Print Friendly and PDF

Translate

Annem Bir Katil (1994) Serial Mom

|

 


95 dk

Yönetmen:John Waters

Senaryo:John Waters

Ülke:ABD  

Tür:Komedi, Suç, Gerilim

 Vizyon Tarihi:20 Ocak 1995 (Türkiye)

Dil:İngilizce

Müzik:Basil Poledouris

Oyuncular

Kathleen   Turner

Sam   Waterston

Ricki  Lake

Matthew  Lillard

Scott  Morgan

 Özet

Sutphin Ailesi, her orta sınıf banliyö ailesi gibi dışarıdan mükemmel gözükmektedir. Fakat evin annesinin bir takım sorunları vardır.

Kendisinin ve aile fertlerinin o mükemmel düzenini bozan, ailesinin mutsuzluğuna neden olacak en ufak bir şeye bile katlanamayan Betty'nin tahammülsüzlüğü giderek artacak, komşuları taciz etmekle başlayan ufak tefek hareketleri adam öldürmeye kadar gidecektir.

 

Altyazı

BU FİLM GERÇEK BİR HİKAYEDİR.

 SENARYO YAZILIRKEN MAHKEME KAYITLARI, YEMİNLİ İFADELER VE FİLM EKİBİNİN GERÇEKLEŞTİRDİĞİ YÜZLERCE GÖRÜŞME BAZ ALINMIŞTIR.

 BAZI MASUM KARAKTERLERİN İSİMLERİ ASIL HİKAYEYİ ANLATABİLMEK ADINA DEĞİŞTİRİLMİŞTİR.

 HİKAYEDEKİ SUÇLARA ADl KARIŞANLAR HİÇBİR ŞEKİLDE MADDİ TAZMİNAT ALMAMIŞTIR.

 Elbisen çok hoşmuş Misty.

 Sağ ol baba.

 - Eğlence ekini ister misin?

 - Sonra alırım baba, sağ ol.

 - Tatlı çörek var mı?

 - Tabii ki yok Chip.

 - Dişlerine zararlı, sen de biliyorsun.

 - Ah, benim dişçi babam.

 - Meyve salatası isteyen var mı?

 - Evet, ben alırım.

 Misty, ağzında sakız mı var?

 Evet ama şekersiz.

 Misty, sakızdan nefret ettiğimi biliyorsun.

 Çakkada çakkada, hiç sevmem.

 - Özür dilerim anne.

 - Önemli değil.

 Chip.

 Sence Village People'ın plağını 50 sente satabilir miyim?

 Belki bir dolar bile verirler.

 Carl, bitpazarlarında ne kadar kazandığıma şaşıp kalıyor.

 Sakıncası yoksa, Carl kim oluyor acaba?

 Bir çocuk işte.

 Bu sabah beni almaya gelecek.

 - Yine başlıyoruz.

 - Çok tatlı.

 Misty, tatlı olması yetmez, biliyorsun.

 - Bu tipleri çok arıyor musun?

 - Aynı üniversitede okuyoruz.

 Ablanı kızdırma Chip.

 Misty'nin yeni bir erkek arkadaşı olması bence harika.

 - Chip, gevrek ister misin?

 - Sağ ol anne.

 Şunu dinleyin.

 "Bayır Canisi hapiste üniversite diploması alıyor.

" - Çok iyi tatlım.

 - İyi mi?

 Adam idam edilmeliydi.

 Evet, hakkı idam cezasıydı.

 - İnsanları katletti anne.

 - Herkesin kötü günleri olur.

 - Sen onunla çıkardın.

 "Çok tatlı.

" - Tamam, bu kadar yeter.

 Baba, Henry: Bir Seri Katilin Portresi'ni seyrettin mi?

 Yok, daha neler Chip.

 Tabii ki, hayır.

 Bence o video kiralama dükkanında çalışma artık.

 Kendi işine bak.

 Umarım ödevlerini yapmana mani olmuyordur.

 - Derslerim çok iyi baba.

 - Bugün annen veli toplantısına gidecek.

 Bakalım öğretmenin ne diyecek.

 Anne, Bayan Stubbins'ten nefret ediyorum.

 "Nefret" deme hayatım.

 O çok ciddi bir kelimedir.

 İşte!

 Çırpılmış yumurta isteyen var mı?

 Kim bu saatte  CUMA, 14 MAYIS 1993, 7.

26 - Bayan Sutphin?

 - Benim.

 Ben Dedektif Pike.

 Bu da Dedektif Gracey.

 İçeri buyurun.

 Ben de Dr.

 Eugene Sutphin.

 Mesele nedir acaba?

 - Bir katil dehşet mi saçıyor?

 - Hayır evlat.

 Heyecanlı bir şey yok.

 Bu da oğlumuz Chip ve kızımız Misty.

 Merhaba.

 Hayda  Memur bey, üzgünüm ama bu evde sakız çiğnemek yasak.

 Pardon hanımefendi.

 Bayan Dottie Hinkle'a yapılan müstehcen aramaları ve mektup tehditlerini inceliyoruz.

 - Dottie'yi tanıyorum.

 - Bu caddede oturuyor.

 Şuna bir bakıp acaba  Kimin yapmış olabileceğini söyleyebilir misiniz?

 Yalnız, uyarmadı demeyin, biraz ağır bir dille yazılmış.

 GÜNÜNÜ GÖRECEKSİN AM SURATLI Amanın!

 Üstüme iyilik sağlık.

 Ben de bakayım.

 - Olmaz evlat.

 Bu iş, yetişkinleri ilgilendiriyor.

 Memur beyler, bırakın yazmayı, hayatımda o kelimeyi ağzıma almadım.

 - Hiçbir kadın yapmaz.

 - Beyler, hayat çirkin olmak zorunda değil.

 Dışarıya, şu kuşlara bakın.

 Nasıl da şakıyorlar  Chip, seni almaya geldiler.

 İşe geç kalacağım.

 Görüşürüz tatlım.

 - Tamam.

 - İzninizle.

 Merhaba Scotty.

 Vakit ayırdığınız için teşekkürler.

 Güle güle Dedektif Pike.

 - Merhaba Birdie!

 - Selam Bay ve Bayan Sutphin.

 Bu Birdie.

 Tıpkı oğlum gibi, korku film delisi.

 Birdie, bunlar da Dedektif Gracey ve Pike.

 - Merhaba gençler.

 - Güle güle tatlım!

 Günaydın Scott.

 Bak Misty, bir Pee-Wee Herman bebeği.

 Bitpazarında bunu satabilir misin?

 Vay canına!

 Hala kutusunda!

 Satmam mı hiç!

 Tanrım, işte Carl geliyor.

 - Bayan Sutphin olmalısınız.

 Carl Pageant.

 - Evet.

 Sen de Misty'nin erkek arkadaşısın.

 Sadece arkadaşı desek daha doğru.

 - Görüşürüz.

 - Görüşürüz.

 Bak, pazarda satmam için Birdie ne verdi.

 - Manyağa bak.

 Neyse, gidelim hadi.

 - Ben alayım.

 - Hoşça kal anne.

 - Güle güle tatlım.

 Dedektif beyler, ilginizi çekebilecek bir şey buldum.

 Emniyet kemerini takmamış kocaman bir delikanlı.

 Tanrım, kadın mükemmel anne olayını biraz fazla kaçırmış.

 Yok canım.

 Bayan Sutphin'den normalini bulursak öpüp de başımıza koyalım.

 Alo?

 Yarak delisiyle mi görüşüyorum?

 Allah belanı versin!

 Arama burayı.

 - Amcık Caddesi 4215 numara değil mi?

 - Kaltak!

 Bir de posta kodunu kontrol edeyim.

 212-siktir git!

 Beverly?

 Beverly, şekerim?

 Evde misin?

 Polis şu anda bu telefonu dinliyor.

 O halde Dottie Hinkle, neden buraya gelmediler ha, çük suratlı?

 Siktir git!

 Beverly, evde misin?

 Evdesin, biliyorum.

 Beverly?

 - Siktir git demedim mi sana?

 - Anlayamadım?

 - Kimsiniz?

 - Telefon şirketinden Bayan Wilson.

 Anladığım kadarıyla bir telefon sapığı size dadanmış.

 Evet, doğru.

 Çok özür dilerim Bayan Wilson ama aklımı kaçırmak üzereyim.

 İki kere numaramı değiştirdim.

 Boşanmış bir kadınım, lütfen yardım edin.

 Beverly?

 Bu hasta ruhlu şahıs tam olarak size neler söylüyor?

 O kelimeleri söyleyemem.

 Öyle küfürlü konuşmam ben.

 Zorlandığınızın farkındayım ama tam olarak ne dediğini bilmemiz lazım.

 Denerim.

 Bana yarak delisi diye hitap ediyor.

 Şu ağzı bozuk orospuya bak hele!

 Allah belanı versin!

 - Fahişenin dölü.

 - Yarak delisi!

 - Beverly?

 - Rosemary.

 - İyi misin?

 - Evet, tabii ki iyiyim.

 - Çok tatlısın.

 Unutmamışsın.

 - Lafı mı olur.

 - Bağırışlar duydum.

 - Kablolu televizyon için aramışlar.

 Nasıllar bilirsin.

 - Zavallı Dottie Hinkle'ı duydun mu?

 - Evet.

 Çok korkunç.

 Sabah evime polisler geldi.

 Kim o zavallı Dottie Hinkle'ı taciz etmek ister ki?

 Güle güle.

 Bay Stubbins, oğlum her gece ders çalışıyor.

 Hem de çok çalışıyor.

 Her genç üniversiteye gidecek kapasitede değildir Bayan Taplotter.

 Ağlayacak bir şey yok.

 Başka veliler bekliyor.

 Görüşmeye geldiğiniz için teşekkürler.

 - Selam Betty.

 - Selam Beverly.

 - Elbisene bayıldım.

 - Ay, sağ ol.

 - Merhaba.

 - Merhaba.

 Liz Claiborne.

 E, Bayan Sutphin, kocanız nerede bakalım?

 Birinin ağzına mı düştü yoksa?

 Ah Ralph.

 Çok komiksin.

 Ne demezsin.

 - Bayan Sutphin?

 - Geldim.

 Bayan Sutphin, adım Paul Stubbins, Chip'in matematik hocasıyım.

 Tanıştığımıza çok memnun oldum.

 Sizin için bir şey yapmıştım.

 Meyveli kek.

 Teşekkürler Bayan Sutphin.

 Buyurun.

 Sağ olun.

 Chip bu sene iyi bir başlangıç yaptı.

 Derslerine odaklı, dürüst, derse aktif olarak katılan  Chip iyi bir çocuk.

 - Ama önemli bir problem var.

 - Nedir?

 İğrenç korku filmlerine olan sağlıksız saplantısı.

 Yok canım.

 Chip video kiralamacıda müdür yardımcısı  Bu, hastalıklı bir hayal gücüne sahip olmasını açıklamıyor.

 Geçen hafta derste bunu çizerken yakaladım.

 KAN BANYOSU - Evde bir sorun mu var?

 - Tabii ki hayır.

 Boşanma?

 Alkolik bir akraba?

 Söyler misiniz, Chip küçükken hayvanlara işkence eder miydi?

 Hayır, etmezdi Bay Stubbins, biz çocuğumuzu seviyoruz ve destekliyoruz.

 Ama bir şeyleri yanlış yaptığınız ortada Bayan Sutphin.

 Oğlunuzun psikolojik tedavi görmesini öneriyorum.

 Veli toplantısına geldiğiniz için teşekkürler.

 - Şunu izle.

 - İstemem, sağ ol.

 Scotty, şunu izle.

 Koyun dili.

 Oğlum, bu şey iğrenç.

 Adam gibi bir porno açsana.

 İzle bok kafalı  Kan Banyosu.

 Bu, korku filmlerinin Yurttaş Cane'i sayılır.

 Neden bilmiyorum ama bugün kendimi harika hissediyorum.

 Kurabiye isteyen?

 İzninizle Bayan Sutphin.

 - Selam anne.

 - Merhaba Bayan Sutphin.

 Selam millet.

 Şuna bak, sahte olduğu nasıl da belli.

 Ah, çocuklar.

 Bir kurabiye alın da öyle gidin.

 Ama anne, film daha bitmedi.

 Ama mama yok.

 Bay Stubbins bu aptal filmlerin ödevlerini yapmana - engel olduğunu düşünüyor.

 - Of ya.

 - Anne, Bay Stubbins iğrenç biri.

 - Of!

 O sahne kusturdu resmen!

 - Amaç da bu zaten.

 - Bir şey unuttun.

 - Gidiyor muyuz?

 - Evet.

 - Hoşça kalın Bayan Sutphin.

 - Güle güle Birdie.

 Görüşürüz Kuşbeyinli.

 Görüşürüz Scotty.

 Chip, bir tanem, ergenlik zor bir dönem, biliyorum.

 Seni anlıyorum.

 Annen olarak seni çok seviyorum.

 Anne  O sahneyi tekrar seyredelim mi?

 Kalbini söktüğü sahne vardı ya, orayı açsana.

 Lütfen.

 Bayanlar ve baylar, size mükemmel köfteyi sunuyorum.

 - Güzel görünüyor anne.

 - Ev yemeği gibisi yok tatlım.

 Misty, sana en sevdiğin yemeği yaptım, susamlı brokoli.

 Carl, 5 kilo daha verirsem, beni Maryland Üniversitesi'nin Anma Günü plaj şenliğine götürecekmiş.

 Zayıflamak istemen çok hoş tatlım, ama bence bunu kendin için yapmalısın, daha yeni tanıştığın bir çocuk için değil.

 - Carl serserinin teki.

 - Serseri gibi araba kullandığı kesin.

 Carl beni mutlu ediyor ama anlaşılan bu sizi rahatsız ediyor.

 - Hayır etmiyor.

 Ben mutluyum.

 - Ben de.

 - Sadece senin de mutlu olmanı istiyoruz.

 - Mutluluktan resmen kakam geldi.

 Chip, kahverengi kelimeden nefret ettiğimi biliyorsun.

 Beverly!

 Beverly!

 Beverly!

 Bu Rosemary.

 Bir şey oldu herhalde.

 Haberleri aç.

 Sizin okuldaki bir hoca öldürülmüş.

 - Öldürülmüş mü?

 - Kim?

 - Bay Stuber mi, Stubin mi  - Bay Stubbins!

 Matematik hocam.

 Baba  - Hangi kanalda?

 - Hepsi gösteriyor.

 Polis, cinayeti işleyenin soğukkanlı bir şekilde öğretmeni ezdiğini ifade ediyor.

 Alo?

 - Duydun mu?

 - Ne olmuş?

 Süper ya.

 Adeta korku filmi gibi.

 - Televizyonda gösteriyorlar.

 Sonra ararım.

 - Görüşürüz.

 Bay Paul Stubbins 38 yaşındaydı.

 Bunu yapanı idam etmeliler.

 Şu ana dek sadece tek bir görgü tanığı ortaya çıktı.

 - Genç bayan, ne gördünüz?

 - Mavi bir araba.

 - Bu Lu-Ann Hodges.

 - Kafası iyidir.

 - Nedir?

 - Ot bağımlısı.

 Mavi bir steyşın arabaydı.

 - Senin araban gibi Beverly.

 - Rosemary, o kadar da kötü kullanmıyorum.

 Bir saniye içinde.

 Bay Stubbins'i kağıt gibi dümdüz etti!

 Tanrım, görseniz kusardınız.

 Şu saçının haline bak.

 - Var ya, her yer kan oldu  - Kapat şunu hayatım.

 - Stubbins'in öldüğüne inanamıyorum.

 - Ondan nefret ettiğini söylemiştin.

 Tamam, pisliğin tekiydi ama ölmeyi hak etmiyordu.

 O zavallı öğretmeni düşünmeden edemiyorum.

 İyi geceler tatlım.

 - İyi geceler canım.

 - Çok geç saatlere kadar okuma.

 Yarın büyük gün, kuşlarla randevumuz var.

 Merak etme, yarın Doğu Yakasında göreceğimiz bütün kuşları tespit ettim.

 İyi geceler canım.

 İyi geceler öpücüğü yok mu?

 Bu kadar hüzünlüyken, hiç istemezsin diye  Hayata odaklanmamız lazım Eugene.

 Bana uyar Beverly.

 İstiyor musun tatlım?

 - Sence çocuklar uyanık mı?

 - Çok sessiz oluruz.

 Karım olmana bayılıyorum.

 Sen de fena sayılmazsın guguk kuşu.

 Seninleyken içime huzur doluyor.

 Çocukları uyandırma.

 - Canım, bu gece çok ateşlisin.

 - Evet!

 Sessiz ol!

 Ah, evet!

 Evet!

 Ah, hadi!

 Tatlım, ben hazırım!

 - Şimdi!

 Şimdi  - Ah, evet!

 Evet!

 Şimdi!

 15 MAYIS CUMARTESİ, 7.

30 Bak, DeeDee.

 En sevdiğim sığırcık.

 Her sabah kahvaltıya buraya gelir.

 Tatlım, sığırcık Avrupa kökenli bir kuş.

 DeeDee boşuna acıkmamış.

 Baltimore'a gelmek için epey uzun bir yol katetmiş.

 Alo?

 Eugene, ben Ralph Sterner.

 Dişime acil bir müdahale gerek.

 Yoksa bu diş beni öldürecek.

 Bay Sterner, muayenehanemi ararsanız size pazartesi için bir randevu ayarlarlar.

 - Pazartesi mi?

 - Eugene, ben Betty Sterner.

 Ralph pazartesiye ölür.

 Diş kökleri iltihaplanmış.

 Kalp krizi geçirebilir.

 Pekala Bayan Sterner.

 Saat 10 diyelim.

 Üzgünüm tatlım.

 Kuşlar haftaya da burada.

 Önemli değil.

 Anlıyorum.

 Gidip kahvaltıyı hazırlayayım.

 - Chip!

 - Tanrım!

 Anne, ne oldu?

 Kalkma vakti tatlım, bir şey olmadı.

 İşe geç kalmanı istemem.

 Beni korkuttun.

 - Misty, tatlım, ne oldu?

 - Ekildim.

 O iti geberteceğim.

 Çok ciddiyim.

 Geberir inşallah, pislik herif.

 Geleceğini söylemişti.

 Onu öldüreceğim.

 Gerçekten inanmadığın şeyleri söylememelisin Misty.

 - Geldi!

 - Hayır, o değil.

 Polis.

 Günaydın memur beyler.

 Günaydın Bayan Sutphin.

 - Merhaba Dedektif Pike.

 - Günaydın Misty.

 Bayan Sutphin, Bay Stubbins'in ölümünü duymuşsunuzdur.

 Evet, evet.

 Kendisi çok iyi bir insan ve öğretmendi.

 Yara bereler, kırıklar, birkaç hayati organın parçalanması.

 Ay, ne fena.

 Hayır, tatlım.

 Gelen Scotty.

 Scotty, şu kemerini takmayan genç.

 Günaydın dedektifler.

 - Calverton Court'ta Kabus.

 - Maryland Öğretmen Katliamı.

 Hiç komik değil evlat.

 Dün veli toplantısına arabanızla mı gittiniz Bayan Sutphin?

 Evet.

 Mesele nedir memur bey?

 - Kulağa tuhaf gelecek, biliyorum Bay Sutphin ama emniyet kayıtlarına göre Bay Stubbins'i mavi steyşın arabası ile ziyarete gelebilecek tek bir veli var.

 Beverly'nin bu işte bir parmağı olduğunu düşünüyor olamazsınız.

 O yaptı!

 Arabayı doğruca Bay Stubbins'e sürdü ve onu biçip geçti!

 Kes sesini Scotty.

 Anladığım kadarıyla tek şahidiniz bir uyuşturucu bağımlısı.

 Benim de ezmeni istediğim biri var anne.

 Misty, şu dediğin çok ayıp.

 Sizden gitmenizi isteyeceğim.

 Karım bu feci kazayla ilgili hiçbir şey bilmiyor.

 - Cinayet hayatım.

 - İşte, hatun diye ben buna derim.

 Şuna bir bakalım genç adam.

 - Kesilen harf  - İnsanlar kendi işlerine bakmalılar.

 Tatlım, bu Rosemary Ackerman'ın.

 Abonelik adresi üzerinde yazıyor.

 Filmler hakkında okumayı sevmem.

 Filmlerde çok fazla şiddet var.

 Ayrıca, ben dergilerimi yeniden dönüşüme gönderirim.

 Beni bekleyin çocuklar!

 Buyurun!

 Hepsini ayrıştırdım, dönüşüme hazır.

 Günaydın Bayan Sutphin.

 Günaydın Gus.

 Günaydın Sloppy.

 Çevre için o kadar çalışıyorsunuz ki, size bir şey vermek istedim.

 - Biraz alkolün kimseye zararı olmaz.

 - Sağ olun.

 Vay, güzel içkiymiş.

 Şu çöp manyağına bakar mısınız?

 Defalarca kendisine söyledim.

 Bir konserve kutusunun doğada çözülmesinin 90-100 yıl aldığını anlattım, ama yine de geri dönüşüm yapmıyor.

 Her yıl milyonlarca dolar vergi çöpe gidiyor, ama anlaşılan devlet bütçesi ablanın umurunda değil.

 Bayan Ackerman'dan nefret ediyorum.

 - Ben de.

 - Ben de.

 Bence, biri bu kadını öldürmeli.

 Evet.

 Şöyle suratına bir gülen yüz çok yakışır, sonra da geri dönüşüme gönder.

 Belki de bu gezegenin iyiliği için biri bunu yapar.

 Ama erkek arkadaşın 12 kişiyi öldürmekten hapis yatıyor.

 Ben onu yargılamıyorum.

 Anlamıyorum.

 Bu kadar insanı öldüren birini nasıl seversin?

 Çok basit.

 Yakışıklı ve ünlü biri ve özel odada eş ziyaretine izin var.

 Seri cadılar.

 Kesip biçen adamları seven kadınlar.

 Reklamlardan sonra kaldığımız yerden devam.

 Kapat şunu.

 Bugünlerde her yerde şiddet var.

 Bu Beverly.

 - Gelsene Beverly!

 - Ay, beni korkuttu.

 - Merhaba!

 - Merhaba Rosemary.

 Bira ister misin?

 Yok, hayır.

 Almayayım.

 Sağ ol.

 Kahve alırım ama.

 Dottie, yaşadığın sıkıntıları duydum, çok üzüldüm.

 - Bu haksızlık.

 - Evet.

 Teşekkürler.

 - Bunlar ham söğüt mü?

 - Yok, kurutulmuş.

 - Çok güzel değiller mi?

 - Ne dedin?

 "Am" söğüt Dottie.

 - Aman Tanrım!

 Ne yapıyorsun?

 - Ben yapmadım!

 - Franklin Mint Fabergé yumurtam!

 - Dottie'nin sakarlığı üstünde herhalde.

 - Çok üzgünsün değil mi Dottie?

 - Rosemary, yumurtayı ben kırmadım!

 - O kırdı!

 - Dottie, en azından özür dileyebilirsin.

 Franklin Mint koleksiyonu yapıyorum!

 Hemen antika pazarına gidip başka bir tane bulalım.

 Misty'nin dediğine göre bunlarla dolu bir tezgah varmış.

 Ama  Dottie, sen kapıyı kilitlersin.

 Ama  Ama  Zavallı Rosemary'yle ben ilgilenirim.

 Ama sesini duydum.

 Bu o!

 Bay Sterner, küçük bir dolgunuz düşmüş.

 Bütün çürükleri temizlemek için derine inmem lazım.

 Tamam ama dikkatli olun.

 Çok acıyor.

 Daha büyük  Açıyoruz  Daha büyük.

 NEWSWEEK CANINA SUSAMAK Bayan Sterner, içeri giremezsiniz.

 Bayan Sterner  Allah cezanı versin!

 Bilerek canımı yakıyorsun!

 İyi misin Ralph?

 Bayan Sterner, lütfen bekleme odasında bekleyin.

 Kurtar beni Betty, bu herif The Marathon Man'deki dişçiden berbat.

 Rahatsız ediyorum Doktor Sutphin ama sizi görmek isteyen iki dedektif var.

 Pekala.

 Günaydın.

 Mesele nedir acaba?

 - Hastam bekliyor.

 - Doktor Sutphin, karınız okumayı sever mi?

 Genellikle kuş kitapları.

 Bu tip kitaplar mı yani, Öldürme Arzusu, Houston'da Toplu Cinayet?

 - Eminim oğlum Chip'in kitaplarıdır.

 - Hayır, karınızın.

 Kontrol ettik.

 Kitapçıdan kendisi satın almış, başka kitaplar da satın almış.

 Apar Topar.

 İnsan Avı.

 MasterCard referans numarası 7876, - tarih 5 Şubat.

 - Bu çok saçma!

 Doktor Sutphin, karınız deli mi?

 Lanet olası sivrisinekler.

 Onlardan nefret ediyorum.

 Hep nefret edecek bir şey buluyorsun.

 Yardımcı olabilir miyim?

 - Bir şey almadığınız için teşekkürler.

 - Misty, tatlım.

 Biraz neşelen.

 Carl'ın seni ekmesi müşterinin hatası değil ki.

 - Genç adam, bu Fabergé yumurtası hasarlı.

 - Evet, hanımefendi, öyle.

 - 50 dolar veririm.

 - O bir Franklin Mint parçası.

 100 dolar.

 100 dolar mı?

 Franklin Mint olsun olmasın, sonuçta hasarlı.

 Merhaba.

 Bu çok özel bir bebek.

 Bu duvak, sunakta terk edilen bir gelinin gelinliğinden yapıldı.

 Türünün tek örneğidir.

 - Yumurtanın yerine bunu alayım.

 - Güzel bir parça beğenmişsiniz.

 Havalar yakında soğur.

 3 dolar mı?

 Allah allah, demek bu fiyatı uygun görmüşüm.

 - Sağ olun.

 - Teşekkürler.

 Franklin Mint yumurtanı buldun mu Rosemary şekerim?

 Bir tane buldum ama fiyatı şişirilmişti.

 Bunu senin için masanın altına koyayım mı?

 Sakıncası yoksa lütfen.

 İndirimden aldım.

 A, Franklin Mint.

 Bir tanem, lütfen alır mısın, yatak odamdaki raf için.

 Pekala.

 Küçük hanım için paketleyin.

 - Buyurun.

 - Teşekkürler.

 - Susadım.

 - Ne istiyorsun?

 - Colts.

 - Flama lütfen.

 Teşekkürler.

 Canım, benim çişim geldi.

 - Buyurun.

 - İnanamıyorum.

 Resmen Don Knotts.

 - Bu adam bir numaradır.

 Teşekkürler.

 - Güle güle.

 Tatlım!

 Bak!

 Turnayı gözünden vurdum.

 Anne, tezgaha göz kulak ol.

 - Neler olduğunu görmek istiyorum.

 - Tabii.

 - Umarım kötü bir şey olmamıştır.

 - Beverly, tatlım, ayakkabına bir pislik bulaşmış.

 Nefret ederim.

 Yemin ederim, içeride bir bayan vardı.

 Yan tuvalette güzel bir bayan vardı.

 Tanıyor olmalı.

 Carl!

 - Ne olmuş?

 - Bilmiyorum  158 dolar.

 - New York parası sizde geçiyor mu?

 - Tabii.

 Teşekkürler.

 Anne!

 Anne, Carl.

 - Ölmüş.

 - Ne feci.

 Bu arada, Pee-Wee Herman bebeğini sattım.

 Anne, dediklerimi duymadın mı?

 Biri Carl'ı erkekler tuvaletinde öldürmüş.

 Az önce cesedini gördüm.

 Dileğin gerçek oldu tatlım.

 Ben bunu dilemedim.

 Carl'ın ölmesini istemedim.

 Guyana kampında 300 ölü bulundu Toplu intihardan kurtulan yok Richard Speck Statesville Hapishanesi Beverly'ye - Sevgiler, Richard Speck Beverly, benim, Ted Bundy.

 Gece geç bir saatte bu kaydı yapıyorum, infazıma altı gün kaldı ve çok yalnızım.

 Son gelişmelerle karşınızdayız.

 Kısa bir süre önce Antika Pazarı'nda, kimliği Carl Pageant olarak belirlenen 22 yaşındaki genç, erkekler tuvaletinde cinayete kurban gitti.

 Hayır, hayır!

 Hayır!

 Chip!

 Annemiz Charles Manson.

 Dalga geçmiyorum.

 Bu sabah Carl beni ekti, sonra da bitpazarında öldürüldü.

 - Öldürüldü mü?

 - Evet, öldürüldü!

 Dün hocandan nefret ettiğini söyledin, o da öldürüldü.

 - Bilmiyorum ama belki annem delidir.

 - Çok hoş bir fikir Misty.

 Annemle ilgili bir korku filmi yapalım, daha da iyisi, televizyon dizisi.

 Anneni ödünç versene, teyzem akşam yemeğe geliyor ve hep sinirlerimi bozuyor.

 Benim de üvey babam pisliğin teki.

 - Onu öldürebilir.

 - Bayan Ackerman'a ne demeli?

 Hepimiz ondan nefret ediyoruz.

 Bir sonraki kurban kim olacak?

 Kesin şunu!

 Komik değil.

 Annem yapabilir.

 Birileri daha ölebilir.

 Yemek hazır.

 Dua edelim ve son günlerde yaşadığımız trajik olayları anlayabilmek için sabır dileyelim.

 Amin.

 Çılgın bir gündü, değil mi?

 Yüce Tanrım, bize sunduğun bu nimetler için şükürler olsun.

 Amin.

 Amin.

 Acıktın mı tatlım?

 Dottie Hinkle haklıydı.

 Suçlu Beverly Sutphin.

 Ayakkabılarının altında kan gördüm, inanın bana.

 Hatta kan bile değildi  Burundan akan sümük gibi yapışmış bir pıhtıydı.

 Bana çok nazik davranıyordu.

 Derken, söyleyiverdi.

 Ne dedi hanımefendi?

 - "Bunlar " Sesli söyleyemeyeceğim.

 - Bayan bir memura - söyleyebilir misiniz?

 - Belki.

 Korkmayın.

 Kimse size zarar veremez.

 Hadi.

 Söyleyin.

 "Am" dedi bana.

 "Am söğüt.

" Anne  Scotty o katilin sen olduğunu düşünüyor.

 Öyle mi?

 Emniyet kemeri takmayan biri için Scotty fazla meraklıymış.

 Bir saniye.

 MARKETE GİTTİM ANNENİZ Gitmiş!

 - Scotty'yi öldürecek!

 - İkiniz de arabaya binin.

 - Baba, bunları annem yapmadı, değil mi?

 - Bence o yaptı.

 Annem delirdi.

 Annenin bazı problemleri olabilir.

 Hepsi bu Chip.

 Hadi, acele edin.

 Dedektif Gracey ve bütün birimler.

 Şüphelinin ailesi Calverton'da ilerliyor.

 - Doğu istikametinde gidiyorlar.

 - Timonium Caddesi'ne dön baba.

 Tamam, tamam.

 Acele et.

 Annem psikopatsa, Scotty'ye bir şey olur mu?

 Umarım olmaz oğlum.

 Anneniz ne olursa olsun, onu yine de seveceğiz.

 Scotty'nin evi burası baba.

 Anne babası evde değil.

 Hadi.

 Scotty?

 - O ses neydi?

 - Ben bir şey duymadım.

 Tatlı var mı?

 Doktor Sutphin şeker yok demişti.

 - O ne bilir ki?

 - Anca fatura kesmeyi!

 Ben kapıyı açarım.

 Şüphelinin ailesi eve giriyor.

 Sycamore Caddesi'ne destek gönderin.

 Anne içeride galiba.

 Çarkıfelek!

 - Ralph, Çarkıfelek başladı!

 - Hala yiyorum!

 Dünyanın en popüler yarışma programı  Çocuklar gelmeden yukarı çık tatlım.

 - "P" var mı acaba?

 - İki tane "P" var.

 - Ralph!

 - Ne oldu Betty?

 Galiba evde fare var.

 Yok, olamaz.

 İlaçlama için o kadar para verdik.

 Betty?

 Yukarıda.

 Ben içeri giriyorum.

 Tamam.

 Soldaki kapı.

 Kapıyı kır baba.

 Kır kapıyı!

 - Scotty  - Polis!

 Kıpırdama!

 Betty?

 Betty, cevap ver!

 Ralph  İmdat!

 Biri bana yardım etsin!

 Yardım edin lütfen!

 Lütfen!

 İmdat, kimse yok mu?

 Evim, tatlı evim!

 Her şey yolunda çocuklar.

 Kendi annemin bir katil olduğunu düşündüğüme inanamıyorum.

 Öyle çıkmadığı için hayal kırıklığına uğradım.

 Bir anlığına filmlerdeki gibiydik.

 Tatlı isteyen var mı?

 Çilek var.

 16 MAYIS PAZAR, 10.

37 Gidelim.

 Baba, sorun yok demiştin.

 Söyle gitsinler.

 - Bu utanç verici.

 - Polise aldırış etmeyin.

 Bütün bunlar büyük bir hata.

 Sizce A CurrentAffair'e çıkar mıyız?

 Sutphin ailesi Seminary Caddesinde batı istikametinde ilerliyor.

 Tamam.

 Beverly bu sefer bir yere kaçamaz.

 Kiliseye gidiyor.

 - Bence hemen tutuklayalım.

 Tamam.

 - Olumsuz.

 Savcı laboratuvar sonuçları gelmeden harekete geçmeyin dedi.

 Şüphelinin kitaptaki parmak izlerinin, makasla ve maşayla uyuşması gerek.

 Dün akşam soğukkanlılıkla öldürülen Ralph ve Betty Sterner çiftiyle beraber, toplam ölü sayısı dörde çıktı ve polis bu cinayetlerin arkasında Baltimore'un ilk seri katili olduğu kanısında.

 - Eldeki bilgiler hala yetersiz  - Beverly  Sternerları da mı?

 Çok yazık oldu biliyorum, keşke dişlerini fırçalasalardı.

 Son dakika gelişmesi.

 Emniyet Amiri Ronald Habbler seri cinayet davasında şüpheli gördükleri ismi açıkladı, inanamayacaksınız!

 Şüpheli kadının adı, doğru duydunuz, o bir kadın, Beverly R.

 Sutphin.

 Calverton Court'ta ikamet eden  Gerçekten mi?

 Tanrım.

 Artık asla bir erkek arkadaş bulamayacağım.

 Beverly, bu konuları okumuşluğum var.

 Menopozda mısın?

 Tatlım  Doğruyu söyle anne.

 Benden saklamana gerek yok.

 Seri katil misin?

 Chip, ben ne anlarım o işlerden?

 Merak etme tatlım, sana iyi bir psikiyatr bulacağız.

 - Şuna bakın.

 - Hem de Tanrı'nın evinde.

 Kendini ne sanıyor böyle?

 - Gus, Sloppy.

 Merhaba.

 - Merhaba.

 - Chip!

 - N'aber Birdie?

 Gelsene  Olmaz dedik, unuttun mu?

 Birdie, lütfen, onunla konuşamazsın.

 Lütfen  Bizimle kal tatlım.

 Kötü bir kadın!

 Burada olmamalı.

 Günaydın bayanlar.

 Bayan Sutphin, Seri Anne olduğunuz doğru mu?

 - Ne?

 - Yorum yok.

 Seri Anne!

 Vay be!

 İçeri giriyor, tamam.

 BUGÜNKÜ VAAZ: "İDAM CEZASI ve SİZ" Lütfen kalkın.

 Tanrımız, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh mübarek olsun.

 Krallığı şimdi ve sonsuza dek mübarek olsun.

 Amin.

 - Şükürler olsun!

 Mesih göğe yükseldi.

 - Tanrı gerçekten yükseldi.

 - Şükürler olsun.

 - Bütün günahlarımızı bağışlayan Tanrımız  Cinayet masasından Yüzbaşı Luecker konuşuyor.

 Laboratuvar sonuçlarına göre Sutphin'in kitabından alından parmak izi cinayet silahlarındaki parmak izleriyle uyuşuyor.

 - Tamamdır çocuklar!

 Enseleyin kaltağı!

 - Anlaşıldı.

 İsa çarmıha gerilmişken idam cezasını kınayacak bir şey demedi, dedi mi?

 Hayır  İdam cezası hakkında o gece konuşmayacaktı da, ne zaman konuşacaktı?

 İdam cezası Maryland eyaletinde zaten yasal olarak uygulanmakta.

 O halde ne bekliyoruz sevgili din kardeşlerim?

 Hadi, uygulayalım.

 Amin!

 Amin!

 - N'aber?

 - Herkes ayağa.

 Dua edip yüce Tanrı'dan günahlarımız için af dileyelim.

 Bağışlayıcı Tanrı, sana karşı günah işlediğimizi itiraf ediyoruz, hem yaptıklarımızla, hem de yapılmadan bıraktıklarımızla.

 Bizi affet, tövbe ediyoruz ki, senin iradenle, senin yolunda, senin adına ilerlemeye devam edelim.

 Amin.

 Amin.

 Beverly?

 Beverly!

 Misty?

 Beverly?

 İşte, orada!

 Beverly!

 Misty!

 Misty  Misty!

 Hadi  Hadi, koşun!

 Acele edin, hadi!

 Lütfen Bayan Sutphin.

 Acele  Binin  Onlara göstereceğiz anne!

 60 Minutes'e çıkacağız!

 Artık Freddy ve Jason'dan daha büyüksünüz, - tek farkı gerçeksiniz!

 - Sizce bir avukata ihtiyacım var mı?

 - Asıl bir menajere ihtiyacın var.

 - Menajer mi?

 Hey!

 Hey!

 - Eşiniz bir katil mi?

 - Yorum yok!

 Lütfen ama karım kayıp.

 Onun için çok endişeleniyorum!

 Hey  Hey, Misty.

 Sadece birkaç poz, olur mu?

 Adım Howell Hawkins, Baltimore Sun'dan.

 - Selam Howell.

 - Misty Sutphin, arabaya bin!

 Koca Sutphin'in ve kızının peşindeyiz ama Seri Anne'den iz yok.

 Onu elimizden kaçırdık çocuklar!

 Lanet olsun!

 Onu bulun!

 - Bu taraftan anne.

 - Ama Chip.

 Hadi anne, dükkanı açmam  - Ama bu çok saçma.

 - Güle güle anne.

 Müşteriler!

 Kapıyı aç.

 - Günaydın Bayan Jenson.

 - Günaydın.

 Hayatında yeterince şiddet yok mu Chip Sutphin?

 Kapat şu iğrenç şeyi.

 Affedersiniz.

 Müzikal film Annie var mı?

 Tabii.

 Ghost Dad filmini geri getirdiniz mi?

 Al bakalım.

 Bill Cosby filmlerine bayılıyorum.

 Bayan Jenson, filmleri geri getirmeden önce başa sarmanız gerektiğini söylemiştim.

 - Nedenmiş?

 - Çünkü kurallar böyle.

 Ama içimden başa sarmak gelmiyor.

 Yazıyı gördünüz mü?

 Başa sarmamanın bedeli 1 dolar ve bu sefer cezanızı kesiyorum.

 2,99 dolar artı 1, eşittir 3,99 dolar.

 Üstü kalsın psikopatın oğlu!

 Kancık karı!

 Bunlar hep aile filmlerini çok seyretmekten oluyor.

 Haksız mıyım anne?

 - Anne!

 - Bayan Sutphin?

 Anne?

 Anne?

 Ha siktir!

 - Olamaz, sakın  - Hayır  Bayan Jenson'ın adresi ne?

 Jenkins  Jenson.

 Emma Lou Jenson, Clark Caddesi, 19 numara.

 Hemen bu caddenin başında.

 Hadi, ne olur ne olmaz.

 Hadi Birdie, koş!

 Ne oldu Sylvester?

 Kuş mu gördün?

 Anneciğin Annie'yi izliyor.

 Sessiz ol Sylvester!

 Kimse yok.

 Gel, anneciğinin ayaklarını yala.

 Şapur şupur yala.

 Hadi Birdie.

 Hadi.

 - 19 numara.

 - İşte burası.

 Gel.

 Bu taraftan!

 Chip, bu taraftan!

 Hadi  Çık şuraya, çık.

 İçeride mi?

 Annie'ye eşlik ediyor.

 Başa sar!

 Aman Tanrım!

 Hayır!

 Kan gördüm ve kahverengiydi!

 Korku filmlerindeki gibi kırmızı değildi!

 - Annem içeride mi?

 - Hayır!

 Hiç korku filmlerindeki gibi değildi.

 Gerçekti.

 Hadi!

 Birdie, şuradan gidelim!

 Kemerini tak!

 Kanun böyle!

 - İnin lütfen.

 - Ne oluyor lan?

 Tabii hanımefendi.

 Tanrım, yemin ediyorum bir daha seks filmi izlemeyeceğim!

 Yemin ederim!

 Yemin ederim!

 Tamam.

 Baba!

 Baba  - Annemi gördün mü?

 - Hayır, ya sen?

 Scotty?

 Aman Tanrım!

 Atlayın!

 Bütün birimler, Seri Anne, Keswick'ten güneye gidiyor.

 Dikkatli olun.

 Kadın silahlı ve kafayı üşütmüş!

 Ha siktir!

 - Mike!

 Mike!

 Lütfen içeri bırak.

 - Hey!

 Önce kimlik.

 - İçeride versem?

 - Dostum, kimliksiz kimse giremez.

 - Doğum tarihin?

 - 14 Aralık 1972.

 Lütfen!

 Tamam, geç.

 Deve Dudaklar - Hey!

 - Pardon.

 - Pardon.

 - Bakın, bu o.

 - Pardon.

 Pardon.

 - Kim?

 Televizyondaki cani kadın.

 - Pardon.

 - Çok hoş.

 Bir grupta mı çalıyor?

 - Polis peşimde.

 İzninizle.

 - Hey, hey, hey, hey!

 - Hey  Sen Seri Anne'sin.

 - Galiba öyleyim.

 Hemen içeri girin bayan!

 İzninizle.

 Teşekkürler.

 İmdat.

 İmdat!

 Pardon.

 Arabayı kilitlesen iyi olur.

 - Şimdi duramam.

 - Annem içeride mi?

 Baba, havalı görünmeye çalış.

 Burası Hammerjacks.

 Pardon.

 Gençler!

 İndirin beni!

 İndirin!

 İndirin!

 Kemerini bağla Scotty!

 Ah!

 Bayan Sutphin!

 Hayır!

 Kemerimi bağlayacağım Bayan Sutphin.

 Ha siktir!

 Merhaba!

 Yürü!

 Tutuklusun!

 - Tatlım?

 - Kapa çeneni.

 - Seri Anne!

 Seri Anne!

 - Seri Anne!

 Seri Anne!

 Seri Anne!

 Seri Anne!

 Seri Anne!

 Seri Anne!

 Seri Anne!

 Seri Anne!

 Seri Anne!

 Seri Anne!

 Seri Anne!

 Seri Anne!

 Seri Anne!

 BEŞ AY SONRA 4 EKİM PAZARTESİ, 9.

46 - Adil birjüri olacak mı?

 - Misty!

 Buraya bak!

 Lütfen, geçmemize izin verin.

 -  karınızın masumiyeti hakkında?

 - Lütfen!

 Katil bir anneye sahip olmak nasıl bir duygu?

 - Bay Sutphin, eşiniz nasıl hissediyor?

 - Beverly itham edildiği suçlar karşısında yıkılmış durumda.

 Hinckley davasında görmemiş miydim seni?

 - Oradaydım.

 - Doğru tahmin etmişim.

 - Kocam deli olduğumu düşündü.

 - Delidir.

 Bugün Seri Anne davasının ilk günündeyiz ve  Bakın!

 Geliyorlar!

 Şiddete son mu?

 Bu ne ya?

 Kime çalışıyorsun?

 - Sence şansı nasıl?

 - Pardon!

 Bay Sutphin!

 İzninizle.

 Mahkeme salonunda sessizlik.

 Duruşma başlamıştır.

 Merhaba jüri.

 Ben Beverly Sutphin.

 - Ceketini beğendim.

 - Bayan Sutphin, sessiz olun dedim.

 Tatlım, merhaba!

 Çocuklar ödevinizi yapıyor musunuz?

 Birden fazla cinayetle suçlanıyorsunuz.

 Burası bir mahkeme salonu, kafe değil.

 Bay Nazlerod, açılış konuşmanız lütfen.

 Teşekkür ederim Sayın Yargıç.

 Günaydın, jürinin saygıdeğer üyeleri.

 Adım Timothy Nazlerod, umarım arkadaş olabiliriz.

 İşin başındayken söylemeliyim, bu hiç hoş bir dava değil.

 Sanık Beverly Sutphin, şeytani bir kadın, deyim yerindeyse çürük bir elma, herhangi bir şüpheye yer bırakmaksızın altı masum insanı öldürdü.

 - Evet, onları öldürdü.

 - Biraz hak etmişlerdi aslında.

 Şeytani bir şekilde ve önceden planlayarak, hızla kullandığı arabayla, şömine maşasıyla, makasla, birinci kattan attığı klima cihazıyla, bir spreyden fışkıran ölümcül alevlerle ve evet, kuzu buduyla.

 Bayanlar ve baylar, bu sanık, Beverly Sutphin, bir kadın değil.

 O bir canavar.

 Savunma vekili, sizin açılış konuşmanız.

 Mümkünse bütün gün sürmesin.

 Bayanlar ve baylar, adım Herbie Hebden ve önümüzde bizi bekleyen zorlu bir görev var.

 Sutphin ailesini 16 yıldır tanırım.

 Babaları, Eugene, benim dişçim.

 Chip ve Misty benim çocuklarımla oynardı.

 Ama meğer Beverly Sutphin'i hiç tanıyamamışım.

 Aslında kimse Beverly Sutphin'i tanımıyormuş.

 Anlayacağınız  8.

 jüri üyesi beyaz ayakkabı giymiş!

 Hem de İşçi Bayramından sonra!

 Beverly Sutphin deli.

 Evet, bu korkunç suçları işledi ama bu onu kötü biri yapmaz.

 Sayın Yargıç, bir talebim olacak.

 Avukatımı kovup, kendimi savunmak istiyorum.

 Beverly Sutphin deli olduğu için suçsuzdur.

 Sayın Yargıç, kendimi savunma hakkım var.

 Hukuk kitapları okudum.

 1964'teki Ware davasında ve 1962'deki Schuette davasında olduğu gibi.

 Bayan Sutphin, kendini avukat ilan eden sanık, aptal bir müvekkil edinir derler.

 Avukatlar, kürsüye yaklaşın.

 - Bence bu iyi bir fikir değil.

 - Merak etme.

 Her şey kontrol altında.

 Kararım bu.

 Teşekkürler.

 Bayan Sutphin, hukuki olarak size kendinizi savunma hakkı vermekten başka çarem yok.

 Suçu kabul ediyor musunuz?

 Suçsuzum Sayın Yargıç.

 Sessizlik!

 Sessiz olun.

 Sessiz olun yoksa, salonu boşaltırım.

 Kürsüye Dottie Hinkle'ı çağırıyorum.

 Lütfen sağ elinizi kaldırın.

 Birazdan söyleyeceklerinizin doğru olacağına - yemin eder misiniz?

 - Ederim.

 Teşekkürler.

 Bayan Hinkle, hiç edepsiz biri sizi telefonda rahatsız etti mi?

 Evet, etti tabii.

 Arayanın sesini tanıyabildiniz mi?

 İlk başta hayır.

 Ama sonra aynı ses tonunu bir arkadaşımın evinde duydum.

 - Düşününce de kim olduğunu buldum.

 - Kimin sesiydi Dottie?

 Oydu, şurada oturan Beverly Sutphin'di.

 Yaşadığım için çok şanslıyım.

 - Bayan Hinkle, alkol kullanır mısınız?

 - Hayır, kullanmam.

 Yani iddia ettiğiniz bu edepsiz telefon konuşmaları sırasında hiç sarhoş değildiniz?

 Kesinlikle değildim.

 Bayan Ackerman'ı ziyarete geldiğim gün, yani sesimi tanıdığınızı iddia ettiğiniz gün, - alkol almıyor muydunuz?

 - Öğle yemeğinde bir bira, içmek sayılmaz.

 - Yani alkol kullanıyorsunuz?

 - Sosyal ortamlarda bir bira içerim.

 Yani yalan söylediğinizi kabul ediyorsunuz.

 - Hayır, etmiyorum kaltak!

 - Düzgün konuşun Bayan Hinkle.

 Gördünüz mü?

 Bana "Siktir git" dedi.

 Lütfen kayıtlara sadece ayakta durduğum geçsin.

 - Asıl sen siktir git orospu.

 - Sizi uyarıyorum Bayan Hinkle.

 Ağzınızdan tek bir küfür daha çıkarsa sizi mahkemeye saygısızlıktan içeri atarım.

 Bayan Hinkle, siz deli misiniz?

 Değilim lan ağzını siktiğimin karısı!

 - Bayan Hinkle, sizi mahkemeye saygısızlıktan beş günlüğüne hapse atıyorum ve 1000 dolar ceza kesiyorum!

 - Yarak delisi!

 - İçeri atın!

 Seni domuz sikici!

 Kancık karı!

 Pis fahişe!

 Bırakın!

 Hadi, tükenmeden alın!

 5 EKİM SALI, 10.

05 "Seri Anne" tişörtleri.

 Bitiyor.

 12 dolar artı KDV.

 - MasterCard ve Visa.

 - İki tane alayım.

 Tabii hanımefendi.

 Keşke genç Kennedy davasında da böyle bir hizmet olsaydı.

 Şurayı imzalayın.

 İmza ve ev telefonunuz.

 Gazetelerde okudunuz!

 Seri Anne.

 Adı Beverly Sutphin ve kendisi annem olur!

 Geraldo'nun canı cehenneme, tamam mı?

 Jeffrey MacDonald's'ın elinde ne olduğu umurumda değil.

 O artık demode.

 Ya birinci mevki uçarız ya da programa çıkmayız.

 Bu kadar basit.

 - Chip Sutphin sen misin?

 - Bir saniye.

 Evet ama menajerimle konuşman lazım.

 Annen kardeşimi öldürdü.

 Hadi!

 - Hadisene  - Tanrım  Ahbap, ne yaptın!

 Dert etme.

 Her şey yolunda, tamam mı?

 - Sen Carl'ın kardeşisin, değil mi?

 - Evet.

 Öldüğü için üzgünüm.

 - Henüz bir anlaşma imzalamadın, değil mi?

 - Televizyon veya kitap hakları için mi?

 Televizyon dostum.

 Suzanne Somers annemi oynamak istiyor.

 Suzanne Somers mı?

 Kardeşimi kim oynayacak?

 Umarım Jason Priestley müsait olur.

 Bayan Hodges, nasıl bir arabaydı?

 Canice Bay Stubbins'i ezdiğini gördüğünüz arabadan bahsediyorum.

 O filmi izledim.

 Kabloluda oynuyordu.

 İdam Cezasına Karşı Dava Bayan Hodges  Lütfen Bayan Hodges.

 Lütfen  Arabayı  Bayan Hodges.

 Affedersiniz.

 Adamım, sana da söylediğim gibi maviydi.

 Araba diyorum, şoförü değil.

 Ya maviydi işte.

 Bilirsiniz ya, mavi.

 Buyurun.

 Kitabımın tadını çıkarın.

 "Geleceğin Seri Annesi'ne" diye imzalar mısınız?

 - Tabii.

 Sizce suçlu mu?

 - Şüpheliyim.

 - Birkaç kişiyi de ben öldürebilirim.

 - Sekiz dolar hanımefendi.

 Bu kitapları, seri katillerin sadistçe yaptıklarından heyecanla bahseden bu kitapları - nerede buldunuz dedektif?

 - Beverly Sutphin'in çöpünde.

 - Tanık sizin Bayan Sutphin.

 - Teşekkürler.

 Dedektif Gracey, sizin çöpünüzü karıştıracak olsak biz neler bulurduk peki?

 - İtiraz ediyorum!

 Konuyla alakasız!

 - Cevap verin.

 Aktüalite, spor ve doğa dergileri.

 Eşim de ev dekorasyon dergisi abonesi.

 Ama dün akşam sizin çöpünüzde bu pornografik travesti dergisini bulduk.

 Allah belanı versin.

 Bu haneye tecavüzdür!

 Okuduğu şeylerden ötürü kimseyi yargılamamak lazım dedektif.

 Tanık sizin.

 Ben evli bir adamım.

 Umarım seni gaz odasına gönderirler!

 Jüri olarak tanığın tepkisini dikkate almamanız gerekiyor.

 Kürsüye Rosemary Ackerman'ı çağırıyorum.

 Bayan Sutphin'in yanında bıraktıktan sonra bir daha o maşayı gördünüz mü?

 Evet, otuz dakika sonra.

 Kan içindeydi ve Carl Pageant ölmüştü.

 Başka sorum yok.

 Bayan Ackerman, beni Antika Pazarı'nda bıraktıktan sonra nereye gittiniz?

 Bakınıyordum.

 Carl Pageant sizin istediğiniz bir şey mi satın aldı?

 O Fabergé yumurtasını istemiyordum.

 Hasarlıydı.

 Carl Pageant sizin yüzünüzden öldü, değil mi?

 Hayır.

 Ben kimseyi incitmem.

 İçinden harfleri kesilen dergi, sizin değil miydi?

 Evet ama ben onu ödünç  Bayan Sterner'ın karnından çıkan sizin makasınız değil miydi?

 - Evet.

 Ama ben  - Bayan Ackerman  Geri dönüşüm yapar mısınız?

 Hayır.

 Mutfağımda yer yok.

 Dedektif Pike, daha sonra Hammerjacks'in içindeki sahneye gittiniz mi?

 Evet.

 Scotty Barnhill alevler içinde yanıyordu ve dizlerinin üzerine düştü.

 - Gördüğünüz şey bu muydu?

 - Evet.

 Mangalda fazla pişmiş.

 Fotoğrafı jüriye gösterebilir miyim Sayın Yargıç?

 Chip, geldi.

 Bayan Sutphin'in eserini görmeleri gerek.

 Affedersiniz.

 Pardon.

 Sayın Yargıç, fotoğraf kanıt olarak kayda alınıp jüriye gösterilebilir mi?

 Evet.

 Tabii.

 Bu gerçekten Suzanne Somers.

 Ah, Three's Company'de size bayılırdım.

 Başka sorum yok.

 Kürsüye Marvin Pickles'ı çağırıyorum.

 Bay Pickles!

 Bay Marvin Pickles!

 JÜRİNİN DONLARINI KOKLARIM - Çıkıyorum.

 - Yargıç bekliyor.

 Tamam.

 Hadi, çabuk.

 - İsminizi söyleyin lütfen.

 - Marvin A.

 Pickles.

 Bay Pickles, mayısın 15'i cumartesi günü Antika Pazarı'nda erkekler tuvaletinde miydiniz?

 Evet.

 Merhaba.

 Reytingi nasıldı?

 Peki yüzde kaç?

 Yanınızdaki tuvalette birini gördünüz mü?

 Pardon, ben  Bay Pickles, yanınızdaki tuvalette birini gördünüz mü?

 - Emin değilim  Ben  - Emin değilim de ne demek?

 Kimse yoktu.

 Bay Pickles, Büyük Jüri'ye aşağı baktığınızda bir çift kadın ayakkabısı gördüğünüzü söylemediniz mi?

 Sadece benden söylememi istediğiniz şeyi söyledim.

 Yalancı şahitlik büyük bir suçtur Bay Pickles.

 Hepsini uydurdum!

 Beverly Sutphin'i hayatımda görmedim!

 Bunu ödeyeceksin Marvin Pickles.

 Dosyanı ahlak masasına gönderiyorum.

 İddia makamının başka tanığı yok.

 İddia makamı hiçbir şey kanıtlayamadı Sayın Yargıç.

 Savunmanın da tanığı yok.

 Sessizlik.

 Salonda sessizlik istiyorum.

 10 dakika ara veriyoruz.

 Kapanış konuşmalarınızla hazır olun.

 Beverly Sutphin'in masum olduğunu ve yok yere suçlandığını düşünüyorum.

 Normal bir ev kadını dolaylı kanıtlar kabusunun içine hapsolmuş.

 İşte karşınızda Henrietta Lee Lucas, Joan Wayne Gacy.

 Seri katiller kervanına yeni bir yüz daha eklendi.

 Onu birinci derece cinayetten altı defa mahkum edin.

 Umarım televizyonda Seri Anne'nin hakkını verebilirim ve bu feminist kahramanın hak ettiği saygınlıkta bir iş ortaya koyarız.

 Bana bakın.

 En az sizin kadar normalim.

 Ama polisin komplosuna kurban gittim Seri Anne - televizyon dizisi başrolde Suzanne Somers ve dostum olduğunu sandığım insanların iftirasına uğradım.

 - Sizden tek isteğim  - Kesin şunu!

 Bana yöneltilen bu yersiz suçlamalara karşı beni masum bulacak cesareti yüreğinizde bulabilmeniz.

 Tek isteğim bu yersiz suçlamalara karşı beni masum bulmanız.

 İKİ GÜN SONRA, 7 EKİM PERŞEMBE, 3.

20 KARAR Jürinin saygıdeğer üyeleri, bir karara vardınız mı?

 Evet, Sayın Yargıç.

 Sanığı yargılandığı bütün suçlardan suçsuz bulduk.

 Aferin Beverly!

 Eve dönüyorum!

 - Ne yapmalıyım?

 - Bilmem.

 En iyisi eve götür.

 - Artık şiddet yok.

 Artık şiddet yok.

 - Sizce beni beğenecek mi?

 Nazik olmaya özen göster ve  Asabını bozmamaya çalış.

 - Kurtuldu.

 - Masum!

 Tebrikler Beverly.

 Acaba nerede  - Merhaba Baltimore!

 - Seni seviyorum.

 Ben de seni.

 Geldiğiniz için teşekkürler.

 Merhaba Los Angeles.

 Merhaba Cleveland.

 - Seri Anne!

 - Merhaba New York!

 Beverly, saçını kime yaptırıyorsun?

 Pardon!

 - Şunu bir tutar mısın tatlım?

 - Pardon.

 Bay Sutphin, bir soru sorabilir miyim?

 Sistem düzgün işledi mi?

 Ne düşünüyorsunuz?

 Kusura bakmayın.

 Yayın hakları satıldı.

 Başardık.

 Onu özgür bıraktık!

 Başından beri masum olduğunu biliyordum.

 - İşçi Bayramından sonra beyaz giyilmez.

 - Bu artık geçerli değil.

 Hayır, geçerli.

 Annen sana hiç söylemedi mi?

 Şimdi öğrenmiş oldun.

 - Hayır, lütfen.

 Moda değişti.

 - Hayır, değişmedi.

 - Şaşırdınız mı Bay Sutphin?

 - Yorum yok.

 Beverly?

 Geldim tatlım.

 - Beverly, merhaba!

 Ben Suzanne Somers.

 - Merhaba!

 Bayan Sutphin, Suzanne Somers'la beraber bir kare alabilir miyiz?

 Tabii ki, burada dur Beverly.

 Arkadaşlar, fotoğrafta ikimiz çıkalım.

 - Hayır, Suzanne, diğer taraf çok  - Beverly, Beverly, burada dur!

 Gülümse Seri Anne!

 Suzanne Somers, bu tarafım kötüdür!

 BEVERLY SUTPHIN BU FİLMİN YAPIMINDA İŞBİRLİĞİNDE BULUNMAYI REDDETTİ.

  

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar