Kral Arthur: Kılıç Efsanesi (2017)
| |
King Arthur: Legend of the Sword
126 dk
Yönetmen:Guy Ritchie
Senaryo:Joby Harold, Guy Ritchie, Lionel Wigram
Ülke:ABD
Tür:Aksiyon, Macera, Dram
Vizyon Tarihi:12 Mayıs 2017 (Türkiye)
Dil:İngilizce
Müzik:Daniel Pemberton
Oyuncular
Charlie Hunnam
Astrid Bergès-Frisbey
Jude Law
Djimon Hounsou
Eric Bana
Özet
Arthur henüz çocukken babası öldürüldüğünde, amcası
Vortigern tahta geçer. Doğuştan kazanılan bu hakkı kendisinden çalınan ve kim
olduğuna dair hiçbir fikri olmayan Arthur ise şehrin arka sokaklarında,
ekmeğini taştan çıkaran biridir. Ancak bir kez kılıcını taştan çektiğinde, bütün
hayatı alt üst olur ve hoşuna gitse de gitmese de gerçek mirasına sahip çıkmak
zorunda kalacaktır.
Yönetmenliğini Guy Ritchie'nin üstlendiği filmin senaryosu
ise Joby Harold'a ait. Charlie Hunnam'ın Kral Arthur'u canlandırdığı filmde
ayrıca Jude Law, Djimon Hounsou ve Eric Bana da yer alıyor
Altyazı
Yüzyıllar boyunca insanlarla büyücüler yan yana barış içinde
yaşadı.
Büyücü Mordred
yükselene ve karanlık hırsını insanlara çevirene kadar.
Son kalan kaleye
doğru ilerlemekte şimdi Son kalan kaleye doğru ilerlemekte şimdi CAMELOT CAMELOT
Uther, bu savaşı kazanabileceğimizi sanmıyorum.
Mordred'ı tanıyorum.
Boyun eğersek kabul
edecektir.
Tacı koru.
Sakın bırakma.
Kanlarını için!
Savaş!
Mordred'dan önce
büyücülerin bizimle beraber uyum içinde yaşadığını unutmayalım.
Onlarla olan
ilişkimiz daima barışçıldı.
Gücün tadına varmadan
ve o savaş yaratıklarını önceydi.
Ama halkı değil,
sadece Mordred.
O zaman neden onları
katlediyoruz Vortigern?
Prens hazretleri
Büyücülerle samimi değil miydi bir zamanlar?
- Mordred'la beraber
öğrenim görmemiş miydi?
- İma ettiğin nedir?
Diplomasi adına,
öğrenim görmek için babam tarafından yollanmıştım.
Majestelerine
hatırlatmak isteriz ki muazzam kılıcı size veren de bir büyücüydü.
Merlin.
- Yak!
- Merlin ve ona
yardım eden büyücüler olmasa halimiz ne olurdu?
Şimdi neredeler?
Neden ortaya
çıkmıyorlar?
Nerede olduklarını biliyorsunuz
Lord Mercia.
- Can havliyle
kaçıyorlar!
- Yeter!
Sal!
Başka can alınmayacak.
Temizlik yapılmayacak.
Anlaşıldı mı kardeşim?
Şimdi beni yalnız
bırakın.
Barış?
Bir süreliğine.
Sizi birbirinizden
kurtarmak için zamanında geldik.
- Sakınmak istediğim
tek kişi sensin.
- Senin için değil - çocuk
için geldim.
- Uğruna mücadele
etmen gerekecek.
Kardeşim iyi değil
bugün.
Ona göz kulak ol.
Yarın görüşürüz.
- Adamlar hazır mı?
- Evet, hazırlar.
Emin misiniz Lordum?
Beni dinle,
söylediklerimi aynen yapmanı istiyorum.
- Ne oluyor?
- Senle oğlanı buradan
uzaklaştırmalıyım.
- Ben de en kısa
zamanda size katılacağım.
- Korkuyorum Uther.
Kılıç yanımda.
Acele et.
Burayı nasıl öğrendin
aşkım?
Hiç değilse nereye
gittiğimizi söyle.
Neden cevap
vermiyorsun?
Burada ne işimiz var
söyle?
Hayatım, sorun nedir
bana söyle.
Söyle ki durdurayım.
Korkma.
Kayığı çöz.
Kral Arthur Kral
Arthur: Kılıç Efsanesi Londunium Çeviri: pitiko Kral Vortigern!
Çekil!
Hadi.
Hadi!
Kaç oğlum!
Krala yol açın.
- İşe geri dönsünler.
- Emredersiniz
efendim.
Çavuş!
Kontrol altına al!
- Hâlâ çok
yakışıklısınız Kralım.
- Sular neden çekildi?
Kılıç neden şimdi
kendini gözler önüne serdi?
Hazır değilim.
Kule daha
tamamlanmadı.
Kudretiniz
arttıkça, size karşı olan güçler de artar.
Denge kuralı
çiğnenemez.
Çocuk kral gelecek.
Kaçınılmaz.
Bir anlaşmamız vardı.
Sevdiğin birinin
kanını bu suya döktüğünde - arzum yerine gelecekti.
- Anlam karmaşası yok
Lordum.
Biz vaadimizi yerine
getirdik.
Hem çocuğu hem de
kılıcı - kaybeden sizdiniz.
- Yeterince
fedakârlıkta bulunmadım mı?
Fethettiğiniz her
krallıkla ve kulenize eklenen her katla gücünüz artmadı mı?
Galya gümüşü ile
kaplandığında istediğinize kavuşacaksınız.
Oğlanı bulun ve
öldürün.
Kılıç sadece size
tabi olur.
Daha yardım arzu
ediyorsanız bedelini biliyorsunuz.
Bu sabah Vikinglere
rastladım.
Bu vermemi ve en
derin üzüntülerini iletmem konusunda ısrar ettiler.
İyileş.
- Senin sorumluluğun
değildi Arthur.
- Saçmalama.
Sizler bana benim
size baktığımdan çok daha uzun süre baktınız.
Her şeyi size
borçluyum.
- Nedir komik olan?
- Vikinglerden nasıl
para aldığını öğrenmek isterim.
İstersin.
Kapıyı açın!
Kral adına kapıyı
açın!
Aç.
- Buyurun beyler.
- Bir dönek bu tarafa
doğru geldi.
- Evleri arıyoruz.
- Bir hata yapmadan -
yavaş ol yeni delikanlı.
- Ne dedin sen?
- Bunun yüzünden
elinden olacaksın.
- Çavuş!
Bu müessese hakkında
sana ne söylemiştim?
- Bana dokundu
efendim.
- O halde kendini
şanslı say.
Çoğunluk karşılığında
para ödüyor.
Sözde askerleri al ve
çık dışarı!
Gözcü Jack.
Ne istiyordu?
Direniş yine harekete
geçti.
Nehirde damgalıma
teknesine saldırmışlar.
Evde tanımadığın
kimse var mı?
Bilmiyorum Jack, millet
gelip gidiyor.
- Ama o taraklarda
bezimiz yok.
- Öyle olabilir.
Bezin olsun olmasın
ama "doğmuş kral" zırvasının kimseye faydası yok.
Etrafa bakmamın
sakıncası var mı?
Adam yaralı.
Kaçarken ok isabet
etti.
Nehirdeki kral
teknesine saldıran bir adama ne olur?
Ne olacağını sen de
biliyorsun.
- Ellerini çabuk
tutmazlar da.
- Böyle bir adamı
barındıranların başına ne gelir?
Sakladıkları adamla aynı
muameleyi görürler.
Öyle mi?
Burada istendiğine emin
değilim arkadaş.
Emin ellerdesin.
Endişelenmene gerek
yok.
Arka odaya gel.
Derhal.
Ne oluyor Jack?
Bizimle ne alakası
var?
O adamın kim olduğunu
biliyor musun?
Bu kadar popüler
olduğu halde tanımadığıma şaşırdım.
- Kaz Yağı Bill.
- Ben tanıyorum.
Kapattığınız
parmaklıklardan sürekli kurtulduğu için bu ismi verdiler.
Bu müessesede
bulunması senin adına iyi olmadı.
- Neler oluyor?
- Nerede neler oluyor?
İlgi senin üstünde
Arthur.
Sürekli adın geçiyor.
- Hangi camiada?
- Annemin dikiş
camiasında.
Kara Birlik çavuşuyum
salak.
Hangi camia olduğunu
sanıyorsun?
Lucy adında bir kız,
Gri Sakal adında bir Viking ve duvarları kirleten - asi grafitileri hakkında
bir hikâye anlat bana.
- Kitap mı yazıyorsun?
Anlat.
Tüm ayrıntılarıyla.
Birkaç Viking ile
sakince sohbet ettik.
Geri çekilin!
Geri gidin!
Baştan başla.
En baştan.
Uyandım.
- Sonra?
- Giyindim, aşağıya
indim.
Kızları gördüm, Lucy
eksikti.
Lucy nerede?
- İyi kızdır.
- Kibar kızdır.
- Burada çalışıyor.
- Sonra?
Sonra benle çocuklar
işlerimize baktık.
Müesseseyi çekip çevirme.
- Her şey yolunda mı?
- Gemilerden payımız.
- Sonra?
- Sonra George'un dün
gece yine sorun yaşadığını duyduk.
- Ön tarafta
buluşalım.
- Hangi George?
Kral George, Asabi
George, Ejderha George, açık ve net konuş Arthur.
Hangi George?
Bizim George, Çinli
George, Kungfu George.
- George?
- Art.
- Sorun yaşadığını
duyduk - Vikingler.
- Terbiyeden
nasiplerini almamışlar.
- Uyardığını
sanıyordum.
- Uyardım ama
İngilizceleri yok.
- Senden daha iyi
konuşuyorlar.
Dur, dur, geri sar
biraz.
George'dan önce başka
birini görmediğine emin misin?
Günaydın Art.
Mike'ı gördük.
- Merhaba Mike.
- Sivri Mike?
Kibar Mike?
Hangi Mike?
- Başımı ağrıttın ya.
- Tepsi Burun Mike.
Yüzdemizi ödemeden
bizim mahallede kürk ticareti yapıyordu.
Yüklü miktar.
Her zamankinden daha
fazla.
Evet.
Son dakikada değişti.
Yeni elime geçti.
- Çok azdan iyidir.
- Çok daima azdan
daha iyidir Mike.
Çok kesinlikle azdan
daha iyidir Mike.
Neticesi ortada.
Özür dilerim Arthur,
bir daha olmaz.
Söz veriyorum.
Tamamdır Mike.
Dost olmak varken
niye düşman olalım.
- Parayı nereye
sakladınız?
- Hangi parayı?
- Para mı?
- Hangi para?
- Para sandıklarıyla
beraber mi sakladın?
Konudan konuya
atlıyorsun.
Soruların birbirini
ile alakasız.
Bir hikâye anlatmaya
çalışıyorum ama lafımı kesip duruyorsun.
Neyse.
Sen de payını alınca,
para sandığı filan kalmıyor.
Zayıf ve acizleri de
görünce, beş kuruşum kalmıyor.
- Mike ve kürkler.
- Demek yine o
hikâyeye döndük Jack.
- Ne yapıyorsun Mike?
- Servetimi
paylaşıyorum.
Bana verme Mike.
İşler öyle yürümüyor.
- Yaş Sopa'ya ver.
- Ben Noksan'ım.
Ne diye bana
veriyorsun?
- Şaşırmışım.
- Patronu üzme Mike.
Para işlerine
karışmaz.
- Kusura bakmayın.
Uzun bir gün oldu.
- Daha sabah Mike.
- Ödeme yaptı mı?
- Elbette yaptı.
- Mike iyi oğlandır.
- Üstüyle sokak
kuralları dersi alırsın.
- Üstü mü?
- Para üstü filan yok
Mike.
- Görüşmek üzere Mike.
- Eyvallah Mike.
- Mesele nedir Jack?
- İsyancı grafitileri.
Küçük bir oğlan.
- Senin oğlan.
Mavi Oğlan.
- İyi oğlandır.
Evlat, ne yapıyorsun?
İşin kötü tarafından
bakmaya başlama Jack.
Dürüst bir
vatandaştır.
- Galiba sana ait bir
şey buldum Noksan.
- Ne yaptın evlat?
- Geri geliyor.
- Kim geliyor?
- Doğmuş Kral.
- Gelince kıçına
tokadı basacak.
Şu ellerini yıkayalım
hâlâ varken.
Ellerini kesip, seni
zincire vururlar.
Biz seni yakaladıysak
onlar da yakalar.
Siz
yakalayabiliyorsanız biz de yakalarız.
- Diğer konuya
dönelim mi?
George ve ?
- Vikingler.
- Ne oldu?
- Cart curt ettiler.
- Sonra Lucy'nin
başına patladı.
- Anlayamadım George?
- Lucy'nin canını
yakmışlar.
- Benim Lucy'nin mi?
- Kabul edemem Jack.
- Asla kabul etmeyiz
Jack.
Lucy dostumdur.
Telafi etmek
zorundasın.
- Uyarmıştık.
Ödemek zorundalar.
- Bir Viking'den
nasıl para aldın?
Espri yapacaksın
galiba.
Gidip istersin.
Ödüyorsun sonra da
gidiyorsun.
Seninle konuşan yok
canım.
İyisi mi otur ve
sesini çıkartma.
Yoksa tombul
baldırına ok saplamak zorunda kalırım.
Silahın yoktu.
Elini kolunu sallayarak
gidip para mı istedin mi?
Aynen öyle Jack.
Ödediler de.
Kürk alıyorlardı.
Hem de Tepsi Burun
Mike'ın bizden saklamaya çalıştığı kürkleri.
- Çok daima azdan
iyidir Mike.
- Yaşlı Gri Sakal
biraz kafa ütüledi.
50 tecrübeli savaşçım
var.
Kılıçlarımızla domuz
tıraş edebilirsin.
Silahın yoksa,
boğazına dayadığın bıçağı nereden buldun?
Noksan tombul
baldırına bir ok sapladıktan sonra yarma, bir salaktan ödünç aldım.
Geri çekilin!
Hikâye böyle Jack.
Gidiyorum ama birkaç
yıllık ücretiyle gidiyorum.
Yaşlı Gri Sakal
itibarını yitirdi.
Lucy birkaç yılla
bedel ücrete sahibi oldu.
İsyancı grafitileri
de artık yok.
Kanunlara saygılı ileri
görüşlü Mavi Oğlan ve eğlence düşkünü babası sayesinde.
Ve onlar erdi
muradına biz çıkalım kerevetine.
Maalesef hayır.
Çünkü ilk defa bilmediğin
bir şey var.
- Kimsenin sana
söylemediği bir şey.
- Neymiş?
Kralın koruması
altındalar.
Ve biri Kralın
koruması altına girdi mi, sana yardım edemem.
Kimse edemez.
Bana tenezzül
etmezler.
- Vaziyet nasıl
Mercia?
- Uygun yaştaki son
adamı da denedik.
- Hâlâ hiç kimse
kılıcı çıkartamadı.
- Kuşu kafesine geri
koy Catia.
Halka genel bir
huzursuzluk hâkim.
Daha çok olay ve grafiti
ile karşılaşıyoruz.
- Özür dilerim
majesteleri.
Bilmiyorum.
- Gel.
Fikrini almak
istiyorum.
Maggie halkı temsil
ediyor.
İngiltere'nin en
köklü ailelerinden birinin soyundan geliyor.
- Bize söyleyebilir.
- Majesteleri.
Halk beni seviyor mu?
Ben sizi seviyorum
majesteleri.
Eğer ben halkı temsil
ediyorsam cevap açık.
Bize yiyecek bir
şeyler getir.
Ben bile çok mu
zorluyoruz diye düşünüyorum.
Kuleyi tamamla.
Diğer her şey önemsiz.
Teşekkür ederim
Maggie.
Uyan!
- Uyan!
- Ne oldu?
Hemen evi terk
etmelisin!
- Ne yapıyorsun
Noksan?
- Gözcü Jack doğruyu
söylüyordu.
- O kızıl sakallılar
kayırılıyor.
- Öyleyse ne olur ki?
Biz de.
Hayır, anlamıyorsun.
Kara Birlik geliyor.
Buraya geldiklerinde
de seni ibretlik yapacak.
Hemen gitmen lazım.
Ön kapıyı kullanamazsın.
Arka kapıdan çık.
- Geldiler.
- Çabuk ol!
Kapıyı açın!
Siz ikiniz, arka
tarafa!
Kapıyı kırın!
- Hazır mısın?
- Elbette.
- Merhaba beyler.
- Merhaba delikanlı.
Bu saatte nereye
gidiyorsun?
Teknede çalışıyorum
efendim.
Sular yükselince yola
çıkıyoruz.
Tekne ha?
Çantada ne var?
Yaşın uygun.
Bize dövmeni göster.
- Daha test edilmedin
mi?
- Denizdeydim efendim.
Fırsat olmadı.
Şimdi değişmek üzere.
Bir tekne yolculuğuna
çıkacaksın.
Ama sandığın gibi
değil.
Hadi!
İnin!
İnin.
Tek sıra!
Herkes dövmesini
yaptırsın, içkisini içkin sonra tekneye!
İlerleyin!
İlerleyin!
Hadi yürüyün.
Ne oluyor?
Parayı sökülmeyince
bu oluyor herhalde.
- Artık çocukları da
alıyorlar.
- Niye hepsini
kapatmışlar böyle?
Kralı görünce kendin
sorarsın.
- Ne diyecektin?
- Tanrı Kralı korusun.
Amma uzadı be.
Müsaadenizle.
- Hey!
- Boş ver.
Müsaadenizle.
Arkandan geçiyorum.
Hey arkadaş, sıra var.
John.
Sorun yok.
Aynen devam et
arkadaş.
Ne yapmamı
istiyorsunuz?
Trigger, bir tane
uygun var galiba.
Kucağımda zıpla.
Ne istiyorum sanıyorsun?
Kabzasından kavra
salak.
Hey, iki elle.
İki elle dedim.
Evet.
Kör tarafından 10
parmakla kavra.
Kıpırdatmaya çalış.
Tıpış tıpış yürü.
Dövmeni yaptır.
Tekneye geri dön.
- Hakkında
bildiklerin bunlar mı?
- Arkadaşları anında
arazi oldu.
Ancak bunları
öğrendik.
Elini çok yere atmış.
Kara Birliği de
rüşvete bağlamış.
- Bizzat
ilgileneceğim.
- Kralım dikkatle
yaklaşın.
Uther'ın oğlu sensin
demek.
Lağımdan sağ
kurtulmakla kalmayıp serpilmişsin gübre içinde.
Yanlış kişiyi
yakaladınız majesteleri.
Kerhanede doğdum.
Londinium'da bir
köprüde.
Kılıç sadece Uther
Pendragon'un kendisi veya kan bağı olan varisi tarafından çıkartılabilir.
Hissettin, değil mi?
Gücünü.
O yüzden bayıldın.
Nasıl kontrol
edeceğini bilmiyorsun.
Bir fahişenin piç
oğlundan başka bir şey değilim.
Seninle sandığından
çok daha fazla ortak yönümüz var.
Sadece aynı kanı
paylaşmıyoruz aynı zamanda aynı menfaatleri paylaşıyoruz.
- İkimiz de güçten
haz duyuyoruz.
- Hiç güç sahibi
olmadım.
Olmayı da arzu
etmedim.
Majesteleri, yok
olurum.
- Bir daha ortalıkta
görünmem.
- Her ne kadar sana
inanmak istesem de karakterin bunu mümkün kılmıyor.
Sen uyurken boş
durmadık.
Ne tarz biri olduğunu
biliyorum.
Hikâyeni biliyorum.
Para sandıklarını
gördüm Başarılarını.
Şimdi kovuşturmana
katkı yapıyor.
Nasıl bir adam
olurdun babanın krallığı sana miras kalmış olsaydı?
Tüm avantajlarıyla.
Kerhanede
yetiştirilmiş olmasaydın?
Bu hırs nereden
geliyor?
Şimdi ne olacak?
Ne olacağını
biliyorsun.
Bir efsane haline
geldin.
Seninle konuşmaya
biri geldi.
Bence onunla
konuşmalısın.
Kim olduğumu biliyor
musun?
Kim olduğunu
biliyorum Büyücü.
Seni rüyamda gördüm.
- Merlin tarafından
yollandın.
- O zaman neden
geldiğimi biliyorsun.
Rehberi olacaksın.
Sen de bana yardım
edeceksin.
Buraya getirin.
Binlerce kişilik bir
kalabalık toplandı dışarıda.
Benden ziyade seni
görmeye geldiler.
Ben onlara kudreti gücü
ve ağırbaşlılığı göstereceğim.
Sen ise onlara
yalanları aciz halini ve utancı göstereceksin.
Kral Vortigern'a
selam dur!
Kral Vortigern!
Senin için gelmiş
olabilirler ama giderken benim kalıcı etkim altında ayrılacaklar.
Hatta benden
nefret edebilirler.
Korktukları
müddetçe nefret etmeleri sorun değil.
İnsanların senden
korkması, gerçekten korkması bir insanın haiz olacağı dünyanın en sarhoş edici
hissidir.
Kelimelerle ifade
edilemeyecek bir güç damarlarında gezer ve benliğine tamamen hâkim olur.
Kral Vortigern!
Kral Vortigern!
Kral Vortigern!
Kral Vortigern!
Kral Vortigern!
Kral Vortigern!
Kral Vortigern!
Kral Vortigern!
Kral Vortigern!
Kral Vortigern!
Bu fahişenin onurunu
koruyarak soylu bir davranış sergilediğini kabul ediyorum.
Viking misafirlerimin
sıkıntı yaşamasına sebep olması ne büyük talihsizlik.
Kral Vortigern!
Kral Vortigern!
Kral Vortigern!
Kral Vortigern!
Kral Vortigern!
Kral Vortigern!
Kral Vortigern!
Kral Vortigern!
Kral Vortigern!
Karşınızda doğmuş
kralınız.
Karşınızda kılıcı
taştan çıkartan adam.
Kehanetin
gerçekleşmesini istemiştiniz.
İşte kehanetiniz
karşınızda.
Söyle bize Kral ne
karşılık vereceksin?
Kafan bana doğru
yuvarlandığında hızla kazandığın ün aynı hızla sönerken İşte halkın.
benim adımı
yüceltecek.
Bundan ötürü seni
saygıyla selamlıyorum.
Hayır!
Eğer kralsan kendini
kral ilan et.
- Hayır!
- Gerekeni yapmazsan,
diğerlerine de aynı şey olacak.
Birbirimizi anlıyor
muyuz?
Dilin tutulduysa, kılıç
senin namına konuşsun.
Eline al!
Halka Excalibur'un
kudretini göster.
Eline al dedim kral.
Kaldır kılıcı!
Hiç sanmam.
Bu adamın büyüyen
ulusumuza huzursuzluk getirmesine izin veremeyiz.
- Sen kral değilsin.
- Kesin kafasını.
Sen kral filan
değilsin!
- Kralı koruyun!
- Kralı koruyun!
- Kalk!
- Kılıcı alın!
Peşine düşün!
Kılıcı alın!
Koş!
Hadi!
Şimdi!
Nereye gittiğimizi
biri söyleyecek mi?
Hayır.
O zaman sen neye
bakıyorsun?
Sana abayı yaktığım
gibi sen de bana abayı yaktın mı?
Dikkatli olsak iyi
olur.
Sağlam numaraymış.
Bana da öğret.
Atına bindirin.
İşte geldi.
Sizlerden biri olmak oldukça
tehlikeli, değil mi?
Hayvanlarla aran iyi,
değil mi?
Bunun için kullanılan
bir kelime var, değil mi?
Büyücü.
Senin tayfanın yasa
dışı olduğunu sanıyordum.
Sizlerden biriyle bizzat
karşılaşmamıştım.
Daha uzun boylu
olursun sanmıştım.
Ve sakallı.
Bunun altından
görebiliyorum, biliyorsunuz değil mi?
Her yerde ağaç var.
Asıver.
Buruşsun istemem.
Kaz Yağı Bill'i
askerlere teslim eden sensin demek.
Senin aksine,
saklanmak için yanlış yer seçmişti.
Kara Birlik
listesindeki en çok aranan üçüncü adamdı.
- Uzun zamandır
yakalamaya çalışıyorlardı.
- Dediğim gibi.
- Adamın saklanmak
için yanlış yer seçmişti.
- Öyle görünüyor.
Ben de başına ne
geldiğini merak ediyordum.
- Emin ellerde
olduğunu söylemiştim.
- Kara Birlik içinde
bayağı meşhurmuşsun.
Kralın adamlarıyla
samimi ilişkilerin sayesinde işlerin bayağı yerinde.
Azarlanma ve nasihat
yaşım geçti.
Babamsan ki mümkün
değil benden tam olarak ne istediğinizi anlatmaya başlasanız iyi olur.
- Sen ne istiyorsun?
- Buradan gitmek ve
hayatımdan geriye kalanları ve içindeki insanları görmek istiyorum.
- Ama bunu yapmama
izin vermeyeceksin, değil mi?
- Neden peki?
İki adamını kaybettin.
Ama beni kurtarmak
için 5 kişiyi kaybetmeyi göze almıştın.
- Tanışıyor muyuz?
- Birazdan
tanışacağız.
- Ellerini uzat.
- Aynı fikirde
değilim arkadaş.
- Buradan
gidemiyorum, değil mi?
- Nereye gitmeyi
düşünüyorsun?
Evin yok artık.
Günler önce yerle bir
edildi.
- Dönebileceğin bir
hayatın kalmadı.
- Hoşuna gitsin
gitmesin, yerin burası.
Senden hoşlanmamış
olsak da.
Öyle değil mi Kaz
Yağı?
Esas ilgilendiğimiz kılıçla
neler yapabileceğin.
Bir, iki dakika
benimle yalnız bıraksana patron.
Yüzüğünü geri tak
hayatım.
Böyle konuşacak kadar
yulaf lapası yemedin bu sabah.
Kılıca o kadar
hayransan Lord hazretleri sende kalabilir.
Üzüm soyarsın.
Yüzük parmağımda
olsaydı çok daha acıtırdı.
O kılıçla göz
kamaştırıcı şeyler yapmamı sağlamaya çalışacağınızı varsayarak peşin peşin
söyleyeyim.
Bu pisliğe
bulaşmayacağım.
Bir ordu kadar
kalabalıksınız ama ben tek kişiyim.
Yıllardır
dövüşmüyorum.
Konuşmaya gelince, seve
seve konuşurum.
Ama hayatta sizlerle
dövüşmem.
Bu kadar mı?
Kaç oğlum!
Burada bekle oğlum.
Kaç oğlum!
Kılıca direniyorsun.
Kılıç sana direnmiyor.
Şimdiye bariz olmalı sen
ve arkadaşların benden ne umuyorsanız adamınız ben değilim.
- Henüz değil.
- Hiçbir zaman.
Kılıcı tuttuğunda ne
görüyorsun?
Daha önce de gördüğün
bir şey, değil mi?
Kılıca dokunmadan çok
daha önce.
İyi uyuyamıyorsun,
değil mi?
Ya rüyaların
bitmesini sağlayacağını söylersem?
Excalibur'u kontrol
edebilmesi için ne yapmamız gerektiğini sen de biliyorsun.
- Karanlık Diyara
gitmesi lazım.
- Öyle bir şey
olmayacak.
Karanlık Diyara hoş
geldin.
- Karanlık Diyar
burası mı?
- Burası girişi.
Kılıcı kuleye
götürmesi lazım.
Kılıçla sunak taşına
dokunman lazım.
Beni özleyeceksin.
- Başka bir yol
göster.
- Başka yolu yok.
Oraya yalnız gitmesi
lazım.
Tek başına Karanlık
Diyar'dan sağ çıkamaz.
- Korkuyor musun?
- Bence idare
edebilirim.
Korkmalısın.
Tüm tantana bunun
için mi?
Merak etme.
Çok yakında neden tantana
edildiğini öğreneceksin.
Eskisi gibi çıkmasını
istemiyoruz.
Amaç da bu.
Eski kişiliğinden
tamamen kurtulmalı.
Direnci kırılmalı.
Büyük düşünmesini mi
istiyorsun?
Düşüneceği büyük bir
şey ver.
Ateşle oynuyorsun
Büyücü.
Daha kral olmadan
kralı öldürmeyeceğim.
Burada bekle oğlum.
Hayır.
Kaç oğlum!
Görmen gereken her
şeyi gördün mü?
Yeterince gördüm.
Büyücü kulesi Camelot'dakinin aynısı.
Vortigern ne kadar
yüksek inşa ederse, o kadar güçlü hale geliyor.
Bittiğinde de
Mordred'ın gücüne ulaşacak.
Bu yüzden kılıç
kendini ortaya çıkarttı.
Zehrin olduğu yerde
çare vardır.
Halkına ne oldu?
Amcan tarafından
öldürüldüler.
Savaşı başlatan
Vortigern'dı.
Babanın tahtını
kıskanıyordu.
Böylece Mordred'la
bir anlaşma yaptı.
Babanı mağlup edince,
gücü paylaşacaklardı.
Mordred, büyücüler
kralını öldürdü.
Ve asasını kutsal
kuleye götürdü.
Burada
anlaşmalarından doğan karanlık güçleri serbest bıraktı.
Ama hesaba
katmadıkları kılıçtı.
Merlin asasını çaldı.
Ve muazzam kılıç
Excalibur'u yarattı.
Kadim kuleyi yerle
bir etti.
Ardından, kılıç Gölün
Hanımına teslim edildi.
O da kılıcı Pendragon
soyuna tahsis etti.
Artık kılıç senin.
Direniş adamlarını
bulmuş.
Emrinde 10.
000 adam var.
- Amacınız düzeni
sağlamak.
- Muhbirler teşvik
edildi.
- Mercia -
Garnizonlarımız yollarda devriye gezip, tüm kasabaları arıyorlar.
- Yakalamamız an
meselesi majesteleri.
- Mercia.
- Direniş asla
tehlike teşkil etmedi.
- Mercia!
İşini yap yeter.
Onu bulun.
- Sandığımdan daha
küçükmüş.
- Senindir evlat.
Haberin olsun, bayağı
keskin.
Evimizde neler
yaptılar?
Cidden öğrenmek istiyor
musun?
- Anlat.
- Her şey yok oldu.
Yakıp kül ettiler.
Anlat dedim.
Gurur duymalısın.
Mercia bile kaleyi
terk edip seni ve kılıcı aramaya geldi.
Gözcü Jack ihanet
edip, değer verdiğin her şeyin listesini verdi.
Mahallenin yarısını
katlettiler.
Haylaz John boş
durmadı.
Bendeniz köprüyü
yaktı.
Sağlam bir parti oldu.
Devam edeyim mi?
Ya tayfanın geri
kalanı?
Kızların çoğu bizimle.
Tayfanın geri kalanı
şöhretinin sebebini duyunca, ortadan yok oldular.
Git bize içecek bir
şeyler getir.
- Yapma patron.
Ben de tayfadan
biriyim.
- Mavi.
İyiyim!
Onu öldüreceğim.
Buradakiler yıllardır
onu öldürmeye çalışıyormuş.
Bunu söylemene çok
sevinecekler.
Kılıcı taştan
çıkartacak adamı uzun zamandır bekliyorlarmış.
Onlar uğruna
yapmıyorum bunu.
Yaş Sopa Percival'ı
tanıştırayım.
Rubio karşındaki
Noksan.
Aristokrat mağara
sakinlerini idare eden Sör Bedivere Mavi'yi takdim edeyim.
Kendisi Noksan'ın
oğlu.
Meşhur Kaz Yağı
Bill'in takdime ihtiyacı yok.
Evet demek
Vortigern'ı alt edebileceğini düşünüyorsun?
- 12 baron var.
İngiltere'nin köklü
ailelerini temsil ediyorlar.
İçlerinden 12.
000 savaşçı
çıkartabilirler.
Bir şansımızın olması
için bunlardan bazılarının desteğine ihtiyacımız var.
- Bu ailelerden
altısı ile görüşme ayarlayabiliriz.
- Lafını keseceğim.
Müsaadenizle olayların
bence nasıl gelişeceğini sizlere anlatayım.
- Konuya aynen şöyle
girecekler - Bu ülkenin halkını başımızdaki krala karşı ateşlemek niyetindeysen
gerçekçi bir strateji lazım.
Strateji önderlik
gerektirir.
Sonra bir müddet ne
kadar zeki ve eğitimli olduklarına dair kafa ütüleyecekler.
Savaş, diploması ve kahramanlık
sanatında - Ne kadar vasıfsız olduğumu.
- Bu adamın kerhanede
yetiştiği doğru değil mi?
- Ve hiç eğitim
almamış.
- Sonra da gıcıklık
etmeye başlayacaklar.
Peki, adımız ne
olacak Bedivere?
"Kerhane
Şövalyeleri.
" "Şövalyenin
Hanımları.
" Bitti mi?
Ben de alaya almak
zorunda kalacağım.
Espri anlayışınız
olduğuna sevindim.
Çünkü ihtiyacınız
olacak.
Şöyle demek zorunda
kalacağım.
Aranızda erkek adam
yok.
Bu noktada Bedivere,
çok sinirleneceksin ve şöyle bir şeyler söyleyeceksin.
"Dövüşmek
isterlerse ne yapacaktın?
" diyeceksin.
Ben de
"dövüşmeyecektim ki" diyeceğim.
Sen "Ya ne
olacaktı ki?
" diyeceksin.
Ben de "bunun
için buradasın zaten Bedivere, seni ukala piç" diyeceğim.
Vortigern'ın riske
girip, Londinium'a gelmesini istiyorsan kışkırtman lazım.
Bunun için 12.
000 askere ihtiyacın
yok.
- İhtiyacın olan
buradaki küçük güruh.
- Peki, nasıl olacak?
Olay senin için fazla
hızlı gelişiyorsa Bedivere - yan kapıdan gidebilirsin.
- Bakıyorum, meseleye
hızlı vakıf olmuşsun.
Hadi evlat.
Yemekler bu akşam
senden.
Vortigern'ın dünyada
en çok değer verdiğini şey nedir?
- Seni öldürmek.
- Onun dışında.
- Kılıcı ele geçirmek.
- Lütfen biri bana
yardımcı olsun.
- Kuleyi bitirmek.
- Ne yapalım o zaman?
- Taş tedariki yapan
teknelerini batıralım.
- Nehri tıkayalım.
Beyler, yandan delmek
daha kolay olmaz mı?
Eğitimli olmanın
derdi de bu.
Mani yaratıyor.
Bu tekneler beklemiş
meşeden yapılır.
Delemezsin,
kesemezsin.
Omurgasına ulaşmak
için güverteyi delmen lazım.
Hayır, kıç tarafa
ulaşmak için gövdeyi delmen lazım.
- Ne yapıyorsun?
- Vakit boşa
harcıyorsun.
Söyledim ya,
delemezsin.
Gördünüz mü Yaş Sopa
ve Noksan, eğitim buna yarar işte.
En içten özürlerimi
sunarım majesteleri.
Taş tekneleri battı
ve nehri tıkadılar.
- Başka?
Daha çok fikir
istiyorum.
- Köle tedarikini
aksatalım.
- Fevkalade.
Nasıl yapacağız?
- Nakil güzergâhını
biliyoruz.
Olay kızışmaya
başladı.
Hadi, kaçın.
Ne oluyor lan?
Hadi, fikir istiyorum.
Sarayını yakalım.
- Onu nasıl
yapacaksın?
- Saraya brendi
getiren adamı tanıyorum.
- Ay başı teslim
ediyor.
- Dan, şarap mı,
brendi mi getirdin?
- Brendi.
- Kapıyı açın!
- Cânım brendiyi heba
ettik.
- Ama sarayı çok şık
yakıyor.
10.
000 oğlan, hepsi 12
yaş altında.
Ailelerini unutacak
kadar küçükler ve sizden başka kimseye sadakat duymayacaklar.
Ayrıca her sene 5.
000 daha.
Denizlerinizden geçiş
hakkı verdiğiniz müddetçe.
- Kuzey bizim.
- Anlaşmamız böyle.
Sorun mu var?
Söylentiler var Yüce
Kral.
Denizin karşı
tarafında bile kılıç efsanesini duyduk.
Ve sizden başka bir
kralı.
Şu soruyu sormazsam kendi
kralıma kötü hizmet etmiş olurum.
- Çocukları verme
hakkı sizin mi?
- Dedikodulara kulak
asarak mı yoksa kılıcının arkasında 100.
000 askerden oluşan
bir ordu olan bu adanın fatihinin sözüne göre mi kaderine karar veriyorsun?
Saygısızlık etmek
gibi bir niyetim yoktu Yüce Kral.
Beni mi çağırdın baba?
Tüm baronların
desteği lazım.
Şüphelendiğimiz 6
tanesi için Londinium'da bir görüşme ayarla.
Yakalamak için ne
gerekiyorsa yapın.
- Hâlâ kontrol
edemiyorum.
- Eline al.
Sen al.
İki elinle kavra.
Görmen gereken her
şeyi gördün mü?
- Nerede?
- Karanlık Diyar'da.
Yoksa gözünü mü
kaçırdın?
Neden hâlâ
kullanamadığını öğrenmek istemiştin.
- Sen söylesene.
- Bence cevabı
biliyorsun.
Senin için bir kıymet
ifade ettiğinde yüzleşirsin.
Yanlış anlama.
Ben de gözümü
kaçırırdım.
Herkes gözünü kaçırır.
Ama kralla alelade
adam arasındaki fark da budur.
Maggie.
- Buraya gelmemen
konusunda anlaştığımızı sanıyordum.
- Bunu duyman
gerekiyor.
Vortigern, baronlarla
görüşmek için Londinium'a gitmeyi planlıyor.
- Tekne ile gidecek.
- Ne zaman?
3 gün sonra.
Planın işe yaramış.
Dikkatli olmanız
lazım.
Gücü artıyor.
Bina uygun, açı uygun.
Şehri terk edecek 3
çıkış noktası var.
Rıhtımı ve şehrin
büyük kısmını gören avantajlı bir nokta.
45 metreden atış.
Kolayca yapabilirim.
Sorun nedir?
- Söyle.
- Derdimiz şu arkadaş.
Bina uygun dedin ya,
binanın sahibi olan adamı tanıyorum.
Kimseyi içeri alma
niyetinde değil.
- Damdan kral
suikastına var mısın?
- Benim damımdan mı?
- Evet.
Suikastçılar yüzünden
asılmayı hiç kabul etmez.
- Beni asarlar mı?
- Büyük ihtimalle.
3 çıkış noktası
aslında bir tane.
Alarm okunu
saldıklarında 2 dakika içinde kapılar kapanacak hâlbuki 6 dakikalık yolumuz var.
Napoli aygırı gibi
koşup, kapıdan geçemiyorsan unut derim.
Geriye bir tek kaçış
noktası kalıyor.
Buradan 18 metre
uzakta bir meyhane.
Oradaki Kara Birlik elemanları
daima sokaktaki fareden fazladır.
Neden şuradaki binayı
kullanmıyoruz?
Çünkü 160 metre
ileride.
- Ne kadar uzaktan
vurabilirsin Noksan?
- İsabet ettirmek
için - 60.
- Bill?
- 160.
- Aynı işte.
Hayır.
160 metre dedi.
Tabi.
Oldu arkadaş.
- Aşağı yukarı 160
metre oldu, değil mi?
- Nasıl sinyal
vereceğiz?
- Onu göremiyorum.
- Biz onları
göremiyorsak onlar da bizi göremez.
Belki şans eseri
olduğunu düşünmüşlerdir.
Ölebilirdik be!
Arkadaşların kız gibi
bağrışıyor.
- Bill?
- Kurt sürüsünün
başında geçti.
Kaz Yağı her şey
yolunda mı?
- Kaz Yağı!
- Bilmem gereken bir
şey mi var?
- İkisinin mazisi var.
- Her ne ise onun
için buraya gelmedik, değil mi Kaz Yağı?
Geldiler.
Maggie, hanemin ne
kadar değerli bir bireyi olduğunu yeni anladım.
- Majesteleri - Daha
bitirmedim.
Otur.
Yakın zamana kadar doğru
ellerde ne kadar güçlü bir araç olabileceğini anlamamıştım.
Sıradan bir piyon
olduğunu sanıyordum.
Meğerse çok daha
kayda değer bir parçaymışsın.
Kendi menfaatime
kullanmazsam, kafasızlık etmiş olurum.
Ne kadar etkin bir
şekilde bana karşı kullanıldığını göz önünde bulundurursak.
Krala selam dur.
Kral geldi.
Bir kelek var.
Çok kolay oldu.
- Dur.
Dur, sakın oku salma.
- Neden?
- Burnuma kötü
kokular geliyor.
- Asla bundan daha
iyi kokmayacak.
Hadi.
Şurada duruyor işte.
- Bill, devam et.
- Tuzak bu.
- Nasıl öğrenebilir
ki?
- Bilmiyorum.
Belki de Maggie'nin bizim
için çalıştığını öğrendi.
İnan bana, oradaki
kral değil.
Etrafa bakınmayı
bırak ve bana bak.
Hedef benim, değil mi?
Tanrı yardımcımız
olsun.
Bir salak yollamışlar.
Kurnaz bir piçsin
Vortigern.
Ama bir türlü
anlamadığın, nihayetinde bir gün kafanı kesecek celladı besleyen sensin.
Haklısın, oradaki
Vortigern değil ama hiç değilse Mercia gelmiş.
Kaz Yağı!
- Ne yaptın?
Tuzak vurulmaz!
- Nereden asla
geldiğini bilemezler.
Iskaladın zaten.
Kimseyi ıskalamadım.
Oku sal!
Ne yapıyorsun?
Panayır hedefi
değiller!
Clarendon'dı.
Hak etmişti.
Bugün canınızı
kurtarmış olabilirsiniz ama ilmek atıldı.
- Hemen gitmemiz
lazım.
- Evet.
Hemen dedim.
Kapıyı kapatın!
Kollarını kaldır.
Merhaba çocuklar.
Durun, durun.
- Hey, nereye
gidiyorsun?
- Dur.
Çavuş!
Hey!
Dur!
Hassiktir.
Koşun!
- Seni engelliyorum.
Bensiz git.
- Hayır Noksan.
Hadi yürü.
- Hayır, güvenli evde
görüşürüz.
- Seni bırakmam.
- Git dedim!
Oradalar!
Bu taraftan, bu
taraftan.
Çabuk olun!
Kaçılın!
Kaçılın!
Kaçılın!
- Kaçılın!
- Kaçılın!
Kaçılın!
Sola!
Sola sap!
Buradalar!
İşte.
Buraya.
- Buradan.
- Bu taraftan.
- Burada kalamayız.
- Noksan nerede?
- Kendi gelecek.
- Peki.
- Rubio nasıl?
- Kanaması var ama
yaşar.
Eski hamama gidelim.
Ben ölürsem onu izle,
o ölürse beni izle.
Çok kalabalıklar.
Bu taraftan.
- Hadi.
- Hadi çocuklar.
- Çıkabilir misin?
- Çıkabilirim.
Hiç sorun değil.
Buradalar!
Rubio, geri gel.
Rubio!
Hadi!
Yardımına ihtiyaçları
var.
Kapıyı kilitle George!
- Çocukları arka
kapından çıkart George.
- Maalesef hayır
patron.
- Kara Birlikten
nefret ederler ama dövüşmeye bayılırlar.
- Çok kalabalıklar.
- Maalesef.
Bunun uğruna
yaşıyorlar!
- Ölürler George!
Hayatları boyunca
bunun için çalıştılar.
Bırak, bırak!
- Hadi, acele edin.
- Savaşın.
İkinci kademe!
- İkiniz buraya girin.
Doğrudan nehre
gidiyor.
- Önce sen.
- Tartışacak vaktimiz
yok.
- Bazılarımız
vaktinde kaçar.
- Bazılarımız kaçamaz.
- Birkaçımız
hepimizden iyidir!
Önce sen gir.
Mike, deliğe in!
- Mike!
Deliğe in.
- Fareden korkarım
patron.
- Dell!
- Karanlıktan
korkarım.
- Öyle mi?
George, sen söyle.
- Kusura bakma patron.
Kılıç çek!
Kafasız piçler.
Ölmeye can atıyorlar.
Kahretsin!
Emrimle!
Ben deliğe iniyorum.
Önden buyur.
Mavi!
Mavi.
- Nerelerdeydin evlat?
- Babam nerede?
- Ayrıldık ama
geliyor.
- Gidip onu bulacağım.
Dur Mavi.
Baban ne yaptığını
biliyor.
Göz açıp kapatana
kadar gelir.
Yaş Sopa.
Mavi!
Mavi!
Mavi!
Hadi çocuklar!
Konutları arayın!
Kapıları kırın!
- Şehirden çıkmak
artık kolay olmayacak.
- Burada uzun süre
kalamayız.
- Şehirde güvenli bir
yer kalmadı.
- Tekne hazır.
Noksan ile Mavi ne
olacak?
Karanlık basana kadar
bekleyeceğiz.
- Neredeydin baba?
- Biraz
soluklanıyorum.
- Sorun ne?
- Hiç.
İyiyim.
Güvenli eve gitmemiz
lazım.
Dayanabilir misin?
Seni seviyorum evlat.
Hadi gidelim.
Kaçın!
Kahrolsun Vortigern!
Kılıcı kullanmanın
yolunu bulmuşsun.
Kontrol eden ben
değildim.
Bana ver.
Kılıç beni kontrolü
altına almıştı.
- Ne olduğunu bile
hatırlamıyorum.
- Ben hatırlıyorum.
Teşekkür ederim.
Bir şeyler oluyor.
- Kesinlikle öyle.
- İnsanlar ne
yapabileceğini gördü.
Artık bir efsane
değilsin.
Bir şey ifade
ediyorsun artık.
- Niyetim o değildi.
- Senin namına
savaşıyorlar.
Bu sorumluluğu
istemiyorum.
- Sen misin Mavi?
- Evet patron!
- Babanı buldun mu?
- Buldu!
- Seni buradan
çıkartmamız lazım.
- Seni tekneye
bindirelim Noksan.
Sis izimizi
kaybettirecek kadar yoğun.
- Hadi.
- Biraz soluklanayım.
Herkesi bindir sonra
benim için gel.
- Seninle kalırım.
- Hayır,
kalmayacaksın.
Yardım et.
Bir şeyim yok evlat.
Bir dakika müsaade et.
Gel Mavi.
Bunu sen taşı.
Hadi gel.
Hadi Mavi.
İyi akşamlar.
Davetsiz geldiğimiz
için kusura bakma.
Köpeğimiz bizi buraya
sürükledi.
Hadi.
- Yakalayalım mı
Çavuş?
- Hayır.
İzle.
İzlediğini kan,
çavuşlarımdan birini öldüren adama aitti.
Suikast teşebbüsünün
yapıldığı olay mahallinden kaçan adama.
Teşebbüs banaydı.
Hem de bana.
O adamın yerini
bilmiyorsundur herhalde.
- Gelemem.
- Tekneye bin hemen.
- Ben babanı
getiririm.
- Gidemem.
Şu vaziyete bakar
mısınız?
İngiltere Kralı
şahsen sıradan birini ziyarete gelmiş.
Önemsiz bir adamı.
Bugün son günüm.
İyi görünüyorsun.
Ben ise kendimi fakir
hisssediyorum.
Ama hangisi olmayı
tercih ederim?
Ne istiyorsun evlat?
Bu kim?
Temizlikçiyim efendim.
- Senin neyin oluyor?
- Daha önce hiç
görmedim.
Genelde geç vakit
gelirim.
Bulaşıkları filan
yıkarım.
Evde kimse yokken.
- Doğruyu mu
söylüyorsun?
- Evet efendim.
Kara Birliğe asla
yalan söylemem.
Aferin.
- Onu tanımıyorsun
yani?
- Tanımıyorum efendim.
- Kulağını kesersem
umurunda olmaz yani?
- Benim kulağım değil
ki.
Ne istiyorsanız yapın.
Hayır!
Hep bir oğlum olsun
istemiştim.
Seni şerefsiz!
Ona dokunma!
Tekrar ediyorum arkadaşın
nerede?
Bırakın onu.
Bırakın.
Çocuğu kap ve Hayır!
Hayır!
Direnişi bu gece
bastırın!
Okçular!
Sana göstereyim.
Eğer kılıcı
sahiplenmezsen dünyaya neler olacağını.
Ancak sen
engelleyebilirsin.
Kılıç kuledeyken
onunla yüzleş.
Büyücüye güven.
Kılıcı al.
Bana söyleyeceğin bir
şey varmış.
- Herhalde bana ne
olduğunu öğrenmek istiyorsundur.
- Zorlamak istemiyorum.
- Ama George.
- İsyanlar yayılıyor.
Sadece Londinium'da
değil, tüm ülkede.
- İnsanlar senin
uğrunda savaşıyor.
- Eğer bir şansımız
varsa, o da şimdidir.
Çok uzun sürmez ama dediği
gibi seni zorlamayacağız.
Ben hazırım.
Kaleyi ele
geçireceğiz.
Ön kapıdan gireceğiz.
George, Londinium'a
gidip, çocukları toplamanı istiyorum.
Büyücü nerede?
- Mağarada.
- Tamam.
Kaleyi ele
geçireceğiz dediğinde ne anlama geliyor?
Hani beni
zorlamayacaktınız?
Hadi beyler.
Acele edin.
Mavi!
Mavi.
- Mavi!
- Merhaba.
Gelmeniz ne uzun
sürdü.
Karım çok dırdır
edecek.
Yemek pişirme sırası
bende bu akşam.
Majesteleri
tarafından bir mesaj vermek için yollandım.
Bir düşüneyim.
Kızı ve oğlanı canlı
olarak görmek istiyorsan karanlık basmadan kalede ol.
Kalıp, hoşbeş etmek
çok isterdim ama karımla aramdaki durumu biliyorsunuz.
Bana yaptığınız her
şey onların başına 10 kat gelir.
İri yarı adamsın.
Sen çekil.
İyi akşamlar.
- O nerede peki?
- Buradan bir günlük
mesafede.
Kız güvende olunca
gelecek.
Kılıç olmayınca size
tehdit oluşturmuyor.
Yarın o zaman.
Eğer gelmezse neler
olacağını hatırlatmama gerek yok.
Küçük oğlanla
başlarım.
Kızı al ve git.
Bu zehir senden
gizleneni gösterecek.
Görmek istemediğin
şeyler gösterecek.
Ama korumasına
ihtiyacın olacak.
Elimi tut.
- Yılan sevmem.
- Kimse sevmez.
Kendini kaybetme.
Dayan.
Birkaç saat etkisini
hissedeceksin.
# Genç adam avdan
döndü # # Yorgun ve bitkin bir halde # # Biricik Lordum # # Nedir sıkan canını
# # Ah sevgili ağabey # # Hazırla yatağımı # # Güzelavrat otu etkisi # #
Çöküyor üstüme # # Bu delikanlı # # Ölecek pek yakında # # Kırmızı ay ışığı
altında # # Sebebi ne ok ne de kılıç # # Güzelavrat otu meyveleri # # Ah
sevgili Tanrım # # Ruhumu ezen cefa # # Şeytanın kurduğu denge yüzünden # Bu kadar
yeter.
Fazla vakit
harcamadan bitirelim.
Dizlerinin üstüne
çöktürün.
Dizlerinin üstüne
çöktürün!
Bedelini biliyorsun.
Baba, ne oluyor?
Gidin.
Neden yüzünde kan var?
Ne oluyor?
Baba, beni
korkutuyorsun.
Seni çok seviyorum.
Saldırın!
Kazandın.
Yeğenim.
Kazandın.
Şimdi benimle oyna.
Bence kılıç artık
benim.
Kaç oğlum!
Kardeşim Bence kılıç
artık benim.
Her ne bedel
ödediysen, tahmin ettiğinden daha ağır olacak.
Artık kaçmana gerek
yok.
Gözünü kaçırmana
gerek yok.
Kılıç senindir oğlum.
Al.
Hırsımın nereden
geldiğini öğrenmek istemiştin.
Senin sayende.
Senin yüzünden o
kerhaneye düştüm.
Senin yüzünden
sokaklarda büyüdüm.
Senin sayende şu anda
buradayım.
Beni sen yarattın.
Bunun için sana
teşekkür ederim.
Şeytanı anlaşılır
kılıyorsun.
Ok yerleştir!
Yak!
Hazır!
Sal!
Bu ulusun liderlik
mertebesinde değişim olduğunu kabul ediyorum ama selefinizin kralımla yaptığı
anlaşmayı onurlandıracağınıza eminim.
Anlaşmamız
doğrultusunda buradan 10.
000 genç erkekle
gitmeyi bekliyoruz.
Hiç sanmıyorum
arkadaş.
Af buyurun?
Hiç sanmıyorum
arkadaş dedim!
Biz de burada ne
yaptığını merak ediyorduk.
Hoşuma gitti.
Nedir bu?
Altıkarınca, dev bir
peynir tekerleği mi?
- Ne işe yarar?
- Şimdi anladım.
- Dans pisti.
- Bitirdiğinde - nasıl
ortasına geleceksin?
- Kapıdan nasıl içeri
soktun?
Taşıdın mı yoksa
yuvarladın mı?
3.
000 gemilik bir
filonun adanızın etrafındaki denizlere hâkim olduğunu hatırlatabilir miyim?
Kralımı
gücendirmenizi tavsiye etmem.
Kusura bakma.
George, Yaş Sopa,
Percy, dizinizin üstüne çökün.
Sör Bedivere, rica
ediyorum.
- Teslim tarihini bir
hafta uzatmaya hazırım.
- Hayır.
Kusura bakma ama hata
yaptın demek istemiştim.
Daha önce tanıdığın
adamla iş yapmıyorsun artık.
İngiltere'ye hitap
ediyorsun.
Ve tüm kulları kralının
koruması altıdadır.
Ayağa kalk Sör George.
Seçeneklerin var.
Ya İngiltere
huzurunda diz çökersin Ayağa kalk Sör Tristan.
ya da ben bu tahtan
kalkarım ve daha önce tanıdığın adam olarak benimle baş edersin Ayağa kalk Sör
Percival.
ve nasıl gittiğine
bakarız.
Sör William, rica
ediyorum.
Şeref duyarım.
Bu da bittiğine göre gelin
yemek yiyelim.
Dost olmak varken niye
düşman olalım.
Ayağa kalkın kralım.
Kral Arthur.
Bu bir masa.
Etrafına oturursun.
Yaşasın Kral!
Yaşasın Kral!
Yaşasın Kral!
Çeviri: pitiko||
« Prev Post
Next Post »