Print Friendly and PDF

Translate

Kelebek Etkisi 3 (2009) The Butterfly Effect 3:Revelations

|


90 dk
Yönetmen:Seth Grossman
Senaryo:Holly Brix
Ülke:ABD
Tür:Suç, Bilim-Kurgu, Gerilim
Vizyon Tarihi:02 Temmuz 2009 (Brezilya)
Dil:İngilizce
Müzik:Adam Balazs
Web Sitesi:Resmi site [Japan]
Çekim Yeri:Detroit, Michigan, ABD
Nam-ı Diğer:Butterfly Effect 3
Oyuncular: Chris Carmack, Rachel Miner, Melissa Jones
Devam Filmleri
2004 - Kelebek Etkisi(432,427)7.6
2006 - Kelebek Etkisi 2(33,372)4.5
2009 - Kelebek Etkisi 3(18,040)5.6

Özet

Sam, yakın zamanda işlenen cinayetleri önseziyle görebilen ve bu gördüklerini dedektiflere ileten biridir.Kızkardeşi Jenna ile beraber eski kız arkadaşının ölümünü araştırmak geçmişe dönmekte kendisine kalmıştır.Eski kız arkadaşının katili Pontiac Katili diye bilinen bir seri katildir.Fakat şimdiye kadar öldürdüğü 8 kişiye rağmen katile ulaşılamamıştır.Bu sırlarla hem ölüm kalım savaşı verecek hemde gizemli bir geçmişe dönüş yapacaktır.Fakat olaylar hiç beklemediği şekilde gidecektir ve büyük süprizler onu bekliyor olacak.

Alt yazı

Uyarı: İzleyeceğiniz film, küçük yaştaki izleyiciler üzerinde  olumsuz etkiler bırakabilir.
Pekala Josh.
 Gidiyoruz.
 Beş dakika daha.
 Hayır.
 Üçe kadar sayacağım   sonra kızarım bak.
 Beş dakika daha!
 Bir  İki  İki buçuk  Gel bakalım.
 Yemekte ne istersin?
 Çin yemeği.
 Daha dün akşam Çin yemeği yedin ama.
 Her gün yemem gerek.
 Nedenmiş o?
 Kung fu ustası olacağım.
 Hareketlerini göster bakalım Jackie Chan.
 Akşamki turnuvaya hazır mısın?
 Evet.
 Ağzını yüzünü kanatacağım.
 Ağlatacağım.
 Ağlayarak annesinin kucağına koşacak.
 - Kim?
 - Michael.
 Ondan nefret ediyorum.
 Arkadaşsınız sanıyordum.
 Artık değiliz.
 Neden?
 - Çünkü herkese sataşıyor.
 - Sana da sataşıyor mu?
 Bazen.
 Onu annesine söyleyeceğim.
 Hayır!
 Anne!
 Yardım edin!
Kelebek Etkisi 3
Işığı aç.
 Yaz şunu.
 Saat 7:12'de.
 İyi misin?
 Evet.
 Ne gördün?
 Bilmek istemezsin.
 Evet isterim.
 Bu işi sadece çorbada biraz tuzum olsun diye mi yapıyorum?
 Jenna, bugün psikiyatristle olan randevunu unutma.
 Onu da atlatmanı istemiyorum.
 Teşekkürler Jenna.
 Yardımın için teşekkürler.
 Zamanda sıçrarken beynimin sağ salim kalmasına yardım ettiğin için teşekkürler.
 Ne demek Sam.
 Yardımcı olabildiysem ne mutlu.
 Pişirebildiği yemek, köfte.
 Ben de eve gittim, üzerinde geceliği vardı  Çeneni kapatsan iyi olacak.
 Gidelim.
 Adamımız bu mu?
 Bu mu medyum?
 İstediğin kadar gülebilirsin   ama bu medyum 22 suçluyu hapse tıktı.
 Arabayı çalan bu, ama arabanın peşinde değildi.
 Çanta?
 Peşinde olduğu şey o kadındı.
 Kadını öldürmek için gelmişti.
 Kiralık katil işi.
 Onu kim tuttu Sam?
 Cevap cep telefonu kayıtlarında.
 Saat 7:12'de bir telefon görüşmesi yaptı.
 - Bunları nasıl bilebilir?
 - Boş ver sen.
 Eski kocasının telefon kayıtlarına ulaş.
 O akşam 7:12'de aranmış mı öğren.
 Çocuk zarar görmediği için, ben de eski kocasından şüphelendim.
 Affedersiniz, dedektif  Nicholas.
 Çocuk zarar görmedi diyemezsiniz.
 Annesinin ölesiye kadar coplandığını izledi.
 Çekim hazırdır umarım.
 Bunları nasıl bildiğini bilmiyorum   ama medyum olmadığına eminim.
 Yanlışsam ispatla.
 Karımın bana söylediği ilk cümleyi söyle.
 Gerçek medyumlar böyle şeyleri bilir Sam.
 Bir sonraki telefonunuzu dört gözle bekliyorum dedektif.
 Bu iki ayın hesabını görmüş oluyoruz.
 Bak sen şuna.
 Ağzından bal damlıyor.
 Kız kardeşine de bakıyorsun.
 Balkabağı kadar tatlısın.
 Evet öylesin.
 O tatlı popona   kremşanti de sürdük mü tadından yenmez senin.
 Aslında   gitmem gerekiyor   marketten dondurma almıştım.
 Seni yeğenim Roxanne'le tanıştırmalıyım.
 Çok isterim.
 Peki.
 Numarasını getireceğim.
 Tamam olur.
 Sen burada bekle.
 Hemen dönerim.
 Tamam.
 Jenna.
 Kapıya vurduğumu duymadın mı?
 Sen olduğunu tahmin etmedim.
 Kim sandın?
 Gestapo.
 Hiç pencere açmaz mısın sen?
 Ortamı bozmasan.
 Dün gece olanları anlatsam inanmazsın.
 Anlat bakalım.
 Yandaki Kalowitzes'lar gecenin bir yarısı kavgaya tutuştular.
 Çok kötü.
 Şimdi iyi tarafına geliyorum.
 Kadın B bombasını fırlattı.
 Boşanma!
 3 B kapı numaralı daire yakında boşalacak gibi.
 Sen kapabilirsin.
 Komşu oluruz.
 Tabii, sen de gecenin bir vakti benim odamda olanları dinlersin.
 Heyecanlı sosyal hayatına kulak misafiri olurum.
 O şeyler seni gebertecek.
 Tanrı yardımcım olsun.
 İş nasıldı, Sayın Polis Medyum Bey?
 Parkta öldürülen annenin katili bulundu mu?
 Teşhis ettiniz mi?
 Evet.
 Eski kocasının kiraladığı birisi.
 Hep eskilerdir zaten.
 Kevin'e o boşanma kağıtlarını iletmeden önce Peggy'i uyarmalıyım.
 Bunu yapabilmek için dairenden çıkman gerekecek ama.
 Özür dilerim, şakaydı.
 Nasıl olsa çıkarım.
 Aslına bakarsan daha bu sabah psikanalistime gitmek için dışarı çıktım.
 Çok güzel.
 Ciddiyim Jenna.
 Gerçekten çok güzel.
 Ne dedi peki?
 Yangında olanlar hakkında hiç konuşmamamızın   sağlığıma iyi gelmediğini söyledi.
 Lütfen!
 Bırak çıkayım!
 Olanlar hakkında ne kadar çok bilgi edinirsem, etkisinden de   o kadar çabuk kurtulurmuşum.
 Cidden.
 Bunun hakkında konuşabilir miyiz?
 Konuşacak ne var ki?
 Jenna, bunun işe yarayacağını mı sanıyorsun?
 Polisler gaz kaçağı dedi   ama sen dışarıdan gelebildin.
 Duman kokusu almıştım.
 Nereden geldiği hakkında bir fikrim de yoktu.
 Komşulardan geldiğini sandım   çıkıp baktım.
 - Merdivenle mi?
 - Evet!
 - Çok anlamsız.
 Odunluğa gidip merdiveni alacak zamanı nereden buldun?
 Hatırlamadığımı biliyorsun Jenna!
 Hatırlamıyorum!
 Hatırlamak da istemiyorum!
 Daha 15 yaşındaydım.
 Yetti mi Jenna?
 Sorgulaman bitti mi?
 Dondurmayı dondurucuya koydum.
 Sam.
 Getirdiğin erzaklar için teşekkür ederim.
 Yarın ne yapıyorsun?
 Akşam yemeğine uğrar mısın?
 Güveç yaparım.
 Tamam.
 Yarın uğrarım.
 Söz mü?
 Bu ne şimdi, ortaokul öğrencisi miyiz?
 Söz mü?
 Serçe parmağı sözü.
 Tamam.
 Bu gece güzel bir uyku çek olur mu?
 Buyurun?
 Beni hatırlamadın mı?
 Elizabeth Brown?
 Rebecca'nın kız kardeşi?
 Ben de seni gördüğüme memnun oldum.
 Kusura bakma.
 Gelsene.
 Evin güzelmiş.
 Sağ ol, öyle denebilir.
 Şu kanepenin üstünü toplayım.
 Yapma.
 Sam, hiç gerek yok.
 Ivır zıvırları ayağımızın altından toplayalım.
 Hangi rüzgar attı seni?
 Buraya  Buraya infaz nedeniyle geldim.
 Cuma günü Lonnie'yi infaz edecekler.
 Zehirli iğneyle.
 - Lonnie  - Lonnie Flennons.
 Rebecca'yı öldüren  Rebecca'yı öldürdüğü söylenen adam.
 Sam.
 Neden bahsettiğimi anlamamış gibisin.
 Ben   tabii ki anladım.
 Uzunca bir süredir Rebecca hiç aklıma düşmemişti   hepsi bu.
 İçki ister misin?
 Temizdir.
 Pekala   niçin geldin?
 Kız kardeşimi Lonnie öldürmedi.
 Nereden biliyorsun?
 Çünkü annemler taşınırken bu günlük elime geçti.
 Rebecca senden çokça bahsetmiş Sam.
 Seni ne kadar çok sevdiğinden.
 Lonnie'nin mahkemede   jüriyi aralarında bir ilişki olduğuna dair   ikna etmeye çalıştığı anı   hatırlıyor musun?
 - Hatırladın mı?
 - Evet hatırladım.
 Doğruydu Sam.
 Rebecca seni aldatıyordu.
 Seni ne kadar yaraladığının farkındayım.
 Bak.
 18 Mayıs 1998.
 "Biri beni takip ediyordu.
 "Sam olmadığı kesin.
 "Onun Lonnie'den haber yok, fakat ona bahsetmek zorundayım.
 "Kendimi çok suçlu hissediyorum.
 Ne yapacağımı bilmiyorum.
 " Bu günlüğü polislere götürdüm.
 Dediklerine göre   davayı tekrar açabilmek için yeterli delil olarak kabul edilmezmiş.
 - Öyle dedilerse  - Daha sonra   şu arkadaşınla konuştum.
 Dedektif Glenn'le.
 Sam   dediğine göre, kimsenin bilemediği şeyleri   bir şekilde biliyormuşsun.
 Böylece   suçluları görebiliyormuşsun.
 Sam, seni tutmak istiyorum.
 Nakit 5000 dolarım var.
 Olur mu?
 İşte.
 - Yapamam Elizabeth.
 - Neden?
 - Çok karmaşık.
 Kusura bakma.
 - Karmaşık mı?
 Fakat   Rebecca'yı öldüren herif yakasını kurtardı.
 Oysa Lonnie Flennons, suçsuz bir insan   onun aşık olduğu adam   ölecek.
 Yardımcı olmak isterdim.
 Gerçekten isterdim.
 Üzgünüm.
 Sam.
 Peki.
 Elizabeth.
 Bunu unuttun.
 Sende kalsın.
 Senin eline geçmesini isterdi.
 Pekala   şu ölen kızdan bahsetsene.
 Ona aşık mıydın?
 Rebecca Brown   aşık olduğum ilk kızdı.
 Onun için geçmişe sıçramayı hiç düşünmedin mi?
 Yüzlerce defa düşündüm.
 Ama  Bunları bildiğine eminim ama.
 Sam, bu iş çok ciddi.
 İki ana kural var.
 Kendi geçmişini değiştirmek için geçmişe sıçrayamazsın.
 Ve asla kontrolsüz şekilde sıçrayamazsın.
 Ya geçmişe gidip kimseye görünmezsem?
 Ya  Ya tamamen bana öğrettiğin gibi sadece olayları izlersem?
 Hadi ama.
 Birbirimize karşı dürüst olalım.
 Gerçekten geçmişe gidip   hiçbir şeye bulaşmadan sevgilinin öldürülüşünü   izleyebileceğini mi sanıyorsun?
 - Gözümün önünde öldürülen   onlarca insana şahit oldum ve bir parmağımı dahi kımıldatmadım.
 Ama bu farklı Sam.
 Kurallara uymadığında neler olduğunu   çok iyi biliyorsun.
 Kız kardeşin yangında ölüyor.
 Onu kurtaracağını düşünerek geçmişe sıçrıyorsun.
 Ve kurtarıyorsun.
 Ama ummadığın bir şekilde   annenle baban da olayda ölüyor.
 Bir hayat kurtarmaya çalışıyorken, iki kişiyi öldürüyorsun.
 Kuralları bildiğin halde, daha kaç kere geçmişe sıçrayacaksın?
 - 15?
 20?
 - Tamam, bir daha yapmayacağım.
 Aynen.
 Neredeyse beynin haşlanacaktı.
 Üst üste sıçramaları vücudun kaldırmaz.
 Çıldırırsın.
 Bir tane daha verir misin tatlım?
 Kalsın Goldburg.
 Birinci sınıftayken bana fizikten "F" vermiştin, hatırladın mı?
 Hiç unutturmadın ki.
 Bahşiş verirsen unutabilirim.
 Üstü kalsın   herkes mutlu olsun.
 Bunun zor olduğunu biliyorum.
 Sebep ne olursa olsun   sevgilin Rebecca ölmek zorundaydı.
 Ben de bununla yaşamak durumundayım.
 Birinin hayatını kurtarmamakla   onu öldürmek aynı şey değil Sam.
 Değil.
 Ama birbirine çok yakın.
 Sen iyi şeyler yaptın Sam.
 İnsanlara faydalı icraatlar yaptın.
 Kendim hariç herkese.
 Geçmişte yaşamayı bırakmalısın artık.
 Şu kızı aklında çıkarmalısın artık.
 O öldü.
 Onu bir daha görmeyeceksin.
 Ölüm hücresindeki şu zavallıya yardımcı olmak istiyorsan   şu an, burada bir çıkar yolu bulmalısın.
 Tıpkı eski karımın bahçıvanla Ekvador'a kaçmadan önce   söylediği gibi.
 Anı yaşamalısın.
 Müessesemizin ikramı.
 Teşekkürler.
 Nedir bu?
 Buttery nipple.
 Devam et!
 Daha hızlı!
 Ne oldu?
 Üzgünüm.
 Yapamam.
 Yapamam işte.
 Hadi gelsene.
 Lütfen.
 Vicky, yalnız kalmak istiyorum.
 Biraz konuşmak ister misin?
 Hayır.
 Peki.
 Öyle olsun.
 Beceremedim mi yoksa?
 Üzerine alınma.
 Ne?
 Yoksa eşcinsel misin?
 Seni arkadaşım Brendan'la tanıştırabilirim.
 O da eşcinsel.
 Belki takılırsınız!
 Sana numarasını vereceğim   gidip erkekçe şeyler yaparsınız.
 Hoşuna gitti mi?
 Rebecca.
 Lonnie.
 Selam Liz.
 Ben Sam.
 Fikrimi değiştirdim.
 Sana yardımcı olacağım.
 Beş dakika süreniz var.
 Merhaba.
Merhaba Lonnie.
Sam Reide.
 Hatırladın mı?
South Pontiac Lisesi.
 South Pontiac Bozayıları.
Sana yardım etmeye geldim.
Bak, Lonnie.
 Rebecca Brown'ı senin öldürmediğini biliyorum.
Tanrı aşkına Lonnie.
 Konuşsana.
 Neden geldin?
Dedim ya.
 Yüzüme karşı gülmek için mi?
 Hayır Lonnie, beni dinle.
 Rebecca'yı sevdiğini biliyorum.
 Onun da seni sevdiğini biliyorum.
 Olan bitenden haberdarım.
 Burada her şeyden bahsetmiş.
Ne yapmaya çalışıyorsun?
Yeni bir dava açabiliriz.
Lonnie.
 Beni dinlemiyor musun sen?
Bu yeni bir delil.
 Polisler davayı tekrar açmaya yanaşmıyor   ama infazın durdurulmasını talep edebiliriz.
 Yeni delil.
 Yeni dava.
- Temize çıkacaksın.
 - Hayır.
Beni anlıyor musun?
- Bunu avukatına yollayacağım.
 - Hayır.
 Lonnie, günlüğe bir göz atar mısın!
Sendin.
 Onu sen öldürdün.
10 yıldır burada yatıyorum!
Sense serbest kaldın!
 Öylece buraya gelip bana bunları yapamazsın!
İyi adamı oynayamazsın!
Bu nasıl adalet!
 Bu nasıl adalet!
 Sen yaptın, Sam!
 Burada olması gereken kişi sensin!
 - Benimle gelin.
 - Sen yaptın, Sam!
 Bu nasıl adalet!
Bu nasıl adalet!
 Şu soğuğa da bir türlü alışamayacağım.
 Bu akşam menüde ne var?
 Cinayet?
 Tecavüz?
 Araçla adam öldürme?
 Rebecca Brown.
 Sam, neyin peşindesin?
 Boş ver, Jenna.
 Sen sayıları söyle yeter.
 Kuralları ihlal ediyorsun.
 Onlar benim kurallarım.
 Onu kurtaramazsın Sam.
 Burada güvenli bir şekilde yapabilirim   veya evde kendi başıma yapıp her şeyi riske atarım.
 - Sam  - Öyle ya da böyle yapacağım.
 Kötü bir fikir.
 Sayılar.
 6 Haziran 1998.
 Cinayet, cumartesi gecesi 12:40 sularında   işlenmiş.
 Kim var orada?
 Bana bak silahım var.
 Liz.
 Liz.
 Benim.
 Sam?
 Ne işin var burada?
 Yok yok, sorun değil.
 Annemler hafta sonu şehir dışındalar.
 - Dur, dur  - Gelsene, evde soğuk içki var  - Becky ona "sürtük birası" diyor.
 - Kapıları kilitle 
- Sürtük birası ister misin?
 - Arabaya bin!
 - Arabaya binmeyeceğim
 - Bana bak.
 Tehlikedesin.
 Çok ciddiyim.
 Arabaya bin.
 Tamam mı?
 Hadi.
 Kapını sakın açma.
 Gözüne bir şey ilişirse, kornayı çal.
 Tamam mı?
 Rebecca?
 Elizabeth!
 Elizabeth!
 Hey dostum.
 İyi misin?
 Kimsin sen?
 Paco.
 Kanepeni kiraladım.
 Kanepemi kiralığa mı çıkardım?
 Ekonomik durgunluk yüzünden pendeho.
 - Kontak anahtarım nerede?
 - Kontak anahtarın mı?
 Senin araban yok ki.
 Buraya zırt pırt gelmemelisin.
 Rebecca Brown cinayetinin dosyasını istiyorum.
 Bu sonuncusu olacak.
 Bu herif de kim?
 10 yıl önceki Brown cinayetinin şüphelisiydi.
 Şimdi de o davayı saplantı haline getirmiş.
 Ne dersin, suçlu olabilir mi?
 Bence yanlış yola sapmış adamın teki.
 Diğerlerini göstersene.
 Ne?
 Eğer katilse, hemen anlarız.
 Gazeteler katile, "Pontiac Katili" diyor.
 İsmi beğendin mi?
 Yöntemleri ne?
 Genç kadınları takip edip parçalara ayırıyor.
 Bildiğimiz kadarıyla şu ana kadar sekiz kurbanı var.
 Ortalama, yılda bir kurban.
 Elinizde ipucu var mı?
 Çok soru soruyorsun dostum.
 Aslında   sizin de pek cevabınız yok gibi.
Alo?
 Jenna.
 Merhaba.
 Sam.
 Nerelerdeydin?
 İyi misin?
Sana ulaşmaya çalıştım.
 İyiyim, iyiyim.
 Yalnız, yardımına ihtiyacım var.
 Sorun ne?
 Paraya mı sıkıştın?
 Hayır, hayır.
 Beni dinle.
 Jenna, Lonnie Flennons'ı hatırlıyor musun?
 Elbette, hem de o saçma reklamlarını her gördüğümde.
Flennons ve Monohan, dava vekiliniz.
- Kendisi avukat mı?
 - Sam.
Lonnie'ye bulaşmamalısın.
 Ne diyorsun?
 Yine mi sıçradın?
Sıçradın, değil mi?
 Bu konuyu kapattığımızı sanıyordum.
Sam, senin için endişeleniyorum  Jenna   hiç endişelenme, olur mu?
 Görüştüğümüz zaman her şeyi açıklarım.
Tamam da  Lonnie Flennons'ın ofisi hangisi?
 Randevunuz var mı?
 - Şurası mı?
 - Beyefendi, öylece giremezsiniz.
 Beyefendi!
 İçeri girmeyin!
 Girmeyin!
 Seninle konuşmalıyım.
 Özür dilerim.
 İçeri girmemesini söyledim 
Önemli değil.
 Biz eski arkadaşız.
 Cinayetlerin olduğu geceler neredeydin?
 Bu ne şimdi?
 Yıldönümümüz mü yoksa?
 Her beş yılda bir buraya gelip aynı soruyu mu soracaksın?
 Nerede olduğunu öğrenmek istiyorum.
 Hala bu işe benim karıştığımı mı düşünüyorsun?
 Hadi ama.
 Becky'le Elizabeth'i Pontiac Katilinin öldürdüğünü   herkes biliyor.
 Tanrı aşkına neredeydin sen, başını kuma mı gömmüştün?
 Nerede olduğunu söyle!
 Öldürüldükleri gece   evlerine gidecektim.
 Rebecca bana, ailesin şehir dışında olacağını söylemişti.
 Seni Elizabeth'le konuşurken gördüm.
 Durmadan devam ettim.
 Sana ilişkimizden bahsetmemişti.
 Evime gittim, hepsi bu kadar.
 Bütün suçlamalardan aklandım.
 Öyle mi?
 Adın   şüpheliler listesine eklendi desem!
 Ben kolayca ayırt edilebilirim.
 Böyle yaşamaya alıştım.
 Hadi ama, Sam.
 Lonnie, ne oldu sana?
 Uzatma.
 Ne zaman oldu?
 Hatırlamıyor musun?
 Bazen unutkanlığım tutuyor.
 Aklım karışıyor.
 Her şey birbirine giriyor.
 "Selam Lonnie, biraz zaman geçirelim.
 İçki de içeriz."
Yirmi duble içtikten sonra   sen bir taksi çevirdin.
 Bunlar ne zaman oldu?
 6 Haziran 2003.
 Olaydan beş yıl sonra  Tanrım.
 Üzgünüm.
 Üzgünüm.
 Uzunca bir süre   Brown kardeşleri senin öldürdüğünü düşündüm.
 - Ben mi?
 - Evet.
 Rebecca, ilişkimizi öğrenmenden hep korkardı.
 Kendisini takip ettiğini düşünürdü.
 Köşelerde beklemeler, gözetlemeler.
 Onu öldürdün mü Sam?
 Hayır.
 Öldürmedim.
 Sana bu yeteneğini nasıl kullanabileceğini öğretmek için yıllarımı harcadım   sense Pontiac Katilini yarattın.
 Lanet olsun.
 - Bunu düzeltebilirim.
 - Güzel.
 Rebecca ve Elizabeth'in öldürüldüğü geceye sıçrarsam   fakat bu sefer bir saat öncesine gideceğim.
 İşe yaramaz.
 Beni iyi dinle   daha önce sıçradığın bir zamana tekrar sıçrayacaksın   beynin her an haşlanabilir.
 Sakın koklama.
 Bir saatini yere uzanıp felçli halde geçirmek istiyorsan bilemem tabii.
 Adı Burundanga.
 Şeytanın Nefesi.
 Bunları yetiştirmenin sebebi
 Burası Detroit dostum.
 Birkaçını penceremin altına koyuyorum.
 Hırsız alarmından daha ucuza geliyor.
 Pekala, ya cinayetlerden dört saat öncesine gidersem?
 İşe yaramaz.
 Goldburg, bir seri katil yarattım.
 Onu durdurmalıyım.
 Tamam.
 Şunu yapabilirsin.
 Sekiz cinayet var demiştin değil mi?
 Peki.
 Bir sonrakine dönebilirsin, üç numaralı kurbana.
 - Bir dakika.
 Elizabeth ne olacak?
 - Hayır, hayır.
 Kes, kes artık.
 Kurallara riayet etmelisin.
 Kurallara riayet et.
 Sadece gözlemle.
 Gözlemle.
 Her zaman ki gibi.
 Bu üç numaralı kurbanı   daha önceden tanımıyorsun değil mi?
 Hayır.
 Güzel.
 Öyleyse katili teşhis et.
 Hiçbir şeye bulaşmadan kendini gizleyerek.
 Sonra polise gidip   ihbar edersin, herifi içeri tıkarlar.
 Son bir şey daha.
 Olayların akışını   önemli derecede değiştirmiş olacaksın.
 Geçmişe gittiğinde   becerebilirsen öyle olacak.
 Geri geldiğindeyse  İstemiyorum, sağ ol.
 Hay aksi, birden koptum.
 Ne diyorduk?
 Boş ver, Goldburg.
 Sanırım anladım.
 Geri döndüğümde, seri katil parmaklıklar arkasında olacak.
 Seri katil.
 Tabii ya.
 Buydu.
 Parmaklıklar arkasında.
 Evet, işte bu güzel.
 Teşekkürler Goldburg.
 Sen bir dahisin.
 Dahiyim.
 Evet.
 "Seksi" dersin sanmıştım.
 Ama olsun.
 Mühim değil.
 Yine de günüm iyi geçecek.
 Bir dakika.
 Şunu unutma.
 Jenna'nın siparişi.
 Bugün kendim götüremem.
 Seni görmek ne güzel.
 Temizlik mi yaptın?
 Hayır yapmadım.
 Bu ne?
 Üç numaralı kurban, Anita Barnes.
 Sam, hayır.
 Sorun yok.
 Kendisini tanımıyorum.
 Sıradan bir iş gibi düşün.
 Geçmişe gidip suçluyu teşhis edeceğim.
 Dalga mı geçiyorsun?
 Bunu yapmana müsaade edemem.
 Ne zaman geçmişe gitsen, birileri ölüyor.
 Hala öğrenemedin mi?
 Polisin elinde ipucu yok.
 Onu durdurabilecek tek kişi benim.
 İyice düşün, Sam.
 Daha ne kadar kötüleşebilir?
 Düzeltebilirim.
 Bu sefer sana yardım etmeyeceğim.
 Sam.
 Goldburg'un selamı var.
 Pekala, üç numaralı kurban.
 Anita Barnes.
 5 Eylül 2000.
 5133 Millerton Sokağı.
 5133 Millerton.
 Anita Barnes, üç numaralı kurban.
Sadece izle, sadece izle.
Sadece izle.
 Tanrım.
 Tam benim kafadanmış.
 Tanrım.
 Kalk!
 Kalksana şıllık!
 Kimse seni duymaz!
 Yapma!
 Kes lan sesini!
 Yemin ederim seni öldürürüm!
 Kes sesini!
 Bakma bana!
 Bakma bana!
 Bakma bana.
 Yapma!
 Duyuyor musun beni?
 Duyuyor musun beni?
 Duyuyor musun lan beni?
 - Söyle bakalım, "Evet seni duyuyorum.
" - Evet!
 Evet!
 Boynunu kırarım senin!
 Dön bakalım  Kes sesini!
 Kes sesini!
 Kes sesini!
 Kes sesini!
 Duyuyor musun?
 Kes sesini!
   Siktir ya!
 Yapamayacağım.
 Yapamayacağım.
 Yapamayacağım.
 - Üzgünüm.
 - Ne oldu?
 Parolayı söylememiştim bile.
 - Yapamam.
 - Ama çok iyi gidiyordun!
 Biliyorum ama   sen çığlık atıp ağlarken sertleşemiyorum.
 - Üzüntü verici  - Bundan hoşlandığımı biliyorsun ama!
 Biliyorum da  Cosmo, bir oyunmuş gibi yaparsak eğlenebileceğimizi söylemişti.
 Cosmo'nun ne dediğini biliyorum.
 - Yapamam.
 - Demek istediğim, bir şeyler yapmalıyız.
 - Yoksa hayata nasıl heyecan katarız  - Biliyorum.
 Sürekli tekrarlıyorsun zaten.
 Ama bu iş biraz tuhaf.
 - Doğru gelmiyor.
 - Neden?
 - Çünkü hoşuma gidiyor.
 - Benim de hoşuma gidiyor.
 Sana tecavüz etmekten hoşlanmamam lazım.
 Çok aptalca.
 Olayın aşırı şekilde derinine iniyorsun.
 Tamam da, her aklıma geldiğinde sertleşemiyorum işte.
 Hislerimin içine etmek gibi bir şey.
 Şimdi de aklımdan milyonlarca  Ne bileyim ya  Beni dinler misin şimdi?
 Boş ver.
 Önemli değil.
 Git şu vibratörlü maskeyi getir.
 - Bu da ne?
 - Açıklayabilirim.
 Dolapta ne işin var, sapık herif?
 - Ben mi sapığım?
 - Evet, sen  Artık gitmeni istiyorum pendeho, yoksa polisi çağırırım.
 Ne diyorsun sen?
 Kanepemi kiraladın, ödemeyi de yapacaksın.
 Parasını vermezsen uyuyacak başka bir yer bulursun pendeho.
 Tamam.
 Gidiyorum.
 Sen merak etme.
 Haftaya burada olmam veya iki hafta önce.
 İki gün önce.
 …tir git.
 Goldburg, kapıyı aç.
 Benim, Sam.
 Goldburg, açsana kapıyı!
 Goldburg, içeride misin?
 KAYIP ARANIYOR
 Pekala.
 Anita Barnes.
 Garip.
 Anita!
 Affedersin.
 Özür dilerim.
 Benden korkma.
 - Yaklaşma bana.
 - Sana birkaç soru soracağım.
 Seninle görüşme yasağım var.
 - Ne?
 - Dolaptaki sapıksın sen!
 Beni dinle.
 O olayı açıklayabilirim.
 Seni korumaya çalışıyordum, sanırım başarmışım.
 Ama neden hala hayatta olduğunu öğrenmem gerekiyor.
 Birisi yardım etsin!
 Polisi arayın!
 - Beni dinle!
 - Yardım edin!
 Lonnie Flennons adında birini tanıyor musun?
 - Yardım edin lütfen!
 - Hayır, hayır!
 Sorun yok.
 Kendisi tanıdığım.
 Siktir!
 Siktir!
 Sam, iyi misin?
 Evet iyiyim.
 Hayır değilsin.
 Şu haline bak.
 - Göz yaşartıcı sprey, o kadar.
 İyiyim.
 - Ne oldu?
 Yok bir şey.
 - Bakayım.
 - İyiyim ben!
 Anita Barnes ismi sana bir şey çağrıştırıyor mu?
 Ben yanında olmadan sıçradın.
 Sam, bunun ne kadar tehlikeli olduğunu biliyor musun?
 Boğulabilirdin.
 Beynin haşlanabilirdi.
 Şu an senden ders alacak durumda değilim Jenna.
 Bilmem gereken şey  Anlamam gereken şey, Anita Barnes'ın neden hala yaşıyor olduğu.
 Sıçradım.
 Evet yaptım.
 Geçmişe gittim, onun öldürülüşünü görmem gerekiyordu.
 Pontiac Katilinin üçüncü kurbanıydı.
 - Geri döndüğümdeyse
 - Ne?
 Bilmiyorum.
 Sanki bulmacanın tüm parçaları yer değiştirdi.
 Olan biteni bana tek açıklayabilecek kişi olan Goldburg de   ortadan kayboldu.
 Evet, uygun olarak.
 - Bu ne demek şimdi?
 - Sam, kendisi   cinayetlerin seninle ilgili delillerini toplayacaktı.
 Kendi geçmişine gitmemiş olsaydın, anlayacaktın.
 Ne diyorsun sen?
 Sam, bana güvenirsin değil mi?
 Yani, bunları bir nedenden ötürü yapıyorsan   seni ele vermem.
 Bu çok saçma.
 Sam, Brown cinayetlerinin olduğu gece seni korumuştum.
 Evde olmadığını biliyordum.
 Nerede olduğumu biliyorsun!
 Onları kurtarmaya çalışıyordum!
 Sam, iki hafta önce olan olaylardan haberdar değilsin.
 Kimseyi öldürmediğimi biliyorum ama.
 Tamam.
 Belki şimdi değil, ama   ya bu sıçrayışlar seni çıldırtırsa   ve gelecekte  Sam, yine konuşmuyorsun.
 Hiçbir şey hakkında konuşmuyorsun.
 Kendini frenleyip duruyorsun.
 Yangında olanlar hakkında hiç konuşmadık.
 Yangını  Yangını sen mi başlattın?
 Senin hayatını kurtardım Jenna.
 Senin öldüğünü gördüm.
 Senin cenaze törenine katıldım.
 İnsanları incitmek istemem Jenna.
 Bunu yapmam.
 Ben insanlara yardım ederim.
 Anlıyor musun?
 İşleri yoluna koyarım.
 Bunu yaparım ve yaptım!
 Geçmişe gidip, işleri yoluna koydum.
 Yoluna koydum Jenna!
 İşte bu yüzden buradasın, çünkü ben işleri yoluna koyarım!
 Bazen her şeyi yoluna koyamayabilirsin.
 Bazen işler bombok olur Jenna!
 Şimdi de, işler bombok oldu sayılır!
 Ben  Deniyorum  Deniyorum  - Yoluna koymaya çalışıyorum, ama  - Sam.
 Nedenini bilmiyorum.
 Ya çok salağım, ya da çok zayıfım!
 - İşler  - Sam.
 Sam.
 Her şey düzelecek.
 Sıçramalar yüzünden.
 Bu seferliğine bırak polisler işlerini yapsın.
 Sam.
 Bir daha sıçramayacağına söz ver.
 Söz ver.
 Yoluna koyabilirim Jenna.
 Hayır.
 Teşekkür ederim.
 - Güle güle beyler.
 - İyi geceler Vicki.
 Görüşürüz.
 Geçmişe gidip bir şeyi değiştirebilsen   hayatın ne kadar değişirdi, hiç merak ettin mi?
 Evet.
 Bunu herkes düşünmüştür.
 Hoşça kal.
 Sana bir bilmece sorayım mı?
 Sor bakalım.
 Kahverengi bir tavukla kahverengi bir ineği karıştırsan   ne elde edersin?
 Bilmem.
 Ne elde edersin?
 Kahverengi tavuk, kahverengi inek.
 Komik, değil mi?
 Vicki, gece bana uğrar mısın?
 Teklifin için teşekkürler, ama eve, erkeğimin yanına gitmeliyim.
 Doğru ya.
 Evet.
 Belki başka bir hayatta.
 Evet, başka bir hayatta.
 Teşekkür ederim.
 - Görüşürüz Sam.
 - Görüşürüz.
 Kahverengi tavuk, kahverengi inek.
 Kapalıyız!
 İçeride kimse var mı?
 Sanırım nişanı attılar.
 Tüm bulabildiğin bu mu?
 Adli tıptakiler, Eastern araba fabrikasında bulunan   yanmış bir cesetle karşılaştırma yapıyorlar.
 Kız mı?
 Evet.
 Meğer ki son müşterisiymiş.
 Sos da güzelmiş.
 Tekrar ayrıntıları konuşalım.
 Bardan saat kaçta ayrıldın?
 Bilmiyorum, sarhoştum.
 Ev arkadaşın gece üçte geldiğini söylüyor Cinayet, gece 2:30 civarında gerçekleşmiş.
 Bardan evine, yürüyerek kaç saatte gidebilirsin?
 Yarım saat mi?
 Gerçekten benim Pontiac Katili olduğumu mu düşünüyorsun?
 Brown cinayetleri davasının şüphelilerindendin   fakat kız kardeşinin tanıklığı sayesinde yakanı kurtardın.
 Lonnie Flennons'ın ölümünden bir gün önce kendisiyle görüştün.
 Şimdi de Vicki'nin son manikürünü yaptırdığı gece   barda olduğun ortaya çıkıyor.
 Yapma Glenn.
 Onun arkasından bu şekilde konuşma.
 İğrençleşme.
 Sanırım yalnız kalsalar iyi olacak.
 Şimdi sana olacakları anlatayım.
 İtiraf edeceksin.
 Deli olduğun mazeretine sığınacaksın.
 Ben de senin ne kadar çılgın bir şerefsiz olduğuna tanıklık edeceğim.
 "Pontiac Katilini durdurmaya çalışıyorum" zırvalarını   devam ettirmeye kalkışırsan   seni koca oğlanların olduğu bir hapse tıkacağımdan emin olabilirsin.
 Göt deliğini sürekli büzmek zorunda kalırsın!
 Glenn.
 Kız kardeşi geldi.
 Yanında da bir avukat var.
 - Yani?
 - Yanındaki Boswich.
 Tanrım.
 Herifi içeri tıkmak için elinde yeterince delil var mı?
 Koşullara bağlı.
 Şimdi ne yapacağız?
 Araba fabrikasına git.
 Parmak izlerini tara.
 Bakalım neler çıkacak.
 - Zaten oraya gitmiştik.
 - Öyleyse daha sıkı çalış.
 Medyumu ne yapacağız?
 Sence?
 - Serbest bırakmalıyız.
 - Peşine birilerini tak.
 Kaplanlar da bu sene iyi gidiyor.
 Onu serbest bırakıyorlar.
 Dedektif Glenn, bir sıkıntımız var.
 - Çok üzgünüm.
 - Ben de.
 - İyi misin?
 - Evet.
 Gecen nasıldı?
 Eastern araba fabrikası.
 Polisin, Pontiac Katilinin kurbanlarını bulduğu yer.
 19 Eylül 2004.
 19 Eylül 2004.
 Ne var?
 Sıçmam lazım pendeho.
 Beş dakika ver.
 Başlayacağım şimdi senin beş dakikalarına.
 Ayrıca pendeho'nun anlamını da biliyorum.
 Çık şuradan!
 Kira vermezsen, çeker gidersin.
 Hiç sikimde değil.
 19 Eylül 2004.
Polisin kurbanları bulduğu eski araba fabrikası.
Anladılar.
 Pontiac Katili ne zamandır buraya geliyor?
Kurbanlarına neden işkence ediyor?
Onu bulmalıyım.
Onun yüzünü görüp, gözlerinin içine bakmak istiyorum.
Gözlerinin içine bakacağım.
Onun yüzünü görüp, gözlerinin içine bakmak istiyorum.
 EVİNE HOŞ GELDİN Hey.
 Bugün öğleye kadar uyuma.
 Jenna?
 Gazete ilanlarını masaya bırakıyorum.
 Belki sana uygun bir iş var mı diye bakmak istersin.
 Nereye gidiyorsun?
 İşe.
 Bugün pazartesi.
 Doğru ya.
 Saat 6'da gelirim.
 - Yemek hazırlar mısın?
 - Yemek mi hazırlıyorum?
 Evet.
 Temizlik yapacağını da söylemiştin.
 Bu ufak projen korkutucu olmaya başladı gibi.
Pontiac Katili.
 Sekiz kurban, hepsi kadın.
Hayır, Lonnie Flennons'ı da öldürdü.
 Yedi kurban.
Yedi kadın, bir erkek.
Cesetleri saklıyor.
 Nereye götürüyor olabilir?
Eastern araba fabrikası.
 Onları neden oraya götürüyor?
Bazı cesetlerde işkence izleri var, diğerleri derhal öldürülmüş.
Yöntemleri ne?
 Nasıl oluyor da fark edilmeden öldürebiliyor?
Komşular onu duymuyor.
 Geceleri gidiyor olmalı.
Orada mı kalıyor acaba?
 O civarda mı çalışıyor?
Onu bulmalıyım.
 Geçmişe gitmeliyim.
Bu kadınların ortak özelliği ne?
 Birbirleriyle ilişkileri ne?
 Bu adamla ne işleri var?
 Vay be.
 Anita Barnes.
 Burnumdan getiren kadın.
 Anita Barnes.
 Bakalım  Kıpırdama şerefsiz herif!
 Sakın kıpırdama!
 - Diz çök!
 - Diz çök dedim!
 Uzan!
 Yüzükoyun yere uzan!
 - Kelepçeleyin.
 - Ellerini arkana koy!
 - Haber verin.
 - Telefon edin.
 Amanın!
 Her şeyi önceden düşünmüş müydün?
 Şuna bak.
 Kaçık bir stilin olabilir, fakat bizim için   işleri kolaylaştırdığını da söylemeliyim.
 Sevgilin Becky, seni aldattı   sen de onu öldürdün.
 Sonra kız kardeşini de öldürdün   sebebine gelince, bonus puan için mi bilmem?
 Arkadaşın Goldburg senin aleyhinde tanıklık yapacaktı.
 Sonra o da ortadan kayboluverdi.
 Sonra Lonnie Flennons'ı öldürdün.
 Sebebini bilmiyorum.
 - Hayır, hayır.
 - Ne?
 Lonnie infaz edilecekti.
 Geçmişe dönmeliyim.
 Ne diyorsun be?
 Sıradaki kurban.
 Hangisi?
 - Anita Barnes.
 - Kim?
 Anita Barnes.
 Anita Barnes.
 Öldürdüm mü  Öldürdü mü  - Anita Barnes'ı öldürdü mü?
 - Ne bileyim.
 Sen söyle.
 - Anita Barnes'ı öldürdüm mü?
 - Sen söyle.
 - Pontiac'taki son cinayet ne zaman işlendi?
 - Bana bak beyinsiz.
 Burada soruları ben sorarım.
 Kaç kişiyi öldürdün?
 Telefon hakkımı kullanmak istiyorum.
 Telefon hakkımı kullanmak istiyorum.
 Beş dakika.
 Tek bir telefon hakkın var, beni aramayı mı seçtin?
 Beni kovdurmaya mı çalışıyorsun?
 Glenn, buradan çıkmalıyım.
 Glenn, çok ciddiyim.
 Katil hala dışarıda, ve onu durdurabilecek tek kişi benim.
 Karakolun tamamı   Pontiac Katilinin burada olduğunda hemfikir.
 Hadi ama!
 Benim olmadığımı biliyorsun Glenn!
 Başım yeterince belada Sam!
 Pekala.
 Dinle beni.
 Ben medyum değilim.
 - Biliyordum.
 - Zamanda yolculuk yapıyorum.
 Daha önce bulunduğum bir yere gidip olayları izleyebiliyorum.
 Olaylara bağlı olan bazı şeyleri değiştiriyorum.
 Genelde istem dışı oluyor, bazen de kasten yapıyorum.
 Beni bir daha arama.
 Doğru söylüyorum!
 Glenn!
 Glenn!
 Karınla, Tiny Gasco'nun 16. yaş günü partisinde tanıştın!
 Babası el arabasında yiyecek satardı, mahalli bir müzik grubuna da üyeydi!
 Karın gelip sana dans teklifinde bulundu!
 Ama sana söylediği ilk cümle   "Sen M.
C.
 Hammer mısın?
" oldu.
 Bunu nasıl bildin?
 Geçmişe gittim.
 - Gördüm.
 - Ne zaman?
 Yıllar önce, bana bunu ilk sorduğunda.
 Ama bunu hep sakladım   belki de böyle bir olayda kullanmak için.
 Ne diyorsun?
 Çıkmama yardımcı olacak mısın?
 Lütfen?
 Hammer?
 Yazım hatası olarak görülecek.
 Evraklarda bir eksiklik diyelim.
 Ama bu, sana sadece birkaç saat kazandırır.
 Nicholas fark ederse seni derhal içeri tıkacaktır.
 Seni bir daha görmeme de izin vermeyecektir.
 Bunu iyi düşün   birkaç saat içinde işimi kaybedebilirim.
 Yakala şu orospu çocuğunu.
 Jenna.
 Jenna!
 Jenna, benim!
 Hadi!
 Jenna, aç şu kapıyı!
 Yoksa kıracağım, bilmiş ol!
 Hiçbir bok kıramazsın seni zibidi!
 - Sessiz ol artık!
 - Aç kapıyı!
 Senin derdin ne?
 Bayan Davis, kız kardeşimin dairesinin kapısını açar mısın?
 - Hiçbir bok açmıyorum!
 - Dairesine girmem gerek.
 - Hayır efendim!
 - Anahtarı sende var!
 - Senin anahtarına ne oldu?
 - Bayan Davis, çeneni kapatır mısın?
 - Sana uymayacağım!
 - Bırak da içeri gireyim!
 Çek ellerini üzerimden seni zibidi!
 Seni doğrarım bak!
 Hapse girmek için de çok yaşlıyım.
 İçeri gir ve olabildiğince çabuk dışarı çık!
 - Sağ ol.
 - Kıçımın kenarı!
 Jenna?
 "En gözde müşterime"?
Sakın koklama.
  bir saatini yere uzanıp felçli halde geçirmek istiyorsan bilemem tabii.
 Goldburg!
 Goldburg, içeride misin?
 Çık dışarı!
 Dışarı çıkıp benimle yüzleş, seni orospu çocuğu.
 Çıksana!
 Goldburg.
 Ne oldu sana?
 Ne oldu?
 Goldburg, seni kurtaracağım.
 Ayağa kalkabilir misin?
 Ayağa kalkabilir misin?
 Yardım çağıracağım.
 Tamam mı?
 Yardım çağıracağım.
 Yardım çağıracağım.
 Tanrım.
 Lanet olsun.
 Tanrım.
 Sammy.
 Ne işin var burada?
 Kapanın yaylı bir mekanizması var.
 Dur seni kurtarayım.
 Şimdi hallederim.
 Kalk bakalım.
 Ayağa kalk.
 Seni bu şeyden kurtarmalıyız.
 Bana yaslan.
 Çekebilecek misin?
 Jenna, senin burada ne işin var?
 Geçti, Sam.
 Sam, işleri yoluna koyuyorum.
 Geçmişe sıçrayıp seni bu tuzaktan kurtarıyorum.
 Sana bir şey olmayacak.
 - Sen sıçrayabiliyor musun?
 - Evet.
 Sürpriz.
 Neden  Ne işin var burada?
 Sen farkına varmadın   ama ben sana binlerce defa anlatmaya çalıştım.
 Gerçekten çok sinir bozucu.
 O kaltağa aşık oldun Sam.
 O seni sevmedi.
 Seni aldatıyordu.
 Ne, ne kaltağı?
 Rebecca Brown.
 Tanrı aşkına Sam.
 Devam et.
 Hayır, hayır.
 Aman Tanrım.
 Ben icabına baktım, her şey de yolunda gitti.
 Seni incittiği için Lonnie Flennons için bile geçmişe gittim.
 Sonra Rebecca Brown'ın salak kardeşi ortaya çıktı   sen de kuralları ihlal etmeyi tercih ettin Sam.
 Sana yapmamanı söyledim.
 Kötü sonuçlar doğuracağını söyledim.
 Beni takip mi ettin?
 Jenna, peki diğer  Peki diğer kızlar?
 Ya onlar  Onlardan haberin yoktu ki.
 Yabancıydılar.
 Onlar sana ne yaptı?
 Göremiyor musun Sam?
 Sen onlarla tanışmadan önce   kendilerini saf dışı bıraktığım için yabancı kaldılar.
 Anita Barnes.
 Şikago'ya birlikte gittiğin kaltak.
 Benden ayrılmana müsaade edemezdim Sam.
 Sonra Vicki.
 Onu da benden sakladın, ama ben bir şekilde öğrendim.
 O bir hanımefendi değildi Sam.
 Onların hiçbiri hanımefendi değildi.
 Jenna, onlar aşık olmam gereken kadınlardı.
 Bir ailem, yeni bir hayatım olabilirdi.
 Bunların hepsini senin iyiliğin için yaptığımı anlamıyor musun?
 Anlıyorsun değil mi?
 Onlara neden işkence ettin?
 Sağlarını sollarını kestin!
 - Parçalara ayırdın!
 - Ben onlara değil, onlar bana işkence etti!
 Hem de her biri.
 Ya Goldburg?
 Yaptıklarımı anlamaya başlamıştı.
 Onu susturmalıydım.
 Scooby-Doo işlerine benzedi değil mi?
 Çocuklar burnunu sokmasaydı   bu işe hiç bulaşmazdım.
 Sen kafayı yemişsin Jenna.
 Hadi ama Sam.
 Bunun doğru olmadığını biliyorsun.
 Beni yakalamak için arkamdan geçmişe sıçrayıp durmasaydın   bu işlere bir son verecektim.
 Fakat her geri gidişinde, tanıkların sayısı arttı   üstü örtülecek deliller de artıyordu.
 Düşündüğünde tuhaf geliyor.
 Sahiden bir seri katil yarattın.
 Geçmişe sıçrayıp beni kurtardığın günden itibaren   hayatımı sana adadım.
 Hayır Jenna.
 Jenna.
 Sam   benim seni sevdiğim kadar sen de beni seviyor musun?
 Geçti.
 Olan biten her şeyi unut.
 Ömrümüz boyunca beklediğimiz an geldi.
 Jenna!
 Ne yapıyorsun?
 Sam, biz diğerlerine benzemiyoruz.
 Onların kuralları bize işlemez.
 Yapma Jenna!
 Aman Tanrım.
 Sam, seni dünyadaki her şeyden daha çok seviyorum Sam.
 - Aman Tanrım.
 - Geçti.
 Olması gerektiği gibi, sadece sen ve ben.
 - Hayır, hayır, hayır.
 - Geçti.
 Geçti.
 Sam?
 Neyin var?
 Neyin var?
 Neyin var?
 Sam, iyi misin?
 Sam, sıçrıyor musun?
 Sam, neler oluyor?
 Bana olan biteni anlat.
 Sam, sıçrama!
 Nereye gidiyorsun?
 Sam!
 Sam, beni terk etme.
 Sam, Jenna nerede?
 Sen annemi çıkar, ben de onu alıp getireyim.
 Sam, yardım et!
 Sam, bırak çıkayım!
 Lütfen bırak çıkayım!
 Ne yapıyorsun?
 Sam!
 Sam, yapma!
 Ne yapıyorsun?
 - Jenna!
 - Sam!
 - Sam!
 - Beni dinle!
 - Neden böyle yapıyorsun?
 - Ben senin kardeşinim Jenna.
 - Seni her zaman seveceğim!
 - Sam!
 Sam, ne yapıyorsun?
 - Başka seçeneğim yok!
 - Sam!
 Sam, bırak çıkayım!
 Üzgünüm Jenna!
 Sam, Jenna nerede?
 Jenna nerede?
 Günaydın maymun suratlı.
 İyi uyuyabildin mi?
 Sanırım rüya görüyordun  .
çünkü horlayıp durdun.
 - Geldik mi?
 - Evet Jenna, geldik.
 Jenna?
 Efendim baba?
 Hadi.
 Hamburgerleriniz nasıl olsun?
 - İşte geldiler.
 - Merhaba.
 Kendi doğum günü partine geç kaldın.
 Merhaba canımın içi.
 - Doğum günün kutlu olsun.
 - Selam!
 Ne oldu?
 Ne istersin?
 Hamburger?
 Sosisli?
 Başka bir şey?
 - Ne pişirdiysen.
 Salla bir tane.
 - Birayla başlamaya ne dersin?
 - Olur tabii.
 Merhaba!
 - Doğum günün kutlu olsun.
 Selam Jenna.
 - Nasılsın?
 - İyiyim.
 İyiyim.
 Nasılsın canım?
 - Harikayım.
 - Oğlum benim!
 Nasılsın?
 Seni gördüğüme sevindim.
 Nasılsını hanımefendi?
 Eminim bize anlatacak hikayelerin vardır.
 Dostum benim!
 Buyurun bakalım.
 Teşekkürler.
 - Doğum günün kutlu olsun.
 - Merhaba!
 - Aman Tanrım!
 - Seni gördüğüme sevindim.
 Janice'e bir bira daha verin.

Önceki Yazı
« Prev Post
İlk Yazı

Benzer Yazılar