
söylüyorlar.
Bunun kalp krizine yol açabileceğini de
söylüyorlar.
Emma'nın sana
ihtiyacı var.
Kathy ile ben
yanındayız ancak ancak onun babasına
ihtiyacı var.
Bu artık benim
sorumluluğumda değil.
Bunu uzatmamalıyız
artık.
Kızın için.
Ne yapabilirim?
Seninle oyun oynadı.
Sana soruyorum Ron, ne
yapabilirim?
- Artık ona babalık
yapabilir miyim dersin?
- Bunu uzatmamalıyız.
- Yaşananlar geçmişte
kaldı.
- Öyle mi?
Bana daha çok şimdiki
zaman gibi geliyor Ron.
Tüm dünyayı benim
Deccal olduğuma ikna ediyorsun, sonra kızımı
elimden alıyorsun, bunları geçmişe atamazsın
Ron.
Çünkü şu an bunarı
yaşamaktayım!
- Çektiklerini
biliyorum, hepimiz çektik.
- Yapma lütfen.
- Bak, sana
yalvarıyorum - Seni dinlemek istemiyorum!
Benim artık bir kızım
yoktu, unuttun mu yoksa?
Bu cümle sana bir şey
çağrıştırdı mı?
John, özür dilerim.
Bay Hudson sizi
istiyor.
Biliyorum Judith,
biliyorum.
Git artık.
Ne yeri ne de zamanı.
Buraya onun için
gelmedim.
Yaşamlardan mı
bahsetmek istiyorsun Ron?
Ben şu an yaşamla
ölüm arasındaki bir noktadayım karşımda
tam bir milyar dolarlık bir anlaşma var.
Binlerce yaşam da
risk altında.
Ayrıca çok önemli.
Benim ailem artık
bunlar, elimde bir tek bu kaldı.
Onun için en iyisini
yapmaya çalıştık ancak şu an sana
ihtiyacı var.
Onun babası olarak yükümlülüklerini
bir düşün.
Bu önemsiz adam.
Yükümlülüklerim mi?
Sana göre yükümlülük
nedir ki?
Shelly ile 15 yıl
boyunca konuşmadın sonra birden
cenazesinde çıkageldin!
Sözünü ettiğin
yükümlülük böyle bir şey miydi Ron!
Emma ile ilgileniyor
olman seni temize çıkarmaya yetmez!
Onu öldürebilirdin.
Hâlâ numara
yapıyorsun!
Her gün bununla yaşamak
zorunda kalıyorsun, değil mi?
Aynı hataları
yapmaman için sana yardım etmeye çalışıyorum.
S...tir git Ron!
Ben, sen değilim!
Anladın mı beni!
Bana, o eski bilge
kişi numaralarını çekme.
Bu, ne seninle ne de benimle
ilgili John!
- Söz konusu olan
senin kızın.
- Defol.
- Senden rica
ediyorum John.
- Güvenliği çağırtma
bana.
Lutheran Hastanesinde
yatıyor.
Hepsi ayaklarına kapanıyor.
Ödeme emriniz için
teşekkür ederiz, gerekli bilgileri mail ile atacağız.
Az önce Bowman
Boruları kâğıtlarından beş milyon değerinde satış yaptım!
Hey, sen benim adıma
çalışıyordun değil mi John Sullivan?
- Scott Hamilton.
- Evet.
Büyük bir iş
becerdiğini duydum.
Beş milyon iyi
paradır.
Öyle evet.
Sanırım şansım yaver
gitti, tam bilemeyeceğim.
Hey Todd.
Şu senin pota
gönderdiğin iyi kazanç getiren kâğıtları hatırladın mı?
Az önce Rumney Casino
hisselerinden üç milyonluk satış yaptım.
Senden nefret
ediyorum.
Johnny!
Selam dostum ne var
ne yok?
Olay şu ki, Scott
Hamilton'ın dikkatini çekmeyi başardın.
Yakında köşeden bir
ofis de kaparsın sen!
İnanamıyorum, iki
buçuk yıldır buradasın ve şehir
manzarasını kapıyorsun.
Benim ofisim nereye
mi bakıyor?
Kendi ölüm kâğıdıma.
Kentin dilinde
dolaşan adama, John Sullivan'a içelim!
John'a!
Bu tam bir saçmalık.
Bunu daha kaç akşam
yapacaksın?
Hey bugün harika bir gündü.
Bunu kutlamalıyız
diye düşünüyorum.
Anlarsın ya.
Yüzüme bak.
Ne var?
Buna bir son
vermelisin.
Sürekli uzaklarda
olamazsın.
Senin başarını
çekemiyor.
Senin unuttuğun bambaşka bir hayatın daha var.
Bunu artık
değiştiremezsin.
Çok mahcup olmuştun.
Bay Sullivan, aileniz
zaten aşırı miktarda üzüntü çekmiş.
Daha fazla
üzülmelerine neden olmak da beni üzer.
Ancak uyuşturucu ile ilgili
geçmişiniz ve kızınıza karşı ihmalkâr davranışlarınız
göz önüne alındığında hayatınızı düzene
sokmak adına biraz zamana ihtiyacınız olduğu bir gerçek.
Şu an sizi, kızınıza
bakmaya yetkin görmüyorum.
- Bu nedenle mahkeme
kararıyla - Kızını elinden alıyorlar.
Emma Sullivan'ın
vesayetini - Lütfen!
Lütfen yeter!
Ronald ve Katherine
Evans'a vermiştir.
- Yeter!
Lanet olsun!
Size yardım edeyim.
Hiçbirine dokunma!
Lütfen hiçbir şeye
dokunma.
Geri zekâlı.
İki, üç, dört.
Bir, iki, üç, dört.
Adım, iki, üç, dört.
Planımız hakkında
biraz kafam karıştı.
Evet, sen mi ben mi!
Bildiğim kadarıyla, diğer
tarafa geçip kızı fiziksel olarak
uyandıracağız ve kendine gelmesini sağlayacağız.
Nasıl yapacakmışız
onu?
Bilmem.
Bugün ona eşlik
edeceğiz o kadar.
Kendisi bir Kılavuz.
Sen Kılavuz musun?
Ben olsam onunla mantıklı
bir konuşma içine girmeye kalkmazdım
Sara, hatta hiç konuşmazdım.
Ayrıca eli de hiç
durmuyor.
Ah, iki, üç, dört.
Tamam.
Dikkatlice ve
sessizce halledeceğiz.
Güneş ışığı alıyoruz,
dolayısıyla dövüşmeyelim olur mu?
Pekâlâ, şu an
dikkatlice gözlemlemesi gerekiyor.
O olaya odaklanacak, biz
de onu kollayacağız.
Kızın korunup korunmadığını
bilmiyoruz dolayısıyla çok sessiz olmaya mecburuz.
Bizi görürlerse, baş
edemeyeceğimiz şeylerle karşı karşıya kalabiliriz.
Ne görüyorsun?
Emma karşımda.
Şuursuz bir şekilde
yatakta yatıyor.
Başka?
Büyükannesi de odada.
O ne yapıyor?
Ayakta duruyor.
- Nereye bakıyor?
- Pencereden dışarı
bakıyor.
Anlatmaya devam et.
Büyükannesi şu anda
Emma'ya bakıyor.
Alnına dokunuyor.
Bir terslik var.
Bu kızın annesiyle
babası nerede?
Elin yüzün onun bağırsaklarıyla
kirlenecek!
Onu teslim etmek
yerine öldürecek misin?
Bu kız senin için bu
kadar kolay harcanabilir mi Ink?
- Yeter!
- Dur!
Dur!
Dur!
Konuşarak halledelim.
Onu sal gitsin.
Yerine beni al.
Onun işi bitti.
Pekâlâ, önünde
eğiliyorum.
Günaydın.
Giriş yapmak isteyen
var mı?
İçerideki adamımız Hamilton'ın
mesai sonrası parti vereceğini söyledi.
Tekliflerini 6,5'tan
7'ye çıkarmışlar.
Tanrı içerideki
adamımızın yardımcısı olsun.
CIA gibi çalışıyoruz.
S...tir!
S...tir!
Yok bir şey.
Hamilton'ı boş verin.
Son demlerini
yaşıyorlar.
Bunu da aşarız.
John, bunu nasıl
aşmayı düşünüyorsun?
Bilindik sendikalar
aracılığıyla borsaya teklif sunacaklarını hepimiz biliyoruz.
- Şu an Apollo'yu da
haberdar ediyorlar.
- Zaten bu hep
sıkıntı olmuştur.
Onlarla boy
ölçüşemeyiz.
Kendinize gelin
beyler!
Maçtan iki saat önce
neden başlama vuruşu yapıyoruz ki?
Sopayı elimize
alalım, şöyle bir iki sallayalım.
Bakın, bunlara olanak
verme gibi bir seçeneğimiz yok.
Lafı bile geçmeyecek.
Tamam mı?
Orada olacağız ve işi
kapacağız.
Rakamlarla her an
oynayabiliriz.
18 civarlarında bir
teklifte bulunabilirdik.
Daha yaratıcı olalım.
Bu kadını sevdim.
Bu kadını sevdim.
Ben de ondan
bahsediyordum.
Biraz daha
yaratıcılık.
Tam bir saçmalık.
Sana göre bu hiçbir
şey.
Buna bir son
vermelisin.
Sürekli uzaklarda
olamazsın.
Özeleştiri beyler.
Kendilerini nasıl
gördükleriyle ilgili.
Apollo şu an
ulaşılması güç bir konumda.
Onlara boyun eğeceğiz.
Bizden teklif mi istiyorlar?
Öyleyse teklifimizi
sunacağız.
Bu bilginin kesinliği
ne?
Kesin.
Pekâlâ.
Hamilton'ın 6,5'una
tamam diyoruz.
Ayrıca şirket
taahhüdü altında, 18 dolar, 50 sent önereceğiz.
Bununla kimse başa
çıkamaz.
John bu rakam çok
fazla.
Dan!
Bunu satacağım.
Bunu satacağım.
Düşündükleri rakamı
ortaya sürdüm.
Kendilerini Tanrı mı
sanıyorlar?
Biz de buna uyan bir
rakam sunarız.
Sana tapıyorlar.
Hey John!
Kaç kuşak öteden
geliyorsun sen?
Dinleme onları John.
Dinleme onları John.
Sen daha iyisin!
Sen bundan daha
iyisin!
10.
80 dolar.
Yemek çekleriyle
ödeyeceğim.
Küçük düşme.
Bunlar nereye
bakıyorlar?
Bunların hepsi
yanacak John.
Ağır silahlara gerek
duyabiliriz.
Her şey yolunda
giderse, kullanırız.
Sessiz olun.
Geri çekilin.
Lanet olsun!
Size yardım edeyim.
Hiçbirine dokunma!
Lütfen hiçbir şeye
dokunma.
Bizden ileride.
Arabasına doğru
gidiyor, peşinde de bir Karabasan var.
Karabasanı tarif eder
misin?
Büyük.
Kendine hâkim.
Bir, iki, üç, dört.
Günün ortasında
Karabasan'ın onunla ne işi olabilir?
Bu ne demek oluyor?
"Bu herif
yarrağı yedi" demek oluyor.
İki, üç, dört.
Bir, iki, üç, dört.
Bir, iki, üç dört.
Sen iyilerden misin?
Evet.
O da kötü mü?
İyi biri değil.
Sence?
Sence kötülerden mi
Emma?
Adımı biliyor musun?
Senin hakkında çok
şey biliyorum.
Nereden biliyorsun?
Geceleri uykudayken rüya
görmekten hoşlanır mısın?
Sen uyuduğunda, bizim
gibi insanlar ortaya çıkar.
Senin, ailenin ve
tanıdıklarının güzel rüyalar görmesini sağlarız.
O da kâbus görmemizi
mi sağlıyor?
Hayır.
Susun!
Beni evime
götürebilir misin?
Hayır götüremem.
Niçin evine gitmek
istiyorsun?
Korkuyorum.
Bu biraz tuhaf.
Dişi aslanların hiç
korkmadığını sanırdım.
- Ne?
- Dişi aslan.
Sakın bana
bilmediğini söyleme.
Neyi bilmediğimi?
Ink sana anlatmadı mı?
Artık küçük bir kız
olmadığının farkındasındır değil mi?
Bu dünyada, başka bir
şeye dönüşürsün.
Sen de buraya gelir
gelmez bir aslana dönüşmeye başladın.
Aslana mı?
Hâlâ küçük bir kız
gibi görünmektesin, ancak bu dünyada
uyanır uyanmaz bir aslana dönüşmeye başladın.
Öyle mi oldu?
Evet, ben de o yüzden
çok şaşırdım ya.
Çünkü dişi aslanlar
büyük, cesur hayvanlardır.
Sen zaten
biliyorsundur.
Saçmalıyorsun.
Öyle mi dersin?
Sadece benim fikrim.
Kükreme konusunda da
çalışmalara başlayabilirsin belki.
İyi bir kükreme
olmadan asil bir dişi aslan olmak çok zordur.
Masalcılar!
Yalancılar!
Yakında senden
kurtulacağım.
Davetsiz misafirler!
Orada kal Orada kal!
Burası benim!
Bunların hepsi benim!
Kükrerim bak!
Burası, bunların
hepsi benim!
Hepsi benim!
Hepsi.
Hepsi benim!
Şifre için geldim.
Kurula bir teslimat
getirdim.
Şifre, şifreler.
Şifreler var.
Şifreler bana ait ve
yerine daha değerli bir şey
verilmeyecekse benden asla alınamazlar.
Ücret mi istiyorsun?
Ücret senin canın
olacak!
Hayır benim canım
olmaz, benim canım.
Hayır, hayır!
Benim olan şeylerin
alınabilmesi için, yerine bir şey konulmalı ve iki katı olmalı.
Benim canım mı?
Yok.
Bunun, bunun yeteri kadar
değeri yok.
- Vay, işte bunlar
benimdir.
- 2 tane!
Evet, bunların üçü
benimdir.
Ne diyorduk.
Kurul şifreleri mi?
Bu taraftan.
Demek buraya kurul
şifreleri için geldin, öyle mi?
Pekâlâ!
Şifreler bende!
Bir kısmı, bir kısmı,
buralarda bir yerlerde.
Kurul şifreleri!
Buralarda bir
yerlerde.
Kurul şifreleri.
Büyük ödülü nasıl ele
geçirdin?
O, onun Duyduğuma göre onun çok büyük bir değeri var.
Seni onun zahmetinden
kurtarabilirim istersen.
Liev.
Masalcı.
Liev.
Masalcı.
Diz çök hemen!
Burada on bin
dolarlık PowerPoint sunumu var.
Bütün nitelikler ve
ayrıntılar Bizim neden en büyük ve en
güvenilir şirket olduğumuzu gösteriyor.
Vesaire, vesaire.
Bu toplantı bizim
hakkımızda.
Bu toplantı sizin
hakkınızda.
Bu toplantı sizlerin
mobil iletişim sistemleri alanında nasıl
Dünya'daki en büyük şirket olacağınız hakkında.
Onlara bir saat zaman
tanıdım.
Beyan ettiğimiz her
şeye ve 18 buçuğa razı oldular.
Son evrakla ve bir
şişe şampanyayla çıkagelirsem işi aldık
demektir.
Bir saat orada olmak
zorundasın.
- Uyan!
- Bütün hayatın
paramparça olacak.
Uyan!
Fazla zamanımız
kalmadı.
Tik tak.
Bu adam sarsılacak.
İki, üç, dört.
Bir, iki, üç, dört.
Bir, iki, üç, dört.
Bir, iki, üç, dört.
Bir, iki, üç, dört.
Bir, iki, üç, dört.
- Bir, iki, üç, dört.
- Tam olarak ne
yapıyorsun?
Bana halkalar
lazım.
Halkalar mı?
Bir zincirin
halkalara ihtiyacı vardır.
Zincir.
Zincir reaksiyonu
mu?
Bildin!
Ona ne kazandığını
söyle Bob!
Biliyor musun,
bunu anlamıyorum!
Seni anlamıyorum!
Bu görevi
anlamıyorum!
Burada ne
yapıyoruz ki?
Boşa vakit
harcıyoruz!
Bir çocuk ölmek üzere
ve sen de onun zamanından çalıyorsun!
Ölüm onun en küçük
sıkıntısı.
Doğru!
Biliyor musun,
doğru söyledin!
Ona yardım edelim
artık.
Bu zincir
reaksiyon yüzünden, işlerin sürekli kötüye gittiğini biliyor musun?
Ağzından çıkan
hiçbir şeyin de mantıklı bir tarafı yok!
Hepsi birer reaksiyon!
Bir olay sonraki olayın sebebi oluyor.
Bir adamın zayıf noktası varsa, kusurludur.
Bu kusur da onu suça götürür.
Suç da utanca götürür.
Onurundan ve gururundan taviz verdiği bir
utanca.
Onur başarısız olursa, umutsuzluk galip gelir
ve hepsi adamın yıkımına neden olur.
Bu da onun kaderi olur.
Bir şeyler bu akışı durdurmak zorunda.
Yola çıktı.
Kızın babasına
ihtiyacı var biz de onu kızına
ulaştıracağız.
Bir, iki, üç, dört.
Bir, iki, üç, dört Bir
Bir
şeyler bu akışı durdurmak zorunda.
Bir saat, orada olmak zorundasın.
Uyan!
Bütün hayatın
paramparça olacak!
Uyan!
Yardım çağırmaya
gidiyor.
Çok fazla zamanımız
kalmadı.
Tik tak.
Bu adam sarsılmalı.
Geçti her şey yoluna girecek John.
Pek iyi görünmüyor.
Evet, genelde
çalıştırmayı başarıyorum.
Ne yazık ki arabalar
konusunda pek iyi değilim ama bu
motordu değil mi?
Peki, tamamdır.
- Şuna bakın.
Evet, işte burada.
- Ne?
- İşte sorununuzun
kaynağı bu.
- Tanrıya şükür.
Şimdi bir bakın.
Çalıştırmayı deneyin.
Özür dilerim, bu çok
kötüydü.
Özür dilerim, cidden
çok kötüydü.
- Hayır, gayet iyiydi.
- Hayır, hayır.
Çok kötüydü.
Çok tatlıydın.
Çok gergindim.
Neden?
Bilmiyorum.
Sanırım yanında çok
aciz kaldım.
- Hayır!
Hayır!
- Shelly!
Gel buraya!
Shelly!
- Hayır!
- Seviyorum seni
Shelly!
- Shelly!
Seni seviyorum ve
öpücük istiyorum!
- Git başımdan deli
şey!
- Öpücük istiyorum!
- Hayır!
- Seviyorum seni
Shelly!
- Hayır!
Hayır!
- Öpücük istiyorum!
Öpücük istiyorum!
- Hayır!
Hayır!
Hayır!
Bebeğim!
Bebeğim!
Biliyorum ki Biliyorum ki ben, şey Bilmeni isterim ki Sadece, bilmeni isterim ki - John.
- Evet.
Ben de seni seviyorum.
İşte böyle biriydin.
- Neden geldin buraya!
- Ne demek istiyorsun?
Masalcı olduğunu
biliyorum.
Bu bir tuzak!
Bana tuzak kurdun!
Onu öldüreceğim!
Hepimizi buracıkta
öldüreceğim!
Zincirlere bağlı olan
benim unuttun mu Sparky?
Silahsız olan benim.
Yalancı!
Kendi paranoyan
kafanı karıştırıyor.
Kim bu kız?
Neden onu bu kadar
umursuyorsun?
Kontrol tamamen
sende.
Seni bu kadar
korkutan nedir?
Yara izleri nasıl
oldu Ink?
Onların nasıl
oluştuğunu hatırlıyor musun?
Yoksa bu tarafa
geçerken hafızanı mı kaybettin?
İntihar yüzünden,
değil mi?
Yara izlerine
bakarak diyebilirim ki, girerken çok acı çekmişsin.
Hatırlıyor musun?
Hiçbir şey
göremezsin.
Yakında gitmiş
olurlar.
Kurulda Ne zaman onlardan biri oldun?
Sana ruhunun
karşılığında güzellik ve mutluluk vaat edildi.
Bu kız biletin mi olacak?
Onu masaya
getirdiğinde onlardan biri olacağını mı söylediler?
Acını dindirme
yolu.
Onu bir kurban
olarak almanı mı söylediler?
O, bundan ibaret.
Başka bir şey
görebilen bir gözün daha yok mu içinde?
Onların türüne
karşı acıma hissim yok.
Duygularımı
kullanmaya çalışma.
Bende duygudan
eser yok.
Duygularını
kullanmakla değil sadece gerçekleri
açığa çıkarmakla ilgileniyorum.
Ama
kabullenemiyorsun.
Gerçek neyse onu
kabullenirim!
Sen kendini bile
kabullenemiyorsun!
Neden o pelerinin
altında saklanıyorsun?
Suçluluk
hissediyorsun.
Suçluluk sadece
ruhu olan birinden gelir.
Sözcükler.
Bir Masalcı.
Ordun nerede?
Ordum falan yok
Ink.
Yalnızım.
Benim için kimse
gelmeyecek, tuzak yok.
Kontrol sende.
Senin, onun ve
benim kaderim senin ellerinde.
Beni
durduramayacaksın.
Bu kız Kurula
gidecek.
Merhaba!
Sadie'yi ziyarete mi
geldiniz?
Sadie ziyaretçilere
bayılır.
Onlar da beni ziyaret
etmeye.
Resmimi çekmeye
bayılırlar.
Beni gülerken görmeye
de.
Sürekli beni sorarlar.
Ne yapıyor?
Kiminle beraber?
Nereye gitti onlar?
Ama siz buradasınız
işte, benim seyircilerim.
Benim adım, Ink.
Bu da kim!
Çirkinliği midemi
bulandırıyor!
Ben Ink.
Bunlar da esirlerim.
Kurula bir teslimatım
var.
Şifrenin bir
parçasına ihtiyacım var.
Seninle konuşacağım.
Ama o burada olduğu
sürece konuşmam.
Ah, bir çocuk!
Oluyor gibi.
Sanırım burada pek
sevilmiyoruz.
O kim?
O bir avare.
Önceden insanmış.
Ölünce de buraya
gelmiş.
Ama şimdilerde nerede
olduğunu bilmeden ortalarda dolanıyor.
Benim gibi bir
Masalcı değil.
Karabasan da değil.
İki tarafı da
reddediyor.
Tıpkı Ink gibi.
Ne zamandır
Masalcı’sın?
Ne zamandır mı?
Bu, zamanı nasıl
ölçtüğüne bağlı.
Zaman bizim için sende olduğu
gibi işlemez.
Biz iki zaman çizgisinde yaşarız.
Saçını kesecek.
Şifrenin bir kısmı
için saçını istiyor.
Vereceksin.
Senin olsun.
Pislik!
Muhtemelen değersiz!
Tabii ki bunu ucuz
bir mendeburdan aldığımı kimseye söylemeyeceğim!
Tabii ki uygun ışıkta uygun ışıkta kimse bir şey fark etmez.
Bana ışık
tuttuklarında, ipekmişim gibi görünecek.
Parlayacak adeta!
Her bakışı yansıtacak.
Bu kadar yeter.
Sorun göründüğünden
daha büyük.
Ne?
Liev göremediğimizi
söylüyor ama sorun göründüğünden daha
büyük.
Yardım göndersek mi?
Henüz değil biraz daha zamana ihtiyacı var.
Yaptığın şeyi nasıl
yapabiliyorsun?
İşin özü ritim.
Tanrı görme yetimi
almış olabilir.
- Ama ritmi
duyabilirim.
- Ritim mi?
Dünya'nın ritmini.
Hepimiz bir şarkının parçasıyız, ben sadece
müziği duyuyorum.
Fiziksel olarak insanların hayatının yönünü
değiştirebiliyor musun?
Öyle söylüyorlar.
Sence iyileşecek mi?
Elbette.
Birazcık fiziksel hasar işe yarayabilir.
O boku içinden çıkaracağız!
Bunu bilir, bunu
söylerim.
Kendisini Tanrı
olduğuna ikna etmiş.
Biz sadece ona
olmadığını hatırlatıyoruz.
Kim olduğumuzu
hatırlamak için tevazuya ihtiyaç vardır.
Eğer utancıyla
kucaklaşırsa kızın bir şansı olacak.
Yoksa, kız kaybolacak.
Böyle bir şey olamaz.
Harekete geçsek iyi
olacak koca adam kızının çok fazla
zamanı kalmadı.
Shelly, tatlım, tatlım
sakın uyuma, tatlım.
Shelly, Shelly,
Shelly Benimle kal, benimle kal, benimle
kal Sakın uyuma, sakın uyuma, sakın
uyuma - Bayım benimle gelin.
- Bekleyin!
- Bayım bacağınıza
bakmamız gerekiyor.
- Bekleyin!
Bekleyin!
- Hadi bayım.
- Bekleyin!
Gelin hadi, o
iyileşecektir.
Bayım benimle gelin.
İyileşecek.
- Bacağınıza bakalım.
- O iyileşecek.
Şöyle geçelim.
İşte seni o zaman
kaybettim.
Seni o zaman
kaybettim.
Ama senin hatan
değildi.
Ne yapacağımı
bilemedim.
Ne yapacağımı
bilemedim.
Biliyorum.
Biliyorum.
Eve geldiğimde,
çoktan gitmiştin.
Ama oradaki her şey
tıpkı, tıpkı sen dönecekmişsin gibiydi.
Bilmiyordum.
Ne yapacağımı bilmiyordum.
Çünkü ne yaptıysam
aklımı o gerçeğe inandıramadım senin
bir daha dönmeyeceğin gerçeğine.
Geçti artık.
Senin hatan değildi
ki.
Seni çok özlüyorum.
Seni çok özlüyorum.
Ben de seni özlüyorum.
Neden savaşmıyorsun?
Bunun olmasına göz
yumuyorsun.
Sen bir savaşçısın.
Savaşmalısın.
Savaşmak kişiyi daha
fazla köreltir.
Saçımı beğeniyor
musun?
Şimdi bu çok moda.
Hiçbir anlam ifade
etmiyor.
Neden onu bu kadar
umursuyorsun?
Daha milyarlarca
çocuk var.
Onun hayatının hiçbir
anlamı yok.
Onun için bir anlamı olduğuna
inanıyorum.
Ama sen de bu işe
karışıyorsun.
Kaybedecek hiçbir
şeyim yok.
Zerre kadar umurumda
değil.
Kendini buna
inandırmışsın.
Artık çaresizsin.
Kaderimin zaten tayin
edildiğini biliyorum.
Senin hakkındaki
söylentilere inanmıyorum.
Onunla ne işin var?
O fazladan bir
hediye, kabulüm için.
Tehlikeli.
Ama o, buna
sevinecektir.
- Yakala onu baba!
- Atla!
Atla!
Koş!
Koş!
İşte sen böyle
biriydin.
Kendini nasıl
hissediyorsun?
Baygın gibi.
Trafik kazası
geçirdiniz.
Ufacık bir sarsıntı
geçirdiniz.
Buyurun, rahatınıza
bakın.
Doktor biraz sonra
yanınıza gelecek.
Tamam mı?
Neredeyim ben?
Lutheran
Hastanesi'ndesiniz.
Lutheran Hastanesi.
Çok fazla zaman
kalmadı.
Hadi John.
Hadi John!
Kahretsin!
Yardım lazım, patlayıcıyı
ateşliyorum!
Ateşle hadi!
Neler oluyor?
Uzaktan kumanda, çalışmıyor.
Lanet olsun!
Demek ki üsten
ateşlenmesi gerekiyor.
Sen git Allel!
Onları elimizden
geldiğince oyalarız.
Bensiz başaramaz!
Ben giderim.
Vay canına!
Çatlak şerefsiz kör
kaçar!
Bir, iki, üç, dört.
Bir, iki, üç, dört Ben onunla kalacağım.
Elinizden geldiğince
çok zaman kazandırın.
Çok da zaman
kazandıramayız!
Bir, iki, üç, dört.
Bir, iki, üç, dört.
Bir, iki, üç, dört.
Hey, affedersiniz Bir hastayı arıyordum da küçük bir kız?
Küçük bir kız mı?
Bütün çocuklar bir kat
aşağıda, soldaki pediatri bölümünde.
- Tamam mı?
- Tamamdır.
Evet.
Bir, iki, üç, dört.
Bir, iki, üç, dört.
Bir üç, dört.
Bir, iki, üç, dört Emma.
Emma, bana bak.
Amanın Ne oldu?
Galiba değişim
tamamlandı.
Bir dişi aslan
görüyorum.
Önceden pek emin
değildim ama sonra birden bir şey fark
ettim.
Bak ne kadar da cesur
oldun.
Tanıdığım o küçük
kızdan eser kalmadı.
O artık yeryüzündeki
en acımasız varlık.
Haklı olduğumu
biliyordum.
Ölünce ben de senin
gibi Masalcı olacak mıyım?
Hayır, bundan daha
fazlası olacaksın.
Çok daha güzel
olacaksın.
Annemi tekrar
görebilecek miyim?
Evet, göreceksin
tatlım.
Bugünün gerçek ödülü,
Ink.
Sadakatini kanıtladın.
Bu yara izleri, artık
kaybolacak.
Daha fazla utanç
olmayacak.
Çünkü gurur bizi biz yapan şeydir.
Sen bizim en büyük
servetimiz olacaksın.
Ink.
İnanılmaz Ink.
Utancından kendini
gizliyorsun ama ne kadar güzelsin,
farkında bile değilsin.
Anlayamıyorum.
Neden buradasın?
Ne yaptın?
Senin için buradayım
Ink.
Senin için buradayım.
Neden?
Neden?
Benden ne istiyorsun?
Ben mahvolmuşum.
Bunu neden
göremiyorsun?
Çünkü ben seni olmak istediğin kişi olarak görmeyi tercih
ediyorum.
Olduğun kişi olarak
değil.
Onu ne zaman
tanıyacaksın?
Aklın doğru yoldan bu
kadar mı saptı?
Kimi?
Böyle biri
olabilirdin.
Böyle biri olmayı
seçecektin.
Bunu seçmek zorunda
değilsin.
Anlamıyorum.
Anlayamıyorum.
Adımı biliyorsun peki neden?
Çünkü sen büyük bir
savaşçısın.
Çünkü söylentiye göre çoktan olmuş şeyleri, eski haline
getirebiliyormuşsun.
Onu ne zaman
tanıyacaksın?
Aklın doğru yoldan bu
kadar mı saptı?
Böyle biri
olabilirdin.
Böyle biri olmayı
seçecektin.
Bunu seçmek zorunda
değilsin.
İntihardı, değil mi?
Yara izlerinden,
geçişinin ne kadar acı dolu olduğunu anlayabiliyorum.
Zaman bizim için
sende olduğu gibi işlemez.
Benim için, bir gün binlerce
yıl gibidir binlerce yıl da bir gün
gibidir.
Artık görüyor musun
John?
Artık görüyor musun?
Başardı.
Bir, iki, nefes al,
dört Bir, iki, ölme!
Affet beni.
Baba?
Evet bebeğim.
Sana ne oldu?
Baba Baba?
Emma.
Sen misin?
Evet bebeğim, benim.
Benim.
Rüyada değil miyim?
Hayır, değilsin.
Rüyada değilsin.
« Prev Post
Next Post »