Tabanca (2005) Revolver
| |
111 dk
Yönetmen:
Guy Ritchie
Senaryo:
Luc Besson, Guy Ritchie
Ülke:
Fransa Fransa, İngiltere İngiltere
Tür:
Aksiyon, Suç, Dram
Vizyon Tarihi:
04 Nisan 2008 (Türkiye)
Dil:
İngilizce, Çin Lehçesi
Müzik:
Nathaniel Méchaly
Web Sitesi:
Resmi site
Çekim Yeri:
Eltham Palace, Court Road, Eltham, London, İngiltere,
Birleşik Krallık
Oyuncular
Jason Statham
Ray Liotta
Vincent Pastore
André 3000
Terence Maynard
Özet
Ünlü bir kumarbaz olan Jake Green bir oyun sırasında çıkan
kavga sonucu hapse düşer. 14 yıl normal hapis ya da 7 yıl hücre hapsi
yatacaktır. Hücre hapsini seçen Jake biri dolandırıcı, diğeri de santraç ustası
iki kişinin hücreleri arasında kalır. Beraber kaçma planı yaparlar ancak birgün
bu iki kişi Jake’yi almadan kaçarlar. Hapisten çıkan Jake birileri tarafından
öldürülmek istenmektedir. Onu bu durumdan kurtarabileceğini söyleyen birileri
vardır ancak karşılığında Jake’nin tüm parasını istemektedirler.
Altyazı
En büyük düşman bakacağın
en son yerde saklanır.
Julius Caesar MÖ 75.
Akıllanmanın tek yolu,
daha akıllı bir rakiple oynamaktır.
Satrancın Temelleri
1883 İşin ilk kuralı, yatırımımızı koru.
Bankacının Kuralları
1775 Savaştan kaçış yoktur, ancak ertelenir, o da düşmanının avantajına olur.
Niccolo Machiavelli
1502
Şu son 7 yılda bir tek şey öğrendim o da; her oyunda ya da düzenbazlıkta hep bir
rakip ve hep bir kurban vardır.
İşin inceliği, ne
zaman ikincisi olduğunu bilip birincisi
olabilmektir.
Küçük bir sorunu
halledeceğim, sonra senindir.
Bunun başıma musallat
olmasını istemiyorum Paul.
O hissedarı derine göm.
Bugünden sonra adını
duymayacaksın.
Kumarhane sabaha senin
olacak.
Ha, bu arada Jake Green bugün hapisten çıktı.
Yedi yıl çabuk
geçiyor, değil mi?
Biri bir süre izlesin
onu.
TABANCA
İki yıl sonra Dorothy
Macha.
İçerde yattığım cezadan
sorumlu bir adam.
Siz gözünüzü kırpana
dek idam cezasını veren bir adam.
O hissedarı ne kadar
derine gömdün Paul?
Derine.
Bunun iyi bir fikir
olduğuna emin misin?
Bize bir şey ödemesi
lazım.
Harcayamayacağın kadar
çok paran var.
Bu aralar başka bir
şey düşünmez oldun.
Sana da bana da borçlu.
Şimdi de ödemek
zorunda.
Neden sonuç ilişkisi.
Yine de ödemek zorunda.
Bir şey ödemek zorunda.
Herhangi bir şey.
Kıvrandığını görmem
lazım.
Her insanın bir zaafı
vardır.
Onunki mi?
İnsan içinde rezil
olmaktansa kendi pisliğini yer.
Macha boş durmamış, bir
imparatorluk kurmuş.
Başarılı da olmuş.
Hem de çok.
Beni dokuz yıldır
görmedi ama daha başlangıç çizgisini
geçmeden geldiğimi bilecektir.
Fransız Paul Macha'nın
mezarcısı.
Ona, beni geldiğim
kapıdan dışarı atmasını söyler.
Ama Macha'yı tanırım.
Beni geri göndermeden
önce millete hâlâ patron olduğunu
gösterir.
Bana bağırıp çağırır.
Her bir sözü mermi
tadındadır.
Affedersiniz efendim,
bu masa kapalı.
Gönder onu.
Bence iyi olmaz Bay D.
Ustalaşmış.
Epeyce ustalaşmış.
Bütün masalar kapalı.
Gönder dedim Paul.
Dediğim gibi, herkesin
bir zaafı vardır.
Benimki mi?
Kapalı yerleri sevmem.
20.
Bekle.
Merdivenlerden
çıkalım, değil mi Billy?
20 kat mı çıkacağız?
Saçmalama.
Kapana kısılmış
hissetmeyi sevmem.
Hiç sevmedim,
sevmeyeceğim de.
İnsan niye yapmak
istemediği bir şeyi yapsın ki?
Merdivenden çıkmak
istiyorsan, merdivenden çıkarız.
Her zaman bir seçenek
vardır.
Nesi var merdivenlerin?
Haydi.
Bir şey olmaz.
Şimdi iki dakika
boyunca bir fırt kokain için kıvranan bir
sürtük gibi terleyip titreyeceğim.
Merdivenden çıkacaktım
çünkü burası çok ama çok dar.
Maalesef masada sadece
iki kişilik yer var Bay Green.
Freddy, seninki bitti.
Oturun Bay Green.
Epey başarılı
olduğunuzu duydum.
Bütün zorluklara
rağmen.
Ne derler bilirsin.
Savaş ne kadar zor
olursa, zafer de o kadar tatlı olur.
Bu masaya oturmanıza
izin verirsem pişman olacağıma dair uyardılar
beni.
Büyürken epey
hırslandığınızı ve şimdi de kendinize iş
kurmak istediğinizi söylediler.
Benimki gibi bir iş?
Ne olduğunu ikimiz de
biliyoruz, değil mi Jake?
Sen efendiye ihtiyacı
olan bir adamsın.
Sen emir kulusun.
Peki benim çıkarım ne?
Tabiatın onun için
seçtiği konumu hatırlatarak eski bir
çalışanıma iyilik etmek.
Rade, masada ne kadar
paran var?
Seninle ne alakası var?
Onun için yazı tura
atalım.
Üstünlüğü ele geçirdi Rade.
Kalp krizi geçirmeye
değmez.
Kabul et.
Masadakinin 10'da biri
için yazı tura atarım.
Bayağı da büyük riske
giriyorsun hani.
Kırmızı benim.
Çok etkileyici, Bay
Green.
Yeteneklerinizi bayağı
bilemişsiniz.
Adama parasını öde
Billy.
Bir ara bana da öğret
o numarayı.
Kabul.
Masadaki bütün
fişlerine var mısın?
Bir sorun yok değil mi
Bay D?
Ağzın büyük ama kafan
küçük yavrucuğum.
Mor diyorum.
Kabul.
Bay Green?
Masaya dönerseniz Bay
Macha çok sevinecek.
Onunla daha işim
bitmedi.
Şimdi tam sırası.
Bence gitmenin vakti
geldi, değil mi Jake?
- Pardon.
- Biz geçiyoruz.
Sakin ol.
Başınız dertte Bay
Green.
Yardım edebiliriz.
Teşekkür ederim.
Merdivenden ineceğim.
Beden artık beyni
dinlemiyor.
Acı hissetmem lazım
ama zihin donmuş çözemediği bir
bulmacaya takılmış.
Kartlı adam kimdi?
ASANSÖRE BİN Bilemeyeceği
şeyi nereden biliyordu?
Şansı yaver gitti Bay
D, o kadar.
Yemişi şansını!
Adam tehlikeli.
Çıktığından beri bir
servet kazandı.
Hem zengin, hem rahat.
İstediğini aldı.
Bir daha bizi rahatsız
etmeyeceğine eminim.
Yedi yıl yedi Paul.
Yedi yılın tadı hoş
değildir.
Kardeşinin karısının
başına gelen kazayı hiç söylemiyorum.
Hem "Onunla daha
işim bitmedi.
" Ne demek?
Kurtul ondan.
Hata istemiyorum.
Salak çeteciler gibi
davranan sivri sopalı kokainmanlar istemem.
Sorter ve İnce
Biggins'i ar.
Çabuk ve sessiz
halledin.
Bayılmasına neyin
sebep olduğunu bilmiyoruz.
Ama bazı kan
tahlilleri yaptık sonuçları birkaç saate
çıkar.
Düştüğünüzde bir
yerinize bir şey olmaması mucize.
Artık gidebilir miyim?
Giysilerinizi giyin.
Sonuçlar çıkınca sizi
ararız.
Tamam, adamı evine
götüreyim.
Billy, evine git.
Geç oldu.
Kendini yorma, tamam
mı?
Al bunu!
Haydi!
- Joe!
- Jake!
- Joe!
- Yürü!
Git buradan!
Sür şu arabayı!
- Gazla!
- Tutun!
Arabaya bin!
Ölmeni istesem seni
çoktan vururdum.
Otur orada ve ses
çıkarma.
Yine bu.
Zevkin ardından gelen
acı gibi felaketlerin ardından geliyor.
Ne?
Iskaladı mı?
Sorter hiç ıskalamaz.
Ne oldu bilmiyorum.
Bir terslik oldu.
Nişan almıştım.
Tam üç kez.
Bırak üç kereyi, sen
hiç ıskalamazsın.
Biri ona gideceğimizi
söyledi.
Burada büyük bir
terslik var.
Evet, terslik olduğu
kesin.
Kızdırma beni İnce.
Onu ıskalamış
olabilirim ama seni ıskalamam ne bununla,
ne de bu mesafeden.
İyisi mi sen sadece
sür.
Doreen, Bay Green.
Bay Green, Doreen.
Günaydın Bay Green.
Avi Bay Green.
Bay Green, Avi.
Oturun.
Çok iyi bir
oyuncuymuşsunuz.
Ben de heveslisiyimdir.
Belki birlikte Ne
olduğunu anlatın.
Hastaneden tahlil
sonuçlarınızı aldık.
Nasıl aldığımız önemli
değil.
Ancak önemli olan içinde yazanlar.
Kanınızı ve
organlarınızı kirleten nahoş bir hastalık yüzünden üç gün içinde öleceksiniz.
Sağ olun çocuklar.
Bu konuda sizi ararım.
Bay Green 30 saniye sonra gidebilirsiniz.
Ne kadar dinlersen, o
kadar güzel gelir.
30 saniye.
Bir kez hayatınızı
kurtardık zaten.
Bir dahaki bedavaya
olmaz.
İki şart karşılığında
size yardım ederiz.
Bu şartlar pazarlığa
açık değildir.
Organ nakli
yaptıracağım.
Birinci şart: İliğinizi
kurutacağız.
İliğimi kurutman için
daha güzel bir gömlek giymen lazım arkadaşım.
Son kuruşuna kadar
bize vereceksin.
Bir dümen var bunda.
Doğal olarak bir
şekilde dolandırıldığını düşünüyorsundur.
Ama biraz daha
düşünürsen bunun numara olmadığını
anlarsın.
İkinci şart: Sana ne
dersek yapacaksın, hiç itiraz etmeden.
Buna, sana sorulan
bütün sorulara cevap vermek de dâhil.
Fazla vaktin yok ve açıkçası fazla bir seçeneğin de yok.
Yapılacak en mantıklı
şey, başka bir doktordan görüş almaktır.
Macha adamlarını
üstüne saldı.
Seni karşılaşacağın tehlikelerden
koruyabiliriz.
Anlaşmamız bu.
Karar vermek için üç
saatin var.
Ondan sonra sana
yardım edemeyiz.
Evde hazırladığınız tahlil
sonuçlarına karşılık alın terimle
kazandığım paramdan ayrılır mıyım sanıyorsunuz?
Hiç sanmıyorum.
Olmaz öyle şey.
Haberler iyi değil Bay
Green.
Bu işi iyi düşünmüşler.
Pek şık doğrusu.
Küçük bir çocuğun
ayakkabısı gibi pek şık.
Bu da işin içinde
olmalı.
Tahlil sonuçlarını
öyle aldılar.
Onların elinin
ulaşamadığı birini bulmam lazım.
Evet Jake Sana bunu
söylemenin kolay bir yolu yok.
Sende Ona nasıl
ulaştılar?
O da işin içinde.
Kaç para verdiler sana?
- Ne?
- Kaç para?
Ne saçmalıyorsun?
Beş saniyen var.
Beş Neden bahsettiğini
bilmiyorum!
Dört Üç Ne dediğini
bilmiyorum!
Neden bahsediyorsun?
Kazanırken, kaybetmeyi
kim düşünür ki?
Ama benim baktığım
şeyle yüzleştiğin zaman yeni ve soğuk
bir gerçek çıkar ortaya.
Göz ardı etmek
istediğimiz bir gerçek.
Kazanamazsın.
Bu oyunu oynadığında garanti
ettikleri tek ödül kaybedeceğindir.
Tek mesele, ne zaman
kaybedeceğindir.
Bir hata yaptım.
Hiç ıskalamazsın.
Peki neden şimdi ve
neden üç kez?
İçime kötü bir his
doğdu.
His?
Sana hissedesin diye para
verdiğimi sanmıyorum.
Değil mi Sorter?
Bu işteki en iyi adam olduğun
için para verdim.
Niye hislerin bu
ilişkiyi bozmasına izin verdin?
Dinle beni.
İş acile bindi.
O hislerine işi
bitirene kadar gem vurabilirsen minnettar olacağım.
Benim için bunu
yapabilir misin acaba?
Tabii.
Teşekkür ederim.
Uzmanlar konusunda öğrendiğim
bir şey varsa o da bir b.
kta uzman olmadıklarıdır.
Bir kural varsa,
esnetebilirsin.
Bir kanun varsa,
çiğnenebilir.
Bundan böyle, bütün
kuralları çiğniyorum.
Çünkü denize düşen yılana sarılır.
Nakit her zaman
kraldır, değil mi?
Yeni banknotlar.
Bu şehirde bunlardan
pek yoktur.
Yeni banknota
bayılırım.
Öyle büyük umutları
temsil eder ki.
Bak ne kadar temiz ve
gıcır gıcır.
Hatta gurur kokuyor.
İşin hemen başlıyor.
Sen kullanacaksın.
Biz gereksiz derecede abartılan bu isim için özür
diliyorum tefeciyiz.
İnsanlar bizden nefret
eder ve korkar tıpkı senin de zamanla bizden
nefret edip korkacağın gibi.
Parayı ne kadar
sevdiğini biliyoruz ve ellerinden
kayışını izlemek kolay olmayacaktır.
Çünkü başkalarına
vereceğimiz borç, senin paran olacak.
Tek kelime etme.
Çantayı tut ve başımızı
sallarsak, masaya bırak.
Hiçbir şeyim kalmadı.
Bu çok hazin bir
hikâye Bay Horowitz.
Sizin ve
meslektaşlarınızın durumuna çok üzülüyorum.
Belki dolandırılıyorum.
Belki kandırılıyorum.
Niye borç aldığınızı
öğrendiğimiz için bizi bağışlayın ama müşterilerimizi
çok iyi belirlememiz lazım.
Cezamın kesildiğini,
ölüm fermanımın imzalandığını söylüyorlar o zaman niye uğraşıyorum?
Niye, çünkü bu tek
seçenek.
Bir daha bana o
parmaklarını şıklatırsan, kırarım.
Faiz oranımızı biliyorsunuz,
değil mi?
Ya tarzımızı?
Alınmayın beyler ama bayağı
meşhursunuz.
Başka bir seçeneğim
olsa sizinle konuşuyor olmazdım.
Tuhaf bir şey ama yine de onu vermek istemiyorum.
Mezara
götüremeyeceğimi de biliyorum.
O hâlde niye acı
çekiyorum?
Niye hâlâ bu kadar acı
veriyor?
Bu iki hıyarın
istediğini yapmak da ayrıca zoruma
gidiyor.
Neye bulaştım ben?
Artık bir mantığa
oturtmaya çalışma çünkü hiçbir mantığı
yok.
Kafanı dinlendir biraz.
Zaten başıma ne
geldiyse onun yüzünden geldi.
Sadece bil ki, bir işe
başlarsan, onu bitir.
Üç gün içinde
getireceğiz.
- Söz veriyorum.
- Evet, getireceksiniz.
Getireceksiniz tabii.
Bunların gizlilikten
anladığı, kan, sperm ve saç jölesi dolu olan bir motel seçmek.
Al, keyfine bak.
Bizden haber bekle.
Gold'u göremeyeceğiz.
Ne saçmalıyorsun?
Bir saattir buradayım.
Bu görüşmeyi isteyen
ben değildim ki.
Meğer kimse Gold'la
görüşemezmiş.
Temsilcilerinden biri
geldi.
Walker.
- Lily Walker mı?
- Evet o.
Bay Macha, tanıştığımızı
sanmıyorum.
Ben Bayan Walker.
Bay Gold için
çalışırım.
Yürümemizin mahzuru
olur mu?
Hayır, hayır.
Anladığım kadarıyla
bizim için bazı işler yapmakla
görevlendirilmişsiniz.
Biraz konuşup,
aldığınız sorumluluğun büyüklüğünü
anlarsanız iyi olur diye düşündüm.
Evet, tabii.
Anlıyorum.
Her şey hazır.
Tarih değişmedi.
- Tozu cumaya
alacaksınız.
- Güzel.
Bay Gold size inanıyor
ve memnun etmesi gereken insanlar var.
Bazı sorunlarınız
olabileceğini duyduk.
Yo, yo, hayır.
Reklam olmayı sevmeyiz
Bay Macha.
Ben de.
Yüzünüzü kara çıkarmam.
Bay Gold'un yüzünü
kara çıkarmam.
Anlaştık o zaman.
Bay Gold daha fazla
zaman ya da ikinci bir şans vermez.
İyi günler.
Paranız burada.
Şimdi ne olacak?
Otur.
İçerde ne kadar yattığını
ve kiminle yattığını bilmemiz lazım.
- Neden?
- Neden mi?
Anlaşmaya göre
soruları biz sorarız.
İçerde iki seçeneğim
vardı.
Ya 14 yıl normal
yatacaktım ya da 7 yıl hücrede.
Ben hücreyi seçtim.
Günde 20 saatimi iki
adi suçlunun arasında geçirdim.
İkisi de
hatırlayamadığım kadar uzun zamandır oradaydı.
Biri satranç
ustasıydı, öteki usta bir dolandırıcıydı.
Birbirlerini hiç
görmemiş ya da birbirleriyle konuşmamışlardı ama birbirleri hakkında öyle çok şey
biliyorlardı ki evli sanırdın.
Günde bir kez
tekerlekli kütüphaneyi ikiz katiller
getirirdi.
22 yıldır onlar
itiyordu o arabayı.
Komşularım kitapların
içine satranç hamlelerini dümenin
içeriğini yazardı.
Kitapların konuları
da: "Teorik Astrofizik.
Dördüncü kısım.
" "Kuantum Mekaniğinin Matematiği.
" Bunları çevirdikleri dümenler için kullanırlardı.
İkisinin hücresinin arasında
kaldığım için kitaplar bana da gelirdi.
Satranç ve
dolandırıcılık.
Tehlikeli bir ikili.
Bu çocuklar 10 yıldır
tek başlarına yatıyordu.
Oyalanacak bir şeyleri
yoktu.
Tek yaptıkları,
birbirlerinin taşlarını nasıl çalacaklarını düşünmekti.
Evet, düşündüler.
Gerçekten düşündüler.
İçeri girmeden önce kendimi
akıllı sanırdım.
Ama bu çocuklar başka
bir sınıftandı.
İnsanın aklıyla
oynamakta ustaydılar.
Tek amaçları en büyük
dümeni yaratıp en büyük oyunu kazanmaktı.
Hep daha hızlı düşün, hep
daha büyük düşün.
Zamanla dümenin bir
formülünü bulduklarını düşündüler.
Şah.
Büyük oyunu kazanacak
bir formül.
Büyük formül.
Derinliğini
anlayamamıştım.
ama onlar gerçek
olduğuna inanıyordu.
Onlara inandım.
Ne de olsa her konuda
haklı çıkmışlardı.
Bunun üzerine, artık
büyük anlarının yaklaştığını ve
hücrelerinden çıkmalarının vaktinin geldiğini düşündüler.
Beton ve çeliğin sözü
geçmiyordu bile.
Onlardan hiç şüphe
etmedim.
Nasılsa istediklerini
almışlardı zaten.
Yemeklerinin kokusunu 30
santimlik betondan alabiliyordun.
Adi herifler bunun
beni delirttiğini biliyordu.
Adiler Hep birlikte
gidecektik.
Yemin ettiler bana.
"Bizimle
geleceksin Jake.
" Onlara güvendim.
Hiç, bir an için bile
şüphe etmedim.
Ertesi gün arkalarında
iz bırakmadan gitmişlerdi.
Yetkililer her yerin altını
üstüne getirdi.
Gittiklerine dair
kanıt şöyle dursun, var olduklarına dair bir kanıt yoktu.
Buhar olup uçtular.
Şah.
İki yıl sonra çıktım ama o ikisi, hakkımda her şeyi biliyordu.
Her şeyi.
Bütün kirli sırlarımı.
Ne kadar param
olduğunu.
Onu nerede sakladığımı.
Üçkâğıtçı köpekler her
şeyimi çaldı.
Bir çift çorap bile
bırakmadılar bana.
Sadece bir not.
Kural bir: Akıllanmanın
tek yolu, daha akıllı bir rakiple oynamaktır.
Ama formülleri
elimdeydi ve işe yaradı.
Gerçekten işe yaradı.
Şimdi pek işine
yaramıyor ama, değil mi?
Şah Mat.
Gitmesi lazım.
Adresi ver.
Niye uzatıyorlar bu
işi?
Bir kurşunla işimi
bitirsinler ya.
Acı çekmemi istiyorlar.
Bu manyak herifler bedel
ödetiyor bana.
Kendi acımın bedelini
ödetiyorlar.
Bunu her düşündüğümde bir
parçam ölüyor.
Bir zaafımı buldular.
Bileklerinin hakkıyla,
tam on ikiden, elim kolum bağlı paketlenip
fiyonklanmış haşlanmış, iyi pişmiş bir
tavuk gibi yakaladılar.
Bir de çatal
batırsınlar bari, bakalım kan çıkacak mı?
Şah Mat.
Bu oyunu çok iyi
oynuyorsunuz Bay Green.
Bir geçişte tıkılıp
kaldım, cehennemle bir çıkmaz arasında.
Tek istediğim biraz
huzur.
Neredesin?
Yaşlı kadının evinde.
Parayı getirmiş mi?
Tabii ki getirmemiş.
Kadının kalbi bile
atmıyor sayılır.
Bu kadın o kadar
parayı nereden bulsun?
O kadar borcu var.
Mobilyası var mı?
Yok.
Köpeği al.
Köpeği almam.
O zaman televizyonu al.
Televizyon çalışmıyor.
O zaman buraya gel.
Geceleri nasıl
uyuyorsun?
Durum nedir?
Adama sor.
İstemem, sağ ol canım.
Vakit doldu, gidelim.
Bay Green, acele etmediniz.
Yaşlı kadından bir şey
aldın mı?
Hayır.
Horowitz'ten bir şey
aldın mı?
- Hayır.
- Neden?
Çünkü yoktu.
Bak, ya o öder ya sen
ödersin.
Zaten ödüyorum.
Ukalalık etme.
Bak.
Seni kapı tokmaklarını
parlat diye göndermiyoruz.
Bu işi yapman lazım.
Doreen, arabasını al.
Bizimle geliyorsun.
Bu ne?
Güvenlik görevlileri
neredeydi?
Gaz vermişler.
Onları bağlanmış
olarak bulduk.
Sıkı tutunun Bay Green.
12 tonluk Hermann
& Ziegler kasası Bay D.
Açmak imkânsızdı.
Ama belli ki götürmek o
kadar da imkânsız değilmiş.
Değil mi Paul?
Niye alırlar ki onu?
O kasayı kullanmıyoruz
bile, değil mi Paul?
Şah Mat.
Nasıl yaptın bunu?
Paul?
Genelde kullanmıyoruz,
hayır.
Sam Gold'un tozu o
kasaydı.
Dün geldi.
Hayır Paul,
yanılıyorsun.
Tekrar dene.
Seni gerizekâlı!
Bu delirtir onu.
Niye bizim
mekanlarımızdan birindeydi?
Bir de bana tecavüz
et, tam olsun Paul!
Adamlarını topla.
Birilerinin
kemiklerini kırın, canlarını yakın.
- Sonuç istiyorum,
duydun mu?
- Hallederim.
Halledeceksin tabii.
"Mazeret"
kelimesi Sam Gold'un kelime haznesinde yoktur.
Bu durumu kurtarmazsan
öldük demektir.
- Anladın mı?
- Hallederim.
Hayır, anladın mı
dedim!
- Evet.
- Anlama da göreyim.
Bu arada bana toz bul.
Nereden geldiği ya da
ne kadara mal olacağı umurumda değil.
Bul.
Bu kadar kısa sürede
bize o kadar tozu bulabilecek tek kişi var.
Kim?
Lord John.
Hayatta olmaz.
Rakibimi beslemem.
Piyasa fiyatının iki
katını istiyorsun.
Adam iş yapmaya bize
geliyor ve parası yok.
Vaktimi harcıyor.
Şlşko Dan söyle bu herife, büromdan defolup gitsin.
Gönder bunu oğlanlar
barına.
Maalesef yardımcı
olamayacağız Bay Paul.
Tony sizi geçirsin.
Peki.
Durun.
Konuşmaya hazırım.
Konuşacakmış.
Konuşmaya vaktim var
mı sanıyorsun?
Söyle şuna kabuk
bağlamış blr fahişe bulup onunla konuşsun.
Pete, konuşmak
istiyorsan sana bu ayakkabıları yapan adamla
konuş.
Çok işim var benim,
konuşamam.
Konuşacakmış.
Ne konuşmak istiyorsun?
- Tamam, al.
- Ne?
Déja vu mu yaşıyorum
burada Paul?
Al demedim mi sana?
Göbeğimden Sam Gold'a
bağlıyım.
Kara Büyücü!
Bu oyunların patronu
olan Gold!
Cebinde çakıyla
dolaşan kıytırık bir gangster değil!
Gold ikinci bir fırsat
vermez Paul.
Onun işlerine girmek
istiyorum ve karşılığını almak istiyorum.
Anladın mı?
Paul?
Anlaşmayı yapınca iki gözün de o güvenilmez, açgözlü dallamanın
üstünde olsun.
Fiyatı kabul ediyorlar
mı?
Evet.
Peki.
Çaresizler herhalde.
Muameleyi yap Dan.
İşi Sıska Pete'e ver.
Sıska Pete.
Söyle, yeterince silah
alsın da bir terslik çıkmasın.
Blr şey daha O
köpeklere güvenme.
Seni gülümsetirlerse bil ki altın dişlerini çalmak içindir.
Sorun olursa dillerini bilmiyorsun.
Önden buyurun Bay
Green.
Merdivenden çıkacağım.
Ne oldu Bay Green?
Asansörleri sevmem.
- Neden korkuyorsunuz?
- Sağır mısın ulan?
Sevmem dedim ya!
Vah vah, bineceksin.
O Gece İlerleyen
Saatlerde Her şeyi mi?
Her şeyi mi?
Savaş istiyorsa,
savaşırız bakalım.
Bence Lord John
yapmadı Bay D.
Onun peşine
düşeceğinizi biliyor.
E, yanılmıyor da,
değil mi Paul?
Ben de aynen öyle
yapacağım!
Macha bizi tuzağa
düşürdü sen de kek gibi yedin.
Niye anlamadın şişko?
Merdivenden çıkacağım.
Bir şey yapmadan önce
Bay D Sam Gold'a tozunu vermeliyiz.
- Lord'u öldürtmeyin.
- Kapa çeneni be!
- Çıkmam lazım.
- Hiçbir yere
gitmiyorsun.
Bedavaya verseydik daha
iyiydi.
Burada kalıyorsun
dedim!
Lord'u öldürtürseniz bir takım sonuçları olur.
Sonuçlardan korkuyor
gibi bir halim var mı?
- Merdivenden
çıkacağım.
- Hiçbir yere
gitmiyorsun!
Beni dinle dallama!
Baksana bana!
Sonuçlarından korkuyor
muyum sence?
- Merdivenden
çıkacağım.
- Beni dinle!
Otur.
Geri çekil.
Otur.
Ağzını bir daha
açarsan beynini patlatırım!
Canı cehenneme!
Canı cehenneme!
Sonuçların canı
cehenneme!
Sonuçların canı
cehenneme!
Hepsinin canı
cehenneme!
Hepsinin canı
cehenneme!
- Korkuyor gibi bir
halim var mı?
- Yok.
Anladın mı beni?
Anladın mı?
Lou, ne oluyor?
Geldik.
Geldiler.
Kaç kişiler?
Altı.
Anlaşmayı öbür odada
yapacağız.
Bitişikte yapacağız
alışverişi.
Alışverişi ne zaman
yapacaksınız?
Vaktimiz - 10 dakika.
- 10 dakika mı?
10 dakika.
O sarı köpeklere
güvenme.
Ben kimseye güvenmem.
UYKU GAZI Lou.
Konuş gerizekalı yoksa gebertirim seni.
Sonuçlar, lanet kara
kıçını öpebilir.
Saatimi bile çalmışlar.
Merak etme.
Cenazende sana
yenisini alırım.
Bu büyük bir sorun
olmaya başladı Avi.
Sorun diye bir şey
yoktur Bay Green.
Sadece durumlar vardır.
Uyanın salaklar.
Uyanın.
Toz gitmiş.
Kusura bakma ağabey.
Uyanın Bay Green.
Şah Mat.
Nasıl?
Ne nasıl?
Hayatını kurtardık.
Artık söyleyebilirsin?
Nasıl sürekli kazanıyorsun?
Çok basit.
Bütün işi sen
yapıyorsun.
Ben sadece yardım
ediyorum.
İşin hüneri, taşları
sana verip ve seni onları aldığına
inandırmak çünkü sen akıllısın, ben
aptalım.
Her oyunda ve dümende her zaman bir rakip ve her zaman bir kurban
vardır.
Kurban kontrolün ne
kadar çok onda olduğunu sanırsa aslında
o kadar azdır.
Gitgide kendi ipini
çeker.
Ben de rakip olarak sadece
yardım ederim.
Kıymetli formül bu mu?
Formülün kendi etkisi
ve uygulamasında sonsuz derinliği vardır ama şaşırtıcı derecede basit ve tamamen
istikrarlıdır.
Her oyunun ya da
dümenin ilk kuralı: Akıllanmanın tek yolu, daha akıllı bir rakiple oynamaktır.
Kural iki: Oyun ne
kadar incelikli olursa rakip de o kadar
inceliklidir.
Rakip çok iyiyse kurbanını kontrol edebileceği bir ortama sokar.
Ortam ne kadar büyük
olursa, kontrolü o kadar kolaydır.
Köpeğe bir kemik atar zaafını bulur ağzına bir parmak bal çalarsın.
Şah.
Böylece rakip, kurbanı
kendi tükenişi içinde tüketerek oyalar.
Şah.
Aklıma
"yılan" kelimesi geliyor.
Yabana atma.
Bir yılan oynayarak
akıllanırsın.
Numara ne kadar büyük,
ne kadar eski olursa çevirmesi o kadar
kolaydır.
İki prensibe bağlıdır.
O kadar insan yuttuysa
bu kadar büyük ve eski bir numara olamaz diye düşünürler.
Sonuçta rakibe meydan
okunduğunda ya da sorgulanıldığında kurbanın
yatırımı dolayısıyla zekası sorgulanmış
olur.
Kimse bunu kabul
edemez.
Kendilerine bile
itiraf etmezler.
Şah Mat.
Seninle bir daha
oynamam.
İyi bir rakibi her
zaman bakacağın son yerde bulursun.
Sizde de bir
palyaçodan daha fazla numara var.
Değil mi Bay Green?
Her şey yolunda mı?
Seni duyabiliyorlar mı?
İki dakikaya dönerim.
Evet, iyi misin?
Oradan olabildiğince
çabuk çık Jake.
Birilerini
konuşturabilmek için epey derinlere indim.
Bunlar son çare.
Onlar son çare.
Başka hiçbir tefeci
para vermeyince sizinkiler devreye girer.
Gold'a yanlış yaptılar.
Onlarla çalışmaz.
- Gold mu?
- Evet.
Gold.
Sam Gold.
Gizli Bey.
Belirsizlikler kralı.
Esrarengiz Bey.
Çık oradan.
Çık oradan Jake!
Gold'un canını sıkan
kimse yaşamaz.
Senin iki dostun hariç
kimse.
Gold onlara el
sürmüyorsa mutlaka bir b.
kluk vardır.
Altın Baba onlara
dokunmuyorsa mutlaka kötü bir şey olmalı.
Kimse Gold'u görmez ama Gold her şeyi görür.
Duman işaretleri diyor
ki: "Öfkeli bir kurşun gibi kaç onlardan.
" Arkadaşına söyle çıksın oradan.
Jake, çık oradan.
Çıksın oradan!
Çık oradan!
Yarın!
Takılmış plaktan
betersin.
"Yarın, yarın.
" Yarın hiç gelmeyecek, değil mi?
İşte.
Ortam kızışıyor.
Zach, bas tekmeyi.
Bakalım hatırlayacak
mı?
Annecilik mi oynayayım?
Horowitz'in icabına
ben baktım.
Sıra sende.
Planlar değişti.
Olacakları
görebiliyorum.
Bay Green'e ver.
Bay Green.
Fred'i vuruver.
Öldürmeden, salak.
Sadece dizinin
arkasından.
Fred'i vurmam Zach.
Bazen küçük bir ses
size bir numarayı düşünmenizi söyler: Kendinizi.
Söylemiştim Avi.
O yürek yok bunda.
Hiçbir zaman da
olmayacak.
Sandığından daha kolay.
Birazcık sıkacaksın tıpkı diş macunu tüpü gibi.
Kimsiniz siz?
Gözünün önündekini
göremiyorsun.
Ruhsuz olman lazım soğuk ve dümdüz ve hâlâ bize güvenmiyorsun.
Onu diz kapağından vur.
Borcun ödenmesi lazım.
Bazen en iyisi o sesi
dinlemektir.
Kaldır kıçını Fred.
Haydi, git.
Bunu yapamazsın Jake.
O zaman niye onu
durdurmuyorsun Avi?
Sana ne!
Vur o salağı hemen!
Bir adım daha atarsan
Avi tıpkı diş macunu tüpü sıkmak gibi.
Ne yaptığınızın
farkında mısınız Bay Green?
Dur Jake.
Plan böyle değil.
Böyle mutlu bitmez.
Bir adım daha Avi.
Uyanın Bay Green.
Evet?
Tebrikler Bay Green.
Üçüncü gün geçti ve
dirildiniz.
Muayeneye girmeniz
gerekiyor.
Kötü adamlar mı dövdü
seni?
Kötü adamlar diye bir
şey yoktur Rachel.
Vardır.
O yüzden babamın
arkadaşları bizi kolluyor.
Boş ver onu.
Söz dinle ve Jake amcana soğuk bir içecek getir.
İşler biraz karıştı,
değil mi?
Kendi kendine hallolur.
O iyi mi?
Onu merak etme sen.
Kendine iyi bak yeter.
Bay Green, bunu nasıl
söyleyeceğimi bilmiyorum.
İlk sonuçlarda bir hata vardı herhalde.
Bu hata için ne kadar özür
dilesem azdır.
İyi değilsiniz ama hastalığınızı
tedavi edebiliriz.
Müşterilerimizi çok
iyi belirlememiz lazım.
Kendin hakkında bilmediğin
bir şey var.
Düzeltemeyeceğin kadar
İnkâr edeceğin bir şey geç olana kadar inkar
edeceğin bir şey.
Her sabah kalkmanın tek
sebebi odur.
Aşağılık patrona,
kana, tere ve gözyaşlarına katlanmanın tek
sebebi odur.
Çünkü insanların senin
ne kadar iyi çekici, cömert komik, çılgın ve akıllı olduğunu bilmesini
istersin.
Benden kork ya da bana
saygı duy ama lütfen benim özel olduğumu
düşün.
Aynı bağımlılığı
paylaşıyoruz.
Beğenilme müptelasıyız.
Hepimiz sırtımızın
sıvazlanmasını altın saati alkışları isteriz.
Bak rozetli zeki
çocuğa nasıl da parlatıyor ödülünü.
Hep parla deli
pırlanta.
Çünkü takım elbiselere
sarılmış maymunlarız biz.
Beğenilmek için yanıp
tutuşan.
Bunu bilseydik bunu
yapmazdık.
Biri bizden saklıyor.
İkinci bir şansınız
olsaydı, şunu sorardınız: Neden?
- Ne neden?
- Neden hâlâ yaşıyorum?
Neden paramı millete
verdiniz?
Neden bilmelerini
istemediniz?
Neden bilmemi
istemediniz?
Yakında öğreneceksin.
Lord John'la ilgili bilgi
toplarken para gördü mü konuşan birkaç
kokainmandan bir isim öğrendim.
Green.
Evet, Jake Green.
- Devam et.
- Kardeşi için
çalışıyorum.
Patrick.
Ağabeyini kollayan
birkaç fırsatçı.
Biraz açgözlülük
ettiler.
Gözüne girmek
istediler.
Tamam, Sorter'la İnce
Biggins'i ve bir bahane olmasını
önleyecek kadar adam al.
Hele şükür.
Fotoğraf diye buna
derim.
Amma ağırkanlısın.
Sıkılmaya başladık.
Yüzerek oyalansaydınız.
Bunu söylemen ne garip.
Zach de iyi yüzücüdür
hani.
Değil mi Zach?
10 saniyede 20 kulaç.
Rekor olabilir dedik.
Kırmak ister misin?
Gel, katıl bize.
Bir koşu yukarı çıkıp
mayomu giyeyim, hemen inerim.
Yerinde olsam onu
yapmam.
Ya, nedenmiş o Avi?
Yukarıda sıcacık odada
oturup müstehcen kanalı izlemek varken niye bu buz gibi suda oturuyoruz sence?
Beş kahve ve birkaç
pizza almak ne kadar sürebilir ki?
Tek başınasın Jakey
oğlum.
Yürüyün!
Patrona söylemen lazım.
Neden ben?
Çünkü pizzayı söyleyen
sendin.
Elvis, buraya gel.
Sirke isteseydim patates
kızartması söylerdim.
Pahalı bir şarap getir
bana.
Hamish?
Korkma, arkadaşlar
arasındayız.
Ne söyleyeceksin?
- Ne diyeceğim ona?
- Orasını sen düşün.
Ama iyi bir şey
düşünsen iyi edersin.
Onları almak için
döndüm Tek gördüğüm bu.
Muazzam bir hikaye.
Bir tek sorum var.
Nasıl?
- Ne nasıl?
- Ne nasıl mı?
Biz altı kişiydik artı İnce Biggins vardı, o da altı kişi daha
der.
Onlar kaç kişiydi?
- Bir.
- Bir.
Peki bu bir kişi nasıl oldu da dört kez vücut geliştirme şampiyonu olmuş birini alt
edip sokağın başına kadar sürükleyip onu iki metrelik bir duvardan aşağı atıp kendini silahıyla kendini vurmasını sağladı?
Tetikçiyi bulun!
Sakın kımıldamayın!
Lou!
Lou!
Lou!
Ne oluyor?
Bilmiyorum!
Sorter garson kızı
vurdu!
Mutfağa girdi!
Silahlarınızı
indirmeyin!
Kimse kımıldamasın!
Patronu kaldırma sakın!
Yavaş yavaş.
Güzellik yıkıcı bir
melektir.
Bu kadar güzel görünen
bir şey nasıl bu kadar kötü olabilir?
Ama onların
açgözlülüğü kadar yıkıcı bir melek yoktur.
Sonuçta her şeyi alır.
Onu idare
edebileceklerini sanırlar ama
açgözlülük, deliğinden çıkarılamayan tek yılandır.
Onu uzun zaman önce öldürmeliydim.
Parmağımı vurdu!
Sürtük parmağımı vurdu!
Kim o?
Tony nerede?
Mutlu Tony, Lord
John'un adamı.
Artık pek mutlu
görünmüyor, değil mi?
Merak etme.
Tetikçi Cho Lea
Nokaler'le birlikte.
Git bak, kız ölmüş mü
Lou.
Sonuçta açgözlülük hepsini
esir alır.
O pisliği hemen Sadece
ateş et Sorter.
Artık hislerini kontrol
edebilmene sevindim.
Lord John'un
adamlarından birkaçını bulup tozumun
nerede olduğunu söylemeye ikna edin.
Her oyunun ilk kuralı
nedir Bay Green?
Akıllanmanın tek yolu,
daha akıllı bir rakiple oynamaktır.
Her oyunun ikinci
kuralı nedir?
Oyun ne kadar
incelikli olursa, rakip de o kadar inceliklidir.
İkisi de hemen hemen
aynı.
Ama nerede biter Bay
Green?
Bu oyun nerede biter?
Bana cevaplar vermeye
başladığında.
Seninle akıl oyunları
oynamalarına izin verme Jake.
Sizinle akıl oyunları
oynayan ben miyim Bay Green?
O sesi öyle uzun
zamandır duyuyorsunuz ki, siz olduğuna inanıyorsunuz.
Merdivenden
çıkmalıydım.
Dümen bu.
Dur Jake.
Plan böyle değil.
Böyle mutlu bitmez.
Onun en yakın dostunuz
olduğunu sanıyorsunuz.
Rakiplerinin en yakın
dostları olduğuna inanmaları lazım.
Bir rakibin
saklanabileceği en iyi yer neresidir?
Bakacağın son yer.
Sam Gold kim biliyor
musunuz Bay Green?
Büyük Gold.
Sam Gold.
Gizli Bey.
Esrarengiz Bey.
Hepsi burada senmişsin gibi davranıyor.
Kimse Gold'u göremez ama Gold her şeyi görür.
Bir oyundasın Jake.
Oyundasın.
Herkes onun oyununda ama kimse bilmiyor.
Bütün bunlar burası onun dünyası.
Sahibi o.
O kontrol ediyor.
Bıktım artık bundan.
Yormaya başladı beni.
Sana ne yapacağını
söylüyor - Yeter artık.
- Ne zaman yapacağını
da.
Yeter dedim Avi!
Sonuçta, rakibe meydan
okunduğunda ya da sorgulanıldığında kurbanın
yatırımı, dolayısıyla zekası sorgulanmış
olur.
Kimse bunu kabul
edemez.
Kendilerine bile
itiraf etmezler.
Çekilen bütün acıların
ardında o var.
İşlenmiş bütün
suçların.
Peki aslında yoksam nasıl
onca acının ve suçun ardında ben
olabilirim?
Ve şu anda sana var olmadığını söylüyor.
Gold'un canını sıkan
kimse yaşamaz.
Senin iki dostun hariç
kimse.
Seni var olan tek
düşmanla savaşa soktuk sen de onun en
yakın dostun olduğunu sanıyorsun.
Ve en yakın dostlarını
bütün güçleriyle korurlar.
Bir rakibin
saklanabileceği en iyi yer neresidir?
Bakacağın son yer.
Senin acının arkasına
saklanıyor Jake.
Acıyı benimsersen bu oyunu kazanırsın.
Ne kadar radikal
olmaya hazırsınız Bay Green?
Harcayamayacağın kadar
çok paran var.
Bu aralar başka bir
şey düşünmez oldun.
Nakit, her zaman
kraldır, değil mi?
Gold'un dünyasında ne
kadar güçlü olduğunu sanırsan gerçek
dünyada o kadar az gücün vardır.
Hâlâ hapistesin Jake.
Hatta hiç çıkmadın.
Onların kim
olduklarını hatırla Jake.
İnsanın aklıyla
oynamakta ustaydılar.
Kelime ustaları.
Cevap istiyordun, onlar
bilmeceler veriyordu.
Kuralları biliyorsun.
Ne kadar dinlersen, o
kadar güzel gelir.
Bütün numaraları ve bütün
doğru cevapları bilir.
Sana bunu yapmalarına izin
verme Jake.
Seni sana karşı
kullanmalarına izin verme.
Bırakmıyorsun çünkü
iyi geliyor.
Bırakıyorsun çünkü ona
acı veriyor.
"İntihara Glden
Yol" Sayfa 1, Satır 1 Her şey yolunda mı Bay D?
Güvenlik işimi halledince
olacak Paul.
Niye gazeteleri
tutuyorsun?
Çünkü yarısında baş
sayfada siz varsınız.
Sormamın mahsuru yoksa
size ne oldu Bay D?
MACHA'NIN BÜYÜK BAĞIŞI
Övün.
KUMARHANE PATRONU
HAYIR KURUMUNA MİLYONLAR BAĞIŞLADI ÇOCUK YUVASI Bu çok güzel bir duygu.
Övün.
Bağışladım diye
övüneceğim.
Hiç anlamayacaklar.
Seni şaşırtabilir Paul
ama benim de kalbim var.
Green'le ilgili
haberlerim var.
Ne?
Siz uyurken biz
çalışıyorduk.
Jake!
Lord John'un adamları tozun
yerini biliyorduysa mezara götürdüler.
Her şeyin arkasında Green'in
olduğunu biliyoruz.
Aradığınız Jake Green!
Doğruyu söylüyor!
Tozunuzu o almış, Lord
John değil.
Bizimle de sizinle de
oyun oynadı.
Halime gülüyor.
Hepsi gülüyor.
Benden korkmuyorlar.
Kapa çeneni!
Söylentiler var.
Beni öldürecek.
Sam Gold beni
öldürecek.
Öldüm ben.
Kimse Sam Gold'dan
kaçamaz.
Ne diyorlar?
Sam Gold'un
duyduklarını söylüyorlar.
"Mazeret"
kelimesi Sam Gold'un kelime haznesinde yoktur.
Göbeğimden Sam Gold'a
bağlıyım.
Kara Büyücü!
Bu oyunların patronu
olan Gold!
Aklını kaybediyorsun.
Çıldırıyorsun.
Bay Green'in bize
çektirdiği küçük sorunları duymuş rezil
olduk.
Kardeşinin adresini
bulduk.
Halledebiliriz.
Konuştur onu.
Ne gerekiyorsa yap.
Sorter ve bir orduyla
git.
Sorun çıkarırlarsa
canlarını yak.
Gazetelerde onu görmek
istiyorum!
Green'i bul ve tozumu
al!
Yürü!
Birini mi bekliyoruz?
Ben bakarım.
Birini mi bekliyoruz
dedim.
Önce bakman gerekmez
mi?
Babanı seviyorsan söz
dinle.
O dolaba saklan.
Hemen.
Evi kontrol et.
Neden geldiğimizi
biliyor musun?
Yılan!
Dedim ki niye geldiğimizi biliyor musun?
Tahmin edebiliyorum,
evet.
Bana söyleyecek misin?
Sana yemin ederim onun nerede olduğunu bilmiyorum.
Buradan taşındı.
Yemin ederim nerede olduğunu bilmiyorum.
Tamam.
Tamam.
Böylesi daha iyi.
Daha iyi.
Tamam mı?
Hâlâ sana inanmıyorum.
Kimseye güvenemezsin çünkü seni yok etmek istiyorlar.
Seni yok etmek
istiyorlar.
Beni yok etmek
istiyorlar.
Kimseye güvenemezsin.
Gold'u hüsrana
uğrattım.
İşi bitirecek sonra da benim işimi bitirecek.
Geliyor.
Geldiğini
anlamayacağım.
Geliyor.
Geldiğini
anlamayacağım.
Sizi görmek isteyen bir
kadın var Bay D.
Bekleyemeyeceğini
söylüyor.
Adını söyleme.
Gold için çalıştığını
söylüyor.
Adını söyleme.
O olmasın da.
Adı ne?
Walker.
O olmasın da kim
olursa olsun.
Herkes de sizin iğrenç
bir adam olduğunuzu düşünüyordu Bay Macha.
Geliyor.
Geliyor.
Bay Gold böyle yüce
bir jest için saygılarını sunmak istedi.
Ama merak ediyor O bir
çelenk.
Resmen bir çelenk!
Bu kadar cömertçe
bağış yapacak paranız varsa neden bizim
işimizi bitirecek vaktiniz olmadı?
Her şey kontrol
altında.
Sadece biraz daha
zamana ihtiyacım var.
Hiç de kontrol altında
değil, değil mi Bay Macha?
Bay Gold daha fazla
zaman vermez ikinci bir şans da vermez.
Size haber gönderecek.
İyi günler.
İyi günler mi?
Ne demek bu?
Ne demek bu?
Kiminle konuştuğunu
sanıyorsun sen?
Sokak serserisiyle mi?
Benimle görüşmek istiyorsa
gönder buraya söyleyeceklerini duyalım!
Öldüreceğim onu.
Hepsini öldüreceğim.
Önce onu öldüreceğim.
Beni ortadan kaldırır.
Yalvar!
Yalvar!
Yalvar, yalvar!
Yalvar salak!
Durun!
Öyle demek istemedim.
İyi günler mi?
Ne demek bu?
İşimi bitirecek demek ve hiç anlamayacağım.
Haksızlık etmeyeceğim.
Bu senin.
Bunlar benim.
Tek bir kesik ve lavaboya gideceksin.
Tamam, yeter bu kadar.
Beni bir daha
sorgularsan Sorter seninle anlaşmazlığa
düşeriz.
Tamam bebeğim, tamam.
Baban iyi.
Her şey yoluna girecek.
Çok üzgünüm bebeğim.
Baban seni çok seviyor.
Her şey yoluna girecek.
Söyle benimle.
Dinle.
Dinle beni canım.
Bunların hiçbiri gerçek
değil, tamam mı?
Bu büyüklerin oynadığı
bir oyun.
Şimdi senden istediğim
dolaba girmen ve parmaklarınla kulaklarını tıkaman.
Hepsi göz açıp
kapayana kadar bitecek.
Onun dediğini yap
bebeğim.
Parmaklarını
kulaklarını tıka - Ve dolaba gir.
- Sorter!
- Aferin sana.
- Topla kendini.
Sorter!
Kızı almamız lazım.
Lazım tabii.
Gelip onu alman kâfi!
Ne işimiz var burada?
Son bir kıyak.
Bir toplantın var.
İstediğini ver ona.
Çok sevineceğine
eminim.
Yakında görüşürüz.
Ne işimiz var burada?
Düşman o, Jake!
Ben değilim.
Gerçek düşmanını yok
etmek için fark edilen düşmanını kullan.
Dinleme Jake.
Bir silahın var.
Onu kullan!
Uyandırma onu.
Boğ!
Yastığı kafasına koy ve boğ onu!
O olsa sana yapardı
Jake.
Yapamıyorsan, özgür
değilsin demektir.
Kontrol ediliyorsun.
Kontrol mü?
Özgür mü?
Jake, uyandır onu!
Bakın Bay Macha sizi uyandırdığım için çok özür dilerim.
Lütfen beni dinleyin.
Kimsiniz?
Bay Green?
Bay Macha, lütfen.
Sizi uyandırdığım için
kusura bakmayın ama dinleyin beni.
Özür mü?
Özür mü?
Ağzından çıkanlara bak!
Özür dilemeye geldim.
Size söylediklerim ve sizi dolandırıp paranızı aldığım için
bağışlayın.
Doğru düşünemiyordum.
Kapa çeneni!
Çok konuştun!
Vur şu herifi!
Haydi!
Seni öldürmeye
çalışıyordu.
Arkadaşını öldürdü.
Köpek gibi vurdu onu!
Aferin sana Jake.
Yine kontrol sende.
Doğru olanı yap.
Düşmanın icabına bak.
İşi hallet.
Başını ağrıtmak için ne
gerekiyorsa yap ve düşmanı meşgul et.
- Kapa çeneni!
- Hayır!
- Uyan, Jake!
- Hayır!
- Ne halt ediyorsun
Jake?
Bırak Jake!
Yaltaklanıyorsun.
Sizin korkulması ve
saygı duyulması gereken bir adam olduğunuzu anladım.
Sizin korkulması ve
saygı duyulması gereken bir adam olduğunuzu anladım.
Yaltaklanma!
Bu kadar mı
gurursuzsun?
Bu kadar mı
gurursuzsun Jake?
- Büyük bir hata
yaptım Bay Macha.
- Kapa çeneni!
Gücünüzü ve zekanızı
küçümsedim.
- Rica ediyorum - Kapa
çeneni!
Aptallığımı bağışlayın.
Gitmek istemediğin
yerde bulacaksın onu.
Korktuğunuz nedir Bay
Green?
Kendine bunu neden
yapıyorsun Jake?
Burası çok dar Jake.
Çıkman lazım.
Daracık bir yerde
ölmeyeceksin Jake.
Jake!
- Önden buyur!
- Hayır, hayır!
- Seninleyim Jake.
- Dur.
Dur.
Çok dar Jake.
Korkuyorum.
- Çıkmamız lazım
buradan.
- Seni duyabiliyorum.
Seni duyabiliyorum.
- Ne?
- Seni duyabiliyorum.
Foyan meydana çıktı.
Öbür tarafı
dinliyorsun.
Sana zarar vermek isteyenleri
dinliyorsun Jake.
Yeni insanlar.
Yeni!
Benim gibi eski
dostların değiller!
- Güvenmemen gereken
insanlar.
- Sıkı dostuz biz!
- Benden kurtulmak mı
istiyorsun?
- Bensiz hayat
nasıldır biliyor musun?
Bensiz hayat nasıldır
biliyor musun?
Hayır!
Çünkü öyle bir hayat
yok!
Kurtul onlardan Jake,
ebediyen.
Düşman onlar, ben
değilim.
Onlar yeni, ben
eskiyim!
Ben kalırım, onlar
gider!
- Ben söylerim, sen
yaparsın!
- Bensiz zayıfsın.
Zayıf.
Onlara karşı beraberiz
Jake.
Onlara karşı biz.
Geberteceğim seni.
Benden kurtulmak
istiyorsun, öyle mi?
Öyle mi?
Benden kurtulmak mı
istiyorsun?
Benden, benden?
Hâlâ buradayım Jake.
Bunu bensiz
kazanamazsın.
Hayır, hayır.
Neden biliyor musun?
Ben senim.
Sen ben değilsin.
Çevirdiği en büyük
dümen onun sen olduğuna inanmanı sağlamaktı.
Sen ben değilsin.
Ben senim!
Sen ben değilsin.
Yapma!
En yakın dostunum
senin!
Ben senim!
Beni sen kontrol etmiyorsun.
Ben seni kontrol
ediyorum.
Evime dolu bir silahla mı geldin?
Benimle konuştun salakmışım gibi?
Ne oynuyorsun?
Ne oynuyorsun?
Konuş benimle!
Konuş yoksa seni köpek gibi öldürürüm!
Kork benden.
Kork benden.
Kork benden!
Kork benden!
Kork benden.
Kork benden.
Kork benden.
Kork benden.
Kork benden.
"Dostların
yakındır ama düşmanların daha yakındır.
" "İntihara
Giden Yol" Sayfa 1, Satır 2 Bu oyunun şıklığı ne biliyor musun Jake?
Kimse düşmanın yerini
bilmez.
Var olduğunu bile
bilmezler.
Her birinin
kafasındadır.
Ve ona güvenirler çünkü onu, kendileri sanırlar.
Çok güzel ya.
Rakibin zarafetine
hayran olmamak elde değil.
Şah.
Bu oyunu çok iyi
oynuyorsunuz Bay Green.
Biliyorum, çünkü ben
de çok iyi oynarım.
Şah.
Şah.
Şah.
İşin hüneri, taşları
sana verip ve seni onları aldığına
inandırmak çünkü sen akıllısın, ben
aptalım.
Uyanın Bay Green.
Gözünün önündekini
göremiyorsun.
O yıllar boyunca o
çocukları hiç görmemiş ya da onlarla konuşmamıştım ama ikisi için de canımı verirdim.
Biri satranç
ustasıydı, öteki usta bir dolandırıcıydı.
Satranç ve
dolandırıcılık.
Tehlikeli bir ikili.
Ama o ikisi hakkımda
her şeyi biliyordu.
Bütün kirli sırlarımı.
Ne kadar param olduğunu.
Onu nerede sakladığımı.
Üçkâğıtçı köpekler her
şeyimi çaldı.
Komşularım kitapların
içine satranç hamlelerini ve dümenin
içeriğini yazardı.
Kitapların konuları
da: "Kuantum Mekaniğinin Matematiği.
" Uyanın Bay Green.
Hep birlikte gidecektik.
Yemin ettiler bana.
"Bizimle
geleceksin Jake.
" Seni hep bizimle götürecektik Jake.
Ama bunun ne kadar zor
olacağını duymaya hazır değildin.
Şah Mat.
Ego, aklımıza
gelebilecek tahmin edebileceğimiz en kötü güven dolandırıcısıdır.
Çünkü onu görmezsiniz.
En büyük tek numarası "Ben senim"dir.
En büyük sorun, egonun
bakacağınız son yerde saklanması.
Kendi içinde.
Düşüncelerini,
sizinkiymiş gibi saklar.
Onun duyguları, sizin
duygularınızmış gibi.
Onu siz zannedersiniz.
İnsanların egolarını
koruma ihtiyacı sınır tanımaz.
Ego değeri dediğimiz
şeyi korumak için yalan söyler,
hırsızlık yapar adam öldürür, ne
gerekirse yaparlar.
İnsanlar hapiste
olduklarını bilmez.
Bir ego olduğunu
bilmezler.
Aradaki farkı
bilmezler.
Başta zihin için
kabullenmesi zordur.
Kendinden öte, daha
değerli içindeki gerçeği daha iyi ayırt eden bir şey olduğunu kabullenemez.
Dinde, ego şeytandır.
Ve tabii kimse egonun ne
kadar zeki olduğunu anlamaz.
Çünkü başkasını
suçlayabilmeniz için şeytanı yarattı.
Bu hayali dış düşmanı
yaratırken genelde kendimizi için bir
düşman yaratırız sonra o, ego için gerçek
bir tehlike olur.
Ama aslında onu da ego
yaratmıştır.
Kafanızdaki ses ne
derse desin dış düşman diye bir şey
yoktur Düşmana dair tüm fikirleriniz egonun
düşman olarak yansımasıdır.
Bu bağlamda dış düşmanlarımızın hepsini kendimizin yarattığını görürsünüz.
En büyük düşmanınız kendi fikirleriniz, kendi cehaletiniz kendi egonuzdur.
« Prev Post
Next Post »