Çakalın Günü (1973) The Day of the Jackal
| |
143 dk
Fred Zinnemann
Senaryo:
Frederick Forsyth, Kenneth Ross
Ülke:
İngiltere, Fransa
Tür:
Suç, Dram, Gerilim
Vizyon Tarihi:
16 Mayıs 1973 (ABD)
Dil:
İngilizce, İtalyanca, Fransızca
Müzik:
Georges Delerue
Çekim Yeri:
Paris 6, Paris, Fransa
Edward Fox
Terence Alexander
Michel Auclair
Alan Badel
Tony Britton
Tüm Kadro
Özet
Çakalın Günü, Fransız General Charles de Gaulleü öldürmek için kiralanmış bir katilin hikâyesini anlatıyor. Adım adım hareket ederek kusursuz bir cinayeti gerçekleştirmek isteyen "çakal" lakaplı suikastçıyı de Gaulle'ü öldürmeden önce yakalayabilmek için onlarca polis el ele vermiştir. Ünlü dedektif Claude Lebelin liderliğindeki polisler tüm ülkede bu suikastçının izini sürecek.
Tarihten Alınacak Dersler
General De Gaulle suikasti Brükseldeki NATO Karargahına kadar uzanıyordu.
Umberto Pascali
10 Mart 1966 günü, hayatına karşı yapılan 31 suikast girişiminden sonra, Fransız devlet adamı Charles De Gaulle, NATO’nun askeri kanadından Fransa’nın çekilmesini emretti. Bu karar yaklaşık yarım yüzyıl sonra Nicolas Sarkozy başkanlığı döneminde resmen geri çekildi. De Gaulle, İngiliz- Amerikan ekseninden bağımsız bir dış politika benimsemişti. (De Gaulle`e göre İngiltere, ABD ve eski sömürgeleri ile çok sıkı ekonomik ilişkiler içindeydi ve AET`e girmesi birliğin geleceği açısından sakıncalıydı. Ayrıca İngiltere`nin Avrupa`da etkin olmak isteyen ABD`nin 'truva atı' olduğunu düşünüyordu. 1963 ve 1967`de olmak üzere iki kez İngiltere`nin Avrupa Birliği`ne giriş başvurusunu veto etti. İngiltere AET`ye ancak de Gaulle öldükten sonra girmiştir.)
10 Mart 1966 tarihi, yalnızca Fransa’nın NATO askeri kanadından çekilmesi ile alakalı bir tarih değil, aynı zamanda NATO genel merkezinin Fransız topraklarından çıkarılarak İttifak Karargahı`nın Brüksel’e taşınmasına yol açan bir tarihtir.
Bugünün dünyasında da, AB ve Batı askeri ittifak liderleri, bilhassa Fransa, Almanya ve İtalya’daki seçkinler, Fransız liderine karşı yapılan 31 suikast girişimine benzer potansiyel bir Amerikan tepkisinden korkmaktalar.
Eğer bu ülkeler, Ukrayna’nın işgaline ve Avrupa Birliği`nin Londra Borsası ve Wall Street tarafından finansal olarak yağmalanmasına karşı çıkmak gibi, kendi ulusal çıkarlarını savunmaya karar verecek olurlarsa, bu tepki hiç şüphesiz gecikmeden gelecektir.
Ancak bu, ülkelerin egemen devletler olarak gelecekleriyle kumar oynadığı bir tarihi an olup Amerika politik baskısına karşı direnilebilir. Fakat bu Avrupalı ülke liderleri yozlaşmış ve Washington tarafından asimile edilmişlerdir.
Fransız devlet adamı De Gaulle (1890-1970), bir örnek mücadele verdi, kendisini ve bilhassa bağımsız ve egemen bir ülke olarak Fransa’yı öldürmeye çalışan güçlere açıkça meydan okuduğu için kazandı. O, NATO`ya bağlı işgal güçlerini geri çevirebildi. Böylece Nazizm’e karşı direnişinden sonra ikinci direnişi de kazandı.
Aldo Moro ve Enrico Mattei
Aynı zamanda Aldo Moro isimli İtalyan devlet adamı da, 1973 yılında Başkan Salvador Allende’ye karşı tertiplenen darbede Şili’de yaşananları engelleyebilen türden “istikrarsızlaştırma-karşıtı” güçlü bir hükümet projesiyle ilerlemeye karar verdiğinde, tabiiki can güvenliğinden endişeleniyordu.
Yine de Moro icraatlarını sürdürdü ve İtalya’da Şili usulü darbe olmadı. Darbe olmadı ama, 1978 yılında Kızıl Tugaylar adlı bir örgüt, Moro’yu kaçırıp Roma’nın ortasında hapis tuttu sonra da öldürdü.
Ve Enrico Mattei (1906-1962), uluslararası petrol karteli “Yedi Kızkardeşler’e” karşı ekonomik gelişme, ucuz ve bol enerji için İtalya’nın haklarını savunduğunda -Mattei, 1945 yılında oluşturulan Italian Petroleum Agency`i (Agip) özelleştirmesi için yönetici olarak atanmıştı. Ancak O, bunun yanlış olduğunu görüp, şirketi Yedi Kızkardeşler`le rekabet edebilecek büyüklüğe getirmiştir- büyük ihtimalle kendi hayatı için endişelenmekteydi. Mattei, Kuzey Afrika ülkeleri ve Rusya ile doğal gaz ve petrol anlaşmaları yaptı; Yedi Kızkardeşler kartelinin “tavsiyeleri” aleyhinde hareket etti. O da bütün bunların bedelini, 1962 yılında bir uçak kazasında hayatını kaybederek ödedi. Bugün, uçak kazasının sabotajla gerçekleştiği ispat edildi.
Alfred Herrhausen
Peki, çeşitli ülkelerin ödenemeyecek borçlarının iptalini talep eden, paradoksal olarak paranın egemenliğine karşı çıkan, bankacı Alfred Herrhausen’e ne oldu? Alfred Herrhausen, insanın paradan para kazanamayacağını ve asıl ihtiyacın reel bir ekonomiye sahip olmak olduğunu bilen, zeki ve başarılı bir Alman bankacı ve ekonomistti.
Herrhausen, Berlin duvarının yıkılmasından sonra Doğu Avrupa ve Rusya’nın reel ekonomisinin kalkınması için ‘Büyük Plan’ı hazırladı.
Alfred Herrhausen, kendisinin de çalıştığı Alman Bankası Deutsche Bank ile, dışarıdan da IMF ile, Dünya Bankası ve Wall Street’in monetarist spekülatörlerine karşı iki cephede birden savaş açtı.
30 Kasım 1989’da RAF-Beader Meinhof Çetesi, daha önce eşi benzeri görülmemiş karmaşık bir askeri bir operasyonda Herrhausen’i öldürdü.
Deutshce Bank, Merrill Lynch Şirketi’nin Anshu Jain tarafından temsil edilen Londra Borsası`ndaki spekülatörlerinin eline düştü, Anshu Jain, halen Deutsche Bank eş CEO`su. Bunun sonucunda Deutsche Bank, Alman reel ekonomisini açıkça sabote eden bir yolsuzluk batağına dönüştü.
Almanya’nın siyasi liderleri, bu eğilimlerin farkında olmalarına rağmen, İngiliz-Amerikan ekseni tarafından empoze edilen bu finansal değişimleri kabul etmeye büyük ölçüde ikna edildiler. Bu durum, aynı zamanda, Kiev’de Amerika’nın sponsorluğundaki rejime verdikleri desteği açıklıyor. Almanya üzerindeki finansal katillerin gücü, Almanya’nın neden onlarla paralel hareket ettiğinin, ülkesinin temel çıkarlarını neden savunamadığının ve neden ana ekonomik partneri olan Rusya ile fikir ayrılığı yaşadığının gerçek sebebidir.
Bugünün Avrupasında, elde kalan ne varsa bu liderler, De Gaulle, Herrhausen, Mattei, Moro tarafından kurtarıldı. Bu mukadder Avrupa projesi, İngiliz-Amerikan finansal oligarşisini içinde bulundurmuyordu. De Gaulle’nin açığa çıkardığı gibi, onun öngördüğü bağımsız ve egemen Avrupa, İngiltere’yi içermiyordu. O haklı olarak Britanya’yı, İngiliz-Amerikan finansal kartelinin bir parçası olarak görüyordu ve bu kartelin asıl amacı, Mart 2003’deki Irak savaşının başlangıcına kadar genel anlamda iyi giden Alman-Fransız ittifakının altını oyarak, Avrupa’yı zayıflatmak ve istikrarsızlaştırmaktı.
Bu liderlerin mirası, şimdilerin Avrupası tarafından üstlenilmelidir.
De Gaulle, yolunu nasıl çizdi?
Yazar William Torbitt, De Gaulle’ü, Amerikan askeri güçlerini Fransız topraklarından hızlı bir şekilde çıkararak imkânsızı yapan adam olarak tarif eder. Bu, gerçek bir liderin ciddi bir kriz durumunda nasıl davranması gerektiği konusunda Alman, İtalyan ve Fransız liderlerince örnek alınması gereken bir davranıştır.
Bugün Washington ve Londra - onların arkasındaki Wall Street ve Londra Borsası- Rusya ve Çin`le çatışmayı kabullenmeyi reddederken, kendi ülkelerinin milli menfaatlerini korumaya çalışan liderleri tehdit etmektedirler.
Bu liderler, Avrupa projesinin imhası ve istikrarsızlaştırılması sürecinde suç ortakları olarak Washington tarafından kullanılmaktalar.
William Tormitt`in kaleminden De Gaulle’e suikast girişimi:
General De Gaulle suikast komplolarına ve girişimlerine karşı öfkeliydi. Fransız İstihbarat Teşkilatı’ndaki en güvendiği elemanlarını yardıma çağırdı ve onlardan zaten araştırmakta oldukları suikast girişiminin altında yatan ismi bulmalarını istedi.
Fransız İstihbarat Teşkilatı, cinayet girişiminin koordinatlarını çok kısa bir sürede ve tüm ayrıntılarına kadar ortaya çıkardı. Suikast girişimi, İsviçre şirketi Permindex üzerinden Solidaristlere, Faşist Beyaz Rusya göçmen istihbarat örgütüne, FBI`ın Casusluk Bölümü Seksiyon Beş`e, oradan da Brüksel’deki NATO Karargahı’na kadar uzanıyordu.
Dolayısıyla Fransız istihbaratı, General De Gaulle’ün yaşamına yönelik girişimlerin, Brüksel’de NATO tarafından, farklı istihbarat örgütleri kullanılarak ve özel olarak da İsviçre’de yerleşik Permindex şirketi tarafından yönlendirildiği sonucuna vardı. Tüm bunlar, temel olarak, Adolph Hitler’in Batı Almanya’daki istihbarat birimlerinin ve Münih’te konuşlanmış olan Solidaristlerin istihbarat biriminin bakiyelerini kullanan bir NATO istihbarat cephesiydi. De Gaulle’ün öldürülmesiyle görevli birimin genel kumandanlığı ise, FBI’in Seksiyon Beş adlı biriminin sorumluluğundaydı.
Kendine düzenlenen suikast girişimlerini, NATO karargahındaki FBI’ın Seksiyon Beş birimi tarafından yönetilen istihbarat gurpları tarafından yapıldığını öğrenince De Gaulle çok sinirlendi ve tüm NATO birimlerinin Fransız topraklarından defedilmesini emretti. Fransa ve NATO arasındaki sözleşme gereği, General De Gaulle bu birimleri bir yıldan önce taşınmaya zorlayamazdı. Ancak O, NATO’ya Fransa topraklarından derhal çekilmesini ve örgütün antlaşma düzenlemeleri gereğince ilgili silah teçhizatını da ortadan kaldırmasını söyledi.
ABD’deki bütün silahlı kuvvetlerin istihbarat kolu olan Savunma İstihbarat Ajansı ve FBI`ın karşı istihbarat ajansı olan Seksiyon Beş`in De Gaulle’ün hayatına karşı düzenlenen suikast girişimlerinden sorumlu kuruluşlar olduğu ortaya çıktı. DIA ve Seksiyon Beş, Beyaz Rusya Göçmen istihbaratı ve Solidaristlerle birlikte çalışıyordu ve çoğu Batı Avrupa devleti istihbarat ajansı, suikast planının NATO karargahı tarafından doğrudan yönlendirildiğinin haberdar değillerdi. (Türkçe`ye Esma Seçen çevirdi)
http://www.globalresearch.ca/the-lessons-of-history-in-1966-president-de-gaulle-said-no-to-us-nato/5386501
De Gaulle ve Gladyo Suikastları Kartvizitimiz ektedir
De Gaulle'e düzenlenen ve tasarlanan suikastlar 20 civarında. 1961'de eşiyle yazlık evine giderken, yolun altına yerleştirilen bir bomba patlatıldı. Bu suikast girişimindeki bomba, sadece ABD ordusu envanterinde bulunan bir napalm bombasıydı. Kullanılan bomba suikastçinin aynı zamanda kartvizitiydi
ATTİLA HAKAN GANİMGİL
Çocuk aklımızla kim olduğunu bilmesek bile, uzun burnu, asık suratı ve askeri üniformasıyla karikatürlerde alay edilen bir adam olarak bilirdik.
Bizim gazetelerimiz her gün onu küçük düşüren karikatür ve haberlerle doluydu.
Fransa'nın millî kahramanı ve Cumhurbaşkanı olan bir kişiye karşı, aslında bir psikolojik savaş yürütülmüş olduğunu ancak bilimsel sosyalist olduktan sonra anlayabildik...
Fransa’nın millî kahramanı Chales De Gaulle’ün önce psikoljik savaşla itibarını sarsıp, ardından bir dizi suikastın hedefi olmasına neden olan günahları nelerdi?
De Gaulle'ün ana günahlarından biri NATO'nun aslında ABD'nin, Fransa ve Avrupa'yı bu melanet örgütü aracılığıyla denetim altına almak istediğini kavrayan stratejik bir uyanıklığa sahip olmasıydı..
ABD'DEN UZAKLAŞTI
1958 yılında ikinci kez iktidara gelen De Gaulle aşamalı olarak ABD etkisinden ve NATO’dan uzaklaştı. 1966 yılında NATO’nun askeri kanadından ayrıldı ve NATO’nun Başkomutanlık karargâhı dahil tüm üs ve tesislerinin Fransa topraklarından çıkarılması kararı aldı. NATO’nun Paris’teki genel merkezi Brüksel’e taşındı.
Ayrıca ABD'nin başta Vietnam Savaşı olmak üzere bir çok politikasına karşı çıktı.
De Gaulle’ün diğer ana günahı ise ABD’nin “Dolarizasyon”la ekonomik hegemonyasına set çekmesiydi.
İkinci Dünya Savaşı ertesinde Uzak Doğu Asya’dan çekilen Fransa’nın yerini ABD doldurdu lâkin bu bölgede işleyen bankacılık sistemi Fransa’ya aitti.
ABD bu bankacılık sistemi üzerinden işlerini yürütüyordu ve bu nedenle Fransız bankalarında dolar stoku oldukça artmıştı.
1965 yılında General De Gaulle FED’in kasasındaki altın karşılığından çok daha fazla dolar, daha doğrusu “karşılıksız para” bastığını fark etti.
Önce ABD’de FED’in kasasında bulunan Fransa’ya ait altınları geri istedi ve aldı.
(Bu arada küçük bir bilgi: Geçen yıllarda Almanya, ABD’de bulunan 300 ton altınını geri isteyince, ABD yetkilileri altınları yedi yılda iade edeceğini bildirdi. De Gaulle’ün endişesinin ne kadar yerinde ve öngörülü bir devlet adamı olduğu anlaşılıyor.)
1971 yılında Fransa Merkez Bankası kasalarında biriken dolar stokunu gönderip karşılığında altın talep etti. ABD Başkanı Nixon’un itirazlarına karşın “karşılıksız para” niteliğindeki ABD dolarları bir Fransız gemisiyle New York’a gönderildi.
Bu ABD’nin Federal Reserve System (FRS)’e altın ödemesi yapması için Fransızların ilk transferiydi.
Bunun ardından cesaret kazanan Almanya, Japonya, Kanada ve diğer ülkeler banka kasalarını dolduran karşılığı olmayan “yeşil kağıtları” altınla değiştirmek için kuyruğa girdi.
ABD yönetimi gönderilen dolarların karşılığı altını veremeyince dolar dünyada büyük prestij ve değer kaybetti...
15 Ağustos 1971’de ise ABD başkanı Nixon, dolar basımında altın teminatının kaldırıldığını açıklama durumunda kaldı.
Aslında Fransa’nın büyük devlet adamı De Gaulle askeri başarılarına, mali bir başarı eklemişti, dolarizasyonu engelleyerek...
20 KEZ SUİKAST TASARLANDI
Lâkin tüm bedeli salt psikolojik savaşla büyük bir kahramanın sadece itibarsızlaştırılması değildi, fiziki olarak yok edilmesiyle ödenebilirdi.
Karşılıksız para basan kalpazanlar, De Gaulle karşı, NATO Gladyosunu kullanarak, başarısız bir dizi suikast girişimi oldu.
İlki, De Gaulle'ün Cezayir'in millî bağımsızlığını tanımasına gücenen bir grup "milliyetçinin" yer aldığı, OAS adlı bir CIA imalatı bir grubun suikastiydi.
1962'de De Gaulle eşiyle birlikte başkanlık sarayı Elize’den Orly havaalanına giderken bu grubun ateşi altında kaldı, arabaya 140 mermi sıktılar lâkin arabanın önden çekişli olması ve şoförün ustalıkla patinajla arabayı hızlandırmasıyla kurtuldu, iki koruması öldü...
Frederic Forsyth, "Çakal'ın Günü" romanında bu suikastı anlatır da OAS'ın patronuna değinemez...
Aslında De Gaulle'e düzenlenen ve tasarlanan suikastlar 20 civarında, zehirleme yöntemi dahil...
1961'de Charles De Gaulle ve eşi yazlık evine giderken, kumluk yolun altına yerleştirilen bir bomba patlatıldı, şoförünün atik davranmasıyla alevlerin içinden sıyrıldılar.
Bu suikastta patlatılan bomba, patentli olarak Amerikan kimya şirketi DOW Chemical tarafından üretilen ve sadece ABD ordusu envanterinde bulunan bir napalm bombasıydı.
Kullanılan napalm bombası suikastçinin aynı zamanda kartvizitiydi...
DE GAULLE VE NORMANDİYA ÇIKARMASI’NIN PERDE ARKASI
8 Haziran 2024
Ali Rıza Taşdelen
Bu hafta yapılan Normandiya Çıkarması’nın 80. yıldönümü törenlerinde Fransa’nın ulusal kahramanı, Nazi Almanya’sına karşı direnişin sembolü General Charles de Gaulle’ün adı bile geçmedi. Sadece törenlerde mi? Basında bile bir kelime edilmedi.
De Gaulle sağlığında 6 Haziran Normandiya Çıkarması törenlerine hiç katılmadı. Bugün sağ olsaydı herhalde yine katılmazdı. Onun için bu bir “Amerikan-İngiliz çıkarmasıydı”. General, ABD ve İngiltere’nin kendi çıkarları için hesaplar yaptığı düşüncesindeydi; hedefleri Fransa’yı kurtarmak değil Hitler’in ordularını yenen Sovyetler’in önünü kesmek, Almanya ve Fransa’yı tahakküm altına almak ve bir İngiliz-Amerikan askeri yönetimi kurmaktı.
DE GAULLE NORMANDİYA ÇIKARMASI TÖRENLERİNE HİÇ KATILMADI
Charles de Gaulle, Beşinci Cumhuriyet’in ilk cumhurbaşkanı olduktan sonra Normandiya Çıkarması’nı kutlamayı reddetti. Bu kararını Alain Peyrefitte’e, askeri bir işgal hükümeti planına atıfta bulunarak açıkladı:
“6 Haziran’daki çıkarma, Fransa’nın dışında tutulduğu Anglosaksonlar için bir meseleydi. Fransa’ya sanki düşman topraklarıymış gibi yerleşmeye kararlıydılar! Tıpkı İtalya’da yaptıkları ve Almanya’da yapmak üzere oldukları gibi! Orduları ilerlerken Fransa’yı egemen bir şekilde yönetecek olan AMGOT’larını hazırlamışlardı. Zorla tedavüle sokulacak olan sahte paralarını basmışlardı. Fethedilmiş bir ülke gibi davranacaklardı… Ve siz benden gidip ülkenin ikinci kez işgal edilmesinin başlangıcı olan bu çıkarmayı anmamı mı istiyorsunuz?” (C’était de Gaulle -Cilt I, Fayard, 2014)
ABD VE İNGİLTERE’NİN FRANSA’YI İŞGAL PLANI
De Gaulle’ün bahsettiği AMGOT neydi? “Allied Military Government of Occupied Territories” yani “İşgal Altındaki Bölgeler için Müttefik Askeri Hükümeti.” AMGOT, ABD ve İngiltere tarafından planlanmıştı.
Müttefikler tarafından fethedilen düşman ülkelerin yönetiminden sorumlu İngiliz ve Amerikalı subaylardan oluşan sivil bir örgüttü. Ayrıca bu yönetimin kurulmasına ABD’de basılan bir para biriminin dağıtılması da eşlik edecekti. Kısaca Amerika ve İngiltere Normandiya Çıkarması’ndan sonra Fransa’yı işgal edecek, kurumlara önceden belirledikleri yöneticiler atayacak ve işgalci bir yönetim oluşturacak, Amerika’da basılan işgal parasını da tedavüle sokacaktı. De Gaulle bir şekilde bundan haberdar olmuştu.
General de Gaulle’e göre bu proje Fransız ulusal egemenliğine bir saldırı olduğu için kabul edilemezdi. Çıkarmadan üç gün önce Londra’dan Cezayir’e geçerek 3 Haziran 1944’te Cezayir’de ‘Fransa Cumhuriyeti Geçici Hükümeti’ni kurdu ve başına geçti. Müttefik ülkelerine ‘biz buradayız’ mesajını verdi.
4 Haziran 1944’te Churchill’den mümkün olan en kısa sürede İngiltere’ye gelmesini isteyen bir mesaj aldıktan sonra tekrar Londra’ya döndü. Churchill çıkarmanın yakın olduğunu de Gaulle’e söyledi. Ancak bir şartları vardı; AMGOT konusunu gündeme getirir getirmez iki lider arasında kıyamet koptu. Sonra Müttefik Başkomutanı Eisenhower planının ana hatlarını de Gaulle’e izah ederek ikna etmeye çalıştı ve bu da yetmezmiş gibi kendilerine “itaat etmelerini” isteyen bir bildiri vererek bunu radyodan okumasını istedi. De Gaulle kabul etmedi ve kapıyı çarpıp çıktı.
FRANSIZ HALKINI SAVAŞMAYA ÇAĞIRDI
BBC’de konuştu ama onların istediği şekilde değil; Fransız halkını savaşmaya çağırdı “En büyük savaş başladı. Tabii ki bu Fransa Savaşı ve bu Fransa Savaşı! …Fransa’nın evlatları için, nerede olurlarsa olsunlar, kim olurlarsa olsunlar, basit ve kutsal görev, ellerindeki tüm araçlarla düşmanla savaşmaktır. Fransız hükümeti ve bu konuda yetkilendirdiği Fransız liderler tarafından verilen talimatlara harfiyen uyulmalıdır. Kanımız ve gözyaşımızla ağırlaşan bulutların ardında büyüklüğümüzün güneşi yeniden doğuyor” dedi. Çıkarmadan sonra Müttefik kuvvetleri Paris’e doğru ilerlerken 10 Ağustos’ta de Gaulle ile ittifak halinde olan Fransız Komünist Partisi (FKP) önderliğinde demiryolu işçileri greve gitti. Arkasından CGT Genel Grev çağırısında bulundu. Paris polis teşkilatı da greve destek verdi.
De Gaulle 14 Haziran 1944’te Paris’e döndü. Haziran 1943’te kurulan ve Geçici Hükümetin nüvesini oluşturan “Fransız Ulusal Kurtuluş Komitesi”den (Le Comité Français de Libération Nationale-CFLN) oluşan bir Fransız sivil yönetimini dayatarak ve komünist direnişçilerinin mücadelesiyle birlikte ABD ve İngiltere’nin planını bozdu.
Almanların bozguna uğratılmasında Normandiya Çıkarması’nın elbette önemli bir rolü olmuştur. Ama amaçları Fransa’yı işgalden kurtarmak değil Nazileri yenip onların yerine kendi işgalci yönetimlerini oluşturmak olmuştur.
İşte 80 yıldır “ABD Fransa’yı kurtardı” propagandasıyla 80 yıldır törenlerle anılan ama General de Gaulle’ün cumhurbaşkanı olarak hiç katılmadığı Normandiya Çıkarması budur.
Kaynak: Aydınlık
« Prev Post
Next Post »