Print Friendly and PDF

Translate

Faults (2014)

|




89 dk  

 Yönetmen:

Riley Stearns 

Senaryo:

Riley Stearns 

Ülke:

ABD

Tür:

Komedi, Suç, Dram

Dil:

İngilizce

Müzik:

Heather McIntosh    

 

Oyuncular

 

    Leland   Orser

    Mary Elizabeth   Winstead

    Chris   Ellis

    Jon  Gries

    Lance  Reddick

 

Özet

Claire, Faults isimli gizemli bir tarikata üye olur. Kızlarını geri kazanmak isteyen aile, akıl kontrolünde dünyanın en saygın insanlarından biri olan Ansel Roth'u kendilerine yardım etmesi için tutarlar.

Altyazı

Başka bir arzunuz?

 O zaman.

 Hazır olduğunuz da.

 Ben de kupon var.

 Hemen geri dönerim.

 O kuponu otelden aldım.

 - Evet ama bu kupon daha önce kullanılmış.

 - Hayır, kullanılmadı.

 Burayı görüyor musun?

 Bunlar benim baş harflerim.

 Ben buranın müdürüyüm.

 Kupon kullanıldığı zaman baş harflerimle imzalarım ve bu sayede işlem görür.

 O bana otel tarafından verildi.

 Anlıyorum.

 Ama söylemeye çalıştığım şey, bunu dün gece kullanmışınız.

 Seni hatırlıyorum.

 Görünen o ki sen ya da bir başkası bu yazıyı silmeye çalışmış.

 Ama bu tükenmez kalem.

 Yani biraz silinmiş gibi ama hala burada.

 Ben otelin misafiriyim.

 Burada kaldığım sürece bana ikram olarak günde bir öğün yemek sözü verildi.

 Olabilir ama benim bundan haberim yok.

 Bunu gidip otelin müdürü ile konuşman gerekiyor.

 Bu hiç hoş değil ve yediğin yemeğin parasını almam gerekiyor.

 Ne kadar peki?

 - 4.

75$ - O kadar param yok.

 Ne kadar paran var?

 Hiç yok.

 Hiçbir şeyim yok.

 - Burayı terk etmenizi istiyorum.

 - Ben de yemeğimi bitirmek istiyorum.

 Ve ben de gitmeni istiyorum.

 Ayrıca, yeterince yedin zaten.

 Hayır, kes artık şunu.

 Hadi.

 Bunu yapmıyoruz.

 Hayır, bunu yapmıyoruz.

 Hayır, hayır  Hayır, hadi artık.

 Hadi.

 Bunu daha da zorlaştırma.

 Hadi.

 Çeviri: Candoğan O kuponu çöpten alırken seni gördüğümü bilmeni isterim.

 Seni küçük duruma düşürmemek için hiçbir şey söylemeyecektim.

 Ama bunu sen istedin.

 Şimdi söylüyorum.

 İNANÇLAR, TARİKATLAR VE ZİHİN KONTROLÜ Tanıdık geliyorsun.

 Seni tanımıyorum ve beni nasıl tanıdığını da bilmiyorum.

 Bay Roth!

 Sunumunuza sadece birkaç saat kaldı.

 İhtiyacınız olan her şey hazır mı?

 - İlanım yerde duruyordu.

 - Bunu duyduğuma üzüldüm.

 Oda servisi merak ediyor da, eşyalarınızı tam olarak ne zaman  Ayrıca akşam yemeğim neden sadece dün akşamla sınırlıydı.

 Halbuki her gün bir öğün bedava yemek alacağımı zannediyordum.

 Yarın sabah ayrılma saatim kaç yazıyorsa o saatte buradan ayrılmış olurum.

 Sanırım ortada bir yanlış anlaşılma var.

 Yaptığımız sözlü anlaşmanın esaslarına göre   bir gece konaklama ve restoranımızda bir öğün yemek hakkınız vardı.

 Her ikisini de dün akşam kullandınız.

 - Terry 'nin haberi var mı?

 - Terry'nin kim olduğunu bilmiyorum.

 Menajerim.

 Anlaşmayı yapan kişi.

 Terry bu şartları kabul etti.

 Çıkışınız öğlen olması gerekiyordu.

 Önümüzde ki bir saat içinde odayı boşaltabilir misiniz?

 - Oda servisi!

 - Bir saniye lütfen.

 Bu özgürlüğün en basit tarifi.

 Özgür iradeden bahsediyorum.

 Tercihler.

 Kendiniz için yaptığınız tercihler, hayatın size verdiklerine bağlıdır.

 İşte bu özgür iradedir.

 Fakat, ya başka biri bunu kontrol altına alırsa?

 Ya onlar sizin fiziksel bedeninizi kontrol ederse?

 Zihninizde ki her düşünceyi.

 Ruh sağlığınızı.

 Evet bayanlar ve baylar, tarikatlar bunu yapar.

 Her birimizin içinde bulunduğu durumu sömürürler.

 Bu bizi esir alan bir güç.

 Manipüle eden.

 Kontrol eden.

 Zayıflığınızı sömürüyorlar ve tüm bunları düşünmekten alıkoyuyorlar.

 Duygusal ve fiziksel sınırlar yaratıp sizi bildiğiniz herkesten ve her şeyden   hatta kendinizden bile uzaklaştırıyorlar.

 Siz şekillendiriyorlar.

 Uyumlu bir hale sokuyorlar.

 Kafanızın arkasında ki ses bile çığlık atıyor.

 "Kurtul!

" Çoğu yenilgiyi kabul ediyor.

 Başka insanlar sizin adınıza karar vermeye başlarsa   özgür iradeniz sona erecek.

 Siz bir takipçisiniz.

 Bu noktada artık siz de takipçi olacaksınız.

 Fakat, böyle olmanız gerekmiyor.

 Benim bu hapishaneden nasıl kurtulduğu mu, belki sormak istersiniz.

 Şimdi sizinle bu konu üzerine konuşacağım.

 Bu noktadan itibaren beni, kitabımdan takip etmenizi tavsiye ediyorum.

 Kitabı olmayanlar, 15$ vererek hemen satın alabilirler.

 Özür dilerim, bir sorunuz mu var?

 - Hayır, yok.

 - Tamam, güzel.

 Kimsenin kitaba ihtiyacı yok mu?

 Çoğunuzda kitap olmadığını görüyorum.

 - Siktir git.

 - Ben mi?

 Sen.

 Seninle konuşuyorum.

 Ne söylemeye çalıştığını anlamadım.

 Kimsin sen?

 Asıl sen kimsin?

 Sen kimsin?

 Ben Ansel Roth.

 Zihin kontrolü ve Tarikatlar alanında   dünyanın önde gelen otoritelerinden biriyim.

 Sen bir katilsin.

 Sen kimsin?

 Ailemin aklını yıkadın ve onlara yaptıklarının doğru olduğu fikrini aşıladın.

 Doğruydu.

 Sen ve onu önemsediğini söyleyen insanlar, onun beynine toplu tecavüz ettiniz.

 Ölmüş olurdu.

 Gerçi şimdi de hayatta değil ama   eğer grupla beraber kalsaydı, zaten ölmüş olacaktı.

 Bu şekilde yalnız ölmezdi.

 Ona yardım etmeye çalıştık.

 Bunu anlamalısın.

 Lütfen anlamaya çalış.

 Tıpkı diğer mahvettiğin hayatlar gibi   kendi hayatını da mahvettiğini görmek güzel.

 Evet, haklısın.

 Kız kardeşin ümitsiz bir vakaydı ama benim bununla hiçbir ilgim yok.

 Onu önemsemeyen, kontrol eden ve kullanan insanlarla yaşamayı kendisi tercih etti   aksi takdirde intihar tarikatı ile birlikte yalnız ölmeyecekti.

 O kendi seçimini yapmış, öyle değil mi?

 Seni aşağılık herif.

 Umarım ölürsün!

 Ve umarım kaburgalarından birini kırmışımdır.

 Yardıma ihtiyacınız var mı?

 Sadece düştüm, önemli bir şey yok.

 Bu benim eşim Evelyn.

 Ben de Paul.

 Seminerinize katıldık.

 - Kitap aldınız mı?

 - Önceden almıştık.

 Büyük hayranınızız.

 5 dolar verirseniz, imzalayabilirim.

 Bunun gerekli olacağını düşünmüyorum.

 Claire için imzalayabilir misiniz?

 Hayır, o kitabı imzalamam.

 Sadece bu kitabı imzalarım.

 Onu kaldırın, lütfen.

 Tamam, bir tane alalım.

 Ne kadar?

 15.

 10.

 - İmza istiyor musunuz?

 - Evet, tabii.

 - Gösteriniz için gerçekten üzgünüm.

 - Az önceki için mi?

 Hayır televizyon gösteriniz.

 Gerçekten önemliydi.

 Bunun hakkında konuşmak istemiyorum.

 - Claire, demiştiniz değil mi?

 - Bizim kızımız.

 O aslında   bizim burada olma sebebimiz.

 Onun için bu akşam buraya geldik.

 Merak ediyoruz, acaba sizinle Claire hakkında konuşabilir miyiz?

 Hayır.

 Çok uzun bir gündü.

 Benim biraz otel odasında uykuya ihtiyacım var.

 Bu otel de.

 Onun çok tehlikeli bir durumda olduğuna inanıyoruz.

 Onu bu durumdan kurtaracak hiçbir şey yapamıyoruz.

 Dr.

Roth, sizin gibi insanlar sarı sayfalara reklam vermezler.

 Bu durumu düzeltmek için başka ne yapabiliriz bilmiyorum.

 Dürüst olmam gerekirse, size söyleyeceğim her şey   elinizdeki kitabın sayfalarının sadece yarım yamalak bir versiyonu olurdu.

 Çünkü artık bu işlerle ilgilenmiyorum.

 Her şey için kolay gelsin.

 Biz sadece kızımızı geri istiyoruz.

 Lanet olsun.

 O bir uyarı.

 Pardon?

 Neden bahsediyorsun?

 Bu bir mahkeme celbi mi?

 Tutuklanıyor muyum?

 Bu sadece müvekkilim ve seninle ilgili bir mesele.

 O yazıyı herhangi bir karışıklığa mahal vermemek için koydum.

 Müvekkilim de ne demek?

 Senin müvekkilin kim?

 - Bay Terry.

 - Terry mi?

 Terry 10 yıldır benim menajerim.

 Tanışıyor muyuz?

 Neden seninle daha önce hiç tanışmadım?

 Sadece halledilmesi gereken özel mevzular olduğunda devreye girerim.

 Silah taşımıyorum.

 Nedenini bilmek ister misin?

 Çünkü buna ihtiyacım yok.

 Tamam.

 Ayrıca Terry, senin menajerliği de bıraktığını söylememi istendi.

 Kağıtta yazıyor zaten.

 Bu kitapla mı ilgili?

 Her şey elindeki o kağıtta açık ve net bir şekilde yazıyor   ama evet kitapla ilgili.

 1 hafta içinde şehre geri dönüyorsun.

 Terry ile iyi ilişkilerin sebebiyle, parayı bulabilmen için sana bir hafta verdi.

 Bu da onun oldukça düşünceli olduğunu gösterir, bu yüzden   borcunu ödemeni sana şiddetle tavsiye ederim.

 Kitapları ona geri versem?

 1 hafta.

 Günaydın Bay Roth.

 Ben de tam ayrılıyordum.

 Kitap için tekrar teşekkürler.

 Tamam, bu kadar yeter.

 Size kahvaltı ısmarlayabilir miyiz?

 Evet.

 Kızımızın durumu hiç iyi değil.

 Sanki başka biri.

 Ayrıca sözümüzü de dinlemiyor.

 Ortalıkta yok ki sözümüzü dinlesin.

 Onu aylardır görmüyoruz ve asi tavırlarıyla ilgili konuşamıyoruz.

 O yetişkin biri ama  Sanki dünya ile bağlantısını tamamen kesti.

 - Topluluğun ismi ne?

 - Kendilerine ''Hatalar'' diyorlar.

 Bunu daha önce duymamıştım.

 - Kurucusu kim?

 - Bilmiyoruz.

 Onlar hakkında kimse bir şey bilmiyor.

 Claire'in onları nasıl bulduğunu bilmiyoruz.

 - Peki, onunla en son ne zaman konuştunuz?

 - Bir hafta önce, telefonda konuştuk.

 Ne söyledi?

 Onun hakkında endişelendiğimizi ve onu özlediğimizi söyledim.

 Buna nasıl tepki verdi?

 Tanrı'yı bulduğunu söyledi.

 Bir gece önce, diğerlerinin gözü önünde onunla seviştiğini söyledi.

 Evet, ortada bir sorun var gibi görünüyor.

 Her yolu denedik.

 Maddi olarak onu desteklemeye devam ediyor musunuz?

 Hayır, geçen yıl kestik.

 Arabası var mı?

 Evet, satmaya çalışmışlar ama benim üzerime kayıtlı.

 Şanslısın, genelde topluluğu finanse etmek için değerli olan her şeyi satarlar.

 Çalıntı ihbarını Claire yapmış.

 Ertesi gün arabayı caddemizin üzerinde bulduk.

 Bu iyi haber.

 Alevler içindeydi.

 Aile olarak onunla konuşmayı denediniz mi?

 Ya da birinden yardım almayı.

 Yaptık.

 Şükran gününde.

 Bu topluluk, aile ve arkadaşlarla iletişim kurmalarını istemiyor.

 Özellikle ''Hata Günleri'' dedikleri zamanlarda.

 Tatiller de onu gelmeye ikna etmiştik.

 Her şeyin yoluna gireceğini düşünüyorduk.

 Ne olduğunu anlayınca birden çılgına döndü.

 Gözlerinde büyük bir öfke vardı.

 Bilmiyorum bu sizin için bir şey ifade edecek mi ama   fiziksel ve duygusal anlamda o kadar zayıftı ki.

 Sanki daha önce hiç görmediğim bir güç onu ele geçirmişti.

 Kızımı kaybetmek istemiyorum Bay Roth.

 Aslında   başka bir seçeneğiniz daha var.

 ''Süreci tersine çevirme'' diye bir şey duydunuz mu?

 O adama yaptığın da bu muydu?

 Geçen akşamki adama?

 Onun kız kardeşine yaptım, evet.

 Kızınızı o topluluktan zor kullanarak ayırmamız gerekiyor.

 - Claire'i kaçırmaktan mı bahsediyorsun?

 - Legal anlamda, evet.

 Ama bu onun iyiliği için.

 Onu uzak bir yere götürmemiz gerek.

 Nerede olduğunu bilmediği bir yer olmalı ama daha önemlisi   kimsenin onu bulamayacağı bir yer olmalı.

 Onun direncini kıracak süreci başlatabilirim.

 Topluluğun inançlarını ve doğuştan gelen itirazlarını sorgulamasını sağlayabilirim.

 Bunun işe yarama olasılığı nedir?

 Sürecin sonunda kızınızı geri alma olasılığınız %50.

 Ve %50 ihtimalle de onu sonsuza dek kaybedeceğiz.

 - Evelyn.

 - Hayır, hayır.

 Kesinlikle haklı.

 Size karşı dürüst olmam gerek.

 Bunun işe yarama olasılığı aslında bundan bile daha az.

 Bu durum, dahil olan herkes için çok tehlikeli.

 Özellikle de Claire için.

 Ama eğer kalbinizin derinliklerinde   onu kurtarmak için her şeyi yaptığınızı   ve buna rağmen hala sizden uzaklaşmaya devam ettiğine inanıyorsanız   şu soruyu kendinize sormalısınız; ''Ne kadar ileri gitmeye razıyım?

'' Tatlı için yer ayırdınız mı?

 - Hayır, teşekkürler.

 - Hayır - Hayır, teşekkürler.

 Tamam.

 Size servis yapmak gerçekten keyifliydi.

 Yeniden sizi burada görmek isteriz.

 Kahvaltı için teşekkürler Paul ve Evelyn.

 Söylemem gereken son bir şey daha var   eğer az önce konuştuğumuz şeyi gerçekleştirmeye karar verirseniz.

 Bunu duygusuz biri gibi görünmeden nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama   bu size biraz pahalıya patlar.

 Jefferson ve high sokağı!

 - Ne söylemeye çalıştığını anlamıyorum!

 - Bu şeyin içinde hiçbir bok duyamıyorum.

 Ne?

 Bir blok ötedeyiz!

 Hemen girip çıkıyoruz!

 Ve unutmayın, isim kullanmak yok!

 Beyinsizler.

 Hazır mısınız?

 Kapa çeneni!

 Olabildiğince yakına girmek istiyorum böylece, arabanın arkasını yanaştırabilirim.

 Numarayı tekrar söylesene.

 205.

 Bu 2.

kat demek.

 1.

 katta sigara içilmeyen odaları kalmamış.

 Bunun ne önemi var ki?

 Hiçbirimiz sigara kullanmıyoruz.

 Ofise git, onlara bir yanlışlık yaptığı söyle ve 1.

 katta bir oda iste.

 Ama bu oda diğerine bitişik.

 Onlar önceden geldiler.

 Bekle, bekle, tabelada ''ters park etmeyin'' yazıyor.

 Tamam, doğal görünmemiz gerekiyor.

 Üzerimize dikkat çekmek istemeyiz, tamam mı?

 Birinizin, eşyalarımı odaya götürmesini istiyorum.

 Diğeri benimle birlikte burada kalacak.

 Tamam, biliyorum ki şu an olanlarla ilgili kafan biraz karışmış durumda.

 Tüm bilmen gereken şu, ben senin arkadaşınım.

 Yanımdaki 2 adam ise senin arkadaşın değil, tamam mı?

 Birazdan, bu karavandan çıkıp   otoparkın içinde yürümeye başlayacağız   merdivenlerden yukarı çıkıp odaya gireceğiz.

 Eğer aptalca bir şeyler yapmaya kalkarsan ben yine senin arkadaşın olacağım.

 Ama arkadaşın olmayan bu iki adam, sana zarar verecek.

 Aptalca bir şey yapma.

 Bu stresi artık kaldıramam.

 Ve sana söz veriyorum, her şey yoluna girecek, tamam mı?

 Eğer bana inanıyorsan, kafanı salla.

 Kapıyı aç.

 John, bize bu akşam verilecek ödüller ile ilgili biraz bilgi verebilir misin?

 Tabii ki  Otur.

 Neden sadece bir yatak var?

 Neyse, boş ver.

 Eşyalarım nerede?

 Sen, buraya gel.

 - Arabamı getirdin mi?

 - Arka tarafta, elektrik direğinin yanında.

 Param nerede?

 Otoparka dön ve karavanı al.

 Yakıt almak haricinde hiç durma.

 - Bu günlük ücret mi?

 - Evet.

 Orada ayrıca payına düşen 30$ daha var.

 Kendine dikkat etmelisin.

 Bizimle iletişim kurma.

 Bu olayı kimseyle konuşma.

 Anlıyor musun?

 Hiç kimseyle!

 Son bir şey daha var.

 O, sana kefil oldu ve yardımın için teşekkürler.

 Hiç kimse ona elini sürmeyecek demiştim.

 Bunu yapmaman gerekirdi.

 Bununla ilgili ne yapabilirsin ki?

 Arabanın arkasında yaptığın şey hiç de akıllıca değildi.

 Umarım bunun gibi bir olay bir daha yaşanmaz.

 Unutma, sana yardım etmek için buradayım.

 Yardım mı?

 Biliyorum şu an sana biraz saçma geliyor.

 - Benimle ne yapmak istiyorsun?

 - Her şeyi sana sabah açıklayacağım.

 Ben sadece eve gitmek istiyorum.

 Gideceksin.

 Söz veriyorum.

 Uyumadığına emin ol.

 Evet.

 Nasıl geçti?

 Kılı bile kıpırdamadı.

 Bu iyi.

 Bundan hiç hoşlanmayacaksın ve sanırım bunu söylememeliyim ama   dün gece birkaç kez uyuyakaldım.

 - Biraz içim geçmiş.

 - Evet haklısın, bu kulağa hiç hoş gelmiyor.

 Bunu sana söylüyorum çünkü o bir şeyler yapabilirdi ama yapmadı.

 Hazırlanmam gerek.

 Orada daha ne kadar kalacaksın?

 Çıkmam gerekiyor.

 Geliyorum!

 İyi misin?

 İyiyim.

 Bir sorun yok.

 Senden gidip kapıyı çalmanı ve içeri girip benimle olduğunu söylemeni istiyorum.

 Yaparım.

 Bundan sonra tek başınasın.

 - Nasılsın?

 - Beni bulacaklar.

 Onlardan saklanamayacağını anlayacaksın.

 Senin uyumadığını söyledi.

 Neden?

 - Uyuyamadım.

 - Yorgun değil misin?

 - Evet.

 - Neden burada olduğunu biliyor musun?

 Bir ailen var.

 Annen ve baban seni deli gibi seviyorlar   ama seni kaybettiklerini düşünüyorlar.

 - Bunu onlar mı yaptı?

 - Senin için endişeleniyorlar Claire.

 Bana bu isimle hitap etme.

 O zayıf ve aptal biriydi.

 - Sana nasıl hitap etmemi istersin?

 - O isimle hitap etme.

 Bu ismi kullanmayacağız.

 - Bunu neden yapıyorsun?

 - Benim ismim Ansel Roth.

 Kaybolmuş ve başkalarının kontrolü altında olan insanlara yardım eden bir uzmanım.

 Ben kaybolmadım.

 Kendimi buldum ve hayatımı bildiğim şekilde yaşamayı seçtim.

 Çünkü Tanrı böyle istiyor.

 Ben de bunu öğrenmek için buradayım.

 Bana kendinden bahsetmeni istiyorum.

 Ailem nerede?

 Bunun bir önemi yok.

 Sadece sen ve ben varız.

 Şu an ne düşünüyorsun?

 Gırtlağının içinden o dilini söküp çıkarmayı ne kadar istediğimi düşünüyorum.

 Bu sayede sesin kesilir.

 Çıplak ellerimle, boğazını sıkabilecek kadar yakın duruyorsun ve bunu yapmak isterim.

 Sadece Tanrı'dan işaret bekliyorum.

 Bu anlaşılabilir bir tepki.

 Sadece bilmen için söylüyorum, şimdi biraz arkaya çekiliyorum.

 Pek esprili biri sayılmama ama öğrenmek için buradayım derken   biliyorum şu an öyle gözükmüyor ama bu olumlu bir tecrübe olacak.

 En azından beni sonuna kadar dinlemeden öldürmeye çalışma.

 Tanrı'dan gelecek işaretin canı cehenneme.

 Yanıyorsun.

 Tuvalete gitmem gerek.

 Kendini içeri kitleme.

 Hatta istersen kapı biraz aralık kalsın.

 O zaman beni izleyebilirsin.

 Bunu isterdin, öyle değil mi?

 Eğer istersen patlamış mısır var.

 Ayrıca çikolata da o kadar pahalı değilmiş.

 Oradan çıkman gerek.

 Ne yapıyorsun?

 Hadi.

 Arkamıza yaslanıp konuşalım.

 Durman gerekiyor.

 Dur, dur, dur.

 Sakinleş.

 Sakinleş.

 Şimdi beni dinle, sadece dinle.

 5 gün, hepsi bu kadar.

 5 gün.

 5 gün sonra, ne istiyorsan onu yapabilirsin.

 İstediğin yere gitmekte özgürsün.

 Yapman gereken tek şey benimle konuşmak.

 Ellerimi ağzından çekmemi istiyor musun?

 - 5 gün mü?

 - O kadar, söz veriyorum.

 Ardından eve gidebilir miyim?

 Ardından nereyi evin olarak görüyorsan oraya gidebilirsin, evet.

 Dinleyeceğine söz ver.

 Sadece beni değil   kendini de.

 Tamam.

 Yine burnun kanıyor.

 - Sana vurdum mu?

 - Hayır, sanmıyorum.

 Neden sürekli kanıyor bilmiyorum.

 Bana bırak.

 Kafanı arkaya yasla.

 Kaç yaşında olduğunu sormamın sakıncası var mı?

 Yaşın bir önemi yok.

 Topluluk için mi?

 Zaman kavramı, dünyamızın güneşin etrafında dönmesinden ibaret.

 Neden?

 Bu neden önemli ki?

 Sadece soyut bir kavram.

 Dünya neden bu kadar özel?

 - Sonsuzluk içinde zamanın bir anlamı yok.

 - Ailen bana 28 yaşında olduğunu söyledi.

 Cevabını bildiğin soruları sormamalısın.

 Haklısın.

 Özür dilerim.

 Bana kusurlardan bahseder misin?

 ''Hatalar.

'' Kusurlar değil.

 ''Hatalar.

'' Hatalar değişimi getirir.

 Değişebileceğine inanıyor musun?

 Bunun hakkında konuşmak istemiyorum.

 Tamam.

 Pekala, evde seni bekleyen bir hayvan var mı?

 Bir köpeğim var.

 - İsmi ne?

 - Ne yapmaya çalıştığını biliyorum.

 - Tamam.

 - Seni nasıl buldular?

 Ben onları buldum.

 Birisi sana broşür mü verdi ya da topluluk içinde bir arkadaşın mı vardı?

 Hayır, anlamıyorsun.

 Onları gerçek anlamda buldum.

 Bulmak zorundaydım.

 Bir gün dışarı çıktım ve yürümeye başladım.

 Eve ulaşana kadar yürüdüm.

 Daha önce orada hiç bulunmamıştım ama biliyordum.

 Görmüştüm.

 Bir şey bana girmemi söyledi ve ben de girdim.

 Ve seni içlerine mi aldılar?

 Tüm hayatım boyunca onlarla birlikteydim ama o an fiziksel benliğim de o eve girdi.

 - Topluluğu tarif edebilir misin?

 - Hangi açıdan?

 Cinsiyet, ırk, yaş.

 Biliyorum, bunların senin için hiçbir anlamı yok ama   benim anlamama yardımcı olacak.

 Erkek ve kadınlar var.

 Çoğunluğu erkek.

 - Çocuklar yok demek.

 - Parazitler.

 Onların büyümesini bekleyecek kadar zamanımız yok.

 Neden?

 Yakında bir şey mi olacak?

 Sana bu konuda konuşmak istemediğimi söylemiştim.

 Haklısın.

 Bana topluluk içinde ki rolünü söyle Claire?

 Özür dilerim.

 İstemeden oldu.

 ''Hatalar'' içinde kimsin?

 Hepimiz öğrenciyiz, her birimiz.

 Bir öğretmen var demek.

 Birbirimize öğretiyoruz.

 Ama başınızda sorumlu birisi olması gerek.

 Oraya ilk gelen kişi.

 Tanrı.

 Kim o tanrı?

 Bunu kendin bulmalısın.

 Sanırım çok yoruldun, öyle değil mi?

 Yorulduğumuz zaman daha az düşünür daha fazla hissederiz.

 Bugün, hissetmeni istiyorum.

 Anlıyor musun?

 Burada durmalıyız.

 Şu ana kadar çok iyi gittin.

 Bunu bu kadar çabuk yapacağımı düşünmemiştim ama sana bir şey göstermek istiyorum.

 Biliyorum, bu senin için zor olacak ama hazır olduğunu hissediyorum.

 Onları görmeni istedim.

 Burada olduklarını bil.

 Senden hiçbir sır saklamak istemiyorum.

 Tamam.

 Paul, Evelyn, sanırım bu akşamlık bu kadar yeter.

 Ona, süreci tamamlaması için bir şans verelim.

 Anneciğim?

 Babacığım?

 Bebeğimiz.

 Claire.

 Ne oldu?

 Bekle.

 Hayır, her şey yolunda.

 Şu an ki kimliğini tam anlamıyla benimseyemedi ama her şey yolunda.

 Bunun ne anlamamız gerekiyor?

 Bu durumda onun 2 kimliği var.

 Önceki kimliği, tarikata katılmadan önce.

 Ve bir de tarikat kimliği.

 Peki ona nasıl sesleneceğiz.

 Sevgi sözcükleri olabilir.

 Bebeğim, tatlım, şekerim, bundan önce nasıl sesleniyorsanız öyle.

 Ona hiç şekerim dememiştim.

 Söyleme o zaman.

 Uyumaya ihtiyacı var.

 Bugün güzel geçti.

 Bence bu akşam kapılarımızı kapalı tutmalıyız.

 - Onunla biraz daha konuşamaz mıyız?

 - Sabahı bekleyin.

 Yarın sabah onunla bir seans yapmak istiyorum.

 Sonrasında sizi içeri alacağım.

 Teşekkürler.

 Uyumuyorum.

 Özür dilerim, ben sadece  - Sana da yer ayırdım.

 - Ben yerde yatarım.

 Hiçbir yere gitmeyeceğim.

 Biliyorum.

 sana güveniyorum ama  Anlıyorum.

 Neden gitmeyeceğimi öğrenmek ister misin?

 Bunu bir fırsat olarak görüyorum.

 Tanrı, onları kurtarmam için bana bir şans verdi.

 Kimi?

 Aileni mi?

 Onlara öğretebilirim.

 Işığı kapatabilir misin?

 Günaydın.

 - Saat kaç?

 - Gün ağırdı.

 Pantolonumu uzatabilir misin?

 O benim gömleğim mi?

 Üzerimi değişmem gerekiyordu.

 Ailen sana evden bir şeyler getirmiş.

 Onlara daha sonra bakarız.

 Tamam.

 Kendi elbiseni giyebilir misin?

 - Bunu yapmana gerek yok.

 - Bugün oda servisi istemiyorum.

 - Bunun üzerine parfüm mü sıktın?

 - Hayır, nasıl kokuyor?

 Çiçek gibi.

 Belli belirsiz bir koku.

 - Hiçbir şeyim yok ki.

 - Özür dilerim, evet.

 Biliyorum.

 Bu sabah benimle konuşmak ister misin?

 Onları bulduğumdan beri, kendimle ilgili birçok şey öğrendim.

 Meditasyon ile ilgileniyor musun?

 Evet, kendim yapmıyorum ama sürecin nasıl işlediğini biliyorum.

 Daha önce bana meditasyon yapılmamıştı.

 Şimdi ise hayatımı onsuz hayal edemiyorum.

 - Hedeflerim var.

 - Ne tür hedefler?

 Seviyeler var.

 Her seviye ulaşabileceğin bir hedef eğer buna inanırsan.

 Herkes bunu yapabilir.

 Sadece nasıl yapılacağını henüz bilmiyorlar Sen hangi seviyedesin?

 Seni seviyeden seviyeye götüren şey isteklerin.

 Fazlasıyla olgunlaştım ama yeterince güçlü olup olmadığımı bilmiyorum.

 En azından vakti gelince.

 Vakti gelince mi?

 Ne için?

 Bir şey mi olacak?

 - Bunu söyleyemem.

 - Niçin?

 Çünkü bilmiyorum.

 Ira'nın söylediğine göre  Ne oldu?

 Ira kim?

 - Bunu söylememem gerekirdi.

 - Lideriniz mi?

 Ira, bizim ile bir sonraki olacaklar arasında ki bağlantı.

 Sizi bir araya toplayan adam o mu?

 Ira erkek değil.

 O zaman Ira bir kadın?

 Hayır, Ira insan formunun ötesine geçmiş biri.

 Beni bağışla ama ne söylemeye çalıştığını anlamıyorum.

 Hepimiz bedensel şekillerimiz arasına sıkışıp kaldık.

 Bu ne demek?

 Her seviye bir parça kontrol anlamına gelir.

 Ama bu gerçekte bir şey ifade etmiyor, değil mi?

 Sana belirsiz terimler ve kanıtlanmayan fikirler aşıladıklarını görmen gerek.

 Hayır, hayır.

 Kontrol, diğer her şeyin anlamını yitirmesi demek.

 Kendini kontrol etmek, diğerlerini kontrol etmek anlamına gelir.

 Onlar, görüntümüzün ve ışığımızın algısını bile değiştirebilir.

 Işığımız mı?

 Ya da bunu görmezsin?

 Görünmezlikten mi söz ediyorsun?

 Buna şahit oldun mu?

 Evet.

 Son seviyeye ulaşınca ne olduğunu anlatabilir misin?

 Özgür olduğunda yani?

 Giderler.

 Peki bu insanlar nereye doğru giderler?

 Görüyorum ki sizin odaya 2 yatak koymuşlar.

 Evet.

 Belki de sen ve Evelyn, kral dairesinde daha rahat edebilirsiniz.

 Biz rahatız.

 - Ben, yatağı ona verdim.

 - Güzel.

 Sadece bir yatak var, bu yüzden ben yerde yatıyorum.

 - Hiçbir yere gitmiyoruz.

 - Tamam.

 Bu üzerindeki koku da ne?

 - Bunları giymeyeceğim.

 - Tatlım, bunlar senin kıyafetlerin.

 - Anne, artık bu tarz şeyler giymiyorum.

 - Ben bunu beğendim.

 Onu giymeyeceğim.

 Ve bunu.

 Git ve bunları üzerine giy.

 Tamam baba.

 - Bekle, annen de seninle gelsin.

 - Ben hallederim.

 Eğer ben karışmasaydım, tüm gün sürerdi.

 Bunları en son ne zaman giymişti?

 Sanırım gençlik yıllarında.

 16 olabilir.

 Evet ama sence de bunlar biraz genç kız kıyafetleri değil mi?

 Ne söylemeye çalışıyorsun?

 Hiçbir şey.

 Kızım bunların içinde güzel görünüyor.

 İçeri girdiği zaman, ona güzel olduğunu söyleyeceksin.

 Böyle bir şey söylemeyeceğim.

 Sana kimin ödeme yaptığını unutma.

 Güzel görünüyorsun.

 Tamam.

 Hadi başlayalım.

 Hala anlamıyorum.

 Biz sana ne yaptık?

 Hiçbir şey yapmadınız, asıl sorun da bu zaten.

 Karnını doyurduk ve sana yatacak yer verdik.

 - Bunları zorunluluk gibi söylüyorsun.

 - Belki de gerçekten öyledir.

 Birbirimizi suçlamak için burada değiliz.

 - Ama hepimiz onun yüzünden buradayız.

 - Biz, onun için buradayız.

 Tüm bunların bitmesini bekleyemeyeceğim.

 Bebeğimi bana geri ver!

 - Seninle eve gelmeyeceğim.

 - Evet, geleceksin!

 Gelmeyeceğim!

 O zaman şimdiden bileklerini kes çünkü bunlara bir son vermezsen   sonun zaten böyle olacak.

 Ve sen de kendini suçlayacaksın.

 Tamam, herkes derin bir nefes alsın, olur mu?

 Beni görünce mutlu olursunuz sanmıştım.

 Hayatımda hiçbir zaman bu kadar mutlu olmamıştım.

 Bizimle eve gelmeni istiyoruz.

 Senden korkuyorum.

 Bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum.

 Bir saniye.

 Merhaba, özür dilerim, biraz daha sessiz oluruz.

 Güzel Oraya gelmek zorunda olmaktan nefret ediyorum Ansel.

 - Kim olduğumu anladın mı?

 - Evet.

 Seni hatırlıyorum.

 Park alanında ki karanlık beyefendi.

 Karanlık mı?

 Yani, gizemli anlamında demek istemiştim.

 - Nasılsın Ansel?

 - Nerede olduğumu nasıl biliyorsun?

 Bizden kaçmaya çalışmadın, öyle değil mi?

 Kaçmak mı?

 Hayır, tabii ki hayır.

 Ben sadece çalışıyorum.

 Bir iş aldım ve Terry'e borcumu ödeyeceğim.

 Yani bu iyi bir haber.

 Aradığına sevindim, böylece sana da söylemiş oldum.

 Paranın sende olduğunu söyle Ansel.

 Zarfın içinde hiçbir bok olmadığını söyle.

 Hayır, hayır.

 Zarf mı?

 O sadece günlük ücretti.

 Bununla bir alakası yok.

 İşi tamamlayana kadar paranın tamamını ödeyemem.

 Sana inanıyorum Ansel.

 Sorun şu ki, Terry inanmıyor.

 - Ve benim çeklerimi o imzalıyor.

 - Hayır, yemin ederim.

 - Oraya geliyorum.

 - Bekle.

 Ya sana paranın yarasını şimdi verirsem?

 Bu işe yarar mı?

 Paranın yarısını şimdi bulabilirim ve   diğer yarısını da 3 gün içinde işi tamamlayınca veririm.

 Bu işe yarar mı?

 Terry'nin ofisi.

 9'a kadar burada ol.

 Yalnız gel.

 Şu an çalışıyorum!

 Paul, seninle bir şey konuşabilir miyim?

 Tam karşındayım.

 Aslında özel olarak konuşmayı tercih ederim.

 Tamam, bu kulağa pek  Sizi temin ederim işler hiç iyi gitmiyor.

 - Hiçbir şey iyi gitmiyor mu?

 - Evet, maalesef.

 Geri kalan paranın yarısına şimdi ihtiyacım var.

 Ama henüz sürecin yarısına bile gelmedik.

 Eğer olağanüstü bir durum olmasaydı, bunu sizden istemezdim.

 - O zaman bir şeyler oluyor.

 - Evet.

 Yani hayır.

 Burayla ilgili değil.

 Parayı ne için istiyorsun?

 Telefondaki kimdi?

 Kimse.

 Menajerim.

 Onunla birlikte bir yatırım yaptık ve benim yardımıma ihtiyacı var.

 Para da bunun için.

 - Havale yapabilirim.

 - Nakit paraya ihtiyacım var.

 10.

000 dolar nakit para mı?

 Ve şehre geri dönmem gerekiyor.

 Sana 10.

000 dolar para verip, çekip gitmene izin vermemi mi istiyorsun.

 Sence aptala benziyor muyum?

 Senden bu iyiliği istiyorum.

 Kızına yardım edeceğim   ama ilk olarak bu işi halletmem gerek.

 - Ne zaman geri geleceksin?

 - Yarın.

 Gün ağarınca.

 Söz veriyorum.

 Bunu artık hiçbir şeyi umursamayan adam mı söylüyor?

 Evelyn, buraya gel.

 Ofise git.

 Güvenli bir yerde 2 tomar para göreceksin.

 Birini al ve buraya getir.

 - Tamam hayatım.

 - Şimdi.

 Sanırım onun bu gece Claire ile burada yatması daha iyi olacaktır.

 Biz böyle rahatız.

 Hayır, sadece Evelyn ile demek istedim.

 Şu an bulunduğuz duruma güvenmiyorum.

 Ben de onun karımla yalnız kalmasına güvenmiyorum.

 Onunla ben kalırım.

 Olmaz!

 Özür dilerim.

 Eğer seni daha iyi hissettirecekse, orada uyuyabilir?

 - Kızımı banyoya kilitlemek mi istiyorsun?

 - Sadece bu geceliğine.

 Ben onunla kalırım.

 Olmaz.

 Ben burada değilken, herhangi bir tartışma çıkmasını istemiyorum.

 Her ikiniz de zaten patlamaya hazır bomba gibisiniz, bu yüzden   ikiniz birlikte onun yanında kalmalısınız.

 Sen ve Evelyn.

 Sadece onu orada tutun, lütfen.

 Bu şekilde hiçbir sorun çıkmaz.

 Onun için en güvenli yer orası.

 Seni temin ederim.

 Onun kaçmasına izin veremeyiz.

 Nereye gidiyorsun?

 Hiçbir yere, sadece   bu akşamlık.

 Gitme.

 Sabah görüşürüz.

 Ve unutmayın  Mükemmel, bu gerçekten harika.

 Erkencisin.

 Tamam, bir, iki ve  - Otursana.

 Evet, bu çok güzeldi.

 Bir, iki ve  Bu çok iyi.

 Hadi bir tane de sevgilini yanağından öperken çekelim.

 İşte böyle.

 Bu çok hoş.

 Bir, iki ve  Güzel.

 Çok güzel.

 Bu kadar yeterli.

 Bence, istediğimizi aldık.

 Sen içeri geç.

 Hayır dinle, ben bu işle ilgilenirim Michael.

 Sen burada bekle.

 Sen burada uslu dur, Ben bu işi halledeceğim.

 Ona Micheal diye seslenmemden nefret ediyor.

 Ona Mick dememi istiyor ama benim takma isimlerle aram pek iyi değil.

 Bilirsin, bu isim kısaltma olayları   bana son derece gayrı resmi geliyor.

 Bir zamanlar, ne kadar yakışıklı olduğuna bak.

 Sadece 20 kayıt çektiğimize inanamıyorum.

 23.

 23.

 Buyur otur.

 Sana ne oldu Ansel?

 Hayatın, üzerinden geçmesine izin verdin.

 Karen nasıl?

 Bilmiyorum.

 Aylardır onunla konuşmadım.

 - Boşanma işlemi başladı mı?

 - Bir yılı geçiyor.

 Bunu duyduğuma çok üzüldüm.

 Gerçekten öyle.

 Benim sadece anlamadığım şey, nasıl olurda kitabın haklarını ona verirsin?

 Anlaşma böyleydi.

 Ben evi aldım, o da kitabı.

 O kitap senin tek geçim kaynağındı.

 Kitap olmazsa, ev de olmaz.

 - Yeni bir kitap yazıyorum Terry.

 - Bu paçavradan mı bahsediyorsun?

 İnsanların ihtiyacı olan her şey zaten ilk kitaptaydı.

 Geriye söyleyecek hiçbir şey kalmadı.

 Bu hiçbir şey.

 Hiç kimsenin istediği ya da ihtiyacı olan bir şey değil.

 Benden bir iyilik istedin.

 Benden yardım isteyen sendin.

 Kendi kitabını yayınlamak senin fikrindi ve başarısız oldun.

 Sana gereğinden fazla zaman harcadım.

 Bana lanet paramı vereceksin Ansel, çünkü bitmek bilmez isteklerinden bıktım.

 Paranın geri kalanı için 2 günün var.

 - Daha fazla zamana ihtiyacım var.

 - İki gün.

 Şimdi ofisimden defol.

 Claire!

 Ne yaptın?

 Ayağını tut, kaldır onu.

 Claire, Claire tatlım, uyan.

 Uyanmalısın Claire.

 Ne oldu, o yaşıyor mu?

 Nefes alıyor.

 Biraz su getir, soğuk su.

 Hadi Claire.

 Hadi şekerim.

 Hadi tatlım.

 Hadi Claire.

 Kapı kilitli!

 Kapı dışarıdan kilitli, kolu çevir.

 Bekle, neden kilitli?

 Onu banyoya kilitlememizi söylemiştin.

 - O zaman neden orada değildi?

 - Bilmiyorum.

 - O zaman nasıl dışarı çıktı?

 Bilmiyorum!

 - Ona ne yaptın?

 - Biz uyuyorduk!

 Getirdim.

 Hadi, hadi, hadi.

 Al bakalım.

 İşte böyle, sorun yok.

 İyisin.

 iyisin.

 İşte böyle.

 - Nefes al.

 - Ne oldu?

 Seninle dün gece olanlarla ilgili konuşmak istiyorum.

 Hiçbir şey hatırlamıyorum.

 - Neden beni kilitlemelerini söyledin?

 - Bu herkesin iyiliği içindi.

 - Benim değil.

 - Özellikle senin.

 Banyodan nasıl çıkabildin?

 Claire.

 Banyodan nasıl çıkabildin?

 Gel ve yanıma otur.

 Hayır, yapamam.

 Lütfen.

 Korkmuştum.

 Sen buradan ayrılınca, o  - Ne yaptı?

 - Hiçbir şey.

 Hava kararınca, beni oraya götürdü ve kapıyı kilitledi.

 Beni terk ettiğin hissine kapıldım.

 İyi gidiyordum.

 Kendi inandıklarım dışında başka şeyler de görmeye başlamıştım.

 - Topluluk hakkında fazla düşünmedim.

 - Bunu duymak güzel.

 Ama sen beni terk ettiğinde, ne yapacağımı bilemedim.

 Ve orada dua etmeye başladım.

 Dua etmeye başladım ve sonra   dua birden meditasyona döndü ve  Bilmiyorum.

 Bana anlatabilirsin.

 Kendimi hayal ettim.

 Kendimi Claire'in bedeninden dışarı çıkarken hayal ettim.

 Kendimi bu şekilde daha önce hiç görmemiştim.

 Bir şey bana banyonun kapısına doğru yürümemi söyledi.

 Ben de yaptım.

 Açık mıydı?

 Kapının içinden geçtim.

 Ve odaya gelmiştim.

 Ailemin uyuduğunu gördüm ama biliyordum ki, uyansalar bile beni göremezlerdi.

 Görünür olmanın ötesinde olduğumu biliyordum.

 Bir anlığına orada kalıp onları izledim ama bir şeyler doğru gelmiyordu.

 Claire'e doğru geri dönüyormuş gibi hissettim.

 Ön kapıya ulaştım ve onun da içinden geçtim.

 Ama aynı şekilde hissettirmedi.

 Acıdı.

 Kapının diğer yanına düştüm.

 Bir seviye daha atladım Ansel.

 Claire, benim bir parçam bunu kabul ediyorum ama ben o değilim.

 Değişiyorum.

 Yalnız kalamaz.

 Beni duydunuz mu?

 Şu andan itibaren yalnız kalmayacak.

 Birisi her zaman onun yanında olmalı.

 - Ters giden bir şey mi var?

 - Evet.

 Emin değilim, ben sadece  Şu an yapılacak en doğru şeyin bu olduğunu düşünüyorum.

 Onu kaybetmememiz gerek.

 Bu duruma çok yakınız.

 Ayrıca, paranın geri kalanına ihtiyacım var.

 - Az önce benden ne istedin?

 - Paraya ihtiyacım var Paul.

 Kızım yeniden Claire olana kadar hayır.

 Seni onu düzeltmen için tuttum!

 Hiçbir garanti veremem Paul.

 Bu tümüyle bana bağlı değil.

 Başka etmenler de var.

 Paramı hemen istiyorum.

 Sana güvenmiyorum.

 Bunların hiçbirine güvenmiyorum.

 Her şey sikilmiş durumda ve artık kendimi kollamam gerek.

 Kendini sik!

 Söz konusu olan kızım.

 Onu bana geri vereceksin.

 Onun eve dönmesi gerek!

 Baba dur!

 Kapının arkasında ne olduğunu bilmiyorum mu sanıyorsun?

 Beni aptal mı zannediyorsun?

 Hayır, henüz hiçbir şey yapmadı baba lütfen.

 Beni sevdiği için böyle şeyler yapıyor.

 Beni öldürebilirdi.

 Eğer isteseydi, öldürürdü.

 Bu neydi böyle?

 Bunu yapabileceğimi sanmıyorum.

 Yorgunum, sen yorulmadın mı?

 - Uyumalıyız.

 - Hayır.

 Benden bu kadar.

 Gidiyorum.

 - Ama yapamazsın.

 - Özgür iradem var.

 Para ne olacak?

 - O yüzden burada değil misin?

 - Hayır, bu eskidendi.

 Bundan sonra ne olacağını kestiremiyorum.

 Özgür iraden var, özgür iraden var özgür iraden var  Senin paraya, benim de sana ihtiyacım var.

 - Hayır, hayır.

 - Beni terk edemezsin.

 Biliyorum.

 Siktir.

 Biliyorum.

 Biliyorum.

 Bir şeye doğru yaklaştığımı hissediyorum ama   sanırım ''Hatalar'' neler olduğunun farkında.

 Ne demek istiyorsun?

 Sanki Ira beni eve çağırıyor.

 Bunun olacağını mı düşünüyorsun?

 Yeniden kendini dışarı mı atacaksın?

 Bana inanmıyor musun?

 Uyusan iyi olur.

 Peki sen?

 - Uyuyabileceğimi sanmıyorum.

 - Neden?

 Uyandığımda burada olacağından emin olamıyorum.

 - Yüzümü yala.

 - Ne?

 Yala beni.

 Hayır.

 - Burnun.

 - Kapa çeneni.

 Şimdi seni uyutmam gerek Ansel.

 Bana ne yapıyorsun?

 Kontrol ediyorum.

 Ve geri döndük.

 Eğer bize yeni katıldıysanız, şu an pazar günü yaşanan korkunç trajedi de   36 kişinin bir ayinde liderlerinin emirleri doğrultusunda kendilerini   öldürmelerinin ardından hayatta kalmayı başarmış, Ulusal Birlik üyelerinden   Sole ile konuşuyoruz Jennifer, birlik hakkında konuşuyorduk.

 Ya da ailen hakkında, sen onlara öyle demeyi tercih ediyorsun.

 Sanırım sorun şu olacak, sence bir insan nasıl tüm bunların   kendi ailesine olmasına izin verebilir?

 Herhangi bir sorumluluk hissediyor musun?

 Bunun olacağını tahmin etmiyordum.

 Bu şekilde değil.

 Ama böyle bir şey olacağını görebiliyordun.

 Böyle bir şey olabileceğinden korkuyordum, evet.

 Ama bunun gerçekten olacağını hiç düşünmemiştim.

 Sana, topluluktan çıkman konusunda yardımcı olduğumda, bana demiştin ki  ''O bir şeyler planlıyor.

 Bunu hissedebiliyorum.

 İnsanlar ölecek.

" Beni terk ettiğini sandım.

 - Dün gece ne oldu?

 - Uyandım ve orada yoktun.

 Arabamdaydım.

 Neden arabamdaydım?

 - Ailem gitti.

 - Ne demek ailem gitti?

 Bir not bırakıp, vazgeçtiğimi söylemişler.

 Bu yüzden onlar da benden vazgeçmiş.

 - Onları gördüm.

 - Nereye gidiyorlardı?

 Dün gece.

 Burada, bizimle birlikte odanın içinde.

 - Seninle birlikte.

 - Hayır  Onları gördüm.

 - Yanılıyorsun.

 - O kaseti nereden aldın?

 - Hangi kaset?

 - Program.

 Benim programım.

 - Senin programın mı?

 - Neden bana yalan söylüyorsun?

 - Söylemiyorum.

 - Burada neler dönüyor?

 Bana kendini yalattın?

 - Ansel, beni korkutuyorsun.

 - Bunu nasıl yaparsın.

 - Aç şunu.

 - Kilitli.

 Neden kilitli?

 Ben kilitlemedim.

 Neden kilitli?

 Kapıyı neden kilitleyeyim ki?

 Bu çok saçma.

 Neden bunu yapıyorsun?

 Siktir.

 Bu Terry.

 Terry arıyor.

 Cevap vermem gerek.

 Siktir.

 Çıkmama izin ver.

 Buradan çıkmak istiyorum.

 İyi misin?

 Hayır.

 Hayır.

 Hayır, hiç iyi değilim tamam mı?

 Bana neler oluyor?

 Parandan vazgeçtin.

 Tüm bunlar Terry için miydi?

 Paraya onun için mi ihtiyacın vardı?

 Neden onun seni kontrol etmesine izin veriyorsun?

 Ona borçluyum.

 - O senin Tanrın mı?

 - Hayır.

 O zaman nasıl olur da ona borçlanırsın?

 Yardıma ihtiyacım olduğunda bana yardım etti.

 Senden faydalandı.

 - Hayır.

 - Evet.

 Hayır.

 Bana gelince hiçbir şey doğru gitmiyor.

 Her şey, her zaman başarısız oluyor.

 - Senin başarısızlıkların neler?

 - Evliliğim başarısız oldu.

 - Neden?

 - Para yüzünden.

 Bu işin bahanesi.

 - Evliliğin neden başarısız oldu?

 - Bilmiyorum.

 Evliliğin neden başarısız oldu?

 Çünkü ben başarısız oldum.

 O bunu gördü mü?

 Zaten biliyordu.

 O da bunu onayladı.

 Neden başarısız oldun?

 Çünkü hayatım boyunca sadece bir işte iyi oldum.

 Bunların hepsi onun hatasıydı.

 - Karın mı?

 - Hayır bir kız.

 - Onun ismi neydi?

 - Jennifer.

 - Onun ismi neydi?

 - Jennifer!

 Jennifer kimdi?

 Evrensel Birliği biliyor musun?

 Sana yaptığımız şeyin aynısını onunla da yaptık.

 - Ne?

 - Boş ver, bir önemi yok.

 Ne oldu?

 Yapmam gereken her şeyi yaptım.

 Tercihlerini sorguladı ve evine, ailesinin yanına döndü.

 Ama ailesi hiç çaba göstermedi.

 - Programdaki kız mı?

 - O kız.

 Onu, toplu intihardan 2 gün sonra bulmuşsun.

 Kimse senin gibi ona ulaşamamış.

 Ona çok hızlı ulaştık ve çok para harcadık.

 Onun için de hoş bir tatil olmalıydı.

 - Onunla ilişki kurarak onu kullandın.

 - Hayır.

 - Bunu reytingler için yaptın.

 - Hayır.

 Onun kırılgan biri olduğunu biliyordun buna rağmen oraya çıkardın   tüm dünyanın onu yargılaması için.

 - Her şeyi kabul etmişti.

 Birlikle hala iletişim halinde olduğunu nereden bilebilirdim?

 Bunu nasıl bilemezsin?

 Ona baskı yaptın.

 Yarasını deştin.

 Onun eline bir bıçak verdin ve bununla bileklerini kesti.

 Onlarla olmayı seçti.

 Kendi seçimini yaptı.

 - Özgür iradesi vardı.

 - Gerçekten var mıydı?

 Gözlerimin içine bak ve Jennifer'ın ölümüyle ilgili kendini suçlamadığını söyle.

 Herkes ölür.

 Hayır!

 Bana bak!

 Sözlerimi dinle.

 Onları hisset.

 Jennifer'ın ölümünde kendini suçluyor musun?

 Kontrol altındaydım.

 Onu kullandım.

 Ona yardım edebilirdim ama etmemeyi seçtim.

 - Ve bu seçim her şeye mal oldu.

 - Her şeye, evet.

 Bana kaybettiklerini anlat.

 Duymak istiyorum.

 Programım, para, evim, karım  Hayır.

 Bunlar meta.

 Ne kaybettin?

 Her türlü saygıyı.

 Olduğun kişiden mutlu musun?

 - Mutluluğunu Terry'e mi borçlusun?

 - Hayır.

 - Ona ne borçlusun?

 - Hiçbir şey.

 - Paranı ona mı borçlusun?

 - Hayır.

 Borçlu olduğun tek kişi kendinsin.

 Anlıyor musun?

 Anlıyorum.

 Söylediklerim sana anlamlı geliyor mu?

 Hayatımda duyduğum her şeyden daha anlamlı geliyor.

 Nasıl hissediyorsun?

 Arınmış.

 Özgür.

 Gözlerini kapat.

 Aklından her şeyi çıkar.

 Tam şu an kendini hayal et.

 2 bileşikten oluştuğunu hayal et.

 2 tane sen.

 Biri, diğerinin içinde yaşıyor.

 Bu sensin, içte yaşayan, diğeri ise zaten hep oradaydı.

 Çünkü başka bir şansı yoktu.

 - Diğer seni görüyor musun?

 - Onu görüyorum.

 Diğer seni çıkarmanı istiyorum.

 İçinden söküp at.

 Ve dışarıdaki kendine bak.

 Görüyor musun?

 Görüyorum.

 Şimdi kendine hiç olmadığı kadar güzel bir yerden bakıyorsun.

 Diğer sen nasıl görünüyor?

 Ne görüyorsun?

 Yalnızlık.

 Keder.

 Zayıflık.

 Kapıya doğru yürümeni istiyorum Ansel.

 Kapıya doğru yürüdüğünü hayal etmeni istiyorum.

 Sanki kapı orada değilmiş gibi.

 Gidiyor musun?

 Diğer taraftayım.

 Kapının kilidini açmanı istiyorum.

 Diğer seni geri çağır Ansel.

 Şimdi 2 seni yeniden birleştir.

 Gözlerini aç.

 Kapıyı aç.

 Şimdi bana güveniyor musun?

 Şüphesiz.

 Roth, kapıyı aç.

 İçeri de olduğunu biliyorum.

Resepsiyon henüz çıkış yapmadığını söyledi.

 Hadi Michael.

 Lanet olsun, neden bu kadar uzun sürdü ki?

 Michael?

 Michael, ne yapıyorsun burada?

 Aman Tanrım!

 Ödümü kopardın.

 Sanırım yanlış odaya geldim.

 Selam Terry.

 Ansel.

 Seni aradık ama cevap vermedin.

 Paramı bugün getirmeni söylemiştim.

 Buna rağmen telefonlarıma cevap vermiyorsun.

 Kusura bakma ama bu resmen kabalık.

 Seninle bu küçük oyunları oynamaktan bıktım usandım.

 Ve senin yüzünden o kadar yol geldim.

 Param nerede Ansel?

 Ayrıca Micheal nerede?

 O gitti.

 Bu ne demek oluyor?

 Emin değilim.

 Tanrım Michael!

 Michael!

 Ne yaptın?

 Sadece seni korkutmak istiyordum, hepsi bu!

 Neden bu kadar ileri gittin!

 O sadece bir oyuncuydu.

 - Hatanın ne olduğunu biliyor musun Terry?

 - Bu senin suçun!

 Suç değil.

 Hata.

 - Neden bahsediyorsun sen?

 - Hata bir çatlak.

 İçeride sürekli basıncın büyüdüğü bir yer ta ki açığa çıkana kadar.

 Beni dinle dostum, söz veriyorum   kimseye söylemem.

 Bir gün ben de bir dağ olacağım Terry ama şimdilik sadece bir hatayım.

 Hayır!

 Çok iyi yaptın.

 Çok iyi yaptın.

 Kendini dinlemek iyi hissettirmedi mi?

 Düşünmekten daha kolay değil mi?

 Odada bir şey unuttum.

 Ne kadar sürer bilmiyorum ama beni beklemeni istiyorum.

 Bekleyecek misin?

 Başka ne yapabilirim ki?

 Nasıldık?

 İkiniz de harikaydınız.

 Onun icabına baktınız mı?

 Sadece emin olmak için soruyorum, beyaz olandı değil mi?

 Siyah oğlan değil.

 - Bana vuran adam, evet.

 - Artık yapamaz.

 Tanrı böyle istedi.

 Ne kadar özel olduğunuzu anladınız mı?

 İkiniz de.

 Bunu siz olmadan yapamazdım.

 İkiniz de son seviyeye ulaştınız.

 Gitmek üzere olduğunuzu bilmek nasıl hissettiriyor?

 Mutlu hissediyorum.

 Evet, bu çok özel.

 Daha önce hiç böyle hissetmemiştim.

 Her zaman bizimleydin   ve her zaman bizimle olacaksın.

 Diğer tarafta görüşürüz.

 Onun bilgisi ile birlikte senin öğretin hayal edemediğimiz yerlere kadar yayılacak.

 Ira, seni seviyoruz.

 Kusura bakma, bozuldu.

 Artık özür dilemek yok.

 Geçmişte olanlar için bir şey yapamayız.

 Yalnızca şu an olanlara odaklanmalıyız.

 Kendimiz için üzgün hissetmemeliyiz.

 Birbirimize sahibiz ve güçlüyüz.

 Nereye gidiyorum?

 Eve.

 Çeviri: Candoğan||

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar