Conan 1-2
| |
Barbar Conan (1982) Conan the Barbarian
129 dk
Yönetmen:John Milius
Senaryo:Robert E. Howard, John Milius, Oliver Stone
Ülke:ABD
Tür:Macera, Fantastik
Vizyon Tarihi:14 Kasım 1983 (Türkiye)
Dil:İngilizce
Müzik:Basil Poledouris
Çekim Yeri:Almería, Andalucía, İspanya
Oyuncular
Arnold Schwarzenegger
James Earl Jones
Max von Sydow
Sandahl Bergman
Ben Davidson
Tüm Kadro
Devam Filmleri
1982 - Barbar Conan(146,152)6.9
1984 - Conan 2(79,467)5.9
Özet
Arnold'un politikacı olmadan önceki halini görmek için!
Kılıçlar ve büyücüler, Conan the Barbarian 80'li yılların dalga gibi çoğalan
fantazi filmlerinden. Ailesi bir baskında ölüdürülen Conan gönderildiği köle
kampında ustasından dövüş sanatlarını öğrenir ve onun becerilerini para
kazanmak için dövüş oyunlarında kullanır. Bir kez özgürlüğünü kazandıktan sonra
kaslı savaşçı ailesinin vahşice öldürülüşünün intikamını almak ister.
Yorum
Bir yerde kısa bölümünü seyredince merak edince bakmak
istedim. Eğer ki, çocukluk döneminde seyretseydim, beğeneceğim ve etkileneceğim
bir film olurdu. Conan karakteri çocuklar arasında Rambo kadar olmasa da
yurdumuzda varlığını kabul ettirdi.
Filmin başında çeliğe vurgu yapılması, Ayn Rand'ın Atlas
Silkindi romanını hatırlatıyor. Konu olarakta çelik ve maneviyatın çarpışması,
liberalizm vb bir benzeyiş var. Nihilizm felsefesi adım adım hissediyorsunuz.
Finalde Conan, Thulsa Doom'un şu sözlerine "Bana geldin oğlum. Çünkü eğer ben değilsem kim artık senin
baban? Sana yaşama isteğini kim
verdi? Ben senin aktığın pınarım. Ben öldüğümde sen hiç yaşamamış olacaksın. Bensiz Dünyan ne olur? Oğlum.
Oğlum." aldırmayarak kafasını koparması Nietzsche'nin "Tanrı
öldü" demesinden başka ne olabilir ki?
Mitolojik bir çağda çelik ile inancın savaşını inceden inceye
işleyen film yılı itibarıyla bilinçaltına epey mesajlar yerleştirmiş. İstırap
ağacını da hatırlatayım.
Altyazı
BİZİ ÖLDÜRMEYEN ŞEY, GÜÇLÜ KlLAR
Okyanusların Atlantis 'i yuttuğu zaman ile Aryus'un oğullarının yükseldiği zaman arasında
hayal edilmeyen bir çağ vardı.
Ve bu çağda, kaderi Aquilonia'nın değerli tacını dertli bir alında
taşımak olan Conan yaşardı.
Size onun destanını anlatacak tek kişi benim,
onun tarihçisi.
Sizlere büyük maceraların yaşandığı günleri anlatayım.
Ateş ve rüzgar
gökten göğün tanrılarından gelir, ama senin tanrın
Crom'dur.
Crom dünyada yaşar.
Bir zamanlar
devler yaşardı dünyada Conan.
Ve kargaşanın
karanlığında Crom'u aldattılar ve ondan çeliğin sırrını
aldılar.
Crom hiddetlendi
ve dünya sarsıldı.
Ateş ve rüzgar
devleri yere yıktı ve cesetlerini suya attı.
Ama öfke içindeki
tanrılar çeliğin sırrını almayı unutup onu savaş meydanında bıraktılar.
Ve onu bulan
bizlerse sadece insanız.
Tanrı değil.
Dev değil.
Sadece insanız.
Çelik, sırrında
daima bir gizem taşıdı.
Onu öğrenmelisin
küçük Conan.
Onun disiplinini
öğrenmelisin.
Çünkü bu dünyada
kimseye, ama hiç kimseye güvenemezsin.
Ne erkeklere, ne
kadınlara, ne de hayvanlara.
Buna
güvenebilirsin.
Şunu öldürün!
Sen.
Onu öldür!
Küller çiğnenerek toprağa kan ise kara karışıp gitti.
Ne için geldiklerini kim bilir?
Çelik silah için mi, yoksa cinayet için mi?
Asla bilinmedi.
Çünkü liderleri
güneye çocuklarsa
Vanir'le kuzeye gittiler.
Efendimin halkının yaşadığını hiç kimse asla
bilmeyecekti.
Onun hikayesi acı doluydu.
Buraya otur.
Buraya otur!
Artık umursamıyordu.
Hayat ve ölüm aynıydı.
Sadece, onu şehvet ve öfke çığlıklarıyla selamlayan
bir kalabalık vardı.
Kendi değerini anlamaya başladı.
Önemli
biriydi.
Zaman
içinde, onun zaferleri kolay sayılamaz oldu.
Doğuya götürüldü.
Büyük bir ödüldü.
Orada savaş ustaları ona en gizli sırları öğreteceklerdi.
Okuma ve yazma da öğretiliyordu.
Khitai'nin şiirleri, Sung felsefesi.
En iyi etlerle beslendiğinde kadın zevklerini de öğrenmeye başladı.
Ama çeliğin disiplini her zaman oradaydı.
Oğullarımın beni asla
anlamayacağından korkuyorum.
Yine kazandık!
Bu iyi.
Ama hayatta en iyi
şey ne?
Geniş bozkırlar.
Çevik at.
Bileğindeki şahin.
Ve saçlarındaki
rüzgar.
Yanlış!
Conan, hayatta en iyi
şey ne?
Düşmanını ezmek, önünde
sürüklendiklerini görmek ve kadınlarının feryatlarını duymak.
Güzel.
Git.
Git.
Özgürsün.
Git.
Belki efendimin çok uzun zamandır hapsedilmiş
vahşi bir
hayvan olduğu sanılıyordu.
Belki.
Ama çok uzun
zamandır hatırlanmayan
bir rüya olan özgürlük onundu artık.
Crom.
Sıcak bir yer ve ateş
var.
Ateşimle ısınmak
istemiyor musun?
Geleceğini söylediler.
Kuzeyden, çok
kuvvetli bir adam.
Bir fatih.
Birgün kendi eliyle kral
olacak bir adam.
Dünyanın yılanlarını
ezecek Yılan mı?
Yılan mı dedin?
Aradığın nedir?
Bir bayrak.
Bir sembol.
Belki bir kalkan
üstünde.
Birleşen iki yılan.
Yüzleri karşı karşıya
ama
tek vücutlar.
Altında bir güneş ve
bir ay var.
Kara güneş, kara ay.
Evet.
Bedeli var, barbar.
Zamora.
Dünyanın kavşağı.
İstediğin şeyi bulacağın
yer Zamora!
Crom!
Yiyecek.
Yiyecek!
Günlerdir birşey
yemedim.
Şimdi yiyeceğini kim
dedi?
Bana yiyecek ver ki, kurtlar
geldiğinde gücüm olsun.
Ölümüm açlıktan değil
savaşırken
olsun.
Kimsin sen?
Ben Subotay'yim.
Hırsız ve okçu.
Hirkanyalıyım.
Kerlait'in büyük
üyesi.
Neden buradasın?
Kurtlara yem olarak.
Sen hangi
tanrılara dua edersin?
Ben Dört Rüzgar'a
dua ediyorum.
Ya sen?
Crom'a.
Ama nadiren dua
ederim.
Beni dinlemiyor.
Öyleyse ne işe
yarar?
Her zaman dediğim
gibi.
O güçlü.
Ölürsem, onun huzuruna
çıkmak zorundayım.
Bana çeliğin kuralını soracak.
Bilemezsem, beni fırlatıp atar.
Crom bu.
Güçlü, dağının tepesinde.
Benim Tanrım daha büyük.
Crom, dağından
senin Dört Rüzgar'ına güler.
Benim Tanrım daha
güçlü.
O sonu gelmeyen
gökyüzüdür.
Crom onun altında
yaşıyor.
Medeniyet, eski ve
kötücül.
Bunu hiç görmüş
müydün?
Hayır.
Zaman kaybetmeyelim.
-Lezzetli.
-Ne zamandır orada,
bilmiyoruz.
Pis koku!
Her zaman kokar mı?
Rüzgar nasıl giriyor?
İki yılan.
Kara bir güneş
üstünde birleşiyorlar.
Muhteşem bir bayrak.
Tek bildiklerim, o
lanetli kulelerdeki Set'in yılanları.
Bütün şehirlere
yayıldılar.
İki yıl önce, yılan
modaydı.
Şimdi her yerde var.
Hilekarlarmış.
Geceleri insan
öldürüyorlarmış.
Ben birşey bilmiyorum.
Siyah nilüfer.
Stygia'dan.
En iyisi.
İnşallah Haga
değildir.
Senin gibi bir katile
Haga satar mıyım?
-Çok az paraya
şeytandan korun.
-Ben şeytanım.
Hepsi fahişe.
Ölmüş bile.
İnanabiliyor musun?
Ha?
Hırsız olamayacak
kadar irisin.
Gel.
Gidelim bu yerden.
Yılan mı arıyorsun?
Yılan Kulesi'nde
yaşıyorlar.
Sonsuz servete ve en
büyük mücevher olan Yılanın Gözü'ne sahiplermiş.
Yavaş çiğne.
İyi maldır.
-Sen muhafız değilsin.
-Sen de.
Biz de senin gibi
hırsızız.
-Kuleyi tırmanmaya
gel.
-İpiniz bile yok.
Ölüme meydan okuyan
iki aptal.
Bu duvarın
arkasındaki dehşetleri biliyor musun?
Hayır.
Öyleyse sen önden git.
-Bu kadar kötü kokan
ne olabilir?
-Sonsuza dek yaşamak
istiyor musun?
Şu baş rahip.
Thulsa Doom'dan
sonra ikinci adam.
Thulsa Doom bin
yaşında diyorlar.
Burada ne var,
bakayım.
Siz aşağı bakın.
Öldürün onları!
Sonsuza dek yaşamak
istiyor musunuz?
Her tür zevk ve eğlenceye dalıyorlardı.
Servet harika olabilir.
Ama biliyorsunuz, başarı, insanın cesaretini en güçlü düşman kadar kesin sınayabilir.
Yağmacı Kral Osric'in odasına götürüldüler.
Kral, bir zamanlar, efendim gibi güçlü bir
kuzeyliydi.
Ama şimdi yaşlı ve ayyaş.
Bunlar istediğiniz
hırsızlar.
Üç kişiler sanıyordum.
Arkadaşımız bahçede
öldü.
Aslanlar yedi.
Aslanlar mı yedi?
Aslanlar yemiş!
Ne yaptığınızı
biliyor musunuz?
Rexor bile huzuruma
gelip beni, kralı, tehdit etti.
Ne cesaret!
Ne utanmazlık!
Ne saygısızlık!
Ne küstahlık!
Sizi selamlıyorum.
Thulsa Doom.
Bu yarı-tanrıdan yıllarca
çok çektim.
Güzel kentimde yılanlar.
Batıda Nemedia,
Aquilonia.
Güneyde Koth, Stygia.
Yılanlar!
Her yerde bu şeytani
kuleler!
Siz tek başınıza
muhafızlarına karşı koydunuz.
Nesiniz siz?
Hırsız!
Bunu görüyor musunuz?
Buna Yılanın Dişleri
diyorlar.
Ve bu öz oğlu
tarafından bir babanın kalbine saplandı.
Kendi kızım da bu
Thulsa Doom'un büyüsüne kapıldı.
Onun elinde benim
için böyle bir hançer var mı?
Köle gibi takip
ediyor onu.
Ruhundaki gerçeği
arıyormuş.
Sanki ben ona
veremezmişim gibi.
Şu anda biz
konuşurken, kızım doğuya gidiyor.
Thulsa Doom'a ve onun
Güç Dağı'na.
Onun malı olacak!
Kızımı ondan çalın!
Taşıyabildiğiniz
kadar alın.
Dahası da var.
Çok daha fazlası.
Kral olmanıza yetecek
kadar.
Hırsız, öyle bir
zaman gelir ki, mücevher artık parlamaz altın parıltısını yitirir ve taht
odası hapishaneye döner ve geriye tek kalan ise bir babanın evlat
sevgisidir.
Thulsa Doom'un canı
cehenneme.
O bir şeytan.
Cin çağıran bir
büyücü.
Müritlerinin tek amacı onun
hizmetinde ölmek.
Binlercesi var.
Yaşadığı bu Güç Dağı için zaptedilemez deniyor.
Subotai ile konuştum.
O da aynı fikirde.
Hala sağ iken
elimizdekini alalım.
Hiç şimdiki kadar çok
şeyim olmadı.
Hayatım boyunca tek başımaydım.
Pekçok kez kimseyi tanımadan ölümle yüzleştim.
Karanlıkta, başkalarının çadırlarına bakar ve
birbirine sarılan siluetler görürdüm.
Ama hep geçip giderdim.
Sen ve ben.
Aramızda sıcaklık var.
Bu dünyada bunu bulmak çok zor.
Lütfen.
Bırak geceleri bir başkası geçip gitsin.
Dünyanın gırtlağına yapışalım ve istediğimizi
elde edelim.
Kıyamet çocukları.
Doom'un çocukları.
Efendime Güç Dağı'na giden yolu gösterdiler.
Kılıcını atıp toprağa geri dönmesini
söylediler.
Mezarda toprağa dönmek için daha çok zamanı
vardı.
Bir zamanlar burada iri adamlar yaşardı.
Devler, tanrılar.
Ama uzun zaman önce.
Efendimle burada tanıştım.
Tesadüf değildi.
Onun hikayesini anlatıyor olmam da tamamen
tesadüf değil.
Hey!
Bana bak, ben
sihirbazım.
Burası güçlü tanrılar
ve kral ruhlarıyla korunur.
Etime zarar verirsen,
ölüleri öldürmek zorunda kalırsın.
Cin çağırabilir misin?
Evet!
Sana saldırırım!
Çehennemdeki en vahşi
cinleri çağırırım!
Tepecikler, Titanlar
zamanından beri burada.
İçlerinde büyük
krallar gömülü.
Bir zamanlar rüzgarlı
denizin ışığı gibi parlayan yerler.
Orada ateş yanmaz.
Hiçbir ateş.
Bu yüzden burada,
rüzgarda yaşıyorum.
Bu yerleri seviyor
musun?
Onlara istedikleri gecelerde
şarkı söylerim.
Savaşların,
kahramanların, cadıların ve kadınların öykülerini anlatırım.
Kimse beni rahatsız
etmez.
Thulsa Doom bile.
Burada çiçek yetişir
mi?
Çiçek mi?
Çiçek.
Hacı değilsin ya?
Kılıcı yağla.
Atı besle.
Bunlardan birine daha
önce hiç bindin mi?
Hayır!
Savaşçı, çiçekler ne
için?
Bir kız için.
-Nereye gidiyorsun
kardeşim?
-Korkuyorum.
Kendini açmaktan mı
korkuyorsun?
Neden?
Çok iri ve
gelişmiş bir vücudun var.
Gurur duymalısın.
Kendi vücudunu
tanımadan boşluğa nasıl ulaşacaksın?
Şurada, kimsenin
görmeyeceği bir yerde konuşabilir miyiz?
Olur kardeşim.
Elbette.
Korkuyorum ve
utangacım.
Bu sizin kıyafetiniz
mi?
Rahip kıyafetiniz?
Evet, tek varlığım bu.
İyi.
Tek ihtiyacın da bu.
Ne görüyorsun?
Sonsuzluk.
Güzel.
Sizi görüyorum.
Sizi korudum.
Bin yıldır sizi
korudum.
Aranızda kim hala
ölümden korkuyor?
Kim boşlukla
yüzyüze gelmeyecek?
İmansız!
Seninle konuşmak
istiyorum.
Yılanın Gözü
nerede?
Rexor onu bir kıza
verdiğini söyledi.
Herhalde bir gecelik zevk
için, öyle mi?
Ne kayıp.
İnsanlar ne
yaptıklarını hiç anlamıyorlar.
Evime girdin, malımı
çaldın uşaklarımı ve hayvanlarımı öldürdün.
Ve beni en çok üzen
de bu.
Yılanımı öldürdün.
Thorgrim üzüntüden
kendini kaybetti.
O yılanı doğduğu
günden beri büyütmüştü.
Sen annemi öldürdün.
Babamı öldürdün.
Halkımı öldürdün!
Babamın kılıcını
aldın.
Ah!
Ben gençken yapmış
olmalıyım.
Çelik aradığım bir dönem oldu
evlat.
Çeliğin bana altın ve mücevherden daha önemli
olduğu zamanlar.
Çeliğin esrarı.
Evet!
Sen onun ne olduğunu biliyorsun, değil mi
evlat?
Sana söyleyeyim mi?
En azından bunu yapayım.
Çelik güçlü değil evlat.
İnsan eti daha güçlü.
Etrafına bak.
Şurada, kayalarda.
Şu güzel kız.
Gel bana çocuğum.
İşte bu güç oğlum.
İşte bu kudret.
Etin gücü ve kudreti.
Onu büken elle karşılaştırdığında çelik nedir
ki?
Bedeninin gücü yüreğinin
arzusu.
Sana bunu ben verdim.
Tam bir ziyan.
Bunu Istırap Ağacı'nda düşün.
Çarmıha gerin.
Sihirbaz olduğunu
söyledi.
Tanrıların sana
iyilik borcu var mı?
Tehlikeler var, ama
bunları fazla umursamadığını görüyorum.
-Ruhlar ağır bir
bedel istiyor.
-O halde onlara
öderim.
İç.
Yakında, belki bu
gece onu almaya çalışacaklar.
-Başarırlarsa
-O zaman sen de onu takip edersin.
Gittiler!
Gittiler!
Tanrıların hiçbiri
bize zarar veremez.
Ben ölseydim ve
sen hala canın için savaşıyor olsaydın geri dönerdim.
Cehennemden dönüp
senin yanında savaşırdım.
Yaşlı adamın
dediğine göre Güç Dağı'nın içi boşmuş.
Thulsa Doom dağın
içindeymiş.
Başka ne dedi?
Dağın arkasında bir
geçit varmış.
Bir sürü de mağara.
Bir hırsız oradan
girip, prensesi kaçırır yokluğu anlaşılmadan çıkabilir.
Bunu iyi hırsızlar
yapabilir, intikamcılar değil.
Yalnız kızı alalım.
Thulsa Doom'u başka
gün öldürürüz.
Anlaştık mı?
Conan?
Demek cennet burası!
Prenses.
Yakalayın onları!
Haydi!
Sen.
Ona yardım et.
O kafirlerin hepsi kan
göllerinde boğulacak.
Karanlıktan neden korktuklarını anlayacaklar
şimdi.
Geceden neden korktuklarını anlayacaklar.
Ara.
Sihirbaz.
Tanrılara bedeli ödeyeceğimi
söyledim ona.
Sarıl bana.
Öp beni.
Öp beni.
Son nefesimi senin ağzında
vereyim.
Çok üşüyorum.
Çok soğuk.
Beni sıcak
tut.
Beni sıcak Orada ateş yanmaz.
Hiçbir ateş.
Neden ağlıyorsun?
O Conan, Simeryalıdır.
O ağlamaz.
Onun adına ben
ağlıyorum.
Seni öldürecek.
Ateşini gördü.
Benim için gelecek ve
o zaman seni öldürecek.
Babamın beni ormana
götürüp yabani böğürtlen yediğimiz günleri hatırlıyorum.
20 yıldan fazla oldu.
Daha dört beş yaşında
bir çocuktum.
Yapraklar o zaman çok
koyu ve yeşildi.
Çimenler bahar
rüzgarıyla çok hoş kokardı.
20 yıl süren acımasız
bir mücadele.
Diğer adamlar gibi
dinlenmek, uyku yok.
Yine de bahar rüzgarı
esiyor Subotai.
Hiç böyle bir rüzgarı
hissettin mi?
Benim memleketimde de
eser.
Her insanın
kalbinin soğuk yerinde.
Asla çok geç değildir
Subotai.
Hayır.
Birgün beni buraya
yeniden sürükler.
Belki daha kötü dostlarla.
Bizim için bahar
yoktur.
Sadece fırtınadan
önce taze kokan rüzgar.
Bunları nereden aldın?
Ölülerden.
Tanrılar sizden
hoşnut.
Savaşı izleyecekler.
-Yardım edecekler mi?
-Hayır.
Öyleyse ayak altında
dolaşmasınlar.
Crom sana
daha önce hiç dua etmedim.
Buna dilim
dönmüyor.
Hiç kimse, sen
bile bizim iyi mi kötü mü olduğumuzu hatırlamayacak.
Neden
savaştığımızı ve öldüğümüzü.
Hayır.
Önemli olan, iki
kişinin bir orduya karşı koyması.
Önemli olan bu.
Kahramanlık seni
sevindirir Crom.
Lütfen bir ricamı
kabul et.
Bana intikam bağışla.
Eğer bağışlamazsan
da, canın cehenneme.
-İşte böyle yaparız.
-Yaptım.
Mızrağımla!
Sonsuza dek yaşamak
istiyor musun?
Doom!
Beni bırakma!
Efendim!
Hayır, beni öldürme!
Baba!
Nihayet arınma vakti
geldi.
Mahşer günü geldi.
Kötü olan herkes, gözleri
olan herkes aileleriniz, liderleriniz.
Kendilerini sizin
yargıçlarınız olarak görenler.
Yalan söyleyip dünyayı
kirletenler.
Hepsi arınacaklar.
Çocuklarım, siz
daha önce gidenleri alıp götürecek susunuz.
Elinizde ışığımı
tutuyorsunuz.
Set'in gözündeki
bir parıltı.
Bu alev karanlığı
yakıp kül edecek sizi yakıp cennete götürecek!
Çocuğum.
Bana geldin oğlum.
Çünkü eğer ben
değilsem kim artık senin baban?
Sana yaşama
isteğini kim verdi?
Ben senin aktığın
pınarım.
Ben öldüğümde sen hiç
yaşamamış olacaksın.
Bensiz Dünyan ne olur?
Oğlum.
Oğlum.
Conan, Kral Osric'in kararsız kızını evine geri götürdü.
Ve başka dertleri olmadığından o ve arkadaşları batıda yeni maceralar aramaya
başladılar.
Conan birçok savaş ve kavgada dövüştü.
Onun adı pek çoğu için onur, pek çoğu için de
korku oldu.
Zaman içinde kendi eliyle kral oldu.
Bu hikaye de anlatılacak.
**************
Conan 2 (1984) Conan the Destroyer
103 dk
Yönetmen:Richard Fleischer
Senaryo:Robert E. Howard, Roy Thomas, Gerry Conway
Ülke:ABD
Tür:Aksiyon, Macera, Fantastik
Vizyon Tarihi:01 Ekim 1985 (Türkiye)
Dil:İngilizce
Müzik:Basil Poledouris
Nam-ı Diğer:Conan: King of Thieves | King of Destroyer:
Conan Part 2
Oyuncular
Arnold Schwarzenegger
Grace Jones
Wilt Chamberlain
Mako Mako
Tracey WalterTracey Walter
Devam Filmleri
1982 - Barbar Conan(146,165)6.9
1984 - Conan 2(79,467)5.9
Özet
Barbar Conan'a, kötücül kraliçe Taramis tarafından zor bir
görev yüklenir. Genç ve güzel prenses Jehnna ve devasa koruyucusu Bombaata'ya
uzun bir yolculukta eşlik etmek. İkiliye, Kimeryalı barbarın dışında, Conan'ın
arkadaşları siyahi kadın savaşçı Zula, kendine özgü karakteriyle büyücü Akiro
ve sakar Malak da eşlik eder.
Hep birlikte doğal ve doğaüstü güçleri aşıp, mistik ve güçlü
bir nesne olan Dagon'un Boynuzu ile birlikte geri dönmeyi denerler. Ancak
kraliçe Taramis'in henüz Conan'a anlatmadığı planları vardır...
Yorum
İkinci filmin tutmayışı senaryonun orijinal olmayışı
olabilir. Devam filminde birincide olduğu gibi inançlara bir eleştiri
getirilmiş. Ayna metaforu en bariz şekilde işlenmiş.
Filmde Ehrimenin kalbi , Zerdüştlük inanışında, kötülük ve
karanlıkları temsil eder. Ayrıca tek gözlü karakterler ve gözün hedef alındığı
sahneler derken tam bir inançsızlık ve din mücadelesi görülüyor. Finalde kazanan
iyilik tarafı olsa da dünya düzenindeki iyi ve kötü mücadelesindeki dengesizlik
gelişmeye mani olduğunu düşünüyorsunuz.
Çünkü kötü olanların daha ileri bir yaşam ve güç içerisinde
oluşlarını filmde görüyoruz. Tanrının iyi ve kötüyü aynı ortamda yaratması
dünya düzeni içindir. Dualite her bakımdan hayatın temel esaslarındandır.
Altyazı
Okyanusun Atlantis'i
yuttuğu, Arias'ın çocuklarının büyüdüğü yıllar arasında, hayal edilemeyen bir çağ
yaşandı.
Krallık Dünya'yı
etkisi altına almak üzereyken ortaya Kimeryalı Conan çıktı.
Elinde bir kılıç gözleri
korku saçan ve ne yaptığını çok iyi bilen.
Şimdi sizlere bu
macera dolu günleri anlatmama izin verin.
- Sanırım tüccarları
kızdırdık.
- Şaşırdın mı?
- Ama her şeyi
çalamamıştık bile.
- Zamanımız yoktu.
Neden bizi öldürmeye çalışmıyorlar?
Belki de bizi canlı
ele geçirip işkenceyle öldürmek istiyorlar.
Belki de bizi canlı
ele geçirip işkenceyle öldürmek istiyorlar.
İmdat!
Conan yardım et.
Yardım et!
- Kim olduğumu
biliyor musun?
- Taramis.
- Kraliçe Taramis.
- Benim kraliçem
değil.
Bir kraliçen var mı?
Sen bir
Kimerya'lısın.
Kimerya'lıların
kural koyucuları yoktur.
Sen bir barbarsın,
hayatını özgürce yaşarsın.
Kimseye bağlılığın
yoktur.
- Bu doğru değil
mi?
- Evet ve hep
böyle olacak.
- Ne istiyorsun?
- Yardımına ihtiyacım
var.
- Hayır.
- Hayır mı?
Ama bana yardım
edersen, sana neler vereceğimi bilmiyorsun.
Sende istediğim hiçbir
şey yok.
Dua ediyorsun Conan.
Ne için dua ederiz?
Şu mezara bak.
Ne için dua ettiğini
gör.
Orada ne var Conan?
Düşün.
Bana kalbinin
derinliklerindeki tutkunu göster.
- Valeria!
- Nerede bu
Valeria?
- Krom'la beraber.
- Tanrın mı?
Tanrımın yanında
duruyor.
- İstediğim şeyi,
bana veremezsin.
-Evet verebilirim.
- Ölüleri
diriltebilir misin?
- Senden
istediğimi yap dirilteyim.
Uyan.
- Ve unutma.
- Yapmam gerekeni
söyle.
Yakında.
- Conan geliyor!
- Bu Conan!
Şu hayvan sana da tanıdık
geliyor mu?
Sanırım evet.
Geçen sefer olanlar
için çok üzgünüm.
Bizi seviyorlar.
Degas'a içeceğiz.
Hayal Tanrısına.
- Senin için ne
yapmamı istiyorsun?
- Sevdiğin kadını
geri getirmek için mi?
Evet.
Skelos'un
belgelerinde şöyle yazar.
Belirli iz
taşıyarak doğan kadınlar, yolculuğa çıkmak zorundadır.
Bu onun kaderidir.
Kuzenim Jehnna'nın da
böyle bir izi var.
- Onu bu yolculuğa
çıkarmanı istiyorum.
- Nereye?
Jehnna sana
gösterecek.
Doğduğu günden beri bunun
için hazırlanıyordu.
Bir anahtar buldu.
Sadece onun dokunabildiği
bir anahtar.
Tıpkı Skelos'un
belgelerinde yazdığı gibi.
Nerede?
Bir kalede.
- Korunuyor mu?
- Bir büyücü
tarafından.
- Adı Thoth-Amn.
- Büyücü mü?
Seni korkuttu mu?
Büyüden korkuyorsun.
Bununla baş etmek zorundasın.
- Neden bu kadar
fazla korunuyor?
- Gitmekten korkuyor
musun?
Hayır.
Bir yolunu bulacağım.
Bu anahtar neyi
açıyor?
Bir hazineyi.
Mücevher dolu.
Sadece o açabilir.
Seni sadece o
götürebilir.
Hazineyi bulduğu
zaman onu bana getireceksin.
Sonra da ödülünü
alacaksın.
İkimiz de her
istediğimize kavuşacağız.
Büyü yoluyla.
Hayır!
Hepsi geçti.
Sakın korkma.
- Sadece bir kabus.
- Hayır.
Onu gördüm!
Sadece bir kabustu.
Sakin ol.
Hadi yat.
- Onu gördüm.
- Hayır görmedin
canım.
- Yine onu gördüm.
- Hayır hiçbir şey
görmedin.
Kabus gördün.
Sadece hayal ötesi
bir şeydi.
Uyumaya devam et.
Onu yine gördüm.
Onu gördüm.
Yarın yolculuğa
çıkacaksın.
Çok güçlü olman gerek.
Kaderin senin elinde.
Uyu.
Uyu.
Kaderimiz döndüğü
zaman, Conan bile bilmek zorunda olmayacak.
- Ona ihtiyacımız yok
Kraliçem.
- Tanrının fedaisinin
anahtarı
çalmasını istemiyorum.
Bu bir hırsızın işi.
Senden istediğim, bu
çocuğu sağ olarak saraya geri getirmen hazineyle birlikte ve bekareti bozulmamış
olarak.
İkisini de koruyacağım.
Korusan iyi olur
dostum.
Ama döndüğü zaman mutlaka
bakire olmalı.
Böylece onu kurban
edebiliriz.
Bir şey daha var
Bombaata.
Hazinenin yanında bir
hırsızın olması pek iyi değil.
Kuzenim anahtarları eline
aldığı zaman kılıcını Conan'ın kalbine sokmanı istiyorum.
Tanrı seni sürekli
izleyecek, sana uygun zamanı işaret edecek.
Conan mutlaka ölmeli.
Sence o yakışıklı mı?
- Çok çirkin.
- Hayır o değil.
Conan.
- Kendin karar
veremiyor musun?
- Nasıl verebilirim?
Kaç tane erkek gördüm
ki?
Gerçek bir adam.
Tek gördüğüm sendin.
Kusura bakma Bombaata.
Evet.
Çok yakışıklı.
Conan dur.
Bu tarafa gitmeliyiz.
Daha değil.
Bana itaat etmen
gerek.
Sana söylenmedi mi?
- Her oyunun
kuralları vardır.
- Sana inanıyorum.
Ama bu oyunda büyü
var.
Büyüye karşı
savaşmalıyım.
Akiro.
Krom.
- Ne yapacaklar?
- Yemek yiyecekler.
Bana teşekkür
edecekler.
Seni yeseler
karınlarına ağrı girerdi.
Neden senin gibi
birini yemek istediler ki?
Sanırım onlara
yaptığım büyülerin uğursuzluk getirdiğini düşündüler.
En azından önce yıkayabilirlerdi.
- Sana ihtiyacım var.
- Seninim.
- Şu anahtardan biraz
daha bahset.
- Sıradan bir anahtar
değil.
- Bir mücevher.
- Mücevher mi?
Evet.
Ahriman'ın kalbinde.
- Onu nasıl
alabiliriz?
- Sadece ben alabilirim.
Başka kimse ona
dokunamaz.
Eğer burada hoşuna
giden bir şey varsa zevkle sana alabilirim.
Ben istediğimi
çalarım.
Almana gerek yok.
- Öldürün.
Vurun.
- Suçu nedir?
Arkadaşlarıyla
köyümüzü soymaya geldi.
Diğerleri öldürüldü.
Şimdi de sıra onda.
Tabii onunla biraz
eğlendikten sonra.
Hemen öldürmeyin.
- Kurtar onu.
- Hırsızların
asılması gerekir.
- Conan, etrafında 6
kişi var.
- Bir iki üç Sanırım haklısın.
Ayağını da
bağlamışlar.
Bir şeyler yap.
Durun.
- Sanırım bir dost
kazandık.
- Burada bekleyin.
- Ne istiyorsun?
- Sizinle gelmeyi.
Defol.
- Conan'la konuşmama
izin ver.
- Sana defol dedim.
Dur!
Git buradan.
Yemin ederim Conan gelmeme
izin verirse onun için hayatımı veririm.
Göreceğiz.
Thoth-Amn kalesi.
Anahtar orada.
Getir bakalım onu
Conan.
- Hemen gidiyoruz.
- Yarın sabah.
- Burada lider benim.
- Liderliği yarın yap.
Daha iyi olur.
Dinlenmeliyiz.
- Ben de böyle
düşünüyordum.
Uyu.
Yarın sabah
Ahriman'ın kalbine dokunacaksın.
100 yıldır bunu
ilk yapan sen olacaksın.
Bak!
Jehnna.
Jehnna!
Akiro, nerede o?
Orada.
- Kim aldı onu?
- Dev bir kuş.
Dumandan bir kuş.
Tekneye!
Birinin bekleyip
atlara bakması gerekiyor.
- Malak!
- Kendimi kast
etmemiştim.
Kürek çekeceğim.
Çok geç dostlarım.
Ama gelin.
Yine de gelin.
İçeri nasıl gireceğiz?
Başka bir yol var mı?
Buranın altında bir
giriş var.
- Yani suyun altında
mı?
- İstersen burada
kalabilirsin.
Yalnız mı?
Bana ihtiyaçları var.
Bombaata.
Bir de sen açmayı
dene.
Demek iyi bir
büyücüsün.
Elma parçalamaya geri
dön.
Ayağa kalk!
Ben de olsam böyle
yapardım.
Kesinlikle.
Sadece iki tane kaldı
büyücü.
Ve birinin
arkasındasın.
Ama hangisinin?
Hayır!
Bu tarafa değil.
Bombaata.
Bombaata!
Bombaata!
Sana ihtiyacım var.
Tamam, merak etme.
Krom!
- Çıkalım!
- Burada kalamayız.
Acele edin!
Bombaata!
Hepsi hayal
ürünüymüş.
İmdat!
Bombaata yardım et!
Bombaata neredesin?
İndir beni, duyuyor
musun?
Dikkat et sersem!
Bombaata dur!
- Neden?
- Kıza zarar
vereceğini sandım.
Bu kraliçenin korumalarından
biri.
Neden bize
saldırdılar?
Nereden bileyim.
Uyan!
Bu çok daha iyi.
Akiro'nun büyülü yara
macunu.
Sana yardım edeyim.
- Ne yaptığını
sanıyorsun?
- Yarana sürüyorum.
Yaram daha aşağıda.
Enfeksiyon kapmasını önlemek
istiyorum.
Kafanı ikiye
bölebilirim.
Dünya ne hale gelmeye
başladı.
Birine yardım etmeye çalışıyorsun.
Ve teşekkür yerine eline
ne geçiyor?
Tehdit.
Canın acırsa
bağırabilirsin.
- Sanırım hiçbir
şey canını acıtmıyor.
- Sadece yürek
acısı.
Shadizar'a
döndüğümüzde ne yapacaksın?
Kendi krallığımı
bulacağım.
Ve yanıma oturacak
bir kraliçe.
- Ne krallığı?
- Bana söz verdiler krallıklandırılıcağıma.
Hayır.
Bana krallık sözü
verdiler.
- Kraliçe kim?
- Valeria.
- Valeria mı?
- Valeria.
Nasıl birine
benziyor, bu Valeria?
Şuradaki kadını görüyor
musun?
- Zula mı?
- Valeria onun
gibidir.
Fiziksel olarak değil.
Ama aynı ruhu taşır.
Aynı aynı Dayanıklılık.
Dayanıklılık.
- O da bir savaşçı mı?
- Büyük bir savaşçı.
- Harika bir kadın.
- Ondan başka birinin
kraliçe
olma şansı var mı?
Başka bir kraliçe
mi?
Başka bir eş.
Asla olmaz.
Affedersin.
Şimdi kalkmalıyım.
- Nasıl hissediyorsun?
- Hoş karşılandım.
Gerçekten hoş geldin.
Kadınların savaşçı olabildiklerini
bilmiyordum.
Kabilemin hepsi savaşçıdır.
Sanırım erkekler
kadın savaşçılardan hoşlanıyor.
Bazıları.
Ben de savaşçı olabilir
miyim?
Bunu nasıl
kullanacağını öğretebilirim.
Evet!
Lütfen!
- Bütün güç
bileklerinde olmalı.
- Anlıyorum.
- Böyle mi?
- Çok doğru.
Çok sağlam tutmalısın.
Çok çalışmak ve
dayanıklılık gerekir.
Durun.
Durun.
Eğer savaşmak
istiyorsan, gerçek silah kullanmalısın.
Bir kürdan değil.
İşte, sana göstereyim.
Benim gibi dur.
Evet.
Sen de tut, dene
bakalım.
Sonra başının üzerine
kaldır.
Sana yardım edeyim.
Başının üzerine
kaldır.
Güzel.
Artık herkese karşı koymaya
hazırsın.
Bir erkeği nasıl cezbedersin?
Demek isteğim diyelim
ki kalbini birine kaptırdın.
Onu elde etmek için
ne yaparsın?
Yakalarım ve alırım.
Yani yakalarsın ve
alırsın.
Alırım!
İşte böyle.
- Ne demek istedi?
- Ne dedi ki?
Dedi ki bir
erkeği istiyorsa gidip onu yakalar ve alırmış.
- İyi fikir.
- Peki sonra?
Diyelim ki onu aldı.
- Sonra ne yaparsın?
- Bu çok kolay.
Yapman gereken Yani şey yani, bir erkeğin bir kadını iyice tanıması
için ve, ve kadının erkeği tanıması için yapmaları
gereken - yapmaları gereken, birleşmek.
- Birleşmek mi?
Beraber olmak.
Yani, evet
yapılması gereken şey inanılmaz olan anladın
mı?
Birleşmek.
Yani tıpkı çiçeklerin
büyüdüğü gibi.
- Buradan mı?
- Evet.
- Tek yol bu mu?
- Evet.
- Etrafından
dolaşamaz mıyız?
- İstiyorsan önden
ben gidebilirim.
Gideceğini biliyorum.
Bu taraftan.
Birimiz geride durup
nöbetçilik yapsak daha iyi olmaz mı?
Bombaata.
Beraber.
Size yardım edeyim.
Malak, içeri girip
kilit var mı diye bak.
- İçeri mi?
- Hadi.
Bir şey buldum.
Bırakın, yavaşça.
Skelos belgesinde boynuzun
bir
kız çocuğu tarafından bulunacağı yazılı.
Bir bakire tarafından.
Ve bir iz taşıyor
olacak.
Boynuz Hayal
Tanrısının alnına yerleştirildiğinde Dagoth dirilecek ve dünyaya
ölüm gelecek.
Kız çocuğu kurban
edilecek.
- Durdur onu!
Her şey yok - Sessiz ol.
Krom.
- Dünya ölecek.
- Valeria'nın hayatı
için.
Kızın kaderi sadece boynuzu
götürmek değil.
Sadece duvardaki bir
yazı.
Onu öldürecekler.
Kurban edecekler.
Göreceğiz.
Kader mi değil mi?
Herkes dışarı.
Çıkın.
Dur, o bir servet
değerinde.
Barış için buradayız.
- O halde barış
içinde gitmemize izin verin.
Kız yanıma gelsin.
Ömrümüz boyunca
gelmesini bekledik.
Biz boynuzun
koruyucularıyız.
O bize ait.
Artık değil.
- Sen kimsin?
- Conan.
İsmini duymuştum.
Duvarda yazılı olan
efsane hakkında bilginiz var mı?
- Doğduğum günden
beri.
- O zaman boynuz
Degas'ın başına yerleştirildiğinde - neler olacağını da biliyorsun?
- Dagoth hayata
dönecek.
Ve bizler ona hayat
verip onun sağ kolu olacağız.
- Dünyayı birlikte
yöneteceğiz.
- Büyük şeytan sizi
de öldürecek.
- Doğumuyla geri
gelecek.
- Onu kontrol
edeceğiz.
Hiç kimse onu kontrol
edemez.
Şeytani gücü çok büyüktür.
- Ya kızı verin ya da
zorla alırız.
- Bu kadar konuşma
yeter.
Mezara geri dönelim!
Bombaata, gidelim!
Gidelim hadi.
Ejderhanın arkasında
bir tünel var.
Oradan bir çıkış yolu
bulabiliriz.
Mücevheri al.
Çabuk olun.
Bu taraftan.
Malak.
Malak, hadi!
Malak!
Liderleri oymuş.
Büyücü.
- Ağzı açmaya
çalışıyor.
- Durdur onu, öldür,
bir şeyler yap.
- Bıçağım düşmüş, sen
öldür.
- Ben yapamam.
Büyücü öldürmek uğursuzluk
getirir.
Durun.
Bir büyücüyle baş etmenin
daha iyi bir yolu var.
İyi işti Akiro.
Hadi tünele gidelim.
Durma, acele et.
Koş, koş!
- Diğerleri nerede?
- Geliyorlar, merak
etme, hadi.
- Gitmişler.
- Atları da yok.
Yakalanmış
olabilirler.
Gidelim buradan.
Durun.
Onu Bombaata
götürdü.
Taramis'in planı başından
beri buydu.
Biz boynuzu
bulacaktık.
Tanrıları bizi
öldürecekti.
Ve Bombaata da
kızla boynuzu alıp ona götürecekti.
- Sana ne sözü
vermişti?
- Bir yalan.
- Nereye gidiyoruz?
- Shadizar'a.
- Neden?
- Jehnna'ın ölmesini
engelleyeceğiz.
Ama bu onu kaderi.
Bunu engelleyemeyiz.
- Gelmek zorunda
değilsiniz.
- Ben geliyorum.
- Ben de.
- Ben gelmiyorum!
Yani, bizi
ilgilendirmiyor.
Neyiz biz, bir hayır kurumu
filan mı?
Biz hırsızız!
Gidin.
Ben yardım
etmeyeceğim.
Hey!
Hey beni bekleyin!
Bensiz yapamayacağınızı
biliyorum.
Koş hadi.
Bekle Conan, bekle.
Hazineyi getirdin mi?
Onu bana getir.
- İşte, saraya geldik.
- İçeride yüzlerce
savaşçı olmalı.
İçeri giremeyiz.
Denemediğimizi söyleyemezsiniz.
- Girmek için tek yol
ön kapı olamaz.
- Evet değil Malak.
Şelalenin arkasında
bir giriş var.
Eskiden çıkış olarak
kullanılıyordu.
Kuzenimin kardeşinin kardeşi
oradan kaçmıştı.
O zamanlar
Shadizar'da mahkumdu.
Bugün senin doğum
günün.
Bütün Shadizar bunu
kutluyor.
İç.
- Hayata.
Degas'a.
- Degas'a.
Kutsal Degas.
Tanrıların Tanrısı.
Kuzenimin kardeşinin
kardeşi bu demirlerden bahsetmemişti.
- Şimdi nasıl içeri
gireceğiz?
- Kardeşinin
kardeşinin kuzeni kaçarken bunlar yok muymuş?
Kuzenimin kardeşinin
kardeşi.
Bunu daha kaç kez
söyleyeceğim?
Kardeşinin kardeşinin
kuzeni olduğunu söylemiştin Yeter!
Kardeşinin kardeşinin
kuzeni olsun, ne fark eder ki?
Tanrımızın hayata
geri dönmesi için kızı hemen kurban etmeliyiz.
Skelos'ta tam olarak
böyle yazıyor.
Yoksa bu felaketimiz
olur.
Kutsal Degas.
Tanrıların Tanrısı.
Bütün güçlerin en
güçlüsü.
Öldür onu!
Kızı kurtarın!
Öldürün onu!
Kurban edilmesi gerek.
Geri çekil!
Merdivenlerden inin!
Hayır!
Kaçın!
Ona can veren boynuzu.
Boynuzunu çıkar!
Zula.
Koruyucuya ihtiyacım
var.
Bir kadın neden bir
erkek kadar başarılı olmasın?
- Sen.
- Ben mi?
Buraya gel.
Sanırım her
kraliçenin bir soytarısı olmalı.
- Sınavı geçtim mi
yani?
- Hem de fazlasıyla.
Dünyanın en büyük
büyücüsü, buraya gelir misin?
Hizmetinizdeyim.
Bilgelik olmadan ülke
yönetilmez.
- Elimden gelen her
şeyi yapacağıma
- Daha sonra.
Shadizar'ı birlikte
yönetelim.
Benim kendi krallığım
olacak.
Kendi kraliçem.
Böylece Conan,
Valeria için yas tutmaya devam etti.
Kendini uzak
diyarlarda, dünyanın altında yatan mücevherlerin peşinde ve çok zorlu bir
yolculuğun içinde buldu.
Kendi krallığını
bulana kadar.
Ve tacını sorunlu topraklarda
taktı.
« Prev Post
Next Post »