İmgeler ve Sözcükler (2018) Le livre d'image
| |
84 dk
Yönetmen:Jean-Luc Godard
Senaryo:Jean-Luc Godard
Ülke:İsviçre Fransa
Tür:Dram
Vizyon Tarihi:18 Ocak 2019 (Türkiye)
Dil:Fransızca, İngilizce, Arapça,
İtalyanca
Nam-ı Diğer:The Image Book
Oyuncular
Jean-Luc
Godard
Dimitri
Basil
Özet
Hiçbir kalıba sığmayan, dünyanın en
yaratıcı ve yenilikçi yönetmenlerinden Godard’ın bu son filmi yine kışkırtıcı,
yine zorlayıcı, elbette politik ve zihin açıcı. Godard’ın kendi sesiyle
"Savaş geldi" diyerek başlattığı, bazılarına göre "gözlere ve
kulaklara hitap eden bir şiir" bazılarına göreyse "bir korku filmi
kadar güncel ve dehşet verici" olan İmgeler ve Sözcükler, bilge aktivist
Godard’ın gözünden dünyanın hâlini anlatıyor. Farklı formatların, görüntü
kaynaklarının, ses parçalarının kolajlandığı İmgeler ve Sözcükler, sinemada
artık hiçbir şeye özgün denilemeyeceğini iddia eden bir zihin egzersizi,
oryantalizmden sinema ahlakına kadar birçok konuya değinen görsel bir
bombardıman, yine heyecan verici bir başyapıt.
Yorum
Meraklıları için kesitleri sunulan filmler şunlardır.
'Öp Beni Ölümcül' filminden
bir sahne (Robert Aldrich; 1955).
Johnny Guitar'dan bir sahne (Nicholas Ray; 1954).
'Le Petit Soldat'tan bir sahne (JL Godard; 1960).
'Saló veya Sodom'un 120 Günü'nden bir sahne (Pier P.
Pasolini; 1975).
'Les Carabiniers'den bir sahne (JL Godard; 1963)
'Paisà'dan primat
Cena'dır (R. Rossellini; 1946).
'Vertigo'dan bir sahne
(A. Hitchcock; 1958).
"L'Atalante"den bir sahne (Jean
Vigo; 1934).
'Hélas Pour Moi'den bir sahne (JL Godard; 1993)
'Hélas Pour Moi'den bir sahne (JL Godard; 1993)
'Kral Lear'dan bir sahne (JL Godard; 1987).
'Hélas Pour Moi'den bir sahne (JL Godard; 1993)
'Berlin Ekspresi'nden bir sahne (J. Tourneur; 1948).
'For Ever Mozart'tan bir sahne (JL Godard; 1996)
'Alphaville'den bir sahne (JL Godard; 1965).
'La Strada'dan bir sahne (Fellini; 1954).
Bu filmi tam manasıyla çözmek için bahse konu edilmiş diğer
filmleri ince detayları ile bilmeden olmayacağını bilmeliyiz.. Kesitlerdeki imaların
neden seçildiği ve diziliş sırası hakkında detaylı inceleme gerekiyor. Öyle ki bir
tez konusu olacak kadar uğraştıracaktır.
Ve mimilerine göre 0-1, kimilerinin ise 10 puan vereceği film
hakkında yorumların hiç biri kifayet etmeyecektir. Çok bilenler alakasız
konulara kayarken bazıları da anlamaktan öte...alık alık bakacaklar…Şimdi bu ne
anlattı, der gibi
Filmden:
Kendi kendime
konuştuğumda bir başkasının sözleriyle
konuşuyorum kendi kendime.
Ve hiçbir şey
umduğumuz gibi olmasa bile
umudumuzdan hiçbir şey kaybetmeyiz.
Umutlarımız gereklidir ve ütopya olarak kalırlar bir
köşede.
Ve beklentilerin yoğunluğu
içinde bulunduğumuzu zamandan çok daha büyük olur.
Geçmişin kesinliği gibi
beklentiler de değişmeden kalacak
ve gençliğimizdeki gibi umudun
ateşiyle beslenenler olacak.
İyi seyirler
Altyazı
CANNES FESTİVALİ 2018'DE ÖZEL PALM D'OR
ALTIN
Dünyanın efendileri Bécassine'e ihtiyatla yaklaşmalı: çünkü o
sessiz biri.
GÖLGELERDEN BİR GÜL; GÖLGELER AKIMI;
GÖLGELER DEREMİ.
Beş parmak var beş duyu
dünyanın beş parçası perilerin de
beş parmağı.
Birlikte eli oluşturuyorlar.
İnsanın gerçekliği elleriyle
düşünmesindedir.
İMGE
GELECEK AH!
ZAMAN
ARŞİVLER VE AHLAK
[ARQUIVO SE MORAL CASA AZUL FİLMLER ECRAN
NOİR YAPIMLARI RESİMLİ KİTAP]
Git kitapları getir bakalım
İMGELER VE SÖZCÜKLER (İMGE KİTABI)
İMGE
VE SÖZ
2006'da Scott Walker Orpheus yeraltından geri döndü
O upuzun yolculuğunda ne oldu?
Kim bu adam?
Elzem olan
sıçıp batırmamak
TABU ARAMIZDAKİ İŞARETLER TABELASI
PEYGAMBERLER
1.UYARLAMALAR –
Kötü bir rüya gibi fırtınalı bir gecede yazılmış
'Öp Beni Ölümcül' filminden bir sahne (Robert Aldrich;
1955).
Özel emniyet meseleleri politik tedbirlere
göre alınıyor
Ahlaki kusurlar devlet suçlarıyla iç içe
geçiyor
-Apaçık ortada renkler de tabii ressamın çizdiklerinde
-Kişi kurtarıcılığa soyunabilir
- Sadece renk de değil; şekil, çizgi
- düşünce ve konuşma tarzımızı
- eksen, çerçeve, yön, hareket
- bile bile yok edebilirsek eğer yaşamın
suretine sahip sözcüklerle tıpkı sinemada olduğu gibi, her şey her şey konuşmalı
Johnny Guitar'dan bir sahne (Nicholas
Ray; 1954).
Gitme.
Yerimden kıpırdamadım.
Güzel bir şey söyle bana.
Olur
ne duymak istiyorsun?
Yalan söyle bunca yıl beni beklediğini söyle söyle.
Bunca yıl seni bekledim.
Dönmeseydim öleceğini söyle.
Dönmeseydin ölürdüm.
Beni hâlâ, benim seni sevdiğim gibi
sevdiğini söyle.
Seni hâ
Yalan söyleyin
Gidişimin sizi üzmediğini söyleyin.
Gidişinize üzülmüyorum.
'Le Petit Soldat'tan bir sahne (JL
Godard; 1960).
Aşık değilim size.
Brezilya'da sizinle buluşmayacağım.
Şefkatle öpmüyorum sizi.
Şefkatle öpmüyorum sizi.
'Saló veya Sodom'un 120 Günü'nden bir
sahne (Pier P. Pasolini; 1975).
Amerikalılar bu savaşçıyı hayata
döndürmeye çalışıyor muhtemelen sorguya
çekmek için.
Ellerine ne geçecek peki?
Hakaretler, komünist marşlar ya da
VATAN
en
basit haliyle: acılı haykırışlar!
- Gitmesini söyle!
- Mutfağa git.
'Les Carabiniers'den bir sahne (JL Godard;
1963)
Sandalyeye çıkın!
Arkanızı dönün!
Beraber yürüyelim.
Korkmuyor musunuz tek başınıza?
Ailenizle mi yaşıyorsunuz?
Anne babanızla mı oturuyorsunuz?
Anne babanızla?
- Hikâyenin nereden geldiğini biliyor
musunuz?
- Karşılıklı münasebeti ortadan
kaldırmak
-İki kardeş varmış: -neredeyse
imkansızdır.
- Prometheus - Şiddet bir formdur Olmak ya da olmamak
'Paisà'dan primat Cena'dır (R.
Rossellini; 1946).
1944 ilkbaharında, savaş sona erdi Lütfen,
lütfen
UY(ARLAM)AK
Ölümsüz olmak ilginizi çekmiyor mu?
Ölümsüz mü?
'Vertigo'dan bir sahne (A. Hitchcock;
1958).
Ne fark eder ki?
Herkesin isteyeceğini söylemişlerdi.
Ölmezsem ne olacak?
"L'Atalante"den bir sahne
(Jean Vigo; 1934).
'Hélas Pour Moi'den bir sahne (JL
Godard; 1993)
Hayat duracak mı?
Ben sizin gibi değilim ki.
Gurur duyuyorsunuz bununla demek.
Evet, kendimi başkalarıyla kıyasladığımda
gururlu iç dünyama baktığımdaysa
mütevazı olurum.
- Zaten söylemiştiniz bana.
- Evet ama siz olduğunuzu bilmiyordum.
Simon olduğunu sanıyordum.
Bu ilk kavgamız.
Seni seviyorum.
4 Ocak 1792, Özgürlük Yılı 4.Ulusal Alan
Adları.
İmzaladık
imzalamak atama Tayin.
Eh, ne istediğini bilmelisin.
İspanyol Cumhuriyetçi José Bergama'yı
hatırlıyor musunuz?
Komünistlerle ölüme giderim ama bir adım
öteye gitmem.
Beyler
- talihsizlik başka bir
kızıl - kızıl öldü.
O başlattı
işin aslı bu.
Kapa çeneni, Cassandra!
Savaş başladı Ölüm "Peguy'i görüyor musunuz" dedi?
- Ölüm diye bir şey yok - Metin kadar kullanışlı bir şey yok
- Sadece
- metinde bir sözcük kadar kullanışlı bir şey olmadığı gibi - Öleceğim.
Kitaba, kitaptan başka koyacak bir şey yok
elimizde.
Bir kitaba gerçekliği koymak için ne
gerekir o halde?
Peki bir sonraki seviyede gerçekliğin
içine gerçekliği koymak gerektiğinde?
Ne oluyor, dostum?
Akşam karanlığı çöküyor Tatil sona eriyor.
Bir saniyenin hikayesi için bir gün
gerekiyor bana.
Bir dakikanın hikayesi için bir sene.
Bir saatin hikayesi için bir ömür.
Bir günün hikayesi içinse sonsuzluk.
'Hélas Pour Moi'den bir sahne (JL
Godard; 1993)
- İyi akşamlar, Ludovic, savaşa mı
gidiyorsunuz?
- Evet, Bayan Donadieu.
Korkunç
korkunç de Maistre St. Petersburg'da "Le Soirées”yi (Akşamlar) yazmıştı Moskova Savaşı'ndan bir gün önce: Salgınlar,
talihsizlikler, ıstıraplar günahlarla
yozlaşan insanların kötülüğünün
cezasıdır.
İlahi kefaretin celladı toplumun mihenk
taşıdır.
Doğal adaleti o sağlar.
Kutsal bir görevi vardır.
Gökler sadece kanla yatışır ve suçluların bedelini masumlar da öder.
ROSA LÜKSEMBURG - 15 OCAK 1919'DA
ÖLDÜRÜLDÜ.
'Kral Lear'dan bir sahne (JL Godard;
1987).
Sözlerinin eri değiller.
Bana dünyaya bedel olduğumu söylediler.
Yalandı.
- Sonsuza kadar yok oldu.
- Sonsuza kadar yok oldu.
- Kim ölü, kim yaşıyor, biliyorum.
- Kim yaşıyor, kim ölü, biliyorum.
- Toprak kadar ölü.
- Bir ayna ver bana
O akşam, Saints-Maurice-et-Lazare
tarikatının Büyük Şövalyesi Kont Joseph de Maistre devam eder:
YERYÜZÜ
sersemce sözlerine devam eder: İşte, canlıların yok oluşunun ardındaki
yasa bu.
Devamlı kanla sulanan yeryüzü yaşayan her
şeyin bitmek bilmeyen, ölçüsüz bir şekilde kurban edildiği yaşayan her şeyin
bitmek bilmeyen, ölçüsüz bir şekilde kurban edildiği bir sunaktır.
ta ki her şey tükenene, kötülük silinene
kadar
-Tanrı güçlünün yanında değil, cesareti
olanın yanındadır.
Bir ay içinde birlikler ülkeyi terk edecek
- Tanrı kibiri sevmez - Bir kez daha
anladık, bu savaşın zaferimizle
sonuçlanmayacağını hayal bile etmemiştik.
Savaş, bu yüzden kutsaldır.
KURTULUŞ Savaş, bu yüzden kutsaldır.
Çünkü dünyanın bir kanunudur.
Savaşırken ölenlerin şerefiyle
ölmediğinden kim şüphe eder?
Bu uğurda ölen kurbanların kanını boşu boşuna akıttığına kim inanır?
İşte bu yüzden savaş o gizemli ihtişamıyla
kutsaldır ve açıklaması zor albenisiyle
bizi kendine çeker.
Akşamın sonunda, St.Petersburg'daki
Fransız diplomatın sözleri: Ancak halk için son derece tehlikeli olan şey Efendim?
Önemli değil, affedersin.
devrimin temellerinin saçmalığı ve
yarattığı ahlaki çöküştür.
Hayır, bu doğru değil.
Hepinize iyi şanslar.
ve Malraux basitçe şöyle derdi: Ya
yaşadığımız felaketi bir saldırıya dönüştürecek
ya da öleceğiz, o kadar.
Ya yaşadığımız felaketi bir saldırıya
dönüştürecek ya da öleceğiz, o kadar.
Rahat bırakın beni, rahat bırakın!
Kimseden hiçbir şey iste 3.
ÇILGIN RÜZGÂRIN YOLCULUĞUNA BIRAKILMIŞ
DEMİRYOLUNDAKİ ÇİÇEKLER
- Ne geliyor öyle?
- Bir tren!
Trene binecek miyiz?
Bak, nasıl geliyor bize doğru!
İşte geliyor.
Dikkatli olmamız lazım.
'Hélas Pour Moi'den bir sahne (JL
Godard; 1993)
ilk taşı atsın!
Kompartıman B: Lucienne Mirabeau, doğum
yeri, Lyon.
Mesleği: sekreterlik.
'Berlin Ekspresi'nden bir sahne (J.
Tourneur; 1948).
Kompartıman C: Herr Otto Frantzen, doğum
yeri, Frankfurt, Almanya bir zamanlar
sanayiciydi, şimdi hurda demir ticaretinde.
Kompartıman D: boş ancak önemli biri için
ayrılmış durumda.
Kompartıman E: Liverpoollu James Sterling,
Dunkirk'te savaşmış eski asker.
Şu andaki mesleği, öğretmenlik.
Teğmen Maxim Kourouchivov, doğum yeri,
Moskova.
Stalingrad savunmasında çarpıştı, şu anda
Rus İşgal Güçlerinde askeri lojistikte.
Kompartıman F: Henri Perrault, Paris.
Bir zamanlar Fransız direniş örgütündeydi.
Şu anda ticaretle uğraşıyor.
Kompartıman G: Hans Schmidt, doğum yeri,
Münih.
Mesleği
Sabah dokuz sularıydı.
Kasım sonuna doğru buzlar erimişti.
Varşova treni son sürat Petersburg'a
yaklaşmaktaydı.
Havada nem ve sis o kadar yoğundu ki gün
ışığı neredeyse görünmüyordu bile.
Trenin pencerelerinden sağda ve solda on
adım ötesi görünmüyordu.
Bir asır sona erip yeni bir asra doğru
girerken bazı insanlar hayatta kalma
yöntemlerini yeni bir yönteme dönüştürür
ve bu yeni yönteme sanat denir.
Bir çağın bitiminde hayatta kalan tek şey
yaratılan sanat biçimidir.
Hiçbir uğraş, var olduğu devir kapanmadan
sanata dönüşemez.
Sonra da bu sanat kaybolur.
Bırakın geçeyim.
Ayağıma bastınız yahu.
Her yer tıklım tıklım, metro daha kötü.
Affedersiniz.
Olduğunuz yerde kalamaz mısın?
Bırakın geçeyim!
Nereye gitmemi istiyorsunuz?
- Gölge ve uzaklık kendine
-
Beni takip edin, beyefendi.
-
bir keşfin kat'i nizamında form bulur.
- Uyuyorsunuz, belli.
- Bu form
- Evet, evet, uyuyorum çok tuhaf.
Hanımefendi, en azından açıklar mısınız
bunu?
Yok bir şey uyuyorsanız, rüyanızı kabullenin.
Uyuyan kişinin rolü budur.
Goethe'nin dili korkunç bir hâl almıştı geceleri
Rusya'nın küçük tren garlarında
duyulduğunda
'For Ever Mozart'tan bir sahne (JL
Godard; 1996)
Bir yolculuk yapalım!
buharsız
ve yelkensiz
Bu sıkıcı zindanı biraz ışıtmak için,
Ufkun çerçevesine tuval gibi gerilmiş
Zihnimize, ne görüp geçirdiniz resmedin.
BATILI GÖZÜYLE
-
Söyleyin bana, neden casusluk yaptınız?
- Bilmiyorum - Kabul ettiniz mi?
- Örgüte girmeyi mi?
Hayır, Michel Ama komünistler arasında bile para her şeyden
önemlidir.
tam olarak aynı şeyi yapacak, diğerlerinin
ona öğrettiklerini.
orada bir şey ortaya çıktı, bu olağanüstü
ışıkta ve gün ışığında gerçekten de
toplumda harekete geçmesi gereken bireyler var
geceyi, gecenin gizemini vurgulayan bir şey.
Ve toplum harekete geçerken de tam olarak
aynı şeyi yapacaktır
Her biri yemyeşil rengiyle bezeli yazın
muhteşem parlaklığında sonbaharın ve kışın bozgunu ilkbahar tomurcuklanmadan
önce yine kararır zamanla hep huzurlu
Gözcüler gibi değil
Hayır sanki savunurlar gibi
O devasa ve tek parça yığınları
Yaşayanlar ölülere karşı
İlkbahar tomurcuklanmadan önce yazın
yemyeşil renklerinde dayanıyor korunuyor kışın bozgununa karşı
Her biri Her biri yemyeşil rengiyle bezeli
yazın ve sonbaharın o muhteşem parlaklığında
Ve kışın bozgunuyla İlkbahar
tomurcuklanmadan önce yine
Her biri - Dağılın!
- Hayır!
Bu ilk uyarım, güç kullanırız!
Dağılın!
İkinci ve son uyarı: Güç kullanacağız!
Dağılın!
Yaşasın sosyalizm!
Bu vahim anda ve amansız ortamda
4 - HUKUKLARIN RUHU
herkesin durumu
-
bayrak
- Enjolras'ın onulmaz melankolisini daha
da körüklemişti.
Bayrak pis manzarada dalgalanıyor ve haykırışlarımız davulları susturuyor.
Arthur Rimbaud: Demokrasi
TERÖRİZM bir GÜZEL SANATLAR DALI olarak
NİTELENDİRİLİR
Ahenksiz Filmler
devrim içindeki bir devrimden sonra E
ğer komuta kademesindekilere buyurdukları şeylerle ilgili bilgilerini
artırmalarını ve onlara itaat
edenlere biat etmenin zevkini
anlatabilirsem
En mutlu insan ben olurum.
'Alphaville'den bir sahne (JL Godard;
1965).
Ölümlülerin en mutlusu ben olurum
İki
Ölümlülerin en mutlusu ben olurum
eğer insanların önyargısını yıkabilirsem.
Önyargı derken belli birtakım şeyleri
görmezden gelmemiz değil kendi kendimizi
görmezden gelmemizden bahsediyorum.
'La Strada'dan bir sahne (Fellini;
1954).
Bir hükümetin ya da bireyin katil olması
kabul edilebilir bir şey değil artık.
Avrupa birleşti çünkü Avrupa'da yapılan
her şeyi Avrupalılar yapıyor.
Hükümet vahşi bir hayvan gibi
davranıyorsa ona vahşi bir hayvanmış
gibi muamele edilmeli.
Günümüzde, hemen dibimizde, gözümüzün
önünde katlediyoruz, yakıyoruz,
yıkıyoruz, yağmalıyoruz annelerin ve
babalarını boğazını kesip küçük kızları
ve oğlanları satıyoruz
Çocuklar satılamayacak kadar küçükse
boğazlarını kesiyoruz
Aileleri evlerinde ateşe veriyoruz
'Almanya, Sıfır Yıl'dan bir sahne (R. Rossellini;
1948).
Ve
böylece katliamı yapan yaşayanlara
ARAMIZDAKİ İŞARETLER –
ölüler salgınlarla cevap veriyor, ne kadar
güzel.
Avrupa hükümetlerine öğrettiğimiz şey de
bu işte bir annenin karnındaki çocuğu
öldürmek çünkü meydanların altı
kemiklerle dolu.
Fransa'nın kaderi de Amerika'nın yolunda
ilerliyor
Romantik Alman peri masallarındaki gibi
-
bu vahşiliği gösterenler korkutucu
-
Kedi
ama medeni görünüp de onlara izin
verenlerin durumuysa dehşet verici.
efendisinin hırsını görüp onunla alay
ediyor.
KARANLIK MONTESQUIEU'DAN
Neden Saraybosna?
İki yüz köy yakıldı, sadece 99 tane
kaldı
KARANLIK
- salgın dediğiniz şey sadece tifo tüm kadınlar tecavüze uğramadı tüm kızlar satılmadı, bazıları kaçtı.
NE DÜŞÜNDÜĞÜNÜ BİLİYORUM
-Tutsaklar hadım edildi ama kafaları da
kesildi
NE DÜŞÜNDÜĞÜNÜ BİLİYORUM
Çünkü Filistin ve
NE DÜŞÜNDÜĞÜNÜ BİLİYORUM
sadece süngünün ucunda vesaire, vesaire
İnsanlara öğretmek için aramamız gereken
şey tam olarak bu herkese sevgiyle
yaklaşmanın erdemi
İnsan
herkese sevgiyle yaklaşmanın erdemi
İnsan
insan toplumun fikirlerine karşı
esnek ve diğerlerinin tepkileriyle yoğrulan insan kendisine gösterildiğinde
doğasıyla yüzleşebildiği kadar kendisinden alındığında onun hissiyatını bile
unutabilir.
GİZLİ VE HUKUK
- Kitaplar!
- Evet, son fıçıdaydı.
Kitaplar
Bir kanun kitabı.
Kanunlar!
O kitapta bir şeyler olduğunu biliyordum!
El bile değmemiş neredeyse.
Gözümüz gibi bakmalıyız ona, efendim.
Okuyabilecek misiniz acaba?
Sanırım bir şeyler çıkarabilirim.
Aklımı verebilirsem
Kahrolsun Kral!
Karısıyla çılgın geceler geçiriyor yatakta
Kahrolsun Kral
Yaşasın Kanunlar!
Yaşasın Kanunlar!
Ruhumuzu safça boyar o anda Onun
düşeceğini hisseder, düşmelidir de ve düşecektir.
Sır ve Yasa Fark etmez, her şey fazilettir.
Bir anda öldü galiba.
Adaletin hayattan kopardığı insanın
geleceği Kürsü'ye aittir.
Hüküm Kürsü'ye aittir
- Eğer mahkum edileceksem ve
soyunacaksam hiç kimseye bağlı
değildir
-
bir kadın gömleği ve başıma saracak
sadece vicdanıyla baş başadır.
-
bir şey verin hiç olmazsa.
Hapishanenin sahibi Kürsü'dür üzerindeki hakimiyeti mutlaktır.
Kapa çeneni!
Çabucak bırakıldılar, Clampton ve McLorry
kefaletini ödemişti.
Yasalar böyle, onlar için de seninle benim
için de aynı.
O halde kanunlarda bir yanlışlık var.
Genel grev!
Geri adım atacaklar!
Genel grev!
Hep aynı sloganlar
Hep beraber!
Hep beraber!
Toplum müşterek bir suç üzerine
kuruludur
Genel grev!
Devam etmeli, hükümet pes edene kadar
devam etmeli.
Unutmayın
Bir
yetişkin olarak genç kadın abartılı özgürlüğünde tekrarlanan sözlerine dikkat etmeli.
Bu aşırılık korkuya sebep olabilir cumhuriyet için de tehlikeli addedilecektir.
Prensipte olmasa da Avrupa gereken
erdemlerden yoksundur.
Düzene isyan edince asi olursun.
Düzene, krala ve Tanrı'ya isyan ettin!
YASAKLI MONTAJ
bir anlık gafletle kafirlerin boğazını
kesmeye çağırıyorum sizleri
Bir süredir yaşadığı zihinsel
yoğunluk karanlık bir girdaba
dönüşmüştü.
Yoksul insanları tercih ederim çünkü
bozguna uğramışlardır sık sık elimden bırakıyorum bu kitabı ve bir tasarım oluşturmadan objelerimi takip
ediyorum.
Ne kuralları ne de istisnaları tanıyordum
Sadece siyah çizgiler var.
Ama burada gösterilen şey -Ne kadar komiksiniz.
Bunu mu demek istiyordunuz yani?
-
geçmişte kaldığı düşünülen şeyler değil sadece.
- Niye söylemediniz o zaman?
Her şeyi daha da karmaşıklaştıran
olayların arasına girenler.
Söyledim söylemesine ama sesimi
duyuramadım.
Siyaset, ne anlama gelir siyaset?
Erdem.
Erdem.
Korku.
Erdem.
- Tanrının rahibi Yüce Rabb'dan farklıdır.
- Seçilmiş hükümetin yetkilerini erdemden
aldığını bilmelisin.
Yüce Rabb'in gerçek rahibi doğadır.
Tapınağı, evrendir.
Savaş zamanlarında halkın seçtiği
hükümet terör kullanabilir ama bunu erdemle yapar.
İbadeti erdemdir.
Şöleni, insanların bir araya gelip
Çünkü terör olmadan erdemin gücü
yoktur kardeşlik bağlarını güçlendirmesi
ve temiz kalpleriyle var olmasıdır.
ama erdemin olmadığı terör ölümcüldür.
Ne diyor?
Hiçbir şey duyamıyorum.
Dünyayı yoksulların kurtaracağını
söylüyor.
Karşılığında hiçbir şey istemeyeceklermiş.
Bunun bedelini bilmiyorlar.
Bu büyük işi yapacaklarmış.
5 - MERKEZİ
Türlerin toplu yok oluşunun kısa hikayesi
bu
Günümüzde çoğu çevre felaketine sebep
olan iki grup var: en zengin bir milyar
insan ve en fakir bir milyar insan.
En zenginler kaynakları müsrifçe
tüketerek ve atık üreterek küresel
çevreyi mahvediyor.
Bu arada en fakirler de seçim şansları
olmadığı için kaynaklarını mahvediyor.
KATALONYA'YA ÖVGÜ
Yine de bunu yapabilenleri sevmek ve onlar
tarafından sevilmek Sevgiden daha ne
beklenir ki?
Onlardan hesap sormak ne kadar fena Ama aşk o adamla yatmana engel değildi.
Yaşıyor muyuz diye düşünüyorsun ki yaşıyoruz
Ama sizde yaşamayan bir şeyle sorguluyorsunuz beni ve yaşaması mümkün olmayan bir şey arıyorsunuz
içimde.
Bu acı
endişedir Bekleyiştir Zaman her daim fazla olduğunda her defasında
yine de zaman zamana eksik olduğunda Bekleyişte, beklemeye müsaade eden zaman
bekleyişe daha yerinde bir yanıt vermek için kaybolur.
Zamanda meydana gelen bekleyiş, zamanı,
artık beklemenin olmayacağı zamanın
yokluğuna açar.
Beş parmak var, telafi edebiliriz
böylece El.
Ve uzun bir zaman sonra çünkü anlatılan hikayeler eylemlerden daha yavaş ilerliyor.
BATILI GÖZÜYLE MUTLU ARABİSTAN
Bir romanda merak, en kötü durumda çoğu zaman
herhangi bir durumda
davranışların en kötü hale gelmesine bağlı.
KAYIP CENNETLER
Sessizce ölebilirim.
Düşüncelerimizi nasıl harekete
geçirdiğimizi hatırlıyor musun?
Çoğu zaman rüyalardan başlardık.
Var olan her şeyin ötesinde görüntülere
ulaşırdık.
Hep bir kralın oğlu olduğumu hissettim
içten içe.
Mısır'daki herkes öyle hisseder.
Doğu, Batı'dan daha felsefidir.
Çıplak ayaklı biri bile yaşam hakkında,
dünya hakkında olağanüstü şeyler söyler.
Herkes birer felsefecidir.
Çünkü dünyaya bakışını yansıtmaya zamanı vardır.
Boşaltın burayı!
Hıristiyanlık kişinin kendini tanımasının
reddidir dilin ölümüdür.
Bir anda, Tunus'un ötesinde ufukta toprağın üzerinden kalkan hafif bir sis
gördü.
Ardından gri tozdan devasa bir perde etrafa doğru genişledi, yayıldı ve bu
girdapların içinde deve kafaları,
mızraklar kalkanlar Kartaca'ya doğru ilerleyen barbarların
ordusuydu bu.
RÜZGÂRDA KAYBOLAN ŞU ÇİÇEKLER
Hiç şüphe yok ki temsil daha doğrusu temsil eylemi neredeyse her zaman şiddet içerir temsil edilenlere karşı.
Gerçek bir tezat vardır temsil eyleminin şiddetiyle ve temsilin kendi iç huzuru arasında.
Selamlaşmalar ve anlaşılmaz sözler arasına
sıkışmış kalmışlar.
Dünya ilgilenmiyor Araplarla Müslümanlarla da.
Eğer İslam siyasi anlamda dikkatleri
üzerine çekiyorsa "Arap dünyası" esasen bir dekor ve manzara
Arap dünyası bir dünya olarak var olsa
bile hiçbir zaman olduğu gibi
görülmeyecek.
Her zaman bir bütün olarak Ana vatanları
için ölüme koşuyorlar ve onu
öldürecekler.
Araplar konuşabilir mi?
Araplar konuşabilir mi?
Camille!
Camille!
Yumuşak, alçak bir sesle olağanüstü şeyler söylüyor önemli, şaşırtıcı, derinlikli ve kesin
konularda.
Yumuşak, alçak bir sesle
Gök gürültüsünün tehlikesi bülbülün
sesindeki mutlak mevcudiyet bir flütün ince notası ve saf sesin inceliği
Gülümseyen iki dudağın anıştırdığı güneş.
Kısık bir sesle, bir nevi fısıltıyla Son derece saf bir Fransızcayla.
Söylenen sözleri duyamayanlar Onları yarım
yamalak uzaktan işitenler Onun hiçbir söylemediğini düşünebilir.
Ve onlar hiçbir şeydi.
Kendine güvenin kulakları için Ama bu
tezat ve bu müzik bu fısıldayan güç bu keşifler, bu körfezler bu gülümseme, görmezden geliyor evreni.
BELKİ ŞEHRAZAD BUNU 1001 GÜNDE FARKLI BİR
ŞEKİLDE ANLATIR.
Yazılmamış olandı o!
Ama hayallerden arta kalanlardı Hölderlin'den, Rimbaud'dan mesela.
ALEXANDRE DUMAS'TAN KOMPLE İŞLER - MUTLU
ARABİSTAN
Bir rüyada gördüklerimizden konuşuyorduk nasıl oluyor da, zifiri karanlıkta bu denli yoğun renkler yüzeye çıkıyor?
Işık bilgimizin meyveleri onlar
Bilgi görüyor.
GERÇEKLİĞE GEÇİŞ BELGESİ
Kontrpuan melodilerin üstdüşümüne dayalı
bir disiplinidir.
Melodilerin özdeş olması gerekmez.
Farklı olmalarının gerekmediği gibi.
Kompozisyonu engellemezler.
Ama onları aynı anda ve bir arada tutmak
gerekir.
Armonide, melodiyi akorlar oluşturur.
Kontrpuanda ise melodiler aksine akorları meydana getirir.
MUTLU ARABİSTAN
Çok uzakta, aşağıda yüz milyonlarca okyanus dalgası Dofa'nın görünmez sahillerine doğru
yaklaşıyor.
Gökyüzünden pek de hareket edermiş gibi durmuyor.
Denizin üzerinde bir menevişin kayıtsız
kesinliğiyle süzülüyor.
ARKEOLOJİ ve KORSANLAR
O şeffaflıkta bir balık şekli karıştırıyor suyu ve kayboluyor
devasa bir ışın gibi ya da daha
soğuk sulara doğru ilerleyen bir köpekbalığı gibi.
Kuzeyde
bir grup ada bir dizi timsah
gibi.
Güney bahçelerindeyse balıkçı tekneleri cam yüzeydeki sivrisinekler gibi temkinli
bekleyişinde.
Dinlerin kutsal kitabı toplumlarımızı
biçimlendirdi ve metinlerini kutsal addettik.
Yasa tabletleri On emir
Torah, İncil, Kur'an, vs
İMGE KİTABI
Burada, Emirlik'in başkenti Dofa'da huzuru bozan hareketlerin varlığı akla
gelmezdi patlamalardansa, en azından
söylentilerde.
Açıkçası Körfez Devletleri'nde hüküm süren emperyalist güçler artık Dofa'yla ilgilenmiyordu ne de olsa petrolü yoktu yerin altında.
Halka istedikleri her şeyi verecek kadar
güçlü bir hükümet her şeyi ellerinden
alacak kadar da güçlüdür.
Kurulu düzenin asileri
uzun zaman önce her türlü şiddet
eyleminden vazgeçmişti.
Çünkü bu sefil ama huzurun hüküm sürdüğü
yerde hiçbir şey yoktu ve kötüler bile yoksulluğa teslim oluyordu.
Yine de daha güçlü yabancı suçluların cesaretlendirmesiyle herkesi yarattıkları sefaletle gölgede
bıraktıklarını görmezden gelemeyiz.
Samantar emindi bir ülkenin yoksulluğu yırtıcılara karşı tek savunmasıydı.
Ve tek bir refah sözü bile yeterliydi onu fethetmeye onu yok etmeye ve onu yağmalamaya.
Samantar Yaradanına şükretti tüm işleri köstekleyen böylesine nankör topraklarda doğduğu için.
İşin en şaşırtıcı tarafıysa saldırıları üstlenenlerin "sözde" Körfez Kurtuluş Ordusu
olmasıydı.
Kötü bir şekilde basılmış broşürleri modası geçmiş
devrimci jargonla yazılmıştı.
Ne Dofa'nın topraklarının önemi ne de
bölgenin siyasi koşulları .
komşu emirliklerin zenginliklerine rağmen
bir cehenneme dönebilirdi pekala.
Krallığın başbakanı Şeyh Ben Kadem'e
ise bir fantezisi eziyet çektiriyordu.
Çünkü tüm Körfez ülkelerini egemenliği altına almanın hayalini kuruyordu.
Doğruydu da bu çorak toprak parçasının tek efendisiydi o.
Ne de olsa hareminde çöreklenip kalmıştı
yaşlı emir ve artık hiç emir vermiyordu
ona.
Ve Ben Kadem çocukluğundan beri yanıp tutuşuyordu güç ihtirasıyla.
Bugün 42 yaşına geldiğindeyse bu ihtiras
daha da güçlenmişti.
Ama dünya
hayallerindeki kadar basit bir şekilde dönmüyordu Dofa haricinde her yerde petrol çıkması ümitlerini boşa çıkarıyordu.
Tuhaftır ki Ben Kadem'in bu isteğinden
dürüstçe bahsedebildiği tek kişi
ihtirasını gülünç bulan genç
kuzeni Samantar'dı.
Ama kuzen her şeye karşı çıkıp büyük güçlerin kanlı oyunlarını öğrenme
peşinde değildi.
Onun için son olaylarla ilgili Samantar'ın
düşünceleri çok daha önemliydi.
Dofa'da devrimci bir çağın başlangıcı yarımadada silahlı bir eylem olasılığını sildi attı.
- Yalnız mısın?
- Evet, yalnızım.
Seni rahatsız etmiyorum ya?
Seni görmek beni hep mutlu eder.
Ama bu mutluluğu nadiren deneyimlerim.
Benden ayrılıyorsun.
Hâlâ bu fedakârlık için hazır
değilsin
Siyasilerin hepsi de ihtiraslarında
aynı bahaneye sığınır sanki halkın
mutluluğu için kendini feda ediyormuş gibi davranırlar.
İnsanlar ondan hiçbir şey istemez
oysa tek istedikleri huzur içinde
yaşamaktır.
O huzurlu yaşam sırasında dünya da
değişiyor
Değişen dünyadan bize ne?
Sahtekar hepsi evrensel bir kandırmacanın işbirlikçi
aktörleri.
Krallıkta devrim başlamıştı.
İnanırdım
gerçek bir devrim olsaydı eğer
ama şüpheliyim.
Gizli servisimizin bildiği birkaç kişiyi
yakaladık.
Ama bir şey bilmiyormuş gibi
davranıyorlar.
Hangi bombadan bahsettiğimizi bile
soruyorlar.
Çünkü hiçbir şeyden haberleri yok.
Burada, Dofa'da
HİŞAM
insanlar bomba fırlatıyor bana normal geliyor.
Ne de olsa
hükümetin uyguladığı şiddete
karşı isyanlarını ifade etmenin tek yolu bu.
Açıkcası ben her zaman bombaların tarafını tutacağım.
TAREK
Bu bölgede
devrimler çok önemli değil doğru,
bugünlerde, her şey mümkün.
Sen de
günümüz dünyasındaki erk sahiplerinin vahşi aptallar olduğunu düşünmüyor
musun?
İnsan niye kral olmayı hayal eder Faust olmayı hayal etmek varken?
Ama hiç kimse artık Faust olmayı hayal etmiyor herkes kral olma hayalleri peşinde.
Dofa'da, Şeyh Ben Kadem'in hayalleri
yıkıldı.
Genç sevgilisinin ölümüyle Körfez ülkelerine hükmetme hayalleri tamamıyla suya düştü.
Ben Kadem, siyasi hatalarını Samantar'a itiraf edip ülkeden kaçtı ve mülteci oldu.
Yaptıklarının semeresinden mutlu olan
Samantar sefil ininden dışarı çıktı.
Birkaç ay sonra Samantar Tarek ile tanıştı.
Eski başbakanın kışkırttığı sahte
devrimleri öğrendi.
Çocuklarla ne mi yapıyorum, dedi deli bir nevi karşı devrim bu bir deli her yere gidebilir hareketlerinde ve konuşmalarında tamamen
özgürdür.
Çocukların yardımıyla bankayı havaya
uçurdum ve ithalat ihracat
şirketini yüz karası kapitalizmin iki
simgesini.
Patlayıcılar çocuklar tarafından eski, terk edilmiş iskelede bulunmuştu.
Teşekkür ederim.
Bir deliyle sohbet etmek paha biçilemez
bir ayrıcalık.
WORD ANNE-MARIE MIÉVILLE'DE GÖRÜNTÜLER
SÖZDEKİ İMGELER
İnan bana, daha hüzünlü olamazdık
Terkedilmiş Dünya Terkedilmiş Dünya.
Daha fazla hüzünlenemezdik, dünyanın iyiliği
için.
Yeryüzü, terk edilmiş, alfabenin
harfleriyle tıka basa dolmuş bilginin
altında ezilmiş üstelik artık pek
dinleyeni de kalmamış.
METİNLER FİLMLER
Ama dil sistemi asla konuşulan dille
uyuşmayacaktır.
TABLOLAR MÜZİK HEPSİ
Brecht, gerçekte sadece bir fragmanın
özgünlük alameti taşıdığını söyler.
Marx ve Engels'in gözünde Eugene Sue kör
bir adamdı çünkü üretim eylemine en
yakın işlevsel çalışma budur - tüm yaşamı tecritte geçen yalnız biri.
-
nefes almaya benzer
- Onu takdir ediyorlar
- var
olmanın en basit gerçeğidir - insan haklarına saygı duyulmayan bir
yerde
-
insanın vicdanıyla yaşaması.
çökmüş bir medeniyetin temsilcisi
sayıyorlardı.
eşitsizliğin hüküm sürdüğü yerde
eleştiriler başlar.
Ama Balzac onların aksine diğerleri gibi
hezeyanlara kapılmadı pişmanlık ya da
şiddet eylemlerine girişmedi hiçbir şekilde.
bunun yerine gerçekliği dönüştürerek
gözlerimizi kamaştırdı.
Bir devrim gerçekleşmeli.
SÖZ VE İMGE
Kendi kendime konuştuğumda bir başkasının sözleriyle konuşuyorum kendi kendime.
Ve hiçbir şey umduğumuz gibi olmasa bile umudumuzdan hiçbir şey kaybetmeyiz.
Umutlarımız gereklidir ve ütopya olarak
kalırlar bir köşede.
Ve beklentilerin yoğunluğu içinde bulunduğumuzu zamandan çok daha büyük
olur.
Geçmişin kesinliği gibi beklentiler de değişmeden kalacak ve gençliğimizdeki gibi umudun ateşiyle beslenenler olacak.
« Prev Post
Next Post »