Print Friendly and PDF

Translate

Naked Lunch (Muhteşem Yemek)

|

 

 

Müthiş Yemek (1991) Naked Lunch

115 dk

Yönetmen:David Cronenberg

Senaryo:William S. Burroughs, David Cronenberg

Ülke:Kanada,, İngiltere, Japonya

Tür:Dram

Vizyon Tarihi:01 Ocak 1993 (Türkiye)

Dil:İngilizce, Arapça

Müzik:Ornette Coleman, Howard Shore

Çekim Yeri:Toronto, Ontario, Kanada

Nam-ı Diğer:David Cronenberg's Naked Lunch Çıplak Yemek

 Oyuncular

Peter  Weller

Judy   Davis

Ian   Holm

Julian  n Sands

Roy  Scheider

Özet

Tekdüze bir hayatı olan böcek ilaçlayıcısı Bill aslında bir yazar olmak istemektedir. Ama geçindirmesi gereken bir evi, bakması gereken bir karısı vardır. Karısı Joan'ın evdeki böcek ilaçlarıyla kafayı bulduğunu ve bağımlı olduğunu öğrendiğinde Bill de ona katılacak ve gözünün önünde başka bir dünyanın kapıları açılacaktır.

 

Bu sanrılarla bezeli fantastik dünya, yeni tanışacağı Dr. Benway'ın dev bir kırkayakın etinden elde ettiği bir uyuşturucuyu Bill'e tattırmasıyla daha da çılgın bir yere dönüşecektir. Artık etrafta dolaşan ve konuşan dev böcekler, karısının onu en yakın arkadaşları Hank ve Martin ile aldattığını kulağına fısıldayan ayaklı daktilo makineleri bu yeni gerçekliğin standartlarıdır. Bill, kafasına koyduğu bir içki şişesini vurmak isterken karısını öldürür.

Altyazı

Hiçbir şey doğru değil.

 Her şey serbest.

 Hasan Sabbah Dünyanın tüm fahişeleri,  altından kalkamayacağınız tek damga var.

 O da içinizdeki damga. William S. Burroughs New York, 1953 Böcek ilaçlama.

 Suratının ortasına tükürmemi ister misin?

 İster misin?

 Söyle, ister misin?

 İlacım bitti.

 İlacın bitti demek.

 Buna bayıldım!

 İlacı bitmiş, ilacının bitmesi mümkün değil!

 Ne yaptın hepsini, yedin mi?

 Çinli bana az mal vermiş.

 "İlas" yok.

 "Suma" gel.

 Çok komik!

 Az önce söylediğin şey, cidden çok komikti.

 Bitmişmiş!

 Resim yapabilir çizebilir ya da yazabilirsin değil mi?

 Sonra onu birilerine aktarırsın, ne dediğini okurlar ve hissettiklerini hissederler.

 Onlarla arandaki tek bağlantı budur.

 Yani tekrar yazamazsın.

 Tekrar yazmak aldatmak ve yalan söylemektir.

 Kendi düşüncelerine ihanet etmiş olursun.

 Kelimelerin akışıyla, ritmiyle ve ahengiyle oynamak, bir ihanettir.

 Her kelimeyi, en az yüz defa tekrar yazma konusundaki, saplantılı isteğim karşısındaki bu Katolik yorumu kabul edemem.

 Önemli olan, - sağ ol- günah değil suçluluktur.

 Yazabileceğimin en iyisini yazmamakla ilgili suçluluk.

 Her şeyi olası, tüm farklı yönlerden ele almamakla ilgili suçluluk.

 Her şeyi dengeye oturtmakla ilgili.

 Peki en iyi düşüncelerini sansürlemekle ilgili suçluluğa ne demeli?

 En dürüst, en ilkel, gerçek düşüncelerini?

 Çünkü o zahmetli tekrar yazmaların buna varıyor Martin.

 Tekrar yazmak cidden sansürlemek midir Bill?

 Çünkü öyleyse işim bitik demektir.

 Tüm mantıklı düşünceleri yok et.

 Benim vardığım sonuç bu işte.

 Neden bahsediyor bu herif?

 Ben gayet ciddiyim.

 O da öyle.

 Böcek ilaçlama işi nasıl gidiyor Bill?

 Biri böcek ilacımı çalıyor.

 Benimle bir sorunu var galiba.

 Bunu bir işaret olarak algılayabilirsin.

 Belki de şansını porno kitap yazmakta denemelisin.

 Evet, 120 dolara haftada bir roman, gayet iyi para.

 Seni adamla tanıştırabilirim.

 Biz de birlikte bir tane yazmayı düşünüyoruz.

 Ben yazmayı 10 yaşımda bıraktım.

 Çok tehlikeli.

 Tabii biri yazdıklarını okursa.

 Bugüne kadar öyle bir sorunumuz olmadı.

 Ben uzmanlık alanımı buldum; böcek ilaçlama.

 Dünyanın da buna ihtiyacı var zaten.

 Eğitimli böcek ilaçlayıcıları.

 Bir sigara versene.

 Yağsız bir tost lütfen.

 Tabii diğer yandan, böcek ilacına dikkat etmezsen, başına sorun açılabilir.

 Durun bakalım.

 Bildiğiniz bir şeyler mi var?

 Aslında hiçbir şey bildiğimiz yok.

 Ama ailevi bir sorundan şüpheleniyoruz.

 Aman Tanrım, ne yapıyorsun sen?

 Bunu görmemen gerekiyordu.

 Artık gördüğüme göre, nedir o?

 Böcek tozunu enjekte ediyorum.

 Belki sen de denemek istersin.

 Ya da istemezsin.

 İşimin ortasında ilaç bitiverdi.

 O şeyi kullanmayı bırakmalısın Joan.

 Panzehir gibi vesikayla veriyorlar.

 O zaman herkesin yaptığını yap.

 İçine müshil ilacı kat.

 Böcekler sıçmaktan ölsünler!

 Bu şimdiye kadar bulduğum en iyi iş.

 İlaç yine biterse ben de biterim.

 Bu  bu edebi bir kafa yapıyor.

 Hem de çok edebi.

 Hank ve Martin bu yüzden mi her şeyi biliyor?

 Hayır biz sadece birlikte denedik, anlık bir dürtüydü.

 Onlar beğenmedi, ben beğendim.

 Edebi bir kafa derken neyi kastettin?

 Kafka kafası!

 Böcek gibi hissediyorsun.

 Denesene.

 Bilmem ki.

 Denesem mi?

 Bence ikimizin metabolizması, birbirinden çok farklı.

 Kimin?

 Seninle Kafka'nınki mi?

 Tuhaf şeyler yapmayı bıraktığını sanıyordum.

 Ben de öyle sanıyordum.

 Ama anlaşılan bırakmamışım.

 Şahsen, Piretrum'la çalışmayı florid'e yeğlerim.

 Piretrum'la, hamamböceklerini, hemen oracıkta, Tanrı'nın ve müşterinin gözü önünde öldürürsün.

 Ama nişasta ve florid kullandığında, böcekler yemi yedikten bir kaç gün sonra ortalıkta şişman domuzlar gibi koşuşturmaya başlar.

 Duydun mu Bill?

 Biraz kilo almak ister misin?

 Şu sarı toz rejiminden vazgeçip, bu güzelim florid maddesine takılmalısın.

 Çinlide işe yaramış, oldukça sağlıklı.

 Hiç onu zehri yutarken gördünüz mü?

 Gerçekten yemiyor ki!

 - El çabukluğu yapıyor.

 - Onu külahıma anlat.

 Uzun zamandır çektiğinden onu sadece güldürüyor.

 Aynı o böcekler gibi.

 Bana bir şey var mı?

 Yeni sipariş.

 Yeni sipariş.

 - Hazır mısın?

 - Gidelim haydi.

 William Lee?

 Sorun nedir?

 O Hauser, ben de O'Brian.

 Narkotik'teniz.

 Seni merkeze götüreceğiz Bill.

 Tehlikeli madde bulundurmakla ilgili küçük bir sorunumuz var.

 Sicilin kabarıkmış Bill.

 Damarlarından çok uyuşturucu akmış.

 Eskiden sorunlu biriydim.

 Ama artık evli ve temizim, iyi bir işim var.

 Çok iyi Bill.

 Çok güzel.

 O halde bu ne?

 İşimde, böcek öldürmek için kullanıyorum.

 Böcekleri öldürdüğünü söylüyor.

 Doğru olabilir.

 Bunu görmek isterdim.

 Ben de.

 Ben de görmek isterdim.

 Hay aksi.

 Göstermek isterdim ama elimdeki son bir kutu böceği de imha ettim.

 Çok komik Bill.

 Yine de, buralarda bir böcek olacaktı.

 Haklısın.

 Bakalım o sarı madde böceği öldürecek mi?

 İşe yarayıp yaramadığını görmek için geri geleceğiz evlat.

 Evet.

 İyi şanslar.

 William Lee  Tüm bunları, seninle biraz baş başa kalmak için ben ayarladım.

 Ben senin istihbarat şefinim.

 Anlamadım neyim?

 İstihbarat şefin.

 Sen benim ajanımsın.

 Ben de düzenli bir şekilde, gözetmenine bilgi veririm.

 Haydi ama Bay Lee, anlamamış gibi yapmanız gereksiz.

 Bu aptalca olurdu değil mi?

 Öyle.

 Söylesene Bill.

 Şu tozdan dudaklarıma biraz sürebilir misin acaba?

 Tamam, pekala.

 Elbette.

 Şimdi  tahmin edebileceğin gibi, merkezden sana, talimatlar getirdim.

 Küçük, küçük kadın hakkında.

 Ne?

 Küçük kadın.

 Senin küçük kadının.

 Karın yani.

 Dinliyorum.

 Karın gerçekte, senin karın değil.

 "Interzone Anonim Şirketi" nin bir ajanı.

 Onu öldürmek zorundasın.

 Joan Lee'yi öldürmelisin.

 İşi hemen bitir, bu hafta içinde!

 Ve leziz bir şekilde hallet.

 Interzone Anonim Şirketi mi?

 Kuzey Afrika sahilinde, kötü üne sahip bir serbest liman olan Interzone'da kurulmuş, bir organizasyon.

 Dünyanın tüm soysuz pislikleri için bir sığınak.

 Batının kanını emen bir parazit.

 Anlamıyorum.

 Joan gibi mükemmel bir Amerikalı kadın neden Interzone Anonim Şirketi gibi iki paralık bir yerde çalışmak istesin?

 Joan Lee'nin gerçekten kadın olduğunu kim söyledi ki?

 Hatta gerçekten insan olduğunu kim söyledi?

 Ne demek istiyorsun?

 Sana, daha fazlasını, söyleyemem.

 Nereye gidiyorsun?

 Yapma, sakın yapma!

 Bunu fena ödersin!

 Yakalandık, şehirden gitmeliyiz.

 Bir dakika.

 Neler oluyor?

 Böcek tozu bulundurmaktan yakalandım.

 Toz yüzünden hayal görmeye başladım.

 O iki aynasıza neler dediğimi Tanrı bilir.

 Oradan nasıl çıktığımı bile hatırlamıyorum.

 Yarın için böcek tozu getirdin mi?

 Getirdin mi Bill?

 Getirdin mi!

 İnanamıyorum Joan.

 Tamamen uçmuş bir bağımlı gibi davranıyorsun.

 Tanrı aşkına!

 O sadece bir böcek ilacı!

 Evet, biraz alışkanlık yapmış olabilir tatlım.

 En azından yaratıcılığım için, hakkımı vermelisin.

 Seni öldürmeyeceğini nereden biliyorsun?

 Bilmiyorum Bill.

 Beni kendine çekiyor.

 Bilirsin.

 Bu tıpkı, eski bir, sevgilinin çekim gücü gibi.

 Söylesene Bill.

 Şu tozdan dudaklarıma biraz sürebilir misin?

 Sürebilir misin Bill?

 Lütfen.

 Yorucu bir gündü.

 Evet, öyle.

 Orada öylece durmuş, sırıtarak bana bakıyordu.

 Ben de azarladım tabii.

 Bira içer misin?

 Bu sabah nerelerdeydin?

 Kafeteryada seni bekledik.

 Benim  biraz işim vardı.

 Daha doğrusu teçhizatı, yanlış yere koymuşum.

 Evet.

 Bunu duyduk.

 Aslında polislerle çıktığını gördük.

 Onu Cohen'a geri vermeyeceklermiş.

 Kanıt olduğunu söylediler.

 Evet.

 Aslında çok utanç verici.

 O yüzden mi benimkini yürütmeye çalıştın?

 Hiç hoş değil Edward.

 "Yürütmek" tabiri hiç hoş değil.

 Ben  bir arkadaşım, için iş yapıyorum.

 Kırkayaklar, Edward.

 Kırkayaklar büsbütün küstahlaşmış.

 Adamın çocuklarına saldırmaya başlamışlar.

 Bak ne diyeceğim Bill.

 Böcek tozu sorunu olan, ilk kişi sen değilsin.

 Şu adama git.

 Sana yardım edecektir.

 Doktor A. Benway. Pratisyen Doktor.

 Böcek tozu mu?

 Yani, - piretrum mu?

 - Evet.

 Böcek ilaçlamadan bana çok gelen var.

 Arkadaşına sarı maddeden kurtulması için yardım etsen iyi olur.

 Onu öldürür.

 Tekmeyi basması için ne yapmalı?

 Anlayamadım?

 Yani, kurtulmasını nasıl sağlarım?

 Bununla karıştır.

 Yavaş yavaş siyahın miktarını artır, arkadaşına söylemeden.

 Böcek ilacına olan ilgisi azalacaktır.

 Nedir bu?

 Ne işe yarar?

 Tamamen doğaldır.

 Suda yaşayan Brezilya kırkayağından ya da, öyle tuhaf bir şeyden yapılıyor.

 Beynin böcek tozuna verdiği tepkiyi yok ediyor.

 Bağımlının toza ilgisi azalıyor ve bağımlı, bağımlı olmaktan çıkıyor.

 Yan etkisi var mı?

 Bağımlıyı şaşırtacak bir etkisi yok.

 İlacınızı, ilacınızı denemeden önce biraz böcek tozu bulmalıyım.

 Bulmak mı?

 Bir doktoru, aldatmaya çalışmıyorsun değil mi?

 Buraya yardım için geldim.

 Elbette öyle.

 Tanrım.

 Bunun kokusu, bozuk peynir gibi.

 Ne kadar güzel.

 İşe yaradığını göreceksin.

 Siyah olan, tamamen kaybolacak.

 Geriye ne kokusu, ne de rengi kalacak.

 Tıpkı ajan gibi.

 Kendi sahte kimliğine inanan, ama içeride, larva halinde, saklanan bir ajan.

 Oradan çıkmak için, sadece uygun anı bekliyor.

 Kırkayak.

 Modası geçmiş, akla gelmeyecek işlerin hayranları  Etrüsk dilinde karalamalar  Üretilmemiş uyuşturucunun bağımlıları  3. Dünya Savaşı karaborsacıları

 Telepatik duyarlılığı kesip çıkaranlar  Ruh osteo-patları

 Uysal ve paranoyak satranç oyuncularının ihbar ettiği suçları soruşturanlar 

Şizofren yazılarla parçalara ayrılmış yetkinin hizmetkarları, ruhun tarif edilemez bozulmasını yargılıyorlar

 Oluşturulmamış polis devletinin memurları 

Uyuş  Selam Bill.

 Onlara katılmaya ne dersin?

 Hank ve ben sıkılmıştık, ciddi bir durum yok.

 Zaten ciddiye almadım.

 Hank nerede?

 Utandı ve çıkıp gitti.

 Umarım boşalmadan gitmemiştir.

 Hank eroin çaktı, boşalamaz.

 Umarım sen boşalmadan gitmemiştir.

 Böcek ilacı çaktım, boşalmaya ihtiyacım yok.

 Oluşturulmamış polis devletinin memurları 

Uyuşturucu hastalığının, hassaslaştırılmış hücrelerinde test edilmiş ve iradenin ham maddesiyle takas edilmiş derin rüyaların, ve nostaljilerin simsarları 

Rüyaların yarısaydam kehribarına hapsolmuş, akaryakıt içicileri 

Artık William Tell oyunumuzun zamanı geldi.

 Aman Tanrım.

 Aman Tanrım.

 İbne misin?

 Doğuştan değil, hayır değilim.

 İbne olduğumu, söyleyemem.

 Hayır.

 Her ne kadar şartlar beni bazı olasılıkları düşünmeye zorladıysa da  Seni bir arkadaşımla tanıştıracağım.

 Seksüel ambivalans üzerine uzmandır.

 Seksüel ambulans mı dedin?

 Aman Tanrım.

 Adı Magvamp.

 Şaşırmış numarası yapmana gerek yok.

 Seninle temas kuracağımızı biliyordun.

 Yoksa böyle bir liman batakhanesine neden gelesin?

 İki bira versene.

 Neden mi?

 Portatif, Clark Nova'yı öneririm.

 Efsanevi bir tınısı vardır.

 Clark Nova ne?

 Daktilo mu?

 Ne için öneriyorsun?

 Interzone'dan yazacağın rapor için elbette!

 El yazısı profesyonelce olmaz.

 Interzone mu?

 Rapor mu?

 Bu arada, hiçbir leziz ayrıntıyı atlama.

 Alındaki küçük, kırmızı delik.

 Yüzündeki şaşkınlık ifadesi.

 Beni dinle.

 Şehri hemen terk etmelisin ve Interzone senin gibi şüpheli bir tipi araştırmadan kabul edecek tek yer.

 Bunu al.

 Neyi alayım?

 O ne?

 Interzone'a gidiş biletin.

 Ne yazık ki ekonomi sınıfı.

 Ama bugünlerde başka ne bekleyebilirsin ki?

 Varınca, seninle temas kuracağız.

 Olanlara inanabiliyor musun?

 Evet.

 Komünist süprüntüsü.

 Ve bu yakınlarda kullanılmış.

 Soygunda mı kullandın?

 Vitrindeki o daktiloyu istiyorum, şu portatif olanı.

 Buna ilaveten, 8 dolar.

 Kurşun da verecek misin?

 Bunlar da vergiyi karşılar.

 Dinle Bill.

 Polise sarhoş kazası olduğunu söyledim, en azından kayıtlara öyle geçti.

 Ama yine de peşindeler.

 Gözaltındayken kaçıp karını öldürdüğünü söylüyorlar ve seni arıyorlar.

 Demir alana kadar saklansam iyi olacak.

 Bir yere yolculuk mu ayarladın?

 Tabii ki, bak.

 Biletimi aldım.

 Tanrı aşkına, kaldır şunu Bill!

 Sana bir rapor göndereceğim.

 Rapor mu göndereceksin?

 Aslında raporun kopyasını göndereceğim.

 İyi olacaksın değil mi?

 Interzone bu mevsimde çok güzel olurmuş.

 Bu kitabın yazarı, Joan Rohmer ile ilk tanıştığında

  Yataktan kalkar, ve kendisini, Hollandalı bir travesti ile 6 Arap erkeğin arasına sıkışmış olarak bulur.

 Rapor yazmak için çok iyidir.

 Ben şahsen, Krups Dominator kullanırım.

 Şirket politikası.

 Amerikalısın değil mi?

 Doktor Benway'i tanıyor musunuz?

 Ben  toptan, siyah, et satışı işiyle ilgileniyorum.

 Anladınız mı?

 Dev Brezilya deniz kırkayağının, güneşte kurutulup, toz haline getirilmiş, siyah eti.

 Ve  her nedense, sizin, Bay Doktor Benway için çalıştığınıza eminim.

 Özür dilerim.

Sizi başka biriyle karıştırmış olmalıyım, ama artık tanıştığımıza göre, Bay Lee ben, diğer işlerimin dışında, sanat için nadir hizmetler sağlayan biriyim.

 Ve bu işte edindiğim tecrübeler, bana yazarların, özellikle yardıma muhtaç insanlar olduğunu öğretti.

 Size sağlayabileceğim, bir şeyler yok mu?

 Bay  Bay Lee.

 Çok profesyonel bir, operasyon.

 Görüyorsunuz ya, Bay Lee.

 Tatmak ister misiniz?

 Tatmayı düşünüyorsanız size katılmaktan mutluluk duyarım.

 Takdir edersiniz ki, eğer, yabancı bir gücün, satın alma temsilcisi olsaydınız, sizi buradaki işimizin temizliği, ve samimiyetiyle etkilemek, bana, çok büyük bir, avantaj sağlardı.

 - Bir, doktordan söz etmiştiniz.

 - Benway.

 Benway evet.

 Evet.

 O da yabancı güçlerden sayılıyor mu?

 Tabii ki öyle.

 Çok yabancı!

 Deneyebilir miyim?

 Tabii.

 Uyan.

 Balıkçı sandalındaki, çilli bir çocuk gibi kestirmenin sırası değil.

 Ne var?

 Ne var?

 Haydi ama Bill.

 Buna hiç gerek yok.

 Seni yalnız bırakacağımızı düşünmedin herhalde?

 Yok canım.

 Aklımın ucundan bile geçmedi.

 Güzel.

 Güven duyan ajanları severiz.

 Ama bu seni umursamaz biri yapmasın.

 Ben  ben tam da, raporumu oluşturma aşamasındaydım.

 Çok güzel Lee.

 Takdire şayan!

 Fakat bazı değişiklikler oldu, üst yönetimde.

 Öyle mi?

 İyi değişimler Bill.

 Taze kan, pırıl pırıl beyinler.

 Bana bir iyilik yapar mısın?

 Ne gibi?

 İçime, bir kaç kelime yazmanı istiyorum.

 Sana söyleyeceğim kelimeleri.

 Peki.

 Tabii, neden olmasın.

 Pekala.

 İlk cümle şöyle: "Homoseksüellik, bir ajanın sahip olduğu, en iyi gizlenme yöntemlerinden biridir."

Haydi ama Bill!

 Hanım evladı gibi yazma!

 Güçlü ol!

 Canımı yak!

 Buna bayıldım!

 Harika bir cümle oldu.

 Buna, kesin kulak vermeli Bill.

 Bu kelimeleri raporuna yazman, beni çok memnun etti.

 Bakış açımıza ayak uydurman, yeni yönetimi çok sevindirecek.

 Ne, bakış açısı?

 Anladığımız kadarıyla, homoseksüel davranışlarda bulunmayı, ahlaki ve muhtemelen fiziksel yönden, itici buluyorsun.

 Hepimizin son derece bağlı olduğu amaca daha iyi hizmet edebilmen için, bu tarz kişisel engelleri aşabilecek güçte olman, bize cesaret veriyor.

 Clark Nova'nı, evde mi bıraktın?

 Bensiz de başının çaresine bakabilir.

 Peki  Doktor  Benway ile görüştün mü?

 Daha önce de söyledim.

 Onunla tanışmıyoruz.

 Üzerinde onun kokusu var.

 Benway tanıştığı herkesi, kendi bölgesini işaretlemek için, sarmaşıklara işeyen bir lemur gibi işaretler.

 Sen işaretlenmiş bir adamsın Bill.

 Joanie gidelim mi?

 Evet, tabii.

 Şu çift.

 Kim onlar?

 Tom ve Joan Frost.

 Uzun zamandır burada yaşayan Amerikalılar.

 İkisi de yazar.

 İkisi de senin gibi kurgu yazarı.

 Dağın eteklerinde, yeni bir binada, güzel bir daireleri var.

 Pek çok yakışıklı Interzone genci tarafından, sıkça ziyaret edilirler.

 Bazen, aynı anda 2-3 kişi tarafından.

 Beni tanıştırabilir misin?

 Sanırım, bu, senin avantajına olmaz.

 Neden bilmem, o kadın, benden cidden, nefret ediyor.

 Gel bizimle otur.

 Bu Bay Lee.

 Merhaba.

 Bay Lee, Frost çifti ile ilgileniyor.

 Onlarla tanışmak istiyor.

 Kadın sizinle seks yapmak isteyecektir Bay Lee.

 Adam, Interzone oğlanlarından hoşlanır.

 İstediğim onları becermek değil, sadece konuşmak.

 Amerikalılar nasıldır bilirsin Kiki.

 Seyahat etmeye bayılırlar.

 Ama tek istedikleri, başka Amerikalılarla tanışıp, doğru dürüst bir hamburger bulmanın ne kadar zor olduğunu konuşmaktır.

 Bu akşam O'Leary'nin yerinde parti var.

 Frost'lar orada bizimle bulaşacak.

 Ve birlikte Casbah'a yürüyeceğiz.

 Arkadaşlarım ve ben gelmenizden mutluluk duyarız.

 Siz yeni yazarsınız değil mi?

 Yeni mi geldiniz?

 Birkaç gün oluyor.

 Ben, rapor yazarım.

 Peki  Interzone'a oğlanlar için mi geldiniz?

 Nedeni o değil.

 Biz onun için geldik.

 Birlikte geldiğiniz üçlü çok ateşliydi.

 Çok ucuz ve gerçekten eğlenceliler.

 Haydi acele et, köfteler pişti!

 - Tamam, geliyorum.

 - Ekmeğini getir.

 Clark Nova kullanıyorsunuz değil mi?

 Yazarken kullandığınız daktilo.

 Evet, öyle.

 Şahsen Clark Nova'yı tercih etmiyorum.

 Çok ilgi istiyor.

 İlgi mi?

 Haydi ama, biz yazarız, neden bahsettiğimizi biliyorsun.

 Doğrusunu isterseniz, bu oyunda yeniyim.

 Yine tıkanırsam, benim Martinelli'yi denemene izin veririm.

 Yaratıcılığı seni şaşırtacaktır.

 Sabırsızlanıyorum.

 Karını öldürdüğünü söylüyorlar.

 Bu doğru mu?

 Bunu size kim söyledi?

 Böyle şeyler duyulur.

 Cinayet değildi, sadece kazaydı.

 Kaza diye bir şey yoktur.

 Mesela  ben de yıllardır yavaş yavaş karımı öldürüyorum.

 Ne?

 Kasıtlı olarak değil elbette.

 Böyle bir şey bilinçli yapılsa, delice ve canavarca olur.

 Ama yaptığınızın bilincindesiniz.

 Az önce kendiniz söylediniz.

 Bunu konuşuyoruz.

 Bilinçli değil.

 Bütün bunlar, bilinçsiz gerçekleşiyor.

 Telepatik olarak.

 Ne demek istiyorsun?

 Dudaklarıma dikkatle bakarsan, aslında, başka bir şeyden bahsettiğimi, anlarsın.

 Sana birkaç yoldan Joan'ı yavaş yavaş öldürdüğümü söylemiyorum.

 Joan'ın büyüyle ölümcül bir hastalığa yakalanması için tuttuğum hizmetçi Fadela'dan.

 Ona verdiğim ilaçlardan ve uyuşturuculardan, hiç belli etmeden, sürekli olarak öz saygısını ve aklını kemirmemden.

 Ama Joani'ye göre, her şeyi el yazısı ile yazmadığı sürece asla istediği kadar, titiz olması mümkün değil.

 Dinle.

 Korkarım  bu gece size eşlik edemeyeceğim.

 Davet ettiğin için teşekkürler.

 Bunu biraz ertelememiz gerekecek.

 Kumsal hoşuna gitti mi?

 Bu kadar erken kendine gelip çıkacağın hiç aklıma gelmezdi.

 Dün akşam O'Leary'nin partisinde çok kötü görünüyordun.

 Öyle mi?

 Orada çok acemiydin.

 Duygusal olarak tabii.

 Çok acı çekiyor gibiydin.

 Acı  Hatırlamıyorum.

 Acı  Aslında, O'Leary'nin partisini de hatırlamıyorum.

 Hatta seni de hatırlamıyorum.

 Her şeye rağmen, çok ateşli bir performanstı.

 Adım Cloquet.

 Sana kahvaltı ısmarlayabilir miyim?

 Seni buralarda görüyordum ama eşcinsel olduğunu bilmiyordum.

 Eşcinsel mi?

 Oraya üç Interzone oğlanıyla geldiğini gördüm.

 Ne girişti ama!

 Birbirinizle oldukça, samimi görünüyordunuz.

 Eşcinsel  Bu lanet, ailemde nesillerdir var.

 Lee'ler ezelden beri sapıktır.

 O kötü kelime beynimin içinde dönmeye başladığında, lenf bezlerimi donduran, o tarif edilemez korkuyu asla unutamam.

 Ben, bir homoseksüeldim.

 O an Baltimor'daki gece kulübünde boyalı suratlarıyla etrafa sırıtan kadın taklitleri aklıma geldi.

 O insanlık dışı varlıklardan biri olmam mümkün müydü?

 Beyin sarsıntısı geçirmiş gibi şaşkın bir halde, caddelerde yürüdüm.

 Kendimi yok edebilirdim.

 Ama bilge, yaşlı bir homo.

 Biz ona Bobo derdik.

 Bana, yaşayıp, herkesin gözü önünde, bu yükü, gururla taşımam gerektiğini öğretmişti.

 Zavallı Bobo'nun sonu çok acı oldu.

 Duc de Ventre'ın Hispano-Suiza'sını sürerken, sarkan hemoroidi arabadan dışarı fırladı ve arka tekerleğe dolandı.

 İçi tamamen boşaldı.

 Geriye sadece zürafa derili döşemede oturan boş bir kabuk kaldı.

 Gözleri ve beyni bile aktı.

 Korkunç bir sesle birlikte.

 Duc o korkunç sesi, mozolesine dek, yanında taşıyacağını söylemişti.

 Canın içki istiyormuş gibi konuştun.

 Bana gidelim mi?

 İçki  İçki mi?

 Hayır.

 Olmaz, eve gitmeliyim.

 Benim, yazmam gereken, bir rapor var.

 İzninle.

 O kötü kelime, beynimin içinde dönmeye başladığında, lenf bezlerimi donduran, o tarif edilemez korkuyu, asla unutamam.

 Genç dostumuz Yves senden çok hoşlanmış.

 Yves mi?

 Cloquet.

 Yves çok komik biri olduğunu söyledi.

 Ona öyle bir hikaye anlatmışsın ki, kendi kendine bütün gün gülmüş.

 Evet, biraz daha, biraz daha, uğraşsan onu yatağa atabilirdin.

 Mizah güçlü bir afrodizyaktır.

 Ben  aslında  Hans'ı gördün mü acaba?

 Nasıl yani?

 Duymadın mı?

 Hayır, duymadım.

 Hans, iki hafta önce tutuklanıp, sınırdışı edildi.

 Sınırdışı mı?

 Sadece giysilerini ve pasaportunu almasına izin vermişler.

 Diğer her şey, burada denildiği gibi, "ulusallaştırılmış.

" Neden?

 Herhalde doğru kişilere para yedirmeyi ihmal etti.

 Şehir merkezinde uyuşturucu fabrikası işlettiğini biliyor muydun?

 Peki hangi  hangi uyuşturucuyu üretiyordu?

 Pek egzotik bir şey değil.

 Macundu galiba.

 Yöresel bir haşhaş, badem ezmesi karışımı, reçel gibi ekmeğin üzerine sürüyorsun.

 Denesene.

 Onu denerken neden Martinelli'mi de almıyorsun?

 Haydi, al onu.

 Bir dene.

 Sevgili Martin, Lütfen bana yardım et.

 Interzone'dan çıkmak zorundayım.

 Yalnızlıktan ölüyorum.

 Kimseyle iletişim kuramıyorum.

 Sevgili Hank, Sanırım var olmayan bir şeye bağımlı hale geldim.

 Bırakmaya çalışıyorum ama bırakma sonucu oluşacak semptomlardan çok korkuyorum.

 Lanet olsun!

 O makine bana ait değil, Tom Frost'un.

 Tanrım, Lee!

 Evine düşman ajanı getirmemen gerektiğini bilmiyor musun?

 Bana başka seçenek bırakmadın.

 Tanrı aşkına!

 Onu kullanarak, en zayıf noktana girmesine izin veriyordun!

 Peki ona ne diyeceğim?

 Durumu nasıl değerlendiriyorsun?

 Frost, makinesinin Interzone ajanı olduğunu biliyor muydu?

 Aslında, gördüğüm kadarıyla, o ve karısı yerli halkla, çok yakın ilişkiler içinde.

 Karısı.

 Evet evet!

 Elbette!

 Anahtar Joan Frost!

 Onu baştan çıkaracaksın ve raporunun içeriğini öğrenerek, derhal bana getireceksin!

 Baştan çıkarmak mı?

 Peki Kiki ve Interzone oğlanları?

 Yani bahanem ne olacak?

 Plan kusursuz işleyecek Bill.

 Karşı tarafın kafası tamamen karışacak.

 Tom oğlanlarla dışarı çıktı.

 Ben seni görmeye geldim.

 New York'ta tıpkı buraya benzeyen harika bir restoran var.

 Gerçekten mi?

 El yazısıyla yazmışsın.

 Evet.

 Makinelerle aram iyi değildir, gözümü korkutuyorlar.

 Tom'un daktilosunu kırdım galiba.

 Martinelli'yi mi?

 Öfkeden kuduracak.

 Başka daktilosu var mı?

 Evet, şu var Mücahiddin.

 Arapça.

 Sık kullanır mı?

 Pek sık değil.

 Martinelli'ye ne oldu?

 Muhtemelen onu yere attım ve parçaladım.

 Muhtemelen mi?

 Hatırlamıyor musun?

 Ara sıra halüsinasyonlar görüyorum.

 Aramıza hoş geldin.

 Mücahiddin'i de öldürme niyetin var mı?

 Sadece kendimi korumam gerekirse.

 Yazmanın tehlikeli olabileceğini anlamıştım, ama tehlikenin makinelerden geleceğini fark etmemiştim.

 Sen neden bahsediyorsun?

 Göstereceğim.

 Arapça bir şeyler mi yazacaksın?

 Hayır.

 Sen yazacaksın.

 Ben Tom'un eşyalarını kullanmaktan hoşlanmam.

 Birbirimizin alanına girmeyiz.

 Bunu denemeye herhangi bir itirazın var mı?

 Okuyamıyorum, erotik mi?

 Evet, oldukça erotik.

 Vahşi denebilir.

 Daha erotik olsun.

 - Daha ahlaksız  - Ahlaksız mı ?

 Tamam.

 - Bunu yapabilirim.

 - Aklımdan geçenler; Modası geçmiş akla gelmeyecek işlerin hayranları

 Gittikçe daha iyi oluyor.

 Etrüsk dilinde karalamalar 

Üretilmemiş uyuşturucunun bağımlıları  3. Dünya Savaşı kara borsacıları

 Kendimi aşıyorum.

 Telepatik duyarlılığı kesip çıkaranlar 

Modası geçmiş akla gelmeyecek işlerin hayranları  Çok güzel.

 - Etrüsk dilinde karalamalar  - Çok ama çok terbiyesizce.

 Üretilmemiş uyuşturucunun bağımlıları  3.

 Dünya Savaşı  Telepatik duyarlılığı kesip çıkaranlar  "Ruh osteopatları" "Uysal paranoyak satranç oyuncularının ihbar ettiği " Bayan Frost!

 Bu yaptığınız şey çok kötü ve çılgınca!

 Kesin şunu!

 Derhal!

 Saçını topla.

 O kim?

 Evin kahyası.

 Bu benim Mücahiddin'im.

 Tanrı aşkına!

 Kendi kendine atladı sen de gördün değil mi?

 İyi misin Joan?

 Ne oldu?

 Fadela bir hışımla içeri daldı ve daktilonu pencereden aşağı attı.

 Yeter artık o kadın buradan gidecek.

 Kesinlikle tehlikeli birine benziyordu.

 Biliyordum.

 Bak Tom.

 Bak.

 Fadela seni böyle kontrol ediyormuş.

 Kanın, kılların ve tırnaklarınla.

 Fadela kimseyi kontrol etmiyor, bunu biliyorsun.

 Üzerinde güçlü bir hakimiyetimiz var.

 Zavallı kadın evden ayrılmaya can atıyordur.

 Hayır, hanımım.

 Size istediği şeyi söyletiyor.

 Bu lafları bile.

 Evde buna benzeyen diğer şeyleri de bulup yok etmelisiniz.

 Martinelli'ye ihtiyacım olacak.

 Evde daktilo olmayınca kendimi hiç güvende hissedemiyorum.

 Onu henüz deneme fırsatım olmadı.

 Biraz daha bende  Fadela geri gelebilir Joanie, Hafid seninle kalsın.

 Biz Bill'in evine gideceğiz.

 Martinelli'yi alıp geleceğiz.

 Ben Bill'le giderim.

 Siz ikiniz burada kalın.

 Dışarı çıkmalıyım.

 Fadela 10 metre yakınımızda bakalım onu görebilecek misin?

 Orada.

 Tam orada.

 Şu kestiği şey?

 Daha önce hiç görmüş müydün?

 Hayır.

 Bir tür deniz yaratığına benziyor.

 Yanındaki o kadınlar onun için mi çalışıyor?

 Öyle denebilir.

 Hepsi Fadela'nın sevgilileri.

 Benim burada  burada Fadela'nın yanında kalmam gerekiyor.

 Cezamı çekeceğim.

 William Lee'nin Kara Et hakkındaki raporu.

 Interzone'daki Kara Et İşletmeciliği Interzone Şirketi'nin lezbiyen ajanları tarafından yürütülmektedir.

 Liderleri Fadela adlı kadındır.

 Sana karın Joan Lee'yi vurmaya programlandığını  söylemek için görevlendirildim.

 Bu özgür iradenle yaptığın bir şey değildi.

 Sana soran oldu mu?

 Beni endişelendiriyorsun Bill.

 Tedirgin anlar yaşamama neden oluyorsun.

 Öyle mi?

 Umarım uykun kaçmıyordur.

 Terbiyesizliğin lüzumu yok Bill.

 Bu bilgiyi duymak isteyeceğini düşünenler oldu.

 Bu bilgi vicdan azabını hafifletebilir.

 Psikanalizini çekirge arkadaşlarına sakla.

 Kabul etmelisin ki çok leziz bir plandı.

 Joan senin kendisini öldürmek için görevlendirilen düşman ajanı olduğunu bilmeden kendi ajanlığını gizlemek için evlendi.

 Çok zekice olduğu kadar incelikli bir plan.

 Bir dakika  Joan, benimle evlenmesi için Interzone Şirketi tarafından mı görevlendirildi?

 Evet.

 Aslında onu kontrol eden Fadela tarafından gönderildi.

 Seni ideal damat adayı olarak dosyalarına sokabilmek için yeraltından bir sürü iş çevirdik.

 Bu konuda benim hiçbir şey bilmememin bir önemi yok muydu?

 Bilgisi olmayan ajan etkili bir ajandır.

 Bu durumun bazen ahlaki ikilemler yarattığı olur.

 Bunu itiraf etmeliyim.

 Siz böcekler bana ilk yaklaştığınızda, arkadaşlarınızdan biri bana Joan'ın insan olmayabileceğini söylemişti.

 Bununla neyi kastetti?

 Kadınlar insan değildir.

 Tam olarak söylemek gerekirse erkeklerden farklı bir türdür.

 Farklı iradeleri ve farklı amaçları vardır.

 Bunu içgüdüsel olarak biliyorsun, ve seni bu kadar iyi bir gizli ajan yapan da içgüdülerin.

 Ben Joan'dan söz ediyorum.

 Joan Lee insan değildi diyorsan, neydi peki?

 Joan özel bir vakaydı.

 Elit Tim'ine bağlı bir kırkayaktı.

 Joan kırkayak mıydı?

 Benim Martinelli'm nerede?

 Tanrım!

 Tom delirdin mi sen?

 Benimle oyun oynama Lee!

 Daktilomu hemen istiyorum!

 Birçok kişi beni susturmak istedi.

 Hiçbiri başaramadı.

 O burada.

 Paramparça.

 Korkarım hiç ümit yok.

 Pekala.

 Clark Nova'nı alıyoruz.

 Hafid, çanta!

 Hayır.

 Hayır.

 Hayır.

 Hayır.

 Hayır.

 Burada neler oluyor?

 Bekle, korkunç bir hata yapıyorsunuz!

 Lee bir şeyler yap durdur onları!

 Silahı var.

 En iyi ajanını kaybetmek istemezsin değil mi?

 Ayrıntılı bir rapor yazman gerekecek.

 Hem de çok ayrıntılı bir rapor!

 Nasıl yazabilirim ki?

 Elimle mi?

 Beni şu çuvaldan çıkarır mısın?

 Bunun adına itaatsizlik denir.

 Hepiniz bunu ödeyeceksiniz!

 Çok kelle gidecek!

 Görürsünüz!

 Interzone'daki günlerin sayılı.

 Şu yazı işine son vermeni öneririm.

 Dünyanın başka bir köşesine yollan.

 Siz adi herifler bunu ödeyeceksiniz!

 Hepsinin canı cehenneme.

 İki tarafta örümcek kafalı.

 Bu endüstrideki en bilge adam benim.

 Hayal görüyor olmalıyım.

 Sizin ne işiniz var burada?

 Seni görmeye geldik Bill.

 Haydi.

 Uzun zamandan beri belki de ilk defa halüsinasyon görmüyorsun.

 Sen neden bahsediyorsun?

 Ne diyorsun?

 Arada bir tuhaf anlar yaşamadım değil.

 Interzone'da herkes şuurunu kaybeder.

 Size de olurdu.

 - Kesinlikle.

 - Elbette.

 Yastık kılıfında ne var Bill?

 Bunlar son yazı makinemin kalıntıları.

 Bana çok sorun yarattı.

 - Bir bakabilir miyim?

 - Elbette.

 Bir dakika nereye gidiyoruz?

 Tanrım.

 Senin eve dönmeye ne dersin?

 Olmaz.

 Neden?

 Orası güvenli değil, gidersem işimi bitirirler.

 Biz seni koruruz.

 Kendinizi kandırıyorsunuz çocuklar.

 Burada bebekten farkınız yok.

 Sen ne önerirsin?

 Biz kitabını bitirmene yardım edebileceğimizi düşünmüştük.

 Evet, bazı bölümlerini yayımcıma gönderdim ve ilgisini çekti.

 Tek yapman gereken bitirmek.

 En zor kısmı bitti zaten.

 Kitap benim kitabım mı?

 Evet.

 "Çıplak Şölen" adını verdiğin kitap.

 Alıcı Bradley bölümünü nereye koydun?

 Hepsini buldun mu?

 Evet, kanepede Hassan'ın Parti Odası bölümünün yanındaydı.

 Hepsi orada.

 İnanın bana çocuklar o sayfaları daha önce hiç görmedim.

 Hakikaten büyük bir dalavereden şüpheleniyorum.

 Yani bu sayfaları odana başkası bıraktı öyle mi?

 Bütün o mektupları bana senin imzanla başkası mı gönderdi?

 İyi donanımlı bir komplocu bu küçük şeyleri rahatlıkla halledebilir.

 Ne zaman öğreneceksiniz?

 Sana iyilik yapmışlar Bill, çünkü bunlar senin adınla yayımlanacak, ve bir kariyerin olacak.

 Evet, bizden önce baskıya girebilirsin.

 Tanrı aşkına Bill, bu komplo oyununu oyna.

 Beni yönlendirmeyin çocuklar.

 Ama aldırmıyorum çünkü bana karşı çok da iyisiniz.

 Martin şunu dinle.

 "New Orleans'a doğru yola çıkıp yanar döner göllerden ve turuncu gaz bulutlarından bataklıklardan ve çöp yığınlarından geçtik.

 Timsahlar kırık cam şişelerin ve teneke kutuların içinde dolanıyordu.

 Motellerin arabesk neonlarını gördük.

 Terkedilmiş pezevenkler çöp adasından geçen arabalara açık saçık laflar atıyordu.

 New Orleans ölü bir müzeydi.

" Çok güzel.

 Tanıdık geliyor mu Bill?

 İlk kez duyuyorum.

 Okumaya devam et.

 Artık uyuşturucu kullanımı hakkındaki felsefeni tartışmanın zamanı geldi.

 Çünkü bu sanatsal çabalarınla ilgili.

 Bence artık bu toplantıyı bitirmeliyiz.

 Çünkü gerçek kara etin tadına bakmanızın zamanı geldi çocuklar.

 Brezilya dev deniz kırkayağının eti.

 Hala Interzone'da Bill ile beraberiz değil mi?

 Evet, öyle Hank.

 Ve şimdi şehre geri dönüyoruz değil mi?

 Evet, öyle Hank.

 Bence her şey Bill'in kontrolü altında gibi.

 Evet, benzersiz bir gerçeklik ilkesini kavramış durumda.

 Neden burada birkaç ay daha kalmıyorsunuz?

 Burada istediğiniz her şey bol ve ucuza bulunuyor.

 Şu gerçeklik ilkesi sizin işinize de yarayabilir.

 Annem orada yapayalnız ve biraz da hasta Bill.

 Ayrıca kitabımın doğası çok Amerikalı.

 Onu burada bitiremem.

 Amerika genç bir toprak değildir.

 Yaşlı, kirli ve kötüdür.

 Göçmenlerden ve Kızılderililerden de önce   kötülük orada bekliyor.

 Ya sen Martin?

 Belki benim evime taşınmak istersin?

 Ne dersin?

 Kitabını bitirene kadar kal.

 Ama sonra bize dön.

 Kendine iyi bakacak mısın?

 Evet, beni merak etmeyin.

 "Zone" sürprizlerle doludur "Zone" insanlarına bakar.

 Berbat görünüyorsun.

 Ne yapıyorsun burada?

 Ben bilmiyorum.

 Bilmiyorum, sadece dünyadaki   dünyadaki yegane dostlarımı.

 Korkarım onları bir daha asla göremeyeceğim.

 Ben, ben   çok yalnızım.

 Benimle gel.

 Beni eve götür.

 Eve gidemem.

 Eve gidemem.

 O senin yazı makinen mi?

 Kırık,  bozuk,  tamir edilemez.

 Yazı makineni onarabilirsek   hayatını da onarabiliriz.

 Orada gördün mü?

 Umutsuzluğa kapılmaya gerek yok.

 Bu dükkanda bozuk olan her şey onarılabilir.

 Bilemiyorum Kiki.

 Hassas işleri becerebilecek gibi görünmüyorlar.

 İnancını kaybetme William.

 Bak.

 Artık yeni bir yazı makinen var.

 Fena değil, fena değil, fena değil, fena değil.

 Seninle çalışmak çok rahat oluyor.

 Kardeşlik duygusuna sahip ajanları severim.

 İlerleme kaydediyor olmalısın.

 Selefim aranızda kararsız bir ilişki olduğunu düşünüyordu.

 - Clark Nova'dan söz ediyorsun.

 - Evet.

 O nasıl?

 Hala düşmanlarımızın elinde.

 İşimizin böyle tehlikeleri var.

 Evet, tehlikeli bir iş.

 Joan Frost'un yıkıcı etkinlikleri üzerine yazdığın rapor türünün iyi bir örneğiydi.

 Bir ajan olarak becerilerini geliştirmeye devam edersen CIA'de yüksek bir mevki elde edebilirsin.

 CIA mi?

 Cidden öyle mi düşünüyorsun?

 Gerekli karizman var.

 Bu satın alamayacağın bir şey.

 İşte bu ciddiye alınacak bir kariyer.

 Kulağa hoş geliyor.

 Her şeyini yazar olmaya adamak nasıl?

 Neyse  Bu şey çok etkiliymiş.

 İkisi birbiriyle yakından ilişkili.

 Bunu söyleyip duruyorsunuz  Peki yeni görevim nedir?

 Maceraya hasret kaldım.

 Mükemmel.

 İsviçreli züppe Cloquet'yi tanıyor musun?

 Evet.

 Bence eşcinsel ve bunu kabul etmiyor.

 Bu işini daha da kolaylaştırır.

 Cloquet'yi baştan çıkaracaksın ya da zorda bırakacaksın.

 Aldığımız duyumlara göre o bizi Benway'e götürecek.

 Uzman doktor Benway'e mi?

 Alaylı.

 Aslında herhangi bir tıp okulundan mezun olmadı.

 Burada Interzone Anonim Şirketi adı altında ilginç işler çeviriyor.

 Bana sorarsan gösterişçinin biri.

 Interzone'nun arkasında Benway mi var?

 Piramidin temelinde kara et adında bir uyuşturucu var.

 - Piramidin tepesindeyse.

 - Evet.

 Biz de öğrenmek istiyoruz.

 Doktor Benway  Tabii ya.

 Evet.

 Doğru.

 Belli ki müthiş bir kamuflajı var.

 Yıllardır hiç kimseye görünmeden Zone'a girip çıkıyor.

 Artık yakınına bir ajan yerleştirmek öncelikli işimiz oldu.

 Ben.

 Değerlendirmeler yapılıyor.

 - Çok mu işin var William?

 - Evet, Kiki.

 Bu arada makine çok iyi çıktı.

 Tam kafa dengi.

 Tabi bunun için; sana teşekkür etmeliyim ve edeceğim.

 Teşekkürler.

 Arkadaşın olmaktan gurur duyuyorum.

 Yazar olabilmene yardım edebildiğim için de.

 Yardım ettin Kiki gerçekten.

 Çay ister misin?

 Çok iyi olur William.

 Cloquet'yi tanıyor musun?

 Eski Vadi Yolundaki büyük evde oturan şu İsviçreliyi?

 Cloquet mi?

 Evet.

 Mükemmel bir arabası olan.

 Mükemmel bir arabası mı var?

 Hem de en mükemmeli.

 Gezinti hoşunuza gitti mi?

 Evet ben hayran kaldım, teşekkürler.

 Bazen hayran kalmak iyidir.

 Şu komik hikayen sık sık aklıma geliyor.

 Hani kumsalda tanıştığımızda anlatmıştın.

 Duc de Ventre hakkındaki.

 İlk başta nasıl karşılayacağımı bilemedim.

 Benimle flört ediyorsun sandım.

 Kıç deliğine konuşma öğreten adamın hikayesini anlatmış mıydım?

 Bütün karın bölgesi aşağı yukarı hareket ediyor.

 Sen de osuruktan kelimeleri anlamaya çalışıyorsun.

 Daha önce duyduklarıma hiç benzemiyordu.

 Kabarcıklı kalın durgun bir sesti.

 Koklanabilen bir ses.

 Adam karnavalda çalışıyordu.

 Sanki yeni bir vantrolog gösterisi gibiydi  ama bir süre sonra kıç kendi kendine konuşmaya başladı.

 Adam gösteriye hazırlıksız çıkardı.

 Kıçı hazırcevaptı,  her seferinde esprilerine karşılık veriyordu.

 Ardından kıçta diş gibi ufak içe doğru kıvrık kancalar çıktı ve yemek yemeye başladı.

 Adam başta bunu şirin bulup bir numara geliştirdi  ancak kıç deliği pantolonunu delip sokaklarda konuşmaya   ve eşit haklar istediğini haykırmaya başladı.

 Sarhoş bile oluyor ağlama nöbetlerine kapılıyordu.

 Hiç seveni yoktu.

 Ama diğer ağızlar gibi o da öpülmek istiyordu.

 Sonunda gece gündüz konuşmaya başladı.

 Bilmem kaç sokak öteden susması için bağırdığı duyulurdu.

 Onu yumruğu ile dövüyor hatta mumla bile tıkıyordu  ama hiçbiri işe yaramadı ve kıç deliği ona şöyle dedi; "Sonunda susan sen olacaksın   ben değil çünkü burada artık sana ihtiyacımız yok."

"Konuşabiliyor, yiyebiliyor ve sıçabiliyorum."

Ardından adam sabahları ağzının her tarafında  kurbağa yavrusunun kuyruğu gibi saydam bir   jöle ile uyanmaya başladı.

 Ağzını silmeye çalıştığında parçalar yakıcı benzin peltesi gibi ellerine yapışıyor   ve orada büyüyordu.

 Sonunda bütün ağzı tamamen kapandı.

 Gözleri dışında tüm kafası kendiliğinden düşüverecek gibiydi.

 Kıç deliğinin yapamadığı tek şey görmekti, gözlere ihtiyacı vardı.

 Sinir bağlantıları tıkanmıştı.

 Madde içeri sızıp onu körelttiğinden   beyin artık emir veremiyordu.

 Kafatasının içine sıkışmış   mühürlenmişti.

 Gözlerin arkasındaki beynin sessiz çaresiz acı çekişi bir süre devam etti.

 Ve sonunda beyin ölmüş olmalı çünkü gözler sönmüştü.

 Gözlerinde bir sapın ucundaki yengecin gözlerinden fazla duyum yoktu.

 Küçük arkadaşımı sevdin galiba.

 Buna çok sevindim.

 Kuzey Afrika'daki iş ortamı hakkında yazıyorum.

 Tamam, tamam.

 Bugün çok kırılganız galiba?

 Önce seni tanıması gerekiyor.

 Sahi mi?

 O halde bakalım ne yapabiliriz?

 Kiki gelip papağanları görmek ister misin?

 Yatak odasında kafesler var.

 Yapabileceğimi sanmıyorum Bay Cloquet.

 Aslında pek yapmak istemiyorum.

 Bilhassa Doktor Benway diye biriyle konuşmak isterdim.

 Kiki artık papağanlarımı çekici bulmuyormuş, ne üzücü değil mi?

 Kiki papağanlarınla oynamayı çok ister.

 Ama o da benim gibi Benway denen adamı merak ediyor.

 Fadela  Frost'ların yanında çalışan cadı.

 O ve Benway çok samimiler.

 Benden duymuş olmayın.

 Git de şu lanet papağanlara bak.

 Ben tuvalete gideceğim.

 Sonra gelip seni alacağım ve eve gideceğiz.

 Tuvalet büyük holün sonunda.

 Merhaba Bill nasılsın?

 Bir sorun mu var?

 Kafan karışmış sanki.

 Bir şeyler söylemeni bekliyorum.

 Halini hiç beğenmedim Bill.

 - Dışarı mı çıkıyoruz?

 - Sen çıkıyorsun.

 Neden bir şeyler yazıp sakinleşmiyorsun?

 Sağlıklı düşünecek durumda olmadığın çok açık.

 Belki de senin nasıl çift taraflı oynadığını yazmalıyım.

 O papağan kafesinde Cloquet ile beni görmek isterdin değil mi?

 Benden kurtulmayı mı düşünüyorsun?

 Herhalde uygulamaya koyabileceğim  tek senaryo rehine değişimi.

 Hayır Bill.

 Beni başından savarsan gerçeklikle olan tüm bağlarını koparırsın.

 Mesela şu; dikkat et  gerçek kimliğini unutan  ve sahte kimliğiyle özdeşleşen şu kadın ajanı ele alalım.

 O hala Annexia'da entrikacı olarak bilinir.

 Aklıma gelmişken bu bakış açısıyla uyuşturucu ve hipnotizma ile heteroseksüel bir vatandaşı eşcinsel yapabilirsin.

 Yazdıklarını beğenince iki çeşit alkollü  sıvı akıtabilen yeni bir daktilo getirdim sana.

 Clark Nova'nla değiştirmek mi istiyorsun?

 Aklımdan geçti.

 Son zamanlarda sana güzel şeyler yazdı mı?

 Hayır, aslında bana göre fazla Amerikanvari.

 Artık ben de yabancı oldum.

 Bu daktilo da çok yabancı, neredeyse bir uzaylı.

 Onunla en iyi işlerini çıkaracağını garanti ederim.

 Söz konusu makineyi Bill'e getirir misin?

 Joan ile ilişkiniz nasıl gidiyor?

 Herhalde edebi karmaşık ve nevrotiktir.

 Onu haftalardır görmedim.

 Cadı Fadela ve grubuyla kaçtı.

 Bu çok kötü.

 Joan bir erkeğe kapıldığında öyle yapar.

 Pes etme bu iyiye işaret.

 Joan için  kur yapmak yıllar süren  tutkulu bir kararsızlıklar evresidir.

 Bence makineyi yakından incelemeli, ve dikkatlice test etmeliyiz.

 Değil mi Tom?

 İkinizin de farklı yazma teknikleri var.

 Bill Lee'nin içgüdüleri her zaman güçlü olmuştur Hafid.

 Bu makineyle iyi işler çıkaracağımı söylüyorsa   bir bildiği var demektir.

 Tabancayı da al Bill.

 Bir Amerikalı yabancı topraklarda silahsız gezmemeli.

 Yine beni kandırmaya çalışmıyorsun değil mi Tom?

 Sen kendini çoktan kandırdın.

 Ben sana savaşma fırsatı veriyorum hepsi o kadar.

 Clark Nova.

 Clark Nova benim.

 Benim Bill Lee.

 Clark Nova konuş benimle artık güvendesin.

 Bana işkence yaptılar.

 Tarif edilemez şeyler yaptılar.

 Artık son demlerimi yaşıyorum!

 Aşağılıklar!

 Joan nerede?

 Joan nerede?

 Şehirde!

 Hans'ın eski uyuşturucu fabrikasında.

 Fadela da orada.

 Fadela, Interzone Anonim Şirketi'ne giriş noktan.

 Fadela mı?

 Onu bulduğumda ne yapacağım?

 Zamanı geldiğinde ne yapman gerektiğini anlarsın.

 Ama şunu sakın unutma; "Bütün ajanlar kaçar   ve bütün düşmanlar bilgi satar.

" Acı gerçek bu Bill ve bir yazar, bir yazar herkes gibi bu acı gerçekle yaşar.

 Tek fark, yaşadıklarıyla ilgili rapor tutmasıdır.

 Çok geç olmadan beni bırak.

 Bekle.

 Joan ne olacak?

 Joan ne olacak?

 Git haydi!

 Clark Nova.

 Clark Nova.

 Çabuk ol!

 Çabuk ol!

 Gel!

 İşimize yaraması için notlarının çok detaylı olması gerekiyor.

 Çok açık bir biçimde yazmalısın.

 Uyuşturucuların etkileri kesin olarak listelenmeli.

 Hayır.

 Nedir o?

 Ne yazıyorsun?

 Ne mi yazıyorum?

 "Her şey bitti" "Her şey bitti" Şimdiye kadar yazdığım tek şey bu.

 Hayır, hayır.

 Fadela'yı görmeliyiz.

 Beni Fadela'ya götür.

 Geldin mi?

 Tanrıya şükür!

 Tanrıya şükür!

 Gördüğün gibi suçum çok hoş bir meyve verdi, artık sen de bizimlesin.

 Sana öyle yüzsüzce yaklaşmakta haklıymışım.

 Ve artık Doktor Benway'in beni ait olduğum yere geri göndermekten başka seçeneği kalmadı.

 Başka seçeneği yok.

 Göreceksin.

 Ait olduğum yere döneceğim.

 Bak sen!

 Bu gördüğüm William Lee değil mi?

 Seninle gurur duyduğumu belirtmeliyim evlat.

 Biraz zaman aldı fakat bizi suç üstü yakaladın.

 Tam puan evlat tam puan.

 Burada sadece kara et üretimi yapılıyor sanıyordum.

 Bütün bu "Magwamp Sıvısı" da ne?

 Kara Et üretimi için bazı talihsiz politik  bağlantılara ihtiyaç duyuyorduk.

 Biz de o bağları kopardık.

 Şu andan itibaren Interzone sadece Magwamp alanıdır.

 Gördüğün gibi bu mütevazı dispanserimizde, hızlı bir başlangıç yaptık.

 Polisin ensende olduğunu hissedebiliyorum Fadela.

 Dışarıda harekete geçtiklerini hissedebiliyorum.

 Sahiden mi?

 Fadela mı?

 Şu yaşlı şeyden söz ediyorsun.

 Amerika'da karşılaşmıştık hatırladın mı?

 Hatırlamadın.

 Bakışına hasta olmuştum.

 Koyun katili bir köpeğin bakışıydı.

 Seni hemen işe almaya karar verdim.

 O zamanki şartlar yüzünden seni kara et illetine alıştırmak zorundaydım.

 O küçük yerdeki işletme, kısıtlı kaynaklar falan durumu anlamışsındır.

 Ama Cloquet'den öğrendiğim kadarıyla artık bizim maddeye bağımlısın.

 Magwamp Sıvısı'ndan iyisi olamaz.

 Gördüğün gibi kendimize birkaç yeni arkadaş daha bulduk.

 Ve fazladan birkaç dolar daha.

 Bu küçük Fadela numarası Annexia başkanına başhekimlik yaptığım sırada geliştirdiğim bir şeydi.

 "El Primo" halkının içinde kadın kılığında gezmeyi severdi.

 Ve olaylar öylece gelişti.

 Bu düşmanların yüreğine korku salmak için zarif bir yol.

 Sence değil mi?

 Yaşlı Fadela menopoza girmiş olmalı.

 Son zamanlarda yıkıcı olmaya başladı.

 Eski teknolojilerin yeni kullanımlarından  söz açılmışken yeni düzende senin kalıbında birine yer bulunabilir.

 32'lik değil mi?

 O yüzden buradasın değil mi?

 Dinle.

 Annexia'ya gönderebileceğim güvenilir birisin.

 Büyüyoruz evlat.

 Bana bir lider lazım.

 Bana ne istediğini söyle yeter.

 Onu istiyorum.

 Onu mu?

 O iğrenç fahişeyi mi?

 Neden?

 O olmadan yazamıyorum.

 Birlikte bir yol bulabileceğimize eminim.

 Evraklar lütfen.

 Ziyaretinizin amacı nedir?

 Ve ne iş yapıyorsunuz?

 Rapor yazarım.

 Ben yazarım ve Amerikan vatandaşları için Annexia'da yaşam hakkında raporlar yazıyorum.

 Söylediklerinizi kanıtlayabilir misiniz?

 Gerçekten yazar olduğunuzu ne bilelim?

 Mesela yazma aletim var.

 Yeterli bir kanıt değil.

 Gösterin bize.

 Göstereyim mi?

 Bir şeyler yazın.

 - Bir şeyler mi yazayım?

 - Evet.

 Bir şeyler yaz.

 Ne oldu Bill?

 Daha gelmedik mi?

 Az kaldı Joan.

 Ama galiba William Tell oyunumuzun zamanı geldi.

 Elbette Bill.

 Annexia'ya hoş geldiniz.

 Evet.

 Annexia'ya hoş geldiniz.

||

Muhteşem Yemek Bilim Kurgu Filmi Yasaklanan Romandan Uyarlandı

Ünlü yönetmen David Cronenberg, Naked Lunch (Muhteşem Yemek) bilim kurgu filmini, filme çekilemez denilen romandan uyarladı.

 Türkçe’ye Muhteşem Yemek olarak çevrilen Naked Lunch isimli film, böcek ilacının neden olduğu halüsinasyonlar dünyasında bağımlılık ve cinayet üzerine gerçeküstü bir yolculuğu anlatıyor.

 William S. Burroughs’un kendi hayatından esinlenen film, kaos ve yeniden doğuşun bir meta anlatısı olarak izleyici karşısına çıkıyor. Film, doğrusal olmayan bir roman ile doğrusal bir olay örgüsü arasında köprü kurarak travma ve kimliği keşfediyor.

Naked Lunch Romanı Hakkında

David Cronenberg’in 1991 yapımı sürrealist bilim kurgu draması Naked Lunch, kaostan düzen yaratma çabasını anlatır. Film, Beat döneminin ünlü yazarı William S. Burroughs’un 1959 tarihli romanından uyarlanmıştır. Filmde Peter Weller, böcek ilacına bağımlı hale gelen ve William Tell yanlışlıkla karısını öldüren William Lee adında bir ilaçlama uzmanını canlandırıyor. Bu olay onu Interzone adlı karanlık bir dünyaya iter ve burada kurnaz ve dengesiz Dr. Benway (Roy Scheider) tarafından toplanan bağımlılık yapıcı ilaçları iten bir grup insanlık dışı yaratıkla karşılaşır. Cronenberg’in filmi, aşağı yukarı bir dizi anlaşılmaz saçmalıktan oluşan bir kitaptan doğrusal bir anlatı oluşturmaya yönelik umutsuz bir girişimdir. Kitap, yazarın karısı Joan Vollmer Burroughs’u öldürdükten sonra Tanca’daki hayatını anlatan bir otobiyografidir.

Naked Lunch romanı, Burroughs’un Tanca’da geçirdiği zaman hakkında bir dizi rapor olarak yazılmıştır. Yazar 1954’te Tanca Uluslararası Bölgesi’ne taşınmış, ülkenin eşcinsel ilişkiler ve uyuşturucu kullanımına ilişkin gevşek yasalarıyla ünlenmişti. Burroughs, iki evliliğine rağmen, bastırılmış cinselliği filmin William Lee tasvirinin bir parçası olan eşcinsel bir adamdı. Filmde belki daha az belirgin olsa da, roman, filme çekilmesi imkansız olan korkunç ahlaksızlık eylemlerinde bulunan çeşitli yaşlardaki erkekler ve oğlanlar arasındaki seksin grafik tasvirleriyle doludur. Bu tasvirler o kadar müstehcendir ki, yazarın başına büyük dertler açmış ve imgelerle ilgili çok sayıda yasal engelle karşılaşmıştır.

Naked Lunch Yasaklandı

1965 yılında kitap Boston’da yasaklandı. Tarihçi Barry Goodman, Contemporary Literary Censorship Çağdaş Edebiyat Sansürü adlı kitabında bu olay hakkında ifadeler kaleme aldı. Massachusetts temsilcisi William Cowan, kitabın çok kaba olduğunu ve neredeyse her sayfasında kitabın sahip olabileceği herhangi bir edebi değeri ortadan kaldıracak ölçüde müstehcenlik içerdiğini savundu. Bunun üzerine 23 Mart 1965’te mahkeme romanın müstehcen olduğuna karar vererek yasaklandı.

Burroughs, Yargıç Paul Reardon’ın kitaba karşı yazdığı muhalefet şerhinde tanımladığı gibi, bu “edebi kanalizasyon” eserini üretmek için alışılmadık bir teknik de kullandı. Naked Lunch onun ünlü kesme tekniği kullanılarak yazılmıştır. Bu teknik, cümleleri bölümlere ayırmayı ve üzerine yazıldıkları kağıt parçalarını yeniden düzenleyerek yeni cümleler oluşturmayı ve daha önce hiç kullanılmamış korkunç etkiye sahip kelime düzenlemeleri yaratmayı içeriyordu. Romanda bu tekniğin bir sonucu olarak inşa edilen sahneler fantastik ve kopuktur. Yorumlanması zordur çünkü yazarın bastırılmış cinselliği ve uyuşturucu kullanımıyla ilgili kendi deneyimlerinden çıkarılan, çok canlı müstehcenlik içeren bir tür sembolizmle doludurlar. Dadaist dil yaklaşımının yarattığı fantazmagorinin filme alınması çok pahalıya mal olur ve filmde gösterilmesi mantıklı olacak herhangi bir doğruluk derecesiyle yeniden üretilmesi imkansızdır. Roman, net bir karakter eğrisiyle ilerleyen bir öyküden ziyade, ruhun doğrusal olmayan bir araştırmasıdır.

Corenenberg’in filmi en iyi şekilde, bağımlılıkları hayatını paramparça etmiş ve büyük ruhsal sıkıntılara yol açmış bir adam hakkında sürrealist bir ateş rüyası yaratmak için hikayenin unsurlarını yazarın gerçek hayatından örneklerle birleştiren bir meta-anlatı olarak anlaşılabilir. Bu, romanın dayandığı kaotik biçimden kaynaklanıyor. Film bir kimlik krizi ve travma olarak karşımıza çıkıyor. Bir yalanı yaşayan ve bastırılmış cinsel kimliği onu uyuşturucu kullanımına ve cinayete sürükleyen bir adam hakkında – eski benliğin ölümü ve yeniye doğru yeniden doğuş.

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar