Print Friendly and PDF

Translate

Gattaca (1997)

|


106 dk
 Yönetmen:Andrew Niccol
Senaryo:Andrew Niccol
Ülke:ABD
Tür:Dram, Bilim-Kurgu, Gerilim
Vizyon Tarihi:07 Eylül 1997 (Kanada)
Dil:İngilizce, Esperanto
Müzik:Michael Nyman
Çekim Yeri:
Los Angeles, California, ABD
Nam-ı Diğer:The Eighth Day
Oyuncular:    Ethan Hawke,     Uma Thurman,     Gore Vidal

Özet

21. yüzyılda genetik mühendisliği çok gelişmiş ve bilimsel olarak kusursuz insanlar yaratılmaktadır. Özel pozisyonlar için yetiştirilen bu yeni süper insan ırkı yüzünden, normal yollardan dünyaya gelmiş insanlar işsiz kalmakta ve ikinci plana itilmektedir.
Onlardan biri olan astronot adayı Vincent, Gattaca şirketinde ancak temizlikçi olarak iş bulabilecekken, komadaki bir atletin kan örneklerini ve kimliğini alarak iyi bir pozisyonda işe girer.
Fakat şirkette işlenen bir cinayet, olayı araştıran dedektifin dikkatini Vincent'ın üzerinde yoğunlaştırmasına sebep olacaktır.

Alt yazı

“Tanrı'nın eserini düşünün. Onun eğdiğini kim düzeltebilir?" Vaaz 7:13.
 "Tabiat Ananın işine karışmak bir yana   o bunu yapmamızı istiyor." Willard Gaylin.
 Gattaca'ya hoş geldiniz.
 ÇOK UZAK OLMAYAN GELECEK
Çalışma yerini çok temiz tutuyorsun.
 - Dindarlığa yakındır demezler mi?
 - Dindarlık.
 Uçuş planını inceledim.
 Çalışmanda milyonda bir hata bile yok.
 Olağanüstü.
 Senin gibi birinin bizi Titan'a götürebileceği doğru.
 Komite misyonu onayladı mı?
 Gecikme söylentisi var.
 Böyle şeyleri dinlememelisin.
 Bir hafta içinde gidiyorsun.
 Kuvvet testine gireceksin.
 Kuvvet testine girecekseniz test merkezine gidiniz.
 Jerome.
 Hiç çekinmez.
 Emrivaki işer.
 - Mükemmel bir alet.
 - Her geldiğimde söylüyorsun.
 İşim gereği çok görürüm.
 Seninki farklı.
 Neden dostlarım bunun gibi bir tane ısmarlamadılar bana?
 GEÇERLİ MORROW, JEROME
 - Sana hiç oğlumdan söz ettim mi?
 - Hayır.
 Hatırlat bir ara anlatayım.
 Yakında yukarı gidiyorsun.
 Bir hafta kaldı.
 Azda olsa heyecanlı değil misin?
 Bir hafta sonra söylerim.
 Tebrikler, Jerome.
 Sağ ol.
 Günde kaç fırlatma gerçekleştiriliyor?
 Bir düzine mi?
 Bazen daha fazla.
 Sadece sen hepsini de izliyorsun.
 Eğer takmıyormuş gibi görüneceksen, yukarıya bakma!
 Olaylardan en az göze çarpanı.
 Jerome Morrow, 1.Sınıf Kaptan, ayrılmaya hazır  Titan'a bir yıllık bir misyona, Satürn'ün 14. ayı.
 Bu prestijli görev Jerome'a doğumunda garanti edilmişti.
 Gerekli tüm yetenekleri var.
 Sıfıra iki bir genetik bölüm.
 Jerome Morrow'un gelişimi ondan beklenebilecek şekilde.
 Ama ben Jerome Morrow değilim.
 Riviera'da yetiştim.
 Fransız Riviera'sı değil.
 Detroit modeli.
 Aşkın meyvesi bir çocuğun mutlu olma şansı çoktur derlerdi.
 Artık söylemiyorlar bunu.
 Annem doktoru yerine   neden Tanrı'ya güvendi bilmiyorum.
 Eskiden tek dert 10 el ve ayak parmağı olmasıydı.
 Şimdi değil.
 Doğumumdan birkaç saniye sonra ölüm nedenim ve anım biliniyordu.
 Nörolojik durum %60, manik depresyon %42 olasılık.
 Konsantrasyon bozukluğu %89 olasılık.
 Kalp düzensizliği   %99 olasılık.
 Erken ölüm potansiyeli.
 - Tahmin yaşam süresi: 30.
2 yıl.
 - 30 yıl?
 - Sertifikanın adı?
 - Anton.
 Hayır.
 Vincent Anton.
 Güzel isim.
 Biliyorum bir şeyler başaracak o.
 Sen başaracaksın.
 Diğerleri gibi ben de kendimi kabul ettim.
 Kronik hasta.
 Her kanayan diz ve akan burun ölüm tehdidi kabul edilir.
 Sigorta kapsamı dışında bu.
 Eğer o düşerse  - Ama her şeyin  - Bir şey yapamam.
 Diğer ebeveynler gibi onlar da başka bir çocuk istediler.
 Doğal kabul edilen tarzda gebe kalarak.
 Alınan yumurtaların, Marie   Antonio'nun spermleri ile döllendirildi.
 Sağlıklı iki erkek ve çok sağlıklı iki kız çocuğu elendi.
 Irsi olabilecek hiç bir hastalık belirtisi yok.
 En uyumlu adayı seçelim.
 Ne cins istersiniz?
 Vincent'in oynayabileceği bir erkek kardeşi olsun isteriz.
 - Elbette istersiniz.
 Merhaba, Vincent.
 - Merhaba.
 Ela gözler, koyu saç ve kumral ten istediniz.
 Zararlı olabilecek durumları yok ettim: Erken kellik, alkoliklik   şiddet eğilimi, şişmanlık.
 Hastalıklar istemedik ama  Bazı şeyleri de şansa bırakmak isteriz.
 Çocuğunuza en iyi başlangıcı verin.
 Yeterli derecede eksiklik işledik.
 Çocuğunuzun ek yüklere ihtiyacı yok.
 Hala sizden.
 Sizin en iyi yönleriniz.
 Doğal yönden böyle bir sonuç binde bir döllenmede dahi tutmaz.
 Anton böyle var edildi.
 Babamın ismine yakışır bir oğul.
 - Seninle gurur duyuyorum oğlum.
 - Bak ne kadar büyüdü.
 Kan kardeşi oynadığımızda   Anton'un kanının benimkinden çok farklı olduğunu anladım.
 Bir yerlere varacaksam bir damladan fazlasına ihtiyacım vardı.
 Ödlek oyunu oynardık.
 Ebeveynlerimiz görmeden kimin önce sahile   varacağını öğrenmek için cesaret edebildiğimiz kadar uzağa yüzerdik.
 Haydi, korkak!
 Şüphesiz her zaman bendim.
 Anton daha güçlü yüzücüydü, başarısız olamazdı.
 300 milyon, 350 milyon, 400 milyon.
 Belki gezegenlere olan sevgimdendi ya da dünyaya olan nefretimden   fakat hatırladığım kadarıyla uzaya gitmeyi hayal ettim hep.
 750 milyon, 800 milyon, 850 milyon.
 Orada kaç astronot var?
 Eğer istersem ben de olabilirim.
 Onu yeme.
 O Pluto.
 Uzay Meslekleri Amaçlarım pek değişmedi.
 - Vincent.
 - Ailemin isteğinin tersine.
 Vincent  Gerçekçi ol.
 Seninki gibi kalp durumuyla  Kalbimin iyi olma şansı var.
 Yüzde bir şans.
 - Şansımı zorlayacağım.
 - Onlar zorlamaz.
 Bir şeyi anlamalısın.
 Bir uzay gemisinin içine ancak temizlemek için girebilirsin.
 Haklıydı.
 Özgeçmişimde ne kadar yalan yazmam fark etmezdi.
 Asıl özgeçmiş hücrelerimdi.
 Benden daha iyi durumu olan 1000 aday varken   neden beni eğitmek için para harcasınlar?
 Fark gözetmek kanuna aykırıdır.
 "Gen-ırkçılığı" diyorlar.
 Ama kimse kanunu ciddiye almaz.
 Eğer açıklamayı reddedersen, el sıkışması ya da kapı tokmağından   örnek alacaklardır.
 Hatta başvuru formundaki artıklardan.
 Yasal bir uyuşturucu testi   şirketteki geleceğine kanunsuz ayak bağı olabilir.
 Bunu yapmak istediğine emin misin?
 Kaybedeceğini biliyorsun.
 Son kez bir arada yüzdük.
 Açık denize doğru.
 Attığımız her kulacı tekrar geriye dönmek için atacağımızı bilerek.
 Ama bir şey farklıydı.
 Her uzaklaşmaya çalıştığında   Anton beni yanında buldu.
 İmkansız olan oluncaya dek.
 Vincent!
 Hayatımızda sadece bir kez inandığı gibi güçlü değildi   ben de güçsüz değildim.
 Bu, diğer her şeyi olanaklı kıldı.
 Durumumda olan her kişi gibi ben de bulabildiğim işi yaptım.
 Eyaletteki tuvaletlerin yarısını temizlemiş olmalıyım.
 Alt sınıflar sosyal statü ya da ten rengi ile belirlenmiyor şimdi.
 Gattaca'ya hoş geldiniz.
 Ayrımcılık bugün bir bilim.
 Temizlik malzemeniz.
 Buradan başlayın, geriye doğru temizleyin.
 Gülümseyen yüzümü yerde görmek istiyorum.
 Uzayı mı düşlüyorsun, Majeste?
 Gel buraya.
 Temizleyerek buradan başla.
 Onun yanında durunca hedefimden ne kadar uzaklaştığımı anladım.
 - Camı pek iyi temizleme.
 - Ne demek istiyorsun?
 Belki niyetlenirsin.
 Eğer cam temiz olursa, beni öbür taraftan görmen kolaylaşır.
 GÖKSEL YÖN TAYİNİ
Biliyorum cesur konuşmaydı.
 Ne kadar çalışsam da   en iyi test sonucunda bile uygun bir kan testine ihtiyacım vardı.
 Aşırı uçlara gitmeliydim.
 Gelen adam Sarı Sayfalar'da ilan veren biri değildi.
 Düz dur.
 - Beni nereden duydun?
 - İnsanlardan.
 Ayırıcı bir işaret?
 Dövme, yara izi veya benzeri?
 Hayır.
 Sanmıyorum.
 Bu konuda ciddi misin?
 Umarım zamanımı boşa harcamıyorsun.
 - %100 eminim.
 - Bu seni yarıya kadar götürür.
 Eski bir baskı, ama ezbere biliyorum.
 Demek ezbere biliyorsun.
 - Taahhüt geçerli.
 - Aklında biri var mı?
 Genetik elit için, başarı elde edilebilir ama garantisi yok.
 Kader için gen yoktur.
 Ve elitin bir üyesinin başı derde girerse   genetik ikizi değerli hale gelir.
 Bir adamın kaybı diğerinin kazancı.
 Mükemmel bir kredisi var.
 İnanılmaz bir geçerlilik süresi.
 Sonsuza dek yaşayabilir.
 Zeka katsayısı kayıt dışı.
 20/20 vizyondan da iyi.
 Kalp güçlü.
 Koşarak duvarı delip geçebilir.
 Hala koşabilirse.
 Bir yıldız yüzücüydü.
 Bu adamın DNA'sı elinde her yere girebilirsin.
 - Birlikte iyi görünüyorsunuz.
 - Birbirimize hiç benzemiyoruz.
 Kimse fotoğrafa bakmıyor artık.
 Benim yüzüm senin olabilirdi.
 - Kazayı nasıl açıklarım?
 - Ülke dışında oldu.
 Omurgasını kırdığını kimse bilmiyor.
 O hala üretken bir vatandaş.
 - Sadece son yılını doldur.
 - Sen yabancısın.
 Doğduğun yer onlar için önemsiz.
 Kanın ulusu yoktur.
 İstediklerini aldıkları sürece, ihtiyacın olan tek pasaport odur.
 - Yukarıda kim yaşıyor?
 - En azından ben değil.
 Ona dönüşme süreci başladı.
 Miyopluk, dezavantajlı bir doğumun en belirgin göstergesidir.
 - Başka yolu yok mu?
 - Ameliyat iz bırakır.
 Kontakt lens ya da baston.
 - Ayrıca renk de uymuyor.
 - Haklı.
 Benim gözlerim daha güzel.
 Kazancının %25'ini alırım.
 Başarısız olursa, takımlar 7 gün içinde geri iade edilmeli.
 - Ve depozitonu kaybedersin.
 - Dur.
 %20 demiştin.
 - %20.
 - Pazarlık yok.
 - Sanırım bu kadardı.
 - Hayır.
 Boyda sorun var.
 - Boyun kaç?
 - 140 cm.
 Kazadan önce boyun kaçtı?
 - Profilinde 185 cm diyor.
 - Yükseklik takarım.
 Onlarla bile boyun yeterli değil.
 Öyleyse ne?
 Hayır.
 Hayır.
 - Bunu konuşmamıştık.
 - Ciddisin sanmıştım.
 Ciddiyim.
 Bunu yapmam.
 Yapmam.
 Şimdi Jerome teslimiyetimi anladı.
 Acıyı azaltmak için kendime hep tekrarladım, kalktığımda 5 cm   daha yakın olacağım yıldızlara.
 - İyi misin?
 - Evet.
 Dansa gidelim mi?
 Sağ elini kullanmalısın.
 Kimse solak istemiyor artık.
 "Jerome Morrow.
" Güzel isim.
 - Benim ismim.
 - Onsuz sen olamam.
 Ben olacağını düşündüren ne sana?
 Şuna bak.
 - Bak.
 - Güzel.
 Etkilendim.
 Gerçek mi?
 - Renk körü müsün?
 Gümüştür.
 - Ne olmuş?
 Jerome Morrow podyumda bir adım aşağıda olmayı düşünmedi.
 Tüm bunlara rağmen, hala ikinci en iyiydim.
 Ben!
 Nasıl başarmayı düşünüyorsun?
 Bilmiyorum aslında.
 İmzanı çalışmalısın.
 Yakında teste girecektik.
 Jerome'un, Gattaca'ya girmek için genleri mevcuttu ama isteği yoktu.
 - Orayı gerçekten istiyor musun?
 - Orada değil.
 Yukarıda olmayı.
 Ne var yukarıda?
 İşte bunu öğrenmek istiyorum, Jerome.
 Eugene de bana.
 Göbek adım.
 Jerome olacaksan, buna alışmaya başla.
 - Gitmeliyim.
 Örneğim nerede?
 - Dolapta.
 Soldaki kapı.
 - Hangi kese?
 - Herhangi biri.
 - Sence test etmeli miyim?
 - İstersen.
 HAYIR - Makinenin nesi var?
 - Tekrar içmeye başladın!
 - Hayır.
 - Tanrım, daha sabahın sekizi!
 İçmedim.
 HAYIR Şaka değil bu.
 Bir saat sonra görüşmem var!
 Çişten çok votka var bunun içinde!
 Özür dilerim.
 Kutlamak için yarım bardak içtim.
 - Cumanınki uygundur.
 - Sadece çarşamba kalmış.
 Çarşamba.
 İşte o.
 NORMAL Geriye dönmek için hala zaman var.
 Senin sen, benim ben olacağımız son gün bugün.
 Evet?
 GEÇERLİ - Tebrikler.
 - Görüşme ne olacak?
 Bu oydu.
 Anladım.
 Şüphesiz anladın.
 İşte böyleydi.
 Her gün ölü derileri, tırnakları, ve saçımı ayıklamam gerekiyordu.
 Geçerli dünyada, Geçersiz kişiliğimden daha az iz bırakmak için.
 Eugene vücut artıklarından örnekler hazırladı, o olayım diye.
 İçerik testi için idrar.
 Güvenlik kontrolü için kan   ve diğer izler için küçük şişeler.
 Eugene kimliğini bana verirken ben kirayı ödeyip   onun alıştığı yaşam tarzını ona sağladım.
 Eugene "rahim, inanç doğumu ve Geçersiz" gibi kelimeleri   daha önce hiç duymamıştı.
 "Geçerli" olarak   o mükemmelliğin altında ezildi.
 Şimdi yeni ve nefret edilen bir toplumun üyesiydim.
 Şu kaderini kabul etmeyenlerden biri.
 Bir "Ödünç alınmış merdiven".
 Veya bir "yeniden yaratılmış".
 GÜVENLİK GARANTİSİ
Jerome Morrow kişiliğinde Gattaca'da çabuk yükseldim.
 Sadece bir misyon direktörü nerdeyse beni deşifre ediyordu.
 O beni hayattayken değil ölümde deşifre etmekte iyi olabilirdi.
 - İntihar söz konusu değil sanırım.
 - Efendim?
 Hiçbir şey.
 Sağ ol.
 Biraz zaman alacak.
 Bazı şeyleri geciktirmemiz gerekecek.
 Irene, soruşturmacılara yardım etmeni istiyorum.
 - İşim var.
 Bu işimi geciktirir.
 - Fedakarlığın için sağ ol.
 - Sırada yerimi kaybetmez miyim?
 - Yerin sağlam.
 Lütfen araştırmacılara onlara her konuda yardımcı olacağımızı ve   ancak işimizde büyük bir kesikliği tolere edemeyeceğimizi bildir.
 - Sağ ol, Irene.
 - Sağ ol, direktör.
 Bu, misyonu nasıl etkiler?
 Planlandığımız gibi devam edecek.
 Fırlatma ancak bu hafta yapılabilir.
 Bu olay trajik olsa da   gezegenlerin dönmesini durdurmadı ya, değil mi?
 - Ne oldu?
 - Yukarı gidiyorum.
 Ne zaman?
 - Hafta sonu.
 - O kadar çabuk mu?
 Misyon direktöründen ne haber?
 Öldü.
 Ciddi misin?
 Çok feci dövülmüş buldular ki kimlik kontrolü yapmak zorunda kaldılar.
 Ciddisin.
 Kalkışla aramızda bir engel kalmadı.
 Yukarıya gidiyorum.
 - Adam öldürüldü mü?
 - Ben yapmadım.
 - Hooverlerle işimiz olacak.
 - Ben J.
 Edgarları hallederim.
 Bir şey bulsalar da ne olmuş?
 Onların yargılarının dışında olacağım.
 Hemen sarhoş olmalıyız.
 İyi akşamlar, baylar.
 Bizden ayrılacağınızı, duyduk Bay Morrow.
 - Öyle görünüyor.
 - Sizi özleyeceğiz.
 - Şarabı açtın, umarım?
 - Tabii ki, efendim.
 - Kendine şarap koy, Cavendish.
 - Teşekkür ederim, efendim.
 - Ne kadar eski?
 - Ben mi?
 Örnek.
 - Onu 5 dk.
 önce öptüm.
 - Elimden geleni yaparım.
 - Tüm seriyi mi istiyorsun?
 - Evet.
 Teşekkür ederim.
 İyi şanslar.
 9.3.
 İyi iş.
 Evet.
 İyi iş.
 Cavendish'e söyledim.
 Bu sadece 5 dakika önce açılmış!
 Şarabın havaya ihtiyacı vardır.
 Ağırlığı olmamak   rahimde olmaya en yakın durum derler.
 Başarabildiğine inanamıyorum.
 Seni yukarı gönderiyorlar.
 Yukarıya!
 Herkesin üstü.
 O odada bir yıl yalnız kalacaksın.
 Bunu düşünme.
 - Senin tenekenden daha büyük.
 - Ne yapacaksın?
 Kitaplarım var.
 Kafamda seyahat ederim.
 - Keşke yanında biri olsaydı.
 - Var.
 Ödemen gerekmeyen biri.
 - Başka türlü olmasını istemezdim.
 - Ne yapacaksın?
 Bunu bitireceğim.
 Titan yılın bu ayı nasıldır?
 Titan nasıldır?
 Titan aynen böyledir.
 Çevreleyen bulut kalındır.
 Altındakini kimse bilmez.
 - Belki de bir şey yok.
 - Bir şey var orada.
 - Sen gitmelisin, ben değil.
 - Neden ki?
 Çünkü orada bacakların o kadar önemi yok.
 Yüksekten korkarım.
 Üzgünüm.
 Bunu istiyor musun?
 Sana biraz ayırayım mı?
 - Çok üzgünüm.
 Gerçekten.
 - O kadar üzgün değilsin.
 Gerçekten çok üzgünüm.
 Bana zorluk çıkarma.
 Rahat bırak beni.
 - Haydi!
 Yardım et!
 - Üzgünüm.
 - Sarhoş değildim.
 - Sarhoş değil misin?
 O da ne demek?
 - O arabanın önüne çıktığımda.
 - Ne arabası?
 Onun önündeydim.
 Ama hiç öyle ayık olmamıştım.
 - Uyu artık.
 - Onu bile doğru yapamadım.
 İlkinde başaramazsan, tekrar tekrar dene.
 Uyu.
 Seninle gurur duyuyorum, Vincent.
 Bana Vincent demek için sarhoş olmalısın.
 GEÇERSİZ YETKİ DIŞI ÖRNEK
 - Ne kadar lazım?
 - 20 dakika.
 Gidebilirsin.
 Tamam, Irene.
 Serbestsin.
 Adamımızı bulduk.
 İzah edemeyeceğimiz tek örnek.
 - Her 10 yılda bir işler yolundadır.
 - Bana kirpikten söz et.
 Kayıda girmemiş bir Geçersiz.
 Bir kapıcı.
 Birkaç yıl önce kayboldu.
 - Örnek o zamandan kalma olabilir.
 - Hiçbir şey o kadar uzun kalmaz.
 Kapıcı tanımadığı birini öldürmek için gelir mi bu kadar süre sonra?
 Profili vahşi olduğunu yazıyor.
 Ayrıca hasta bir adam diyor.
 %90 ölü.
 Bu %10 hala yaşıyor olmasına dair risk bırakır.
 Kirpiğin sahibi katildir.
 Karşılaştırma yapacağım  - Yaşayan akrabası yok.
 - Bu çok utanç verici.
 Giriş listesini incele.
 Mazeretler, kinler falan.
 Bir çok kuru göz görüyorum.
 Misyon direktörü pek sevilmezdi.
 Programda kısıntılar yapıyordu.
 Gerekliydi, efendim.
 Nasıl istersen.
 Metronom Jerome.
 Onun kalp atışı ile piyano çalabilirdim.
 - Bir şüpheli var.
 - İşte bu rahatlattı.
 Kim o?
 Açıklanamayan bir örnek var.
 İşte fotoğrafı.
 - Bir Geçersiz.
 - Diğer ipuçlarını izliyoruz.
 - Bunu hemen gönderiyorum.
 - Merak ediyorum, direktör.
 İşiniz açısından bir avantaj olabilir.
 - Adam tutma tarzınız.
 - "Eğitim felsefemiz."
 Kimin burada olması gerek?
 Sıradan insanları almayız.
 Hepsi eşit mükemmellikte mi?
 Bazen küçük yetersizlikleri olan adayları da kabul ederiz.
 Ama onların polise katılmasını   kimse engelleyemez.
 Şimdi yeni bir standart için elimizde iyi bir örnek var.
 Vücutlar ve uyacak beyinler.
 Temel   eğer ileriye gidersek.
 Hala performansı izliyorsunuz.
 - Potansiyellerini kontrol etmek için.
 - Ve aşmalarını da.
 - Potansiyelini kimse aşamaz.
 - Ya aşarsa?
 Eğer aşarsa, potansiyelini iyi ölçmemişiz demektir.
 - İyi misin?
 - Harikayım.
 Geçen haftanın giriş listesi.
 Ya sen, Irene?
 Mazeretin var mı?
 - Yalnızdım.
 - Buna inanmak zor.
 İzninizle.
 Bunu sizin için atarım Bay Morrow.
 Her fırlatma olduğunda yukarı bakan tek ben değilim demek.
 - Merhaba Jerome.
 - Merhaba.
 - Bu direktör için kötü.
 - Daha önce olmaması kötü.
 Misyonunu iptal etmekle tehdit etmedi mi?
 - Evet, etti.
 - Biri sana iyilik yaptı.
 - Kim olduğunu biliyorlar mı?
 - Bir kirpik buldular.
 - Bir adı var mı?
 - Sadece bir Geçersiz.
 Jerome  Seni ayarladım.
 Profilini okudum.
 Üzgünüm.
 Senin için ne diyorlarsa sen daha fazlasısın.
 Ya sen, Irene?
 Sen de hepimiz gibi mühendissin.
 Tam sayılmaz.
 "Aşırı kalp yetmezliği ihtimali yok.
" Öyle kaydetmişler.
 Uzaydaki tek yolculuğum bu uyduyla güneş etrafında olacak.
 Senin bir eksiğin olsa dahi, olduğum yerden göremiyorum.
 Bana inanmıyorsan  İşte.
 Al şunu.
 Hala ilgileniyorsan, bana bildir.
 Üzgünüm.
 Rüzgar uçurdu.
 Lütfen son Gattaca bültenini incele.
 Jerome.
 Tartıştığımız yaklaşma yolu mu bu?
 - Kesinlikle, direktör.
 - Oldukça doğru.
 Dinle, sipariş verdiğimi istiyorum.
 Tamamiyle farklı bir renk.
 Seninle konuşmaktan sıkıldım.
 Sıkıldım.
 Tekrar ararım seni.
 Saç boyanla ilgiliydi.
 Bana "Yaz Buğdayı" gönderdiler.
 Çok açık.
 "Değiştirmeyi denesene?
" Bunu kullanamayız!
 - Bunu yinede ödemem gerekecek.
 - Burada kalamayız.
 - Uğraştığım budalalar!
 - Direktörü öldürdüm sanıyorlar.
 - Neden öyle düşünüyorlar?
 - Kirpiğimi buldular.
 - Nerede?
 - Koridorda.
 Daha kötüsü de olabilirdi.
 İyi ki gözünde değildi.
 Resmim her yerde.
 Yüzümü görmediğim yer yok.
 - Beni tanıyacaklar.
 - Ben tanımıyorum.
 - Tanıyacaklar.
 - Ben tanımıyorum.
 Önde gelen birinin bu kadar zaman onları aldattığını kabul etmezler.
 Planladığımız gibi yapacağız.
 Sen Jerome Morrow, 1.
Sınıf Kaptan.
 Jerome Morrow değilim.
 Katil zanlısıyım.
 Ne yapıyorsun?
 Tüm işgünümü aldı!
 - Burada kalamayız.
 - Bırak şunu!
 İyi!
 iyi!
 İstiyorsan bırak.
 Ama bunu alma.
 Benim o!
 Daha cesur birine satabilirdim kendimi   son anda bunları yapacağını bilseydim.
 Bırakamazsın beni şu anda.
 Bunun için çok uğraştım.
 Oraya gidip işi tek başıma mı bitireyim?
 Eugene, beni bulacaklar.
 Hala anlamıyorsun.
 Sana bakınca, artık seni görmüyorlar.
 Sadece beni.
 Kirpiklerini ait oldukları yerde tut.
 Nasıl böyle dikkatsizsin?
 - Dışarı çıkıyorum.
 - Nereye?
 Yakalanmadan önce eğleneceğim.
 - Sence bu iyi fikir mi?
 - Bir şey değiştirme demiştin.
 - Kim gidiyor?
 - Herkes diyebilirim.
 Herkes.
 Gitmezsem şüpheleri çekecek.
 Şüpheli görünmek istemezsin, değil mi?
 Sağ ol.
 Bunu kim istedi?
 Ne yapıyoruz burada?
 İz peşindeyim.
 Bağışlayın, ben detektifim.
 İz sürerim.
 - Şüpheli neden burada olsun?
 - O bir Geçersiz.
 - Geçersizlerin olduğu yer burası.
 - O bir Geçersiz.
 Yıllardır saklanıyor.
 Sence kendini ele verir mi şimdi?
 - Ne öneriyorsun?
 - Tekrar sahneye dön.
 Gattaca çevresini incele.
 - Kaptan mısın?
 Gattaca da?
 - Öyle diyor, değil mi?
 Kötürüm olduğunu söylemiyor.
 Değilim.
 Eğitimde incittim, manyak.
 - Beni hangi hakla sorgularsın?
 - Evet, tabii.
 - Numaran kaç?
 - Tamam.
 Unut gitsin.
 - Hayır, numaranı ver, pis düztaban!
 - Ne istiyorsun?
 Özür mü?
 Rüyalarını yaşayabilmemi kıskanıyorsun.
 Bu kir topundan gidiyorum!
 Beni nasıl sorgularsın?
 Taciz ediyorsun!
 Benim hatam.
 Numaran kaç?
 Burası suç mahali.
 Bu adam ne yapıyor burada?
 - Ne yapıyorsun, ihtiyar?
 - İşimi, efendim.
 - Bu bir kanıttır.
 - Sadece bir çöp.
 - Bilmiyor muydun?
 - Evet.
 Harikaydı, değil mi?
 12 parmak ya da 1, böyle çalınır.
 Bu parça ancak 12 ile çalınabilir.
 - Ne demek bu?
 - Hiçbir şey.
 Hayır.
 Sana hastalıklı bir örnek veremem.
 Tamam mı?
 GEÇERLİ Sağ ol.
 Şu heriflerin nerede olduklarını asla bilemezsin.
 Sana bir şey göstermek istiyorum.
 Haydi, kaçıracağız.
 Haydi, kaçıracağız.
 Sana ne söylemiştim?
 - Tuhaf.
 - Ne?
 Gözlerin farklı.
 - Işıktan olmalı.
 - Evet.
 Pozitif uyum.
 Etkilendim.
 - Kap daha önce kullanıldı mı?
 - İki örnek, iki gün.
 Su içmek için suç yerine dönmüş olabilir.
 - Ya da hala orada çalışıyor.
 - Tüm elemanları kontrol ettik.
 Artık temizlik yaptığını sanmam.
 Herhalde kılık değiştirdi.
 - Gattaca'da ödünç merdiven?
 - Doğal değil, ama olabilir.
 Elitin içinde olamaz.
 Akıl ve fizik olarak aşağı seviyede.
 Belki bir sahtekar ve direktör de onu buldu.
 Her çalışanın damarından örnek alalım.
 Günlerce sürer bu.
 Hayır, parmak izi ya da üre örneği al.
 Damardan kan alalım.
 Umarım çizgi dışına çıkmıyorum.
 Sadece zaman meselesi, efendim.
 Dalgıçlardan ne haber, Lamar?
 Kan bankası mı açtın?
 Yöntemlerimden korkan detektifler   belki uzlaşmıştır.
 - Lanet!
 Eskide mi kaldın sen?
 - Bakayım şuna.
 - Sorun yok.
 - Neyse ki çok var.
 Daha lazım olursa, onun ayakkabılarından al.
 GEÇERLİ Irene.
 - Demek sen yapmadın.
 - Sanırım biri benden önce davrandı.
 Sanırım.
 İki gün sonra gidiyorum.
 Sanırım biliyorsun bunu.
 Ama  Bu sonuncu.
 - Yanlış bir şey var.
 - O burada değil.
 Yanlış yoldasınız.
 Hayır, bir şeyi kaçırdık.
 Tekrar test edelim diyorum.
 Test mi?
 İşlemleri daha fazla aksatmanıza izin veremem.
 - Aranızda bir katil var.
 - Senin varlığın daha tehlikeli.
 En son fırlatma için her yetmiş yılda bir yedi gün mümkündür.
 - Zamanında ayrılmamız gerekli.
 - Bu misyon senin için çok önemli.
 Eski arkadaşın karşıydı buna.
 Profilime bir daha bak.
 Bedenimde vahşi tek bir kemik yok.
 Özür dilerim.
 Artık sizi rahatsız etmez.
 Burası araştırma yapabileceğimiz tek yer değil.
 Tamam.
 Turları yapmaya başlayalım.
 Çoğundan şanslıyım.
 Bazıları kadar değil tabii.
 - Bu konuda bazı şeyler biliyorum.
 - Sen mi, Jerome?
 Kalp rahatsızlığın ne türdü?
 Seninki bir kez kırıldı mı?
 Aptalca bir düşüncem vardı.
 Senin benden çok cinayetle ilgilendiğin.
 Haklısın.
 Aptalca bir fikir.
 Dans etmek ister misin?
 Tuhaf.
 Bir yerden uzaklaşmak için uğraşıyorsun   tam gidecekken   kalmak için bir neden buluyorsun.
 - Bir yıl uzun bir zaman.
 - O kadar da değil.
 Sade güneşin etrafında bir tur.
 Merhaba.
 Akşam için detektifinizim.
 Lütfen kalın.
 Ayrılmayın!
 Tuhaf yabancı bir dilde mi konuşuyorum?
 Lensleri, protezleri, peçeteleri, izmaritleri, tükürüğü inceleyin.
 Bu tanıdık bir yüz.
 Kontrol edin.
 - Dans etmek istedin sanmıştım.
 - Nereye gidiyorsun?
 Bir dakika.
 Jerome!
 - Deli misin?
 - Haydi!
 Nereye gittiler?
 Haydi.
 - Anlamıyor musun?
 Bunu yapamam!
 - Yaptın bile.
 Yüzüne dokunma.
 Yutma.
 Dişlerini temizle.
 Vincent!
 Vincent!
 Vincent kim?
 Ben  Bir şey söyleme.
 Bir şey söyleme.
 Ne oldu?
 Bacağındaki izler ne?
 '99 Chrysler LeBaron'u anımsa.
 Ön çamurluğa çarpmıştım.
 Sağ yerine sola döndü.
 - Bu yeni mi eski bahane mi?
 - Eskisi.
 - Senin cinayetle ilgin var.
 - Doğru değil bu, Irene.
 Dün geceki adam değil mi?
 O hiç kimse.
 En iyilerden biri.
 Bu işle bir ilgisi yok.
 Jerome Morrow.
 İyi görünmüyorsun, Jerome.
 Neden eve gitmiyorsun?
 - Evet?
 - Jerome Morrow.
 Hasta.
 Küçük bir bulantı.
 Görevden önce normaldir bu.
 Öyle mi?
 Onu görmek istiyorum.
 Bana yolu gösterebilirsin sanırım.
 SAĞ GÖZ
Onun kim olduğunu biliyorsun, değil mi?
 - Alo?
 - Bugün kendin ol.
 - Bunda hiç iyi olamadım.
 - Polise hastayım de.
 - Ne kadar vaktim var?
 - Çok değil.
 Herhalde evde değil.
 - Merhaba.
 - Jerome Morrow'u göreceğim.
 Benim.
 Yukarı gel.
 Sanırım evde.
 Girin.
 Girin.
 Merhaba tatlım.
 Öpücüğüm nerede?
 Daha iyi olduğunu görmek güzel.
 Şüphesiz, şimdi buradasın ya.
 Arkadaşın kim?
 Nasıl yardım edeyim?
 - Direktör hakkında.
 - Yine mi?
 - Umarım problem yoktur.
 - Hayır, hayır.
 - Size etrafı gösteremeyeceğim.
 - Bunu başka bir zaman yapsak?
 - Uzun sürmez bu.
 - Belki neden hastayım o söyler.
 GEÇERLİ
Kimi bekliyordun?
 - Adamımızı bulduk.
 - Sizinle mi?
 - Adamımız nezarette.
 - Hemen geliyorum.
 - Nasılsın, Jerome?
 - Fena değil, Jerome.
 - Buraya nasıl çıktın?
 - Yürüyorum.
 Rol yaptım.
 Irene.
 Irene.
 Irene.
 Dokunma bana!
 Kim olduğunu bile bilmiyorum.
 - Dünkünün aynısıyım.
 - Artık yalan yok Jerome.
 Adım Vincent Anton Freeman.
 İnanç doğumuyum, ya da yeniden yaratılma.
 Ama katil değilim.
 - Tanrı çocuğu musun?
 - Ortak bir noktamız var.
 Sadece 20-30 yıllık daha ömrüm yok.
 10,000 kalp atışı fazlam var.
 - Mümkün değil bu.
 - Sen ne mümkün değil bilirsin.
 Değil mi, Irene?
 Sana defoları bulmayı iyi öğrettiler, sadece gördüğün bu.
 Neye değerse değsin, mümkün olduğunu gösterdim.
 Mümkün.
 Tebrikler, efendim.
 Başardınız.
 Tükürüğü ölen direktörün gözünde bulundu.
 Ben kirpiğe takmışken, senin içgüdülerin yolu gösterdi.
 Yani Geçersizin bununla bir ilgisi yok mu?
 Hayır, dostumuz yalnız çalıştı.
 Bu misyon onun için her şeydi.
 Bu fırlatmayı görebilecek ancak.
 Şimdi fırlatmayı hiçbir şey durduramaz.
 O çok yardımcı oldu.
 - Bu gece kutlayacak mısınız?
 - Elbette.
 - Sanırım bizden hoşlanıyor.
 - Zamanla alışacak.
 O nasıl biriydi?
 - Polis mi?
 - Evet.
 - Sadece bir polis.
 - İsmini aldın mı?
 Aslında söz konusu benim ismimdi.
 - Tekrar gelir.
 - Adamlarını buldular.
 Bitti.
 Hayır, bitmedi.
 Onunla tanışmalıyım.
 Vincent?
 Tanrım, değişmişsin.
 - Kardeşini tanımadın mı?
 - Kardeş miyiz biz?
 Anne babamız senin öldüğünü sanarak öldüler.
 Benim şüphelerim vardı.
 - Burada ne yapıyorsun?
 - Bu soruyu sana ben sormalıyım.
 Burada olmaya hakkım var.
 Senin yok.
 İnanmış gibisin buna.
 Ben cinayet işlemedim.
 Düş kırıklığına uğramış olmalısın.
 Sahtekarlık yaptın.
 Başın dertte.
 Seni buradan kurtarabilirim.
 Buraya gelmek için savaştım!
 Gidebileceğin kadar gittin.
 Şimdi benimle gel.
 - Gidecek daha bir milyon mil var.
 - Bitti.
 Benim başarısız olduğumu görerek mi başarabilirsin?
 Tanrım!
 Şimdi de neyi yapıp neyi yapamayacağımı mı söyleyeceksin?
 Kurtarılmaya ihtiyacım yok.
 Ama bir kez senin vardı.
 Demek bilmediğin bir şey yok.
 Bunu nasıl açıklarsın?
 Beni yenmedin.
 Kendimi yendim.
 - Kimi kandırmak istiyorsun?
 - Kanıtlamamı ister misin?
 Önemli değil, Anton.
 Unutuldu hepsi.
 Sana kanıtlayacağım.
 Kanıtlamamı ister misin?
 Evet.
 Vincent!
 Vincent!
 Sahil nerede?
 Çok uzaklaştık!
 - Bırakıyor musun?
 - Çok uzaklaştık!
 Bırakıyor musun?
 Hayır.
 Vincent!
 Bunu nasıl yapıyorsun, Vincent?
 Bunları nasıl yaptın?
 Geri dönmeliyiz.
 - Hayır.
 Öbür tarafa yaklaştık.
 - İkimizi de boğduracak mısın?
 Nasıl yaptığımı öğrenecek misin?
 İşte böyle yaptım.
 Geriye yüzmek için hiçbir şey bırakmadım.
 Anlamadın, değil mi?
 O gece, caddeyi geçerken.
 Yine de geçtin.
 Hala ilgileniyorsan, söyle bileyim.
 Üzgünüm.
 Rüzgar yaptı bunu.
 Bugün uçuyorsun, değil mi?
 Şu düştüğün duruma bak.
 - Örneklerini hazırladım.
 - Gittiğim yerde lazım değil.
 Döndüğünde lazım olabilir.
 Sana iki ömür sürecek her şey.
 - Neden yaptın bunları?
 - Jerome'un hep burada olacak.
 - Nereye gidiyorsun?
 - Ben de seyahate gidiyorum.
 Sana nasıl teşekkür edeceğim bilmiyorum.
 Hayır, hayır.
 Anlaşmanın iyi yanını kazandım.
 Sana sadece vücudumu verdim.
 Sen bana hayallerini verdin.
 Sen yukarıda oluncaya dek okuma.
 - Bu nedir?
 - Yeni politika.
 - Uçuş seni tedirgin mi etti?
 - Bir problem var, Lamar.
 Sana oğlumdan söz etmedim, değil mi?
 Senin hayranındır.
 Sadece hatırla, herkes kadar iyi hatta çoğundan iyiydim.
 - Buraya başvurmak istiyor.
 - Yukarı gidip dönebilirdim.
 Maalesef, benim oğlum söz verdikleri gibi olmadı.
 Ama ne yapabileceğini kim bilir?
 Değil mi?
 GEÇERSİZ
 Bilmiş ol, sağ el kullananlar onu sol eliyle tutmazlar.
 İşte öyledir.
 GEÇERLİ
Uçuşunu kaçıracaksın, Vincent.
 Bu dünya için düşünülmemiş birisi için   ondan ayrılmakta ansızın bir zorluk çektim yine de.
 Derler ki, bedenimizdeki her atom eskiden bir yıldızın parçasıydı.
 Belki de ayrılmıyorum.
 Belki de eve gidiyorum.
||

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar