Lolipop (2005) Hard Candy
| |
104 dk
Yönetmen:David Slade
Senaryo:Brian Nelson
Ülke:ABD
Tür:Suç, Dram, Gerilim
Vizyon Tarihi:22 Eylül 2006 (Türkiye)
Dil:İngilizce
Müzik:Harry Escott, Molly Nyman
Web Sitesi:Lions Gate Films
Oyuncular: Patrick Wilson, Ellen Page, Sandra Oh, Odessa Rae
Özet
Hayley, 14 yaşında çekici bir genç kızdır. İnternette
tanıştığı 30 yaşındaki moda fotoğrafçısı Jeff ile tanışmak üzere bir kafede
buluşurlar. Aralarında yaşanan yakınlaşma onları Jeff'in dairesine kadar
götürür ve bu beklenmedik bir olayın başlangıcı olur. Hayley, uzun süredir
merak ettiği sırrı çözmek için Jeff'in içkisine ilaç katar. Jeff'in kendisinden
önce de küçük kızları dairesine getirip getirmediğini öğrenme çabasındadır.
Günlerdir kayıp olan Donna Mauer'in tek şüphelisi olarak da Jeff'i görmektedir.
Alt Yazı
- Demek nihayet buluşuyoruz bebek.
- Kaç kez dedim,
bebek deme bana.
- Önce kendi
gözlerimle göreyim.
- Sence bir bebek
Zadie Smith okur mu?
Bilmem, bebekler
okurmuş gibi yapar.
Sen nerden biliyorsun?
Bebek araştırmacısı
mısın?
İncelediğim tek bebek
sensin.
Şu an ne yapıyorsun?
Seninle ilgili
fanteziler kurmak dışında mı?
Senin şu kamerayla beni
çekmen lazım.
O zaman fantezi
kurmak zorunda kalmazsın.
Evet, yapılası bir
şey.
Aynen benim gibi
ŞAKAYDI!
Muzır.
Tamam, yapalım.
Buluşalım yani.
Gerçek mi?
Nerede?
Ablam beni
Nighthawks'a bırakabilir.
Bana bir saat ver,
duş alayım.
Görür gibiyim.
11 diyelim mi?
Olur.
Hadi git duşuna.
Azınca emrivaki
yapıyorsun ha?
Lütfeeeen
Şimdi daha iyi.
Görüşürüz!
Çok güzel.
Bir tane daha
istiyorum.
Açgözlülük yapma Geoff?
Hayley.
Pardon.
Güya
karşılaştığımızda ciddi duracaktım.
Ağzındaki her neyse
onunla bunu başarman birazcık zor.
Harika bir şey.
Sen de ister misin?
Evet.
Hımmm.
İyiymiş.
Düşündüm de Ne?
İnternet aracılığıyla
kızlarla tanışacak bir tipe hiç benzemiyorsun.
Önce İnternet'te
yazışmak daha iyi oluyor bence Kişiliklerini
tanımak için de iyi.
İnsan fotoğrafçı
olunca, çok çabuk fark ediyor: Yüzler yalan söyler.
Benim yüzüm de, öyle
mi?
Gözlerine
bakıyorum ve Zadie Smith okuyan John
Mayer ve Coldplay dinleyen, Monty Python dizilerini seven, umutsuzca delice, tüm kalbiyle, büyük bir arzuyla çikolata
isteyen bir kız görüyorum
Harika.
Müthiş bir karakter
tahlili.
İki tane su mini keklerden,
iki de ganaj alabilir miyim?
- Ganaj da ne?
- Bilmiyor musun yani?
Şanslısın ki seni bu
tür güzelliklerin dünyasıyla tanıştıracak bir kadın var İki çikolata kaplı kalp.
Bana bir kafeinsiz
latte.
- Sen?
- Yo, ben iyiyim.
Öyle görünüyorsun Çantada ne var?
Şey bilirsin, kitap
defter işte Gelmeyip de beni bekletirsen
elimde okuyacak bir şey olsun istedim.
Şey, gerçekten karar
veremedim.
"KAYIP DONNA
MAUER"
Jean Seberg üstüne şu
kitabı okuyorum.
Hani hep yanlış
adamlarla yatıp en sonunda intihar eden oyuncu.
Sen sakın öyle ama.
Yo, ben hep doğru
adamlarla yatmayı planlıyorum.
Ayrıca Romeo ve
Juliet'i okuyorum.
9. sınıf kitabı
aslında, Ama ben sömestr başlamadan önce aradan çıkarabileceğimi düşündüm Elizabeth dönemi trajedisi gibi durmuyor hiç.
Yo, o değil Babam tıp fakültesinde verdiği derslerin
birine katılmama izin verdi.
Gerçi yarısını bile
anlamıyorum.
Ama hoşuma gidiyor.
Nasıl?
UCW'ye gidiyorsun ve mastır öğrencileriyle aynı amfide
oturuyorsun yani E sonra?
Asılıyorlar mı sana?
Ne oldu?
Kıskandın mı?
Hayranlık duydum.
Bu tür şeylerden hoşlandığını
bilmiyordum Ne yani?
3 haftadır
İnternet'te yazışıyoruz diye benim hakkımda
her şeyi bilebileceğini mi sandın?
Hem hiçbiri 14
yaşında bir kıza asılmaz.
Babam olacak yaştalar Şey Onlar
bana gelmez Ama sen Çok direkt konuştum Pardon, baştan alabilir miyim?
Yok, tamam anladım.
Anladım.
Düşünmüştüm ki Şey, olduğundan daha büyük gösteriyorsun.
Ve kesinlikle yaşına
göre olgun davranıyorsun.
Öyle mi?
Evet, daha silik
birini bekliyordum.
Ben de.
Güzel tişörtmüş.
İster misin?
Yanıma fazla para
almadım, yani Benim sorduğum o değil ki Evet, isterim tabi.
Su yeşil tişörtün
küçük bedeninden alabilir miyim?
Hayır, hayır - Bunu
yapmana izin veremem.
- Niyeymiş?
- Çünkü
- Ne olur, bana borçlanır
mısın çünkü?
Tamam, buna izin
verebilirim galiba.
Ama bununla bana poz
vermen gerekebilir.
Hep bir şartla.
Bu şartlarınız beni
öldürecek.
Teşekkürler.
- Hiç adil değil.
- Ne?
Gece yarısı asıl
hayat başladığında, ben çoktan sahneden çekilmiş oluyorum.
Ergenlik dönemi.
Bir yerlere gitmek
için Lindsey'e bağımlı olmaktan nefret ediyorum.
Göz açıp kapayıncaya
kadar araba sürmeye başlarsın.
Elizabeth Wurtzel'in
USC'deki konuşmasını ve Goldfrapp konserini kaçırdım.
Ben Goldfrapp
konserine gittim.
Hadi canım!
Gittin mi?
Süperdir tabii.
Elbette süperdir.
- Ne diyorum ben?
- Kendin karar
verebilirsin.
- Korsan MP3 kaydı
var bende.
- Konserin kaydı mı
var?
Sadece tek şarkı.
Bu arada daha yüksek söyle
ki bütün alem duysun.
Mutlaka dinlemeliyim.
Sana gönderirim.
Eve dönünce vaktin
olunca.
Güzel şeyleri
beklemeye değer.
Sen en son ne için
bekledin peki?
Senin için dört
yıl beklemem gerekecek
Dikkatimi o MP3'ten dağıtmaya çalışıyorsun.
Göndersem daha iyi
olur.
Seni evime götürmem
olmaz.
Bu delilik olur.
Doğru.
Tamam, gizlice
bakayım deme sakın.
Hayatımı mankenlerin
resimlerini çekerek kazanıyorum ben.
Görülecekleri çoktan
gördüm.
O kadar emin olma!
Görmüşümdür bence.
O zaman beni
dikizlemelisin.
Hem şu garsonu da kıllandırmış
olursun.
Rüyanda görürsün,
ufaklık.
Ufaklık mı?
Hani çok olgundum?
- Bu olgunluk sana
yeter mi?
- Beni böyle tacize devam edersen senin yüzünden aklımı
oynatacağım.
Öyle mi?
Tamam, peki.
Nasıl?
Güzel.
Peki.
Simdi üç noktanın
altını çizmeden edemeyeceğim.
Bir: Burada benimle görülmekten
bir çıkarın olamaz.
İki: Goldfrapp.
Üçüncüsü?
Üçüncüsü sana gelmem delilik olur demiştin.
Aslında beş
doktordan dördü benim deli olduğumu söyleyecektir zaten.
Bu yüzden sana
gelerek kendimi haklı çıkarmam gerekir.
Öyle değil mi?
Dördüncü sebep de bu
muhteşem araba olabilir.
Böyle bir akıl yürütmenin
önünde, diz çöker tapınırım ancak.
Diz mi çökersin?
İyi fikir.
Ne bekliyoruz.
Tapın bana.
Elbette, majesteleri.
Ayağınızın altına bile layık değilim.
Belki de layıksındır.
Ama belki de yola
koyulsak daha iyi olacak.
Elbette, yüce efendim.
Ablanı aramak ve
nereye gittiğini söylemek ister misin?
Belki daha sonra.
Bu arabaya binmek
için sabırsızlanıyorum.
Acayip sıkıymış.
Ne var?
Şey, biz gençlere bardağa kendimizin koymadığı şeyleri
içmememiz öğretilir.
Akıllıca.
Mutfağa gel.
Tekrar koyayım.
Hayır.
Ben daha eğlenceli bir
şeyler hazırlayabilirim.
Sağlıklı adam ha?
Deniyorum.
Elimden geldiğince uzun
yaşamaya çalışacağım.
Uzun yaşamak fazla
büyütülüyor.
Ne yani?
Uzun yaşayıp yaşlanmak
istemez misin?
Ne için?
Seksenimde ne yapayım?
Nasıl eğleneceğim?
Sen seksen olduğunda ben
doksan sekiz olacağım.
Bana bir faydan
olmayacak.
Aklından bana dair ne
gibi düşünceler geçiyor?
Bu evde eğlenceli bir
şeyler olduğunu biliyordum.
Benden başka yani
Eminim bu fıstıklar seni rahat bırakmamıştır.
Hepsi manken onların.
Peki o zaman niye
dergi kapaklarını değil de senin duvarlarını süslüyorlar?
Burada sana
bakıyorlar.
Sen en mahrem şeyleri
yaparken.
Evimi stüdyo olarak
kullanıyorum.
Müşterilerim buraya
gelir ve dev portfolyomun içinde gezer.
Ne yani?
Hepsini burada mı
çektin?
Aman Tanrım!
Önemli birisin yani?
İşsiz kalmıyorum.
Kare fotoğraf veren
makinelerden biri değil mi şu?
Sen nereden
biliyorsun?
Tuhaf biriyim unuttun
mu?
Sürekli okurum.
Çantamdaki kitapları
gördün.
Şu anda okumuyorsun.
Okumuyorum, öyle ya!
Güzelmiş Geri kalma.
Kadeh kaldıralım.
Carpe omnious.
O ne demek?
Kadeh kaldırırken söylediğim
bir şey.
Carpe diem nedir
bilirsin.
"Anı yaşa."
Ben de carpe omnius diyorum.
"Her keyfi
yaşa.”
Her keyfi.
Objektifinin
ardından sana güzel görünmek için çaba sarf eden güzel bir kadına bakmak, nasıl bir şey?
Mankenleri biliyorsun.
Hepsinin yardımcıları
olur.
Saçlarıyla
makyajlarıyla ilgilenen ve bir sonraki çekime giderken yolda kaybolmasınlar diye hep birileri vardır.
Onlarla hiç baş başa kalamıyor
musun?
- Nadiren.
- Zavallı Geoff.
Hiç kafana takma sen,
acısını çıkarıyorum.
Ama yine de takıyorum Aslında merak ediyorum Neyi?
Hayır, boş ver.
Yo, söyle!
Hadi o deli kafandan neler
geçiyor?
Bir votka portakal
daha içeyim önce Belki sonra söylerim.
- Neredesin?
- Sabret biraz!
Geri kalıyorsun bak.
Neymiş?
İşte şimdi işimi kolaylaştırıp
zihnimi okuman gerekiyor.
O modellerin kaçıyla
yattığımı öğrenmek istiyorsun.
Hayır.
- Kaçıyla?
- Hiç biriyle!
- Hadi canım!
- Öyle ama, çoğu
reşit değil.
Hapse atarlar yoksa.
Peki onların öyle
resimlerini çekmekten hapse atmıyorlar mı?
Kanuni sınırlar
konusunda çok hassasım.
- Olmam gerekiyor.
Peki, peki!
İçten içe İçten içe onlarla yatmak istiyorsundur.
Hayır, yattığım
sadece bir tanesi oldu.
İkimiz de çok gençtik.
Şu mu?
Onların içinde değil.
- Yatak odanda mı?
- Hayır!
Adı neymiş?
Hey!
Janelle.
Evet.
Janelle.
E başka?
İlk kız arkadaşın falan
gibi bir şey miydi?
Evet öyle.
Bildiğim her şeyi onda
deneyerek öğrendim.
O tarih ne şimdi?
Siz ikinizin ilk defa
Pardon, pardon Peki
şimdi nerede?
O resimden sonra Ford'la
anlaşma yaptı.
- Gerçekten yükseldi.
- Tabi ya!
Dergi kapaklarında
falan çıkmıştı.
Tanıyorum onu!
Şahsen değil elbette.
Beni giderek daha çok
etkilemeye başladın.
Mankenler zaten
etkileyicidir.
Ben sadece bunu
ortaya çıkarmayı biliyorum.
Onu hâlâ seviyorsun.
Hayır.
Evet, evet - Yo hayır, hayır.
- Evet!
- Hayır.
- Gerçekten mi?
- Hayır.
- Gerçekten ama
gerçekten mi?
Hayır.
O zaman her şey öyle
sadeydi ki ben hâlâ bunu seviyorum.
Bilirsin işte Unutmak istemiyorum ama Yollarımızı ayırdık.
Yalnız mısın?
Yok.
Sesin ele veriyor.
Artık kocaman adam
oldum.
Peki
Herkesin bir Janelle'i oluyor galiba öyle mi?
Sanırım.
Hey.
Şu makinelerinden
birini eline alsan da baksak benden neler çıkartabiliyorsun.
- Sormak istediğin bu
muydu?
- Şey, ben
- Düşündüğün kadar kolay değildir.
- Olsun.
Fotomodeller sadece
dudak büzmez.
Açmaya istekli
olmaları gerekir.
Bize ruhlarından,
sırlarından, bir parça sunmaları gerekir.
- Öyle mi?
- Evet Ve çoğunluğu zayıflıklarını açarlar.
Kimse zayıf
insanların fotoğraflarını görmek istemez.
Ünlü fotomodellere
bakarız çünkü açarlar Bir açıdan Güçlü bir açıdan Güçlüdürler.
Her şeyi yapma
güçleri vardır.
Her ne kadar
delice olursa olsun.
İyi misin?
- Bir deneyelim
bakalım.
- Tamam.
Burada yapsak!
- Herkesi stüdyomda
çekerim - Hadi ama.
Ben herkes değilim
ama değil mi?
Öyle gözüküyor.
Hadi Geoff.
Çek resmimi!
Çek beni!
Hadi Geoff!
- Kes şunu.
- Neyi?
Şu ucuz video klip
saçmalıklarını.
Hadi ama!
Kendin gibi davran.
Açık ol.
- Beni dinler misin?
- Hadi Geoff.
- Otur.
- Çek beni Bana bak.
Dürüst ol.
Beni dinlemiyor musun?
Otur!
- Geoff, Hayır - Otur!
- Geoff, Ben - Otur!
İyi misin?
Kendimi iyi
hissetmiyorum.
Bana mı seslendin?
Pardon, ilaç dolabını
kurcalıyordum.
Çok sıkıcı.
Bebekler Vadisi tarzı
bir şeyler yok.
Yine de onca
kayganlaştırıcının ne işe yaradığını düşünmeden edemedim.
- Bana ne oldu
- Hazır olduğunda bana haber ver.
Aceleye gerek yok.
Sen ne - Sen ne
- Hatırlamıyor musun
kendin hazırlamadığın içkiyi içmek konusunda bir şey söylemiştim.
Bu herkes için
geçerli bir tavsiyedir.
Etkisi bu kadar
sürdüğü için kusura bakma.
Babamdan yürüttüğüm
bir şey ve daha önce hiç yapmamıştım.
İçinde prospektüs
yoktu ve ne kadar koymam gerektiği, babama
sorabileceğim bir şey değildi.
Votka portakal için fazla
kaçırmış olabilirim.
Ya da votka portakal
muhakeme yeteneğimi etkilemiş olabilir.
Sence?
Sadece su.
İzci sözü.
Ne Neden beni bağladın, yoksa böyle mi
oynayacağız?
Geoff
Oyun bitti.
Artık uyanma vakti.
Hiç komik değil Ne bu, bir yeniyetme şakası mı?
Yeniyetme Evet.
Şaka mı?
Hayır.
- Çöz şunu.
- Sabret!
- Çöz beni, çöz!
- Sabret!
- Çözsene!
- Sabret!
Evin bu tarafını bir
kol açan ediyorum, tamam mı?
Bir seferinde bir
program izlemiştim.
Muhteşemdi.
Katil, bütün
kanıtları ortadan kaldırdığını sanıyordu.
Kurbanın kanı,
gömleğine sıçrıyordu.
Yıkıyordu tabi ki ama pıhtılaşan kanın bir kısmı kumaş dokusuna
takılıyordu.
Yani etrafta bilmem gereken bir şeyler var mı?
Ne haltlar
karıştırıyorsun?
Bu daha çok benim
soracağım bir soru oldu, Geoff.
Ne haltlar
karıştırıyorsun?
Yarı çıplak yeniyetme
kızların fotoğraflarıyla dolu bir evde yaşıyorsun.
Hiç biriyle iş
pişirmedin öyle mi?
İmdat!
İmdat!
İmdat!
Gerçekten hiç bir
şeyi şansa bırakmadım Geoff.
Avazın çıktığı kadar
bağırmana izin verebilirim aslında çünkü
kimse seni duymaz.
Evet, bugünü
özellikle seçtim.
Bay Coughlin işte, Croscoe'ler
Santa Barbara'da tatilde.
Ancak belki gelip
geçen birileri olabilir, o yüzden kapa çeneni.
Yoksa gelecek sefere çamaşır
suyu dökerim.
Beni takip mi
ediyordun?
Peki.
Şunu açıkça ortaya
koyalım.
Sen beni takip
ediyordun.
Başka başka sohbet
odalarına farklı nick'lerle giriyordum ve
sen hepsini biliyordun.
Benden büyük
olduklarını öğrenir öğrenmez de peşlerini bırakıyordun.
Vaktini benim yaşımda
birilerini bulmaya harcıyordun.
Diğerleriyle
konuşmuyordum çünkü sıkıcılardı.
- Sen de ben de o an
bağlanmıştık.
- Hadi, yapma.
Ne yani, sence bütün
her şeyi kurguladım mı?
Aslında biliyor
musun, çok komik.
Çünkü ne zaman az
bilinir bir şarkıcı ya da gruptan bahsetsem
onlar hakkında her şeyi biliyor oluyordun.
Ama hemen olmuyordu
tabi.
Birkaç dakikanı
alıyordu.
Belki bu sürede
Internet'te onları araştırıyordun.
Geoff Goldfrapp için amazon.com'un ifadelerinin
aynısını kullandın.
Sıçtın.
Bu arada Goldfrapp'ten nefret ederim.
Hadi ama seni etkilemek istiyordum.
Bir kızı etkilemek
için aptalca bir şey yapan ilk erkek ben değilim ya?
Bu yüzden mi
bağlandım ve işkence görüyorum?
İşkence mi?
Buna işkence mi
diyorsun sen?
Uluslararası Af
Örgütü ya da İnsan Hakları İzleme Komitesi üstüne tek kelime okumamışsın anlaşılan çünkü bu daha ne ki!
Elbette bir kıza
yalan söyleyen ilk erkek sen değilsin.
Burada altı çizili
kelime "kız". Benim kaç yaşımda olduğumu biliyordun.
İlk adetini daha yeni
görmüş bir çocuk için bunca araştırma yapmak niye?
Yetişkin bir erkek, bir
kızı etkilemek için ne diye bunca zahmete girsin ki diye merak etmeye başlıyor
insan.
İşte yine aynı
kelime: "Kız".
Belki de bu fotoğraf
makineleri çekim hikâyeleri, bilgisayarlar,
bunların ardına gizleniyorsun değil mi?
Güvenli oluyor.
Makineyi eline alınca
sesinin nasıl da değiştiğini duydum.
Sesim değişmiştir
çünkü kendimi kötü hissediyordum.
Uyuşturucu içirmiştin.
Uyuşturucu etkisindeydin
doğru.
Ve bu uyuşturucu 14
yaşında küçük bir kızın körpe etiydi.
Bak, ben saygın bir
insanımdır.
İstediğine
sorabilirsin.
Durma, şu mankenleri
ara.
Sana söylerler.
Elbette söylerler.
Sen akıllı adamsın
Geoff.
Yemek yediğin kaba
işemezsin.
O kızlar, işindi.
Ama gel gelelim bana,
ben senin eğlencendim.
- Sen üstüme geldin!
- Yapma şimdi hep öyle derler.
- Kimler?
- Kimler mi?
Sübyancılar.
Çok seksiydi.
Aranıyordu.
Kâğıt üzerinde
kızdı fakat kadın işveleri yapıyordu.
Ne de kolay, suçu
hemen de bir çocuğa yıkıverin!
Bir kız sırf bir
kadını taklit ediyor diye kadının
yaptığı şeyleri yapacak demek değil ki bu.
Yetişkin olacaksın
bir de.
Bir çocuk sana kur
yapıyorsa görmezden geleceksin Onu
yüreklendirmeyeceksin.
Sana "Hadi votka
portakal içelim" derse alkolü ortadan kaldıracaksın.
Onunla içki yarışına
girmeyeceksin!
Bak, dinle.
Yalnızdım.
Bu beni aptal
durumuna düşürdü şimdi ama sübyancı değilim.
- Ama ben yalnız
değilim.
- Ortada korkunç bir
hata var.
- Aptal hiç değilim.
Seni çözersem - Beni çöz.
Sonra tüm olanları
unutalım.
Derhal çöz beni!
Sinirlenmiş
olabilirsin.
Gitmeye hazır.
Olduğumda kendime
taksi çağırırım.
Bir tane de sana
çağırırım ve o seni çözer.
- Ne zaman olacak bu
peki?
- Şimdilik emin
değilim.
Yapma.
O kelimeyi lügatından
çıkarırsan sen de ben de bayağı vakit kazanırız.
İstediğimi yaparım
Geoff.
Kişi çocukları baştan
çıkarmakta senin kadar becerikli biri olunca.
O fotoğrafları çeken
biri.
Görülmemesini istediği
bir şeyler vardır elbet.
Bunu bulursam, belki
o zaman neyle uğraştığımı anlarım.
Neyle uğraştığını mı?
Ne tür sübyancı
olduğunu.
Sadece röntgenci
misin?
Tekrarlıyorum, ben
sübyancı değilim.
Tabii, sen
fotoğrafçısın.
Seve seve bedava
yapacağın bir şey için bir de para ödüyorlarsa sana, dahi olmalısın.
Git oturma odasına
bak.
Gri dolabı bul ve
üçüncü çekmeceyi aç.
Her türlü çevreci
grup için çektiğim fotoğrafları gör.
Yukon bölgesini
çektim.
Utah kırlarını.
Alaska'daki
Eskimoları.
E, ne olmuş?
Doğayı seviyorsun.
Bu seni iyi biri mi
yapar?
Demek istediğim
mankenler portfolyomun sadece bir kısmı.
Farklı bir sürü
konuda çalışıyorum.
Ve bazıları, çok
önemli çalışmalardır.
O kadar önemli ki, evimin
duvarlarına asamayacağını düşündün.
Evimi reşit olmayan
tazelerin resimleriyle donatıp doğa resimlerini
bir köşeye kaldırmam lazım.
Evet.
Röntgenci bir doğa
dostu.
Röntgenci değilim!
Sadece röntgenci de
değilsin.
Kimi zaman işi taciz
derecesine vardırmak hoşuna gidiyor.
Ben tacizci değilim!
Beni kiminle
karıştırıyorsun anlamadım.
Bazen tacizde
bulunduğun sana direniyor o zaman kontrolünü
tamamen kaybediyorsun.
Ve onlara zarar
veriyorsun.
Ben kimseye zarar
vermedim!
Göreceğiz.
O mektuplar benim.
Bir yeniyetmeyi evine
alıyorsan, hiçbir şey senin değil.
Onu artık sevmiyorsun
ha?
Bunları neden
sakladığın ortada.
E-bay'de satmayı
düşünmüştüm.
Pardon?
Duyamadım.
Müzikten falandır
belki.
Bilmiyorum.
Belki
saçmalıklarındandır.
Samimiyim Bir gün ona geri göndermeyi düşündüm.
Nasıl bir sürtük
olduğunu ona hatırlatır diye.
Biraz kızmışız galiba.
Kalbimizi kırmıştı
ama unutmuştuk hani?
Birinin evine giriyor
ve eşyalarını izinsiz karıştırıyorsun.
Utandığı bir şeyler
bulacaksın elbette.
Bu bir anlam ifade
etmiyor.
Tamam.
Sevgili Geoff, durmak
zorundasın.
Beni çekmek istediğin
yere gelemem.
Benim düşündüğüm
gibi biri değilmişsin.
Okumana gerek yok.
Ne yazdığını
biliyorum Eminim biliyorsundur.
Kim bilir bunu kaç
kez okumuşsundur?
Seni ilgilendirmez.
Ne tür bir adam olduğunu
fark etti, Geoff?
Bu iş seni ilgilendirmez.
İşten ne kastettiğine
bağlı aslında.
E ne oldu?
Bulabildin mi?
Aradığın kızı buldun
mu?
Bütün işin bu mu
senin?
Bir tür geniş çaplı
bir araştırma mı?
Giden posta
kutusundaki e-postaları göndermeyi seven türden bir adamsın.
Ne demeye çalıştığını
anlamak için tekrar tekrar okumak gerekir.
Garip.
Yükleme yöneticin,
internet'ten bazı fotoğraflar indirdiğini gösteriyor.
Ama bu fotoğrafları bulamıyorum.
Aman Tanrım, ne garip.
Elbette zeki bir adam
fotoğrafları bilgisayarında saklamaz.
Çünkü polislerin
bakacağı ilk yer burası.
Oysa sen hatıralara
bayılırsın Internet'ten indirdiğin bu resimleri nereye koymuş olabilirsin?
Kimsenin bilmediği
bir zulan mı var?
Yalnız yaşıyorum.
Buna neden ihtiyaç
duyayım?
Ben de onu merak
ediyorum ya.
Tüm evini aradım.
Her köşeyi
Hiç porno yok.
Tek sayfa porno
bile bulamadım.
Ama erkekler porno
okur değil mi?
Buna karşı bir
kanun yok.
Yok.
Öyle
yetiştiriliyorlar.
Şimdi bir erkek
yaptığının yanına kâr kalacağını bilir.
Bütün erkeklerin en
azından kuytuda köşede bir pornosu vardır.
- Bakıyorum
araştırmışsın.
- Düşünüyorum da duvarlarındaki
o resimler belki de onun pornolarıdır
Ama iddiaya varım attırdığın fotoğraflar bunlar değildir.
Yine iddiaya varım
ki bu fotoğraflar her neyse, çok iç gıcıklayıcı olmalı.
Gizlendiği minik
bir dolabı olmalı.
Doğru değil mi Geoff?
Şifresi nedir Geoff?
Ye beni.
Aman bakın nasıl da
terlermiş.
Çok mu endişelendin
Geoff?
Bak nasıl olsa
birazdan öğreneceğim.
O yüzden kendin de
söyleyebilirsin.
Ben takdirname alan bir
öğrenciyim.
Hiç zaman kaybetme.
Takma kafana.
- İnan ki zamanım bol.
- Hayır, fazla değil.
Akşam yemeğinden önce
evde olmazsan anne baban merak etmez mi?
Sanırım hayır.
Ya öyle mi?
Niye?
Seninle ilgilenemeyecek
kadar meşguller mi?
O yüzden mi birini
buldun?
Belki seninle
ilgilensin diye.
Seni ihmal ettikleri
için mi bu kadar delisin?
Ablanla ilgili
saçmalıklarla hep kafanı şişiriyorlar çünkü daima her şeyi senden önce yapmayı
öğreniyor.
Onlara çok öfkelisin.
Tabii ki seni
seviyorlar.
Ve masraflarını
karşılıyorlar.
Ama onlara bu öfkeni gösteremezsin.
- Ben öfkeli değilim.
- Yo, elbette
değilsin.
Bu çok tehlikeli
olurdu çünkü.
Ama yine de öfkelisin.
Ve bir şekilde dışa
vurman gerekiyor.
Bir erkek buluyorsun.
Bir adam ya da erkek.
Belki de sana biraz
babanı anımsatıyordur.
Dur tahmin edeyim.
Babana benziyorum.
Hiç babama
benzemiyorsun.
Sen öyle diyorsan.
Ama o öfkeyi dışa
vurman gerekiyor.
- Ben de iyi bir
hedef gibi görünüyorum.
- Kapatır mısın
çeneni?
Ciddiyim, kes sesini.
Beni hiç tanımıyorsun.
Evet, haklısın.
Otur anlat bana o
zaman
Konuşalım.
- Tabii, tabii
- Yo gerçekten, koltuğa oturalım.
Sana sonra taksi
çağırırım.
İstersen, sana
sarılırım.
Ama istemezsen,
mesafeyi koruruz
İçini boşaltırsın.
Ağlaman gerekiyorsa ağla,
bağırman gerekiyorsa bağır.
Neye ihtiyacın varsa
Hayley.
Bana kızmadın mı ki?
Yaptığını görmeni
istiyorum.
Bir şey soracağım
Bunun işe yarayacağını cidden düşünmüyorsun ya?
Tabii, yaptığın işte
iyisin.
Ve işin genç
kızlarla çalışmak.
Onları
rahatlatıyorsun ve sana tüm sırlarını döküyorlar.
Yo, benim yaptığım
bu değil.
Janelle'in doğum günü.
Janelle'in telefon
numarası.
Janelle'in telefon
numarası tersten.
Takdirname
öğrencisisin.
Olası tüm
kombinasyonları dene.
Sadece bir haftanı
alır.
Yemek molalarını da
katarsan.
O zaman
Tamam o zaman, 19
Mart'ı denerim.
Janelle'le ilk
seviştiğiniz günü.
Nedir Geoff?
Nick'in
Fotoğrafçı319'du.
İlk çektiğin
fotoğraflar mı ya da onu becerdiğin ilk sefer mi?
Yoksa ikisi
beraber mi?
Hangi yıl olmuş
olabilir ki?
3-19-87?
Hayır.
3-19-89?
Ne kadar duygusalsın.
Bu resimleri özel
kılan nedir?
İşte federal
kanunları bunun için koyuyorlar Geoff.
Bu resmen sapıklık.
Bu kızı o kadar
özel kılan nedir?
Neden elbiseleri
üstünde bunun?
Ben bu kızı
tanıyorum.
Hayley?
Neredesin?
Oh, Kahretsin!
Hoş geldin.
Seni bu şekilde
teşhir ettiğim için kusura bakma.
Ama konu seks
değil.
Yine de kabul etmem
gerekir boyun posun yerinde.
Sana dokunmadım bile.
Polisleri ararken
seni kendimden uzak tutmaya çalışacaktım.
Polislere bunları
gösterecek miydin?
Kasanda neden Donna
Mauer'in fotoğrafı var?
Ve de onu gördün mü?
Çünkü kimse nerede
olduğunu bilmiyor
Onunla birer kahve içtik.
Mutlu olsun diye de bir
fotoğrafını çektim
Peki onu ne kadar
mutlu ettin?
Resme bak.
Giyinik.
Fonda kafe görülüyor.
Onu eve getirmedim.
Ne yani?
Şimdi "Hadi hoşça kal ufaklık, tanıştığımıza
sevindim" mi dedin sen?
Bu resmi atmış
olmalıydın.
Ama atmadın.
Saklama gereği
hissettin.
Polise haber
verebilirdin.
- Doğru.
- Elbette.
Belki saklayacak bir
şeyin vardı
Çocuk pornosu koleksiyonun gibi.
Bak, ben senin sandığın
canavar değilim.
Ama doğru, çizgiyi
aştım.
Polis çağır.
İtiraf edeceğim.
Sevimli sübyancı
suçunu itiraf ediyor.
Yo ama onun suçu
değildi ki!
O rahatsız.
Basit bir bağımlılık
Hapis yatacağım işte, öyle olması da gerekmiyor mu?
Evet, belki.
Belki hapis yatarsın.
Bilemiyorum.
Terapiler.
İlaçlar.
Grup sohbetleri.
Yeni bir eve
taşındığında bir yerlere bildirmeler.
- Ne kadar da
kötüymüş değil mi?
- Kariyerim
mahvolacak.
Hayatım mahvolacak.
Roman Polanski, Oscar
kazanmamış mıydı?
Buzu niye koydun peki?
Donna Mauer'i
kaçıranın kişilik profilini okudum.
Yalnız yaşayan
biriymiş.
Bayağı kurnaz biri
olduğu söylenmiş.
Bir genç kız kadar güçlü
olmadığını düşünüyormuş ve tekrar
yapacakmış
Bana biraz seni
çağrıştırdı.
Ben değilim.
Belki değilsin.
Ama Bulduğum o resimler
Sonra bana içki içirmen.
Her an manşetlere
çıkmayı bekler gibisin.
Birkaç engelleyici
önlem alırsam herkes için daha güvenli olacak.
- Ne halt
karıştırıyorsun yine?
- Orayı tıraş etmek
zorundayım.
Operasyon bölgesinde
kıl olmaz.
Ne?
Babamın tıp
derslerini takip ediyorum biliyorsun.
Hem kendin demiştin.
Beni zeki buluyordun
değil mi?
Başarılı bir hadım
etme operasyonu yapabilecek kapasitedeyim sanırım.
Hayır!
- Lütfen ama.
- Yo, hayır.
Ah!
Sanırım henüz
yeterince uyuşmadı.
Beklerken ne konuşmak
istersin?
Sevgili Janelle.
Adım Hayley Stark.
Umarım böyle damdan
düşer gibi yazmamın sakıncası yoktur!
Tanıdığını düşündüğüm
bir adamla tanıştım: Geoff Kohlver.
O kadar sevimli ki.
Benden de hoşlanmışa
benziyor.
Öyle ki
fotoğraflarımı çekmek üzere beni evine bile davet etti!
Bu beni öyle
heyecanlandırdı ki.
Benim gibi 14'ünde
bir kız için büyük bir patlama imkânı
olabilir.
Şuraya da bir tane
gülücük koyayım.
Mesele şu ki, Konu o
değilmiş gibi davranmaya çalışsam da sürekli senden bahsediyor.
Hâlâ sana aşık
olabileceği gibi garip bir duyguya kapıldım.
Ben de ondan
hoşlanıyorum.
Ama eğer ikinizin bir
araya gelmesi gibi bir ihtimal varsa onun
için deli divane olmaya niyetim yok.
Falan, filan!
E-postanı, onun adres
defterinde buldum.
Ve bir sorayım dedim.
Bu delilik mi?
Ben deli miyim?
Peki Geoff?
Sonra sürekli
anlattığı bir kız daha var.
Adı Donna Mauer.
Onun hakkında bir şey
biliyor musun?
Bu fotoğrafları
bilgisayarında buldum.
Ama çok aptalım nasıl
açacağımı bilmiyorum.
Ekte sana
gönderiyorum.
Senin ya da Donna'nın
resimleri olabilirler mi?
Her kimse.
Çok teşekkürler.
Dürüstlüğüne
minnettar kalacağım.
Sevgiler Hayley.
Olabildiğince
masumane ve geri zekâlı bir tavır takınmaya çalıştım.
Sence nasıl olmuş?
Güzel.
Tek yapmam gereken
göndermek o kadar
Başını büyük belaya sokuyorsun.
E peki nasılmış?
Bir şekilde bir
yerimi kesersen bunu aklından çıkaramazsın.
Birine zarar
verdiğinde, değişirsin.
Sanırım deneyim
konuşuyor.
Benim sadece başımdan
geçti.
Senden farklı olarak.
Yaptığın yanlışlar ebediyen peşini bırakmaz.
Kendi yanlışlarını
anlatsana bana.
Bir erkekle
birlikteyken bugünü hatırlamak ister misin?
Çıktığın biriyle.
Ya da evlilik gecende.
Çünkü bu sözüme inan,
hatırlayacaksın.
Kendine bu
kötülüğü yapma.
Vay.
Ne kadar da
bencillikten uzak.
Benimle öyle
düşünceli konuşuyorsun ki yani neredeyse
kendi iyiliğim için seni hadım etmeyeyim istiyorsun.
Vay, çok etkilendim.
Geoff.
Hadi günün birinde benzer
bir şeyi birinin sana dediğini farz edelim.
Bu küçük kızı
bilgisayarına indiriyorken yanı başında oturduğumu düşün.
Sana "Dur, kendi
iyiliğin için sakın yapma" diyorum.
Dinler miydin?
Dur.
Kendine bu kötülüğü
yapma.
Dur.
Kendine bu kötülüğü
yapma.
Dur.
Dur.
Artık uyuştu mu?
Canın cehenneme.
Vakit ilerledikçe sohbet
yeteneğini kaybediyorsun.
Günümüzde hadım
operasyonu en basit cerrahi müdahaleye dönüştü.
Binlerce hayvan
sahibi sahip oldukları hayvanları iğdiş ediyor.
Onlar yapabiliyorsa, ben
de altından kalkarım.
Ben çiftlik hayvanı
değilim.
Bunu söylemeye devam
et aygır.
İmdat!
İmdaaat!
Hiç gereği yoktu.
Seni kaltak.
Kıpraşmak yok.
Annen erkeklerin
taşaklarını kestiğini biliyor mu?
Daha önce hiç
yapmadım.
Ama şimdi eve gidince anlatırım ona belki.
Bakalım ne diyecek.
Hayley biliyordum,
bilim fuarı için sana bir proje lazımdı.
Yani annen de senin
gibi kaçık.
Bilemiyorum.
Şu eski genetik mi çevre
etkisi mi sorunsalı.
Değil mi?
Doğuştan mı
sevimli ve kindar küçük bir sürtüktüm, yoksa toplum mu beni bu yönde şekillendirdi?
Buna bir ara dönerim.
Bir saniye sürmez.
Kasada para var.
- Yani?
- Yanisi, istersen
alabilirsin.
Fotoğraf makinelerimi
de alabilirsin.
İstediğin her şeyi
alabilirsin.
Alırım.
Bak gerçekten, böyle rüşvetle
beni bu işten caydıramazsın.
Nasıl başarabilirim?
Neyi?
Beni caydırmayı mı?
Bilmiyorum.
Bunu hiç düşünmedim.
Ne geldi aklıma
biliyor musun?
Başlamadan bunu
sterilize etmek lazım Votka mı kullanayım yoksa bana teklif edeceğin başka
alkol var mı?
Peki.
Orayı kazıdıktan
sonra muhtemelen bölgeyi kan basacaktır.
Seni biraz daha
uyuşturmam gerekiyor, tamam mı?
Birazdan dönerim.
Senin için aramamı
istediğin biri var mı?
Buna mı çabalıyordun?
Sıkılmaya başladın.
Ama bu işi de
tamamlamamız lazım.
Aslında, gerçekten de
çok etkileyici.
Ne kadar
uzaklaşabileceğini görmek eğlenceli olur demiştim.
Sadece üç beş santim diye
düşünmüştüm.
Hiç fena değilsin.
Neden beni öldürmüyorsun?
Sence istediğim o mu?
Değil mi?
Yakın.
Bu tür aletlerinin
olması ne hoş.
Böylece
izleyebileceksin.
Şimdi kırıldım.
Hadi ama bunu kurmak
için onca uğraştım şimdi bana izlemek istemem deme.
Ben Bir yazı Denise Teyze ve çocuklarıyla geçirmiştim.
Çocukları dört ve beş
yaşındaydı.
Ben de on, yok dokuz
yaşındaydım.
Küçük olanı, kızı
Lynnie beni severdi.
Bir oyunu vardı.
Küvetten çıkar,
sırılsıklam üstüme atlar ve beni
gıdıklardı.
"Buruşuk
saldırısı! Buruşuk saldırısı!"
Diye bağırırdı gıdıklarken.
Çünkü parmak uçları buruş
buruş olurdu.
Hiçbir şey
yapamıyordum.
Çünkü onu incitmekten
korkuyordum.
Çok tuhaftı.
Bir gün tam orta
yerinde annesi geldi.
Çıplak kızını üstümde
gördü.
Ve ona bağırmaya
başladı.
Derhal banyoya dön
diye.
Sonra beni elimden
tutup mutfağa götürdü.
Ocağı açtı ve iyice ısınmasını bekledi.
Sonra pantolonumu
aşağı indirdi.
Ve beni ocağın
üstüne kaldırdı
Ellerinden vücuduma bulaşan çamuru hissedebiliyordum.
O sıra bahçede
çalışıyordu demek ki.
Ağladım, ağladım
Damlayan göz
yaşlarım ocağın üstünde cızırdıyordu.
Ve sonra beni
oturttu.
"Bir daha
seni kızımla yakalamayayım" dedi.
Annemi aradı, ertesi
gün annem geldi.
Denise Teyze'yi bir
daha görmedim.
Bunlar da amma zor.
Evet, hazırız artık.
Yapma.
Sana o kelimeyi
kullanma demiştim.
Tamam mı?
Hayley, lütfen.
Yardıma ihtiyacın var.
Bunlar genç bir
kızın işi değil.
Senin genç kızdan ne
anladığını da gördük.
O yüzden hiç
başlamayalım.
Terapist paranı ben
öderim.
Sağ ol.
Sağ ol ama psikologa gidecek
olsam - kendi vakamı yaratırım.
- Hayley lütfen.
Gerçekten, ilgi
çekici bir şey olur.
Lütfen.
Ne istersen yaparım.
Polisi arayabilirsin.
Ne söylememi istersen
söylerim.
Bu koşullar altında
yapılmış bir itirafa inanacaklarını sanmam.
Gideyim.
Buralardan gideyim.
Şehri terk edeyim.
Mm-hmm.
Ama Donna'yı geri
getirmeyecek bu.
Ben yapmadım!
Yemin ederim ben
değilim!
Her ne istersen!
Ne istersen!
Lütfen yapma bunu!
- Ne istersem.!
- Ne istersen, yüzüme
işe!
Cam yedir.
Umurumda değil.
Polislere ne istersen
söylerim.
Ne istersen.
Lütfen.
Ne istersen yap.
Lütfen.
Lütfen.
Ne istersen.
Ne istersen yaparım.
Ne istersen.
Lütfen.
- Ne istersem - Evet.
Ne istersen!
Oh, Lütfen!
Lütfen!
Janelle'e e-posta
göndermekten bahsedince, hemen konuyu değiştirdin.
O e-postayı hemen
gönderebilirim.
Ve toparlanır giderim.
Yani başına gelecek
son şey o olur.
Böylece bir gün bir araya geleceğiniz düşüncesiyle kendine
işkence etmekten kurtulursun.
- Ne dersin?
- Allah'ın cezası!
Bırak artık beni!
Lütfen, beni çöz ve
bırak!
Lütfen beni kesme!
Lütfen!
Lütfeeen!
Sana öyle kur
yapmamalıydım.
Bundan bir çıkar yol
olduğunu düşünmene izin vermemeliydim.
Hey, hımm Bak, elimde bu tıbbi metin var.
Bir şeyleri
unutursam, panikleme Evet, şuraya koyuyorum.
İzlemek isteyeceğini
biliyordum.
Çok kımıldarsan, apış
arası arterini kaçırabilirim.
Ve birileri yardımına
ulaşamadan kan kaybından ölebilirsin.
O yüzden lütfen, çok
ama çok hareketsiz dur.
Geoff?
Hissediyor musun?
Umurunda mı ki?
Ufak tefek yardımlara
müteşekkir kalırım.
Vay.
Vay, oldu işte.
Şu Denise Teyze
hikâyesini çok iyi anlattın.
Çok başarılıydın.
Niye böyle olduğun
sorusuna kilit bir cevap olmasını mı bekliyorsun?
Olmadı.
Evet, önce hangisiyle
başlayayım?
Sağ testisinle mi,
sol testisinle mi?
Peki o zaman.
Minik bir bıçak
darbesi ve serbest kalıyorlar.
Ve sonra da Güzel.
Tamam şimdi de sütür
attık mı Aslında bir hemşire gibi bir
şey olsaydı bu iş çok daha kolay olurdu.
Birini hadım etmeme
yardım eder misin diye bir arkadaştan
rica ettim fakat sanki ona solucan yutar
mısın demişim gibi acayip tepkiler verdi.
Tıp fakültesini sekiz
yılda kim tamamlıyormuş göreceğiz.
Bir gerilme
hissedeceksin, çünkü bunu cidden sıkı bağlamam lazım.
O yüzden İşte.
Tamamdır.
İşin yarısını
bitirdik.
Zor kısmı geride
kaldı.
Dursan artık.
Lütfen.
Birçok erkek, yaşamlarını
tek testisle sürdürüyor.
Ve hiç de şikâyetçi
değiller.
Okuduğumdan biliyorum.
Sanırım sana yedekte
bir tane bırakırsam seni gerçekten cezalandırmış olmam.
Bayılma, bayılma
sakın.
Geçti, tamam Geoff.
Şimdi birini
bırakırsam yürürken dengeni bozacak.
Yani en iyisi bu.
Tamam mı?
Evet, artık yepyeni
bir dünyaya adım atıyoruz.
Şimdi bir kesebilirsem.
İşte!
Vay be!
Cidden bu en kolay operasyonlardan biri olmalı.
Vay be!
İzci kızlara ne diye
kamp yapmayı ve kurabiye satmayı öğretirler ki!
Çünkü bu öyle faydalı
bir şey ki.
Buna liyakat nişanı nasıl
tasarlarlardı bilemiyorum.
Ama ilginç olurdu.
Lennie'yi Denise'in
cenazesinde gördüm.
Ve annesinin bana yaptığını
anlattım.
Ama inanmadı.
Denise şu an burada
olsa ne derdin?
Yardım isterdim.
Bir kız taşaklarımı
kesiyor
Polis çağır derdim Son sefer pek de sempatik değilmiş.
O yüzden hiç ağzını
kapamazdım.
Tamam.
Ben olsam önümdeki
birkaç günün randevularını iptal ederdim.
Çünkü hiç çekmediğin
kadar sancı çekeceksin.
Ah, ve de diyelim ki sekiz,
dokuz gün sonra dikişleri alırdım.
Ben olsam kendim
yapardım.
Utancı yaşamamak için.
Ayrıca bir de
"hadimsorunlari.com" diye bir website'si var.
Şöyle yazıyorsun:
H-a-d-i-m.
Yeni duruma alışmak
konusunda çok faydalı öğütler veriyor
İstersen bu dönemde yalnız
kalmayabilirsin.
Bir hatıra ister
misin?
Hayır?
Tamam.
Peki bunları o zaman
Baksana nasıl da zıpzıp zıplıyorlar!
Aslında Minik bir hayvan onları öğle yemeği sansın
istemeyiz aslında değil mi?
Küçük bir sincap ya
da köpek hasta olabilir.
Bunu hiç istemeyiz.
Bir de insan senin
gibi çevre dostu olunca.
Çöp öğütücüye
atabiliriz.
Ya da, ya da geri
dikebiliriz.
Sınıfta bir seferinde
bir öğretmen kendi başparmağını kesivermişti.
Hemen biraz buz kaptı ve acile koştu.
Ertesi gün,
başparmağı yerindeydi.
Artık iyi
bükülmüyordu ama, ne bileyim, otostop falan çekebilirdi İşe yarayacak mı bakalım.
Sanırım çelikten
değillermiş.
Komik gelmedi değil
mi?
Yo, bu öyle komik
gelecek bir konu değil.
Bilemiyorum, belki
Donna'nın yüzü bir nebze gülmüştür.
Ona hiçbir şey
yapmamıştım.
Belki yaptın, belki
yapmadın.
Ama her kim yaptıysa bulmanı
tavsiye ederim.
Çünkü onu neyin
beklediğinin farkında bile değil.
İç.
Kaybettiğin suyu geri
almak zorundasın.
Geoff.
İç, lütfen.
Hadi.
Geoff, ben çok
ciddiyim.
Gerçekten ama
gerçekten bunu içmen lazım, tamam mı?
Hadi.
Aferin.
Biraz daha ister
misin?
Niye bana iyi
davranmaya başladın birden?
Şu anda acınası durumdasın
ama, öyle değil mi?
Bunu insanlardan saklamak
çok zor olacak.
Seks yok, toplu
duşlara girmek yok.
Ama bir gün muayene
olman gerekecek ve doktorun öğrenecek.
Ve gidip golf
arkadaşlarına asla anlatmayacak.
Onlar da kendi
arkadaşlarına söylemeyecek.
Arkadaşları da
arkadaşlarına söylemeyecek Ama birkaç
sene zarfında işkillenmeye başlayacaksın.
Acaba yayıncılarım
biliyor mu?
Mankenler biliyor mu?
Janelle biliyor mu?
Terlemişim
Ben gidip duş alacağım.
Sonra da hayatından
çıkıp gideceğim, tamam mı?
Seni bulurum.
Elin kolun bağlıyken tehdit
savurma istersen.
- Savuruyorum işte
- Bu konuda elimden ne gelir?
Savuruyorum işte
Benim için en kolayı seni öldürmek olurdu.
Ama dediğim gibi, bunu
yapmayacağım.
O kadar kolay
kurtulamazsın, Geoff.
Sucuk gibi terlemişim.
Duş almam lazım.
Döndüğümde biraz daha
laflarız.
Tek parçayım.
Hâlâ tek parçayım.
Gelip kendi gözlerinizle
görebilirsiniz.
Hadi.
Hadi.
Kahretsin!
Trace selam, işim, düşündüğümden
erken bitecek.
Ne dersin, bir filme
falan gidelim mi?
Güzel.
Hayır, öyle demiyorum.
İntihar etmeyi
denedim.
Onu bile doğru dürüst
yapamadım.
Evet, ben Los Angeles
polisinden Teğmen Hayley.
Tanıdığınız bir
fotoğrafçı var.
Geoffrey Kohlver?
Burada bir kaza
yaşandı.
Gelip bize yardımcı
olmanız mümkün mü?
Şu anda size bu
konuda bilgi veremem bayan.
Çok hassas bir konu
ve ne kadar hızlı bir araya gelip görüşürsek
o kadar çok medyayı bu işin dışında tutma şansımız olur.
Çok iyi olur.
Adresi Evet.
Evet, doğru Ne kadar çabuk burada olabilirsiniz?
Kımıldama.
Dik dur.
İşte böyle.
- Delisin sen.
- Doğru.
Tanıştığımızda sana
bunu söylemiştim.
Hatırlıyor musun?
Beş doktordan dördü
bu fikirde.
Belki de terapistime
sormalıyım.
Bakalım o bu konuda
ne düşünüyor.
Söyle de sana şu
yastık duvarlı hücrelerden bir tane ayarlasın.
İmdat!
Kapa çeneni!
Selam.
Merhaba, Bay Culver
evde mi?
Uyuyor.
Kendini pek iyi
hissetmiyor da.
Sanırım gıda
zehirlenmesi.
Hay Allah, geçmiş
olsun.
Siz?
Ben yeğeniyim.
Öyle mi?
Bir şey sorabilir
miyim?
Elbette.
Biraz çizgiyi geçiyor
olabilirim.
Çocuk mu bakıyorsunuz?
Evet öyle, evet.
Ama sadece birkaç
günlüğüne.
Ne kötü.
Uzun süredir yeni bir
çocuk bakıcısı arıyorum.
Ah evet.
Bunlar Bay Culver'in kurabiyeleri.
Kızım yavrukurt.
Önceden birkaç sefer,
daha denedik ama evde yoktu.
Şimdi verebiliyoruz.
Çok lezzetliler.
Teşekkürler.
Evet, Geoff Amcam yavrukurtlara
bayılır.
- Ama şimdi senin - Ne?
Ödeme yapman
gerekiyor.
Evet doğru ya.
Pardon, ne kadar
vereceğim.
- 6 dolar.
- 6 Sizi bir saniye
bekletebilir miyim?
Elbette, dert değil.
Buyurun.
Bir ses mi duydum
sanki?
Evet, gıda
zehirlenmesi Kusuyor.
Ah pardon.
- Kurabiyelerin.
- Teşekkürler.
Buralarda daha uzun
süre kalmayı, düşünürsen, üç ev aşağıda oturuyorum.
Yeni çocuk bakıcısı arıyorum.
- Keşke yapabilsem
ama
- Ben de isterim Şey Çatı nasıldı?
Pardon?
Çatıdaydın.
Evet.
Az önce güllerimi
buduyordum, kafamı kaldırınca seni çatıda gördüm.
Kim acaba diye merak
ettim.
Ah tabii ya.
Çatı akıyordu Ben de
bir bakayım dedim.
Yani amcan çatıya
çıkmana izin mi verdi?
Şey kendisi rahatsız ben çıkıp bakayım dedim bir delik falan mı var diye.
- Evet.
Yağmur mu yağdı ki?
Gidip amcama baksam
iyi olur.
Elbette.
Judy Tokuda'nın
selamı var der misin?
Baş üstüne.
Sağ olun.
- Lezzetli kurabiye.
- Çatıda delik ha?
Tek bulabildiğin bu
mu oldu?
Çok zayıf.
Hiç kafamı kızdırma,
Geoff Amca.
Geri gelecektir.
Sana inanmadı.
Yardıma ihtiyacın
olabilir.
En yumuşak ifadesiyle.
Ne zaman kurtuldun?
Polisi mi aradın
yoksa?
Masum biri gibi
yardım mı çağırdın?
- Aradım tabi.
- Öyle mi?
Niye tekrar ara
tuşuna basıp görmüyoruz?
Kabul et Geoff.
Kaçabilirdin ama
kaçmadın.
Artık çok kolay.
Seni böyle
bırakacağım Donna'nın fotoğrafıyla bulacaklar seni.
Bir de bilgisayara yazdığım
itirafın var.
Ya da Kısa bir süre, şu teklifim geçerli Tabureyi ayağının altından kaydır.
Bu işi bitir.
Ben de kanıtları yok
edeyim.
Kimse neden intihar
ettiğini bilemesin, Hatta Janelle bile.
Donna Mauer'i ben
öldürmedim.
- O kısmı çoktan
geçtik.
- Defol git,
yalvaracak değilim ya.
Ne yani, tekrar
yalvarmayacaksın öyle mi?
Çünkü o kadar iyisin
ki bu işte.
Lütfen Lütfeen!
Çek bir üstü kirazlı,
şık bir lütfen!
Diye hıçkırıklara
boğul.
İlla bir açık
vereceksin.
Bir sefer yüzüne
gözüne bulaştırdın.
Tekrar
bulaştıracaksın.
Bayan Tokuda seni
yakaladı.
Her şeyin farkında.
Seni bulacaklar.
- Olabilir.
- Yo, kesin
bulacaklar.
Hayatının geri
kalanında dönüp pişmanlık duyacaksın.
Gece yarıları
uykundan sıçrayacaksın.
Allah aşkına
söylesene, sence beni ne kadar ararlar?
Hediye paketi
yapılmış bir sübyancı bulacaklar.
Bunu kimin yaptığını umursarlar
mı sanıyorsun?
Konusunu bile açacaklarını
mı sanıyorsun?
Hem ayrıca aklına
gelebilecek en güçlü savunmaya sahip olacağım.
Tacize uğramış herkes
bana 5 dolar gönderse dünyanın en kral
avukatını tutarım.
En kötü senaryo şu
olur: 2 yıl kamu hizmeti cezası.
Jodie Foster da film
versiyonunu çeker.
Seni kim oynasın
istersin?
Bir yere gitmedin
değil mi?
Hayır.
Benim de gitmemi istemiyorsun
değil mi?
Neredesin?
Bir yere kaçamayacak
kadar çok vakit kaybettin benimle Bir
yere gitmeyeceğini biliyorum.
Hadi gel!
Söz veriyorum, iyi
davranacağım!
İyisin.
Çok iyisin.
Acayip iyisin!
Ona çok benziyorsun!
Acayip benziyorsun.
Adamı deli edip kaçıyorsun,
Kaçıyorsun!
Kaçıyorsun!
Kaçıyorsun!
Kaçıp kendi yoluna
gidiyorsun!
Haklısın.
Haklısın Hayley.
Sana teşekkür ederim.
Sağ ol Bu benim.
Ben böyleyim.
Sağ ol.
Bunu görmemi
sağladın, sağ ol.
Neden bu kadar
zamanını aldı?
- Bunu düşürmüşsün.
- Mecburdum.
- Ya.
- Yoksa yukarı
çıkacağın yoktu Ne yapıyordun?
Attırıyor muydun?
Önce hangimizi
becermek istersin?
Bıçağı mı, beni mi?
- Kullanmasını
biliyor musun ki?
- Takdir alan bir
öğrenciyim unuttun mu?
Aklıma koyunca yapamayacağım
şey yok.
Şimdi o bıçağı
bahçeye at!
Neden?
Yoksa ateş mi edersin?
Ateş et, vur beni o
zaman!
Vuracağın yok beni!
Düşünmen gereken ben
değil, Janelle.
Onu aradım.
Ona Los Angeles
polisinden Teğmen Hayley'im dedim.
Evi buraya ne kadar
uzak Geoff?
Şuraya bak.
Şuraya bak dedim!
Teklif hâlâ geçerli.
İlmiği boynuna geçir,
Ve bu oyuna bir nokta koy.
Hâlâ tüm kanıtları
ortadan kaldırabilirim.
Vakit kaybediyorsun.
Ya da oturur onu
bekleriz.
Elbiselerimi çıkarır,
ve kollarına koşarım.
Ne yani, kendimi mi
asayım?
Seni bulurum.
Peşine düşerim!
Tabi benim hakkımda her
şeyi bilmen kaydıyla.
Babası UCW'de hocalık
yapan soyadı Calabasas olan bir kızı bulmak
zor olmasa gerek.
Bütün bunlara inandın
mı?
Tanrım!
Kimsen sen?
Bunu söylemek kolay
değil.
Belki de soyadı
Calabasas olan bir kız değilimdir.
Belki de babam tıp
fakültesinde hoca değildir.
- Belki de Donna
Mauer arkadaşın bile değildir.
- Belki de adım bile
Hayley değildir.
Kimsin sen?
Ben baktığın,
dokunduğun, incittiğin, becerdiğin, öldürdüğün bütün kızlarım.
- Bunları öğrenmesi
gerekiyor Geoff.
- Hayır.
Hepsini bilmesi
gerekiyor.
Geçir şu ilmeği
boynuna.
Geçir ve atla, ben de
bunu bitireyim.
Asla bilmeyecek.
Hiç terk etmemesi
gereken mutsuz bir adam olduğunu düşünecektir.
Geoff?
Çok kötü
Hapiste seni berbat şeyler
bekliyor.
Bu tek çaren.
Hâlâ şansın varken
öldür kendini.
Tek yolu bu, Geoff.
Geoff!
Onu ben öldürmedim.
Ben sadece onu
izledim.
Resmini çekmek
istedim.
Ama o izin vermedi.
Başka bir adam vardı.
Ben yapmadım.
Yemin ederim.
Sana adını söylerim, Onu
bulmana yardım ederim.
Sana yardım ederim.
Adını biliyorum.
Biliyorum, Geoff.
Biliyor musun, çok
komik!
Geoff?
Aaron da kendini
öldürmeden önce senin yaptığını söyledi.
O yaptı, ben değil.
Geoff.
Umurumda değil.
Geoff?
Hiç merak etme.
Söz, geri kalanı ben
hallederim.
Ya da halletmem.
||
Önceki Yazı
« Prev Post
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »
Next Post »